POPULARITY
Dilediğiniz gibi kızabilirsiniz bana yine bugün. Çünkü algıların yönettiği bir alanda tehlikeli cümleler kurmak istiyorum. Dahası kendimi buna mecbur hissediyorum. Şuradan başlayayım. “Aile içi şiddet” kavramının bir algısı, bir de olgusu var memlekette. Durum böyle olmasa anketlerde “Türkiye'de aile içi şiddet var mıdır?” sorusuna yüzde 86 ile “evet” cevabı verilmez. Üstelik anonim olarak “siz ya da birinci dereceden bir tanıdığınız aile içi şiddete maruz kaldı mı?” sorusuna verilen cevaba “evet” diyenlerin oranı, lütfen sıkı durun, yüzde 2,5 iken.
Antalya Diplomasi Forumunun ilginç bir konuğu vardı. İlginçliği söylediklerinde tabii. Türkiye'de konuşup hoşumuza gelecek şeyler söyleyen herkese peşinen açtığımız yüksek kredi, onun başka yönlerini ilk anda göz ardı etmemize de yol açıyor. Söylediklerini sosyal medyada ardından bütün internet sitelerine düştüğü için hemen herkesin ilgiyle takip ettiği BM Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (SDSN) Başkanı Jeffrey Sachs'ın mesela İsrail ve ABD'nin bölgemizdeki olumsuz rolleriyle ilgili söyledikleri dolayısıyla kimse onun gerçekte Avrasyacı, Çin ve Rus istihbaratıyla yakın ilişkili olmak dolayısıyla suçlandığına dikkat etmemiş. Dahası Çin'in Doğu Türkistan'da uyguladığı zulmü inkâr eden, bu konuda Çin'e koşulsuz destek veren yanı da hiç hatırlanmamış.
Bugün 7 Mart 2025 #doğatakvimi
Selefi Salihin'in güzel bir ahlâkı sık sık dostlarının, arkadaşlarının durumlarını sormaları idi. Dostlarının hatırlarını lâf olsun diye sormuyorlar; onlara yiyecek, giyecek, para yardımında bulunmak için hatır soruyorlar, borçlarını üstlenmek, sıkıntılarına ortak olmak hususunda samimî bir tavır sergiliyorlardı. Bu ahlâka sahip kişiler günümüzde parmakla gösterilecek kadar azdır. Halk, tamamıyla ters bir tavır içine girmiştir. Âdet yerini bulsun diye hatırlar sorulmaktadır. Dahası birisi kardeşinin yanından geçerken “Nasılsın?” diye hatır soruyor ama cevâbını almadan çekip gidiyor, hatırı sorulan da hatırını soranın samimî olmadığını bildiğinden cevâp verme zahmetine katlanmıyor. İşte bu noktada Ali el-Havvâs (r.âleyh) şöyle diyordu: “Eğer biriniz kardeşine yardım etme, sıkıntılarına ortak olma, hiç değilse kendisine duâ etme niyet ve kararlılığında değilse, onun hatırını sormasın, çünkü bu samimiyetsizliği yüzünden münâfık olur.” Hâtem el-Asam (r.âleyh) de şöyle diyordu: “Kardeşine “Nasıl sabahladın?” diye hatır sorduğunda, o da sana, “Falan şeye ihtiyacım var” der de, sen onun bu sözlerini duymazlıktan gelerek ihtiyacını görmezsen, onun hatırını sormakla kendisiyle dalga geçmiş olursun. Maalesef günümüzde genellikle sergilenen tavır budur.” Efendim Ali el-Havvâs (r.âleyh)'den dinlemiştim şöyle diyordu: “Geçmiş büyükler, birbirlerinin hatırlarını sorarlarken, Allâh (c.c.)'a şükürler sunmakta gaflete düşenleri uyarma amacıyla sorarlardı. Böylece kendileri sevâp kazândıkları gibi bu suretle hatırını sordukları kişinin sevâp kazânmasına da vesile olurlardı.” (İmâm Şa'rânî, Tenbihü'l-Muğterrin Tercümesi s.253)
Joe Biden ile Donald Trump'ın İsrail ve Filistin politikası arasında pek bir fark yok. Biden “Siyonist olmak için Yahudi olmanıza gerek yok. Ben Siyonistim” diyen bir siyasetçiydi. Biden Trump'ın ilk Başkanlık döneminde İsrail'le ilgili olarak aldığı hiçbir kararı tersine çevirmedi. Biden Yönetimi güya “iki devletli çözüm”e bağlı olduğunu söylüyordu, ancak bu yolu açmak için en ufak bir çaba göstermedi. Dahası, Biden İsrail'in “Filistin soykırımı”na her şekilde ortak oldu. Trump'ın zihin dünyasındaysa zaten “iki devletli çözüm” diye bir şey yok.
(Videoda adı geçen hiçbir ürün ile Disket Kutusu arasında ticari bir anlaşma bulunmamaktadır.) Sinan Akkol ve Kerem Doğan Karakoç bu videoda oyun oynarken yaşadıkları keyifli anları hatırlıyor, Sinan Akkol ticaret sevgisini paylaşıyor, Total War, BFME 2 ve Postal 2 gibi efsaneler masaya yatırılıyor. İYİ SEYİRLER! Abone olmayı unutmayın!
Suriye'de 54 yıl halkına en büyük zulmü reva gören bir rejimin devrilmesini ne devrimciler ne de bu devrime sevinenlerin hiçbiri herhangi bir dinin, mezhebin veya milletin zarar hanesine kaydetmediler. O yüzden büyük çilelerin sonunda ulaştıkları devrimi herhangi bir kavmi, herhangi bir etnik grubu şimdiye kadar çektikleri ağır çileler dolayısıyla intikam hedefine koymadılar. Dahası intikamsız bir zafer bizim en büyük hedefimizdi dedi devrimin lideri Ahmet el-Şara ve arkadaşları ve gerçekten de ilk günden itibaren bunu yapmaya çalıştılar.
(Reklam vardır. GameDev.ist sekansında bahsigeçen oyunlar GameDev.ist yayıncılığı bünyesindedir.) HAFTALARDIR KAMERA KARŞISINA GEÇMEYEN ENİS KİRAZOĞLU, DİSKET KUTUSU'NUN KLASİK İKİLİSİYLE 2025'İN HEYECANLA BEKLEDİĞİMİZ OYUNLARINI KONUŞUYOR! GTA 6, Mafia ve çok daha fazlası bu videoda!
Hardware Plus - HWP - Türkiye'nin Teknoloji Satın Alma Rehberi
Cuma Raporu #341 podcastimizde, geçtiğimiz haftanın öne çıkan haberlerini derledik. Bakalım bu hafta neler olmuş? 00:00 Türkiye gündemi 15:17 Ünlü Oyun Bilgisayarı Markası ERAZER Türkiye'de https://hwp.com.tr/unlu-oyun-bilgisayari-markasi-erazer-turkiyede-292109 28:38 Comnet sorunlar ardından hizmetini sonlandırdı. Turknet'e geçiş kolaylığı https://hwp.com.tr/comnet-kapandi-mi-comnet-internet-ne-oldu-292167 54:11 Anadolu Sigorta ve HGS uygulamalarında yetkisiz bildirim https://hwp.com.tr/anadolu-sigorta-hacklendi-sigortam-cepte-hacker-291961 59:53 Xiaomi Redmi Note 14 serisi global çıkışını gerçekleştirdi https://hwp.com.tr/redmi-note-14-pro-ve-pro-plus-ozellikleri-fiyati-291983 01:08:11 OpenAI Sora ve kamera kullanım özelliği kullanıma açıldı https://hwp.com.tr/openai-sora-nasil-kullanilir-nedir-ucretli-mi-291985 01:10:19 Google Gemini 2.0 tanıtıldı https://hwp.com.tr/google-gemini-2-0-tanitildi-ozellikleri-neler-292236 01:17:27 iOS 18.2 çıktı. Apple Intelligence'a yeni özellikler https://hwp.com.tr/ios-18-2-cikti-apple-intelligence-ozellikleri-292207 01:18:58 YouTube'a Dublaj Geliyor https://hwp.com.tr/youtube-yeni-dublaj-ozelligi-ses-getirecek-292173 01:27:42 Xiaomi YU7 görücüye çıktı https://hwp.com.tr/xiaomi-yu7-yeni-suv-tanitildi-gorselleri-291896 01:35:06 The Game Awards Ödülleri Sahiplerini Buldu
Suriye'de Esad sonrası halkın iradesine dayanan istikrarlı bir yönetim oluşması zaman alacak. Suriyeli farklı gruplar arasında milli bir uzlaşma sağlanmasının önünde hem iç hem de dış engeller var. Bu engellerin aşılması veya yönetilmesi hem pragmatik hem de soğukkanlı bir siyasi irade gerektiriyor. Muhalefetin şu ana kadar verdiği pozitif mesajlar yanında kargaşa görüntüsünden uzak durması avantaj teşkil ediyor. Ancak gerek YPG ve Deaş gibi grupların varlığı gerekse İsrail'in askeri müdahaleleri ülkenin toprak bütünlüğü ve milli egemenliğinin tesis edilmesinin kolay olmayacağını gösteriyor. Dahası, şimdilik yenilmiş ve sahadan çekilmiş görünen İran ve Rusya'nın izleyeceği politikalar bu resmi daha da karmaşık hale getirebilir.
Suriye tarafına çok geçtim. Kamplara gittim. Türkiye'nin harekât bölgelerini dolaştım. İzlenim yazıları yazdım. Türkiye'nin güney kasabalarından farkı yoktu. Halep ve çevresi çok başkaymış. Dahası şöyle: Ne El Bab ne Azez ne Afrin ne de İdlip bizim gördüğümüz, yorumladığımız Suriye değilmiş. Şunu da net ifade edeyim: Suriye devrimine ve geride kalan 13 yıla bakışım değişti.
Demokrasinin kontrol edilemez bir silaha dönüştüğü söylenip, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde mutlak monarşinin uygulanması gerektiği masaya yatırılırsa hiç şaşırmayalım. Dahası var; yakın gelecekte TikTok hesabı olanların seçme haklarının ellerinden alınması gibi çılgınca kararlar alınabilir ve “özgürlüklerin kısıtlandığını” söylemenin bile suç sayılacağı günler kapımızda olabilir.
Hardware Plus - HWP - Türkiye'nin Teknoloji Satın Alma Rehberi
Cuma Raporu #332 podcastimizde, geçtiğimiz haftanın öne çıkan haberlerini derledik. Bakalım bu hafta neler olmuş? Cuma Raporu #332 zaman çizelgesi 00:00 Giriş, Türkiye Gündemi 30:26 Discord'a erişim engeli geldi 43:39 Tesla Cybercab ve Robovan insansız araçlarını tanıttı 53:47 Masaüstü Intel Core Ultra 200S işlemciler tanıtıldı 55:48 AMD de NVIDIA'ya rakip AI işlemcileri duyurdu 01:00:28 MediaTek Dimensity 9400 tanıtıldı 01:03:16 Dimensity kullanan ilk telefon OPPO Find X8 ve vivo X200 olacak 01:08:52 Çin, ek vergi konusunu Dünya Ticaret Örgütü'ne taşıdı 01:13:44 Şanlıurfa'da yanan T10X ile ilgili Togg'dan açıklama #CumaRaporu332 #CumaRaporu #HWP HWP Ailesine KATIL'mak için; / @enyeniteknoloji HWP Discord; / discord HWP Muhabbet Facebook Grubu; / hwpmuhabbet HWP Facebook; / hwptr HWP Instagram; / hwptr HWP Twitter; / hwptr HWP Telegram; https://t.me/hwptr
Ayrı gayrı bitsin! Birleşin! Gaz almak için değil hak almak için eylem istiyoruz! Sınıf mücadeleci sendikacılar, işyeri temsilcileri, öncü işçiler göreve! Birleşik İşçi Cephesi için ileri! İşçi konfederasyonları Türk-İş, DİSK ve Hak-İş Temmuz ayında asgari ücret zammı, vergide adalet, enflasyonla mücadele, emekliler, sendikal örgütlenme ve iş kazaları gibi işçi sınıfını ve emekçi halkı doğrudan etkileyen konularda ortak bir bildiri yayınlamıştı. Daha sonra konfederasyonlar çeşitli miting, basın açıklaması ve eylemlerle meydanlara indi. Türk-İş ilk olarak Tekirdağ Çerkezköy'de ve Zonguldak'ta iki kitlesel miting düzenledi. Daha sonra fabrika ve işyerlerinde oturma eylemleri ve basın açıklamaları gerçekleştirdi. DİSK Gebze ve Saraçhane'de işçi buluşmaları Mersin, İzmir ve Ankara'da miting organize etti. Bu süreci en sakin geçiren, Kayseri'de miting yapan Hak-İş oldu. Konfederasyonlar alanlara inmeye başlarken fabrikalarda da direnişler ve grevler sürdü. Türk-İş'e bağlı Tekgıda-İş sendikasının İstanbul/Çatalca'da Polonez işçileri her türlü baskıya karşı kararlı bir direnişle iş, aş, hürriyet kavgasını Türkiye'nin gündemine taşıdı. Yine aynı sendikaya bağlı Esenyurt'ta Perfetti direnişi sürmekteydi ve bu iki direnişe Bursa/Kemalpaşa'da Eker Süt direnişi eklendi. Selüloz-İş sendikası İstanbul/Tuzla'da MKB Rondo'da greve çıktı. Petrol-İş sendikası art arda Kocaeli/Gebze'de Tarkett ve İstanbul/Hadımköy'de As Plastik, Tekirdağ/Çerkezköy'de Elba Bant grevlerine çıktı. DİSK'e bağlı Birleşik Metal-İş sendikasının Gebze'deki Mersen grevi sürerken Hatay/İskenderun'daki Befesa grevi kazanımla sonuçlandı. Hak-İş'e bağlı Lezita'da ise grev ve mücadele tüm zorluklara rağmen devam ediyor. Konfederasyon üyesi olmayan DGD-SEN'in İstanbul/Esenyurt'daki CarrefourSA deposundaki fiili grevi kazanım elde ederken iş güvenliği ve sendikal haklar için direnen Bağımsız Maden-İş üyesi Fernas maden işçileri de mücadelelerini bir Ankara yürüyüşüyle Türkiye'nin gündemine taşıdılar. Sorunlar ortak! Düşman ortak! Mücadele de ortak olmalı! Konfederasyonların miting, eylem ve basın açıklamalarında işlenen konular ortak. Hayat pahalılığı, vergide adaletsizlik, iş güvenliği, emeklilik hakları, sendikal örgütlenme üzerindeki baskılar… Direnişlerin ve grevlerin hepsi de bu sorunları biraz olsun hafifletmek için işçi sınıfının örgütlü gücüyle verdiği mücadeleler. Tüm konfederasyonları harekete geçmek zorunda bırakan, fabrikalarda birbiri ardına grevlerin ve direnişlerin patlak vermesine yol açan sebep ve failler belli. İktidarın İngiliz Mehmet eliyle, Orta Vadeli Program adı altında yürüttüğü işçi düşmanı kemer sıkma ve hak gaspı politikaları ve bu politikalardan güç alarak işçi sınıfına sefaleti dayatan patronlar… Sermayenin iktidarı, istibdad rejiminin tüm aygıtlarını kullanarak, patronlarla tam bir birlik içinde işçi sınıfına saldırıyor. Bu saldırıya karşı işçi mücadelelerinin de birleşmesi ve büyütülmesi gerektiği açık. Tüm işçilerin özlemi ve isteği de bu yönde. Dahası çeşitli eylemlerle tepkilerini ortaya koyan köylüler ve kamuda tasarruf adı altında üzerlerindeki baskı günden güne artan kamu emekçileri başta olmak üzere ekonomik krizin faturasını şu ya da bu ölçüde üstlenen tüm emekçi halk kesimleri de bu birliğin gerçekleşmesini istiyor. Çözüm Birleşik İşçi Cephesi'nde! İrade direnen işçilerde! Sınıf mücadeleci sendikacılar, işyeri temsilcileri, öncü işçiler göreve!
Hardware Plus - HWP - Türkiye'nin Teknoloji Satın Alma Rehberi
Cuma Raporu #330 podcastimizde, geçtiğimiz haftanın öne çıkan haberlerini derledik. Bakalım bu hafta neler olmuş? Cuma Raporu #330 zaman çizelgesi 00:00 Giriş ve gündem 18:32 Xiaomi 14T ve 14T Pro 30:59 Xiaomi Mix Flip Türkiye fiyatı da belli oldu 35:23 Xiaomi'nin yeni kulaklık, akıllı saat ve süpürge modelleri de Türkiye'de satışta 37:37 Redmi Note 14 serisi Çin'de tanıtıldı 43:40 Xiaomi 15 serisi, Qualcomm Snapdragon 8 Elite işlemciyle 23 Ekim'de piyasaya sürülecek. 46:48 Samsung Galaxy S24 FE Hindistan'da satışa sunuldu 53:18 Meta, en gelişmiş gözlüğü olarak Orion'u tanıttı 57:15 iPhone 16 Pro DXOMARK sonucu açıklandı 01:07:51 Yurt Dışı Telefon Kullanım Süresi 4 Aya İniyor İddiası 01:12:39 2025 yılı IMEI kayıt ücreti belli olmuş olabilir 01:19:30 Kredi kartı borçlarına düzenleme #CumaRaporu330 #CumaRaporu #HWP HWP Ailesine KATIL'mak için; / @enyeniteknoloji HWP Discord; / discord HWP Muhabbet Facebook Grubu; / hwpmuhabbet HWP Facebook; / hwptr HWP Instagram; / hwptr HWP Twitter; / hwptr HWP Telegram; https://t.me/hwptr
İsrail istihbarat ve teknoloji gücünü birleştirdi, Lübnan'da eş zamanlı olarak 3 bine yakın çağrı cihazını patlattı. Çağrı cihazlarını kullananlar Hizbullah üyesi oldukları için hedefti. İsrail ve Lübnan arasındaki çatışmalar belli ki karada yani Güney sınırında sıkışıp kalmayacak. Dahası savaşın çatışma biçimi şekil değiştirdi. İsrail sadece güneyde füzeler bombalarıyla değil, başkent Beyrut'ta da Hizbullah'ın peşinde olduğunu gösterdi. Bu saldırılar bir istihbarat zaafı mıydı? Cep telefonlarını bırakın diyen Hizbullah lideri Nasrallah'da kandırıldı mı, tüm bu merak edilenleri, Ortadoğu'nun içinden gelen bir uzman, Arif Keskin değerlendirdi. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Disket Kutusu'nda yeni vs. eski oyuncu kapışması başlıyor, yaşların denk geldiği oyun dönemleri masaya yatırılıyor. Planescape Torment, GTA: San Andreas ve Half-Life derken eski ve yeni oyunlar mercek altına alınıyor. KUŞAK KAPIŞMASI BAŞLIYOR!
İsrail'in Filistin halkına yönelik soykırımı neredeyse bir yıldır devam ediyor. Katlettikleri Filistinlilerin sayısı 40.000'i, yaraladıklarınınki 94.000'i aştı. Açılan davalar da diplomatik kınamalar da İsrail'i durdurmuyor. Filistin direniş örgütlerinin mücadelesi ve Direniş Ekseni'nin desteği olmasa, Siyonist yerleşimciler belki de çoktan Gazze sahilinde inşası biten villalarına yerleşiyor olacaklardı. Gerici Arap rejimlerinden de istibdaddan da Filistin'e fayda yok İsrail'in müttefiki haline gelmiş Arap devletleri İsrail'i ve onun emperyalist hamisi ABD'yi Direniş Ekseni güçlerine karşı korurken, Filistin'in sözde dostu Katar ile memleketimizdeki istibdad rejimi oturmuş İsrail'in zulmünün bir hava olayı gibi kendiliğinden durmasını bekliyorlar. Durursa, biraz bekleyip yine “normalleşme” için kapısını çalacaklar Siyonistlerin! Oysa İsrail daha büyük saldırılara hazır 25 Ağustos gününün ilk saatlerinde Siyonist İsrail, Lübnan'ı savaş uçakları ile bombaladı. Siyonist ordunun sözcüsü Daniel Hagari, yaptığı açıklamada, Hizbullah'ın sabah 5'te Tel Aviv'i vurmak için büyük çaplı bir füze saldırısı hazırlığı içinde olduğunu ve bunu engellemek için “önleyici” bir saldırıda bulunduğunu söyledi. Ardından da ABD emperyalizminden destek açıklaması geldi. Hizbullah; İsrail'e şu ana kadar gerçekleştirdiği en büyük füze ve dron saldırısı ile karşılık verdi, 320 füzenin yanı sıra bir dizi dron kullandığı saldırıda Tel Aviv yakınlarında bulunan ve Mossad'ın karargahının da yer aldığı Glilot üssünü hedef aldı. Yoğun füze saldırısının Demir Kubbe savunma sistemini bloke etmek için kullanıldığı, bu esnada dronların üssü hedef aldığı aktarılanlar arasında. İsrail savaşın ve soykırımın genelinde olduğu gibi Hizbullah ile savaşında da haksız. Aldığı istihbarata yanıt vermiş de olsa, aksi de olsa İsrail'in Hizbullah'a saldırısı gayrimeşrudur. Dahası, İsrail'in Hizbullah komutanı Fuad Şükür'ü Beyrut'ta hedef alarak öldürmesi sonrası; misillemede bulunmak Hizbullah'ın hakkıdır. Batı Şeria da hedefte Öte yandan, İsrail'in soykırımın başından bu yana Batı Şeria'da yürüttüğü nokta operasyonları, yerini daha büyük harekâtlara bırakmaya başladı. Cenin, Nablus ve Kalkilya gibi noktalara düzenlediği geniş çaplı saldırılarda Siyonistler, Gazze türü kitlesel kırımların bir provasını yapıyor olabilir. Zira bu yönde çağrı yapan İsrail hükümeti bakanları mevcut ve 2 Eylül günü İsrail kanallarına çıkan Netanyahu, Gazze'yi kalıcı olarak nasıl işgal edeceğini anlatırken, ekrana yansıttığı haritada Batı Şeria tamamen İsrail tarafından işgal edilmiş olarak gösteriliyordu. Bu kadarını göze alamaz diyenleri uyarmak ve Siyonizmin yerleşimci sömürgeciliğinin devamı için bir üçüncü dünya savaşını dahi göze alacağını tekrarlamak gerekir. Daha önce Sina'yı işgal etti, Golan Tepeleri ve Güney Lübnan'a ait bazı araziler halen elinde. Zaten İsrail denen oluşum da külliyen tarihsel Filistin'deki bir işgalden ibaret. Bu tabloya Batı Şeria'nın eklenmesini neden denemesinler? Soykırım durdurulmalı! Soykırımın durması, emperyalizmin bölgedeki bu ileri karakolunun yenilmesi, en azından savaşı bölgeye yaymasının engellenmesi için herkes elinden geleni yapmalı. Bize düşen, öncelikle Türkiye'deki istibdad rejimini Kürecik'i kapatmaya, İsrail'e yönelik petrol sevkini engellemeye, İsrail ile tüm ilişkilerini kesin bir biçimde kesmeye zorlamak. Ayrıca, Zorlu gibi İsrail'de utanmadan yatırımlar yapmış sermaye gruplarını yatırımlarını geri çekmeye zorlamak. İsrail ile güçlü ilişkileri olan Zorlu Holding, ilk boykot sinyalleri gelir gelmez yatırımlarını çekeceğini ima etti örneğin, ama yeterli değil. Gerçek bir adım atması için sıkıştırılmalı, sıkıştırılacak da. Onu diğer sermaye gruplarına yönelik kampanyalar izlemeli. Safları sıklaştıralım, soykırım birinci yılını doldurmadan dostumuz Filistin halkına olan desteğimizi arttıralım. Hep dediğimiz gibi, onlar kazanırsa, biz de kazanacağız.
Hardware Plus - HWP - Türkiye'nin Teknoloji Satın Alma Rehberi
Cuma Raporu #327 podcastimizde, geçtiğimiz haftanın öne çıkan haberlerini derledik. Bakalım bu hafta neler olmuş? Cuma Raporu #327 zaman çizelgesi 00:00 Giriş, Türkiye Gündemi 12:57 HONOR Magic V3 Tanıtıldı 20:53 Intel yeni Lunar Lake işlemcilerini tanıttı 27:31 Üçe katlanabilen telefon HUAWEI Mate XT 31:24 Nothing Akıllı Telefon ve Kulaklık Pazarında En Hızlı Büyüyen Marka! 37:26 RedMagic Gaming Pad geliyor 40:17 Türkiye'de araç satışları verileri açıklandı 46:17 Togg Eylül Ayı Kampanyası 50:03 YouTube yayıncılarına RTÜK lisans zorunluluğu getiriliyor 57:00 Katlanabilir akıllı telefon pazarının yeni lideri HUAWEI 1:02:47 Xiaomi 14T serisi tüm detaylarıyla ortaya çıktı 1:09:14 Youtube plaketine vergi engeli 1:14:16 Tesla'nın otonom sürüş özelliği 2025'te Türkiye'ye geliyor 1:15:57 GoPro, Hero 13 Black Hero aksiyon kameralarını duyurdu #CumaRaporu327 #CumaRaporu #HWP HWP Ailesine KATIL'mak için; https://www.youtube.com/channel/UCyZR2GDbjO7-iBxdTH4V_IQ/join HWP Discord; https://discord.gg/ZfEFbNAMD2 HWP Muhabbet Facebook Grubu; https://www.facebook.com/groups/HWPMuhabbet/ HWP Facebook; https://www.facebook.com/HWPtr HWP Instagram; https://www.instagram.com/hwptr/ HWP Twitter; https://twitter.com/Hwptr HWP Telegram; https://t.me/hwptr
Hardware Plus - HWP - Türkiye'nin Teknoloji Satın Alma Rehberi
Cuma Raporu #326 podcastimizde, geçtiğimiz haftanın öne çıkan haberlerini derledik. Bakalım bu hafta neler olmuş?Not: Sol alttaki sayının anlamı nedir? diyenler için; http://anitsayac.com/Adventure İstanbul'a göz atmak isteyenler için; https://www.youtube.com/@MakeLifeARideCuma Raporu #326 zaman çizelgesi00:00 Giriş, Türkiye Gündemi04:55 Tecno'nun üçe katlanır telefon konsepti: Phantom Ultimate 212:40 Influencer için Ticaret Bakanlığı cezaları26:50 İstanbul'da Dijital taksi dönemi başlıyor44:40 Apple 9 Eylül'de yeni iPhone modellerini tanıtıyor49:50 realme GT 6 ve GT 6T modelleri Türkiye'de satışta53:56 realme 13 ve realme 13+ modelleri tanıtıldı55:50 Samsung Galaxy S24 FE Ortaya Çıktı58:16 Dimensity 9400, performans ve verimliliğiyle iddialı01:00:31 PlayStation 5 Pro ve Yeni PSP geliyor01:05:19 IFA 2024 başlıyor01:07:36 Ayrıca HONOR'un Magic V3, TECNO'nun üçe katlanan konsepti gibi bazı mobil ürünler de karşımızda olacak.#CumaRaporu326 #CumaRaporu #HWP
Hardware Plus - HWP - Türkiye'nin Teknoloji Satın Alma Rehberi
Cuma Raporu #325 podcastimizde, geçtiğimiz haftanın öne çıkan haberlerini derledik. Bakalım bu hafta neler olmuş? Cuma Raproru #325 zaman çizelgesi 00:00 Giriş, Türkiye gündemi 25:05 Cristiano Ronaldo YouTuber oldu 30:19 Yenilenmiş telefon için kayıt zorunluluğu geldi 35:22 Tabii Premium üyeliği tanıtıldı 38:04 Snapdragon 8 Gen 4 özellikleri sızdı 44:26 Snapdragon 7s Gen 3 tanıtıldı 47:04 Türkiye işsizlik oranı açıklandı 54:48 iPhone 16 Pro, Hindistan'da üretilecek 1:00:17 AB Çinli elektrikli araçlara getirdiği gümrük vergilerini düşürdü 1:03:04 HMD, Barcelona ile ortaklık yaptı 1:08:03 Xiaomi, sattığı her otomobilden zarar ediyor 1:12:54 Google Pixel 9 Serisi DXOMARK puanı açıklandı 1:18:41 Samsung Galaxy S24 FE yakında geliyor #CumaRaporu325 #CumaRaporu #HWP HWP Ailesine KATIL'mak için; / @enyeniteknoloji HWP Discord; / discord HWP Muhabbet Facebook Grubu; / hwpmuhabbet HWP Facebook; / hwptr HWP Instagram; / hwptr HWP Twitter; / hwptr HWP Telegram; https://t.me/hwptr
Son yıllarda insanların en önde gelen bilgi kaynağı arama motorları… Özellikle de bir tanesi… Siz zaten biliyorsunuz, adını buraya yazmama herhalde gerek yok! Herhangi bir konuda kestirmeden bilgi sahibi olmak isteyen hemen oraya müracaat ediyor ve sayfalarca enformasyona anında ulaşabiliyor. Ancak kütüphane gibi bir şey değil arama motoru dediğimiz şey… Aradığımız her ne ise o kelimenin ya da kelimelerin geçtiği her şeyi hiç filtrelemeden getirip önümüze yığıyor. İstemediğimiz kadar çok enformasyon; ama doğru mu değil mi bu bilgiler, orası meçhul! Bütün yumurtalar aynı sepette yani; gerçek bilgi ile çürük enformasyon iç içe… Ayırt edebiliyor iseniz ne ala ama bunu yapamıyorsanız yanlış bilgilendirilmeniz, yanıltılmanız, manipüle ya da sabote edilmeniz ihtimali hiç de az değil! Başka yazarlardan alıntıladığım bir paragrafın sosyal medyada benim ismimle paylaşıldığına sıkça rastlıyorum ben mesela. Bunun tersi de oluyor. O mecralarda faal insanların önemli bir kısmı bu konularda gerekli dikkati ve hassasiyeti göstermiyor ve sonrasında bir yanlış aktarma paylaşıla paylaşıla çoğaltılıyor. Düzeltilmesi, geriye alınması mümkün de olmuyor. O yanlış paylaşım belki yıllarca bir yanlışı yayarak dolaşımda kalmaya devam ediyor. “Bir cümle yanlış paylaşıldı diye kıyamet kopmaz” diyenler olabilir, evet kopmaz. Ama bu sık sık yapılırsa yanlış yanlışa eklenir, her şey birbirine karışır ve bir yerden sonra gerçeğin ne olduğunu bilemez hale geliriz. O meşhur arama motoruna yazdığınız her kelime bu yanlış enformasyon yığınlarını önünüze taşır ve sizi yanıltır. Bu bir örnek, tatsız bir durum olmasına rağmen bir yere kadar tolere edilebilir. Ancak meselenin gerçek boyutu çok daha ürkütücü birtakım problemler vaat ediyor, bunları görebiliyor olmamız lazım. Gerek arama motorları ve gerek sosyal medya mecraları bu tür yanlış bilgiler, hatalı kayıtlar, manipülasyon amaçlı ve dezenformasyon yayan kayıt ve paylaşımlarla dolu… Dahası her an sayısız yanlış kayıt girmeye devam ediyor insanlar. Bir liyakat gerekmiyor, bir meselenin doğrusunu bilmeniz de istenmiyor. Kafanıza göre takılabiliyor, her istediğiniz şeyi doğrusuna yanlışına bakmadan milyarlarca insanın savunmasız biçimde dolaştığı bu mecralara kayıtlayabiliyorsunuz. Sanal alemde malumunuz hiçbir şeyin tam olarak kontrolü sağlanamıyor. Bilgi bütün yanlışlığı ve tahrip gücüyle
Hardware Plus - HWP - Türkiye'nin Teknoloji Satın Alma Rehberi
Cuma Raporu #324 podcastimizde, geçtiğimiz haftanın öne çıkan haberlerini derledik. Bakalım bu hafta neler olmuş? Cuma Raporu #324 zaman çizelgesi 00:00 Giriş, Türkiye gündemi 14:44 Türkiye'de Instagram açıldı 33:09 Sağlık Bakanlığı'ndan Maymun Çiçeği virüsü açıklaması 42:06 Köprü ve otoyol ücretlerine zam geldi 48:53 Otoyol geçiş ödemeleri e-Devlet'e taşınıyor 58:43 Google Pixel 9 Serisi Tanıtıldı 1:08:14 Google Pixel 9 Türkiye pazarına gelebilir 1:22:33 Türkiye'deki araç şarj istasyonlarına tek üyelikle kullanım imkanı geliyor 1:35:14 Elektrikli otomobil satış rakamları açıklandı 1:40:13 HONOR Magic V3 Globale geliyor 1:48:42 Realme, dünyanın en hızlı şarj teknolojisini tanıttı #HWP #CumaRaporu #CumaRaporu324 HWP Ailesine KATIL'mak için; https://www.youtube.com/channel/UCyZR2GDbjO7-iBxdTH4V_IQ/join HWP Discord; https://discord.gg/ZfEFbNAMD2 HWP Muhabbet Facebook Grubu; https://www.facebook.com/groups/HWPMuhabbet/ HWP Facebook; https://www.facebook.com/HWPtr HWP Instagram; https://www.instagram.com/hwptr/ HWP Twitter; https://twitter.com/Hwptr HWP Telegram; https://t.me/hwptr
Instagram yetkilileri çifte standarttan vazgeçti, kriz bitti. 57 milyon kullanıcı hesabı ile Türkiye dünyada Instagram'ı en çok kullanan beşinci ülke. Türkiye'de aylık 51 milyon ziyaretçisi var. İnternet reklam pastasından aldığı pay yüzde 30'larda. ** Mobilya sektörü 2024 yılının ilk 7 ayında 5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. En çok ihracat yapılan ilk üç ülke sırasıyla Irak, Almanya ve ABD. İhracatın kilogram fiyatı ortalama 3,5 dolar civarında. Hedef 6 dolar. Sektör 2023 yılında 4,6 milyar dolar ihracata imza attı. Sektörün yıl sonu hedefi 6 milyar dolar. ** 2023-24 sezonunun 10 aylık döneminde sofralık zeytin ihracatı yüzde 15'lik artışla 175 milyon dolara çıktı. Ancak miktar bazında 84 bin 749 tondan, 65 bin 325 tona geriledi ve yüzde 23 azaldı. Ortalama ihraç fiyatındaki yüzde 49,5'lik artış sayesinde elde edilen döviz miktarı yüzde 15 fazla oldu. Ortalama ihraç fiyatı 1,80 dolardan 2,69 dolara yükseldi. İhracatta ilk üç sırayı Almanya, Irak ve Romanya aldı. ** Hazır giyim en çok ihracat gerçekleştiren sektörler arasında hep ilk üçte yer aldı. Net ihracatçı bir sektör. Avrupa Birliği'nin (AB) üçüncü, dünyanın yedinci büyük tedarikçisiyiz. Giyim markalarımızın 100'ün üzerinde ülkede 3 binden fazla mağazası var. Küresel pazarlarda talebin daralması her sektörü etkiliyor. Hazır giyimde toplam ihracatımız temmuz ayında yüzde 13,8 arttı. Genel ihracatta yüzde 4,1 artıdayız. Yedi aylık hazır giyim ihracatında ise geçen yıla göre yüzde 10,2 eksideyiz. 2022 ile kıyasladığımızda kayıp oranı yüzde 20'ye yaklaşıyor. Dahası, ihracatımız daralırken ithalat artıyor. Beş aylık ithalatta yüzde 21,7 artış var.
Hardware Plus - HWP - Türkiye'nin Teknoloji Satın Alma Rehberi
Cuma Raporu #323 podcastimizde, geçtiğimiz haftanın öne çıkan haberlerini derledik. Bakalım bu hafta neler olmuş? Cuma Raproru #323 zaman çizelgesi 00:00 Giriş 02:14 Türkiye, son 1 ayda Instagram, Wattpad ve Roblox'a erişimi engelledi 31:33 2024 yılında 1 milyondan fazla alan adı engellendi 42:06 Erdoğan: "Sosyal medya şirketleri adeta militanlaştı" 52:18 Yurt dışı alışveriş limiti düşürüldü: Gümrük vergileri büyük oranda arttı 58:46 Korsan yayınlara karşı federasyon yazılım projesini tamamladı 01:04:31 e-Devlet'e kira kontratı özelliği geliyor 01:07:36 Starlink'in Türkiye'ye gelişi süresiz olarak ertelendi 01:10:34 Telefonlarda IMEI kayıt ücreti 45.953 TL olabilir 01:12:23 Togg T10F için testler başladı 01:14:45 Maliye Bakanlığı'ndan paylaşımlı yolculuk yönetmeliğine karar 01:22:13 Dünyanın ilk tam otonom diş ameliyatı gerçekleşti 01:26:17 Şimdi de Chery fabrika yatırımı için gündemde 01:28:39 Milli Hava Savunma Ağı: Çelik Kubbe #CumaRaporu #CumaRaporu323 #HWP HWP Ailesine KATIL'mak için; https://www.youtube.com/channel/UCyZR2GDbjO7-iBxdTH4V_IQ/join HWP Discord; https://discord.gg/ZfEFbNAMD2 HWP Muhabbet Facebook Grubu; https://www.facebook.com/groups/HWPMuhabbet/ HWP Facebook; https://www.facebook.com/HWPtr HWP Instagram; https://www.instagram.com/hwptr/ HWP Twitter; https://twitter.com/Hwptr HWP Telegram; https://t.me/hwptr
İsmail Heniyye'nin Tahran'da uğradığı suikast sonrası Türk medyasını İran-İsrail savaşı çıktı mı, çıkacak mı, tartışmaları kapladı gitti. Dünyada durum nedir, diye baktım. Gördüm ki tenisin babaları emekliye ayrıldıktan sonra Djokovic'in ilk defa olimpiyat altın madalyası kazanma şansı yakalaması gündemin asıl maddelerinden. Hani bir klişe var ya; adamlarda gündem yok bizde gündem gün içinde bile değişiyor biçiminde… Adamlar açısından durumu; gündemlerini kendileri seçmek özgürlüğünü kullandıkları şeklinde yorumladım. Türkiye içinse durumun; biraz gündemi belirlemek, biraz gündemin ötesinde gitmek kaygısından olduğunu düşündüm. Hatta belki kaygı değil de ihtiyaç… Türkiye'nin ontolojisinin bir gereği… Tüm olası ihtimaller karşısında önden bir perspektif kazanmak meselesi… Bu yüzden şimdiye kadar zır teolojisi yapılan İran-İsrail savaşının jeoekonomik sonuçlarına bakmak faydalı olur. Dahası, bu bakış açısından bir tartışma böyle bir savaşın çıkıp çıkmayacağıyla ilgili de fikir verebilir. Çünkü bu savaşın
Hardware Plus - HWP - Türkiye'nin Teknoloji Satın Alma Rehberi
Cuma Raporu #322 podcastimizde, geçtiğimiz haftanın öne çıkan haberlerini derledik. Bakalım bu hafta neler olmuş? Cuma Raproru #322 zaman çizelgesi 00:00 Giriş 2:25 Team Türkiye (Paris 2024 Olimpiyat) 14:35 Katliam Yasası 27:35 Instagram kapatılması 40:12 General Mobile'ın yeni telefon serisi tanıtıldı 52:05 Nothing Phone (2a) Plus tanıtıldı 59:50 Huawei Nova Flip'in özellikleri sızdırıldı 1:01:35 realme 13 Pro serisi tanıtıldı 1:04:40 TSMC, Avrupa'daki ilk çip üretim tesisinin inşaatına başlıyor 1:07:45 Intel Lunar Lake işlemcilerin çıkış tarihi açıklandı 1:11:27 iOS 18.1 developer beta çıktı 1:16:07 OpenAI, Bazı Ücretli Kullanıcılara Sesli Modu Açtı 1:17:55 BTK'dan 8 farklı İSS'e ceza 1:23:11 İnternet abone sayısı Türkiye nüfusunu aştı 1:26:52 Adobe Türkiye fiyatlarına bir zam daha 1:29:41 RTÜK'ten Netflix, BluTV ve MUBI'deki iki filme yayın yasağı kararı 1:38:06 BYD Türkiye'de resmi olarak şirket kurdu #CumaRaporu #CumaRaporu322 #HWP HWP Ailesine KATIL'mak için; https://www.youtube.com/channel/UCyZR2GDbjO7-iBxdTH4V_IQ/join HWP Discord; https://discord.gg/ZfEFbNAMD2 HWP Muhabbet Facebook Grubu; https://www.facebook.com/groups/HWPMuhabbet/ HWP Facebook; https://www.facebook.com/HWPtr HWP Instagram; https://www.instagram.com/hwptr/ HWP Twitter; https://twitter.com/Hwptr HWP Telegram; https://t.me/hwptr
Hardware Plus - HWP - Türkiye'nin Teknoloji Satın Alma Rehberi
Cuma Raporu #321 podcastimizde, geçtiğimiz haftanın öne çıkan haberlerini derledik. Bakalım bu hafta neler olmuş? Cuma Raproru #321 zaman çizelgesi 00:00 Giriş ve Türkiye gündemi LENOVO'da üst düzey Türk atama Hibrit Otomobillere ÖTV teşviği Elektrikli araçlar için yerli çip üretimi vivo X100 Pro Türkiye'de Türkiye'de En Hızlı İnternet Sağlayıcısı Belli Oldu Xiaomi Mix Flip Avrupa Fiyatı Elektrikli araç şarj istasyonları hakkında Rekabet Kurulu soruşturma başlattı Asus ROG Ally X Türkiye'de satışta Netflix Temel planı kaldırılıyor Microsoft'tan Crowdstrike Açıklaması İstanbul'da toplu taşımaya zam! #CumaRaporu #CumaRaporu321 #HWP HWP Ailesine KATIL'mak için; https://www.youtube.com/channel/UCyZR2GDbjO7-iBxdTH4V_IQ/join HWP Discord; https://discord.gg/ZfEFbNAMD2 HWP Muhabbet Facebook Grubu; https://www.facebook.com/groups/HWPMuhabbet/ HWP Facebook; https://www.facebook.com/HWPtr HWP Instagram; https://www.instagram.com/hwptr/ HWP Twitter; https://twitter.com/Hwptr HWP Telegram; https://t.me/hwptr
“İngiliz-Yahudi medeniyeti” tanımı malum, büyük düşünürümüz, rahmetli Teoman Duralı'nın kavramsallaştırdığı bir tanım. Meraklısı mutlaka okumalı hocanın “Çağdaş İngiliz-Yahudi Küresel Medeniyeti” kitabını. Duralı çok temel bir soru sorar bu kitabında: “Bugün, dünyayı ve insanlığı sarmış dev sorunların halledilmesi için elzem gözüken çağdaş İngiliz-Yahudi medeniyetine seçenek oluşturabilecek yeni bir medeniyet biçimini ortaya çıkarmanın zihni ve maddi zemini var mıdır?” Netanyahu kasabının ABD Kongresi'nde alkışlanan konuşmasının ardından yeniden geldi bu temel soru aklıma. Dünyanın bugün geldiği “sürdürülemez nokta”yı aşabilmek için yapılması elzem olan şey elbette İngiliz-Yahudi medeniyetini bir daha belini doğrultamayacak şekilde yok etmek, orası kesin. Fakat sorumuz şu: Nasıl? “Nasıl?” için elimizde bazı veriler var. Onları bir didikleyelim. Birincisi ve en önemlisi, ABD Kongresi'ndeki tiyatronun dünyadaki karşılığı meselesi. Yahudi, Hıristiyan, Müslüman, Hindu ve diğer inanışlardan Siyonistleri bile büyük oranda ikna edemeyen bu tiyatro bize Gazze sürecinin başından itibaren ortaya çıkan gerçeği bir kez daha gösterdi. Dünya sakinleri artık belli belirsiz bile değil açıktan anlıyor ve hissediyorlar ki bu açık zulüm düzeneği yoluna devam edemez. Fakat biliyoruz ki anlamak başka, harekete geçmek başka. Açık konuşmak gerekirse “nasıl”ı cevaplamak için elimizdeki tek olumlu gerçeklik de işin burasıdır. Dünyanın yönetimi konusunda hemen hemen hiç karşılıkları olmayan milyarlarca insanın “değişim talebi” yani. İngiliz-Yahudi medeniyetinin en büyük başarısı malumdur ki hiçbir boşluğa izin vermeyen bir “big brother” düzeneğini kurup işletmesidir. Bugün dünyada finans ve küresel kültür endüstrisi başta olmak üzere İngiliz-Yahudi medeniyetinin tasallut etmediği herhangi bir alan yoktur. Dünyada yerleşik faiz ve sermaye düzeni, bu tasalluttan en çok payı alan kalemdir. Böylelikle aslında parasını ve geleceğini bu düzeneğe teslim etmiş ülkelerin tamamı bu big brother düzeninin devamının mecburi savunucusu durumundadırlar. Petro-dolarlarının tamamı ABD ve İngiliz bankalarında kuzu gibi yatan Körfez ülkeleri için de böyledir durum, çok zengin Japonya için de böyledir, bir sürü başka ülke için de böyledir. Dahasını da söyleyelim. Muktedir olma güçlerini büyük oranda İngiliz-Yahudi medeniyetinin varlığına ve desteğine borçlu olan iktidarların da bir şey yapma şansları yoktur, olmayacaktır. Hadi dahasını da söyleyelim. Rusya, Çin hatta İran ve Türkiye gibi ülkeleri de bu İngiliz- Yahudi medeniyetinden ayrı ülkeler olarak tasavvur edemeyiz. O halde “nasıl” sorusuna vereceğimiz ilk olumsuz cevap şu olsun: “Mevcut ülkelerin mevcut yönetimleriyle değil.”
Geçtiğimiz hafta sonu, cumadan itibaren üç günlük kısa ama yoğun bir ziyaret için Ürdün'deydim. Ortadoğu'nun bu küçük ve önemli ülkesini ara ara yoklamak, bölgemizde yaşanan gelişmeleri içeriden izlemek açısından epey öğretici bir tecrübe benim için. Bu defa da öyle oldu. Nüfusunun yüzde 70'e yakını Filistinlilerden oluşan Ürdün'de, elbette Gazze'de devam eden Siyonist soykırımın yansımalarını derinden hissettik. Sokaklarda görünürde herkes işinde-gücündeydi, ancak iki noktada Filistin gündemi çok bariz şekilde karşımıza çıktı: İsrail'i destekleyen küresel markalara yönelik boykotun yaygınlaşmaya başladığını gördüm evvela. Amman'ın merkezinde geleneksel Filistin kahvaltısı için gittiğimiz kalabalık bir mekân, ünlü meşrubat markalarının buzdolaplarını üst katta tenha bir köşeye kaldırmış, üstüne de “Boykotludur!” notunu yapıştırmıştı mesela. Ürdün'de üretilen ve halk tarafından hızlıca benimsenen bir soğuk içecek markası, ülkenin her köşesinde yaygın biçimde bulunabiliyordu. Hatta Amman Kraliçe Alyâ Uluslararası Havaalanı'nın özel yolcu salonunda bile, sadece bu yerel markanın ürünleri vardı. Bahsettiğim husus size detay gibi gelebilir, ancak Ürdün gibi kaynakları sınırlı ve ekonomik açıdan büyük ölçüde dışa bağımlı bir ülkede, boykotlu ürünlere karşı yerel alternatiflerin geliştirildiğini görmek beni sevindirdi açıkçası. (Türkiye'de boykotlu ürünleri servis eden bir mekâna gittiğim zaman, eğer muhatabım sözden ve halden anlayacak bir seviyedeyse, kibar bir şekilde itirazımı dile getiriyorum, hatta mümkünse muadil ürün rica ediyorum. Ancak bizde şahit olduğum bir durum var. Mekân sahipleri, “İnsanlar tercih etmiyor abi!” mazeretine çokça sığınıyor. Oysa günlük hayattaki birçok tercih alışkanlıklardan ibaret ve alışkanlıklar da kolaylıkla değişebilir. Dahası, İsrail'i açıktan destekleyen birçok marka, hem ekonomimizi esir alıyor hem de bizleri daha iyisini yapma noktasında tembelleştirip uyuşturuyor. Pek çok şeyin alternatifini, daha iyisini ve yerlisini üretmek mümkündür. İnsanlar da hepsine kolayca alışır. Yeter ki, “daha fazla kâr” hırsıyla, küresel markaların sunduğu kolay ekonomik fırsatlara tav olmayalım.) Ürdün'de Gazze'yi iliklerime kadar hissettiğim ikinci nokta, cami ve mescitlerde cemaatle kıldığımız namazlardı. Sabah, akşam ve yatsı namazlarının son rekâtlarında, rükûdan doğrulduktan sonra, imamlar ellerini açıp uzun uzun dua ediyor, cemaat de içtenlikle “âmin” diyor: Bin bir sıkıntıyla sınanan Gazze halkına sabır ve sebat yakarışı, direnişçi mücahitlere destek beyanı, düşmanlara beddua ve hepimiz adına zaaflarımız ve günahlarımız için tevbe-istiğfar… “Kunût” olarak bilinen bu uygulama, hem günlük rutin içinde Filistin'i ve Gazze'yi hiç gündemden düşürmemeyi sağlıyor hem de namazı organik biçimde hayatın tam merkezine yerleştiriyor. Türkiye'de unuttuğumuz (hatta belki de gerçek haliyle hiç bilmediğimiz) sünnetlerden biri, bu “kunût” tatbikatıdır. Hz. Peygamber, 625 yılında, bazı kabilelere İslâm'ı öğretmek için yolladığı heyetlerin Recî ve Bi'r-i Maûne mevkilerinde pusuya düşürülerek katledilmeleri üzerine büyük bir üzüntü ve öfke duymuş, kırk gün boyunca sabah namazlarının ikinci rekâtında -“beş vakit namazda” rivayetleri de vardır- rükûdan doğrulduktan sonra ellerini açarak, faillere isim isim beddua etmişti. Bizde “kunût duası”nın sadece vitir namazına sıradan bir ilave şeklinde iliştirilmiş olması, çok hazin bir kayıptır.
Sahipsiz hayvanlara yönelik düzenlemeler içeren kanun teklifinin ilk üç maddesi geçtiğimiz hafta kabul edilmişti. Teklifin geri kalan 14 maddesinin görüşmeleri ise Meclis'te devam ediyor. Tartışmalar çok sert. Muhalefet partileri bir kez daha cephe siyaseti pozisyonunda konuşlandı. Teklifi revize etmek, tanımları, kapsamları değiştirmeyi teklif etmek yerine toptan reddetme yaklaşımı sergiliyorlar. Öyle ki köpek saldırılarında çocukların parçalanarak ölmesini makul bir gerekçe saymıyorlar. Dahası acılı anne ve babalara da kulak tıkıyorlar. İki yıl önce Antalya'da sahipsiz köpeklerden kaçarken hayatını kaybeden 10 yaşındaki Mahra Melin Pınar'ın annesi Derya Pınar'a TBMM çatısı altında edilen hakaretleri ve evladının acısına saygı duyulmamasını hayretle izledik. Başka çocuklar köpek saldırılarında ölmesin, başka annelerin yüreklerine kor ateşler düşmesin diye eşiyle, ‘Güvenli Sokaklar Derneği'ni kuran Derya Pınar, Türkiye'de son 2 senede köpek saldırılarından kaynaklı 75 ölümün yaşandığını ve bunların 25'inin çocuk olduğunu söylüyor. Ne kadar hazin değil mi? Söz konusu sahipsiz köpekler olunca, “Onlar da can. Sokakları, parkları paylaşmamız gerekiyor” diyen duyarlı kesimden bir kişi de çıkıp; köpek saldırılarıyla ölen 25 çocuk için duygulara dokunan, anneliğe, babalığa ve insanlığa değer atfeden tek bir cümle kurmadılar. Bu nasıl insanlık? Nasıl vicdan? Nasıl merhamet? Dahası var. Bir kesimi galeyana getirenlerin, hatta Meclis'i basanların, sokaklardaki köpekleri nasıl istismar ettikleri çarşaf çarşaf yayınlandı. Yeni Şafak, Yaşama Tutunan Patiler Derneği Başkanı Buket Özgünlü'nün köpekler için topladığı milyonlarca bağışı zimmetine geçirdiğini, yakın ve uzak akrabalarının dahi zenginleştiğini ortaya koyan MASAK raporunu haberleştirdi. Tam bir hafta oldu, kimselerden çıt çıkmadı. Önceki yazımda Buket Özgünlü'nün, yaralı ve sakat köpeklerin görüntülerini sosyal medyada paylaşıp takipçilerinden para yardımı istediği günlerde, derneğin hesaplarındaki 500 bin TL'nin akrabalarının IBAN'larına transfer edildiğine değinmiştim. Yine gazetemizin dünkü haberinde, “istismar tezgahının” şu günlerde de işletildiğini detaylarıyla okuduk. Ben yazımda Özgünlü'nün ‘Köpek Velisi' hesabıyla Twitter'dan topladığı yardımlara dikkat çekmiştim ama muhabirimiz Aybike Eroğlu Instagram hesabını inceleyince çok daha vahim bilgilere ulaşmış. Özgünlü, Instagram hesabından sağlık durumu kötüleşmiş bir köpeğin görüntülerini yayınlayıp takipçilerinden “nakil” parası istiyor ve köpeğin neden kliniğe yatırılmayıp da nakil parası istendiğini soran vatandaşa ise hakaretler ediyor. Bakın sadece bu tepkisi bile bağışçıları şüpheye düşürmeye yeterli. Malum tezgahın nasıl işletildiğini şöyle aktarayım: Dişi bir köpek var. Ağır hasta. Vücudundan sarkan bir kitle gözle görülüyor. Hayvancağız yürüyemiyor. İki adım atıp yatıyor. Buket Özgünlü, 6 gün önce Köpek Velisi hesabından videosuyla birlikte “Köyden biri birine göndermiş, başkası bize. Tedavi için acilen Ankara'ya aldırmam gerekiyor. Desteklerinize ihtiyacı var” paylaşımı yapmış. Video 200 bin izlenmiş, 330 yorum almış. Bir takipçi “ne yapmamız gerekiyor” diye sormuş, “Nakil desteği ve klinik desteğinde bulunabilirsiniz” yanıtını almış. Onlarca kişi aynı gün “hemen gönderiyorum”
Disket Kutusu'nda bugün tek kişinin yaptığı oyunları konuşuyor, tek başına oyun yapma fenomenini mercek altına alıyoruz. Undertale, Stardew Valley, Kenshi ve çok daha fazlası bu bölümde... Oyunlarınızı Yandex Games'de yayınlayarak küresel bir kitleye ulaşabilir, bunun yanında oyun içi satışlar ve reklamlardan gelir elde edebilirsiniz. Yayınlamak veya daha fazla bilgi almak için linke tıklayabilirsiniz.
İlişkilerimizin 101. yılında Macaristan Büyükelçisi Viktor Mátis ile Yeni Şafak okurları için özel bir mülakat yaptım. 101. yıl derken ilişkilerimizin Cumhuriyetin yaşına denk olduğuna dikkat çekmek isterim. Cumhuriyetin ilk uluslararası anlaşmasının (18 Aralık 1923) tarafı Macaristan ve ilişkilerin kıstası olarak bu anlaşmanın tarihi seçiliyor. Mohaç (1526) ile Sovyetler Birliğinin dağılmasına (1989) kadarki kurulan yapı gereği ve geçen süre Macarların sahnenin geri planında kaldığı bir dönem olarak ele alınıyor. Zaten Macarların kendilerini son yıllarda daha iyi ifade edebildiği dikkate alınırsa da bu durum analiz edilebilir. Şimdi artık Macarlar sahnede… Macaristan 1999 yılında NATO üyesi olurken Türkiye'nin desteği önemli olmuş. 2004 yılında AB üyeliği ile beraber ülke, doğrudan yatırımlar bakımından ilk sıraya yerleşmiş. Mesela daha büyük ve kalabalık bir ekonomi olan Polonya'dan daha fazla miktarda yatırım Macaristan'a yönlenmiş. Vergi politikalarının bu anlamda önemli olduğunu vurguluyor Sn Mátis. Macaristan'da doğrudan yabancı yatırımlar için kurumlar vergisi %9 olarak uygulanıyor ve çeşitli kriterler sağlanabilirse ödenen verginin %80'i geri alınabiliyor. Viktor Mátis'e göre; Macaristan, Sovyetler sonrası yüzünü tamamen Batı'ya dönmüş. Sonra menfaatlerini ön plana alarak Batı'nın bir parçası olmayı esas kabul ederek Doğu ile ilişkilerini daha dengeli bir yapıya kavuşturmayı benimsemiş. Sanırım Türkiye'nin ve Arnavutluk'un Doğu-Batı dengesi politikasını çok benzer ifade ettiğini anımsarsınız. Coğrafyanın bir nimeti ve gereği. Bugüne kadar Türkiye hep Batı'nın bakış açısını anlamaya çalıştı. Sanırım artık Batı'nın da Türkiye'nin bakış açısını anlamak durumunda olacağı bir dönem yaklaşıyor. Macaristan'ın Avrupa Birliği dönem başkanlığı programında Türkiye'nin üyelik sürecinin yeniden canlandırılması önemli bir hedef olarak ele alınıyor. Doğrusu Macaristan bunu başarmanın AB'ye önemli bir katkı olacağının farkında. Dahası geliştirdiği diğer ilişkilerin de AB için bir kaldıraç olabileceği düşünülebilir. Macaristan'ın, Türkiye'nin Batı ile ilişkilerine vermek istediği katkıya asıl enerjinin ise Trump'ın seçilmesi halinde sağlanacağını düşünüyorum. Bu düşünceye ulaşmamda aynı Ankara ziyaretim kapsamında AK Partili Milletvekili Sn Oğuz Üçüncü ile görüşmemin katkısı olduğunu söylemeliyim. (Sanırım doğru planlanmış bir ziyaret programı yaptım.)
Hardware Plus - HWP - Türkiye'nin Teknoloji Satın Alma Rehberi
Cuma Raporu #320 podcastimizde, geçtiğimiz haftanın öne çıkan haberlerini derledik. Bakalım bu hafta neler olmuş? Cuma Raproru #320 zaman çizelgesi 00:00 Giriş ve Türkiye gündemi 32:09 CrowdStrike Güncellemesi Problemi 43:20 Yurt dışı çıkış harcı yüzde 230 zamlanarak 500 TL oldu 58:08 HONOR 200 Serisi Türkiye'de 1:20:57 Google, Pixel 9 Pro ve Pixel 9 Pro Fold'un ilk gösterimini yayınladı 1:23:21 Dyson OnTrac tanıtıldı 1:30:35 Nothing Phone (2a) Plus modeli geliyor 1:34:16 Akıllı telefon pazarı yüzde 6,5 büyüdü 1:38:09 Samsung Galaxy Ring yok satıyor 1:46:06 EA Sports FC 25 Duyuruldu 1:50:30 OnePlus Nord 4 tanıtıldı #CumaRaporu #CumaRaporu320 #HWP HWP Ailesine KATIL'mak için; https://www.youtube.com/channel/UCyZR2GDbjO7-iBxdTH4V_IQ/join HWP Discord; https://discord.gg/ZfEFbNAMD2 HWP Muhabbet Facebook Grubu; https://www.facebook.com/groups/HWPMuhabbet/ HWP Facebook; https://www.facebook.com/HWPtr HWP Instagram; https://www.instagram.com/hwptr/ HWP Twitter; https://twitter.com/Hwptr HWP Telegram; https://t.me/hwptr
Pandemi döneminden bu yana Türkiye ekonomisinde yaşanan yüksek enflasyonist sürecin belki de en çok etkilediği alanlardan birisi konut sektörü oldu. Hem hızla artan ev fiyatları hem de kiralarda yaşanan artışlar ülke genelinde ciddi tartışmaları da beraberinde getirdi. Daha çok yakın tarihe kadar yürürlükte olan %25'lik kira artış zam sınırı da dâhil olmak üzere alınan tedbirler ise konut piyasasının kronik sorunlarını çözmeye yetmiyor. Bugün kısaca bu konulara değineceğim. Son açıklanan verilere göre Mayıs ayında; Konut Fiyat Endeksi aylık %1,3 ve yıllık %45 oranında artış göstermiş durumda. Ancak endeksi enflasyondan arındırdığımızda konut fiyatlarının reel olarak gerilediğini görüyoruz. Mayıs ayında reel olarak konut fiyatları %14,9 oranında gerilemiş. TÜİK'in Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü verilerinden derlediği Konut Satış İstatistikleri'ne göre ise Türkiye genelinde Haziran ayında 79 bin 313 konu satılmış. Bir önceki ay 110 bin civarında olan satış sayısı geçen yılın aynı ayında 83 bin 636. Bu veriden yola çıkaran bu yıl Ocak-Haziran döneminde 545 bin 74 adet konut satıldığını bu sayının da geçen yılın aynı dönemine göre %3,7 daha az olduğunu hesaplıyoruz. Konut satışlarını satış şekline göre ele aldığımızda ise tablı biraz daha netleşiyor. Zira ipotekli konut satışının bu yılın Ocak-Haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre %57,7 azaldığını görüyoruz. Dahası geçen yılın aynı ayına göre ipotekli satışlardaki düşüş ise %49,4. Elbette bunun ana nedeni politika faizi artışı sebebiyle artan konut kredisi maliyetleri. Ayrıca bankaların konut kredisi limitlerini de aşırı bir şekilde düşürdüğünü de unutmayalım. Tabii ki konut sektörünün içinde bulunduğu durum bir anda meydana gelmedi. Bunda hızla artan konut talebine yetişemeyen ve pandemi döneminde ciddi şekilde sekteye uğrayan konut arzının ve buna ek olarak sürekli artan inşaat maliyetlerinin etkisi büyük. TÜİK verilerine göre; Mayıs ayındaki inşaat maliyet endeksindeki artış yıllık bazda %72,78 olurken; malzeme endeksindeki artış %58,75 ve işçilik endeksindeki artış da %108,93. Yani konut arz-talep dengesinden bağımsız bir şekilde yeni konutların maliyetinde ciddi artışlar var ve görünen o ki bir süre daha devam edecek. Bu durum bize konut sektörü için ciddi bir sorunun olduğuna işaret ediyor. Yani her ne kadar konut fiyatları reel olarak geriliyor görünse de yeni konut üretmenin maliyeti her geçen ay artmaya devam ediyor. Bu bakımdan konut üreticilerinin yeni konut üretme iştahı önümüzdeki dönemde ciddi bir şekilde azalabilir. Hali hazırda da ilk el konut satışları neredeyse tarihi düşük seviyelerde olduğunu unutmayalım. Yani bir yandan konut fiyatlarının gerilemesine sevinirken diğer yandan bir süre sonra konut sektöründeki arzın ciddi bir şekilde düşme ihtimali olduğunu not edelim.
"Beni bu havalar mahvetti" der Orhan Veli Kanık bir şiirinde. İlkbaharın canlılığını, coşkusunu yaşamak istediğimiz bu günlerde Almanya'ya soğuk hava hakim. Dahası; bir güneş açıyor, bir yağmur yağıyor... Hatta Bavyera'ya kar yağdı. Havadaki değişkenlik keyfimizi kaçırıyor. Ne giyeceğimizi bilemez olduk. Türkiye'de büyüyüp, Almanya'ya sonradan gelenler daha da büyük zorluk yaşıyor buranın havasına alışmakta. Peki kötü havalar ruhsal dengemizi nasıl etkiliyor? Depresyona yol açıyor mu? Neşemizin yerine gelmesi için neler yapabiliriz? Pskiyatrist Dr. Derya Şahin ile konuştuk. Mikrofonda Gökçe Göksu ve Erkan Aslan var. Von Gökce Göksu.
Her birimiz kafamızı çevirdiğimiz çağrının özetiyiz. İdeoloji, Althusser için bu çağrının deneyim odaklı bir yanıdır. Dahası, ideoloji öncesiz ve sonrasızdır. Tıpkı çağrılar gibi...
Podcastin sosyal hali Poddy'yi hemen denemelisin www.poddy.net/indir. Modern zamanlarda da (tıpkı eskiden de olduğu gibi), insanlar birbirlerine açılmak konusunda sorunlar yaşayabiliyorlar. Dahası, birbirine açılıp da romantik bir ilişkiye başlayan kişiler, partner tercihlerinin doğru olup olmadığından emin olamıyorlar. Elbette herkesin insanları değerlendirmek konusunda… Seslendiren: Selçuk Kandemir
Bir Yakın Körü Prototipi: Ebû Leheb Soru: Muhterem efendim! Müşrik ve münkir onca şahıs varken Ebû Leheb ve hanımı hakkında müstakil bir sûre indirilmiş olmasının hikmetleri nelerdir? Bu sûre-i celile ile verilmek istenen mesajlar sadedinde neler söylenebilir? *Ebû Leheb'in asıl adı Abduluzza'dır. “Ebû Leheb” sözlük itibarıyla alevli, kızgın ateşin babası demektir. Bu türlü lakaplar aslında Araplar'da özel tabir ve bir üsluptur; birinin bir şeye iltisakından, fevkalade münasebetinden dolayı öyle derler. Mesela, bir defasında Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), Hazreti Ali'yi mescidde kumun üzerinde yatarken görünce, ona Ebû Turab (toprak babası) şeklinde hitap etmiştir. Bu itibarla da Kur'an-ı Kerim, kötü akıbeti ve alevli ateşe girmesi açısından Abduluzza adındaki şahsı “Ebû Leheb” lakabıyla zikretmiştir. Bir de zayıf rivayetlerde yüzü ve yanağı kırmızı olduğundan dolayı Ebû Leheb dendiği de söylenmiştir. *Rasûl-ü Ekrem'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) amcası olmasına, O'nun ne kadar nezih yetiştiğine şahitlik etmesine, O'nu çoklarından daha iyi tanımasına ve tanıyan herkes gibi “emin” bilmesine rağmen Ebû Leheb, o Nur'dan istifade edememişti. Dahası, en azılı düşman kesilmişti. Çünkü onda çok ciddi bir yakın körlüğü vardı. *Aynı çağda, aynı toplum içinde, aynı muhitte, bazen de aynı ailede neşet eden insanı görmezlikten gelme, beşerin tabiatında vardır ki buna yakın körlüğü diyoruz. Bu yakın körlüğü en temiz, en nezih ruhlarda bile olabilir. “Emsal arasında tenâfüs olur!” sözü de bir açıdan bunu anlatmaktadır; yani birbirlerine yakın olan insanların yarışmada birbirlerine dirsek vurmaları gibi hafif bir hazımsızlık bulunabilir. Fakat bu tenafüs hissinin önü alınmazsa ve o duygu dengelenmezse, tehlikeli bir rekabete ve körlüğe dönüşebilir. İşte Ebû Leheb'de de Efendimiz'e karşı bir tenafüs hissi vardı; “Bizim Muhammed” diyordu. Böyle bir bakış onu kör etmişti ki bu yakın körlüğü dediğimiz marazdı. *Bir de daha önce değişik vesilelerle ifade edildiği gibi kibir, bakış zaviyesindeki inhiraf ve ataları/öndekileri körü körüne taklit, imana girmeye mani ve imandan çıkmaya sebep olan virüslerdir ki bunların üçü de Ebû Leheb'de vardı. *O mütekebbir, mağrur ve neye nasıl bakacağını bilemeyen Ebû Leheb, servetiyle sarhoş olmuş; sarayıyla, villasıyla, yalısıyla zehirlenmiş bir insandı. Kolu Kanadı Kırılsın Ebû Leheb'in, Kırıldı da!.. *Cenâb-ı Hak, en büyük vazife olan tebliğ hususunda, “Önce en yakın akrabalarını uyar.” (Şuarâ, 26/214) buyurarak, Allah Rasûlü'nün evvela yakınlarından başlamasını emretmişti. Bu ayet indirildiğinde Peygamber Efendimiz ailesinin bütün fertlerini, akraba ve yakın komşularını Ebû Kubeys tepesinde toplamış ve “Ey Abdulmuttalip oğulları! Ey Fih oğulları! Ey Lüeyy oğulları! Ben şimdi şu dağın öbür yamacında düşman süvarilerinin bulunduğunu ve size saldırmak üzere olduklarını söylesem bana inanır mısınız?” diye sormuştu. Onlar, “evet inanırız” deyince Efendimiz sözlerine şöyle devam etmişti: “Ben şiddetli bir azaptan önce size gönderilmiş bir uyarıcıyım.” Bunun üzerine, Ebû Leheb öfkeden yerinde duramaz hâle gelmiş, –hâşâ ve kellâ– “Ağzın kurusun. Sırf bunun için mi bizi buraya çağırdın?” deme ve “tebben leke” sözünü tekrar etme küstahlığında bulunmuştu. “Tebben leke” helak olasın, kolun kanadın kırılsın manasına geliyordu. Bunun üzerine Tebbet (Mesed) Sûresi nazil olmuş ve Kur'an-ı Kerim ona kolu kanadı kırılası, helak olası, hüsrana uğrayası, mahv u perişan olası, tepetaklak gidesi, gayyaya yuvarlanası, ateş babası demişti: “Elleri kurusun (kolu kanadı kırılsın) Ebû Leheb'in ve kurudu (kırıldı) da. Malı da kazandıkları da hiçbir işe yaramadı. Alevli bir ateşe gidip yaslanacak.. karısı da.. odun taşıyıcı olarak.. hem boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu hâlde. Bu video 10/05/2015 tarihinde yayınlanan “Yakın Körlüğü ve Ebu Leheb” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...
Döviz bulma, dış kaynak, taze kaynak bulma konusunda işler iyi gitmiyor. Ekonominin yakın geleceğini kestirmek bakımından dikkate alınması gereken en önemli veri bu. Çünkü eğer döviz girişi sağlanmazsa işlerin toparlanması zordur. Kuru tutmak, enflasyonu dizginlemek, faizleri düşürmek, ekonomiyi desteklemek, büyütmek zordur. Kur atakları, ödemeler dengesi riskleri gündemden çıkmamıştır. Merkez Bankası'nın bilançosu hala 64 milyar dolar eksidedir. Yurtiçi bankalardan swapla aldıkları dövizi brüt rezervlere koyarak orada bir iyileşme sağlıyorlar ama bu bir bakıma düğün törenine komşunun ödünç elbisesi ile gitmeye benziyor. Kısacası sorun devam ediyor. Şu ana kadarki arayışlardan, temaslardan bir sonuç çıkmadı. Şimşek yeniden Körfez ülkelerine döndü. Önümüzdeki günlerde bu ülkelerin katılımı ile bir uluslararası yatırım konferansı düzenleneceği duyuruldu. Bu uluslararası koşullarda, bu derin güvensizlik koşullarında hiç de kolay para bulunamayacağı anlaşılmış oldu. Dahası var: Jeopolitik konjonktür de küresel iktisadi koşullar da aleyhe değişiyor. Savaş tam tamları çalarken, - ABD hazine tahvillerinin faizleri yüzde 5'i bulurken, - Enerji fiyatları yükselirken - Türkiye'de ekonominin her işinde aslında tek karar vericinin Erdoğan olduğu gerçeği ortada dururken, en son Filistin sorununda görüldüğü gibi Erdoğan'ın ne zaman nasıl bir tavır alacağı bilinemezken dışarıdan taze döviz kaynağı bulmak zor. - Küresel olarak risk iştahı düşük. Uluslararası Ödemeler Bankası'nın (BİS) verisi de Türkiye gibi ülkelere yönelik bir risk iştahı olmadığını gösteriyor. BİS verisine göre bu yılın ikinci çeyreğinde sınır ötesi banka kredileri yıllık bazda yalnızca %1 arttı. Gelişmekte olan ekonomilere yönelik dolar cinsinden kredilerde son 10 yılın en hızlı düşüşü gerçekleşti. Bu arada, İsrail'in Gazze'ye saldırısı sonrası başlayan protestoların Yahudi sahipli marka ve şirketlere uzanmasının da Şimşek'in işini zorlaştırdığını, bakanı afakanlar bastığını tahmin etmek güç değil. (Bu arada bilgi notu: AKP Gençlik Kolları'nın hedefi olan Starbucks markası Yahudi sahipli ancak Türkiye'deki yatırımlar Kuveytli Alshaya Grubu'na ait.) Fakat asıl Erdoğan'ın İsrail – Hamas çatışması ile ilgili tutum değiştirmesi “Türkiye'nin yüzünü tekrar batıya dönmekte olduğuna” ilişkin değerlendirmeleri bir kez daha berhava etti. Erdoğan'ın söylemleri batı basınında manşetlere çıktı. Bu gelişmenin depreşmiş Türkiye ve Erdoğan aleyhtarlığını yükselteceği tahmin edilebilir ki bu da Şimşek'in işini zorlaştıran başka bir gelişme. Şimşek, batıya şirin görünmeye çalışırken, Erdoğan, tek hamlede söylemlerinin altını boşaltmış oldu.
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmaktadır: وَقَالَ فِرْعَوْنُ ذَرُونِي أَقْتُلْ مُوسٰى وَلْيَدْعُ رَبَّهُ إِنِّي أَخَافُ أَنْ يُبَدِّلَ دِينَكُمْ أَوْ أَنْ يُظْهِرَ فِي الْأَرْضِ الْفَسَادَ Bu âyet-i kerime, Firavun ailesi içinde neş'et edip, Hazreti Musa'ya en kritik anda destek veren bir mü'minin (Mü'min-i âl-i firavn) adının verildiği Mü'min Sûresi'nde geçmektedir. Firavun'un “Bırakın, ben Musa'yı öldüreyim; varsın o da Rabb'ine yalvarsın. Doğrusu ben onun, sizin dininizi değiştirmesinden ve bu yerde, bu ülkede fesat çıkarmasından korkuyorum.” dediğini anlatmaktadır. *Mekke müşriklerinin Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) için, “Ailelerimizi bölüyor, bizi atalarımızın yolundan döndürmeye çalışıyor.” dedikleri gibi; Firavun da kendi kavmine, “Dininizi, sisteminizi değiştirmesinden, sizi birbirinize düşürüp, bozgunculuk çıkarmasından korkuyorum.” diyor ve kendi müfsitliğini gizleme gayreti içinde, eskiden beri bütün tiranların, diktatörlerin, tağutların yaptığı gibi davranıyordu. *Evet hak karşısında yenilince ya kuvvete ya da demagojiye başvuran, dünyanın kaderine hâkim bütün mütekebbirler, despotlar gibi, Firavun da kuvvet gösterisinde bulunmak istiyor, bunun için halka sığınarak kamuoyu oluşturma gayretleriyle demagojiler yapıyor ve “Onun, dininizi/sisteminizi değiştirmesinden veya ülkede fesat çıkarmasından korkuyorum.” diyordu; diyor ve sanki o âna kadar her şey yolundaymış, toplum da müreffeh ve mesutmuş da Hazreti Musa her şeyi karıştırmış, halkı kargaşaya sürüklemiş gibi bir imaj uyarmaya çalışıyordu. Mütekebbir zorbalardan Rabbimize sığındık!.. *Firavun'un gittikçe çöküp, nihaî bir kaybetme noktasına doğru hızla ilerlemesine karşılık, Hazreti Musa fevkalâde rahattı ve Firavun'un tehditleri karşısında en ufak bir sarsıntı bile hissetmiyordu. Bu itibarla da hemen cevabını yapıştırmıştı: وَقَالَ مُوسَى إِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ مِنْ كُلِّ مُتَكَبِّرٍ لَا يُؤْمِنُ بِيَوْمِ الْحِسَابِ “Ben, hesap gününe inanmayan her mütekebbir (gururlu, kendini beğenmiş zorba)dan benim ve sizin Rabbinize sığındım.” (Mü'min, 40/27) diyerek, bir yandan Hakk'a güvenini ortaya koyarken diğer yandan da bütün insanların Rabbinin sadece Allah olduğunu bir defa daha ihtar etmişti. *Bu ayet-i kerimelerle, bir tarafta Firavun'un tiz perdeden atıp tutması, ölüm tehditleri savurması, ölüm tehditleri savururken de içten içe aklî, mantıkî ve kalbî tutarsızlıklarının şuurunda olarak tedirginliği, telaşı ortaya konuyor. Ayrıca, böyle bir tedirginlik ve telaş karşısında, daha evvel horlayıp hakir gördüğü teb'anın gücünü yanına almaya çalışması ve bu uğurda onların dinî hissiyatlarını istismar etmesi anlatılıyor. Dahası her devirde olduğu gibi, kendisi fesat çıkarıp dururken başkalarını fesatla karalaması, her fırsatta mü'minlere düşmanlık yapmasına mukabil dindarların dinin ruhunu değiştirdiklerinden ve değiştireceklerinden dem vurması nazara veriliyor. Diğer taraftan da bütün bunlara karşı Hazreti Musa'nın fevkalâde bir temkin içinde halka bedel Allah'a sığınması ve Firavun'un kibrini, gururunu onun yüzüne vurması hatırlatılıyor. Bu video 13/09/2015 tarihinde yayınlanan “Fitneler Asrı ve Sulh Çizgisi” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...
Socrates FC'nin 165. bölümünde İlhan Özgen, Atahan Altınordu ve Buğra Balaban; özel bir bölümle karşınızda. Atahan'ın 35 kişilik NFL All-Star'larını hatırlatan kadrosu, Kayserisporlu Agu, Roman Kratochvil, Buğra'nın Uche anısı, adının bile sevmek için yeterli olduğu Mutlu Topçu, Okan-Oğuz-Ünal üçlüsü, olay yaratan Ibraham Yattara tartışması, Tanju Çolak'ın dahil olmadığı ilk 11'ler ve Gençbirliği'nin unutulmaz golcüsü Hasan Özer bu özel bölümün konuları arasında. Kapanışta ise mansiyon ödülleri, Atahan'ın sonu gelmeyen yedekleri ve Abdul Kader Keita'yı en önden izlemek için gösterilen o unutulmaz çaba var.
Socrates FC'nin 165. bölümünde İlhan Özgen, Atahan Altınordu ve Buğra Balaban; özel bir bölümle karşınızda. Atahan'ın 35 kişilik NFL All-Star'larını hatırlatan kadrosu, Kayserisporlu Agu, Roman Kratochvil, Buğra'nın Uche anısı, adının bile sevmek için yeterli olduğu Mutlu Topçu, Okan-Oğuz-Ünal üçlüsü, olay yaratan Ibraham Yattara tartışması, Tanju Çolak'ın dahil olmadığı ilk 11'ler ve Gençbirliği'nin unutulmaz golcüsü Hasan Özer bu özel bölümün konuları arasında. Kapanışta ise mansiyon ödülleri, Atahan'ın sonu gelmeyen yedekleri ve Abdul Kader Keita'yı en önden izlemek için gösterilen o unutulmaz çaba var.
"Bu kadarı da olmaz artık!" diyorsunuz değil mi? Demeyin. Dahası da olacak çünkü. Çünkü bizler sadece ihtiyaç anında bu ülkenin kurumlarının halini aklımıza getirebiliyoruz. #deprem #Türkiye Jenerik müziği: Rahman Altın
Ukrayna topraklarında gerçekleşen ve bir yılını dolduracak olan Rusya ile savaşta yeni bir döneme girildi. Bu konuyu operatif mahiyette inceleyelim. Ukrayna'nın karşı saldırısı nereden çıktı denecektir, ilk bunu açıklamakla başlayayım, tank bir saldırı silahıdır. Dahası var, bir karşı taarruz yapılacaksa hava desteği için Ukrayna'nın savaş uçağı isteği nasıl karşılanacak göreceğiz.
Bu video 08/05/2016 tarihinde yayınlanan “Islah Yolu ve Güzergâhtaki Gulyabânîler” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... *Sadece bugüne takılan insanların hali budur. Onlar hem bugünü kaybederler hem de yarını kaybederler. Bugünü kaybederler; zannediyorlar ki bu işler böyle devam edecek. Hayır, maşerî vicdanda temerküz ve tahaşşüt eden çok ciddi bir metafizik gerilim vardır ki, hafizanallah, indirdiği tokatla -yeniçeri tokadı gibi- onları yerle bir eder. Gider böylece dünya; onların sevdalısı oldukları dünya, aşığı oldukları dünya, taptıkları dünya, putperestlik ettikleri dünya ellerinden gidiverir. Ahireti zaten çoktan kaybetmişlerdir. Münafıkların kaybettikleri gibi… Onlar da camiye geliyorlardı, namaz kılıyorlardı, oruç tutuyor görünüyorlardı. Fakat “Kalblerinde bir maraz vardı da Allah marazlarını artırmıştı.” Her hıyanetleri, her nifakları, her dünyaperestlikleri onların iç marazlarını artırıyordu. “Hakîr düştüyse Hizmet, şânına noksan gelir sanma / Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr ü kıymetten.” *Allah Rasûlü münafıklar hakkında perdeyi yırtmadı. Onların çoğunun iç yüzünü biliyordu. Hatta bunları Hazreti Huzeyfe'ye (radıyallâhu anh) söylemişti de. Bundan dolayı da Hazreti Ömer, Hazreti Huzeyfe'yi takip eder, onun kılmadığı cenaze namazını o da kılmazdı. Dahası, Hazreti Ömer (radıyallahu anh) Cennet'le müjdelenmiş bir kutlu sahabiydi; fakat bir türlü akıbetinden emin olamıyordu. Allah Rasûlü'nün, “Benden sonra peygamber gelseydi, Ömer olurdu.” takdiriyle serfiraz bulunmasına rağmen, gidip Hazreti Huzeyfe'nin yakasına yapışıyor ve “Huzeyfe, Allah aşkına söyle, Ömer de münafıklardan mı?” diyordu. *Hâlihazırdaki durumun tesirinde kalmamalı. Ne olursa olsun, vazifemiz i'lâ-i kelimetullah'tır. En ağır şartlar altında -cehenneme koysalar, ayaklarımıza prangalar vursalar, Promete gibi bizi zincirlerle kayalara bağlasalar da- Allah'ın izni ve inayetiyle yine bu vazifemizi yapmaya çalışırız. *Onlar “bitirdik” falan diyorlar! Neyi bitirdiniz?!. Allah'ın ektiği tohum; o (filizlenme manasına) bitiyor. Siz “bitirdik” diyorsunuz; tıpkı çayırlar gibi, o yeniden arkadan yeşeriyor. Zaten olduğu gibi kalsa kuruyacak. Onun için hafif bir budamaya, tımara ihtiyacı var. “Bir bağ ki görmezse terbiye, tımar / Çalı çırpı sarar, hâristan olur.” Bir yönüyle, hâristan (diken tarlası) olmaması için Allah zalimlerin elleriyle biçiyor sizi. *Namık Kemal diyor ki: “Hakîr olduysa millet, şânına noksan gelir sanma / Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr ü kıymetten.” Onu az değiştirerek şöyle diyeyim: “Hakîr düştüyse Hizmet, şânına noksan gelir sanma / Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr ü kıymetten.” Sizin kıymetinizle, itibarınızla oynayan ve algı operasyonlarıyla sizi itibarsızlaştırmaya çalışanlar, dünya kamuoyu nezdinde kendi itibarlarını yitiriyorlar. Tarihin sayfalarına itibarsız Nemrut'lar gibi geçecekler, Firavun'lar gibi geçecekler, Şeddat'lar gibi geçecekler!.. *“Bulunmazsa milletin efradı beyninde adalet / Geçer zemine bir gün arşa çıkan pâye-i devlet.” Şimdiye kadar numunesi elli defa görülmüş, varsın bu da elli birincisi olsun!..
Bu video 08/05/2016 tarihinde yayınlanan “Islah Yolu ve Güzergâhtaki Gulyabânîler” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... Boz bulanık hırslarla ve imkânlarını yitireceği korkusuyla titreyen bir talihsiz cihana sultan olsa da hür değildir. *Başkalarına kulluktan sıyrılmanın tek yolu, Allah'a kul olmaktan geçer. Bakmayın bazı kimselerin yalan yanlış namaz kılmalarına!.. İnsan, Allah'a kulluktan kopunca, saltanata kul olur, debdebeye kul olur, tûl-i emele kul olur, tevehhüm-i ebediyete kul olur, bohemce yaşamaya kul olur, parayla pulla oynamaya kul olur, âlemin kendisini alkışlamasına kul olur, parmakla gösterilmeye kul olur, kendisine ayağa kalkmaya kul olur… Böylece, kendisi için elli tane put oluşturur; Lât'lar, Menât'lar, Uzza'lar, Nâile'ler, İsaf'lar, Zeus'ler, Afrodit'ler geride kalır. *Böyle kopuklar dengeli de düşünemezler. Belki bulundukları yeri de teminat altına alamazlar. Bir dönemde bir şey yaparlar ama hep günü kurtarma derdinde oldukları için fiyaskolar yaşarlar. Mesela, bir mesâvîye göz yumarlar; diyelim ki, bir şekavet şebekesiyle, Allah belası bir terör örgütüyle muvakkaten bir anlaşmaya girerler. O terör örgütü, onların ülkelerinin dört bir yanını, kendi ifadeleriyle, cephanelik stokları haline getirirken ya görmüyorlardır -o zaman kör gözlerine sokulsun- veya görüyor, bilerek o meseleye müsamaha ediyorlardır. Bakın neleri kaybettiriyorlar!.. Bir tarafta o şehitlerin şehadetinin, öbür tarafta da bir sürü insanı daha düşman haline getirme ve mağduriyete uğratmanın arkasında ya korkunç bir gaflet, ciddi istihbarat zaafı ve umursamazlık veyahut da o günü gün etme hesabına, onlarla iyi geçinme adına, “Varsın onlar da değişik yerleri cephane stokları yapsınlar!” mülahazası vardır. Birincisi olursa, gaflettir, denaettir, şenaattir, fezaattir; ikincisi ise hıyanettir, alçaklıktır. *Sadece bugüne takılan insanların hali budur. Onlar hem bugünü kaybederler hem de yarını kaybederler. Bugünü kaybederler; zannediyorlar ki bu işler böyle devam edecek. Hayır, maşerî vicdanda temerküz ve tahaşşüt eden çok ciddi bir metafizik gerilim vardır ki, hafizanallah, indirdiği tokatla -yeniçeri tokadı gibi- onları yerle bir eder. Gider böylece dünya; onların sevdalısı oldukları dünya, aşığı oldukları dünya, taptıkları dünya, putperestlik ettikleri dünya ellerinden gidiverir. Ahireti zaten çoktan kaybetmişlerdir. Münafıkların kaybettikleri gibi… Onlar da camiye geliyorlardı, namaz kılıyorlardı, oruç tutuyor görünüyorlardı. Fakat “Kalblerinde bir maraz vardı da Allah marazlarını artırmıştı.” Her hıyanetleri, her nifakları, her dünyaperestlikleri onların iç marazlarını artırıyordu. “Hakîr düştüyse Hizmet, şânına noksan gelir sanma / Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr ü kıymetten.” *Allah Rasûlü münafıklar hakkında perdeyi yırtmadı. Onların çoğunun iç yüzünü biliyordu. Hatta bunları Hazreti Huzeyfe'ye (radıyallâhu anh) söylemişti de. Bundan dolayı da Hazreti Ömer, Hazreti Huzeyfe'yi takip eder, onun kılmadığı cenaze namazını o da kılmazdı. Dahası, Hazreti Ömer (radıyallahu anh) Cennet'le müjdelenmiş bir kutlu sahabiydi; fakat bir türlü akıbetinden emin olamıyordu. Allah Rasûlü'nün, “Benden sonra peygamber gelseydi, Ömer olurdu.” takdiriyle serfiraz bulunmasına rağmen, gidip Hazreti Huzeyfe'nin yakasına yapışıyor ve “Huzeyfe, Allah aşkına söyle, Ömer de münafıklardan mı?” diyordu. *Hâlihazırdaki durumun tesirinde kalmamalı. Ne olursa olsun, vazifemiz i'lâ-i kelimetullah'tır. En ağır şartlar altında -cehenneme koysalar, ayaklarımıza prangalar vursalar, Promete gibi bizi zincirlerle kayalara bağlasalar da- Allah'ın izni ve inayetiyle yine bu vazifemizi yapmaya çalışırız.
İnternet aracılğıyla bilgiye istediğimiz an, dilediğimiz yerde erişebiliyoruz. Ancak bu hep böyle değildi. İnternetin bugünkü halini alması için bir dizi engelleri aşması gerekti. Dahası birçok yeni engeli de aşması gerekiyor. İşte tam da bu sebeple yeni 111 Hz bölümünde internetin dününü, bugününü ve yarına dair hayal ettirdiklerini konuşacağız. Web 1.0'dan, Web 3.0'a doğru seyreden yolculuğumuzdaki duraklara uğrayacağız.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Özgür YılgürSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee MediaBu podcast Turknet hakkında reklam içerir.Türkiye'nin yalnızca bağlantı hızıyla değil, abonelik süreciyle de en hızlı internet sağlayıcısı Turknet'in GigaFiber altyapısından faydalanmak ve altyapı sorgulaması yapmak için tıklayın.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
“Yargılama ile infaz, yargıç ile cellat giderek yakınlaşıyor. Görünüşte her şey yasal ve kurumsal fakat eski çağların savaşarak yargılama ilkesi ile kıyaslandığında neredeyse hiçbir fark yok. Dahası cübbeler artık yargısız infazları saklayamıyor. Cübbelilerin hukukçuluk yetenekleri giderek çözülüyor ve apaçık bir savaşın içinde bütün açık silahları ile yakalanmış olmaktan tedirginlik duymuyorlar. Görünüşte mahkemeler ve yargıçlar var fakat fiziksel savaşın yasası sürüyor. Yargıçlar herhangi bir yasal ve kurumsal gerekçeye ihtiyaç duymaksızın hareket ediyorlar…” Emekli hakim, akademisyen Orhan Gazi Ertekin ile avukat Seda Alçınar'ın kaleme aldıkları “Cellatlarım Olabilirsiniz ama Yargıçlarım Asla” kitabındaki bu satırlar, yargının artık yargılayan, yani klasik deyişle iddia ve savunmayı sentezleyerek hüküm kuran bir kurum olmaktan çıkıp doğrudan infaz eden bir kurum haline geldiğini ileri sürüyor. Kemal Göktaş, Orhan Gazi Ertekin ile yargının cellatlaşma sürecini ve buradan nasıl çıkılabileceğini konuşuyor. Türkiye halkı yargıçlar eliyle rehin alındı Yargı 2003'den sonra ordulaştı Yargıda lümpenleşme ve paramiliterleşme süreci var Türkiye'de yargı yoktu ama adliye vardı, şimdi adliyesini de kaybetti Yargı kararlarını artık hukukun içinden kurmuyor Sosyal medyaya açılan davalar 1920-30'lardaki Türklüğe hakaret davalarına benziyor İktidar giderse bu davalar da düşer Gülenci yargı mensuplarını yargılamak zordu, bunları yargılamak kolay Yargıyı “ele geçirilecek” bir şey olmaktan çıkarmak gerekir Halk, yargıyı gözetim altına almalı
Selam Fularsızlar! Kadın-çocuk-erkek serisindeyiz, erkek kısmını da kendi içinde üç bölüme yaydık. Triloji içinde triloji yapıyoruz ("triloji fraktali" iyi bir rock grubu ismi olurdu).Bugün genç kadınlar erkeklerden sadece daha eğitimli değiller, bekar kaldıkları sürece erkeklerden daha çok kazanıyorlar (ABD). Fakat erkeklere yönelik ekonomik beklentiler halen çok daha yüksek. Kısacası ekonomi, cinsiyet rollerini değiştiriyor ama kendisi ondan daha hızlı değişiyor. Her sene daha da açılacak bu makas, erkekler üstüne bir yük bindiriyor. İmkan az, beklentiler çok.Bugün hem önceki bölüme bazı ekler yapıyoruz, hem de bu yükün intihar, yalnızlık, evlilik gibi açılımlarına bakıyoruz. Dahası, evlilikler ortalamada özellikle erkekler için faydalı (sağlık, kazanç, mutluluk, alkolizm, suç gibi konularda hep pozitif etkisi var) ama evlilikler gecikiyorlar. Hele Çin ve Hindistan gibi yerlerde imkansızlaşıyorlar, aşırı erkek fazlası yüzünden. Bunun da etkilerine bakacağız.Her zamanki gibi tüm kaynaklar ve timestampler aşağıda.(Müzik: Indian Classical Music [Mixtape Releases]).(Not: Patreon'da yüzlerce insan, irili ufaklı katkılarla beni doğrudan destekliyor, onlara bir hayır duası edin)..Bu podcast evimdekipsikolog.com hakkında reklam içerir.FULARSIZENTELLIK15 koduyla bir ay boyunca kullanabileceğiniz %15'lik indirim için tıklayınız..Bu podcast, TAKK hakkında reklam içerir.TAKK hakkında daha detaylı bilgi almak için tıklayınız..Bölümler:(00:45) Göğüs kanseri vs prostat.(01:15) Önceki bölümün özeti.(02:10) Güncelleme: Bilgisayar oyunu ve arzu iradesi ilişkisi(03:45) NEET: Ne eğitimde ne istihdamda.(05:50) Aile geçindirme konusunda cinsiyet rolleri.(06:35) Genç ve bekar kadınlar daha çok kazanıyor.(08:50) Ekonomi kültürden daha hızlı değişiyor(09:35) İntihar.(13:15) Yalnızlık.(15:40) Evlilik ve Mutluluk.(20:29) Evlilik ve Para.(22:26) Boşanma.(24:25) Dünyadaki 140 milyon "kayıp" kadın.(28:25) Gelecek bölüm ve Patreon teşekkürleri..Kaynaklar:Makale: Video gaming may be associated with better cognitive performance in childrenRapor: Gender Dimensions of Being NEET in TurkeyAnket: Americans see men as the financial providers, even as women's contributions growHaber: Workplace Salaries: At Last, Women on TopMakale: The Value of Investing in Female FoundersMakale: Why So Many Men Resist Talking About Their Mental HealthMakale: Stereotypes and stigma mean that many young men are struggling in silenceMakale: Loneliness around the world: Age, gender, and cultural differences in lonelinessAnket: Her Yaşta ve Sınıfta YalnızlıkAnket: Marriage and Cohabitation in the U.SRapor: Too many men (Washington Post)See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.