Dutch speed skater
POPULARITY
“İçindeki Kurbanı Keşfet” Kurban, senden seni alanı feda etmektir.Hoş geldin sevgili dostum. Ben Hasan Basri Budak.Kurban, bir koyun kesmekten çok ötedir.Kurban, içimizde bizi bizden alan her türlü dünyevi bağı, yaradana yaklaşmak uğruna feda edebilme cesaretidir. Bazen bir korkudur kurban edilen, bazen bir alışkanlık, bazen de “ben” dediğin şeyin ta kendisi.Kurban Bayramı; Hazreti İbrahim'in, yaradana olan teslimiyetini haykırdığı bir mihenk değil yalnızca, aynı zamanda bizlerin de her yıl içsel bir muhasebeyle neye yöneldiğimizi ve neyden vazgeçmeye hazır olup olmadığımızı sorguladığımız bir vakittir.Hazırsan, kurbanın ruhuna bir yolculuk yapacağız bu haftaki podcast'imizde.Keyifli dinlemelerBecome a supporter of this podcast: https://www.spreaker.com/podcast/hasan-basri-budak-ile-kendine-gel--5728974/support.
Bazen sabırsızlıklarından bazen teknolojiye olan bağımlılıklarından bazen de iş beğenmeyişlerinden şikâyet ettiğimiz gençlere dair en net ve soğukkanlı bilgi TÜİK'in “İstatistiklerle Gençlik” bülteninden geliyor. Veriler ilk bakışta sade ve sessiz görünse de satır aralarında sosyal dinamikleri, ekonomik sinyalleri ve toplumsal çelişkileri konuşturuyor. “Bu gençlik nereye gidiyor” sorusunun yerini “bu gençleri nasıl bir gelecek bekliyor” sorusu alıyor.
Bu bölümde Dostoyevski'nin Beyaz Geceler adlı unutulmaz uzun öyküsüne birlikte adım atıyoruz. Ama sadece okumuyoruz… Hayalperest'in yanına sokuluyor, Nastenka'nın gözlerinin içine bakıyor ve bu iki yalnız ruhun gecelerinde sessiz bir dost oluyoruz.Bölümde hem kitabın ilk sayfalarından itibaren seçtiğim cümleleri seslendiriyorum hem de her durakta düşüncelerimi, hissettiklerimi ve edebi çözümlemelerimi paylaşıyorum. Bazen ciddi, bazen hafif mizahi ama her zaman içten bir bakışla Dostoyevski'nin bu melankolik ve romantik hikâyesini yeniden keşfediyoruz.Dinlerken siz de belki bir Beyaz Gece'ye çıkarsınız
“Çöpe gitmesin”, “ayıp olmasın”, “kırılmasın”… Peki ya biz?”Bu bölümde yemekle kurduğumuz duygusal bağlara, yemeğin sadece fiziksel bir ihtiyaç olmaktan nasıl çıktığına, kıyamadıklarımız yüzünden kendimizi nasıl tükettiğimize birlikte bakıyoruz.Misafirlikte aç olmadığımız halde yediğimiz tabaklar, çöpe gitmesin diye zorla bitirdiğimiz bayat yemekler, biri üzülmesin diye söylediğimiz o sessiz “evet”ler… Hepsi bir tabaktan fazlasını taşıyor aslında.Yeme bozuklukları her zaman sadece açlıkla ya da toklukla ilgili değildir. Bazen yemek, bastırılmış duyguların dili olur. Bazen bir çatalla sustuğumuz duygular, bir tabakta kendini anlatır. Bu bölümde: • İnsanları kıramadığımız için kendimizi kırdığımız anları, • “Günah olmasın” diye sağlığımızı riske attığımız yemekleri, • Ve duygusal açlığı fiziksel doygunlukla bastırmaya çalıştığımız o anları konuşuyoruz.Yemekle barışmak, duygularla barışmakla başlar.Ve belki de en çok şunu hatırlamak gerekir:Her “hayır”, aslında kendine söylenmiş bir “evet” olabilir.
Beyaz elbise giymek müstehabtır. Siyah giymek de müstehabtır. Çünkü siyah giymek Abbasoğullarının alâmetidir. Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz'in, siyah bir sarığı vardı. Bayramlarda onu giyer ucunu da iki omuzu arasından arkaya sarkıtır (taylasan yapar)dı. Mekke'nin fethinde başında o sarık olduğu halde Mekke'ye girmişti. Erkekler için giyimde uygun olan, çok pahalı da çok âdî de olmayan ve kendisiyle maddî bakımdan aynı seviyede olan kimselerin giydiği gibi giyinmektir. Aşırı lüks elbise giymek dînen yasaklanmıştır. Çok düşük kaliteli elbise giymekle de insanların gıybet etmesine sebep olunur. Peygamberimiz (s.a.v.), giyimde iki şekilde tanınmayı yasaklamıştır: Aşırı pahalı ve çok kalitesiz elbise giymek. Buna dikkat edilirse, düşüncesiz ve haddini bilmeyen kimselerce de aklı başında kimselerce de ayıplanmaz. Şemsül Eimme İmam Serahsî (r.âleyh) şöyle buyuruyor: “İnsan, çoğu zaman günlük fakat yıkanmış temiz elbise giymelidir. Bazen de Allâh (c.c.)'un verdiği nimeti ortaya koymak için en güzel elbisesini giymelidir. Böyle yapmak mendubtur.” Çünkü, hadis-i şerifte “Allâhü Teâlâ verdiği nimeti kulunun üzerinde görmek ister” buyuruluyor. Kişi en güzel elbisesini her zaman giymemelidir. Çünkü, bunu görenler kendileri öyle elbise giyemedikleri için üzülür ve sıkıntı duyarlar. Şir'a Şerhi, Mişkât isimli eserden şunu naklediyor: “Eski ve yamalı elbise giymek İslâm'ın sünnetlerindendir. Rivayet olunuyor ki, Peygamberimiz, (s.a.v.) Hz. Fâtıma (r.anhâ)'yı Hz. Ali (r.a.) ile evlendirdiğinde, Fâtıma (r.anhâ) Validemiz'in üzerinde yünden 12 yamalı bir örtü, pelerin vardı. Hz. Fâtıma (r. anhâ) el değirmeniyle arpa öğütürken, diliyle Kur'an okur, kalbiyle mânâsını düşünür, ayağıyla beşik sallardı.” (Allame Şeyh Alaüddin Abidin, Üç Boyutuyla İslam,S.736)
Damarlara sessizce zarar veriyor. Bazen tıkanma, bazen yırtılmaya kadar varıyor. Sessiz katil olarak tanımlanan hipertansiyon neden belirti vermiyor? Neyle karıştırılıyor? Ciddi sonuçların önüne nasıl geçilebilir? Kardiyoloji uzmanı Dr. Demet Erciyes'e sorduk.
Siyasette sorunları çözmek için ortaya koyduğunuz çözümlerin başka sorunlara yol açabileceğini öngörmek ayrı bir siyasi meziyettir. Sorun üretmek toplumun tabiatındandır ve siyaset bu sorunların çözümünün her şeyden önce teşhisi sonra sağlıklı bir tedavisi için vardır. Bazen uyguladığınız çözüm veya tedavi yolunun komplikasyonları oluyor ve bu komplikasyonlara karşı da ilk uyguladığınız tedavi ile birlikte önleyici tedbirler de almak gerekiyor.
#beşerimünasebetler
Slikar in grafik Silvester Plotajs Sicoe se je rodil leta 1965 v Ljubljani, leta 1988 je diplomiral iz slikarstva na Akademiji za likovno umetnost v Ljubljani, kjer je nadaljeval podiplomski študij slikarstva in grafike. Leta 1990 se je študijsko izpopolnjeval pri profesorju Martinu Tissingu na Akademiji Minerva v Groningenu na Nizozemskem. Plotajs je figuralik in kolorist. Navdušuje se nad nemškim ekspresionizmom in ostaja zavezan štafelajski sliki. Vsebinsko upodablja kaotičnost sočasnega urbanega sveta in idole množične kulture. Slika v čistih, živih, močnih barvah z energično potezo čopiča. Piše tudi pesmi in kratka poetična besedila. Zanj bi lahko rekli, da umetnost vidno živi kot le malokateri slovenski umetnik. O svojem delu in življenju pa je aprila 2021, v obdobju pandemije, več povedal v pogovoru z Aleksandro Saško Gruden.
Bazen hayat bizi hiç beklemediğimiz anlarla karşılaştırır… Sıradan bir feribot yolculuğu, bir anda bir kalp kriziyle acil duruma dönüşebilir. Ebrulita'nın yaşadığı bu gerçek olayda, bir yolcunun fenalaşmasıyla başlayan panik, helikopter müdahalesi ve herkesin o an ne yapacağını bilememesi… Peki, böyle bir durumda insanlar nasıl tepki veriyor? Acil müdahale süreci nasıl işliyor? Hem düşündürücü hem de hayatın kırılganlığını hatırlatan bir hikâyeye hazır olun! ⛴️
Türkiye'de doğan bebeklere isim vermek bir tercihten öte toplumun ruh halini, kültürel kodunu, siyasi atmosferini yansıtan bir ayna görevi görüyor. Bazen ünlü bir futbolcunun ismi, bazen ünlü bir dizi yıldızı, bazen de dünya lideri evimize misafir olabiliyor. Hatta Türkiye'de bazı aileler bebeklerine öyle isimler veriyor ki, sanki sadece nüfus kütüğüne değil, adını dağlara yazdırmaya ant içmişken buluyoruz onları. Bir bakıyorsunuz Alparslan'la Malazgirt'e, Göktuğ'la Orhun Yazıtları'na kadar uzanıyoruz; bir de bakıyorsunuz Defne'yle mitolojilere, Asel'le bal akan vadilere yol alıyoruz.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bazen mutluluk, hiç beklemediğimiz anda gelir. Cebimizde unutulan bir para, ansızın gelen bir hediye, hemen bulunan bir park yeri... Bugün Emin ve Emine hayatın küçük ama etkili mutluluklarını konuşuyorlar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:27] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin, bugünkü bölümümüzde Emine ablamla beraberiz. Nasılsın Emine abla? Emine: [0:36] İyiyim Emin, sen nasılsın? Emin: [0:38] Ben de iyiyim, teşekkür ederim. Bugünkü bölümümüzde nelerden bahsedeceğiz? Hayatımızdaki küçük mutluluklar Emine: [0:43] Bugünkü bölümümüzde böyle ansızın gelen ufak durumlardan bahsedeceğiz, bizi mutlu eden. Emin: [0:50] Haz veren. Emine: [0:51] Evet, haz veren. Beklemediğimiz anda gerçekleşen daha çok. Bunlardan bahsedeceğiz. Emin: [0:56] Evet. Böyle deyince aklına ne geliyor, ilk? Emine: [1:00] Yani ilk aklıma gelen herhâlde iltifat almak olabilir. Emin: [1:08] Beklemediğin bir anda mı? Emine: [1:10] Evet, beklemediğin bir anda bir iltifat almak olabilir benim için. Senin? Park edecek yeri hemen bulmak! Emin: [1:14] Daha taze oldu. Yani daha doğrusu olmadı, aklıma geldi. Bir yere gittiğimde, özellikle İstanbul gibi bir yerde, tam gideceğim yerin önünde park yeri bulmak. Emine: [1:26] Evet. Emin: [1:27] Bu da mesela inanılmaz mutlu eder beni. Emine: [1:30] Kesinlikle. Çünkü park etmek İstanbul'da çok büyük bir mesele. Emin: [1:35] Evet. Emine: [1:35] Bazen arabayla bir yere gitmemek için bir sebep bile. Emin: [1:39] Aynen öyle. Emine: [1:40] O yüzden gerçekten bu güzel bir mutluluk. Emin: [1:44] Evet. Çok sık olmaz bana. Zaten dediğim gibi bana bugün olmadı. Ama bu bölümü çekelim dediğimizde aklıma geldi. Ah dedim, böyle bir şey olsaydı çok güzel olurdu gerçekten şu anda. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
"Keşke öyle demeseydim, aptal gibi hissettim." , "Ya bunu neden orada söyledim ki? Herkese rezil oldum." , "Yine kendimi tutamadım ya. Hep böyleyim zaten." Bazen tek bir cümle, tek bir an, tek bir bakış bile bizi kendimizden utandırabiliyor ve bu utanç duygusu çok kendini tekrar eden ve hayatı zorlaştıran bir hal alabiliyor. Yakın İlişkiler'in bu bölümünde utanç duygusu ele alınıyor. Psikolog Dr. Gizem Sürenkök utanmanın nedenlerini, utancın suçluluk duygusundan farkını açıkladıktan sonra, bu duygularla nasıl baş edebiliriz, suçluluk ve utancı nasıl olması gerektiği yere koyabiliriz gibi soruları da detaylı olarak açıklıyor.------- Podbee Sunar -------Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Üst düzey bürokratlar makamın sihrine kapılarak zaman zaman yanlış güzergaha girebilmektedir. Kamu gücünü kullananların her zaman şeref vermeyeceği bazen de hesap vereceğini unutmaması gerekiyor. Daha önceki yazımda İmamoğlu vakasından bürokrasinin çıkarması gereken dersleri 16 maddede açıklamıştım. Gelinen noktada yapmış olduğumuz analiz her geçen gün tek tek ortaya çıkıyor. Bu yazımda konuyu farklı boyutlarıyla açıklamaya devam edeceğim.
Sözlükte “kötüyü arzu etmek” anlamına gelen haset, terim olarak “Başkalarının iyi hallerini istemeyip, o halin yok olmasını arzulamak” şeklinde tanımlanır. Hasedin dinî ve dünyevî pek çok zararı bulunmaktadır. Kişinin işlediği iyi amellerin yok olup gitmesi dinî zararlarındandır. İyi amellerini kaybeden biri Allâh (c.c.)'un gazabına uğramaktadır. Çünkü hasetçi Allâh'ın nimetlerinde cimrilik yapıp sayısız ve geniş hazineye sahip olan Râbbinin nimetlerinin dağıtımına razı olmamaktadır. Dünyevî zararı ise şudur: Hasetçi hiçbir zaman rahat olamamaktadır. Her zaman mutsuz yaşar ve başkasının nimetlerinin yokluğunu bekler. Hâlbuki kıskandığı kişi, onun bu isteğinden dolayı hiçbir zarar görmez, sadece hasetçinin uhrevî cezası ve dünyevî mutsuzluğu devam eder. Bu durum kişinin, düşmana zarar vermek için hazırladığı silahla kendisini vurmasına benzer. Haset kalbin hastalığı olduğu kadar aynı zamanda ruhsal bir hastalıktır. kibir veya düşmanlıktan haset oluşmaktadır. Bazen de nefs-i emmâre, sebepsiz yere Allâh (c.c.)'un nimetlerinde cimrilik yapıp hiç kimseye verilmemesini arzulamaktadır. Kendisi cimri olduğu için Allâh (c.c.)'un nimetleri hakkında da cimriliği hakim kılmaya çalışmaktadır. Buradan hasedin, diğer bazı ruhsal hastalıkların da sebebi olduğu anlaşılmaktadır. Allâh Resulü (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Hasetten sakının. Çünkü ateşin odunu yediği gibi haset de iyi amelleri yiyip bitirir.” (Muvatta) Bu hadiste “odunu yakmak” yerine “odunu yemek” kelimesinin tercih edilmesinde üstün bir belâgat vardır. Çünkü bazı odunlar yakıldığında kömür hâline döner ve daha fazla değer kazanır. Bunun için hadiste “yemek” kelimesi kullanılmıştır ki, haset eden kişinin iyi amellerinin yok olup hiçbir işe yaramayacağı anlaşılsın. (Eşref Ali et-Tehanevî, Tehzibu'l Ahlâk,S.98)
Sözlükte “kötüyü arzu etmek” anlamına gelen haset, terim olarak “Başkalarının iyi hallerini istemeyip, o halin yok olmasını arzulamak” şeklinde tanımlanır. Hasedin dinî ve dünyevî pek çok zararı bulunmaktadır. Kişinin işlediği iyi amellerin yok olup gitmesi dinî zararlarındandır. İyi amellerini kaybeden biri Allâh (c.c.)'un gazabına uğramaktadır. Çünkü hasetçi Allâh'ın nimetlerinde cimrilik yapıp sayısız ve geniş hazineye sahip olan Râbbinin nimetlerinin dağıtımına razı olmamaktadır. Dünyevî zararı ise şudur: Hasetçi hiçbir zaman rahat olamamaktadır. Her zaman mutsuz yaşar ve başkasının nimetlerinin yokluğunu bekler. Hâlbuki kıskandığı kişi, onun bu isteğinden dolayı hiçbir zarar görmez, sadece hasetçinin uhrevî cezası ve dünyevî mutsuzluğu devam eder. Bu durum kişinin, düşmana zarar vermek için hazırladığı silahla kendisini vurmasına benzer. Haset kalbin hastalığı olduğu kadar aynı zamanda ruhsal bir hastalıktır. kibir veya düşmanlıktan haset oluşmaktadır. Bazen de nefs-i emmâre, sebepsiz yere Allâh (c.c.)'un nimetlerinde cimrilik yapıp hiç kimseye verilmemesini arzulamaktadır. Kendisi cimri olduğu için Allâh (c.c.)'un nimetleri hakkında da cimriliği hakim kılmaya çalışmaktadır. Buradan hasedin, diğer bazı ruhsal hastalıkların da sebebi olduğu anlaşılmaktadır. Allâh Resulü (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Hasetten sakının. Çünkü ateşin odunu yediği gibi haset de iyi amelleri yiyip bitirir.” (Muvatta) Bu hadiste “odunu yakmak” yerine “odunu yemek” kelimesinin tercih edilmesinde üstün bir belâgat vardır. Çünkü bazı odunlar yakıldığında kömür hâline döner ve daha fazla değer kazanır. Bunun için hadiste “yemek” kelimesi kullanılmıştır ki, haset eden kişinin iyi amellerinin yok olup hiçbir işe yaramayacağı anlaşılsın. (Eşref Ali et-Tehanevî, Tehzibu'l Ahlâk,S.98)
11 Dakika uzun süre sonra yeni bölümüyle “Uyanmak” temasına odaklanıyor. Uyanmak nasıl bir deneyimdir? Uyandığımızda hatırladığımız ve unuttuklarımız nelerdir? Rüyada olmadığımızdan nasıl emin oluruz? Nasıl uyandığımız kadar, neye uyandığımıza, neyi unutup neyi hatırladığımıza ve bunun bireysel ve toplumsal tezahürlerine farklı duraklara uğrayarak değiniyoruz.11 Dakika'nın bu bölümü HayySpace'te 17 Mayıs 2025 tarihine kadar açık kalacak olan Bazen de Gölgesi Düşüyor İçeriye adlı sergiye konuk oluyor. Instagram: https://www.instagram.com/11_dakika/YouTube: https://www.youtube.com/@11DakikaPodcast
Resmi verilere göre 53 binden fazla insanımızın hayatını kaybettiği 6 Şubat 2023 depremlerinde bir kez daha anlaşıldı ki, Süreyya Berfe'nin unutulmaz dizesinde dediği gibi, "çocuklar hayatın ölüme verdiği gözdağıdır!" 6 Şubat depremlerinde en çok kaybın yaşandığı yerlerden biri Hatay oldu. Peki bir kentin kalbi kırıldığında, onu kim onarır? Ya da yerle bir olmuş bir şehir nasıl yeniden ayağa kalkar? Ve bu yıkıntıların ardında kalan çocuklar hayata nasıl yeniden bağlanır? Aslında bu soruların cevabı ne bir mimarda, ne bir müteahhitte, ne de bir sihirbazda gizli.Bazen cevap bir öğretmenin çocuklara ve geleceğe olan inancıyla koyulduğu yolda apaçık durur. Antakya'da yaşayan ilkokul öğretmeni Huri Aslan Sağır, şehre ve okullarındaki öğrencilerin üzerine çöken matemi iyileştirmek için bir yol ararken ‘Bilim Kuşağı Atölyeleri' ile tanıştı. Okuluna gelen bu atölyede, 9 yaşındaki öğrencileri; engelli bireyler için geliştirdikleri bir projeyle bilim yarışmasına katıldı ve okullarına ödülle geri döndü. Peki nedir bu bilim kuşağı atölyeleri? Türkiye'nin, dört bir yanındaki ihtiyaç sahibi okullarda okuyan öğrencilere, yeni teknolojileri öğrenebilecekleri bilim setleri gönderiliyor. Türkiye İş Bankası ve Petrol Ofisi Grubunun iş birliği ile gerçekleşen bu ‘bilim seferberliği' ile gönüllü rol model öğretmenler aracılığıyla dezavantajlı bölgelerdeki parlak gençlere teknolojik bir donanımla araştırma yapma fırsatı tanınıyor. Bu sosyal sorumluluk projesiyle ilk adımda 750 bin çocuğa ulaşılması hedefleniyor.Şimdi, Ceyhun Atuf Kansu'nun “kaya diplerinde açmış çiğdemlere” benzettiği öğrencilerine inanan ve onları yepyeni bir hayatın yoluna çıkaran Huri öğretmenin anlattıklarına Berna Abik'in sunumuyla yakından bakalım.Video
Bahçemizin Ortasında********************Bahçemizin ortasında çeşit çeşit gül var,Güllerin içinde bir çok deste gonca gül var.Gonca güller üstünde her dem öten bülbüller,Bülbüllerin ağzında ne de tatlı bir dil var.Bahçıvanın işi odur hergün deste yapar,Destelere sabah akşam gelir mühür basar.Deste gülü alanlar mührü orda görürler,Mühürlerin üstünde Kırşehrî Mehmet yazar.Güllerin kokusu var ya arşa kadar gider,Kokuyu alan cânlar açar birer birer.Kırmızı bir gül olur, aşkı yaymaya başlar,Belki bir sümbül gibi sonsuz sadakat olur.Bu olaylar yaşanırda Kul Ahmed'im yazar,Kimine güç gelir belki kimine bir pazar.Bazen onbin altına hemen ayakta satar,Bazen üç beş paraya pul pahasına satar.
TÜRK MİSAFİRPERVERLİĞİ Sizlere Ord. Prof. Dr. Anna Masala'nın kendi ağzından Türk mutfağını ve Türk misafirperverliğini anlattığı bir anısını aktarmak istiyorum: “Yanlış hatırlamıyorsam tanıdığım bütün Türklerin evinde yemek yedim. Konya'da Selçuklu yemeği, Eskişehir'de Tatar yemeği yedim. Zenginlerin ve fakirlerin evinde kahvaltı ettim, öğle ve akşam yemekleri yedim. Bazen birbirleriyle aynı günde evlerine davet eden dostları kırmamak için üç kez akşam yemeği yediğim bile oldu. Türkiye'de misafirperverlik anlayışı çok farklıdır. Anadolu'da en fakir köylü bile tek tavuğunu misafiri için keser ve ona yedirir. Ben, dünyanın en iyi mutfaklarından biri olan Türk mutfağını ve Türk sofrasını çok severim. Her sofra bir gökkuşağı gibidir: altın renkli börekler, gümüş baklalar, yeşil kırmızı çoban salataları, beyaz peynirler, her çeşit et yemeği, imam bayıldı, pilavlar, fasulye, tarhana ve tatlılar... Bir kere Prof. Ziya Umur, Suha Umur ve eşleriyle birlikte Prof. Sahir Erman'ın misafiri oldum. Büyük bir otelin lokantasındaydık. Yemek çeşitleri gerçekten kırk bir miydi bilmem ama çok çeşitli vardı. O akşam “imam bayıldı” veya “hünkarbeğendi” gibi yemek adlarının anlamını çözdüm. Her birimiz için içinde gül yaprakları olan bir tasla ılık su ve muhteşem sıcak peçeteler geldi. Otel, o akşam gözümde âdeta bir Osmanlı sarayına dönüşüverdi. Türk misafirperverliği sadece yemeğe dayanmaz; sanırım sadece Türkiye'de “diş kirası” âdeti vardır. Yani misafirlere ev sahibi tarafından bir hediye verilir. Eski dönemlerde büyükler misafirlere altın para hediye ederlermiş. Şunu bilmelisiniz ki bir Türk'ün misafiri olursanız ondan mutlaka bir hediye alırsınız. Mesela bana, boncuklar, bilezikler, yemeniler, kıymetli kitaplar, el işçiliği tabaklar, gümüş bir ayna ve daha birçok güzel hediye verildi. Anadolu'da bazı köylerde misafir odalarında, işlemeli divanlar, yastıklar ve renk renk halılar arasında uyuduğum da olmuştur. Halının üzerinde bir tepsi, tepside çay, meyve ve fıstık görüntüsü unutamadığım anlardandır. Sabah erken saatte, namaz vaktinde, küçücük bir minareden gelen ezan sesleriyle ev halkı uyanır ve kahvaltı edilirdi. O köy evi de bir saray oluverirdi.
“Mükemmeliyetçilik Tuzağı” Hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır. Ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır.Yunus Emre'nin bu anlamlı öğüdü, bu haftaki podcastimizin mottosu.Merhaba sevgili dostum, ben Hasan Basri Budak.Bazen içimizde, usulca büyüyen bir ses vardır: “Sakın hata yapma…” “En iyisi olmalı…” “Bir daha dene, bu yeterli değil…” Ve biz, bu sesin peşinden sürükleniriz. Mükemmel olma çabası, zamanla bir meziyet değil, ağır bir yük haline gelir. Yaptığımız her işte, kurduğumuz her cümlede, attığımız her adımda içten içe şu baskıyla yaşarız: “Daha iyisi olmalıydı.” Oysa mükemmeliyetçilik, sandığımız gibi bizi yüceltmez. Aksine, fark etmeden ruhumuzu daraltır, üretme cesaretimizi törpüler, özgürlüğümüzü sınırlar. İnsan, kusuruyla insandır. Ve bazen, en güçlü adım; kusurlu da olsa, bir adım atmaktır. Bu bölümde, işte tam da bu duygunun izini süreceğiz.Keyifli dinlemelerBecome a supporter of this podcast: https://www.spreaker.com/podcast/hasan-basri-budak-ile-kendine-gel--5728974/support.
İnsana ilham veren şeyler çoğu zaman erdemli insanlar, hikmetli sözler ya da ermişler olmaz. Bazen olmadık zamanlarda kötü insanların olaylar karşısındaki tutum ve davranışları da size ilham verir. Bazı olaylar vardır ki çivi gibi kafanıza çakılı kalır ve hiç aklınızdan çıkmaz.
Birine gerçekleri söylemek her zaman iyi niyetli bir davranış mıdır? Yoksa gerçekleri söylemenin iyi olmadığı durumlar var mı? Ya da gerçekleri söylemek iyidir güzeldir ama gerçekleri söylemenin belli yöntemleri mi olmalı? Bazen söylemek istediğimiz bazı şeyleri, belli filtrelerden geçirmek daha iyi olabilir mi? Gerçekler ne kadar şefkat, ne kadar zalimlik içermelidir? Yakın İlişkiler'in bu bölümünde "brutal honesty" yani "zalimce dürüstlük" kavramı konuşuluyor.------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.50podbee koduyla Hiwell'de ilk seansınızda geçerli %50 indirimi kullanmak için Hiwell'i şimdi indirin.1750'den fazla uzman arasından ücretsiz ön görüşmelerle size en uygun uzmanı seçebilir, yolculuğunuza kolaylıkla başlayabilirsiniz. Buradan indirin.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Bazen bir şeyi veririz, belki sadece paylaşmak için, belki de birine faydası dokunsun diye… Ama asıl sürpriz, o şeyin karşı tarafta nasıl bir etki yarattığını görmek olur! Annemin İngiltere'de evden bazı eşyaları karşılıksız olarak vermesi ve aldığı beklenmedik, sıcacık geri dönüşleri bu bölümde konuşuyoruz. Minnettarlığın gücü, küçük şeylerin büyük etkisi ve insanları mutlu etmenin getirdiği huzur… Paylaşmanın ne kadar değerli olduğunu ve bazen hiç ummadığımız şekilde bize geri döndüğünü gelin birlikte keşfedelim! ☕✨Eğer bu bölüm hakkında düşünceleriniz, sorularınız ya da paylaşmak istediğiniz hisleriniz varsa, bana hem yorum bölümünden hem de Instagram üzerinden ulaşabilirsiniz! Artık sadece Instagram'dayım ve beni iki farklı hesaptan takip edebilirsiniz:
In Kortrijk zijn verschillende mensen opgepakt voor de spiking van mogelijk 41 vrouwen, onder hen ook cafébazen. Wat weten we over dat onderzoek? België stapt uit het hervestigingsprogramma, volgens experten "de enige gecontroleerde manier om vluchtelingen naar België te halen". Waarom? En hoe groot is de impact? En een ode aan de kip wint de Boon-publieksprijs voor literatuur.
İslâm coğrafyasının herhangi bir noktasına yolum düştüğünde, mezarlık ziyaretleri için mutlaka özel vakitler ayırıyorum. Bazen tek bir mezar taşındaki bir ayrıntı öylesine derin anlamlar içeriyor ki, başından ayrılmakta zorlanıyorum. Ayak hizamda yatan ölüleri oraya sürükleyen serencâm, çoğu defa –yapboz misali– parçaları birbirine eklenerek büyüyen kocaman bir hikâyeye işaret ediyor. Geçtiğimiz hafta perşembeden cumartesiye (20-22 Mart) Lübnan'a yaptığım seyahat sırasında, yine böyle bir kabir rotası çizdik.
Het kan gek lopen, zo bewijst Elon Musk. Leiding geven aan Tesla, daarna bezuinigen bij de Amerikaanse overheid en nu opeens een oorlog bekokstoven. Niet de kleinste ook nog, want het gaat over een tussen Amerika en China. Musk mocht als belangrijke adviseur van president Trump bij een briefing daarover zijn. Opvallend, want normaal gesproken zijn die briefings uiterst geheim. Nóg opvallender is het omdat Musk met zowel Tesla als SpaceX nogal actief is in China. Of we ons zorgen moeten maken over de invloed van Musk op een mogelijke oorlog, dat hoor je in deze aflevering. En daarin blikken we ook vooruit op ons pensioen. Als beursbedrijven trendsetters zijn, dan gaan wij over 30 jaar BNR uit de problemen redden. Steeds meer hebben een pensionado aan het roer. Dat gebeurt ook bij Nike. Daar werd gerekend op een dramatische terugval van de omzet in het eerste kwartaal. Maar de schade blijkt beperkt. Het gaat ook over een andere trend: kleine beleggers die het opnemen tegen grote hedgefondsen. En nee we hebben het niet over het Reddit-leger, maar over Europese beleggers die springen op defensie-aandelen. En we kijken terug op de beursweek. Een waarin Google z'n grootste overname ooit deed, Nvidia-topman Jensen Huang urenlang voor niks op een podium stond en Fed-baas Jerome Powell zich niks aantrok van Trumps handelsoorlog.See omnystudio.com/listener for privacy information.
Het kan gek lopen, zo bewijst Elon Musk. Leiding geven aan Tesla, daarna bezuinigen bij de Amerikaanse overheid en nu opeens een oorlog bekokstoven. Niet de kleinste ook nog, want het gaat over een tussen Amerika en China. Musk mocht als belangrijke adviseur van president Trump bij een briefing daarover zijn. Opvallend, want normaal gesproken zijn die briefings uiterst geheim. Nóg opvallender is het omdat Musk met zowel Tesla als SpaceX nogal actief is in China. Of we ons zorgen moeten maken over de invloed van Musk op een mogelijke oorlog, dat hoor je in deze aflevering. En daarin blikken we ook vooruit op ons pensioen. Als beursbedrijven trendsetters zijn, dan gaan wij over 30 jaar BNR uit de problemen redden. Steeds meer hebben een pensionado aan het roer. Dat gebeurt ook bij Nike. Daar werd gerekend op een dramatische terugval van de omzet in het eerste kwartaal. Maar de schade blijkt beperkt. Het gaat ook over een andere trend: kleine beleggers die het opnemen tegen grote hedgefondsen. En nee we hebben het niet over het Reddit-leger, maar over Europese beleggers die springen op defensie-aandelen. En we kijken terug op de beursweek. Een waarin Google z'n grootste overname ooit deed, Nvidia-topman Jensen Huang urenlang voor niks op een podium stond en Fed-baas Jerome Powell zich niks aantrok van Trumps handelsoorlog.See omnystudio.com/listener for privacy information.
Facebook veya Instagram reklamları veriyorsanız, CPA'nızın (Edinme Başına Maliyet) ne kadar olduğunu hiç kontrol ettiniz mi? Eğer etmediyseniz, bu yazı tam size göre! Bugün sizlere Facebook reklamlarında CPA'yı nasıl %50 oranında düşürebileceğinizi anlatacağım.CPA (Cost Per Acquisition), yani edinme başına maliyet, bir işletmenin her yeni müşteri veya dönüşüm için ödediği tutardır. Bazı işletmeler bunu CAC (Customer Acquisition Cost) olarak da adlandırır ve sadece yeni müşteri edinme maliyetine odaklanır. CPA'yı düşürmek, daha az maliyetle daha fazla müşteri kazanmak anlamına gelir ve dijital reklamcılıkta büyük bir avantaj sağlar.Bu yazıda CPA'yı düşürmenin en etkili 5 yolunu anlatacağım. Uygulamalı olarak denediğimiz bu stratejilerle ortalama %50'ye varan düşüşler elde ettik. İşte detaylar:1. Doğru Hedef Kitleyi Seçerek Gereksiz Harcamaları AzaltınReklamınızın yanlış kişilere gösterilmesi, gereksiz harcamalara ve düşük dönüşüm oranlarına neden olur. Bunu önlemek için hedef kitlenizi doğru şekilde belirlemeniz gerekir: Geniş kitleler yerine Lookalike (Benzer) Audiences kullanın. Sitenizi ziyaret eden, ürün görüntüleyen veya satın alma gerçekleştiren kişilere dayalı benzer kitleler oluşturun. Remarketing (Yeniden Pazarlama) stratejileri kullanın. Özellikle sepete ekleyip satın almayan kullanıcılara yönelik reklamlarla dönüşüm oranlarını artırabilirsiniz. Advantage+ Audiences özelliğinden yararlanın. Facebook'un akıllı hedefleme sistemini kullanarak daha düşük maliyetle daha iyi dönüşümler elde edebilirsiniz.2. Reklam Yaratıcılığını (Creative) Test Etmeden Harcama YapmayınReklamlarınızın görselleri ve videoları, CPA'nızı doğrudan etkileyen en önemli faktörlerden biridir. İşte yaratıcılarınızı test ederken dikkat etmeniz gerekenler: En az 3-5 farklı reklam kreatifi (görsel veya video) test edin. Tek bir görsele veya videoya bağımlı kalmayın. En iyi performans gösteren kreatifleri belirleyin ve bütçeyi onlara yönlendirin. Carousel Ads, Video Ads ve Story Ads gibi formatları kullanın. Farklı formatlarla kullanıcı deneyimini geliştirin. Reklam yerleşimlerini geniş tutun. Facebook'un otomatik yerleşim ayarlarını (Advantage+ Placements) kullanarak reklamlarınızın daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayabilirsiniz.3. Düşük Bütçeyle Maksimum Sonuç Almak İçin Kampanya OptimizasyonuDaha az bütçeyle daha fazla dönüşüm almak için doğru kampanya yapılandırması yapmalısınız: CBO (Campaign Budget Optimization) kullanın. Kampanya bütçenizi, reklam gruplarınızın performansına göre Facebook'un otomatik olarak yönetmesine izin verin. Günlük bütçe mi yoksa ömür boyu bütçe mi kullanacağınıza karar verin. Kısa vadeli testlerde günlük bütçe, uzun vadeli kampanyalarda ise ömür boyu bütçe daha iyi çalışabilir. Yüksek CPA'li kampanyaları optimize edin veya yeni bir kampanya oluşturun. Bazen kötü performans gösteren kampanyaları optimize etmek yerine sıfırdan yeni bir kampanya açmak daha iyi sonuç verir.4. Reklam Metinleri ve Görsellerde Satın Almaya Teşvik Eden Taktikler KullanınDaha etkili reklam metinleri ve görsellerle CPA'nızı düşürebilirsiniz: Aciliyet ve sınırlı stok stratejileri kullanın. “Sadece bugün için geçerli!”, “Son 10 ürün kaldı!” gibi ifadelerle kullanıcıları harekete geçirin. Güçlü bir CTA (Call To Action) belirleyin. “Hemen Satın Al”, “Fırsatı Kaçırma” gibi dönüşüm oranını artıran ifadeler kullanın. Metin ve görsellerde kullanıcıyı yönlendirin. CTA'ları sadece butonlarda değil, doğrudan görsellerin ve videoların üzerinde de kullanın.5. Facebook Pixel ve Event Tracking'i Optimize EdinFacebook Pixel, reklamlarınızın başarısını ölçmek için kritik bir araçtır. Ancak yanlış yapılandırıldığında CPA'nızın gereksiz yere yükselmesine neden olabilir. İşte dikkat etmeniz gerekenler: Facebook Pixel'in doğru çalıştığını kontrol edin. Event Prioritization ayarlarını doğru yapın. Pixel verilerini kullanarak yapay zeka destekli optimizasyon yapın. Daha fazla içerik için beni Instagram'da takip etmeyi unutmayın @frktprk .
2025 yılını örgütlenme ve mücadele yılı ilan ederken yıla Polonez işçilerinin tüm Türkiye'yi sarsan direnişiyle girmiştik. Perfetti'de direniş yıllar sürmesi muhtemel yetki davası bitmeden toplu sözleşme masasının kurulmasını sağlamış, metal sektöründe MESS'in, arkasına grev yasaklarını alarak yaptığı işten atma saldırısı metal işçilerinin ve Birleşik Metal-İş'in iradesiyle püskürtülmüştü. İşçi sınıfı namına çok güçlü girdiğimiz bu yılda Grid Solutions, Green Transfo ve Chinatool gibi grevlerde örnek başarılara imza atıldı. Tekgıda-İş'le birlikte mücadelenin içinde yer aldığımız Polonez ve Perfetti'de ise tökezledik hatta ciddi bir darbe yedik. Tökezlemekten kastımızı açacağız. Mücadelede her zaman zaferler olmayacak. Zaferlerden güç almak kadar başarısızlıklardan ve yenilen darbelerden ders çıkarmak da çok önemli.Sınıf mücadelesinde başarının ve başarısızlığın kriterlerini doğru tespit etmek gerekli. Sözleşmelerde saat ücretlerine yapılan zam oranlarından, sosyal haklara, yürürlük süresinden işyerindeki çalışma rejiminin çeşitli boyutlarına kadar birçok madde söz konusudur. Bunlarda elde edilen kazanımlar şu ya da bu ölçüde işçileri tatmin edebilir. Bazen işçileri tatmin eden seviyeler aslında işçinin alabileceğinin çok altındadır. Bazen de tam tersi söz konusu olur. İşçi ile patron arasındaki güç dengesi içinde kopartabildiklerimiz mevcut geçim şartları içinde işçileri tatmin etmekten çok uzak kalabilir. Burada işçi her zaman haklıdır. Çünkü kapitalizm artı değer sömürüsüne dayanır. İşçiler en iyi durumda dahi emeğinin karşılığını (çalışarak ürettikleri ve patronların el koyduğu değer) değil, emek gücünün (ertesi gün emek gücünü yeniden patronun hizmetine sunması için gerekli mal ve hizmetlerin değeri) karşılığını alır. Yani bazen, hatta çoğu zaman en yüksek ücret alan işçiler pekâlâ en çok sömürülen işçiler olabilir. Sıklıkla yaşadığımız bir durum. Bir fabrikada işçilerin şikayet ettiği sözleşmenin belki de çok daha azına ulaşmak için başka fabrikalardaki işçiler kıyasıya bir mücadele içindedir.Dolayısıyla imzalanan toplu sözleşmeleri ya da direnişlerin sonucunda elde edilen maddi kazanımları tartıya koymak yanıltıcı olur. Sınıf mücadelesi açısından temel kriter şunlar olmalıdır: Mücadelenin sonucunda işçilerin birliği güçlenmiş midir? Gelecek mücadeleler için işçiye dayanak oluşturacak mevziler elde edilmiş midir? Öncü işçiler nitelik olarak gelişmiş midir ve nicelik olarak artmış mıdır? Mücadelenin o fabrikadaki işçilerin ve genel olarak işçi sınıfının sınıf bilinci üzerindeki etkisi ne olmuşturBu süreçte şiarımız “Sendikana üye ol, sahip çık, denetle”dir! Şunu da özellikle belirtmek gerekir: Sendika bürokrasisine rağmen sendikalara sahip çıkmak ve onları sınıfın mücadele örgütlerine dönüştürmek için gösterilen çabalar, patronlarla cephe cepheye verilen mücadele kadar önemlidir. Bunlar birbirinden ayrılamaz. Sınıf bilinci, öncü işçilerin tüm bu mücadele cephelerinin bilgi, birikim ve deneyimi ile donanmasıyla gelişir.
Bazen insanlar farkında olmadan (veya bilerek) saygısızca konuşurlar. Peki, böyle bir durumda ne yapmalısınız? Sessiz mi kalmalı, karşılık mı vermeli? Mert'in iş arkadaşı ona açıkça saygısızlık yaptı. Ama Mert, tek bir cümleyle saygıyı geri kazandı! Bu bölümde, saygısızlığın 3 temel işaretini, insanların sizi küçümsemesine nasıl engel olacağınızı ve saygısızlığı anında durduracak sihirli cümleyi öğreneceksiniz.
İnsanoğlunun, varoluşundan günümüze kadar olan inanma ve anlamlandırma ihtiyacını zaman zaman karşılayan batıl inançlar bugün hala var olmaya devam ediyor. Batıl kelimesinin; çürük, gerçek olmayan, temelsiz gibi anlamlara geldiğini göz önünde bulundurarak; bugün bilimin ve teknolojinin geliştiği bir dönemde yaşıyor olmamıza rağmen, bu inançların popülaritesini yitirmiyor oluşu düşünülmeye değer bir paradoks olsa gerek!Bazen alışkanlık, bazen adet yerini bulsun diye, bazen de inanarak... Görünen o ki insanoğlu var oldukça batıl inançlar da var olmaya devam edecek.Keyifli dinlemeler! :) #podcast #batıl #batılinanç #superstitions #hurafe #totem #totemizm #fal #büyü #babavanga #vangölücanavarı #bermudaşeytanüçgeni #marteniçka #hıdırellez
“Aynı kurumda çalışan işçi maaşları memur maaşlarını geçti!” başlıklı yazımız sonrasında olumlu olumsuz çok sayıda yorum geldi. Bazen okuyucuların yazıyı bir bütün olarak okumadan yaptığı yorumlar ise işi farklı bir boyuta taşıdı. Bu yazımızda konuyu yerli yerine oturtmaya çalışacağız.
Bazen ısrarla, bazen de umutla değer vermeyi sürdürürüz. Ne zaman bu ısrarımızdan vazgeçmeliyiz veya umudumuzu kaybetmemize neler sebep olabilir? Keyifli dinlemeler... organikbeyinlerpodcast@gmail.com https://www.instagram.com/organikbeyinlerpodcast/
Bazen hayatın temposu içinde kayboluruz ama üretmek, yaratmak ve kendimizi ifade etmek en güzel dengeyi sağlar. İşte tam da bu yüzden bu bölümde epoksi sanatını keşfediyoruz! Epoksi nedir, nasıl kullanılır ve neden bu kadar büyüleyici? Aynı zamanda, epoksiyle çalışmanın nasıl bir terapiye dönüşebileceğini ve dekoratif tasarımlarınızı nasıl hayata geçirebileceğinizi konuşuyoruz. Eğlence, yaratıcılık ve üretim dolu bir sohbet sizi bekliyor!
When you find yourself more and more interested in non-ordinary states of consciousness and cultivating a deep relationship to Divine Intelligence, but have spent a dizzying amount of time apologizing, downplaying, or sanitizing your visions, gifts and ‘out-there' theories on reality, my friend, you may be hauling around the Mystic's Grief. Let's sort through some of that, shall we? Grief Threads winter edition begins February 23 - are you in? Five weeks of cozy sewing and intuitive quilting while getting about the grief stored in our hearts and bodies. Work with Narinder 1:1 or learn about her Death Midwifery Training. 10/10 recommend! Book 1:1 Creative Coaching time with Melissa Free Resources — Download Attention Reset - my free digital art zine on getting outta your head and into your body Stay Connected — Follow Melissa's Instagram for hot spirit memes Join Melissa's weeklyish newsletter for creative musings and first dibs on workshops and art Big thanks to Ben Coleman for composing our theme music, and Gavin Bernard for vocals Erin Palovick made our stunning cover art
İnternetin ücra köşelerinde dolaşan siber hafiyeler unutulmuş ya da eksik araştırılan dosyaları çözmeye çalışıyorlar. Bazen başarılı, bazense zararlı sonuçlar veren dijital dedektiflerin eylemlerini ve yarattıkları araştırmacı kültürü anlattık!Patronumuz Olun: https://www.patreon.com/hkbupodcast
(Mevsimsel hastalıklar sebebiyle bu haftaki bölümümüzü kaydedemedik. Dinlememiş olanlar için 66.bölümü yeniden yayına aldık.) “Çok mu kalender sandınız dert anlatmayınca” diyor Candan Erçetin şarkısında. Bazen karşımızdaki insanı anlamadan, onunla konuşmadan direkt yargılayıp, sadece sanıyoruz. Aslında hayatınızdaki birçok şey sandığımız gibi değil. Bu bölümde işte bu konuyu tartışıyoruz… organikbeyinlerpodcast@gmail.com https://www.instagram.com/organikbeyinlerpodcast/
Sizden gelen soruları yanıtlamaya devam ediyoruz. Soru: İslam'da namazları cem etmenin yeri nedir? Bazen zorlanıyoruz, namazları cem etmeye ihtiyaç duyabiliyoruz. Hangi durumlarda cem edebiliriz namazlarımızı?
Yorgun geçen bir günün ardından televizyon karşısında yıllar önce izlediğiniz bir filmi tekrar izleyim niyetiyle açtığınız mutlaka olmuştur. Bazen de televizyonda daha önce belki onlarca kez izlediğimiz bir filme denk geldiğinize kanalı değiştirmeyip o filmde takılı kaldığınız. Hatta bazıları için de eski filmleri izlemek bir alışkanlık. Peki neden filmleri tekrar tekrar izlemeyi bu kadar seviyoruz? Psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu'yla konuştuk.
#HerkeseSanat #DedeEfendi NTVRadyo'nun Herkese Sanat programında bugün Dede Efendi'yle tanışıyoruz. İstanbul Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı'ndan Müzikolog Doç.Dr. Şeyma Ersoy Çak, bize Dede Efendi'yi anlatıyor, şarkılarını çalıyor. Bu bölümde, Osmanlı Sarayı'nda gelişen edebiyat ve müziği de dinliyoruz. DEDE EFENDİ'Yİ DİNLİYORUZ ... Makam müziği, özümüzü anlamamıza yardımcı oluyor, iç dünyamızı yansıtıyor. Bazen bir türküyle, bir şarkıyla, küçükken dinlediğimiz bir ninniyle ilk tohumlar atılıyor. Bu bizim kültürel belleğimizde, içimizde var. Ve bunu ortaya çıkartmak, tarihimizi anlamak için bu müziği dinlemeliyiz. Belki de kendimizi tanımak için Dede Efendi'nin müziğini dinlemeliyiz. Dede Efendi bizim kutup yıldızımız. ... Dede Efendi, bir eseriyle III. Selim'in dikkatini çekerek saraya giriyor. O eser: Buselik makamındaki “Zülfündedir benim bahtı siyahım” şarkısı. ... Farklı bir kimlik, dönüştürücü bir sanatçı Dede Efendi. Hem saraya, hem halka hitap ediyor. Ahmet Hamdi Tanpınar da onu öyle tarif ediyor: Halka açık! ... 18 – 19 yaşındayken Yenikapı Mevlevihanesi'nin müdavimleri arasına giriyor, tasavvuf dersleri alıyor, 1801 yılında da ‘çile'sini tamamlayıp ‘dede' unvanı alıyor. ... 1842 yılında kendi isteğiyle saraydan ayrılıyor, Sultan Abdülmacit'in kendisi için yaptırdığı konağa geçiyor. 4 yıl sonra hacca giderken yolda ölüyor. ... 500'den fazla bestesi olan Dede Efendi'nin Türk musikisinin ayin, durak, tevşih, savt, ilahi, peşrev, saz semaisi, kar, karçe, kar-ı natık, murabba, semai, şarkı, türkü, köçekçe gibi dini ve din dışı sahadaki hemen her formunda eseri var. BÖLÜM MÜZİKLERİ Itri – Nevakâr open.spotify.com/intl-tr/track/4E…2e57ca7ef6754488 Dede Efendi - Yine bir gülnihal open.spotify.com/intl-tr/track/5O…3c48e9db2a574698 Dede Efendi - Gözümde Daim open.spotify.com/intl-tr/track/1Q…ab6fb19b55b4475e Dede Efendi - Yine neş'e-i muhabbet open.spotify.com/intl-tr/track/2j…b8ac8ee375c44348 NEDEN HERKESE SANAT? Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz. Sizi, anlamayacağınızı düşündüğünüz sanat dalıyla, sanatçı, akademisyen, sanat tarihçisi, sanat eleştirmeni ve deneyimli seyirciler rehberliğinde tanıştırıyoruz. Çünkü anlamak için, sevmek için önce tanışmak gerekir! Operadan çağdaş dansa, resimden heykele, barok müzikten pop-art'a, performans sanatından dijital sanata, Picasso'dan Andy Warholl'a... Her sanat dalını, en iyi bilenlerden dinliyoruz. Nacide Berber onlara soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor. Herkese Sanat Cumartesi saat 12.30'da, tekrarı Pazar saat 18.30'da NTVRadyo'da. Kaçıranlar için programın tüm bölümlerin kaydı, radyoda yayınlandıktan sonra ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.
#HerkeseSanat #DedeEfendi NTVRadyo'nun Herkese Sanat programında bugün Dede Efendi'yle tanışıyoruz. İstanbul Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı'ndan Müzikolog Doç.Dr. Ayşe Ersoy Çak, bize Dede Efendi'yi anlatıyor, şarkılarını çalıyor. Bu bölümde, Osmanlı Sarayı'nda gelişen edebiyat ve müziği de dinliyoruz. DEDE EFENDİ'Yİ DİNLİYORUZ ... Makam müziği, özümüzü anlamamıza yardımcı oluyor, iç dünyamızı yansıtıyor. Bazen bir türküyle, bir şarkıyla, küçükken dinlediğimiz bir ninniyle ilk tohumlar atılıyor. Bu bizim kültürel belleğimizde, içimizde var. Ve bunu ortaya çıkartmak, tarihimizi anlamak için bu müziği dinlemeliyiz. Belki de kendimizi tanımak için Dede Efendi'nin müziğini dinlemeliyiz. Dede Efendi bizim kutup yıldızımız. ... Dede Efendi, bir eseriyle III. Selim'in dikkatini çekerek saraya giriyor. O eser: Buselik makamındaki “Zülfündedir benim bahtı siyahım” şarkısı. ... Farklı bir kimlik, dönüştürücü bir sanatçı Dede Efendi. Hem saraya, hem halka hitap ediyor. Ahmet Hamdi Tanpınar da onu öyle tarif ediyor: Halka açık! ... 18 – 19 yaşındayken Yenikapı Mevlevihanesi'nin müdavimleri arasına giriyor, tasavvuf dersleri alıyor, 1801 yılında da ‘çile'sini tamamlayıp ‘dede' unvanı alıyor. ... 1842 yılında kendi isteğiyle saraydan ayrılıyor, Sultan Abdülmacit'in kendisi için yaptırdığı konağa geçiyor. 4 yıl sonra hacca giderken yolda ölüyor. ... 500'den fazla bestesi olan Dede Efendi'nin Türk musikisinin ayin, durak, tevşih, savt, ilahi, peşrev, saz semaisi, kar, karçe, kar-ı natık, murabba, semai, şarkı, türkü, köçekçe gibi dini ve din dışı sahadaki hemen her formunda eseri var. BÖLÜM MÜZİKLERİ Itri – Nevakâr https://open.spotify.com/intl-tr/track/4EpRarj7Q09vyFdcWsB29X?si=2e57ca7ef6754488 Dede Efendi - Yine bir gülnihal https://open.spotify.com/intl-tr/track/5OwYr4zZXwoyBzYeDIucq9?si=3c48e9db2a574698 Dede Efendi - Gözümde Daim https://open.spotify.com/intl-tr/track/1QmlblJnVTlD1vNBpvAqHX?si=ab6fb19b55b4475e Dede Efendi - Yine neş'e-i muhabbet https://open.spotify.com/intl-tr/track/2js7WdXnw6XOzn1IOXkEE1?si=b8ac8ee375c44348 NEDEN HERKESE SANAT? Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz. Sizi, anlamayacağınızı düşündüğünüz sanat dalıyla, sanatçı, akademisyen, sanat tarihçisi, sanat eleştirmeni ve deneyimli seyirciler rehberliğinde tanıştırıyoruz. Çünkü anlamak için, sevmek için önce tanışmak gerekir! Operadan çağdaş dansa, resimden heykele, barok müzikten pop-art'a, performans sanatından dijital sanata, Picasso'dan Andy Warholl'a... Her sanat dalını, en iyi bilenlerden dinliyoruz. Nacide Berber onlara soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor. Herkese Sanat Cumartesi saat 12.30'da, tekrarı Pazar saat 18.30'da NTVRadyo'da. Kaçıranlar için programın tüm bölümlerin kaydı, radyoda yayınlandıktan sonra ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.
A new MP3 sermon from Free Reformed Church of Grand Rapids is now available on SermonAudio with the following details: Title: Funeral Service for Mr Jim Bazen Speaker: Rev. David Kranendonk Broadcaster: Free Reformed Church of Grand Rapids Event: Funeral Service Date: 9/17/2024 Bible: Psalm 17; Revelation 7 Length: 63 min.
Dünya zor bir dönemden geçiyor ve biz de bu süreçte zaman zaman çaresizliğe kapılabiliyoruz. Bazen de bu his bir türlü geçmek bilmiyor. Peki hep böyle mi olmak zorunda? Öğrenerek edindiğimiz bu çaresizliğin bir panzehri yok mu? 111 Hz'in bu bölümünde o panzehri arayışa koyuluyoruz. İlhamımızı hikayelerden alarak, umudun peşine düşüyoruz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Özgür YılgürSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Podbee50 kodumuzla Hiwell'de ilk seansınızda geçerli %50 indirimi kullanmak için Hiwell'i şimdi indirin. 1400'ü aşkın uzman klinik psikolog arasından size en uygun olanlarla hiçbir ücret ödemeden tanışın. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Herkesin kendince bir uyku saati var, ancak uzmanlar ideal olanın 6-8 saat aralığında olduğunu söylüyor. Bazen yemekten sonra, bazen toplu taşımada giderken, bazen de ileri yaşlarda da gün ortasında bir uyuma isteğiyle küçük uyku kaçamakları yapılabiliyor. Peki insanlar gün ortasında neden uyumak istiyor? Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Necioğlu Örken'e anlatıyor.
Bazen esnerken, bazen bir spor yaparken, bazen de hiç beklemediğimiz bir anda kaslarımızda kontrol edilemeyen istemsiz kasılma ve ağrı hissederiz. Bir süre hareketsiz kalır, ağrının geçmesini bekleriz. Peki bu durumla neden karşılaşırız? Kaslarımıza neden kramp girer? Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Necioğlu Örken'e anlatıyor.
Bazen eşsiz lezzetlerini bize sunuyor, bazen de hastalıklarımıza ilaç oluyorlar. Mantarlar, neredeyse Dünya var olduğundan beri canlarını dişlerine takmış bir halde doğanın dengesini sağlamaya çalışıyor. Peki bunu nasıl yapıyorlar? 111. Hz'in bu bölümünde bir doğa gezintisine çıkarak mantarların fantastik dünyasının kapısını aralıyoruz. Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Kadir Can DeğerSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell'in klinik psikologlarıyla ücretsiz tanışma görüşmeleri yapmak ve terapi seanslarınızda pod10 koduyla %10 indirimden faydalanmak için linkten Hiwell indirin.Bu podcast, ON Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.ON Dijital Bankacılık ile her zaman avantajlı faiz oranları ve farklı bir çok avantaj seni bekliyor! Hemen tıkla, "ONBEE" kodunu davet kodu alanına girerek ON'lu ol, rahat bankacılığın avantajlarla dolu dünyasıyla tanış!See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Duygular hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Benzer olaylar karşısında farklı duygular gösterebiliyor, aynı duyguları paylaşmamıza rağmen farklı tepkiler verebiliyoruz.. Bazen bu duygularımızı bir başka duyguyla bastırıyor, bazen de kendimizi ve kararlarımızı tamamıyla onların hakimiyetine bırakıyoruz. Tıpkı geçtiğimiz hafta vizyona giren Inside Out filminde olduğu gibi. 111 Hz'in yeni bölümünde duygular üzerine bir yolculuğa çıkarken Inside Out'a da bir bakış atıyoruz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Kadir Can DeğerSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
This episode is such a heartfelt deep dive into grief, creativity & enchantment with the wonderful Narinder Bazen. Here is some of what we talked about: The space that death awareness inhabits in our lives Making simplicity & minimalism our own Thresholds & finding a place in the world Meaning making and ritual through hard times Narinder Bazen is an artist, death midwife, enchanted life guide and death midwifery trainer, living on unceded Penobscot land. (Maine, USA) Her greatest passions include helping to midwife new paradigm death care and grief care and living as a minimalist full of enchantment because of all of the bounty found in nature. When she's not guiding new death midwives, she's spending time painting with watercolors, writing, and playing with her dog Oak. https://www.narinderbazen.com/ You can sign up for the next Spark session over here: https://yarrow.substack.com/ Thanks for listening! Love, Yarrow
Bazen gerçeğin, bazen de kurduğumuz hayallerin karanlık bir yorumu olarak çıkıyor karşımıza distopyalar. İzlediğimiz filmlerin, oynadığımız oyunların ve okuduğumuz kitapların birçoğunda distopyalardan izlere rastlıyoruz. 111 Hz'in yeni bölümünde, distopyaların nasıl popüler kültürün önemli bir parçası olduğunu ele alıyoruz. Bu karanlık hikayelerin birer komplo teorisi mi yoksa geleceğe dair bir uyarı mı olduğu üzerine konuşuyoruz. Bölümde referansı verilen "Dünya 2025'teki güneş fırtınasına hazır değil!" videosunu buraya tıklayarak izleyebilirsiniz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Özgür YılgürSes Tasarımı ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell'i indirmek ve pod10 koduyla size özel indirimden faydalanmak için tıklayınız.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.