Podcasts about Bunun

  • 389PODCASTS
  • 2,392EPISODES
  • 17mAVG DURATION
  • 5WEEKLY NEW EPISODES
  • May 26, 2025LATEST

POPULARITY

20172018201920202021202220232024

Categories



Best podcasts about Bunun

Show all podcasts related to bunun

Latest podcast episodes about Bunun

Barış Özcan ile 111 Hz
185 - Şanslı Olmak Nasıl Bir His?

Barış Özcan ile 111 Hz

Play Episode Listen Later May 26, 2025 24:13


Bu bölümü dinliyor olmanız, aslında düşündüğünüzden çok daha karmaşık bir tesadüfler zincirinin sonucu… Kontrolümüz dışında gelişen pek çok unsur bir araya gelip hayatımızın gidişatını oluşturuyor. Bu anlamda şansın gerçekten de kritik olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bazı insanlar şanslı olduklarına inanırken bazıları da her ne yaparlarsa yapsınlar kötü şanslarının dönmediğini düşünürler. Bunun bilimsel bir dayanağı var mı, ya da daha şanslı olmak mümkün mü? 111 Hz'in bu bölümünde, şanslı insanların ortak özelliklerini konuşuyoruz. Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Gülşah DimSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir. getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol.Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Yeni Şafak Podcast
Ersin Çelik - Hatice Ebrar Akbulut: İnanılmaz saldırı altındayız

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later May 18, 2025 10:09


Son zamanlarda insanın anlam arayışı ve mevcut sosyal medya düzeninden kaçışın yollarına dair denemeleri çok fazla görmeye başladım. Ya da dijital çağın sosyolojisi ilgi alanım olduğu için dikkatimi çekiyor olabilir. ‘Bir Başka Mesele' programında içinde bulunduğumuz sanal düzeni anlamlandırmaya çalıştığımız konukların ortak görüşü de böyle. Çok değil 30 yıl öncesinde büyük bir özlem var. Bunun adı da sahicilik. Gerçeği arama ve hissetme hasreti de diyebiliriz.

Mevlana Takvimi
SAHABE (R.A.E.) INDINDE HZ. ÖMER (R.A.) -15 MAYIS 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later May 15, 2025 2:40


Hz. Ebubekir es-Sıddik (r.a.), “Benim için yeryüzünde Hz. Ömer (r.a.)'den daha çok muhabbet duyduğum bir adam yoktur” demiştir. Hz. Ebubekir (r.a.) hasta olduğu vakit, “Ömer'i halife tayin ettiğinize göre Allâh (c.c.)'a ne diyeceksiniz?” diye soruldu. Hz. Ebubekir (r.a.) de, “Onlara içlerinden en hayırlı olanını tayin ettim diyeceğim” cevabını vermiştir. İbn Ömer (r.a.): “Resûlullâh (s.a.v.) vefat ettiğinden bu yana Hz. Ömer (r.a.)'den daha hiddetli ve daha cömert olan kimse görmedim” demiştir. İbn Mesud (r.a.): “Eğer Hz. Ömer (r.a.)'in hikmeti terazinin bir kefesine ve yeryüzünde yaşayanların hepsinin hikmeti de diğer kefesine konulacak olursa, Hz. Ömer (r.a.)'in bilgeliği ve ilmi hepsininkinden ağır basardı. Zira onlar, Hz. Ömer (r.a.)'in ilmin onda dokuzunu çektiğini bilirlerdi.” Huzeyfe (r.a.): “Beşeriyetin tüm hikmeti ve ilmi adeta Ömer'in bağrına gizlenmiş gibidir” demiştir. Yine Huzeyfe, “Andolsun ki, Ömer hariç Allâh (c.c.) yoluna hizmette kusur bulanların kınamalarının ilişmeyeceği başka kimseyi bilmem” demiştir. Hz. Aişe (r.anhâ) Hz. Ömer (r.a.)'i kastederek, “Andolsun ki, tek başına işleri üstlenirdi ve pek atılgandı” demiştir. Hz. Cabir (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: “Hz. Ali (r.a.) Hz. Ömer (r.a.)'in yanına gitti, bu sırada da Hz. Ömer (r.a.) namazdaydı. Bunun üzerine Hz. Ali (r.a.) ona, “Allâh (c.c.) size rahmet bahşetsin! Peygamber (s.a.v.)'in muhabbeti hariç bu namazını kılandan başka, Allâh (c.c.) ile buluşmak için yaptığı amellerin benim indimde daha sevgili olduğu kimse yoktur” demiştir. İbn Mesud (r.a.) şöyle söylemiştir: “Salih olanlardan bahsedildiğinde tez olunuz ve Hz. Ömer (r.a.)'den bahsediniz. Şüphesiz ki o, içimizde Kitabullâh'ı en iyi bilenimiz ve en alim olanımızdır.” (Celaleddin Es-Suyuti, Halifeler Tarihi,s.132)

Yeni Şafak Podcast
GÖKHAN ÖZCAN - Sufi Sinema Festivali'nin ardından

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later May 12, 2025 4:08


“Bu çok boyutlu dünyada biz tek bir boyuta mahkum edilmişiz. Bunun farkındayız ve hakikatten mahrum olma durumumuz nedeniyle işkence çekiyoruz. Bizim bilmeye ihtiyacımız yok. Bizim ihtiyacımız sevmek ve inanmak. İnanç, sevgi aracılığıyla bize bilmeyi öğretir” diyor ‘Zaman Zaman İçinde' kitabında Andrey Tarkovski.

Mevlana Takvimi
HZ. NUH (A.S.), O ZAMANKI TÜM INSANLIĞA GÖNDERILMIŞTIR-11 MAYIS 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later May 11, 2025 2:36


Katâde şöyle demiştir: “Nuh (a.s.) bir adadan gönderilmiş ve onlara gitmiştir. O, çoğunluğun görüşüne göre azim sahibi (ulül-azm) peygamberlerin birincisidir. Şirke karşı ilk korkutucu da odur. Kavmi ise putlara tapardı. O, Şeyhu'l-Murselîn'dir. Kırk yaşında iken peygamber olarak gönderilmiş, halkı arasında 950 sene kalmıştır. Tufandan sonra da doksan sene yaşamıştır.” Bilginlerden birisi âyetteki “kavmine gönderdik” ifadesinin, Hz. Nuh (a.s.)'ın tüm insanlığa değil, sadece kendi milletine gönderildiğini söylemiştir. Eğer tüm insanlığa gönderilseydi Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'e, “Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” (Sebe s. 28) denildiği gibi, “insanlara” veya benzeri bir şey denilirdi. Peygamber (s.a.v)'in şu sözü de buna işaret etmektedir: “Peygamberler sadece kendi halkına gönderilirdi. Ben ise tüm insanlara gönderildim.” Eğer denilirse ki: “Madem ki sadece kendi halkına gönderildi. O halde diğer insanların suçu neydi ki duâsını tüm insanlığa teşmil ederek “Ey Râbbim! Yeryüzünde kâfirlerden dönüp dolaşan hiç kimse bırakma” (Nûh s. 26) dedi. Biz de şu cevâbı veririz: O zaman yeryüzünde yaşayanlar azdı. Nûh (a.s.) hepsine gönderilmişti. Ona sadece kendisiyle birlikte olanların, ki onlar kendisiyle gemiye binenler olup sayıları da kırk erkek, kırk kadın olmak üzere seksen kişidir, imân edecekleri haber verilince, kâfirlerin tümünün kökünün kazınması için duâ etti. Bunun üzerine de iman edenlerin dışında tüm yeryüzü halkının helâk olduğu tufan meydana geldi. Eğer hepsine gönderilmiş olmasaydı, putlara tapmak suretiyle kendisine muhalefet etmeleri sebebiyle onlara bedduâ etmezdi. Çünkü bir âyette “...Biz bir peygamber göndermedikçe kimseye azap edici değiliz.” (Isrâ s. 15) buyurulmaktadır. (Ismail Hakkı Bursevi, Ruhul Beyan Tefsiri,C.9 ,S.297-299)

MULTIVERSE
Marvel THUNDERBOLTS* İncelemesi | Bunun Nesini Beğendiniz?

MULTIVERSE

Play Episode Listen Later May 11, 2025 30:50


Son dönemde adından övgüyle bahsettiren yegâne Marvel Sinematik Evreni filmi Thunderbolts'u izledim ve anlaşılacağı üzere pek de memnun kalmadım. Neden memnun kalmadığımı ise dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım.(00:00) - Giriş & filmin iyi yanları(01:54) - Senaryoda göze batan şeyler(04:14) - Tanıdık karakterleri görmek(06:17) - Klişe tufanı(09:20) - Kaçan potansiyel: Mental sorunların işlenmesi(13:57) - Film süresinin kısalığı(16:20) - Fragmanlarla yaratılan beklenti(20:14) - Marvel cesaretsizliği(24:51) - Hot take 1: MCU hep çöplüktü(27:57) - Hot take 2: Aslında Logan da böyleydiThunderbolts'un pazarlama stratejisinden bahsettiğim yazı: https://geekyapar.com/thunderboltsun-pazarlama-kampanyasini-konusalim/Sohbet muhabbet ve daha fazla içerik için Instagram @farklievrenn

Özgür Mumcu ve Eray Özer'le Yeni Haller
Sırrı Süreyya'nın Ardından...

Özgür Mumcu ve Eray Özer'le Yeni Haller

Play Episode Listen Later May 6, 2025 23:42


Öncelikle özür dilerim.Neredeyse yirmi gündür buralarda yokum.T24 yazılarımı takip ediyorsanız, Sırrı Süreyya Önder'in hastaneye kaldırılmasıyla birlikte İstanbul'da olduğum her günü hastanede geçirdiğimi görmüş, okumuşsunuzdur."Hastane Günlükleri" adı altında oradan her gün yazılar kaleme aldım.Bunun dışında da dünyayla ilişkim tamamen kopmuş gibi oldu.Ve tabii size, Yeni Haller'in dinleyicilerine de hem bu yirmi günün hikayesini hem de biraz Sırrı Süreyya'yı anlatmak istedim.Biraz dertleşmiş olalım dedim.Artık hayat bize başka dert vermezse (vermesin lütfen) podcast'lere tam gaz devam!Bir de olur da "Hastane Günlükleri"ni okumak isterseniz diye, şuraya bir link bırakayım.

NTVRadyo
Şehir Kuşcuları - 20.Bölüm - Kuşları korkutma!

NTVRadyo

Play Episode Listen Later May 6, 2025 24:00


KLİMİK Podcast
Kardiyovasküler Hastalıkları ve Tromboemboli Komplikasyonları Önleyen Aşılar

KLİMİK Podcast

Play Episode Listen Later May 5, 2025 6:28


Herkese merhaba! Podcastimize Klimik 2025'ten izlenimlerle devam ediyoruz. Klimik Erişkin Bağışıklama ve Çalışma Grubunun oturumundan bir kesit ile karşınızdayız. Bunun için İstanbul Bakırköy Dr Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümünde görev yapmakta olan Uzman Dr Ayşegül İnci Sezen ile birlikteyiz. Sizlere “Aşıların Kardiyovasküler hastalıkları ve tromboemboli komplikasyonları önlemesi” konusunda yapmış olduğu sunumu ile ilgili kısa ve özet bilgiler verecek. Değerli konuğumuza yayınımıza katıldığı için çok teşekkür ediyor ve sizlere keyifli dinlemeler diliyoruz.

Yeni Şafak Podcast
Yahya Bostan - Kandil'den sonra Suriye ne olacak?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Apr 29, 2025 6:27


Terör örgütü PKK silah bırakmak zorundaydı. Bunun birçok nedeni var. Ama iki temel sebebi şudur: Bir. Örgüt, sahip olduğu jargon/ideolojiden yapılanmaya kadar her detayıyla Soğuk Savaş ürünüydü. Bu çağa ait değildi. Ömrünü tamamladı (Bunda, küresel güç mücadelesinin Orta Doğu'dan Uzak Asya'ya kayacak olması da rol oynadı.) İki. Türkiye, terörle mücadelede ciddi bir kapasite biriktirdi. Terörü kaynağında kurutma, doğrudan lider kadrosunu hedef alma stratejisine yöneldi. Örgütün alanı daraldı.

Kerem Önder
Güzel giyin ama israf etme! -A'raf 31, 32 tefsiri / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Apr 25, 2025 38:04


“Ey ademoğulları; her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin; yiyin için ama israf etmeyin. Çünkü O; israf edenleri sevmez.” (A'raf 31)“De ki: Allah´ın kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar, dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir. İşte bilen bir topluluk için âyetleri böyle açıklıyoruz.” A'raf 32"Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir." (İsra 27)İbn Abbas (r.a) şöyle demiştir: Cahiliyye Arap kabileleri, Kabe'yi çırılçıplak olarak tavaf ederlerdi. Bunu, erkekleri gündüz, kadınları da geceleyin yaparlardı. Minâ'da mescide, ibadet ettikleri yere geldiklerinde, elbiselerini tamamen çıkararak, o yere çırılçıplak girer ve "Biz, içinde (giyinik iken) günah işlediğimiz elbiselerle tavaf (ibadet) etmeyiz" derlerdi. Bazıları da şöyle derlerdi: "Biz bunu, uğur sayarak yapıyoruz. Elbiselerimizi soyup attığımız gibi, günahlarımızdan da soyunup kurtulmuş oluyoruz." Onlar elbiseleri ile ibadet ediyor, yaşayacak kadar yiyor, et ve iç yağı yemiyorlardı. Bundan dolayı, müslümanlar, "Ya Resûlallah, bizim böyle yapmamız daha münasiptir" deyince, Cenâb-ı Hak bu ayeti indirdi. Bu, "Elbiselerinizi giyiniz, et ve iç yağı yiyiniz, (içilecek şeyleri) içiniz, ama israf etmeyiniz" demektir.Ayetteki "Zînetinizi alın"sözü, bir emirdir. Emrin zahiri vücûb (farziyyet) ifade eder. Dolayısiyle bu, her namaz kılındığında setr-i avretin vacib olduğunu gösterir.Bu, Ebu Bekr el-Esam'ın görüşüdür. Buna göre ayette bahsedilen israftan murad, cahiliyye Araplarının "bahire" ve "sâibe" gibi hayvanları haram saymalarıdır. Çünkü onlar o hayvanları, mülkiyetlerinden çıkarıyor ve onlardan istifade etmiyorlardı. Yine onlar hacc yaparlarken, Allah'ın kendilerine helal kıldığı bazı şeyleri haram sayıyorlardı. İşte bu da israftır.Daha sonra Cenâb-ı Hak, "Çünkü O, israf edenleri sevmez" buyurmuştur. Bu cümle, tehdidin doruk noktasını ifade eder. Zira, Allah'ın sevmediği herkes, sevabtan mahrum olarak kalır. Çünkü, Allah'ın kulunu sevmesi, ona mükâfatını ve sevabını ulaştırarak vermesi demektir. O halde, bu sevginin olmaması, sevabın ve mükâfatın olmaması demektir. Her ne zaman sevab bulunmazsa, orada ceza söz konusu demektir.Bu, bütün zînet çeşitlerini içine alan bir kelimedir. Böylece, ayette bahsedilen zînetin hükmüne, her türlü süsleme çeşitleri, bedeni her türlü şeyden temizleme, binecek şeyler ve her türlü takı çeşitleri dahil olur. Çünkü, bütün bunların hepsi bir zînettir. Eğer erkeklere, altın ve ipeğin haram olduğu hususunda bir nass (hadis) bulunmasaydı, bunlar da bu umûmî ifadenin hükmüne dahil olurlardı.Yine, ayette bahsedilen "temiz ve hoş rızıklar..." ifadesinin kapsamına, her türlü yiyecek ve içeceklerden leziz ve iştah çekici olanları girdiği gibi, aynı şekilde bunun hükmüne kadınlar ve güzel kokulardan faydalanmak da dahildir. Osman İbn Maz'ûn'dan rivayet edildiğine göre o, Hz. Peygamber (s.a.s)'e gelerek, "Nefsimin bana telkini, kendimi hadım etmeme karar verme hususunda bana üstün geldi..." dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, "Yavaş ol, ey Osman! Benim ümmetimin hadımlığı, oruçtur" buyurdu. Bunun üzerine Osman, "Nefsim bana, ruhban olmamı telkin ediyor" dedi. Buna karşılık Hz. Peygamber, "Benim ümmetimin ruhbanlığı, namaz vaktini beklemek için, mescidlerde beklemektir" buyurdu. O, "Nefsim bana, yeryüzünde seyahat etmemi telkin ediyor" deyince, Hz. Peygamber "Benim ümmetimin seyahati, savaşmak, hacc ve umre yapmaktır"; O, "Nefsim bana, malik olduğum bütün şeyi elden çıkarmamı telkin ediyor" deyince, Hz. Peygamber, "(Bu hususta) evla olan, senin, kendin ve çoluk çocuğuna harcaman, yetim ve yoksula acıman ve onlara bundan daha iyisini vermendir." O, "Nefsim bana, eşimle cima etmememi telkin ediyor" deyince,

Mevlana Takvimi
HASEDİN HAKİKATİ VE ZARARLARI-25 NİSAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Apr 25, 2025 2:36


Sözlükte “kötüyü arzu etmek” anlamına gelen haset, terim olarak “Başkalarının iyi hallerini istemeyip, o halin yok olmasını arzulamak” şeklinde tanımlanır. Hasedin dinî ve dünyevî pek çok zararı bulunmaktadır. Kişinin işlediği iyi amellerin yok olup gitmesi dinî zararlarındandır. İyi amellerini kaybeden biri Allâh (c.c.)'un gazabına uğramaktadır. Çünkü hasetçi Allâh'ın nimetlerinde cimrilik yapıp sayısız ve geniş hazineye sahip olan Râbbinin nimetlerinin dağıtımına razı olmamaktadır. Dünyevî zararı ise şudur: Hasetçi hiçbir zaman rahat olamamaktadır. Her zaman mutsuz yaşar ve başkasının nimetlerinin yokluğunu bekler. Hâlbuki kıskandığı kişi, onun bu isteğinden dolayı hiçbir zarar görmez, sadece hasetçinin uhrevî cezası ve dünyevî mutsuzluğu devam eder. Bu durum kişinin, düşmana zarar vermek için hazırladığı silahla kendisini vurmasına benzer. Haset kalbin hastalığı olduğu kadar aynı zamanda ruhsal bir hastalıktır. kibir veya düşmanlıktan haset oluşmaktadır. Bazen de nefs-i emmâre, sebepsiz yere Allâh (c.c.)'un nimetlerinde cimrilik yapıp hiç kimseye verilmemesini arzulamaktadır. Kendisi cimri olduğu için Allâh (c.c.)'un nimetleri hakkında da cimriliği hakim kılmaya çalışmaktadır. Buradan hasedin, diğer bazı ruhsal hastalıkların da sebebi olduğu anlaşılmaktadır. Allâh Resulü (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Hasetten sakının. Çünkü ateşin odunu yediği gibi haset de iyi amelleri yiyip bitirir.” (Muvatta) Bu hadiste “odunu yakmak” yerine “odunu yemek” kelimesinin tercih edilmesinde üstün bir belâgat vardır. Çünkü bazı odunlar yakıldığında kömür hâline döner ve daha fazla değer kazanır. Bunun için hadiste “yemek” kelimesi kullanılmıştır ki, haset eden kişinin iyi amellerinin yok olup hiçbir işe yaramayacağı anlaşılsın. (Eşref Ali et-Tehanevî, Tehzibu'l Ahlâk,S.98)

Yeni Şafak Podcast
Yahya Bostan - Netanyahu için yolun sonu görünüyor

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Apr 25, 2025 7:12


Kapalı devre diplomasi günlerinden geçiyoruz. Çok önemli gelişmeler gündemde hak ettiği yeri bulamıyor. Bunun iki sebebi var. Bir. Küresel ve bölgesel gelişmeler öylesine hızlı ki yetişmek zor. İki. Yoğun bilgi bombardımanında kıymetli bilgiyi cımbızlamak güçleşiyor.

Mevlana Takvimi
HASEDİN HAKİKATİ VE ZARARLARI-25 NİSAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Apr 25, 2025 2:36


Sözlükte “kötüyü arzu etmek” anlamına gelen haset, terim olarak “Başkalarının iyi hallerini istemeyip, o halin yok olmasını arzulamak” şeklinde tanımlanır. Hasedin dinî ve dünyevî pek çok zararı bulunmaktadır. Kişinin işlediği iyi amellerin yok olup gitmesi dinî zararlarındandır. İyi amellerini kaybeden biri Allâh (c.c.)'un gazabına uğramaktadır. Çünkü hasetçi Allâh'ın nimetlerinde cimrilik yapıp sayısız ve geniş hazineye sahip olan Râbbinin nimetlerinin dağıtımına razı olmamaktadır. Dünyevî zararı ise şudur: Hasetçi hiçbir zaman rahat olamamaktadır. Her zaman mutsuz yaşar ve başkasının nimetlerinin yokluğunu bekler. Hâlbuki kıskandığı kişi, onun bu isteğinden dolayı hiçbir zarar görmez, sadece hasetçinin uhrevî cezası ve dünyevî mutsuzluğu devam eder. Bu durum kişinin, düşmana zarar vermek için hazırladığı silahla kendisini vurmasına benzer. Haset kalbin hastalığı olduğu kadar aynı zamanda ruhsal bir hastalıktır. kibir veya düşmanlıktan haset oluşmaktadır. Bazen de nefs-i emmâre, sebepsiz yere Allâh (c.c.)'un nimetlerinde cimrilik yapıp hiç kimseye verilmemesini arzulamaktadır. Kendisi cimri olduğu için Allâh (c.c.)'un nimetleri hakkında da cimriliği hakim kılmaya çalışmaktadır. Buradan hasedin, diğer bazı ruhsal hastalıkların da sebebi olduğu anlaşılmaktadır. Allâh Resulü (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Hasetten sakının. Çünkü ateşin odunu yediği gibi haset de iyi amelleri yiyip bitirir.” (Muvatta) Bu hadiste “odunu yakmak” yerine “odunu yemek” kelimesinin tercih edilmesinde üstün bir belâgat vardır. Çünkü bazı odunlar yakıldığında kömür hâline döner ve daha fazla değer kazanır. Bunun için hadiste “yemek” kelimesi kullanılmıştır ki, haset eden kişinin iyi amellerinin yok olup hiçbir işe yaramayacağı anlaşılsın. (Eşref Ali et-Tehanevî, Tehzibu'l Ahlâk,S.98)

Kerem Önder
Abdülkadir Geylani sohbetleri 21 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Apr 23, 2025 41:18


“Peygamberlerin, sıddıkların ve salihlerin geniş ve doğru yoluna nasıl girilir? Dünya âhirete perdedir. Ahirete dalmaksa dünya ve öbür âlemin sahibine perdedir. Yaratılmışlara dalmak, Yaratan'dan ayırır. Hangi yaratılmışa gönül kaptırırsan, ruh pencerene perde çekmiş olursun. Halka [yaratıklara] bakma. Dünyaya, kalpten sevgi gösterme. Hakk'tan gayri şeylere iltifat etme, onun kapısına varıncaya kadar böyle devam et. Sır adımlarını aç. Zühd hâlini geliştir. Her kötü histen soyun. O'nun varlığında hayran ol. O'ndan yardım iste. O'na sığın., O'na bak. Geçmişteki İlâhî bilginin hükmünü gözet. Kalbini O'na vardırmaya çabala. Sırrını O'na ilet, bunu gerçekleştirdiğin an, O'nun yakınlık eli seni tutar, kendine çeker. Yeni hayatla tevhid verir ve kalpler üzerine sultan olursun. Kalp âlemi tüm emrini senden alır. Hastalığı olursa şifasını sen verirsin, işte bundan sonra dünyaya bakman caiz olur. Bu üstün hâlleri benliğinde topla, sonra dünyaya dön...Velayet hâlinin işareti vardır; o işaretler velîlerin yüzlerinden okunur. Onu anlayış sahipleri sezer. O işaretler velayet hâlini anlatmaya yeter; dile ne hacet...Ruh esenliği dileyen, nefsini atsın... Malını kalbine koymasın... Neyi varsa Hak uğruna harcasın. Hamurdan ve sütten kıl alırcasına dünyayı iç âleminden atsın. Âhireti de aynı şekilde yapsın. Hakk'ın gayri şeylerden üryan olsun, işte o zaman her şeyin hakkı verilir. Dünya ve âhiretten gelecek şeyler gelir. Sen onların peşine koşmazsın. Dünya, yerinde otururken yanaşma; onu ayağa kaldır. Tepsiyi başı üstüne aldır; sonra al ye! Hakk'ın kapısına durana böyle hizmet edilir; çünkü büyüktür. Nefis, önünde el pençe divan duranı zelil eder, perişan eder. Nefse hâkim olanların hemen hepsi, istiğna sahibidir. Nefse ihtiyaç arz etmekten beridirler.İman yolcuları dünyayı yitirmeye gönüllüdür. Allah'tan her zaman hoşnut olurlar. Allah onlardan razı olduktan sonra âhiret onlara göre hiçtir. Onlar Allah'tan, Allah'ı talep ederler. Dünyalık şeylerin taksimli olduğunu bilirler; bu sebeple ona kalplerini kaptırmaktan vareste olurlar. Öbür âlemde vaad olunan cennet ve nimetlerin, sahipleri için ayrılmış olduğunu bildiklerinden onun da peşine düşmezler. İşleri O'nun içindir; O'nun zatından öteye bir talep sahibi değillerdir.Faraza onlar bir gün cennete girseler. Hak nurunu göremeyince hiçbir yere bakmazlar. Kalbinde maddî varlıklar besleyen, yalnız kalmayı ve huzura dalmayı elde edebilir mi?.. Halkı ve sebepleri tesirsiz görmeyen, peygamber kervanına katılamaz. O büyük zincire halka olamaz; olmak dileyen azla yetinmeli. Çoğu, kader eline bırakmalı. Dünyalığın azı da yeter. Çok malın olsa, çok mu yiyeceğini sanıyorsun? Rahat mı bulacağını ümit ediyorsun?..Çok şeyleri bulmak için taarruza geçme; yıkılırsın. Çok mal istenmeden gelirse iyi olur. Onun saklanması da kolaydır. Giderse üzülmezsin. Gece sabahlara kadar mal hesap edip uykunu kaçırmazsın, rahatın bozulmaz.Hasan-ı Basrî (Allah ondan razı olsun) şöyle der: “İnsanlara sözünle ve işinle öğüt ver.”Ey vaiz, iç âlemin temizliği ile insanlara öğüt ver. Kalbini nurlandır. Ve onun nuru ile halka nasihat et. İçin kirli olduğu zaman dışın süsü ile onlara öğüt vermeye kalkma. İman sahiplerinin kalbi yaratılmadan imanları yazıldı. Bu geçmişin bilgisidir. Bunun üzerinde durmak caiz değildir. Ona dayanarak hüküm yürütmek doğru olmaz.Kalplerimiz iman nuruna ermek için gayretli olursa, Rabbimiz bize onu verir. Dilerse, çalışmadan da... O bizim çalışma ve yorulma hâlimize acır ve nurunu nasip eder. Utanmaz mısınız; nasıl tevil eder, tebdile uğraşırsınız?.. Mevlâ, zâtını vasfetmiş; onu başkası ile değiştirmek sizin ne haddinize?.. Sizden önce gelen sahabeye ve onlara uyanlara yeten bir din, size nasıl yetmiyor? Aziz ve Celil olan Rabbimiz, yaratıcılık sıfatını Arş'da yerleştirmiştir. Bunun şekli ve benzeri yoktur; yokluğu da iddia edilemez.

Midas Podcast
#35 - Dolar Sisteminde Çatlaklar Büyüdü: Altın ve Bitcoin Bunun Neresinde?

Midas Podcast

Play Episode Listen Later Apr 18, 2025 12:56


ABD tahvil piyasasındaki sarsıntılar ve artan jeopolitik gerilimler, doların küresel rezerv para birimi konumunu sorgulatmaya başladı. Bu bölümde, finansal sistemin değişen dinamiklerini, Bitcoin ve altının yükselen önemini ve yatırımcı davranışlarındaki köklü dönüşümü mercek altına alıyoruz. Dolar sistemi sarsılırken ortaya çıkan yeni rezerv varlıkları ve bunların yatırımcılar için ne anlama geldiğini tartışıyoruz.İyi dinlemeler!Midas uygulamasını indir: https://app.getmidas.com/gmih/mie6gpeuX (Twitter): https://twitter.com/getmidasInstagram: https://www.instagram.com/get_midas/YouTube: https://www.youtube.com/@midasplusTikTok: https://www.tiktok.com/@midasinkulaklariMidas'ın Kulakları: https://www.getmidas.com/midasin-kulaklariNot: Bu içerik, içeriğin yayınlandığı günkü veriler ve haberler baz alınarak hazırlanmıştır. Eğer varsa içerikte geçen hedef fiyat tahminleri, uzman ve analist yorumları bu içeriğin yayınlandığı tarihte geçerlidir. Bu tahmin ve yorumlar zaman içinde değişkenlik gösterebilmektedir. Bu podcast'te yer alan haberler ve haberlerin içerdiği şirketler hakkındaki bilgiler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Bahsi geçen hisselerdeki; hisse adı, fiyatı ve grafikleri de dahil temsilidir, yatırım tavsiyesi değildir.

Yeni Şafak Podcast
Mehmet Akif Soysal - ABD-Japonya tarihinden örnekle ABD-Çin ilişkileri ve Türkiye

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Apr 17, 2025 6:27


26 Temmuz 1941'de ABD hükümeti Birleşik Devletler'deki Japonlara ait finansal varlıkları dondurdu. Amerikalı tüccarlar artık Japon işletmelerinden ve firmalarından dolar kabul etmeyerek neredeyse tüm ticareti durdurdu. Bunun evvelinde Japonya'nın kurduğu ittifaklar ve Fransız Çinhindi'ne saldırmasına tepki olarak 26 Eylül 1940'ta hurda demir malzemelere ABD tarafından ambargo konulmuştu; Uçaklar ve metaller üzerine birkaç yıl evvel konan ambargolar etkisizdi çünkü Japonya bu malları önceden stoklayabiliyor ya da başka yollarla tedarik edebiliyordu.

Mevlana Takvimi
HZ. PEYGAMBER (S.A.V.)'İN HRİSTİYANLARA CEVABI-16 NİSAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Apr 16, 2025 2:34


Rivayet edildiğine göre, Necran'dan 60 kişilik bir heyet Nebi (s.a.v.)'e gelmişlerdi. Bunların 14 kişisi eşraftan, 3 kişisi ise ileri gelen kişilerdendi. Bunlar Medine'ye gelip ikindi namazından sonra Nebi (s.a.v.)'in mescidine girdiler. Namaz vakitleri gelince kalkıp, namazlarını mescidde kıldılar. Nebi (s.a.v.): “Onları bırakınız, doğuya doğru kılsınlar” buyurdu. Daha sonra bu gruptan üç kişi Hz. Peygamber (s.a.v.) ile konuştular “İsa, Allâh'tır, İsa Allâh'ın oğludur” dediler. Bunun üzerine Nebi (s.a.v.): “Müslüman olun” buyurdu. Onlar: “Senden önce müslüman olduk” dediler. Hz. Peygamber (s.a.v.): “Yalan söylüyorsunuz! Çünkü sizin Allâhü Teâlâ'ya çocuk isnat etmeniz, müslüman olmanızı engeller” buyurdu. Onlar: “Eğer İsa, Allâh'ın oğlu değilse, babası kimdir?” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.): “Çocuğun babasına benzer olduğunu bilmiyor musunuz?” buyurdu. Onlar: “Evet biliyoruz” dediler. Nebi (s.a.v.): “İsa'da bundan (babasından) bir şey var mı?” diye sordu. Onlar: “Hayır” dediler. Nebi (s.a.v.): “Yerde ve gökte hiçbir şeyin Allâh'tan gizli kalamayacağını bilmiyor musunuz?” diye sordu. Onlar: “Evet biliyoruz” dediler. Nebi (s.a.v.): “İsa kendine bildirilenlerden başka bir şey bilir mi?” diye sordu ve onlardan “hayır” cevabını aldı. Bunun üzerine Nebi (s.a.v.): “Bu, nasıl sizin iddia ettiğiniz gibi olur?” diye sordu. Adamlar sustular ve inkâr etmeye devam ettiler. Bunun üzerine Allâhü Teâlâ, “Allâh ki, O'ndan başka ilâh yoktur. Dâima diri ve koruyup yöneticidir.” (Ali İmran s. 2) sûresinin başından seksen küsur âyet indirdi. Böylece Hz. Peygamber (s.a.v.) bu âyetleri delil gösterip hakkı gerçekleştirmek için onların şüphelerine cevap verdi. (İsmail Hakkı Bursevi, Ruh'ul Beyân Tefsiri,Al-i İmran s.2)

Boş Yapma Enstitüsü
Dollywood #19 - Pan's Labyrinth - Pan'ın Labirenti Filmi İncelemesi: Pan'a Güvenemezsiniz Abiciğim!

Boş Yapma Enstitüsü

Play Episode Listen Later Apr 13, 2025 46:46


Dollywood'un, Pan's Labyrinth - Pan'ın Labirenti'ni ele aldığımız, Dr. Burcu Alkan'ın konuk olduğu yeni bölümü yayında!Bu zamana dek bilimkurgu filmlerini daha çok pozitif bilimler perspektifinden incelediğimiz Dollywood'da, bundan böyle farklı türlerden filmleri gerek pozitif bilimler, gerekse de sosyal bilimler açısından değerlendiriyor olacağız! Bu bakımdan bizim adımıza bir ilkin yaşandığı bu bölümde, Pan'ın Labirenti filmini Yeditepe Üniversitesi'nden Dr. Burcu Alkan ile birlikte sosyal bilimler açısından ele aldık. Gerçek dünyayla, alıştığımızdan oldukça farklı şekilde resmedilmiş olan masal dünyası arasındaki tezatları merkeze aldığımız sohbetimizde, ilk bakışta oldukça farklı görünen bu iki statükonun aslında hem hikâyesel hem de sinematografik açıdan filme ne kadar başarılı şekilde hizmet ettiğini ele aldık. Bunun yanı sıra muhabbetimiz ataerkillikten Frankenstein'a, Gandalf'tan Luciferase proteinine dek uzandı. Film hakkındaki yorumlarınızı bekliyoruz. Keyifli seyirler!

Mevlana Takvimi
HZ. EBU BEKİR (R.A)'İN İMAMETE LAYIK OLMASI-13 NİSAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Apr 13, 2025 2:25


Aişe (r.anhâ)'dan, Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İçlerinde Ebu Bekir'in bulunduğu bir kavim için layık olmaz ki, onun dışındakilerden birini imam yapsınlar.” (Tirmizi) Çünkü imametin medârı, fazilet üzerinedir. O halde kim efdal ise imamete evlâ olan odur. Nitekim fıkıh kitaplarında geniş olarak izah olunmuştur. Ebu Bekir (r.a.) hepsinden efdaldir. Hadisteki imametle; hilâfet mânâsındaki imamete işaret olunmuş olması mümkündür. İşte bundan dolayı Resûlullâh (s.a.v.) hastalığında imamete Ebu Bekir (r.a.)'i tayin etti. Hz. Ömer (r.a.) imam olduğu ve insanlara namaz kıldırdığı zaman, namazlarını Ebu Bekir (r.a.)'in imametiyle iade ettiler. Abdullah Zem'a (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Resûlullâh (s.a.v.)'in hastalığı şiddetlendiği zaman Bilâl (r.a.) onu namaza çağırdı. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Ebu Bekir'e gidiniz.” Gittiler ki, Ebû Bekir yoktur ve Ömer insanların içindedir. Dedim ki “Ya Ömer! Kalk ve insanlara namaz kıldır.” O da öne geçti ve tekbir aldı. Resûlullâh (s.a.v.) onun sesini işittiği zaman dedi ki: “Ebu Bekir nerededir? Allâh ve müslümanlar buna razı olmaz.” Hz. Ebu Bekir (r.a.)'e haber gönderildi. Ömer (r.a.) namazı kıldırdıktan sonra Ebu Bekir (r.a.) geldi ve insanlara namazı kıldırdı. Bir rivayette de şöyle ilâve edildi: Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, Hz. Ömer (r.a.)'in sesini işittiği zaman mescidin yanı başındaki hücresinden başını çıkarttı sonra dedi ki: “Yok yok yok, insanlara elbette İbn-i Ebu Kuhâfe namaz kıldırmalıdır!” (Birgivi, Tarikatü'l-Muhammediyye Tercümesi,s.166-167)

Mevlana Takvimi
GIYBET VE GIYBETTEN KURTULMA YOLLARI-12 NİSAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Apr 12, 2025 2:23


Allâhü Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Ey imân edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günâhtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O hâlde Allâh'tan korkun. Şüphesiz Allâh, tevbeyi çok kâbul edendir, çok merhamet edendir.” (Hucurât s. 12) Ayette açıkça gıybet, kişinin ölü kardeşinin etini yemesine benzetilmektedir. Böyle bir benzetmenin nedeni, insan tabiatının her ikisinden de nefret etmesidir. Çünkü insan bedensel olarak ölü kardeşinin etini yemeyi düşünemediği ve bundan rahatsız olduğu gibi ruhsal olarak da gıybetten rahatsız olur. Ebû Said el-Hudrî ve Câbir (r.a.e.)'den gelen rivayete göre Allâh Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Gıybet zinadan daha şiddetlidir.” Oradakiler “Ey Allâh'ın elçisi! Nasıl gıybet zinadan daha şiddetli olur?” dediler. Bunun üzerine Allâh Resulü (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Çünkü bir adam zina yapar da sonra tevbe eder; bunun üzerine Allâh onun tevbesini kâbul eder. Ancak gıybet edenin durumu farklıdır, gıybetini yaptığı kişi onu bağışlamadıkça, Allâh da onu bağışlamaz.” (Taberânî) Allâh Resulü (s.a.v.) bir başka hadiste şöyle buyurmaktadır: “Ölülerinizi kötülemeyin, böyle yapınca dirilerinize de eziyet verirsiniz.” Bu hadisten anladığımız üzere ölülerin gıybeti, dirilerin gıybetinden daha şiddetlidir. Çünkü onların gıybeti iki kötülüğü barındırmaktadır. Birincisi, onlardan af dileme imkânı olmaması, ikincisi ise eğer Allâhü Teâlâ o ölüyü affetmiş olsa, gıybet yapan bu adam, affedilen kişiyi kötüleyerek âdeta Allâh (c.c.)'un hükmünü sorgulamış olmaktadır. (Eşref Ali et-Tehanevî, Tehzibu'l Ahlâk,s.42-43)

Gerçek gazetesi
İstibdadı yenmek üzere emekçi halkın tamamının gücünü bir araya getirmek için düzen siyasetini aşalım!

Gerçek gazetesi

Play Episode Listen Later Apr 8, 2025 10:53


Türkiye, geride bıraktığımız ay başlayan büyük bir siyasi çalkantıya sahne oluyor. Bunun nedeni, istibdad rejiminin CHP'nin 2028 seçimlerinde cumhurbaşkanı adayı olarak göstereceği, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik arka arkaya gelen operasyonları. Önce 18 Mart'ta İmamoğlu'nun üniversite diploması usulsüz olarak alındığı iddiasıyla iptal edildi. Bir gün sonrasında da İmamoğlu suç örgütü kurmak ve yönetmek, irtikap, rüşvet almak, ihaleye fesat karıştırmak, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek ve terör örgütüyle işbirliği yapmak gibi uzunca bir listeden oluşan suçlamalarla sabaha karşı gözaltına alındı. Aynı operasyon kapsamında İmamoğlu'nun yanı sıra 100'den fazla kişi için de gözaltı işlemi yapıldı. İmamoğlu ve bazı diğer gözaltına alınanlar için tutuklama kararı verildi ve bu isimler hapse yollandı.İstibdad için her şey mübah!Bu iki işlemin arka arkaya iki güne sığdırılmış olmasının kendisi bile istibdad rejiminin rakiplerine saldırırken yargıyı ne şekilde bir aparat olarak kullanabileceğinin yeni bir kanıtı olurken, AKP'nin yılmaz savunucuları arasından bazıları dahi bu tür bir yargı hamlesinin, yine hukuki bir terimle “hayatın doğal akışına aykırı” olduğunda hemfikirdi. Zira istibdad rejimi göstere göstere yargıyı ve kolluk güçlerini kullanarak, aynı 12 Eylül darbesinin organı Millî Güvenlik Konseyinin 1983 yılında seçime girecek adayların bazılarını veto ettiği gibi, rakibini saf dışı bıraktı. Aynı günlerde istibdadın kalemşörleri İmamoğlu'ndan sonra anketlerde CHP'den adaylığı durumunda Erdoğan'ı zorlayabilecek bir diğer isim olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın da yakında hedef alınabileceğini utanmadan zikrettiler. İmamoğlu'nun ifade tutanağı, operasyonun bir parçası olarak istibdad medyasına el altından servis edildi. Tüm bunları İstanbul'da 4 günlük bir eylem yasağı izledi. Sosyal medyaya erişim engellendi ve internet erişimine kısmi bir kısıtlama getirildi. Bir süre sonra da CHP'ye kayyım atanabileceği söylentisi yayıldı ve CHP lideri Özgür Özel, partisini olağanüstü genel kurula götürerek bu hamleye karşılık vermek istedi.Biriken öfke sokaklara taştıİstibdadın İmamoğlu'na yönelik saldırısının önemli bir tepki doğuracağı açıktı. Öyle de oldu, İmamoğlu'nun ev baskını ile gözaltına alınmasının hemen ardından büyük kentlerden başlayarak kalabalık kitleler sokağa döküldü. Sosyalistler ve meslek örgütleri de bu eylemlere aktif bir biçimde katıldılar. Bunların bir kısmı açısından eylemlerin CHP'nin çağrısıyla, sevk ve idaresi altında cereyan etmesi önemli değildi. Bunlar için CHP doğal bir müttefik, İmamoğlu da şimdiden 2028'de oy verilecek adaydı. Diğerleri açısından ise eylemler aslında şeklen CHP'nin çağrısı ile yapılmaktaysa da, ardında Gezi'dekine benzer bir kitle hareketi vardı ve bu hareketi sosyalist kanallara akıtmak için mücadeleye katılmak gerekliydi.İstibdadı ancak emekçi halkın bağrından kopacak bir güç yenebilir! Devrimci İşçi Partisi, bu nedenlerle CHP'nin önderliğinde Saraçhane eylemlerinde yer almamış, emekçi halkımızı istibdada karşı olduğu gibi, onunla mücadelesinde zayıflatıcı bir unsur olarak CHP'ye karşı da uyarmıştır. Ama bu uyarıyı, emekçi halkın geniş kesimlerinin tüm zayıflıklarına karşın CHP saflarına koştuğu bir ortamda yapmıyoruz. Emekçi kitlelerin önemli bir bölümünün İmamoğlu'nun burjuva karakterinden, diploma olayının halk tarafından bir zengin çocuğunun kayırılması olarak görülmesinden, CHP'nin OVP'yi sahiplenen tutumundan ve belediyelerdeki yolsuzluk iddialarından duyduğu tiksinti ile istibdad cephesinin etkisi altına sokulduğu bir anda yapıyoruz. Görevimiz, emekçi halkımızın içinde istibdada yönelik biriktirdiği öfkenin düzen siyaseti tarafından kontrol edilmesini ve soğrulmasını önlemektir. Emekçi halkın öfkesinin Saraçhane merkezli CHP mitinglerinde değil, bütün meydanlarda, fabrikalarda, atölyelerde, iş yerlerinde, emekçi mahallelerinde ve önümüzdeki günlerde 1 Mayıs meydanlarında örgütlenmesini temin etmektir.

Gerçek gazetesi
Ertuğrul Oruç: Patronların ve hükümetin ortak geleceğini, emekçilerin mücadelesiyle bozalım

Gerçek gazetesi

Play Episode Listen Later Apr 8, 2025 6:12


Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) 9-13 Nisan'da “Sağlıkta Ortak Gelecek” temalı bir kurultay düzenliyor. Özel sağlık sermayesinin temsilcisi OHSAD'ın, sağlığı daha fazla özelleştirmek, sağlıktan daha fazla para kazanmak için organizasyon düzenlemesi sınıfsal çıkarlarına uygun bir hamle. Ancak bu organizasyona, sağlık alanı ilgili bakanların ve bürokratların geniş bir kadro ile konuşmacı olarak katılacak olması daha başka anlamlar ve mesajlar taşıyor.Kurultaya Sağlık Bakanı ve Bakan Yardımcısı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, her iki bakanlığın önemli müdürlüklerine bağlı bürokratlar, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkan Yardımcısı, vakıf ve kamu üniversitelerinden öğretim üyeleri konuşmacı olarak katılacakmış. Sağlık sistemine dair her türlü kararı almaya yetkili bu bürokratların özel sağlık sermayesinin kurultayına adeta çıkarma yapmasını sağlıktaki geleceğimizi özel sermayeye emanet edeceklerinin bir göstergesi olarak yorumlamak gerekiyor.Sağlığın özelleştirilmesi, yani sağlığın parayla alınır satılır bir meta (mal) haline getirilmesi sağlık hizmetlerine ulaşımın önünde engel teşkil eder. Oysa sağlık sistemi ayrıcalıklı bir azınlığa değil toplumun tamamına hizmet etmelidir. Bunun ön koşulu, sağlık hizmetlerinin ücretsiz olarak sunulmasıdır. Özelleştirme aynı zamanda kamu sağlık hizmetlerinin içini oyan bir karaktere sahiptir. Kamuda sunulan hizmetlerin, doktorlardan ve sağlık emekçilerinden bağımsız olarak, niteliksizleştirilmesini veya kapsamının daraltılmasını beraberinde getirir.Peki, sağlıkta özelleştirmeye karşı olan bizler ne yapmalıyız? Patronlara ve patron destekçisi hükümete karşı örgütlü şekilde mücadele etmezsek işimiz zor görünüyor. Kamuda sendikalaşma hakkımız olsa da ne yazık ki grev hakkımız yok. Her toplu sözleşme döneminde oynanan tiyatroyu izliyoruz ancak üretimden gelen gücümüzü kullanamamış oluyoruz. Kamuda grev hakkımızı kazanmak için orta-uzun vadeli bir yol haritası çıkarmamız gerekiyor. Özel sağlık alanında ise fiilî bir sendikalaşma yasağı var. Çalışma koşulları çok kötü olmasına karşın Toplu İş Sözleşmeli sendikalı özel hastane sayısı bir elin parmağını geçmiyor. Mutlaka şeytanın bacağını kırmalı, başarılı bir örnekler yaratmalıyız. Başarmak için öncelikle amaç edinmek, buna göre hazırlık yapmak gerekiyor. Sağlıkta özelleştirmeye karşı; sağlığın ücretsiz, eşit, ulaşılabilir, nitelikli, devlet eliyle sunulması gerektiğini savunan her sendika ve meslek örgütü daha fazla örgütlenmek için elinden gelen çabayı sarf etmeli; konfederasyon ayrımı gözetmeden, ayrı gayrı demeden, benzer amaçlar doğrultusunda güçlerimizi birleştirmeliyiz.

Gerçek gazetesi
Levent Köşe: Gençler hakkınızı helal edin

Gerçek gazetesi

Play Episode Listen Later Apr 8, 2025 8:15


Yalan söyleyemem. Pek sevmediğim bir ifade ile Z kuşağı denen gençlik kuşağının apolitik oluşu, bireyciliği, toplumsal ve siyasi konulardaki duyarsızlığı konusundan dostlarla, hocalarla aramızda çok çekiştirdik sizi. Yanılmışız. Ne güzel bir yanılgı oldu bu. Ne umut dolu, ne mutlu bir yanılgı bu.Geleceğinizin nasıl karartıldığını görüp yaşarken, kendi geleceğinizle birlikte memleketin geleceğine de sahip çıkmak için el ele verdiniz. Başınızı yukarı kaldırdığınızda herkes tertemiz yüzlerinizi, pırıl pırıl gözlerinizi gördü.Mesele ne CHP ne İmamoğlu ne de Saraçhane… Gençler hürriyet istiyor! Biz işçi sınıfı devrimcisiyiz. CHP'de yokuz. İmamoğlu'nda yokuz. Saraçhane'de yokuz! Olmayız da. MÜSİAD markalarına boykot yapıp sövmekte, TÜSİAD markalarını övmekte de yokuz. İngilizden, Amerikalıdan, Almandan herhangi bir konuda medet umanlardan olmadık, olmayız, olmayacağız. Ama gençlerin mücadele azmini, enerjisini, coşkusunu kendi pazarlıklarında koz olarak kullananlar, istediklerini yarım yamalak alır almaz, gençleri istibdadın polis gaddarlığıyla baş başa bıraktığında, orada biz varız. Hocaysak, eğitim ve bilim emekçisi isek, memleketin pırıl pırıl gençleri hürriyet için mücadele ediyor, bedel ödüyorsa, elbette ki sahip çıkacağız, yalnız bırakmayacağız. Yoksulluğun, hayat pahalılığının, işsizliğin pençesinde kıvranan işçiler, emekçiler, yoksul köylüler yani emekçi halkımız da aynı şekilde memleketin evlatlarına sahip çıkmalı. Bunun yolu CHP'ye yazılmak değil. İmamoğlu'nu siyasi olarak savunmak değil. Bunun yolu gençler nasıl kendi gelecekleriyle memleketin geleceğine birlikte sahip çıkıyorsa, işçi ve emekçinin de işine aşına sahip çıkarken, memlekette hüküm süren sermayenin istibdadına karşı da hürriyet mücadelesi vermesidir. Kim diyebilir ki grevleri yasaklanan metal işçileri fiili grevlerle yasakları yırtıp attığında sadece ekmek mücadelesi vermiştir? Bu basbayağı bir hürriyet mücadelesidir. Kim diyebilir ki sendikalaştıkları için işten atılıp aylarca direnen, barikatlar aşarak Anayasal Hak Yürüyüşü yapan Polonez işçileri sadece işleri ve aşları için direnmiştir? Bu basbayağı bir hürriyet mücadelesidir. Antep'te tekstil işçilerinin önderi Mehmet Türkmen neden hapis yattı? Hürriyet için! Gençler niye yatıyor? Hürriyet için! Biz niye yatıyoruz? Hürriyet için!İnanıyorum ki içeride yatanların temsil ettiği mücadeleler dışarıda hürriyet için buluştuğunda zafere giden yolu arşınlamaya başlayacağız. Nasıl buluşacağız? Herkes kendi payına AKP'den, CHP'den ve benzerlerinden yani düzen siyasetinden koptuğunda, kendi gücümüze ve emekçi halka güvenip alçak ve katil emperyalistlerden, ikiyüzlü ve korkak burjuvalardan medet ummaktan vazgeçildiğinde, buluşacağız! Kimsenin karşısında duramayacağı bir güç açığa çıkaracağız. Kazanacağız!Not: Ramazan bayramında işçi, emekçi dostların, yoldaşların, arkadaşların destek ve dayanışma mesajları en güzel hediye oldu. Herkese çok teşekkür ediyorum. Bir sonraki bayramda yani 1 Mayıs İşçi Bayramı'nda iş, aş, hürriyet bayrağının altında mücadeleci gençleri, namuslu hocaları ve öncü işçileri bir arada görmek en büyük dileğimdir. Sevgilerimle. Silivri 3 No'lu Cezaevi

NTVRadyo
Kayıttayız - 04 Nisan 2025

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Apr 4, 2025 23:53


Dünya ticaret savaşlarının arefesinde. ABD Başkanı Donald Trump, “Amerika'nın altın çağı başlıyor” diyerek yeni gümrük vergisi kararını imzaladı. Yeni gümrük vergilerinin oranı yüzde 10 ila yüzde 50 arasında değişiyor. Çin'e yüzde 34,, Avrupa Birliği'ne yüzde 20,, Japonya'ya yüzde 24 oranında ek gümrük vergisi getirildi.. Türkiye'ye ise yüzde 10 oranında ek vergi uygulanacak. Trump, "ticaret açığı tehdidi ortadan kalkana kadar yeni tarifeler yürürlükte kalacak" dedi. Amerika'nın bu adımına dünyadan karşılık gelecek. Başta AB olmak üzere birçok ülke ABD'ye karşı gümrük tarifeleri duyuracak. Bunun dünyada ticaret savaşlarını doğurmasından endişe ediliyor. Kayıttayız'da yeni tarifelerin Amerika ve dünyaya olası etkileri konuşuldu.

Mevlana Takvimi
PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.) KENDİSİNDEN İSTENEN BİR ŞEY İÇİN “HAYIR” DEMEMİŞTİR-02 NİSAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Apr 2, 2025 2:20


Cömertlik kolayca verebilmek şeklinde tanımlanabilir. Bu güzel huyda Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz'e kimse erişemez. Peygamber (s.a.v.)'i yakından tanıyan, dost-düşman herkes O (s.a.v.)'in yüce şahsiyetini böylece vasfetmiştir. Cabir b. Abdullah (r.a.)'den: “Hayatında, kendisinden istenen bir şey için “hayır, veremem” dememiştir.” İbn Abbas (r.a.)'den: “Peygamber (s.a.v.) iyilik yapmak bakımından insanların en cömerti idi. En çok cömert davrandığı zaman, Ramazan ayı idi. Hele Cebrail (a.s.)'la buluştuğu zaman Saba rüzgârından daha cömert olurdu.” Enes (r.a.)'den: “Bir adam ondan mal istedi. Ona iki dağ arasını dolduracak kadar çok koyun verdi. Adam memleketine dönünce, “Gidin siz de müslüman olun; çünkü Resûlullâh (s.a.v.) fakirlikten endişe duymayan bir adam gibi bolca dağıtıp veriyor” dedi.” Ebu Hureyre (r.a.)'den: “Bir adam gelip ondan bir şey istedi. Bunun üzerine Allâh'ın Resûlü (s.a.v.) başka bir adamdan onun için yarım vesk (otuz ölçek) ödünç alıp verdi. Sonra bilâhare alacaklı borcunu istemeye gelince, tuttu ona tam vesk (altmış ölçek) verdi ve sebebini izah ederek, şöyle buyurdu: “Yarımı, alacağındır. Diğer yarımı ise bizden sana olan bir atiye (ihsandır).” hadisleri rivayet olunmuştur. Peygamber (s.a.v.) henüz peygamber olarak gönderilmeden önce de durumu aynı idi. Nevfel oğlu Varaka ona, “Zayıfa yardım edersin, yoksulun elinden tutup korursun.” demiştir. (Kadı İyaz, Şifâ-i Şerîf,s.109-112)

Yeni Şafak Podcast
Mahmut Ay - Kur'ân Günlüğü -26. Cüz-

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 26, 2025 11:50


Asıl fetih kalplerin fethidir. Bunun için de huzur ve barışın hâkim olduğu bir ortama ihtiyaç vardır “Biz, sana apaçık bir fetih nasip ettik. Ta ki, Allah senin geçmiş ve gelecek kusurlarını bağışlasın, senin üzerindeki nimetlerini tamamlasın, seni dosdoğru yola iletsin ve sana şanlı bir zafer ihsan etsin” (Fetih 48/1-3).

Yeni Şafak Podcast
Ayşe Böhürler - Tarihin tekrarı: İlkinde trajedi ikincisinde komedi olarak…

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 26, 2025 7:52


“Mukallit” başlıklı yazıyı geçen hafta yazmıştım. Yazıda özetle Ekrem İmamoğlu'nun kendince hedefinde ilerlediğini varsayarken tarihi kopyalayan, Erdoğan'ı kopyalayan stratejisini yazmıştım. Simulark, -mış gibi hallerden bahsetmişti. Tarihi kopyalama lafı bana ait değil. Ancak müellifinden kullanma izni aldım ve çok da beğendim. Bunun imkansızlığına dair önemli tespit, tarihçi Cemil Koçak'tan geldi. “Bugünlerde Gezi kalkışmasını gönlünden geçirenlere Karl Marx uzun yıllar önce şöyle demişti: Tarih kendini tekrar eder; ilkinde trajedi ikincisinde komedi olarak.”

Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin

Bu bölümde burçlara inanıp inanmadığımızı, en sevdiğimiz ve en kaçtığımız burçları konuştuk! Bir Akrep ve bir Oğlak olarak kendi burçlarımızı masaya yatırırken, astrolojiye dair eğlenceli stereotipleri de tartıştık. Sizce burçlar gerçekten karakterimizi yansıtıyor mu, yoksa hepsi tesadüf mü?

Turkish Stories
TÜRK MUTFAĞI / Türkçe Hikayeler

Turkish Stories

Play Episode Listen Later Mar 15, 2025 4:29


TÜRK MUTFAĞI Türk mutfağı, Türkiye'nin ulusal mutfağıdır. Osmanlı kültürünün mirasçısı olan Türk mutfağı, Balkan ve Ortadoğu mutfaklarından etkilenmiş ve aynı zamanda bu mutfakları da etkilemiştir. Ayrıca Türk mutfağı yörelere göre farklılıklar gösterir. Karadeniz mutfağı, Güneydoğu mutfağı, Orta Anadolu mutfağı gibi birçok yöre kendine ait zengin bir yemek kültürüne sahiptir. ÇORBALAR Çorba özellikle kış aylarında Türk mutfağının vazgeçilmez bir parçasıdır. Mercimek çorbası, ezogelin çorbası, yoğurt çorbası ve tarhana çorbası en çok tercih edilen çorbalardır. Ancak Türk mutfağı bunların yanı sıra sayısız miktarda çorbalar içerir. Etler, sebzeler ve baklagiller genellikle çorbaların ana malzemeleridir. Et suyu, un, yoğurt ve sebzeler çorbaların besleyici bir hale getirmek için kullanılır. ET YEMEKLERİ Türk mutfağındaki et yemeklerinin çoğu kebaplar, köfteler ve tencere yemeklerinden oluşmaktadır. Kebaplar genellikle lokantalarda yenen ve ızgara yöntemiyle pişirilen yemeklerdir. Kebaplar arasında döner kebap en sevilenler arasındadır. Ayrıca Bursa iskender kebabı, Adana kebabı, Urfa kebabı ve pirzola da çok yaygındır. Köfteler, kıymanın, ekmek içi, soğan ve çeşitli baharatlarla yoğurulmasıyla hazırlanır. Köfteler, ızgara, fırınlama, kızartma veya sulu yemek olarak yapılabilir. Akçaabat köftesi, İnegöl köftesi, Tekirdağ köftesi yurt çapında en çok sevilen köfteler arasındadır. SEBZE YEMEKLERİ Türk mutfağı sebze yemekleri açısından da çok zengindir. Dolmalar ve etli sebze bunların en meşhurlarındandır. Etli fasulye, karnıyarık, etli kabak, etli bezelye, etli türlü, etli mercimek ve nohut, etli ıspanak, lahana ve pırasa dâhil çok sayıda yemek mevcuttur. Aynı zamanda birçok sebze ızgara yöntemiyle ve kızartılarak pişirilebilir. HAMUR İŞLERİ Lahmacun, etli ekmek, pide, mantı ve börekler, Türk mutfağının en sevilen hamur işleri arasındadır. Ayrıca pilav ve makarnalar da bu sınıfa katıldığında çok geniş bir çeşitlilik ortaya çıkar. SOĞUK VE SICAK İÇECEKLER Dünyanın her yerinde sevilen gazlı içecekler ve meyve sularının yanı sıra Türk mutfağının kendine has içecekleri de mevcuttur. Yoğurdun sulandırılmasıyla yapılan ayran tamamen Türkiye'ye özgü bir içecektir. Bunun dışında şalgam suyu ve şerbet de Türkiye'nin kendine özgü soğuk içecekleri arasındadır. Sıcak içecekler arasında Türk kahvesinin ve Türk çayının özel bir yeri vardır. Türk kahvesi kabaca çekilmiş kahvenin cezve denilen uzun saplı kaplar içinde pişirilmesiyle hazırlanır. Dünya çapında ün kazanmış olan Türk kahvesi fincan denilen küçük bardaklar içinde servis edilir. TATLILAR Türk mutfağı tatlılar açısından oldukça zengindir. Baklava, kadayıf, lokma gibi hamurlu tatlılar; muhallebi, keşkül, kazandibi, sütlaç gibi sütlü tatlılar; hoşaf ve kompostolar, revani, helva, aşure ve kabak tatlısı gibi tatlılar Türk mutfağında geniş yer tutar. Baklava, Türk mutfağının en tanınmış tatlıları arasındadır. Çok ince açılmış yufkanın arasına fındık, ceviz veya Antep fıstığı konulur ve fırında pişirilir. Bu karışım daha sonra şerbetle tatlandırılarak servise hazır hâle getirilir. Revani, irmik helvası gibi bazı tatlıların yapımında irmik kullanılır. Türkiye'deki dini inançlar arasında yer alan aşure; buğday, kuru üzüm, fasulye ve nohut gibi birçok bitkisel malzeme kullanılarak hazırlanan bir tatlıdır. Kabak tatlısı, bal kabağının üzerine şeker eklenerek pişirilir. Bu tatlı sonbahar ve kış aylarında tercih edilen Türk mutfağına has bir tatlıdır.

Özgür Mumcu ve Eray Özer'le Yeni Haller
Google güncellemesi haber sitelerini nasıl ve neden çökertti?

Özgür Mumcu ve Eray Özer'le Yeni Haller

Play Episode Listen Later Mar 14, 2025 29:11


Selamlar,Bu bölüm biraz "flaş haber" gibi oldu.Şöyle ki; Gazete Duvar haber sitesi hafta ortasında kapanacağını açıkladı. Kapanma gerekçesi gelirlerin düşmesiydi ve en büyük neden de Google algoritmasının 2024 Eylül'ünde ve bu yılın başında bağımsız haber platformları için bazı ürünlerinden gelen trafiği neredeyse sıfırlaması olarak ifade edildi.Akabinde dokuz bağımsız medya platformu (Artı Gerçek, BirGün, Diken, Ekonomim, Gazete Pencere, ilketv.com.tr, Kısa Dalga, Medyascope, T24) Google algoritmasındaki değişimin kendileri için de hayati tehlike arz ettiğini duyurdu.Ve ben tam bu esnada Google Search (Arama) küresel sözcüsü Danny Sullivan'la bir röportaj yaptım.Bunun üzerine tüm gözler iki güne yayarak T24'te yayımladığımız bu röportaja çevrildi.Birkaç TV canlı yayınına katıldım vs...Sonra dedim ki; "E benim bunları Yeni Haller dinleyicilerine de anlatmam lazım. Ne oldu? Nasıl oldu? Neden oldu?..."İşte bu bölümde bunları anlatıyorum size.Röportajı da okumak isterseniz link'leri bırakıyorum buraya:BölümBölümİyi dinlemeler...Biliyorsunuz Yeni Haller sizlerin desteğiyle yayın hayatına devam eden bir podcast kanalı.Beni aşağıdaki link'lerden destekleyebilirsiniz:www.patreon.com/yenihallerYeni Haller'in bir de Buy Me A Coffee hesabı var artık. Buradan destek olmak çoook daha kolay. Patreon'da sorun yaşayanlar için açtım efendim. Buyurun:https://www.buymeacoffee.com/yenihallerBölümde bahsi geçen Yeni Haller'in T24 Youtube kanalındaki özel içeriklerine şuradan ulaşabilirsiniz:T24 Youtube Yeni Haller ListesiBana ulaşmak için:https://www.instagram.com/eray_ozerhttps://twitter.com/ErayOzeryenihallerpodcast@gmail.com

Kerem Önder
Allah, üzülmeni istiyor? - Mektubat 140, 146 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Mar 2, 2025 37:10


Bu mektûb, Muhammed Ma'sûm-i Kâbilîye yazılmışdır. Sevenlerin sıkıntılara, üzüntülere dayanmaları lâzım geldiği bildirilmekdedir:“Fakîrleri seven kardeşim! Kalbinde sevgi taşıyanların sıkıntı ve üzüntü çekmeleri lâzımdır. Dervîşliği seçenlerin dertlere, sıkıntılara alışması lâzımdır.Fârisî beyt tercemesi: Seni sevmek, dert ve gam tatmak içindir, Yoksa, râhat etdirecek şeyler çokdur.Sevgili, sevenin çok üzülmesini ister. Böylece, kendinden başkasından büsbütün soğumasını, kesilmesini bekler. Sevenin râhatlığı, râhatsızlıkdadır. Âşıka en tatlı gelen şey, sevgili için yanmakdır. Sükûnet bulması çırpınmakdadır. Râhatı, yaralı olmakdadır. Bu yolda istirâhat aramak, kendini sıkıntıya atmakdır. Bütün varlığını sevgiliye vermek, ondan gelen herşeyi seve seve kapmak acısını, ekşisini, kaşları çatmadan almak lâzımdır. Aşk içinde yaşamak böyle olur. Elinizden geldiği kadar böyle olunuz! Yoksa, gevşeklik hâsıl olur. Sizin çalışmanız iyi idi. Bunun dahâ artmasını beklerken, azalıverdi. Fekat üzülmeyiniz. Eğer, kendinizi bu duraklamadan kurtarırsanız, eskisinden dahâ iyi olur. Sizi bu dağınıklığa sürükleyen şeylerin, toparlanmanıza da sebeb olacaklarını biliniz! Böylece, çalışmanız artar. Vesselâm.”146.“Oğlum Şerefeddîn Hüseynin mektûbu geldi. Allahü teâlâya hamd olsun ki, fakîrleri hâtırlamakla şereflenmekdesiniz. Aldığınız vazîfeyi çok yaparak zemânlarınızı kıymetlendiriniz! Fırsatı elden kaçırmayınız. Geçici olan şânlar, şerefler sizi aldatmasın. Dünyâ lezzetleri, hakîkî lezzetlerden mahrûm etmesin.Fârisî beyt tercemesi:Sana söyliyeceğim hep şudur: Çocuksun, yol ise korkuludur.Allahü teâlâ, bir kulunu gençlikde tevbe etmeğe kavuşdurursa ve bu tevbesini bozmakdan korursa, ne büyük ni'met olur. Diyebilirim ki, bütün dünyâ ni'metleri ve lezzetleri, bu ni'metin yanında, büyük deniz yanındaki bir damla su gibidir. Çünki bu ni'met, insanı Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşdurur. Bu ise, dünyâ ve âhıret ni'metlerinin hepsinin üstündedir. Âl-i İmrân sûresinin onbeşinci ve Tevbe sûresinin yetmişüçüncü âyetinde meâlen, “Allah'ın râzı olması nimeti dahâ büyüktür” buyuruldu. Doğru yolda olanlara ve Muhammed Mustafâya “aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmâtü etemmühâ ve ekmelühâ” uymakla şereflenenlere selâm olsun!” RabbaniSahabîlerden biri şöyle dedi: Bir gün Peygamberimiz, aramızda gülüşürken çıkagelmişti. Bize, “Cehennem ardınızdayken nasıl gülersiniz? Vallahi, sizi gülerken görmemeliyim!" dedi ve yüzünü dönerek giti. Sanki başlarımıza birer kartal konmuş gibi olmuştuk. Fakat, az sonra yanımıza gelerek şu müjdeyi verdi: "Biraz önce Cebrail gelerek bana şöyle dedi. Yüce Allah buyuruyor ki: "Niçin kullarımın ümidini rahmetimden kesiyorsun? Kullarıma Benim affedici ve merhametli olduğumu, bunun yanında azabımın da ağır olduğunu bildir."ّدَاصرملابلّكَ برّنَ اBütün peygamberlerin ortak nasihati. Utanmadıktan sonra dilediğini yap.İyilikte kötülükte bulaşıcıdır."İnsanlar için hak yolunu kapatan beş şey vardır:Cahillikten rahatsız olmamak, dünya hırsı, cimrilik, amelde riya, kendi fikrini beğenmek." Hz. Ali ra.Bir vehabi yazdı sen ölünce cenaze namazına asla gelmicem. Hiç cevap vermem ama buna yazdım: Benim cenaze namazıma 1000 Peygamber gelecek, sen eksik kal nolur.“Güneşin Görevi Işık Saçmaktır! Yarasalar Rahatsız oluyor Diye, Güneş Bu Görevinden Vazgeçecek Değil Ya!” Şems-i TebriziŞeytan taşlamaktan tavaf yapamıyoruz!Başarı, en iyi intikamdır.Yiğit 1000 gün yaşar fırsat bir gün düşerBereket diye bişey var İslam'da. Kurtuluş savaşında Yunan nüfusu 10 milyon; Türkiye 10 milyon. Yıl 2025. Yunan yine 10 milyon; Türkiye 85 milyon.Korkularının üstüne git! Agresif ol ve yüzleş onlarla. Sert saldır! Vücudunda bir yer tutulup ağrıdığında, masör kişi o bölgeye sert bir masaj yapar, ödeme dönüşmüş olan kas yapını yumuşatır ve ağrı biter.Mülk Allahındır yazıyo apartmanda. Altında sahibinden satılık yazısı var!“Kendi ayıbı, insanların ayıbını görmekten alıkoyan kimseye müjdeler olsun." (Aclûnî, Keşfu'l-Hafa, II, 46)

Türkiye'de Dijital Pazarlama
Ramazan'da %300 Dönüşüm! Reklam Kampanyalarına Bu Dokunuşu Yap!

Türkiye'de Dijital Pazarlama

Play Episode Listen Later Feb 25, 2025 13:44


Dijital pazarlama ve e-ticaret dünyasındaki en güncel stratejileri ve yenilikleri paylaştığım podcast kanalımıza hoş geldiniz. Bugünkü bölümümüz, Ramazan ayında reklam kampanyalarının nasıl daha etkili hale getirilebileceği ve markaların bu kutsal ay boyunca satışlarını nasıl artırabileceği üzerine olacak. Ramazan, sadece dini bir dönem değil, aynı zamanda tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarında büyük değişimler yaşadığı bir süreç. Özellikle online alışveriş, mobil kullanım ve dijital reklamlarda büyük bir artış görülüyor. Peki, bu fırsatlardan en iyi şekilde nasıl yararlanabilirsiniz? İşte detaylar! Ramazan Ayında Tüketici Davranışlarındaki Değişimler Ramazan ayında tüketici davranışlarında gözle görülür değişiklikler yaşanıyor. Özellikle yemek, giyim, hediyelik eşya, hijyen ve sağlık ürünlerinde artan bir talep söz konusu. Bunun yanında, dijital platformların kullanım oranları da hızla yükseliyor. * Mobil Kullanım Artıyor: Ramazan ayında insanların mobil cihazlarda geçirdiği süre %30 oranında artıyor. İftar sonrası saatlerde internet kullanımında büyük bir yükseliş gözlemleniyor. * İçerik Tüketimi Fırlıyor: YouTube, Instagram ve TikTok gibi platformlarda yemek tarifleri, ibadet içerikleri ve alışveriş önerileri en çok aranan konular arasında. * Gece Alışveriş Oranları Artıyor: İftardan sonra tüketiciler online alışverişe daha fazla yöneliyor. Özellikle saat 21:00 – 02:00 arasında e-ticaret sitelerinde yoğunluk yaşanıyor. * Hediyeleşme Eğilimi Güçleniyor: Ramazan ve Bayram dönemlerinde hediyeleşme oranı yükseliyor. Parfüm, kıyafet, aksesuar ve dekorasyon ürünleri daha fazla talep görüyor. Bu noktada, reklam kampanyalarınızı Ramazan'ın dinamiklerine uygun şekilde planlamak büyük bir avantaj sağlayacaktır. Ramazan İçin Özel Reklam Kampanyaları Nasıl Olmalı? 1. Tüketicinin Önceliklerini Anlayın ve Mesajınızı Uygun Hale Getirin Ramazan ayı, birçok insan için manevi ve toplumsal bir dönemi simgeliyor. Dolayısıyla reklamlarınıza samimi ve insani bir dokunuş eklemek önemli. Kampanyalarınızı dini ve kültürel hassasiyetleri göz önünde bulundurarak hazırlayın. İnsanlara sadece bir ürün satmaya değil, onların hayatına bir değer katmaya odaklanın. 2. Reklamları Günün Doğru Saatinde Yayınlayın Ramazan boyunca tüketici davranışlarında belirli saatlerde büyük değişimler oluyor. Sabah saatlerinde iş ve günlük ihtiyaçlarla ilgili içeriklere talep varken, iftar öncesinde yemek tarifleri ve alışveriş içerikleri popülerleşiyor. Gece saatlerinde ise alışveriş ve video içerik tüketimi zirve yapıyor. Bu yüzden reklamlarınızı doğru saat aralıklarına denk getirmek büyük önem taşıyor: * Sabah 06:00 – 10:00: Motivasyon, sağlık, iş odaklı içerikler * Öğle 12:00 – 15:00: Hafif eğlenceli ve bilgilendirici içerikler * İftar Öncesi 16:00 – 19:00: Yemek tarifleri, indirim duyuruları, yemek sipariş kampanyaları * İftar Sonrası 21:00 – 02:00: Online alışveriş, e-ticaret reklamları, özel indirimler 3. Mobil Optimizasyonu Unutmayın Ramazan ayında tüketicilerin büyük bir bölümü alışverişlerini mobil cihazlardan yapıyor. Mobil uyumluluk, site hızlandırma ve kullanıcı deneyimini geliştirme gibi faktörlere önem vermek dönüşümlerinizi ciddi oranda artıracaktır. 4. Video İçeriklerle Bağ Kurun Ramazan ayında YouTube ve Instagram gibi video içerik platformlarında büyük bir etkileşim artışı yaşanıyor. İnsanların ilgisini çekecek kısa ve etkili video içeriklerle marka bilinirliğinizi artırabilirsiniz. 5. Kampanyalarınızı Ramazan'a Özel Hale Getirin Özel indirimler, Ramazan'a uygun promosyonlar ve hediye kampanyaları yaparak markanızı öne çıkarabilirsiniz. İşte bazı örnek kampanya fikirleri: * İftar ve Sahur İndirimleri: Günün belirli saatlerinde özel kampanyalar yapabilirsiniz. * Bağış ve Yardım Kampanyaları: Satışlarınızın bir kısmını hayır kurumlarına bağışlamak marka imajınızı güçlendirebilir. * Ramazan'a Özel Paketler: Ürünlerinizi paket haline getirerek özel fiyatlarla sunabilirsiniz. Daha fazla detay ve yeni içerikler için beni IG'de takip edin @frktprk

TheValiyevShow  4-cü Epizod
Davranışları Dəyişdirməkdə və Formalaşdırmaqda Ustalaşmaq Üçün Bunları Et.

TheValiyevShow 4-cü Epizod

Play Episode Listen Later Feb 24, 2025 13:31


Davranışları Dəyişdirmək Niyə Çətindir? Necə Asanlaşdıra Bilərik?Yeni davranışlar formalaşdırmaq və köhnə, istəmədiyimiz vərdişlərdən qurtulmaq çox vaxt çətin olur. Bunun əsas səbəbləri bunlardır: beynin müqaviməti,Kimliklə bağlılıq, Avtomatik reflekslər.Davranış dəyişdirmək çətindir, çünki beynimiz status-kvonu qorumağa meyllidir. Amma kiçik addımlarla başlamaq, mühitimizi dəyişdirmək və kimliyimizi yeni vərdişlərimizə uyğun formalaşdırmaq prosesi asanlaşdırır. Əsas məsələ davamlılıqdır.

Kerem Önder
Allah kafirlere rahmet eder mi? - A'raf 56 tefsiri / Kerem önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Feb 19, 2025 48:40


“Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah'a (azabından) korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Şüphesiz, Allah'ın rahmeti iyilik edenlere çok yakındır.” (A'raf 56)“Allah rahmeti yüz parça yaratmış, doksan dokuzunu kendi nezdinde tutmuş, yeryüzüne bir parçasını indirmiştir. İşte mahlûkât bu bir parçadan dolayı birbirlerine merhamet ederler. Hatta at (bazı rivayetlerde “hayvan” geçmektedir), yavrusuna basmamak için tırnağını (ayağını) kaldırır.” (Buhârî, Edeb 19)“Allah'ın yüz rahmeti vardır; bunlardan bir rahmeti yeryüzü halkı arasında paylaşmış ki, onların ecelleri gelene kadar (hayatları boyunca) onlara kâfi gelir. Rahmetin doksan dokuz kısmını ise kıyamet günü evliyaları, dostları için saklamıştır.” (Buharî, Rikak,19; Müslim, Tevbe, 18-21)“Eğer kâfir, Allah'ın katındaki rahmeti kavrayabilse, asla cennetten ümidini kesmez” (Buhari, Rikak 19)"Yeryüzünde, o iyi hale getirildikten sonra da, bozukluk çıkarmayın" buyruğunun manası, "Yeryüzünde hiçbir surette fesatçılık etmeyin" şeklindedir ki, buna öldürmek veya uzuvları kesip koparmak suretiyle nefisleri, canları; gasb, hırsızlık ve çok çeşitli hilelerle malları; küfür ve bid´at ile dinleri; zina ve livataya yönelme ve iftirada bulunma sebebiyle nesebleri ve sarhoş edici şeyler sebebiyle de akılları bozup ifsat etmekten men etmek girer. Bu böyledir, çünkü dünyada muteber olan menfaatler beş tanedir: Can, mal, neseb, din ve akıl. Buna göre Cenâb-ı Hakk´ın, "bozukluk çıkarmayın" yasağı fesatçılık etmenin mahiyetini varlık âlemine sokmaktan mendir. Kötülük çıkarmanın mahiyetini varlık âlemine sokmaktan men etmek ise, onun her çeşidini yasaklamayı gerektirir. Öyleyse buradaki men, bu beş kısımda da bozukluk çıkarmaktan men etmeyi de içine alır.Allah Teâlâ sanki şöyle demek istemiştir: "Ben, peygamberler göndermek, kitaplar indirmek ve hükümleri açıklamak suretiyle yeryüzünü iyi hale getirdiğimde, sizler bu hükümlere boyun eğin, peygamberleri yalanlamaya, kitapları inkâr etmeye ve hükümleri kabulden yüz çevirmeye yeltenmeyin! Çünkü bu, yeryüzünde fitne ve karışıklıkların vuku bulmasına, böylece de, ıslâh etmeden sonra bozukluğun ortaya çıkmasına yol açar.Bu duanın kabul edilmesi için, muteber olan bazı şartlar içinde bir kusur ve hataya düşme korkusu ile, Allah´a dua edin. Bu şartların tamamıyla yerine getirilebilmesi İçin de, O´na umarak dua edin.Kulun, kat´î ve kesin olarak, duanın kabul edilebilmesi için, gerekli ve muteber olan şartların tamamını yerine getirmiş olması mümkün değildir. İşte bundan ötürü kulun kalbinde bir korku (endişe) bulunur. Yine kul, bu şartların tam bulunmamış olduğunu da kesin olarak bilemez, işte bundan dolayı da onun, duasının mutlaka kabul edileceğini umması gerekir. Yine deriz ki: Dua eden kimse, ancak böyle olduğu zaman, gerçek manada dua etmiş olur. Buna göre Ayetteki "O´na korkarak ve umarak dua edin" buyruğu "Nefsinizde (gönlünüzde), bütün amellerinizde korku ile ümidi birleştirmiş olarak dua ediniz ve bütün gayretinizle çaba sarfetmiş olsanız bile, Rabbinizin hakkını yerine getirmiş olduğunuzu da katî olarak söylemeyiniz" demektir. Bu "Rablerinin huzuruna döneceklerinden yürekleri korku ile çarparak, (zekatlarını) verenler..." (Mü´min, 60) âyeti ile te´kid edilir.Allah´a iman eden ve tevhid ile nübüvveti ikrar eden (kabul eden) herkes, "muhsin"dir. Bunun delili şudur: Çocuk bir kuşluk vakti buluğa erdiğinde Allah´a, peygamberine ve ahiret gününe iman etse, ama öğle (namazı) vaktine ulaşamadan ölse, ümmet-i Muhammed, onun, "İyi iş, güzel amel yapanlara (muhsin olanlara), daha güzel iyilik vardır" {Yunus, 26) âyetinin hükmüne girdiği hususunda itifak etmişlerdir. Malumdur ki, bu şahıs marifet ve ikrarın dışında, başka bir tâat işlememiştir. Çünkü o, sabah vaktinden sonra buluğa erdiği için, ona sabah namazı farz olmamıştır. Öğlen vaktinden önce de öldüğü için, ona öğle namazı da farz olmamıştır. Görünen odur ki, diğer ibadetler de ona vacib olmamıştır.

Kerem Önder
Amerika'yı helak eden rüzgar? - Ahkaf 25 tefsiri / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Feb 3, 2025 40:11


“O (rüzgâr), Rabbinin emriyle her şeyi yıkar, mahveder. Nitekim (o kasırga gelince) onların evlerinden başka bir şey görülmez oldu. İşte biz suç işleyen toplumu böyle cezalandırırız.” Ahkaf 25 “Mekkeliler, dünya lezzetlerine gömülmüş oldukları ve onlar peşinde gezmeleri sebebiyle, bu delillerden yûz çevirip, bunlara iltifat etmeyince, haklarında, "Kâfirler, cehennemin karşısına getirilip gösterilecekleri gün denilir ki: "Siz bütün zevklerinizi dünya hayatınız içinde yaşayıp bitirdiniz" buyurmuştur. Durum böyle olunca da, Âd kavminin, malca, kudretçe ve makamca Mekkelilerden daha ileri olduklarını, buna rağmen küfürlerinin uğursuzluğu sebebiyle, bu azabın kendilerine musallat kılındığını beyân etmiş ve bu kıssayı, Mekkeliler ibret alıp, elde ettikleri dünyalıklarla aldanmayı bıraksınlar ve dini elde etmeye yönelsinler diye zikretmiştir. "Ey Muhammed, kavmim Mekkelilere, Hûd (a.s)´dan bahset. Çünkü Hûd, kavmini, iman etmezlerse, Allah´ın azabının geleceğini söyleyerek ikaz etmişti" demektir. "O halde şimdi, eğer vaadinde doğru isen, müşrik olduğumuz için başımıza gelecek diye bizi tehdid ettiğin o şeyi getir." İşte bu noktada Hud (a.s), "Bunun bilgisi ancak Allah katındadır" demiştir. Hûd (a.s)´un bu sözü, onların, "O halde şimdi, bizi tehdid ettiğin o şeyi getir" şeklindeki sözlerine cevap olmaya elverişli bir sözdür. Çünkü onların bu sözleri, o azabın hemen gelmesini istemektir. İşte bundan dolayı Hûd (a.s) onlara, "bu azabın ne zaman olacağı hususundaki bilgi bende değildir. Bunun bilgisi ancak Allah katındadır. Ben size, benimle gönderilen mesajı size tebliğ ediyorum. Bu da sizi o azabtan sakındırmak, o azab hususunda ikaz etmektir. Fakat o azabın ne zaman olacağı bilgisini Allah bana vahyetmedi. Ne var ki ben sizi, câhil bir toplum olarak görüyorum" dedi. Farzedelİm ki benim doğru olduğumu anlamadınız. Fakat yalancı olduğum da tarafinızdan kesin olarak bilinmemektedir. Öyleyse, sizin bu azabı, böylesine ısrarla istemeniz, büyük bir cehalettir. Hûd (a.s) kavmi arasında bulunuyordu. Derken, çok yağmur yağdıracağı zannedilen simsiyah bir bulut çıktı. Onlar, "Bu, bize yağmur yağdıracak buluttur" dediler de, bunun üzerine Hûd (a.s), "Hayır, bu, sizin hemen gelmesini istediğiniz o azabür" dedi; sonra da onun ne olduğunu beyân etmek üzere, "Bu, kendisinde elem verici bir azabın bulunduğu rüzgârdır" dedi, daha sonra da bu rüzgârı niteleyip tavsif etmek için yani, "İnsan, hayvan ve bitki namına ne varsa, Rabbinin emriyle imha eder" buyurdu. Ki bu, "Bu, yıldızların tesirinden ve biraraya gelmelerinden kaynaklanan bir şey değil, tam aksine bu, doğrudan doğruya, size azâb etmek için Allah´ın kudretiyle meydana gelen şeydir" demektir. Rivayet olunduğuna göre, onların, bunun elîm bir azâb olduğunu anladıkları şeyin ilki, onların, çölde bulunan adamlarının ve hayvanlarının, o rüzgâr sebebiyle gökle yer arasında uçuyor olduklarını görmeleridir... Bunun üzerine onlar da, evlerine girdiler ve kapılarını kapadılar. Derken, o rüzgâr o kapıları, yukarı kaldırdı ve o kimseleri de yere vurup baydı.. Derken, Allah Teâlâ, onların üzerini kumlarla yığdı. Onlar, bu yığınların altında, inleyerek bir hafta kaldılar. Daha sonra, yine aynı rüzgâr, üzerlerindeki o kum yığınlarını kaldırdı; o insanları da denizlere firlattı. Hûd (a.s), o rüzgârın geleceğini anlayınca, hem kendisi hem de mü´minler için, fişkıran bir pınarın yanına bir çizgi çizdi... Böylece, mü´minler ve Hûd (a.s)´a isabet eden o rüzgâr, yumuşak, rahatlatıcı ve hoş oldu; Âd kavmine isabet eden rüzgâr ise, onları yerden kaldırıp göklerde uçurarak, yerlere salıyordu... Mucizenin eseri, rüzgârın böyle farklı farklı oluşuyla zuhur etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s)in de, şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Allah, rüzgârları idare eden melege, Ad kavmi üzerine, bir yüzük kadar, rüzgâr salıvermesini emretmiştir." Ama bu kadarı bile, onları tamamiyle helak etmeye yetmiştir.

Kerem Önder
"Kötülüklerini elbette örteceğiz!" - Ankebut 7 Tefsiri / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Feb 2, 2025 45:22


"İman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini elbette örteceğiz. Onları işlediklerinin daha güzeliyle mükafatlandıracağız." (Ankebut 7) “Ayet, amellerin imandan maksûd olan, gaye edinilen şeye dâhil olduğunu gösterir. Çünkü günahların bağışlanması ve amellerin en güzeli ile mükâfaatlandırılması işi, Sâlih amellerin işlenmesi şartına bağlanmıştır. Çünkü ameller, imanın meyvesidir. Bunu şöyle bir misalle açıklayabiliriz: Bu, tıpkt meyve veren bir ağaca benzer. O ağacın damarlarının ve dallarının ağaçtan olduğunda şüphe yoktur. Fakat yerden çektiği su ve etrafını çevreleyen o toprak ağaca dahil değildir. Fakat meyvesi, ancak kendisine dahil olmayan bu su ve toprak sayesinde elde edilmiştir. İşte iman ile amel-i salih münasebeti de böyledir. Hem sonra o ağacın etrafını, işe yaramaz otlar, zararlı dikenler sararsa, meyve mutlaka az olur. Eğer bunlar büsbütün o ağaca hükümran olur, onu mağlub ederlerse, ağacın hiç meyvesi olmaz ve ağaç kurur. İşte günahlar da imana bu tesiri yapar. Amel-i sâlih, kendi kendine bakî kalamaz. Çünkü o bir arazdır, cevher değildir. O, âmili (yapanı) ile de kalamaz. Çünkü Cenâb-ı Hakk, onu yapanın (kulların) helak olacaklarını bildirmiştir ve "Allah´ın zâtı dışında herşey helak olacaktır" (k&mb, se) buyurmuştur. Binâenaleyh amel-i Salih´in bakî oluşunun, mutlaka bakî olan birseyden dolayı olması gerekir. Fakat bakî olan, sadece Allah´ın zâtıdır. Çünkü Cenâbn Hak, "Allah´ın zâtı dışında herşey helak olacakhr" buyurmuştur. Binâenaleyh o amelin bakî kalabilmesi ve sâlih olabilmesi için, Allah rızası uğrunda yapılmış olması gerekir. Allah rızası için olmayan şeyin ise, ne kendisi, ne yapanı ve ne de uğruna yapıldığı şey ile bakî kalamaz, dolayısıyla da sâlih amet olamaz, O halde amel-i sâlih, mükellefin, sırf Allah rızası için yaptığı şeylerdir. Sâlih ameller "yükseltilir". Çünkü Cenâb-ı Hak, "Amel-i sâlihi (hoş kelimeler) yükseltir" (Fâtır, 10) buyurmuştur. Fakat amel-i sâlih, kelime-i tayyibe (kelime-l tevhid, yani iman) ile yükselir. Mükelleflerin amelleri üç kısma ayrılır: Tefekkürü, inancı ve tasdiki demek olan, kalbinin amelleri; zikri ve şahadeti demek olan, dilinin amelleri; taatı ve ibadeti demek olan, uzuv ve bedenlerinin amelleri. Binâenaleyh bedenî ibadetler, kendi başlarına değil, ancak diğerleri sayesinde yükselebilirler. Doğru söz ise, ayette de beyan edildiği gibi, kendi kendine yükselebilir. Kalbin ameli demek olan tefekkür ise, ona İner. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah, en yakın semaya iner ve "Yok mu bir tevbe eden, tevbesini kabul edeyim" diye nida ecfer. "Tevbe eden", kalbi ile pişmanlık duyandır. Yine, Hz. Peygamber (s.a.s) "Allah Azze ve Celle, buyuruyor ki: "Ben, kalbi kırık ve mahzun olanların yanındayım” yani "Kendi aczini ve Benim kudretimi, kendi önemsizliğini ve Benim azametimi düşünenlerin yanındayım" demiştir. Bu, aklen de böyledir. Çünkü kim, Allah´ın nimetleri hususunda tefekkür ederse, Allah´ı bulur ve O´nu zihninde tutar. Burada bahsedilen "daha güzel mükâfaat", cennet dışında bir mükâfaattır Çünkü mü´min cennete imanı sayesinde girecektir. Çünkü cennet onun kötülüklerini örter. Kötülükleri örtülmüş olan kimse ise cennete girer. O halde "en güzel (daha güzel) mükâfaat" cennetten başka birşey olup, bu da hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir insanın aklına gelmeyen birşeydir. Bunun rü´yetullah (Allah´ı görme) olması, uzak bir ihtimal değildir.

Kerem Önder
Ahmakların ticareti? - Mektubât 138 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Jan 31, 2025 40:42


Bu mektûb, şeyh Behâeddîn-i Serhendîye yazılmışdır. Alçak dünyâyı kötülemekde ve dünyâya düşkün olanlardan kaçınmağı bildirmekdedir: “Akıllı oğlum! Allahü teâlânın sevmediği bu dünyânın arkasında koşmamalıdır! Gönlünü hep Allahü teâlâya bağlamak sermâyesini elden kaçırmamalıdır! Ne satdığını ve buna karşılık neyi aldığını düşünmelidir! Dünyâyı ele geçirmek için âhıreti vermek ve insanlara yaranmak için Allahü teâlâyı bırakmak alçaklık ve ahmaklıkdır. Dünyâ ile âhıret birbirinin zıddıdır, tersidir. İkisinin sevgisi bir kalbde toplanamaz. İkisi bir araya getirilemez. Arabî mısra' tercemesi: Din ve dünyâ bir araya gelirse, güzel olmaz! Bu iki zıddan dilediğini seç ve seçdiğine karşılık kendini sat, fedâ et! Âhıret azâbı sonsuzdur. Dünyâda olanlar çok azdır. Allahü teâlâ, dünyâyı sevmez, âhıreti sever. Arabî beyt tercemesi: İstediğin gibi yaşa, birgün öleceksin! İstediğini topla, birgün ayrılacaksın! Sonunda kadından ve çocuklardan ayrılacaksın. Bunların idâresini Allahü teâlâya bırak! Bugün, kendini ölmüş bilmelidir. Onların işlerini Allahü teâlâya bırakmalıdır. Tegâbün sûresinin onbeşinci ve Enfâl sûresinin yirmisekizinci âyetinde meâlen, (Mallarınız ve çocuklarınız sizlere kesin olarak düşmandır. Onlardan sakınınız) buyuruldu. Bunu iyi anlayınız! Tavşan gibi, gözleri açık uyku ne zemâna kadar sürecek! Bir gün gelip uyanılacak! Dünyâya düşkün olanlarla arkadaşlık etmek, onlarla görüşmek, öldürücü zehrdir. Bu zehrle öldürülen kimse, sonsuz olarak ölür. (Aklı olana bir işâret yetişir) demişlerdir. Biz ise, açıkca ve üzerine düşerek anlatıyoruz. Bunların yağlı, tatlı yemekleri, kalbin hastalığını artdırır. Kalbin iyiliği, hastalıkdan kurtulması nasıl düşünülebilir? Sakın! Sakın! Çok sakın! Fârisî beyt tercemesi: Bildirilmesi lâzım olanı söyledim sana, Yâ fâidelenirsin, yâ da çarpar kulağına. Onlarla görüşmekden, arslandan kaçar gibi, hattâ dahâ çok kaçmalıdır. Arslan insanın yalnız cânını alır. Bu da, âhıretde fâideli olur. Dünyâya düşkün olanlarla berâber olmak ise, insanı sonsuz felâkete ve zarara sürükler. Onlarla konuşmakdan, onların lokmalarını yemekden ve onları sevmekden ve onları görmekden sakınmalıdır. Sahîh olan hadîs-i şerîfde, (Zengine, zenginliği için alçaklık gösterenin dîninin üçde ikisi gider) buyuruldu. Onlara karşı yapılan bu alçalmalar ve yaltaklanmalar, onların malları ve makâmları için midir, yoksa değil midir? İyi düşünmek lâzımdır. Malları, mevkıleri için olduğunda hiç şübhe yokdur. Bunun sonu da, dînin üçde ikisinin gitmesidir. Artık müslimânlık nerede, kurtuluş nerededir? Yağlı lokmaların ve uygunsuz kimselerle düşüp kalkmanın, bu yavrunun kalbinde vaazları dinlemeğe ve nasîhatleri düşünmeğe yer bırakmadığını bildiğim için, bu kadar ağır ve sıkı yazıyorum. Hafîf sözlerle, yumuşak kelimelerle uyanmayacağını biliyorum. Sakın! Onların sohbetinden sakın! Onları görmekden sakın! Allahü teâlâ yardımcın olsun! Allahü teâlâ, bizi ve sizi, râzı olmadığı, beğenmediği şeylerden kurtarsın! Mi'râc gecesi, (Gözleri Allahü teâlâdan ayrılmadı) diyerek övülen insanların efendisi hurmetine “aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti efdalühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ” bu düâmızı kabûl buyursun! Âmîn.” Rabbani Abdullah b. Mes'ûd hazretleri şöyle demiştir: İyi olsun, kötü olsun, herkes için ölüm hayırlıdır. Çünkü, eğer insan iyi ise Yüce Allah böyleleri hakkında şöyle buyurmuştur: "Allah katındaki ni'metler, iyiler için daha hayırlıdır.” (Âl-i İmrân - 198) Eğer söz konusu olan kötü bir kimse ise, Yüce Allah böyleleri hakkında da şöyle buyuruyor: "Onlara mühlet vermemiz sadece daha çok günâha girmeleri içindir. Onlar için yüz kızartıcı bir azâb vardır" (Âl-i İmrân - 178) Allah, iki ruh yarattı. Birini dumanın içine koydu ve ona "Cin" dedi. Diğerini toprağın içine koydu ve ona "İnsan" dedi. Her ikisini de sınav etmeye devam ediyor... İyilikte kötülükte bulaşıcıdır. "İnsanlar için hak yolunu kapatan beş şey vardır: Cahillikten rahatsız olmamak, dünya hırsı, cimrilik, amelde riya, kendi fikrini beğenmek." Hz. Ali ra.

The Bırtcast
Önemli Duyuru (#125)

The Bırtcast

Play Episode Listen Later Jan 31, 2025 2:07


Neden artık yeni bölüm gelmiyor? Bunun cevabını verdim.

NTVRadyo
Herkese Sanat - 29.Bölüm - Bedenimizle deneyimlediğimiz mimari

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Jan 25, 2025 21:17


New Books Network
Robin Visser, "Questioning Borders: Ecoliteratures of China and Taiwan" (Columbia UP, 2023)

New Books Network

Play Episode Listen Later Jan 18, 2025 59:05


Indigenous knowledge of local ecosystems often challenges settler-colonial cosmologies that naturalize resource extraction and the relocation of nomadic, hunting, foraging, or fishing peoples. Questioning Borders: Ecoliteratures of China and Taiwan (Columbia UP, 2023) explores recent ecoliterature by Han and non-Han Indigenous writers of China and Taiwan, analyzing relations among humans, animals, ecosystems, and the cosmos in search of alternative possibilities for creativity and consciousness. Informed by extensive field research, Robin Visser compares literary works by Bai, Bunun, Kazakh, Mongol, Tao, Tibetan, Uyghur, Wa, Yi, and Han Chinese writers set in Xinjiang, Tibet, Inner Mongolia, Southwest China, and Taiwan, sites of extensive development, migration, and climate change impacts. Visser contrasts the dominant Han Chinese cosmology of center and periphery that informs what she calls “Beijing Westerns” with Indigenous and hybridized ways of relating to the world that challenge borders, binaries, and hierarchies. By centering Indigenous cosmologies, this book aims to decolonize approaches to ecocriticism, comparative literature, and Chinese and Sinophone studies as well as to inspire new modes of sustainable flourishing in the Anthropocene. Robin Visser is professor and associate chair of the Department of Asian and Middle Eastern Studies at the University of North Carolina at Chapel Hill. She is the author of Cities Surround the Countryside: Urban Aesthetics in Postsocialist China (2010). Li-Ping Chen is a teaching fellow in the Department of East Asian Languages and Cultures at the University of Southern California. Her research interests include literary translingualism, diaspora, and nativism in Sinophone, inter-Asian, and transpacific contexts. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices Support our show by becoming a premium member! https://newbooksnetwork.supportingcast.fm/new-books-network

New Books in East Asian Studies
Robin Visser, "Questioning Borders: Ecoliteratures of China and Taiwan" (Columbia UP, 2023)

New Books in East Asian Studies

Play Episode Listen Later Jan 18, 2025 59:05


Indigenous knowledge of local ecosystems often challenges settler-colonial cosmologies that naturalize resource extraction and the relocation of nomadic, hunting, foraging, or fishing peoples. Questioning Borders: Ecoliteratures of China and Taiwan (Columbia UP, 2023) explores recent ecoliterature by Han and non-Han Indigenous writers of China and Taiwan, analyzing relations among humans, animals, ecosystems, and the cosmos in search of alternative possibilities for creativity and consciousness. Informed by extensive field research, Robin Visser compares literary works by Bai, Bunun, Kazakh, Mongol, Tao, Tibetan, Uyghur, Wa, Yi, and Han Chinese writers set in Xinjiang, Tibet, Inner Mongolia, Southwest China, and Taiwan, sites of extensive development, migration, and climate change impacts. Visser contrasts the dominant Han Chinese cosmology of center and periphery that informs what she calls “Beijing Westerns” with Indigenous and hybridized ways of relating to the world that challenge borders, binaries, and hierarchies. By centering Indigenous cosmologies, this book aims to decolonize approaches to ecocriticism, comparative literature, and Chinese and Sinophone studies as well as to inspire new modes of sustainable flourishing in the Anthropocene. Robin Visser is professor and associate chair of the Department of Asian and Middle Eastern Studies at the University of North Carolina at Chapel Hill. She is the author of Cities Surround the Countryside: Urban Aesthetics in Postsocialist China (2010). Li-Ping Chen is a teaching fellow in the Department of East Asian Languages and Cultures at the University of Southern California. Her research interests include literary translingualism, diaspora, and nativism in Sinophone, inter-Asian, and transpacific contexts. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices Support our show by becoming a premium member! https://newbooksnetwork.supportingcast.fm/east-asian-studies

New Books in Literary Studies
Robin Visser, "Questioning Borders: Ecoliteratures of China and Taiwan" (Columbia UP, 2023)

New Books in Literary Studies

Play Episode Listen Later Jan 18, 2025 59:05


Indigenous knowledge of local ecosystems often challenges settler-colonial cosmologies that naturalize resource extraction and the relocation of nomadic, hunting, foraging, or fishing peoples. Questioning Borders: Ecoliteratures of China and Taiwan (Columbia UP, 2023) explores recent ecoliterature by Han and non-Han Indigenous writers of China and Taiwan, analyzing relations among humans, animals, ecosystems, and the cosmos in search of alternative possibilities for creativity and consciousness. Informed by extensive field research, Robin Visser compares literary works by Bai, Bunun, Kazakh, Mongol, Tao, Tibetan, Uyghur, Wa, Yi, and Han Chinese writers set in Xinjiang, Tibet, Inner Mongolia, Southwest China, and Taiwan, sites of extensive development, migration, and climate change impacts. Visser contrasts the dominant Han Chinese cosmology of center and periphery that informs what she calls “Beijing Westerns” with Indigenous and hybridized ways of relating to the world that challenge borders, binaries, and hierarchies. By centering Indigenous cosmologies, this book aims to decolonize approaches to ecocriticism, comparative literature, and Chinese and Sinophone studies as well as to inspire new modes of sustainable flourishing in the Anthropocene. Robin Visser is professor and associate chair of the Department of Asian and Middle Eastern Studies at the University of North Carolina at Chapel Hill. She is the author of Cities Surround the Countryside: Urban Aesthetics in Postsocialist China (2010). Li-Ping Chen is a teaching fellow in the Department of East Asian Languages and Cultures at the University of Southern California. Her research interests include literary translingualism, diaspora, and nativism in Sinophone, inter-Asian, and transpacific contexts. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices Support our show by becoming a premium member! https://newbooksnetwork.supportingcast.fm/literary-studies

New Books in Environmental Studies
Robin Visser, "Questioning Borders: Ecoliteratures of China and Taiwan" (Columbia UP, 2023)

New Books in Environmental Studies

Play Episode Listen Later Jan 18, 2025 59:05


Indigenous knowledge of local ecosystems often challenges settler-colonial cosmologies that naturalize resource extraction and the relocation of nomadic, hunting, foraging, or fishing peoples. Questioning Borders: Ecoliteratures of China and Taiwan (Columbia UP, 2023) explores recent ecoliterature by Han and non-Han Indigenous writers of China and Taiwan, analyzing relations among humans, animals, ecosystems, and the cosmos in search of alternative possibilities for creativity and consciousness. Informed by extensive field research, Robin Visser compares literary works by Bai, Bunun, Kazakh, Mongol, Tao, Tibetan, Uyghur, Wa, Yi, and Han Chinese writers set in Xinjiang, Tibet, Inner Mongolia, Southwest China, and Taiwan, sites of extensive development, migration, and climate change impacts. Visser contrasts the dominant Han Chinese cosmology of center and periphery that informs what she calls “Beijing Westerns” with Indigenous and hybridized ways of relating to the world that challenge borders, binaries, and hierarchies. By centering Indigenous cosmologies, this book aims to decolonize approaches to ecocriticism, comparative literature, and Chinese and Sinophone studies as well as to inspire new modes of sustainable flourishing in the Anthropocene. Robin Visser is professor and associate chair of the Department of Asian and Middle Eastern Studies at the University of North Carolina at Chapel Hill. She is the author of Cities Surround the Countryside: Urban Aesthetics in Postsocialist China (2010). Li-Ping Chen is a teaching fellow in the Department of East Asian Languages and Cultures at the University of Southern California. Her research interests include literary translingualism, diaspora, and nativism in Sinophone, inter-Asian, and transpacific contexts. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices Support our show by becoming a premium member! https://newbooksnetwork.supportingcast.fm/environmental-studies

New Books in Chinese Studies
Robin Visser, "Questioning Borders: Ecoliteratures of China and Taiwan" (Columbia UP, 2023)

New Books in Chinese Studies

Play Episode Listen Later Jan 18, 2025 59:05


Indigenous knowledge of local ecosystems often challenges settler-colonial cosmologies that naturalize resource extraction and the relocation of nomadic, hunting, foraging, or fishing peoples. Questioning Borders: Ecoliteratures of China and Taiwan (Columbia UP, 2023) explores recent ecoliterature by Han and non-Han Indigenous writers of China and Taiwan, analyzing relations among humans, animals, ecosystems, and the cosmos in search of alternative possibilities for creativity and consciousness. Informed by extensive field research, Robin Visser compares literary works by Bai, Bunun, Kazakh, Mongol, Tao, Tibetan, Uyghur, Wa, Yi, and Han Chinese writers set in Xinjiang, Tibet, Inner Mongolia, Southwest China, and Taiwan, sites of extensive development, migration, and climate change impacts. Visser contrasts the dominant Han Chinese cosmology of center and periphery that informs what she calls “Beijing Westerns” with Indigenous and hybridized ways of relating to the world that challenge borders, binaries, and hierarchies. By centering Indigenous cosmologies, this book aims to decolonize approaches to ecocriticism, comparative literature, and Chinese and Sinophone studies as well as to inspire new modes of sustainable flourishing in the Anthropocene. Robin Visser is professor and associate chair of the Department of Asian and Middle Eastern Studies at the University of North Carolina at Chapel Hill. She is the author of Cities Surround the Countryside: Urban Aesthetics in Postsocialist China (2010). Li-Ping Chen is a teaching fellow in the Department of East Asian Languages and Cultures at the University of Southern California. Her research interests include literary translingualism, diaspora, and nativism in Sinophone, inter-Asian, and transpacific contexts. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices Support our show by becoming a premium member! https://newbooksnetwork.supportingcast.fm/chinese-studies

Off the Page: A Columbia University Press Podcast
Robin Visser, "Questioning Borders: Ecoliteratures of China and Taiwan" (Columbia UP, 2023)

Off the Page: A Columbia University Press Podcast

Play Episode Listen Later Jan 18, 2025 59:05


Indigenous knowledge of local ecosystems often challenges settler-colonial cosmologies that naturalize resource extraction and the relocation of nomadic, hunting, foraging, or fishing peoples. Questioning Borders: Ecoliteratures of China and Taiwan (Columbia UP, 2023) explores recent ecoliterature by Han and non-Han Indigenous writers of China and Taiwan, analyzing relations among humans, animals, ecosystems, and the cosmos in search of alternative possibilities for creativity and consciousness. Informed by extensive field research, Robin Visser compares literary works by Bai, Bunun, Kazakh, Mongol, Tao, Tibetan, Uyghur, Wa, Yi, and Han Chinese writers set in Xinjiang, Tibet, Inner Mongolia, Southwest China, and Taiwan, sites of extensive development, migration, and climate change impacts. Visser contrasts the dominant Han Chinese cosmology of center and periphery that informs what she calls “Beijing Westerns” with Indigenous and hybridized ways of relating to the world that challenge borders, binaries, and hierarchies. By centering Indigenous cosmologies, this book aims to decolonize approaches to ecocriticism, comparative literature, and Chinese and Sinophone studies as well as to inspire new modes of sustainable flourishing in the Anthropocene. Robin Visser is professor and associate chair of the Department of Asian and Middle Eastern Studies at the University of North Carolina at Chapel Hill. She is the author of Cities Surround the Countryside: Urban Aesthetics in Postsocialist China (2010). Li-Ping Chen is a teaching fellow in the Department of East Asian Languages and Cultures at the University of Southern California. Her research interests include literary translingualism, diaspora, and nativism in Sinophone, inter-Asian, and transpacific contexts.

Türkiye'de Dijital Pazarlama
Reklam Körlüğü Nedir? Dijital Gürültüde Fark Edilmenin Sırları

Türkiye'de Dijital Pazarlama

Play Episode Listen Later Jan 18, 2025 18:35


Bu bölümü, her zaman podcastlerimi destekleyen, bana her yeni bölümde ilham veren ve motivasyon kaynağım olan sevgili "Ertan Tüfekçi" abime armağan ediyorum. Reklam körlüğü, kullanıcıların dijital reklamları fark etmemesi veya bilinçli olarak görmezden gelmesi durumudur. Bunun süresi ve yoğunluğu, platform, reklam formatı ve hedef kitlenin alışkanlıklarına göre değişiklik gösterir. Ancak genel olarak: Reklam Körlüğü Hakkında Önemli Noktalar: 1. Banner Reklamlar: • Görmezden gelme oranı: %70-80 civarında. • Ortalama olarak kullanıcılar, banner reklamları bir saniyeden kısa sürede göz ardı edebilir. Bunun nedeni, görsel olarak benzer tasarımların beyin tarafından “önemli olmayan bilgi” olarak kategorize edilmesidir. 2. Sosyal Medya Reklamları: • Kullanıcılar, sosyal medya akışında bir gönderiye 1-3 saniye arasında odaklanır. • Reklamların dikkat çekme süresi bu sınırlı zaman dilimiyle sınırlıdır. 3. E-posta Reklamları: • E-posta açılma oranı sektöre bağlı olarak %20-25 arasındadır. • Kullanıcılar, spam veya ilgisiz olduğunu düşündükleri e-postaları genellikle birkaç saniye içinde siler. 4. Video Reklamlar: • Kullanıcıların bir videoda reklamı geçmek için bekleme süresi genelde 5 saniyedir (ör. YouTube reklamları). • Videonun ilk 3-5 saniyesinde dikkat çekici bir mesaj veya görsel sunulmazsa kullanıcı ilgisini kaybedebilir. 5. Mobil Reklamlar: • Mobil cihazlarda, kullanıcılar bir reklamı ortalama 1-2 saniyede görmezden gelme eğilimindedir. Reklam Körlüğünü Azaltmak için Stratejiler * Kişiselleştirme: Kullanıcıların ilgi alanlarına ve davranışlarına uygun reklamlar sunmak. * Dinamik Tasarım: Kullanıcıların dikkatini çekecek yenilikçi ve yaratıcı görseller kullanmak. * Doğal Reklamcılık (Native Ads): Reklamların, kullanıcının içeriğiyle organik bir şekilde bütünleşmesini sağlamak. * Test ve Optimizasyon: Farklı reklam formatlarını A/B testleriyle değerlendirip en etkili olanı seçmek. Reklam körlüğünü kırmak için doğru hedefleme, yaratıcı tasarım ve kullanıcı odaklı bir yaklaşım benimsemek önemlidir. Bölümle alakalı ayrıntılı içerikleri web sitem faruktoprak.com'da bulabilirsiniz. Beni Instagram'dan takip etmeyi unutmayın @frktprk

Turkish Stories
Milli Değerlerimiz / Türk Hikayeleri

Turkish Stories

Play Episode Listen Later Jan 14, 2025 3:02


MİLLÎ DEĞERLERİMİZ Tarih boyunca milletlerin vazgeçmedikleri, gönüllerinden çıkarmadıkları önemli değerler vardır. Bu önemli değerler, milletlerin heyecanını ve yaşama hevesini artırır. Çünkü bu değerler, toplumların ve milletlerin varoluş sebebidir. Bir milleti millet yapan değerlerin başında millî ve manevi değerler gelmektedir. Vatan, bayrak, millî marş, kültür, dil gibi unsurlar millî değerlerimizi; din ise manevi değerlerimizi ifade etmektedir. Bütün milletler için bu değerler çok önemlidir ve devletler, başka devletler ve milletlerle ilişkilerinde bu millî değerleri göz önüne almak zorundadır. Ancak Türk milletinin gönlünde bu değerler, olmazsa olmaz dedirtecek kadar çok önemlidir. Bu değerler için ne bedeller ödendiğini millet olarak çok iyi biliyoruz. Örneğin İstiklal Marşı'mız: İstiklal Marşı bizim millî gururumuzdur. Çünkü İstiklal Marşı'nı incelediğimizde, Türk milletinin kurtuluş mücadelesindeki kahramanlığını ve bu marşın yazılmasına neden olan olayları anlayabiliriz. Bunun için İstiklal Marşı'nı söylerken pür dikkat oluruz. Vatan, sadece toprak parçası değildir. Vatan, üzerinde yaşayan milletler için hürriyet demektir. Esaret altında olmamak demektir. Türk milleti için bunun ne demek olduğunu şanlı tarihimize baktığımız zaman örnekleri ile görürüz. Bayrak, devletlerin bağımsızlığını temsil eder. Ay yıldızlı bayrağımız Türk milletinin bağımsızlığının sembolü olduğu için onurumuzdur. Ay yıldızlı bayrağımız Türk milletinin kendisidir. Çünkü şanlı bayrağımız, kırmızısını, aziz şehitlerimizin kanından almıştır. Bayrağımız bizim sevdamızdır. Onu her zaman, her yerde hatırlar ve onda yüce Türk milletinin onur ve gururunu hissederiz. Millet olarak; örf, âdet, gelenek, şiir, hikâye, müzik ve edebiyatımıza sahip çıkmakla birlik ve beraberliğimizi güçlendirmiş oluruz. En önemli değerlerinizden biri de dilimizdir. Bizim dilimiz Türkçedir. Nesiller arası çatışma çıkmaması için dilimizi çok iyi bilmeliyiz. Gelecek nesillerle sağlıklı bir iletişim kurabilmemiz, dilimizin bozulmadan kullanımına bağlıdır. Millî değerlerine sahip çıkamayan devletlerin geleceğini başkaları belirler. Türk milletinin bütün fertleri bunu çok iyi bildiği için millî değerlerine sahip çıkar. Onu her şeyden üstün tutar, gerektiğinde çekinmeden kendini feda etmesini bilir. Eyüp ÜMİT (Düzenlenmiştir.)

Turkish Stories
TÜRKÇENİN SIRLARI / Turkish Stories

Turkish Stories

Play Episode Listen Later Dec 8, 2024 5:02


TÜRKÇENİN SIRLARI Her dil, kullandığı ölçüde gelişir ve yenilenir. Bir dili yetersiz görmek; o dili tanımamak, o dilin söz varlığından haberdar olmamak demektir. Bunun için bizler ana dilimiz Türkçeye ne kadar çok değer verirsek, onu ne kadar çok kullanırsak dilimizi geliştirmiş ve kendimizi yenilemiş oluruz. Bir milletin varlığı ana diline bağlıdır. Peyami Safa'nın ifadesiyle, “Dilini kaybeden bir millet, her şeyini kaybetmiş demektir.” Ufkumuzu genişletmek ve dilimizi güzel konuşmak istiyorsak kelime hazinemizi geliştirmeliyiz. Dünyaca ünlü devlet adamlarının ve dünyaca ünlü klasik eserlerin ne kadar geniş kelime hazinesine sahip oldukları bilinen bir gerçektir. Zengin kelime bilgisiyle dile hâkim olan insanlar, büyük bir güce sahip olurlar. Bu insanlar konuşma sanatını çok iyi kullanırlar. Yunus Emre bu gerçeği şöyle ifade eder: “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı.” Kelime bilgisini geliştirmek için dilin iyi konuşulduğu ortamlarda bulunmak ve kitap okumak çok önemlidir. Bir dilde bir kavramı ifade etmek için kullanılan kelime sayısı ne kadar çoksa o dilin konuşan milletin kültürü de o kadar zengin olur. Mesela, Türkçede yiğitliği ifade eden şu kelimelere bakın: “Er, eren, yiğit, alp, mert, bahadır, cesur, kahraman, yavuz, arslan, efe ve gözü pek...” Türkçe veya Türkçeleşmiş daha nice kelime, bizde değişik kahramanlıklar için kullanılan isim ve sıfatlardır. Böyle daha birçok kelime ve deyimler vardır. Mesela: “Gözünü daldan budaktan sakınmamak” deyimi de bunlardan biridir.   Dilimizi güzel sesli, hoş nağmeli kelimelerini severek öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Türkçe belki de tabiatdaki sesleri kelimeleştiren ve yerli yerinde kullanabilen yegâne dillerden biridir. "Şırıl şırıl, çıtır çıtır, şakır şakır, havul havul" gibi ikilemeler başka dillerde yoktur. "Gül" kelimesi güldürür, "çiçek" kelimesi gül gibi gönlümüzde açar, "gönül" kelimesi bizi güneş gibi rahatlatır, "güneş" kelimesi pırıl pırıl ve göz kamaştırıcıdır. "Göz" kelimesi ise açık, net ve incedir.Nasrettin Hoca'nın şu fıkrasını hangi dille ifade edebilirsiniz? Bu fıkrayı, hangi dile tercüme edebilirsiniz?   Nasrettin Hoca'nın şu fıkrasını hangi dille ifade edebilirsiniz? Bu fıkrayı, hangi dile tercüme edebilirsiniz? Nasrettin Hoca bir gün evini taşıyacakmış. Bir araba çağırıp arabacıyla pazarlığa başlamış. Arabacı bütün eşyamı taşımak için on lira isterim, demiş. Hoca bu fıkrayı şöyle anlatır: Çok istekli değildim, bu kadar eşya için on lira para istenir mi, deyince arabacı: Bu kadarcık demeyin Hoca. Eşya az değil, bazıları ağır ve taşınması zor. Ayrıca şu maşa var, samanlıkta var ama şu eşya var, şu eşya var, diyerek parayı haklı göstermeye başlamış. Hoca: Peki, demiş ve bunu kabul etmiş. Eşya taşınıp iş bitince Hoca, arabacıya beş lira vermiş. Arabacı sormuş: Hocam, paranın yarısını niye kestiniz? Hoca cevabı vermiş: Evladım, sen eşyanın ancak yarısını getirdin! Samanlık nerde? Şu maşa nerde? Şu eşya, şu eşya nerde? Gördüğünüz Türkçemizi sürekli konuşarak ve yazarak zenginleştirebiliriz. Bunun için Hz. Mevlana'nın şu sözü ne güzel: “Bir söz, bir milleti oluşturur, bir milleti de yıkar.” Bu sözden de hareketle dil, bir milletin kimliği, kültürü ve hürriyetinin göstergesidir. Çünkü dil bir milletin varoluşudur. Dilin gelişimi ise o dilin üzerinde titizlikle çalışmayı gerektirir. Türkçemizi koruyup geliştirmek için hem birey hem de toplum olarak görevlerimizi yerine getirmeliyiz. Çünkü millet dilde yaşar, dille var olur. Bir milletin büyüklüğü onun dilinin terimlerine ve zenginliğine de bağlıdır. Son olarak şu hatırlatmayı yapmalıyız: Yaşadığımız dili öğrenemeyen kendini de, milletini de öğrenemez. Bernard Shaw, bu gerçeği şöyle ifade eder: “Kendi dilini tam olarak bilmeyen, başka dili de bilemez.” Süleyman DOĞAN

Kısa Dalga Podcast
Seren Selvin Korkmaz: Mansur Yavaş siyasi konularda daha aktif ve iddialı olacak | Günel Cantak ile Naçizane

Kısa Dalga Podcast

Play Episode Listen Later Dec 2, 2024 29:28


Günel Cantak'ın hazırlayıp sunduğu Naçizane'nin bu haftaki konuğu, IstanPol Enstitüsü'nün kurucu ortağı ve siyaset bilimci Seren Selvin Korkmaz oldu. Korkmaz, gündemin bu karmaşıklığın sebebini seçmenin kafasını karıştırma stratejisi olarak okuduğunu aktarıyor. Bunun yanından Orta Doğu'daki gelişmelerin, iktidarı, Kürtlerle ilgili adım atmaya yönelttiğini söylüyor. Kayyımlar konusunda muhalefetin dik durmaması durumunda, İstanbul Büyükşehir'e de kayyım atanabileceğinin altını çizerken, CHP'nin iletişim sorununa da değiniyor. Siyaset Bilimci Korkmaz, Mansur Yavaş'ın önümüzdeki süreçte siyasi arenada daha etkin olacağını da söylüyor. Naçizane yayında... Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices