village in Kerman, Iran
POPULARITY
Categories
Peygamberimiz (s.a.v.), bir gün, “İnsanı helâka sürükleyen yedi şeyden çekininiz!” buyurmuştu. “Yâ Resûlullâh! Nedir bu tehlikeli şeyler?” diye sordular. Peygamberimiz (s.a.v.): 1. Allâh (c.c.)'ya şerik koşmak, 2. Sihir yapmak, 3. Allâh (c.c.)'ün öldürülmesini haram kıldığı nefsi haksız yere öldürmek, 4. Ribâ (faiz) yemek, 5. Yetim malı yemek, 6. Savaş meydanında dönüp kaçmak, 7. Zinadan korunan, böyle birşey hatırından bile geçmeyen müslümân kadınlarına zina isnad etmek!” (Buhârî) buyurdu. Yine Peygamberimiz (s.a.v.)'in buyurduklarına göre: “Bir şeye düğüm vurup efsun yapan kişi sihir yapmış; sihir yapan da küfre sapmış, büyük bir günâh işlemiş olur.” (Buhârî) “Muhabbet vesaire için efsun yapmak, iplik okumak veya nüsha yazmak suretiyle sihir yapmak, şirktir.” (Ebû Dâvud) “Kim bir sihirbaza veya kâhine veya yıldızlara bakıp gaibden haber veren kimseye gider, ondan birşeyler sorar ve onun söylediklerini de doğrularsa, Peygamber'e indirilmiş olanı inkâr etmiş olur.” (Heysemî) “Sihre inanan kişi, cennet'e giremez!” (Ahmed b. Hanbel) Sihirbazların ruhlarındaki özellik, diğer beşerî özellikler, kendilerinde yaratılıştan mevcut olup, bunun fiil alanına çıkması ya riyâzâtla ya da şeytânlara itaat ve tapmakla olabilir. Sihir, fâsık, dînle ilgisi kesilmiş kimselerde görülür. Böyle olan kişilerde keramet zuhur etmez. Sihirbaz, yapmak istediği şeyi oluşturuncaya kadar, her türlü sözden ve işten yararlanmaya çalışır. Keramette ise, böyle şeylere gerek ve ihtiyaç duyulmaz. Keramet, ancak şeriata son derecede bağlı, dînce tehlikeli sayılan tutum ve davranışlardan son derecede çekingen olan Allâh (c.c.) dostlarından, kendiliğinden zuhur eder. Mucizeye gelince; peygamberlerin, peygamberliklerini ispatlamak üzere Allâh (c.c.)'ün izniyle gösterip inkârcılara meydan okudukları bir takım olağanüstü işlerdir ki, bu vasıflarıyla kerametten de ayrılırlar ve üstünlük taşırlar. (M. Asım Köksâl, İslâm Tarihi, c.5, s.442-443)
Today, Hunter sat down with Professor Keramet Reiter to discuss her decades+ research into solitary confinement and the American Prison System. In her immense scholarship, it is easier to say what Keramet has not written about than what she has. With her vast array of American and International solitary confinement practices, she is the perfect guest to explain the problems with solitary confinement and the prison system as a whole Guests: Keramet Reiter, Professor & Vice Chair of Criminology, Law & Society and School of Law, University of California Irvine School of Social Ecology Resources: Keramet's Website (where you can find all of her books!) http://www.kerametreiter.com/ Keramet's Faculty Page https://faculty.sites.uci.edu/reiter/ Contact Hunter Parnell: Publicdefenseless@gmail.com Instagram @PublicDefenselessPodcast Twitter @PDefenselessPod www.publicdefenseless.com Subscribe to the Patron www.patreon.com/PublicDefenselessPodcast Donate on PayPal https://www.paypal.com/donate/?hosted_button_id=5KW7WMJWEXTAJ Donate on Stripe https://donate.stripe.com/7sI01tb2v3dwaM8cMN
Ahmet Karabay | Keramet imzadaysa, at şu imzayı hemen | 27.07.2022 by Tr724
Şiir dinletisi, konferans, imza günü gibi muhtelif sebeplerle takribi yirmi beş senedir Anadolu başta olmak üzere dünyanın dört bir yanına gidiyorum. Bazen bir vakfın yahut derneğin, bazen bir Valiliğin yahut belediyenin, bazen de bir Üniversitenin yahut şahsın organize ettiği programlar bunlar. Davet edenler farklı olsa da hepsinde aynı olan ve asla şaşmayan bir şey daima dikkatimi çeker: Organizasyonun başındaki insan nasılsa ekibi de öyledir. Yıllar içinde basiret ve ferasete denk düşen öylesi gözlemler biriktirdik ki anlatamam. Havaalanında bizi karşılayan kişinin kıyafetinden, üslubundan, karşılama biçiminden; nasıl bir program olacağını, nasıl bir salonda yapılacağını, nasıl bir otelde konaklanacağını, nerede yemek yiyeceğimizi, programdaki seyirci katılımının hangi seviyede olacağını, katılımcı profilini anlayabiliyoruz desem inanır mısınız? Hatta daha ötesini söyleyeyim. O ilk merhaba dediğimiz kişiden hareketle organizasyonun en başındaki kişinin kültürünü, üslubunu, bazen memleketini, sivildeki mesleğini anlıyoruz. Yanıldığımız olmuyor mu? Oluyor elbet, her meselede olduğu gibi burada da canım istisnalar sevgili kaideleri kuvvetlendirmek için varlar! O ilk kişiden hareketle doğru tespit yapmakta yanılmışsak, program öncesi yenilen yemek, salondaki seyircinin ahvali, organizasyon sahibinin program içinde yaptığı konuşma, salona geliş gidişi gibi hususlar, ev sahiplerimize dair doğru ipuçları vermeye devam ediyor. Üniversitede isek rektöre bakıp eğitimin kalitesini, yerel yönetimlerin misafiri isek Başkana bakıp bir dahaki seçimi görüp göremeyeceğini, Valilik davet etmişse ortama bakıp Vali Beyin bir sonraki durağını, şahıs organizasyonu ise bu kişinin programı hangi niyetle yaptığın anlayacak çapta kanaatlerimiz oluşuyor gayrı ihtiyari. Yanış anlaşılmasın, derdimiz eksik kusur aramak değil; hata ve kusurun yapandan ziyade görene ait olduğunu bilecek kadar diz kırmışlığımız var zira, irfan meclislerinde. Arkadaşlar da bu tespitlere zamanla alıştılar, hatta kendi içimizde eğlenceli bir oyun bile geliştirdik. Kuliste oturuyoruz bir gün, Kültür Müdürü selam vermek için içeri girdi, merhabalaştık çıktı. O çıkınca yanımdaki arkadaşa dedim ki: Müdür Bey görevde yeni, İmam Hatip Lisesinde meslek dersleri öğretmenliği yapmış, Erzurumlu. Yok artık dedi arkadaşım, sorup gelmesini rica ettim. Gitti geldi, yüzünde şaşkın bir ifade, hacım bu kadar da olmaz, dedi. Nereden anladığımı anlattım sonra. Keramet değil, teknik bir mesele. Tecrübe ve gözlem. Araba sürerken, yemek yerken, yürürken, otururken, uçakta, parkta, Kafede, aklınıza gelebilecek hemen her yerde sıradışı bir tepki, ilginç bir kahkaha, garip bir ses tonu, absürt bir şoförlük, gereksiz bir şov dikkatimi çekerse hemen o insanı dikkatle süzerim. Boyu posu, yüz hatları, kıyafeti, bakışları gibi bütün ufak detaylara dikkat kesilirim. Bunu böyle yapangiller familyasına kaydederim. Daha sonra benzer bir durumla karşılaşacak olursam o kişiye meslek, memleket, kıyafet, yüz hattı biçer sonra dönüp bakarım yüzüne, yanılmamışsam mutlu olurum kendimce. Anlamsız ve garip bir oyun bu. Yapayım diye yapılmıyor üstelik; yıllar içinde, göre ede, gide gele kendiliğinden oluşan ilginç bir iç mekanizma. Bu anlamsız gibi gözüken oyun, bu kabiliyetmiş gibi duran tecrübe ne işe yarar peki? Arz edeyim.
“Muhabbet vesaire için efsun yapmak, iplik okumak veya nüsha yazmak suretiyle sihir yapmak, şirktir.” (Ebû Davûd) Sihir, öğrenmeye ve başkasından ders almaya dayanan bazı özel hareketleri yapmakla kötü ve zararlı bir nefis için meydana gelen olağanüstü durumdur. Böylece sihir, şu hususlarla keramet ve mucizeden ayrılır; zamana, yere ve şartlara bağlıdır. Kendisine karşı konulabilir. Benzerinin yapılmasına çaba harcanabilir. Sahibi, çoğunlukla dışı ve içi bakımından pistir. Dünya ve ahiretteki özelliği de perişanlıktır. Hâk ehline göre, sihir aklen mümkündür ve naklen sabittir. Aynı zamanda nazar da böyledir. Keramet ve sihir arasındaki fark ise şudur: Peygamberliğin meydan okuyuşuyla birlikte olmayan olağanüstü olay, eğer Allâh (c.c.)'un ve kullarının haklarını yerine getiren salih bir kimsenin eliyle meydana gelirse kerâmettir. Böyle olmayan bir kimsenin eliyle meydana gelmesi halinde ise sihir ve istidrâcdır. Bir de adı geçen salih kimseyi, ayırd etmek, gizliliği olmayan açık bir durumdur. Çünkü ne simaları ne de terbiyeleri birbirine benzer. Kaldı ki salih olmayan kişi, yanıltıcı bir kılığa bürünse bile, davranışından veya sözünden yayılan pis koku, muhakkâk onu salihten ayıracaktır Sihrin hükmüne gelince; küfre yol açan hususlardan biri de, içinde güneşe ve benzerine ibâdet bulunan sihirdir. Şayet sihirde böyle bir ibâdet yoksa bu takdirde küfür değil, haram olur. “Kim bir sihirbaza veya kâhine veya yıldızlara bakıp gaibden haber veren kimseye gider, ondan birşeyler sorar ve onun söylediklerini de doğrularsa, Nebî (s.a.v.)'e indirilmiş olanı inkâr etmiş olur.” (Heysemî) BİR ŞEYİN ZARARINDAN KORUNMAK İÇİN OKUNACAK DUÂ: “Bi'smillâhi'llezî lâ-yedurru me‘a'smihî şey'ün fi'l-‘ardı velâ fi's-semâi ve hüve'ssemî‘ u'l-alîm.” Bu duâ sabah akşam üç kere okunursa okuyana bir şey zarar vermez.” (Tirmizî) (Resail-i İbn-i Abidin, s.488)
Medyascope Podcast'ten herkese merhaba. Hafta Sonu Yazıları köşemizde yayınlanan yazılarımızın seslendirmesiyle karşınızdayız. Burak Bilgehan Özpek'in “Ekonomiyi keramet ile yönetmek” başlıklı yazısını ben İnan Ketenciler sizler için seslendirdim. Beğenerek dinlemenizi umuyorum.
128. لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ - LE KAD CAEKÜM RESULUN Kasem olsun ki size hakikaten bir Resul geldi مِّنْ أَنفُسِكُمْ - MİN ENFUSİKUM bir Resul ki kendinizden -kendi cinsinizden, Melek değil Beşerden, Aslı ve nesebi ma'lûm Arabî, Kureşî, ehli haremden عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ - AZİZUN, ALEYHİ MA ANİTTUM sizin sıkılmanız gücüne gider. - Ya'ni azâb görmeniz şöyle dursun zahmet çekmeniz bile onu son derece müteessir eder. Yahûd sizi sıkan, zorunuza giden şeyler hasbelbeşeriyye onu da müteessir eder, Onun şedaidi iktihamı (şiddetleri gögüslemesi), müteessir olmadığından değil, risaletindendir. Bu tefsirlere göre cümlenin mecmuu bir sıfattır. Fakat İbni Kuşeyrînin muhtarına göre «Azîz» bir sıfat, « HARÎS » de diğer bir sıfattır. Buna işareten ba'zı Mushaflarda «azîz» üzerine bir «cim» secavendi konulmuştur ki bunda daha fazla bir ma'nâ vardır. Ya'ni bir Resul ki azîzdir: büyük ızzeti vardır. Sizi sıkan şeyler onun aleyhinedir. O yüksek ızzet, ebnayi cinsinin müteellim olmasını istemez, Cinsinizden olması ve ızzet sahibi bulunması hasabiyle bütün derd-ü kederinizi duyar حَرِيصٌ عَلَيْكُم HARÎSUN ALEYKUM üzerinize pek hırslıdır. -Üstünüze titrer. « ان تحرص على هداهم - İN TAHRIS ALA HUDAHUM » -ŞAYET SEN ONLARIN HİDAYETTE OLMALARINA HARİS OLURSAN 16/37 âyetinde işaret buyurulduğu vechile hidayet ve salâhınıza, hayr-ü nef'inize harıstır. Üzerinize toz kondurmak istemediği gibi Sizi aksayı saadet ve selâmete çıkarmak, Cennet ve rıdvana erdirmek için bütün hırsıyle uğraşır. Hem onun nazarı Kureyşe veya Araba, yahûd şu bu kavme değil, her hangi kavmden olursa olsun بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ bütün mü'minleredir ki Raufdur. - Ziyadesiyle re'feti, ya'ni gayet ince bir şefekat ve merhameti vardır. Rahîmdir. -Fıtraten mintarafillâh pek ziyade merhametlidir. Günahkârlara bile acır. Binaenaleyh Ey insanlar Kur'anda varid olan tekâlif, bahusus bu Sûredeki beraet, tevbe, cihad ve saire hakkındaki evamir ve hıtabat, ağırınıza gelmemeli, gücünüze gitmemelidir. Bütün bunlar küfr-ü nifakın zarar ve şeâmetine karşı alel'umum mü'minlere gayet büyük bir re'fet ve şefekatin tecelliyatıdır. Onun için derhal bunlara iman edib mucebince amel etmelisiniz. Görülüyor ki burada Resulullaha esmai husnayi ilâhiyyeden rauf, rahîm isimleri verilmiştir. Hasen ibni-l Fadl demiştir ki: Allah tealâ, hiç bir Peygambere esmasından iki ismi cemetmedi, Ancak Peygamberimiz hakkında « بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ - Müminlere Rauf, Rahimdir buyurdu, zatı sübhanîsi hakkında da « İNNELLAHE BİNNASİ LE RAUFUN RAHİM » Herhalde Allah insanlara refetli çok refetli rahimdir. 2/143 buyurdu. Filvaki' bu tesmiye ve tavsıfta Resulüne pek büyük bir tekrimi ilâhî vardır. Bundan anlaşılır ki esmai husnayi ilâhiyyenin hepsi «ALLAH, RAHMAN, RAB » isimleri gibi esmai muhtassadan değildir. Resulullah ahlâkı ilâhî ile mütehallık olduğundan mü'minlere rauf-ı rahîmdir. Ve getirdiği din ve şeriat da iman edenler için aynı re'fet ve rahmettir. 12.2 129. فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ - Fe in tevellev fe kul hasbiyallâh(hasbiyallâhu), lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm(azîmi). فَإِن تَوَلَّوْاْ - FE İN TEVELLEV FEKUL Bunun üzerine i'raz ederlerse (Ya Muhammed) فَقُلْ - sen şöyle de: حَسْبِيَ اللّهُ - HASBİYALLAH Bana Allah kâfi ا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ - LA İLAHE İLLA HU Ondan başka ilâh yok عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ - ALEYHİ TEVEKKELTÜ Ancak O'na dayandım. وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ - VE HÜVE RABBUL ARŞİL AZİM dir. - O azîm Arşın Rabbı, Bütün kâinatı muhıt olan en büyük hukm-ü saltanatın sahib ve şehinşahîdir. (Sûrei A'rafta « SÜMME-ESTEVA ALEL-ARŞİ YUĞŞİ-L-LEYLE-N-NEHAR» Araf 7/54 ayetinin tefsirine bakınız.) İşbu «لَقَدْ جَاءكُمْ » - LE KAD CAEKÜM ilâ ahırıhâ iki âyetin en son nâzil olan âyet olduğu hakkında bir rivayet vardır.
Osmanlılar nasıl evlenirlerdi? İslam hukukuna göre nikah nasıl cereyan eder? Ekrem Buğra Ekinci, tarihin en eski müesseselerinden nikahı anlatıyor.
Bazı Hak erlerine göre, bütün bu hususlarınyanında, keramet-i ilmiye adına, hal ve temsildiliyle başkalarının Hakk'a teveccühlerini sağlama..bu konuda devam ve temâdî inkıtalarınadüşmeme.. beyanlarıyla tavırları arasındatearuzlara, tesakutlara sebebiyet vermeme..gaye-i hayallerine ulaşma ve ulaştırma konusundameşru vesilelerden başka hiçbir sebebebaş vurmama.. Cennet'e girme mevzuundadahi yalana, tezvire, iftiraya, başkalarını karalamaya,hileye-hud'aya ve değişik ayak oyunlarınatevessül etmeme.. dahası, bütün bu evsâfıiçtenleştirerek tabiatının bir derinliği halinegetirme de sayılmalıdır ki, Hakk'a adanmışhasbîlerin yolu da bence bu olsa gerek…
Sözlükte şeref, izzet, büyüklükmânâlarına gelen “keramet”;lütuf, ihsan, cömertlik, anlamındaki“kerem” kelimesiyleaynı kökten gelir. Istılahta keramet ise;lüzumu anında, bazen isteyip dilemekle,bazen de irade ve talep söz konusu olmadan,evliya, asfiya, ebrâr ve mukarrabînhazerâtına Rahman ü Rahîm'in hususî birutûfetinin unvanı olagelmiştir. Enbiya-iizâm hazerâtının nübüvvet davalarını tasdikematuf Allah'ın yaratmasıyla onlarınortaya koydukları mucizelerin, o zevât-ıkirâma tebeiyyet-i tâmme ile ittiba edenlerinelinde zuhur eden, zılliyet planında,harika türünden bir örneğidir keramet.Dilemeye bağlı veya dilemeden Hak yaratmasıylameydana gelen böyle harikuladeşeylere mazhar olan, nur-i nübüvvetle serfiraz“ehlullah” diyeceğimiz o yüce kâmetzevat da “sahib-i keramet” unvanıyla yâdedilegelmiştir.İlimleri Hak'tan, marifetleri O'nun farklıbir teveccühü bu mümtaz kimselerinilim ve irfanlarının, kalbî ve ruhî hayatayönlendirmeye, aşk u iştiyak-ı likâullahatevcihe, O'nu âleme sevdirmeye, gönüllerdeiman ü iz'an meşalesi tutuşturmaya,rıza ve rü'yet-i Hak arzusu uyarmaya, bukonularda “im'ân-ı nazar”a ve bunlarda dadevam ve temâdîye vesile olması şeklindekiharika zuhurata “keramet-i ilmiye” denegelmiştirki, bu türden bir ikram-ı ilâhî,Cenab-ı Hakk'ın sevdiklerine en büyük ihsanıolsa gerek…Bunun yanında tekvînî mahiyette olağanüstüharikalar da “keramet-i kevniye”diye anılagelmiştir ve avam nazarındadaha ziyade câlib-i dikkat olmasına rağmenerbabınca keramet-i ilmiyeye nispetenikinci derecede addedilmektedir.Hîn-i hâcette böyle bir harikanın ortayakonması, dinî-içtimaî bir faydaya bağlı vehedeflerin en yücesinin gönüllere ve dillereduyurulmasına vesile ise -irade şart-ıâdî- böyle bir tasarruf matlup ve mergupolmasına mukabil, şahsın kendini ifade etmesiadına ortaya konmuşsa merduttur veistidraç olma ihtimali söz konusudur.
The show notes can be found at Lions of Liberty. Introduction: On today's show Keramet Reiter join the Felony Friday show to discuss the horrible suffering endured by inmates resulting from the incredibly barbaric solitary confinement epidemic in this country. Keramet has worked as an associate at Human Rights Watch and has testified about the impacts of solitary confinement before state and federal legislators. She has studied prisons, prisoners' rights, and the impact of prison and punishment policy on individuals, communities, and [...] Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)
hakikatbookstore@gmail.com (Hakikat Kitabevi)