POPULARITY
Categories
Mirac mucizesi, Peygamber (s.a.v.)'e has ilâhi bir iltifâttır. Allâhü Teâlâ tarafından peygamber olarak seçtiği zevâta bahşettiği, bilim ve tabiat üstü ilâhi bir kudrettir. Kur'an-ı Kerim, Mirac olayına şehâdet ettiği gibi Peygamber (s.a.v.)'in Miracları tevatürle sabittir. Peygamberimiz (s.a.v.)'in Mirac mucizesi, onun yüce bir peygamber olduğuna yeterli bir delildir. Mirac olayı Peygamber (s.a.v.)'in peygamber oluşunun on üçüncü yılı, Recep ayının yirmi yedinci gecesi gerçekleşmiştir. Bu gece Cebrail (a.s.)'ın yanına gelerek Burak adlı bineğe bindirip Mekke'deki Mescid-i Haram'dan, Kudüs'deki Mescid-i Aksa'ya götürmüştür. Oradan da birinci kat gökten yedinci kata kadar yükselmişlerdir. Buralarda büyük peygamberlerle tanışmışlar, Allâh (c.c.)'un sonsuz sırlara ve tecellisine mazhar olmuşlardır. Peygamberimiz (s.a.v.), Sidretül Müntehâ denilen yere yalnız varmıştır. Yüce Allâh ile zamansız ve mekânsız, sessiz ve sözsüz olarak görüşmüş ve konuşmuşlardır. Bu mübarek gecede beş vakit namaz farz olmuştur. Hiçbir mahlukun kavuşamadığı nimetlere kavuşup tekrar geriye dönmüştür. Onun bu gidişi, kısa bir zaman içerisinde katettiği mesafe, O (s.a.v.)'in büyük mucizelerinden biridir. Dönüşte bu akıllara durgunluk veren olayı müslümanlara anlatmıştır. Bütün müslümanlar onu tasdik ettikleri halde, her zaman olduğu gibi müşrikler bu fırsatı ganimet bilip bu mucizeyi inkar edip, müslümanlar aleyhinde olmalarına devam etmişlerdir. Fakat müşriklerin sorularına Resûlullâh (s.a.v.) cevâplar verince, müslümanlar sevinmişler, kafirler ise düşmanlıklarını arttırmışlardır. Peygamberimiz (s.a.v.)'in bu gece yaptığı seyahat, beden ve ruhla gerçekleşmiştir. O (s.a.v.), bu gecede zaman ve mekân dışına, göklere çıkmıştır. Dönüşünde yatağının sıcaklığı bile henüz kaybolmamıştır. İşte bu kısa zaman içerisinde böylesi uzun bir yolculuk, onun mucizelerinden biridir.(Mehmet Çağlayan, Ehl-i Sünnet ve Akaidi, s.143-144)
Siyonizm, İslam dünyasının karşılaştığı en büyük ve güçlü tehditlerden biridir. Bu ideolojinin neden en büyük ve güçlü tehdit olduğu sorusu cevapsız kalmamalı. Tehdit devam ettiği için bu tehdidin mahiyeti ve temsilleri üzerine çalışmak hayatî derecede önemlidir. Fakat ayrıntılara girmeden önce bu büyük ve güçlü tehdidin geleneksel yaklaşımlarla izah edilemeyeceğini belirtmemiz gerekiyor. Bugün Siyonizm'i Siyonist Yahudiler temsil ediyor fakat tehdidi daha büyük ve güçlü hâle getiren sadece Siyonist Yahudiler değildir. Birçok defa ifade etmeye çalıştığımız gibi Siyonizm'i dinî bir ideolojiye indirgemek onu bağlamından koparmak anlamına gelir.
Süheyb b. Sinan (r.a.) şöyle anlatıyor. Hz. Peygamber (s.a.v.): “Sizin hicret edeceğiniz yer bana gösterildi. Orası iki taşlık arasında çorak bir arâzidir. Bu durumda ya Hacer'dir ya da Yesrîb (Medîne)'dir.” buyurdular. (Buhari) Sonra da berâberinde Hz. Ebûbekir (r.a.) olduğu hâlde Medîne'ye hicret ettiler. Ben de onlarla birlikte gitmek istemiştim. Fakat Kureyş gençleri buna mâni oldular. Ben o gece hiç oturmaksızın ayakta dolaştım durdum. Gençler: “Karnı ağrıyordur.” diyorlar ve beni ishâl olmuş zannediyorlardı. Hâlbuki benim hiçbir şeyim yoktu. Onların uyumalarını bekledim ve sonra yola çıktım. Fakat biraz sonra arkamdan yetiştiler. Beni yolumdan alıkoymak istiyorlardı. Onlara: “Benim çok param vardır; onları size verirsem yolumdan çekilir hicret etmeme izin verir misiniz?” dedim. Onlar da râzı oldular. Böylece hep birlikte Mekke'ye geri döndük. Onlara evimin eşiğinin altını kazmalarını söyledim. Kazdılar, oradan çıkan paraları verdim ve sonra: “Falan kadına gidiniz? Onda iki tane elbisem vardır; onları da alınız!” dedim. Sonra yola düştüm: daha Medîne'ye girmeden Kubâ'da Hz. Peygamber (s.a.v.)'le Ebûbekir (r.a.)'e yetiştim. Hz. Peygamber (s.a.v.) beni görünce “Yâ Ebâ Yahyâ! Kârlı bir alışveriş yaptın!” buyurdular.(M. Yûsuf Kandehlevî (r.h.), Hayatü's Sahâbe, c.1, s.347)“Bu feyizli ve bereketli günün (hicri yılbaşının), her müslümân tarafından kutlanması ve müslümân kardeşler arasında tebrîkleşilmesi dînî bir borçtur. Bu hicretle doğan İslâm devleti otuz yıl gibi çok kısa bir zamanda, Endülüs'ten Çin'e kadar, cihânın en kıymetli mıntıkasında, insanları dîn ve vicdan hürriyetine, sulha ve sükûna (barış ve huzura) kavuşturmuştur.” (Hz. Mahmûd Sâmî Ramazânoğlu (k.s.)) Kadınlar ve çocuklar, hep bir ağızdan: “Ay doğdu üzerimize, Veda tepelerinden / Şükür gerekti bizlere, Allâh'a davetinden Sen güneşsin sen kamersin, Sen nur üstüne nursun / Sen süreyya ışığısın, Ey sevgili hoşgeldin” diye şiirler okuyorlardı.(Semhudî, Vefaü'l-Vefa, c.1, s.187; Halebi, İnsanü'l-Uyun, c.2, s.58)
Hayal ve gerçek arasındaki bu 111 Hz bölümünde, yolumuz gizemli bir ormana düşüyor. Fakat burada garip şeyler döndüğü kesin... Çiçeklerin mis kokusu ve Yaz Ortası Bayramı'nın coşkusu tüm şehri sarmışken bu uzak ormanda ortaya çıkmayı bekleyen sihirli bir hikaye var. Aşkın irrasyonel doğasına daha yakından bakarken Shakespeare ile aynı rüyayı görüyor olabilir miyiz? Bir Yaz Gecesi Rüyası... Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Gülşah DimSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol.Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Hz. Ümmü Amâra (r.anhâ) İslam'ın ilk yıllarında müslüman olan ve Akâbe Biati'ne katılanlardır. Uhud, Hudeybiye, Hayber, Ümret'ül Kaza, Huneyn ve Yemame savaşlarına katılmıştır. Uhud Savaşında bazen savaşıyor bazende yaralılara yardım ediyordu. Kendisi de on iki yerinden yaralanmıştı. Onlardan biri çok derindi. Hz. Ümmü Amâra (r.anhâ) kendisi anlatıyor. “Düşmanlar atlı, biz ise yaya idik. Onlar da bizim gibi yaya olsaydılar, o zaman gerçek savaş neymiş görürlerdi. At üzerinde biri gelip bana saldırsa onun darbesini kalkanla engelliyordum. O benden başka tarafa dönünce atının ayağına saldırıyordum. Ayağı kesilince atla birlikte üzerindeki adam da düşüyordu. Resûlullâh (s.a.v.) de oğluma seslenerek bana yardım için gönderiyordu. İkimiz birlikte onun işini bitiriyorduk.”Resûlullâh (s.a.v.) ona ve ailesine duâ buyurdu ve övdü. Kafirler galip gelmeye insanlar dağılmaya başladığı zaman İbn-i Kamiyye “Nebi (s.a.v.) nerede, bana biri söylesin nerede, eğer bugün o kurtulursa bana hiçbir kurtuluş yoktur.” dedi. Musab İbn-i Umeyr (r.a.) ve birkaç kişi onun karşısında çıktı. Ben de onlardan biriydim. O benim omuzuma hamle yaptı. Ben de ona birkaç defa hamle yaptım. Fakat o iki zırh giymişti. Bundan dolayı hamleyi engelliyordu. Bu sırada aldığım yara o kadar şiddetliydi ki, bir sene tedavi ettirdim. Fakat iyi olmadı.” Bu esnada Resûlullâh (s.a.v.) Hamrâ-ül Esed savaşını ilan etti. Ümmü Amâra (r.anhâ) da yarası iyileşmediğinden savaşa katılamadı. Resûlullâh (s.a.v.) Hamrâ-ül-Esed'den dönünce, ilk önce Ümmü Amâra (r.anhâ)'nın halini sordu. Yarasının iyileşmekte olduğunu öğrenince çok sevindi. Son katıldığı Yemame savaşında ise bir eli kesildi ve vücudu on bir yerinden yaralandı.(Zekeriya Kandehlevi, Fezaili Amal, s.125-126)
Savaş sanatı üzerine dünyanın en ünlü bilgelerinden Sun Tzu der ki: “Savaşlar müttefikliklerle kazanılır ve kaybedilir.” Ben buna bir ekleme yapmak istiyorum: Müttefiklikler, güçlü olduğunuz zaman kurulur. Bütün dünyanın da bildiği gibi İsrail haydut bir devlettir. Ancak bu devlet aynı zamanda açık bir terör devletidir. Gözünü kırpmadan 60.000 sivili, on binlerce çocuğu, kadını ve hastayı öldürmektedir. Burada insanlıktan, insanların oluşturduğu bir hukuktan, ahlaktan, erdemden ve insanı insan yapan değerlerden bahsediyoruz. Ancak İsrail'deki haydut rejim bu değerlerin hiçbirine sahip değildir.
2020'de tüm gezegeni saran Covid-19 salgınının da etkisiyle sokaklar boşalmış, insanlar evlerine çekilmişti. Dışarıdan baktığınızda tuhaf bir huzur hakimdi her yere. Fakat kapalı kapıların ardında büyüyen bir paranoya, şiddetli bir kabusa sebep olmuştu. Ve pandemi krizinin içinde büyüyen bu kabus, 51 yaşındaki bir anne olan Gretchen Anthony'nin hayatını herkesten farklı bir şekilde etkileyecekti.Sunan: Sezgi Aksu Hazırlayan: Sezgi Aksu, Özgür YılgürSes Tasarımı ve Kurgu: Tolgacan Bozca Yapımcı: Podbee MediaCanlandırmalar:Gretchen: Gülşah DimDavid: Tolgacan Bozca------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir. Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok. ON Mobil'i _ndir! Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir. Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/ 'u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et! Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
AB üyelerinin yarısı bile Filistin'i devlet olarak tanımazken, İsrail'e karşı yekpare bir politika izlemesi güç. Fakat tarih bunun zorluğunu değil, Avrupa'nın değerleriyle eylemlerini denkleştirme cesaretini gösterip göstermediğini yazacak. Yazan: Imran KhalidSeslendiren: Halil İbrahim Ciğer
Her 8-10 yılda bir aynı şey oluyor. Jeoekonomik bağlam geliyor Gürcistan'da sıkışıyor. Balkanlardan Çin'e, Karadeniz'den Yemen'e tüm gelişmelerin ihalesi dönüp dolaşıp Gürcistan'a çıkıyor. Fakat bu sefer farklı. Yeni düzenin sağlıklı kurulabilmesi için ihaleyi Gürcistan üzerinden kaldırmak gerekiyor. Yahut düzenin nasıl şekilleneceğini anlamak için Gürcistan'ın kendini nasıl konumlandıracağını görmek gerekiyor. Daha doğrusu Gürcistan'ı baskı ya da kontrol altında tutanların Gürcistan için ne planladığını anlamak, lüzumu halinde planları değiştirmek gerekiyor.
Rakibimizi şaşırtacağız, topu üzerinden aşırtacağız, içeride ve dışarıda sayıları bulacağız. Fakat rakibimizin yenildiği için üzüldüğünü fark edersek, derhal abanmayı bırakacağız. İşte böyle oynanır Külotball.......
2010 yılında dünya, açık sularda insanlığa karşı işlenen bir suça tanıklık etti. İsrail donanması, Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda baskın düzenleyerek 10 barış aktivistini katletti. O gün, Filistin'in yalnızlığı bir kez daha tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi. Fakat aynı zamanda Mavi Marmara, dünyanın dört bir yanından gelen vicdan sahibi insanların Filistin halkının onuru için birleşebileceğini de gösterdi.
Bu bölümü dinliyor olmanız, aslında düşündüğünüzden çok daha karmaşık bir tesadüfler zincirinin sonucu… Kontrolümüz dışında gelişen pek çok unsur bir araya gelip hayatımızın gidişatını oluşturuyor. Bu anlamda şansın gerçekten de kritik olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bazı insanlar şanslı olduklarına inanırken bazıları da her ne yaparlarsa yapsınlar kötü şanslarının dönmediğini düşünürler. Bunun bilimsel bir dayanağı var mı, ya da daha şanslı olmak mümkün mü? 111 Hz'in bu bölümünde, şanslı insanların ortak özelliklerini konuşuyoruz. Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Gülşah DimSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir. getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol.Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Rivayetlere göre Peygamberimiz (s.a.v.)'in rengi nûrânî beyazdı. Bazı rivayetlerde “yüzünün, kireç rengi gibi duru beyaz olmadığı” belirtilmiştir. Gözleri iri ve siyah olup gözlerinin akı kırmızıya çalardı. Kirpikleri sık ve uzundu. Kaşları ince, uzun ve kavisliydi. Diğer bir ifâdeyle “Keman kaşlıydı.” Burnunun üst tarafı biraz yüksekçeydi. Mübarek dişleri beyaz ve araları biraz açıktı. Yüzü hafifçe yuvarlaktı. Alnı açıktı. Sakalı sık ve gür olup sakalının eni ve boyu göğsünü geçmezdi. Göğsü ile karnı aynı hizadaydı. Göğsü ile iki omuzunun arası genişçeydi. İri kemikliydi. Pazuları, kolları ve bacakları güçlüydü. El ayaları ile ayaklarının altı genişti. El ve ayak parmakları uzunca idi. Vücûdunun açık yerleri gayet nûrlu idi. Göğsünden göbeğine kadar olan kısımdaki tüyler ince bir şerit gibi uzanırdı. Orta boyluydu; boyu ne aşırı derecede uzun ne de göze batacak kadar kısaydı. Ama uzun boylu biriyle yürüyecek olsa, ondan daha uzun görünürdü. Saçları ne kıvırcık ne de dümdüzdü. Tebessüm etmek üzere mübarek ağzını açtığında, dişleri tıpkı bir şimşek parıltısı gibi, dolu tanesi gibi göz alırdı. Konuşurken ön dişleri arasından bir nûr akıyormuş gibi görünürdü. İnsanların en güzel boyunlusu o idi. Tombul yüzlü ve yumru yanaklı değildi. Eti sıkı, vücûdu derli toplu idi.(Kâdı Iyâz, Şifâ-i Şerîf, c.1, s.167-168)KADIN MAHREMİ OLMADAN HACCA GİDECEK OLURSA, HACCI KABUL OLUR MU?Allâhü Teâlâ katında makbul olup olmayacağı ayrı bir konu olmakla berâber, böyle bir kadının yapmış olacağı hac sahihtir. Fakat bu şekildeki yolculuğu günâhtır ve tahrimen mekruhtur. Bu yüzden alacağı sevaptan çok, kaçınması gereken günâhı düşünmeli ve bu şekilde hacca gitmemelidir. Müslüman kişi, yapacağı işte Allâhü Teâlâ'nın rızasını gözetmeli, eğer O (c.c.)razı olmayacaksa; kişi, ibadeti sırf riya veya kendini motive etme amaçlı yapmış olur. Bu ise bir müslümanın haline yakışık bir durum olmadığı gibi, akıllı bir hareket de sayılmaz.(Sualli Cevaplı İslâm Fıkhı, c.4, s.29-30)
Abdullah bin Mürre'den, Ebû'd-Derdâ (r.a.)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Allâh (c.c.)'a sanki onu görüyormuşsunuz gibi ibadet edin. Kendinizi de ölü telâkki edin. Bilin ki, size yeten az bir şey, sizi azdıran çoktan daha hayırlıdır ve yine bilin ki, iyilik asla yok olmaz, günâh ise asla unutulmaz.” Cübeyr bin Nüfeyr, Ebû'd-Derdâ (r.a.)'in “Allâh (c.c.)'un zikri ile dilleri yaşlanan (devamlı zikredenler)den her biri, cennete gülümseyerek gireceklerdir.” Ebû'd-Derdâ (r.a.)'in: “Üç şey olmasaydı, insanlar sâlih olurlardı. Bunlar: Kendisine boyun eğilen cimrilik, tâbî olunan hevâ, ve herkesin kendi görüşünü beğenmesidir.” Ebû'd-Derdâ (r.a.)'e Ebû Sa'd b. Münebbih (r.a.)'in yüz köle azad ettiği söylenince, onun: “Evet, bir insanın malından yüz köle azad etmesi büyük bir olaydır.Fakat istersen ben sana daha üstününü haber vereyim. Gece ve gündüz gereğine yapışıp, yerine getirilen bir imân ve sürekli Allâh (c.c.)'u zikirdir.”Ebû'd-Derdâ (r.a.)'in, “Râbbim Tebâreke ve Teâlâ ile karşılaştığımda en çok korktuğum şey, O (c.c.)'un şöyle demesidir: “Evet biliyordun. Fakat bildiğinle ne kadar amel ettin.” Muâviye bin Kurre, Ebû'd-Derdâ (r.a.)'in, “Bütün namazlarımı mescidde kılmak kaydı ile, mescidin kapısı önünde durup alışverişte bulunarak her gün üç yüz dinar kazanmam beni o kadar sevindirmez. Böyle demekle, Allâh (c.c.)'un ticareti helâl, fâizi haram kılmadığını söylemek istemiyorum. Fakat benim esas hoşuma giden, ne ticaretin ne de alışverişin kendilerini Allâh (c.c.)'un zikrinden alıkoymadığı bir insan olmamdır.” Ebû'd-Derdâ (r.a.)'in şöyle dediğini bildirmiştir: “Nefsî insanların elinde gördüğü her şeyi isteyenin hüznü uzun olur, gazabı dinmez.” Ebû'd-Derdâ (r.a.)'in, “Üç şey Ademoğlunun iktidarındadır: Musibete şikayet etmemek, ağrı sızısını söylememek ve diliyle nefsini tezkiye etmemek” dediği rivayet edilmiştir.(Ahmed b. Hanbel, Kitabü'z-Zühd, s.127)
Şüphe birçok durumda insanı hayatta tutan, onu doğru bilgiyle kavuşturan bir dürtü. Fakat söz konusu şüphe olduğunda bir denge de tutturmak gerekiyor. Neyden, ne zaman, nasıl, nereye kadar ve ne düzeyde şüphe duymamız gerektiğini doğru saptamalıyız. Mesela bilim... Ondan ne kadar, hangi düzeyde şüphelenmemiz gerekir? Hiçbir Şey Tesadüf Değil'in bu bölümünde bilimin güvenilirliğini sorguluyoruz. Bu çağda hangi bilimsel verinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu nasıl saptayacağımız üzerine konuşuyoruz.------- Podbee Sunar -------Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.ON Mobil'i İndir! Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/'u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Bilginin korkunç bir hızda aktığı zamanlardayız. Teknoloji ve sosyal medyanın gelişimi sayesinde bilgiye ulaşmak, hiç bu kadar kolay olmamıştı. Fakat iletişimin bu kadar kolay olmasının bazı olumsuz etkileri de var elbette. Örneğin post-truth, yani gerçek ötesi kavramı... Artık bir bilginin doğru veya yanlış olduğunu anlamak eskisi kadar kolay değil. Hatta yalan olduğunu içten içe bildiğimiz bazı bilgileri büyütebiliyor, o duvara bir tuğla da biz koyabiliyoruz. 111 Hz'in bu bölümünde post-truth çağında doğru bilgiye nasıl ulaşabileceğimiz üzerine düşünüyoruz. Yalan haberlere ya da bilgilere neden inandığımızı ve bunlara karşı nasıl önlemler alabileceğimizi araştırıyoruz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Özgür YılgürSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
ABD üniversitelerinde okuyan öğrencilerin Filistin yanlısı eylemlerinin yasaklanması oldukça dinamik bir sürecin varlığına işaret ediyor. İngiltere ve Almanya'da da Filistin taraftarlarının eylemlerine karşı oldukça sert bir tutum sergilenmektedir. Bu ülkelerde geçmişteki uygulamaların aksine birtakım ırkçı eğilimlere alan açılmasını ciddi bir değişim olarak görmek gerekir. Fakat bu gelişmeleri geleneksel kategorilere göre değerlendirmek de sağlıklı bir sonuç vermeyecektir.
Herhalde içinde yaşadığımız dönemin temel hususiyetlerinden biri her şeyi siyasallaştırmaktır. Türkiye'de de son zamanlarda sıkça işittiğimiz ve en çok şikâyet edilen sorunlardan biri, siyasallaşmanın ileri boyutlara ulaşması ve toplumun siyaset eksenli kutuplaşması olduğu söylenebilir. Bu durumun Türkiye'de son yıllarda zuhur ettiği de şikayetlerin hemen ardına eklenmektedir. Fakat gerçekte siyasallaşmanın yeni bir hâdise olmadığını hatta görünürlüğünün bile son yılların eseri olmadığını fark etmek gerekir.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Söylemesi kolay, dinlemesi zor bir bölümle karşınızdayız: Nasihat! Emin ve Berkin, Türk kültüründe yeri olan nasihat alma ve verme hakkında düşüncelerini paylaştılar. Bu ikili bakalım bu sefer aynı düşünüyor mu? Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:21] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin, bugünkü bölümümüzde Berkin'le beraberiz. Berkin bir süredir yoktun, hoş geldin öncelikle. Berkin: [0:33] Hoş buldum Emin ama podcastlere bence böyle girmemelisin. (Neden?) Direkt şey, bir podcast konumuzla bir giriş yapayım dedim yani. Sana bir nasihat vereyim dedim. Emin: [0:44] Bu bir nasihat miydi? Berkin: [0:45] Aynen bu bir nasihatti. Emin: [0:47] Evet bugünkü bölümümüz nasihatle ilgili olacak ama öncesinde biraz senin gelmenle ilgili de sohbet edelim. Berkin: [0:53] Direkt işi bitirip gitmek isteyişim falan... Normalde biz seninle podcastleri daha ileri saatlerde çekiyoruz ya bugün kafamız biraz daha açık herhâlde. Daha erken saatte çektiğimiz için. Bakalım nasıl bir podcast olacak. Emin: [1:07] Yoğunluğu fazla olacak herhâlde biraz. Berkin: [1:09] Bakalım. Girer girmez yormaya başladım ben zaten. Bakalım nasıl geçecek. Bir süredir yoktum değerli dinleyicilerimiz. Askerlik görevimi ifa ediyordum. Bu da döndükten sonraki ilk podcastım oluyor. Yani biraz paslanmış mıyım onu da göreceğiz yani aslında bugün. Askerlik Berkin'i nasıl değiştirdi? Emin: [1:27] Askere gitmeden önceki Berkin ile askerden döndükten sonraki Berkin arasındaki üç tane büyük farkı söyler misin bana? Berkin: [1:35] Ooo üç çok oldu. Emin: [1:38] Tamam bir tane söyle o zaman. Ani bir soru oldu çünkü. Berkin: [1:42] Evet çok ani bir soru oldu. Ya şöyle... Annem diyor ki "Daha düzenlisin." fakat ben bunu kabul etmiyorum. Yani böyle bir şeylere daha el atıyor gibiyim onun gözünde. Geçen gün sofradan tuzluk ve karabiberliği kaldırdım falan... Böyle çok etkilendi bu hareketimden. "Ooo askerlik sana neler katmış!" diyor. Fakat ben bunun böyle anlık bir şey olduğunu düşünüyorum. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Romantik ilişkinize, arkadaşlık ilişkilerinize ya da ebeveynlerinize olan ilişkinize güven duyuyor musunuz? Fakat burada bahsedilen güven, karşımızdakinin bize yalan söylemeyeceğine ya da ihanet etmeyeceğine güvenmek değil. İlişkide olduğumuz kişinin her zaman bizim iyiliğimizi düşüneceğine güvenmek, iyi niyetle, doğru değerlerle hareket edeceğine güvenmek... Sizin ilişkilerinizde bu güven var mı? Olup olmadığını nasıl anlarsınız? Peki ilişkiye güvenmek nasıl mümkün olabilir? Hepsi ve daha fazlası bu haftanın Yakın İlişkiler bölümünde cevap buluyor.------- Podbee Sunar -------Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.ON Mobil'i İndir! Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/'u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Tıptaki gelişmeler sayesinde artık milyonlarca hayat kurtuluyor. İnsanın yaşam kalitesini dramatik bir ölçüde arttıran birçok gelişme yaşanıyor bu alanda. Fakat bazı rahatsızlıklarda zaman en önemli şey. İşte zamana meydan okuyabilmek için birçok yeni şey deniyor bilim insanları. Ve bazıları bir insanın gelecekte hangi hastalıklara yakalanabileceğini öngören bazı çalışmalar yürütüyor. Hiçbir Şey Tesadüf Değil'in bu bölümünde o gelişmeleri inceliyoruz. DNA'mızın sarmallarında dolanıp, bizi öldürecek şeyin ne olduğunu bilsek, ne yapardık sorusunu sorguluyoruz.------- Podbee Sunar -------Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.ON Mobil'i İndir! Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/'u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Türkçedeki sesli harfler (a, e, ı, i, o, ö, u, ü) kendi sesiyle ünlenir. Tek başına varlığını sürdürürler, kimseye ihtiyaç duymazlar. Fakat sessiz harfleri tanımlamak için bir sesliden yardım gerekir. B yazar “Be” okuruz, D yazınca “De”.
Bugünkü yazımızda söz verdiğimiz üzere okuyucularımızdan gelen sorunları gündeme getirerek çözüm üretmeye çalışacağız. Birçok okuyucumuz bize göndermiş olduğu mesajda şu ifadeleri kullanmış; “Kamuoyunda EYT yasası olarak bilinen 7438 yasa sonrası; Askerlik borçlanması yapan, SSK'lı ve Bağ-Kur'lu (İşçi, esnaf ve çiftçiler) yaptıkları askerlik borçlanması ile sigorta başlangıcını geriye doğru çekerek emeklilik hakkını elde ettiler. Fakat, aynı askerlik borçlanmasını yapan biz Emekli Sandığı çalışanlarına (asker, polis ve memurlar) emeklilik hakkı verilmedi. Şuan 11.200 pirim günümüz ve 25 yılı geçen Çalışma süremiz olmasına rağmen emeklilik hakkımız verilmiyor.
Kaleme aldığı güçlü metinlerle Siyonizm'in ipliğini pazara çıkaran ve İsrail'in Filistin topraklarında gerçekleştirdiği çok boyutlu kıyımı dünya kamuoyunun gündemine taşıyan Prof. Dr. Avi Shlaim'in “Üç Dünya, Bir Arap-Yahudi'nin Anıları” adlı kitabını çok merak ediyordum. Fakat 2023'te Londra'da yayınlanan kitabın İngilizcesini edinmekte ve okumakta hızlı davranmadım.
Wesak dolunayında sezgilerimiz turbo güçte, gerçekler gözümüzün önünde. Dolunay sadece şifa getirmiyor, "Kuyumcu" sembolüyle maddi, manevi bolluk da söz konusu! ve en sonunda hepimiz birer "periye" dönüşüyoruz. Fakat önce arınmalıyız. Bu harika dolunayın potansiyelini aktive etmek için bizim de biraz çalışmamız lazım ama gözünüz korkmasın, bu paylaşımdaki pratik önerilerimi kullanın. Sezon 3 Bölüm 123Dinlemek yerine okumak ya da enerjisi mesaja uygun, özenle seçilmiş görselleri görmek, bahsedilen bağlantılara ulaşmak için https://moralev.com/Meditasyonlar, yöntemler ve zamansız makaleler için https://moralev.com/Mor Alev'i Instagram'dan takip etmek için: @moralev1111
Îmânın korunması ve devam ettirilmesi, kazanılmasından ve elde edilmesinden daha zor bir iştir. Dinî zaruretlerden sayılan bir şeyde şüphe edip de âlimlere müracaat ederek bu şüpheyi gidermek için çalışmamak, kişinin din ve imân inancını yok edeceği gibi, küfrü gerektirecek bir fiili ileride işlemeye veya öyle bir sözü söylemeye niyet eden kimse de derhal kâfir olur. Dinen kesin olarak bâtıl bir şeyi yücelterek anmak ve böyle bir şeye hürmet göstermek kişiyi küfre sokar. Kur'ân-ı Kerim'e, Hz. Peygamber (s.a.v.)'e ve sünnetlerinden bir şeye saygısızlık etmek, dinî kitaplara ve dinin esaslarına herhangi bir ayrım yapmaksızın İslâm dinine ait bir şeyle alay edip eğlenmek de küfürdür. Dinde haram olan bir şeyin helal olmasını, farzlardan birinin farz olmamasını temenni etmek; bilerek abdestsiz veya murdar elbise ile veyahut kıblenin dışında bir yöne dönerek namaz kılmak, Ramazan-ı Şerif'te mazereti olmaksızın, bilerek alenen oruç yemek gibi davranışlar da dini hafife almak, değersizleştirmek anlamını taşıdığı için küfürdür. Ayrıca imânının kalıcı olmasını isteyen mü'min Cenâb-ı Hakk'a karşı sürekli korku ile ümit arasında bulunmalıdır. Bu durumda, yukarıda anlatılan esas ve şartları kendisinde bulunduran mü'min gerçek mü'mindir. Böyle olan kimse imânından şüphe etmeyerek ben “gerçek mü'minim” diye hükmetmelidir. Fakat imânına zarar verecek veya tamamen yok olmasını gerektirecek şeylerden kurtulabilmek, Allâh (c.c.)'un yardım ve lütfuyla imân selâmetiyle güzel bir ölüme nail olmak, Cenâb-ı Hakk'ın iradesine bağlı bulunduğu için; “İnşâallâhu Teâlâ, âhiret yurduna da imân ile giderim.” demelidir. (Manastırlı Ismail Hakkı, Telhîsu'l-Kelâm fî Berâhîni Akâidi'l-İslam,S.68)
İslâm dünyasında milliyetçi ve İslâmcı hareketlerin ortak özellikleri arasında müstemleke karşıtlığı yer alır. Genel olarak Marksist hareketler de müstemleke karşıtlığı bakımından milliyetçi ve İslâmcı hareketlere benzer. Fakat bu üç hareketi temsil eden birtakım gruplar farklı ülkelerdeki pratikleriyle birbirinden ayrılır.
St. Andrews Katedrali Okulu'nun gri duvarlarında Lilie James'in hızlı adımları yankılanıyordu. Lilie hiç beklemediği birinin, kendisi hakkındaki kan donduran bir planı olduğundan habersiz aceleyle okula gelmiş, kimse yokken duş alıp kısa bir antrenman yapmayı düşünmüştü. Fakat maalesef bu planı korkunç şekilde yarım kalacaktı.Sunan: Sezgi Aksu Hazırlayan: Sezgi Aksu, Kevser BiçiciSes Tasarımı ve Kurgu: Tolgacan Bozca Yapımcı: Podbee MediaCanlandırmalar:Jamie James: Metin BozkurtPeta James: Hazal Beril ÇamLilie James: Gülşah DimPaul Tyson: Tolgacan BozcaPolis: Uğur Yıldırım------- Podbee Sunar -------Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
İstibrâ, erkeklik organında idrar eserinin kalmamasını temin etmek demektir. Kişinin istibrâda idrar damlasının kesilip artık gelmeyeceğine kalbi kanaat getirmelidir. Bu da her insanın kendi âdetine göre olur. Erkeklerin istibrâ yapmaları lâzımdır. (Bir şey hakkında lâzımdır demek, yapılması vâcipten daha mühim demektir.) İdrarın hepsi bir anda boşalmaz ve erkeklik organında birkaç damla kalır. Bu birkaç damla, bazı insanlarda biraz yürümekle, bazılarında öksürmekle veya her insanın kendi âdetine göre -meselâ yana doğru eğilip sallanmakla- çıkartılabilir. (Merakı' l-Felâh) İdrarın tamamen kesildiğine kalp kanaat getirmedikçe abdeste başlamak caiz olmaz. Büyük abdestten temizlenirken de aynı dikkati göstermek gerekir. Abdest alacak şahıs bir şey gelmeyeceğinden emin ise istibrâya lüzum yoktur. İstibrâda çok dikkatli olmak ve titizlik göstermek mendubtur. Kadınların, idrar hususunda erkekler gibi yapmalarına, meselâ idrardan sonra yürümelerine ihtiyaç yoktur. Kadınlar idrar yaptıktan sonra birazcık bekler, ön ve arka mahalli siler sonra su ile temizlenirler. İstibrâsı (idrar damlalarının kesilmesi) geç olan erkekler, dışarı sızma ihtimali olan yaşlığı emmesi için idrar kanalını pamuk, tuvalet kağıdı gibi bir şeyle kapatırlar. Fakat yaşlığın dışarı çıkmaması için, idrar yoluna konulan şeyin dışta kalmaması lâzımdır. Abdestten sonra şeytanın “acaba idrar mı geldi” diye vesvese verdiği kimse, bu vesveseden kurtulmak için, ön kısmına ve çamaşırına biraz su serperse, yaşlığın bu serpintiden olduğunu bilir ve vesveseden kurtulur. Dârekutnî'de Taharet bahsinde geçen bir Hadis-i Şerif'te şöyle buyuruluyor: “İdrar sıçramasından çok korununuz. Çünkü kabir azabının tamamı ondandır.” (Muhammed Alâüddin, El-Hediyyetü'l- Alâiyye,S.40-41)
Dün okumuş ya da görüntüleri izlemişsinizdir. Yeni Şafak, Ekrem İmamoğlu'nun kamuoyunda “para kasaları” diye adlandırılan ekibiyle yaptığı yeni ve muhtemelen en son görüşmenin güvenlik kamerası kayıtlarını yayımladı. Aslında görüşmenin yapıldığının delilleri desek daha doğru olur. Çünkü kameralar yine kapatılıyor. Fakat bu kez bantla değil de peçete ile yapılıyor karartma.
Psikologlar veya psikiyatristler bir konferansta veya bir akademik çalışmada bulgularından bahsederken, gizlilik anlaşmaları gereğiyle danışanlarının isimlerini hiç kullanmazlar. Genelde Jane Doe ya da John Doe gibi takma isimler sar ederler. İşte Anne O. da o isimlerden birisiydi. Fakat bu isim, psikoloji tarihinin yeniden yazılmasında aracı olmuştu. Hiçbir Şey Tesadüf Değil'in bu bölümünde Anne O. ismiyle tanıdığımız Bertha Pappenheim'ın hikayesine odaklanacağız. Sigmund Freud ve Josef Breuer'in öncülüğünde, konuşma terapisinin nasıl başladığına tanık olacağız.------ Podbee Sunar -------Bu podcast, Kuveyt Türk hakkında reklam içerir.Miles&Smiles Kuveyt Türk, ayrıcalıklı Mil dünyası ve size özel fırsatlarıyla her devirde yanınızda! Siz de mobilden Kuveyt Türklü olarak Miles&Smiles Kuveyt Türk kart başvurunuzu yapın, ayrıcalıklardan faydalanmaya başlayın. Detaylı bilgi için web sitesini ziyaret edebilirsiniz.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Sabrina Zunich'in uyuşturucu bağımlısı bir anne-babayla başlayan hayatı, belalı liste yıllarından koruyucu aile sistemine evrilmişti. Çok geçmeden Knoefel çiftinin evine yerleşen 16 yaşındaki genç kız, evdeki iki çocukla da kolayca arkadaş oldu. Her şey yolunda gibiydi. Fakat normal şartlar altında baba figürü olması gereken Kevin Knoefel ile ilişkileri, romantik bir boyut kazanmıştı. Kevin ve eşi Lisa arasında ipler gerilirken Sabrina, kanlı bir planın parçası olmayı kabul edecekti.Sunan: Sezgi Aksu Hazırlayan: Sezgi Aksu, Gülşah DimSes Tasarımı ve Kurgu: Tolgacan Bozca Yapımcı: Podbee MediaCanlandırmalar:Sabrina: Hazal Beril ÇamKevin: Metin BozkurtLisa: Gülşah DimÖğretmen: Tolgacan BozcaSınıftaki Öğrenci: Şevval BalkanKapıdaki Öğrenci: Uğur YıldırımSee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
“1899'da İstanbul'da doğdum. Büyükbabam 150 sene önce Bolu'dan İstanbul'a gelmiş, büyükanne tarafım Isparta cihetinden. Onların İstanbul'a gelişleri ise 200 sene evveline rastlıyor. Yâni İstanbulluyum. Ama vaktiyle bir konferans vermiştim. Orada demiştim ki: Ben hem Bosnalıyım hem Budinliyim, hem Üsküplüyüm hem Atinalı hem Sofyalıyım, hem Erzurumlu hem Erzincanlıyım. Fakat İstanbulluyum. Hiç ayırmam.”
İngiltere manda yönetiminin tesisiyle başlayan Filistinlilerin fiilî mücadelesi kesintisiz devam ediyor. Hamas ile birlikte özellikle Gazze'de yoğunlaşan Filistin mücadelesi yüzyıllık zamanda elbette inişli çıkışlı seyir takip etti. Siyonist İsrail ve hamileri birçok defa Filistinlilerin direncini kırdıklarına ve hedeflerine ulaştıklarına inandılar. Fakat aynı şekilde birçok defa Gazze'de, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te neredeyse bütün bir insanlığı hayrete düşüren bir yeniden doğuşa tanık olduk. Filistinliler Filistin davasını hiçbir zaman terk etmediler. Bu kararlılık 7 Ekim 2023'ten sonra da devam etti.
Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye'nin ana muhalefet partisidir ve son yerel seçimlerde hatırı sayılır bir başarı elde etmiştir. Uzun yıllardır CHP, özellikle yerel seçimlerde yüksek oy oranlarına ulaşmaktadır. Fakat genel seçimlerde bu başarı, partinin sosyolojik sınırlılıklarına takılmakta; oyları genellikle yüzde 22-24 bandında seyretmektedir. Nitekim son genel seçimde de bu oranı yakalayabilmiştir.
Allâhü Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Fakat siz dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa ahiret daha hayırlı ve daha kalıcıdır.” (A'lâ s. 17-18) Dünya sevgisi gitgide artan büyüleyici bir bağımlılıktır. Onun için her geçen gün insan daha çok kazanmayı arzu eder. Dünya isteklerini hiç kimse bitiremez. Bir ihtiyacını giderirken, diğeri karşısına çıkar. Hayat biter ama yine nefsin arzuları bitmez. Mal varlığı elde etmek bizâtihî kötü bir şey değildir. kötü olan, mal sevgisi beslemektir. Para kazanmanın ve dünya sebeplerine sarılmanın haram olduğu anlaşılmasın! Biz dünyada kazanmayı kınamıyoruz, bu ihtiyaç olduğu zaman caizdir. Ancak dünya sevgisi bundan farklı bir şeydir ve haramdır. Bir hadisinde Allâh Resûlü (s.a.v.): “Dünyada bir yolcu gibi yaşa!” buyurmaktadır. Nasıl ki yolcu konakladığı yerlerde bulduklarıyla ve sırtında taşıdığı azıcık servetiyle yetiniyorsa senin dünya hayatının da bu şekilde olması gerekir. Yolculuk esnasında gecelemek amacıyla gittiğin konaklama yerinde ayakları bozulmuş bir yatak bulursan bir destekle onu düzeltmeye çalışırsın. Ancak özel bir marangozu çağırıp onu ince nakışlarla ve kusursuz işlemelerle tamir etmenin peşine düşmezsin. En fazla yapacağın şey, rahat olması için biraz uğraşman olur. Burada işin estetik boyutuna bakmazsın. Yolcu, ulaşmak istediği hedefe odaklandığı gibi senin de hayatın gayesi olan ahirete odaklanman gerekiyor. Allâh Resûlü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Dünyanın Allâh katında bir sivrisinek kanadı kadar değeri olsaydı, ondan kâfire bir yudum su dahi içirmezdi.” (Tirmizî) Bir başka hadis-i şeriflerinde ise: “Dünya sevgisi her türlü hatanın başıdır.” (Beyhakî) buyurmuşlardır. (Eşref Ali et-Tehanevî, Tehzibu'l Ahlâk,S.104)
Aytunç Altındal bir mülakatında şöyle diyor: “Bu CHP'liler iş yapmayı bilmez. Memleket için faydalı hiçbir iş yapmazlar. Fakat 10 CHP'li bir araya gelse, memleketi karıştırırlar.” Cumhuriyet Halk Partisi'nin yönettiği belediyelerin durumu ortada. Son seçimde birçok belediyeyi daha kazandılar. Şimdi bu belediyelerden birkaçını ele alalım ve bir “sosyal demokrat” belediyenin neyi başardığını soralım.
Korku biz insanlığın hayatta kalmasını sağlayan en kritik duygulardan birisi. Belki de türümüzün devamlılığını buna borçluyuz. Fakat korku, yanımızdaki insanlardan bize de sirayet edebilen bir şey. Daha da kötüsü bu duygunun bulaşıcı özelliği, toplumu kontrol edebilmek için bir araca da dönüşebiliyor. Fakat bir panzehrimiz de var, cesaret. 111 Hz'in bu bölümünde insan davranışları üzerine düşünüyoruz. Korku ve cesaretin bulaşıcı etkilerine ve bunların nasıl yayıldığına odaklanıyoruz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Özgür YılgürSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee MediaSee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
22 yaşındaki Clare Bernal, makyaj yapmaya olan tutkusunun peşinden giderek Londra'da büyük bir moda mağazasının kozmetik bölümünde çalışmaya başlamıştı. Fakat hayallerine doğru sağlam adımlarla ilerlerken tehlikeli bir gölgenin kurnazca onu izlediğinden habersizdi….Sunan: Sezgi Aksu Hazırlayan: Sezgi Aksu, Gülşah DimSes Tasarımı ve Kurgu: Tolgacan Bozca Yapımcı: Podbee MediaCanlandıranlarMichael: Zafer TokerClare: Gülşah DimLinda: Hazal Beril ÇamSee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Yusuf Suresi serimize devam ediyoruz. Hz. Yusuf (as) kuyudan alınıp yeni evine götürülüyor. Bölümde işlenilen ayetler:Bir kervan geldi ve sucularını (kuyuya) gönderdiler, o da (gidip) kovasını saldı, (Yusuf'u görünce) «Müjde! İşte bir oğlan!» dedi. Onu bir ticaret malı olarak sakladılar. Allah onların yaptıklarını çok iyi bilir.(Kafile Mısır'a vardığında) onu değersiz bir pahaya, sayılı birkaç dirheme sattılar. Onlar zaten ona değer vermemişlerdi. Mısır'da onu satın alan adam, karısına dedi ki: «Ona değer ver ve güzel bak! Umulur ki bize faydası olur. Veya onu evlât ediniriz.» İşte böylece (Mısır'da adaletle hükmetmesi) ve kendisine (rüyadaki) olayların yorumunu öğretmemiz için Yusuf'u o yere yerleştirdik. Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler. “(Yusuf) erginlik çağına erişince, ona (isabetle) hükmetme (yeteneği) ve ilim verdik. İşte güzel davrananları (ayette muhsinleri diyor) biz böyle mükâfatlandırırız.”
Bu mektûb, Muhammed Ma'sûm-i Kâbilîye yazılmışdır. Sevenlerin sıkıntılara, üzüntülere dayanmaları lâzım geldiği bildirilmekdedir:“Fakîrleri seven kardeşim! Kalbinde sevgi taşıyanların sıkıntı ve üzüntü çekmeleri lâzımdır. Dervîşliği seçenlerin dertlere, sıkıntılara alışması lâzımdır.Fârisî beyt tercemesi: Seni sevmek, dert ve gam tatmak içindir, Yoksa, râhat etdirecek şeyler çokdur.Sevgili, sevenin çok üzülmesini ister. Böylece, kendinden başkasından büsbütün soğumasını, kesilmesini bekler. Sevenin râhatlığı, râhatsızlıkdadır. Âşıka en tatlı gelen şey, sevgili için yanmakdır. Sükûnet bulması çırpınmakdadır. Râhatı, yaralı olmakdadır. Bu yolda istirâhat aramak, kendini sıkıntıya atmakdır. Bütün varlığını sevgiliye vermek, ondan gelen herşeyi seve seve kapmak acısını, ekşisini, kaşları çatmadan almak lâzımdır. Aşk içinde yaşamak böyle olur. Elinizden geldiği kadar böyle olunuz! Yoksa, gevşeklik hâsıl olur. Sizin çalışmanız iyi idi. Bunun dahâ artmasını beklerken, azalıverdi. Fekat üzülmeyiniz. Eğer, kendinizi bu duraklamadan kurtarırsanız, eskisinden dahâ iyi olur. Sizi bu dağınıklığa sürükleyen şeylerin, toparlanmanıza da sebeb olacaklarını biliniz! Böylece, çalışmanız artar. Vesselâm.”146.“Oğlum Şerefeddîn Hüseynin mektûbu geldi. Allahü teâlâya hamd olsun ki, fakîrleri hâtırlamakla şereflenmekdesiniz. Aldığınız vazîfeyi çok yaparak zemânlarınızı kıymetlendiriniz! Fırsatı elden kaçırmayınız. Geçici olan şânlar, şerefler sizi aldatmasın. Dünyâ lezzetleri, hakîkî lezzetlerden mahrûm etmesin.Fârisî beyt tercemesi:Sana söyliyeceğim hep şudur: Çocuksun, yol ise korkuludur.Allahü teâlâ, bir kulunu gençlikde tevbe etmeğe kavuşdurursa ve bu tevbesini bozmakdan korursa, ne büyük ni'met olur. Diyebilirim ki, bütün dünyâ ni'metleri ve lezzetleri, bu ni'metin yanında, büyük deniz yanındaki bir damla su gibidir. Çünki bu ni'met, insanı Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşdurur. Bu ise, dünyâ ve âhıret ni'metlerinin hepsinin üstündedir. Âl-i İmrân sûresinin onbeşinci ve Tevbe sûresinin yetmişüçüncü âyetinde meâlen, “Allah'ın râzı olması nimeti dahâ büyüktür” buyuruldu. Doğru yolda olanlara ve Muhammed Mustafâya “aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmâtü etemmühâ ve ekmelühâ” uymakla şereflenenlere selâm olsun!” RabbaniSahabîlerden biri şöyle dedi: Bir gün Peygamberimiz, aramızda gülüşürken çıkagelmişti. Bize, “Cehennem ardınızdayken nasıl gülersiniz? Vallahi, sizi gülerken görmemeliyim!" dedi ve yüzünü dönerek giti. Sanki başlarımıza birer kartal konmuş gibi olmuştuk. Fakat, az sonra yanımıza gelerek şu müjdeyi verdi: "Biraz önce Cebrail gelerek bana şöyle dedi. Yüce Allah buyuruyor ki: "Niçin kullarımın ümidini rahmetimden kesiyorsun? Kullarıma Benim affedici ve merhametli olduğumu, bunun yanında azabımın da ağır olduğunu bildir."ّدَاصرملابلّكَ برّنَ اBütün peygamberlerin ortak nasihati. Utanmadıktan sonra dilediğini yap.İyilikte kötülükte bulaşıcıdır."İnsanlar için hak yolunu kapatan beş şey vardır:Cahillikten rahatsız olmamak, dünya hırsı, cimrilik, amelde riya, kendi fikrini beğenmek." Hz. Ali ra.Bir vehabi yazdı sen ölünce cenaze namazına asla gelmicem. Hiç cevap vermem ama buna yazdım: Benim cenaze namazıma 1000 Peygamber gelecek, sen eksik kal nolur.“Güneşin Görevi Işık Saçmaktır! Yarasalar Rahatsız oluyor Diye, Güneş Bu Görevinden Vazgeçecek Değil Ya!” Şems-i TebriziŞeytan taşlamaktan tavaf yapamıyoruz!Başarı, en iyi intikamdır.Yiğit 1000 gün yaşar fırsat bir gün düşerBereket diye bişey var İslam'da. Kurtuluş savaşında Yunan nüfusu 10 milyon; Türkiye 10 milyon. Yıl 2025. Yunan yine 10 milyon; Türkiye 85 milyon.Korkularının üstüne git! Agresif ol ve yüzleş onlarla. Sert saldır! Vücudunda bir yer tutulup ağrıdığında, masör kişi o bölgeye sert bir masaj yapar, ödeme dönüşmüş olan kas yapını yumuşatır ve ağrı biter.Mülk Allahındır yazıyo apartmanda. Altında sahibinden satılık yazısı var!“Kendi ayıbı, insanların ayıbını görmekten alıkoyan kimseye müjdeler olsun." (Aclûnî, Keşfu'l-Hafa, II, 46)
“Yeterince gelişmiş bir teknoloji, büyüden ayırt edilemez." Efsanevi bilim kurgu yazarı Arthur C. Clarke'ın bir sözü bu. Fakat teknoloji ve büyü, bilim ve sihir... Bunlar birbiriyle çatışan şeyler değil mi? Fakat geniş bir perspektiften baktığımızda, daha derin bir mesaj veriyor bize bu söz. Bilim ve büyünün, sihir ve teknolojinin birbiriyle bağlantılı olduğunu vurguluyor. 111 Hz'in bu bölümünde Arthur C. Clarke'ın söylemini daha iyi anlamaya çalışıyoruz. İnsanlık tarihinde bir yolculuğa çıkıp büyücülerin, bilim ve teknolojiye nasıl ilham verdiğini inceliyoruz. Büyünün tarihsel, toplumsal ve psikolojik yönlerini analiz ediyoruz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Özgür YılgürSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell'de 1600'den fazla uzman arasından ücretsiz ön görüşmelerle size en uygun uzmanı seçebilir, kendinizi tanıma yolculuğunuza kolay ve güvenilir bir şekilde başlayabilirsiniz. Hiwell'i şimdi indirinSee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
“O (rüzgâr), Rabbinin emriyle her şeyi yıkar, mahveder. Nitekim (o kasırga gelince) onların evlerinden başka bir şey görülmez oldu. İşte biz suç işleyen toplumu böyle cezalandırırız.” Ahkaf 25 “Mekkeliler, dünya lezzetlerine gömülmüş oldukları ve onlar peşinde gezmeleri sebebiyle, bu delillerden yûz çevirip, bunlara iltifat etmeyince, haklarında, "Kâfirler, cehennemin karşısına getirilip gösterilecekleri gün denilir ki: "Siz bütün zevklerinizi dünya hayatınız içinde yaşayıp bitirdiniz" buyurmuştur. Durum böyle olunca da, Âd kavminin, malca, kudretçe ve makamca Mekkelilerden daha ileri olduklarını, buna rağmen küfürlerinin uğursuzluğu sebebiyle, bu azabın kendilerine musallat kılındığını beyân etmiş ve bu kıssayı, Mekkeliler ibret alıp, elde ettikleri dünyalıklarla aldanmayı bıraksınlar ve dini elde etmeye yönelsinler diye zikretmiştir. "Ey Muhammed, kavmim Mekkelilere, Hûd (a.s)´dan bahset. Çünkü Hûd, kavmini, iman etmezlerse, Allah´ın azabının geleceğini söyleyerek ikaz etmişti" demektir. "O halde şimdi, eğer vaadinde doğru isen, müşrik olduğumuz için başımıza gelecek diye bizi tehdid ettiğin o şeyi getir." İşte bu noktada Hud (a.s), "Bunun bilgisi ancak Allah katındadır" demiştir. Hûd (a.s)´un bu sözü, onların, "O halde şimdi, bizi tehdid ettiğin o şeyi getir" şeklindeki sözlerine cevap olmaya elverişli bir sözdür. Çünkü onların bu sözleri, o azabın hemen gelmesini istemektir. İşte bundan dolayı Hûd (a.s) onlara, "bu azabın ne zaman olacağı hususundaki bilgi bende değildir. Bunun bilgisi ancak Allah katındadır. Ben size, benimle gönderilen mesajı size tebliğ ediyorum. Bu da sizi o azabtan sakındırmak, o azab hususunda ikaz etmektir. Fakat o azabın ne zaman olacağı bilgisini Allah bana vahyetmedi. Ne var ki ben sizi, câhil bir toplum olarak görüyorum" dedi. Farzedelİm ki benim doğru olduğumu anlamadınız. Fakat yalancı olduğum da tarafinızdan kesin olarak bilinmemektedir. Öyleyse, sizin bu azabı, böylesine ısrarla istemeniz, büyük bir cehalettir. Hûd (a.s) kavmi arasında bulunuyordu. Derken, çok yağmur yağdıracağı zannedilen simsiyah bir bulut çıktı. Onlar, "Bu, bize yağmur yağdıracak buluttur" dediler de, bunun üzerine Hûd (a.s), "Hayır, bu, sizin hemen gelmesini istediğiniz o azabür" dedi; sonra da onun ne olduğunu beyân etmek üzere, "Bu, kendisinde elem verici bir azabın bulunduğu rüzgârdır" dedi, daha sonra da bu rüzgârı niteleyip tavsif etmek için yani, "İnsan, hayvan ve bitki namına ne varsa, Rabbinin emriyle imha eder" buyurdu. Ki bu, "Bu, yıldızların tesirinden ve biraraya gelmelerinden kaynaklanan bir şey değil, tam aksine bu, doğrudan doğruya, size azâb etmek için Allah´ın kudretiyle meydana gelen şeydir" demektir. Rivayet olunduğuna göre, onların, bunun elîm bir azâb olduğunu anladıkları şeyin ilki, onların, çölde bulunan adamlarının ve hayvanlarının, o rüzgâr sebebiyle gökle yer arasında uçuyor olduklarını görmeleridir... Bunun üzerine onlar da, evlerine girdiler ve kapılarını kapadılar. Derken, o rüzgâr o kapıları, yukarı kaldırdı ve o kimseleri de yere vurup baydı.. Derken, Allah Teâlâ, onların üzerini kumlarla yığdı. Onlar, bu yığınların altında, inleyerek bir hafta kaldılar. Daha sonra, yine aynı rüzgâr, üzerlerindeki o kum yığınlarını kaldırdı; o insanları da denizlere firlattı. Hûd (a.s), o rüzgârın geleceğini anlayınca, hem kendisi hem de mü´minler için, fişkıran bir pınarın yanına bir çizgi çizdi... Böylece, mü´minler ve Hûd (a.s)´a isabet eden o rüzgâr, yumuşak, rahatlatıcı ve hoş oldu; Âd kavmine isabet eden rüzgâr ise, onları yerden kaldırıp göklerde uçurarak, yerlere salıyordu... Mucizenin eseri, rüzgârın böyle farklı farklı oluşuyla zuhur etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s)in de, şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Allah, rüzgârları idare eden melege, Ad kavmi üzerine, bir yüzük kadar, rüzgâr salıvermesini emretmiştir." Ama bu kadarı bile, onları tamamiyle helak etmeye yetmiştir.
"İman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini elbette örteceğiz. Onları işlediklerinin daha güzeliyle mükafatlandıracağız." (Ankebut 7) “Ayet, amellerin imandan maksûd olan, gaye edinilen şeye dâhil olduğunu gösterir. Çünkü günahların bağışlanması ve amellerin en güzeli ile mükâfaatlandırılması işi, Sâlih amellerin işlenmesi şartına bağlanmıştır. Çünkü ameller, imanın meyvesidir. Bunu şöyle bir misalle açıklayabiliriz: Bu, tıpkt meyve veren bir ağaca benzer. O ağacın damarlarının ve dallarının ağaçtan olduğunda şüphe yoktur. Fakat yerden çektiği su ve etrafını çevreleyen o toprak ağaca dahil değildir. Fakat meyvesi, ancak kendisine dahil olmayan bu su ve toprak sayesinde elde edilmiştir. İşte iman ile amel-i salih münasebeti de böyledir. Hem sonra o ağacın etrafını, işe yaramaz otlar, zararlı dikenler sararsa, meyve mutlaka az olur. Eğer bunlar büsbütün o ağaca hükümran olur, onu mağlub ederlerse, ağacın hiç meyvesi olmaz ve ağaç kurur. İşte günahlar da imana bu tesiri yapar. Amel-i sâlih, kendi kendine bakî kalamaz. Çünkü o bir arazdır, cevher değildir. O, âmili (yapanı) ile de kalamaz. Çünkü Cenâb-ı Hakk, onu yapanın (kulların) helak olacaklarını bildirmiştir ve "Allah´ın zâtı dışında herşey helak olacaktır" (k&mb, se) buyurmuştur. Binâenaleyh amel-i Salih´in bakî oluşunun, mutlaka bakî olan birseyden dolayı olması gerekir. Fakat bakî olan, sadece Allah´ın zâtıdır. Çünkü Cenâbn Hak, "Allah´ın zâtı dışında herşey helak olacakhr" buyurmuştur. Binâenaleyh o amelin bakî kalabilmesi ve sâlih olabilmesi için, Allah rızası uğrunda yapılmış olması gerekir. Allah rızası için olmayan şeyin ise, ne kendisi, ne yapanı ve ne de uğruna yapıldığı şey ile bakî kalamaz, dolayısıyla da sâlih amet olamaz, O halde amel-i sâlih, mükellefin, sırf Allah rızası için yaptığı şeylerdir. Sâlih ameller "yükseltilir". Çünkü Cenâb-ı Hak, "Amel-i sâlihi (hoş kelimeler) yükseltir" (Fâtır, 10) buyurmuştur. Fakat amel-i sâlih, kelime-i tayyibe (kelime-l tevhid, yani iman) ile yükselir. Mükelleflerin amelleri üç kısma ayrılır: Tefekkürü, inancı ve tasdiki demek olan, kalbinin amelleri; zikri ve şahadeti demek olan, dilinin amelleri; taatı ve ibadeti demek olan, uzuv ve bedenlerinin amelleri. Binâenaleyh bedenî ibadetler, kendi başlarına değil, ancak diğerleri sayesinde yükselebilirler. Doğru söz ise, ayette de beyan edildiği gibi, kendi kendine yükselebilir. Kalbin ameli demek olan tefekkür ise, ona İner. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah, en yakın semaya iner ve "Yok mu bir tevbe eden, tevbesini kabul edeyim" diye nida ecfer. "Tevbe eden", kalbi ile pişmanlık duyandır. Yine, Hz. Peygamber (s.a.s) "Allah Azze ve Celle, buyuruyor ki: "Ben, kalbi kırık ve mahzun olanların yanındayım” yani "Kendi aczini ve Benim kudretimi, kendi önemsizliğini ve Benim azametimi düşünenlerin yanındayım" demiştir. Bu, aklen de böyledir. Çünkü kim, Allah´ın nimetleri hususunda tefekkür ederse, Allah´ı bulur ve O´nu zihninde tutar. Burada bahsedilen "daha güzel mükâfaat", cennet dışında bir mükâfaattır Çünkü mü´min cennete imanı sayesinde girecektir. Çünkü cennet onun kötülüklerini örter. Kötülükleri örtülmüş olan kimse ise cennete girer. O halde "en güzel (daha güzel) mükâfaat" cennetten başka birşey olup, bu da hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir insanın aklına gelmeyen birşeydir. Bunun rü´yetullah (Allah´ı görme) olması, uzak bir ihtimal değildir.
Bilincimizi ve hafızamızı ikiye ayırmak... Unutmak istediğimiz her şeyi kolaylıkla geride bırakabilmek... Son yılların en ses getiren dizilerinden biri Severance'ın hikayesi, işte bu konuların üzerine inşa ediliyor. Fakat bu dizi bir bilim kurgu anlatısından daha fazlasını sunuyor bize, bazı derin sorgulamalar yapmamıza olanak tanıyor. Yönelttiği en önemli soruysa "Sen kimsin?" 111 Hz'in bu bölümünde Severance'ın felsefi altyapısını analiz ediyoruz. Kendimize "Ben kimim?" sorusunu yöneltiyor, bilinç ve kimlik meselesini anlamaya çalışıyoruz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Özgür YılgürSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee MediaSee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Yüzümüz, bizi biz yapan şeylerden biri... Tanıdığımız birinden bahsederken aklımıza ilk olarak o kişinin yüzü geldiği gibi albümlerde, sınav belgelerinde; ehliyet, pasaport veya kimliğimiz gibi önemli eşyalarda da yüzümüz hep ön plana çıkıyor. İnsanlar olarak yüzler aramaya ve bu yüzleri tanımaya programlıyız, hatta bu konuda bir uzman olduğumuzu dahi söyleyebiliriz. Fakat yüzümüz sadece ağzımızdan, burnumuzdan veya yaptığımız mimiklerden ibaret değil. 111 Hz'in bu bölümünde aynadaki yansımamıza yeni bir gözle bakıyor, yüzlerin sessiz hikayesine kulak veriyoruz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Gülşah DimSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee MediaSee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Kutlamalar ve özel günlerin vazgeçilmez aktivitesi: hediye almak. Hediyeleşmenin genellikle karşıdaki kişiyi iyi hissettirmekle ilgili altruistik bir eylem olduğu düşünülür. Fakat araştırmalar, durumun bu kadar basit olmayabileceğini gösteriyor. Biz de 111 Hz'in bu bölümünde ve yılın en çok hediye alınan döneminde; kökeni devirler öncesine dayanan armağanlardan başlayıp hediyelerimizin aslında bize dair neler söylediğine doğru bir yolculuk yapıyoruz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Gülşah DimSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir .Pod15 kodumuzla Hiwell'de tüm seanslarda geçerli %15 indirimi kullanmak için Hiwell'i şimdi indirin. .1600'den fazla uzman klinik psikolog arasından ücretsiz ön görüşmelerle size en uygun terapisti seçebilir, terapi yolculuğunuza kolay ve güvenilir bir şekilde başlayabilirsiniz.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
The story of a humble and versatile Balkan dish.With Aida Ibišević, Irina Janakievska, and Vjosa Musliu. Featuring music by Fakat, FK Basket, Meraque, Mr. Ajvar, Tonci Huljić & Madre Badessa, Typol, and Yasserstain.Remembering Yugoslavia is a Yugoblok podcast exploring the memory of a country that no longer exists. Created, produced, and hosted by Peter Korchnak.Show notes, transcript, and extended version: Yugoblok.com/Ajvar/Instagram: @rememberingyugoslavia & @yugo.blokJOIN YUGOBLOKSupport the show
Akmayan trafik, susmayan kornalar, bitmek bilmeyen bildirim sesleri ve susmak bilmeyen zihnimiz... Her gün bunlara maruz kalıyor, kendimizi şehrin içinde sıkışmış gibi hissediyoruz çoğumuz. Fakat bu kaostan çıkıp doğaya adım attığımız anda, hemen huzurlu hissediyoruz. Peki doğa bunu nasıl başarıyor? 111 Hz'in bu bölümünde bu soruya cevap arıyoruz. Doğada zaman geçirince neden kendimizi daha iyi hissettiğimizi, farklı yaklaşımlar üzerinden anlamaya çalışıyoruz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Kevser Yağcı BiçiciSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu Podcast Parolapara hakkında reklam içerir.Parolapara'nın toplamda 2.600 TL kazanabileceğiniz tüm nakit iade avantajlarından faydalanmak için uygulamayı şimdi indirin. Ayrıntılı bilgi ve ek koşullar için; Parolapara.com'u ziyaret edin.Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Podbee50 kodumuzla Hiwell'de ilk seansınızda geçerli %50 indirimi kullanmak için Hiwell'i şimdi indirin. 1400'ü aşkın uzman klinik psikolog arasından size en uygun olanlarla terapi yolculuğunuza kolaylıkla başlayın.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Bir enerji kaynağı düşünün:Fosil yakıtlara ihtiyaç kalmasın.Temiz, çevre dostu olsun.Yenilenebilir olsun.Radyoaktif madde kalıntıları bırakmasın.Acaba böyle bir enerji kaynağı olsaydı dünya nasıl olurdu?Ortadoğu böyle olur muydu örneğin?Yahut körfez ülkelerinin sözü bu kadar dinlenir miydi?Biliyorum kulağa inanılmaz geliyor ama bilim insanları böyle bir enerji kaynağını keşfetmeye çok yakın.Nükleer füzyon santrallerinin 2040'larla birlikte hayatımızda olacağı söyleniyor.Nükleer füzyon demek bir elektrik santralinde küçük çapta bir güneş yaratmak demek. Fakat bilim bunu bile başardı.Bu bölümde insanlığın sınırsız enerji arayışında geldiği noktayı anlatıyorum.İyi dinlemeler.Yeni Haller sizlerin desteğiyle yayın hayatına devam eden bir podcast kanalı.Bizi aşağıdaki link'lerden destekleyebilirsiniz:www.patreon.com/yenihallerYeni Haller'in bir de Buy Me A Coffee hesabı var artık. Buradan destek olmak çoook daha kolay. Patreon'da sorun yaşayanlar için açtım efendim. Buyurun:https://www.buymeacoffee.com/yenihallerEray Özer'e ulaşmak için:https://www.instagram.com/eray_ozerhttps://twitter.com/ErayOzeryenihallerpodcast@gmail.com