Podcasts about mevlana

13th-century Persian poet

  • 90PODCASTS
  • 5,008EPISODES
  • 4mAVG DURATION
  • 1DAILY NEW EPISODE
  • Jun 16, 2025LATEST
mevlana

POPULARITY

20172018201920202021202220232024

Categories



Best podcasts about mevlana

Show all podcasts related to mevlana

Latest podcast episodes about mevlana

Mevlana Takvimi
NEBİYYİ ZİŞAN (S.A.V.) EFENDİMİZ'İ SEVMENİN MÂNÂSI VE ONUN HAKİKÂTİ-16 HAZİRAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 16, 2025 2:36


Sevginin hakikâti, (kalbin) insana muvafık olan hususa meyletmesidir. Kalbin insana muvafakati ve meyletmesi, meylettiği şeyi anlamakla ondan lezzet almak suretiyle olur. Güzel resimleri, hoş olan sesleri, lezzetli yemekleri ve suları ve bunlara benzeyen bir salim yaratılışlı olanın kendisine muvafakat ettiği için ona meyleden şeyleri sevmek gibi. Veyahut bâtını güzel mânâları kalbinin ve aklının hissiyatıyla anlamasından, lezzet duymasından ileri gelir. (Peygamber ve velilerden) sâlihleri, ulemâyı, şehidleri, seçkin kullardan bilinenleri, onlardan kalan güzel hareket ve işleri sevmek gibi.Çünkü insanın (kâmilin) tabiatı bunlar gibilerine kalbinin derinliğine istercesine meyleder. Hatta (bu derinliğe işleyiş) bir kavmi tâbi olduklarına öylesine taassubla bağlılığa götürür ki, (bu bağlılık) memleketlerini terk edip hicret etmeye (kadın ve zürriyetin) mahremiyet perdesini yırtmaya, insanları öldürmeye kadar götürür. Veyahut onu sevmesi kendisine yapılan ihsan ve in'âm yönünden kalbinin ona mutabakat etmesinden olur.Resûlullâh (s.a.v.) şer'an olsun, âdet ve yaradılış bakımından olsun, gerçekten sevilmeye müstahaktır. Çünkü O (s.a.v.)'in in'âm ve ihsanı insanların bütün ferdlerine şâmildir. Muamelesi ise, her zaman güzel ve umumidir. Süfyan-ı Sevri (r.h.) der ki: “Resûlullâh (s.a.v.)'i sevmek onun sünnetine tâbi olmakla olur.” Bu sözü ile Süfyan (r.âleyh), Allâhü Teâlâ'nın: “(Habibim) şöyle de: “Eğer siz Allâh'ı seviyorsanız, hemen bana uyun ki, Allâh da sizleri sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın.Zira Allâh çok bağışlayıcı,çok merhamet edicidir.” (Al-i İmran s. 31) sözüne işaret etmektedir.(Kadı İyaz, Şifâ-i Şerîf, s.412-414)

Mevlana Takvimi
YATSI NAMAZINDAN SONRA KILINACAK NAMAZLAR-15 HAZİRAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 15, 2025 2:39


Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in bizlere vermiş olduğu emir ve vasiyetlerinden biri, yatsı namazından sonra vitri kılmadan 4 rekât namaz kılmamız hakkındadır. Vitir namazını ise bu dört rekât namazdan sonra kılarız. Hadîs-i şeriflerde şöyle buyrulmuştur: “Vitir namazı haktır, vitir namazını kılmayanlar bizden değildir.” (İmâm Ahmed) “Gecenin sonuna doğru kalkamayacağından korkan kişi vitir namazını yatmadan evvel kılsın. Gecenin sonunda kalkacağını ümid eden de bu vitir namazını gece sonunda kılsın. Zira gece sonundaki namaz meşhuttur ve mahzurdur (yani edası vaktinde rahmet melekleri hazır bulunur). Bu da daha çok fazileti celbeder.” (Müslim) buyrulmuştur. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in bizlere vermiş olduğu emir ve vasiyetlerinden biri de, her gece yatmadan önce bedenî temizliğimizi yapıp, gece teheccüdüne kalkmaya niyet etmemizdir. Allâh (c.c.) sevgisini kazânmanın sırlarından biri de âdeti olsa da olmasa da kulun teheccüde kalkmasıdır. Şer'î zaruret, uyku yenilgisi olmayınca abdestsiz, kirli ve cenâbet olarak yatmayı hiçbir vakit kendimize âdet edinmeyelim. Bununla berâber uyumadan önce ve uyandıktan sonra okunması iktizâ eden duâları okuyalım. Zira Allâh (c.c.) bu gibi şeyleri sever. Bir yönden de Nebi (s.a.v.)'in bildirdiği gibi, bu duâlar okunduğu takdirde okuyan kişi uyurken dahi şeytanların şerrinden sabaha kadar kendini kurumuş olur. Uyku esnasında ruh temiz olarak cesetten ayrılırsa, kişi uyanıncaya kadar ruha Allâh (c.c.)'un huzur meclisinde secde etmesine izin verilir. Şayet kirli olarak, temizlenmeden uyur, yani abdestsiz uyursa, ruh cesetten ayrılarak ilâhî çevrede Hâkk'ın huzurundan uzakta kalır.Bunlar, uykuya abdestli varmanın sırlarından bazılarıdır. Bunun içindir ki, Allâh ehli ulu kişiler, abdestli yatmaya titizlikle riayet ederler.(İmâm Şarani, Büyük Ahidler, s.131-135)

Mevlana Takvimi
NUH (A.S.)'IN OĞULLARINA VASİYETİ-14 HAZİRAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 14, 2025 2:49


Nuh (a.s.), tufandan sonra, üç yüz elli yıl daha yaşamıştır. Nuh (a.s.), vefatı yaklaştığı sırada yerine büyük oğlu Sâm'ı vekil bıraktı. Yanına toplanan oğulları Sâm, Ham ve Yafes ile bunların oğullarına şöyle vasiyette bulundu: Yüce Allâh'a ibadete devam etmelerini onlara emretti. Ayrıca oğlu Sâm'a: “Ey oğulcağızım” dedi, kalbinde zerre ağırlığınca şirk olduğu halde kabre girme! Çünkü Allâh (c.c.)'un huzuruna müşrik olarak gelen kimse için bir delil yoktur. Ey oğulcağızım! Kalbinde zerre ağırlığınca kibir bulunduğu halde kabre girme! Çünkü Kibriyâ, Yüce Allâh'ın Ridâ'sıdır. Ridâ'sı hakkında çekişen kimseye Allâh (c.c.) gazap eder. Ey oğulcağızım! Kalbinde zerre ağırlığınca rahmetten ümit kesmiş olarak kabre girme!Çünkü dalâlete düşmüş kimseden başkası Allâh'ın rahmetinden ümidini kesmez. Sana iki şeyi emrediyor, seni iki şeyden de nehyediyorum: “Lâilâhe illallâh” kelime-i tevhidini emrediyorum. Çünkü yedi kat gökler ve yedi kat yerler, bir terazi kefesine konsa ve Lâilâhe illallâh kelimesi diğer bir kefeye konulsa bu kelime onlardan ağır gelir. Eğer yedi kat gökler ve yedi kat yerler bir çember olsa “Lâilâhe illallâh” kelimesi ve “Sübhanallâhi ve bihamdihi” kelimeleri onları kırar. Çünkü bunlar her şeyin duâsıdır ve halk bunlarla rızıklanır. Rivayete göre Nuh (a.s.)'a vefâtı yaklaştığı zaman “Ey Ebu'l beşer ve ey uzun ömürlü! Dünyayı nasıl buldun” diye sorulmuştu. Nuh (a.s.): “Onu iki kapılı bir ev gibi buldum. Bir kapısından girdim, diğer kapısından çıktım.” demiştir. Nuh (a.s.) kamıştan bir kulübe edinmişti. “Keşke bundan daha sağlam bir ev yapsaydın” denilince: “Ölecek bir kimse için bu bile çok” demiştir.(M.Asım Köksâl, Peygamberler Tarihi, s.105-106)

Mevlana Takvimi
HAYATIN ANLAMINI KAVRAMAK-13 HAZİRAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 13, 2025 2:48


Allâh (c.c.) dünyayı yarattıktan sonra yeryüzünde insana hizmet etmesi için ona hayatın sürekliliğini bahşetmiş; insanın hayatın anlamını kavramasını sağlamıştır. Dünya hayatı, dünyaya gelmeden önce melekut (zerreler) aleminde olan insanın Allâh (c.c.)'a karşı sevgisinin imtihanıdır. Allâh (c.c.)'un yeryüzünde yarattığı her şey ona boyun eğmektedir, isyân edemezler ve daima Allâh (c.c.)'u tesbih etmekle meşguldürler. Allâh (c.c.) yarattıktan sonra sadece insanlara ve cinlere irade hürriyeti vermiştir. Bu konuda Cenâb-ı Hâkk şöyle buyurmaktadır: “Biz emâneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, sorumluluğundan korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o; çok zalim, çok cahildir.” (Ahzab s. 72) Demek ki dünya hayatı bütün bu nimetleri kendisine bahşeden Râbbine karşı insanın sevgisinin imtihanından başka bir şey değildir.Allâh (c.c.) yeryüzünde her şeyi insana musahhar kıldıktan sonra onun yeryüzünde rahat bir şekilde yaşayabilmesi için bir program hazırlamış, emirler ve yasaklar koymuştur. Allâh (c.c.) şunu yapın bunu yapmayın şeklinde helaller ve haramlar şeklinde sınırlamalar getirmiştir. Bunu insanoğlunun bedbahtlardan olmaması için yapmıştır. Dünya hayatı sona erdikten sonraki aşamada, insanın kıyamet günü tekrar diriltileceği güne kadar bulunacağı yer olan berzâh alemi gelmektedir. Berzâh aleminin kendine özgü kanunları vardır ki biz bunun hakkında fazla bir bilgi sahibi değiliz. Ancak şunu biliyoruz ki insan berzâh alemindeyken gayb alemini müşâhede edecektir. İnsanın beşeri özelliği kaybolup seçme hürriyeti yok olunca boyun eğecek, gözündeki perdeler kalkacak ve gayb alemini görmeye başlayacaktır. Allâh (c.c.) şöyle buyurmaktadır: “And olsun ki sen bundan önce gaflette idin. Biz senin perdeni kaldırdık, bugün artık gözün keskindir, denir.” (Kaf s. 22)(Muhammed Mütevelli Şaravî, Kuran'da Kıyâmet Sahneleri, s.11-12)

Mevlana Takvimi
EHLİ ZİKRİN FAZİLETİ-12 HAZİRAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 12, 2025 2:36


Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayetle: Allâhü Teâlâ Hazretleri için mahsus bir takım melâike-i kiram vardır ki vazifeleri ehl-i zikri aramak için sokaklarda dolaşmaktır. Zikir yapan cemâati bulduklarında yekdiğerine nida ederek “Geliniz, aradığınız buradadır” diye toplanırlar. Tâ semâya kadar o mevkîyi kanatlarıyla çevirirler. Allâhü Teâlâ Hazretleri ehl-i zikrin ibâdetlerini meleklerden ziyâde bildiği halde meleklere hitaben :”Ey melâike! Benim kullarım ne diyorlar?” diye sual buyurur. Meiâike de : “Ya Râbbena! O kulların seni teşbih, tekbir, tahmid ve temcîd ediyorlar.” derler. Allâhü Teâlâ Hazretleri melâikeye hitaben: “O kullarım acaba beni gördüler mi ki?” buyurur. “Hayır Ya Râbb, vallâhi onlar seni görmediler” derler. Allâhü Teâlâ Hazretleri “Onlar beni görmüş olsalar nasıl olurlar?” buyurur. “Ya Râbb, onlar eğer görmüş olsalar daha şiddetle ibadet ederler.” Tekrar Allâhü Teâlâ Hazretleri: “Benden ne istiyorlar?” diye sorar. Melekler de: “Cennet istiyorlar.” derler. “Cenneti gördüler mi?” buyurur. “Ya Râbb! Vallâhi onlar cenneti görmemişlerdir.” “Eğer görmüş olsalar nasıl ederler?” buyurur. Melâike de: “Eğer cenneti görmüş olsalar cennetin talebinde ve ibâdetde daha hırslı olurlar. “Benim kullarım neden istiâze ediyorlar?” buyurur. “Cehennemden” derler. “Görmüşler mi?” buyurur. “Hayır ya Râbb! Onlar asla cehennemi görmemişlerdir.” “Benim kullarım cehennemi görmüş olsalar ne yaparlar?” buyurur. Melekler de: “Daha şiddetle havf ederler” derler.” Allâhü Teâlâ Hazretleri buyurur ki: “Ey melâikem siz şâhid olunuz ki ben o zikir meclisinde bulunanların günâhlarını afv ve mağfiret eyledim,” Melâikeden birisi: “Ya Râbb, o meclisde filânca bir kimse vardır ki başka bir haceti için gelmiş'” der. Allâhü Teâlâ Hazretleri de buyurur ki: “O meclisle hem-meclis olan şakî (bedbaht) olmaz.”(Zübdetü'l-Buhari) (Hz. Mahmud Sami Ramazanoğlu (k.s.), Muhasebe-2, s.17)

Mevlana Takvimi
PEYGAMBER (S.A.V.)'İN GÜZEL AHLÂKI-11 HAZİRAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 11, 2025 2:26


Güzel ahlâk ve üstün terbiyeyi dinimiz övmüş ve sahibine ebedi saadeti va'd etmiştir. Hatta bu güzel ahlâkın peygamberliği tamamlayan vasıflardan bir tanesi olduğunu da beyan etmiştir. Hüsn-ü hulk, kişinin yeteneklerinde ve teçhiz edildiği vasıflarda mutedil davranması, daima orta yolu seçmesi, ifrata ve tefrite kaçmamasıdır. Âlimlerden muhakkiklerin anlattıklarına göre, Peygamber (s.a.v.)'in ahlâkı kesbî değil, Allâh (c.c.) vergisidir. Allâh (c.c.) onu o şekilde yaratmıştır. Binaenâleyh ondaki o güzel vasıflar aslî ve cibillîdir (yaradılıştan). Riyazetle (çalışarak) kazanılmış değildir. Kendisine Allâh (c.c.) tarafından cömertçe ihsan edilen râbbani bir hususiyettir. Diğer peygamberlerinki de böyledir. Onların o güzel evsaf ve âdabı yaratılıştandır, köktendir ve Allâh (c.c.) tarafından lutfedilmiştir. Fıtraten, kendilerine ilim ve hizmet verilmiştir. Çocukluklarından peygamber olarak gönderilinceye kadar geçen zamandaki yaşayışlarını derinden derine inceleyen kişi bunu hemen idrak eder. İşte bütün bu güzel ahlâka her yönüyle en güzel bir şekilde son derece mükemmel ve mutedil bir tarzda Peygamber (s.a.v.) sahip olmuşlardır. Hâkk Teâlâ Hazretleri şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz sen elbette büyük bir ahlâk üzerindesin” (Kalem s. 4) Âişe (r.anhâ) dedi ki: “Onun ahlâkı Kur'ân'dı. Kur'ân'ın hoş gördüğünü kâbul edip razı olurdu, hoş görmediğini kendisi de hoş görmez ve kaçınırdı.” Enes (r.a.) dedi ki: “Allâh'ın Resûlü (s.a.v.) ahlâk yönünden insanların en üstünü idi.” Peygamber (s.a.v.) bir hadîs-i şeriflerinde buyurmuştur: “Ben en güzel ahlâk esaslarını tamamlamak için gönderildim.”(Kadı İyaz, Şifâ-i Şerîf, s.96-98)

Mevlana Takvimi
ANA-BABAYA TATLI SÖZ SÖYLEMEK-10 HAZİRAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 10, 2025 2:21


Tâbiînden Taylese bin Meyyâs (r.a.) şöyle dedi: “Ben, bir zamanlar Hâricî Necedât fırkasına katılmış, büyük günâhlardan olduğunu sandığım bazı günâhlar işlemiştim. Bu durumu Ashâb-ı kiram (r.a.e.)'den Abdullah ibni Ömer (r.a.)'e anlattım. O da bana: “O günâhlar neydi?” diye sordu. Ben de onları: “Şunu yaptım, bunu yaptım…” diye sayıp döktüm. İbni Ömer (r.a.) bana şunları söyledi: “Bu saydıkların büyük günâhlardan değildir. Büyük günâhlar şu dokuz şeydir: 1. Allâh (c.c.)'dan başkasını ilâh kâbul etmek, 2. Haksız yere adam öldürmek, 3. Savaştan kaçmak, 4. İffetli bir kadına iftirâ etmek, 5. Fâiz almak, 6. Yetim malı yemek, 7. Mescid-i Harâm'da günâh işlemek, 8. Bir kimseyle alay etmek, 9. Ana babayı ağlatmak.” Abdullah İbni Ömer (r.a.) bunları söyledikten sonra bana: “Sen cehennemden korkuyor, cennete girmeyi istiyor musun?” diye sordu. Ben de: “Vallâhi, evet” dedim. Bana: “Annen ve baban hayatta mı?” diye sordu. “Yanımda yalnız annem var.” dedim. Bunun üzerine Abdullah İbni Ömer (r.a.) bana şunu söyledi: “Annene tatlı sözler söyleyerek onun gönlünü alır ve geçimini üstlenirsen, Allâh (c.c.)'a yemin ederim ki, büyük günâhlardan sakındığın takdirde, mutlaka cennete girersin.”Yine Tâbiîn âlimlerinden Urve bin Zübeyr (r.a.), “Onlardan biri veya her ikisi yaşlanıp eline bakarsa onlara “öf” bile deme, onları azarlama, kendilerine tatlı ve gönül alıcı sözler söyle! Onlara merhamet gösterip alçak gönüllü davran ve kendileri için şöyle duâ et: “Râbbim! Onlar beni küçükken nasıl şefkât ve sevgiyle büyüttülerse, sen de onlara öyle merhamet eyle!” (İsrâ s. 24) ayet-i kerîmesini şöyle açıkladı: “Anne ve babanın hoşlanıp istediği şeyleri, onlardan esirgeme!”(İmâm Buhârî, Edebü'l-Müfred, c.1, s.26-27)

Mevlana Takvimi
ANA-BABAYA TATLI SÖZ SÖYLEMEK-10 HAZİRAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 10, 2025 2:21


Tâbiînden Taylese bin Meyyâs (r.a.) şöyle dedi: “Ben, bir zamanlar Hâricî Necedât fırkasına katılmış, büyük günâhlardan olduğunu sandığım bazı günâhlar işlemiştim. Bu durumu Ashâb-ı kiram (r.a.e.)'den Abdullah ibni Ömer (r.a.)'e anlattım. O da bana: “O günâhlar neydi?” diye sordu. Ben de onları: “Şunu yaptım, bunu yaptım…” diye sayıp döktüm. İbni Ömer (r.a.) bana şunları söyledi: “Bu saydıkların büyük günâhlardan değildir. Büyük günâhlar şu dokuz şeydir: 1. Allâh (c.c.)'dan başkasını ilâh kâbul etmek, 2. Haksız yere adam öldürmek, 3. Savaştan kaçmak, 4. İffetli bir kadına iftirâ etmek, 5. Fâiz almak, 6. Yetim malı yemek, 7. Mescid-i Harâm'da günâh işlemek, 8. Bir kimseyle alay etmek, 9. Ana babayı ağlatmak.” Abdullah İbni Ömer (r.a.) bunları söyledikten sonra bana: “Sen cehennemden korkuyor, cennete girmeyi istiyor musun?” diye sordu. Ben de: “Vallâhi, evet” dedim. Bana: “Annen ve baban hayatta mı?” diye sordu. “Yanımda yalnız annem var.” dedim. Bunun üzerine Abdullah İbni Ömer (r.a.) bana şunu söyledi: “Annene tatlı sözler söyleyerek onun gönlünü alır ve geçimini üstlenirsen, Allâh (c.c.)'a yemin ederim ki, büyük günâhlardan sakındığın takdirde, mutlaka cennete girersin.” Yine Tâbiîn âlimlerinden Urve bin Zübeyr (r.a.), “Onlardan biri veya her ikisi yaşlanıp eline bakarsa onlara “öf” bile deme, onları azarlama, kendilerine tatlı ve gönül alıcı sözler söyle! Onlara merhamet gösterip alçak gönüllü davran ve kendileri için şöyle duâ et: “Râbbim! Onlar beni küçükken nasıl şefkât ve sevgiyle büyüttülerse, sen de onlara öyle merhamet eyle!” (İsrâ s. 24) ayet-i kerîmesini şöyle açıkladı: “Anne ve babanın hoşlanıp istediği şeyleri, onlardan esirgeme!”(İmâm Buhârî, Edebü'l-Müfred, c.1, s.26-27)

Mevlana Takvimi
YALAN SÖYLEMEK ANCAK ÜÇ YERDE CAİZDİR-09 HAZİRAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 9, 2025 2:23


Bil ki, yalan söylemek, günâhların en çirkini, ayıpların en iğrenci ve bütün mâsiyetlerin başıdır. Yalan söylemek kalbe üzüntü verir. Yalan söylemek ahlâkların en buğzedilenidir. Yalan söylemek, imânla çelişir. Yani imân bir tarafta, yalan bir taraftadır. İmân ile yalan birbirlerine karşı karşıyadır. Bu ikisinin, imân ile yalanın arasındaki tam uzaklıktan kinayedir. Hz. Peygamber (s.a.v.) şu üç maksat dışında yalan söylemenin helâl kâbul edilmediğini bildirmiştir: “Aralarında geçimsizlik bulunan karı kocayı barıştırmak, savaş sırasında düşmanı şaşırtmak, insanlar arasındaki husumeti önlemek. (Müslim) Yalan söylemenin caiz olduğu bu üç yer ve mürâdiflerinde istisna açıktır. Bu hadîsin manasında, yalan, kendisi veya başkası için doğru bir maksada bağlatarak söylenilmiş olmasıdır. Farsça olarak, ıslâh eden, ara düzelten ve faydası olan bir yalan, fitne çıkaran doğrudan daha iyidir” denildiği gibi. Lâkin bütün bunlar başkasının hakkında olduğu zamandır. Amma kişi kendi nefsi ve çıkarı söz konusu olduğu zaman, doğru söylemesi evlâdır. Doğru söylemede zarar doğsa bile doğru söylemelidir. Sadi (r.âleyh)'in buyurduğu gibi, “kendisinden iyilik doğan bir yalan, bazen doğrulara denktir. Çünkü nice doğrular var ki, fitne ve fesâdın kapısıdır.” Bil ki, hak manâda yalandan murad ubudiyet ve Rubûbiyet haklarına karşı kıyâmdır, Râbbül'âlemin'in haklarını çiğnemektir. Münafıklarda olduğu gibi ve münafıkların peşine takılanlar gibi. Mutlak olarak, yalan erbâbına uymak asla sahih ve caiz değildir. Çünkü onlar kişiyi helâka, melikler melik'i olan Allâh (c. c.)'dan ayrılmaya çekip götürür.(İsmail Hâkkı Bursevi, Rûhu'l-Beyân Tefsiri, c.1, s.228-230)

Mevlana Takvimi
KAZA NAMAZI BORCU OLAN KİŞİNİN NAFİLE NAMAZ KILMASI CAİZ MİDİR?-08 HAZİRAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 8, 2025 2:21


Hiç şüphesiz kişinin kaza namazlarıyla meşgul olması, nafile namazlarla meşgul olmasından evladır. Ancak farz namazların evvelinde ve sonunda kılınan sünnetler velev ki sünnet-i gayr-i müekked olsun bundan istisna edilmiştir. Yani kişinin bu sünnetleri terk edip yerine kaza namazı kılması evla değildir. Hatta kuşluk ve tesbîh namazları gibi hakkında eserler varit olan nafile namazlar da bu kabildendir. Zira bu emsal namazlar farz namazları ikmal eder. Ve bunlar belli bir vakitle mukayyet olduklarından dolayı vaktinin kaçırılması durumunda telafisi mümkün değildir. Kaza namazlarının ise muayyen vakitleri olmadığından kerahet vakitlerinin dışında her zaman kılınmaları mümkündür. Her iki namazın bir niyetle kılınması da caiz değildir. Kaza namazını kazaya niyetle, nafile namazı da nafileye niyetle kılınmalıdır. Namazları kazaya bırakmak bir günâhtır. Bu günâhtan mümkün mertebe kurtulmak için sünnetleri feda etmek münasip olamaz. Böyle bir günâhı işleyen kimsenin fazla ibadette bulunarak affı İlâhîye sığınıp, hakkında Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şefaatine nail olmaya vesile olacak bir kısım mübarek sünnetleri, nafileleri terk etmesi nasıl muvafık olabilir? Hem bir kısım vakit namazlarını kazaya bırakmak, hem de diğer bir kısım vakit namazlarını tamamlayıcı olan sünnetlerden tecrit etmek, iki kat kusur olmaz mı? Bunun hilafına olan bazı nakiller muteber değildir, fetva verilen kavle muhaliftir. Hem sünnetleri, hem de kaza namazlarını kılmaya müsait vakit bulamadıklarını iddia edenler bulunursa, bunlar insaflı bir iddiada bulunmuş sayılamazlar. Beyhude yere en kıymetli vakitlerini zayi eden insanlar, böyle bir iddiaya ne yüzle cüret edebilirler?(Sualli Cevaplı İslam Fıkhı, c.3, s.49-50)

Mevlana Takvimi
FİL VAKÂSI-07 HAZİRAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 7, 2025 2:00


Yemen hükümdarı Ebrehe, Yemen'in baş şehri olan San'a'da büyük bir kilise yaptı. Maksadı Arapları Kâbe ziyaretinden vazgeçirmek ve yüzlerini San'a'ya çevirmek idi. Araplar ise San'a'da yapılan bu kiliseyi kâbul etmediler. Ebrehe ise bu duruma çok öfkelendi ve Kâbe'yi yıkmak üzere büyük bir ordu ile Mekke'ye doğru hareket etti. Tâif'e gelince daima askeri önünde yürüttüğü fili, ordusunun önüne kattı ve hemen Mekke-i Mükerrem'e üzerine yürüttü. Ordu şehre girmeye hazırlanırken fil yere çöktü. Kaldırıp yürütmeye çalıştılar, yürümedi. Başını başka tarafa çevirdikçe hemen koşarak gider ve Mekke'ye doğru çevirdikçe gitmeyip yere yatardı. Onlar bununla uğraşırken Cenâb-ı Hâkk tarafından birçok Ebâbil kuşları geldi. Herbiri ağzında ve ayaklarında birer ufak taşı Ebrehe'nin askerlerinin üzerlerine salıverirlerdi. Hangisine isâbet etse yaralanır ve ölürdü. Birçoğu bu şekilde mahvoldu. Ebrehe San'a'ya varâbilmiş ise de fana hâlde hasta olduğundan çok geçmeyip ölmüştür. Mekke-i Mükerreme ahâlîsi, Ebrehe ordusundan kalan mal ve eşyayı aldılar. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz hürmetine Kureyş kabilesi hem öyle büyük bir düşman şerrinden kurtuldu, hem de böyle zahmetsizce bir hayli mâl ve ganimete kavuştu. Bu seneye Araplar, Fil senesi diye ad koydular ki o sene Îsâ (a.s.)'ın doğumunun beş yüz altmış dokuzuncu senesi idi. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz de o yıl doğdu.(Ahmet Cevdet Paşa, Peygamberimiz (s.a.v.) ve Peygamberler, s.16)

Mevlana Takvimi
BAYRAM GÜNÜ YAPACAKLARIMIZ-06 HAZİRAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 6, 2025 2:27


Bayram günlerinde erken kalkmak, yıkanmak, misvâklan-mak, gül yağı gibi temiz, güzel kokulu şeyler sürünmek, giyinmesi mubah elbiselerin, herkes hâlince en güzelini giyinmek, Hakk ta'âlânın ni'metlerine şükür için ferah ve sürür göstermek, rast gelecek dîn kardeşlerine karşı, güler yüzlü bulunmak, mümkün mertebe fazla sadaka vermek, bayram gecelerini ibâdetle ihya etmek müstehap, müstahsen bulunmuştur. Bayram günü câmi'-i şerîfe sükûn ve temkîn ile gidilir, namaza giderken Ramazân bayramında gizlice, Kurbân bayramında da açıkça tekbîr alınması, namazdan sonra da mümkün ise başka bir yoldan ikametgâha dönülmesi mendûptur. Bayram günlerinde Müslümânların birbirini tebrik ve tehniye etmesi, birbiriyle Musâfâha yapması, birbirine: gafera'llâhu lenâ ve leküm ya'nî: Allâh ta'âlâ bizi de sizi de mağfiretine nail buyursun, veya tekabbela'llâhu ta'âlâ minnâ ve minküm ya'nî Allâh ta'âlâ bizden ve sizden kabul buyursun gibi bir veçhile duâda bulunması da mendûbtur.(Ömer Nasûhî Bilmen, Büyük İslâm İlmihâli, s.168-170)YEMEK DUÂSIElhamdü li'llâhi'llezî et'amenâ ve sekânâ ve ce'alenâ mine'l müslimîne. Allâhümma'ğfir ve'rhâm va'hfez sâhibe't-ta'âmi ve'l-âkilîn. Ve men se'â fîhî ve li cemî'i'l-mü'minîne ve'l-mü'minât, ve'l-müslimîne ve'l-müslimât el ahyâi minhüm ve'l-emvât bi rahmetike yâ Erhame'r- Rahimîn. Allâhümme nevvîr kulûbenâ bi envâri muhabbetike ve zikrike ve şükrike yâ ze'l-Celâli ve'l-İkrâmi. Allâhümme ahyina hayaten tayyibeten bi's-sıhhati ve's-selâmeti ve'l-afve ve'l-âfiyeti fi'ddini ve'd-dünya ve'l-âhireti. İnneke â'lâ külli şey'in kâdîr. Allâhümme innâ nes'elüke tamâmen ni'meti ve devâme'l afiyeti ve'r-zükna hüsne'l-hatimeti. Allâhümme zid ve lâ tenkus bi hurmeti'n-Nebîyyî sallâ'llâhü aleyhi ve selleme. Ve bi hürmeti sirri Sûreti'l-FÂTİHA…(Misvak Neşriyât, İbadet Takvimi ve Duâlar, s.127)

Mevlana Takvimi
AREFE GÜNÜNÜN FAZÎLETİ-05 HAZİRAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 5, 2025 2:39


Arefe Gecesi Kurbân Bayrâmı'nın birinci günü ile Arefe Günü arasındaki gecedir. Zilhicce Ayı'nın dokuzuncu gününü onuncu gününe bağlayan gecedir. Hz. İbrâhîm (a.s.) bir gece rüyâ gördü. Bu rüyânın evhâm mı yoksa ilhâm mı olduğunda şübhede kaldı. Zihni hep bu rüyânın tesirinde olarak gününü geçirdi. Nihâyet ikinci gece de tekrâr aynı rüyâyı görünce bunun Rahmânî bir rüyâ olduğu, Allâh (c.c.)'den gösterildiğini anladı. İşte bu anlama işini, tanıma yani bilme manâsında Kurbân Bayrâmı'nın evvelîne “Arefe” diyoruz ki Hz. İbrâhîm (a.s.)'ın rüyâdaki emri anlaması demektir.Bugünün en büyük özelliği Arafat'ta hacıların vakfe yaptıkları gün oluşudur. Bugün yapılan duâların makbûl olduğu hakkında Hadîs-i Şerîfler vardır. Hacca gitmeyenlerin bugünü oruçlu geçirmeleri müstehâbtır. Hacılara, zayıf düşüp asıl görevlerini aksatmalarına sebeb olacağından, oruç tutmaları mekrûh kabûl edilmiştir. TEŞRÎK TEKBÎRLERİ Arefe Günü, Sabah Namâzı'nın farzından sonra başlayıp Kurbân Bayrâmı'nın dördüncü günü İkindi Namâzı'na kadar, bu İkindi Namâzı'da dahil 23 vakit farzların peşinden teşrik tekbîrlerini almak bütün Müslümânlara vâcibtir. Kılınan her farz namâzın peşinde, konuşmadan: “Allâhü ekber Allâhü ekber lâ ilâhe illa'llâhü va'llâhü ekber, Allâhü ekber ve li'llâhi'l-hâmd” demek yeterlidir. Arefe gecesi yapılacak en güzel ibâdet zikirdir. Yüz kere İhlâs-ı Şerîf okunur. Yüz kere de: “Lâ ilâhe illa'llâhü vahdehü lâ şerîke leh. Lehü'l mülkü ve le-hü'l hamdü ve hüve ‘alâ külli şey'in kadîr” denir. Yüz kere de: “Allâhümme salli alâ Muhammedin ve enzil-hü'l mak'ade'l mukarrebe ‘ındeke yevme'l kıyâmeh” denir. Ebû Katâde (r.a.) der ki: Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz'den Arefe gününde tutulan orucun fazîletinden soruldu. Buyurdular ki: “Geçmiş bir senenin ve gelecek senenin günâhlarına keffaret olur.”(Râgıb Güzel, Üç Aylar, s.110-113)

Mevlana Takvimi
AREFE GÜNÜ İBÂDETLERİ-04 HAZİRAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 4, 2025 3:22


Arefe Günü Namazı: Ebû Hureyre (r.a.)'dan Resûlullâh (s.a.v.): “Bir kimse Arefe günü öğle ile ikindi arasında dört rekât namaz kılsa, her rekâtinde bir kere Fâtihâ ve elli kere İhlâs sûrelerini okusa, Allâhü Teâlâ ona bin kere bin sevâb yazar. Kur'ân-ı Kerîm'den okuduğu her harf için cennette ona bir yüksek derece verilir. Her derece arası beş yüz yıllık yoldur. Ve her harf için ona yetmiş hûrî verilir. Her birisi için yakuttan yetmiş bin sofra, her sofrada yeşil kuş etinden yiyecekler vardır. (…) O kimse kabrine konulunca, Kur'ân-ı Kerîm'in her harfi ona öyle bir nur ile ışık saçar ki, o kimse o anda Beyt-i Şerîf'in etrafında tavâf edenleri görür. O Yâ Rabbi, kıyâmet kopsun, kıyâmet gelsin diyerek bir an evvel kıyâmetin kopmasını ister” buyurmuştur.(Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî (k.s.), Gunyetu't-Tâlibîn, s.335)Arefe Günü Zikri: Nebî (s.a.v.) Arefe gününde en çok şu zikri yaparlardı: “Lâ ilahe illâllâhüvahdehu lâ şerike leh lehül mülkü ve lehülhamdü biyedihi'l hayr ve hüve alâ külli şey'in kadir” Terviye ve Arefe Günü Orucu: Enes bin Mâlik (r.a.)'in bildirdiği şu Hadîs-i Şerîf'i naklederler: “Bu günlerin herbiri, fazîlette bin güne, Arefe günü ise on bin güne eşittir” buyuruldu. (Beyhaki) Bir başka Hadîs-i Şerîf'te de: “Zilhicce'nin ilk on gününün her günündeki oruç, sevâb bakımından, helâl malından âzâd edilmiş yüz kölenin sevâbına yâhud Allâh (c.c.) yolundaki mücâhidlere yüz at verme sevâbına, yâhud Kâ'be'ye kurban için gönderilen yüz devenin sevâbına eşittir. Terviye günü olunca, ya'nî Zilhicce'nin sekizinci günü ise, bin köle âzâd etmek, bin at vermek ve Kâbeye bin deve kurban için göndermek sevâbına eşittir. Arife günündeki oruç ise, iki bin köle âzâd etmek, iki bin at vermek ve Kâbe'ye kurban için iki bin deve göndermek sevâbına eşittir” buyuruldu. Bir başka Hadîs-i Şerîf'te: “Arefe günü oruç tutanın sevâbı, altmış sene ara vermeden oruç tutmanın sevâbı gibidir” buyuruldu.(Muhammed Rebhâmi, Riyâd'ün-Nâsihîn, s.270-271)

Mevlana Takvimi
KURBAN KESMENİN FAZÎLETİ-03 HAZİRAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 3, 2025 2:30


Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'den şöyle bildirirler: Gözlerinin ışığı, hanımların efendisi, kerîmesi Fâtıma (r.anhâ)'ya: “Ey Fâtıma! Kalk! Kurbanının yanına git! Ve kurban kesilirken şu duâyı oku: “Şübhesiz benim namazım, ibâdetlerim, hayâtım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi olan Allâh (c.c.) içindir. Onun ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben Müslüman olanların ilkiyim.” (En'âm s. 162-163) Muhakkak ki, kurbanından yere damlayan ilk kan damlası ile ömründe işlemiş olduğun her günâh mağfiret olunur. Muhakkak yarın kıyamet günü, kestiğin bu kurbanın kanını ve etini getirip, terazinin sevâplar kefesine koyarlar, yetmiş kat fazlasıyla” buyurdu. (Müslim) Mü'minlerin annesi Aişe-i Sıddîka (r.anhâ)'nın bildirdiği Hadîs-i Şerîf'te: “Âdemoğlu için, Kurban Bayramı Günü, Allâh (c.c.) katında kurban kanı akıtmaktan daha sevgili bir şey yoktur” buyuruldu. (Tirmizi) Yine Peygamber (s.a.v.) Efendimiz buyurdu ki: “Kurbanlarınızı büyük yapınız, yâhud yağlı yapınız. Muhakkak ki onlar, Sırat üzerinde sizin binekleriniz olacaktır.” (Buhari)Haberde geldi ki; “İnsanın yediği her lokma kurban eti, ona Cennette, iki hörgüçlü deve gibi büyük kuş olur.” (Buhari) Selef-i Salihin'den birinin âdeti, bir koyunun değerini fakirlere sadaka vermekti. “Madem ki, kurban bana vâcib değil, niçin bir hayvanın canına kıyayım” derdi.. Rüyâda, kıyameti gördü. İnsanlar bineklerine binmiş, melekler onları cennete götürüyor, kendisi ise yaya olarak gidiyordu. Sebebini sordu. “Bu binekler, dünyada kesilen kurbanlardır” dediler. “Ben de, kurban değerini sadaka verirdim” dedi. “Sen bilmez misin ki, kıymetini vermekle, kurban kesmek bir değildir. Kurban kesmek lâzımdır” dediler. Ondan sonra yaşadıkça hep kurban kesti. Madem ki kurban bu kadar faydalı, bu kadar fazîletlidir, bu ibâdeti kaçırmamalıdır.(Muhammed Rebhami, Riyâd'ün-Nâsıhîn, s.263)

Mevlana Takvimi
MAL VE VARLIĞI ALLÂH (C.C.) YOLUNDA HARCAMAK-02 HAZİRAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 2, 2025 2:23


Öyle şeyler vardır ki, onlarla övünmek veya böbürlenmek durumlara göre değişik manzara arz eder. Bunlardan birisi de mal çokluğudur. Çok malı (parası) olan kişi umumiyetle halk nazarında itibarlı sayılır. Çünkü o, para sayesinde bütün ihtiyaçlarını rahatlıkla giderebilir. İsteklerine kolayca kavuşabilir. Bu itibarla paranın, mal ve mülkün değeri vardır. Yoksa para bizatihi kendisi bir kıymet ifâde etmez. Kişi kendi ihtiyaçlarından başka, kendisine başvuranların ihtiyacını gidermek, iyilik yapmak, iş görmek gibi hususlarda kullandığı zaman, insanların kalplerini ve güzel övgülerini kazanır. Hele bir de yalnız Allâh (c.c.)'un rızasını ve âhiret hayatını kastederek Allâh (c.c.) yolunda harcarsa o zaman herkes tarafından sevilir, herkes ondan hayır sahibi diye bahseder. Lâkin parayı çok sevip de tutarsa, cimrilik yapıp gereğinde harcamazsa, devamlı pintilik ederek biriktirmeye çalışırsa, o takdirde kimse yanında sevilmez, herkesin nefretini üzerine çeker. Çünkü, o para artık çok olmaktan çıkıp yok makamında olmuştur. Böyle bir para, sahibini gün geçtikçe gözden, gönülden ve itibardan düşürür. Selâmet caddelerinde yürümesi şöyle dursun, tersine onu cimrilik rezaletine, hasislik ve sefalet zilletine, çukura yuvarlar. Şu halde mal ile övünmek onun üstünlüğüne inananlara göre, bizatihi kendisi için değildir. Ancak onun sayesinde başka şeylere ulaşmak, başka yerlerde harcamak içindir. Eğer toplayıcısı o parayı yerinde harcamaz, hakkıyle sarf etmezse, gerçekle dolmuş sayılamaz, tam manâsıyla da zengin olamaz. Âkiller nezdinde de hiçbir zaman medhe lâyık olamaz. Bilâkis böyle bir kimse fakirdir. Hem de ebediyen fakirliğe, yoksulluğa mahkûm edilmiştir.(Kadı İyaz, Şifâ-i Şerîf, s.94)

Mevlana Takvimi
KURBANLA İLGİLİ MESELELER-01 HAZİRAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 1, 2025 2:13


Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Âdemoğlu, nahir (kurban bayramının ilk) gününde, Allâh Azze ve Celle'ye kan dökmekten daha sevgili gelen hiçbir amel işlememiştir. Muhakkak kesilmiş olan o hayvanlar kıyamet gününde, boynuzlarıyla, tırnaklarıyla ve kıllarıyla gelirler. Şüphesiz kesilen hayvanın kanı, yere düşmeden evvel, Allâh Azze ve Celle katında yüksek bir mevkiye düşmüş olur. Binaenaleyh bununla nefsiniz hoş olsun.” Zekât nisabına veya ihtiyacından fazla olup da kıymeti, nisap miktarına ulaşmış bir mala malik olan -bu malın ticaret malı olup olmaması arasında fark yoktur- bir müslümanın kurban kesmesi vaciptir. Kurban kesmenin vakti, nahir günü, Zilhiccenin onuncu günüdür, fecrin tuluundan (doğuşundan) itibaren başlar ve Zilhiccenin on ikinci (bayramın üçüncü) günü güneşin batımına kadar devam eder. Efdal olan, nahir günü (bayramın birinci günü) kesmek, ondan sonra on birinci günü kesmek, ondan sonra da on ikinci günü kesmektir. Zilhiccenin on ikinci günü güneş batımına kadar kurban kesmek caizdir; dolayısıyla on ikinci gün (bayramın 3. günü), güneş battığında artık kurban kesmek caiz olmaz. Nahir günü fecrin doğuşundan itibaren, on ikinci günü güneşin batımına kadar kurban kesmek caizdir, gerek gündüz kesilsin gerekse gece kesilsin fark etmez; fakat efdal olan, damarları kesme hususunda hata yapmamak için, gündüz kesmektir. Şehirde ikamet eden kimse kurbanını, açık araziye gönderecek olsa onun, fecrin doğuşundan sonra, bayram namazından evvel kesilmesi caizdir.(Eşref Ali et-Tehânevî, El Muhtasar fi'l Fıkhi'l Hanefi, s.516-518)

Mevlana Takvimi
HAC ÜZERİNE VACİP OLDUKTAN SONRA FAKİR DÜŞEN KİMSE NE YAPMALIDIR?-31 MAYIS 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later May 31, 2025 2:03


Kafile, hacca gideceği zaman veya hac ayları girmiş olup gitme imkânı bulan ve haccın vacip olmasının ve edasının şartlarını bulunduran kişiye hacca gitmesi vacip olur. Kendisi bizzat gitme imkânı bulan kişinin, kendi adına başkasını hacca göndermesi caiz değildir. Bu yüzden derhal hazırlanıp kafile ile birlikte hacca gitmeye çalışmalıdır. Hacca gidemeyecek veya gitmeyecek olup ölümle pençeleşecek durumda kalırsa veya ölene kadar gidemeyeceğini anlarsa, adına birini derhal göndermelidir. Bunu da yapamıyorsa adına hac yaptırılması için varislerine vasiyet etmesi vaciptir.Hac kendisine vacip olduğu yıl, yola çıkıp haccını tamamlayamadan yolda veya hac esnasında ölen kişinin, kendi adına hac yapılmasını vasiyet etmesi vacip değildir. Zira bu kişi kendisine hac vacip olduktan sonra haccı tehir etmemiştir. Belki elinden geleni yapmış ama haccını tamamlamaya ömrü vefa etmemiştir. Kişi zengin ve muktedir olduğu yıllarda hac yapmayıp daha sonraki yıllarda hac yapma imkânı bulamayacak kadar fakir düşecek olursa hac, o kişinin yerine getirmesi farz olan bir borç olarak zimmetine yerleşir. Fakir düşmesi sebebiyle bu borç üzerinden düşmez. Zamanında muktedir iken sonradan sağlığını kaybeden kişinin durumu da böyledir. Böyle bir kimsenin sorumluluğunda hac borç olarak üzerine yerleşmiş olur. Bu yüzden kendi adına başkasını hacca göndermeli buna da gücü yetmezse varislerine adına hac yaptırmalarını vasiyet etmelidir.(Sualli Cevaplı İslam Fıkhı, c.4, s.29-30)

Mevlana Takvimi
KADINLARLA TOKALAŞMA-30 MAYIS 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later May 30, 2025 2:22


Bugünlerde gazete sütunlarına ve TV ekranlarına yansıyan, “kadınlarla tokalaşma” konusunda Kur'an-ı Kerim'deki “Zinaya yaklaşmayınız” (Isra s. 32) emri gayet açıktır. Bu emirle zinaya giden bütün yollar yasaklanmaktadır. İki cins arasındaki, dokunmak/tutmak gibi fiiller, zinadan önceki hareketler olduğu içindir ki, İslâm dini meşru olmayan bu fiilleri de yasaklamıştır. Bu fiillerin zinaya en yakın olanı dokunmak, yani temastır. Tokalaşma da temas olduğuna göre, bunun dinimize göre hükmünü bilmemiz icap eder. Kur'an-ı Kerim bize, herhangi bir hususta tereddüde düştüğümüz zaman, onu Allah ve Resûlü'ne götürmemizi, yani o konuda ayet ve hadislere bakmamızı emrediyor.Biz de öyle yapalım. Nebi (s.a.v.) buyurdular ki: “Ben kadınlarla tokalaşmam. Benim yüz kadına söylediğim söz bir kadına söylediğim söz gibidir.” (Ibni Mâce) Ümeyme bint Rakika (r.anhâ): “Allâh Resûlü bizim hiç birimizle musafaha yapmadı, “Gidin artık, sizinle anlaşmış olduk, yüz kadına diyeceğim de, bir kadına dediğimden ibarettir” buyurdu.” (Taberî) Hz. Aişe (r.anhâ): “Vallahi Allâh Resûlü'nün eli aslâ bir kadının eline değmedi. O kadınlarla sözle biatleşti.” demiştir. (Kurtubî) İbn-i Esir (r.âleyh), El-Kâmil fi't-Târih'inde Mekke'nin Fethi bahsinde, Nebi (s.a.v.)'in, yakın olmayan kadınlar hakkında tavrını şöyle anlatıyor: “Resûlullâh (s.a.v.), kadınlara el sürmez, hiç bir kadınla tokalaşmaz ve hiç bir kadın da ona el vermezdi.” Bizim en güzel örneğimiz Peygamberimizdir. Kur'an-ı Kerim'de Cenâb-ı Allâh, “Resûlullâh'ta sizin için güzel bir örnek vardır” (Ahzab s. 21) buyuruyor. O halde en güzel örneğe iyi yapışmak lâzım. Bu hadislerle Nebi (s.a.v.) bizlere kadınlarla tokalaşmanın mutlak haram olduğunu göstermişlerdir.(Basından Derleme)

Mevlana Takvimi
İSTANBUL'UN FETHİ-29 MAYIS 2025 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later May 29, 2025 3:16


29 Mayıs Salı sabah namazından sonra, Türk ordusunun Orta Çağı kapatan, büyük târihî hareketi başladı. Ordu-yu hümâyûn, kara ve denizde, bütün cebhelerde birden, umûmî harekâta girişti. Toplar, hep birden şehir üzerine çevrilerek ateşlendi; etrafı kesîf bir duman ve barut kokusu kapladı. Tekbîr, tehlîl ve tüfenk sadâlarıyla genel bir hücum yapıldı. İlk hamlede iki bin merdivenle 50 bin yiğit ileri atılmış, harbin en şiddetli ânında, Akşemseddîn ile Molla Gürânî ateş hattına girerek, gazâ yolunda şehâdet derecesine ulaşmayı isteyerek askere örnek olmuşlardır. Fâtih, dahî askeri coşturan sözlerle, elinde kılınç, gâzi ünvanını kuvvetlendirmek için Topkapı gediğine saldırıyordu. Bu sırada Ulubatlı Hasan nâmındaki muazzez nefer, tekbîrlerle Topkapı suruna sancağı dikti. Böylece İslâm dilâverlerinin ve Oğuz kavminin, asırlardan beri hayâl ettiği mukaddes rü'yâ hakîkat olmuştu. Ulubatlı, Peygamber (s.a.v.)'in müjdesine mazhar olarak, 30 kadar arkadaşıyla şehâdet mertebesine ulaştı. Surlara bayrak dikilip, Bizans'ın başaşağı olan bayrağı sökülüp atılınca, ezanlar okunmaya başlandı.Sultan Mehmed Han surlardaki bu manzarayı görünce, atından yere inerek, Muhbir-i Sâdık (s.a.v.)'in senâsına erişmenin, kendisini ve devletini İslâm'ı en mukaddes şerefine mazhar kılan medhiyye-i Resûlullâh (s.a.v.)'e kavuşmanın verdiği heyecanla, şükür secdesine kapanarak; Cenâb-ı Hakk'a hamdetti. Sonra otağ-ı hümâyûnuna çekilerek, devlet erkânının tebriklerini kabûl etti. Türk askerleri artık şehre tamâmen hâkim olmuşlar ve Ayasofya'ya dayanmışlardı. Fâtih askerlere, direnenlerden başkasının öldürülmemesini, ancak esîr edilmelerini emretti. Fetih bütün Müslüman dünyâsına zafernâmelerle tebliğ edilmiş; Muhbir-i Sâdık (s.a.v.)'in hadîsleriyle övülmüş olan Fâtih Mehmed ve ordusu en kudsî bir hürmete lâyık görülmüştür. Mısır'da, Şam'da, Bağdâd'da büyük dînî merâsimler yapılmış; Halîfe'nin emriyle câmilerde Türk şehîdlerinin rûhları ta'ziz edilmiş; İkinci Mehmed ismi hutbelerde zafer dolayısıyla anılmıştır. Bu andan itibâren bütün İslâm dünyâsı, Seyyidü'l Beşer (s.a.v.)'in müjdesine mazhar olan Osmanlı Devleti'ni Müslümanlığın büyük temsilcisi olarak kabûl etmeğe başlamış bulunuyordu.(Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, s.141-142)

Mevlana Takvimi
ZİLHİCCE NAMAZI VE FAZÎLETİ-28 MAYIS 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later May 28, 2025 2:44


Hz. Âişe-i Sıddîka (r.anhâ) vâlidemiz, rivâyet ettikleri hadîste, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in şöyle müjde verdiklerini haber veriyorlar: “Zilhicce'nin ilk on gününün gecelerinden birini ihyâ etmesi, o kimsenin bir seneyi hacc ve umre ibâdetiyle ihyâ etmesi gibidir. Bu (dokuz) günlerden bir gün oruç tutması, senenin öbür vakitlerinde ibâdetle meşgûl olması gibidir; o kadar sevâb alır.” Hz. Alî (k.v.) Efendimiz'den de Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in şu müjdeli Hadîs-i Şerîfleri rivâyet edilmiştir: “Zilhicce'nin ilk on günü gelince, siz tâat ve ibâdete gayret ediniz; zîrâ Allâhü Te'âlâ o günleri, öbür günlerden üstün; gecesine hürmeti de gündüzüne hürmet gibi kılmıştır. Biriniz Zilhicce'nin ilk on gecesinden birinde, gecenin üçte ikisi geçtikten sonra dört rek'at namâz kılıp, her rek'atta Fâtiha'dan sonra üçer kere Âyetü'l-kürsî, üçer kere Ihlâs-ı şerîf ve birer kere de Felak ve Nâs sûrelerini okusa ve namâzı bitirince, ellerini kaldırıp “Sübhâne zî'l-'izzeti ve'l-ceberût. Sübhâne zi'l-kâ'ideti ve'lmelekût. Sübhâne'l-hayyü'llezî lâ-yemût. Lâ-ilâhe illâ hüve yuhyî ve yumît ve hüve hayyun lâ-yemût. Sübhâna'llâhi rabbi'l-'ibâdi ve'l-bilâdi ve'l-hamdü li'llâhi kesîran tayyîben mübâraken ‘alâ küllî hâlin. Allâhu ekber kebîran. Rabbenâ celle celâluhu ve kudrete bi-külli mekânin” dese ve sonra da dilediği gibi duâ eylese, Beytullâh'ı haccetmiş, Resûlullâh (s.a.v.)'i ziyâret etmiş ve Allâh (c.c.) yolunda cihâd etmiş gibi ecir ve sevâb kazanır. Allâhü Te'âlâ o kimseye, o kimsenin, dilediği şeyi verir. Sizden biriniz, Zilhicce'nin ilk on gecesinin her gecesinde bu namâzı kılsa, bu duâyı okusa ve diledigi gibi duâ etse, Allâhü Te'âlâ, ona Firdevsü'l a'lâyı helâl kılar; günâhlarını ondan siler. O kimse Arefe günü oruç tutsa gecesinde de bu namâzı kılsa ve haber verildiği üzere duâ etse, Allâhü Te'âlâ'ya yalvarsa; Allâhü Te'âlâ: “Ey benim meleklerim, şâhid olunuz ki ben o kulumu bağışladım. Beytullâh'ı haccedenlere, onu ortak eyledim.” der. Bu hâlde melekler, Allâhü Te'âlâ'nın o mü'min kulunun kıldığı namâzı ve ettiği duâsı sebebiyle ihsân buyurduğu ecir ve sevâblardan ötürü sevinirler ve neş'elenirler.”(Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî (k.s.), Gunyetu't-Tâlibîn, s.320)

Mevlana Takvimi
ZİLHİCCE AYİNİN İLK ON GÜNÜNÜN FAZİLETİ-27 MAYIS 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later May 27, 2025 2:44


Allâh (c.c.) katında günlerin en faziletlisi, Zilhicce ayının ilk on günüdür. Sâlih amellerin, hiçbir vakitte, bu günler kadar makbul olmaz. Bu on günün büyüklüğündendir ki, Allâhü Teâlâ, Kur'ân-ı Kerîmi'nde: “Velfecri ve leyâlinaşrin…” diye yeminle buyuruyor. Enes bin Mâlik'in (r.a.) bildirdiği hadîs-i şerîfte: “Bu günlerin her biri, fazilette bin güne, Arife günü ise on bin güne eşittir.” Abdülâzim Münzirî Kudsî'nin (r.a.) kitabında.Müfessirlerin şahı Abdullâh bin Abbâs (r.a.)'in Resûlullâh (s.a.v.)'den bildirdiği hadîs-i şerîfte: “Zilhicce ayının ilk on gününden faziletli ve ondaki amellerden sevgili günler yoktur. O halde bu günlerde tehlîli, tekbîri ve Allâhü Teâlâ'nın zikrini çok yapınız. Muhakkak ki, bu on gün içinde tutulan bir oruç, bir senelik oruçla beraberdir (oruca eşittir). Onda bir amele, birden yedi yüz kata kadar amel yazılır” buyurdu. Bu on gün içinde yapılacak en güzel ve faziletli zikir: “Sübhâ-nellâhi velhamdülillâhi ve lâ ilahe illâllâhü vallâhü ekber”dir. İkincisi: “Lâ İlahe İllâllâhü Vahdehu Lâ Şerike Leh Lehül Mülkü Ve Lehül Hamdü Ve Hüve Alâ Külli Şey'in Kadir”dir. Üçüncüsü: tekbîr, yanî; “Allâhü Ekber Allâhü Ekber Lâ İlahe İllâllâhü Vallâhü Ekber, Allâhü Ekber Ve Lillâhil Hamd” dir. Ebû Hureyre ve Abdullâh İbn Ömer (r.a.e.), Zilhicce'nin ilk on günü dışarı çıkar, çarşılarda dolaşırlar ve yüksek sesle tekbîr söylerlerdi. İnsanlar da onlarla beraber tekbîr söylerlerdi. Zilhiccenin on gününe (günahlardan sakınmak ve sâlih ameller işlemek suretiyle) ikrâm ve hürmet edenin ömrüne Allâh (c.c.) bereket verir. Malını artırır. Çoluk çocuğunu korur. Günâhını affeder. Sevâbını kat kat eder. Ölüm hastalığını kolay kalbini nurlu, terazisini ağır eder.(Muhammed Rebhâmi, Riyâd'ün-Nâsihîn, s.270-271)

Mevlana Takvimi
AKRABA İLE ALAKAYI KESMEK- 26 MAYIS 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later May 26, 2025 2:40


İslam dini, akrâbalar arasındaki ilişkilerin sağlam, sıcak ve devamlı olmasını, akrâbaların birbirine hem maddi hem manevi her konuda destek olmayı ve birbirlerinin haklarını gözetmeyi emreder. Kim ki yakınları ile ilgisini keser, kendilerine üstünlük taslar, iyilik ve zengin olduğu halde yardım etmez ise, Cennete girmekten mahrum kalır. Resûlullâh (s.a.v.) Allâhü Teâlâ'nın kudsî bir hadiste şöyle buyurduğunu bildirir: “Ben Rahman'ım, Rahman da hısımlıktır. Her kim ki ona (sıla-i rahme) bağlı bulunursa ben de onu (rahmetime) erdiririm. Kim ki ondan alakasını keserse ben de ona rahmetimi keserim.”Bir hadîste Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her hangi bir ferdin zayıf yakınları bulunur da onlara yardım etmez ve sadakalarını başkalarına verirse Allâh sadakasını kâbul etmez, kıyâmet günü de kendisine iltifat buyurmaz.” Şayet fakir iseler kendilerini ziyaret etmek ve durumlarını araştırmakla haklarına riayet edilmelidir. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.): “Yakınlarınızla, selâm göndermekle de olsa ilgileniniz” buyurmuştur. Resûlullâh (s.a.v.): “Kim ki Allâh'a ve âhiret gününe I etti ise sılâ-i rahimde bulunsun” Peygamber (s.a.v.)'e bir bedevî ya Resûlullâh (s.a.v.): “Beni cennete yaklaştıracak ve cehennemden uzaklaştıracak şeyi, bana bildir.” Peygamber (s.a.v.): “Allâh'a ibâdet edersin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namazı kılarsın, zekâtı verirsin, akrâbaya iyilik edersin.” buyurdu. Resûlullâh (s.a.v.): “Kim rızkının bol olmasını ve ömrünün uzamasını severse, sıla-i rahim yapsın” buyurdular. Bir başka hadisinde ise “Sıla-i rahmi terk etme ile azgınlık günâhını işleyenin -âhirette ona hazırlanan azabla berâber- dünyada Allâh'ın acele olarak cezasını vermeye bunlardan daha lâyık bir günâh yoktur.”(Imâm Şemsüddin ez-Zehebî,İslâm Şeriatinde Büyük Günâhlar, s.48-50)

Mevlana Takvimi
PEYGAMBER (S.A.V.) EFENDİMİZ'İN HİLYESİ-25 MAYIS 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later May 25, 2025 3:02


Rivayetlere göre Peygamberimiz (s.a.v.)'in rengi nûrânî beyazdı. Bazı rivayetlerde “yüzünün, kireç rengi gibi duru beyaz olmadığı” belirtilmiştir. Gözleri iri ve siyah olup gözlerinin akı kırmızıya çalardı. Kirpikleri sık ve uzundu. Kaşları ince, uzun ve kavisliydi. Diğer bir ifâdeyle “Keman kaşlıydı.” Burnunun üst tarafı biraz yüksekçeydi. Mübarek dişleri beyaz ve araları biraz açıktı. Yüzü hafifçe yuvarlaktı. Alnı açıktı. Sakalı sık ve gür olup sakalının eni ve boyu göğsünü geçmezdi. Göğsü ile karnı aynı hizadaydı. Göğsü ile iki omuzunun arası genişçeydi. İri kemikliydi. Pazuları, kolları ve bacakları güçlüydü. El ayaları ile ayaklarının altı genişti. El ve ayak parmakları uzunca idi. Vücûdunun açık yerleri gayet nûrlu idi. Göğsünden göbeğine kadar olan kısımdaki tüyler ince bir şerit gibi uzanırdı. Orta boyluydu; boyu ne aşırı derecede uzun ne de göze batacak kadar kısaydı. Ama uzun boylu biriyle yürüyecek olsa, ondan daha uzun görünürdü. Saçları ne kıvırcık ne de dümdüzdü. Tebessüm etmek üzere mübarek ağzını açtığında, dişleri tıpkı bir şimşek parıltısı gibi, dolu tanesi gibi göz alırdı. Konuşurken ön dişleri arasından bir nûr akıyormuş gibi görünürdü. İnsanların en güzel boyunlusu o idi. Tombul yüzlü ve yumru yanaklı değildi. Eti sıkı, vücûdu derli toplu idi.(Kâdı Iyâz, Şifâ-i Şerîf, c.1, s.167-168)KADIN MAHREMİ OLMADAN HACCA GİDECEK OLURSA, HACCI KABUL OLUR MU?Allâhü Teâlâ katında makbul olup olmayacağı ayrı bir konu olmakla berâber, böyle bir kadının yapmış olacağı hac sahihtir. Fakat bu şekildeki yolculuğu günâhtır ve tahrimen mekruhtur. Bu yüzden alacağı sevaptan çok, kaçınması gereken günâhı düşünmeli ve bu şekilde hacca gitmemelidir. Müslüman kişi, yapacağı işte Allâhü Teâlâ'nın rızasını gözetmeli, eğer O (c.c.)razı olmayacaksa; kişi, ibadeti sırf riya veya kendini motive etme amaçlı yapmış olur. Bu ise bir müslümanın haline yakışık bir durum olmadığı gibi, akıllı bir hareket de sayılmaz.(Sualli Cevaplı İslâm Fıkhı, c.4, s.29-30)

Mevlana Takvimi
EBU'D-DERDA (R.A.)'IN ZÜHDÜ-24 MAYIS 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later May 24, 2025 3:21


Abdullah bin Mürre'den, Ebû'd-Derdâ (r.a.)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Allâh (c.c.)'a sanki onu görüyormuşsunuz gibi ibadet edin. Kendinizi de ölü telâkki edin. Bilin ki, size yeten az bir şey, sizi azdıran çoktan daha hayırlıdır ve yine bilin ki, iyilik asla yok olmaz, günâh ise asla unutulmaz.” Cübeyr bin Nüfeyr, Ebû'd-Derdâ (r.a.)'in “Allâh (c.c.)'un zikri ile dilleri yaşlanan (devamlı zikredenler)den her biri, cennete gülümseyerek gireceklerdir.” Ebû'd-Derdâ (r.a.)'in: “Üç şey olmasaydı, insanlar sâlih olurlardı. Bunlar: Kendisine boyun eğilen cimrilik, tâbî olunan hevâ, ve herkesin kendi görüşünü beğenmesidir.” Ebû'd-Derdâ (r.a.)'e Ebû Sa'd b. Münebbih (r.a.)'in yüz köle azad ettiği söylenince, onun: “Evet, bir insanın malından yüz köle azad etmesi büyük bir olaydır.Fakat istersen ben sana daha üstününü haber vereyim. Gece ve gündüz gereğine yapışıp, yerine getirilen bir imân ve sürekli Allâh (c.c.)'u zikirdir.”Ebû'd-Derdâ (r.a.)'in, “Râbbim Tebâreke ve Teâlâ ile karşılaştığımda en çok korktuğum şey, O (c.c.)'un şöyle demesidir: “Evet biliyordun. Fakat bildiğinle ne kadar amel ettin.” Muâviye bin Kurre, Ebû'd-Derdâ (r.a.)'in, “Bütün namazlarımı mescidde kılmak kaydı ile, mescidin kapısı önünde durup alışverişte bulunarak her gün üç yüz dinar kazanmam beni o kadar sevindirmez. Böyle demekle, Allâh (c.c.)'un ticareti helâl, fâizi haram kılmadığını söylemek istemiyorum. Fakat benim esas hoşuma giden, ne ticaretin ne de alışverişin kendilerini Allâh (c.c.)'un zikrinden alıkoymadığı bir insan olmamdır.” Ebû'd-Derdâ (r.a.)'in şöyle dediğini bildirmiştir: “Nefsî insanların elinde gördüğü her şeyi isteyenin hüznü uzun olur, gazabı dinmez.” Ebû'd-Derdâ (r.a.)'in, “Üç şey Ademoğlunun iktidarındadır: Musibete şikayet etmemek, ağrı sızısını söylememek ve diliyle nefsini tezkiye etmemek” dediği rivayet edilmiştir.(Ahmed b. Hanbel, Kitabü'z-Zühd, s.127)

Mevlana Takvimi
ASTRONOMİYE YÖN VEREN BİLİM ADAMI: BİTRÛCÎ-23 MAYIS 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later May 23, 2025 2:28


XII. yüzyılda astronomi alanında öne çıkan Bitrûcî, Kurtuba'nın kuzeyinde bulunan Bîtrûc (Pedroche) şehrinde doğmuştur. Avrupa edebiyatında ise “Alpetragius” adıyla tanınmaktadır. Bitrûcî'nin doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 13. yüzyılın hemen başlarında vefât ettiği görüşü ağır basmaktadır. Bitrûcî, Klasik Dönem'den başlayarak XIII. yüzyıla kadar tartışmasız bir biçimde egemen olan Batlamyûs astronomisini eleştirmiş, bu doğrultuda hocası İbn-i Tufeyl'in de telkinleriyle “Kitâbü'l-Hey'e (Astronomi Kitâbı)” adlı meşhur eserini kaleme almış ve kendisi de bir sistem kurmuştur. Bitrûcî, İbn-i Bâcce ile başlayan ezZerkâlî, Câbir b. Eflâh ve İbn-i Tufeyl ile devam eden Batlamyûs astronomisinin eleştirilmesi konusunda Endülüs'ün en olgun ismi olmuştur.Batlamyûs, yer merkezli âlem modelini savunmaktaydı. Ona göre yedi gezegen (Ay, Güneş, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn), sabit durumda olan yerin çevresinde düzgün ve dairevi bir biçimde hareket ediyordu. Bitrûcî ise gök küreyi dokuz tane kâbul ederek, göğün iç içe duran bütün kürelerinin en üstteki dokuzuncu kürenin etkisiyle hareket ettiğini savunmuştur. Bitrûci'nin bu Aristoteles fiziğine uygun sistemi özellikle İslâm astronomları tarafından kâbul görmüştür. Eseri, 1217'de Michael Scott tarafından Latince'ye çevrilmiştir ve böylece Endülüs dışı Avrupa'ya ulaşma imkânı bulmuştur. Bitrûcî'nin astronomi sistemi 13. Yüzyıl Avrupası'nda büyük yakınlar uyandırmıştır. Bununla birlikte Grosseteste, Albetus Magnus, Roger Bacon ve Nikolas Kopernik gibi isimler de Bitrûcî'nin eserinden ve kullandığı sisteminden faydalanmışlardır.(Erol Çetindal, Endülüs'te YetişenMüslüman Bilim Adamları ve Bilim Dünyasına Katkıları, s.34-36)

Mevlana Takvimi
CİMRİLİĞİN YÖNÜNÜN DEĞİŞTİRİLMESİ-22 MAYIS 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later May 23, 2025 2:29


Şer-i Şerifin veya insanlığın gereği olarak harcanması gereken bir şeyi harcamamak cimriliktir. Böyle bir cimrilikten hiç kimseye fayda gelmediği için din bunu yasaklamıştır. Aslında mal sevgisinin bir diğer ismi cimriliktir. Mal sevgisi kalbe yerleştiğinde bu “dünya sevgisi” olur. Çünkü bunlar olduğunda Allâh ile kul arasındaki bağ zayıflar. Ancak mal sevgisi kalpte değil de insanın elinde/cebinde bulunursa bu insana yardımcı olan bir nimet olur. Mevlânâ Celâleddîn Rûmî (k.s.) ne güzel söylemiştir: Geminin içine giren su helak sebebidir, geminin altındaki su ise bir yardımcıdır. Yani su, geminin hareket etmesine yardımcı olduğu gibi helak sebebi de olabilir. Aynı şekilde mal sadece cepte, elde olduğu sürece insana yardımcı olur, ne zaman ki onun sevgisi kalbe girerse işte o zaman insanı helak eder. Mal bizâtihî kötü bir şey değildir.Dünya ahiretin tarlası olduğuna göre mal mutlak olarak nasıl kötü olabilir! Kötü olan, mal sevgisidir. Cimrilik insanın kalbinden sökülüp atılmaz, ancak onu kullanma yeri değiştirilebilir. Yine cimrilik silinip yerine cömertlik yerleştirilmez, çünkü cimrilik olmasaydı iyi insanların elinde hiç mal kalmazken kötü insanların elinde sınırsız para olurdu. Cimrilik sayesinde hak etmeyenler para elde edememektedir. Üstelik böyle bir cimrilik, cömertliğin de aslıdır. Gerçek cömertlik bu tür cimriliğe muhtaçtır. Kısacası, cimriliğin yönünü değiştirmek asıl maksattır. Önceden Allâh'ın emrettiği yerlerde harcama konusunda cimrilik yapıyorken yavaş yavaş bu cimrilik huyunu, haram kılınan yerlerde uygulamaya başlar. Bu cimrilik huyu olmasaydı kişi hangi güç sayesinde haramlara para harcamaktan uzak dururdu?(Eşref Ali et-Tehanevî, Tehzibu'l Ahlâk, s.112)

Ganj e Hozour Programs
Ganje Hozour audio Program #1030

Ganj e Hozour Programs

Play Episode Listen Later May 21, 2025


Ganj e Hozour Programs
Ganje Hozour audio Program #1028

Ganj e Hozour Programs

Play Episode Listen Later Apr 23, 2025


Ganj e Hozour Programs
Ganje Hozour audio Program #1026

Ganj e Hozour Programs

Play Episode Listen Later Mar 19, 2025