POPULARITY
Son dönemde müzik piyasasında adını sıkça duymaya başladığımız Ceren Gündoğdu, Stüdyo D'de Çağlar Demirel'in konuğu oldu. Yeni albümü ve çıkış şarkısı ‘Benim İlacım Yok' ile müzik yaşamı, hedefleri, konserleri ve projelerine dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Gündem tokat gibi değişiverdi, değil mi?!.. Kıbrıs'taki ‘büyük buluşma' ve yatırımlar, DEM İstanbul milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in vefatı, enflasyonun düşüyor olması, ABD-Ukrayna anlaşması, YPG'nin Suriye stratejisi, doğalgaz ve petrol üretiminde rekor çalışmalar, turizmde rekor gelir ve yükselen kişi başı harcamalar, Hindistan-Pakistan çatışması, Çin-ABD çelişkisi… Özgür Özel'e bir meczubun saldırması bütün diğer çelişkileri gölgede bıraktı… Yok örgütlüymüş, yok değilmiş… Adamı CHP kendi tutup getirmiş, sansasyon olsun diye… Yok yok asıl AK Parti ayarlamış… Bunlar yetmezse, hadi beden dilini analiz edelim… Geçmiş
Kobraların gündeminde bu hafta:
Kobraların gündeminde bu hafta:
YARGITAY TAYYİP'İN DİPLOMASI YOK
Aişe (r.anhâ)'dan, Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İçlerinde Ebu Bekir'in bulunduğu bir kavim için layık olmaz ki, onun dışındakilerden birini imam yapsınlar.” (Tirmizi) Çünkü imametin medârı, fazilet üzerinedir. O halde kim efdal ise imamete evlâ olan odur. Nitekim fıkıh kitaplarında geniş olarak izah olunmuştur. Ebu Bekir (r.a.) hepsinden efdaldir. Hadisteki imametle; hilâfet mânâsındaki imamete işaret olunmuş olması mümkündür. İşte bundan dolayı Resûlullâh (s.a.v.) hastalığında imamete Ebu Bekir (r.a.)'i tayin etti. Hz. Ömer (r.a.) imam olduğu ve insanlara namaz kıldırdığı zaman, namazlarını Ebu Bekir (r.a.)'in imametiyle iade ettiler. Abdullah Zem'a (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Resûlullâh (s.a.v.)'in hastalığı şiddetlendiği zaman Bilâl (r.a.) onu namaza çağırdı. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Ebu Bekir'e gidiniz.” Gittiler ki, Ebû Bekir yoktur ve Ömer insanların içindedir. Dedim ki “Ya Ömer! Kalk ve insanlara namaz kıldır.” O da öne geçti ve tekbir aldı. Resûlullâh (s.a.v.) onun sesini işittiği zaman dedi ki: “Ebu Bekir nerededir? Allâh ve müslümanlar buna razı olmaz.” Hz. Ebu Bekir (r.a.)'e haber gönderildi. Ömer (r.a.) namazı kıldırdıktan sonra Ebu Bekir (r.a.) geldi ve insanlara namazı kıldırdı. Bir rivayette de şöyle ilâve edildi: Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, Hz. Ömer (r.a.)'in sesini işittiği zaman mescidin yanı başındaki hücresinden başını çıkarttı sonra dedi ki: “Yok yok yok, insanlara elbette İbn-i Ebu Kuhâfe namaz kıldırmalıdır!” (Birgivi, Tarikatü'l-Muhammediyye Tercümesi,s.166-167)
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Günler su gibi akıp giderken zaman algımız neden değişiyor? Çocukken saatler geçmek bilmezken, yetişkinlikte yıllar göz açıp kapayıncaya kadar nasıl geçiyor? Bu bölümde, beynimizin zamanı nasıl algıladığını, yoğunluk, rutinler ve duyguların zaman hissimiz üzerindeki etkisini konuşuyoruz. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:22] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Berkin'le beraberiz. Nasılsın Berkin? Berkin: [0:31] İyiyim Emin. Sen nasılsın? İyi misin? Emin: [0:33] Ben de iyiyim. Teşekkür ederim. Heyecanlısın biraz. Berkin: [0:36] Sesim titriyor. Emin: [0:39] İlk bölüm de değil oysaki ama... Berkin: [0:40] Aynen. Yeni tanışıyoruz herhâlde. Onun verdiği bir heyecan. Berkin asker yolcusu! Emin: [0:46] Evet. Ufak bir telaş içerisindesin. Berkin: [0:48] Evet. Emin: [0:50] Açıklamak ister misin ne telaşı bu? Berkin: [0:52] Easy Turkish takipçileri bir süre benden uzak kalacak ama bunu çok bence hissetmeyecekler. Çünkü bu yayınlandığında ben zaten o uzak olduğum periyotta olacağım muhtemelen. Emin: [1:03] Evet. Berkin: [1:03] Askere gideceğim. Bedelli komando olarak. Çok güzel bir süreç beni bekliyor. Onun arefesindeyiz şu anda da. Bu podcast'ı dinlediğinizde bilin ki ben askerdeyim. Değil mi Emin? Emin: [1:16] Aynen öyle evet. Berkin: [1:18] O yüzden bunu dinlerken bana bir iyi dileklerinizi gönderirseniz sevinirim. Emin: [1:23] Evet bir Berkin için dua edelim bunu dinlediğiniz anda. Umarım her şey yolundadır diye. Berkin: [1:29] Aynen. Emin: [1:30] Evet bizde askerlik durumu birazcık değişik. Zorunlu askerlik var erkekler için. Bunu ya altı ay yapıyorsunuz minimum ya da ücretini ödeyip bir ay yapıyorsunuz. Ama her türlü yapıyorsunuz. Berkin: [1:43] Evet. Emin: [1:44] Berkin de bir ay olmayacak. Ama evet dediği gibi gerçekten eksikliğini hissetmeyecek yani takipçiler. Berkin: [1:51] Aynen aynen. Zaman çok mu hızlı geçiyor? Emin: [1:52] Evet biraz askerlikle de bence ilişkili bir konu çekeceğiz bugün. Zaman çok mu hızlı geçiyor diye. Bu konuyu sen buldun. Biraz gönderme mi var bu askerlik kavramına? Berkin: [2:04] Yok ya aslında tam olarak öyle değil. O askerlik kısmını sen yakaladın. O askerlikte zamanın geçme işinden şikâyetçi olduğun için muhtemelen. Benim son zamanlarda çok gündemimde olan bir şey bu. Zamanın aşırı hızlı akıp gitmesi. Çok yakın sandığımız olaylara bile bir bakıyorsun "Aa iki sene önceymiş." diyorsun. Bu konu benim son zamanlarda gündemimde ve biraz da canımı sıkan bir konu. Yani üzüldüğüm bir konu zamanın bu kadar hızlı geçmesi. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Berkin ve Emin, ünlü olmanın ne demek olduğunu ve bu yolda ilerlemek isteyip istemediklerini tartışıyorlar. Popülerliğin getirdiği sorumluluklar, özgürlük ve sınırlamalar üzerine düşüncelerini paylaşıyorlar. Kim bilir, belki bir gün onların da yolları ünlü olma noktasına gelir ve bu sohbeti geçmişteki bir anı olarak tekrar dinleriz. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:22] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Berkin'le beraberiz. Nasılsın Berkin? Berkin: [0:31] Merhaba Emin. İyiyim. Teşekkür ederim. Seni sormalı? Emin: [0:35] Ben de iyiyim. Direkt bir konuya giriş yapalım. Sert bir giriş olsun. Kendimizi ünlü biri olarak görüyor muyuz? Berkin: [0:40] Olsun bakalım. Emin: [0:41] Yaklaşık olarak 75.000 abonesi olan bir YouTube kanalı sahibi olarak kendini ünlü biri olarak nitelendiriyor musun? Berkin: [0:51] Nispeten diyormuşum... Yok ya hiç öyle bir... O taraklarda bezimiz yok şu an bence. 3-5 kere tanınırlığımız oldu dışarıda. Böyle bir denk geldi. Egomuzu okşadı biraz ama kendimi hiç öyle ünlü falan görmüyorum. Emin: [1:06] Bizim kanal özelinde şöyle bir tezat var aslında: Evet abone sayısı yüksek ama bu abonelerin çoğu yurt dışında Türkçe öğrenmek isteyen insanlar. Azınlık bir kısmı Türk. Berkin: [1:16] Evet. Emin: [1:16] O yüzden hani 75.000 abone deyince, evet, biraz fazla gibi gözüküyor ama bu insanlar Türkçe öğrenmek isteyen, Türkiye'de olmayan insanlar genelde. Berkin: [1:24] Aynen. Emin: [1:26] O yüzden bizim özelimizde bu kadar aboneye sahip bir kanal için ünlü kategorisinde değiliz kesinlikle. Berkin: [1:32] Zaten dışarıda da birkaç kere tanıyan oldu. Onlar da hep yabancıydı yani beni açıkçası. Yurt dışından gelmiş kişiler veya Türkiye'de yaşayan yabancılar falandı yani. Emin: [1:43] Bizim apartmanda da tanımışlardı hatta seni galiba. Berkin: [1:46] Evet aynen. Size gelirken, girişte. Emin: [1:49] Aynen. Bizim kasap tanımıştı beni. Berkin: [1:52] Bak bu iki olay da kendimizi en ünlü hissedebileceğimiz an bence. Yani yaşadığımız yerde bile tanındıysak... Emin: [1:58] Aynen. Berkin: [1:59] Demek ki bir tık var yani bir şeyler. Emin: [2:02] Evet. İnsanın gittiği kasapta tanınması gerçekten garip bir his. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Netanyahu dedi ki: “Bölgenin haritasını yeni baştan çizeceğiz. Çok da güzel olacak.” El-cevap: Yok bu dehr içre senin vasfettiğin dilber Neto Bir peri-sûret görünmüş, bir hayâl olmuş sana
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
30'lu yaşlar gerçekten “kriz” mi, yoksa yeni bir başlangıç mı? Bu bölümde Emin ve Emine, yaş alma sürecini ve 30'lu yaşların getirdiği hislerden bahsediyor. Geç kalmışlık duygusu, toplumdan gelen baskılar, hayallerin ve gerçeklerin karşılaşma(ma)sı... Emin, 30'a bir adım kala neler hissettiğini paylaşırken, Emine bu sürecin içinden geçmiş biri olarak yaşadığı deneyimleri anlatıyor. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:25] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Emine ablamla beraberiz. Nasılsın Emine abla? Emine: [0:35] İyiyim Emin. Sen nasılsın? Emin: [0:36] Ben de iyiyim. Teşekkür ederim. 2025'e girmemizle beraber ben 30. yaşımdan gün almaya başladım resmî olarak. Sen zaten çoktan geçmiştin. Emine: [0:48] Sağ ol. Emin: [0:49] Sen geçeli bayağı bir oluyordu yani. Emine: [0:51] Bayağı. Yok canım şunun şurasında iki senecik... Emin: [0:55] İki sene! Yok artık. Emine: [0:57] Ne? Ben 32'ye yeni girdim ya Allah Allah. Emin: [1:00] Aramızda dört yaş var ama ben 30'dan gün alıyorum. Sen 30'a yeni girmişsin. Emine: [1:04] Aramızda bir kere 3.5 yaş var. Hatta 3 yaş diyebiliriz yani. 3.3. Lütfen ayların çok önemi var benim için. Emin: [1:14] Biraz benim üzerime 30'lu yaşların baskısı gelmeye başladı. (Öyle mi?) Aynen. Bana bir anlatır mısın bu baskı nasıl bir şey? Nasıl başa çıkılıyor bununla? Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
"İman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini elbette örteceğiz. Onları işlediklerinin daha güzeliyle mükafatlandıracağız." (Ankebut 7) “Ayet, amellerin imandan maksûd olan, gaye edinilen şeye dâhil olduğunu gösterir. Çünkü günahların bağışlanması ve amellerin en güzeli ile mükâfaatlandırılması işi, Sâlih amellerin işlenmesi şartına bağlanmıştır. Çünkü ameller, imanın meyvesidir. Bunu şöyle bir misalle açıklayabiliriz: Bu, tıpkt meyve veren bir ağaca benzer. O ağacın damarlarının ve dallarının ağaçtan olduğunda şüphe yoktur. Fakat yerden çektiği su ve etrafını çevreleyen o toprak ağaca dahil değildir. Fakat meyvesi, ancak kendisine dahil olmayan bu su ve toprak sayesinde elde edilmiştir. İşte iman ile amel-i salih münasebeti de böyledir. Hem sonra o ağacın etrafını, işe yaramaz otlar, zararlı dikenler sararsa, meyve mutlaka az olur. Eğer bunlar büsbütün o ağaca hükümran olur, onu mağlub ederlerse, ağacın hiç meyvesi olmaz ve ağaç kurur. İşte günahlar da imana bu tesiri yapar. Amel-i sâlih, kendi kendine bakî kalamaz. Çünkü o bir arazdır, cevher değildir. O, âmili (yapanı) ile de kalamaz. Çünkü Cenâb-ı Hakk, onu yapanın (kulların) helak olacaklarını bildirmiştir ve "Allah´ın zâtı dışında herşey helak olacaktır" (k&mb, se) buyurmuştur. Binâenaleyh amel-i Salih´in bakî oluşunun, mutlaka bakî olan birseyden dolayı olması gerekir. Fakat bakî olan, sadece Allah´ın zâtıdır. Çünkü Cenâbn Hak, "Allah´ın zâtı dışında herşey helak olacakhr" buyurmuştur. Binâenaleyh o amelin bakî kalabilmesi ve sâlih olabilmesi için, Allah rızası uğrunda yapılmış olması gerekir. Allah rızası için olmayan şeyin ise, ne kendisi, ne yapanı ve ne de uğruna yapıldığı şey ile bakî kalamaz, dolayısıyla da sâlih amet olamaz, O halde amel-i sâlih, mükellefin, sırf Allah rızası için yaptığı şeylerdir. Sâlih ameller "yükseltilir". Çünkü Cenâb-ı Hak, "Amel-i sâlihi (hoş kelimeler) yükseltir" (Fâtır, 10) buyurmuştur. Fakat amel-i sâlih, kelime-i tayyibe (kelime-l tevhid, yani iman) ile yükselir. Mükelleflerin amelleri üç kısma ayrılır: Tefekkürü, inancı ve tasdiki demek olan, kalbinin amelleri; zikri ve şahadeti demek olan, dilinin amelleri; taatı ve ibadeti demek olan, uzuv ve bedenlerinin amelleri. Binâenaleyh bedenî ibadetler, kendi başlarına değil, ancak diğerleri sayesinde yükselebilirler. Doğru söz ise, ayette de beyan edildiği gibi, kendi kendine yükselebilir. Kalbin ameli demek olan tefekkür ise, ona İner. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah, en yakın semaya iner ve "Yok mu bir tevbe eden, tevbesini kabul edeyim" diye nida ecfer. "Tevbe eden", kalbi ile pişmanlık duyandır. Yine, Hz. Peygamber (s.a.s) "Allah Azze ve Celle, buyuruyor ki: "Ben, kalbi kırık ve mahzun olanların yanındayım” yani "Kendi aczini ve Benim kudretimi, kendi önemsizliğini ve Benim azametimi düşünenlerin yanındayım" demiştir. Bu, aklen de böyledir. Çünkü kim, Allah´ın nimetleri hususunda tefekkür ederse, Allah´ı bulur ve O´nu zihninde tutar. Burada bahsedilen "daha güzel mükâfaat", cennet dışında bir mükâfaattır Çünkü mü´min cennete imanı sayesinde girecektir. Çünkü cennet onun kötülüklerini örter. Kötülükleri örtülmüş olan kimse ise cennete girer. O halde "en güzel (daha güzel) mükâfaat" cennetten başka birşey olup, bu da hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir insanın aklına gelmeyen birşeydir. Bunun rü´yetullah (Allah´ı görme) olması, uzak bir ihtimal değildir.
20.12.2024 | Dijital Hayat Bölüm513 - TRT Radyo1 | "Elektronik Cihazlarda Gümrük Vergisi" Bilal Eren'in hazırlayıp, sunduğu Dijital Hayat programımızda bu hafta; Teknoloji Gazetecisi Özgür Çetin ile; - Elektronik Cihazlarda Gümrük Mevzuatı ve Vergisi Nedir, Şartları Neler? - Elektronik Cihazlarda Gümrük, Hangi Bölgelerde Hangi Oranlarda Uygulanıyor? Hangi Platformlardan Neyi, Ne Kadara Satın Alabiliriz? - Elektronik Cihazlarda Gümrük Uygulamasının Amacı ve Nedenleri Ne? - Amaç; Distribütor, Esnaf, Üreticiler gibi Tarafları Korumak mı, Yok ise Tasarruf Tedbirleri mi? - Cihazlar için Kullanım Amacı ile Ticaret Amaçlı Gümrük Mevzuatı Farklı mı? - Sipariş Edilen ile Yolcu Beraberinde Getirilen Elektronik Cihazlar Arasındaki Gümrükleme Farkları Ne, Nasıl Ayırt Ediliyor? - Gümrük Muafiyeti Olan Elektronik Cihazlar Mevcut mu? - ARGE, Proje gibi Çalışmalar için Gerekli Elektronik Cihazlar için Bir İstisna Mevcut mu, Değilse Neler Yapılabilir? Başlıklarını konuştuk. Dijital Hayat, her cuma saat 15:30'da TRT Radyo1 mikrofonlarında canlı yayında... Tüm geçmiş ve gelecek yayınlarımız için; Web: https://www.dijitalhayat.tv
Wonderfully unique, and rooted in field recordings, UK producers Yard One & Tryst's productions are no stranger to us at Delayed. Having premiered many a tune of theirs over the years, it's always nice to listen to their latest project. Today is no different as they, alongside Red Pig Flower, and Vovian, join forces to create the latest release on Stolar, titled ‘San-lim Yok'. Haeundae Beach (The End Of The Line), is like a musical deep breath. Giving space and letting listeners take a pause, to recenter themselves. Soft melodies swirl around the depths, while soothing Korean spoken words add a zen-like element. All backed by the sounds and textures of waves crashing on a beach, far far away. As a companion to the premiere, and release, a short film has been created, envisaging the above, set in an evocative color palette, like a shared fever dream. Forthcoming on Stolar, the San-lim Yok EP also features notable remixes from Alex Albrecht, and Eli Verveine to round out an already jam-packed release that should be out on December 10th. Companion Video www.youtube.com/watch?v=gWJqKngtWpI @yard-one-music www.instagram.com/yardonemusic/ @ghto4dqxaqip www.instagram.com/vovian__/ Write up by @huedj Follow us on social media: @itsdelayed linktr.ee/delayed www.delayed.nyc www.facebook.com/itsdelayed www.instagram.com/_____delayed www.youtube.com/@_____delayed
01.11.2024 | Dijital Hayat Bölüm506 - TRT Radyo1 | "Gelecekte Dil Bilmeye İhtiyaç Kalmayacak mı?" Bilal Eren'in hazırlayıp, sunduğu Dijital Hayat programımızda bu hafta; Yeni Nesil Çeviri Eğitmeni Senem Kobya ile; - Gelecekte Dil Bilmeye Gerek/İhtiyaç Kalmayacak mı? - Elon Musk'ın 2020'de "Dil Öğrenmeye Gerek Kalmayacak" Sözü, Doğru Çıktı mı? - Yapay Zeka Teknolojilerine Sahip Yazılım ve Donanımlar, Dil Çevirisini Nasıl Etkiliyor? - Gelişen Çeviri Teknolojileri, Dil Bariyerini Tamamen Aşmamızı Sağlayacak mı? - Yapay Zeka Teknolojilerinin Çözümleri Karşısıda Çevirmenlik Mesleği Nasıl Değişecek? - Dil Çeviri Teknolojileri ile Çevirmenlik Mesleği Yok mu Olacak? - Yeni Nesil Çevirmenlik Ne Demek? Başlıklarını konuştuk. Dijital Hayat, her cuma saat 15:30'da TRT Radyo1 mikrofonlarında canlı yayında... Tüm geçmiş ve gelecek yayınlarımız için; Web: https://www.dijitalhayat.tv
Sahne şöyle: Elinde beyzbol sopası olan adam, bir kadını öldüresiye dövüyor. Darbelerini diz kapaklarının altına indiriyor. Kemik sesleri geliyor. Kadın feryat ettikçe vuruyor. Adam öfkeden deliye dönmüş. Duruyor. Sopa elinde bağırmaya başlıyor: “Bu evden çıkmayacaksın. Yok öyle yeni bir hayat falan. Benim sana sunduğum hayatı yaşayacaksın.”
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Teknolojinin çok hızlı ilerlediği günümüz dünyasında birçok icat bizler için vazgeçilmez hale geldi. Hayatımızda en önemli yere sahip icatları konuştuğumuz bu bölümümüzde Berkin, Feyza ve Onur bu icatların hangilerinden asla vazgeçemeyeceklerini ve hangilerinden vazgeçebileceklerini tartıştılar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Onur: [0:22] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Onur. Bugünkü bölümümüzde Feyza ve Berkin'le birlikteyiz. Nasılsınız öncelikle? Feyza ile başlayalım. Feyza: [0:35] İyiyim. Onur sen nasılsın? Emin diyecektim. Onur: [0:38] Ben de iyiyim. Alışkanlık olmuş. Genelde Emin açılış yapıyor. Burada olmadığı için ben yapıyorum. Ben iyiyim. Teşekkür ederim. Sen nasılsın Berkin? Berkin: [0:48] Ben de iyiyim Onur. Senin de iyi olduğunu duyduğuma sevindim Feyza. Dünyayı değiştiren önemli icatlar Onur: [0:53] Evet. Bugünkü bölümümüzde icatlar hakkında konuşacağız. Sizce en önemli icat hangisi? Vazgeçemeyeceğiniz, onsuz yapamayacağınız icatlar hangileri? Bu konu üzerinde konuşacağız. Öncelikle fikirlerinizi alalım. Sizce en önemli icat nedir günümüzde? Berkin: [1:10] Yani günümüzde mi yoksatarih boyu mu düşünelim bunu? Onur: [1:15] Önce tarih boyu diyelim sonra günümüzde diye düşünelim. Berkin: [1:20] Ya şimdisonuçta tüm teknolojik gelişimler bir noktadan başlamıştır ya... Hani sonuçtasıfırdan başlıyor ve dalga dalga dallanarak budaklanarak ilerliyor. Dolayısıyla burada tekerleğin icadı falan gibi... Feyza: [1:39] Yok... Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Polis Şeyda Yılmaz'ı şehit eden Yunus Emre Geçti'nin arkasındaki düzen? İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş'ın timsah gözyaşları. Sigara kaçakçısı CHP'li milletvekili Ediz Ün ve Korgeneral Ömer Paç. Bora Kaplan suç örgütünün kritik ismi Tansel Aktan'ın tahliyesi. Tüm suçlarını ifşa ettiğim Alp Aslan ve Oben Özay isimli iki Emniyet Müdürünün meslekten ihraçları... Milli Eğitim Bakanlığında mülakat sonuçlarının "yanlışlıkla" açıklanması skandalı.
Her halükârda eğlenceli bir yer sosyal medya, ona şüphe yok. Ancak paketin içerisinden bu eğlenceyle birlikte epeyce yan etki de çıkıyor malumunuz. Yok yok. “Dijital dünyada bilmem ne olmak, bilirsin ne yapmak” tadında bir yazı yazmaya hiç niyetim yok. Çünkü ne meselenin uzmanıyım ne de bunca kirli bilgi arasında benim yazacaklarımın da o toplam arasında yok olup gideceğini bilmeyecek kadar safım. Benim derdim “görünmek ve göstermek” eksenli olacak.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümümüzde tam film tutkunlarına göre bir oyunla karşınızdayız. Onur filmlerden replikler söylüyor, Emin ve Feyza bu repliklerin hangi filmlere ait olduğunu tahmin etmeye çalışıyor. Bakalım kim kazanacak? Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:21] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin, bugünkü bölümümüzde Onur ve Feyza ile beraberiz. Feyza seninle başlayalım, nasılsın? Feyza: [0:33] İyiyim Emin, sen nasılsın? Emin: [0:35] Ben de iyiyim, teşekkür ederim. Onur sen? Onur: [0:37] Ben de iyiyim, sağ ol. Emin: [0:39] Biraz yorgun gibisiniz? (Yo.) Feyza: [0:41] Ya gün sonu artık böyle bir... Emin: [0:45] Ben yorgunum da o yüzden size de böyle bir gönderme yapayım dedim kendi üzerimden. Onur: [0:49] Yok ya ben bütün gün yattım. Hiç yorgun hissetmiyorum. Emin: [0:54] Abi şu an bir gün yatmaya o kadar ihtiyacım var ki... İnşallah hafta sonu. (İnşallah.) Onur: [0:59] Az kaldı. Sık dişini. Emin: [1:01] Az kaldı abi gerçekten. Bugün perşembe bu arada. Onur: [1:05] Evet. Emin: [1:07] Ama hafta sonunda sürekli bir şeyler çıkıyor illaki ya. (Değil mi?) Yetişkinlik böyle bir şey galiba. Onur: [1:13] Maalesef. Hep çocuk kalmalıydık değil mi? Emin: [1:16] Aynen. Çocuk taklidi yapsam yutarlar mı acaba? Feyza: [1:23] Yutarlar kesin. Bir dene bir gün. Videoya da çekersin olur mu bize de? Emin: [1:27] Size de atarım. Onur: [1:30] Cüsseden kurtaramayabilirsin Emin. Emin: [1:33] Böyle bir film var mı acaba, bununla alakalı? Benjamin Button. Onur: [1:37] Benjamin Button geliyor aklıma. Emin: [1:38] Aynen benim de aklıma o geliyor. Evet filmlerden bahsetmişken Onur, Evet. Bu bölümde bize neler hazırladın, filmlerle ilgili bir şeyler hazırladın diye kulağıma geldi ama. Onur: [1:48] Evet, sizi uyandırmak için güzel bir oyun hazırladım. Ben size film replikleri söyleyeceğim. Siz de bu filmin... Pardon. Bu repliğin hangi filme ait olduğunu söyleyeceksiniz. Böyle bir oyun oynayacağız. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Sebil'in orada, birisi tarafından yaşı sorulduğunda havaya üç parmağını kaldırıp “beş” diyen ve aslında henüz iki yaşında olan o kız, her seferinde yakalamak, ele geçirmek kastıyla yalpalayarak da olsa güvercinlerin peşine düşüyor, yakalayamadığında her seferinde hayret ediyor, her seferinde üzülüyor, her seferinde duraksıyor, ancak ardından enerjisi çabucak dolan bir şarjlı pil gibi tekrar kuşların peşine düşüyordu. Bu ona biteviye bir devinim sağlıyor, mutsuzlukla umudu, yorgunlukla yeniden başlamayı uç uca bağlayarak bu deneyim üzerinden bir varoluş anı oluşturuyordu. Kahvemi içerken “doğru” diye fısıldadım kendime, “dünya hayatının özeti işte bu, ama şu da var.” Seher, yedi yaşındaymış o haberi aldığı gece. Sabahında annesi, “hazırlan” demiş, “o puantiyeli elbisenin altına o gün aldığımız siyah naylon çoraplarla kırmızı papuçlarını da giy. Pabuçlarını güzelce silmeyi unutma. Sonra da saçlarını topuz yapalım.” “Bu sefer çift örgü yapsan” diye nazlanacak olmuş ama nafile. Kendisine tam iki bin yıldır yaşıyor gibi ve tam iki bin yıldır yüzünde çektiği bütün acıları taşıyor gibi gelen annesi, kendisine “yorma beni” ismini verdiği o bakışı atınca alışkanlık haline getirdiği şekilde susup kabullenmiş topuzu. Şentepe'den Bentderesi'ne giden dolmuşa binmişler önce. Ardından bir hayli yürüyüp Çiçnçin'in dibinde Hasan babanın kondusuna inmişler. Bir gözü görmeyen Hasan baba, peynir, zeytin ve kalık ekmekten oluşan kahvaltısını anne kızla paylaşırken ağzının kenarından fısıldamış yine “gelmedi yine köpoğulları. Gece yatmayı bilmezler, sabah kalkmayı bilmezler. Şaraba düşmüşlerdir yine.” Yekinip kalkacağı sıra yetişmiş Rafet'le Arda. Daha doğrusu “kız” Arda. Yok, aslan gibi delikanlıymış ama Allah'ın Kaman'ında babasının ne çeşit bir şaka hazırlayıp oğluna “Arda” ismini verdiği muamma olduğundan lakabı “kız” kalmış oğlanın. Senelerden 86, aylardan ağustos, günlerden cumartesiyken Hasan babanın, daha doğrusu mahallelinin yeni yeni seslenmeye başladığı şekliyle kör Hasan'ın kaç model olduğunu kimsenin bilmediği eğri bacak Skoda'sına beş kişi doluşup vurmuşlar Güdül yoluna. Arda'nın divan sazı, elektro bağlaması ve ses teçhizatları, Hasan babanın kemanıyla ıklıkı, Rafet'in darbukası arkaya her zamanki gibi “tıkı tıkına” sığmış. Yolda Hasan baba Seher'e “gaydesiyle söyle kız Hastane Önünde İncir Ağacı'nı” demiş önce. Ardından “Eller Aldı”yı geçmişler bir tamam. “Aferin kız” demiş Hasan baba, “bir de Mapushanelere Güneş Doğmuyor'u geçen seferki gibi değil de az yavaştan oku.” Arabanın ıhlamaları, tıslamaları eşliğinde Güdül'ün bir köyüne varılmış. Toparlak yüzlü bir çocuk “aha şuraya gurulacamışsınız emmi” deyip yer göstermiş.
İnsanlara yol gösteren kişinin; birisine, kendisini ilgilendirmeyen şeyler hakkında susmasını emretmesi halinde, eğer bizzât kendisi de lüzumsuz şeyler hakkında sükût eden biri ise, o zaman o kişiye uyulur. O kişi sana dünya karşısında zahidâne bir hayat yaşamanı öğütler ve bizzât kendisi de aynı şekilde yaşarsa o zaman fetvâsı doğru olacaktır. Yok kendisi dünyaya dört elle sarılır bir halde olursa, o zaman fetvâsı yalan olacaktır. Allâhü Teâlâ (Tebük seferine iştirâk etmeyip) geride kalan üç kişi hakkında da: “Ey inananlar! Allâh'tan sakının ve doğrularla beraber olun!” (Tevbe s. 119) buyurmuştur. Buna göre âlim, İslâm'ın hükümleri hakkında bir söz söylediği zaman, aslında kendisi de aynı hükme tabi olmaktadır. Dolayısıyla eğer o söylediği şeye uygun hareket ederse, doğru söylemiş; yok tersine hareket ederse yalan söylemiş olur. Bir kimsenin manevi bir makâma gerçekten ulaşabilmiş olmanın göstergesi, fiilin söze uygun olarak sâdır olmasıdır. Bu konuda değerlendirme yapacak kimselerin insanların efendisi Resûlullâh (s.a.v.)'i dikkate almaları yeterli olacaktır. O (s.a.v.)'in fiilleri ile sözleri arasında tam ve kusursuz bir uyum bulunuyordu. Kendisi hakkında: “Allâhü Teâlâ, Resûlü hakkında dilediği şeyi helâl kılar...” diyen kimseye, durumun öyle olmadığını ifade ile tepki göstermişti. Yine kendisine yöneltilen bir durum hakkında “Ben yapıyorum” dediği zaman: “Sen bizim gibi değilsin. Allâhü Teâlâ, senin geçmiş ve gelecek bütün günâhlarını atfetmiştir” diyen kimseye: “Vallâhi, elbette ben sizin Allâh'tan en çok korkanınız ve O'ndan ne ile sakınacağını en iyi bileniniz olmayı umuyorum” (Buhârî, Müslim) buyurmuştur. (Şatıbi, el-Muvafakat, c.4, s.254-257)
31 Mart 2024 yerel seçimlerinin ardından AKP tam bir hezimete uğramıştı ama kazanan tarafta da biz yoktuk. Birinci parti CHP olmuştu ve ilk andan itibaren seçim zaferini emekçi halkın değil sermaye düzeninin çıkarları doğrultusunda değerlendirdi. Devrimci İşçi Partisi seçimin ardından yaptığı “Rant kavgası neticelendi! Hezimet de zafer de bizim değil!” başlıklı açıklamada bu durumu şöyle açıklıyordu: “Bir an için kazanan tarafta işçi sınıfının temsilcileri olduğunu hayal edelim. Bu durumda şunları demez miydik? Ey Erdoğan! Bu şekilde ülkeyi yönetemezsin! Devletin bütçesini yerli ve yabancı tefecilere faiz ödemek için harcayamazsın! Patronların ve emperyalist finans merkezlerinin ısmarlamasıyla atadığın Mehmet Şimşek'in işçi düşmanı kemer sıkma programını rafa kaldıracaksın! Sosyal güvenlik, emeklilik haklarımıza dokunamazsın! Kıdem tazminatı hakkımızı elimizden almayı aklından bile geçiremezsin! NATO'cu dış politikana, İncirlik'te Siyonistlere silah taşınmasına aracılık etmene, Kürecik üssüyle İsrail'e kalkan olmana, limanlardan Gazze'deki soykırımına mal taşımana rızamız yok! Hükümet istifa! Erken seçime! Ama nerede? Özgür Özel bunun yerine seçim akşamı çıktı, centilmenlik şovları yaptı. Çünkü yukarıda saydığımız tüm başlıklarda CHP, Erdoğan ve AKP ile aynı doğrultudaki politikaları savunuyordu.” Özgür Özel erken seçim diyerek muhalefetin dozunu mu arttırıyor yoksa gaz mı alıyor? Geçen zaman zarfında Özgür Özel sıklıkla “erken seçim” lafını kullanmaya başladı. Hatta “geçim yoksa seçim var” gibi bir slogan da ortaya attı. Bir seferinde mecliste yine ekonomik sorunlara değindikten sonra “geçim yoksa çok yakında seçim var” dedi. Tüm bunlar CHP'nin, emekçi halka bedel ödetecek kemer sıktırma programını uygulaması için Erdoğan ve Mehmet Şimşek'e açtığı seçimsiz dönem kredisi politikasından vazgeçtiğine mi işaret ediyor? Yoksa oyunun içinde başka bir oyun mu var? Evet gerçekte bir oyun var! Bu oyunun adı “normalleşme”. Normalleşme adı altında AKP ve CHP sermayenin çıkarları doğrultusunda bir ittifak kurmuş durumda. Biz buna “emekçi halkın etinden et koparma ittifakı” diyoruz. Çünkü Erdoğan ve AKP, ekonominin başına İngiliz Mehmet'i geçirerek emekçi halka vergilerle ve zamlarla kemer sıktırıyor ayrıca işçi sınıfının kazanılmış haklarına da göz dikiyor. İktidar bunu yaparken, CHP'ye de emekçi halkta biriken öfkenin gazını almak, emekçi halkın etinden et koparılırken anestezi vererek acıları hissettirmemek, uyuşturmak düşüyor. CHP, adeta gizli bir anestezi bakanlığı ile iktidara ortak olmuş durumdadır. Dikkat edin erken seçim diyor ama sürekli 2-3 sene sonra CHP'nin iktidar olacağı bir Türkiye'den bahsediyor. Madem erken seçimden bahsediyorsun neden CHP'nin olası iktidarı için 2-3 sene sonraya randevu veriyorsun? CHP, Erdoğan'a ve sermayenin istibdadına koltuk değnekliği yapmaya devam ediyor Özgür Özel'in en erken verdiği tarih 1,5 sene! Yani İngiliz Mehmet'in ekonomi programıyla halkın etinden et koparıldıktan, kıdem tazminatı dâhil, sosyal güvenlik ve emeklilik hakları dâhil pek çok hak gasbedildikten sonra… Yani sermayenin ve emperyalizmin işi görüldükten sonra! Halka bu darbeyi vurduktan sonra Erdoğan çok fazla yıpranmış, sermayenin ve emperyalizmin işine yaramaz hâle gelirse diye CHP yedek lastik olarak bekliyor. Yok sermaye ve emperyalizm Erdoğan'la devam etmek isterse o zaman da CHP yine görevini yapmış olacak. Nedeni açık! Erdoğan'ın bir sonraki dönem tekrar aday olabilmesi için Anayasa gereği erken seçim yapılması gerekiyor da ondan! Özetle Özgür Özel seçimsiz dört sene derken de erken seçim derken de sermayenin ve emperyalizmin sözünü söylüyor. Selefi Kılıçdaroğlu gibi Erdoğan'a ve sermayenin istibdadına koltuk değnekliği yapıyor.
Aradan bir ömür geçmiş ama bugün gibi aklımdadır. Üniversiteye yeni başlamıştık. Bir gün arkadaşlarla isimlerin anlamı üzerinde konuşuyorduk. Aramızda adı Namık olan bir arkadaş vardı. Adının anlamını bilmediğini söyleyince, bir fırsat doğdu. “Na, olumsuzluk ifade eder biliyorsun” diye söze başladım “Yok anlamındadır. İki yoktan ne çıkar demiş ya Nabi, imzasını atarken”. “Evet” dedi. “Mık ise ‘akıl' anlamına geliyor.” Bir süre öylece bakıştık. Yüzü düştü, üzüldü. Çok uzatmadık tabii. Hemen ardından sözlerimin şaka olduğunu söyledim. Sözlükte araştırdık ve “Yazıcı, yazar, kâtip” anlamına geldiğini öğrendik. * Ülkemizde o ismi taşıyan 6100 civarındaki kişinin hepsinden peşinen özür dilerim ama biri hariç. Gördük ki benim 45 yıl önce yaptığım o şaka, bazı durumlarda gerçekmiş gibi durabiliyormuş ve çok da yakışıyormuş, cuk diye yerine oturuyormuş. Nitekim o sesi duyduk, oturdu ve çay gelsin diye bekliyor. CHP NE KADAR DEĞİŞTİ? At sahibine göre kişner. Genel Başkan değişince partinin çizgisi de ona göre şekillenir. Bazen de aradan pırtlayanlar olur. Eskinin kalıntıları… Henüz unutmadık, hatırımızdadır; “Suriye'de ne işimiz var, Libya'da ne işimiz var?” nakaratlarını defalarca duyduğumuz eski genel başkanın kalıntılarından biri olan vekil, çıktı ve Meclis kürsüsünde Mavi Vatan için “Masal” dedi. Masal çağından çıkamamış, her gördüğünü ve duyduğunu masal mı sanıyor? Elbette değil. Koca adam olmuş. Bu yaşta ne işi olur masal çağıyla? Her kesimden tepki gördüyse de o söz söylenmiş oldu. Silahtan çıkan kurşun geri döner de ağızdan çıkan söz dönmez. * Vatan sınırlarının sadece karada olduğunu düşünüyor herhalde. Denizlerdeki sınırların varlığını anlayamamış… Mı acaba? Koca adam olmakla kalmamış, Türkiye'nin Büyükelçisi olarak Vaşinton'da senelerce görev yapmış. Bilmez mi ülkelerin denizlerdeki hâkimiyetini? Dil sürçmesi de olamaz. Galiba sürçme kafasının içinde. Karabağ'ın Ermeni işgalinden kurtuluşu için ülkemizin yaptığı SİHA vb yardımlardan da rahatsız olsa gerek. Bu portrenin ayrılmaz bir parçasıdır çünkü o konudaki itiraz. * Seçtiği diğer kelimeler de nefret kokulu, küçümsemeli, eleştirinin ötesinde, hakarete varacak ölçüde. “Sınır ötesi operasyonlarla yetinmedi. Deniz aşırı maceralara yeltendi.” Belli ki sınır ötesi operasyonlardan da fena hâlde rahatsız. Ne biçim lâflar bunlar? Ne demek yeltenmek? Sen neye yeltenmektesin? Maksadın nedir, ana fikrin nedir, baba fikrin ne?
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde Emin, Berkin ve Feyza Almanya'da düzenlenen EURO 2024 futbol turnuvası hakkında yorumlarını paylaşıyor. Türkiye'nin turnuvada daha önce neler yaptıklarını, şu an Türkiye'nin nasıl gittiğini ve gündeme dair diğer konuları konuşuyorlar. Türkiye - Hollanda maçı öncesi dinlemeyi unutmayın! Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:35] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Berkin ve Feyza ile beraberiz. Nasılsın Berkin? Berkin: [0:45] Biraz yorgunum Emin. Bugün tüm gün dışarıdaydım. Yeni eve geldim ve beni podcast çekmeye zorladın. O yüzden hem yorgunum hem biraz canım sıkkın. Emin: [0:57] Evet suçlu oldum biraz şu anda. Kötü hissettim. Berkin: [1:01] Yok yok. İyiyim iyiyim. Yani biraz yorgunum sadece o kadar. Sen nasılsın Emin? Emin: [1:06] Ben de iyiyim. Ben de sabahtan beri aslında işteyim ama yaklaşık 3-4 saattir evdeyim. O yüzden birazcık dinlenme fırsatım oldu senin aksine. Ama iyiyim yani şu an gayet enerjiğim. Berkin: [1:18] İyi süper. Emin: [1:19] Feyza sen nasılsın? Feyza: [1:20] Ben iyiyim. Ben de yorgunum. Şu an üçümüz de yorgunmuşuz... Berkin: [1:25] O zaman kapatıp gidelim istiyorsanız. Feyza: [1:28] Aynen öyle. Aynen öyle. Ama yarın tatil olduğu için biraz rahatım. Yani o bir rahatlatıcı bir şey. (Evet.) Emin: [1:36] Şu anda bu arada bölümümüzün konusundan bahsedelim önce. Malum, bir turnuva var Avrupa'da. Bir futbol turnuvası. Euro 2024. (Evet.) Avrupa'daki ülkeler, bu turnuvaya katılmaya hak kazanmış ülkeler kendi aralarına bir turnuva yapıyorlar ve Türkiye de bu takımlardan bir tanesi. Şu anda Türkiye'nin ana gündemlerinden birisi bu diyebiliriz. Hatta bütün Avrupa'nın ana gündemlerinden birisi bu. Biz de bunun hakkında bir video çekmek istedik. Neler düşünüyoruz? Neler hissediyoruz? Türkiye'nin bu turnuva hakkındaki tarihi nasıl vesaire... Bu konular hakkında konuşalım dedik. Öncelikle turnuvayı takip ediyor musunuz? Berkin, seninle başlayalım. Enter Text... Türkiye'nin gündemi: EURO 2024 Berkin: [2:15] Turnuvayı Türkiye maçları özelinde - büyük çoğunu olmak üzere - takip etmeye çalışıyorum ama tabii her maçı izleyemiyorum. Ama Türkiye'nin maçlarını hiç kaçırmadım. Diğer maçları da vakit buldukça izlemeye çalışıyorum. Emin: [2:30] Evet. Ben de %80'ini izledim ama hani pürdikkat izlemedim. En azından açık oldu yani %80'i. %20'sine hiç bakmadım da diyebilirim. Feyza sen? Feyza: [2:44] Neden güldün? Pardon? Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Ofsayt ne anlama gelir? Altın gol? Degaj??? Yarışma temalı serimizin bu eğlenceli bölümünde Berkin, Feyza ve Onur'un futbol bilgilerini, derlediği terimlerin anlamlarını sorarak test etti. İkisi de futbola fazla hâkim olmadığı için birbirinden ilginç cevaplar duyacaksınız. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Onur: [0:26] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Onur. Bugünkü bölümümüzde Berkin ve Feyza ileyiz. Evet, Emin'siz çektiğimiz sanırım ikinci bölümümüz olacak bu. Berkin: [0:40] Evet abi, sonunda ya. Valla, kaç bölüm. Onur: [0:44] Evet, bu bölüm Emin aramızda yok. Biz üçümüz çekmeye karar verdik. Bu bölümümüzün konusunu da Berkin, ne yapacağını söylemek ister misin bize? Futbol terimlerine ne kadar hakimiz? Berkin: [0:52] İsterim. Bu bölüm Onur ve Feyza'ya ben bazı futbol terimleri ve anlamlarını soracağım. Bunlar arasında tabii bilindik futbol terimleri de olacak. Bazı nispeten daha az bilindik futbol terimleri de olacak. Bakalım onların fikirleri ne bu konuda? İkisi de çünkü futbola çok hakim olmadıklarını söylediler. Onları bir nevi ufak çaplı bir sınava tabi tutacağız. Bakalım. Onur: [1:16] Evet, birazcık endişeliyim açıkçası. Çünkü normalde Türk erkeklerinin büyük çoğunluğu futbolla arası iyidir diye düşünüyorum. Ama ben çok futbola ilgilisi olan bir insan olmadım, o yüzden birazcık rezil olabilirim bu bölümde. Bakalım, göreceğiz. Berkin: [1:32] Şöyle Onur; rezil olmayacaksın, çünkü baştan bu açıklamayı yaptın ya "ben hakim değilim" diye, o yüzden rezil olacağın bir durum yok yani. Feyza: [1:41] Kendini akladın sen, aynen. Berkin: [1:42] Evet, aynen. Yok ben şöyle iddialıyım, böyle iddialıyım demediğin müddetçe sıkıntı olmaz yani. Onur: [1:48] Olabilir. Feyza: [1:49] Ama ben şöyle iddialıyım. Ya ben eskiden çok severdim izlemeyi ama tabii ki terimler konusunda böyle büyük bir iddiam yok. Bence zaten asıl mesele anlatmak. Çok böyle... Bu izlediğimiz bir şey ya, görünce belki bu bu dersin ama anlatmak zor bence. Onur: [2:11] Evet ya benim de hani temel bir bilgim var sonuçta hani top taça çıkınca ne oluyor falan biliyorum az çok. Feyza: [2:17] Gol olunca ne oluyor falan. Berkin: [2:18] O kadar temelden başlamayacağız yalnız Onur. (Yani.) Hani öyle bir beklentin olmasın. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
- Thay vì trải nghiệm cưỡi voi, du khách khi đến Vườn Quốc gia Yok Đôn, huyện Buôn Đôn, tỉnh Đắk Lắk sẽ vào rừng tham quan, tìm hiểu các hoạt động, sinh hoạt hàng ngày của voi, ngắm nhìn voi từ xa, theo dõi chúng ăn uống, tắm, dạo chơi trong rừng... Voi không còn bị buộc dây xích ở chân hay đeo bành trên lưng để chở khách du lịch. Đây là những phúc lợi đối với các voi nhà trong chương trình du lịch thân thiện với voi đang được triển khai tại Vườn Quốc gia Yok Đôn trong gần 6 năm qua. Chủ đề : Thú vị, trải nghiệm, du lịch --- Support this podcast: https://podcasters.spotify.com/pod/show/vov1sukien/support
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Birçoğumuz güzel bir tatilin kendimize çok iyi geleceğini, bu tatile ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruzdur. Bu bölümde Berkin, Emin ve Onur, hayallerindeki tatil hakkında konuştular. Bakalım hayallerini süsleyen tatil nasıl bir şey? Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:23] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in 83. bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Bugün ekibin erkekleri olarak mikrofonları devraldık. 8 Mart'a özel kadınlara devrettikten sonra tekrar sizlerle beraberiz. Evet, nasılsın Berkin öncelikle? Berkin: [0:41] Merhaba herkese. İyiyim Emin, teşekkür ediyorum. Sen nasılsın? Emin: [0:44] Ben de iyiyim. Onur sen nasılsın? Onur: [0:46] Ben de iyiyim Emin. teşekkür ederim. Podcasti tekrar ele almanın mutluluğunu birazcık yaşıyorum. Berkin: [0:51] Bu senin için bu kadar önemli bir husus muydu Onur? Onur: [0:54] Yok da yani... Hani ele geçirmişlerdi sonuçta. Tekrardan bir şey yapmamız, paylaşmayı öğrenmemiz güzel oldu. Berkin: [1:02] Savaş ilan etmeyin ya. Paylaştınız bir hafta sadece. Emin: [1:06] Bir hafta geçmek bilmedi ama... Evet şaka yapıyoruz tabii ki. Gayet keyifli bir bölüm oldu. Onların da ağızlarına sağlık. Berkin: [1:15] Buradan biz de kutlayalım Emekçi Kadınlar Günü'nü, 8 Mart. Emin: [1:18] Bir hafta sonra gecikmiş de olsak. (Olsun.) Başka bir şansımız yok tabii ki. Evet, o zaman bugünün konusuyla başlayalım yavaşça. Hayalimizdeki tatili konuşacağız. Hayalimizdeki tatil nasıl bir şey? Yaz tatili mi, kış tatili mi? Süresi, kiminle yapılacağı vesaire... Bunları konuşacağız biraz. Onur başlamak ister misin? Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Erkekler ağlamaz!.. Yoksa ağlar mı? Bu sorunun cevabını bulmak için tam dört kişi bir araya geldik. Erkeklerin ağlaması kötü bir şey midir, onları ne gibi şeyler ağlatır, kadınlarla bu konuda ne açıdan farklılık gösterirler? Bu bölümde Emin, Onur, Feyza ve Berkin bu soruları gündeme getiriyorlar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:25] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugün görece kalabalık bir ekiple beraberiz. Onur, Berkin ve Feyza bizimle. Hepimiz yeni ekipmanlarımızla hazır ve nazır bir şekilde bu bölümü çekmek üzereyiz. Ufak bir duyurumuz var bölümümüze başlamadan önce. Bu bölümü dinledikten sonraki gün, yani 29 Ocak Pazartesi günü İstanbul saatiyle akşam 9'da bir canlı yayınımız olacak YouTube kanalımızda. Canlı yayına yetişemeseniz de tekrarını sonradan da izleyebilirsiniz. Sizi mutlaka bekliyoruz diyorum ve Feyza seninle başlıyorum. Nasılsın? Feyza: [1:05] İyiyim Emin sağ ol. Sen nasılsın? Yeni mikrofonumla ilk podcast oluyor. Heyecanlıyım o yüzden. Emin: [1:11] Hayırlı olsun diyelim. Feyza: [1:12] Teşekkürler. Emin: [1:13] Ben de iyiyim teşekkür ederim. Berkin sen nasılsın? Berkin: [1:16] Ben de iyiyim. Teşekkürler. Bugünkü konu başlığından sonra bakalım iyi olmaya devam edebilecek miyim? Emin: [1:22] Evet bugün erkeklerin hepsini toplama sebebimiz var. Onur sen nasılsın? Onur: [1:28] Ben de iyiyim Emin. Teşekkür ederim ama Berkin'in dediği gibi sonunda da iyi olacak mıyım? Tekrar sormalısın. Emin: [1:34] Sizin ikinizin de sesi biraz hüzünlü geliyor ya... Bir şeyiniz yok inşallah? (Çok iyiyiz.) Konuşamayacak hâlde misiniz? O kadar mı üzgünsünüz? Berkin: [1:48] Yok yok. Çok iyiyiz çok şükür. Ben iyiyim en azından. Onur da umarım iyidir. Onur: [1:53] Yani biraz ağlamaklı bir hâl var üzerimde ama... Erkekler ağlar mı? Emin: [1:56] Aa Onur olur mu öyle ya? Erkekler ağlar mı? Onur: [1:58] Ağlar mı? Güzel bir soru. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Bu programda yalan da yok algı da! Gündem masaya yatırılıyor, arka planlar detaylıca analiz ediliyor. Net Bakış'ın 15 Ocak 2024 tarihli bölümüne; Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar, İletişim Uzmanı Ali Saydam ve Hürriyet Gazetesi Yazarı Nedim Şener konuk oldu. 00:00 Giriş 2:52 ABD ne planlıyor, Türkiye hangi stratejiyi uyguluyor? 10:00 Türkiye'nin bölgedeki varlığı en çok kimi huzursun ediyor? 16:47 Türkiye'nin bölgedeki gerçek muhatabı kim? 22:19 Terör saldırılarının görünmeyen yüzünde kimler var? 37:51 Saldırıların yönetimi failler hakkında nasıl bir ipucu veriyor? 43:05 Yok olma korkusu yaşayanların imdadına ABD mi yetişti? 54:00 Üs bölgelerine artan saldırılar neyin göstergesi? 1:01:09 Ahkam kesenler terörle mücadele hakkında ne biliyor? 1:12:33 Terörle mücadelenin sosyal medya ayağı 1:36:45 Eylemleri planlayanların aksiyon alma yöntemleri neler? 1:44:13 Kalıcı üs bölgelerini tartışma konusu yapanların amacı ne? 1:50:06 Terörle mücadeleden bihaber olanların küstahlığı 1:57:25 CHP-DEM yakınlaşmasının yansıması ne olacak? 2:00:45 Blinken'in Ortadoğu turu ve terör saldırıları #türkiye #strateji #abd Serhat İbrahimoğlu ile Net Bakış her pazartesi 20.45'te TVNET'te.
Bu programda yalan da yok algı da! Gündem masaya yatırılıyor, arka planlar detaylıca analiz ediliyor. Net Bakış'ın 15 Ocak 2024 tarihli bölümüne; Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar, İletişim Uzmanı Ali Saydam ve Hürriyet Gazetesi Yazarı Nedim Şener konuk oldu. 00:00 Giriş 2:52 ABD ne planlıyor, Türkiye hangi stratejiyi uyguluyor? 10:00 Türkiye'nin bölgedeki varlığı en çok kimi huzursun ediyor? 16:47 Türkiye'nin bölgedeki gerçek muhatabı kim? 22:19 Terör saldırılarının görünmeyen yüzünde kimler var? 37:51 Saldırıların yönetimi failler hakkında nasıl bir ipucu veriyor? 43:05 Yok olma korkusu yaşayanların imdadına ABD mi yetişti? 54:00 Üs bölgelerine artan saldırılar neyin göstergesi? 1:01:09 Ahkam kesenler terörle mücadele hakkında ne biliyor? 1:12:33 Terörle mücadelenin sosyal medya ayağı 1:36:45 Eylemleri planlayanların aksiyon alma yöntemleri neler? 1:44:13 Kalıcı üs bölgelerini tartışma konusu yapanların amacı ne? 1:50:06 Terörle mücadeleden bihaber olanların küstahlığı 1:57:25 CHP-DEM yakınlaşmasının yansıması ne olacak? 2:00:45 Blinken'in Ortadoğu turu ve terör saldırıları #türkiye #strateji #abd Serhat İbrahimoğlu ile Net Bakış her pazartesi 20.45'te TVNET'te.
AKP, Ankara başta olmak üzere 31 Mart'ta yapılacak yerel seçimler için adaylarını açıklamaya hazırlanıyor. Yerel seçim süreci hazırlıklarını sürdüren AKP Genel Merkezi, İstanbul büyükşehir belediye başkanı başta olmak üzere 11 büyükşehir adayını İstanbul'da düzenlenen aday tanıtım toplantısı ile ilan etmişti. Bu toplantının ardından da gözler Ankara'da yapılacak aday tanıtım toplantısına çevrilmişti. Toplantı tarihinin öne çekildiğinden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Kurum'un “Pazartesi” diyerek yaptığı uyarıyla ortaya çıkmıştı. Erdoğan ise bu uyarıya karşılık “Yok değişti, Pazar gününe alındı” diyerek toplantı tarihinin değiştiğini bildirmişti. Bu gelişmenin ardından ise Pençe-Kilit operasyon bölgesinde 9 askerin şehit olduğu terör saldırısı meydana gelmiş ve toplantı ertelenmişti. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener CHP'ye yönelik, “İstediğiniz kadar zırlayın, bağırın çağırın. Hani her konuda biz suçluyduk? El sıkışın kardeşim, açık dürüst açık bir şekilde DEM'le el sıkışın hemen. Bizim seçmenimiz de mademki cebinizde duruyor, hadi bakalım el sıkışın her yeri alın, görelim bakalım neymiş dünya” dedi. Cansu Timur'un konukları Gürkan Çakıroğlu, Medyascope Muhabirleri Özgecan Özgenç, Dilhun Gençdal ve Evrin Güvendik 17.01.2024
Gidip-gelen bürokratik hafıza, Poker masasında çağırılan hayaletin kimliği, Toplum ahlakının pamuk ipliğine bağlı olması , Yemek duasına hatalı çıkış, Hancı bana otuzluk bira, Yok olan meslekler, Her Şeyi değişik mekanlar, Aniden gelen intikam hissi, yaşlı insan ayağı ekonomisi, Duvarla nalbura gitmek, Oğlanın yaşlı kadın suratına serbest çalışması, Seni öldürmeyen dut pekmezi, Ronta gidilen mekan, seks şeyleri kıyasıya konuşuldu.
“İnsanlardan bazıları da vardır ki, inanmadıkları halde «Allah´a ve ahiret gününe inandık» derler.” “Bunlar Allah'ı ve mü'minleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir.” “Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır. Söyledikleri yalana karşılık da onlara elem dolu bir azap vardır.” Bakara 8-9-10 Açık inkârcılardan ve bilinen İslâm düşmanlarından, gizli olanlar daha tehlikeli oldukları ve bunların doğru yolu bulma ihtimalleri daha zayıf bulunduğu için kâfirlerin en aşağı tabakada olanları bunlardır. Münafıkların ebedî âlemdeki cezaları da diğer inkârcılardan daha ağır olacaktır. İman yönünden münafıklık yanında bir de ahlâk bakımından münafıklık vardır ve Hz. Peygamber müminlerin bundan da sakınmalarını istemiştir. “Münafığın üç belirtisi vardır: Haber ve bilgi verdiğinde yalan söyler, söz verdiğinde yerine getirmez ve kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder” (Buhârî, “Şehâdât”, 28; Müslim, “Îmân”, 25) “İkinci kısım: Kalbte, dil ile inkâr etmekle beraber, bilginin meydana gelmesidir. Bu inkâr, mecburî olursa, sahibi, Cenâb-ı Hakk'ın "Kalbi imanla dopdolu olduğu halde, zorlanan kimse hariç" (Nahi, 106) buyurduğu için, müslümandır. Eğer bu inkâr, kendi isteğiyle olursa, bu kimse İnatçı bir kâfir olur. "Kalbinde zerre ağırlığınca iman bulunan kimse, ateşten çıkar (orada ebedî kalmaz)" "Bedevi Arablar, iman ettik, dediler, de ki: Siz iman etmediniz. Ama, müslüman olduk deyin. Çünkü, iman henüz kalbinize girmedi" Sonra münafık, kâfire nisbetle, çirkin olan bazı şeylerle de muttasıfdır. a-) O, insanların düşüncelerini karıştırmaya yeltenmişken, kâfir ise buna yönelmemiştir. b-) Kâfir, erkeklik tabiatı üzerinedir. Münafık ise, kancıktık tabiatı üzerinedir. c-) Kâfir kendisinin yalan söylemesine razı olmamış, bundan kaçınmış ve sadece doğruyu söylemeye razı olmuşken, münafık ise yalan söylemeyi tercih etmiştir. d-) Münafık, aslî kâfirin aksine, küfrüne bir de alay etmeyi ilâve etmiştir. Küfrünün fazla olmasından ötürü de, Cenâb-ı Hakk, "Muhakkak ki münafiklar, ateşin en alt tabakasmdadıtiar." (Nisa, 145) buyurmuştur. İbn Abbas: “İnsan, insan diye adlandırıldı. Çünkü, ondan bir ahid alındı ama o bu ahdini unuttu.” "Sana beyat edenler yok mu, muhakkak ki onlar Allah'a beyat etmektedirler” (Fetih 10). Bunun tersini ifade etmek içinse, "Biliniz ki, ganimet olarak elde ettiğiniz herşeyin beşte biri Allah'ındır" (Enfal 4) buyurarak, Resulünün almış olduğu hisseyi kendi zâtına nisbet etmiştir. İşte, münafıklar peygamberi aldattıklarında, "Onlar Allah'ı aldattılar" aldatmaya çalıştılar" denilmiştir Şüphesiz Cenâb-ı Hak, iblîs ve zürriyetinin kökünü kazımaya kadirdi. Ne var ki, onları olduğu gibi bırakarak, üstelik onları güçlendirdi. Bu, ya Allah dilediğini yapar ve dilediği hükmü verir olduğundandır veya kendisinden başka hiç kimsenin bilemiyeceği bir hikmetten dolayıdır.” Razi "Allah'ın yaratmasını görüp durduğu halde. Allah'ın varlığından şüphe eden kimseye çok şaşarım; ilk yaratılmayı bildiği halde (kıyametin kopmasından sonraki) dirilmeyi inkâr edene şaşarım; her gün ve gece ölüyor ve tekrar diriİiyorken -yani uyuyup tekrar uyanıyorken- ölümden sonra tekrar dirilmeyi ve haşrı inkâr edene şaşarım. Cennete ve oradaki nimetlere inandığı halde, (sadece) aldanış yurdu olan bu dünya için koşuşturana şaşanm ve başlangıcının atılmış bir damla meni, sonunun da tiksindirici bir leş olduğunu bildiği halde kibirlenen ve övünen kimseye şaşarım." Hadis Ticarette yalan söleme. 8 kilo düşük gösteren ayna! Erimişim hemen sporu bırak Kerem. Tanınmak bazen garip oluyor! Salonda koşarken instaya bakan gençler bu o mu diyor. Yok ya bu çok fit diyor. Muhtar kimle tanıştırsa hocamı tanıyor musun diyor. Hayır diyene hangi dine mensupsunuz diyor. Fifa 24 hediye ettiler indirdim açtım. Ne göreyim? Kadın futbolcularla erkek topçular aynı takımda oynuyor! İzmirden sizi izlemeye gidiş geliş 8000 lira harcıyorum hocam benzin 6000 hgs 2000 lira
[French & Turkish: 330 – No? No!] Michael and Io stayed behind the microphone for the second hour of another mega show. And with some amazing covers, big bangers and... LEARN MORE The post Three hundred and thirty – Non? Yok! appeared first on babble POP!.
"Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler hoşlanmasalar da Allah, nurunu tamamlamaktan başka bir şeye razı olmaz." (Tevbe 32) “O öyle bir Allah´dır ki, Resulünü hidayetle ve hak dinle bütün dinlere üstün kılmak için göndermiştir. Müşrikler hoşlanmasalar da.” Tevbe 33 “Bil ki bu ayetin maksadı, yahudi ve hristiyanların reislerinden sâdır olan, çirkin fiillerden üçüncü bir çeşidini göstermektir. Bu da, o iferi gelenlerin, Hz. Peygamberin peygamberlik işini iptal ve onun şeriatının doğru, dininin sağlam olduğunu gösteren delilleri gizlemek için çalışmalarıdır. Ayette bahsedilen "nûr"dan maksad, Hz. Muhammed (s.a.s.)'in peygamberliğinin hak ve doğru olduğunu gösteren delillerdir. Bu deliller cidden pek çoktur: Hz. Peygamber'in Risaletînin Delilleri 1) O'nun elinde zuhur eden, güçlü ve kesin mucizeler... Çünkü mucize o peygamberin doğruluğuna ya delalet eder, yahut etmez. Binâenaleyh eğer doğruluğuna delil olması sözkonusu ise, mucizenin gerçekleştiği her seferinde doğruluğu kesin olarak ortaya çıkmış olur. Bu sebeple, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in risaletinin doğru olmuş olması gerekir. Yok eğer mucize, doğru ve sadık oluşun delili değil ise, bu, Hz. İsa ve Hz. Musa'nın nübüvvetini de zedeler. 2) Hz. Peygamber ömrünün başından sonuna hiçbir eğitim ve öğretim görmemiş, hiçbir şeyden istifade etmemiş ve herhangi bir kitap mütalaa etmemiş olduğu halde, bu yüce Kur'an, O'nun dilinden zuhur etmiştir. Şu halde bu, Hz. Muhammed (s.a.s.)'in en büyük mucizesidir. 3) Hz, Peygamber (s.a.s.)'in şeriatı, her türlü kusur ve noksanlıktan uzaktır. Onda, Allah'a uygun olmayan şeylerin, Allah'a izafe edilmesi söz konusu değildir. Onda, Allah'tan başkasına davet de yoktur. Hz. Peygamber (s.a.s.), büyük beldelere sahip ve hakim olmuştur. Ama bu, onun dünyayı önemsememe ve dünyaya değer vermeme huyunu değiştirmemiştir. Halbuki eğer, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in gayesi dünya olsaydı, bu böyle kalmazdı. İşte bu durumlar, Hz. Muhammed (s.a.s.)'in sözünün doğruluğu hususunda apaçık deliller ve kesin burhanlardır. Bil ki birşeye gâlib gelmek bazan delil ile, bazan çokluk ve bollukla, bazan da hükümran olup, üstün gelme ile olur. Allah Teâlâ'mn, bütün bunları müjdelediği malumdur. Halbuki ancak mevcut olmayan, ama ileride olacak birşeyin müjdelenmesı caizdir. Bu dinin delillerle galip (üstün) olduğu, bilinen ve kabul edilen bir husustur. O halde gereken, bu ayette bahsedilen üstünlüğü, hükümran olarak üstün gelme manasına hamletmektir. Diğer Dinlerin Devamına Ne Dersiniz? Buna göre şayet, "Hak Teâlâ'nın, "O dini, bütün dinlere galip kılsın diye..." ifadesi, bu dinin, bütün dinlere galip gelmesini iktizâ eder. Halbuki durum böyle değildir. Zira İslâm, Hindistan'da, Çin'de, Rum diyarında ve diğer küfür beldelerinde, diğer dinlere galip gelememiştir!" denilirse, biz de deriz ki, ulemâ buna yön vermiştir. Birinci yön: İslâm'ın hilafına olan bütün dinlerin mensuplarını, bütün yerlerde olmasa dahi, bazı yerlerde müslümanlar ezmiş ve onlara galip gelmişlerdir. Bu cümleden olarak, müslümanlar mesela yahudileri kahretmiş ve onları İslâm topraklarından çıkarmışlardır. Şam topraklarındaki hristiyanlara da galip gelmişler, bu Şam topraklarını Rum diyarından ve batıdan izleyen mıntıkaları da ele geçirmişlerdir. Yine, müslümanlar mecusîlere, kendi mülkleri üzerinde oldukları halde galip gelmişler ve yine, Türk ve Hind topraklarına komşu olan pek çok beldede putperestlere de üstün ve galip gelmişlerdir. Diğer dinlere karşı üstünlüğü de böyle olmuştur. Böylece, Allah Teâlâ'nin bu ayetle haber verdiği husus tahakkuk etmiş ve bizzat gerçekleşmiştir. O halde bu, gayb'den bir haber verme ve böylece de bir mucize olmuştur. İkinci yön: Ebu Hureyre (r.a.)'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Bu, Allah Teâlâ'nin, İslâm'ı bütün dinlerden üstün kılacağına dair bir va'adidir. Bu va'adin tamamlanması ise ancak, Hz. İsa (âhir zamanda) zuhur ettiği zaman olacaktır..."
Uzun zamandır benden en çok istenen konulardan biriyle karşınızdayım. Aşk acısı çekmeyen var mı aramızda? Yok denecek kadar azdır diye düşünüyorum. Peki nedir bu kalbimizi delip geçen, geceleri uyutmayan ve bazen kendimizden şüpheye düşüren aşk acısı? Neden bu acıyı çekeriz ve bir çözümü var mıdır? Kitaplar ve bilim çözümü olduğunu savunuyor. Ben de oturdum okuduklarımı ve öğrendiklerimi harmanladım bu bölümü hazırladım. Umarım hepinize iyi gelir. Şimdiden keyifli dinlemeler. Duygusal Zeka Ve İlişkiler Atölyesine Katıl: https://superpeer.com/bilgesen/collection/duygusal-zeka-ve-iliskiler-atolyesi Kitap Kulübüne Katıl : https://superpeer.com/bilgesen/collection/kitap-kulubu-felsefe-edebiyat-ve-psikoloji-uzerine-okumalar ******* Bana yazın: genelsesler@gmail.com --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/bilge56/message
Yok oluşa sürüklenirken ormanlarımız ve Akbelen'in feryadı…
O Değil De...'nin 15. bölümünde Boğaç Soydemir'in konuğu Erdem Topsakal. Yok Öyle Kararlı Şeyler'in ilk günlerinden Sziget yolculuğuna, grubun imaj çalışmasından talihsiz anlarına ve Lana Del Rey konserine kadar keyifli bir sohbet gerçekleştiren ikili; konuğumuzun görsel sanatlar ve sosyal medya içerik üreticiliği serüvenini ve Yok Öyle Kararlı Şeyler'in yeni planlarını konuşuyor.
Tayyibistandan Seçmeler Soğan alamıyorsanız TOGG verelim. Numan Kurtulmuş: Biz Togg diyoruz adamlar soğan diyor MHP gen. başk. Yardı. Mustafa Kalaycı: ”Cumhur İttifakı, vatan, millet, bayrak derdinde, bunlar soğan derdinde” Erdoğan'ın danışmanı Prof. Yasin Aktay: “Hz. Musa'nın kavmi de ekmek elden su gölden yaşamaktayken bir süre sonra “hep bunları mı yiyeceğiz? Yok mu başka bir şey, hani soğan, hani sarımsak, mercimek?” diye söylenmeye başladı” DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, "inşallah 14 Mayıs'ta vatanımızı küffara teslim etmeyeceğiz." Hilal Kaplan kocasının arkadaşı ile evlendi. Boşandıktan 9 ay sonra evlendi. Çekmeköy'deki villasında aile arasında gerçekleşen törenle Hilal Kaplan, Milat Gazetesi'nde Emre Efser müstear ismi ile yazan Tevfik Emre Sarı ile hayatını birleştirdi. Devlet Bahçeli iyice dağıttı. Akit: Türkiye tarihinin en büyük rezervi bulundu! Altın, bakır, çinko ne ararsan var Maden Tetik ve Arama tarafından yapılan inceleme sonucunda Elazığ'da, bakır, altın, çinko, kobalt ve birçok maden bulundu. Rezerv, Türkiye tarihinin en büyük rezervi olarak kayıtlara geçti. AKParti Esenyurt Belediye Başkanı iken makam odasında kendisinden burs isteyen kız çocuklarına istismarda bulduğu video görüntülerinin yayınlanmasının ardından istifa eden Necmi Kadıoğlu, İstanbul 3. bölge 8. sıradan AKParti milletvekili adayı oldu. Kızılay kan stoklarının kritik seviyenin altına düşmesi nedeniyle kalp ameliyatlarının %30'unun ertelendiği, ameliyatların aciliyet sırasına göre gerçekleştirilmeye başladığı bildirildi. #sondakika #hilalkaplan #kılıçdaroğlu
ERKAM TUFAN #kürtler #sondakika #kürtsorunuKürt yazar Meral Şimşek ile dobra dobra. "Yok olmamak için terk ediyoruz" "Tesadüfen hayatta kalan bir nesiliz" Kürdistan kendisi için ne anlama geliyor? Neden Türkiye'yi terk etti? Vatansızlık ne demek? Meriç'ten geçerken neler hissetti? Türkiye'de kendisi ve Kürtler neler yaşadı?
Don Kişot'un Maceraları Don Kişot ve silâhtarı Sanşo Pansa'nın karşısına otuz kırk kadar yel değirmeni çıktı. Don Kişot bunları görür görmez silâhtarına dedi ki: -Talih bize istediğimizden fazla yardım ediyor. Çünkü önümüzde otuz kırk kadar korkunç dev var. Bunlarla kavgaya tutuşacağım ve hep- sinin canını çıkartacağım. Onları yok ettikten sonra elimize geçecek mirasları ile zengin olacağız. Devlerle savaşmak ve bunları yeryüzünden kaldırmak insanlığa hizmet etmektir. Sanşo Pansa hayretle sordu: -Hangi devler? -İşte şu karşımızda gördüğün uzun kollu şeyler. Bunların bazen iki fersah uzunluğunda kolları vardır. Sanşo: -Aman efendim, bunlar dev değildir. Yel değirmenleridir. Kolları dediğiniz şeyler de yel değirmenlerinin kanatlarıdır. Bu kanatlar rüzgârla dönerek değirmen taşını çevirir ve buğday öğütülür. -Anlaşılıyor ki, Sanşo senin serüven işlerine hiç aklın ermiyor: Bunlar devdir, dev! Sen korkuyorsan oradan çekil, şu karşıki tepeye çık. Ben bu korkunç devlerle çarpışacağım! Atı Rossinante'ı mahmuzladı ve ileri atıldı. Sanşo'nun bunların dev olmayıp yel değirmeni olduğuna dair bağırıp çağırmasına hiç kulak asmıyor, yel değirmenlerini hâlâ dev görüyordu. Bir yandan da şöyle bağırıyordu: -Kaçmayınız alçak yaratıklar!... Size saldıran tek başına bir şövalyedir!... O sırada bir rüzgâr esti. Değirmenlerin kanatları dönmeye başladı. Don Kişot: -Nafile, dedi. Kollarınızı Briyare devi gibi de oynatsanız gene elimden kurtulamazsınız. Bunu da dedikten sonra kalkanını göğsüne tuttu. Mızrağını tarttı ve Rossinante'ı dört nala sürerek ilk önüne gelen değirmenin kanatlarına mızrağını sapladı. Kanat hızla dönmekte olduğundan mızrak kırıldı ve at da, atlı da havalanarak beş on adım ileriye yuvarlandı... Sanşo, eşeğinin bütün hızıyla efendisinin yardımına koştu. Yanına gelince düşüşün şiddetinden ne kendisinin ne de Rossinante'ın kımıldayacak hâlde olmadıklarını gördü. -İlahi sen bilirsin! dedi. Bunların yel değir-meni olduğunu size söylememiş miydim? Fakat bir kere aklınıza koyduğumuz şeyden şaşmıyorsunuz ki... Don Kişot cevap olarak: -Sus, dostum Sanşo! dedi. Savaş demek düşmanının aldatmak demektir. Şimdi işi anladım. Amansız düşmanın Freston haini bu devleri, beni onlara karşı zaferden yoksun etsin diye, hemen yel değirmenine çeviriverdi. Fakat bütün bu hilelerin, keskin kılıcımın karşısında hiç etkisi olamaz!... Sanşo Pansa: Allah akıl versin! Diyerek Don Kişot'u güç-lüklerle yerden kaldırdı. Topallamaya başlayan Rossinante'a bindirdi ve yola düzüldüler. Niyetleri Lapice limanına gitmekti. Çünkü Don Kişot diyordu ki, o limanda herhâlde insanın karşısına hesapsız macera çıkar. Fakat mızrağını kaybettiğine de canı sıkılıyordu. Biraz sonra, gene okuduğu hikâyelerden aklına şu olay geldi: Perez de Vargas adlı ünlü bir şövalyenin bir kavgada kılıcı kırılmıştı. Kılıçsız kalınca bir meşe ağacını kökünden çıkararak o günkü savaşta kılıç gibi kullanmıştı. Önüne gelene koca ağacı öyle bir yapıştırıyordu ki, her vurduğu adam yamyassı eziliyordu. Don Kişot da öyle yapacak, mızrak yerine ilk rast geldiği bir meşe veya kavak ağacını sökecek, mızrak gibi kullanacaktı. Sanşo'ya dedi ki: -Göreceksin benim buluşum olan bu mızrağı nasıl kullanacağım. Asıl mızraktan daha korkunç olacak. Onu yiyen bir daha güneşin doğduğunu göremeyecek!... Bir aralık Sanşo, Don Kişot'un beygir üzerinde eğri oturduğunun farkına vardı. Don Ki- Şot'un biraz önceki yuvarlanmada epeyce incindiği belliydi. Kendisine sorunca: -Evet, dedi. Sol böğrüm müthiş ağrıyor. Fakat bundan daha fazla da ağrısa şövalyelik gereği hiç belli etmem. Şövalyeliğin kurallarından biri de ağrıdan, sızıdan şikâyet etmemektir. Sanşo cevap olarak dedi ki: -Yok! Ben bu işe gelemem. Şövalyelerin emri altındaki silâhtarlar da ağrıdan sızıdan şikâyet ederler mi etmezler mi, bilmem; fakat benim bir tarafım ağrısa dayanamam. Avazım çıktığı kadar bağırırım, haberiniz olsun... Böyle konuşa konuşa akşam ettiler. Ortalık kararmaya başlayınca nerede konaklayacaklarını düşünmeye başladılar. O geceyi ormanda bir ağacın kovuğunda geçirmekten başka çare yoktu. Onlar da öyle yaptılar. Sabah olunca Don Kişot meşe ağacından kalınca bir dal kesti ve kırılan mızrağının demirini ucuna takarak yeni bir mızrak yaptı. Sonra yine yola koyuldular. Yolda Don Kişot Sanşo'ya şövalyelik kurallarını açıklıyordu: -Beni ne zaman kavgaya tutuşmuş görürsen, ilk işin kavga ettiğim adamların şövalye olup olmadıklarını anlamak olacaktır. Şövalye değillerse bana yardım edebilirsin. Yok eğer kendim gibi soylu şövalyelerle boy ölçüşüyorsam sakın işimize karışma!... Böyle konuşurlarken karşıdan bir kafile göründü. Önde katır üzerinde iki rahip geliyordu. Arkalarında bir araba, arabanın etrafında birkaç atlı ve yayan kimseler vardı. Don Kişot'un gözleri parladı: -İşte dedi. Hayatımın en önemli serüvenlerinden biri karşımıza çıktı. Bu arabanın içindeki prensesi bu herifler kaçırıyorlar. Şimdi hemen üzerlerine saldırıp zavallı prensesi bu alçakların elinden kurtaracağım!... Sanşo hayretle Don Kişot'un yüzüne bakarak: -Ne diyorsunuz, efendim, dedi. Önden gelenler iki rahiptir. Hiç onlar kız kaçırırlar mı? Don Kişot bir yandan kendine çeki düzen verirken, diğer yandan Sanşo'ya dedi ki: -Senin bu serüven işlerine hiç aklın ermiyor... Ben ne söylediğimi bilirim. Prensesi arabaya koymuşlar, kaçırıyorlar. Cervantes, Don Kişot, İstanbul, (1966, s.36-39)
Bu bölümde konuştuğumuz konulara ait bağlantılar: Apple HomePod 2Avustralya'yı korkutan kayıp radyoaktif madde içeren kapsül bulundu 2023'te Bizi Bekleyen 14 Büyük Çevre SorunuAmsterdam'ın kanal altındaki bisiklet parkıSkuter sorunuYapay zeka hangi işleri ortadan kaldırabilir?Teknoloji firmalarında yaşanan işten çıkarmalar iş hayatını nasıl etkileyecek?Yok olmuş türleri geri getirmek mümkün olacak mı?Logitech'ın video konferans kabiniAçma Kapama işareti hakkında
Çok İyidir, Çok Severim'in 11. bölümünde Caner Eler ve Onur Erdem mikrofonlarının başındalar. Caner Eler'in Avustralya seyahatinden kalanları konuşan ikili; Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok'u överken, 2016 yeniden yapıp Magnificent Seven'ı boş geçmiyor, The Night Of'a alkışlarını gönderirken La Mante'ı tavsiye ediyor. John le Carré'nin aynı adlı 1993 romanından uyarlanan The Night Manager'ı ve En Güçlü 100'ü de atlamadıktan sonra Bullet Train'e de değinip Ari Aster filmlerine olan sevgiyi paylaşıyor ve de I Am Not Your Negro belgeselini öneriyoruz. Müzik köşesinde ise Peak Twins, Nick Mulvey, Death Cab For Cutie ve birçok isim kendine yer buluyor.
Bu bölümde konuştuğumuz konulara ait bağlantılar: Vegan Fast food (Türkiye'de değil)Türkiye'de Elektrikli Otomobil Almayı Planlayan Tüketicinin Gündeminde “İklim Değişikliği” Yok!Şehirler: Hem En Çok Etkileyen Hem En Çok EtkilenenElektrikli scotter'ların şehir ulaşımına etkileriHaftada 4 gün çalışmakGoogle 12.000 kişiyi çıkardı
"Yok canım, öyle dememiştir!" den "Yuh, bunu da mı demiş?" e geçmemiz ne kadar kısa sürüyor farkında mısınız? #gazete #manşet Jenerik müziği: Rahman Altın
Çok İyidir, Çok Severim'in dördüncü bölümünde Caner Eler ve Onur Erdem, Berkun Oya'nın yeni filmi Cici ile başladıkları sohbete Gibi'nin üçüncü sezonu, Netflix'in Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok uyarlaması, henüz izlemeden tavsiye edeceğimiz kadar iyi olan FIFA Uncovered belgeseli ile devam ediyor. Ayrıca Mert Demir'in kadife sesi ve Bırak Beni'si, White Denim'den Street Joy, Mustafa Şardan'ın Modern Müzik Tarihinden 250 Albüm kitabı, Onur'un okuma alışkanlıkları ve Caner'den yanlışlıkla çaldığı kitap bu bölümde.
Kapitalizmi kapitalistlerden, sosyalizmi sosyalistlerden iyi beceren, hem bireyci, hem devletçi, hem özgürlükçü bir acayip toplum.(Bunca bölümdür devam etmemi sağlayan tek şey, Patreon'dan irili ufaklı destek veren sizin gibi dinleyiciler. Bu destek doğrudan bana geliyor, normal reklam gelirleri ise yapımcımla paylaşılıyor. Yok kalsın diyorsanız, buyrun buradan yakın: Safsatalar Ansiklopedisi Kısaltılmış Edisyon).----------------------------------------------------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell hakkında daha detaylı bilgi almak ve fular100 kodu ile %20 indirimden faydalanmak için tıklayın.----------------------------------------------------.Bölümler:(00:05) İsveç klişeleri ve perdeler(02:25) Bireycilik ve World Values Survey(04:55) Yalnızlık(05:58) Özgür köylüler ve uzlaşı kültürü(07:55) Nordik Model(09:48) Devlet dost mu düşman mı?(12:23) Refah toplumu ne yapar?(15:05) Özgürlük(17:10) Taraflı tarafsızlık(21:07) Aktif İhtiyar Oranı.Kaynaklar:World Values SurveyABD hamilelik izni istatistikleriİsveç'te güvenSee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
İnsan Genom Projesi'nin başlangıcından beri 32 sene geçmiş. Hala anlayamadık mı zekayla ilişkili genleri? Evet fularsızlar, bugün de genetik öğreneceğiz Mendelin izniyle. Genom araştırmalarını, kayıp kalıtsallık problemini öğreneceğiz ve sonra da 10 bölümü bulmuş serimizi özetleyip tamamlayacağız.(Bunca bölümdür devam etmemi sağlayan tek şey, Patreon'dan irili ufaklı destek veren sizin gibi dinleyiciler. Bu destek doğrudan bana geliyor, normal reklam gelirleri ise yapımcımla paylaşılıyor. Yok kalsın diyorsanız, buyrun buradan yakın: Safsatalar Ansiklopedisi Kısaltılmış Edisyon).----------------------------------------------------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell hakkında daha detaylı bilgi almak ve fular100 kodu ile %20 indirimden faydalanmak için tıklayın.----------------------------------------------------.Bölümler:(00:03) #SadeceDuymakİstedikleriniz(01:13) Lewontin Safsatasi(03:41) İnsan Genomu Projesi(06:31) Kayıp Kalıtsallık Problemi(07:45) Genetik 101(10:21) Genom Analizleri(14:07) Nedensellik(15:17) Polijenik Skor(17:17) Ya ikiz çalışmaları yanlışsa(18:53) Muhafazakarlığın kalıtsallığı(20:06) Nadir değişimler ve çoklu kıyas problemi(22:44) Büyük örneklemlerin büyük problemleri(24:49) Epigenetik(27:31) Daha her şey yeni başlıyor(28:36) Serinin özeti(32:18) Eğitim felsefesi ve "büyük adamlar" anlatısı(34:35) Genetikten korkmamak.Kaynaklar:Youtube: Genetik SerisiAkademik makale: The complete sequence of a human genomeAkademik makale: Solving the missing heritability problemNature makalesi: The broken promise that undermines human genome researchNature makalesi: Polygenic scores: prediction versus explanationGazete makalesi: How much do your genes shape your politicsAkademik makale: Epigenetic inheritance and the missing heritabilitySee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Selam Fularsızlar. Geldik bu serinin en başında "Aptallaşıyor muyuz" diye sormama sebep olan şeye. Son 100 yıldır IQ testi performansında sürekli bir artış var. Gerçekten de dedelerimizden ninelerimizden daha mı zekiyiz? Ve bu artışın son yıllarda durması, hatta gerilemesi (Anti-Flynn) ne anlama geliyor? İlginizi çekerse kaynaklar kısmındaki linklere bakmayı unutmayın.(Bunca bölümdür devam etmemi sağlayan tek şey, Patreon'dan irili ufaklı destek veren sizin gibi dinleyiciler. Bu destek doğrudan bana geliyor, normal reklam gelirleri ise yapımcımla paylaşılıyor. Yok kalsın diyorsanız, buyrun buradan yakın: Safsatalar Ansiklopedisi Kısaltılmış Edisyon).----------------------------------------------------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell hakkında daha detaylı bilgi almak ve fular100 kodu ile %20 indirimden faydalanmak için tıklayın.----------------------------------------------------.Bölümler:(00:05) Flynn Etkisi'ne giriş.(03:05) Robert Plomin'in "default" pozisyonu.(03:50) Singapurlular bu kadar zeki olmamalıydılar.(05:10) James Flynn.(06:30) Niye daha önce farkedilmedi?(07:35) İdamların bozulması.(08:20) Heterosis.(10:00) Beslenme ve Hollanda Kıtlığı.(12:15) Eğitim ve Türkiye'de okullaşma.(13:55) Soyut mantığın ve analojilerin gelişimi.(18:30) İşlerin soyutlaşması.(19:00) Eğlencenin soyutlaşması.(21:55) "Everything Bad is Good For You".(23:40) Endüstriyel Devrim'in yankıları.(25:00) Gelişme genel zekada mı?(29:15) Flynn Etkisinin tersine dönmesi.(32:00) Sonraki bölüm.(32:40) Patronlar, patronlarımız.(33:10) After Credits: Jensen vs Flynn.Kaynaklar:Zekanın Yükselişi ve Çöküşü: Flynn, Anti-Flynn ve Zekanın GeleceğiThe Flynn Effect: A Meta-analysisWhy our IQ levels are higher than our grandparents' | James FlynnDünyada ve Türkiye'de Yükseköğretim Okullaşma Oranları ve GelişmelerWhy has TV storytelling become so complex?Is the World's Memory Span Increasing or Decreasing?The rise and fall of the Flynn Effect as a reason to expect a narrowing of the Black–White IQ gapModernity Made Us SmarterNorwegian IQ scores are falling – but genes are not to blameDO NON-G GAINS FROM THE FLYNN EFFECT MATTER? YES AND NOArthur Jensen and John Stuart MillKitap: Are We Getting Smarter?Kitap: Everything Bad Is Good for You: How Today's Popular Culture Is Actually Making Us SmarterJohnny Carson.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Geldik kitabın sonuna ve en tartışmalı kısmına, yani ırklar arasındaki zeka farklarına. Kitabın tezi: Bu farklar gerçek, büyük ve kültürden ziyade genel zekaya oranlı, dolayısıyla genetik bir sebebi var. Kitabın atıf yaptığı kaynaklar üzerinden daha da ileri gideceğiz ve kendilerine "ırk gerçekçileri" (race realists) diyen grubun gittikçe fantastikleşen teorilerine de bakacağız.. (Duyuru: Bunca bölümdür devam etmemi sağlayan tek şey, Patreon'dan irili ufaklı destek veren sizin gibi dinleyiciler. Bu destek doğrudan bana geliyor, normal reklam gelirleri ise yapımcımla paylaşılıyor. Yok kalsın diyorsanız, buyrun buradan yakın: Safsatalar Ansiklopedisi Kısaltılmış Edisyon).----------------------------------------------------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell hakkında daha detaylı bilgi almak ve fular100 kodu ile %20 indirimden faydalanmak için tıklayın.----------------------------------------------------.Bölümler:(00:05) Önceki bölümün özeti. (01:15) Gruplar arası farklara giriş. (03:25) En zeki grup: Aşkenazi Yahudileri. (05:25) Asyalı-Beyaz-Siyah sıralaması. (07:05) Testleri test etmek. (08:55) Motivasyon farkı. (11:40) Regatta nedir?(12:50) Eğitim kalitesi farkı kalmadı. (13:55) Siyahlar çevrelerini yanlarında taşıyorlar. (14:40) Fakirlik kültürü ve meritokrasi inancı. (16:45) Spearman'ın Hipotezi: Fark genel zekada. (17:25) Jensen ve argumentum ad Hitlerum. (19:15) "IQ'yu Ne Kadar Geliştirebiliriz?" (1969)(22:08) Türkiye'nin şanlı 77.'liği.(23:28) Kafatasçılık. (27:35) Bilimsel Irkçılık. (28:40) Soğuk Kışlar Teorisi.(30:35) Ad-hoc açıklamalar.(32:20) 8 yaşındayken Kalahari'de yaşayabilir miydiniz?(34:40) Rushton ve r-k teorisi.(39:50) Özet ve yüksek IQ'lu destekçilerime teşekkür. .Kaynaklar:Are Jews SmarterBlack-White Test Score Gap: Why It PersistsLead Exposure Shrank IQ Scores of Half of AmericansHow Useful Are National IQs?Does Brain Size Matter?Taxi Drivers' Brains GrowClimate directly contributed to changes in body sizeCold Winters and the Evolution of IntelligenceEthnographic Evidence Conflicts with the Cold Winters HypothesisMortality in the PastR-K Theory by Rushton (pdf)Tainted Sources of the Bell Curve. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.