Güncel siyaset üzerine yorum ve analizler
Siyaset zor zamanlarda cesaret gösterebilme işidir. Liderleri ortaya çıkartan bu zor zamanlarda yaptıkları ve yapmadıkları şeylerdir. Selahattin Demirtaş'ta eksik olan buydu.Ankara'daki siyasetçileri eleştirirken gösterdiği cesareti çözüm sürecini zehirlediklerini bildiği Kandil'deki aktörlere karşı gösteremedi. Hayal kırıklığını yaratan buydu.
ABD Başkanı Donald Trump, "Yüzyılın Anlaşması" adıyla "Ortadoğu Barış Planı" açıklıyor. Akıllara zarar bir durum. Neden? Çünkü Trump'ın Ortadoğu'daki sicili " barış planı" ilan etmeye müsait değil. Sadece Trump'ın değil, başında bulunduğu devletin de Ortadoğu'da ne itibarı ne inandırıcılığı kaldı.
Okuma tavsiyesi isteyenlere...İhsan Sabri Çağlayangil'in Anılarım kitabını okuyun derim. Hem bir döneme tanıklık etmek hem de birinci sınıf bir devlet adamı hangi kumaştan biçiliyor, görmek için.
Ahmet Davutoğlu partisini kurdu. Öyle anlaşılıyor ki bu partiyle Babacan partisinin kısa ve orta vadedeki ilk misyonu eski partileri AK Parti'ye ayar vermek olacak.
Yaşar Büyükanıt, üç kritik tarihte çok önemli kararlara imza attı. Ama üçünde de tam olarak neler yaşandığını kamuoyuyla paylaşmadı. Bu kararların Türkiye'ye ağır bedelleri oldu.
Fethullahçıları Kozmik Oda'ya sokan ne İlker Başbuğ'dur ne Tayyip Erdoğan'dır. 2002'den itibaren TSK ile hükümet arasındaki gerilimlerin yarattığı güven bunalımıdır. Acı olan iki taraftan da hiç kimsenin bu açık gerçeği itiraf etmeye yanaşmaması.
Ebubekir el Bağdadi'nin IŞİD örgütünün ortaya çıkartılışı son derece başarılı bir istihbarat operasyonuydu. Nitekim, Suriye’nin kuzeyinde ve Fırat’ın iki yakasında PKK koridorunun adım adım kurulmasında da, Suriye rejiminin devamlılığının sağlanmasında hayati işlev gördü. Bakın IŞİD, Suriye sahasında kimlerin ne işlerine yaradı.
KİTAP: Halil Paşa'nın hatıraları...Sadece bir kişiyi, bir askeri değil, bir dönemi anlatan o dönemin ruhunu veren bir hâtırat: "İttihat ve Terakki’den Cumhuriyete BİTMEYEN SAVAŞ". Kut zaferinin kumandanı, kendi kuşağının önde gelen liderlerinden Halil Paşa’nın anıları bugün bile bizlere çok şey anlatıyor
Türkiye ile Amerika arasında varılan “güvenli bölge” mutabakatı çöktü. Cumhurbaşkanı, “ Anlaşılan o ki, müttefikimiz bizim için değil, terör örgütü için güvenli bir bölge oluşturmanın peşinde. Bizim istediklerimizle onların kafalarındakinin aynı şey olmadığını attığımız her adımda görüyoruz.” diye
Amerika, son dönemde 2003 yılında başlayarak Ortadoğu'da büyük bir tahribat yarattı. Irak'ı bir yalan üzerinden işgal ettiler, yüzbinleri katledip milyonları mülteci durumuna düşürdü. Bu ülkeyi İran'a adeta gümüş tepside teslim etti.
Bugünkü tartışma önemli, ama sonucu belirleyecek kadar önemli değil. İnsanlar kararlarını zaten vermiş durumdalar, taraflardan biri diğerini ağır biçimde hırpalamadığı sürece de kararlarını değiştirmeyeceklerdir. Sonucu belirleyecek olan geçen seçimde sandığa gitmeyenler.
Cumhurbaşkanları hem anayasaya göre hem de toplum indinde ülkenin referans noktasıdır; öyle olmalıdır. Cumhurbaşkanının parti başkanlığını da üstlenmesi, hem bu referans noktasını yok ediyor, hem de cumhurbaşkanlığı makamını örseliyor. Beka kaygısının yaşandığı zamanlarda bu çok daha büyük bir sıkıntıya dönüşüyor.
Füze savunma sistemi Türkiye için 'acil ihtiyaç'tır; hem de bugün değil 20 yıldır giderilememiş bir acil ihtiyaç. Bu konu bir tercih değil, bir mecburiyettir.
Türkiye’nin kutuplaşma cenderesinden çıkmasının bir yolu da özeleştiriden geçiyor. Gelgelelim, Türkiye’nin son 20 yılında 'ben de şurada hata ettim' diyen bir Allah’ın kulu var mı?
31 Mart seçimlerine gidilirken Binali Yıldırım ismi bir imkân, bir avantajdı. 23 Haziran seçimine gidilirken artık öyle bir durum yok. Binali Bey’in avantajları dezavantaja Ekrem İmamoğlu’nun dezavantajları ise avantaja döndü.
Tayyip Erdoğan, belki bugün siyasetin gözleri körelten keskin rekabet ortamında fark edemiyor olabilir ama bu toz-duman dağıldığında, kendi mâzisiyle Ekrem İmamoğlu’nun bugünü arasındaki benzerlikleri mutlaka görecektir.