POPULARITY
Waarom gaan mensen geloven? En wat doet dat met ze op mentaal en emotioneel vlak? Is het beter om gelovig te zijn dan niet gelovig? Of andersom. En wat zeggen grote psychologen over religie en daar iets mee doen? Thijs Launspach en Lennard Toma hebben het over religie en de psychologie ervan. En je krijgt nog iets mee over executieve vaardigheden. Bronnen en ander lees- en luister- en kijkvoer: - Uiteraard heeft Wikipedia een volledige pagina hieraan gewijd waar je veel info kunt vinden. https://en.wikipedia.org/wiki/Psychology_of_religion - Rondom de vraag over executieve functies kun je kijken naar Peg Dawson: https://www.youtube.com/watch?v=LzGCRGLJWRE - Met haar boek Smart but Scattered - Hier nog een filmpje over waarom mensen religieus worden en anderen niet: https://www.youtube.com/watch?v=02x9Hquuqhg - En ook wat Carl Jung erover zei: https://www.youtube.com/watch?v=cPBgbphFGTk - Een artikel over psychologie van religie: https://www.psychologytoday.com/intl/blog/the-pursuit-peace/201712/the-psychology-religion Nerd-literatuur: - Kavanaugh, B. C., Tuncer, O. F., & Wexler, B. E. (2019). Measuring and improving executive functioning in the classroom. Journal of Cognitive Enhancement, 3, 271-280. - Emmons, R. A., & Paloutzian, R. F. (2003). The psychology of religion. Annual review of psychology, 54(1), 377-402. - Maruna, S., Wilson, L., & Curran, K. (2015). Why God is often found behind bars: Prison conversions and the crisis of self-narrative. In*Second Chances As Transformative Stories Rhd V3 2&3* (pp. 161-184). Psychology Press. - Diener, E., Tay, L., & Myers, D. G. (2011). The religion paradox: If religion makes us happy, why are so many dropping out? Journal of Personality and Social Psychology, 101, 1278-19 - Farias, M., van Mulukom, V., Kahane, G., Kreplin, U., Joyce, A., Soares, P., Oviedo, L., Hernu, M., Rokita, K., Savulesco, J., & Mottoven, R. (2017, November 8). Supernatural belief is not modulated by intuitive thinking style or cognitive inhibition. Scientific Reports, 7.
Dalgalı ortamda şirketler yol haritasını neye göre oluşturmalı? Stratejik finansal kararlarını alırken hangi süreçleri dikkate almalı? Kredi faizlerinin yüksek olduğu ortamda kurumsal finansman alternatifleri şirketlere hangi imkanları sağlıyor? Yurt içi ve yurt dışı finansman tercihleri arasında nasıl bir yol izlenmeli? Halka arzlar, şirket satın alma ve birleşme işlemleri, aile şirketlerinde profesyonelleşme adımları ve daha fazlası. Türkiye'nin önde gelen sanayicileri ve şirket yöneticilerinin katılımıyla Sermaye Pusulası her Çarşamba 13:00'te Bloomberg HT'de.
Ankara'da Gezi Direnişi'ne katılan ve 16 yaşında darp edilerek ters kelepçeyle gözaltına alınan, bugünü avukatı Doğu Tuncer, 11 yıl önce bir çocuk olarak yaşadığı ağır travmayı ve yargı sürecini Kısa Dalga'ya anlattı.
How do you transition from a decade-long career in investment banking to becoming an entrepreneur contributing to a more sustainable future?In this episode, I invite Fulya Tuncer, Co-founder & CEO of The Revivas, a sustainable fashion platform, to share her journey from a remarkable career in investment banking to becoming an entrepreneur in the sustainable fashion industry.Despite considering herself risk-averse and never envisioning a path in entrepreneurship, Fulya's maternity leave allowed her the space to reflect on her passions and the problems she wished to solve, leading her to leave her executive position at Goldman Sachs.Fulya discusses the challenges of starting The Revivas, including finding the right co-founder, and raising seed funding in one of the toughest climates. With a newborn at the time and being pregnant during much of this journey, she also touches on the challenges and nuances of being a female founder and mother in the startup world. Fulya and her co-founder, Merve, navigated the startup landscape through persistence, optimism, and creating a strong support system, laying the foundations for their sustainable fashion platform despite the evident hurdles.Fulya's story demonstrates the importance of doing something that you're passionate about, and doing it surrounded by people who are just as committed to your business, and the problem you're solving.00:34 The Beyond42 Podcast Intro & Funky Music01:11 The Genesis of The Revivas: A Sustainable Fashion Platform02:37 Transitioning from Goldman Executive to Entrepreneur05:35 Finding the Right Co-Founder: A Story of Serendipity and Strategy09:01 Building a Strong Co-Founder Relationship: Trust, Conflict, and Commitment16:54 The Entrepreneurial Mindset: Persistence, Optimism, and Team Building20:58 Navigating Fundraising in a Tough Climate25:55 The Impact of Gender and Motherhood on Entrepreneurship28:39 Support Systems and Renewal Strategies for Founders36:22 Looking Ahead: Expanding The Revivas Globally—Fulya Tuncer's LinkedIn: https://www.linkedin.com/in/fulyatuncer/The Revivas: https://www.therevivas.com/Subscribe to our newsletter at Beyond42.co and find out how we work with founders on their journey of success and leadership beyond the product.Gokce Gizer Clover's LinkedIn: https://www.linkedin.com/in/gokcegizer/Check out the Beyond42 Substack: https://beyond42.substack.com/Thanks to Urban Podcasts for the audio editing and mastering. This is a public episode. If you would like to discuss this with other subscribers or get access to bonus episodes, visit beyond42.substack.com
Gizem Tuncer, Stüdyo D'de Çağlar Demirel'in konuğu oldu. Müzik kariyerinin nasıl başladığı, şarkıları ve yeni projelerine dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Im September 1998 wird ein sechsfacher Familienvater in Duisburg-Hüttenheim im Keller eines Mehrfamilienhauses kaltblütig erschossen - offenbar ohne Vorwarnung von hinten in den Rücken. Es ist der 52-jährige Stahlarbeiter Ahmet Tuncer.
Im September 1998 wird ein Mann im Keller eines Mehrfamilienhauses in Duisburg-Hüttenheim erschossen: es ist der 52-jährige Ahmet Tuncer. Seine Ehefrau findet ihn mit drei Schüssen im Rücken, als sie vom sonntäglichen Trödelmarktbesuch zurückkehrt.
Akademisyen ve Araştırmacı Yazar Tuncer Çetinkaya ile Altın Portakal Film Festivali üzerine yaptığımız sohbete devam ediyoruz.
Lu Beuate'nin katkılarıyla hazırladığım Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nın bu haftaki konuğu Dilek Tuncer. 1972 yılında İstanbul'da doğan Dilek, İstanbul Üniversitesi'nde Ekonometri bölümünde okuduktan sonra uzun yıllar farklı sektörlerde farklı pozisyonlarda çalıştı. Peş peşe yaşadığı kırılmalarla kendini bulma yolculuğu başladı. Bu süreçte ses terapisiyle tanıştı. Ardından taşlarla ilgilenmeye başladı ve taşların sihriyle bambaşka bir yolculuğa çıktı. Dilek'in çalışmalarını ve paylaşımlarını https://www.instagram.com/healingstonesandsounds/?hl=tr Instagram hesabından takip edebilirsiniz. Keyifli izlemeler :) ***** Anadolu'nun Şifacı Kadınları'na konuk olan Lu Beauté markasının yaratıcısı sevgili Aylin İmren Çarıkçı ile yaptığımız sohbeti https://open.spotify.com/episode/4LlA9RIjyq85V8XmTWYhid Spotify üzerinden dinleyebilir, Aylin'i daha yakından tanıyabilirsiniz :) Ayrıca Lu Beauté'nin %100 doğal kişisel bakım ürünlerini https://lubeaute.com.tr web adresinden inceleyebilir, Lu Beauté'yi https://www.instagram.com/lubeauteofficial/ Instagram sayfasından takip edebilirsiniz. ***** Lu Beaute'nin severek kullandığım Sunshade'in içeriğindeki doğal yağlarla hem cildimizi besliyor hem de güneşin zararlı etkilerinden kullanıyor. Bu mis gibi kokan yüzde yüz doğal kremi lubeaute.com.tr adresinden inceleyebilir, dilerseniz ASK20 kodunu kullanarak %20 indirimli alabilirsiniz. Ayrıca lubeaute'nin instagram sayfasını takip ederseniz hem cildinizle ilgili bilgilere ulaşır hem de cildinize uygun ürünleri inceleyebilirsiniz. Lu Beuaté ile "Kalbinin Işığını Tenine Yansıt" ***** Yeni bölümleri izlemek için kanala abone olabilir, bildirimleri açabilirsin :) https://www.youtube.com/c/DidemMollaoglu Yazılarımı ve yolculuklarımı takip etmek istersen; https://www.instagram.com/didemmollaoglu/ **** Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı aynı zamanda Spotify ve Apple Music'den podcast olarak dinleyebilirsin. https://open.spotify.com/show/312t5k7BqvGSv7c9l88Y6Zhttps://podcasts.apple.com/tr/podcast/anadolunun-şifacı-kadınları/id1519077215 **** Ben Kimim? 2016'da tüm eşyalarını satarak çıktığı yolculukta henüz kendine doğru bir yolculukta olduğunu bilmiyordu. Ta ki yuvasından binlerce kilometre uzaklıkta Anadolu onu çağırana kadar. Yuvasına dönüşüyle birlikte kendi şifa yolculuğu başladı. Çünkü bir ağacın yeşermesi için önce köklerinin iyileşmesi gerektiğini biliyordu ve kökleri bu kadim topraklardaydı. Çıktığı bu yolculukta Maya Şamanizmden yogaya, yogadan tasavvufa uzanan farklı ilimlerin peşinden gitti, birçok eğitim aldı. Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı konuk ettiği bir podcast yapan Didem kendi deyimiyle Aşk'ı arayan bir aciz kul, yolcu. **** Light Of Daytime by Vlad Gluschenko | https://soundcloud.com/vgl9 Music promoted by https://www.free-stock-music.com Creative Commons / Attribution 3.0 Unported License (CC BY 3.0) https://creativecommons.org/licenses/by/3.0/deed.en_US
Fidiro Kahvesi ekibi bu bölümde, 6 Şubat depremlerinin gündemimize taşıdığı meseleleri sahadan izlenimler, Kızılay, AFAD gibi kurumların yapılanmasındaki dönüşümler ve finansallaşma gibi olgular üzerinden incelemeye ve ülkece yaşadığımız faciayı anlamlandırmaya çalışıyor.Bahsi geçen metinler: "Kızılay'ın neden bir portföy şirketi var?" Gökçen Tuncer, Independent Türkçe. Mapping relations between state and humanitarian NGOs: the case of Turkey, Şerif Onur Bahçecik & Yunus Turhan, Mart 2022Türk Afet Yönetiminde Merkezileşme Sorunu ve Yerelleşme Çabaları, Hikmet Yavaş & Ömer Yavuz, Mayıs 2015Support the show
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, 3 hafta aradan sonra Biri Bir Gün'de "Bir namazlık saltanatın olacak. Taht misali o musalla taşında"yı anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamunaleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler. Hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi başına gelen her musibette Esteuzubillah “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn” diyebilecek bir kalbe sahip olabilenler. Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) böyle buyururlarmış. sadece birisi vefat ettiğinde değil, sadece büyük bir musibet yaşandığında değil, olacağını umdukları herhangi bie hadise olmayıverdiğinde bile “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn" derlermiş. Bu bir âyet-i celîle malumunuz. "Biz Allah'tan geldik ve dönüşümüz ancak Allah'adır." mealinde bir âyet-i celîle. Ah ki Cenâb-ı Hakk kalplerimizi bu âyet-i celîlenin künüfüne vâkıf ede de Allah'tan geldiğimizi sadece dil ile değil; kalp ile, hâl ile, hayatımızın her bir sahasıyla, bilenlerden olabilsek ve Allah'a gideceğimizi... Devamı videomuzda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Rüyasında Peygamber Efendimizi Gören Borçlu Adam" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamunaleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler. Hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi mübarek üç ayların içerisinde olduğumuzun farkında olarak üç ayların hakkını vermeye gayret edebilenler. Üç ayların hakkı verilir mi? Verilmez, veremeyiz. Rahmetli Tuğrul Efendi çok güzel söylerdi. Kadir Gecesi olduğu vakit Kadir Gecesi'ni nasıl ihya ederiz deyince: "Kadir Gecesi'ni sen ihyâ edemezsin. Kadir'in ihyâ ettiklerinden olmak lazım." derdi. Üç ayların hakkını vermek zordur ama hakkını vermeye gayret edenleri Cenab-ı Hakk lütfuyla, keremiyle bereketlendirir. Rasul-i Ekrem Efendimiz (a.s.m)'ın üç aylar geldiği vakit ettiği duayı hatırlayınız. Hemen Receb-i Şerif'in başında ellerini açar ve derlermiş ki... Devamı videomuzda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Mazlumun Ahı" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamunaleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler. Erenlere gönül verenleri sevenler. Onlara laf ettirmeyenler ve dahi duanın sadece bir müşkül zamanda ellerini açıp Cenab-ı Hakk'a yakarmak değil de her daim başlı başına ibadet olduğunu bilebilenler. Bugün dua bahsiyle alakalı iki güzel hadise anlatacağım size. Cenab-ı Hakk Âyet-i Celîle'de buyuruyor ki: "Benden isteyin, istediğinizi vereyim." Çünkü Allahu Teala'nın kendisinden istenmesi hoşuna gidiyor. Kul elini açıp da Cenab-ı Hakk'tan bir şey istediği vakit sadece halledemediği bir şeyi "Ya Rabbi sen büyüksün, sen çözersin" demiş olmuyor. Aynı zamanda şunu diyor: "Ya Rabbi ben eksiğim, Ya Rabbi ben noksanım. Ya Rabbi ben kendi işlerini halle bile takati yetmeyen bir kimseyim ama sen ol deyince olduransın, sen Gani-yi Mutlak'sın, sen Kadir-i Mutlak'sın, sen isteyin vereyim diyensin yani ben kulum sen Allah'sın. Dua etmek biraz bu da demek... Devamı videomuzda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Ateşperest Komşu" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler ve dahi erenlerin ölmekle ölmediğini bilenler, bilebilenler... Hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Ahmed Bin Harb Hazretlerinden bahsedeceğim bugün size Biri Bir Gün'de... Onun bir komşusuyla yaşadığı enteresan bir hadise var o hadise çok hikmet barındıran bir hadise onu paylaşayım içinden de nasihatlar çıkaralım... Ahmed Bin Harb, Horasan'ın Büyük Fakih ve Şeyhlerinden. Büyük bir muhaddis. Bir takım telif eserler vermiş fakat o eserler günümüze kadar gelmemiş maalesef. Büyük bir zat-ı şerif, bir abid, bir zahid... Dermiş ki; 50 yıl ibadetle meşgul oldum. 50 yıl ibadetle meşgul oldum. 50 yıl! Geceleri uyumaz sabaha kadar otururmuş Ahmed Bin Harb Hazretleri. Efendim niye uyumuyorsunuz? Altımızda cehennem kaynıyor, üstümüzde cennet donatılıyor ben böyle bir durumda nasıl uyuyabilirim dermiş. Erkekler bunlar! 50 yıl ibadetle meşgul oldum diyor; şu üç şeyi terk etmedikçe üç şeyin lezzetini alamadım... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Koca Ragıp Paşa ile Şair Haşmet'in Tanışması" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi bir bardak suyun ağırlığının ne kadar olduğunu bilenler. Ne demek bir bardak suyun ağırlığını bilmek? Bir video seyrettim, çok hoşuma gitti. Adam ya akademisyen ya hoca ya bir seminer ya bir sınıf ders veriyor, bir şey anlatıyor... Suyu tutuyor, ne kadardır bunun ağırlığı diyor? Herkes farklı farklı cevaplar veriyor suyun ağırlığına dair... Adam diyor ki öyle değil yorulmayın. Bak bu suyu beş dakika böyle tutarsam bir şey olmaz, bir saat tutarsam kolum rahatsız olur, üç saat tutarsam kolum uyuşmaya başlar, beş saat tutarsam omzum da gider, on saat tutarsam eyvah eyvah... Suyun ağırlığı değişmez de diyor, benim onu taşımaya devam ettiğim süre onun benim vücuduma verdiği zararı değiştirir. Buradan da şöyle bir meseleye geçiyor; hayatta yaşadığınız şeyler, kızdığınız şeyler, sitem ettiğiniz, bu böyle olmamalıydı dediğiniz, huzursuz olduğunuz, rahatsız olduğunuz şeyler kafanızda ve kalbinizde taşımaya devam ederseniz ağırlaşır. Aklınıza yük olur, gönlünüze yük olur ve size zarar vermeye başlar... Bir şey yaşandı, bırak o yaşanan şey orada kalsın artık iyisiyle kötüsüyle, geceye taşıma onu, ertesi sabaha götürme, üç boyunca seni alt üst etmesin... Güzel değil mi? Bu benim pek yapamadığım bir şeydir ama gördüm dedim ki doğruya doğru. Adam doğru söylüyor, onu orada bırakmak lazım... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Zünnûn-ı Mısrî Hazretleri ve Delikanlı" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamunaleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler. Erenlere gönül verenleri sevenler. Onlara laf ettirmeyenler ve dahi Allah'ın kulundan vazgeçmeyeceğini bilenler. Şimdi, niye başladık Biri Bir Gün'e bu ifadeyle? Selamlama, bizim klasik selamlama o tamam, baş tacı. Allah'ın kulundan vazgeçmemesi ne demek? Kul, Allah onu yaratmış, Allah'ın kulu. Allah ona nimet vermiş, ömür vermiş, rızık vermiş, evlat vermiş. An gelir gaflete düşer, nefsine uyar, hevâ hevesinin ardına kapılır, şeytanın îvâsına kapılır ve Allah'ından geçer. Kul Allah'tan geçer de Allah kulundan geçmez. Çünkü Allah merhamet sahibidir. Çünkü Allah "Rahmetim gazabımı geçti." buyurandır. Çünkü Allah kullarını affetmek için, cennetine koymak için, daha çok sevmek için bahaneler arayandır. Allah kulundan geçmez... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Hz. Ali ve Nar" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta 'üslub-u beyan, ayniyle insan' sözünün ne manaya geldiğini bilenler... Üslup mühimdir. Söylerken, eylerken, kul karşısında da Allah huzurunda da üslup mühimdir. Nice şeyler vardır ki aslında kolaylıkla elde edebilecekken üslubumudaki bir yanlıştan dolayı ondan mahrum kalırız. Nice şeyler de vardır ki elde etmesi imkansız gibi görünürken bir böyle üslup güzelliği sayesinde Cenab-ı Hakk onu bize lütfediverir. Üslup, edepten bir cüzdür desek sanki yanlış bir şey söylemiş olmayız hatta üslup, konuşmanın edebe dair tarafının adıdır diye ifade etsek sanki doğru bir şey söylemiş oluruz. Edep, mühim. İlimdir üstündür demişler. Nice cahil zannedilen kişiler vardır ki muhafaza edebildiği edep sayesinde mevla onlara ihsanda bulunur. Nice ilim erbabı olduğu farz edilen kimseler de vardır ki edebe mugayir yaptıkları işler sebebiyle bildikleri dünyada belki işlerine yarar da ahirette hiçbir işlerine yaramaz. Üslup... Muzaffer Efendi Hazretlerinin bir sohbetini okudum programa gelmeden evvel, dedim ki benim bundan mutlaka bahsetmem lazım. Çünkü... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Binlerce İnsanın İmanına Vesile Olan Genç" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta Rabbi olanın başka bir şeye ihtiyacı olmadığını bilenler... Vaktiyle padişahın biri yaşamış... Zalim bir adam, Hakk dine inanmıyor, Allah'lık iddiasında ve tebaası da kendisini sadece padişah değil bir Rabb olarak (haşa ve muhal farz) kabul etmişler, hepsi ona inanıyor, böyle bir zaman... Padişahın bir de sihirbazı var kendisini eğlendiriyor. Sihirbaz yaşlanmış, yaşlanınca demiş ki; padişahım bana liyakatli bir genç adam bulsanız da ben onu yetiştirsem? Padişah aramış taramış, sormuş soruşturmuş güvendiklerine, inandıklarına... Bir delikanlıyı salık vermişler, o delikanlıyı sihirbaza emanet etmiş, delikanlı sihirbaza gidiyor, geliyor, ondan öğreniyor, sihir talim ediyor filan fakat delikanlının eviyle sihirbazın evinin arasındaki yol üstünde salih bir zat yaşıyor... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Padişahı Cennete Almayacağım" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta çayı sevenler ve dahi son nefesinden emin olmayanlar, son nefesinde kendi akıbetinden emin olamadığı için de bir başkasını teraziye çıkartıp tartma hususunda haddini bilenler... Hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Padişahın biri bir gün tebdil-i kıyafet yanına kölesini de almış şöyle bir şehri kolaçan etmeye çıkmış... Allah bu padişahlardan razı olsun. Tebdil-i kıyafeti de ilk kim yaptıysa Allah ondan da bin defa razı olsun. Niye? Padişahlar tebdil-i kıyafet şehrin içine çıktıkları vakit bize o kadar çok menkıbe ve kıssa birikmiş ki onlar bunu yapmasaydı biz şimdi ne anlatacaktık bilmiyorum... Padişahların tebdil-i kıyafet sokağa çıkışlarını çekiversek kıssalar tarihinden anlatacak kıssa bulamayacağız ümmet-i muhammede... Bunu ilk yapandan Allah razı olsun. Tabi devir de güzel devir kardeşim. Instagram yok, Twitter yok, Facebook yok, TikTok yok... Tebdil-i kıyafet ne demek bu arada? Kıyafet değiştirmek. Padişah, padişah kıyafetiyle çıksa salınarak o hünkarım diyecekler ve olanı olduğu gibi göremeyecek hazretim, bunun için ne yapıyor? Bi derviş kılığına giriyor, bi molla kılığına giriyor, bi tüccar kılığına giriyor. Tanınmak, bilinmek de olmadığı için halk ne ise o şekilde oluyor padişahın yanında da, hadiseyi olduğu gibi seyrediyor yani... Padişahın biri bir gün soğuk bir kış günü yanına kölesini de almış tebdil-i kıyafet şöyle bir şehri kolaçan etmeye çıkmış... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Adim atmaktan korkmak ve hayatimizda buyuk degisiklikler yapmak hic kolay degil. Peki ya cok unlu biriyseniz ve kaybedecek cok seyiniz varsa sifirdan hayat kurmak icin baska bir diyara gitme cesaretiniz olabilir mi? Yasanmis ve yasanan bir mukemmel hikaye Demet Tuncer'in anlattiklari. Dinlerken hem cok keyif alicaksiniz hemde anlatimina hayran kalacaksiniz. Dinledikten sonra “murtilerinizden kurtulmanızı” diliyoruz : ) Keyifli dinlemeler!Demet Tuncer Youtube: https://www.youtube.com/c/DemetTuncerDemet Tuncer Instagram: https://www.instagram.com/demetttuncer/
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Vali, Mecusi ve Seyyide Hanımın" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler hatta ve hatta bu sevgi sebebiyle insanlara hüsn-ü zan sahibi olabilenler, insandır hata yapar diyebilenler, yaptığı hatadan ders çıkarmayı becerebilenler... Vaktiyle Peygamber soyundan bir hanım kızlarıyla beraber Semerkand şehrine göçmüşler... Nerede yaşıyorlardı, ne sebepten oraya gitmeleri gerekti bunları bilmiyoruz. Bildiğimiz, Seyyide bir hanımefendinin kız çocuklarıyla beraber Semerkand şehrine taşınmak zorunda olduğu... Şehre yeni geldikleri zaman kalacak bir yere ihtiyaçları var, namaz vakti, anne çocuklarını da alıp geçmiş mescide... Namazlarını kılmışlar fakat bilmedikleri bir şehirdeler, imkanları yok, kalacak bir yerleri yok yani ihtiyaç sahibi. Anne, çocuklarına demiş ki evlatlarım siz şöyle mescidin bir köşesinde durun, ben gidip şehrin valisine halimizi arz edeyim belki bize bir yardımı dokunur... Araya sora valiliği bulmuş, vali efendinin huzuruna çıkmış ve demiş ki efendim ben yoksul bir kimseyim, bu diyarın garibiyim. O diyarın garibi olmak enteresan bir şeydir... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Bereketi var mı?" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. İhtiyar bir adamcağız hastalanmış yatağa düşmüş. Ahir ömrü, üç tane evladı var, evlatlarından her biri ona hizmet etmek için gayret ediyor fakat büyük abisi bakmış ki böyle olacak gibi değil diğer kardeşlerini yanına çağırmış demiş ki; isterseniz babamızın malına siz varis olun ben maldan bir şey istemiyorum onun ahir ömründeki hizmetini bana bırakın ama istemezseniz malını bana bırakın ahir ömründe onun hizmetini sizler görün. Hangisini tercih ederseniz? Galiba şöyle düşünüyor; ikiside nimet diyor. İhtiyarlığında babaya hizmet etmek de nimet, babanın evlatlarına miras olarak bırakacağı mal da nimet. mirası böyle düşündüğü için iki nimeti paylaştırıyor. Onu mu istersiniz bunu mu istersiniz? Buğday mı nefes mi? Bunun gibi... Genç kardeşler ağabeyciğim demişler; biz babamızın mirasına talibiz sende onun hizmetini gör. Hay hay demiş, memnuniyetle... Son nefesine kadar babasının bütün ihtiyacını, babasının hizmetini görmüş. Tabi diğer kardeşleri mirastan aldığı payla rahat bir şekilde yaşarken abileri biraz sıkıntı içerisinde. Bu sıkıntıdan dolayı eşi, çocukları baba sende şu mirastan bir pay alsaydın filan diyorlar... Yavrucuğum diyor bak ben başka bir devlete talip oldum, başka bir şeye niyet ettim, Allah bana başka bir hizmeti lütfetti. Bu, bilirseniz ondan daha hayırlıdır diye çocuklarına nasihat ediyor ama anlatamıyor. Bir gün bir rüya görmüş. Rüyasında kendisine demişler ki... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Nar Bahçesi ve Padişah" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta elimde bir fincan kahveyle çıktığımı görünce abi şimdi ben bu saatte kahveyi nereden bulacağım diye düşünenler... Hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Padişahın biri bir gün vezirlerini yanına almış, sevdiği bir kaç adamı, yaz günü hava sıcak hadi demişler şöyle bi çıkıp dolaşalım... At sırtında orası senin, burası benim, ırmak kenarı, dağ, tepe, ağaç gölgesi derken sıcaktan bunalmışlar, terlemişler şöyle soğuk içecek bir şeyler aramışlar. Bakmışlar ki orada bir nar bahçesi, bahçenin içinde çok güzel bir kulübe, kulübenin önünde bir ihtiyar... Padişah bi gidelim demiş Tanrı misafiriyiz diyelim şu ihtiyar belki bize bir nar suyu ikram eder. Varmışlar gitmişler. Kapıyı çalmışlar, açmış ihtiyar. Selamın aleyküm erenler, aleyküm selam erenlere gönül verenler... İhtiyar adam Padişahı ve yanındakileri misafir etmiş. Bize bi nar suyu sıksan da içsek baba demişler, hay hay demiş ihtiyar hemen güzelce nar sularını hazırlamış, buz gibi getirmiş ikram etmiş. İçmişler nar suları Padişah bayılmış. Hemen ihtiyar bir bardak daha ikram etmiş, içmişler, teşekkür edip oradan ayrılmışlar... Padişahın aklına gelmiş, ya bu ihtiyar bir başına yaşıyordu, çoluğu çocuğu yok, bir mirasçısı yok, bu ihtiyar yarın bir gün ölüp gidecek o vakit bu nar bahçesi ne olacak, üstelik narlar da çok lezzetli acaba demiş ben bu bahçeyi satın mı alsam... İyi niyetle bile olsa böyle diyerek kalbini bozmuş... Devamı videoda.... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Yılan ile Dost Olan Oduncunun" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi 1683 Viyana kuşatmasından sebep şu anda bulunduğumuz Polonya'nın o dönemki kralı olan Jan Sobieski'ye inceden inceye hala sitem edebilenler... Geldik Varşova'ya, arkadaşalara dedim ki Sobieski'nin mezarı nerede? Ne yapacaksın abi dediler? Gideceğim, başında durup sitem edeceğim dedim... Kuşatmışız Viyana'yı, alacağız, tarih başka türlü yazılacak içeri girdiğimiz anda... Giray Han'a güveniyoruz arkadan gelecek Lehistan ordusunu engeller diye ama Jan Sobieski iyi komutan, büyük kral... Çıkıp geliyor ve Giray Han ile aralarında ufak bir anlaşma, küçük bir ihanet, biz Viyana'dan geri dönmek zorunda kalıyoruz... Viyanayı ne kadar sevdiğimi bilenler bilir. Jan Sobieski ile bende bu Viyana acısı varken dost olabilmemiz mümkün değil. Gideceğim kabrine ona sitem edeceğim; yapılır mıydı be diyeceğim, olur muydu böyle bir şey diyeceğim... Hani anlatırlar ya adamın biri bir gün bir yılanla dost olmuş. Bak şimdi! Yılanla dost olan adamlar var... Düşünün insan dostunda bir yanlış, bir hata, bir ihanet gördüğü vakit der ki koynumuzda yılan beslemişiz arkadaş. Bu adam bırak dostundan ihanet görünce koynumda yılan beslemişim diye tarif etmeyi, bizzat yılanla dost olmuş... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Veysel Karani Hazretlerini" anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta "Dinle neyden hikâyet etmede Ayrılıklardan şikâyet etmede Şerha şerha eylesin sinemi firâk Eyleyeyim ta şerh-i derd-i iştiyâk" rubaisinin ne manaya geldiğini azıcık fehmedebilenler... Merhaba efendim. Ney-i şerif ile başladık... Bu enteresan bir enstrüman, herhangi bir enstrüman değil. İlginç hususlar anlatılır da benim en hoşuma giden, kalbimin yattığı budur; rivayet o ki Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) Hazreti Ali Efendimize bir sır vermiş. O verdiği sırrın ne olduğunu tam bilemiyoruz, bilseydik sır olmazdı. Hazreti Ali Efendimiz malumunuz Resul-i Ekrem Efendimiz'in "Ben ilmin şehriyim, Ali kapısıdır." diye bahsettiği zat-ı şerif. İlmin kapısı, oradan giriliyor içeri... Gerçi şunu da unutmamak lazım; Hazreti Veysel Karani... Hani, Yemen illerinde Veysel Karani... Anasından destur aldı durmadı, Kabe yollarını geçti boyladı. Geldi ol Resulu evde bulmadı, Yemen illerinde Veysel Karani." Hazreti Veysel malumunuz bir kez bile baş gözüyle Resul-i Ekrem Efendimizi (s.a.v) görmemiş, nasip olmamış. Rivayet o ki bir defasında hasta anacığına, anacığım ben bi gideyim bağrım yanıyor diyor... Bağır da taraflı yanmaz... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
#MedyadaBugün #haber #sondakika #altay #göztepe Bülent Korucu ve Mahmut Filizer 29 Kasım 2022 Salı günü medyada öne çıkan manşetleri, köşe yazılarını ve satır arasında kalmış haberleri MEDYADA BUGÜN'de ekranlarınıza taşıyor... 00:00 Giriş 00:30 Altay Göztepe maçında çıkan olayların arka planı 05:40 Gülten Matur'u MİT bu yıl da tutukladı 10:33 Bulgaristan iade etmedi; Yandaş medya Ergenekoncu Levent Göktaş'ı Cemaatçi yaptı 38:00 Eksi iki netle üniversiteye kayıt dönemi
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Hz. İsa ile Günahkarın" hikayesini anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta Cenab-ı Hakk'ın Sübhanlığını hiç kimseyle paylaşmayacağını yakinen bilenler... Hani namazlarda subhane rabbiyel azim diyoruz rükuda, subhane rabbiyel ala diyoruz secdede. Orada Sübhan olan Allah'ı yüceltme gayretine düşüyoruz zikrimizle... Peki Allah-u Teala'nın Sübhan oluşu ne demek? Sübhan; eksik ve noksan sıfatlardan münezzeh olan demek. Yani kendisinde herhangi bir eksik, noksan, hata, kusur diyebileceğimiz, böyle tabir edebileceğimiz herhangi bir hususiyet bulunmayan demek. Bu bir tek Allah-u Teala'ya hastır. Gayrısı böyle değildir. İnsan gençliğinde biraz daha suyu sert oluyor. Yaş ilerledikçe mevzu başkalaşıyor. Genç kardeşlerim ne dediğimi anlamaya çalışsınlar, kıdemli gençler zaten neden bahsettiğimi kendilerinden kıyasla gayet iyi bir şekilde anlıyorlardır. O suyun sert olduğu zamanlarda bir büyüğüm dedi ki; Sen neden böyle yapıyorsun? Nasıl yani efendim?... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Kanuni Sultan Süleyman Ve Hızır (a.s)" hikayesini anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler, hiç olmazsa onlara laf ettirmeyenler ve dahi hakkın esrarına talip olduğunu bulmanın pek zor bir şey olduğunu bilenler... Bu ne demek? İnsan bir şeyleri ister, arzu eder. Bu dünyaya dair bir şey de olabilir, ukbaya dair bir şey de olabilir fakat bedelini ödemeye gelince iş çok az insan isteğinin arkasında durabilir. Biz isteriz ki armut piş, ağzıma düş... En ufak meseleden en girift hadiseye kadar, en küçük talepten en ulvi murada kadar her şeyin hemen oluvermesini isteriz de öyle üç kuruda beş köfte yoktur. Adetullahta böyle bir şey yok. İlle bir bedel isterler. Adamın birisi bir gün çıkmış gelmiş bir Allah dostunun huzuruna; Efendim demiş, ben Hakk'ın esrarına talibim. Bak sen :) Çok bir şey de istemiyor. Hakk'ın esrarına talibim... Efendi Hazretleri bakmış; Evladım demiş şimdi çok müsait değiliz sonra bi gel bakalım... Böyle yaparlar. Geldim, istedim, al yavrum yok. İlle bir sonrası vardır. Hani diyor ya Neşet Baba; "Dedim sende buldum halis gevheri, dedi yok bir mihenge vurmalı" İlle bir mihenge vururlar, bir tartarlar kaç kilosun bakayım... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Kırklar Meclisinde 38 Gün Kalan Kelâmi Efendi" hikayesini anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler, erenlere gönül verenler, erenlere gönül verenleri sevenler hatta ve hatta hakikatin sadece gördüklerinden ibaret olmadığını bilenler ve dahi görmediklerinin gördüklerinden ziyade hakikate yakın olduğunu müdrik olanlar... Bu ne demek? Geçen haftadan borcumuz olan hikayeyi anlattığımız vakit azcık mevzu anlaşılır. II. Selim zamanıdır... İstanbul'da müthiş bir kolera salgını var. Koleranın defi için elden gelen her şey yapılmış ama çare bulunamamış. İş Allah'a kalmış. İşler hep Allah'a kalır... Hani derler ya bazen; "işimiz Allah'a kaldı" Bütün işler Allah'a kalır zaten. Ne demek işimiz Allah'a kaldı? Her şeyi yapar, yapar, yapar, yapar baktı olmayacak işimiz Allah'a kaldı... Bu iyi bir şey değildir. Halbuki daha yola çıkarken, daha her şeyi hazırlarken bilsen ki işin Allah'a kalmıştır, Allah'a kalan iş çözülür... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Abdülkâdir Geylâni Hazretleri ve Şeytan" hikayesini anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta bu gönül verme meselesinin sadece dudaktan çıkan bir sözden ibaret olmayıp erenlere gönül vermenin delilinin halinde, ahlakında erenlere benzemek olduğunu bilenler... Öyle kuru kuruya ben seviyorum erenleri olmaz. Delil sorarlar, en basit bir meselede bile bir delil ararlar. Aşkta da böyledir, erenleri sevme iddiasında da böyledir. Erenlerden birisi, Fethi Gemuhluoğlu (Allah rahmet etsin) diyor ki; 'Bizim hüznümüz yalnız Allah'adır.' Müthiş bir ifadedir. Müslümanın hüznü Allah'adır. Yani müslüman, yani Allah adamı, yani erenler ve erenlere gönül verenler öyle dünyanın teşkalesi için, meşkalesi için, lüzumsuz oldusu için, olmadısı için, kılı, tüyü için canlarını sıkmazlar, mahzun olmazlar, hüzünlenmezler, gözlerinden yaş dökülmez... Onlar ille bir şey için hüzünleneceklerse o şey ancak Allah'la irtibatlı olduğu için onları mahzun eder. Vay efendim bana niye böyle yaptı diyip mahzun olmazlar, o bana şöyle yaptı ben de ona şöyle yapacağım diyip intikam hissi biriktirmezler. Çünkü bilirler ki o his kendilerini zehirleyecektir. İntikam alacakları kişiye ulaşmadan evvel içlerinde tuttukları müddetçe kendilerine zarar verecektir... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Hz. Ömer ve Nûşirevan'ın Adaleti" hikayesini anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta söz konusu erenler olunca akıl ol ciğerimi ye diyebilenler. Bugün sizi güzel ve farklı bir mekandan selamlıyor fakir; Sembol Ocakbaşı'ndayız Ataşehir'de. Sponsorluklarıyla programımıza destek veren kıymetli dostların sadece dükkanında kebap yemek değil yanı sıra gidip onların güzel mekanını size de göstermek istedik. Hz. Ömer (r.a) zamanıdır... Hulefa-i Raşidin malumunuz her biri farklı bir hususiyetiyle temayüz ve tebarüz etmişlerdir. Hz. Osman efendimiz müeddeptir mesela, Hz. Ali efendimiz sehavet sahibidir, Hz. Ebubekir efendimizde de (r.a) sıdk daha ziyadedir. Bu şöyle anlaşılmaması gerek hani birinde adalet var diye diğer üçünde adalet yok demek değildir. Bilakis onda o öne çıkmış demektir. Yahut birinde sıdkın olması diğerinde sıdkın olmaması manasına zinhar ve asla gelmez fakat o, onunla öne çıkmıştır, onunla belirginleşmiştir. Hz. Ömer efendimiz (r.a) malumunuz olduğu üzre adaletiyle tebarüz etmiş, temayüz etmiş bir zat-ı şeriftir. Mevla şefaatlerinden mahrum eylemesin. Anlatacağım hadise Hz. Ömer (r.a) zamanında yaşanıyor... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Namazda Sırtında Odun Taşıyan Meczup" hikayesini anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi namazın aradan çıkartılacak bir şey değil de ikame edilecek bir şey olduğunu bilenler... Hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Meczubun biri bir gün ezan okununca demiş ki gideyim şu camide cemaatle namaz kılayım. Vatmış camiye, abdestini almış, tam cemaat ilk sünnetleri kılmaya durdukları vakit kapıdan içeri girmiş. İçeri girmiş şaşkın gözlerle içeri bakmış. Demiş bu böyle olmaz ben gideyim. Dışarı çıkmış. Oradan bulabildiği bir yerden odunlar... Üst üste yığmış odunları, bir ipe bağlamış derken yetmemiş odunları sırtına almış onu da sıkıca bağlamış, tekrar gelmiş camiye ama nefes nefese, ayakta duracak hali yok. Tam farza durulurken yetişip arkada bir yerde Allah-u Ekber diyip cemaate uyup durmuş namaza. Fakat... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Başarılı Olabilmenin Yollarını" anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlerle bir şekilde irtibat kurabilenler... Ne şekilde? Ne şekilde olursa olsun yeter ki Cenab-ı Mevla nasip etsin de adımız onların adının hizasına yazılsın. Güzel bir mekanda, güzel bir mevzuyu sizlerle paylaşmak için bu Biri Bir Gün'de birlikteyiz. Hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Hani zaman zaman her birimizin şikayetlendiği, bir ihtiyaç olduğunu dile getirdiği çok mühim bir mevzu var. Diyoruz ki; Aman ha! Bir yere bir adam alınırken, bir iş için bir insan istihdam edilirken üç şeye dikkat etmek lazım. Ehliyet, liyakat, emniyet. Ya da deriz ki; liyakat mi sadakat mi? Bu konuşulur. Sadık ama liyakati olmayan insanın verdiği zararda bahsedilir, layık ama sadakati olmayan insanın verdiği zarardan bahsedilir... Bütün bunların çerçevesinde size birkaç güzel kıssa anlatarak bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Diyeceksiniz ki nedir o?... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de kendisiyle dertleşiyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta hayatında bir defa bile uğradığı mekana muhabbetle bağlanabilenler... İnsan mekana bağlanır mı? Bağlanıyormuş. Bakın şu bulunduğumuz alanda en son geçen sene bir kaç program çektik, bu sene koca bir yaz geldi geçti ve biz buraya gelmedik. Sanki şuraya gelince dedim ki insan program çekmese bile vefadır diye gelir bir merhaba der. Üstünde oturduğun şu bank senin kahrını çekiyor, şu ağacın gölgesinde oturdun aranda bir irtibat kuruluyor, şu toprağa bastın, bu çamların yaprakları... Ağaç diyip geçmemek lazım. Bu da önemli. Biz nesil olarak böyleyiz; söğüt, kavak, gürgen, elma, çam, iğneli çam hepsi birden ağaç. Eski nesil böyle değildi. Bizden öncekiler bunu biliyordu. Ağaca ağaç demiyorlardı, ne ağacıysa o ağacı söylüyorlardı. Gökte uçan şeylerin cümlesi bizim için kuş, eski nesil buna da böyle demiyordu. Kuşaların bir adı vardı; sığırcığı vardı, serçesi vardı, pelikanı vardı... Bu da böyle kayıtlara geçsin. Bunu bilebilenler güzel adamlar, kıymetli adamlar... Mekan diyorduk ya insanın mekanla da arasında bir ünsiyet, bir bağ, bir rabıta, bir dostluk kuruluyor. Farkına varsın ya da varmasın. İbrahim Kalın hocaya selam olsun o çok güzel söylüyordu... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Abdülehad Nuri Hazretlerini ve Hikayelerini" anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi erenlere gönül vermenin bir bedel icap ettirdiğini bilenler hatta bi ötesini de söyleyelim, erenlerin dünyadan alem-i cemale göçmeleriyle kabirlerinin toprakta değil de aşıklarının gönlünde olduğunu bilenler... Ölüm, Şeb-i Arus... Hayatı öyle yaşayana ölüm düğün gecesi. Mübarek olsun... Öyle yaşayana mübarek olsun, öyle göçene mübarek olsun. Gelirdi Tuğrul Bey Hocam, otururdu buraya... Göçtü... Mevla mekanını cennet eylesin, derecâtını âlî eylesin, ahirette bizi beraber eylesin inşallah, burada yarım yalan mevzular orada devam etsin kaldığı yerden... Derler ki; Ehlullah kındaki bir kılıç gibidir. Vefat ettiği vakit kılıç kından çıkar. Bu sözü böyle bilirdim de bu sözün şu manaya denk düştüğünü bilmezdim; Evliya-i Kiram Hazeratı yaşarken onu sevenler kındaki kılıcı bağırlarında taşıyorlar fakat kılıç kından çıkıyor ya çıkınca bağırda saplı taşınıyormuş... Cenazede bir derviş baba Muzaffer Efendi Hazretlerini sırlamış, Safer Efendi Hazretleri sırlamış, Tuğrul Efendi Hazretlerini de sırlıyor. Dedim ki siz bilirsiniz nasıl oluyor bu işler? Baktı böyle bir halim, selim gayet vakur bir ateş düşüyor dedi. Geçiyor mu peki dedim? Geçmiyor dedi. Bi ateş düşer ve geçmez... Mevla kalanlarına, sevenlerine, bağlılarına sabr-ı cemil versin inşallah... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Abdullah Tuncer Kececi is the former General Manager of Turkish Airlines in Nepal, PATA Nepal executive committee member, and BARN executive committee member, who served the airlines for more than two decades. Raj Gyawali is an activist, cyclist, and the founder of Socialtours Nepal, Socialtreks Nepal, and Karma Coffee and Hub. In this episode of On Air, we discuss load-shedding in Nepal, Nims dai, Nijgadh Airport, Maoist trekking permits, Bhutan tourism, road projects, airport manpower issues, and other exciting subjects.
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Cennetteki Köşkünü Kaptıran Adamın Hikayesini" anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi Bizim Yunus'un; "Bir hastaya vardın ise, Bir yudum su verdin ise, Yarın anda karşı gele, Hak şarabın içmiş gibi." dörtlüğüne iman edenler... Ne demek bu? Yunus Emre'miz Türkçe'nin süt dişleriyle o kadar güzel söylüyor ki; bu dünyada birisine yaptığın bir iyilik ahirette dönüp sana misliyle karşı gelecek olandır. Buna sadece iman etmek yetmez pek çok şeyde olduğu gibi bunun hakkını da vermeye gayret etmek lazımdır. Bilmek yetmez bir de olmak lazım... Çok sevdiğim bir hocamın ifadesiyle söyleyeyim; Neleri yapmamız gerektiğini biliyoruz. Peki, aranızda ben bildiğim her şeyi yapabiliyorum diyen var mı? Pek çıkmaz... Neleri yapmamamız gerektiğini de biliyoruz. Peki, aramızda ben yapmamam gerektiğini bildiğim her şeyden uzak duruyorum diyebilen var mı? O da pek çıkmaz... O zaman bilmek ne işe yarıyor? Bilmek, seni olmaya götürdüğü vakit bir mana ifade eder, değilse bilsen ne olacak?... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de 309 Yıl Uyutulan Ashab-ı Kehf kıssasını anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi 'basü badel mevt' hakikatine yakinen iman edenler... Ne demek basü badel mevt? Öldükten sonra dirilmek... Cenab-ı Hakk biz dünyadan göçtükten sonra, kıyametten sonra günü geldiğinde bütün insanları diriltecek. İşte buna müslümanlar iman eder zaten iman etmeden müslüman olunmaz ama bi de buna yakin kesbetmek var... Mesela İbrahim (a.s) Allah-u Teala'ya diyor ki; Ya Rabbi, öldükten sonra sen nasıl dirilteceksin? İnanmıyor musun ya İbrahim? Haşa Ya Rabbi, yakinim artsın istiyorum diyor... Basü badel mevt yani öldükten sonra dirilmek deyince bizim kültürümüzde, bizim anlayışımızda, bizim idrakimizde ilk canlanan Ashab-ı Kehf'dir. Ashab-ı Kehf'in ibretlik hadisesi böyle bildiğimiz ama bilmediğimiz de nüanslarıyla beraber onun en büyük nişanelerinden birisidir ayrıca içinden farklı farklı bir takım hikmetlerde çıkartılabilir. Ne kadar? Tefekkür ufkumuzca... Bir eve penceresi kadar düşer ayın ışığı... Hace Ubeydullah Ahrar (k.s) böyle buyurmuş. Ashab-ı Kehf; Kral Dakyanus devrinde bir rivayete göre Tarsus'ta yaşamış 7 genç... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de bir sandık dolusu altın bulabilmenin yolunu anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta gerçek hazinenin nerede saklı olduğunu bilenler. Diyeceksiniz ki bu ne demek şimdi? Bugün size Biri Bir Gün'de bir sandık dolusu altın bulabilmenin yolunu anlatacağım. Gerçekten, şaka yapmıyorum. Bir sandık dolusu altın... Hani böyle olur ya şurayı kaz, şuradan kırk adım yürü, buradan elli adım geri gel, öbür taraftan güneşin doğduğu yerde şunu yap... Ben pek anlamam bu işlerden de meraklıları pek güzel bakıyorlar. Onu var ya aramak bulmaktan daha keyifli benim gördüğüm o. Bi kaç arayanla oturup sohbet etmişliğim var. Güzel bi hobi, lüzumsuz bi uğraş ama bizimki öyle bi haritanın üzerinden değil, bir hikayenin üzerinden bir sandık dolusu altın nasıl bulunur onu anlatacağız... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de cömertlik ve cimrilik hikayeleri (Varyemez Adamın Hikayesi) anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta cömertliğin Cenab'ı Hakk'ın kullarına büyük bir ihsanı olduğunu bilenler... Nasıl oldu şimdi bu iş Serdar Bey? Olur... Çünkü cömert bi başkasına ihsan edene derler. Sen diyorsun ki cömertlik Allah'ın kullarına ihsanıdır. Bu ne demek? Çünkü Allah cömertleden olmayı her kula nasip etmez. Her kula nasip etmez derken kastım şu değil; bazısının imkanı yoktur cömertlik yapamaz ama bazısının imkanı da vardır da cömertlik yapamaz hatta daha kötüsü de şudur; bi de üstüne cimrilik yapar. Ne başkasını yedirir ne kendisi yer. Hz. Ali Efendimiz demiş ki; "Şaşarım o cimrilerin haline; dünyada fakirler gibi yaşarlar, ahirette zenginler gibi hesap verirler!" Allah muhafaza etsin. Çok tehlikeli! İşte onun için cömertlerden olmak bi ihsandır. Allah herkese nasip etmiyor bunu. Peki imkanı olmayan cömert olamaz mı? Olur. Cömertlik parası çok olan adamın işi değildir, gönlü tok olan adamın işidir! Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Tövbe Eden Eşkiyanın İbretlik Hikayesini" anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta insan olduğumuz için günah işleyebileceğimizi ama insan olmak için de tövbe etmemiz gerektiğini bilenler... Şimdi niye böyle dedin? İnsanız... İnsan nisyandan geliyor, unutmaktan... Ahdini unutur. Elestte verdiği sözü unutur insan. 'Ben sizin Rabb'iniz değil miyim?' demiştir Allah, belâ demiştir insan ama o en güzel suretten aşağıların aşağısına indirilince, dünyaya geliverince o sebepten bu sebepten nefsine uyar, heva hevesine uyar, verdiği sözü unutur, küçük günahlar kalbinde lekeler yapar, o lekeler büyüyünce büyük günahlar da gözüne küçük gelmeye başlar ve insandır günah işler bu günah işleyelim demek değildir bilakis günah işledikten sonra hemen tövbe edelim demektir. Selamı onun için öyle verdim... İnsanız günah işleriz ama insan olmak istiyorsak da tövbe etmeyiz bilmemiz lazım. Öyle demişler; bir günahın ardından hemen bi hayır yap, bi kötülüğün ardından hemen bi iyilik yap ki, o yaptığın iyilik bi önceki kötülüğü silsin götürsün ... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Eyüplü Meczup Arap Ali'nin hikayesini anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta Allah-u Teala'nın sevdiği kullarını daha çok sevmek için bahane aradığını bilenler. Bu ne demek? Allah-u Teala bir kulunu sevdiği zaman onu sevdikleriyle buluşturur ve bu suretle sevdiklerinden eyler imiş. Değişik vesileler arar Mevla. O Allahtır, biz kuluz. Hata ederiz, onun verdiği nimetlerle ona isyan ederiz ama o yinede bizi affetmeye bahane arar. Bizi daha çok sevmeye, bizi cennetine koymaya, bizi kusurlarımızdan arındırmaya, bizi daha güzel kul kılmaya bahane arar. Allah böyle bir Allahtır... Bir zat demiş ki; "Hiç bir sebep yoksa şunun için Allah-u Teala'yı çok ama çok sevmen lazım... Nedir efendim? Senin ne yaptığını, ne ettiğini bilmedikleri halde hakkında konuşurlar, atarlar tutarlar, dedikodunu ederler, gıybetini ederler, iftira filan... Allah-u Teala senin ne yaptığını bilir de ama sana nimet vermeye devam eder. Sevmek bu değilse, muhabbet bu değilse nedir? Şöyle bir düşünün; birbirimizin son bir haftasını, şöyle bir bakınca göğsümüzde bir ekran olsaydı ve geride kalan bir haftası buradan hızla akıp geçseydi film şeridi gibi kim kimin yüzüne bakabilirdi? Kim kime merhaba diyebilirdi? Kim kime iyi insancılık oynayabilirdi? Kamiller müstesna, salihler müstesna, salihalar müstesna ama bizim gibi insanlar avam öyle çok şey vardır ki bilinmesini istemediğimiz, görülmesini istemediğimiz, aman ya Rabbi ben ettim sen etme, Settar sıfatınla kapatıver dediğimiz değil mi?... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
53. Bölüm: Sinemada melodramın ustası olarak kabul edilen yönetmen Douglas Sirk'e ayırdığımız program serisinin üçüncü ve son bölümü. Önceki programlarda yönetmenin hayatından kesitler ve geri plan bilgisi vardı. Bu defa da Sirk'ün 1955 yılında çektiği ve zaman içinde bir kült filme evrilen “All that heaven allows”; bizde bilinen adıyla, “Her Şey Senin İçin”e yakından bakıyor; bazı sahnelerin analizini yapıyoruz. Bu konuyla ilgili olarak John Cheever Dev Radyo (öykü incelemesi) ve Rebel without a cause / Asi Gençlik (iki bölümlük film okuma serisi) bölümlerine Derslik Podcast arşivinden ulaşabilirsiniz. Yararlandığım KaynaklarRobert B. Pippin. 2021. Douglas Sirk: Filmmaker and Philosopher. Bloomsbury Publishing: London.Victoria L. Evans. 2019. Douglas Sirk, Aesthetic Modernism and the Culture of Modernity. Edinburgh Unversity Press: Edinburgh. Harry M. Benshoff & Sean Griffin. 2009. America on film. Wiley-Blackwell: West Sussex.Tom Ryan. 2020. The Films of Douglas Sirk: Exquisite Ironies and Magnificent Obsessions. University Press of Mississippi.Harry M. Benshoff & Sean Griffin. 2009. America on Film. Wiley-Blackwell.William H. Phillips. 1999. Film: An Introduction. Bedford/St. Martin's."Sirk, Douglas." Encyclopædia Britannica Online. 2020. Encyclopædia Britannica Online, 2020-07-02. Web.Veysel Atayman & Tuncer Çetinkaya. 2016. Popüler Sinemanın Mitolojisi. Ayrıntı Yayınları.
52. Bölüm: Sinemada melodramın ustası olarak kabul edilen yönetmen Douglas Sirk'e ayırdığımız program serisinin ikinci bölümü. Önceki programda yönetmenin hayatından kesitler vardı. Bu defa da Sirk'ün 1955 yılında çektiği ve zaman içinde bir kült filme evrilen “All that heaven allows”; bizde bilinen adıyla, “Her Şey Senin İçin”e yakından bakmaya başlıyoruz. Yararlandığım KaynaklarHarry M. Benshoff & Sean Griffin. 2009. America on film. Wiley-Blackwell: West Sussex.Tom Ryan. 2020. The Films of Douglas Sirk: Exquisite Ironies and Magnificent Obsessions. University Press of Mississippi. Harry M. Benshoff & Sean Griffin. 2009. America on Film. Wiley-Blackwell. William H. Phillips. 1999. Film: An Introduction. Bedford/St. Martin's. "Sirk, Douglas." Encyclopædia Britannica Online. 2020. Encyclopædia Britannica Online, 2020-07-02. Web.Veysel Atayman & Tuncer Çetinkaya. 2016. Popüler Sinemanın Mitolojisi. Ayrıntı Yayınları.
51. Bölüm: Bu kaydımızla birlikte iki bölümden oluşacak yeni bir seriye adım atıyoruz. Konumuz melodramın ustası Douglas Sirk. İlk bölümde Douglas Sirk'ün hayatından kesitler var. Bir sonraki kaydımızda da yönetmenin 1955 yılında çektiği ve zaman içinde bir kült filme evrilen “All that heaven allows”; bizde bilinen adıyla, “Her Şey Senin İçin”e yakından bakacağız. Yararlandığım KaynaklarTom Ryan. 2020. The Films of Douglas Sirk: Exquisite Ironies and Magnificent Obsessions. University Press of Mississippi. Harry M. Benshoff & Sean Griffin. 2009. America on Film. Wiley-Blackwell. William H. Phillips. 1999. Film: An Introduction. Bedford/St. Martin's. "Sirk, Douglas." Encyclopædia Britannica Online. 2020. Encyclopædia Britannica Online, 2020-07-02. Web.Veysel Atayman & Tuncer Çetinkaya. 2016. Popüler Sinemanın Mitolojisi. Ayrıntı Yayınları.
Gençliğin Imanını Yalanlarla Çaldılar [Tuncer Çetinkaya] by Tr724
Dünyanın gündeminde Endüstri 4.0 varken, Türkiye bu gündemin neresinde? Dünyayı yakalayabilecek miyiz, yakalayamazsak ne olacak? Sağduyu'da Tarık Çelenk'in konuğu, endüstri yazılımı yapan İletişim Yazılım sahibi Tuncer Hatunoğlu. #Medyascope #Endüstri4.0 #Türkiye
Turkey, Here we come!I had such a great time with @beautyangelsacademyturkiye talking about our upcoming Trial Course event!Some points we talked about:- How we met- Being the face of Beauty Angels Turkey- Practice and Trial Course in IstanbulGeliyoruz Türkiye!@beautyangelsacademyturkiye ile yaklaşan Deneme Kursu etkinliğimiz hakkında konuşurken çok güzel vakit geçirdim!Bahsettiğimiz bazı noktalar:- Nasıl tanıştık- Beauty Angels Türkiye'nin yüzü olmak- İstanbul'da Deneme ve Pratik Kursu
Two of the most influential personas in the tourism sector of Nepal, Abdullah Tuncer KECECI and Dhananjay Regmi were with us this episode, and we talked about all things tourism. With his experience as country head of Turkish Airlines, Abdullah gave us an insight into the present tourism scene of Nepal and Dhananjay Regmi, the CEO of Nepal Tourism Board, presented his expert opinions on scaling tourism of Nepal to new heights.