POPULARITY
Categories
Gezmek Yetmez (17 Şubat 2025) Evliya Çelebi Rotaları - Seymen Bozaslan by Kafa Radyo
Turchia ed Olanda, due paesi a più di 2000 km di distanza ma che da sempre sono legati da un'amicizia antica, risalente alla Guerra degli 80 anni. Un viaggio alla scoperta di quel che è stato e che è oggi il rapporto fra questi due stati.Reboot di un articolo uscito su Medio Oriente e Dintorni il 26 agosto 2019Iscriviti al canale Telegram per guardare tutta la lista di tutti gli eventi (ad oggi) confermati ed avvisatemi se ne conoscete altri Mentre qui trovate tutti i link di Medio Oriente e Dintorni: Linktree, ma, andando un po' nel dettaglio: -Tutti gli aggiornamenti sulla pagina instagram @medioorienteedintorni -Per articoli visitate il sito https://mediorientedintorni.com/ trovate anche la "versione articolo" di questo podcast. - Qui il link al canale Youtube- Podcast su tutte le principali piattaforme in Italia e del mondo-Vuoi tutte le uscite in tempo reale? Iscriviti al gruppo Telegram: https://t.me/mediorientedintorniOgni like, condivisione o supporto è ben accetto e mi aiuta a dedicarmi sempre di più alla mia passione: raccontare il Medio Oriente ed il "mondo islamico"
Bugün 14 Ocak 2025 #doğatakvimi
Bu mektûb, yine, hep iyi düşünen, sâdık olan Muhammed Sıddîka yazılmışdır. Evliyâlık mertebelerini bildirmekdedir: Vilâyet, ya'nî evliyâlık, Fenâya ve Bekâya kavuşmak demekdir. [Fenâ, kalbde, mahlûkların düşünülmesi, sevgisi kalmamasıdır. Bekâ, kalbde yalnız Allah sevgisi bulunmasıdır.] Bu da, herkes için olur veyâ belli kimseler için olur. Herkes için olan (Mutlak vilâyet)dir. Belli kimselere mahsûs olan ise, (Vilâyet-i Muhammediyye)dir “alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehıyye”. Buradaki Fenâ tâmdır. Bekâsı da ekmeldir. Bu büyük ni'mete kavuşmakla şereflenen kimsenin derisi ibâdet için yumuşar. Göğsü islâmiyyet için genişler. Nefsi, itmînân hâsıl ederek Mevlâsından râzı olur. Mevlâsı da, ondan râzı olur. Kalbini sâhibine teslîm eder. Rûhu kurtularak, hakîkî sıfatları [Allahü teâlânın sıfât-ı hakîkıyyesini] keşf eder. Sırrı, o makâmda, şü'ûn ve i'tibârları müşâhede eder ve bu makâmda, şimşek gibi çakıp hemen gayb olan (Tecelliyât-i zâtiyye)lere kavuşmakla şereflenir. Hafî denilen latîfesi, tenezzüh, tekaddüs ve kibriyânın kemâli karşısında şaşkına döner. Ahfâsı, anlaşılamıyan ve anlatılamıyan bir vuslata kavuşur. Arabî mısra' tercemesi: Ni'mete kavuşanlara âfiyet olsun! Bundan anlaşılıyor ki, (Vilâyet-i hâssa-i Muhammediyye) “alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehıyye”, başka vilâyetlerin mertebelerine benzemez. Yükselirken de ve inerken de onlardan başkadır. Yükselirken başkadır dedik. Çünki, ahfâ denilen latîfenin Fenâsı ve Bekâsı yalnız bu Vilâyet-i hâssada olur. Başka vilâyetlerdeki urûc, yalnız hafîye kadardır. Fekat çokları, rûh makâmına kadar veyâ sır makâmına kadar, birkaçı da hafîye kadar yükselir. Herkes için olabilen (Vilâyet-i âmme) derecelerinin en sonu, hafî makâmıdır. İnişdeki başkalığa gelince, (Vilâyet-i hâssa-i Muhammediyye) ile şereflenen Evliyânın, maddeden olan cesedleri de, bu vilâyetin derecelerinin kemâllerinden pay alır. Çünki, bunların Peygamberi “sallallahü teâlâ aleyhi ve alâ âlihi ve sellem” mi'râc gecesi Allahü teâlânın dilediği makâma kadar, mubârek cesedi ile götürüldü. Cennet ve Cehennem kendisine gösterildi. Kendisine gizli şeyler söylendi. O makâmda Allahü teâlâyı baş gözü ile görmekle şereflendi. Mi'râcların böylesi, bu yüce Peygambere “aleyhissalâtü vesselâm” mahsûsdur. Ona tâm uyan, izinde giden Velîler de, bu husûsî mertebeden serpilen kırıntılara kavuşurlar. Arabî mısra' tercemesi: Kerîmlerin sofrasından toprağa da pay düşer. Böyle olmakla berâber, Allahü teâlâyı dünyâda görmek, yalnız Muhammed aleyhisselâma mahsûsdur. Onun ayakları altında bulunan Evliyâya “kaddesallahü teâlâ esrârehümül'azîz” hâsıl olan hâl, görmek değildir. İkisi arasındaki başkalık, birşeyin kendi ile resmi veyâ kendisi ile gölgesi gibidir. Bunların birbirinden başka olduğu meydândadır. Bu mektûb, Efganistânlı hâcı Hıdıra yazılmışdır. Nemâz kılmak şerefinin yüksekliğini bildirmekdedir ki, bunu nihâyete yetişen büyükler anlayabilir: Kıymetli mektûbunuz geldi. İçindekiler anlaşıldı. İbâdetlerden zevk duymak ve bunların yapılması güç gelmemek, Allahü teâlânın en büyük ni'metlerindendir. Hele nemâzın tadını duymak, nihâyete yetişmiyenlere nasîb olmaz. Hele farz nemâzların tadını almak, ancak onlara mahsûsdur. Çünki, nihâyete yaklaşanlara, nâfile nemâzların tadını tatdırırlar. Nihâyetde ise, yalnız farz nemâzların tadı duyulur. Nâfile nemâzlar, zevksiz olup, farzların kılınması büyük kâr, kazanc bilinir. Fârisî mısra' tercemesi: Bu iş, büyük ni'metdir. Acabâ kime verirler? Nemâzların hepsinde hâsıl olan lezzetden, nefse bir pay yokdur. İnsan bu tadı duyarken, nefsi inlemekde, feryâd etmekdedir. Yâ Rabbî! Bu, ne büyük bir rütbedir! Arabî mısra' tercemesi: Ni'mete kavuşanlara âfiyet olsun! Bizim gibi, rûhları hasta olanların, bu sözleri duyması da, büyük bir ni'metdir ve hakîkî se'âdetdir. Fârisî mısra' tercemesi: Bâri kalbimize bir tesellî olsun. İyi biliniz ki, dünyâda nemâzın rütbesi, derecesi, âhıretde, Allahü teâlâyı görmenin yüksekliği gibidir.
#acıtatlımayhoş Bilinen en eski döner fotoğrafı, 1855 yılında İstanbul'da çekilen bu fotoğraf. Seyyar dönercinin fotoğrafını bir İskoç çekmiş. Çok daha eski bir kayıt ise, Evliya Çelebi'ye ait, 1666 yılında Kırım'dan. Aylin Öney Tan'ın bu haftaki konusu döner: Bir tutam tarif biraz da tarih
#acıtatlımayhoş Bilinen en eski döner fotoğrafı, 1855 yılında İstanbul'da çekilen bu fotoğraf. Seyyar dönercinin fotoğrafını bir İskoç çekmiş. Çok daha eski bir kayıt ise, Evliya Çelebi'ye ait, 1666 yılında Kırım'dan. Aylin Öney Tan'ın bu haftaki konusu döner: Bir tutam tarif biraz da tarih
Osmanlı devrinde meyvecilik, bahçecilik, tülbent balı, şehir kıyısında mandıralar, 17. yüzyılda 17 çeşit kıvırcık, Anadolu'da 37 ayrı üzüm türü, şeftaliler, kirazlar, armutlar, incirler, Evliya Çelebi ve başka şeyler...
Osmanlı devrinde meyvecilik, bahçecilik, tülbent balı, şehir kıyısında mandıralar, 17. yüzyılda 17 çeşit kıvırcık, Anadolu'da 37 ayrı üzüm türü, şeftaliler, kirazlar, armutlar, incirler, Evliya Çelebi ve başka şeyler...
Bu bölümde Super Mario Wonder oyunu, Killers of the Flower Moon filmi, The Dawn of Everything kitabı, mental sağlık ve önümüzdeki hafta gerçekleşecek olan Apple etkinliğinden beklentilerimiz üzerine sohbet ettik.Bizi dinlemekten keyif alıyorsanız, kahve ısmarlayarak bizi destekleyebilir ve Telegram grubumuza katılabilirsiniz. :)Yorumlarınızı, sorularınızı ya da sponsorluk tekliflerinizi info@farklidusun.net e-posta adresine iletebilirsiniz. Bizi Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.Zaman damgaları:00:00 - Giriş05:01 - Frankenstein tiyatrosu14:56 - Ted Lasso19:33 - Killers of the Flower Moon25:05 - The Dawn of Everything59:45 - Kitap okumak gerekli mi?1:13:17 - Thinking in SwiftUI & Expo1:35:54 - Apple Etkinliği beklentilerimiz1:47:26 - Apple servisleri ve Steam fiyat artışı1:57:04 - Assassin's Creed: Mirage2:00:50 - Super Mario Wonder2:06:05 - Call of Duty: Modern Warfare III Beta2:11:45 - Mental sağlık2:32:30 - iOS 17 ile konum paylaşmaBölüm linkleri:National Theatre Live: FrankensteinFrankenstein CastleCimriShape IslandTed LassoKillers of the Flower Moon: The Osage Murders and the Birth of the FBIMert'in adı aklına gelmeyen oyuncuNapoleonKudüs: Bir Şehrin BiyografisiÜretim BandıThe Dawn of Everything: A New History of HumanityPirate Enlightenment, or the Real LibertaliaDebt: The First 5,000 YearsCumhuriyet'in 100 Günü: İnkılabın Ayak SesleriCumhuriyetin 100 İsmi: Büyük Devrimin PortreleriOsmanlı'nın Cem Yılmaz'ı: Evliya ÇelebiÇalınan Dikkat: Neden Odaklanamıyoruz?Thinking in SwiftUIExpoApple TV+, Apple Arcade, and Apple News+ Receiving Price IncreasesSuper Mario WonderAssassin's Creed: MirageCall of Duty: Modern Warfare III
Velî dost demek olup Allâh (c.c.) dostlarına velî denilir. Velînin çoğulu evliyadır. Ehl-i sünnet itikâdına sahip olup, günâhlardan sakınan, tâat ve ibâdete devam eden, farz ve vâciplerden başka imkânı olduğu kadar nafile ibâdetlere de devam eden, kötü ahlâktan sakınıp güzel bir ahlâka sahip olan ve insanları üzüp kırmayan, başkalarının mal, ırz, namus ve canlarına zarar vermeyen Allâh kulları birer evliyadır. Evliya edep ve hâyâ sahibi olur. Kitap ve sünnete yani Kur'an ve hadislere uyar. Şefkâtli, merhametli ve cömert olur. Herkese hayır öğütlü olur. Kendinden bir günâh sadır olursa hemen istiğfar eder. Çok çok istiğfarda bulunur, çok zikreder, çok şükreder. Dâima Allâh korkusu taşır. Âhiret sıkıntısından ve cehennem azâbından emin olmaz. Lüzumsuz, kötü ve boş sözlerden sakınır. Sevdiğini Allâh (c.c.) için sever, kızdığına Allâh (c.c.) için kızar. İnsanlarla iyi geçinir. Böyle kimselere evliya, sâlih, ebrâr, zâhid ve müttekî denir. Allâh (c.c.)'un, böyle zatlarda kerâmet yaratması mümkün ve vâkîdir. Kerâmet, veli olan kullarına Allâh (c.c.)'un bir ikrâmıdır. Velîlerde az zamanda çok uzak yerlere gitmek, uçmak, su üstünde yürümek gibi kerâmetler görülmesi hak ve gerçektir. Bir velinin kerâmeti, onun bağlı bulunduğu peygamberin mûcizesidir. Her müslümanda imânının kuvvetliliği ve ibâdeti nisbetinde bir velilik yani dostluk makâmı vardır. Allâh (c.c.) dostlarına düşmanlık yapanlar, büyük manevî zararlara uğrarlar. Yalan yere evliyalık taslayanlar ise Allâh (c.c.) korusun imânlarını kaybetmek gibi büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar. Çünkü kerâmet âyetle sabittir. Hz. Meryem'in, peygamber olmadığı halde yanında yaz mevsiminde kış, kış mevsiminde de yaz meyvesi bulunması ve yine peygamber olmadığı halde, Süleyman (a.s.)'ın vezirinin uzak mesafeden Belkıs'ın tahtını göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir zamanda getirmesi birer kerâmettir. Bu kerâmetler âyetle bildirilmiştir. Dolayısıyla bunları inkâr etmek insanı imândan çıkarır. (Muhammed Alâüddin, El-Hediyyetü'l- Alâiyye, s.930-931)
11.08.2023 | Dijital Hayat Bölüm442 - TRT Radyo1 | "Evliya Çelebi Rotası Google Haritalarda" Bilal Eren'in hazırlayıp, sunduğu Dijital Hayat programımızda bu hafta; Dijital Araştırmacı Mustafa Başaran ile; - Evliya Çelebi Rotası Google Haritalarda Nasıl Bulunabilir? - Evliya Çelebi'nin Ziyaret Noktalarının Google Haritalarda İşaretlenmesi Projesi Nedir, Amacı Ne, Nasıl Yapıldı? - Çevrimiçi Haritalarda Evliya Çelebi'nin İşaretlenmesinin Sonuçları Neler? - Çevrimiçi Evliya Çelebi Haritasına Nasıl Bakılabilir ve Kullanılabilir? - Çevrimiçi Evliya Çelebi Haritasını Kaç Kişi Ziyaret Etti? - Teknik Olarak Google Haritalarda İşaretleme Nasıl Yapılılır? - Google Maps'te İşaretleme Neden Önemli? - Herkes Çevrimiçi Haritalarda İşaretleme Yapabilir mi? - Google Çevrimiçi Haritaları Kimler ve Nasıl Kullanabilir? - Bilgiyi Dijital Hale Getirip, Açık Olarak Sunma Neden Önemli? Başlıklarını konuştuk. Dijital Hayat, her cuma saat 15:30'da TRT Radyo1 mikrofonlarında canlı yayında... Tüm geçmiş ve gelecek yayınlarımız için; Web: https://www.dijitalhayat.tv
Bismillahir Rahmanir Rahim Sheykh Lokman Efendi answers a question about the Friends of Allah the Evliya'Allah naksibendi.us
Aylin Öney Tan bugün İstanbul'un bostanlarını anlatıyor. #salatalık #acıtatlımayhoş Bostan kelimesi bize Farsçadan geçmiş. Okunuşu “bûsitân” olan “bûstan” kelimesinden geçmiş. İran'da güzel kokulu çiçeklerin bulunduğu bahçe anlamına geliyormuş. Bizde ise sebze ve yeşillik yetiştirilen bahçeler için kullanılmış. Evliya Çelebi bostancılardan esnâfı-bâğbân ve esnaf-ı sebzevatçı olarak bahsetmiş. İstanbul'un pek çok semtinde bostanlar bulunurdu, bazıları ise özellikle ünlüydü. Langa ve Çengelköy bostanları hıyarı ile meşhur. Çengelköy hıyarı hafif pürtüklü, kısa ve tombul, rengi koyu olmayan, çekirdek yatağı küçük, kütür kütür bir salatalıkmış. Çengelköy kıyısındaki Pazar iskelesinden sabahın erken saatlerinde kalkan kayıklarla Eminönü'ne götürülür, orada meraklıları anında kapışırmış. Aynı kayıklar bu sefer Eminönü'nden Çengelköy pazarına gerekli malları alıp dönermiş.
Ein Reisebuch der ganz anderen Art ist bei C.H. Beck in einer Neuübersetzung erschienen. Es stammt aus dem 17. Jahrhundert und stammt aus der Feder eines gebildeten und äußerst reiselustigen Istanbulers. Katharina Döbler empfiehlt "Das Reisebuch" von Evliya Çelebi zum Wieder- oder Erstlesen.
Mehmet Ali Sanlikol and A Far Cry — A Gentleman of Istanbul (Crier) New Classical Tracks - Mehmet Ali Sanlikol by Mehmet Ali Sanlikol is a Turkish American composer and multi-instrumentalist who grew up surrounded by Western classical piano music. Then, he discovered jazz. He moved to Boston to study at the Berklee College of Music. And today, he's a professor at the New England Conservatory. His life-changing journey comes to light in his new recording with the chamber orchestra A Far Cry, A Gentleman of Istanbul. “I came back to my roots seven years after moving to Boston,” he says. “When I reconnected with my culture. I realized that I was self-alienated, self orientalism. It was a very important moment. It took about 10 years for me to come out of it. “What I mean by that is I started picking up several traditional musical instruments, studying them in addition to piano and singing professionally in traditional classical Turkish style. It was around 2011 when I relaunched my career as a composer and jazz musician. I had developed a more confident and unique voice as a composer.” How did you come up with A Gentleman of Istanbul? “It wasn't that difficult for me to think about a theme because right then, Donald Trump had come forward with his Muslim ban. It wasn't in response because almost everyone I knew was arguing. What surprised me was how many people out there looking to defend Muslims happened to be putting out images that were also stereotypes. “This just kept hitting me one after the other. They once said, ‘Come on, this is not right. This is reductionism.' Islamic geography is huge, from Morocco to Indonesia. It's a huge religion, and you're reducing that culture to just the mosque and the headscarf? “I said, ‘Let me show you cosmopolitanism within Islam.' I went to this fantastic Ottoman intellectual Muslim traveler from mid-17th-century Istanbul. His name is Evliya Çelebi. I thought if I picked several excerpts from his traveling, I might be able to show the kind of cosmopolitanism I rarely see. Would his ideas of Islam be accepted now? “I think those kinds of attitudes still exist. However, he was devout, but at the same time, he had a lot of room for all kinds of Sufi dervishes, too. That's the cosmopolitanism that I'm talking about. It's striking, especially considering this is a 17th-century travelogue.” How have you created music that blends traditional Turkish Western classical jazz? “First, I selected four different sections out of the travelogue. The first one was the clocks and bell towers of Vienna. That first movement is a little bit more classical, if you will. I am playing the oud as the featured soloist — the middle of the first movement follows the sonata form. In the middle of that, there is a fugue. There is a sense of Vienna that I found different ways to express. “In the second movement, where he talks about the death of an Ottoman sultana, he becomes melancholic, dramatic and Homeric. I thought about Istanbul and the kind of violet or purplish tones you see that get reflected on the Bosporus Strait right around sunset. I imagine crossing the Bosporus with a ferry at that hour and seeing the seagulls fly before the Hagia Sophia or Blue Mosque. I had these images, and then I thought, ‘That's jazz.' I said, ‘I'm going to score a jazz ballad.' “The third movement is the funniest passage, because he says he sees two Bektashi Sufi dervishes, an order from central Turkey. One is riding a rhinoceros, and the other is on an animal with horns by the ears. I was like, ‘What's going on?' It was so entertaining. When I go back to that, it puts a smile on my face, and it's fantastic. It's like a passage out of Star Wars, right?” Watch now To hear the rest of my conversation, click on the extended interview above, or download the extended podcast on iTunes or wherever you get your podcasts. Resources Mehmet Ali Sanlikol and A Far Cry — A Gentleman of Istanbul (Amazon) Mehmet Ali Sanlikol (official site) A Far Cry (official site)
Professor Martin van Bruinessen delivered a keynote lecture on the history and development of Kurdish Studies as part of a series of activities surrounding the LSE Middle East Centre's inaugural Kurdish Studies Conference on 24-25 April, 2023. The first attempts at institutionalising Kurdish Studies in European academia emerged as a result of the First World War and the British and French mandates in Iraq and Syria when there was a demand for hands-on knowledge of the Kurds. Anthropological studies of Kurdish society then began around the mid-twentieth century, with the emergence of a strong Kurdish national movement from the 1960s onwards stimulating journalist as well as academic interest in Kurdish politics. The growth and mobilization of a Kurdish diaspora, noticeable since the 1990s, has also contributed significantly to the development of Kurdish Studies with political changes in their countries of origin also having a major impact. Professor van Bruinessen assessed the trajectory and most significant developments of Kurdish Studies from its inception to present day. Martin van Bruinessen is Professor Emeritus of Comparative Studies of Modern Muslim Societies at Utrecht University. He is an anthropologist with a strong interest in politics, history and philology, and much of his work straddles the boundaries between these disciplines. He has conducted extensive fieldwork in Kurdistan (Turkey, Iran, Iraq, Syria) as well as Indonesia and Southeast Asia generally and has taught on subjects ranging from Ottoman history and sociology of religion to theories of nationalism. He carried out his first field research among the Kurds during two years in the mid-1970s when access was relatively easy and has frequently revisited the region during the following decades. Martin has published extensively on various aspects of Kurdish society, culture and history. His work was translated into Turkish, Persian, Arabic and Kurdish and is easily available in the countries concerned. Since his formal retirement in 2011, he held visiting professorships in Indonesia and Singapore as well as Turkey. His publications include Agha, Shaikh and State: The Social and Political Structures of Kurdistan (London, 1992); Evliya Çelebi in Diyarbekir (with H. Boeschoten, Leiden, 1988), Mullas, Sufis and heretics: the role of religion in Kurdish society (Istanbul, 2000), Kurdish ethno-nationalism versus nation-building states (Istanbul, 2000), the edited volumes Islam und Politik in der Türkei (with J. Blaschke, Berlin, 1985), Islam des Kurdes (with Joyce Blau, Paris, 1998) and more. Most of his numerous published articles can be accessed at his academia.edu page. Zeynep Kaya is a Visiting Fellow at the LSE Middle East Centre and Lecturer in International Relations at the University of Sheffield. Her main research areas involve borderlands, territoriality, conflict, peace, political legitimacy and gender in the Middle East. She has recently published a monograph entitled Mapping Kurdistan: Territory, Self-Determination and Nationalism with Cambridge University Press. Zeynep is co-editor of I.B. Tauris-Bloomsbury's Kurdish Studies Series and is co-convenor of the LSE Middle East Centre's Kurdish Studies Conference.
Ekmek kültürü Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde çok çeşitliymiş, çarşıda kalitesinin denetimine de çok önem verilirmiş. Osmanlı 17. Yüzyıldaki ekmek çeşitlerini o dönemin ünlü seyyahı Evliya Çelebi'den öğreniyoruz. Saydıkları arasında bazlama, çavdar ekmeği, darı ekmeği, lavaş, somun ekmek, yulaf ekmeği, anasonlu çörek otlu susamlı çörek, haşhaşlı rezeneli ekmekler, pişi gibi pek çok çeşit var. En kıymetli ise beyaz undan has ekmek Nan-ı Has. Nan, Osmanlı döneminde ekmek için kullanılan sözcük, Hindistan'a kadar pek çok yerde aynı sözcük var. Bazlama, lavaş, yufka ekmek gibi yassı ekmeler çok farklı ülkelerde çok benzer şekilde karşımıza çıkıyor. Aylin Öney Tan'la bir tutam tarih biraz da tarif.
Evliya Çelebi travelled for 41 years. He documented his adventures, which included interactions with vampires, humans transforming into chickens, and dervishes riding rhinos. Listen as William and Anita are joined by Caroline Finkel to discuss this man and the vivid descriptions he provided of the Ottoman Empire. *This episode was recorded before the devastating earthquake hit Turkey and Syria. Our thoughts are with those who have been affected.* LRB Empire offer: lrb.me/empire Twitter: @Empirepoduk Goalhangerpodcasts.com Producer: Callum Hill Exec Producer: Jack Davenport Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Manna, Sicilya'da neredeyse mistik anlamlar yüklenen, “cennet nektarı” denilen, adeta kutsal kabul edilen bir ürün. Slow Food hareketinin Terra Madre toplantısında sergilenen ve Presidia listesinde koruma altına alınmış bir ürün. Ben de üçüncü Terrar Madre buluşmasında bunu tatma şansını bulmuştum. Sicilyalı manna toplayıcısı Giulio Gelardi ağacın özünü çıkartmak için dallara ip bağlayan bir yöntem geliştirmiş. Böylece ağaçtan Damlataş Mağarası sarkıtları gibi uzun borular halinde şeker kristalleri elde edebiliyor. Sicilya'da cennet şekerinin bağırsakları çalıştırdığına da inanılıyor. İlginç olan Evliya Çelebi de kudret helvası için aynı şeyi söylemiş. Malatya ve Diyarbakır'da “âsumân”dan yani gökten yağan meşe ve pelit kudret helvası için “lezîz helvâ-yı müshildir” demiş.
Manna, Sicilya'da neredeyse mistik anlamlar yüklenen, “cennet nektarı” denilen, adeta kutsal kabul edilen bir ürün. Slow Food hareketinin Terra Madre toplantısında sergilenen ve Presidia listesinde koruma altına alınmış bir ürün. Ben de üçüncü Terrar Madre buluşmasında bunu tatma şansını bulmuştum. Sicilyalı manna toplayıcısı Giulio Gelardi ağacın özünü çıkartmak için dallara ip bağlayan bir yöntem geliştirmiş. Böylece ağaçtan Damlataş Mağarası sarkıtları gibi uzun borular halinde şeker kristalleri elde edebiliyor. Sicilya'da cennet şekerinin bağırsakları çalıştırdığına da inanılıyor. İlginç olan Evliya Çelebi de kudret helvası için aynı şeyi söylemiş. Malatya ve Diyarbakır'da “âsumân”dan yani gökten yağan meşe ve pelit kudret helvası için “lezîz helvâ-yı müshildir” demiş.
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Abdülehad Nuri Hazretlerini ve Hikayelerini" anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi erenlere gönül vermenin bir bedel icap ettirdiğini bilenler hatta bi ötesini de söyleyelim, erenlerin dünyadan alem-i cemale göçmeleriyle kabirlerinin toprakta değil de aşıklarının gönlünde olduğunu bilenler... Ölüm, Şeb-i Arus... Hayatı öyle yaşayana ölüm düğün gecesi. Mübarek olsun... Öyle yaşayana mübarek olsun, öyle göçene mübarek olsun. Gelirdi Tuğrul Bey Hocam, otururdu buraya... Göçtü... Mevla mekanını cennet eylesin, derecâtını âlî eylesin, ahirette bizi beraber eylesin inşallah, burada yarım yalan mevzular orada devam etsin kaldığı yerden... Derler ki; Ehlullah kındaki bir kılıç gibidir. Vefat ettiği vakit kılıç kından çıkar. Bu sözü böyle bilirdim de bu sözün şu manaya denk düştüğünü bilmezdim; Evliya-i Kiram Hazeratı yaşarken onu sevenler kındaki kılıcı bağırlarında taşıyorlar fakat kılıç kından çıkıyor ya çıkınca bağırda saplı taşınıyormuş... Cenazede bir derviş baba Muzaffer Efendi Hazretlerini sırlamış, Safer Efendi Hazretleri sırlamış, Tuğrul Efendi Hazretlerini de sırlıyor. Dedim ki siz bilirsiniz nasıl oluyor bu işler? Baktı böyle bir halim, selim gayet vakur bir ateş düşüyor dedi. Geçiyor mu peki dedim? Geçmiyor dedi. Bi ateş düşer ve geçmez... Mevla kalanlarına, sevenlerine, bağlılarına sabr-ı cemil versin inşallah... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Şekilleri ve büyüklükleri birbirinden çok farklı coğrafi işaret almış 9 kavunumuz var. En meşhuru elbette ki Manisa Kırkağaç kavunu. İçi dışı bir renkte, uçuk yeşilimsi sarı. Hatta böylelerine Altınbaş da deniyor. Peki, Yunan Kralı'nın şekercisi Dernschwam'ın bahsettiği küçük, muhteşem kokulu ama yenmeyecek kadar tatsız kavun, Van'ın Şemame kavunu olabilir mi? Osmanlı mutfağından kavun dolması,Evliya Çelebi'nin kavun zerdesi... Aylin Öney Tan hafta boyunca kışlık kavunu hikayeler ve tariflerle anlattı. Tüm kayıtlar hepsini bir arada dinlemek isteyenler için burada. İyi dinlemeler.
Kavun kendisi çok lezzetli olduğu için daha çok kendi başına yenmiş, çoğu kez güzel bir beyaz peynirle eşleştirmek yetmiş. Gene de Osmanlı mutfağında kavun dolması gibi çok değişik tarifler var. Ama herhalde en güzeli Evliya Çelebi'nin de kavun zerdesi olmalı. Bu tarifler maalesef günümüzde yaşamıyor. Kavun zerdesi pek ala da tekrar günümüze kazandırılabilir. Pirinçle veya pirinç sübyesi çıkarıp bununla muhallebi yapar gibi kavun zerdesi yapmak mümkün. Sübye deyince kavun çekirdeğinden yapılan şekerli süt gibi sübyeyi de unutmamak gerek. Yahudi takviminin yılbaşı bu yıl 25-27 Eylül günlerinde kutlanan Roş Aşana'dan bir hafta sonra tutulan 4-5 Ekim'deki Yom Kipur orucu yakın. 24 saat tutulan Kefaret Günü orucunu İzmir ve Yunanistan'daki cemaat kavun çekirdeğinden yapılan sübye ile açarmış. Tarifler ve fikirler kayıtta.
Kavun kendisi çok lezzetli olduğu için daha çok kendi başına yenmiş, çoğu kez güzel bir beyaz peynirle eşleştirmek yetmiş. Gene de Osmanlı mutfağında kavun dolması gibi çok değişik tarifler var. Ama herhalde en güzeli Evliya Çelebi'nin de kavun zerdesi olmalı. Bu tarifler maalesef günümüzde yaşamıyor. Kavun zerdesi pek ala da tekrar günümüze kazandırılabilir. Pirinçle veya pirinç sübyesi çıkarıp bununla muhallebi yapar gibi kavun zerdesi yapmak mümkün. Sübye deyince kavun çekirdeğinden yapılan şekerli süt gibi sübyeyi de unutmamak gerek. Yahudi takviminin yılbaşı bu yıl 25-27 Eylül günlerinde kutlanan Roş Aşana'dan bir hafta sonra tutulan 4-5 Ekim'deki Yom Kipur orucu yakın. 24 saat tutulan Kefaret Günü orucunu İzmir ve Yunanistan'daki cemaat kavun çekirdeğinden yapılan sübye ile açarmış. Tarifler ve fikirler kayıtta.
Kavun çeşitleri içinde Bağrıbütün kavunu top gibi çekirdek yatağıyla gerçekten çok ilginç. Bir de parlak koyu yeşil kabuklu olan kavunlar var ki karpuzla karıştırmak işten bile değil. Kabuğu neredeyse kapkara gibi koyu yeşil olanlardan Edirne'nin Meriç Kara Kavunu Ankara'nın Kazan Kavunu böyle kavunlardan. Sakarya Pamukova kavunu ise sarı üzerine yeşil hatlarla adeta dilimlenecek yerleri işaretli gibi. Muhtemelen ünlü Cantaloupe kavununun atası. Evliya Çelebi İstanbul'a Beypazarı'ndan son derece yoğun rayihalı bir kavun gelirmiş ve bu mis kokulu kavunla kavun zerdesi yapılırmış. Kavunun kendi aromasına ilaveten içine tarçın ve karanfil de katılırmış. Osmanlı topraklarını gezen Yunan Kralı'nın şekercisi Hans Dernschwam ise Türklerin kavun sevgisini anlattıktan sonra elma kadar küçük, mis kokulu ama tatsız bir kavundan bahsetmiş. İşte o kavunun izini bugün sürmek mümkün.
Kavun çeşitleri içinde Bağrıbütün kavunu top gibi çekirdek yatağıyla gerçekten çok ilginç. Bir de parlak koyu yeşil kabuklu olan kavunlar var ki karpuzla karıştırmak işten bile değil. Kabuğu neredeyse kapkara gibi koyu yeşil olanlardan Edirne'nin Meriç Kara Kavunu Ankara'nın Kazan Kavunu böyle kavunlardan. Sakarya Pamukova kavunu ise sarı üzerine yeşil hatlarla adeta dilimlenecek yerleri işaretli gibi. Muhtemelen ünlü Cantaloupe kavununun atası. Evliya Çelebi İstanbul'a Beypazarı'ndan son derece yoğun rayihalı bir kavun gelirmiş ve bu mis kokulu kavunla kavun zerdesi yapılırmış. Kavunun kendi aromasına ilaveten içine tarçın ve karanfil de katılırmış. Osmanlı topraklarını gezen Yunan Kralı'nın şekercisi Hans Dernschwam ise Türklerin kavun sevgisini anlattıktan sonra elma kadar küçük, mis kokulu ama tatsız bir kavundan bahsetmiş. İşte o kavunun izini bugün sürmek mümkün.
B Serisi olarak da bilinen bu soru cevap serisi, 1980 öncesinde Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'nin çoğunluğu üniversite gençliği ve farklı fikirlerdeki insanlardan oluşan muhataplarının her konuda sorduğu sorulara verdiği cevaplardan oluşmaktadır. Sorular, vaaz öncesi yazılarak soru kutusuna atılmakta, kürsüye çıkan Hocaefendi sorulardan rastgele seçerek cevaplamaktadır. Seyyidül evliya kimdir?
Aylin Öney Tan bu hafta cacığın kelime anlamından içine konulanlara göre çeşitlerine, kuru cacıktan sulu cacığa, yaz cacığından kış cacığına, yöresel farklılıklardan Evliya Çelebi ve Aydın Boysan notlarına kadar cacık hakkında her şeyi anlattı. Hepsini bir arada dinlemek isteyenler için, hepsi burada. #aylinoneytan #acıtatlımayhoş
Aylin Öney Tan bu hafta cacığın kelime anlamından içine konulanlara göre çeşitlerine, kuru cacıktan sulu cacığa, yaz cacığından kış cacığına, yöresel farklılıklardan Evliya Çelebi ve Aydın Boysan notlarına kadar cacık hakkında her şeyi anlattı. Hepsini bir arada dinlemek isteyenler için, hepsi burada. #aylinoneytan #acıtatlımayhoş
Cacık çeşitlemeleri gördüğümüz gibi sonsuz. Salatalık yerine neler kullanılabileceğini konuştuk; ayrıca kullanılan yoğurdun cinsi de fark yaratıyor. Ama esas olan sofradaki diğer yemekleri dengeleyici, tamamlayıcı ve ferahlatıcı rolü. İçine konan her malzemenin bunu gözetmesi gerek. Evliya Çelebi cacıktan da bahsettiği o efsanevi Bitlis ziyafetinde “keklik böreği, ışgın, mastaba çorbası” saymış. Işgın yani “yabani ravent” de cacık için çok uygun. Bayramda ister hafta boyunca anlattığımız çeşitlerden birini yapın, ister bayram diye süslü püslü, üzümlü, güllü İran cacığı, ister evinizin klasiği bildiğimiz cacık, ama bayram sofranız cacıkla ferahlasın. #aylinoneytan #acıtatlımayhoş
Cacık çeşitlemeleri gördüğümüz gibi sonsuz. Salatalık yerine neler kullanılabileceğini konuştuk; ayrıca kullanılan yoğurdun cinsi de fark yaratıyor. Ama esas olan sofradaki diğer yemekleri dengeleyici, tamamlayıcı ve ferahlatıcı rolü. İçine konan her malzemenin bunu gözetmesi gerek. Evliya Çelebi cacıktan da bahsettiği o efsanevi Bitlis ziyafetinde “keklik böreği, ışgın, mastaba çorbası” saymış. Işgın yani “yabani ravent” de cacık için çok uygun. Bayramda ister hafta boyunca anlattığımız çeşitlerden birini yapın, ister bayram diye süslü püslü, üzümlü, güllü İran cacığı, ister evinizin klasiği bildiğimiz cacık, ama bayram sofranız cacıkla ferahlasın. #aylinoneytan #acıtatlımayhoş
Cacık yoğurt ve salatalıktan ibaret değil. Cacık yaz sofralarının değişmez lezzeti, sofranın tamamlayıcısıdır. Karnıyarık, pilav, cacık üçlemesi tipik yaz menüsüdür. Bir zamanlar kış aylarında salatalık bulunmazdı, kış zamanı marulla kış cacığı yapılırdı. Cacığın kökü olan Farsça “jāj” kelimesi çeşitli yemeklik yabani otlara verilen ad. Nişanyan, “jaj” sözcüğünü yemeğe katılan bir ot olarak vermiş ve Latince “carum carvi” tanımını not düşmüş. Oysa bu, Osmanlıca “keraviye” olarak geçen ve tohumları kimyon gibi baharat olarak kullanılan bir bitki. Evliya Çelebi 1665 yılında cacık sözcüğü için “bir tür baharlı ot” diye not düşmüş, Bitlis mutfağında “cacıklı peynir ve kaymağı”nı saymış. Ahmet Vefik Paşa 1876 tarihli Lehçe-i Osmani adlı sözlüğünde cacığı “yoğurtla yapılan sebze salatası” olarak vermiş. Hasan Eren ise Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü'nde cacık maddesinde “yoğurtla hıyar veya maruldan yapılan salata” demiş. #aylinoneytan #acıtatlımayhoş
Cacık yoğurt ve salatalıktan ibaret değil. Cacık yaz sofralarının değişmez lezzeti, sofranın tamamlayıcısıdır. Karnıyarık, pilav, cacık üçlemesi tipik yaz menüsüdür. Bir zamanlar kış aylarında salatalık bulunmazdı, kış zamanı marulla kış cacığı yapılırdı. Cacığın kökü olan Farsça “jāj” kelimesi çeşitli yemeklik yabani otlara verilen ad. Nişanyan, “jaj” sözcüğünü yemeğe katılan bir ot olarak vermiş ve Latince “carum carvi” tanımını not düşmüş. Oysa bu, Osmanlıca “keraviye” olarak geçen ve tohumları kimyon gibi baharat olarak kullanılan bir bitki. Evliya Çelebi 1665 yılında cacık sözcüğü için “bir tür baharlı ot” diye not düşmüş, Bitlis mutfağında “cacıklı peynir ve kaymağı”nı saymış. Ahmet Vefik Paşa 1876 tarihli Lehçe-i Osmani adlı sözlüğünde cacığı “yoğurtla yapılan sebze salatası” olarak vermiş. Hasan Eren ise Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü'nde cacık maddesinde “yoğurtla hıyar veya maruldan yapılan salata” demiş. #aylinoneytan #acıtatlımayhoş
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Abdülkâdir Geylânî Hazretlerinin (k.s) merkad-i şeriflerinden sesleniyor sizlere... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı; Selamun Aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler demeyeceğim çünkü bir erenin huzurundan sesleniyorum... Buradan bakınca size erenler diye selam vermem edepsizlik olur. Şöyle diyeyim; Selamın aleyküm erenlere gönül verenler ve dahi erenlere gönül verenleri sevenler hatta ve hatta erenlere zinhar laf ettirmeyenler... Neredeyiz biliyor musunuz? Kutb-u Rabbani, Muhyiddin, Sultanü'l Evliya, Gavsü'l Azam, Seyyid Abdülkâdir Geylânî (k.s) efendimizin merkad-i şeriflerinin eşiğinin başındayız. Şu kapının arkasında Abdülkâdir Geylânî efendimizin (k.s) kabr-i şerifleri var. Bu Biri Bir Gün'ün sonunda içeri girip beraberce inşallah Fatiha'larımızı okuyacağız... Irak'tayız, Bağdat'ta. Bağdat, yaşadığı badireler sebebiyle belki pek çoğumuzun gelmekte zorlanacağı, güvenlik ve sair endişelerle gelme sıkıntısı çekebileceği bir yer ama niyazım şu; bu ziyaret vesilesiyle gelemeyecek olanlar da huzura gelip niyazda bulunmuş gibi ecir alsınlar niyazım o... Olur mu böyle bir şey? Olur. Kimi Ahmed seni uzaktan tanır, kimi yaklaşır da kör olur gider. Kimi buralara kadar gelir, kapıdan içeri girer de nasibi yoktur eli boş döner. Boş döndürmezler gerçi, elleri boş bırakmazlar ama kimi de oturduğu yerden öyle bir gönülle, öyle bir muhabbetle, öyle bir bağlılıkla bir niyaz eder, bir boyun büker, bir Fatiha-i Şerife okur ki o alır gider sahibini buluverir... Mekan, söz konusu bu zevat-ı kiram olunca problem değildir tıpkı zamanın da problem olmadığı gibi... Abdülkâdir Geylânî (k.s) efendimizin zamanında yaşayan ilmiyle meşhur zatlardan birisi Hz. Abdülkâdir'i bir Cuma günü gidip sualleriyle bunaltmak istemiş. Vardır böyle. Evliya-i Kiram Hazeratının münkiri vardır, olması da usuldendir. Niçin?... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Eyvallah Baba'nın hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı; Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta Ramazan günlerinde başına bir şey gelecek olsa ben oruçluyum demesini bilenler. Efendimiz (a.s.m) öyle diyor: Biri size kötü söz söyleyecek olursa, kavgaya sebep olacak bir mevzu açılacak olursa o kişi ben oruçluyum desin. Bunu iki şekilde yorumlamak mümkündür Allah-u Alem... Edeben Efendimiz'in (a.s.m) dediği şu manaya geliyor demek haddi aşmaktır, hadsizliktir. Onun için bir ihtiyat payı bırakmak lazım. İhsan Fazlıoğlu hoca diyordu ya; Yorum, doğru anlamaktan ziyade yanlış anlamama çabasına verilen addır... Efendimiz (a.s.m) söz konusu olduğunda, Ayet-i Celile'ler söz konusu olduğunda hatta ve hatta Evliya-i Kiram hazeratının kelam-ı kibarı söz konusu olduğunda burada kastedilen mana budur demek haddi aşmaktır, ukalalıktır. Ya kastedilen mana o değilse, ya onun üstünde bir mana varsa, ya onun ötesinde bir şey zikrediliyorsa, ya senin kastedilen mana budur dediğin şeyin tam aksi istikamette bir şey Allah ve Resulünce murad ediliyorsa kime iftira etmiş olsun... Edep güzeldir, haddini bilmek güzeldir. Onun için olaki diye söylerler, belki murad edilen manalardan birisi de bu olabilir. Ne o? Efendimiz diyor ki; Oruçluyum desin... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Kaygusuz Abdal'ın kayıtlarına göre 15. yy'da mercimekli ve bademli baklava varmış. 19. yy'da kuru fasulyeli baklava kayıtları da var. Haşlanmış kuru fasulyenin kestaneye benzer tadı nedeniyle, eskiden ay çöreğinin içine de kuru fasulye konurmuş. 17. yy'da Evliya Çelebi ise 7 tür baklava saymış: Bademli, sade, güllaç baklavası, Belgradi, kaymak, sarı burma, hamsi baklavası. Aylin Öney Tan geçmişten bugünkü kavun, vişne ya da kaymaklı denemelere kadar çeşit çeşit baklavayı anlatıyor.
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Hâce Alâeddin Attâr (k.s) Hazretlerini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı; Erenlerin diyarından selamın aleyküm erenlere gönül verenler. Özbekistan'ın Tacikistan sınırına 50 km kadar mesafedeki Denau bölgesinde Hâce Alâeddin Attâr'ın (k.s) huzurundan size sesleniyoruz. Merhaba efendim, hoş geldiniz. Bir gün Hâce Alâeddin Attâr (k.s) Şah-ı Nakşibend Efendimizin huzurunda otururlarken (Alâ dermiş Şah-ı Nakşibend Hazretleri, Alâeddin Attâr Hazretlerine) Alâ demiş, gel. Oturmuş dizinin dibine, gözlerini dikmiş gözlerine... Muhabbet bizden size midir, sizden bize midir? diye sormuş. Ben mi seni seviyorum da sen beni sevebiliyorsun yoksa sen mi beni sevdiğin için bende seni seviyorum minvalinde bir soru. Alâeddin Attâr Efendimiz (k.s) belki şöyle düşünmüş olacak ki; onların bizi sevmeye ihtiyaçları yok, bizde onlar tarafından sevilecek bir hal yok. O benim neyimi niye sevsin ki?... Bu düşünce içerisinde gerçi Evliya-i Kiram Hazeratı da bir an kalbi boşluğa düşürürler ve oradan öğretmek istedikleri bir şey var, belki Şah-ı Nakşibend Efendimizin orada bir cilvesi de var... Bir an boşluğa düşerek demiş ki; Efendim, bizden size olsa gerektir, biz sizi seviyoruz... Şah-ı Nakşibend (k.s.); Öyle mi? buyurup, rivayet o ki elini Alâaddin Attar Hazretlerinin omzuna koymuş. O elin omuza dokunuşuyla beraber nasıl bir tasarrufsa artık öyle bir hal yaşatmışki Alâeddin Attâr'ına, Hâce Alâeddin Attâr (k.s) o an kendimi bomboş hissettim diyor. Muhabbet manasına hiçbir şey göremedim kalbimde, boşluğa düştüm... Bir müddet sonra elini çekti omuzumdan ve bana eski halimi iade etti. Hafif tebessümle buyurdu ki; Seven sevmezse, sevilen sevemez! Yani eğer maşuktan aşığa bir muhabbet olmayacaksa, olmamışsa aşığın maşukuna duyduğu muhabbet onun vuslatına sebep olmaz, onunla vuslat gerçekleşmez. Muhabbet, büyükten küçüğedir. Büyük küçüğü sever de küçük o sevgiden kendi gönül aynasına yansıyanla, kendisine düşenle sarhoş olur ve o sarhoşluk içerisinde ben sevdim zanneder halbuki seven büyüktür... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Cem Erciyes ve Kansu Şarman'ın konuğu Seyit Ali Kahraman.
1924'te çıkarılan fındık, çay kanununu, fındıklı tatlar, Osmanlı mutfağı, Evliya Çelebi'den notlar... Aylin Öney Tan bu hafta, Cumhuriyet döneminden hikayeler ve tariflerle fındığı anlattı. Hafta boyunca yayınlanan 5 bölüm, hepsini bir arada dinlemek isteyenler için burada. İyi dinlemeler.
Aylin Öney Tan fındıklı tatları anlatırken, Osmanlı mutfağından fındık yaprağına sarmayı, Evliya Çelebi'nin “nimet-i nefis” dediği taratordan bahsediyor. Mehmet Kamil'in 1844'te yayınlanan “Ahçıların Sığınağı” adlı kitabından; hafif haşlanmış veya çiğ semizotu, karnabahar, ıspanak kökü üzerine fındık, ekmek içi, sarımsak, sirke ve zeytinyağıyla hazırlanan tarator döküldüğünü anlatıyor.
Aylin Öney Tan, Evliya Çelebi'nin izini sürerek Anadolu'nun üzüm zenginliğini ve üzümü saklama koşullarını anlatıyor. Mesela Rodos'ta 70, Ula'da 60, Muğla, Antep, Kilis'te 40'ar tür üzüm kayıtlıymış. #AcıTatlıMayhoş #podcast
Unraveling the Anthropocene: Race, Environment, and Pandemic
In this episode, LAC member Merve Tabur interviews Dr. Gizem Yılmaz Karahan. Dr. Yılmaz Karahan discusses her research on written and visual representations of disease and contagion in the writings of the Ottoman traveller Evliya Çelebi (1611-1682) and in the medical illustrations of an Ottoman surgeon, Şerafeddin Sabuncuğlu (1385-1468). Putting ancient Greek, Arab, and Ottoman Turkish philosophies and scientific discourses in conversation with contemporary discussions on posthumanism and material ecocriticism, Dr. Yılmaz Karahan underlines the significance of historical and cross-cultural analyses in addressing ecological and public health issues today.
Ömer Tuğrul İnançer ile "Dinle Neyden" kendine has üslubuyla kaldığı yerden devam ediyor. Ömer Tuğrul İnançer bu bölümde hakka riayetten, insanın vazifelerinden ve daha pek çok şeyden bahsetti. Her hafta farklı konularla yanlış bildiğimiz doğruları çarpıcı üslubuyla izleyenlere anlatan Ömer Tuğrul İnançer bu bölümde insanın vazifelerinden, deniz salyalarının sebebine kadar pek çok şey anlattı. Ömer Tuğrul İnançer bu bölümde başlıca şunlardan bahsetti; Sebeb-i hilkat-i alem, Mefhar-i benî-i adem… Yani; Alemlerin yaratılmasının sebebi ve adem oğlunun iftihar ettiği zat... (s.a.v) Buyuruyor ki; Aranızdaki sevgiyi arttırmak için size bir tavsiyede bulanayım mı? Ashab-ı Kiram boyun büküp, buyurun Ya Resulullah diyor. Selamlaşmayı aranızda yayın... Onun için hepinize selamlar olsun efendim... Bugün... İslam coğrafyası değil. İslam bir inançtır, coğrafyası olmaz. Müslümanların coğrafyası olur, evet. Bugün müslüman coğrafyasında, genel anlamda bir fukaralık mevzuu bahis ve müslümanlık fukaralığı icab ettirir diye neticeden kaide uyduranlar böyle söylüyorlar halbuki mesela Hz. Osman'ın vefatından, şehit edilmesinden sonra yüz küsur tane kölesi olacak kadar, bunlar devlet hizmetinde kendisi besleyerek kullanıyor, devletin cebinden para çıkmıyor. Köle değince hemen kölelik var, kendi hizmetine kullanıyor diye algılayan bir sürü cahil var onlara hitaben söylüyorum. Devlet hizmetinde kendi besleyip giydirdiği, yatırdığı, hayatlarını idame ettirdiği kişileri kullanıyor. Böyle bir zengin zat... Hz. Abdülkadir Geylani, Reis'ül Evliya diye velilerin kabul ettiği, bazıları kabul etmezmiş kimin umurunda... Çok zengin bir zat olduğu, kervan sahibi, büyük ticaret yaptığı mezhebimizin imamı ve olan fıkıhta yani islam hukukunu sistematize eden zat-ı şerif aynı zamanda kendi özel sistemi de var ama ilk sistematizeyi yapan zat İmam-ı Azam Ebu Hanife Numan Bin Sabid Hazretleri. Öyle bir kervan sahibi zengin ve bir gün kervanı gecikiyor. Dün gelmesi lazım, evveli gün gelmesi lazım anca bugün geliyor. Kervan eminine soruyor; Hayırdır inşallah, niye geç kalında? Efendim yol o kadar çok sıcaktı ki mecburen öğlen vakitlerinde paydos ettik, yürümedik hatta bir seferinde bir bahçe vardı o bahçeye girip dinlendirdik hayvanları, insanları. Hz. Numan soruyor; Bahçe sahibinden izin aldınız mı?... Devamı videoda...
Aylin Öney Tan bu hafta hamsili hikayeler anlatıyor. İklim değişikliği, Evliya Çelebi'nin hamsi tarifi, kelimenin kökeni ve hamsi hakkında çok daha fazlası #acıtatlımayhoş 'ta.
Aylin Öney Tan bu bölümde hamsinin etimolojisine odaklanıyor. Marianna Yerasimos'un yazdığı "Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde Yemek Kültürü" kitabından etimolojik örnekler verirken, Ahmet Mican Zehiroğlu'nun hazırladığı Hamsi Etimolojisi araştırmasını öneriyor. Stelio Kazancidis yorumuyla "Hamsiyi Koydum Tavaya" türküsünü de öneriyor. İyi dinlemeler.
Aylin Öney Tan, Evliya Çelebi'nin Hamsi Anlatımlarını işliyor. Başka hiçbir anlatımında yemek tarifi vermeyen Evliya Çelebi'nin defterine not düştüğü hamsili pilaki tarifini paylaşıyor. Maydanoz, kereviz yaprakları, soğan ve körpe pırasalar, keyifli zamanlar, bereketli sofralar. İyi dinlemeler.
12. Bölümde Dr. Hakan Dikmen ile 'Turizmde Hayatımıza Girecek Yapay Zeka Trendlerinin' 2. kısımında yine turizm i.inde dijital dönüşümleri konuştuk.Oldukça keyifli bir bölüm oldu ve seyahat etmeyi sevenlere bir çok öneri bu bölümde yer alıyor. 00:00 - Açılış ve 11. bölümün özeti. 01:54 - Tek başına yapılan seyahatler. 03:31 - Devletlerin turizm beklentileri. 05:58 - Madagasgar'da yunuslar ile dans. https://www.tripadvisor.com.tr/Attractions-g293808-Activities-c61-t198-Madagascar.html 08:00 - Dijital dönüşümün etkisi ne olacak? 15:22 - Booking.com üzerine tartışmalar ve bookinghunter tv. https://www.youtube.com/user/BookingHunterTV 17:50 - Artırılmış gerçeklik ve sanal toplantıların gelecek öngörüleri. 19:10 - Korona hayatımızı nasıl etkiledi? 20:37 - Kitap önerileri; - Evliya Çelebi - https://www.dr.com.tr/Yazar/evliya-celebi/s=214555 - Piri Reis / Kitab-ı Bahriyye - https://www.kitapyurdu.com/kitap/kitabi-bahriyye--denizcilik-kitabi-2-cilt-kodt4/488229.html&manufacturer_id=32553 - Ernest Hemingway / Güneş de Doğar - https://www.idefix.com/Kitap/Gunes-De-Dogar/Edebiyat/Roman/Dunya-Klasik/urunno=0000000063222 - Ernesto Che Guevara / Motosiklet Günlükleri - https://www.kitapyurdu.com/kitap/motosiklet-gunlukleri/50342.html - Tibette Yedi Yıl - https://en.wikipedia.org/wiki/Seven_Years_in_Tibet 23:30 - Hakan Dikmen kaç ülke gezdi? En çok hangi ülkeyi görmeliyiz? Kamboçya ve Angkor wat http://www.kambocya.org.tr/angkor_wat.htm 26:34 - Hakan Dikmen - hd@voyageturkiye.com http://voyageturkiye.com/ 26:54 - Özet ve veda.
Bir Yunan tanrıçasının Atatürk'ün berberiyle ne ilgisi var? Refik Halit'in içine düştüğü kubur, iskorpit balığı ve diş bakımı... Roma'dan Mısır'a, Avrupa'dan Uzakdoğu'ya kirlerimizden nasıl arındık, temizliği nasıl öğrendik?Otopsiden doğuma, parfümden kolonyaya hijyenin fantastik tarihine buyurun...
el-Kulubu'd-daria s.630 Virdu Cemii'l-Evliya ve Cunnetuhum 20141112 وِرْدُ جَمِيعِ الْأَوْلِيَاءِ وَجُنَّتُهُمْ قَدَّسَ اللهُ أَسْرَارَهُمْ
el-Kulubu'd-daria s.621b Duau Cunnetu'l-Evliya 20141112 دُعَاءُ جُنَّةِ الْأَوْلِيَاءِ قَدَّسَ اللهُ أَسْرَارَهُمْ