POPULARITY
Categories
Henüz altı yaşında iken ailesiyle birlikte Almanya'ya gelen Berivan Aymaz, Yeşiller Partisi'nden Köln Belediye Başkanlığına aday. Bingöl'ün eski CHP'li Belediye Başkanı (1973-1977) Sait Aymaz'ın kızı olan Berivan Aymaz, sekiz yıldır Kuzey Ren-Vestfalya Eyalet Meclisi milletvekilliği yapıyor. Aynı zamanda meclis başkan yardımcılığı görevini yürütüyor. Almanya Kürt Toplumu'nun kurucularından olan Aymaz, 2022'den beri WDR Radyo Konseyi üyesi. Stüdyomuza konuk ettiğimiz Aymaz, sunucumuz Eren Mahir Gençer'in hayat hikayesi, seçim kampanyası ve Köln'ün önemli sorunlarını nasıl çözmek istediğine dair sorularını yanıtladı. Von Eren Mahir Gençer und Serap Doğan.
Bu hafta Polonya'dan 2 adet konu ile karşınızdayız. Bölümün ilk aşamasında şakayla karışık kurulan ''Bira Sevenler Partisi''nin nasıl meclise girdiğini anlattık ve akabinde Polonya'yı çalkalayan ve bir çok masumun ölümüne neden olan ''ambulans / cenaze'' skandalına derin dalış gerçekleştirdik. Keyifli dinlemeler dileriz!
Tüm Türkiye'nin CHP'li belediyelere yönelik hukuki kılıfa sokulmuş siyasi operasyonları tartıştığı, hukuksuzluğun, keyfiliğin kol gezdiği, masumiyet karinesinin ayaklar altına alındığı bir ortamda Gaziantep'te bir dava görüldü. Tekstil işçilerinin lideri Birtek-Sen Genel Başkanı Mehmet Türkmen yargılanıyordu. Bu davada bulunmak ve Mehmet Türkmen'in yanında olmak bir sınıf dayanışması göreviydi. Devrimci İşçi Partisi'nin dayanışmasını göstermek, onun mücadelesini takdirle takip eden ve örnek alan öncü işçilerin selamlarını iletmek için oradaydık.Mehmet Türkmen, Şubat ayında Başpınar'da binlerce tekstil işçisinin sefalet ücretlerine karşı artık yeter diyerek fiili grevlere girdiği mücadele dolayısıyla “suç işlemeye tahrik” ve kötü ünlü 301. Maddeden yargı organlarını aşağılamaktan suçlanıyordu. Eylemler süresince gözaltına alınmış, tutuklanmış, bir ay cezaevinde kaldıktan sonra ev hapsine çıkartılmıştı. Daha sonra ev hapsi uygulaması da kaldırılmıştı. Ama ev hapsi sürecinde hastaneye gittiği gerekçe gösterilerek (gerekli bildirimleri de yaptığı halde) yeniden ev hapsine alındı. İşçilerin önderi dört aydan fazla fiilen sendikacılık yapamaz hale getiriliyordu. Anayasa'nın örgütlenme, sendikalaşma, toplanma haklarını düzenleyen maddeleri ayaklar altına alındı. Aylar sonra 4 Temmuz'da görülen duruşmada Mehmet Türkmen emeğin haklarını müdafaa eden ve istibdadı yargılayan bir savunma yaptı. Ev hapsi kaldırıldı ama savcı mütalaasında halen ceza verilmesi isteniyordu. Duruşma ertelendi.Şubat ayında Gaziantep'i saran işçi eylemleri kontrol altına alınamamış, büyüdükçe büyümüş, fabrikadan fabrikaya sıçramıştı. Patronlar, işçilerin insanca yaşam için talep ettiği ücretleri kabul etse, hatta oraya bile gitmeye gerek yok işçilerle insan gibi pazarlığa otursa mesele çözülecekti. Ama hayır. Patronlar işçileri köleleri olarak görüyordu. Patronlar görüşmeye işçileri değil valiyi çağırdılar. Çakarlı araçlar geldi. İçeride toplantı yapıldı. Toplantı bitmeden patronların korumaları gelip “eyleminiz yasaklandı birazdan gelip sizi dağıtacaklar” diyerek işçileri tehdit etti. İşçiler, valiliğin eylemleri yasaklama kararını daha resmi olarak ilan edilmeden patronun korumalarından duyuyordu. Mehmet Türkmen'in tahrik ettiği iddia edilen suç, valilik yasağına rağmen işçileri eyleme çağırmak. Sendika, Valilik tarafından alınan yasaklama kararını idare mahkemesine götürdü. İdare mahkemesi yasağı hukuka aykırı buldu, iptal etti. Bölge idare mahkemesi iptal kararını kesinleştirdi. İşçi eylemlerinin suç olmadığı tescil edildi. Ama hâlâ Mehmet Türkmen'in, suç işlemeye tahrikten yargılanmasına devam ediliyor.301. Maddeye konu olan eylemleri ise, yaşanan bu olay sonrası valinin hukuku ayaklar altına aldığını söylemek ve yargıyı patronların istekleri doğrultusunda hareket etmekle eleştirmek. Polis şefleri savcılığın odasına defalarca girip çıkarken ve uzun görüşmeler yapılırken, Mehmet Türkmen de kapıda ifade için saatlerce bekliyor. Saatler geçtikten sonra görülmedik şekilde apar topar soruşturma savcısının değiştirildiğini öğreniyorlar. Yeni savcı ifade bile almadan tutuklamaya sevk ediyor, mahkeme de mührü basıp işçi liderini hapishaneye gönderiyor. Sonra Mehmet Türkmen bunları eleştirince yargı organlarını aşağılamış oluyor.Mehmet Türkmen, CHP'li, DEM Partili ya da başka partilere oy vermiş muhalif işçilerin temsilcisi değildi. AKP'li, MHP'li işçilerin de ekmek ve hürriyet mücadelesine önderlik etti. Dahası var. İşçilerin karşısında sadece AKP'li patronlar yoktu. Fabrikasının önünde işçileri içeri sokmaya çalışırken, Mehmet başkan “sen bu işçilerin emeği ile zengin oldun” deyince “Bana zenginliği Allah verdi” kibriyle yanıt veren AKP milletvekili çok gündem olmuştu. Ama Mehmet Türkmen hakkında şikayetçi olan patronlar arasında sadece AKP'li patron yoktu, CHP Gaziantep milletvekilinin tekstil patronu kardeşleri de vardı. Yani işçiler ekmeği için ayrı gayrı demeden birleşirken patronlar da çıkarları için el ele veriyorlar.
Soli Özel ile Sınır Ötesi Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
2024 başkanlık seçimlerinde oynadığı kritik rolle öne çıkan Elon Musk'ın altı ay gibi kısa bir süre içinde Trump'la ayrı düşmesi, bu kadar büyük iki egonun uzun süre geçinemeyeceğini savunanları haklı çıkardı. Musk, federal devletin verimliliğini artırma iddiasındaki DOGE üzerinden Trump yönetiminin ilk aylarında büyük tartışmalar yarattı ancak devlet bürokrasisinin ve siyasetin gerçeklerine adeta tosladı.
Cumhuriyet Halk Partisi'nde belediyelere dair yolsuzluk soruşturmalarına karşı ilginç bir tutum ortaya çıktı: Parti idaresi, işin özünü irdelemek yerine tutuklu yargılanma meselesini merkeze aldı. Başkanların sabahın erken saatlerinde evlerinden alınıp karakola götürülmeleri, birinci derecede Özgür Özel'in öfkesini çeken konu oldu. CHP yönetimi, ısrarla konunun özünden kaçmaya devam ediyor.
ABD'li teknoloji milyarderi Elon Musk, sahibi olduğu sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımla parti kurduğunu duyurdu.
Bu bölümde, CHP'yi konuşuyoruz. Lütfü Savaş'ın “DEM'lenme” çıkışından, partiden ihracına; oradan da kurultayın şaibeli ilan edilmesine ve savcılık iddianamesine uzanan süreci masaya yatırıyoruz. Ve bir adım geri çekilip soruyoruz: CHP Atatürk'ün partisi mi, yoksa Türkiye'nin sakıncalı vatandaşlarının mı? Ben Ozan Gündoğdu, hazırsanız başlayalım. ------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir. Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok. ON Mobil'i _ndir! Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir. Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/ 'u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et! Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
İşçi Partisi'nin Superanuation Özel Emeklilik Fonları üzerindeki vergileri değiştirme planı toplumun bir kesiminde tepkiye yol açtı. Peki bu değişiklik ne anlama geliyor?
Bir halk neden isyan eder? Aslında herhangi bir sebep olabilir bu. Bardağı taşıran son damla misali… Gezi'de olduğu gibi ağaçların kesilmesine karşı çıkanların çadırlarının yakılması ya da 19 Mart'ta olduğu gibi seçilmiş bir belediye başkanının, müstakbel bir cumhurbaşkanı adayının siyasi bir operasyonla içeri atılması bardağı taşırabilir. Halk sokağa dökülebilir. İktidara bakarsanız bunlar hep dış güçlerin işleridir. Kişi kendinden bilir. Kendileri Amerika'dan aldıkları talimatla hocalarını terk edip yine Amerika'dan aldıkları icazetle iktidar oldukları için kendi iktidarlarını tehlikede gördüklerinde de hemen “dış güçler” diye feryada başlarlar. Oysa her şeyin sebebi kendileridir! Bardak taşınca sadece iktidar halkın karşısına çıkmaz. İktidara karşı olsa da düzene sonuna kadar bağlı olan düzen muhalefeti de rolünü oynamaya başlar. Halkın isyanını soğutur, böler, saptırır. Sebep onlardır, çözüm ise bizdedir. Emekçi halktadır!Emekçi halk kendi gündemine sahip çıkmalı ve bu gündemi siyasetin merkezine taşımalıdır. Çünkü bardağı taşıran son damlanın ne olduğu kadar, bardağın nasıl dolduğu da önemlidir. Türkiye işçi sınıfı için bardak, işsizlik ve yoksulluk ile ağzına kadar dolmuş durumda. Bunun da sebebi iktidarın emperyalist para babalarına, yerli ve yabancı tekellere hizmet eden, sermayeye dost, işçiye düşman politikaları. Ekonomiyi teslim ettikleri İngiliz Mehmet'e (kendisi resmen İngiliz vatandaşıdır) Orta Vadeli Program diye bir kemer sıkma programı hazırlatıp kemeri işçi sınıfının boynuna taktılar, sıktıkça sıkıyorlar.İşte rakamlar! TÜİK'in resmî rakamları ile atıl işgücü oranı yani gerçek işsizlik oranı yüzde 32,1'e ulaştı ve rekor kırdı. Pandemi döneminde dahi bu rakam en fazla yüzde 30'a (Ocak 2021) çıkmıştı. Bugün her üç kişiden biri işsiz! Vestel'in krizin faturasını işçiye çıkartmak için 2.000 işçiyi işten atma planı kamuoyunda ses getirdi. Ancak hâlihazırda sanayide fabrikalar onar onar, yüzer yüzer işçi çıkartıyor. İşsizler ordusu büyüdükçe patronlar işten çıkarma tehdidiyle çalışanlar üzerinde terör estiriyor. Çıkartılan işçiler yeniden iş bulmakta zorlanıyor. Bir şekilde iş bulduklarında ise eski işlerindeki ücret ve sosyal hakların altında şartlara, çoğu zaman da asgari ücrete mahkûm oluyorlar.Asgari ücret bu ülkede açlık ücreti demek. Yılın ilk 5 ayında açlık sınırı 25.092 lira, yoksulluk sınırı 81.734 liraya yükseldi. Bekar bir işçinin yaşam maliyeti ise 32.463 lira. Bunlar Mayıs ayı rakamları. Mevcut enflasyonla yıl sonuna kadar açlık sınırı 30 bin lirayı, yoksulluk sınırı 100 bin lirayı aşacak, bekar bir işçinin yaşam maliyeti de 40 bin lirayı bulacak. İşte böyle bir ortamda işçi sınıfımız asgari ücret adı altında 22.104 liralık açlık ücretine mahkûm edilmiş durumda. Hâliyle ve haklı olarak işçiler, Temmuz'da asgari ücrete zam bekliyor. İktidarın tutumu belli! İngiliz Mehmet “kemer sıkmaya devam” diyor. Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan “daha erken” diye top çeviriyor. Sürpriz yok. Ama düzen muhalefetine de dikkat! Özgür Özel mitinglerde asgari ücrete zam nutukları atarken sermayeyi ürkütmemek için CHP'nin sözde emek komisyonu başkanı Gamze Taşcıer devreye giriyor: “Yükü sadece işverene bırakırsanız bu ekonomik ortamda işverenin bunu kaldırabilmesi mümkün değil!” Vermeyecekler! Almak için örgütlü mücadeleye! Unutma, sadece sendikalı olursan iş güvencesini savunabilirsin ve açlık ücretini reddedebilirsin! Devletten vermesini beklemeyeceğiz, örgütlü mücadeleyle patronlardan teker teker, söke söke alacağız! Devlete de gücün işçide olduğunu ancak böyle gösterebiliriz. Bardak doldu taştı! Emekçi halk isyanlarda ama bize işçi iktidarı gerek! Ancak işimiz için patronların karşısına birlik olup çıkarsak, ancak her lokmamız için birlikte savaşarak işçi iktidarının yolunu açabiliriz. İşçi düşmanı Orta Vadeli Programı çöpe atmak, İngiliz Mehmet'e “go home” demek için işçiler siyasete! Memlekete iş, aş, hürriyet getirmek için öncü işçiler göreve, Devrimci İşçi Partisi'ne, örgütlü mücadeleye!
“Yeni Anayasa” gündemi istibdad cephesinin mevcut Anayasa'yı hiçe sayan baskıcı ve keyfi uygulamaları dolayısıyla ciddi bir itibar sorunu yaşamakta. Bu sorunu aşmak için MHP, mecliste bulunan 16 siyasi partinin tamamının temsilci vereceği 100 kişilik bir komisyon önerisi ile öne çıktı. İnisiyatifi tamamen elinde tutmak isteyen Erdoğan ve AKP cenahından bu önerinin kuşkuyla karşılanması gayet doğaldı ve öyle de oldu. Öte yandan 100 kişilik komisyonun “Yeni Anayasa” tartışmasına meşruiyet sağlamaya yönelik bir müsamereden öte anlam taşımayacağı, nihayetinde meclis aritmetiğinin ve çok daha önemlisi yarı-askeri rejim içindeki silahlı güç dengelerinin belirleyici olacağı açık. Aksini düşünmek safdillik olurdu. Ne var ki burjuva demokrasisine dair kökleşmiş yanılsamalar ve “tek adam rejimi” illüzyonu dolayısıyla sosyalistlerden gelen olumlu tepkiler, MHP'nin müsameresinin alıcısının olacağını düşündürüyor. Belli ki “Yeni Anayasa” sürecine dair solda da tartışma platformları açıldığına tanık olup alternatif anayasa önerileri duymaya başlayacağız. Oysa doğru politika Yeni Anayasa tartışmasına soldan dahil olmak değil bu gündemin arkasındaki sınıfsal çıkarların teşhir edilmesi ve Yeni Anayasa gündeminin dayatılmasının reddedilmesidir. Anayasa tartışmasının gerçek yüzüYeni Anayasa gündeminin Erdoğan'ı üçüncü dönemde yeniden başkan seçtirmeye odaklandığı, diğer her şeyin buna tabi olduğu düşüncesi tamamen yanlıştır. Tam tersi doğrudur. Yeni Anayasa gündemi sömürgeci burjuvazinin yayılmacı çıkarlarına bağlıdır ve bu doğrultuda yürütülen açılım sürecinin gerekleri tarafından belirlenmektedir. Devrimci İşçi Partisi 2023 yılındaki 7. Kongresi'nde bunu önceden ve çok açık biçimde tespit etmiş bulunuyor: “Anayasa tartışmasındaki esas stratejik yön tekelci sermayenin yayılmacı çıkarlarındadır. Bu çıkarlar resmî ideolojinin ‘yurtta sulh cihanda sulh' sloganında ifadesini bulan ulusal sınırlar içinde kalarak emperyalist dünya sistemine entegrasyon politikasının aşılmasını gerektirmektedir. Bu dış politika eğilimi 12 Eylül sonrasında giderek şekillenmiş kendini 2. Cumhuriyet tartışmalarında ortaya koymuştur. AKP'li yıllarda ise bu tartışma ‘sivil anayasa' kod adıyla piyasaya sürülmüştür. Bu yöneliş Türkiye'nin millî sınırlarının sadece fiilen değil resmen de genişletilmesine uygun şekilde formüle edilmesine ihtiyaç duymaktadır.” (DİP 7. Kongre kararı: Burjuva cumhuriyeti çöküyor! İşçi sınıfının cumhuriyeti için ileri!)Yıllardır şu ya da bu ölçüde gündemde tutulan Yeni Anayasa ile ilgili tek somut taslak metin teklifi (kamuoyuna açıklanmamış olmakla birlikte) MHP tarafından hazırlanmış bulunmaktadır. Son dönemde ise Yeni Anayasa ilk dört madde üzerinden bir ön tartışmayla ısındırılmıştır. Binali Yıldırım'ın ilk dört maddeyi tartışmaya açan çıkışının yarattığı ilk çalkantının ardından ilk dört maddenin aynen kalması ve değiştirilemez oluşuna dair bir genel mutabakat oluşmuştur. Ancak bu tartışma da yanılsamalarla doludur. Zira Anayasa'da neyin nasıl yazıldığının değil hangi maddeyi kimin hangi amaçla kullandığı önemlidir. Bu sadece iktidar açısından değil halk için de geçerli. Örneğin Anayasa'daki sendika hakkı ya da toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı işçiler, emekçiler, gençler tarafından hak arama mücadelesinin meşruiyet kaynaklarından biri olarak da kullanılabilmektedir. İktidar ise aynı maddelerin “ama” ile başlayan bölümünden başlayarak bu hakları kısıtlamaya yönelmektedir. Bahçeli'nin başlattığı açılım süreci bir Anayasa tartışmasına bağlanıyorsa mevcut Anayasa'nın bu sürecin hedef ve amaçları açısından eksik kaldığı yönleri olması gerektir. Bu eksiklik elbette ki demokrasi değildir!
1975, küresel çapta bir değişim dönemiydi. Pol Pot soykırımının dehşeti ve Vietnam Savaşı'nın sona ermesi takip ediliyordu. Avustralya'da ise İşçi Partisi'nden Whitlam hükümeti görevden alındı. Aynı zamanda, Avustralya'nın bugün tanık olduğumuz çok kültürlü topluma hızla dönüştüğü dönem başlıyordu. Bu da ülkenin çok dilli yayıncısı SBS'nin doğuşuyla aynı zamana denk geliyordu.
Bilindiği üzere, Cumhuriyet Halk Partisi genellikle ülke gündemine kurultaylar ve hizipçilik tartışmalarıyla gelir ve bu konularla kamuoyunu meşgul eder. İkincil olarak, hükümet eleştirilerinde “bir bardak suda fırtına” koparır; medya üzerinde büyük bir etki oluşturur, ancak bir ay sonra söylediklerini kendileri de unutur. CHP, birkaç kez Adalet ve Kalkınma Partisi'ne özenerek vizyon koyma girişiminde bulundu; ancak her ikisi de başarısızlıkla sonuçlandı ve sonrasında bu girişimlerinden pişman oldular.
Son on yılda Cumhuriyet Halk Partisi'nin başına gelenler, deyim yerindeyse pişmiş tavuğun başına gelmedi. Deniz Baykal'ın genel başkan olduğu dönemde bazı CHP'liler, partideki ya da ülkedeki sorunları bırakın, adeta kâinattaki tüm sorunları Baykal'la ilişkilendiriyor ve onun görevden ayrılmasıyla evrende birçok konuda iyileşmeler olacağına inanıyorlardı.
İki konuyu birleştirdim bu bölümde.Hem Harvard Üniversitesi'yle Trump yönetimi arasında yaşanan kavgayı hem de genel olarak üniversitelerin tarihini ve misyonunu anlatmak istedim.O yüzden hem çok geriye gittik hem de lafı fazla uzatmadan konuyu bir noktada Harvard'a bağladık.Bölümün iki sonu var bu defa üstelik. Zira kaydı yaptıktan sonra Amerikan yönetimi Harvard'ın yavancı öğrenci alımını yasaklamak istedi.Bu tuhaf kararın yürütmesi şimdilik mahkeme tarafından durduruldu.Yine de Harvard gibi bir üniversitenin pek çok şeyle birlikte "Çin Komünist Partisi"yle iş birliği yapmakla suçlanması akıllara ziyan bir vaziyet.Buyurun.Biliyorsunuz Yeni Haller sizlerin desteğiyle yayın hayatına devam eden bir podcast kanalı.Beni aşağıdaki link'lerden destekleyebilirsiniz:www.patreon.com/yenihallerYeni Haller'in bir de Buy Me A Coffee hesabı var artık. Buradan destek olmak çoook daha kolay. Patreon'da sorun yaşayanlar için açtım efendim. Buyurun:https://www.buymeacoffee.com/yenihallerBölümde bahsi geçen Yeni Haller'in T24 Youtube kanalındaki özel içeriklerine şuradan ulaşabilirsiniz:T24 Youtube Yeni Haller ListesiBana ulaşmak için:https://www.instagram.com/eray_ozerhttps://twitter.com/ErayOzeryenihallerpodcast@gmail.com
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidar döneminde gerçekleştirdiği en temel dönüşümlerden biri, Cumhuriyet rejiminin demokratikleşmesi yönünde atılan adımlar olmuştur. Bu bağlamda, merkezi devlet ile Anadolu halkı arasındaki tarihsel mesafe azaltılmış, vatandaşların devlet kurumlarına erişimi kolaylaştırılmış ve kamu hizmetlerinin yaygınlaştırılması sağlanmıştır.
Federal seçimlerden sonra bakanlıktan uzaklaştırılan Ed Husiç, İşçi Partisi liderliğini eleştirdi. Husiç, Gazze konusundaki tutumunun ve İşçi Partisi içindeki hizipler arası rekabetin bakanlıktan uzaklaştırılmasına neden olduğunu iddia etti. Bu arada seçimlerdeki tarihi yenilginin ardından Liberallerin liderlik yarışı da ardından devam ediyor.
3 Mayıs seçimlerinde oylar sayılmaya devam ediyor ancak sonuçlar belli. Liberal/Ulusalcılar Koalisyonu tarihinin en büyük yenilgisine uğradı. Koalisyonun lideri Peter Dutton kendi seçim bölgesinde bile yenildi.
Avustralya'da bugün gerçekleşen federal seçimlerde iktidardaki İşçi Partisi'nin ana muhalefet koalisyonla arayı daha da açarak seçimleri kazandığı belirtiliyor.
2025 Federal Seçimleri kampanyası sona eriyor. İşçi Partisi'nin kampanyasının merkezinde Medicare yer alıyor. Koalisyon ise Avustralya'da hayat pahalılığı arttıkça seçmenlerin hayal kırıklığından yararlanmaya çalıştı.
2025 federal seçimlerinin son haftasında İşçi Partisi, yeniden seçilmesi halinde uluslararası öğrenci vizesi başvuru ücretlerini artıracağını duyurdu.
İşçi Partisi'nin İsrail'in Gazze'deki savaşına tepkisi seçimlere olumsuz yansıyabilir. Avustralya'nın Müslüman ve Arap toplumlarının bazı üyeleri İşçi Partisi'nin seçimi kaybetmesi için ellerinden geleni yapacaklarını söylüyor. Bazı bağımsız adaylar İşçi Partisi'nin Müslüman toplumdan gelecek desteği çantada keklik olarak gördüğünü düşünüyor.
Canlı yayında ilgimizi çeken haber ve videoları yorumluyoruz, boş yapmak için fırsat kolluyoruz.
Geçen Çarşamba Calwell seçim bölgesini ziyaret ettik. 1984'te ilk defa seçim bölgesi olarak belirlendikten sonra Callwell İşçi Partisi'nin kalesi oldu. Broadmeadows Central'da adaylarla buluşan SBS 3 Mayıs seçimleri öncesi politikalarını sordu.
İngiltere'de İşçi Partisi yönetimdedir. Başbakan Starmer da bu partinin lideridir. Eğer birkaç yıl önce İngiltere ve İşçi Partisi'nin lideri Başbakan Starmer'ın birtakım icraatları üzerine konuşulsaydı herhalde eski alışkanlıkları devam ettirir, ideolojik farkları göz önünde bulundururduk. Ne yazık ki bu yönde alışkanlıklar hâlâ varlığını sürdürmektedir.
Muhalefetteki Koalisyon, seçimi kazanması halinde savunma harcamalarını GSYİH'nın yüzde 3'üne çıkarma sözü verdi. İşçi Partisi, planda hiç ayrıntı olmadığını söylüyor.
Aytunç Altındal bir mülakatında şöyle diyor: “Bu CHP'liler iş yapmayı bilmez. Memleket için faydalı hiçbir iş yapmazlar. Fakat 10 CHP'li bir araya gelse, memleketi karıştırırlar.” Cumhuriyet Halk Partisi'nin yönettiği belediyelerin durumu ortada. Son seçimde birçok belediyeyi daha kazandılar. Şimdi bu belediyelerden birkaçını ele alalım ve bir “sosyal demokrat” belediyenin neyi başardığını soralım.
Şu anda Başbakan Anthony Albanese liderlik yaptığı Avustralya İşçi Partisi, 1890'lardan siyasetin bir parçası. Köklerindeki işçi hakları odaklı politikalarından daha geniş bir yelpazeye hitap etse de sendikalarla bağlarını sağlam tutmaya çalışıyor.
Şu anda David Littleproud liderliğindeki Avustralya Ulusal Partisi (National Party of Australia), 100 yılı aşkın bir süredir Avustralya'daki bölgesel ve kırsal toplumları temsil ediyor. Hiçbir zaman tek başına hükümeti kurmasa da Avustralya Parlamentosu'nda önemli bir gücü oldu.
Avustralya'da en fazla seçim kazanmış partisi olan Liberal Parti şu anda Peter Dutton liderliğinde ana muhalefette.
İşçi Partisi, Adil Çalışma Komisyonu'ndan 3 milyon Avustralyalı için ekonomik olarak sürdürülebilir bir ücret artışı sağlamasını istedi. Muhalefet, işletmeler için engelleri ve bürokrasiyi azaltma sözü verdi.
En son yayınlanan anketlere göre, 3 Mayıs'taki federal seçimlerde İşçi Partisi tek başına hükümeti kurmaya tek sandalye kadar yakın. YouGov'un bulguları, Şubat ayında yayınlanan benzer bir ankette geride kalan İşçi Partisi'nin kısa sürede durumu tamamen değiştirdiğini gösteriyor
Ana muhalefet lideri Peter Dutton, iktidardaki İşçi Partisi'nin geçen gün açıkladığı federal bütçeye yanıtını dün akşam sundu. Avustralya'nın ulus olarak önemli bir dönüm noktasında olduğunu söyledi. Dutton, Koalisyonun yaklaşan seçimleri kazanması durumunda göçmenlik, barınma, enerji ve hayat pahalılığına odaklanacağını söyledi.
İşçi Partisi'nin yaklaşan federal seçimler öncesi açıkladığı bütçede hayat pahalılığına karşı kapsamlı önlemler dikkat çekiyor. Ancak bütçenin önümüzdeki birkaç yıl açık vereceği de tahmin ediliyor.
Muhalefet, İşçi Partisi'nin vergi indirimlerini desteklemeyeceğini ve seçim bütçesinin dar görüşlü olduğunu söylüyor.
Muhalefetteki koalisyon yeni fikirlerle ortaya çıktıkça İşçi Partisi hükümeti resti görüyor. Şimdi de koalisyonun ortaya koyduğu yabancıya konut satışı yasağı fikrini kopyaladılar. Anketler koalisyonla İşçi Partisi arasında çekişmeli bir seçim geçeceğini öngörürken halka verilen sözlerde hayat pahalılığından sonra konut fiyatlarının önemli bir rol oynaması bekleniyor.
Federal hükümetin yıl ortası bütçe güncellemesine göre, İşçi Partisi hükümeti iki yıllık bütçe fazlasından sonra 2024-25 Mali Yılında küçük bir açık beklediğini söylüyor. Hazine Bakanı Jim Chalmers Avustralya'nın önümüzdeki üç yıl boyunca bütçe açığıyla karşı karşıya kalacağını söyledi.
İşçi Partisi, bir sonraki seçimi kazanmaları halinde yılda yarım milyon dolara kadara kazanan ailelere üç günlük sübvansiyonlu çocuk bakımı hizmeti sağlama sözü verdi. Başbakan ayrıca, kırsal kesimdeki kişilere çocuk bakımı hizmetleri sağlamayı amaçlayan bir milyar dolarlık erken eğitim fonu sözü verdi.
AfD'nin Bavyera teşkilatı, Remigration “Tersine Göç" başlıklı kararı onayladı. Kararda, Almanya'daki suç işlemiş sığınmacılar ile oturma iznine sahip yabancıların ve yeterli derecede uyum sağlayamadığı iddia edilen göçmenlerin sınır dışı edilmesi talep ediliyor. Hatta, suç işleyen göçmen kökenli Alman vatandaşlarının sınır dışı edilsin diye vatandaşlıklarının iptal edilmesi de kararda yer alıyor. AfD'nin bu kararı hakkında Yeşiller Partisi'nden Bavyera Eyalet Meclisi Üyesi Cemal Bozoğlu ile konuştuk. Mikrofonda Aydın Işık ve Serap Doğan var. Von Aydin Isik.
Dokuz yıldır İşçi Partisi'nin iktidarda olduğu Queensland eyaletini önümüzdeki üç yıl Liberal Ulusal Parti'den David Crisafulli'nin başında olacağı hükümet yönetecek.
Tuhaf Olaylar Silsilesi serimizin bu bölümünde cadılar bayramına ithafen başımızdan geçen korku hikayelerini anlattık. Kedi hastanesinde duyulan gizemli sesten, New York'taki çamaşırhaneye kadar uzanan geniş yelpazedeki hikayelerimiz sizinle! (00:00) Girizgah ve Sohbet (02:32) Önümde Pat Diye Düşen Adam (06:46) Las Vegas'da Bir Çift Türk'ün Polisle İmtihanı (08:11) Eyalet Yasaları ve Köfte Seçimleri (09:54) Kedi Hastanesinde Gizemli Ses (15:42) Çamaşırhane Günlükleri (21:34) Tekrar Eden / Devam Eden Rüyalar (26:02) Juon Korku Filmi İzleme Partisi (28:35) Ne Öneriyoruz? Köşesi ve Kapanış PATRONUMUZ OLMAK İÇİN TIKLA!
Gündemin öne çıkan gelişmelerinden derleyerek hazırladığımız Kısa Dalga Bülten yayında... Kısa Dalga'dan herkese merhaba… Gündemin öne çıkan gelişmelerinden derleyerek hazırladığımız Kısa Dalga Bülten'e başlıyoruz... Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Birkaç ay önce İşçi Partisi'nden sıradışı bir şekilde ayrılan Senatör Fatima Payman, bir sonraki seçimlere yeni kuracağı partisiyle katılacağını açıkladı.
Hizbullah'ın lideri Hasan Nasrallah, İsrail'in Cuma günkü hava saldırısında öldürüldü. Avusturya'da aşırı sağcı Özgürlük Partisi, sandık çıkış sonuçlarına göre tarihî bir seçim zaferi kazandı. Bu bölüm Schneider Electric hakkında reklam içermektedir. Schneider Electric'in dünyanın farklı noktalarında düzenlediği Innovation Summit etkinlik serisinin Türkiye ayağı, 7-8 Ekim tarihlerinde İstanbul'da. Zorlu PSM'nin ev sahipliğini yapacağı etkinlik, Türkiye'den ve dünyadan alanında öncü 65'ten fazla konuşmacıyı ağırlayacak, sürdürülebilirlik ve inovasyon odaklı yaklaşık 40 oturumdan oluşacak. Innovation Summit İstanbul 2024 etkinliğine buradan kayıt olabilirsiniz. Aposto Gündem'e buradan ulaşabilirsiniz.
Necip Bahadır | AKP; Mangal Partisi! by Tr724
İşçi Partisi'nin konut yasa tasarılarını Parlemento'da oylamaya sunma girişimi, Senato'nun geri kalanı tarafından engellendi. Senato'da çoğunluğu olmayan ve bu konudaki tasarılarına destek bulamayan Hükümet şimdi parlementoyu fesh etme olasılığını tartışıyor.
Stratejistlere göre Batı Sydney'deki Müslüman seçmen, yerel seçimde İşçi Partisi'ni cezalandırdı.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, göreve geldiği günden bu yana Adana'nın sorunlarına çözüm üretmek ve şehri geleceğe taşımak için yoğun çabalarından, belediye olarak yaptıkları çalışmalar, sosyal yardım projeleri, ekonomik sıkıntılar ve Çukurova Havalimanı gibi önemli konular hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin 5. büyük kenti olan Adana'nın stratejik önemine dikkat çekerken, Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) yaklaşan tüzük kurultayı öncesinde parti içi demokrasiye dair beklentilerini de Kısa Dalga Parantez' de Berna Can'a anlattı… Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Sandalye sayısının 16'ya yükselten Country Liberal Party, yani koalisyon kazandı.