Merhaba! Ben Büşra Naz Kandemir. Psikologum, kaşifim, seyyahım. Hayattaki her şeyi çözüp yoluna koyduktan sonra paşa paşa yaşayacağız sanıyordum… ki tepetaklak oldum! Birlikte biraz yuvarlanalım istedim. Burada hayatta sık sık karşımıza çıkan bir takım yetişkinlik krizlerini konuşuyor olacağız. Anlamaya çalışmak ve alan açmak için bol bol dile getireceğim bunları. Benimle kaybolmaya hazırsanız; hoş geldiniz sefa getirdiniz.
Yetemediğimiz noktalardan, görülmediklerimize, kabul edilmek adına taklit ettiğimiz sahte kimliklerimize kadar konuştum... Neden görülmeye ihtiyaç duyarız, ne önemi var bunun? Bu bölüm sürekli "yeterli" olmaya çalışanlara, başarasızlıklarına yer açmakta zorlananlara ve otantik halini gerçekleştirmek isteyenlere gelsin.
Bu bölümde bireysel bir mutsuzluk deneyimimi anlattım. Kaldıramadığım yükler olduğunda neler yapıyorum, insan kendi kendisine nasıl iyi geliyorun iç yüzüne bakalım istedim. Kendimize iyi gelmek, esnemek, iyileşmek, bir şeylerin yolunu bulmak hiç de kolay değil. Bazen basit adımlar atmak kolaylaştırabiliyor zorlu deneyimlerimizi. Bireysel deneyimleri dinlemek size nasıl hissettiriyor? Merak ediyorum.
Ben bu yetişkinlik dünyasının kim tarafından konduğunu bilmediğimiz kurallarını bozmak istiyorum. Bir çözüm bulmak için yürünen yollardan yoruldum. İşe yarasın diye yapılan etkinliklerden biraz sıkıldım. Mantıktan, kurallardan, olması gerekenlerden, yetişmek zorunda olduklarımızdan, ışıltılı küpelerin çeşit çeşit ayakkabıların bulunduğu linklerden, sürekli öğrenmeye çalıştığımız süreçlerden çoook uzaklara gidelim istedim. Hadi biraz gevşetin boyun kaslarınızı, nefesinizi iyicene verin sonra ciğerlerinizin genişlediğini hissedene kadar nefes alın. Başlıyoruz.
Merak etmek ve araştırmak hayatımızda kendimize verebileceğimiz en güzel hediyelerden. Duygular bedenimizin neresinde? Stres olduğumuzda, aşık olduğumuzda, endişelendiğimizde gerçekten neler oluyor bedenimizde ve zihnimizde birlikte bakıyoruz. Kendimizi nasıl sakinleştireceğiz, nasıl iyi geleceğiz hep araştırıyoruz. Şöyle güzel bir amerikano (kahve) yapmak istediğinizi düşünün, neye ihtiyacınız var desem? Büyük ihtimalle kahve ve su ya da süt dersiniz. Ama hepsinden önce yapacağınız makineyi nasıl çalıştıracağımızı bilmeye ihtiyacımız var. Şimdi kendinize dönün, neye ihtiyacınız olduğunu araştırırken önce bunları bedenimizin ve zihnimizin nasıl işleyeceğini öğrenelim.
Hayatınız önünüzdeki bir tabakta yemek olarak sunulsaydı; bu yemeğin yüzde kaçı kaygı, yüzde kaçı hayal ve yüzde kaçı şefkat olurdu? Ve siz hangisini yemeye başlardınız... Sorular alemine dalıyoruz, hayal kurmayı unuttuğumuz yerden iyileşeceğiz. Bu bölümde kaygı ile olan ilişkimize bakıyor ve bu ilişkiyi yeniden kuruyoruz. Kurarken kendimize şefkat vermenin gerçekten ne demek olduğunu keşfediyoruz. Üzerine tatlı olarak da tabağımızda hayallerimiz geliyor! Hadi bakalım, sen bu üçgenin neresindesin?
Bu bölümde travma sahiplendirme yapıyoruz... şaka desem yalan olur. Nedir bu izlerini taşıdığımız zorlu olaylar, bizi nasıl değiştiriyorlar ve iyileşmek mümkün mü? Bol keseden soru sordum yine. Bir de bu bölümde ufak bir hayal gücü etkinliği var bakalım kimler nasıl yapacak. İyi dinlemeler!
Merhaba! Ben Büşra Naz Kandemir. Psikologum, kaşifim, seyyahım. Hayattaki her şeyi çözüp yoluna koyduktan sonra paşa paşa yaşayacağız sanıyordum... ki tepetaklak oldum! Birlikte biraz yuvarlanalım istedim. Benimle kaybolmaya hazırsanız; hoş geldiniz sefa getirdiniz.