Yalnız Müziklerin Gökyüzü, mutlaka evet mutlaka Orada Olucaz!
Gizli bir sahil ve gizli bir otel, tek farkı çakıl taşından yapılmış bir building. O halde hoşbuilding...
Kargaşa ve kaos anlarında önemli kararları büyük bir ustalıkla almakla nam salmış kahramanlarımız, bu bölümde Nuh ile tatlı sert bir çimento sohbeti gerçekleştiriyorlar.
Bir önceki bölümde yaşanan talihsiz beyin yıkama hadisesinden sonra kahramanlarımız kötü adamların peşine düşmeden hemen önce soluğu bir kahvehanede alır ve yayın şekilizasyonlanır.
Kötü adamlar tarafından beyni yıkanan İstanbuladamı, yeni bölümü kaydetmek için trenle yola çıkan Luthite'ı kaçırır ve korku dolu anizeler yaşanır. Not: Yeni bölüm kahramanlarımız kurtulduktan sonra yayınlanacaktır sayın podcast fetişleri!
Yokluğunda çok kitap okudum ama ara veriyorum birer dürüm söyledim iki de ayraç!
Luthite ve İstanbuladamı yaptıkları yayınların çok beğenilmesi sebebi ile bir tatile gönderilir fakat bu tatilin bazı şartları vardır. Eve girmeme hapsi, savcının kızı olmak, muhafazakar bungalovda iki gece ve kedi severken osurmak gibi ağır şartlar bu tatilin seyrini değiştirir.
Fırtınalı bir akşamda yalnızlığına söverken birden bir martı gömleğinden içeri girdi ve boynunu saat yönünün tersine dört kez çevirerek şu cümleyi söyledi; Aniya Pır Ciyak 424 vasili...
Luthite ve İstanbuladamı'nın sür-at kargo ile gelen ölü toprağını ne yapacağını bilemedikleri anda kaydedilen bölümü kulaklarınızda dans ettirmektesiniz. Zaten bu kısımları okumuyorsunuz, biliyoruz o halde bol şansiye...
Karacaahmet mezarlığından gerçekleştirilen bu yayın, dinleyen herkesi etkisi altına almadan önce ağız yordamı ile öperek uyardı.... Çişin varsa duralım!
@ yaptığınızda çıkan 3. kişi sizin malzemenizi kırmak istiyor olabilir, siz yine de giriş çıkışı kapatın daha iyi olacak gibi değerli apostroflar.
Bu bölümü dinlediğinizde bir anda kendinizi sabaha belsiz olarak uyanmış şekilde bulabilirsiniz. Tüm dinleyicilerimizin KVKK hakları umurumuzda değil, çok teşekkürlerüğ
Yılbaşı öncesi kanepe boyutlarındaki skandalı konuşacağımızı planladığımız yayın, beklediğimizden kısa sürdü değerli kört köbeinler...
İçinden çıkılamayan konular üzerine bir de masaya saçma sapan bir sıcak içecek söylenmiş gibi tedirginiz.
Luthite ve İstanbuladamı özgür bir düş işleyişi için tekrar bir arada...
4 numaralı dairenin kabız olduğu gerekçesiyle stüdyonun kapısını çaldığında palas palmeiras bir vaziyette kapıyı açan Luthite ve İstanbuladamı o gece başlarına geleceklerden habersizdi, çünkü birazdan kulakları kanatan bir gürültüyle HADİ EYVALLAH diyerek ortadan ikiye yırtılacaktı tüm dünya.
Rexx Fil'de gerçekleştirilen bu açık oturmaçlı yayında moto kurye çetesi tarafından ablukaya alınan kahramanlarımızı, eğlenceli bir yer varmış diye bir anda beliren gizli görevdeki iki kadın kurtarır. Stüdyo dışında gerçekleştirdiğimiz bu ilk yayında, savaşın laneti ve saçmalığı üzerine de bir iki kelime eklediğimizi belirtmekte fayda var, PEACE.
Uzaktan kumandalı korsesi ile Kuzey Dakota'ya doğru yolculuk yapan bir kadının arabasında çalan bu bölümümüzde, karavan etkisi üzerine konuşacağımız sırada, kendimizi hayat dersleri verirken bulduğumuz cezerye gibi bir yayın.
2. Yıl dönümünde "Orada Olucaz"ın ilk yayınında olduğu gibi sizleri sizlerin haberi olmadan yeni yıla köpekler gibi mutlu, atlar gibi huzurlu bir şekilde hazırladığı 2. Sezon finali yayını. Bu açıklamayı ilk sezon finalinden kopyaladığımızı anlayanlar ile bir şeyler içelim.
Yıl 1885, "Orada Olucaz Olay Yoklama Birimi" derin araştırmalarına dünya çapında devam ederken Nevada'dan gelen acil bir telgrafla apar topar bölgeye sirayet eder. Kasabanın tüm belalılarının olduğu bir bara girizgah yapan kahramanlarımız Luthite ve İstanbuladamı, ağrıları 12 yıl sürecek temiz ve sancısız bir dayak yerler.
Tüm yaşamını soft olma üzerine yaşamış olan ve "Usulca" adlı romanın yazarı "Sn. Sakin Pamuk" anısına yapılmış olan bir yayın demek istesek doğru olmayabilirdi, buyurun oturun şöyle, gülüşelim, görüşelim, süzüşelim.
Dünyanın en önemli ve yüksek karar organı olan bir kuruluşun yine aynı derecede yüksek önem arz eden bir toplantısında buluşmuştu dünyanın seyrine yön veren adamlar ama bir sorun vardı, içlerinden birinin montu LPG'li idi ve böylesine önemli toplantılara gazlı mont ile gelmek yasaktı, sonra ne mi oldu?...
Kasabın kapısı büyük bir gürültü ile parçalanıp devrildi, buharın ardından belirenler tahmin edeceğiniz üzere Luthite ve İstanbuladamı idi, dükkanın arka tarafındaki odaya kasabı bağlayan kahramanlarımız işkence için ona şunları söyledi "Yazılı olmayan kural, öpüşürken gözler kapalı tutulur" ve daha sonra oradan yaldır yaldır yürüyerek ayrıldılar.
Hayatın örselediği, karanlık çocukların aydınlık ruhlarının yansıttığı geçmişe ait heyecanın geleceğe ışık tuttuğu anda evrende yankılanan sese kulak verin; "ne kadar uzakta olsakta, orada olacağız!"...
Bu bölümde, Luthite ve İstanbuladamı Bulgaristan üzerinden ülkeye gizli yollarla sokmaya çalıştıkları 4 tır dolusu kaçak waffle ile yakalanırlar, onları yakalayan ise utangaç ve haftada en az sekiz kez duş alan mistik bir ejderhadır ve ilk sözü şu olur; "Yapıcak bir şey kalmadığında Orada Olucaz".
Herkesin bir hikayesi varsa eğer, sen bu hikayede kendini ne sandın? Yoksa herkesi kör alemi sersem mi sandın?
Buraya yazmak için hazırladığımız metni kaybedince polise haber vermek durumunda kaldığımız bu yayında "Umay Umay" tadında bir samimiyetin göbeğinde kalakaldık yuvarlandık öyle cüe. Not: Yayın duygu kısa devrelerine yol açabilir.
Herkesin bayram tatiline çıktığını öğrenen Luthite ve İstanbuladamı, bizim neyimiz eksik? diyerek şangır şungur doldurdukları 28 adet bavulla birlikte çıktıkları tatil yolu üzerinde kulaklarınızda dinlenme tesisleri molası etkisi yaratıyor bu bölümde efüem..
Davetli listesine bakarken fark etmiştik, İstanbuladamı ve Luthite'nin düğünde olacağını, ama bunun farkında olan sadece biz değildik, çünkü yaşlı mason mürüvvet melekleri onların geleceğini bizden öce öğrenmişti ve masada tek bir soru vardı; "E Hadi Sıra Sizde, Ne Zaman Yapıyoruz?"
Birbiri ardına gelen inanılmaz yüksek bütçeli vurgun teklifler Luthite ve İstanbuladamı'nı şıkır şıkır terletirken bir anda gelen duygu bulutu yağmuru yayının gözünü seğirtiyor bu bölümde a dostlar.
Yağmurda ıslanan bir köpek kadar yalnız olmak ve bunun derinliğini yaşamamış insanlara karakterli duruşu ucundan göstermek adına yapılası bir yayıntasyton. Luthi Tekli'de.
"Sevgili teslimatı esnasında meydana gelen bir hatadan ötürü, Acıbadem'in en karanlık ve en uzun merdivenli sokağında 6 dakika ev hapsine çarptırılan iki kahramanımızın, birbirinden garip maceralarını çuvallarla kapılarınızın önüne bıraktığı bir bölüm"
"Durun, siz ikiniz.. Mizahiye koğuşundan mısınız? diye sordu nöbetçi. Bir anda bağırarak Miroğlu yasalarını saymaya başladı Luthite ve İstanbuladamı, ortalık duruldu, deniz çekildi, kadehler parlatıldı sonra..."
"İçindekilerle birlikte her şeyin bitmesi üzerine tasarlanan evrende sonsuzluk fikri bizim için ödül mü yoksa bir ceza mı?"
"Tam felsefe yapıp duygulanacaksın, hatta belki o an bir ilham gelecek yazmaya başlayacaksın, şiir yazacaksın mesela hikaye yazmaya başlayacaksın belki de birilerinin birbirlerine aşık olmasını sağlayacak o şarkıyı yazacaksın, ama o esnada üst katından birisi çişini yapıyor ve sen onun sesini duyuyosun..."
"Her şeyi bir kenara bırakıp buralardan gitmek isteyen dinleyicisinin arkasından bidonlarla paldır küldür su döken bir yayın, uğurlar olsun biz gelicez sonra.."
Bu hayatı yarım yamalak yaşayan herkese selamize, son anda devreden ilişkiler üzerine..
1. Yıl dönümünde "Orada Olucaz"ın ilk yayınında olduğu gibi sizleri sizlerin haberi olmadan yeni yıla köpekler gibi mutlu, atlar gibi huzurlu bir şekilde hazırladığı 1. Sezon finali yayını.
"Uzuvların kişinin kendisinden habersiz hareket ettiğini iddia eden iki kişinin belirsiz antlaşması ve Sevr gerçeği üzerine"
"Tüm bu olanlara rağmen her şey ile nasıl böyle dalga geçebiliyorsunuz? sorularını sırtımıza dövme yaptırdığımız bölümün ta kendisi"
"Kaçıncı halkasın, hangi halka hitap ediyorsun? gibi tartışmaların göbek taşında yaprak sarma yenilen bölüm"
"Gerçek pozisyonunda oynamadığımız hayat oyununa bir öpücük"
Anadolu yakasından Avrupa yakasına uzanmayan bir yol hikayesi, yalnızca Boğaz Köprüsünde dinlemeniz gereken bir yayındır, UYARİZE.
Kadın ona baktı, Böylesini beklemiyordum dedi, Müthiş bir şey bu dedi, Ben böyle bir şey görmedim ya, Nasıl bi şey var sende ya? dedi.
Korona Vayrıs zamanlarında evde ekmek yapanlara kabartma tozu hediye eden bir bölümdür biline.
Tüm tanıdıklarınızın ve yine tüm nefret ettiğiniz insanların olduğu devasa bir düğündeymişsiniz hissi veren bir bölüm!
Hayvan yaralı abi, hayvan yaralı yürüyemez, Daire 4'e çiş sesleri için teşekkürler.
Ustalara saygı bölümlerinden ilki, Barış Manço özel gecesi kulaklarınızduaaa
Herkesin eğitime girip, uzaydan bakıldığında dahi görülebilecek devasa büyüklükte bir lahmacun yapıp geçmişteki acılarının üstüne bir sünger gibi çekmesine VARIZ!
Dinleyicisini bir büfede sosisli yerken ulu orta hazırlıksız yakalayan bir bölüm, çıkarın sırtınızdaki havluları ve sesi yükseltin hadi!