POPULARITY
Bu mektûb, molla Sâdık-ı Kâbilîye yazılmışdır. Kendini kavuşmuş sanan, bir şey elde edemez. Büyüklerin rûhlarından fâidelenmeğe aldanmamalıdır. Onlar, kendi üstâdının latîfeleridir:“İki mektûbunuz arka arkaya geldi. Birinci mektûb, kavuşduğunuzu, doyduğunuzu bildiriyordu. İkincisi, susuzluğunuzu, boşluğunuzu anlatıyordu. Allahü teâlâya hamd olsun! Çünki her işin sonuna bakılır. Kendini doymuş sanan, birşeye kavuşmamışdır. Kendini boş, uzak sanan, kavuşmuş demekdir. Size arka arkaya bildirmişdim ki, büyüklerin rûhlarının zâhir olmasına, onların yardım etmelerine, sakın aldanmamalıdır.O büyüklerin sûretleri, kendi üstâdınızın latîfeleridir. O şekillerde görünmekdedir. Tek bir yere bağlanmak şartdır. Çeşidli yerlere bağlanan, birşey kazanmaz, zarar eder. Size çok söylemişdim ki, sona çabuk kavuşmak için, işe, vazîfeye sıkı sarılmalıdır. Lâzım olan şeyleri bırakarak, lüzûmsuz şeylerle uğraşmak, akla uygun değildir. Fekat siz, kendi görüşünüze uyuyorsunuz. Söz dinlemiyorsunuz. Siz bilirsiniz! Habercinin vazîfesi ancak bildirmekdir.”149.Bu mektûb, yine molla Sâdık-ı Kâbilîye yazılmışdır. Allahü teâlâ herşeyi sebeble yaratmakda ise de, belli bir sebebe bağlanmak lâzım olmadığı bildirilmekdedir:“Kardeşim molla Muhammed Sâdık! Bütün varlığınızla sebeblere bağlandığınıza şaşılır. Sebebleri yaratan “teâlâ ve tekaddes”, herşeyi sebeblerle yaratmakda ise de, herşey için belli bir sebebe yapışmak doğru değildir.Mısra tercemesi: Bir kapı kapanırsa, üzülme ey gönül, başkası açılır!Bu kısa görüşlülük, çok uygunsuz kimselerde bulunur. Sizin gibilerde bu hâli görmek pek çirkindir. Biraz kendinize geliniz! Bu kötülüğün derecesini anlayınız! Hem müttekî olmak, hem de Allahü teâlânın sevmediği şeylerin peşinde koşmak, çok çirkin bir işdir. Bu çirkinliğin, sizin gözünüze güzel görünmesine pek şaşılır. Çok lâzım olan şeyleri, ihtiyâcı giderecek kadar elde etmek için çalışmalıdır. Bütün vaktleri oraya vermek ve bütün ömrü onun arkasında geçirmek, tâm bir ahmaklıkdır. Fırsatın kıymetini biliniz! Bu fırsatı, sonu gelmez, lüzûmsuz şeyleri elde etmek için kaçıranlara binlerle yazıklar olsun! Mektûblaşmamız lâzımdır. Habercinin vazîfesi, yalnız haber vermekdir. İnsanların dedi-kodularına aldırmayın! Buna üzülmeyiniz! Size sürmek istedikleri lekeler, sizde bulunmadığı için, üzülmeniz doğru değildir. Herkesin kötülediği bir kimsenin iyi olması, çok büyük se'âdetdir. Fekat, bunun aksi olursa, çok tehlükelidir. Vesselâm.”"İnsanlar için hak yolunu kapatan beş şey vardır:Cahillikten rahatsız olmamak, dünya hırsı, cimrilik, amelde riya, kendi fikrini beğenmek." Hz. Ali ra.Şeytan taşlamaktan tavaf yapamıyoruz! Başarı, en iyi intikamdır.Yiğit 1000 gün yaşar fırsat bir gün düşerKorkularının üstüne git! Agresif ol ve yüzleş onlarla. Sert saldır! Vücudunda bir yer tutulup ağrıdığında, masör kişi o bölgeye sert bir masaj yapar, ödeme dönüşmüş olan kas yapını yumuşatır ve ağrı biter.Hasan-ı Basrî "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin talebeleri, şeytanın vesvesesinden şikâyet ederek; "Yâ Şeyh! Şeytandan gâyet incindik. Hep bizi yaramaz işlere teşvik ediyor. "Elinize geçen dünyâyı sıkı tutun, size lâzım olacak." diyor ve bizi hayırdan alıkoyuyor." dediler.Hasan-ı Basrî hazretleri gülümseyerek buyurdu ki: "Şimdi buradaydı. O da sizden şikâyet eti. Dedi ki: "Şu Âdemoğullarına nasîhat eyle de benim hakkıma tamah etmesinler. Kendi haklarına râzı olsunlar. Hak teâlâ beni huzûrundan kovduğu zaman, dünyâyı ve Cehennem'i bana mülk kıldı. Cennet'i ve kanâati ise onlara verdi. Şimdi bunlar kendi haklarını bıraktılar benim mülküme tamah ediyorlar. Ben de onların îmânlarını almayınca dünyâyı kendilerine vermiyorum." dedi. Eğer şeytanın vesvesesinden emin olmak isterseniz, dünyâyı terk edin ve endişesini gönüllerinizden çıkarın."Bu nasîhatleri dinleyen talebeleri başlarını öne eğerek huzûrundan ayrıldılar.4 şeytanı tanımadan Allah dostu olamazsın. İblis, nefis, daha kötüsü kötü arkadaş, daha kötüsü kötü din adamı.Kol saatını dusurursen ne olur? Zamannn!
Medeniyetlerin mahiyetleri, hakimiyetleri ve rekabetleri… konusundaki bilgiler kadim zamanlardan beri insanların ortak ilgisidir. Bu nedenle zikrettiğimiz hususlardaki bilgiler hayatın hareketine tabi ve yeni ilaveyi kabul etmeye açık olarak sürekli çeşitlenmiş ve ihata edilmesi kolay mümkün olmayan devasa bir maddi birikime ulaşmıştır.
Men-E-Men Stüdyo tarafından hazırlanan yüz doksan beşinci bölüm sizlerle.Bu bölümde popüler kültür konularına geri döndük. ABD yönetimi tarafından uygulanacak olan ve tüm dünyanın gündemini esir eden gümrük vergilerini konuştuk. Bu yeni vergi oranlarının tüm endüstrilere ve şirketlere olan etkilerini değerlendirdik. Bol bol dizilerden, Adolescence ve White Lotus gibi son günlerin ses getiren işlerinden söz ettik.Tarihin gelmiş geçmiş en büyük dizilerinden Game of Thrones bölümlerinde sıkça gördüğümüz, nesli 10.000 yıl önce tükenmiş olan büyük kurtların geri dönüşünü konuştuk.Bölümümüzün sonunda da bilgisayar ve konsol oyunlarına değindik. Herkesin çok sevdiği Minecraft'ın neden bu kadar popüler olduğundan ve beyaz perdeye uyarlanan Minecraft filminin başarısından söz ettik.
“Adalet Yürüyüşü”nden “Altılı Masa”ya ve “Kent Uzlaşısı”na, Türkiye solu epeyce büyük bir çoğunluğuyla burjuva parlamenter düzene adaptasyonunu büyük bir kararlılıkla parlattı, pekiştirdi, perçinledi. Artık birçok siyasi partinin taraftarları günlük siyasi sohbetlerinde “bizim taraf” dediklerinde CHP'yi de kendi cephelerinde sayıyor, bir sonraki seçimde AKP'nin adayları karşısında CHP'ninkilere oy çağrısı yapacaklarına bir vazgeçilmez varsayım olarak bakıyorlar. Başka nasıl olsun ki? Türkiye sosyalist hareketinin bu çok geniş kanadı artık politikaya “kazanılması gereken seçimler” ölçeğinde bakıyor. “Ah, Erdoğan bu defa seçimleri kaybetse” özleminden ileri giden pek az şey var siyasi tahayyüllerinde. Ufkunuzu böyle bir amaçla sınırlarsanız, bugün var olan her türden devasa sorunun Erdoğan ve AKP'nin (ya da AKP-MHP koalisyonunun) seçimleri yitirmesiyle çözüme kavuşacağını hayal etmeye başlarsanız, tabii ki bugün var olan illetlerin anası olarak gördüğünüz siyasi hareketin ve önderinin yenilgisinden başka bir şey düşünemez hale gelirsiniz. O zaman da onun tek “gerçekçi” alternatifi olarak gördüğünüz ana muhalefet partisinin seçim zaferi, sizin için kurtuluş formülü olur.Bütün bunları bizim için güncel kılan, bizim soldaki CHP tutkusunu yeniden ele almamıza yol açan, elbette son dönemde Ekrem İmamoğlu'na hukuk peçesi altında düzenlenen siyasi saldırı dolayısıyla yaşanan ülke çapındaki siyasi kriz oldu. Öyle bir siyasi krizden söz ediyoruz ki, bizim partice “istibdad” olarak andığımız, solun çok önemli bir bölümünün ise ağız dolusu “faşizm” olarak nitelediği (ama seçimle tasfiye etmeyi hayal ettiği!) rejimi de geçici bir krize sürükledi. Haydi rejimin, ana muhalefet partisinin İstanbul Saraçhane'de veya başka kentlerde benzer mekânlarda düzenlediği kitlesel gösterilere dokunamamasını büyütmeyelim. Ama kriz CHP'den hızla uzaklaşan öğrenci gençliğin düzenlediği, son derecede radikal sloganların atıldığı yürüyüşlere dahi dokunamadığı bir atmosfer doğurdu. Müdahale ancak hareketin soluğu tükendiğinde geldi. Herkesin yaka silktiği siyasi rejim, Fransa'da ya da Amerika'da yapılan gösterilerde polisin gösterdiği hunharlığın onda birini uygulayacak cesareti bulamadı kendinde. Demek ki, şimdilik büyük ölçüde CHP'nin evcilleştirici denetimi altında kalmış olsa bile büyük kitle hareketleri istibdad karşısındaki en güçlü panzehirmiş.Ne gaflet! CHP, daha Millî Mücadele'nin bitişiyle birlikte başlayan bir süreç içinde, Türkiye'yi Avrupa emperyalizminin ideolojik kölesi haline getirerek, bu toprakların bütün değerlerini, kültürünü, kişiliğini bir sömürgeci gibi altüst ederek İkinci Dünya Savaşı sonrasında ülkenin NATO'ya ve Avrupa sistemine teslim olmasını hazırlamış, kendisi de cumhuriyetin yüz yılı boyunca bu topraklarda emperyalizmin en aktif ajanı, Siyonizmin en yakın dostu olmuş bir geleneğin mirasçısıdır. AKP emperyalizmin dümen suyundan ayrılmıyor, doğru. Ama CHP emperyalizmin dizinin dibinden ayrılmayan kölesidir.Siz hâlâ anlayamadınız! Çünkü anlamaya çaba göstermiyorsunuz. “Bu memleket nasıl bu hale geldi, anlamıyorum” diye şikâyet edip duruyorsunuz ama anlamaya çalışmadınız hiçbir zaman. Erdoğan neden çeyrek yüzyıldır Türkiye halkının önemli bir bölümünün desteğiyle ayakta kaldı? Neden halkı acından inlettiği halde bir türlü ülkenin başından düşürülemiyor? Çünkü bu halk Türkiye'yi gönüllü ideolojik sömürgeleştirme operasyonuna maruz kılan CHP'ye düşman da onun için. Siz bunu anlamıyorsunuz ve aslında sorunun kaynağı olan CHP'yi çözümün aracı haline çevirmeye bakıyorsunuz. O yüzden debeleniyorsunuz. Avrupa Birliği'ni, Batı dünyasını, emperyalizmi kıble bildiğiniz için körsünüz. Biz ise komplo teorisyenliğini reddeden anti-emperyalistleriz, Avrupa'ya meydan okuyoruz, Türkiye işçi sınıfını ve emekçi halkını er ya da geç kazanacağız ve ne AKP'nin ne CHP'nin köle ruhlu politikalarına teslim olmayan anti-emperyalist bir enternasyonalizmle sadece Türkiye'yi değil Ortadoğu'yu, Batı Asya'yı emperyalizmden ve kapitalizmden kurtaracağız.
Ramazan ve Kurban bayramları, Allah Teâlâ'nın kullarına ödül günleri olduğu, Sevgili Peygamberimiz (s.a.) o günleri bayram ilan ettiği, İslam tarihi boyunca bu bayramlar yapıldığı için ve bu bakımdan “Bayram herkesin, hepimizin ortak bayramıdır” diyebiliriz. Sıra anlamlandırmaya, sebeplendirmeye ve yaşamaya gelince bu bakımlardan ortak grupları da kastederek “Herkesin ayrı bir bayramı vardır” diyorum.
Evsizlikle Yüzleşmek | Facing Homelessness, 2017'den beri Seattle'daki müstakil evlerin arka bahçelerine blok, küçük evler inşa ediyor ve toplumu evsizliğe son vermek için bir araya getirmeyi hedefliyor. Rex Hohlbein, Facing Homelessness'ın kurucusu, BLOCK Architects'in yöneticisi, BLOCK Projesi'nin kurucu ortağı. Seattle doğumlu Rex, 30 yıl boyunca başarılı bir mimarlık firmasını yönetmiş. 2010 yılında, Fremont Kanalı boyunca evsiz birkaç adamla arkadaş olduktan sonra, Rex, fotoğraflar ve kişisel hikayeler paylaşarak evsiz yaşayanlar için farkındalık yaratmak amacıyla bir Facebook sayfası açmış. Bugün, bu Facebook sayfasının 50.000'den fazla takipçisi var ve kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Facing Homelessness'a dönüşmüş. Rex, 2017 yılında kızı Jenn LaFreniere ile birlikte toplumsal odaklı bir mimarlık firması olan BLOCK Architects'i kurarak yeni bir sayfa açıyor. BLOCK Projesi, Facing Homelessness'ın bir programı. Facing Homelessness'ın misyonu, evsizliği sona erdirmek, bunun için de bağ kurma ve toplum katılımını teşvik etmek. BLOCK Projesi, Seattle bölgesinde kapsayıcı, kalıcı, uygun fiyatlı ve sürdürülebilir bir konut çözümü yaratmış. İkiyüzbin dolar maliyetli prototip evden sonra yaklaşık 75.000$'a mal ediyorlar evleri. Tipik bir düşük gelirli konutun fiyatına dört BLOCK evi inşa edilebiliyor. Ayrıca, diğer düşük gelirli konut çözümlerinin geliştirilmesi birkaç yıl alırken, BLOCK evleri altı ay içinde inşa edilebiliyor. Ev sahipleri, sakinler ve gönüllülerden oluşan katılımcı bir topluluk aracılığıyla BLOCK Projesi, Seattle'ın evsizliğe güvenli, sürdürülebilir, etkili, adil ve uygun fiyatlı çözüm için gerekli koşulları yaratıyor. Herkesin evsizliği sona erdirmede rol oynayacağı modeli somut hale getiriyor.
Herkesin bir ederi var. Ederi sevdiği kadar.Herkesin bir sevgisi var.Sevgisi ederi kadar***Sevdiğin kadar edersin.Ederin kadar seversin.Ederim ne kadar dersen?Sevmediklerine bak sen.***Bu sevgi artar mı dersen?Uyanasın sabah erkenYalvarasın Hakk'a hemenYeter buna Allah demen***Niçin sevdin neden sevdin?Derler mi ki seven için?Ederinden fazla niçin?Sevmeyesin sev kardeşim.***
Kandil'deki elebaşı Murat Karayılan 7 Şubat'ta dedi ki… “Sadece videolu çağrıyla bir şey olmaz.” 15 Şubat takvimli olası İmralı açıklamasına bir reddiyeydi bu. Beş gün sonra (12 Şubat) terör örgütü, Karayılan'a yüz seksen derece zıt bir açıklama yayınladı. Herkesin sorumluluklarını doğru anlaması gerektiği belirtildi. PKK'nın Suriye kolu YPG/SDG, “Şam yönetimiyle anlaştık” haberlerini (19 Şubat) dolaşıma soktu. Peki, anlaştılar mı? Aksine. Silah bırakmama kararını açıkladılar. O halde, neler oluyor? Gördüğümü, duyduğumu, zihnimde beliren fotoğrafı anlatayım.
Kimsenin beni tanımayacağı bir yerde… Herkesin herkese kimse olduğu bir yerde demek istiyorum belki de… Dilim dışarıda “ya dafi, ya mani, ya Allah” diyerek gözyaşı döktüğüm bir dem için yaşayıp gideyim mi? Yahut şu: “Elhamdülillah veşşükrülillah.” Yahut şu: “Ya baki entelbaki.” Arkamdan “adamın biri varmış” desinler. Adamın adını bilmesin kimse. Öyle yok olayım ki hatta, “adamın biri varmış” dediklerinde kimse merak etmesin adımı. Sadece belki o mecliste bir kul “iyi adammış ama” diye geçiriversin içinden. İnsan bunun için yaşayıp bunun için ölmek dururken başka ne için yaşayıp başka ne için ölmeli ki zaten?
Herkesin ve her şeyin delirdiği noktada, bireysel olarak akıllı kalmak ne kadar etik? Öfkeyi topraklaya topraklaya köstebek olarak, ne kadar yaşayabiliriz?------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell'de 1600'den fazla uzman arasından ücretsiz ön görüşmelerle size en uygun uzmanı seçebilir, kendinizi tanıma yolculuğunuza kolay ve güvenilir bir şekilde başlayabilirsiniz. Hiwell'i şimdi indirin See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Son dönemde yeni bir gözlük taktım. Bana çok yakıştığını düşündüğüm bu gözlükle dünyayı bir anda daha iyi ve daha gerçekçi görmeye başladım. İnsanları bu gözlükle gördüğümde, bu podcast pek iyi değil, bu eğitim saçmalık, bu içerik zaten başkasından alındığı belli olan bir hırsızlık, ilişkilerine bak sürekli birbirilerine kızgın ama ayrılamıyorlar, evlenme kararı almışlar ama kesin iki aya boşanırlar... İnsanlar saçma, yalan, çirkin, duyarsız, bencil... ve bu hayatın hiçbir anlamı yok.Bu bölümde bu gözlükle daha iyi görmeye başladığım olumsuzluk sarmalını ve bundan nasıl kurtulabileceğmizi anlatıyorum. Bir sır vereyim mi? Herkesin önerdiği ama işe yaramayan yöntemleri de anlattım ki onlara dikkat et. Bölüm akışı: (0:00) Son derece gerçekçi görmeni sağlayan o gözlük (2:10) Olumsuzluk sarmalında fark etmek (5:10) Neden olumsuzluklara odaklanıyoruz? (7:40) Olumsuzluk sarmalında bir gün (10:04) Daha etkili içerikler üretmem için Patreon'dan destekleyecek 100 kişiden birisi olmaya ne dersin? (11:20) Olumsuzluk Sarmalından çıkmanın yöntemi (13:25) Basit yöntem ama bunlar neden işe yaramıyor? (14:54) Sosyal medya ve haberler (16:30) Minnettarlık günlüğü ve ilişkide minnettarlığı ifade etmek (18:00) Pygmalion etkisi geliştirmek (18:54) Kızdığın, uyuz olduğun kişi için dua etmek
Bu bölümde, Barış Özkul ile birlikte popülizmin, korkunun ve kitle çağının edebiyatı nasıl şekillendirdiğini tartışıyoruz. Roman ve sanatın evrimi üzerine, AI ile hikaye anlatıcılığının geleceğini mercek altına alıyoruz. Neden okuyorduk ve neden okumalıyız? Herkesin 'yazar' olduğu bir dünyada kim okuyucu olacak? Herkes yazabilir mi? İdeolojisi olmayan yazarlar neye dönüşür? Bu ve daha fazlası üzerine geniş bir perspektiften konuşuyoruz.
Değerli dostlar, Bu ülkenin Kürtleri de, tıpkı Türkleri gibi, yekpâre değildir. Farklı inançlara, mezheplere ve yaşam biçimlerine sahiptirler. Kürtlerin siyasi tercihleri de, talepleri de farklı farklıdır. Herkesin farklılığına şiddet/terör devreye girmediği sürece saygı gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Şiddet/terör esas alınmadığı sürece bırakalım herkes kendi isteklerini ve taleplerini özgürce dile getirsin. İnanıyoruz ki makul çoğunluğun iradesi sonuçta galip gelecektir. Kürtler arasında ayrı devlet isteyen yok mu? Var elbette. Etnik temelde federasyon veya otonomi isteyen yok mu? Var elbette. Ama emin olunuz ki bu tür talepte bulunan Kürtlerin sayısı azınlıktadır. Makul çoğunluk etnik ve siyasi bölücülüğe şiddetle karşıdır.
Herkesin hayali başarılı bir girişimci olmak ve sürdürülebilir bir şekilde para kazanmak, kendi işini yapmak, hayallerinin peşinden gitmektir. Ancak çoğu kişi bu hayalini yaşama cesaretini gösteremez. Hayatın zorluğu, sabit faturalar ve kurumsal hayattaki düzen, insanların girişimcilik cesaretini kırar. Peki ya potansiyelini keşfetmek için doğru zamanı beklemek yerine harekete geçersen? Ya o tavuk gibi yaşamaktan vazgeçip kartal gibi uçmaya karar verirsen? Bu videoda, yaş sınırı olmadan girişimcilik dünyasına adım atmanın ne kadar mümkün olduğunu ele alıyoruz. Konuğum Murat Erdör'ün girişimcilik hikayesi, birçok insanın cesaret edip çıkamadığı konfor alanını nasıl kırabileceğini gösteriyor. Kurumsal hayattan girişimciliğe geçiş sürecinde karşılaştığı zorlukları, hayallerin gerçekleşmesi için ne kadar mücadele ettiğini dinleyeceksiniz. Başarı öyküsüyle size ilham verecek bu hikaye, yaşınız ne olursa olsun bir yerden başlamanın ne kadar değerli olduğunu hatırlatacak.
Herkesin lisedeyken sevdiği grupla ilgili çılgın hikâyeler.
Kitaplardan aldığımız en değerli şey nedir? Herkesin bu soruya farklı bir cevabı olabilir. Hatta ‘Bilgi' cevabını verenlerin çoğunluğu teşkil edeceği söylenebilir. Ancak ben daha ziyade kitaplardan aldığımız en değerli şeyin ilham olduğunu düşünü-yorum. Bilgiyi alanlar, onu değerlen-direcek kapasiteye sahip değillerse pek bir şey kazanmış olmaya-caklardır. Ancak ilham öyle değil, kitaplardan ilham alabiliyor olmak zaten bir kapasiteye işaret eder. İlham alan zihin zaten alacağını en başta almıştır. Bu ilhamın yolunu açacağı pek çok fikir, pek çok duygu, pek çok hayal, o zihne kendiliğinden sökün eder. İlham veren kitaplar bu yüzden değerlidir, insana farklı pencereler açar, ufkunu genişletir, duygularına heyecan katar.
Sahih bilgi şudur; insan çalışarak, en azından fakir düşmez. Önemli olan da fakir düşmemektir. Fakirlikten sakınmak insanın kabiliyeti dahilindedir ama zenginlik, arzusunun ve kontrolünün dışındadır. Çalışarak zenginlik yoluna girilebilir ama zenginlik alınmaz, verilir. Sürprizdir. Yani gaybtır. Gayb olması zenginliğin de mümkün olduğunu ve esirgenmediğini anlatır. Fakat nadir olmasını garanti eder. Zenginlik zaten nadir olduğu için vardır. Nadirim o halde varım gibi… Herkesin birden zengin olması ancak cennette mümkündür. Bu sebepten cennette zenginlik yoktur, fakirlik de…
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Kibirli, bencil, asabi, huysuz... Herkesin elbette kusurları vardır. Peki kusuru nasıl tanımlarız? Diğer insanlarda gördüğümüz kusurlar kadar kendi kusurlarımızın da farkında mıyız? Bu kusurlar düzeltilebilir mi? Bu bölümümüzde Emin ve Onur tam da bu soruları ele alıyor. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:22] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Onur'la beraberiz. Nasılsın Onur? Onur: [0:31] Teşekkür ederim Emin. İyiyim. Bir süredir yoktum. Tekrardan buradayım. Emin: [0:36] Evet, hoş geldin. Onur: [0:37] Hoş bulduk. Emin: [0:38] Bir süredir podcastlerimizi üç kişilik değil de iki kişi yapıyoruz. O yüzden döngüde insanlara sıra gelme sıklığı daha azaldı. Onur: [0:50] Bana sıra geldi sonunda. Emin: [0:52] Aynen. Evet, bizim için nasıl bir konu buldun bugün? Ne konuşuyoruz? Kusurlarımızın ne kadar farkındayız? Onur: [0:57] Bugünkü konumuz biraz daha felsefi bir konu olacak. Kusurlarımızın farkında mıyız? Yani kusurlar hakkında konuşacağız genel olarak. Diğer insanlardaki kusurlar, bizi rahatsız eden şeyler, insanlardan soğutan şeyler ve aynı zamanda kendimizde gördüğümüz kusurlar. Şimdi hiç kimse mükemmel değildir ama bizi mükemmel yapmayan şeyleri de ele alalım istedim bu bölümde. Bakalım, değerlendirelim. Emin: [1:21] Evet. Kusuru nasıl tanımlarız bu arada? Onur: [1:25] Ya kusuru... Sanırım herkesin kendi göreceli bir tanımlaması olur diye tahmin ediyorum. Benim tanımlamam şöyle: Bir insanın değiştirebileceği ama değiştirmek istemediği ve etrafındaki insanları rahatsız eden huyları, davranışları veya kişilik özellikleri diyebiliriz sanırım. Benim en azından şahsi tanımım böyle olur diye düşünüyorum. Emin: [1:47] Türk Dil Kurumu'nun yaptığı açıklama şu şekilde: Eksikliği olma durumu. Bozukluk. Bilerek veya bilmeyerek bir işi gereği gibi yapmama. Şimdi buradan baktığımızda kusurda bilme durumu da var aslında. Yani sadece bilmeyerek bir hata, bir eksiklik yok ortada. Bilerek yapılan bir durumu da kapsıyor aslında kusur kavramı. Peki burada sence bilerek ya da bilmeyerek olmasının bir önemi var mı kusurun? Onur: [2:20] Kusur insanlar tarafından uyarıldıktan sonra bilerek yapılıyor hâline geliyor. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Taceddin Kutay ile Mevzubahis'in 48. Bölümü yayında!
Zulmün hüküm sürdüğü bir çağda, hakikati haykırmak için zalimin karşısına çıkan... Vücudu demir taraklarla lime lime edilen… Canlı canlı kızgın kazana atılan… Aslanlara yem edilmeye çalışılan… Fakat tüm bu işkencelere boyun eğmeyip Allah'ın izniyle her seferinde yeniden dirilen… Sabrıyla zalimleri bile çaresiz bırakıp sonunda şehadete yürüyen bir peygamber: Cercis Aleyhisselam! * Video Linki: https://youtu.be/Ng-9jsKsbuk * Bölümler: 0:00 Intro 0:46 Cercis (as) kimdir? 1:20 Zalim Hükümdar: Dadiyan 2:07 Cercis'in (as) zalim hükümdarla ilk karşılaşması 2:54 Dadiyan'ın Cercis'i (as) kendi taptığı puta davet etmesi 4:21 Dadiyan'ın Cercis'e (as) ilk işkenceleri 5:12 İşkenceler sırasında Cercis'e (as) müjde getiren melek 5:41 Cercis'in (as) kızgın kazana atılması 6:19 Cercis'in (as) zindana atılması 6:45 Cercis'in (as) yaşadığı diğer işkenceler 6:59 Cercis'in (as) aslanlara yem edilmesi 7:05 Cercis'in (as) ikinci dirilişi ve iman etmemekte direnenler 7:48 Cercis (as) için çağırılan güçlü sihirbaz 8:20 Cercis'in (as) üçüncü dirilişi ve iman eden sihirbaz 8:58 Cercis'in (as) sabrının sonucu 9:16 Cercis'in (as) diğer mucizeleri 9:37 Kral için bardağı taşıran son damla 9:48 Cercis'in (as) duası 10:23 Herkesin kendine sorması gereken soru 11:24 Kur'an'ın bu kıssalarla bize ne anlatmak istiyor? 12:03 DUA * Takip Etmeyi Unutma: Instagram: @maksat114bursa YouTube: @maksat114 Spotify: Maksat 114 X: @maksat114bursa
Ticaret ve memuriyet için, mühim vazifelerle bu dâr-ı imtihan olan dünyaya gönderilen insanlar, ticaretlerini yapıp, vazifelerini bitirip ve hizmetlerini tamamladıktan sonra, yine onları gönderen Hâlık-ı Zülcelâllerine dönecekler ve Mevlâ-yı Kerîmlerine kavuşacaklar. Yani, bu gelip geçici olan dünya yurdundan gidip sonsuzluk yurdu olan ahirette huzur-u Kibriyâya müşerref olacaklar. Yani, sebepler kargaşasından ve vasıtaların karanlık perdelerinden kurtulup, Rabb-i Rahîmlerine, sonsuz İlâhî saltanatına perdesiz kavuşacaklar. Doğrudan doğruya, herkes, kendi Hâlıkı ve Mâbudu ve Rabbi ve Seyyidi ve Maliki kim olduğunu bilecek ve bulacaklar. Birinci Makam, On Birinci Kelime * Video Linki: https://youtu.be/k20zfaeJZo8 * Bölümler: 0:00 Giriş 0:43 Herkesin ve Her Şeyin Dönüşü Ona'dır 03:43 İnsanlar Dünyaya Memuriyet İçin Gelmiştir 6:28 En Büyük Ticaret Cenneti Satın Almaktır 11:36 Aklını Allah'a satmak 15:08 Gözü Allah'a satmak 17:17 Dili Allah'a satmak 19:21 Duyguları terazisi ile nimetleri tartmak ve şükretmek 21:54 Kim Rabbine dönecek kimler Rabbine kavuşacak 25:22 Allah'a kavuşmaya engel olan sebebler 28:14 Bediüzzaman Said Nursi hazretleri neden evlenmedi? 28:36 Evlilik bir imtihandır ya kazandırır ya kaybettirir 30:30 Yunus aleyhisselam'ın münacatı 31:48 Bu dünyada Allah'a namına kimi Rab bildiysen ahirette onu bulacaksın 33:34 Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun ve nereye sevk oluyorsun? 37:04 “Kim Allah'a kavuşmak isterse Allah'ta ona kavuşmak ister”. (Hadisi Şerif) 41:43 Bitiş * Harun Serkan Aktaş * Takip Etmeyi Unutma: Instagram: @maksat114bursa YouTube: @maksat114 Spotify: Maksat 114 X: @maksat114bursa
Herkesin yapacak o kadar çok şeyi var ki, artık pek çoğunu neden yapmak istediğini bile hatırlamıyor. Çoğumuz yapmak zorunda olduğumuz şeylerin telaşıyla oraya buraya koşuştururken, yapmak istediklerimizi yapamıyor olmanın hayal kırıklıklarını da bir yük olarak sırtımızda taşıyoruz.
Ölümden kaçış yok. Ne kadar yaşarsanız yaşayınız o an geldiğinde siz gitmiş olursunuz. Ölüme ferman yok. Padişah olsanız bile hükmünüz biter. Gelen gider çünkü. Nasıl yaşadığınız kadar nasıl öldüğünüz de önemli. Hangi hal üzre öldüğünüz de…
Türkiye'de diskotek ve konser kültürüne öncülük eden Ahmet San, hem İzmir'deki engelleri aşma hikayelerini hem de devrim niteliğinde atılımlarını bizimle paylaşıyor. Diskotekçilik ve gazinoculuk gibi dönemin yenilikçi eğlence anlayışını nasıl hayata geçirdiğini ve karşılaştığı zorlukları konuşuyoruz.
“Herkesin temkinli yaklaşılması gerektiğini söylediği bir konu olduğunun farkındayım, duyuyorum. Ama duyduklarım sadece onlar değil… Bir halkın çaresiz çığlığı; ölen çocukların, sivillerin maruz kaldığı katliam. Bazen evlerinde, bazen ibadet alanlarında, bazen de yardım bekledikleri hastanelerde…
Derin Seinfeld S07E02 | Ülkemiz üç tarafı denizlerle çevrilmiş bir durumdadır. Kabullenmek istemesek de bu konuda atılabilecek bir adım kalmamıştır. Herkesin bu coğrafi gerçeği bir an evvel kabullenmesi yararlı olacaktır. BAŞKA TÜRKİYE YOK!
KARMAŞIK ÇOCUKLAR DUYMAK İSTEYENE GERÇEKLERCevheri GüvenÜçüncü sayfa haberlerine boğulan Türkiye'de her kafadan bir ses çıkıyor ama Cem Garipoğlu, Semih Çelki, İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil olayında gerçekleri duymak isteyenler videoyu izlesin... Herkesin kendi penceresinden görmek istediği bu olayların başaktörü "karmaşık çocuklar" nasıl figürler? Gariban aileleri bu olayları çözmekten neden çok uzaklar? Türkiye nasıl bu tip olayların sıkça yaşandığı bir ülke halinde? İktidar ve muhalefet olayı nasıl siyasi çıkarlar için kullanıyor? Cem Gariboğlu'nun açılan mezarından, üçüncü sayfa haberlerine boğulan Türkiye'de Tayyip Erdoğan&Devlet Bahçeli ikilisinin hesabı ne?
İnsanlık değerleriyle bağını koparmaktan zerre miskal kendisini sakınmayan İsrail “insanlık ailesi”nin bir parçası olmadığını dünyaya gösteriyor. Herşeyi silaha, bombaya, bubi tuzağına dönüştürerek, ayrım gözetmeksizin insanları öldürme konusunda zirve yapan İsrail “kırmızı çizgiler”in olmadığı çok tehlikeli bir yolun kapılarını açtı: “Herkesin her şeyle savaşı”. Fosfor bombaları da kullanan İsrail çağrı cihazlarını, el telefonlarını, güneş panellerini bubi tuzağına dönüştürerek insanları öldürüyor, yaralıyor. Lübnan'daki haberciler İsrail'in uranyum kalıntılı bombalar kullanıldığına dair iddialara da dikkatlerimizi çekiyorlar.
Herkesin kendince bir uyku saati var, ancak uzmanlar ideal olanın 6-8 saat aralığında olduğunu söylüyor. Bazen yemekten sonra, bazen toplu taşımada giderken, bazen de ileri yaşlarda da gün ortasında bir uyuma isteğiyle küçük uyku kaçamakları yapılabiliyor. Peki insanlar gün ortasında neden uyumak istiyor? Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Necioğlu Örken'e anlatıyor.
“Belirli bir düşünce geleneğinde düşünülemez alan genişletildiğinde ve yüzyıllar boyunca sürdürüldüğünde, aklın entelektüel ufukları azalır ve eleştirel işlevleri daralır ve zayıflar çünkü düşünülmezin alanı daha kararlı hale gelir ve düşünülebilir olan için çok az yer kalır. Düşünülmeyen, belirli bir logosferde düşünülemez ilan edilen birikmiş sorunlardan oluşur. Logosfer, düşüncelerini, temsillerini, kolektif hafızalarını ve bilgilerini birleştirici bir dünya görüşü (ideoloji) olarak iddia edilen temel ilke ve değerlere göre ifade etmek için aynı dili kullanan herkes tarafından paylaşılan dilsel zihinsel alandır.”
BERAT ALBAYRAK'TAN ERDOĞAN'A OPERASYON Berat Albayrak, Süleyman Soylu ve Devlet Bahçeli birleşti. Herkesin kendi hesabı var ama hedef ortak. Albayrak, kayınpederi Erdoğan'dan kritik bir pozisyonu istedi, Erdoğan vermeyince gücünü Soylu/Bahçeli ikilisiyle birleştirdi. Savaşta MHP şu ana kadar Erdoğan'a 4 kritik hamle yaptı. Erdoğan'ın ilk iki hamleye cevabı geldi. Ancak diğerlerine henüz cevap vermedi. MHP tüm kartlarını kullanmaya başladı. İki taraf da çok dikkatli hareket ediyor.
Bugün 22 Mayıs 2024 #doğatakvimi
#beşerimünasebetler
ASKERİ ESKORT EŞLİĞİNDE MAFYA CİNAYETİ Yeraltı dünyasının en ilginç cinayetlerinden birine ışık tutuyorum. Sedat Peker, Baygaralar, asker, İstanbullu gruplar var. 26 kişi birleşip bir kişiyi nasıl ortadan kaldırdı? Sonra 24 kişi nasıl serbest bırakıldı? Herkesin ismini yazan savcı, cinayetin nedenini yazmaya niye cesaret edemedi? Oğluna Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin'in ismini koyan mafya üyesinin bu cinayetle ilgisi ne? Türkiye, yeraltı dünyası, yargı ve devlet mekanizmasının rezil olduğu cinayet… Bir bakıma da Sinan Ateş cinayetinin kopyası…
Hiwell hakkında daha fazla bilgi almak ve uygulamayı indirmek için buraya tıklayabilirsin. İndirim Kodu: nomore10 No More Altyazı with Çilem Akar'ın bu bölümünde ilişkiler ile alakalı herkesin bilmesi gereken 10 popüler İngilizce deyimi öğreniyoruz. Get on someone's nerves You're really beginning to get on my nerves. He's really getting on my nerves. Hit it off They hit it off immediately having similar tastes in humor. I think you and I could really hit it off. Meet someone halfway So why don't you meet me halfway here please? Let's meet halfway. Treat someone like dirt You just treat me like I'm some piece of dirt. They treat you like sh*t here. Give someone the cold shoulder You gave me the cold shoulder. She gave me the cold shoulder. Break the ice No I'm just trying to break the ice. Yeah you know you break the ice. To have a soft spotfor someone Despite our differences I have a soft spot for you. I have a soft spot for Mexican food. To be on the same page We're on the same page John. Glad we're finally on the same page. To bury the hatchet You wanna bury the hatchet. Mother let's try and bury the hatchet okay? Two peas in a pod We're two peas in a pod. Two peas in a pod. -- Benim Instagram hesaplarım: @cilemakar - @englishwcilemakar -- Bubble Works Media Instagram: @bubbleworksmedia https://www.bubbleworksmedia.com/ Reklam ve iş birlikleri için info@bubbleworksmedia.com adresine mail atabilirsiniz.
Herkesin seni fark etmesini nasıl başarabilirsin? Daha kolay ilgi toplamak için neler yapmalısın? Bunun bir sonu, bir anlamı var mı? Öteki Sen'in yeni bölümünde Hakan Koç ve Zafer Güleç, fark edilme, onaylanma ve beğenilme arzusu üzerine konuşuyor.
Türkiye yine zorlu bir yerel seçime doğru ilerlerken aslında sonucu belli bir yolda mı? Demokrasi gerçekten en iyi yönetim şekli mi? Başka toplumlarda düzgün çalıştığı iddia edilen yönetim şekilleri Türkiye'de neden çalışmıyor? Prof. Dr. Sinan Canan'a sorduk; herkesin oyu bir midir? İyi dinlemeler.
Herkesin diline dolanan zamansız şarkılarıyla hem magazin hem de müzik dünyasının dilinden düşmeyen Serdar Ortaç ile birlikteyiz! Serdar Ortaç müziğe nasıl başladı? Çocukluğundan bugüne yansıyan travmaları, hayalleri, mutlulukları ve yaraları neler? İyi dinlemeler.
YÜZYILIN VANDALİZMİ: İSTANBULUN GÖBEĞİNDE-CEVHERİ GÜVEN İstanbul'un değil dünyanın tarihi eserlerinden biri kepçelerle yokedildi. Hem de İstanbul'un göbeğinde, brandaların ardında. Herkesin gözünü kapattığı skandalın video kaydı ve fotoğrafları ilk kez yayınlanacak. Erdoğan ve Berat Albayrak sözkonusu tarihi eserin altına neden tünel kazdı? Bu yıkımı neden yaptılar? Erdoğan ailesi neyin peşinde?
Pakistan; sıkıyönetim, savaşlar, siyasi krizler ve kutuplaşmaların gölgesinde seçime gitti. Bu, ülkenin bağımsızlığını kazanmasından bu yana yaptığı 12. seçim oldu. Bu bölüm Little Caesars Pizza hakkında reklam içermektedir. Bugün, biz pizza aşıklarının ağzını sulandıran bir gün: Dünya Pizza Günü. Herkesin en lezzetli pizzaya hızlı ve en iyi fiyata ulaşması için Little Caesars Pizza Türkiye'nin web sitesi ve mobil uygulamasında pizzalar Gel-Al ve Araca Teslim'de %40 indirimli. Evet doğru, Aklına ne gelirse gelsin, Little Caesars yersin.
İnsanların sürekli kendilerini yenilemeleri, duygu ve düşünce formatlarıyla oynamaları, kendi çağlarına göre her gün daha farklı bir zaviyeden hakikatlere bakıp “tecdîd” peşinde olmaları lazımdır. (01:16) *Allah Teâlâ, enbiyâ-yı izâmla nübüvvet çerçevesinde hep “tecdîd” yapmıştır. Nübüvvetin sona ermesinden sonra da “tecdîd” büyük evliya ile devam etmiştir. Allah Rasûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Allah Teâlâ her yüz senede bir, bu dini tecdîd edecek bir insanı gönderir.” *Aslında toplum hayatında olduğu gibi fert itibarıyla da sürekli tecdîde ihtiyaç vardır. Herkesin hem de her sabah yeni bir günün idrakiyle, dinini bir kere daha engince duyması lazımdır. Evet, Hak ve hakikat her gün daha bir derin duyulmalı, hissedilmeli ve o, vicdanlarda hep terütaze kalmalıdır. Bu video 27/10/2013 tarihinde yayınlanan “Adanmışın Manifestosu” isimli bamtelinden alınmıştır.
Herkesin üreme hakkı olmalı mı yoksa sınırlandırılmalı mı, az kaynak yüzünden nüfus kontrol edilmeli mi veya doğa kendini yenileyebilir mi? Benzeri birçok cesur sorunun cevabını aradığımız Sinan Canan ile Büyük Sorular'ın yeni bölümü sizlerle. İyi dinlemeler.
İslam'ın savaşları yüzde doksan müdafaa harbi olarak vuku bulmuştur. *Geçmişte olan hadiseleri, yeniden deşelemek suretiyle, günümüzde yeni kavga vesileleri yapmanın hiçbir faydası yoktur. Bugün onların dedikodusunu etmek, onları dillendirmek ve bâtılı tasvir etmek suretiyle safi zihinleri idlal etmek, yeni kavga vesileleri oluşturmak demektir. Kin duygusuna, nefret duygusuna, gayz feveranına sebebiyet verebilecek hususları tarihin bağrına gömmek ve üzerine de kocaman kocaman kayalar koymak lazım; onları unutmak ve onların yeni kavga vesileleri haline gelmesine fırsat vermemek lazım. Bu biraz hazım sisteminin sağlam işlemesine bağlı. Sindireceksiniz bunları, yoksa hepimizde vardır: Niye bu kötülüğü yaptılar, neden İslam dünyasını işgal ettiler, neden onun genel ahengini bozdular?!. Bunları bugün söylemenin bir âlemi yok. *Derlenirsiniz, toparlanırsınız, yine ruh ve mana kökleri üzerinde kendi ruh abidenizi ikame etmeye çalışırsınız. Bunu yaparken de etrafı tahrik etmemeye ve yeni yeni düşman cepheleri oluşturmamaya dikkat edersiniz; tabir-i diğerle, güzergâh emniyetini tehlikeye atmazsınız. Yürüyeceğiniz yollarda borazanla canavarları uyarmak, üzerinize saldırtmak akıllı insan işi değildir. *Herkesle iyi geçinerek, bir huzur dünyası oluşturma istikametinde elden gelen her şeyi yapmak lazım. Hasım gibi görünen insanların evine gitmek suretiyle “Sizi de bekliyoruz, bağrımız size de açık!” demek lazım. *Öyle engin bir vicdana sahip olmalı ki, o vicdana giren kimse ayakta kalacağı endişesine kapılmasın. Herkesin oturacağı bir sandalye olsun sizin kalbinizde!.. Bu video 07/06/2015 tarihinde yayınlanan “Tarih Şuuru ve Sulh Ruhu” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...
7 Ekim'de Hamas öncülüğünde başlayan İsrail'e dönük saldırılar, kamuoyunu ikiye böldü. Herkesin fikri var ancak İsrail tarihini pek az kişi biliyor. İsrail'in tarihini ele aldığımız 2 bölümlük serinin ilk bölümünde İsrail'in nasıl kurulduğunu konuşuyoruz.------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, Disney+ hakkında reklam içerir.Bu podcast, Odea hakkında reklam içerir.Odea'lı olmak ve yatırım fırsatlarından yararlanmak için tıklayın.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Günaydın. Wagner'in kurucusu ve lideri Yevgeni Prigojin öldü. Oklar Putin'i işaret ederken Kremlin'den herhangi bir yorum gelmedi. Pegasus'un sahibi Ali Sabancı ve eşi Vuslat Doğan Sabancı deniz kazasında ağır yaralandılar. Bu bölüm Türkiye İş Bankası hakkında reklam içermektedir. Herkesin benim bankam diyebileceği bir Cumhuriyet kurumu olan İş Bankası 99 yaşında. Herkesin benim bankam diyebileceği bir Cumhuriyet kurumu olan İş Bankası'nı buradan ziyaret edebilirsiniz.
Hizmet erleri yedikleri tekmelere rağmen yeni okullar açıyor, açılımlar yapıyorlar!.. *Mazlumiyet ve mağduriyetler karşısında katiyen sarsıntı yaşamamak ve asla paniklememek lazım. Tekme yemeler olabilir; M. Âkif de “…tekme yerim, çifte yerim” diyor. Şimdiye kadar tekme yemedik hizmet insanı da olmamıştır; hep tekme yemişlerdir, çifte yemişlerdir. Fakat sarsılmayanlar ve yerinde duranlar kazanmış; tekme ve çifte atanlar da kaybetmişlerdir. *Onun için, değişik vesilelerle ifade etmeye çalıştığım gibi, bugüne kadar hizmetimizi kaç vitesle götürüyor idiysek, şimdi onu ikiye katlamamız lazım. Zaten bu işe gönül vermiş arkadaşlar bunu yapıyorlar. Onlar mesajlarını öteden almışlar, bizden değil; Allah ile irtibat sayesinde, sanki Cenâb-ı Hak onlara ışık tutuyor, onlar da o yolda yürüyorlar. Sürekli okulların sayısını arttırıyorlar, yeni üniversiteler açıyorlar. Allah'la irtibatın gücünü bilemeyenler, adanmış ruhları korkutabileceklerini zannettiler!.. *Aslında böyle krizli gibi görünen her dönemde hep böyle olmuştur. Az geriye doğru giden insanlar 27 Mayıs'ı, 12 Mart'ı,12 Eylül'ü ve 28 Şubat'ı da hatırlarlar. O dönemde de aynı yaveler minarelerin başından ilan edilir gibi medya yoluyla ilan edildi. Birileri bütün güç ve kuvvetlerini sizi sarsmak ve dağıtmak için kullandılar. İmkânları elinizden almak ve sizi panikletmek istediler. “Korkutursak millet bunlardan kopar, bizim yanımıza gelir.” dediler. Korkmamaya karar vermiş insanların hiçbir zaman korkmayacaklarını düşünemediler, bilemediler ve bilemezlerdi de!.. Çünkü o ruh haletini taşımıyorlardı!.. Çünkü Allah ile irtibatın insana çok önemli bir enerji kaynağı olduğunu bilemiyorlardı! Hazreti Rasûl-i Zîşân ile irtibatın mü'minde nasıl bir metafizik gerilim hâsıl ettiğini bilemiyorlardı!.. *Son maruz kalınan zulümler, bu işe dilbeste olmuş insanlarda o metafizik gerilimi biraz daha artırdı. Arkadaşlar daha bir kenetlendiler Allah'ın izni ve inayetiyle. Daha bir birleşme oldu ve bu, olanın üstünde bir sinerji hâsıl etti. Bugüne kadar Cenâb-ı Hak sizde o metafizik gerilimi muhafaza buyurdu. *Öyleyse, bundan sonra da hiç sarsılmadan, bir küheylan gibi koşmaya bakmalıyız. Ana yurdumuzda olan ve dünyanın değişik yerlerinde bulunan arkadaşlarımızla hepimiz, vites yükseltmeli ve düne kadar yapageldiğimiz hizmetlerimizi katlayarak sürdürmeliyiz. Bir gayeye gönül vermiş insanlar dünyayı ellerinin tersiyle iter ve dönüp ona bakmayı Allah'a karşı terbiyesizlik bilirler!.. *Hizmet adına neyimiz vardı bizim? Okul faaliyetlerimiz vardı. Toplumun değişik kesimleri arasında “diyalog” münasebetlerimiz vardı! Herkesin ayağına gidiyor, herkesi ziyaret ediyor, herkesin çayını içiyor, herkese çay içiriyorduk; bir yönüyle sarsılmış, kırılmış, örselenmiş o uhuvvet ruhunu ihya etmeye çalışıyorduk. Hiçbir şey olmamış gibi bunu yeniden devam ettirmemiz lazım! *Evet, o beşerî münasebetleri engin bir gönül şefkatiyle yeniden ihya etmek lazım. Mefkûre insanına, gaye-i hayal insanına düşen şey budur. Onlar yüksek bir gayeye dilbeste olmuşlardır. Dünyevî saltanat ve debdebeyi ellerinin tersiyle itmişlerdir. Saraylarla, yatlarla, yalılarla karşılarına çıksanız bile, onlar sağda solda ırgatlık yapmak suretiyle ruhlarının âbidesini ikâme etmekten başka bir şey düşünmezler. Mefkûrelerinden başka bir şey düşünmeyi kendilerine karşı saygısızlık sayarlar. Allah'a karşı terbiyesizlik sayarlar. Hazreti Ruh-u Seyyidi'l-Enâm'a karşı da edepsizlik sayarlar. *Mefkûre insanları hep dik dururlar. Dünyaya ait şeyleri dünya kadar kabul ederler. “Tatmaya izin var, doymaya yok!” diyen Hazreti Pîr-i Mugân'ın “Dünya lezzetleri zehirli bala benzer, lezzeti nispetinde elemi de vardır.” sözünü hep hatırda tutarlar. Bu video 04/10/2015 tarihinde yayınlanan “Hizmet Mevsimleri ve Himmet Meyveleri” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...
Son bölümde Friedman'la beraber şirketlerin tüzel kişiliğinden bahsetmiştik. Bazıları sanki ayrı bir yaşam formuydular. Peki bu yaşam formları nasıl doğuyorlar ve onları yaratan tanrıların özellikleri ne?.Konular:(00:00) Tekrarın önemi.(01:30) Herkesin hayali girişimcilik.(03:10) Melekler ve Köpekbalıkları: Fırat İşbecer ile Girişimcilik Üzerine.(04:10) Girişimciler daha mı çok kazanıyor?(06:45) Kendi patronun olmak(08:15) HRB Girişimcilik Testi(12:00) İş planı.(13:25) Pazar araştırması.(14:25) Fiyatlandırma.(15:12) Yatırımcı vs Banker.(17:00) Satış konuşması.(18:00) BM tüketici hakları bildirgesi.(20:08) Gelecek bölüm: Para..Kaynaklar:Podcast: Melekler ve Köpekbalıkları: Fırat İşbecer ile Girişimcilik Üzerine.Yazı: Earnings of entrepreneursTest: Should You Be An Entrepreneur?Makale: Perspectives on Learning and Business PlansYazı: How to Write a Business Plan for a Small BusinessYazı: After Flushing $10 Billion, Why WeWork Is Not WorkingPDF: United Nations Guidelines for Consumer ProtectionSee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Kaçık Prens Podcast: Psikoloji ve Günlük Hayat Üzerine Söyleşiler
Bu bölümün ana sorusu yine bir dinleyicimizden: Herkesin kaynaklarının, imkânlarının, sermayelerinin birbirinden farklı olduğu bir ortamda başarılı olup olmadığımıza karar vermek için kendimizi kimle karşılaştıracağız? Bu güzel sorunun yanına biz de bir bonus soru ekledik: Madem oyunu oynadığımız şartlar, kimin neyi başardığında bu kadar etkili, o halde şartları eşitlemek önemli bir toplumsal katkı. Şartları eşitlemeyi ve dezavantajlı grupları desteklemeyi amaçlayan programlar etkili oluyor mu?
Bazı anlar vardır ki, hissettiğimiz duyguyu sadece biz hissediyormuşuz gibi gelir. Bu video aslında birçok insanın yaşadığı ama adını koyamadığı 10 duyguyu anlattım. Kaynak olarak John Koenig'in The Dictionary of Obscure Sorrows isimli web sitesini kullandım.
Enis Ayar, yaklaşık 80 yıl önce gözlerini Karadeniz'e, kollarını dünyanın dört bir yanındaki güzelliğe, doğaya, iyiliğe açmış şahane bir adam.O, en meşhur kent ünlülerinden; insana "Keşke bende orada doğsaydım" dedirtecek 'frekansta' bir Ordulu.O, hem hayattan keyif almasını bilen bir ehl-i keyif; hem de 'çevrem iyi olmadan ben iyi olamam' diyen doğa, kent âşığı bir eylemci. Herkesin üstünü örtmeden, uyuduklarını görmeden uyuyamayanlardanKaradeniz Sahil Yolu'nun Ordu'da sahilden geçmeyişinden efsanevi Vosvos Şenlikleri'ne, Yason Kilisesi'nin temizlenip kurtarılmasından, Kurul Kayalıkları'nda Kibele heykelinin bulunmasına Ordu'ya ait pek çok güzellikte o ve arkadaşlarının payı var. Henüz tanımıyorsanız, ehl-i keyif bir tatlı direnişçiyle, Enis Ayar ile tanışın...(Enis Ayar da meslek çok, macera çok, uzun yıllar var. Bazen ben çok araya giriyor, onun hayatını ben anlatıyormuş gibi oluyorum ama bir yayında toparlayabilmek adına. Yoksa onun diliyle ne dinleseniz gülümsüyor, duygulanıyor ve "Ne güzel insanlarımız var" diyorsunuz. İyi dinlemeler.)