Bugün yeni bir seriye başlıyoruz! Müzik eğitimi üstüne hepimizin çok düşündüğünü görünce hemen bir tartışalım, bir sohbet başlatalım istedik. Giriş bölümümüzde Türkiye'deki konservatuar sisteminden, bizi Almanya'da okumaya motive eden unsurlardan, daha iyi olabileceğini düşündüğümüz detaylardan bahsettik. Hak verdiniz mi, başka nelere değinmeliyiz, sizin tecrübeleriniz neler? Bu soruların hepsini bizimle iletişime geçerek cevaplamaya davetlisiniz. Peki bunu nereden yapabilirsiniz? Instagram: @mercanndemirkanli @doa_cetin Facebook: @dogaviolin Youtube kanalı: Sen de Haklısın Intro müziği: pancholouse
Bu hafta biraz Youtube neymiş ne değilmiş konuşalım dedik. Sevdiklerimiz sevmediklerimiz tarzı bir muhabbete girdik, sonra boş yapmaya başladık, teknik aksaklıklar yaşadık... İyi seyirler yani. Jenerik: Aydın Bayramoğlu & Batı Aktaş
Format değişikliğinden sonraki ilk bölümümüzde bir müzisyenin işini hayatının merkezine koymasının ne gibi sonuçlar doğurabileceğini tartışıyoruz. Format değişikliğinden kastımız da bölümlerin artık hem daha kısa, hem de YouTube'dan erişilebilir olması. O taraflara da bekliyoruz, linki şuraya bıraktım: https://youtu.be/qW5nzq7wpVQ Yeni jenerik müziğimiz için Aydın Bayramoğlu ve Batı Aktaş'a teşekkürlerden bir demet sunarız.
Sonunda tekrar konuk alabildiğimiz bu bölümde Ada Nil Karamehmedoğlu sohbetimize eşlik ediyor. Kendisi 7 senedir Hamburg'da yaşayan bir balerin- e biz de dolayısıyla ev ve aidiyet kavramları, göçmenlik bürosu sıkıntıları, iş bulma endişesi ve her genç sanatçı gibi gelecek hayallerinden konuşuyoruz. Doğa da yine mikrofona uzak oturuyor.
Eve geldiğimiz gibi çaylarımızı yapıp oturduk koltuğa ve bu bölüme giriştik. Neden mi? Doğa bir haftadır herkesin konuşmasına laf ediyor çünkü. Telaffuz ve dil bilgisi konularına hakim olmanın ne derecede önemli olduğu, samimiyet ile düzgün konuşmanın bağlantısını ve de Can Bonomo ile olan farklı anılarımızı konuştuk. Sonuncusu biraz clickbait olabilir, ama siz yine de tıklayın.
Vejetaryen olmaya kendi kendimizi ikna ettiğimiz yarım saatlik tartışmaya hoşgeldiniz. Doğa yine şeytanın avukatı olma peşinde bilmediği konularda ahkam kesiyor, Mercan inekleri çok seviyor ve vejetaryenler dinlerken sinir krizi geçiriyor. Siz siz olun, et tüketiminizi kesemiyorsanız azaltın. O kıyma mutsuz bir inekti çünkü.
Bugün yorgun argın eve gelip sizler için bir bölüm daha kaydettik. Bu sırada bilinçaltımızda ne sıkıntılar, ne kızgınlıklar var hepsi ortaya çıktı. Sonuç olarak da "yaşasın jazz, kahrolsun klasik" tadında bir tartışma yaşadık. 30 dakika kaydedelim derken hararetlenip kendimizi tutamadan 1 saat konuştuğumuz ve hayat seçimlerimizi sorguladığımız anları keyifle dinlemeniz dileğiyle.
Son zamanlarda patlayan muhabbet sohbet uygulaması Clubhouse hakkındaki görüşlerimizi, tecrübelerimizi ve çıkarımlarımızı anlattık. Biraz dedikodu döndü, biraz iyimserlik kötümserlik tartışması yapıldı, biraz da konuğumuzun uykularını kaçıran uygulamaya sövüldü. Buyrun dinleyin.
Küçük bir aranın ardından gelen yeni bölümümüzde bir yerden başlayıp yavaş yavaş bambaşka bir konuya kayıyoruz. İyi de oluyor. İnternet üstünden sunum yapmak, canlı yayın olarak konser vermek, konserden önce sahnede konuşmak ve sahnede olmaya bakış açımız - bunların hepsini tartışıyoruz. Not: Mikrofonu da bir türlü ayarlayamadık. Bu sefer de Doğa bağırmış, Mercan yan odadan konuşmuş...
Yeni yıl, yeni ev, bir takım sinema muhabbetleri, Doğa'nın çizgi roman aşkı, Mercan'ın Breakfast at Tiffany's aşkı. Samimi muhabbetimize bekleriz efenim.
Bugün karşımızdakini dinlemekten, sorulara cevap vermekten, sosyal anksiyete ile tecrübelerimizden ve ev kiralamanın zorluklarından bahsediyoruz. Evet, bu hafta biraz emlakçılığa giriştik... (Mercan'dan not: Lensky's Aria doğruymuş, dinlemek isteyenlere duyurulur)
Bu haftaki konuğumuz Elman. Kendisiyle klasik müziğin güncel sıkıntılarından bahsettik. Perküsyonun yeni müzikle olan ilişkisinden başladık, "enstrümanın orasına üfledik bu oldu, şuraya vuramadık sinirlendik" tarzındaki anılarımızı anlattık.
Bugün yeni yılda nelerin değişmesini istediğimizden, hayallerimizden ve tabii ki geçtiğimiz yılın çektirdiklerinden bahsettik. (Spoiler: Mercan ileride uzayda flüt öğretmenliği yapacak)
Bu bölümde motivasyon ve stres konularına odaklanarak, bu kavramların bizim için ne ifade ettiğini anlattık. "Kendimizi ne kadar zorlamalıyız? Nasıl motive kalırız? Çalışırken bize yardım eden yaklaşım ve düşünceler neler?" gibi soruların cevaplarını aradık. Bu arada hepimizin başından geçen olayları paylaştık ve tartıştık. Kısaca süper bölüm oldu, dinleyin.
Hayattan, aşktan, kariyerden, çocukluktan gelen hayallerden konuştuk. Her şeyden biraz biraz yani. Afiyet olsun.
İkinci konuğumuz Berkay Olgun ile ilişki temasına daldık. Müzisyenlerin hayatında romantizmin yeri, ibretlik arkadaşlıklar, Korona zamanında keşfedilenler ve daha fazlası...
Bugünün bölümünde minimalizm var, arıcılık var, anket defteri var, var da var... Ama asıl temamız, bize yapışan, bizim yapıştırdığımız etiketler ve insanların gruplara ait olma çabası.
İlk konuğumuz Yağız ile morallerimiz bozukken çalışmaktan, müzikten, besteciye saygıdan ve en önemlisi Haydn'ın hak ettiği ilgiyi görmemesinden bahsediyoruz.
Bugün kariyer, arkadaşlık ve çevre konularında şansın etkisini konuştuk- geçen helikopterler, ayrıcalıklar ve hayal kırıklığımız gibi yan konulara da değinerek.
Almanya'da yaşam ve eğitim hakkında küçük hikayeler anlattık ve gözlemlerimizi paylaştık. Vize nasıl alınır ve giriş sınavı repertuarı nedir sorularına cevap içermez.
İlk bölümümüzde kimiz, neyiz, ne değiliz anlatıyor, biraz da neden klasik müzik okuduğumuzu, sıkça gelen soruların cevaplarını açıklıyoruz.