POPULARITY
Categories
Ramazan Medeniyeti yazıları bir hayli ilgi görüyor. O yüzden hepinize teşekkür ediyorum. Direniş, diriliş ve varoluş mevsimi olarak tarif ettiğim Ramazan Medeniyeti yazılarına bugün de devam ediyoruz… Ramazan, İslâm medeniyetinin, aynı ânda hem özünü ve şuurunu, hem de söz'ünü ve şiirini sunar bize, demiştim.
Taksim'de yürürken her zamanki gibi Mephisto'ya uğrayıp kitapları karıştırıyordum. Bir anda gözüme bir kitap çarptı. Arka kapakta şöyle yazıyordu: Gerçekten hakikati bilmek istiyor musun? Peki, hakikate ulaşmak mümkün mü? Evet elimde tuttuğum kitap 2021 yılında Kiraz Ağacı romanıyla Yunus Nadi Ödülü'nü kazanan T24 Ankara temsilcisi gazeteci Gökçer Tahincioğlu'nun Sabahattin Ali'yi Ben Öldürdüm son kitabıydı. Sabahattin Ali cinayetini araştıran bir yazarın, kendi hakikatiyle de yüzleşmek zorunda kaldığı, kurmaca ile gerçeğin iç içe geçtiği sarsıcı bir romandı.Ve Sevgili okur, bu kitap yalnızca bir cinayeti aydınlatmaya çalışmıyor, aynı zamanda anlatının doğasını da sorguluyor. Javier Cercas'ın "Hakikat öldürür, kurmaca kurtarır" sözüyle kurmacanın hakikate ulaşma biçimi olup olamayacağını tartışıyor. Gabriel García Márquez'in "İyi bir hikâye, gerçek hikâyedir" görüşüyle anlatının gücünü ve gerçeğin nasıl manipüle edilebileceğini gösteriyor.Sabahattin Ali'nin karakterleri; Maria Puder, Macide, Ömer metnin içinde dolaşıyor. Cinayetin ardındaki sistemin izini süren bugüne kadar gün yüzüne çıkmamış belgeler, failden çok, bu cinayetin nasıl kurulduğunu ortaya koyuyor. Devletlerin cezasızlık politikası, sürekli yeniden yazılan bir kurmaca mı? Hakikat dediğimiz şey, aslında en iyi anlatılan hikâye mi?Kitabı okurken şu soru zihnimde dönüp durdu: Hangi hikâyeye inanıyoruz ve neden? Ben Sabahattin Ali'yi Öldürdüm, tam da bu sorunun romanı. Peki ya siz? Hakikati gerçekten bilmek istiyor musunuz?Video
Kuliah Bahrul Mazi Jilid 21 yang berlangsung di Masjid Abdullah Fahim, Bertam, Kepala Batas, Pulau Pinang pada 10 Mac 2021.~ Nama sahabat Nabi yang popular sebab banyak riwayatkan hadis~ Sahabat ikut Nabi mengiringi jenazah~ Islam ajar bersatu padu, jangan berpecah~ Antara adab di tanah perkuburan, jangan duduk di atas kubur~ Kubur yang sistematik dah disusun~ Besarnya dosa duduk diatas kubur~ Duduk diam seolah-olah atas kepala ada burung~ Nabi pacah ranting kayu diatas tanah~ Minta berlindung daripada azab kubur~ Akan datang dua malaikat kepada orang yang baru dikebumikan~ Allah akan mudahkan orang yang beriman menjawab soalan malaikat~ Pertama kali dinampakkan wajah Nabi~ Macam mana boleh tahu dan kenal wajah Nabi~ Orang yang beriman, Allah akan berikan keteguhan~ Waktu senang dan susah dengan Islam~ Berseru satu suara dari langit~ "Ini hamba Aku, dia benar.."~ Boleh jawab soal kubur, berdasarkan amalan~ Bentangkan permaidani dari syurga~ Pernahkah kita tahu apa yang terjadi dalam kubur~ Semua orang akan melalui soal kubur~ Kubur dipenuhi bau-bauan yang wangi~ Jawapan orang kafir bila disoal malaikat di alam kubur~ Pakaian dari api neraka, kubur dipenuhi kepanasan~ Orang yang mati dalam keadaan derhaka Allah~ Jeritan yang boleh didengar oleh seluruh pelusuk alam melainkan jin dan manusia~ Adakah soal beragama ni, soal main-main, boleh unfriend agama?~ Ayat-ayat ancaman dan azab, disebalik berita gembira~ Bagi setiap umat, ada tempoh expired~ Ada sahabat yang mati kerana kena kanser~ Antara punca-punca kematian~ Kena yakin dosa pahala itu benar~ Maksud barzakh, dinding yang memisahkan alam dunia dan alam kubur~ Tanda seorang manusia yang Allah sayang~ Kesempatan untuk beramal soleh sebelum mati~ Masa kita yang uruskan, jam RM85,000~ Hari mati, orang rasa satu kehilangan~ Amalan yang Nabi suruh buat, sekiranya takut siksa kubur~ Baca Surah Al-Mulk sebelum tidur~ Kalau percaya jangan tinggal apa yang Nabi pesan~ Ada orang yang tak sempat sampai bulan Ramadan~ Gunakan Ramadan kali ni, untuk bersihkan segala dosa-dosa kita~ Rindu Ramadan sebab nak cari pahala sebanyak-banyaknya~ Apa doa nak minta jika jumpa malam al Qadar?~ Doa minta Allah ampunkan dosa, paling utama dan paling besar~ Orang lain tak tahu, kita sendiri tahu dosa kita~ Pesanan jangan tak bangun sahur, sebab ada barakah-- BAHRUL MAZI JILID 21 MUKA SURAT 130 --~ Tafsir Surah Ali Imran Ayat 92~ Hakikat kebaikan yang sebenar~ Zaman ramai orang susah~ Pilot kapal terbang terpaksa jual burger~ Kakitangan kerajaan tak rasa kesusahan pekerja swasta dan peniaga~ Zaman susah, strategi mencilok duit interest~ Orang yang rasa berat hati nak bagi sedekah~ Orang yang mendapat kebaikan yang sebenar~ Siapa yang sanggup "Allah Hutang Duit Dia"?~ Siapakah Abu Talhah?~ Saudagar Kurma yang paling besar di Madinah~ Jatuh hati kepada Ummu Sulaim~ Terus jadi orang hebat, selepas masuk Islam~ Jadi benteng manusia yang mempertahankan Nabi~ Sedekah kebun Kurma untuk Islam~ Telaga kesukaan Nabi~ Wakaf harta yang paling disayangi kerana Allah~ Orang buat baik, kita jaki~ Kisah Saidina Uthman yang suka infak untuk Islam~ Kisah Sulaiman Al Rajhi, pengasas Bank bebas Riba~ Kalau boleh sembunyikan sedekah, melainkan kalau boleh jadi fitnahSETERUSNYA~ Cerita tentang ibadah haji--Dapatkan External SSD 512GB Sempena 11 Tahun Zonkuliah : https://toyyibpay.com/Zonkuliah-External-SSD-512GB--Sokong Projek Zonkuliah Dengan Menyumbang Ke Akaun Berikut : ➢ https://payment.tngdigital.com.my/sc/bDLnYClrWk➢ MAYBANK (Produksi Zonkita) - 557250054584➢ PAYPAL - paypal.me/DanaZK---☑● Doakan Dimurahkan Rezeki dan Diberikan Kesihatan Yang Baik Untuk Kami Teruskan Projek ZonKuliah ☑●✚ Untuk update terkini sila like Facebook Page kami : www.facebook.com/zonkuliah---#Zonkuliah #UstazShamsuri #KuliahAgama
“Görünenin Ötesi” İnsanları tanımak için tek bir kalp yeter; ama onları yargılamamak için binlerce kalp gerek.Şems-i Tebrizi'nin sözüyle bu haftaki podcastimize başlıyorum. Merhaba sevgili dostum ben Hasan Basri Budak. Hayatta gördüğümüz her şey, sadece bir manzaradır. Hakikat ise gözle değil, kalple görülür. Karşımıza çıkan her insan, içinde bambaşka bir hikâye taşır. Aceleyle hüküm vermek kolaydır ama asıl marifet, bakışlarımızın ötesine geçebilmektir. Bu podcastte, dünyaya biraz daha derin bakmayı ve insanların içinde gizlenen gerçekleri fark etmeyi konuşacağız. Hazırsan, başlıyoruz… Keyifli dinlemelerBecome a supporter of this podcast: https://www.spreaker.com/podcast/hasan-basri-budak-ile-kendine-gel--5728974/support.
Ustadz Sofyan Chalid bin Idham Ruray, Lc. - Hakikat Dakwah Salafiyah
Konuğumuz Ümit Güçlü ile Hakikat Sonrası Şiir adlı kitabı üzerine konuşuyoruz.
Bismillah, HAKIKAT TAUBAT NASUHASimak Kajian Lengkapnya diYoutube Channel “Muhammad Nuzul Dzikri”Potongan dari Kajian Rutin Tadzkiratus Saami' no. 201
Bismillah, 201. HAKIKAT TAUBAT NASUHA Tadzkiratus saami' wal mutakallim fii adabil 'alim wal muta'alim (Adab Penuntut Ilmu dan Adab Para Ahli Ilmu) Karya Ibnul Jama'ah Bab 2, Pasal 1, Poin 9 (Halaman 38, penerbit Pustaka Al-Ihsan) Ahlak Terpuji Diantaranya: Senantiasa bertaubat, ikhlas, yakin, taqwa, sabar, ridha, merasa cukup dengan karunia Allah zuhud, tawakkal, pasrah terhadap takdir Allah hati yang bersih, berprasangka baik, pemaaf, berahlak mulia, berfikir positif, berterima-kasih atas kebaikan, lemah lembut kepada makhluk, merasa malu kepada Allah dan manusia.
Psikiyatri tanılarının doğası hakkında konuştuğumuz bu bölümde gözlem, teori, hakikat hakkında konuşuyoruz. Podcastin başında ise iyileşme kapasitesi ve hastalarımızla kurduğumuz […]
“O'na dönünüz. O'nun önünde boynunuzu eğiniz ve ağlayınız. Yaşlar hem gözünüzden hem de kalbinizden aksın. Ağlamak ibadettir; Hakk'a karşı tevazu göstermenin şiddet hâlidir. Tevbe ve iyi niyet üzere ölen kurtulur. Ey cemaat! Nefisleriniz ilâhlık iddiasında; bundan haberiniz yok. O, bu kötü hâlini her zaman göstermektedir. Hakikat karşısında zor kullanmakta, Hakk'a kafa tutmakta ve ayrıca O'nun istediğini de istememekte... Dergâhtan kovulan şeytanı nefis sevmekte; halbuki Mevlâ onu sevmez. Nefis kadere uymuyor ve sabır, yolunu tutmuyor, daima niza çıkarıyor. O'nun yanında Hakk'a teslime dair alâmet yoktur. İslâm'ın sadece ismi ile yetiniyor; bu ona hiçbir zaman için fayda sağlayamaz ve menfaat getiremez. Ey evlâd! Korku üzere ol. Emin olma. Bu hâlin Rabbine kavuşuncaya kadar devam etsin. Kalbin istikrar buluncaya kadar böyle ol. Niyetini O'na yönelt. Emniyet hâli önüne serilinceye kadar çekin; bu olursa emin olabilirsin. Hak katında emniyet bulursan bol hayır görürsün. Oradan gelen emniyet hâli devamlıdır. O verdiği şeyi geri almaz. Aziz olan Hak kulunu sevince kendine yaklaştırır. Kul Mevlâsından korktuğu müddetçe kötülükleri gider; kalbi ve sırrı sakin olur. Bu hâli kimse sezemez. Hakk'la arasında olur. Siz tecrübesiz insanlarsınız. Allah yolcuları sizin önderinizdir. Onlar kurtarır. Eşinizi razı etmekte ve Mevlâ'nızı darıltmaktasınız. Halkın çoğu, eşinin ve çocuklarının rızasını Mevlâ'dan öne almaktadır. Ben, senin bütün hareket ve duruşunu, bütün gayretini nefsin için görmekteyim; yalnız eşin ve çocuğun için çalıştığını sezmekteyim. Sende Hakk'tan yana hiçbir haber yok. Yazık sana; tam olgun erlerden sayılmıyorsun. Kâmil olan kişi, yalnız Hak için iş yapar. Kalp gözlerin görmez olmuş. İç alemindeki temizlik bozulmuş. Rabbinden perdelenmişsin, ama bunlardan haberin yok. Bu sebeple bazı büyükler şöyle der (Onlara selâm olsun): - Hak'tan perdeli olduğunu bilmeyen zavallılara yazıklar olsun. Yediğin ekmek içerisinde cam kırıkları vardır; sen onu yemektesin ve durumu bilmemektesin. Çünkü ona karşı iştahın ve arzun çok fazla. Hırsın da sınırsız... Az sonra miden parçalanacak ve öleceksin. Bütün belâ Mevlândan uzak olduğu için geliyor; eğer halkı sevmediğini ve Hakk'ı sevdiğini söylemekte gerçekçi olsaydın böyle olmazdın. Peygamberler, her zaman nefislerine karşıdırlar; tabiî arzu ve şehvetlerini yenerler, hakikat yönünden meleklere katılıncaya kadar çalışırlar. Nefislerini yenmek için çok çabalar ve bu yolda çok gayret sarf ederler. Peygamberler ve sevgili kullar sabırlıdırlar. Size gereken sabır işinde onlara uymaktır. Ey evlâd! Tam hamle yapacak durumu elde edinceye kadar, düşmanın duruşuna dayan. Yakında onu tutar yere vurursun. Yalnız zamanını bekle; zamanı gelince onun bütün varlığını teslim alırsın. Ey evlâd! Çalış; hiç kimseye eziyet için gayret etme. Herkese iyi niyet besle. Ancak cemiyetin düzeni için bir şey yapılacaksa onu da yapmaktan geri durma; bu ibâdet sayılır. Aklı başında ve seçme doğrular, sûrlarına üflediler. Onlar, nefislerinin kıyametini kopardılar. Kendi gayretleri ile dünyayı bir yana attılar. Sırata inandıkları için geçtiler. Kalple yürüdüler ve cennetin kapısına vardılar. İçeri girmeden kapı ağzında durdular ve şöyle dediler: - Biz, buranın nimetini yalnız yemeyeceğiz ve içmeyeceğiz. İyi insanlar, yalnız canlarını düşünmezler ve yalnız yemezler. Bu düşünce ile dünyaya döndüler. Maksatları insanları Hakk'ın tâatına çağırmaktı. Ve orada gördükleri iyi şeyleri haber vermekti; ayrıca güç işleri kolaylaştırmaktı. İyi görüşe sahip olan baş gözü ile halka bakar; sonra kalbini açar ve Allah'ın fiil tecellisini onlarda görür. O tecellinin hareketini ve sükûnunu anlar. Buna izzet nazarı derler; Allahın sevgili kulları bu görüşe sahiptir. İman sahibi o kimsedir ki, bir kişiye baktığı zaman baş gözünü kullanır. İç âlemine de kalbi ile bakar ve Mevlâ'yı sır gözü ile görür. Bu yolda çalışan bulur. Kader geldiği zaman uyar. Deniz ve kara onun gözünde aynıdır.
Ustadz Azhar Khalid Bin Seff, Lc. - Ma. - Bab - Tauhid Hakikat Dan Kedudukannya
Sebuah buku yang ditulis oleh Seno Gumira Ajidarma menceritakan tentang Wisanggeni manusia setengah dewa hasil kawin antara Arjuna dan Dewi Dresanala yang diburu oleh para dewa karena dianggap sebagai anak haram yang merusak kemurnian bangsa para dewa. Dari situlah Wisanggeni ontran-ontran di langit untuk melawan para dewa dan mencari jati dirinya dan hakikat sebagai seorang manusia.
Hakikat Takwa - Ustadz Wahyu Gumilang, M.Pd. | Kuliah Islam »»» Kini..!! Belajar Islam Jadi Lebih Mudah Simak dan Dengarkan Radio Fajri FM 99.3 MHz Streaming www.fajrifm.com
MTO Bursa temsilcimiz işadamı Nuri Gür Bey kardeşimizin Bodrum, Milas, Muğla ve İzmir'de nefeslendiğimiz Ege çıkarmamıza ilişkin kaleme aldığı izlenimlerini bugün de paylaşmaya devam ediyorum. MTO'nun bir iş adamının zihin yapısını nasıl enfes bir şekilde inşa ettiğini gösteren güzel bir seyahat ve tefekkür yazısı bu. Bizler Ege'den sonra çıktığımız Doğu Seferi'mizin Van, Bitlis, Tatvan, Siirt, Bingöl ve Diyarbakır ayaklarında yaptığımız yolculuğu tamamlayıp Adana, Urfa ve Malatya üzerinden Akdeniz'de çıktığımız yolculuğu sürdürürken sizleri bu güzel yazıyla baş başa bırakıyorum.
Hakikat Nikmat Anugerah Lisan - Ustadz Wahyu Gumilang, M.Pd. | Kuliah Islam »»» Kini..!! Belajar Islam Jadi Lebih Mudah Simak dan Dengarkan Radio Fajri FM 99.3 MHz Streaming www.fajrifm.com
Hakikat ve gerçeklik bir kez daha karşı karşıya geldi, çatıştı… Her zaman olduğu gibi gerçeklik, hakikati ‘dövdü'. Tabii bu böyle devam etmeyecek, yine her zaman olduğu gibi hakikat önünde sonunda galebe çalacaktır…
Müslümanlığımın ve Türklüğümün gereği olarak, ömrüm yettikçe, bir hakikati ısrarla savunmaya, bir tehlikeye ısrarla dikkat çekmeye devam edeceğim. Hakikat şu ki: Türk, Kürt ve Arap, bu zorlu coğrafyada ittifak yaptıkları müddetçe var kalabilir, kimliklerini, benliklerini ancak ittifakla muhafaza edebilirler. Tehlike de şu ki: Türk, Kürt ve Arap'ın ittifakının ne büyük bir güç olduğunu bilen ve yaşayan Batı, “böl-parçala-yut” taktiğiyle ittifakı parçalamak, tarafları birbirine düşman etmek için, içimizdeki hainleri ve cahilleri de kullanarak, 100 küsur yıldır artan bir ivmeyle aramıza fitne ve nifak sokmaya çalışıyor. Lawrence ve benzeri ajanlar bazı Arap kabilelerini kandırarak Osmanlı'ya isyan ettirdiler ve aramıza fitne soktular. İçimizdeki bazı ajanlar da “Araplar bizi sırtımızdan hançerledi” yalanını tekrar tekrar söyleyerek duygusal bir kopuş için çabaladılar. PKK'nın hep şiddet eylemlerine odaklandık. Oysa vitrinde tedhişi kullanırken, geri planda, özellikle de Kürt gençlerinin sekülerleşmesine, Kürtler arasında ırkçılık fitnesinin oluşmasına ve tutunmasına hizmet ettiler; bunda da epey başarılı oldular. Son yıllarda sayıları ve cüretleri daha da artan Türk ırkçıları da aynı amaca, aynı hedefe ve odağa hizmet ediyorlar: Türk ve Türkçü maskesiyle Arapları ve Kürtleri ötelerken aslında Türk'ü yalnız bırakarak yok olmasının mücadelesini veriyorlar. Evet, Türk, Kürt ve Arap ittifak etmezlerse, tek başlarına ayakta kalamazlar; yutulurlar, asimile edilirler, kimliklerini, benliklerini, kültürlerini, inançlarını kaybederler. Öyle de oluyor. Bugün, Malazgirt Zaferi'nin 953'üncü yıldönümünü kutluyoruz.
Bir varmış, bir yokmuş... Eski zamanlarda, halkıyla iç içe olmayan ve halkını sevmeyen bir padişah yaşarmış. Padişah haberleri vezirlerinden alır, bu haberler doğru yanlış mı diye hiç sorgulamazmış. Lakin, Padişah'ın güzel mi güzel ve iyi yürekli bir eşi varmış. Hanım Sultan bir kız çocuğuna hamileymiş. Günlerden bir gün, hanım sultan bir rüya görmüş. Rüyasında yaşlı bir adam sarayın dehlizlerinde cinlerin yaşadığını haber vermiş O'na. Bu cinler hakikat aynası denen bir aynayı korurlarmış. Ayna, sahibinin ne sorusu olursa olsun cevaplar ve yalnızca gerçekleri söylermiş. Son olarak, yaşlı adam Hatun Sultan'a doğacak çocuğunun erkek olacağını müjdelemiş ve Hatun Sultan uykusundan uyanmış...
Ustadz Ali Nur - Hakikat Kehidupan Dunia
Ustadz Sofyan Chalid Ruray, Lc. - Hakikat Cinta Rasul
Kajian Ustadz Abdullah Zaen. Sumber Youtube Yufid TV
Ustadz Maududi Abdullah, Lc. - Memahami Hakikat Tauhid
Hicrî yeni yıl başladı. 1446 sene geçmiş Peygamber Efendimiz'in (sav) Mekke'den Medine'ye hicretinin üzerinden. Hicret, fetih ruhudur; insanın iç dünyasını fethi; nefsini teslim alması; kalbine giden yolları döşemesi. Hakikatin yol haritasının başlangıcı, iç dünyanın fethiyle başlar. Sonra içeride yapılan fetih, dışa yansır, yansıtılır: Enfüs'ten âfâk'a sınırsız bir fetih yolculuğuna çıkılır: Aklın, kalbin ve ruhun kuleleri dikilir sabırla… Hakikat medeniyetinin tohumları ekilir, çileyle, aşkla ve neşve'yle… Bugün sütunumu, zevkle ve istifade ederek okuyacağınızı umduğum yıllar önce özene bezene kaleme aldığım, dokunmadan sizlerle paylaşmak istediğim zihin açıcı bir hicret yazıma ayırıyorum. Hicret, sadece İslâm takviminin başlangıcı değildir. Hicret, esas itibariyle, Müslümanca duruş, bakış, duyuş, düşünüş ve yaşayış yolculuğudur. Direnişin / ilim, dirilişin / irfan ve yenilenişin / hikmet yolculuğunun hem miladı hem de adıdır. Milat, başlangıç demek; doğum demek... Hicret, müslüman zamanının başlangıcıdır ama müslüman zaman idrakinin çağları aşan, müslümanı her dem diri tutan, yenileyen hayat ve ruh ikliminin şifrelerini sunan bir yol haritasıdır. O yüzden, doğum, bir yerde, insanı hakikatle buluşturan bir kıvılcım çakmıyorsa, bir umut ateşi yakmıyorsa, bir ufuk açmıyorsa, bu doğum, diriliş ve varoluş tohumları eken bir doğum değildir; ölü doğumdur. Ve oradan diriltici Hicret'e, Hicret ruhuna hicret etmek vakti gelmiş demektir... HİCRET'LE GELEN: HAKİKAT MEDENİYETİNİN DOĞUM MÜJDESİ... Bir diriliş çocuğu'dur hicret; özenle bakılan, sevgiyle büyütülen, muhabbetle yetiştirilen, aşkla, şevkle ve zevkle yeşertilen bir "peygamber çiçeği". Mekke'den medine'ye gerçekleştirilen sarsılmaz bir direniş, diriliş ve varoluş yolculuğu... Tohumları mekke'de müminlerin ruhlarına ekilen, som altından üretilen soylu bir aşk ateşi, sönmez bir ışık... Allah'a ve Rasûlü'ne yapılan eşsiz, benzersiz, bitimsiz, doyumsuz yolculukla hakikat meşalesinin aşkla tutuşturulması... İnsanı meleksileştiren, kanatlandıran; şirkten, zulümden, küfürden / hakikatin üstünü örten perdelerden kurtaran; tevhidle / hakikatle, nurla / aydınlıkla buluşturan; mekke,de kendilerine getirerek kendilerinden geçirdiği müminleri medine'de, kendilerinden geçirerek kendilerine getiren eskimez, pörsümez, sönmez bir hakikat güneşi... Bütün insanlığa ve bütün varlığa hayat sunacak, ruh üfleyecek hakikat medeniyetinin doğum müjdesi... DİRİLİŞ ÇİLESİ VE DERÛNÎ HAKİKAT SARAYI...
Konya'da bulunduğum, Selçuk Üniversitesi'nde çalıştığım yıllarda nimet saydığım çok şeyler yaşadım, çok dostluklar edindim, çok iyi sohbet meclislerinde bulunup feyz almaya çalıştım. Büyük nimet saydığım konulardan biri Sait Şimşek Hoca ile tanışmış onun sohbetlerinde bulunmuş olmak ama yine en çok hayıflandığım hususlardan birini sorsanız o da onun sohbetlerinde daha fazla bulunamamış olmaktı. Yıllarca süren ve ilahiyatçı, sosyolog, tıp, edebiyat ve iş dünyasından arkadaşların bir araya geldiği Salı sohbetlerimizin hiç aksatmayan müdavimlerindendi. Sohbetleri o idare etmiyordu ama açıkçası benim gözüm kulağım meclis içindeki herkesten ziyade onda olurdu. Herhangi bir konuya yapacağı katkı, bir meseleye yaklaşımı, açıklaması benim için ciddi bir merak konusuydu, çünkü her zaman kendine özgü bir açılımı olurdu. Bu açılımda da yanlış anlamayın en önemli boyut yalınlığı, sadeliği ve en açık olanını tercih ediyor olmasıydı. Kur'an, vahy onun için her zaman birincil temel referanstı. Çoğu kişinin bazı alışkanlıklarla veya modalara uyarak en son başvurduğu referanslara o ilk planda başvuruyor ve belki de sonraki kelamın havanda su dövmek olduğu gerçeğiyle yüzleştiriyordu. Hiçbir sohbette kimseyle tartıştığını, didiştiğini göremezdiniz. Hakikat onun için kimsenin malı olamazdı, ama onun çok temel konularda bir hakikat iddiası vardı ve bundan asla tavizi yoktu. Ama taviz vermediği bu hakikat iddiasını başkalarına zorla dayatmak gibi bir derdi, telaşı hiç yoktu. Bu da onun en önemli şahsi özelliklerinden birini öne çıkarıyordu. Hocanın ne bir telaşı ne bir acelesi ne de bir makama bir yere ulaşma hırsı vardı. Kendini tamamen Kur'an'ı anlamaya, başkalarına kendi anladıklarını benimsetmeden önce kendisi için anlamaya, bu anlamada derinleşmeye ve anladığı ölçüde yaşamaya adamıştı. Onun anladıklarından, edindiği ilimden nasiplenmek istediğinizde, soracak sorunuz olduğunda, bu soruyu sorup açtığınızda karşınızda Kur'an ve İslami ilimler alanında bir derya- deniz olduğunu hissederdiniz. Sizi asla aldatmayacak, saplantılı fikirlerini size kabul ettirme telaşı taşımayan, yanındakini size zorla satmaya çalışmayan, anlattıkları karşısında bir ücret, bir karşılık, bir çıkar talep etmeyen, güven verici bir rehber… Tabi rehber dediysem de onun hayatı boyunca karşı çıktığı bir anlayışı kendisine asla atfetmek istemem. Rehber denilince yeri geldiğinde sözü Kur'an'ın ve Resulullah'ın önüne çıkarılan bir yüceltme kültürüne karşı hayatı boyunca da bir duruşu oldu. Tam da bu yüzden belki bazı hoşgörülü kültürel çevrelerce hiç de hoş görülmedi, hatta söylemedikleri kendisine atfedilerek dışlandı, en iyi ihtimalle yok sayıldı. Zaman zaman karşımıza çıkan ve benim “ehl-i sünnet fetişistleri” dediğim, inançları ve yolları ehl-i sünnetten fersah fersah uzak çevrelerin tam da bu noktada da hedefi oldu. Oysa Kur'an'ı, Sünneti anlama ve tefsirini yapma biçimi kategorik olarak ehl-i sünnetin en iyi çağdaş örnek pratiklerinden birini oluşturur.
Meşhur bir söz vardır: "Zulüm ile abad olanın ahiri berbad olur" diye.. Hepimizin içten içe temenni ettiği bir şeyi dile getiren bu sözün, bu dünyada pek de karşılığını gördüğümüz söylenemez. Peki bunların karşılığı ne olacak? İyilik edenin mükafatı, kötülük edenin cezası olmayacak mı?.. Gerçekten, aklı olan ve kendini insan bilen bir insan, bu düşünceyle nasıl yaşayabilir? Bu videomuzda, Allah'ın rahmetiyle bizlere ihsan ettiği en büyük nimetlerden biri olan "ahiret hayatı" hakkında konuştuk. (Ders, Risale-i Nur Külliyatı'ndan "Onuncu Söz, Dördüncü Hakikat" kısmından işlenmiştir.) * Video Linki: https://youtu.be/OHQXoBx5Ghs * Bölümler: 0:00 İntro 0:50 Bilinenden bilinmeyene yolculuk 2:12 Dünyaya ve ahirete temas eden iki yüz ve iki kapı 3:22 Hiç mümkün müdür ki... 5:00 Nümunelerden asıllarına geçmek 8:14 Kudsi hadis: "Bilinmez bir hazine idim, mahlukatı yarattım" 10:20 Cenab-ı Hakk'ın Rahim ve Kerim olduğunun delilleri 14:30 "Umulmadık yerden" gelen rızıklar 16:00 Cenab-ı Hakk'ın celal ve izzet sahibi olduğunun delilleri 17:08 Geniş bir rahmetin bu dünyadaki bazı tecellileri 19:04 Bu sıfatların gerektirdikleri: te'dib, ikram, ihsan 19:57 Damla denizden haber verir 21:36 Filmin sonu böyle olmamalı 24:14 Kafirin Allah'a düşmanlığının sebebi 25:10 Burkina Faso'lu Abdullah hikayesi 27:00 "Bize tattırdı, fakat yedirmeden bizi idam etti" 28:50 Kainat böyle derslere ortaktır 30:45 İnsan kalıcı güzelliği, kemali ve rahmeti ister 32:08 İnsan eli yetişmediği şeyin kusurlarını arar 33:53 Cenab-ı Hakk kulunu kendine küstürmez 34:40 Kafirin Allah'a düşmanlığının sebebi 35:18 Suçun büyüklüğüne göre mahkeme kurulur 36:10 İnsan başıboş değil 37:49 Damlayı gördük denizi istiyoruz * Harun Serkan Aktaş * Takip Etmeyi Unutma: Instagram: @maksat114bursa YouTube: @maksat114 Spotify: Maksat 114 X: @maksat114bursa
Siyonistlerin dünyayı nasıl algıladıkları ve kendilerine ve kendileri dışındakı başka insanlara nasıl baktıkları ve nasıl davrandıkları, bu bakış ve davranışların nasıl bir gerekçeye dayandığı her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Anlaşıldıkça insanlarda bir hayret ve fecaat duygusunun oluşmaması mümkün değil. Şimdiye kadar maruz kalmış oldukları takibatlar, baskılar, sürgünler ve holokostlar dolayısıyla sürekli genel insanlığın vicdanına sığınmış ve oradan anlayış ve merhamet dilenmiş olan Siyonistler o vicdanı da tüketmiş, kendileri için sağlam bir sığınak olmaktan çıkarmış durumdalar. İnsanlığın Siyonizme göstereceği bir merhamet kalmamıştır ve bu tam da Siyonizmin kendi sonuna doğru hızla aldığı yolun sonuna iyice yaklaştığının da işareti. Siyonistler bugün sergiledikleri insanlık suçları esnasında esirgedikleri anlayışın, merhametin hepsini kendi hesaplarından tüketmiş oluyorlar. O an geldiğinde ne ABD'si ne Avrupa ülkelerinin liderleri onlara bugünkü gibi güvenli bir liman oluşturamayacak, çıkar karşılığında veya korkutarak rehin almış oldukları İslam dünyasının liderlerini de kendilerine yardım edecek yerde bulamayacaktır. Hiç kuşkunuz olmasın o günlere doğru hızla yol alıyoruz. İsrail'i Yahudi düşmanı anti-semitler yok etmeyecek, onun bu akla ziyan, vicdana ters, tarihe zıt kibri ve şımarık saldırganlığı yok edecektir. Bu ölçüsüz kibir ve saldırganlık karşısında kaçınılmaz olarak bir öfke ve isyan büyütüyor çünkü. Bu öfke ve isyan dalga dalga bütün dünyaya yayılıyor, herkeste ortak bir algı, şuur ve hissiyat oluşturuyor. Bu durduk yerde oluşmuyor, bizzat İsrail tarafından oluşturuluyor, besleniyor, tahrik ediliyor. Öyle bir hale geliyor ki, İsrail'i akıl ve vicdan ölçülerinde savunacak bir argüman kurulamıyor, onlara şu veya bu şekilde sahip çıkacak bir insan çıkamıyor, çıkamayacak. Hakikat gün gibi ortaya çıkmış durumda. Güneşi balçıkla sıvamaya kalkanlar rezil rüsva olur. Aslında ağızlarını açtıklarında da rezil rüsva olurlar ama İsrail'i haklı göstermeye çalışmak için kurulabilecek her cümlenin bu bağlamda sonu sadece hüsrandır. Tıpkı Azra Kohen'in İsrail'e sahip çıkmak isterken içine düştüğü rezil durum gibi. Çok kişi Kohen'in sözlerinin ne kadar vicdansızca ve hatta ne kadar aptalca olduğundan yola çıkarak infial derecesinde tepki gösterdi. Kohen'in sözleri gerçekten neresinden bakılırsa inanılması zor bir düşüklük. Kendisi bir anne, Türkiye'de yaşıyor, amcası Türkiye'de aşırı milliyetçilik ve Türklük satan biri, tam adresini bulmuş ırkçı ve Türkçülük simsarı Zafer Partisi'nde siyaset yapıyor ve yeğen Kohen'in kendisi de öyle birinin yeğeni olmakla övünüyor. İsrail'in yaptıklarını hoş ve makul göstermenin telaşı içinde İsrail bombardımanları altında paramparça olarak, yanarak öldürülen çocukların sorumluluğunu bombaların altında bulunmalarına bağlıyor. Anne-babaları özellikle çocukları bombalansın diye karşılarına geçip bir de video çekiyorlarmış, o yüzden İsrail'e kızmak bir yana bu çocukların anne-babalarına kızıyor ve o kadar kızıyor ki “çıplak elleriyle onları öldüresi” geliyor. İsrail bombalarının yapamadığını kendi çıplak elleriyle yapmaktan bahseden, fantezinin sınırlarını bu aşağılık kin ve nefret seviyesine kadar çekmiş olan bir karanlık ruh. Tabii ne akıl var bu sözlerde ne izan ne vicdan. Bu sözleri söyleyen bir anne üstelik. Bir de kitapları çok çok satan bir yazar.
Son yüz yetmiş yıldır Müslümanların küfür ve kafir kelimeleriyle başı hoş değildir. Zira Batıcı, laikçi, demokrat, liberal, muhafazakâr… vb. görüşlerin sahipleri küfür ve kafir kelimelerini “köşeli kelimeler” olarak ilan etmişler, Müslümanlar da -bu çevrelere yaranmak için demeyelim- “toplumsal barışın korunması” için o kelimeleri kullanmaktan kaçınmışlardır. En sıcak gündemimiz olarak ABD-İsrail güçlerinin Gazze'deki soykırımına karşı, vicdan sahibi Batılıların gösterdikleri fiili tepkilerle birlikte, o “başı hoş olmama” durumunun daha da belirginleştiğine, hatta sosyal medyada Batı'dan verilen kimi uç örneklerle “Bunun tavrı mı daha Müslümanca yoksa bizimki mi?” sorusu eşliğinde küfür ve kafirlik gerçeğinin çok daha gerilere itilmek istenildiğine tanık oluyoruz. Küfür, kafir ve diğer ilgili kelimelerinin manası için Tehânevî'nin yakın zamanda Ketebe Yayınları arasından çıkan Keşşaf'ına uğradıktan sonra, söz konusu tutumla ilgili, önceden vuku bulmuş kaydî bir itirazı da bu vesileyle iletelim. Tehânevî, mezkûr kelimeler için Şerhu'l-Makâsıd'dan şunları aktarmıştır: “Kâfir imanını izhar ederse münafıktır. İmandan sonra küfrünü izhar ederse mürteddir. Şayet ulûhiyette ortak kabul ederse müşriktir. Şayet neshedilmiş dinlerden ve kitaplardan birini kabul ederse kitâbî adını alır. Eğer zamanın (dehr) kadîm olduğunu ve hâdislerin ona dayandığını söylerse dehrîdir. (Âleme müdahil olan bir) Yaratıcı'yı (el-Bâri) olumlamazsa muattıladandır (yani deisttir). Hz. Peygamber'in peygamberliğini itiraf etmekle birlikte ittifâkla küfür olan inançları dile getirirse zındıktır.” Kayda giren itirazın sahibi ise Mehmet Maksudoğlu Hocamızdır. Osmanlı Devrinde Tunus adlı kıymetli çalışmasının önsözünde şunları yazmıştır: “(Kitabımda) Avrupalı, Frenk, Cenova'lı, Venedikli, Fransız kelimeleriyle birlikte veya bu kelimeler yerine bazen kâfir kelimesini kullandım. Kâfire ‘kâfir' demek, 1856 yılında Islâhat adı verilen düzenleme ile YASAK EDİLDİ. Islâhat, kültür hayâtımızda(ki) ikinci depremdir. İlk deprem, Tanzimât (1839) hareketidir. Sultan Üçüncü Selim (1789-1807) ileri gelenlerden, yapılması gereken yenilikler için ‘lâyiha' denilen rapor/öneriler almıştı. Tanzimat'ı ilân eden 16 yaşındaki Abdulmecid'i ise, Avrupa'lı kâfirlerin maşası olan, mason Mustafa Reşid Paşa, GİZLİ GÖRÜŞMELERLE ikna etmiş, Tanzimât böyle ilân edilmiştir. Osmanlı Devleti, Kavalalı yüzünden çok zor duruma düşmüştü; 1826'daki Vak'a-yi Hayriyye'den sonra yeni kurulan, tecrübesiz Osmanlı ordusunu yenip Osmanlı mülkünün yarısına hâkim olan Kavalalı kuvvetleri, Avrupalı emperyalistler durdurmasa idi, İstanbul'u da alabileceklerdi. Ya Devleti yöneten hânedân değişecek yahut Devlet arazisi ikiye bölünecekti. Avrupa kamuoyunu kazanmak gerektiğini Mahmûd Celâleddin Paşa Mir'ât-ı Hakikat adlı kitabında belirtir. Böylece, Tanzimat, en olumsuz şartlar da -Avrupalıları memnun edecek şekilde- bir emr-i vâki olarak ilân edildi.
BismillahSaksikan Hasil RekamanKajian Tematik insyaa Allah bersama:
Kazana kazana kaybediyoruz, demiştim. Maddî olarak kazanıyoruz; yetmiyor; sonra da maddî kazancı kutsuyoruz. Aslında maddî olarak kazanmak ve bunu kutsamak, manevî olarak kaybedişimizin tohumlarını ekmek, dinamitlerini döşemek demek. Her zaman söylediğim gibi: Dünyayı dâr / yurt edinenler, dünyayı dar ederler insanlığa. Ne demişti İbn Haldun: “Bir toplumu açlık değil, tokluk öldürür.” Siyaset, günü kurtarmakla ilgilidir. Hakikat, geleceği kurmakla. Siyaset ân'la ilgilidir. Hakikat, Zaman'la. Zaman'ın bütün mekânlarıyla; geçmiş zaman, şimdiki zaman ve gelecek zaman aralıklarıyla aynı ânda… Hakikat, bütün zamanlara uzanır ve bütün zamanlarda yankılanır, yankısını bulur. Siyasete odaklanmak, siyaseti her şeyin merkezine yerleştirmek, insanı hem zamansızlığa, ân'a hapsetmekle hem de araçların kölesi hâline getirmekle sonuçlanır. Siyasete odaklanmak, tek bir zamana, dolayısıyla zamansızlığa ve tabiatıyla mekânsızlığa mahkûm olmakla sonuçlanır. Siyaset dünyayı eksene alır, dünyayı yani bura'yı, şimdi'yi, geçici olanı. Hakikat bura'yı, şimdi'yi aşar, kalıcı olan'a böyle böyle ulaşır. Bütün zamanlara ışık tutar, bütün mekânlara ışık olur, her şeyi aydınlatır. Siyaset zaman duygusunu yok eder, hakikat fikrinin temeline hem siyaseti hem de hakikati bitirecek bombaları eker… Siyaset ile iktisat ikiz kardeştir. Siyaset varlığını, iktisada borçludur; iktisat da siyasete. Siyaset, çıkarı paylaştırma stratejisidir. İktisat, çıkarı paylaştırma stratejisinin kaynağıdır. Siyasetle iktisadın imtizacından kapitalizm doğar. Kapitalizm, hiçbir kural tanımaz. Kural'ın, kendisi olduğunu zanneder. Kapitalizm hakikat düşmanıdır. Kapitalizm'in hem kural hem de kral olduğu yerde, hakikat barınamaz; sömürü çarkı hızla işlemeye başlar ve herkesi ezer geçer… Kapitalizm insanlık düşmanıdır: kapitalizmin hükümran olduğu yerde insan köledir, kapitalizmin hâkim olduğu yerde insan mahkûmdur. Kapitalizm insanı kurtaramaz, aksine, kurtarılmaya muhtaç hâle getirir. Kapitalizm, arzu teknolojisi ve teknolojik benler üretir. Kapitalizmi ayakta tutan şey, ürettiği arzu teknolojisinin ayartıcılığının ve baştan çıkarıcılığının çapıdır. Kapitalizmin aklı yoktur, duyguları vardır. Kapitalizm duygu sömürüsü yaparak hem ayakta durur hem de önüne çıkan her şeyi siler süpürür…
Donasi untuk dana operasional Tarbiyah Sunnah asuhan Ust. Abu Haidar hafizhahullahu ke: Rekening Bank Syariah Indonesia (BSI), nomor rekening: 777-10-1476-8 a/n: Tarbiyah Sunnah/Media, narahubung: 081-864-7824 Jazakumullahu khayran. Khutbah Jum'at - Ustadz Abu Haidar As Sundawy hafizhahullahu. Judul : Hakikat Ketakwaan. Sumber : Youtube. Tags: Podcast Khutbah Jum'at.
Ahmet Kurucan | Bediüzzaman'ın hakikat arayışı: Sarsılmaz bir delil isteriz! | 02.01.2024 by Tr724
“Ben ölünce kimseye haber vermeyin, kefenleyin ve cesedimi bir çukura atıverin!” *Allah rızası unvanlı yüce hedefe kilitli o büyük insanlar ibadet, ubudiyet ve hatta ubûdette fani olmuşlardı; Allah kapısının azat kabul etmez bendeleri gibi oturup kalkıp her zaman Hakk'ı hecelemiş, hep Hak'la gecelemişlerdi; fakat yapıp ettiklerini asla yeterli görmemişlerdi. *Hadis ilminin büyük imamlarından, A'meş lakabıyla meşhur Süleyman b. Mihran (rahimehullah) hazretleri tabiîn tabakasının mümtaz simalarındandı. Misafirperverlik gibi güzel hasletlerde numune-i imtisal, fıkhî meseleleri çözmede müşkilküşâ bir fakih ve Efendimiz'in (aleyhi ekmelü't-tehâyâ) lâl ü güher sözlerini sonraki nesillere ulaştıran en güvenilir ravilerden biriydi. Hayatı bütünüyle amel-i salihle geçen, aynı zamanda hiçbir tûl-i emeli de olmayan A'meş hazretleri, bütün faziletleriyle beraber, kendisini bir hiç olarak görürdü. Vefatına yakın hastalanmıştı. Yanındakiler “Bir doktor çağıralım” deyince “Yahu ne tabibi! Benim için değmez. Beni bana bıraksalar kendimi bir ateşten korun içine bırakıverirdim; elimde olsaydı kendimi şuradaki mezbeleliğe atıverirdim. Siz de öyle yapın. Ben ölünce kimseye haber vermeyin, kefenleyin ve cesedimi bir çukura atıverin!” demişti. *Bir A'meş hazretlerinin bu hissiyatını, bir de “Acaba benim cenazeme de çok iştirak olur mu?” diyen günümüzün bencil, egoist, egosantrist, narsist insanlarını düşünün!.. Öncekiler, göz açıp kapayıncaya kadar günaha girmemişler ve dinin temel disiplinlerini bizlere intikal ettirme mevzuunda sürekli beyinlerini zonklatmış, Üstad Necip Fazıl'ın ifadesiyle, öz beyinlerini burunlarından kusmuşlar. Fakat kendilerine de işte öyle bakmışlar. “Günahlarımdan ya da ölümden değil, küfür üzere ölmekten korkuyorum.” *Bir de Esved b. Yezîd en-Nehaî var ki, aşk derecesinde gönlümün onunla irtibatı olduğu kanaatini taşıyorum. Alkame, İbrahim ve Esved, Nehaî ailesinin abide şahsiyetleri. İmam Rabbani hazretlerinin, “Hakikat-i Ahmediye'yi (aleyhissalatu vesselam) arızasız temsil eden Ebu Hanife'dir” dediği İmam-ı Azam bu Nehaî ekolünde, medresesinde, mektebinde yetişmiş. *Esved b. Yezîd hazretleri bütün hayatını dini omuzunda taşımakla ve halis kullukla geçirmiş. Her zaman dini hecelemiş, hep dinle gecelemiş, başka hiçbir şey düşünmemiş. Ruhunun ufkuna yürüme mevsimi gelince, iki büklüm olmuş, ağlamaya durmuş; endişesi yüz kıvrımlarında, gözünün irisinde okunuyormuş. Demişler ki; “Nedir bu hıçkırıklar, günahlarından mı yoksa ölmekten mi korkuyorsun?” Bunun üzerine o büyük Hak dostu, “Hayır hayır, iş çok ciddi; ben günahlarımdan ya da ölümden değil, küfür üzere ölmekten korkuyorum.” demiş.
Bu video 27/03/2016 tarihinde yayınlanan “Aman Zehirlenmeyin!..” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada:https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... Peygamber Efendimiz bazen bir mecliste yetmiş ya da yüz defa istiğfar ederdi; biz de hiç olmazsa günde yedi veya on defa gönülden bağışlanma dilesek!.. *Günümüzün insanı genel tavırları itibariyle her şeyi halletmiş gibi ciddi bir emniyet içinde yaşıyor; istiğfar ve tevbe gibi çok önemli dinamiklere uzak bulunuyor. *Bağışlanma talebinin sözle yapılanına “istiğfar” denir. İstiğfar; insanın, içine düştüğü bir hatanın pişmanlığıyla kıvranarak Cenâb-ı Hak'tan kusurlarının affedilmesini ve günahlarının bağışlanmasını istemesi, afv ve mağfiret dilemesi demektir. İstiğfar, bir başlangıçtır; onun devamı ve müntehası ise, tevbe, inâbe ve evbedir. *Tevbe; hataları itiraf edip pişmanlıkla kıvranmak, fevt edilen sorumlulukları yerine getirerek, yeniden toparlanıp Cenâb-ı Hakk'a yönelmektir. Hakikat ehlince tevbe; duyguda, düşüncede, tasavvur ve davranışlarda Zât-ı Ulûhiyet'e karşı içine düşülen muhalefetten kurtulup O'nun emirleri ve yasakları zaviyesinden, yeniden O'nunla muvafakat ve mutabakata ulaşma gayretidir. *İnsanlığın İftihar Tablosu (sallallâhu aleyhi ve sellem) mâsum ve masûn olduğu halde bazen bir mecliste yetmiş ya da yüz kere istiğfar ederdi; kendi ufku itibariyle, seyyidü'l-mukarrebin olması açısından ve imamlığı zaviyesinden, dualarında adeta nefsini yerden yere vururdu. Bu haliyle de bize nasıl davranmamız gerektiğini talim buyururdu. Ne kadar değişik zehir ve ne çok zehirlenen insan var!.. *Nefsini sık sık sorgulamayan, istiğfar ve tevbe ihtiyacı hissetmeyen bir insan bütün mesâvîye karşı kapıları aralamış sayılır ve hiç olmayacak şeylerle çarpılır. Çarpıldığı her şey de onu felç eder, hafizanallah. Dünyanın cazibedar güzellikleri zehirler, felç eder. Basit bir aile muhitinden, bir gecekondudan bir gündüz-konduya gelince saltanat zehirlenmesine maruz kalır. *Basit bir muhitten biraz daha alımlı çalımlı bir muhite gelme.. basit bir takdirden herkes tarafından takdir edilir bir duruma yükselme.. acz, fakr ve kuvvetsizlikten birden bire hiç ummadığı şekilde bir kuvvet ve bir iktidarı elde etme.. Cennet'in kenzi olan “Lâ havle ve lâ kuvvete”yi tamamen kendinde görme.. “istediğimi yaparım, istediğimi işlerim” mülahazasına kapılma.. biraz okuyup yazınca kendini her şeyi bilir zannetme… Bunlar kendisini sık sık kontrol etmeyen/edemeyen, günde birkaç defa ister istiğfar, ister tevbe, ister inâbe, ister evbe havuzunda arınmaya çalışmayan kimselerin zehirlenmeleridir. *Meseleyi nefis muhasebesine bağlı götürmeyen, nazarı sürekli kalbî ve ruhî hayatta olmayan, günde bir kaç defa “Allahım, her amelimde ihlaslı olmayı, rızana ermeyi, Sana halis aşk u iştiyakla dolu bulunmayı diliyorum, lütfet!..” demeyen insanlar, sayılan hususlardan biriyle zehirlenmekten kurtulamazlar.
Yalın Alpay ile Gürman Timurhan, Durumlar'ın bu bölümünde bedenin insan hayatına etkisi üzerine konuşuyor.------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir. GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın. Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir. Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
After 77 years of independence what has Indonesia achieved in terms of digital and generational transformations. For example, can digital transformation reduce or prevent corruption? - Setelah 77 tahun merdeka, apa yang telah dicapai Indonesia dalam hal transformasi digital dan transformasi generasi. Misalnya, dapatkah transformasi digital mengurangi atau mencegah korupsi?
Yalın Alpay ile Gürman Timurhan, Durumlar'ın bu bölümünde sosyal medyanın hayatımıza etkileri üzerine konuşuyor.------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir. GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın. Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir. Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Yalın Alpay ile Gürman Timurhan, Durumlar'ın bu bölümünde ütopyalar ve bilim kurgu üzerine konuşuyor.------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir. GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın. Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir. Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Medyascope Podcast'ten herkese merhaba. Hafta Sonu Yazıları köşemizde yayınlanan yazılarımızın seslendirmesiyle karşınızdayız. Işın Eliçin'in "Gülşen'in tutuklanması ve hakikat – Umut kaçınılmaz gelecektir" başlıklı yazısını Burak Siperli sizler için seslendirdi. Beğenerek dinlemenizi umuyoruz.
Yalın Alpay ile Gürman Timurhan, Durumlar'ın bu bölümünde benlik algısı üzerine konuşuyor.------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir. GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın. Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir. Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Yalın Alpay ile Gürman Timurhan, Durumlar'ın bu bölümünde çizgi romanların hayal gücümüzü nasıl kapsadığı üzerine konuşuyor.------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir. GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın. Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir. Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Yalın Alpay ile Gürman Timurhan, Durumlar'ın bu bölümünde düşünce bedenle başlar diyor ve kitapların bedeni üzerine konuşuyor.------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir. GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın. Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir. Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Yalın Alpay ile Gürman Timurhan Durumlar'ın beşinci bölümünde idealler, potansiyeller ve deneyimler üzerine konuşuyor.------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir. GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın. Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir. Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Yalın Alpay ile Gürman Timurhan Durumlar'ın dördüncü bölümünde yalan ve gerçek üzerine konuşuyor.------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir. GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın. Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir. Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Yalın Alpay ile Gürman Timurhan Durumlar'ın üçüncü bölümünde muhabbetin incelikleri üzerine konuşuyor.------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir. GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın. Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir. Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Yalın Alpay ile Gürman Timurhan Durumlar'ın ikinci bölümünde Elvis, Mozart gibi sanatçıların biyografilerinden yola çıkarak kaygan temellerdeki geçmiş ve gelecek kavramı ile yaşama olan etkisini değerlendiriyor.------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir. GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın. Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir. Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Yalın Alpay ve Gürman Timurhan Durumlar'ın ilk bölümünde gündelik sohbetleri ele alıyor. Anlık sosyalleşmelerin, kısa süreli buluşmaların, birbirleriyle nadiren karşılaşan insanların içine yuvarlanabildikleri rahatsız edici sessizliklerin kurtarıcısı gündelik sohbetlerin (small talks) dinamiğinin, sosyal ilişkilerdeki taşıyıcılığının ve düşüncede uyandırdığı etkilerin peşine düşüyorlar.------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir. GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın. Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir. Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
In this katha by Giani Sher Singh (Ambala wale) explains the story of Hakikat Rai Any issues please contact me on kam1825@hotmail.com I would also like to thank my sponsors who have donated towards the podcasts financially. Thank you with your continuing support this podcast can become self sustaining
Ad-Daa Wa Ad-Dawaa – Hakikat Syirik بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيْمِ Berikut rekaman audio MP3 kajian rutin islam ilmiah yang telah dilaksanakan pada, Hari : Senin PagiTanggal : 13 Dzulqa'dah 1443 H/13 Juni 2022Lokasi : Studio Tarbiyah Sunnah MediaDesa Selacau Kec. Batujajar Kab. Bandung Barat Penjelasan Kitab :“Ad-Daa Wa Ad-Dawaa”Karya :Ibnu Qayyim Al-Jauziyyah حفظه الله Bersama Pemateri :Al-Ustadz Abu Haidar As-Sundawy حفظه الله Silahkan didownload. […] The post Kitab Ad-Daa Wa Ad-Dawaa – Hakikat Syirik – Ustadz Abu Haidar As-Sundawy حفظه الله appeared first on Radio Tarbiyah Sunnah 1476 AM.