Podcasts about Ekrem

Ekrem İmamoğlu'na açılan "sahte diploma" davası, Silivri'deki Marmara Cezaevi'nde başladı. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya-Ukrayna müzakerelerinde bir duraklama yaşandığını belirtti.Bu bölüm ON Dijital Bankacılık hakkında reklam içermektedir. ON Dijital ile rahat bankacılık yurt dışı para transferi yaparken de sizinle. Türkiye'de ilk kez VISA ile ücretsiz yurt dışı para transferi ON'da sizi bekliyor. Ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Yabancı bir kadının ancak yüzüne ve iki eline bakılabilir. Bu da zaruretten dolayı caizdir.Şehvetsiz bir şekilde ve ihtiyaç olursa bakabilir. Bakmanın helal olması, şehvetin olmamasıyla kayıtlıdır. Şehvetle bakmak ise haramdır. Bu konuda Düru'l Muhtar sahibi “Bu hüküm eski zamana göredir.” buyurmuşlardır. Oysa zamanımızda erkeğin, genç kadına şehvetsiz iken bile bakmaması gerekir. Hicâb âyetinin gelmesinden sonra, günün birinde Nebi (s.a.v.)'in eşlerinden Ümmü Seleme ve Meymûne (r.anhüma) validelerimiz, Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz'in huzurunda oturuyorlardı.Ashâb (r.a.e.)'den gözleri görmeyen Abdullah b.Ümmi Mektûm (r.a.) hâne-i saadete çıkageldi. Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz, zevcelerine hitaben buyurdular ki: “Örtünüze bürününüz.” Validelerimiz (r.anhüma): “Ey Allâh'ın Resulü, o âmâ değil mi? Bizi görmez ve tanımaz” dediler. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Sizler de mi âmâsınız, siz onu görmüyor musunuz?” Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz'in zevcelerinin Ümmet-i Muhammed'in anneleri olduğu âyetle sâbit iken ve gelenin gözleri de âmâ bulunduğu halde böyle buyurulunca, tamamen yabana ve gözleri şehvetle dört açılmış erkeklerin nazarına kendini arzeden bir kadın için asla bir mazeret kâbul edilemez. Mü'min erkeklere söyle onlar gözlerini dahilde, hariçte, başkalarının evlerine girerken,çıkarken, otururken veya kalkarken her halde haramdan indirsinler; harama bakmaktan,ayıp bîr şey görmekten sakınsınlar da, kendileri için bakmak mubah olan şeylerden başkasına bakmasınlar ve ırzlarını zinadan muhafaza edip haramdan, başkalarının görmesinden saklasınlar, avret yerlerini iyice örtsünler, tâ ki orayı kimse göremesin. İşte bu; gözlerini kapamak, avretlerini örtüp kendilerini zinadan muhafaza etmek, onlar için daha temizdir. Şüphesiz ki Allâh (c.c.) ne yaparlarsa hakkıyla haberdârdır. (Nur s. 30)(İbn Abidin, Reddü'l Muhtar)

Türkiye'de ana muhalefet partisi CHP'ye baskı devam ediyor. CHP'nin İstanbul il yönetimi mahkeme kararı ile görevden alındı. Görevinden uzaklaştırılan Özgür Çelik'in yerine, aralarında Gürsel Tekin'in de bulunduğu heyet getirildi. Siyasi gözlemciler, bu kararla 15 Eylül'de görülecek CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'nın iptali istemiyle açılan davada CHP'ye kayyum atanma ihtimalinin yükseldiği görüşünde. Mart ayında CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu hapse atılmış, onlarca CHP'li belediye başkanı ve yönetici tutuklanmıştı. İktidar CHP'yi neden köşeye sıkıştırıyor? Türkiye tek partili bir rejime doğru mu gidiyor? İstanbul Barosu'ndan avukat Ahmet Ergin ile konuştuk. Mikrofonda Gökçe Göksu ve Eren M. Gencer var. Von Gökçe Göksu und Eren Mahir Gençer.

Resûl-i Ekrem (s.a.v.) hayatında nasıl ziyaret edilirdi ise ölümünde de aynı hürmetle ziyaret edilir. Hayatta olsa kendisine ne kadar yaklaşman icab ediyorsa, türbesine de o kadar yaklaş. Fazla sokulma. Hayatında iken huzurunda takınacağın edep ve terbiyeyi türbesinde de aynı şekilde muhafaza et. Duvarlara ve parmaklıklara sarılma, onları öpme. Zira bu gibi el etek öpmeler, duvar ve demire sarılmalar, yahudi ve nasrâni âdetidir. Bilmiş ol ki, O seni ve senin hâlini bilir. Getirmiş olduğun salat-ü selâm kendisine duyurulur.Cism-i şerifinin orada medfun bulunduğunu ve Allâh katındaki yüce mevkiini düşün. Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'den rivayet edilen bir hadiste: “Allâhü Teâlâ'nın kabrine bir melek müvekkel ettiğini ve getirilen salatü selâmı kendisine tebliğ ettiğini” haber vermiştir. Bu hadis kabrinin başında bulunmayıp dünyanın herhangi bir köşesinde bulunan müslümanın getirdiği salavat hakkındadır. O'na olan aşk ve şevkinden, memleketinden ayrılıp uzak mesafeleri katederek türbesinin başına gelenlerin salavatlarını öncelikle duyar. Sonra minberinin yanına gel ve Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in minberde Allâhü Teâlâ'ya ibâdeti teşvik eder şekilde hutbe irad etmekte olduğunu, muhacir ve ensarın, gözlerini oraya çevirerek dikkatle hutbeyi takip ettiklerini düşün ve kıyamet gününde Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'den ayrı kalmamayı, Allâhü Teâlâ'dan dile. İşte hacda kalbin vazifesi bunlardır.(İmâm Gazâlî, İhyâu Ulûmiddîn, c.3, s.768)

Ümmü Süleym (r.anhâ) şöyle dedi: “Bir gün Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in yanında bulunuyordum.Şöyle buyurdu: “Ey Ümmü Süleym! Müslüman bir anne-babanın üç çocuğu vefât ederse, Allâhü Teâlâ o çocuklara olan merhameti sebebiyle o anne babayı mutlaka cennete koyar. ”Bunun üzerine ben: “İki çocuğu vefât etse, yine cennete girerler mi?” diye sordum. “Evet, iki çocukları vefât etse yine cennete girerler.” Bu hadis-i şerifte, çocuğu ölen müslümanların gönül yaraları sarılmakta, acıları teskîn edilmektedir.Vaktiyle çocuğunu kaybeden böyle dertli bir baba, Ebû Hüreyre (r.a.) ile karşılaştı ve ondan, bu konuda Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'den duyduğu gönül ferahlatan bir müjde olup olmadığını sordu.O da Gönüller Sultanı (s.a.v.) Efendimiz'den duyduğu şu müjdeyi verdi: “Sizin çocuklarınız,cennette gönüllerince dolaşır, istedikleri saraya girip çıkarlar. O çocuklar âhirette anne ve babalarıyla karşılaşırlar, tıpkı benim senin şu elbisenin kenarından tuttuğum gibi onlar da anne ve babasının ellerinden tutarlar, Allâhü Teâlâ kendilerini hep berâber cennete koyuncaya kadar onların ellerini bırakmazlar. ”Anna babanın, kendilerinden önce âhirete gönderdikleri yavrular, orada anne ve babalarına sahip çıkacaklar ve onları cehennem ateşinden koruyacaklar. Çünkü Allâhü Teâlâ o küçük yavruları anne ve babalarından daha çok sevdiği için,onlara bu yetkiyi verecek, böylece hem onları,hem de anne ve babalarını sevindirecektir.Sultân-ı Enbiyâ (s.a.v.) Efendimiz bu müjdeyi önce üç yavrusunu âhirete yolcu edenler için vermiş, sonra iki çocuğu vefât edenlerin de bu güzellikten istifâde edeceklerini söylemiştir. Ancak bir çocuğunu âhirete şefâatçi olarak gönderenlerin de bu müjdeden nasiplenecekleri anlaşılmaktadır.Önemli olan, bu şuur ile onların acısına sabretmek ve bu sabırlarının mükâfatını Allâh (c.c.)'dan beklemektir.(İmâm Buhârî, Edebü'l-Müfred, c.1, s.187-189)

Bakara suresinin 62. ve Maide suresinin 69. ayeti kerimelerindeki Allâh'a (c.c) imân;meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ahirete imânı da kapsamaktadır. Nitekim “Her kim Allâh'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, muhakkak ki uzak bir sapıklıkla, sapıklığa düşmüştür.” (Nisa s. 136) buyurulmuştur.Eğer Allâh (c.c.)'a imân, gönderdiklerinin hepsine imânı kapsamasaydı bu ayetler arasında çelişki olmuş olurdu ki bu mümkün değildir.Sadece “La ilahe ilallâh” diyen kimse küfürden kurtulamadığı gibi, diğer peygamberleri tasdik ettiği halde “Muhammedün Resûlullâh” demeyen kimsede küfürden kurtulamaz. Zira Resul-i Ekrem (s.a.v)'in risaletini kâbul etmeyen kimse hakikatte “La ilahe ilallâh” kelimesinin manasına muhalefet etmiş olur. Çünkü kendisinden başka ilah olmadığını tasdik ettiği Allâhü Teâlâ'nın, son peygamber olarak gönderdiği ve kendisine imân ve itaat edilmesini emrettiği peygamberini inkâr etmektedir. Dolayısıyla Allâhü Teâlâ'nın gönderdiği peygambere itiraz, Allâh (c.c.)'a itirazdır. Bu meselede en çelişkili durum Müslüman olduğu halde Yahudi ve Hristiyanların imânlarının da Allâh indinde kâbul edilebileceğini ve onların da cennete gireceğini iddia edenlerin halidir. Esasen bu düşünce, bunu iddia eden kimse için islamın hak din oluşunda şüphe etmek, demektir. Zira; “Muhammedun Resûlullâh” demeyerek onun risaletini kâbul etmeyen bir kimse eğer doğru itikat üzere ise onu peygamber olarak tasdik edip ona ümmet olan hepimizin imânı batıl olur (neûzü billâh) ki bizler peygamber olmayan bir zatı peygamber ittihaz etmekle ebedi cehennemlik oluruz.(Asuman Karamustafaoğlu, Ehl-i Sünnet Akaidi, s.431)

Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Eğitimde Sürdürülebilirlik ve İnovasyon Derneği Başkanı Ekrem Yıldırım konuk oldu.

Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Eğitimde Sürdürülebilirlik ve İnovasyon Derneği Başkanı Ekrem Yıldırım konuk oldu.

In Part 2 of our latest episode in the special seriesproduced in partnership with the Journal of Democracy, Berk Esen turns to the other side of the equation: how Turkey's opposition is pushing back against an increasingly hegemonic regime. This episode builds on Part1, where we explored the regime's authoritarian escalation through thecourts, media, and economic coercion. Drawing on his co-authored piece with Şebnem Gümüşçü, “How to Fight Turkey's Authoritarian Turn” (Journal of Democracy, July 2025, Vol. 36, No. 3), Esen analyzes President RecepTayyip Erdoğan's recent attempts to court Kurdish voters through cross-party alliances and a renewed peace process. He discusses the main opposition party's efforts to sustain mass mobilization after its presidential candidate Ekremİmamoğlu's arrest, while navigating internal and strategic risks amid a judicial effort to reshape its leadership. Esen also reflects on what distinguishes Turkey from other authoritarian cases such as Venezuela, the resourcesand constraints shaping democratic resistance, and the key factors likely to determine the country's prospects for democratic renewal.

İmamoğlu liderliğindeki suç örgütünün sayıları 35'i geçen A takımındaki itirafçılara gözdağı vererek susturmak için bu kez yeni ve kanlı bir infaz için ‘kiralık katil' planını devreye sokarak itirafları ile suç örgütüne büyük darbe vuran itirafçı “Aziz İhsan Aktaş'ı susturun talimatının F.Keleş tarafından verildiği iddia edilmişti. Ekrem İmamoğlu liderliğindeki yolsuzluk çetesi soruşturmasında belediyeler üzerinden yolsuzluk ve rüşvet ağı deşifre olmaya devam ederken operasyonların başlangıcında, kritik isim olarak iş adamı Aziz İhsan Aktaş yer almıştı.

Allâhü Teâlâ şöyle buyuruyor: “Yemin ederim bu beldeye ki, sen de bu beldenin sakinisin.” (Beled s. 1-2) Endülüslü kırâat âlimi Mekkî bin Ebî Tâlib (r.âleyh)'den nakledildiğine göre bu ayetin anlamı şudur: “Sen içinde bulunmadıkça, yani sen hicretle birlikte içinden çıkıp gittikten sonra, ben bu beldeye yemin etmem.” Bazıları söz konusu ayetteki “Lâ uksimü” sözüne “uksimü” mânası vermiştir. Buna göre ayetin mânası: “Ey Peygamber! İçinde sen bulunduğunda, ben bu beldeye yemin ederim ki, sadece sana mahsus olmak üzere, sen bu beldeye istediğin gibi girmekte ve ihramlıların yapamayacağı şeyleri yapmakta serbestsin veya sen bu beldede her istediğini yapmakta serbestsin” demektir. Yine bu açıklamaları yapanlara göre, ayetteki “belde (beled)” kelimesiyle Mekke kastedilmiştir. Mekke, ilâhî feyiz ve bereketin indiği, insanların mânen temizlendiği mübârek bir yerdir. Allâhü Teâlâ orayı her türlü kötülükten korumuş, güvenli bir belde yapmıştır. Mekke'nin dokunulmazlığı konusunda Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cenâb-ı Hâkk şüphesiz Mekke'yi, gökleri ve yeri yarattığından beri haram kılmıştır. O, benden önce kimseye helâl olmadığı gibi, benden sonra da helâl olmayacaktır. Bana helâl edilmesi de günün bir vakti içindir. Sonra tekrar haram olması, kıyâmet gününe kadar devam etmek üzere avdet etmiştir.” Sûfî âlim Ebû Bekir el-Vâsıtî (r.âleyh) şöyle demiştir: “Ayetteki beldeden maksat Medine olup, sağlığında içinde yaşamak suretiyle kendisini şereflendirdiğin, ölümünden sonra da vücûdunla kendisini bereketlendirdiğin bu şehre senin için yemin ederim demektir. Ancak kendisine yemin edilen şehrin Mekke olması daha doğrudur. Çünkü Beled suresi Mekke'de nazil olmuştur. Ayetin devamında gelen: “Sen de bu beldenin sakinisin.” (Beled s. 2) ifâdesi oranın Mekke olduğunu göstermektedir.”(Kâdı İyâz, Şifâ-i Şerîf, c.1, s.108-109)Başka bir metin varsa düzenlemeye devam edebilirim!

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu: “Hatırla ki, o gün işin dehşetinden baldırların açılaca- ğı, kendilerinin secdeye davet edilecekleri bir gündür. Fakat buna güç yetiremeye- cektir.” (Kalem s. 4) Kâ'bu'l-Ahbar (r.a.) diyor ki: “Bu ayet ce- maattan geri kalanlar hakkında nâzil oldu.” Tâbiîn'in imamı Said b. Müseyyeb (r.a.) de: “Bu ayette işaret buyrulanlar “Haydin nama- za, yönelin felaha!” çağrısını duyup da icâbet etmeyen sıhhatli kimselerdir” demiştir. “Nefsim yed-i kudretinde olan Allâh'a yemin olsun ki, gönlümden şöyle geçiyor: Emredeyim, odun yığılsın. Sonra namaz için ezan okunmasını buyurayım da, biri- ne benim yerime cemaata imam olsun di- yeyim. Sonra kendim, cemaata gelmeyen bir takımları üzerine gideyim evlerini baş- larına yakıvereyim.” (Buhari ve Müslim) Tirmizî, İbn Abbas (r.a.)'den şöyle rivayet etmiştir: İbn Abbas (r.a.)'e: “Gündüz oruç tu- tan, gece ibadetle meşgul olan, fakat cema- atla namaz kılmayan ve cumaya gitmeyen bir adamın durumu nedir?” diye sorulunca İbn Abbas (r.a.); “O, o halde ölürse cehennemdedir” cevabını verir. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) buyurdu: “Her kim üç cumayı, ona ehemmiyet vermeyerek terkederse, Allâh (c.c.) onun kalbini mü- hürler.” (Ebû Dâvud) Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu: “Kim ki, bir mazereti ve zarureti olmaksızın cumayı terkederse, zabta geçen kaydın silinmedi- ği ve değiştirilmediği divanda, sicil defte- rinde münafık yazılıdır.”(İmam Zehebî, Büyük Günâhlar, s.229-230)

Peygamberler ve bâhusus Peygamberimiz (s.a.v.), ahdine ya‘nî verdigi söze son derece vefâkâr ve riâyetkâr idiler. Birkaç misâl: Ebû Râfi (r.a.), Kureyş tarafından Medîne'ye gönderilen bir köle idi. Medîne'de Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'i gördükten sonra O (s.a.v.)'e gönülden bağlanmış, müslümân olmuş ve Medîne'de kalmayı arzulamıştı. Nebi (s.a.v.): “Elçileri alıkoymak doğru değildir.Kalk Mekke'ye git. Oraya vardıktan sonra bize dönmek istersen gelebilirsin.” diyerek bu teklîfi reddetmislerdi. O da Mekke'ye dönmüs fakat bilâhare Medine'ye gelerek müslümânlara iltihâk etmisti. (Ebû Dâvud) Hudeybiye Sulhu'nun hükümlerinden biri Mekke'den Medine'ye gidecek her Mekkeli'yi Kureyş'e iâde etmekti. Tam bu şartın kabûlü anında Mekke'de müşrikler tarafından “müslümân oldu” diye zincirlere vurulan Ebû Cendel (r.a.) bir yolunu bulup kaçmış ve müslümânların yanına gelmişti. Bütün müslümânlar da manzaradan müteessir olmuslar ve Ebû Cendel (r.a.)'i iâde etmek istememişlerdi. Fakat Allâh'ın Resûlü (s.a.v.), o anda bile ahde vefânın en çetin örneğini göstererek Ebû Cendel (r.a.)'e: “Sabret, biz verdiğimiz sözden dönmeyiz. Cenâb-ı Hâkk sana bir çıkıs yolu te'min edecektir.” dedi.Peygamberimiz (s.a.v.), peygamberliğinden önce Abdullâh b. Ebû Amsâ ile ba‘zı ticarî isler görmüstü. Bir gün Resûl-i Ekrem (s.a.v.), bazı hesapları tesviye etmek için bu adamla bir yerde buluşmaya söz vermişlerdi. Abdullâh bu sözü hatırlayarak geldiğinde Resûlullâh (s.a.v.)'i hâlâ kendini bekler bir halde bulmuştu. Allâh'ın Resûlü (s.a.v.), Abdullâh'ı görünce: “Abdullâh! Üç gündür seni burada bekliyorum.” demekle yetinmiş, başka bir sey söylememişlerdi. (Ebû Dâvud)(Ömer Muhammed Öztürk, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in Yüce Ahlâkı, s.120)

Allâhü Teâlâ'nın şu ayetinin: “Andolsun Tevrat'tan sonra Zebur'da da yazmışızdır ki, arza ancak sâlih kullarım mirasçı olur” (Enbiyâ s. 106) tefsirinde, sâlih kullardan muradın beş vakit namazı câmide cemaatla kılan kimseler olduğu bildirilmiştir. Bir hadîs-i şerifte Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim ki evinde bol su ile gusleder, sonra Allâh'ın evlerinden (camilerden) birine, farzlardan bir farzı eda etmek için yürürse, attığı her adımdan biri bir hatâsını siler, yıkar; diğeri de kendisini bir derece yükseltir. Namaz kıldığı vakit, o namazgâhda bulunduğu sürece melekler devamlı olarak: “Ya Râb! O, orada kimseyi incitmediği ve konuşmadığı müddetçe ona mağfiret et” diye onun için istiğfar ederler.”Resûl-i Ekrem (s.a.v.): “Ey ashabım! sizlere, kendisiyle Allâh'ın hatâları sileceği ve sâyesinde yüce derecelere yükselteceği hayırları bildireyim mi?” buyurdu. Ashâb (r.a.e.): “Tabiî yâ Resûlallâh, bildir” dediler. Resûl-i Ekrem (s.a.v.): “Çok soğuklarda dahî abdesti mükemmel almak, adımları mescitlere doğru çoğaltmak, namazdan sonra diğer namaz vaktini beklemektir. İşte rağbet olunacak budur.”Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in cemaatten geri kalan bir takım adamlar hakkında şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: “Gönlüm öyle istedi ki, halka (cemaate) namaz kıldırmasını birine emredeyim de, sonra kendim cemaatten geri kalan adamlar üzerine gidip evlerini yakayım.” (Müslim) Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu: “Bir takımları ya cemaati terketmekten vazgeçerler, ya da Allâh kalbleri üzerine mühür basar da sonra gafillerden olurlar.” (Müslim)(İmam Zehebî, Büyük Günâhlar, s.229-233)

İtikad konusunda Ehl-i Sünnet mezhebine muhalif bulunmak büyük günâhların en büyüklerindendir. Ve hatta en basit ve önemsiz görülen bir itikadî meselede dahi muhalefet etmek, “dinde bid'at” olarak kâbul edilip, Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz tarafından her bid'atin dalâlet (sapıklık) olmasıyla sahibini cehennem ateşine sevk edeceği açıkça belirtilmiştir. Hz. Âişe (r.anhâ)'dan rivayet edildiğine göre, Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim bizim bu dinimizde ondan olmayan bir şey ortaya çıkarırsa, o şey kâbul edilmez.” Başka bir hadîs-i şerifte: “Her bid'at dalâlettir ve her bid'at ehli ateştedir.” buyurmuştur.Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, ileride ümmeti tarafından bir takım bid'atler ve sahih itikada muhalif mezhepler ihdas edileceği, ilahî vahiy ile malumu olmakla birlikte bu hususa asla rızası olmadığını beyan ve buna cür'et edenleri sapıklığa nisbet ile kötü sonlarını ilan buyurmuşlardır. Bu tip kimselerin çoğalarak büyük fitne ve fesada sebep olacaklarını bildirmiş ve hak üzere olanların alametlerini soranlara ise, bunların yalnız kendi yüce yolunu ve ashâb-ı kirâmın temiz akâidini tercih ve muhafaza edenler olduğunu açıklamak için şöyle buyurmuşlardır: “Benim ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan bir fırka cennette, yetmiş iki fırka ise ateştedir.” Sahâbîler (r.a.e.): “Yâ Resûlullâh (s.a.v.)! Cennette olan fırka kimlerdir?” diye sorunca; Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Benim ve ashâbımın yolunda olanlardır.” İnsanın selamet ve mutluluğu, dinde yeni şeyler çıkarmak ile değil, Efendimiz (s.a.v.)'in getirdiği şeriate uymak iledir, Bu hakikati öğrenmek ise ancak peygamberî yolu, yüce sünnetleri ve bunlara ait haber ve eserleri nakleden ashab ve tâbiîn-i kiram hazretlerinin bulundukları yol ve yaşantıyı hakkıyla bilmek ile mümkün olabilir.(Manastırlı İsmail Hakkı, Telhîsu'l-Kelâm fî Berâhîni Akâidi'l-İslam, s.243)

“Üç yetime el uzatan kimse, gecesini namaz kılarak, gündüzünü oruç tutarak geçiren ve gece gündüz kılıçla Allah (c.c.) yolunda cihad eden kimse gibidir. Şu iki parmağım nasıl birbirine eş ise, ben ile o kimse de cennette kardeşiz.” (Burada şehadet parmağı ile orta parmağını birbirine yapıştırmıştır.) (İbn Mâce)Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: “Kim yetim bir Müslüman çocuğun elinden tutup bakımını üzerine alırsa, affedilmesi mümkün olmayan bir günah işlemedikçe cennete girmesi kesindir.”Resûl-i Ekrem (s.a.v.) ayrıca şöyle buyurmuştur: “Kim sırf Allah (c.c.) rızası için bir yetimin başını okşarsa, Allah (c.c.) ona elini üzerinde gezdirdiği saçların sayısı kadar sevap yazar. Yanında barınan yetim bir erkek veya kız çocuğuna iyilik eden ile ben, şu iki parmağım gibi cennette birlikte oluruz.” (Ahmed İbn-i Hanbel)Resûlullâh (s.a.v.) buyuruyor ki: “En hayırlı Müslüman evi, içinde bulunan yetime iyi davranılan evdir. En fena Müslüman evi ise içinde bulunan yetime hor davranılan evdir.” (İbn Mâce)Hz. Ebu Hureyre (r.a.) rivayet eder: Peygamber (s.a.v.) Efendimiz buyuruyor ki: “Dul ve yetimlerin yardımına koşan kimse, Allah (c.c.) yolunda mücahid gibidir.”Cennete girebilmek şüphesiz büyük bir saadettir. Ondan da üstünü, cennette Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'e komşu olabilmektir. Cenneti yaratan ve oradaki üstün mevkiileri bazı iyilikleri yapanlara ayıran Allahü Teâlâ, sevgili Resûlü (s.a.v.)'e komşu olma bahtiyarlığını yetimleri koruyanlara lütfetmiştir.(Kalplerin Keşfi, s. 486-490)

İsmi Hz. Useyd b. el-Hudayr (r.a.), künyesi Ebû Yahya ve Ebû Atik'tir. Hz. Useyd b. el-Hudayr (r.a.) ilk Müslüman olanlardandır. Hz. Musab b. Umeyr (r.a.)'in vesilesiyle Hz. Sad b. Muaz (r.a.)'den önce müslüman olmuştur. Akâbe Biatı'na katılanlar arasındadır. İbn Sad (r.a.) şöyle demiştir: “Tam bir şeref sahibi idi. Resûlullâh (s.a.v.) onunla, Hz. Zeyd b. Harise (r.a.) arasında kardeşlik kurdu. Uhud savaşına katılmış, o gün yedi yara almıştı.Savaş dönüşü yaralarını tedavi etme fırsatı bulamadan Hamrâülesed Gazvesi'ne iştirak etmek üzere yeniden silâhlandı.” Uhud ve Tebük gazvelerinde Evs kabilesinin sancaktarı, Hendek Gazvesi'nde hendeği korumakla görevlendirilen 200 kişilik grubun kumandanıydı. Câhiliye döneminden beri olgunluğuyla tanındığı, okuma yazma bildiği, iyi bir okçu ve yüzücü olduğu için “Kâmil” unvanıyla tanınan Hz. Useyd b. el-Hudayr (r.a.), Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in kâtiplerinden ve zaman zaman danıştığı kişilerdendi. Aynı zamanda muallimlik de yapıyordu.Hz. Ebu Hureyre (r.a.)'dan rivayet ediliyor: “Resûlullâh (s.a.v.): “Useyd b. Hudayr ne iyi bir kimsedir” buyurdu. İbn İshak (r.a.) Hz. Aişe (r.anhâ)'dan rivayet ediyor: “Ensar'dan şu üç kimsenin fazîletine katılan başka bir kimse yoktur. Bunlar hepsi de Abduleşheloğullarından olan; Hz. Sa'd b. Muaz, Hz. Useyd b. Hudayr ve Hz. Abbad b. Bişr (r.a.e.)'dir.” Vakıdî (r.âleyh) rivayet ediyor: Hz. Talha b. Ubeydullah (r.a.) dedi ki: “Hz. Ebubekir (r.a.) Ensar'dan hiç kimseyi Hz. Useyd b. Hudayr (r.a.)'in önüne geçirmezdi.” Buhari, Hz. Useyd b. Hudayr (r.a.)'ın Hz. Ömer (r.a.) döneminde vefât ettiğine dair bir kıssa rivayet etmiştir.(İbnu Hacer el-Askalânî, el-İsabe (Seçkin Sahabeler), s.437)

Suriye'nin Süveyda kentinde sular durulmazken İsrail, Şam'da Başkanlık Sarayı ve Genelkurmay Başkanlığı binasını vurdu. Ekrem İmamoğlu, Akın Gürlek davasında hapis cezasına çarptırıldı.Bu bölüm EY hakkında reklam içermektedir. EY'ın küresel çapta düzenlediği EY Girişimci Kadın Liderler Programı, kadın girişimcilere işlerini büyütme ve uluslararası pazarlara açılma yolculuklarında rehberlik ve destek sağlıyor. Türkiye'de bu yıl dokuzuncusu düzenlenecek olan programa, 15 Ağustos'a kadar buradan başvuru yapabilirsiniz. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices

Șeful Partidului Popular Republican din care face parte İmamoğlu susține că rechizitoriul este gol și a făcut apel la difuzarea publică a procesului. Președintele Erdogan a declarat că nu are nimic împotrivă. Erdoğan susține difuzarea procesului lui İmamoğlu pe TRT (Televiziunea Publică din Turcia, n.r.,) este un titlu din DW în limba turcă. Președintele Turciei răspunde astfel unui apel făcut de Özgür Özel, șeful Partidului Popular Republican, de opoziție, formațiunea din care face parte primarul Istanbulului, Ekrem İmamoğlu arestat de mai multe luni. Într-o declarație făcută după ce l-a vizitat pe İmamoğlu, deținut în închisoarea Marmara din Silivri, în urmă cu aproximativ o lună, Özel a spus: „Un dosar gol, o minciună completă, un rechizitoriu care nu poate fi scris. Spunem asta clar. Haideți! Haideți! Fie ca atât acuzațiile, cât și răspunsurile să fie auzite pe TRT!” Răspunzând la întrebările jurnaliștilor, ministrul Justiției Yılmaz Tunç a declarat că nu este posibil din punct de vedere legal să se transmită în direct audierile, dar că Marea Adunare Națională a Turciei poate lua inițiativa în această chestiune. Prima audiere în dosarul împotriva lui Ekrem İmamoğlu, arestat în cadrul unei anchete de corupție și demis din funcție va avea loc pe 11 septembrie. Oficialul riscă o pedeapsă de până la 8 ani și 9 luni de închisoare. Întâlnire Armenia-Azerbaidjan în Emiratele Arabe Unite Prim-ministrul armean și președintele azer se întâlnesc astăzi,  10 iulie, la Abu Dhabi, relatează azatutyun.am, Europa Liberă în limba armeană. Întâlnirea are loc în cadrul negocierilor procesului de pace dintre Armenia și Azerbaidjan, mediat de Emiratele Arabe Unite. Tink Tankul american Carnegie a publicat și o propunere americană de deblocare a cordidorului care leagă Azerbaidjanul de Nahichevan, enclavă azeră la care se ajunge trecând prin teritoriul armean. Acest drum ar urma să fie administrat de o companie americană. La o reuniune a Cabinetului Prezidențial de la Casa Albă, secretarul de stat Marco Rubio, enumerând succesele diplomației americane din ultimele șase luni, și-a exprimat speranța că un acord de pace între Azerbaidjan și Armenia ar putea fi adăugat în curând la rezultatele înregistrate. Ce s-a întâmplat cu un cazac care spune că va fi război civil în Kazahstan și el va lupta cu rușii „Kostanai este teritoriu rusesc”: Opinie personală sau infracțiune? Titrează publicația azattyq.org care analizează cazul unui cetățean cazac din regiunea Kostanai, în nordul Kazakstanului. Unui interviu dat anul trecut unui canal ucrainean acesta spunea că Rusia va recupera respectivul teritoriu în zece ani și că „un război civil va izbucni în Kazahstan”.  Bărbatul susține că nu se consideră un patriot kazah, invocând creșterea naționalismului în țară și presiunea tot mai mare asupra vorbitorilor de limbă rusă. Potrivit acestuia, cazacii din nord sunt „rusificați” și nu se vor opune aderării la Rusia, în timp ce cei din sud „nu sunt cazaci adevărați”. Când a fost întrebat de ce parte ar lupta în caz de război, el a răspuns: „pentru Rusia”. În urma acestor remarci, Comitetul Național de Securitate a deschis o anchetă în temeiul articolului 174 din Codul Penal kazah, privind la incitarea la ură interetnică. Cu toate acestea, pe 18 martie 2025, cazul a fost clasat. Decizia a stârnit o dezbatere aprinsă. Unul dintre oficialii care și-au declarat nemulțumirea este ministrul adjunct de Interne. În Kazahstan, incitarea la ură  și apelurile la separatism se pedepsesc cu pedepse de până la 10 ani de închisoare.

CHP, Ekrem İmamoğlu ve diğer yöneticilerin tutukluluğunun 100. gününde Saraçhane'de miting düzenledi. İzmir'de düzenlenen operasyonda eski Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in de dahil olduğu 126 kişi gözaltına alındı. Bu bölüm Privia hakkında reklam içermektedir. İş Bankası Özel Bankacılık, güçlü finansal uzmanlığı ve özgün hizmetler yelpazesi ile sizin için tasarlanmış bir dünya sunuyor. Privia dünyasını ve sunulan benzersiz hizmetleri buradan inceleyebilirsiniz. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices

Die Massnahme sei eine Reaktion auf die deutschen Kontrollen an der Grenze. Das hat der polnische Regierungschef Donald Tusk bekannt gegeben. Der neue deutsche Innenminister hat nämlich kürzlich angeordnet, dass Asylsuchende nach Polen zurückgeschickt werden können. Weitere Themen: · Die grossen US-Banken schwimmen im Geld und schütten höhere Dividenden an ihre Aktionärinnen und Aktionäre aus. Das berichtet die britische «Financial Times». So kündigte Goldman Sachs eine Dividendenerhöhung um 33 Prozent an. Auch die Bank of America oder JP Morgan erhöhen ihre Dividenden. · Der Dalai Lama hat eine Antwort auf die Frage gegeben, auf die gerade Tibeterinnen und Tibeter schon lange gewartet haben: Wird es nach dem aktuellen Dalai Lama ein neues spirituelles Oberhaupt des tibetischen Buddhismus geben - oder endet die Institution Dalai Lama? In einer Botschaft hat er gesagt: «Ja, er werde wiedergeboren werden.» · In der Türkei geht die Regierung gegen das älteste Satiremagazin des Landes vor. «Leman» heisst das Magazin – und die Polizei hat mehrere Mitarbeitende festgenommen – unter anderem auch den Chefredaktor. Die Behörden werfen dem Magazin vor, eine Karikatur des Propheten Mohammed veröffentlicht zu haben. · Neben «Leman» macht die Regierung in der Türkei unter Präsident Erdogan weiter Druck auf kritische Stimmen im Land – zuletzt vermehrt auch auf die grösste Oppositionspartei CHP. In der Stadt Izmir – seit eh und je eine Hochburg der oppositionellen CHP – etwa sind über 120 Oppositionelle festgenommen worden und in Istanbul haben zehntausende Oppositionelle demonstriert. Sie forderten die Freilassung von Ekrem İmamoğlu – der Oppositionspolitiker und Istanbuler Bürgermeister ist vor 100 Tage verhaftet worden.

İsrail'in tahliye çağrıları sonrasında başlattığı hava saldırılarında İran Devlet Televizyonu IRIB de hedef alındı. Ekrem İmamoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'na yönelik sözlerine ilişkin davada ikinci kez hâkim karşısına çıktı. Bu bölüm Miele hakkında reklam içermektedir. Miele, Türkiye'de ilk kez çektiği reklam filminde, ünlü yönetmen Çağan Irmak ve başarılı oyuncu Tülin Özen'in performanslarıyla mutfakta geçen anları etkileyici bir hikayeye dönüştürüyor. Miele ile buradan tanışabilirsiniz. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices

Konuğumuz Serdar Soydan ile Reşad Ekrem Koçu'nun Bıçakçı Petri romanı üzerine konuşuyoruz. 

Türkiye'de, tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu'nun partisi CHP'ye yönelik operasyonlar ve baskılar artıyor. CHP, tarihinde görülmemiş şekilde sokakta muhalefet çalışmaları yürütse de, partili belediye başkanları ve çalışanlarına yönelik operasyonlar devam ediyor. Hem CHP Genel Başkanı Özgür Özel hem de partinin son kurultayı hakkında dava açıldı. Erkan Aslan, CHP'ye yönelik operasyonları ve partinin muhalefet çalışmalarındaki güncel durumu derledi. BirGün gazetesi Ankara Temsilcisi Nurcan Gökdemir ise COSMO Türkçe'de, Türkiye'deki siyasi krizi ve CHP'ye yönelik baskıyı değerlendirdi. Mikrofonda Aydın Işık var. Von Aydin Isik und Erkan Aslan.

Dema ku di sala 2023 de, 38mîn Kongereya CHP pêk hat, Ozgur Ozel, li hember Kemal Kiliçdaroglu bibû namzed û di gera duyemîn de bi dengên zêde bû serokê nû yê CHP. Lê di îdianameya ku li dijî CHP dibe doz, tê gotin ku Serokê nû yê CHP ji bo dengê zêde bi sedan delege bi pereyan qanii kirîye û sozên weke kar û şaredartî daye wan. Lê him Ozgur Ozel û him Ekrem Îmamoglu bi tundî li dijî van îdîayan derdikevin. Bêtir derbarê mirjar di raporta Hatice Kamer ji Amedê heye.

Turkish authorities are intensifying their crackdown on Istanbul's imprisoned mayor, Ekrem İmamoğlu. The move comes as İmamoğlu, despite his incarceration, remains President Recep Tayyip Erdoğan's principal political rival, with protests continuing over his arrest. On Wednesday, a suburb of Istanbul witnessed the latest demonstration in support of the city's detained mayor. Despite the protest taking place in a traditional electoral stronghold of President Erdoğan, tens of thousands attended.İmamoğlu masksIn a recent attempt to quell the unrest, Istanbul's governor's office issued a decree ordering the removal of all images, videos, and audio recordings of İmamoğlu from state buildings and public transport across the city. Within hours, social media was flooded with footage of people wearing İmamoğlu masks while riding public transport.Turkey's youth rise up over mayor's jailing and worsening economy“Up to 75% are against İmamoğlu's arrest, as the aversion to Erdoğan's attempt to sideline his opponent with foul play was widely distributed by all parties,” claimed political analyst Atilla Yeşilada of Global Source Partners, citing recent opinion polls.Yeşilada argues that the poll's findings underscore the opposition's success in winning over public opinion.“There is a strong reaction. This is not a temporary thing. It's a grievance that will be held and may impact the next election whenever they are held,” he added.Recent opinion polls also show İmamoğlu enjoying a double-digit lead over Erdoğan in a prospective presidential race, with a majority of respondents believing the corruption charges against the mayor are politically motivated—a claim the government denies.Erdogan's jailed rivalsPolitical analyst Sezin Öney of the independent Turkish news portal Politikyol suggests Erdoğan may have expected İmamoğlu to follow the same fate as other jailed rivals, whose influence faded once imprisoned. “The government is counting on the possibility that İmamoğlu is jailed, is out of sight, out of mind, and the presidency will have his ways,” explained Öney.Further arrests as Turkey cracks down on protests over jailed Istanbul mayorTurkish authorities have persistently sought to curtail İmamoğlu's presence on social media. His accounts on X (formerly Twitter) and Bluesky have been frozen following court rulings.The fate of opposition journalistsSimilar actions have been taken against opposition journalists and their supporters. “The operation goes deeper and deeper in recent months; it's just a very concerted policy to create a blackout in this vibrant society,” claimed Erol Önderoğlu, Istanbul representative of the Paris-based Reporters Without Borders.The legal crackdown on the Istanbul municipality continues, with further waves of arrests extending even to İmamoğlu's personal bodyguard. His party, the Republican People's Party (CHP), is also under investigation for alleged irregularities at its party congress.Analyst Öney predicts that further crackdowns are likely, given the potential implications for Erdoğan's political future. “I am sure this is being calculated and recalculated every day—whether it's beneficial to throw more cases at him (İmamoğlu), by weakening his party, the Republican People's Party, weakening him personally, or whatever is convenient. But the sky is the limit,” explained Öney.Nevertheless, each new crackdown appears only to fuel the momentum behind opposition protests, which continue to attract large crowds across the country—including in Erdoğan's own political bastions.Protest movementThe leader of the main opposition CHP, Özgür Özel, has earned praise for his energetic performances and has won over many former sceptics. However, analyst Yeşilada questions whether Özel can sustain the protest movement.“I feel in the summer months, it's very difficult to keep the momentum; the colleges are closed, and people are shuffling through the country, so if that (protests) is the only means of piling the pressure on Erdoğan, it's not going to work,” warned Yeşilada.Istanbul's mayorial elections mean more than just running the city Yeşilada believes the opposition leader must elevate his strategy. “Özel needs to find new tricks. It will take two things: A) hearing what the grassroots are saying, in particular the younger generation, and B) being able to reshuffle the party rank and file so true activists are promoted—so they can energise the base,” he added.In 2013, Erdoğan weathered a wave of mass protests which largely dissipated with the closing of universities and the arrival of the summer holidays. This year, he may again be relying on summer to quieten dissent. For the opposition, the challenge is to ensure that Erdoğan's summer is anything but peaceful.

Görevden alınan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Mart ayı ortasında tutuklanmasının ardından, İBB'ye yönelik beşinci dalga operasyonu kapsamında 47 kişi yolsuzluk iddiasıyla gözaltına alındı. BirGün gazetesi yayın koordinatörü İbrahim Varlı, podcast COSMO TÜRKÇE'de operasyonların amacını, CHP'nin protesto mitinglerini ve Türkiye'deki genel siyasi gerilimi değerlendirdi. Gazeteci Can Dündar, ülkedeki siyasi gidişatı ve AKP iktidarının stratejisini yorumladı. Mikrofonda Gökçe Göksu ve Serap Doğan var. Von Gökçe Göksu und Serap Doğan.

Silivri'deki Marmara Cezaevi‘nde bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun serbest bırakılması için CHP'nin ülke genelinde başlattığı mitinglerde bir sonraki durak Bursa oldu. Etkinliğe onbinlerce vatandaş katıldı, İmamoğlu'na özgürlük ve adalet talep etti. Gelen yasaklar sonrası şimdi CHP'nin gençleri de harekete geçti, “İmamoğlu Her Yerde” isimli kampanya başlattı. Bu eylemler ne getiriyor? CHP, halkı gerçekten arkasına alabiliyor mu? Yoksa Türkiye'deki baskı ortamı bu desteği zayıflatıyor mu? Gazeteci Rahmi Yıldırım değerlendirdi. Mikrofonda Ceyhun Kara ve Eren M. Gençer var. Von Ceyhun Kara und Eren Mahir Gençer.

This episode explores Turkey's evolving foreign policy under Recep Tayyip Erdoğan—from assertive moves in the Middle East to its complex ties with NATO and the EU. Is Ankara driven by neo-Ottoman ambition or pragmatic regional strategy? We also look at how domestic politics—like the protests over Istanbul mayor Ekrem İmamoğlu's arrest and the recent dissolution of the Kurdisch Workers' Party (PKK) —are shaping its international posture ahead of the 2028 elections.Guests:Cengiz Günay is Director of the Austrian Institute for International Affairs –OIIP– and Lecturer at the Department of Political Sciences, the Department of Near Eastern Studies and the Department of International Development and the University of Vienna. In 2018/19 he was a visiting fellow at the Foreign Policy Institute at the Paul H. Nietze School of Advanced International Studies, Johns Hopkins University in Washington DC. He is the author of the monographies “Die Geschichte der Türkei. Von den Anfängen der Moderne bis heute”, Wien: Böhlau, UTB, and “From Islamists to Muslim Democrats?” Saarbrücken: VDB. His regional focus lies on Turkey and the MENA region. His research interests are:• Democracy and the rise of new forms of authoritarian governance• Neoliberal Interventions und their effects on state and statehood• European Neighbourhood Policy• IslamismSabine Kroissenbrunner is Secretary General of the Bruno Kreisky Forum for international Dialogue, Vienna, since August 2024. In 2000, she joined the Austrian Foreign Ministry and served as a career diplomat in Berlin, Ankara, Belgrade and Cairo. Between 2007 and 2011 she established and headed the Task Force for Dialogue of Cultures and Religions in the Austrian Foreign Ministry. Before joining the cabinet of the Austrian Minister for Women's Affairs as her advisor on EU affairs and the Federal Chancellery in 1995, Sabine Kroissenbrunner worked as a researcher, mediator and consultant. Her research publications cover topics related to Turkey, the Middle East, Islam in Europe , religious and political networks related to migration and integration. She studied political science at the University of Vienna, the Bosphorus University in Istanbul and the School of Oriental and African Studies (SOAS) in London.Moderation:Marylia Hushcha, Researcher and Project Manager at the IIP.The episode was recorded on 14 May 2025 with the support of The Austria Future Fund.

Silivri'de tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu'nun sosyal medya hesabına "mahkeme kararı" ile erişim yasağı getirildi. ABD'deki Columbia Üniversitesi'nde Filistin'e destek eylemi düzenleyen onlarca öğrenci gözaltına alındı. Bu bölüm Boehringer Ingelheim hakkında reklam içermektedir. Türk Beyin Damar Hastalıkları Derneği, Boehringer Ingelheim Türkiye'nin desteğiyle 10 Mayıs İnme Farkındalığı Günü kapsamında “İnmede Çare Erken Müdahale” kampanyasını hayata geçiriyor. Ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices

6,2 büyüklüğünde depremle sallanan İstanbul'da artçı sarsıntılar devam ederken birçok vatandaş geceyi sokaklarda geçirdi. CHP'nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu yargıda yaşananlarla ilgili suç duyurusunda bulunduğunu duyurdu. Bu sırada tutuklu HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a 15 yıl hapis istemiyle yeni bir dava açıldı. Ayrıntılar ve daha fazlası Tansu Pişkin'in hazırladığı, İpek Gamze Boz'un sunduğu Daily'de Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices

Ekrem İmamoğlu er borgermesteren i Istanbul, og en populær kandidat til å kunne utfordre Tyrkias president slash enehersker Recep Tayyip Erdoğan. Forrige måned ble førstnevnte fengslet (sannsynligvis takket være sistnevnte) og fratatt universitetsgraden sin, som han avla for 31 år siden. Hva i alle dager er det som skjer? Hvordan dekkes dette i tyrkisk presse? Hva synes folk flest om dette? Hvordan kommer dette til å utvikle seg? Hm, hadde vi bare hatt en egen Istanbulreporter her i 198 land-konsernet... HVILKET VI HAR! Nåværende Venstrepolitiker (og tidligere 198 land-gjest) Ane Breivik befinner seg midt i stormens øye i Istanbul, og forteller oss hva, hvordan, hvorfor, hvem og hvilke. Produsert av Martin Oftedal, PLAN-B Hosted on Acast. See acast.com/privacy for more information.

Join Mr. Bilal Bilici, a member of the Grand National Assembly of Türkiye, and Hoover Senior Fellow H.R. McMaster as they discuss Türkiye's evolving role on the global stage, its central role in the volatile Black Sea and Middle East regions, and its future in NATO. In light of the recent arrest of Istanbul mayor and presidential candidate Ekrem İmamoğlu in March 2025, Mr. Bilici reflects on the state of Turkish politics today, the country's prospects for democracy, US-Türkiye relations and the most pressing issues both countries should align on, his take on Syria following the collapse of Assad, and the future of the tumultuous Turkish-Israeli relationship. ABOUT THE SPEAKERS Bilal Bilici is a member of the Grand National Assembly of Türkiye representing the province of Adana and a former member of the Foreign Policy Committee. Mr. Bilici began his political career in the Good Party, serving as an advisor to the Party Chair. He was the Good Party's representative to the United States before transitioning to the main opposition, the Republican People's Party (CHP), in 2024. In addition to his political career, Bilici has been influential in Turkish business. He has held leadership roles in the Foreign Economic Relations Board of Türkiye, including as Vice President of the Türkiye-Central American and Caribbean Business Council, and has served as Honorary Consul of Guatemala in Istanbul. Mr. Bilici earned an undergraduate degree in economics from Boston University and a master's degree in global affairs from Bahçeşehir University. H.R. McMaster is the Fouad and Michelle Ajami Senior Fellow at the Hoover Institution, Stanford University. He is also the Bernard and Susan Liautaud Fellow at the Freeman Spogli Institute and lecturer at Stanford University's Graduate School of Business. He was the 25th assistant to the president for National Security Affairs. Upon graduation from the United States Military Academy in 1984, McMaster served as a commissioned officer in the United States Army for thirty-four years before retiring as a Lieutenant General in June 2018.

It appears that democracy has fallen in Turkey, as Erdogan has arrested his only major political challenger - Istanbul's mayor, Ekrem İmamoğlu. With Erdogan's suppression of his (only) political opposition, he has signaled the transition from a democracy to an autocracy.Join the Patreon here: https://www.patreon.com/PeterZeihanFull Newsletter: https://mailchi.mp/zeihan/turkey-takes-a-break-from-democracy

Hundreds of thousands of protestors have poured onto Turkey’s streets after president Recep Tayyip Erdoğan and his authorities arrested Istanbul mayor and presidential candidate, Ekrem İmamoğlu. Since then, thousands more have been arrested, detained and, in the case of some foreign journalists, deported. So, what prompted the move? And, after 22 years in charge, could Erdoğan’s latest power grab prove a step too far? We hear from experts on the ground.See omnystudio.com/listener for privacy information.

Bu hafta Sınır Ötesi'nde Türkiye'nin siyaset gündemini sarsan 19 Mart operasyonunu ve Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasını konuştuk. CHP'nin bu sürece verdiği tepkiyi, toplumsal muhalefetin gücünü ve üniversite öğrencilerinin öncülüğünde başlayan eylemleri ele aldık. Programda ayrıca, Trump döneminin yeniden şekillenen Amerika'sını, SignalGate skandalının ulusal güvenliğe etkilerini ve Ortadoğu'da tırmanan gerilimi değerlendirdik. Türkiye'nin içerideki dönüşümü dış politikadaki yalnızlıkla nasıl birleşiyor? Gençler gerçekten apolitik mi? Ve CHP bu kez farklı bir yol mu izliyor? Hepsi ve daha fazlası Sınır Ötesi'nde! Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices

Es ist nun für alle sichtbar: Mit der Verhaftung seines stärksten Kontrahenten verwandelt Erdoğan die Türkei vollends in eine Autokratie. Womöglich hat er die Rechnung ohne die Türken gemacht. Ekrem İmamoğlu, Bürgermeister von Istanbul, schien gute Chancen zu haben. In drei Jahren wählt die Türkei einen neuen Präsidenten. Der Oppositionspolitiker hat alles, was man braucht, um dem amtierenden Präsidenten Recep Tayyip Erdoğan gefährlich werden zu können: charismatisch, rhetorisch bewandert und gute Umfragewerte. Das scheint ihm nun zum Verhängnis geworden zu sein. Vergangene Woche wurde der Hoffnungsträger verhaftet. Höchstwahrscheinlich auf Wunsch Erdoğans. Nun protestieren Hunderttausende im ganzen Land gegen die Verhaftung - und gegen den Präsidenten. In der aktuellen Folge von »Acht Milliarden« spricht Host Juan Moreno mit Maximilian Popp, SPIEGEL-Reporter im Auslandsressort und langjähriger Kenner der Türkei. Für ihn steht das Land an einem Scheideweg, der entweder weiter in den Abgrund führt oder in eine bessere, demokratische Zukunft. »Erdoğan ist als Hoffnungsträger gestartet, mittlerweile ist das Land in meinen Augen nur noch eine Tragödie. Wirtschaftlich heruntergekommen und politisch ausgehöhlt. Das treibt die Menschen auf die Straße, und mir gibt das Hoffnung«, so Popp.+++ Alle Infos zu unseren Werbepartnern finden Sie hier. Die SPIEGEL-Gruppe ist nicht für den Inhalt dieser Seite verantwortlich. +++ Den SPIEGEL-WhatsApp-Kanal finden Sie hier. Alle SPIEGEL Podcasts finden Sie hier. Mehr Hintergründe zum Thema erhalten Sie mit SPIEGEL+. Entdecken Sie die digitale Welt des SPIEGEL, unter spiegel.de/abonnieren finden Sie das passende Angebot. Informationen zu unserer Datenschutzerklärung.

C dans l'air l'invitée du 26 mars 2025 : Dorothée Schmid, docteure en sciences politiques, responsable du programme Turquie/Moyen-Orient de l'Ifri.Depuis l'arrestation du maire d'Istanbul, figure majeure de l'opposition au président Recep Tayyip Erdogan, les autorités turques sont confrontées à un mouvement de protestation inédit depuis plus d'une décennie.Plus de 1000 personnes ont été arrêtées suite aux manifestations contre l'incarcération du maire de la ville d'Istanbul, Ekrem İmamoglu. Parmi les personnes arrêtées figurent une dizaine de journalistes.Le président turc semble n'avoir plus qu'"une obsession" : se maintenir coûte que coûte au pouvoir. "C'est une caractéristique de tous les autoritaires, mais doublée ici du fait qu'il pourrait tomber sous le coup de procédures judiciaires à son encontre s'il était battu, comme Benyamin Nétanyahou en Israël", pointe Didier Billion. Le spécialiste du Moyen-Orient estime que le chef de l'Etat turc se sent plus libre d'accentuer sa répression vis-à-vis de son principal opposant en raison, aussi, du contexte international, marqué par "la multiplication de figures autoritaires" au pouvoir, à commencer par Donald Trump, mais aussi Vladimir Poutine, dont Recep Tayyip Erdogan cherche à se rapprocher. Il estime que l'on peut toutefois déceler une forme "d'irrationalité" dans le comportement du dirigeant, alors même qu'il continue de prétendre vouloir rejoindre l'Union européenne.

Las protestas por la detención del líder opositor y alcalde de Estambul, Ekrem İmamoğlu, continúan. El gobierno del presidente Recep Tayyip Erdoğan insiste en que la detención es por presuntos delitos de corrupción y colaboración con terroristas. Hablamos con Berk Esen, profesor de Ciencia Política en la Sabancı University.Escuchar audio

Saraçhane Direnişi'nin 6. günü geride kaldı, meydanlar hâlâ dolu, sorular ise yanıt bekliyor. Bu bölümde Ekrem İmamoğlu'na yöneltilen suçlamalardan MASAK raporuna, düşman ceza hukukundan medya manipülasyonuna kadar pek çok başlığı, halkın gündemindeki “sık sorulan sorular” üzerinden ele alıyoruz.Soruların devamı 2. bölümde.Ben Ozan Gündoğdu, hazırsanız başlayalım.------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.50podbee koduyla Hiwell'de ilk seansınızda geçerli %50 indirimi kullanmak için Hiwell'i şimdi indirin .1750'den fazla uzman arasından ücretsiz ön görüşmelerle size en uygun uzmanı seçebilir, yolculuğunuza kolaylıkla başlayabilirsiniz. Buradan indirin podcast.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

From the BBC World Service: Turkish President Recep Tayyip Erdoğan’s main political rival — Ekrem İmamoğlu, the mayor of Istanbul — was due to be named as a nominee for the 2028 presidential election. Now, tens of thousands are protesting his detention on corruption charges as Turkey’s economic struggles continue. We’ll learn more about the situation. Also: Could tariffs under U.S. President Donald Trump provide an opportunity for Chile’s salmon farmers?

A presidential primary organized by the party of jailed Istanbul mayor, Ekrem İmamoğlu, galvanizes millions of voters across Turkey. Also, Costa Ricans are being asked to help pick coffee beans amid a labor shortage in their country, as Nicaraguan migrant farmers stay home over the risks of crossing the border. And, a new graphic cookbook — complete with recipes and comic book-style illustrations — tells the backstories of the unique names behind some Chinese dishes. Plus, for a few days starting this weekend, Saturn's iconic rings will vanish from Earth's point of view — a phenomenon that occurs every 15 years.Listen to today's Music Heard on Air. Learn about your ad choices: dovetail.prx.org/ad-choices

The mayor of Istanbul, who's the main political rival to President Erdogan, has been formally arrested on corruption charges. The detention of Ekrem İmamoglu triggered protests across Turkey. The court confirmed he would be held in custody pending trial. Mr İmamoglu is expected to be confirmed as a presidential candidate today. We speak to Ilnur Cevik, a member of President Erdogan's security and foreign policy council.Also, how Uganda's health system is coping with the loss of US AID money. We hear from Dr Herbert Luswata., the president of the Ugandan Medical Association.We hear from Romania where the supporters of the far-right politician Calin Georgescu say he should not have been prevented from taking part in coming elections. And the lost music of the French composer Ravel gets a radio outing! (Photo: Ekrem Imamoglu. Credit: Reuters)

Turkish police arrest the mayor of Istanbul and presidential hopeful, Ekrem İmamoğlu. Thousands of people have come out in protest. Also: President Trump says his phone call with President Zelensky was very positive.

Ekrem Imamoglu was arrested just days before he was likely to be elected leader of Turkey's opposition. Where does this leave Turkish democracy? What Panama's concessions teach us about how to deal with Donald Trump (9:49). And why you should go to a zoo–not a hospital–to treat a poisonous snakebite (19:16).Listen to what matters most, from global politics and business to science and technology—Subscribe to Economist Podcasts+For more information about how to access Economist Podcasts+, please visit our FAQs page or watch our video explaining how to link your account. Hosted on Acast. See acast.com/privacy for more information.

Ekrem Imamoglu was arrested just days before he was likely to be elected leader of Turkey's opposition. Where does this leave Turkish democracy? What Panama's concessions teach us about how to deal with Donald Trump (9:49). And why you should go to a zoo–not a hospital–to treat a poisonous snakebite (19:16).Listen to what matters most, from global politics and business to science and technology—Subscribe to Economist Podcasts+For more information about how to access Economist Podcasts+, please visit our FAQs page or watch our video explaining how to link your account.

20.03.2025 – Langsam Gesprochene Nachrichten – Trainiere dein Hörverstehen mit den Nachrichten der DW von Donnerstag – als Text und als verständlich gesprochene Audio-Datei.