POPULARITY
Bundan sonra “Dasein” söyüşdür.
Men-E-Men Stüdyo tarafından hazırlanan iki yüz birinci bölüm sizlerle.Bu bölümümüze sorularla başladık. Biraz podcast'imizle, biraz son gelişmelerle ilgili soru-cevap yaptık.Ardından SXSW Londra konferansı'nı değerlendirdik. Bu konferansta yaşananları, gerçekleşen bazı tartışmaları masaya yatırdık.Blockbuster diye adlandırılan, gişeye oynayan büyük bütçeli ve büyük maliyetli filmlerin vizyona girdiği bir dönemdeyiz. Bunlardan biraz bahsettik. Özellikle heyecanla beklediğimiz bir filmi daha detaylı konuştuk. “F1 the Movie”... Arabaları, Formula 1 yarışlarını sevenlerin beklediği filmi değerlendirdik.Geçen bölümün öğretilerinden biri, “Bi de Buna Bak”ı ihmal etmememiz gerektiğiydi. O yüzden, bölümün sonunda jingle'ıyla birlikte “bi de buna bak” dediğimiz nefis bir öneri dinleyeceksiniz. “Bi de Buna Bak” The David Lynch Collectionhttps://www.juliensauctions.com/en/auctions/julien-s-auctions-turner-classic-movies-present-the-david-lynch-collection?tagIds=108391,108444,589
Bu bölümde konumuz misafirlik! Bayram başlarken, hepimiz ama bayram ziyareti ama tatili için misafir olmaya ya da misafir ağırlamaya hazırlanırken bu kavramın bizdeki duygusu ve çağrışımları üzerine konuşalım istedik. Biraz çocukluğumuza gittik, biraz ilişkilerimize baktık ve elbette bol bol kitaplara ve filmlere başvurduk. Herkese iyi bayramlar ve mutlu misafirlikler!Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini @1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım.Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen vitruta'ya katkılarından ötürü çok teşekkür ederiz. vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde, 1kitap1film kodu ile indirimsiz ürünlerde %20 indirim avantajından faydalanabilirsiniz. vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde geçerli olacak 1kitap1film özel avantaj kodunu, ürünü sepete ekledikten sonra çıkan sayfadaki “hediye kartı veya indirim kodu” alanına ödeme işlemi öncesinde tanımlayabilirsiniz.Kapak görseli: Konstantin Korovin, At the Tea-Table (1888)
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde Emin ve Feyza değişen zevklerinden bahsettiler. Önceden sevip artık sevmedikleri şeyleri anlattılar. Sizlerin değişen zevkleri neler? Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:24] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin, bugünkü bölümümüzde Feyza ile beraberiz. Nasılsın Feyza? Feyza: [0:34] İyiyim Emin, sağ ol. Sen nasılsın? Emin: [0:36] Ben de iyiyim, teşekkür ederim. Nasıl bir gün geçirdin bugün? Feyza: [0:39] Bugün güzel, keyifli bir gün geçirdim. Aktif bir gün geçirdim fiziksel olarak. Güzel bir gündü. Senin günün nasıldı? Bugün şu an kaydettiğimiz gün resmî tatil. O yüzden onun böyle bir şeyi var... Bitmesinin bir üzüntüsü var. Emin: [0:55] Ben kendi işimi yaptığım için ben bugün de çalıştım. O yüzden benim için resmî tatil falan hiç fark etmiyor. Yorucu bir gündü benim için de. Evet, bu günü de bu podcast bölümüyle beraber artık kapatacağım gibi duruyor. Feyza: [1:10] Süper. Emin: [1:10] Heyecanlıyım ama bu bölüm için. Feyza: [1:12] Öyle mi? Emin: [1:13] Evet güzel bir konu hakkında, sürekli kendi arkadaş ortamlarımızda da konuştuğumuz bir konu hakkında konuşacağız bugün. Biraz bahsetmek ister misin? Konu başlığımız ne bugün? Yaşımızın ilerlemesiyle değişen zevklerimiz Feyza: [1:22] Olur bahsedeyim. Yaşımızın ilerlemesi ya da hayat koşullarımızın bir şekilde değişmesiyle aslında zevklerimiz de değişiyor. Biz bu değişen zevklerimizden bahsedelim diye düşündük bu bölümde. Eskiden sevdiğimiz, şu an sevmediğimiz ya da eskiden sevmediğimiz ama şu an sevdiğimiz şeylerden bahsedeceğiz. Emin: [1:43] Evet bu cümleyi ilk seferde anlayabildiyseniz... Bizi artık dinlemenize gerek yok daha. Feyza: [1:49] Ben de kurarken bir zorlandım. Emin: [1:53] Evet, alt yazıyı yazarken gerekli tırnak işaretlerini, virgülleri, noktalı virgülleri kullanmaya özen göstereceğim. Feyza: [1:59] Evet, süper o zaman. Emin: [2:01] Aynen, buradan da interaktif alt yazımızın reklamını yapmış olalım. Feyza: [2:05] Aynen öyle. Alt yazısız biraz zor anlaşılabilir gerçekten. Emin: [2:08] Eğer Türkçe öğreniyorsanız easyturkish.org/membership adresine gidip oradan podcast kademesine abone olarak bölümlerimizi alt yazıyla, interaktif alty azıyla takip edebilirsiniz. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Traktor çempion oldu!
Allâhü Teâlâ şöyle buyurmaktadır:“Emir budur, Allâh'ın yasaklarına kimsaygı gösterirse, bu, kendisi için Râbbinin katında şüphesiz hayırdır. Size bildirilegelenden başka bütün hayvanlarhelal kılınmıştır. O halde o pis putlardankaçının ve yalan sözden sakının.” (Hac s.30)“Beşinci defa da eğer yalan söyleyenlerden ise, Allâh'ın lanetinin kendiüzerine olmasını dilemesidir.” (Nûr s. 7)Allâh Resulü (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Muhakkak doğru konuşmak kişiyiiyiliğe götürür ve iyilik de kişiyi cennetegötürür. Yalan ise günahtır ve günahlarkişiyi cehenneme götürür.” (Buhârî)1. Bir sözü söylemeden önce kendine şusoruyu sor: “Benim bu konuşmam her şeyiişiten ve gören Râbbimi hoşnut eder mi?”Bunu yapabilirsen Allâh'ın izniyle hiçbir yalan ağzından çıkmayacaktır.2. Yalan söylemeye alışmış olsan bileseni bu durumdan kurtaracak bir yol vardır.O da nerede bir yalan söylersen peşindenherkesin huzurunda bunun yalan olduğunuitiraf etmendir. Yukarıdaki tedbirlerle yavaşyavaş yalandan kurtulabilirsin. Biraz zamanalsa da faydasını mutlaka göreceksin.3. Uzun zaman yukarıdaki tedbirleri uyguladığın halde bir fayda elde edemediysen yalan söyleme durumunda kendine birceza uygula. Bu ceza çok ağır da olmasınçok hafif de. Mesela bir öğün yemek yememek veya sadaka olarak bir miktar paravermek gibi cezalar uygundur.(Eşref Ali et-Tehanevi, Tehzîbu'l-Ahlâk, s.64-67)
Bu hafta hayatı bizim için anlamlı kılan, üzerlerine hikayeler inşa etmeyi çok sevdiğimiz o şeyler, tesadüfleri konuşuyoruz. Biraz İslam felsefesine girip tevafuk fikrine uzanıyor, biraz Jung'un senkronisite kavramına dalıyor, biraz da kendimizin tesadüflerle ilişkisini didikliyoruz. Elbette kitapların ve filmlerin yardımıyla.Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini @1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım.Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen vitruta'ya katkılarından ötürü çok teşekkür ederiz. vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde, 1kitap1film kodu ile indirimsiz ürünlerde %20 indirim avantajından faydalanabilirsiniz. vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde geçerli olacak 1kitap1film özel avantaj kodunu, ürünü sepete ekledikten sonra çıkan sayfadaki “hediye kartı veya indirim kodu” alanına ödeme işlemi öncesinde tanımlayabilirsiniz.Kapak görseli: Kyong Lee, Perfect Coincidence 22 (2024)
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu ciddi ve derin bölümümüzde iki erkek olarak Emin ve Onur, kendi bakış açılarından ataerkil (erkek egemen) düzeni ele alıyorlar. Atarerkillik kavramının dünden bugüne büründüğü şekli ve toplum üzerindeki etkilerini biz nasıl değerlendiriyoruz? Dinleyip öğrenelim... Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:22] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin, bugünkü bölümümüzde Onur'la beraberiz. Nasılsın Onur? Onur: [0:31] İyiyim Emin, teşekkür ederim. Sen nasılsın? Emin: [0:34] Ben de iyiyim, teşekkür ederim. Günümüz dünyasında çok sıklıkla konuşulan ve tartışılan bir bölüm hakkında biz de biraz düşüncelerimizi dile getirmek istedik. Neler düşünüyoruz, bir erkek olarak özellikle neler hissediyoruz? Biraz "Ataerkil düzen nedir? Erkeğin rolü neydi? Nereye gidiyor?" vesaire... Bunlar hakkında bahsetmek istiyoruz. Biraz tabii tartışmalı bir konu ama... Belli başlı mayınlara basmadan konuşmaya çalışmayı deneyeceğiz. Ataerkil düzende erkek olmak Onur: [1:02] Çuvaldızı kendimize batırarak... Yani iki erkek olarak belki bu konuda kendi perspektifimizi de ifade ederek sağlıklı bir sohbet edeceğiz diye düşünüyorum. Emin: [1:13] Evet. Öncelikle istersen biraz tanımlardan gidelim. Ataerkil ne demek? Onur: [1:18] Yani ataerkil kelime anlamı olarak erkek egemenliği anlamına geliyor. Yani bu şeyden geliyor birazcık... Eskiden soyadı mesela babadan oğula geçiyor, mal babadan oğula geçiyor, mülk babadan oğula geçiyor. Yani bu erkekliği ön plana çıkaran, erkeklerin bir şeyleri devralmasını, bir miras almasını ön plana çıkaran bir durum. Ve bu erkeklerin güç sahibi olmasına ve kadınların dışlanmasına, ikinci sınıf vatandaşı olarak görülmesine sebep olan geleneksel bir düzen diyeyim. Geçmişte bir norm olarak ve bugün de içinden çıkmaya çalıştığımız bir düzen diyeyim. Erkek egemenliği, erkeğin güç sahibi olduğu bir düzen. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Öncelikle özür dilerim.Neredeyse yirmi gündür buralarda yokum.T24 yazılarımı takip ediyorsanız, Sırrı Süreyya Önder'in hastaneye kaldırılmasıyla birlikte İstanbul'da olduğum her günü hastanede geçirdiğimi görmüş, okumuşsunuzdur."Hastane Günlükleri" adı altında oradan her gün yazılar kaleme aldım.Bunun dışında da dünyayla ilişkim tamamen kopmuş gibi oldu.Ve tabii size, Yeni Haller'in dinleyicilerine de hem bu yirmi günün hikayesini hem de biraz Sırrı Süreyya'yı anlatmak istedim.Biraz dertleşmiş olalım dedim.Artık hayat bize başka dert vermezse (vermesin lütfen) podcast'lere tam gaz devam!Bir de olur da "Hastane Günlükleri"ni okumak isterseniz diye, şuraya bir link bırakayım.
Özgür Özel, CHP'nin hafta sonu Mersin'de düzenlediği mitinginde esti gürledi: “Eğer Ekrem İmamoğlu'nun suçluluğuna millet ikna olursa, siyaseti ben bırakıyorum.” Biraz daha geniş alalım: “Buradan Sayın Erdoğan'a bütün milletin önünde bir büyük teklifte bulunuyorum ve siyaset tarihinin, siyasetimizin en büyük karşı karşıya gelmesini, düellosunu teklif ediyorum. Şunu yapacağız: Canlı yayında yargılama olacak.
Bu mektûb, molla Sâdık-ı Kâbilîye yazılmışdır. Kendini kavuşmuş sanan, bir şey elde edemez. Büyüklerin rûhlarından fâidelenmeğe aldanmamalıdır. Onlar, kendi üstâdının latîfeleridir:“İki mektûbunuz arka arkaya geldi. Birinci mektûb, kavuşduğunuzu, doyduğunuzu bildiriyordu. İkincisi, susuzluğunuzu, boşluğunuzu anlatıyordu. Allahü teâlâya hamd olsun! Çünki her işin sonuna bakılır. Kendini doymuş sanan, birşeye kavuşmamışdır. Kendini boş, uzak sanan, kavuşmuş demekdir. Size arka arkaya bildirmişdim ki, büyüklerin rûhlarının zâhir olmasına, onların yardım etmelerine, sakın aldanmamalıdır.O büyüklerin sûretleri, kendi üstâdınızın latîfeleridir. O şekillerde görünmekdedir. Tek bir yere bağlanmak şartdır. Çeşidli yerlere bağlanan, birşey kazanmaz, zarar eder. Size çok söylemişdim ki, sona çabuk kavuşmak için, işe, vazîfeye sıkı sarılmalıdır. Lâzım olan şeyleri bırakarak, lüzûmsuz şeylerle uğraşmak, akla uygun değildir. Fekat siz, kendi görüşünüze uyuyorsunuz. Söz dinlemiyorsunuz. Siz bilirsiniz! Habercinin vazîfesi ancak bildirmekdir.”149.Bu mektûb, yine molla Sâdık-ı Kâbilîye yazılmışdır. Allahü teâlâ herşeyi sebeble yaratmakda ise de, belli bir sebebe bağlanmak lâzım olmadığı bildirilmekdedir:“Kardeşim molla Muhammed Sâdık! Bütün varlığınızla sebeblere bağlandığınıza şaşılır. Sebebleri yaratan “teâlâ ve tekaddes”, herşeyi sebeblerle yaratmakda ise de, herşey için belli bir sebebe yapışmak doğru değildir.Mısra tercemesi: Bir kapı kapanırsa, üzülme ey gönül, başkası açılır!Bu kısa görüşlülük, çok uygunsuz kimselerde bulunur. Sizin gibilerde bu hâli görmek pek çirkindir. Biraz kendinize geliniz! Bu kötülüğün derecesini anlayınız! Hem müttekî olmak, hem de Allahü teâlânın sevmediği şeylerin peşinde koşmak, çok çirkin bir işdir. Bu çirkinliğin, sizin gözünüze güzel görünmesine pek şaşılır. Çok lâzım olan şeyleri, ihtiyâcı giderecek kadar elde etmek için çalışmalıdır. Bütün vaktleri oraya vermek ve bütün ömrü onun arkasında geçirmek, tâm bir ahmaklıkdır. Fırsatın kıymetini biliniz! Bu fırsatı, sonu gelmez, lüzûmsuz şeyleri elde etmek için kaçıranlara binlerle yazıklar olsun! Mektûblaşmamız lâzımdır. Habercinin vazîfesi, yalnız haber vermekdir. İnsanların dedi-kodularına aldırmayın! Buna üzülmeyiniz! Size sürmek istedikleri lekeler, sizde bulunmadığı için, üzülmeniz doğru değildir. Herkesin kötülediği bir kimsenin iyi olması, çok büyük se'âdetdir. Fekat, bunun aksi olursa, çok tehlükelidir. Vesselâm.”"İnsanlar için hak yolunu kapatan beş şey vardır:Cahillikten rahatsız olmamak, dünya hırsı, cimrilik, amelde riya, kendi fikrini beğenmek." Hz. Ali ra.Şeytan taşlamaktan tavaf yapamıyoruz! Başarı, en iyi intikamdır.Yiğit 1000 gün yaşar fırsat bir gün düşerKorkularının üstüne git! Agresif ol ve yüzleş onlarla. Sert saldır! Vücudunda bir yer tutulup ağrıdığında, masör kişi o bölgeye sert bir masaj yapar, ödeme dönüşmüş olan kas yapını yumuşatır ve ağrı biter.Hasan-ı Basrî "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin talebeleri, şeytanın vesvesesinden şikâyet ederek; "Yâ Şeyh! Şeytandan gâyet incindik. Hep bizi yaramaz işlere teşvik ediyor. "Elinize geçen dünyâyı sıkı tutun, size lâzım olacak." diyor ve bizi hayırdan alıkoyuyor." dediler.Hasan-ı Basrî hazretleri gülümseyerek buyurdu ki: "Şimdi buradaydı. O da sizden şikâyet eti. Dedi ki: "Şu Âdemoğullarına nasîhat eyle de benim hakkıma tamah etmesinler. Kendi haklarına râzı olsunlar. Hak teâlâ beni huzûrundan kovduğu zaman, dünyâyı ve Cehennem'i bana mülk kıldı. Cennet'i ve kanâati ise onlara verdi. Şimdi bunlar kendi haklarını bıraktılar benim mülküme tamah ediyorlar. Ben de onların îmânlarını almayınca dünyâyı kendilerine vermiyorum." dedi. Eğer şeytanın vesvesesinden emin olmak isterseniz, dünyâyı terk edin ve endişesini gönüllerinizden çıkarın."Bu nasîhatleri dinleyen talebeleri başlarını öne eğerek huzûrundan ayrıldılar.4 şeytanı tanımadan Allah dostu olamazsın. İblis, nefis, daha kötüsü kötü arkadaş, daha kötüsü kötü din adamı.Kol saatını dusurursen ne olur? Zamannn!
Biraz otobiyografik biraz kendimden ve biraz da hayattan bir şeyler anlattım bugün benim doğum günüm.23 Nisan benim doğum günüm olarak ve ulusal egemenlik ve Çocuk bayramı olarak hepimize kutlu olsun çok güzel zamanlarımız olsun diyerek bu podcast'i yayınlıyorum
Güncel dizi ve filmleri incelediğimiz Dollypop'un yeni bölümünde, 2 yıllık aranın ardından geri dönen The Last of Us'ın 2. sezon 1. bölümünü değerlendirdik!Tıpkı ilk sezonda yaptığımız gibi, oyunu oynayan ve oynamayan olarak iki farklı perspektiften ele aldığımız incelememizde; yeni sezonunun nasıl başladığından dizinin yaratıcılarının oldukça başarılı olsa bile birtakım eksikleri olan ilk sezondan nasıl dersler çıkardığına ve 2. sezonla birlikte hayatımıza giren karakterlerin nasıl tanıtıldığına dek pek çok konuyu ele aldık.Sizin bölüm görüşleriniz neler? Yorumlarınızı bekliyoruz. Dollypop ve Dollywood'u, Dollyworld YouTube kanalından da takip edebilirsiniz.
Yan masada birileri ilk bakışta hararetli gibi görünen bir meseleyi konuşuyor kendi aralarında. Dikkatli bakınca daha çok aralarından birinin konuştuğuna, diğerlerinin onu dinlediğine kani oluyorum. Biraz daha zaman geçince anlıyorum ki konuşanı dinleyen yok pek, herkes kendi zihninde başka şeylerle meşgul… Belki zamanı bölmüşler aralarında, önce biri alıyor konuşma sırasını, sonra sıradaki başka biri… Dinlemek zorunlu değil ama…
(Videoda adı geçen Sodaman ve Party Club oyunları GameDev.ist yayıncılık bünyesindedir.)İnsanın böyle bir yerde vicdan azabı çekmeden oyunlardan bahsetmesi güç. Ama yaşananları unutmadan, biraz nefes almak adına yayın programımıza kaldığımız yerden devam edelim. Hadi gelin, biraz konuşalım.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Günler su gibi akıp giderken zaman algımız neden değişiyor? Çocukken saatler geçmek bilmezken, yetişkinlikte yıllar göz açıp kapayıncaya kadar nasıl geçiyor? Bu bölümde, beynimizin zamanı nasıl algıladığını, yoğunluk, rutinler ve duyguların zaman hissimiz üzerindeki etkisini konuşuyoruz. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:22] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Berkin'le beraberiz. Nasılsın Berkin? Berkin: [0:31] İyiyim Emin. Sen nasılsın? İyi misin? Emin: [0:33] Ben de iyiyim. Teşekkür ederim. Heyecanlısın biraz. Berkin: [0:36] Sesim titriyor. Emin: [0:39] İlk bölüm de değil oysaki ama... Berkin: [0:40] Aynen. Yeni tanışıyoruz herhâlde. Onun verdiği bir heyecan. Berkin asker yolcusu! Emin: [0:46] Evet. Ufak bir telaş içerisindesin. Berkin: [0:48] Evet. Emin: [0:50] Açıklamak ister misin ne telaşı bu? Berkin: [0:52] Easy Turkish takipçileri bir süre benden uzak kalacak ama bunu çok bence hissetmeyecekler. Çünkü bu yayınlandığında ben zaten o uzak olduğum periyotta olacağım muhtemelen. Emin: [1:03] Evet. Berkin: [1:03] Askere gideceğim. Bedelli komando olarak. Çok güzel bir süreç beni bekliyor. Onun arefesindeyiz şu anda da. Bu podcast'ı dinlediğinizde bilin ki ben askerdeyim. Değil mi Emin? Emin: [1:16] Aynen öyle evet. Berkin: [1:18] O yüzden bunu dinlerken bana bir iyi dileklerinizi gönderirseniz sevinirim. Emin: [1:23] Evet bir Berkin için dua edelim bunu dinlediğiniz anda. Umarım her şey yolundadır diye. Berkin: [1:29] Aynen. Emin: [1:30] Evet bizde askerlik durumu birazcık değişik. Zorunlu askerlik var erkekler için. Bunu ya altı ay yapıyorsunuz minimum ya da ücretini ödeyip bir ay yapıyorsunuz. Ama her türlü yapıyorsunuz. Berkin: [1:43] Evet. Emin: [1:44] Berkin de bir ay olmayacak. Ama evet dediği gibi gerçekten eksikliğini hissetmeyecek yani takipçiler. Berkin: [1:51] Aynen aynen. Zaman çok mu hızlı geçiyor? Emin: [1:52] Evet biraz askerlikle de bence ilişkili bir konu çekeceğiz bugün. Zaman çok mu hızlı geçiyor diye. Bu konuyu sen buldun. Biraz gönderme mi var bu askerlik kavramına? Berkin: [2:04] Yok ya aslında tam olarak öyle değil. O askerlik kısmını sen yakaladın. O askerlikte zamanın geçme işinden şikâyetçi olduğun için muhtemelen. Benim son zamanlarda çok gündemimde olan bir şey bu. Zamanın aşırı hızlı akıp gitmesi. Çok yakın sandığımız olaylara bile bir bakıyorsun "Aa iki sene önceymiş." diyorsun. Bu konu benim son zamanlarda gündemimde ve biraz da canımı sıkan bir konu. Yani üzüldüğüm bir konu zamanın bu kadar hızlı geçmesi. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Bu epizodun qonağı ChatGPT! Suni intellektlə fəlsəfə haqqında danışdıq.
Podcastimizin 73. bölümünde başlığımız ‘'Ruhum Yoruldu, Biraz Dertleşelim mi?'' oldu umarız dinlerken keyif alırsınız.
18 MART VE MİLLİ RUH ! ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ'NİN 110. YILDÖNÜMÜ! Youtube kanalımızdan izleyin: https://youtu.be/bUILVU9sE1Qİlk paylaşım savaşı… 1914 kasım ayında Çanakkale'ye dayanmış İngiliz Fransız donanması… Osmanlı Almanya'yla aynı kanatta.. Alman komutanlar Osmanlı ordusunda.. Çanakkale cephesi komutanı Alman Liman Von Sanders Paşa ! 18 Martta 16 gemilik düşman filosu Boğazda ilerlemeye başlıyor.. Küçücük bir mayın gemisinin marifetiyle döşenen mayınlara çarpan üç düşman gemisi batıyor.. Top ateşi ile üç gemi daha haklanıyor. Ve düşman çekiliyor… Tüm bunlar 7-8 saat içinde oluyor.. Çanakkale geçilemiyor… Alman komutanların planları yüzünden büyük kayıplar verildi.. Allahtan yabancı komutanları dinlemeyecek güçte bir yarbay vardı… Burnunun dikine giden bu yarbay,Yarbay Mustafa Kemal, tarihe ‘mucize' olarak geçecek bir savunmaya imza attı. 33 yaşındaydı. Kendi kararlarıyla savaştı. MİLLİ ruh onun yanındaydı. 8,5 ay boyunca bir gün bile dinlenmeden hem dışardan hem içerden kuşatılmış bir ülkeye ZAFERİ tattırdı. Yedi düvelin ‘Mucize' diye adlandırdığı şey aslında MİLLİ RUHTU! Mustafa kemal o ruhu şöyle anlatmıştı: ‘Karşı siperler arasında mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak…ki muhakkak. Birinci siperdekiler hiçbiri kurtulmamacasına tümüyle düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor… Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir tereddüt bile göstermiyor…. Okuma bilenler ellerinde Kuranı Kerim cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelimeyi şahadet çekerek yürüyorlar.. Çanakkale muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur!' Batının emperyalist planları Asya'nın kilidini kırma umutları paramparçaydı.. Türk ruhunu kırmadıkça hedefe ulaşılmayacaktı.. Çünkü Türk, silahla değil ruhuyla savaşmıştı. Öyleyse O RUHU çökertmek şarttı. İşte 90 yıldır bunu başarmaya çalışıyorlar. Biraz yol aldılar. İçerde adamları var. Dışarıya bağlı iplerle yönetiliyor kuklalar. Ama son an geldiğinde bir kez daha şaşıracaklar! Çünkü bu milletin kanında Çanakkale var. Yüce ruhlu bu milletin fertleri, kendi varlığını tasfiye etmek isteyen ‘müttefik' güçlere, batılı çetelere NATO'ya, CIA'ya ve içerdeki işbirlikçilerine karşı kendini korumalılar!
Ben Peygamber (s.a.v.)'e “Bana bir tavsiyede bulununuz” diye rica edince. Peygamber (s.a.v.) bana ilk önce takvayı tavsiye etti ve “Takva bütün işlerin temeli ve köküdür” buyurdu. Ben, “Biraz daha tavsiyede bulununuz” dedim. “Kur'an-ı Kerim'i okumaya ve Allâh'ı zikretmeye devam et. Zira bunlar dünyada nur göklerde (ahirette) bir azıktırlar.” Ben daha fazla tavsiye etmesini isteyince buyurdular ki, “Fazla gülmekten sakın. Çünkü ondan dolayı kalp ölür ve yüzün nuru gider (yani insanın iç ve dışının her ikisine de zarar verir).” Ben daha fazla tavsiye istedim. Buyurdular ki, “Cihada ihtimam et. Çünkü ümmetimin ruhbanlığı budur. (Ruhban, önceki ümmetlerde dünyadan tamamen ilgisini kesip, yalnız Allâhü Teâlâ'ya ibadet eden kişiye denir)” Ben daha fazla tavsiye istedim. Buyurdular ki, “Fakir ve yoksullarla içli dışlı ol, onları dost edin, onlarla berâber otur.” Ben daha fazla tavsiye istedim. Buyurdular ki, “Devamlı senden aşağıdakilere bak (Ta ki şükür etmeye alışasın). Kendinden yukarıdakilere bakma. Yoksa Allâh korusun Allâhü Tealâ'nın sana vermiş olduğu nimetleri küçük görmeye başlarsın.” Ben daha fazla tavsiye isteyince, buyurdular ki, “Kendi ayıpların seni, başkalarını ayıplamaktan alıkoysun. Ve onların hatalarını araştırmaya çalışma, çünkü sen de hatalara müptelâsın. Kendinde olan hatadan habersiz kalarak onu başkalarında araman ve işlediğin kusurların aynısını onlarda yakalamaya çalışman sana kusur olarak yeter.” Sonra Peygamber (s.a.v.) elini şefkatle göğsüme vurarak şöyle buyurdu: “Ebû Zer! Tedbir gibi akılılık yoktur. (Allâh'ın) yasakladığı işlerden sakınmak gibi takva yoktur. Güzel ahlaktan daha büyük bir şeref yoktur.” (Zekeriya Kandehlevi, Fezaili Amal, S,214-215)
Gecenin zifiri karanlığında ve alabildiğine sessiz halinde uzaktan gelen sesiyle davulcunun evin önünde zirveye çıkan gösterisi yavaş yavaş çekildikten sonra kimsede uykudan kaldırılmış olmanın mahmurluğu kalmazdı. Öyle nostaljiyle işim olmaz, eski Ramazanlar güzellemesi olarak almayın ama bu, saat alarmıyla kaldırılmaktan çok farklı bir uyanıştı, kesin... Biraz sonra yiyeceğimiz sahurla birlikte çok zorlu bir oruç günü bizi bekleyecekti. Evde herkes oruç tutardı, bütün bir ay. Tabii küçük çocuklar belli bir yaşa geldiği andan itibaren, onlar da başta tekne orucuyla başladıkları oruca çok erken yaşta tamamen katılırlardı.
Hâkk Teâlâ'dan emir gelince Allâh Resûlü (s.a.v.), Hz. Ali (r.a.) ve Hz. Ebûbekir (r.a.) ile berâber Ukaz panayırında Arap kabilelerine Allâhü Teâlâ'nın birliğini ve kendi risâletini anlatmak üzere yola çıktı. Lanetli Ebû Leheb, Allâh Resûlü (s.a.v.)'in Ukaz panayırına gittiğini duyunca erkenden pazara gitti. Resûlullâh (s.a.v.)'i bekledi. Allâh Resûlü (s.a.v.) panayıra geldi ve risâletini anlatmaya başladı. “Ben size Allâh tarafından gönderilmiş bir peygamberim. “Lâ ilâhe illallâh Muhammedün Resûlullâh” deyiniz” dedi. Lanetli Ebû Leheb, “O'na kesinlikle inanmayın. Peygamber olduğunu kâbul etmeyin, gelip kavminiz arasına girmesine izin vermeyin” diyerek panayır için gelen Arapları kışkırttı ve Allâh Resûlü (s.a.v.)'i taşlattı. Hz. Ebûbekir (r.a.), Allâh Resûlü (s.a.v.)'i korumaya çalışırken kendisi de yaralandı. Taşlardan birkaç tanesi de Allâh Resûlü (s.a.v.)'e isabet etmiş ve yaralanmıştı. Mübarek bedeninden kanlar akıyordu. Hz. Ali (r.a.)'ın elbisesi de kana bulanmıştı. Hz. Ebûbekir (r.a.), Resûlullâh (s.a.v)'i o kalabalıktan çıkarttı. Biraz uzaklaştıktan sonra Allâh Resûlü (s.a.v.) devesinden indi. Mübârek eliyle Hz. Ebûbekir (r.a.)'in yaralarını sardı. Sonra elini bedeni üzerine koydu. Hz. Ebûbekir (r.a.)'in ağrıları o anda geçiverdi ve Mekke'ye döndüler. Yolda gelirken; Allâh Resûlü (s.a.v.), Hz. Ebûbekir (r.a.)'a; “Ey Atîk! Git bu gece dinlen. İnşaallâh yarın tekrar gidelim. Kendimizi Arap kabilelerine tanıtalım. Allâhü Teâlâ ne yazmışsa onu görürüz” dedi. Hz. Ebûbekir (r.a.); “Başım üzerine! Ey Allâh'ın Resûlü” dedi. Ümmü Rammân: “Ey Ebûbekir! Tekrar gidersen dünkünden daha beter ederler” dedi. Hz. Sıddîk (r.a.): “Ey Ümmü Rammân! Resûl yoluna kurban olmayan can, can mıdır? Benim cismim, canım, oğlum, kızım O (s.a.v.)'e feda olsun” dedi ve sonraki gün tekrar gittiler. (Erzurumlu Mustafa Darir, Siyer-i Nebi,c.2,s.85-88)
Yaxşısı azadə həyatAy brat, ay brat!
İkisi biraraya gelince sanki nükleer bir reaksiyon çıkıyor ortaya: LGS ve Ergenlik… Ortaya çıkan çelişik, gergin durumlarda kimsenin tek başına suçu, sorumluluğu yok… Ancak Ergenlik çağında bir çocuğunuz varsa ve o da LGS'ye hazırlanıyorsa hayat sizi de sınıyor demektir… Bu durumdan sıfır hata ile çıkan ebeveynlere rastlamanız zordur… Biraz da bu nedenle son dönemde hayli ilginç konulara el atan düşünce kuruluşu Enstitü Sosyal'in 7 Mart'taki etkinliği aşırı derecede ilgimi çekti…
Bu mektûb, Muhammed Ma'sûm-i Kâbilîye yazılmışdır. Sevenlerin sıkıntılara, üzüntülere dayanmaları lâzım geldiği bildirilmekdedir:“Fakîrleri seven kardeşim! Kalbinde sevgi taşıyanların sıkıntı ve üzüntü çekmeleri lâzımdır. Dervîşliği seçenlerin dertlere, sıkıntılara alışması lâzımdır.Fârisî beyt tercemesi: Seni sevmek, dert ve gam tatmak içindir, Yoksa, râhat etdirecek şeyler çokdur.Sevgili, sevenin çok üzülmesini ister. Böylece, kendinden başkasından büsbütün soğumasını, kesilmesini bekler. Sevenin râhatlığı, râhatsızlıkdadır. Âşıka en tatlı gelen şey, sevgili için yanmakdır. Sükûnet bulması çırpınmakdadır. Râhatı, yaralı olmakdadır. Bu yolda istirâhat aramak, kendini sıkıntıya atmakdır. Bütün varlığını sevgiliye vermek, ondan gelen herşeyi seve seve kapmak acısını, ekşisini, kaşları çatmadan almak lâzımdır. Aşk içinde yaşamak böyle olur. Elinizden geldiği kadar böyle olunuz! Yoksa, gevşeklik hâsıl olur. Sizin çalışmanız iyi idi. Bunun dahâ artmasını beklerken, azalıverdi. Fekat üzülmeyiniz. Eğer, kendinizi bu duraklamadan kurtarırsanız, eskisinden dahâ iyi olur. Sizi bu dağınıklığa sürükleyen şeylerin, toparlanmanıza da sebeb olacaklarını biliniz! Böylece, çalışmanız artar. Vesselâm.”146.“Oğlum Şerefeddîn Hüseynin mektûbu geldi. Allahü teâlâya hamd olsun ki, fakîrleri hâtırlamakla şereflenmekdesiniz. Aldığınız vazîfeyi çok yaparak zemânlarınızı kıymetlendiriniz! Fırsatı elden kaçırmayınız. Geçici olan şânlar, şerefler sizi aldatmasın. Dünyâ lezzetleri, hakîkî lezzetlerden mahrûm etmesin.Fârisî beyt tercemesi:Sana söyliyeceğim hep şudur: Çocuksun, yol ise korkuludur.Allahü teâlâ, bir kulunu gençlikde tevbe etmeğe kavuşdurursa ve bu tevbesini bozmakdan korursa, ne büyük ni'met olur. Diyebilirim ki, bütün dünyâ ni'metleri ve lezzetleri, bu ni'metin yanında, büyük deniz yanındaki bir damla su gibidir. Çünki bu ni'met, insanı Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşdurur. Bu ise, dünyâ ve âhıret ni'metlerinin hepsinin üstündedir. Âl-i İmrân sûresinin onbeşinci ve Tevbe sûresinin yetmişüçüncü âyetinde meâlen, “Allah'ın râzı olması nimeti dahâ büyüktür” buyuruldu. Doğru yolda olanlara ve Muhammed Mustafâya “aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmâtü etemmühâ ve ekmelühâ” uymakla şereflenenlere selâm olsun!” RabbaniSahabîlerden biri şöyle dedi: Bir gün Peygamberimiz, aramızda gülüşürken çıkagelmişti. Bize, “Cehennem ardınızdayken nasıl gülersiniz? Vallahi, sizi gülerken görmemeliyim!" dedi ve yüzünü dönerek giti. Sanki başlarımıza birer kartal konmuş gibi olmuştuk. Fakat, az sonra yanımıza gelerek şu müjdeyi verdi: "Biraz önce Cebrail gelerek bana şöyle dedi. Yüce Allah buyuruyor ki: "Niçin kullarımın ümidini rahmetimden kesiyorsun? Kullarıma Benim affedici ve merhametli olduğumu, bunun yanında azabımın da ağır olduğunu bildir."ّدَاصرملابلّكَ برّنَ اBütün peygamberlerin ortak nasihati. Utanmadıktan sonra dilediğini yap.İyilikte kötülükte bulaşıcıdır."İnsanlar için hak yolunu kapatan beş şey vardır:Cahillikten rahatsız olmamak, dünya hırsı, cimrilik, amelde riya, kendi fikrini beğenmek." Hz. Ali ra.Bir vehabi yazdı sen ölünce cenaze namazına asla gelmicem. Hiç cevap vermem ama buna yazdım: Benim cenaze namazıma 1000 Peygamber gelecek, sen eksik kal nolur.“Güneşin Görevi Işık Saçmaktır! Yarasalar Rahatsız oluyor Diye, Güneş Bu Görevinden Vazgeçecek Değil Ya!” Şems-i TebriziŞeytan taşlamaktan tavaf yapamıyoruz!Başarı, en iyi intikamdır.Yiğit 1000 gün yaşar fırsat bir gün düşerBereket diye bişey var İslam'da. Kurtuluş savaşında Yunan nüfusu 10 milyon; Türkiye 10 milyon. Yıl 2025. Yunan yine 10 milyon; Türkiye 85 milyon.Korkularının üstüne git! Agresif ol ve yüzleş onlarla. Sert saldır! Vücudunda bir yer tutulup ağrıdığında, masör kişi o bölgeye sert bir masaj yapar, ödeme dönüşmüş olan kas yapını yumuşatır ve ağrı biter.Mülk Allahındır yazıyo apartmanda. Altında sahibinden satılık yazısı var!“Kendi ayıbı, insanların ayıbını görmekten alıkoyan kimseye müjdeler olsun." (Aclûnî, Keşfu'l-Hafa, II, 46)
Sovetlər dağıldı, biz hələ də varıq!
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümü dinlemeniz için ısrar ediyoruz, çünkü bölümün konusu ısrar! Emin ve Onur ısrarcılık hakkında kendi düşüncelerini ve tutumlarını paylaşırken bir yandan Türkiye'de nasıl bir ısrar kültürüyle karşılaşabileceğinize dair eğlenceli örneklere değiniyorlar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:24] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Onur'la beraberiz. Nasılsın Onur? Onur: [0:33] İyiyim Emin, sağ ol. Sen nasılsın? Emin: [0:35] Ben de iyiyim, teşekkür ederim. Bu bölümü çektiğimiz anda, şu anda benim bulunduğum yerde kar yağışı var. Yerler karlı, her yer bembeyaz. Sende durum nasıl? Onur: [0:45] Ah ya! Bizde yağmur yağıyor sadece. Yani kar, bir göstermelik yağdı geçen hafta ama bu tarafta şu anda kar yok. Ama hafta sonu bekleniyor. İnşallah diyelim. Çünkü ben biliyorsun kışı seven bir insanım, karı seven bir insanım. Emin: [1:01] Evet. Onur: [1:01] Bursa da geçen sene hiç kar görmedi. İki senedir hasretiz. Emin: [1:05] Evet İstanbul da geçen sene kar görmedi. Bu arada İstanbul'un merkezi hâlâ karlı değil. Gerçekten çok keskin bir geçiş yaşıyorum ben işten eve, evden işe giderken. Bir anda yolun tam belli bir noktasından itibaren yağmura dönüyor. Bu tarafa geliyorum kara dönüyor. Onur: [1:23] Oyunlarda şey olur ya... Hani yeni bölgeye geçersin, yükleme ekranı çıkar falan... Emin: [1:27] Gerçekten birebir aynısını yaşıyorum yani. Onur: [1:31] Güzel ama ya. Emin: [1:33] Evet karın mutlulukla bir alakası var kesinlikle. Onur: [1:36] Bence de. Bilmiyorum, huzur çöküyor insana ya birazcık bence. Emin: [1:40] Evet kesinlikle. Ne kadar ısrarcıyız? Emin: [1:42] Evet, bugünkü bölümümüzün konusuyla devam edelim Onur. Ne hakkında konuşacağız bugün? Onur: [1:47] Bugün sana çok ısrar ettim bu konuyu konuşalım diye. Sen çok direndin ama konumuz da ısrar olacak. Israr hakkında konuşacağız. Yani ısrar nasıl bir şey? Tutumumuz nasıl? Israra karşı yaklaşımımız. İyi bir şey mi? Kötü bir şey mi? Bunları ele alacağız. Biraz hani Türk kültüründe de çok şeyi olan, yaygınlığı olan bir şey. Bunlara değineceğiz. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
30'lu yaşlar gerçekten “kriz” mi, yoksa yeni bir başlangıç mı? Bu bölümde Emin ve Emine, yaş alma sürecini ve 30'lu yaşların getirdiği hislerden bahsediyor. Geç kalmışlık duygusu, toplumdan gelen baskılar, hayallerin ve gerçeklerin karşılaşma(ma)sı... Emin, 30'a bir adım kala neler hissettiğini paylaşırken, Emine bu sürecin içinden geçmiş biri olarak yaşadığı deneyimleri anlatıyor. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:25] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Emine ablamla beraberiz. Nasılsın Emine abla? Emine: [0:35] İyiyim Emin. Sen nasılsın? Emin: [0:36] Ben de iyiyim. Teşekkür ederim. 2025'e girmemizle beraber ben 30. yaşımdan gün almaya başladım resmî olarak. Sen zaten çoktan geçmiştin. Emine: [0:48] Sağ ol. Emin: [0:49] Sen geçeli bayağı bir oluyordu yani. Emine: [0:51] Bayağı. Yok canım şunun şurasında iki senecik... Emin: [0:55] İki sene! Yok artık. Emine: [0:57] Ne? Ben 32'ye yeni girdim ya Allah Allah. Emin: [1:00] Aramızda dört yaş var ama ben 30'dan gün alıyorum. Sen 30'a yeni girmişsin. Emine: [1:04] Aramızda bir kere 3.5 yaş var. Hatta 3 yaş diyebiliriz yani. 3.3. Lütfen ayların çok önemi var benim için. Emin: [1:14] Biraz benim üzerime 30'lu yaşların baskısı gelmeye başladı. (Öyle mi?) Aynen. Bana bir anlatır mısın bu baskı nasıl bir şey? Nasıl başa çıkılıyor bununla? Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde, bizi nelerin güldürdüğünü keşfe çıkıyoruz. İnternetin komediye etkisinden küfürün komiklikteki rolüne, yerli ve yabancı komedilerin karşılaştırılmasından günlük hayattaki mizaha kadar geniş bir yelpazede sohbet ediyoruz. Komediye dair düşündüren, eğlendiren ve bazen de şaşırtan tespitler yapıyoruz! Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:26] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Berkin'le beraberiz. Nasılsın Berkin? Berkin: [0:35] İyiyim Emin. Teşekkür ediyorum. Bir tık yorgunum. Sen nasılsın? Emin: [0:39] Ben de iyiyim. Yorgunluğunu tahmin edebiliyorum. Uzun bir süredir yoktun. Berkin: [0:43] Aynen. Emin: [0:44] Ne yaptın? Nerelerdeydin? Berkin: [0:45] Yokluğumu seyirciler çok hissetmiş midir sence? Emin: [0:48] Seyircilere çok çaktırmadık bence. Berkin: [0:50] Değil mi? Belki bir, iki podcast eksiktir böyle. Arada mesafe vardır. Onun dışında çok hissettiklerini düşünmüyorum. Yurt dışındaydım. Avrupa'daydım. Birkaç farklı ülkede yaklaşık otuz gündür... Benim için ilk kez bu kadar uzun bir yurt dışı seyahat serüvenim oldu. O yüzden biraz yorgunum. Emin: [1:09] Evet gerçekten uzun bir süre. Berkin: [1:10] Evet. Ya böyle çok tabii sürekli geze geze, yorucu bir 'gezgin' minvalinde bir şeyim olmadı ama... İnsan yattığı yeri özlüyor yani. İşin özü o bence. Emin: [1:23] Evet gerçekten öyle. Yani senin bundaki tecrüben neydi? Ülkenin gündemi de malum birazcık hızlı bir şekilde değişiyor. Berkin: [1:31] Ya tabii. Orada açıkçası Türkiye gündemini çok fazla takip etmedim. Yani o biraz bence akıl sağlığı sağladı bana. Biraz kafa sağlığımı toparlamış olabilir. Gelir gelmez ama bakıyorum yine bir sürü... Bir şeyler değişiyor. Olaylar oluyor vesaire... Kimi üzücü, kimi hoş. Yani ama bunda bir yabancılık çekmedim mesela. Emin: [1:54] O kadar uzun süre gitmedin. Berkin: [1:56] Aynen. Bir ay etkilememiş beni çok fazla. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde Emin ve Feyza, hepimizi çocukluk yıllarına götürüyor! Mahallede oynanan unutulmaz sokak oyunları, kahkaha dolu anılar ve eski günlerin sıcak sohbeti sizi bekliyor. Yakantop, saklambaç, körebe… Siz en çok hangisini severdiniz? Geçmişin o güzel günlerini birlikte hatırlamak için bu bölümü kaçırmayın! Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:24] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Feyza ile beraberiz. Nasılsın Feyza? Feyza: [0:34] Merhaba Emin. Biraz hastayım. Belki sesimden de anlaşılıyordur. Ama iyiyim. Sen nasılsın? Emin: [0:40] Ben de iyiyim. Teşekkür ederim. Geçmiş olsun. Neyin var? Feyza: [0:43] Galiba soğuk aldım bilmiyorum. Ben yurt dışındaydım yakın zamanda. Dönünce, hemen, döner dönmez hasta oldum. Herhâlde mevsim değişikliği mi artık... Hava değişikliği mi? Herkes öyle diyor. Hava değişikliği diyor. Ben de ona inandım herhâlde öyledir. Emin: [0:56] Orada mı hava soğuktu burada mı hava soğuktu? Feyza: [0:59] Orada hava çok soğuktu. Biraz zaten orada boğazımda bir şeyler hissetmeye başlamıştım. Allah'tan burada evimde oldum yani hasta. Daha güvenli bir alanda. Emin: [1:08] Evet yurt dışında hasta olmak biraz tatsız oluyor gerçekten. Feyza: [1:12] Evet ya. Evet. Emin: [1:14] Her ne kadar... Yani aslında bir şey olmasa da insan evinin konforunda bir hastalık geçirmeyi tercih eder herhâlde. Tabii hiç hasta olmak istemez insan ama olacaksa eğer evinin konforunda olmayı tercih eder yani. Feyza: [1:25] Aynen öyle. Bir de yazık yani kaç günlüğüne gidiyorum zaten... Can sıkıcı olur gerçekten. Emin: [1:31] Evet, geçmiş olsun diyelim o zaman. Feyza: [1:33] Sağ ol, sağ ol. Emin: [1:34] Bugünkü bölümümüzün konusu senden geldi. Biraz bahsetmek ister misin bugünkü bölümümüzde neler hakkında konuşacağız? Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Bəs küçəmizi kim süpürəcək?
Ülker'in katkılarıyla hazırlanan Socrates FC'de bu hafta İnan Özdemir, İlhan Özgen ve Atahan Altınordu sizlerle... İlhan ve Atahan'ın rockstar yıllarına saygı duruşuyla açtığımız bölümde ilk olarak bize klasikleşmiş şarkıları öğreten önemli filmlerden ve evladımıza miras bırakacağımız müzik arşivlerinden söz ederek futbol muhabbetini elimizden geldiğince erteliyoruz. Biraz da futbol dedikten sonra Atahan, mevcut düzendeki Süper Lig izleme ve konuşma iştahından şikayetlerini dile getiriyor ve Avrupa'ya yelken açıyoruz. Çizi Çıtır'la Haftanın Olayı'nda İspanya'ya gidiyor, önce Bellingham'ın asistini gole çeviren Arda Güler'e, sonra Atletico Madrid-Sevilla maçına göz atıyoruz. İspanya turumuzda ayrıca, Carlo Ancelotti'nin Madrid'deki geleceğini, bulunduğu ortamdaki baskının Arda'nın performansına etkisini, Diego Simeone'nin oğlu Giuliano Simeone'nin gelişimini, Zinedine Zidane'ın kariyer duraklarında üstlendiği rolleri ve Antoine Griezmann'ın yıldızlar arasındaki konumunu ele aldığımız konulardan birkaçı. Son olarak ülkemizde müzikte gelmiş geçmiş en büyük etki yaratan isimleri sıralayarak haftayı sonlandırıyoruz.
Ülker'in katkılarıyla hazırlanan Socrates FC'de bu hafta İnan Özdemir, İlhan Özgen ve Atahan Altınordu sizlerle...İlhan ve Atahan'ın rockstar yıllarına saygı duruşuyla açtığımız bölümde ilk olarak bize klasikleşmiş şarkıları öğreten önemli filmlerden ve evladımıza miras bırakacağımız müzik arşivlerinden söz ederek futbol muhabbetini elimizden geldiğince erteliyoruz.Biraz da futbol dedikten sonra Atahan, mevcut düzendeki Süper Lig izleme ve konuşma iştahından şikayetlerini dile getiriyor ve Avrupa'ya yelken açıyoruz. Çizi Çıtır'la Haftanın Olayı'nda İspanya'ya gidiyor, önce Bellingham'ın asistini gole çeviren Arda Güler'e, sonra Atletico Madrid-Sevilla maçına göz atıyoruz. İspanya turumuzda ayrıca, Carlo Ancelotti'nin Madrid'deki geleceğini, bulunduğu ortamdaki baskının Arda'nın performansına etkisini, Diego Simeone'nin oğlu Giuliano Simeone'nin gelişimini, Zinedine Zidane'ın kariyer duraklarında üstlendiği rolleri ve Antoine Griezmann'ın yıldızlar arasındaki konumunu ele aldığımız konulardan birkaçı.Son olarak ülkemizde müzikte gelmiş geçmiş en büyük etki yaratan isimleri sıralayarak haftayı sonlandırıyoruz.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Emin ve Emine, bu bölümde dünyanın en lezzetli mutfağını konuşuyorlar. Hangi mutfak mı? Tabii ki Türk mutfağı!
Marilyn Manson, Evan Rachel Wood ve Illma Gore aleyhine açtığı davadan çekildi, Tavşan İmparatorluğu 28. Tallinn Black Nights Film Festivali'nden iki büyük ödülle döndü. Bu bölüm OKEY hakkında reklam içermektedir. OKEY, 1 Aralık Dünya AIDS Günü kapsamında tabukamu'nun çevrimiçi eğitim serisine destek veriyor, “Kapsamlı Cinsellik Eğitimi”ni hayata geçirerek “Biraz da bunu konuşalım” diyor. tabukamu platformu üzerinden ücretsiz sunulan Kapsamlı Cinsellik Eğitimi'ne buradan ulaşabilirsiniz.
Ülker'in katkılarıyla hazırlanan Socrates FC'de bu hafta İnan Özdemir, İlhan Özgen ve Buğra Balaban sizlerle birlikte. Bu bölümün açılışını ofisteki dergi hazırlama heyecanı ve telaşıyla açıyoruz. Biraz dergi nostaljisi yaptıktan sonra geçtiğimiz haftaki en sevdiğimiz konsol oyunları takımları konusuna uzanıyor ve sizden gelen yanıtları konuşuyoruz. Adriano'nun 99 şut gücüne sahip olduğu PES 6, futbol oyunlarındaki Milan etkisi, İlhan Özgen'in devrimsel 2-6-2 dizilişi, Atahan'ın oyunlardaki hırsı ve Doğubank'tan alınan Playstation, bu kısımdaki başlıca konularımız arasında. Jake Paul ile Mike Tyson arasındaki maçı konuşup maça sallamamızın ardından Çizi Çıtır'la Haftanın Olayı'na geçiyoruz. Haftanın olayını konuşurken Atahan'ın baskınıyla karşı karşıya kalıyor, çiçeği burnunda baba Atahan'a oğlu Batu'yu soruyoruz. Sarıyer'in Altay karşısındaki 5-1'lik zaferi, Sarıyer'in liderliği, Türkiye-Galler maçı, Kerem Aktürkoğlu'nun kaçırdığı penaltı, İnan'ın Curry'ye serbest atış kaçırtması, Murat Kosova nostaljisi, Vincenzo Montella için yapılan ayrılık iddiaları ve Roma'nın teknik direktör harcamaları bu bölümü kaplıyor. İlhan Özgen'in çağrısı sonrası geri dönen Pitbull, Cristiano Ronaldo'nun sürpriz YouTube konuğu, uçakta okuduğu o kitap, “Hangisi Yanlış?” oyunu… Hepsi ve daha fazlası bu bölümde!
Ülker'in katkılarıyla hazırlanan Socrates FC'de bu hafta İnan Özdemir, İlhan Özgen ve Buğra Balaban sizlerle birlikte.Bu bölümün açılışını ofisteki dergi hazırlama heyecanı ve telaşıyla açıyoruz. Biraz dergi nostaljisi yaptıktan sonra geçtiğimiz haftaki en sevdiğimiz konsol oyunları takımları konusuna uzanıyor ve sizden gelen yanıtları konuşuyoruz.Adriano'nun 99 şut gücüne sahip olduğu PES 6, futbol oyunlarındaki Milan etkisi, İlhan Özgen'in devrimsel 2-6-2 dizilişi, Atahan'ın oyunlardaki hırsı ve Doğubank'tan alınan Playstation, bu kısımdaki başlıca konularımız arasında. Jake Paul ile Mike Tyson arasındaki maçı konuşup maça sallamamızın ardından Çizi Çıtır'la Haftanın Olayı'na geçiyoruz.Haftanın olayını konuşurken Atahan'ın baskınıyla karşı karşıya kalıyor, çiçeği burnunda baba Atahan'a oğlu Batu'yu soruyoruz. Sarıyer'in Altay karşısındaki 5-1'lik zaferi, Sarıyer'in liderliği, Türkiye-Galler maçı, Kerem Aktürkoğlu'nun kaçırdığı penaltı, İnan'ın Curry'ye serbest atış kaçırtması, Murat Kosova nostaljisi, Vincenzo Montella için yapılan ayrılık iddiaları ve Roma'nın teknik direktör harcamaları bu bölümü kaplıyor.İlhan Özgen'in çağrısı sonrası geri dönen Pitbull, Cristiano Ronaldo'nun sürpriz YouTube konuğu, uçakta okuduğu o kitap, “Hangisi Yanlış?” oyunu… Hepsi ve daha fazlası bu bölümde!
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde ekibimiz, kişinin kendi isteklerine ne kadar öncelik verebildiğini masaya yatırdı. Kendi isteklerimize öncelik vermiyorsak kiminkine veriyoruz? Cevabını Emin ve Berkin'den dinleyelim. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:26] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Bugünkü bölümümüzde Berkin'le beraberiz. Nasılsın Berkin? Berkin: [0:35] Ben iyiyim Emin. Sen nasılsın? Emin: [0:37] Ben de iyiyim. Biraz bir yorgunluk, kırgınlık var üzerimde, tam sebebini anlayamadığım ama, iyiyim yani genel olarak bir şeyim yok. Biraz sesim biraz farklı gibi. Berkin: [0:47] Evet. Girişten anlar bence izleyicilerimiz de. İlk "Herkese merhaba."dan anlaşılır diye düşünüyorum. Emin: [0:53] Aynen. Bilenler anlar bende bir sıkıntı olduğunu. Berkin: [0:57] Aynen. O tok, net ses tonun yoktu. Bir tık daha böyle şeydi yani... Kırgınlığı hissettiriyordu. Emin: [1:03] Evet. Enerjim tam yerinde. Aslında yerinde amaböyle bir sesimde falan bir gariplik var. Öksürüyorum. Tam anlayamadığım bir durum var. Berkin: [1:12] Evet. Her şey yolunda giderken böyle kenardan, kıyıdan çıkan o şeyler biraz can sıkıcı oluyor. Mide bulandırıyor diyelim. Sinek de küçüktür ama mide bulandırır misali. Emin: [1:22] Aynen öyle. Yainsan hayatında kendi hariç bir sürü şeye odaklanınca böyle oluyor. Aslında biraz bugünkü bölümümüzün konusu da bununla alakalı. Berkin: [1:33] Evet çok iyi bağladın gerçekten. "Geçmiş olsun."unu araya sıkıştırayım ben. Sonra konumuza devam edebiliriz. Emin: [1:41] Teşekkür ederim. Evet, bugünkü bölümümüzde aslında Türk toplumunun bence sıkıntılı olduğu bir durum, başkasına göre tabii ki başka bir durum olabilir bu. Benim de yaşadığım, muhtemelen senin de yaşadığın, muhtemelen Türkiye'deki herkesin yaşadığı: Kendi isteklerini çok arka plana atma durumu. Yaşıyor musun? Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Send us a textder ya Sinema Kulübü'nün 14üncü buluşmasında başrolünde Taron Egerton'ın oynadığı Jon Baird'in yönettiği 2023 yılı yapımı Tetris adlı filmi konuştuk.Film video oyunu tasarımcısı Henk Rogers'ın, 1984 yılında Tetris'in küresel haklarını güvence altına almaya çalışmasını anlatıyor. İşin sıradışı tarafı oyunu Sovyetler Birliği'nde bir programcının yapmış olması ve Rogers'ın Moskova'da entrikalarla dolu bir maceraya atılması.Buluşmamızda oyunlar hakkında epey konuştuk. Ben Game &Watch'ımı hatırladım Donkey Kong, 1982'de elimizden düşürmezdik. Bugün çocuklarımıza söyleniyoruz ama aradaki ilerleme farkını düşününce onların bağımlılık seviyesine veya direnme zayıflığına şaşırmamak lazım.Oyun çok önemli bir olgu insanın hayatının her anında. 37inci bölümde Yeşim Kunter ile Oyun Oynamanın Gücü'nü ve 144üncü bölümde Ulaş Karademir ile Oyun Girişimciliği'ni konuşmuştuk, hararetle tavsiye ediyorum dinlemenizi.Tetris'in büyük başarısı basitliğinde, daha doğrusu mantığının basitliğinde. Oyun tek planda oynanıyor. Son birkaç yılda ise aynı tarzda yeni bir oyun yaklaşımıyla tanıştık. Günde bir oyun. NewYork Times'ın satın aldığı Wordle gibi, veya Linkedin'in bir süre önce sunduğu Queens gibi.Bunların ortak özelliği olarak farklı beceri seviyesindeki oyuncuları kendisine çekebilmesini, bir sohbete yol açmasını ve günde bir oyun gibi makul bir dozda uzun dönemli değer sunmasını sayabiliriz. Açıkçası insan doğasına daha yatkın buluyorum bu oyunları, umarım endüstri de kullanıcılar da buna uyanır, hatta sosyal medya da böyle bir şeye evrilir, sonsuzluk havuzları denen uyuşturucudan elbirliği ile kurtuluruz.Ben filmle 2001-2003 yıllarında Moskova'da yaşamış biri olarak da ayrı bir bağ kurdum, filmi o gözle de izledim, bölüm içindeki yorumlarımda bulabilirsiniz. Biraz kısa bir bölüm olacak zira çok fazla film dışına da çıktı sohbetimiz.Bu bölümde sözlerine yer verdiğim arkadaşlarım (02:31) Meral Kuzu, (05:01) Mete Yurtsever, (08:38) Seda Diril Boyraz ve (11:25) Mürsel Çavuş.Support the show
Bugün hep beraber tükenmişlik sendromunun inine giriyor, düşmanımızı yakından tanıyoruz. Sonra da hep birlikte bu buna nasıl çözüm bulabiliriz, tükenmişlik sendromundan nasıl çıkarız, nasıl daha iyi hissederiz sorularına cevaplar arıyoruz.Bahsi geçen kitap: Tersine Düşünmek - Berthold Gunster------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Podbee50 kodumuzla Hiwell'de ilk seansınızda geçerli %50 indirimi kullanmak için Hiwell'I şimdi indirin. 1400'ü aşkın uzman klinik psikolog arasından size en uygun olanlarla terapi yolculuğunuza kolaylıkla başlayın.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Nasıl Olunur'un bu bölümdeki konuğu, bu podcast serisinin ilk günlerinden bu yana konuk etmek istediğim biri; felsefeci, eğitimci Prof. Dr. İoanna Kuçuradi.Kuçuradi ile 1997'den bu yana yöneticiliğini yaptığı Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları ve Felsefesi Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde buluştuk."Ben hiçbir özel soruya yanıt vermem" dedi ilk, gülerek; şaşırdım... "Neleri özel sayıyoruz?":)!İoanna Hanım için "Kaç dil biliyorsunuz?" sorusu bile özel bir soru olabiliyor ama Alman felsefecileri, üniversite eğitiminin son yıllarında öğrendiği Almanca ile ana dillerinden okuması benim için önemli mesela… Ya da onu bu kadar sabırlı, çalışkan, sade, doğal yapan şeyleri merak ediyorum veyahut sergi açacak kadar kanaviçe işlemesi, havalimanlarının onun şiir okuma yeri olması ilgimi çekiyor... Biraz sordum:)Ama karşımda Türkiye'de felsefi düşüncenin yaygınlaşması ve insan hakları kavramının anlaşılıp savunulmasında önemli rol oynamış, Türkiye'nin felsefe alanında dünya çapında temsil edilmesini sağlamış bir isim var... Ana konumuz tabii ki felsefe idi.İoanna Kuçuradi ile onun çok önem verdiği 'değerler' kavramından insan haklarına, ilk isyanından insanların ayrılıklarına değil aynılıklarına dikkat kesilişine, çocuklar için felsefeden şiire pek çok konuda söz açtık. Dinleyiniz... Gazeteci#Journalist ~ #Art- #Food- #Travel lover ~ #EnthusiastBooks:
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümümüzde tam film tutkunlarına göre bir oyunla karşınızdayız. Onur filmlerden replikler söylüyor, Emin ve Feyza bu repliklerin hangi filmlere ait olduğunu tahmin etmeye çalışıyor. Bakalım kim kazanacak? Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:21] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin, bugünkü bölümümüzde Onur ve Feyza ile beraberiz. Feyza seninle başlayalım, nasılsın? Feyza: [0:33] İyiyim Emin, sen nasılsın? Emin: [0:35] Ben de iyiyim, teşekkür ederim. Onur sen? Onur: [0:37] Ben de iyiyim, sağ ol. Emin: [0:39] Biraz yorgun gibisiniz? (Yo.) Feyza: [0:41] Ya gün sonu artık böyle bir... Emin: [0:45] Ben yorgunum da o yüzden size de böyle bir gönderme yapayım dedim kendi üzerimden. Onur: [0:49] Yok ya ben bütün gün yattım. Hiç yorgun hissetmiyorum. Emin: [0:54] Abi şu an bir gün yatmaya o kadar ihtiyacım var ki... İnşallah hafta sonu. (İnşallah.) Onur: [0:59] Az kaldı. Sık dişini. Emin: [1:01] Az kaldı abi gerçekten. Bugün perşembe bu arada. Onur: [1:05] Evet. Emin: [1:07] Ama hafta sonunda sürekli bir şeyler çıkıyor illaki ya. (Değil mi?) Yetişkinlik böyle bir şey galiba. Onur: [1:13] Maalesef. Hep çocuk kalmalıydık değil mi? Emin: [1:16] Aynen. Çocuk taklidi yapsam yutarlar mı acaba? Feyza: [1:23] Yutarlar kesin. Bir dene bir gün. Videoya da çekersin olur mu bize de? Emin: [1:27] Size de atarım. Onur: [1:30] Cüsseden kurtaramayabilirsin Emin. Emin: [1:33] Böyle bir film var mı acaba, bununla alakalı? Benjamin Button. Onur: [1:37] Benjamin Button geliyor aklıma. Emin: [1:38] Aynen benim de aklıma o geliyor. Evet filmlerden bahsetmişken Onur, Evet. Bu bölümde bize neler hazırladın, filmlerle ilgili bir şeyler hazırladın diye kulağıma geldi ama. Onur: [1:48] Evet, sizi uyandırmak için güzel bir oyun hazırladım. Ben size film replikleri söyleyeceğim. Siz de bu filmin... Pardon. Bu repliğin hangi filme ait olduğunu söyleyeceksiniz. Böyle bir oyun oynayacağız. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Men-E-Men Stüdyo tarafından hazırlanan yüz yetmiş birinci bölüm sizlerle. Yaz aramızdan geri döndük ve yeni bölümümüzle altıncı sezonumuzu en sonunda başlatıyoruz. İlk bölüm olduğu için, biraz ağır takılmak istedik ve hemen popüler gündem konularına dalmadık. Biraz kendimizden bahsettik. Geçen yaz ne yaptık? Nasıl geçti? Enteresan bir şey oldu mu? Bunları düşünürken, bu yaz gittiğimiz konserlerden söz ettik. Ardından da gitmeyi istediğimiz ama maalesef bilet alma konusunda henüz bir başarı sağlayamadığımız konser serisinden konuştuk. Tabii ki Oasis'ten... Önümüzdeki yıl sınırlı sayıda konser için tekrar bir araya gelmeye karar verdiğini açıklayan Oasis grubu tüm dünyada müthiş bir heyecan yarattı. Çeşitli şehirlerde olacak bu konserlerden herhangi biri için yer bulmaya çalışırken ne kadar uğraştığımıza ve üstüne üstlük bu kadar çabaya rağmen başarı sağlayamadığımıza değindik. Son olarak 2024 yazı boyunca en çok hangi kitapların okunduğunu, raflarda, masalarda, şezlonglarda en çok hangi kitapları gördüğümüzü konuştuk
Hələ tezdir, toplum buna hazır deyil!
Mehmet Şimşek istifa etti mi? Kendisi bu iddiaları reddetti. Ancak soru şu: bu iddialar nereden ve neden türedi? Biraz sorup soruşturduktan sonra karşıma çıkan tabloyu sizlere de aktarmak istedim.Ben Ozan Gündoğdu, hazırsanız başlayalım.------- Podbee Sunar -------Hiwell'in klinik psikologlarıyla ücretsiz tanışma görüşmeleri yapmak ve terapi seanslarınızda pod10 koduyla %10 indirimden faydalanmak için linkten Hiwell indirin. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
ALEY Podcast'in heyecanla beklenen 2. sezon 6. bölümüyle karşınızdayız! Bu bölümde, Galatasaray'ın İsviçre'nin son sırasındaki takımı Young Boys'a karşı tarihi bir hezimetten kıl payı dönmesine rağmen maçı yine de 3-2 kaybetmesini, Türkiye ligindeki kart şikesinin perde arkasını, Ferdi Erenay Kadıoğlu'nun transfer sürecinin detaylarını, Göztepe maçındaki performansımızı, Ali Koç'a yapılan alçak saldırıyı ve Türkiye Cumhuriyeti kurumlarının Fenerbahçe'ye karşı takındığı skandal tutumun, Fenerbahçe'yi nasıl bir üst kimlik haline getirdiğini enine boyuna değerlendirdik. Spor ve siyaset dünyasından uzmanlarımız Tarık Yılmaz, Samet Tekin ve Burak Yılmaz, her zamanki gibi sizleri düşünme zahmetinden kurtarıp doğruları armut piş ağzıma düş misali ayağınıza kadar getirdi. İyi dinlemeler Aleyistler
Kısa Dalga'dan herkese merhaba… Demet Bilge Erkasap'ın gündemin öne çıkan gelişmelerinden derleyerek hazırlayıp sunduğu Kısa Dalga Bülten'e başlıyoruz... Kısa Dalga Daily'yi her akşam e-postadan okumak için tıklayın