Podcasts about kendisine

  • 79PODCASTS
  • 336EPISODES
  • 21mAVG DURATION
  • 1WEEKLY EPISODE
  • May 21, 2025LATEST

POPULARITY

20172018201920202021202220232024


Best podcasts about kendisine

Latest podcast episodes about kendisine

Dördüncü Duvar
DD:S7E17 Ekin Eti, Sahne Müziği; Yönetmenin Tuvalindeki Renklerden Biri

Dördüncü Duvar

Play Episode Listen Later May 21, 2025 12:09


Ekin Eti'yle, halk ozanı bir babanın evinde müzikle başlayan yolculuğundan, Çukurova Devlet Konservatuvarı'ndan Hacettepe'ye uzanan eğitim sürecine; Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nda trombon sanatçısı olarak yer almanın heyecanından, brass band'lerdeki deneyimlerine; tiyatro için bestelediği müziklerden bu ortak yaratım sürecinde müziğin seyirci üzerindeki etkisine uzanan çok keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.  Kendisine bu hoş  sohbet için çok teşekkür ederiz.  21 Mayıs 2025 | tiyatro.co

Dördüncü Duvar
DD:S7E16 Yaren Çiçek, Sahnenin Nabız Ölçeri: Dramaturg

Dördüncü Duvar

Play Episode Listen Later May 7, 2025 21:26


Yaren Çiçek'le İstanbul Üniversitesi'nde Sosyoloji okurken aynı koridordaki komşu bölüm olan Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji'de Çift Anadal yapmasından başlayarak, sahnede nasıl bir dünya kurulacağını ve dahi seyircinin deneyimini tasarlayan -sahnenin nabız ölçeri- dramaturgun çalışma şekline; yazarlığını süsleyen dramaturji bilgisi ve donanımından güncel Türkiye tiyatrosu gerçekliğinde nasıl devam etme gücü bulduğuna dair keyifli bi' söyleşi gerçekleştirdik.Kendisine bu hoş sohbet için çok teşekkür ederiz.7 Mayıs 2025 | tiyatro.co 

Mevlana Takvimi
ÖLMEK ÜZERE OLAN BİR HASTAYA KARŞI VAZİFELERİMİZ NELERDİR?-26 NİSAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Apr 26, 2025 2:32


Bir kimsenin ölmek üzere olduğu bir takım alâmetlerle anlaşılır. Bunlar; ayaklarının gevşeyip sarkması, burnunun yumulması ve yanaklarının solması gibi şeylerdir. Bu alametler zahir olduğunda yanında bulunanlar, yüzü kıbleye gelecek şekilde onu sağ yanı üzerine yatırırlar. Bu sünnettir. Hastaya eziyet verecekse vazgeçilir. Âlimler; bu durumda olan hastanın ayakları kıbleye gelecek şekilde sırt üstü yatırılmasının ve yüzü kıbleye dönük olsun diye de başının altına bir yastık konulmasının daha uygun olduğunu söylemişler ve gerekçe olarak da ruhunun çıkması daha kolay olur, demişlerdir. Hastayı bu şekilde çevirme imkânı yoksa hali üzere bırakılır. Son sözü “Lâ îlâhe İllallâh” olsun diye başucunda durulup işiteceği bir tonla “Eşhedü Enlâ îlâhe İllallâh Ve Eşhedü Enne-Muhammed'en Resûlullâh” denir. Kendisine bunu söylemesi teklif edilmez. Hasta bu telkinden sonra bir defa kelime-i şehadet getirecek olursa, artık tekrar edilmez. Ancak şehadetten sonra başka bir söz söyleyecek olursa şehadet telkini beyân edildiği şekilde tekrarlanır. Bu telkinin sünnet olduğuna dair icma vardır. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Ölülerinize (ölmek üzere olanlara) Lâ ilâhe illallâh'ı telkin ediniz. Ölüm esnasında son sözü lâ ilâhe illallâh olan kimse, ona ne isabet ederse etsin bir gün cennete girecektir.” Ölmek üzere olan kâfire telkin meselesine gelince, ona kat'i surette “eşhedü” lafzıyla iki şehadet yani “Eşhedü Enlâ îlâhe İllallâh Ve Eşhedü Enne-Muhammed'en Rasûlullâh” telkin edilir. Bu vaciptir. Zira kâfir, bu iki şehadeti getirmedikçe müslüman olamaz. (Suâlli Cevaplı İslâm Fıkhı,C.3,S.139-140)

Mevlana Takvimi
HZ. İDRİS (A.S)'IN HİKMETLİ SÖZLERİ-17 NİSAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Apr 17, 2025 2:30


İdris (a.s), insanlara hikmetli sözler ile pek çok nasihatta bulundu. Onun bu kıymetli sözlerinden bazıları şunlardır:Akıllı kimse, sultanlara, âlimlere ve dostlarına hakaret gözü ile bakmasın! Yoksa sıkıntıya düşer, dinine zarar gelir, mürüvvetini yok eder. Akıllı kimse, hikmeti arar. Umumî bela ve musibetten dolayı boşuna ızdırap gösterip, kendisine zarar vermez. Akıllı kimsenin mertebesi yükseldikçe, tevazu artar. Akıllı kimse başkalarının ayıbına bakmaz. Kişinin ayıbını yüzüne vurmaz. Malı çoğaldıkça, mağrur olup ahlâkını bozmaz. Cahil, mertebesi yüksek olsa da, basiret ehlini hakîr ve aşağı görür. Akıllı kimsenin dünyadaki mertebesi ne kadar aşağı olsa da, basîret ehli yanında yüksektir. Bir kimse; adaletli devlet reisi, hükmü geçerli hâkim,tabib-i hâzık ve akarsu bulunmayan bir yerde yerleşse, canını ve malını zâyi etmeye çalışmış olur. İlim ve salih amele kavuşmak isteyen, cehaleti ve kötü işleri bıraksın. Nitekim her sanattan anlayan kimse, terzilik yapmak istediği zaman,onunla alâkalı aletleri alır, diğerlerine ait olanları bırakır. Âhiret ile dünya sevgisi bir arada bulunmaz. Duâ ettiğiniz zaman niyetiniz halis olsun, namaz ve oruçlarınızda da böyle yapınız! Yalan yere yemin etmeyiniz! Âdi ve düflük kazançlardan sakınınız! Âmirlerinize itaat ediniz! Büyüklerinize tevâzu gösterip, dillerinizden Allâhü teâlâya hamdi düşürmeyiniz! Hikmet, insan için hayattır. Kavuştukları nimetlerden dolayı insanlara haset etmeyiniz! Çünkü, insanlar bu nimetlerden az faydalanırlar. Kendisine yetecek miktardan fazlasını elde etmeye çalışanı hiçbir şey doyuramaz. Dostlar arasındaki hakiki sevgi, içinde bir menfaat temin etme ve kendisinden bir zararı def etme düşüncesi olmayanıdır. (Peygamberler Tarihi Ansiklopedisi,s.66)

True Crime: Meçhule Giden Gemi
Aundria Bowman Michigan ve Karanlık Yalanlar

True Crime: Meçhule Giden Gemi

Play Episode Listen Later Mar 27, 2025 30:38


11 Mart 1989'da 14 yaşındaki Aundria Bowman Michigan, Hamilton'daki evinden kayboldu. Dennis ve Brenda Bowman tarafından evlat edinilmişti. Kendisine ne olduğu yıllarca bulunamadı ancak biyolojik annesine gelen bir mektup her şeyi değiştirdi. Yıllar sonra açığa çıkan gerçek dehşet vericiydi.

True Crime: Meçhule Giden Gemi
Aundria Bowman Michigan ve Karanlık Yalanlar

True Crime: Meçhule Giden Gemi

Play Episode Listen Later Mar 27, 2025 30:38


11 Mart 1989'da 14 yaşındaki Aundria Bowman Michigan, Hamilton'daki evinden kayboldu. Dennis ve Brenda Bowman tarafından evlat edinilmişti. Kendisine ne olduğu yıllarca bulunamadı ancak biyolojik annesine gelen bir mektup her şeyi değiştirdi. Yıllar sonra açığa çıkan gerçek dehşet vericiydi.

Dördüncü Duvar
DD:S7E15 Fehmi Karaarslan, 'Gerçekliği Bükmek' ve Bir Var Olma Hikâyesi: "Gomidas"

Dördüncü Duvar

Play Episode Listen Later Mar 27, 2025 26:31


Fehmi Karaarslan'la Eskişehir'de İngilizce-Fransızca Öğretmenliği okurken amatör olarak yaptığı ve ‘kendini ifade etmenin en iyi yolu' olarak gördüğü tiyatro pratiğinden başlayarak Fransa'da Tiyatro eğitimi almaya uzanan yolculuğuna; oyunculukta derinlemesine metin analizi ön koşulundan yazar-yönetmen-oyuncu denkleminin yarattığı o dünyada buluşma çabasına ve dünya kültüründe iz bırakmış bir sanatçı olan Gomidas Vartabed'in var olma hikâyesinin dile geldiği ve Lusavoriç Korosu eşliğinde etkileyici bi' performansla seyirciyle buluşan hem Türkçe hem de Fransızca sahnelenen oyunu Gomidas'a dair oldukça güzel bi' söyleşi gerçekleştirdik.  Kendisine bu hoş sohbet için çok teşekkür ederiz.  27 Mart 2025 | tiyatro.co27 Mart Dünya Tiyatro Günü Kutlu Olsun

EKSEN
'Batı, göç meselesi kendisine zarar verince tavır değiştirdi'

EKSEN

Play Episode Listen Later Mar 27, 2025 83:18


Prof. Dr. Hasan Köni'ye göre ABD, Türkiye'ye birtakım jeopolitik "ödevler" verdi. Türkiye'nin Batı savunma sanayisi işbirliği içinde yer almak istediğini vurgulayan Köni, Hamas ile ilgili söylemlerin tezat oluşturduğuna dikkat çekti.

Yeni Şafak Podcast
Ali Saydam-Tanınmak hiçbir şeydir, itibar ve ikna her şey…

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 18, 2025 6:49


Ahmet Hakan kardeşim dünkü yazısında özetle demiş ki; “İmamoğlu karşıtı olup da kendisini sürekli eleştirenler, onun gündemden düşmesine izin vermiyor, Saraçhane odaklı İmamoğlu ekiplerinden çok daha fazla İmamoğlu için çalışıyorlar.” Kendisine ancak kısmen katılabildiğimi söylemeliyim… Neden kısmen?.. Yanıt, iletişim kuramında…

Organik Beyinler Podcast
350-Motivasyonu beklerken

Organik Beyinler Podcast

Play Episode Listen Later Mar 17, 2025 22:44


“Başarılı olmak için motivasyona ihtiyacımız yok” diyor bir konuşmacı. Kendisine katılıp katılmadığımız konusunda tartıştığımız bu bölümü kaçırmayın. Keyifli dinlemeler... organikbeyinlerpodcast@gmail.com https://www.instagram.com/organikbeyinlerpodcast/

Dördüncü Duvar
DD:S7E14 Ceren Özcan, Teorik Düşünme Pratiği ve Kült Sahne

Dördüncü Duvar

Play Episode Listen Later Mar 14, 2025 35:06


Ceren Özcan'la Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi'nde okurken ilgilenmeye başladığı tiyatro pratiğinden başlayarak ODTÜ'de Sosyoloji okurken ODTÜ Oyuncularıyla ürettiklerine; içine düşen "anlatı" meselesiyle Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro bünyesinde yaptığı yüksek lisans ve ardından seyirci ilişkisi odaklı doktora çalışmalarına; parçası olduğu Genç Sahne ve Boş Sahne ekipleriyle çocukluğa ilişkin inceltilmiş bi' yaklaşımla sahneye koydukları oyunlara ve bu süreçte sosyoloji bilgisiyle düşünce tarihinde uğradığı duraklara dair keyifli bi' söyleşi gerçekleştirdik.  Kendisine bu hoş sohbet için çok teşekkür ederiz.  14 Mart 2025 | tiyatro.co

Mevlana Takvimi
HADİSLERLE KURAN-I KERİM OKUMANIN FAZİLETİ-13 MART 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Mar 13, 2025 2:55


Ebû Hureyre (r.a.)'dan Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kur'an-ı Kerim'i öğreniniz, sonra okuyunuz. Çünkü Kur'an'ı öğrenip okuyan ve teheccüd namazlarında onu okumaya devam eden kimse, içi misk dolu olup, kokusu evin her tarafına yayılan bir kaba benzer. Kur'an-ı Kerim'i öğrenip uyuyan kimse ise ağzı kapatılmış misk kabına benzer.” Abdullah İbn-i Abbâs (r.a.)'dan Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kalbinde Kur'an-ı Kerim'den hiçbir ayet bulunmayan kimse virane bir eve benzer.” Hz. Ali (r.a.)'dan Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim Kur'an'ı okur, sonra onu ezberler, helalini helal, haramını da haram bilirse Allâhü Teâlâ onu Cennet'ine koyar ve ailesinden üzerine Cehennem vacip olan on kişiye şefaat etmek hakkı verir.” İbn-i Mes'ud (r.a.)'dan Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim Allâh'ın Kitabından bir harf okursa buna karşılık ona bir hasene vardır. Bir hasene on misli sevabla karşılanır. Ben “Elif, lâm, mim” bir harftir demem. Doğrusu “Elif” bir harftir, “Lâm” da bir harftir, “Mim” de harftir.” . Abdullah İbn-i Ömer (r.a.)'dan Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Muhakkak bu kalpler kendisine su değen demirin paslandığı gibi paslanır.”, “Onun cilası nedir Ya Resûlallâh?” denilince, Hz. Peygamber (s.a.v.), “Ölümü çok hatırlamak ve Kur'an okumaktır” buyurdu.Câbir (r.a.)'dan Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Kur'an şefaati kâbul edilmiş olan bir şefaatçidir. Davası tasdik edilen bir davacıdır. Kendisine tâbi olanı Cennet'e götürür. Onu arkaya atanı da Cehennem'e düşürür.” Ebû Hureyre (r.a.)'dan Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim bir gecede Kur'an-ı Kerim'den on ayet okursa (o gece) gafillerden sayılmaz.” (Zekeriya Kandehlevi, Fezaili Amal, S.213)

Dördüncü Duvar
DD:S7E13 Mine Nur Şen, Hikâyeyi Dönüştüren Karakterler ve "Yıldız"

Dördüncü Duvar

Play Episode Listen Later Mar 7, 2025 29:54


Mine Nur Şen'le daha çocukken farkında olmadan arayıp bulduğu hikâyeyi dönüştüren karakterlerle başlayan tiyatro tutkusundan Boğaziçi Üniversitesi'nde Kimya Mühendisliği okurken tiyatro topluluğunda yaptığı okumaların katkısıyla Sosyoloji'ye evrilen lisans hayatına; Kadir Has Üniversitesi'ndeki Film ve Drama Yüksek Lisans Programın'dan şimdilerde bi' muhabbet kuşunun kanatlarıyla kendini bulmak için yola çıkan Yıldız'ın o eşsiz yolculuğuna ve değişen/dönüşen yaşam öyküsünde  yarattığı oyun alanlarına dair keyifli bi' söyleşi gerçekleştirdik.  Kendisine bu hoş sohbet için çok teşekkür ederiz.  7 Mart 2025 | tiyatro.co

Dördüncü Duvar
DD:S7E12 İsmail Suat Öztürk, Üretme Zorunluluğu Değil Üretme Arzusu, Iago ve Joko

Dördüncü Duvar

Play Episode Listen Later Feb 14, 2025 49:08


İsmail Suat Öztürk'le çocukluk yıllarında keşfettiği tiyatro tutkusundan başlayarak üniversite için Adana'ya uzanan yolculuğuna ve beraberinde o bölümü okumaktan ziyade tiyatro okur gibi geçirdiği yıllarına; sonrasında DTCF Tiyatro eğitiminin ardından Ankara'da üretme arzusuyla Çankaya Sahne bünyesinde sahne önünde ve sahne arkasında bütünün bir parçası olduğu eserlere dair keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.Kendisine bu hoş sohbet için çok teşekkür ederiz.14 Şubat 2025 | tiyatro.co

Dördüncü Duvar
DD:S7E11 Öykü Dağdeviren, Seyirciyi Kalbinde Toplamak ve "Film Anlatıcısı Kız"

Dördüncü Duvar

Play Episode Listen Later Feb 7, 2025 30:10


Öykü Dağdeviren'le İzmir'de 9 yaşında çıktığı sahnede eline aldığı o şiir kitabıyla fark ettiği/edildiği anlardan başlayarak sonrasında Hacettepe Üniversitesi'ndeki konservatuvar yıllarına; mezuniyet oyunu 'Film Anlatıcısı Kız'la sanatla var olabilmiş bi karaktere can verdiği 'sinema perisi'ne ve hayata başlama yeri olarak tanımladığı tiyatro yolculuğuna dair keyifli bi' söyleşi gerçekleştirdik.  Kendisine bu hoş sohbet için çok teşekkür ederiz.   7 Şubat 2025 | tiyatro.co  

Mevlana Takvimi
İSLÂM'DA ANA-BABA HAKKININ ÖNEMİ - 23 OCAK 2025 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jan 23, 2025 2:31


İslâm ana-baba haklarına son derece önem vermektedir. Nebi (s.a.v.) Efendimiz babanın hakkının, eğer baba düşman eline esir düşerde evlâdı onun fidyesini ödeyip esaretten kurtarırsa ödenebileceğini beyân buyurmuşlardır. Bunun yanında annenin hakkının ödeneceğine dair hiçbir bilgi yoktur. Bir gün Resûlullâh (s.a.v.) sahabelerinden birini, sırtında bir kadın ile Kâbe'yi tavâf ederken görüyor. Sahabe tavâfı bitirince Resûlullâh (s.a.v.) kendisini çağırtıyor ve “O sırtında tavâf ettirdiğin kadın kimdi?” diye soruyor. Sahabe “Anamdı ya Resûlullâh.” deyince Efendimiz (s.a.v.) “Peki hakkını ödemiş oldun mu?” diye suâl ediyor. Sahabe “Vallâhi Ya Resûlullâh, ben ödeşmek için yapmadım. Allâh (c.c.) ve Resûlü (s.a.v.)'in rızâsı için yaptım. Ödeşip ödeşmediğimi siz bilirsiniz.” diye cevap veriyor. Bunun üzerine Nebi (s.a.v.) Efendimiz: “Nefsim kudret elinde olan Allâh'a yemin ederim ki şu yaptırdığın tavâf onun karnında attığın bir tekmenin karşılığı değildir.” buyurmuşlardır. Yani anne hakkının ödenmesi mümkün değildir. Resûlullâh (s.a.v) “Anne-babasını razı ederek sabahlayan kimse için cennette iki kapı açılır. Aynı şekilde onları razı ederek akşamlayan kimse için de böylesi vardır. Eğer birini razı ederse, bir kapı açılır. Kendisine zulmetseler de, zulmetseler de, zulmetseler de onları razı etmeye çalışmalıdır. Kim anne-babasını kızdırdığı hâlde sabahlarsa ona da cehennemde iki kapı açılır. Onları kızdırarak akşamladığı zaman da yine kendisi için cehennemde iki kapı açılır. Eğer birini kızdırırsa bir kapı açılır. Kendisine zulmetseler de, zulmetseler de, zulmetseler de durum değişmez.” (Beyhâkî) buyurmuşlardır. (Ömer Muhammed Öztürk, Sohbetler-2, s.98-101)

Dördüncü Duvar
DD:S7E10 Utku Saçak, Akademide Tiyatro ve "Gök Kubbe"

Dördüncü Duvar

Play Episode Listen Later Jan 14, 2025 28:42


Utku Saçak ile ODTÜ'de Makine Mühendisliği okuduğu yıllarda ODTÜ Oyuncuları'ndaki tiyatro yolculuğunun nasıl DTCF Tiyatro Bölümü'ne evrildiğinden başlayarak lisans mezuniyeti sonrası aynı bölümde yüksek lisans ve doktora çalışmalarıyla sürdürmekte olduğu akademik kimliğine ve geçen yıl 4. sınıf öğrencileriyle sahneye koyduğu "Gök Kubbe" oyununa dair keyifli bi' söyleşi gerçekleştirdik.Kendisine bu hoş sohbet için teşekkür ederiz.  14 Ocak 2025 | tiyatro.co

Dördüncü Duvar
DD:S7E9 Semih Ali Aksoy, "Nitelikli" Çocuk Tiyatrosu ve Boş Sahne

Dördüncü Duvar

Play Episode Listen Later Dec 21, 2024 40:05


Semih Ali Aksoy'la ODTÜ'de Endüstri Mühendisliği okurken ODTÜ Oyuncuları'na dahil olmasını ve devamında Sosyoloji yüksek lisansı yaparken radikal bi kararla İspanya'da tiyatro eğitimi almaya karar verdirten tiyatro tutkusunu; Boş Sahne ekibiyle yollarının nasıl kesiştiğini ve beraberinde ürettikleri yıllara meydan okuyan oyunları Çalgıcı Gül Ali Masalı, Çimidi ve Abzu'yu, 'bi' oyun arkadaşı' olarak tanımladığı müziği; açıklayan değil de boşluk yaratan 'hayatla ilişkilenme' yolları aradıklarını konuştuğumuz keyifli bi' söyleşi  gerçekleştirdik.Kendisine bu hoş sohbet için çok teşekkür ederiz.21 Aralık 2024 | tiyatro.co

KLİMİK Podcast
İnfeksiyon Hastalıkları Board Sınavı Nedir? Bu Sınava Neden Girmeliyim?

KLİMİK Podcast

Play Episode Listen Later Dec 16, 2024 13:14


Herkese merhaba! Yeni bir KLİMİK podcast yayını ile yine birlikteyiz. Bu yayında konuğumuz Başkent Üniversitesi İnfeksiyon hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji ABD öğretim üyesi Prof. Dr. Özlem Kurt Azap. ESCMID'in mesleki etkinlikler ve eğitim alt komitelerinin üyelerinden olan Özlem hocamızla Avrupa Tıp Uzmanları Birliği tarafından İnfeksiyon Hastalıkları branşı için ilk kez yapılacak olan board sınavı hakkında konuştuk. Kendisine verdiği bilgiler için teşekkür ediyoruz. Keyifli dinlemeler.

Dördüncü Duvar
DD:S7E8 Defne Akkaymak, Dansın Keşfettirdikleri ve Sahnede Aranan 'Gerçek'

Dördüncü Duvar

Play Episode Listen Later Dec 7, 2024 17:43


Defne Akkaymak'la çocukluk yıllarında jimnastikle başlayıp oyunculuğa evrilen hikayesinden yola çıkarak dansın hayatındaki ve karakterleri içselleştirme sürecindeki rolüne; Ankara'nın görece yeni ve de kıymetli bi' oluşumu olan Etimesgut Kent Tiyatrosu'nun bir sanatçısı olarak hissettiklerine; kariyerinin başında can verdiği oyunlara nasıl özveriyle hazırlandığına ve o süreçlerdeki çabalarına dair oldukça keyifli bi' söyleşi gerçekleştirdik.Kendisine bu hoş sohbet için teşekkür ederiz.  7 Aralık 2024 | tiyatro.co

Dördüncü Duvar
DD:100 Beliz Güçbilmez, "Kurmacalara Neden Muhtacız?", Tiyatro ve Bellek İlişkisi

Dördüncü Duvar

Play Episode Listen Later Nov 21, 2024 47:46


Beliz Güçbilmez ile Ankara Üniversitesi'nde İktisat okuduğu yıllardan başlayarak DTCF Tiyatro Bölümü'ne evrilen hikâyesine; Tersine Mühendislik: Yazmak İçin Okumak ile başlayan yazarlık atölyesi serisinden kurmacalara neden muhtaç olduğumuza ve hiçbir kurmacanın hikâyesinden ibaret olmadığına ve de sanat yapıtını hayattan ayıran şeyin bi' tasarımı olması gerçekliğine dair keyifli bi' söyleşi gerçekleştirdik.  Kendisine bu hoş sohbet için teşekkür ederiz.  21 Kasım 2024 | tiyatro.co

Kerem Önder
Ben evliya mıyım? - Mektubat 135, 137 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Nov 15, 2024 36:56


Bu mektûb, yine, hep iyi düşünen, sâdık olan Muhammed Sıddîka yazılmışdır. Evliyâlık mertebelerini bildirmekdedir: Vilâyet, ya'nî evliyâlık, Fenâya ve Bekâya kavuşmak demekdir. [Fenâ, kalbde, mahlûkların düşünülmesi, sevgisi kalmamasıdır. Bekâ, kalbde yalnız Allah sevgisi bulunmasıdır.] Bu da, herkes için olur veyâ belli kimseler için olur. Herkes için olan (Mutlak vilâyet)dir. Belli kimselere mahsûs olan ise, (Vilâyet-i Muhammediyye)dir “alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehıyye”. Buradaki Fenâ tâmdır. Bekâsı da ekmeldir. Bu büyük ni'mete kavuşmakla şereflenen kimsenin derisi ibâdet için yumuşar. Göğsü islâmiyyet için genişler. Nefsi, itmînân hâsıl ederek Mevlâsından râzı olur. Mevlâsı da, ondan râzı olur. Kalbini sâhibine teslîm eder. Rûhu kurtularak, hakîkî sıfatları [Allahü teâlânın sıfât-ı hakîkıyyesini] keşf eder. Sırrı, o makâmda, şü'ûn ve i'tibârları müşâhede eder ve bu makâmda, şimşek gibi çakıp hemen gayb olan (Tecelliyât-i zâtiyye)lere kavuşmakla şereflenir. Hafî denilen latîfesi, tenezzüh, tekaddüs ve kibriyânın kemâli karşısında şaşkına döner. Ahfâsı, anlaşılamıyan ve anlatılamıyan bir vuslata kavuşur. Arabî mısra' tercemesi: Ni'mete kavuşanlara âfiyet olsun! Bundan anlaşılıyor ki, (Vilâyet-i hâssa-i Muhammediyye) “alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehıyye”, başka vilâyetlerin mertebelerine benzemez. Yükselirken de ve inerken de onlardan başkadır. Yükselirken başkadır dedik. Çünki, ahfâ denilen latîfenin Fenâsı ve Bekâsı yalnız bu Vilâyet-i hâssada olur. Başka vilâyetlerdeki urûc, yalnız hafîye kadardır. Fekat çokları, rûh makâmına kadar veyâ sır makâmına kadar, birkaçı da hafîye kadar yükselir. Herkes için olabilen (Vilâyet-i âmme) derecelerinin en sonu, hafî makâmıdır. İnişdeki başkalığa gelince, (Vilâyet-i hâssa-i Muhammediyye) ile şereflenen Evliyânın, maddeden olan cesedleri de, bu vilâyetin derecelerinin kemâllerinden pay alır. Çünki, bunların Peygamberi “sallallahü teâlâ aleyhi ve alâ âlihi ve sellem” mi'râc gecesi Allahü teâlânın dilediği makâma kadar, mubârek cesedi ile götürüldü. Cennet ve Cehennem kendisine gösterildi. Kendisine gizli şeyler söylendi. O makâmda Allahü teâlâyı baş gözü ile görmekle şereflendi. Mi'râcların böylesi, bu yüce Peygambere “aleyhissalâtü vesselâm” mahsûsdur. Ona tâm uyan, izinde giden Velîler de, bu husûsî mertebeden serpilen kırıntılara kavuşurlar. Arabî mısra' tercemesi: Kerîmlerin sofrasından toprağa da pay düşer. Böyle olmakla berâber, Allahü teâlâyı dünyâda görmek, yalnız Muhammed aleyhisselâma mahsûsdur. Onun ayakları altında bulunan Evliyâya “kaddesallahü teâlâ esrârehümül'azîz” hâsıl olan hâl, görmek değildir. İkisi arasındaki başkalık, birşeyin kendi ile resmi veyâ kendisi ile gölgesi gibidir. Bunların birbirinden başka olduğu meydândadır. Bu mektûb, Efganistânlı hâcı Hıdıra yazılmışdır. Nemâz kılmak şerefinin yüksekliğini bildirmekdedir ki, bunu nihâyete yetişen büyükler anlayabilir: Kıymetli mektûbunuz geldi. İçindekiler anlaşıldı. İbâdetlerden zevk duymak ve bunların yapılması güç gelmemek, Allahü teâlânın en büyük ni'metlerindendir. Hele nemâzın tadını duymak, nihâyete yetişmiyenlere nasîb olmaz. Hele farz nemâzların tadını almak, ancak onlara mahsûsdur. Çünki, nihâyete yaklaşanlara, nâfile nemâzların tadını tatdırırlar. Nihâyetde ise, yalnız farz nemâzların tadı duyulur. Nâfile nemâzlar, zevksiz olup, farzların kılınması büyük kâr, kazanc bilinir. Fârisî mısra' tercemesi: Bu iş, büyük ni'metdir. Acabâ kime verirler? Nemâzların hepsinde hâsıl olan lezzetden, nefse bir pay yokdur. İnsan bu tadı duyarken, nefsi inlemekde, feryâd etmekdedir. Yâ Rabbî! Bu, ne büyük bir rütbedir! Arabî mısra' tercemesi: Ni'mete kavuşanlara âfiyet olsun! Bizim gibi, rûhları hasta olanların, bu sözleri duyması da, büyük bir ni'metdir ve hakîkî se'âdetdir. Fârisî mısra' tercemesi: Bâri kalbimize bir tesellî olsun. İyi biliniz ki, dünyâda nemâzın rütbesi, derecesi, âhıretde, Allahü teâlâyı görmenin yüksekliği gibidir.

Dördüncü Duvar
DD:S7E6 Yeşim Özsoy, Sahne Üzerinde Bir Dünya Yaratma Arzusu, "Galata Perform"

Dördüncü Duvar

Play Episode Listen Later Nov 14, 2024 55:54


Yeşim Özsoy ile Boğaziçi Üniversitesi'nde Sosyoloji okuduğu yıllardan başlayarak Stüdyo Oyuncuları'nda Şahika Tekand ile kesişen yollarına; New Yorkt'ta sahnelediği ilk oyunundan 20 yıldır "Galata Perform" bünyesinde ürettiklerine; Yeni Metin Yeni Tiyatro Festivali 'nden 'doğurgan' tiyatrolara, küresel çaptaki kültür-sanat politikalarından Tiyatro Kooperatifi'ne dair keyifli bi' söyleşi gerçekleştirdik.  Kendisine bu hoş sohbet için teşekkür ederiz.  14 Kasım 2024 | tiyatro.co

Mevlana Takvimi
SUSMANIN FAZÎLETİ - 07 KASIM 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Nov 7, 2024 2:21


Enes (r.a)'den rivâyet edildi ki, Allâh Resûlü (s.a.v) şöyle buyurdu: “Susmak hikmettir (akıllılıktır), fakat onu yapanlar azdır.” Bu hadisi zayıf bir senedle Beyhakî tahriç etmiş ve şunu söylemiştir: “Sahih olan, bu sözün Lokman Hekim'e âit olmasıdır.” Fuzulî konuşmaktan sakınmanın ve konuşmak gerekmedikçe susmanın medhi konusunda müteaddit hadisler varid olmuştur. Tirmizî, İbn Ömer (r.a)'den şu hadisi rivâyet etmiştir: “Susan kurtulur.” İmâm-ı Muhammed (r.âleyh) el-Âsâr kitabının sonunda İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe (r.a.)'den Resûlullâh (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: “Belâ, konuşmaya bağlanmıştır.” İmâm-ı Malik (r.a.); Eslem (r.a.)'in şunu dediğini rivâyet etmiştir: “Ömer (r.a.) bir gün Ebû Bekir (r.a)'in yanına gitti ve O (s.a.v.)'in kendi dilini tutup çektiğini gördü. Kendisine, “Allâh seni affetsin yâ Ebû Bekir (r.a); ne yapıyorsun?” dedi. Ebû Bekir (r.a), “Bu beni çıkmazlara sokuyor.” dedi. Muâz (r.a)'in şunu söylediğini rivâyet etmişlerdir: Ben, “Yâ Resûlallâh (s.a.v), biz konuştuklarımızdan dolayı muâheze edilir miyiz?” diye sordum. Allâh Resûlü (s.a.v) şu karşılığı verdi; “Annen yokluğunu görmesin ey Muâz; insanların yüzlerinin üzerinde (bir rivâyette burunlarının üzerinde) cehenneme sevk eden; onların dilleriyle kazândıkları günâhlar değil midir?” (Ahmed b. Hanbel) Tergib'te bu hadis Ebû Zerr (r.a)'den de rivâyet edilmiştir. Bu kitapta İbrahim (a.s)'ın suhufunda şu sözlerin bulunduğu da rivâyet edilmiştir: “Akıllı olan kimse için gereklidir ki, zamanının kıymetini bilsin, sorumlu olduğu işlerle meşgul olsun ve dilini ilgisiz şeylerden korusun. Sözünü de âmelinden bilen bir kimse, kendisini ilgilendirmeyen şeyleri konuşmaz.” (Eşref Ali et-Tehanevi, Hadislerle Hanefi Fıkhı, c.20, s.298-299)

Dördüncü Duvar
DD:S7E5 Gökhan Kutum "Şarlo", "Dr. Jekyll ile Bay Hyde" ve Sorgulaması Devam Eden Karakterler

Dördüncü Duvar

Play Episode Listen Later Nov 7, 2024 20:37


Gökhan Kutum ile zamanında izlediği ‘Komşu Köyün Delisi' oyunuyla başlayan tiyatro yapma kararından başlayarak “orası bi' buluşma noktası” diye tanımladığı tiyatronun konservatuvar yıllarından bugüne tiyatronun kendisi için ne anlama geldiğine; son yıllarda adından sıkça söz ettirdiği ‘Dr Jekyll ile Bay Hyde' oyununa ve hayalindeki yeni oyun projelerine dair keyifli bi' söyleşi gerçekleştirdik.Kendisine bu hoş sohbet için çok teşekkür ederiz.07 Kasım 2024 | tiyatro.co

Mevlana Takvimi
MESCİDE KOMŞU OLANLAR - 20 EKİM 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Oct 20, 2024 2:18


Ebû Hüreyre'den yaptığı diğer bir rivâyetinde Resûl-i Ekrem (s.a.v.): “Andolsun, gönlümden öyle geçiyor ki, kendi adamlarıma emredeyim, bana pek çok odun toplasınlar, sonra, hiçbir mazeretleri olmadıkları halde evlerinde namaz kılan kimselere gideyim, hanelerini başlarına yakıvereyim.” (Müslim) Bu sahih hadiste mazeretsiz cemaati terkedenler için pek ağır vaîdler vardır. İbn Abbas'dan şöyle rivâyet etmiştir: İbn Abbas (r.a.)'e: “Gündüz oruç tutan, gece ibâdetle meşgul olan, fakat cemaatle namaz kılmayan ve cumaya gitmeyen bir adamın durumu nedir” diye sorulunca İbn Abbas (r.a.): “O o halde ölürse cehennemdedir” cevâbını verir. (Tirmizî) Rivâyet edildiğine göre âmâ bir adam Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'e gelir ve: “Ya Resûlallah, elimden tutup beni mescide getirecek kimsem yoktur. Evimde namaz kılmam için bana ruhsat var mıdır?” Resûl-i Ekrem (s.a.v.) önce adama ruhsat verir. Âmâ adam geri dönüp giderken Resûlullah (s.a.v.) adamı geri çağırır ve: “Ezanı duyuyor musun?” diye sorar. “Evet duyuyorum.” cevâbını alınca; Peygamberimiz (s.a.v.): “Öyle ise icâbet et, cemaata devam et” buyurur. (Müslim) Rivayet edildiğine göre; iki gözü görmeyen İbn Ümmü Mektum (r.a.), Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in huzuruna geldi ve: “Yâ Resûlallâh Medine zehirli ve yırtıcı hayvanları çok olan bir yerdir. Halbuki benim gözlerim görmüyor, evimde namaz kılmam için bana ruhsat (izin) var mı?” Resûl-i Ekrem (s.a.v.): “Haydin namaza, yönelin felaha, sesini (ezânı) işitiyor musun?” “Evet duyuyorum.” Resûlullâh (s.a.v.): “Öyle ise icâbet et, cemaate gel” buyurdu. (Ebû Davud) Hz. Ali (k.v.) de şöyle diyor: “Mescide komşu olan için farz namaz ancak mescittedir.” Kendisine soruldu: “Kimler mescide komşu sayılır?” O: “Kim ezânı duyuyorsa” cevâbını verdi. (İmâm Şemsüddin ez-Zehebî, İslâm Şeriatinde Büyük Günâhlar, s.208)

Dördüncü Duvar
DD:S7E3 Yaşam Gülseven, Dramaturg nedir? Ne iş yapar?

Dördüncü Duvar

Play Episode Listen Later Oct 14, 2024 33:03


Yaşam Gülseven ile Dramaturg nedir? ve Dramaturg ne iş yapar? sorularına cevap aradık. On İkinci Ev oyunundan Art Alan'a, oyun ile seyirci arasındaki etkileşimden Dördüncü Duvar'a kadar pek çok konuda sohbet ettik.Kendisine bu keyifli sohbet için teşekkür ederiz.14 Ekim 2024 | tiyatro.co

Mevlana Takvimi
TERAZİNİN DİLİ DİLİMİN ÜSTÜNDE - 09 EKİM 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Oct 9, 2024 2:10


Allâhü Teâlâ buyurdu: “Ölçekde ve tartıda hile yapanların vay haline ki, onlar insanlardan ölçekle aldıkları zaman haklarını tastamam alanlardır. Onlar insanlara ölçekle yahud tartıyla verdikleri zaman ise ek-siltenlerdir.” (Mutaffifîn s. 1-2) Süddî (r.a.) diyor ki; Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Medine'ye hicret buyurduğunda Medine'de Ebû Cüheyne denilen bir adam vardı. Bu kişinin iki ölçeği vardı. Birisiyle alır ötekiyle de verirdi. Bunun üzerine Allâh (c.c.) bu âyeti indirdi. İbn Abbas (r.a.)'den, Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu, dediği rivâyet olunmuştur: “Şu beş günâh mukâbilinde beş nevi cezâ vardır: 1. Bir kavim ahdini bozduğu zaman Allâh onlara düşmanlarını musallat eder. 2. Allâh'ın indirdiğinden başkasıyla hükmettikleri vakit aralarında fakirlik baş gösterir. 3. İçlerinde hayâsızlık belirince çok ölüm zuhura gelir. 4. Ölçek ve tartıda hainlik yaptıkları zaman nebattan mahrum edilirler, yıllarca kuraklığa mâruz kalırlar 5. Zekât vermedikleri vakit de yağmurları kesilir.” Büyüklerden biri şöyle anlatıyor: “Bir hastayı ziyarete gitmiştim. Hasta ölmek üzere idi. Kendisine şehâdet kelimesini telkine başladım, fakat adam bir türlü şehâdet getiremiyordu. Adam biraz açılınca: “Kardeşim ne oluyor ki, sana telkin veriyorum da, şehâdet getiremiyorsun?” Adam: “Kardeşim terazinin dili, dilimin üzerinde şehadet getirmemi engelliyor” dedi. Ben: “Allâh aşkına söyle, eksik mi tartardın?” “Yo vallâhi. Fakat terazinin tam tarttığını anlamak için bir müddet beklemezdim” dedi.” (İmâm Şemsüddin ez-Zehebî, İslâm Şeriatinde Büyük Günâhlar, s.202-203)

Dördüncü Duvar
DD:S7E2 Ekremcan Arslandağ, "Dönemini yansıtan değil değiştiren sanatçı olmak"

Dördüncü Duvar

Play Episode Listen Later Oct 7, 2024 51:26


Ekremcan Arslandağ'la Aydın'dan İstanbul'a uzanan yolculuğundan başlayarak İTÜ'de Mühendislik okurken katıldığı tiyatro topluluğunda farkına vardığı sahnede içini gıdıklayan şeyin peşinden gitme arzusuna; azimle -her daim çalışarak- elde ettiği başarılardan Semaver Kumpanya'ya dahil olma sürecine; doğru zamanda doğru insanlarla kurduğu ilişkilerden iz bırakan performanslarına kadar keyifli bi' söyleşi gerçekleştirdik.Kendisine bu hoş sohbet için çok teşekkür ederiz.07 Ekim 2024 | tiyatro.co

Dördüncü Duvar
DD:S7E1 Duygu Dalyanoğlu, BGST Tiyatro, Bugüne Konuşan Hikâyeler, K'nın Sesi, "Zihnin Tiyatrosu"

Dördüncü Duvar

Play Episode Listen Later Sep 30, 2024 28:06


Duygu Dalyanoğlu'yla Boğaziçi Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler okurken BGST Tiyatro ile kesişen yollarından ve o süreçte bi' kumpanyanın parçası olarak ürettiklerinden başlayarak adeta bugüne konuşan hikâyeleriyle sahnede can bulan Zabel Yesayan ve Sevgi Soysal'a; pandemide K'ların yaşadıklarına ses olan podcast serisine ve tiyatro paydasında birleşen oyuncu, yazar, yayıncı  ve araştırmacı kimliklerine dair keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.Kendisine bu hoş sohbet için çok teşekkür ederiz.  30 Eylül 2024 | tiyatro.co   

Organik Beyinler Podcast
325-Özel Çocuklara Özel Eğitim

Organik Beyinler Podcast

Play Episode Listen Later Sep 16, 2024 35:16


Bu hafta, Beyaz Koza Özel Eğitim Okulu'nun kurucusu Nesrin Bilkan'ı konuk ediyoruz. Otizm ve özel eğitim hakkında bizimle çok kıymetli bilgiler paylaştı. Kendisine katkılarından ve özverisinden dolayı teşekkür eder, başarılarının devamını dileriz. Keyifli dinlemeler… https://beyazkoza.com/ organikbeyinlerpodcast@gmail.com https://www.instagram.com/organikbeyinlerpodcast/

Medyascope.tv Podcast
Tüm gözler Şanlıurfa'da: Sandıktan Yeniden Refah mı çıkacak? & Şişli'nin en önemli sorunu ne?

Medyascope.tv Podcast

Play Episode Listen Later Mar 4, 2024 60:11


Seçimlere 27 gün kaldı, yarış hızlandı. İstanbul-Şişli'de CHP'den belediye başkanı adayı Resul Emrah Şahan, Şişli'ye neler vaat ettiğini, Şişli'nin sorunlarını ve bu sorunlara getirdiği çözüm önerilerini canlı yayında anlatıyor. Medyascope muhabirleri yerel seçimlerin nabzını tutmaya devam ediyor. Diyarbakır Temsilcisi Ferit Aslan, Şanlurfa'da ve bölgeden izlenimlerini aktaracak. Urfa'da seçimin kilidini Yeniden Refah mı açacak? AKP ile Yeniden Refah arasında geçen yarışta DEM Parti'nin şansı ne olacak? Kendisine soracağız. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara'dan bir grup gazeteci ile Artİstanbul Feshane'de bir araya geldi. Mayıs seçimlerindeki yenilgi, CHP'de değişim süreci ve ikinci Erdoğan benzetmelerine dair konuşan İmamoğlu'nu Cansu Timur takip etti. Cansu bize detaylarını aktaracak.

Cevheri Güven
DİLİPAK'TAN İŞARET FİŞEĞİ! ERDOĞAN SONRASI HAZIRLIKLARI BAŞLADI! tansu çiler murat kurum

Cevheri Güven

Play Episode Listen Later Feb 23, 2024 90:48


Sansürsüz Açık ve Net. Ahmet Nesin, Hayko Bağdat, Erkam Tufan Aytav. Ekrem İmamoğlu: ”Kendisine ait 13 bin m2lik ballı börek araziye imar çıkardığı için Kurum'u destekliyor Ben de ısrarla iptal ettirdim diye beni desteklemiyor.” Murat Kurum'dan Tansu Çillere kıyak! Erdoğan'a Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve suça yardım ve yataklık suçlaması Halkın Kurtuluş Partisi, Abdurrahman Dilipak'ın ‘15 Temmuz' iddiasını yargıya taşıdı. Abdurrahman Dilipak: Hükümet 15 Temmuz'u 4 ay önceden biliyordu? “Halk ne olduğunu bilmeden darbeye karşı meydanlara çıktı. Sonuçta olan bu ülkeye oldu” “AK Parti ve MHP'nin darbe soruşturma komisyonun siyasi ayağın araştırılmasını reddetmesi bugün gelinen noktada farklı bir anlam kazanıyor” “Erdoğan Darbeyi eniştesinden öğrendiyse, istihbarat başkanı görevini yapamadıysa niye o koltukta darbeden sonra oturdu ve simdi de Dış İşleri bakanı oldu” diye soruyorlar? Bu sorunun cevabını vermesi gereken kişi ben değilim” 'Darbe gerçekleşseydi, darbeciler kimleri vali ve kaymakam yapacaktı?Kimler emniyet müdürü, jandarma komutanı, Garnizon komutanı olacaktı? Kimleri tutuklayacaktı ve yeni bakanlar kurulu ve stratejik kurumların başına kimleri atayacaklardı? Bunları herhalde sonradan belirleyecek halleri yoktu...'' Yunanistan'dan Ali Yeşildağ için Türkiye'ye iade kararı Interpol, kayıp ve çalıntı pasaport veri tabanında kötüye kullanım tespit etti ve Türkiye'nin sisteme erişimini askıya aldı. ABD gazetesi New York Times'ın haberine göre Interpol, Belarus ve Türkiye'nin, kayıp ve çalıntı pasaport veri tabanı sistemini muhalifleri taciz etmek ya da yurtdışına kaçırmak için bir silaha dönüştürdüğünü tespit etti. CHP'li Deniz Yavuzyılmaz, MTA'nın Erzincan İliç'teki maden ocağından geçen Ovacık fay hattı-Munzur segmentini, haritadan sildiğini açıkladı.

Medyascope.tv Podcast
Ruşen Çakır & Senem Görür yorumluyor: CHP'nin Lütfü Savaş kumarı tutar mı?

Medyascope.tv Podcast

Play Episode Listen Later Feb 20, 2024 48:28


CHP tartışmalara son noktayı koydu. 31 Mart yerel seçimlerinde Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday gösterdiği ancak ismi daha sonra kamuoyunda tartışmalara neden olan Lütfü Savaş ile yola devam etme kararı aldı. Gece yarısı duyurulan kararın perde arkasında neler yaşandı? Cansu Timur, CHP Genel Merkezi'nden gelişmeleri aktaracak. CHP'de tüm bu tartışmalar neden yaşandı? Bu süreçte hangi hatalar yapıldı? Parti için tartışmalar sandığa nasıl yansıyacak? Medyascope Yayın Yönetmeni Ruşen Çakır ile konuşacağız. Yeniden Refah Partisi'nin İstanbul adayı Mehmet Altınöz, gündeme dair çok önemli açıklamalarını Ruşen Çakır'a yaptı. Çakır bu yayında Altınöz röportajını sıcağı sıcağına yorumlayacak. Kendisine, " Seçimin kaderini YRP mi belirleyecek?" diye soracağım. Öte yandan Meclis gündeminde neler konuşulduğunu Evrin Güvendik, Şükrü Genç ile ilgili son gelişmeleri de Edanur Tanış anlatacak. Hadi gelin, birlikte değerlendirelim. Editör: Aliye Altınışık

Hizmetten
İnsan öyle bir derinliğe ulaşmalı ki.. | Mizan | M. Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Feb 1, 2024 7:26


*Rasûl-ü Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz, Mâiz'e ve Gâmidiyeli kadına tevbe yolunu göstermiş, kendi ısrarlı talepleriyle cezalandırıldıktan sonra da biri hakkında “Öyle bir tevbe etti ki, bu tevbe şu iki dağ arasındaki insanlara paylaştırılsaydı hepsine yeterdi!”; diğeri hakkında da “O öyle bir tevbe etti ki eğer haraç alan bir mü'min dahi bu tevbeyi yapsaydı Allah affederdi!” buyurmuştu. (27:12) *İnsan iman, marifet, muhabbet, zevk-i ruhânî, aşk u iştiyak ve marifette sabit-kadem olma mevzuunda öyle bir derinliğe ulaşmalı ki.. fakat kendisini sığlardan sığ görmeli. Zaten gerçekten öyle bir derinliğe ulaşan, kendisini insanların en hakiri görür. Mefhum-u muhalifi şudur bunun: Kendini başkalarının üstünde belli bir faikiyete bağlayarak ifade etmeye kalkan kimseler, insanların en zavallısıdır. Mü'min de olsa öyledir, münafık da olsa öyledir, kafir de olsa öyledir. Kendisine kendine göre hayalinde payeler kurgulayan, “Ben şuyum galiba.. şöyle önemli bir misyonu eda etmek üzere dest-i kudret tarafından hususi bir donanımla insanlığın elinden tutmak, onları evc-i kemalata çıkartmak üzere gönderilmiş bir meb'us-u hâssım!” mülahazasını taşıyan insan basbayağı bir zavallıdır ve onun sinek kanadı kadar bir kıymeti yoktur. Büyüklerde büyüklüğün alameti tevazu ve mahviyettir; küçüklüğün alameti de tekebbürdür. (28:00) *İlm-i zâhir erbâbı, eşya ve hâdiselerin neye bakıp neyi gösterdiklerini okumadan daha ziyade, bir kısım naturalistlerin yaptıkları gibi sadece kalıplarla meşgul olur da onların özünü ve gâyesini göremezler; göremez de مَنِ ازْدَادَ عِلْمًا وَلَمْ يَزْدَدْ زُهْدًا لَمْ يَزْدَدْ مِنَ اللهِ إِلَّا بُعْدًا “Kimin ilmi arttıkça zühdü de artmazsa, o ancak Allah'tan uzaklığına uzaklık katmış olur.” mazmununca âlâ-yı illiyyîn yolunda esfel-i sâfilîne sukut ederler. (29:45) *Alvarlı Efe Hazretleri, “Ne ilmim var ne amâlim, Ne hayr u taate kaldı mecalim; Garîk-î isyanım, çoktur vebalim, Acep rûz-i cezada ne ola halim!” diyerek kendisine bakışını ortaya koyuyor. Aslında bütün büyüklerin kendilerine bakışı böyledir. Bu video 06/10/2013 tarihinde yayınlanan “Ölümsüzlük İksiri ve İlim-Zühd Münasebeti” isimli bamtelinden alınmıştır.

Hizmetten
Reyyân Kapısına Doğru | 10.09.2007

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jan 23, 2024 24:33


Soru: Ramazan ayını en güzel şekilde değerlendirebilmek için hangi hususlara dikkat etmeliyiz? Teravih namazını sekiz rekat olarak kılabilir miyiz? Ramazana ayrı bir derinlik katan teravih namazının bereketinden yararlanabilmek için onu nasıl ikâme etmeliyiz? -Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) “Nice oruç tutan vardır ki, tuttuğu oruçtan onun yanına kalan sadece açlık ve susuzluktur.” buyurmuştur. (01.32) -Ebu Hureyre'nin (radıyallahu anh) rivayet ettiğine göre, Rasûlullah (aleyhissalatu vesselâm) şöyle demiştir: “Allah şöyle buyurdu: Âdemoğlunun her ameli kendi içindir. Yalnız oruç müstesna. Onun mükâfatını bizzat Ben veririm. Zira yemesini ve nefsâni arzularını, sırf Benim için terk ediyor. Oruçlu için iki sevinç ânı vardır: Biri iftar ettiği, diğeri de Allah'a kavuştuğu vakittir. Oruçlunun ağzının kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur.” (02.22) -Bir hadis-i şerifte, “Cennet'te Reyyân denilen bir kapı vardır ki oradan sadece orucun hakkını verebilenler girer.” denilmektedir. (03.36) -Peygamber Efendimiz Ramazan'da birkaç gece teravih namazı kıldırmış; daha sonra, teravihte cemaat farz kılınır da müslümanlar onu edaya güç yetiremezler endişesiyle yalnız kılmayı tercih etmiş; fakat, “Kim Ramazan namazını (teravih) inanarak ve sevabını Allah'tan umarak kılarsa onun geçmiş günahları bağışlanır.” diyerek ashabını bu namaza teşvik etmiştir. (07.44) -Teravih namazı, -cemaatin umumu gözetilerek- diğer namazlara nispetle biraz daha seri ikame edilebilir; fakat, harflerin mahreci anlaşılmayacak şekilde bozuk bir telaffuzla ve tadil-i erkâna dikkat etmeden kılınamaz. Biraz hızlı hareket edilse de, kelimeleri tane tane okumak, mahreçlere dikkat etmek ve rükünleri eksiksiz yerine getirmek şarttır. (10.17) -Hazreti Ömer, teravih namazını ayrı ayrı kılanları görünce, Ubey b. Kab'ı (radıyallahu anh) imam tayin ederek teravihin cemaatle ve yirmi rekat kılınmasını emretmiştir. Şüphesiz, Hazreti Ömer bunu kendisinin bildiği şer'î bir esasa ve Rasûl-ü Ekrem'in bir vasiyetine istinaden böyle yapmıştır. Nitekim, daha sonraki halifeler ve alimlerin ekseriyeti de bu uygulamaya itiraz etmemişlerdir. (15.16) -Teravihte cemaat olmak sünnet-i kifâyedir; yani, bir mescitte hiçkimse teravihi cemaatle kılmazsa, hepsi günahkâr olur. Teravih namazı tek başına da kılınabilir; fakat cemaatle kılınması daha faziletlidir. (16.45) -Teravih namazını kimler sekiz rekat olarak kılabilir? (18.40) -Kendisine yazık eden üç kişi… (20.49)

Kısa Dalga Podcast
Kadınlar ve Kurabiyeler - 8: Küllerinden doğan Anka Kuşu

Kısa Dalga Podcast

Play Episode Listen Later Jan 21, 2024 24:42


Anka Kuşu 40 yaşında. Evli. Dış ticaretle uğraşıyor. Annesiyle hasarlı bir anne-kız ilişkisi olduğunu söyleyen Anka Kuşu, bir an önce anne olup o hasarlı yanı kendi çocuğuyla tamir etmek isterken erken menopoz teşhisi konuyor. Kendisine, anne olduğunda kendi annesiyle olan ilişkisinde eksik ya da yanlış olduğunu düşündüğü neyi iyileştirmiş olacağını sorduğumda şöyle cevapladı: “Ben anne olup anneme sevgiyi, şefkati doya doya, sarılmayı, öpmeyi, yavrum, kızım gibi bu kelimelere hasret olmayan bir çocuk nasıl yetiştirilir onu göstermek istiyordum. Korkmadan annesine her şeyini anlatabilen, en iyi arkadaşı olabilen anne ve çocuk ilişkisi nasıl olur, onu göstermek istiyordum.”   Unutmayın hikayeler bizi birbirimize bağlar. Gelin Anka Kuşu'nun hikayesini birlikte dinleyelim.

SBS Turkish - SBS Türkçe
Melbourne'un 'mobilyacılar kralı' Franco Cozzo 87 yaşında öldü

SBS Turkish - SBS Türkçe

Play Episode Listen Later Dec 22, 2023 6:13


Kendisine mobilyacılar kralı ünvanını kazandıran televizyon reklamlarıyla ünlenen, Melbourne'un ünlü esnafı hayatını kaybetti.

Kısa Dalga Podcast
Kadınlar ve Kurabiyeler-1: Güneş'in doğuşu

Kısa Dalga Podcast

Play Episode Listen Later Dec 6, 2023 28:38


Kadınların mücadele hikayelerini paylaştıkları yeni podcast serimiz Kadınlar ve Kurabiyeler'in ilk bölümünde Güneş'in hikayesini dinliyoruz. Kendisine “bugün ne olmayı seçtin?” diye sorduğumda “Güneş” dedi ve nedenini şöyle açıkladı: “Güneş yeniden doğuş, ışık bir varoluş, ışıltı da bir iyileşme…” Güneş, çocukluk dönemi ihmal ve istismarın yaralarını iyileştirmeye çalıştığı şu günlerde, iyileşmenin bir parçası olarak hikayesini bizimle paylaşmak istedi. Unutmayın hikayeler bizi birbirimize bağlar. Gelin Güneş'in hikayesini birlikte dinleyelim. Bu podcast, Dijital Medya Araştırmaları Derneği tarafından düzenlenen NewsLabTurkey Bağımsız Medya için Kuluçka programı kapsamında desteklenmiştir. Bu podcast içeriğinin sorumluluğu tamamen üretici ve yayıncıya aittir, hiçbir koşulda Dijital Medya Araştırmaları Derneği'nin duruşunu yansıtmamaktadır.

Hizmetten
Olumlu şeyleri yıkmayı kendisine vazife edinmiş, çağın Ebû Lehebleri! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Nov 23, 2023 13:05


Ebû Leheb, Bedir'e iştirak edememişti. Bedir'de Müslümanların zaferi Mekke'ye ulaşınca, sinir krizleri geçirmeye başladı. Gelen haberci, hiç beklenmedik bir hâdiseden, Müslümanlara yardım eden sarıklı askerlerden bahsediyordu. O güne kadar imanını gizlemiş olan Ebû Râfi de denilenleri dinleyenler arasındaydı. Bu sözü duyunca dayanamadı ve “Vallahi bunlar melekler!” dedi. Bunun üzerine Ebû Leheb çıldıracak hâle geldi ve Ebû Râfi'nin üzerine yürüyerek onu ayaklarının altına aldı ve çiğnemeye başladı. Ebû Râfi, Hazreti Abbas'ın kölesiydi. Hazreti Abbas'ın hanımı Ümmü Fadl, koşarak geldi ve Ebû Leheb'in başına elindeki sopayı indiriverdi. “Efendisi yok diye bir köleyi dövüyorsun değil mi?” dedi. Ebû Leheb kardeşinin karısına seslenmedi. Başından akan kanla evine gitti ve bir daha dışarıya çıkamadı. Bu darbenin tesiri, aldığı haberin elemiyle birleşince veya başka bir sebeple “Adese” denilen bir hastalığa yakalanmıştı. O gün, bu hastalık vebadan daha tehlikeli kabul ediliyordu. Malı vardı, evlâtları vardı; fakat hiçbirinin Ebû Leheb'e faydası olmuyordu. Yedi gün kıvrandı durdu. Tek başına kaldı. Öldüğü zaman başucunda kimsecikler yoktu. Ölüsünü almaya dahi giren olmuyordu. Nihayet utandılar. Çölden birkaç bedevî tuttular ve kokuşmuş cesedi bir çukura atarak üzerine taş yığdılar. Kazanma Kuşağında Büyük Kayıp ve Odun Taşıyıcısı Ümmü Cemil *Kabile ve soy olarak en uzak kimseler en erken gelip Allah Rasûlü'ne karabet ve yakınlık kurmaya gayret ederken, Ebû Leheb aksine uzaklaşmayı âdeta kendine bir vazife bilmişti. Nasıl bir kördü ki, yanında doğan ve yükselen Nur Menbaı bir Güneşi görmüyordu. Talih kuşu başındayken onu uçurmuş, kendisini talihsizliğe mahkûm etmişti. O'nun eteğinden tutsaydı, Hazreti Abbas ve “Allah'ın Arslanı” Hazreti Hamza gibi arş-ı kemalât-ı insaniyete çıkması mukadderdi. Fakat o, büyük kazancı ayağının ucuyla itti, aslında böylece kendisini cehenneme itti. *Kur'an-ı Kerim, Ebû Leheb'in hanımı Ümmü Cemil için de “hammâlete'l-hatab – odun taşıyıcısı” diyor ve onun da kocasıyla beraber Cehennem'e yuvarlanacağını bildiriyor. Onlar “Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş” denecek türdendi; biri diğerini destekliyordu; ikisi de küfürde yarışırcasına koşuyor ve aralarında kin, nefret, intikam, gayz, küfür sinerjisi oluşturuyorlardı. Kadın, Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) geçeceği yollara diken atıyordu ayağına batsın diye. Bu çok kavi, sahih rivayetlerde olmasa da menkıbe kitaplarında naklediliyor. Bu açıdan “odun taşıyıcısı” denmesi, Efendimiz'in geçeceği yollara odun, çalı çırpı taşıması dolayısıyla olabilir. Bir diğer yandan da yaptığı şeyler itibarıyla sırtında cehennem ateşini tutuşturacak odunları taşıması cihetiyle odun taşıyıcısı denmesi muhtemeldir. *Diğer taraftan, Peygamber Efendimiz'in öz amcası ve onun eşi olan iki şahsın, açık açık Kur'ân'ın tehditlerinden nasibini alması, Nebiler Serveri'nin her yönüyle vahye/risalete dayandığını ve kendisine vahyedileni aynıyla insanlara bildirdiğini de göstermektedir. Cehennem'de Şeker Şerbet Musluğu Nasıl Olur? *Ayrıca, Cenâb-ı Hakk'ın, Tebbet Sûresi'yle gayet açık bir şekilde, Ebû Leheb ve hanımının Cehennem'e gireceklerini ilan etmesi gaybî bir mucizedir. Çünkü, Kur'ân'ın, Ebû Leheb'in bu kötü sonunu haber verdiği dönemde, ufuklarda bu neticeye emare sayılabilecek en küçük bir iz dahi yoktu. Bu âyetlerin nazil olmasından –yaklaşık– on sene sonra Müslümanların Bedir'de galibiyeti ve müşriklerin mağlubiyeti karşısında küfrü, gayzı, nefreti ve hasedi içinde, tam Kur'ân'ın haber verdiği gibi imansız olarak ölmüş ve bu şekil ölümüyle o da Kur'ân'ın Allah kelâmı olduğunu doğrulamıştı. Bu video 10/05/2015 tarihinde yayınlanan “Yakın Körlüğü ve Ebu Leheb” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Hizmetten
Kim bilir sırada nasıl bir lütuf var! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Oct 19, 2023 4:44


Sıkıntı ve musibetler, Cenâb-ı Hakk'a yürekten teveccüh çağrısıdır!.. *Şimdiye kadar yaşadığımız her tazyik dönemini Allah'ın izni ve inayetiyle sürpriz açılımlar takip etmiştir. Bu tazyiklerden sonra da Cenâb-ı Allah nasıl bir yöne yönlendirir onu bizim kestirmemiz mümkün değil. Ancak biz önümüze, arkamıza, sağımıza, solumuza çok iyi bakarak, bulunduğumuz konumu rantabl değerlendirmeye çalışmalıyız. *İçinde bulunduğumuz hadiselerin tazyiki karşısında hemen paniklememeli!.. Mevlâ, şimdiye kadar eltâf-ı sübhaniyede bulundu, kim bilir sırada nasıl bir lütuf var. Belki öyle bir lütfa hazırlamak için, büyükleri yaptığı gibi, bizim gibi küçükleri de bir tazyikten geçiriyordur. *Allah Teâlâ, büyükleri, derecelerinin yükselmesine vesile olsun ve temsil ettikleri konumun hakkını versinler diye, tabir-i diğerle arş-ı kemalâtlarına uygun şekilde bir tazyike maruz bırakmıştır. Zılliyet planında o işi götürenleri de bu türlü tazyiklere maruz bırakarak, Kendisine daha yürekten yönelmelerini istiyordur. Muzdarr olmayınca, yani sebepler bütün bütün uçup elden gitmeyince, Müsebbibü'l-esbab'a yönelme çok defa zor olur. İnsan başka zamanlarda şeklen yönelse, el kaldırsa, başını yere koysa, yalvarsa da ızdırar halinde, sebeplerin bütün bütün çekip gittiği anda, Hazreti Pir'in ifadesiyle, nur-u tevhid içinde sırr-ı ehadiyetin zuhur etmesi çerçevesinde, ölçüsünde, seviyesinde O'na yönelemeyebilir. *Bu açıdan da o tazyikler, yürekten, bütün benliğimizle, kendimizden sıyrılarak, O'nunla aramızda bir hüsufa, bir küsufa sebebiyet vermeden Müsebbibü'l-esbâb'a yönelebilmemiz; bize gelen şuaların önünü kesmeden, daha rahat, aydınlık içinde ileriye doğru yürümemiz için cebr-i lutfîdir. Zikredilen neticelerin husulü için Allah Teâlâ böyle muvakkat bir ızdırar haline itebilir. O ızdırar hali içinde, geleceğe bakarsınız ızdıraplarınız rahmet şualarına dönüşür Allah'ın izni ve inayetiyle. *İnsanlar öteden beri yanılarak hep böyle kitle psikolojisiyle sağa-sola saçılmış ve savrulmuşlardır. Fakat şöyle-böyle saçılıp savruldukları gibi, akılları başlarına gelince derlenip toparlanmaları da katlanarak olmuştur. Bu video 24/05/2015 tarihinde yayınlanan “Tazyiklerden sonra sürpriz inkişaflar” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Kısa Dalga Podcast
Marjinal Fayda 57 | Yabancı Şimşek'e değil Erdoğan'a bakıyor

Kısa Dalga Podcast

Play Episode Listen Later Oct 16, 2023 13:32


Gazeteci İbrahim Ekinci, bir haftanın ekonomi gündemini yorumluyor...  "Biliyorsunuz, Türkiye'nin en büyük sorunu döviz kıtlığıdır. Bütün değişiklikler onun için yapıldı, yapılıyor. Erdoğan hiç hazzetmediği Şimşek'i onun için ekonominin başına geçirdi. Kendisine güvenmeyen yabancı kreditörlere, “bakın sizin adamınızı işin başına geçirdim, artık döviz gönderin” demek istedi. Şimşek de katı IMF'ci, hatta IMF'nin bile terkettiği bir istikrar programı yürütmeye başladı. Faizleri yükseltiyor, ücret ve maaşların artırılmasına karşı çıkıyor."

Hizmetten
Güçlü bir gelecek bekliyorsanız... | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Oct 16, 2023 6:47


Kendisine, “Sen hep maziden bahsediyorsun; sen bir harabîsin; gözün mazidedir, âtî değilsin…” diyenlere karşı Yahya Kemal, “Ne harabîyim ne harabatîyim / Kökü mazide olan âtîyim!” diye cevap vermiştir. Evet, bugünü değerlendirmek için dünü bilmek iktiza etmektedir. Güçlü bir gelecek bekliyorsanız sağlam bir kökünüzün olması lazımdır. *Geçmişsiz bir gelecekten bahsedilemez. Geçmiş bir kök gibidir. Gelecek onun üzerinde ser çekmiş, budak salmış ve yayılabilme ölçüsünde yayılabilmiş bir ağaç gibidir. Mutlaka kökümüzle irtibatımızı korumamız lazımdır. Ruh ve mana kökü diyoruz buna; hususiyle bizi biz yapan değerlere.. Üstad Necip Fazıl “Bu milleti gerçek millet yapan İslam'la tanışması olmuştur.” derdi. Biz bir yönüyle o blokaj üzerinde Allah'ın izni inayetiyle gökdelenler gibi yükselmişiz. Değişik dönemlerde devletler muvazenesinde bir muvazene unsuru olmuş ve sözümüzü âleme dinletmişiz. Kur'an-ı Kerim'den Enfes Bir Misal *Geçmişi olmayanların, sağlam bir geçmişe ve geçmiş blokajına bina edilmeyen şeylerin geleceği olması söz konusu değildir. Onlar âtîsiz insanlardır; her şeyi bugüne ve şartlara göre yaparlar. *Kur'an-ı Kerim'in şu teşbihleri sağlam blokaja dayanıp istikbal vad eden ya da köksüzlüğe yenilip kuruyup giden nesiller açısından da değerlendirilebilir: أَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلاً كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ أَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَاءِ تُؤْتِي أُكُلَهَا كُلَّ حِينٍ بِإِذْنِ رَبِّهَا وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ وَمَثَلُ كَلِمَةٍ خَبِيثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَبِيثَةٍ اجْتُثَّتْ مِنْ فَوْقِ الْأَرْضِ مَا لَهَا مِنْ قَرَارٍ “Görmedin mi Allah nasıl bir benzetme yaptı: Güzel söz, kökü yerin derinliklerinde sabit, dalları ise göğe doğru yükselmiş bir ağaç gibidir ki Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Düşünüp ders çıkarsınlar diye Allah insanlara böyle temsiller getirir. Kötü söz ise, gövdesi toprağın üstünden kolayca çıkarılabilen, kökleşip yerleşmeyen değersiz bir ağaca benzer.” (İbrahim, 14/24-25) Bu video 07/06/2015 tarihinde yayınlanan “Tarih Şuuru ve Sulh Ruhu” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Turkish Stories
Anzaklı Ömer / Turkish Stories

Turkish Stories

Play Episode Listen Later Oct 11, 2023 7:14


Anzaklı Ömer 1957 yılında İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun olup ABD'ye giden doktor Ömer Musluoğlu başından geçen ilginç bir olayı şöyle anlatıyor: Amerika'ya ilk gittiğim yıllar New York'taki Medical Center Hospital isimli hastanede görev almıştım. Bir hastanın yanına gittim. Yaşlıca bir adam... Tabi kendisiyle İngilizce konuşuyorum. – Kan alacağım, kolunuzu açar mı­sınız? Baktım kolunda dövme şeklinde bir Türk bayrağı var. Çok ilgimi çekti. Kendisine sormadan edemedim. – Siz Türk müsünüz? Kaşlarını yukarıya kaldırarak “Hayır” manasında işaret yaptı. – Peki kolunuzdaki Türk bayrağı nedir? “Aldırma işte öylesine bir şey.” dedi. Ben yine ısrarla dedim ki: – Fakat benim için bu bayrak çok önemli. Çünkü bu benim milletimin bayrağı, benim bayrağım. Bu söz üzerine gözlerini açtı. Derin derin yüzüme baktı ve mırıltı hâlinde sordu: – Siz Türk müsünüz? – Evet, Türküm. Gözlerime bakarak tanıdık bir yüz arıyor gibiydi. Anlatmaya başladı. – Yıl 1915. Sen hatırlamazsın o yılları. Çanakkale diye bir yer var Türkiye'de. Ben Anzak'tım, Avustralya Anzaklarından. İngilizler bizi toplayıp “Bütün dünya Türklere karşı savaş açtı. Birlik olup üzerlerine gideceğiz. Bu savaş çok önemli.” dediler. Biz de savaşmak isteyenler arasına katıldık. Bizi gemilerle Mısır'a getirdiler. Mısır'da birkaç ay eğitim gördük. Ondan sonra bizi alıp Çanakkale'ye getirdiler. Savaşın şiddetini ben ilk orada gördüm. Her taarruzda bizden de Türklerden de yüzlerce insan, hayatının baharında can veriyordu. Fakat biz, Türklerdeki gayret ve cesareti gördükçe şaşırıyorduk. Teknoloji ve sayı yönünden üstündük. Peki, onlara bu cesareti ve kuvveti veren şey neydi? İlk başta barbarlıktan böyle saldırıyorlar diye düşünmüştüm. Meğer bu, barbarlıktan değil kalplerindeki vatan sevgisinden kaynaklanıyormuş. Bunu nereden anladığımı söyleyeyim. Biz karaya çıktık. Bizi püskürtüyorlar. Tekrar taarruz ediyoruz. Bizi tekrar püskürtüyorlar. Derken böyle bir taarruzda bir dipçik darbesiyle kendimden geçmişim. Gözlerimi açtığımda kendimi yabancı insanların arasında buldum. Nasıl korktuğumu anlatamam. Ama dikkat ettim. Yaralarımı sarmışlar. Bana hiç öfkeyle bakmıyorlar. Çantalarında bulunan yiyeceklerden bana ikram ettiler. İyi biliyorum ki onların yiyecekleri çok azdı. Bu hâldeyken bile kendileri yemeyip bana ikram ediyorlardı. Şoke oldum doğrusu. Kendi kendime: Bu adamlar isteseler şu anda beni öldürürler. Ama öldürmediler. İsteseler önceden de öldürebilirlerdi. Hâlbuki beni cephenin gerisine götürdüler. Biz esirlere misafir gibi davrandılar. Bu duygularla “Yazıklar olsun bana! Böyle asil insanlarla niye savaşıyorum ben?” diyerek pişman oldum. Bu iyiliğe karşı ne yapsam diye günlerce düşündüm. Nihayet bizi serbest bıraktılar. Memleketime döndüm. Türk milletini ömür boyu unutmamak için koluma Türk bayrağı dövmesi yaptırdım. Bu bayrağın esrarı bu işte. Benim gözlerim dolu dolu ihtiyara bakarken o devam etti: – Talihin cilvesine bakın ki o zaman yaralarımı iyileştirerek sıhhatimi kazanmam için çaba sarf eden Türklerdi. Şimdi Amerika'da yıllar sonra yine beni iyileştirmeye çaba sarf eden bir Türk. Avustralya'dan Amerika'ya gelirken bir Türk'le karşılaşacağımı hiç tahmin etmezdim. Size minnettarım. Siz Türkler çok merhametli insanlarsınız. Peşinden nemli gözlerle “Bana adınızı söyler misiniz?” dedi. “Ömer” cevabını verdim. Yüzüme baktı, birden doğrulmak istedi. Buna engel olmak istedim. Ama ısrar etti. Yatakta oturmasına yardım ettim. Gözleri doluydu. Yüzüme bakarak dedi ki: – Senin adın güzelmiş. Benim adım şimdiye kadar Josef Miller idi. Bundan sonra “Anzaklı Ömer” olsun. Kaç gün geçti hatırlamıyorum. Hastanenin hoparlöründen bir anons duydum: “Doktor Ömer. Lütfen 217 numaralı odaya gelin!” Odaya vardı­ğımda Anzaklı Ömer son anlarını yaşıyordu. Hemen başucuna oturdum. Kucağımda vefat etti. Türk milletine sevgi dolu bir Çanakkale gazisi görmüştüm. Ne yalan söyleyeyim, ağladım.

Hizmetten
Hoş gör! Hoş göremezsen bari nâhoş görme! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Oct 11, 2023 9:32


*Vifak ve ittifak, sizin aranızda problemleri çoğaltmama adına da önemlidir. Çünkü insanın belli ölçüde bir enerji kapasitesi vardır. Onu dağıtacak olursanız, asıl vazifenizi gereğince eda edemezsiniz. Hazreti Pîr'in ifadesiyle, iki elimiz var; dört elimiz olsaydı dahi bu hizmete yetmezdi. Öyle dağılırsak, konsantre olamazsak, en basit işlerde bile başarı sergileyemeyiz, başarılı olamayız. Kendimiz, kendimiz olma çizgisinde kendimizi ifade edemediğimizden dolayı, başkalarına da bir şey anlatamayız. *Hazreti Üstad, “Vifak ve ittifak tevfîk-i ilâhinin en büyük vesilesidir.” diyor. Bir dua!.. Siz birleşirseniz, Allah da muvaffakiyetlerini sağanak sağanak başınızdan aşağıya yağdırır. “Hoş gör!.. Hoş göremezsen bari nâhoş görme!.. Nâhoş görsen de dillendirme!..” *Kötülükleri dahi iyilikle savmaya çalışmak bir mü'min ahlakıdır. Kur'an-ı Kerim'de bu husus farklı şekillerde nazara verilmektedir. Bu cümleden olarak şöyle buyurulmaktadır: وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ اِدْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ “İyilikle kötülük bir olmaz. O halde sen kötülüğü en güzel tarzda uzaklaştırmaya bak. Bir de bakarsın ki seninle kendisi arasında düşmanlık olan kişi candan, sıcak bir dost oluvermiş!” (Fussilet, 41/34) *Hoş gör!.. Hoş göremezsen bari nâhoş görme!.. Nâhoş görsen de dillendirme!.. En azından bu mertebelerden, bu yörüngelerden birinde yol almaya bakmak lazım. *Yanlış bulduğum bir Türk atasözü var: “Kendisine iyilik yaptığın insanın şerrinden sakın!” Belki gerçekten öyle namert insanlar, cibilliyeti bozuk olanlar bulunabilir. Ama o sözün yerine esasen sizin düşünce dünyanızı aksettiren şu söz daha uygun: “Şerrinden korktuğun, kötülüğünden endişe duyduğun kimseye dahi bir damlacık bile olsa iyilikte bulun.” (…) Endişe duyduğunuz insanların o endişe verici hislerini, gayzlarını, kinlerini, nefretlerini bu istikamette kırmaya çalışmak lazım. Böyle yapıldığı takdirde, siz karşınıza çıkacak problemleri de azaltmış olursunuz. Tabir-i diğerle, güzergâh emniyetini de sağlamış olursunuz. Bu video 02/08/2015 tarihinde yayınlanan “Yürekler Acısı Dünya ve Diriltici Ruh” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Fazla Merak
Bölüm 19 - Patso ve Bill Gates

Fazla Merak

Play Episode Listen Later Aug 18, 2023 40:44


İstanbul'un en keyifli mekanlarından Mangerie ve Delicatessen‘in yaratıcısı Elif Yalın, bu hafta Fazla Merak'ta Çağla ve Caner'in konuğu oldu. Kendisine yeni lezzet trendlerini, Bill Gates'in İstanbul'daki brunch'ını ve son yılların gözde besin maddesi ‘patso'yu sorduk.

Turkish Stories
Keloğlan ve Sihirli Tas / Turkish Stoires

Turkish Stories

Play Episode Listen Later Aug 2, 2023 4:39


Bir varmış, bir yokmuş. Allah'ın kulu çokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir Keloğlan varmış. İhtiyar ve yoksul anası, bu biricik oğlunu “Kel oğlum, keleş oğlum...” diye severmiş. Günlerden bir gün Keloğlan anasından izin alıp balık tutmaya gitmiş. “Belki birkaç balık yakalarım. Anacığımla pişirir, yeriz. Aç karnımızı doyururuz.” diye düşünmüş. Irmağın kenarına gelip oltasını atmış. Öğleye doğru kocaman bir balık tutmuş. Pulları gümüş gibi parlak, gözleri cam gibi aydınlık, güzel mi güzel bir balıkmış bu. Keloğlan balığın pullarını kazımış, karnını temizlemek istemiş. Bir de ne görsün! Balığın karnında kocaman bir tas durmuyor mu? Keloğlan bir sevinmiş, bir sevinmiş ki sormayın. “Anama, hem balığı götürürüm hem de tası.” demiş. Tası su ile doldurup balığı yıkamak istemiş. Birden inanılmayacak bir şey olmuş. Tastan boşalttığı sular yere altın olarak dökülüyormuş. Keloğlan çok şaşırmış. Birkaç kere denemiş, tastan hep altın dökülüyormuş. “Bu, sihirli bir tas galiba. Hemen anama haber vereyim.” demiş. Evine koşmuş. Sihirli tasa küpler dolusu suyu doldurup doldurup boşaltmış. Suyu boşalan küplere de altınları koymuş. Artık ülkenin padişahı bile onun yanında fakir sayılırmış. Keloğlan, günler sonra büyük bir saray yaptırıp oraya taşınmış. Kendisine hizmetçiler tutmuş. Sevdiği ve istediği her şeyi alıyor, en güzel yemekleri yiyormuş. Sonunda altınlarının çokluğu onu şımartmaya başlamış. Gereksiz harcamalar yapmış. “Oğlum, bu işin sonu kötü olabilir.” diye öğüt vermeye çalışan anasını bile dinlememiş. “Sihirli tas elimde, ne istersem yapabilirim.” diyormuş. Keloğlan'ın böyle kendini beğenmesi, şımarması ve hırsa kapılması, insanların ona olan sevgisini azaltmış. Herkes “Eski hâli bundan daha iyiydi. Keloğlan'ın gözünü hırs bürüdü.” demeye başlamış. Keloğlan bir gün, daha çok altın elde etmek için sihirli tasını alıp ırmağın kenarına gelmiş. “Su tü­kenecek değil ya, bir saray da buraya yaptırayım.” demiş. Açgözlülükle tasını suya daldırmış. Kıyıda biriken altınlar hırsını artırıyormuş. Tası daha hızlı daldırmaya başlamış. Artık altınlardan başka bir şey düşünmüyormuş. Birden tas elinden kayıp suya düşmüş. Keloğlan, onu tutmak için eğilince kendisi de ırmağa yuvarlanmış. Yüzme bilmediği için ırmakta neredeyse boğulacakmış. Bin bir güçlükle kenara çıkmış. Kendisi suda çırpınıp dururken, biriktirdiği altınları hırsızlar çalıp götürmüşler. Tası bulamadığından ağlaya ağlaya anasının yanına dönmüş. Ona, başına gelenleri anlatmış. Yaşlı kadın: – Üzülme yavrum, demiş. Haydan gelen huya gider. Zaten, sen o tası alnının teri, elinin emeği ile kazanmamıştın. Üstelik zenginlik seni iyice şımartmıştı. Böylesi daha iyi oldu. Hiç olmazsa kendini baş­kalarından üstün görme hastalığından kurtulursun. Keloğlan, bu sözlerle teselli bulmuş. Anasına hak vermiş. O günden sonra da sihirli tası bir daha hiç anmamış. Ahmet Efe

Hizmetten
Bu yolu, sımsıkı tutun! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jun 21, 2023 7:30


ataları/öndekileri körü körüne taklit etmek de sağlam imanın önündeki engellerden biridir. Kur'ân-ı Kerim pek çok yerde müşrik ve kâfirlerin bu tutumunun yanlışlığına dikkat çekmiştir. Mesela bir ayet-i kerimede şöyle buyurulmaktadır: “Onlara Allah'ın indirmiş olduğu şeye tâbi olun denildiğinde, ‘Hayır, biz atalarımızı hangi yol üzerinde bulmuş isek o yola uyar gideriz.' derler.” (Bakara, 2/170) Tarih boyu, inanmayanlar, inanmak istemeyenler kendilerine göre bir ata, bir tiran bulmuş ve kör bir taklitle onun arkasından gitmişlerdir. Bu mukallitlere göre, ataları taşa, ağaca, helvadan yapılmış putlara tapsa da onlar “lâyüs'el”dir; yani sorgulanamazlar. Onların söyledikleri ve yaptıklarında hiçbir zaman yanlışlık aranmaz. İşte bu da kaybettiren, imandan mahrum bırakan çok tehlikeli bir marazdır. *Taklit ve geçmişlerin izinde yürüme bütün bütün mezmum değildir, peygamberler ve hak dostları gibi taklit edilmesi faydalı hatta gerekli olan şahıslar da vardır. Bu, özleri sâfi, düşünceleri duru, kafaları Hak'la halk arasında büyük gerçeğin haliçesini ören müstesna insanları taklit doğruya yönlendirici ve maddî ma'nevî huzura erdiricidir. Kendisine, “Sen hep maziden bahsediyorsun; sürekli Osmanlı çeşmelerini, camilerini dile getiriyorsun; sen bir harabîsin, harabatîsin” diyenlere karşı Yahya Kemal, “Ne harabîyim ne harabatîyim / Kökü mazide olan âtîyim” diye cevap vermiştir. Evet, bugünü değerlendirmek için dünü bilmek iktiza etmektedir. Zararlı taklit ise, akl-ı selim kâle alınmadan, müspet fenlerin ortaya koyduğu neticeler düşünülmeden, insanın, yine kendisi gibi insanların düşüncelerini benimsemesi ve onların hareketlerini tekrarlamasından ibarettir. Böyle bir taklit, insanlık mânâsına hakarettir; insanı, iman-ı kâmilden uzak tutar ve kendi gibi aciz zayıf varlıklara köle yapar. *Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) din-i mübîn-i İslâm'ı bize emanet ederken, فَعَلَيْكُمْ بِسُنَّتيِ وَسُنَّةِ الْخُلَفَاءِ الرَّاشِدِينَ الْمَهْدِيِّينَ، عَضُّوا عَلَيْهَا بالنَّوَاجِذِ “Siz, Benim ve doğru yolda olan Raşid Halifelerin yolunu yol edinin. Bu yolu, azı dişlerinizle tutar gibi sımsıkı tutun.” (Ebû Davud, Sünnet 5) buyurmuştur. Hadis-i şerifteki “Azı dişleriyle tutma” Arapça'da kullanılan bir ifade tarzı, bir idyumdur. Dolayısıyla lafzî mânâdan ziyade Arapların bu sözü söylerken kastettiği mânâyı anlamaya çalışmak gerekir. Bu açıdan bakıldığında “Azı dişlerinizle tutun.” ifadesini “Dini hiçbir zaman bırakmayacak şekilde âdeta bir kerpetenle tutar gibi sımsıkı tutun.” şeklinde anlayabiliriz. *İnsanlığın İftihar Tablosu (aleyhissalâtü vesselâm), أَصْحَابِي كَالنُّجُومِ فَبِأَيِّهِمْ اِقْتَدَيْتُمْ اِهْتَدَيْتُمْ “Benim ashabım yıldızlar gibidir. Hangisine uysanız, hidayeti bulursunuz.” buyurarak, sahabe-i kiramın takip edilmesi gereken rehberler olduğuna ve ulaşılmaz konumlarına dikkat çekmiştir. Bu video 06/12/2015 tarihinde yayınlanan “Sıra Bizde” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Hizmetten
Kibir, kirli gönüllerin kiridir! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jun 19, 2023 9:18


Tekebbür, kip itibarıyla büyüklendikçe büyüklenmek demektir; tabiatında büyüklük bulunmayan, zatında büyük olmayan, sıfır ibn-i sıfır, sıfır ibn-i sıfır birinin kibirlenmesidir. Aslında küçük olan insanlar bir aşağılık duygusunun gereği olarak büyük görünme kompleksine girerler. *Aslında kelam-ı kibâr olan ama hadis diye şâyi bulunan “Et-Tekebbürü ale'l-mütekebbiri sadakatün – Mütekebbire karşı tekebbür sadakadır.” sözü yanlış yorumlanmakta ve uygulanmaktadır. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz'in beyanları arasında böyle bir söz yoktur. Eğer bir büyük tarafından söylenmişse, ona da makul bir mahmil bulmak lazımdır: Şayet birisi seni hor hakir görüyor ve sana tepeden bakıyorsa, ona zillet göstermek insanlığına karşı saygısızlıktır. Fakat bu sözü haşa ve kellâ “Biri geldi, ayağını ayağının üstüne attı; o halde ben de atayım. Çünkü kibirlenen birine karşı kibir tavrı sergilemek sadaka sayılır!” deyip o şekilde davranmak doğru değildir. Rica ederim, dünyanın süper güçlerinden vezir seviyesinde elçiler, İnsanlığın İftihar Tablosu'nun huzuruna gelip kendilerine göre bir tavır aldıklarında O (aleyhissalâtü vesselam) Şah İsmail'in tahtı gibi bir tahta kurulup ayağını ayağının üstüne mi attı?!. Öyle yapmadığı gibi, dışarıdan gelen insanlar çoğu zaman O'nu cemaat içinde tefrik dahi edemiyorlardı. Allah Rasûlü, “taayyün-i evvel”in kahramanıydı ama insanlardan bir insan olarak yaşardı!.. *İnsanlığın İftihar Tablosu, büyüklüğüne ve faziletlerine rağmen (Hazreti Ali'nin dile getirdiği) كُنْ عِنْدَ النَّاسِ فَرْدًا مِنَ النَّاسِ “İnsanlar içinde insanlardan bir insan ol!” düsturunu haliyle temsil ediyordu. Belki çoğu kimselerde Abdullah İbn-i Selam'daki firaset yoktu; o, Efendimiz'i görür görmez, “Vallahi bu simada yalan yok!” deyivermişti. Doğrusu, Allah Rasûlü'nün güzellerden güzel cemalini gören bir ehl-i basiret O'nu hemen fark ederdi. Fakat o firasette olmayan, o ölçüde kıvamı bulunmayan kimseler İnsanlığın İftihar Tablosu'nu ilk bakışta tefrik edemezlerdi; zira O aralarında bulunduğu insanlardan farklı bir duruş ve hareket ortaya koymazdı. Mesela; Hicret esnasında Kubâ'da istirahat buyurduğu esnada Allah Rasûlü'nü ziyaret için koşan insanlar ancak Hazreti Ebu Bekir'in işaret etmesiyle Kendisine yöneliyorlardı; zira o farklılık ifade eden hiçbir tavır sergilemiyordu. *Ruh-u Seyyidi'l-Enâm (aleyhissalâtü vesselam) Efendimiz, tasavvufî ifadesiyle “taayyün-i evvel”in kahramanıdır; “Sen olmasaydın, şu âlemleri yaratmazdım” kudsî hadisinin mazharıdır. Bu hadis, hadis kriterleri açısından sahih olmasa bile mânâ itibarıyla doğrudur; çünkü o “Muarrif” olmasaydı, bu âlemlerden de, bu kitaptan da hiç kimse bir şey anlamayacaktı. O halde bu hadisin mânâsı şudur: “Ey Rasûlüm! Bu kitapların okunması da, mânâlarının şerhi de senin sayende oldu. Öyleyse sen elindeki Kur'ân'la her şeyin kavl-i şârihi, tefsir-i vâzıhısın.” *Kibir, kirli gönüllerin kiridir. Allah Rasûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) buyuyor ki: “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan Cennet'e giremez!” Bu video 06/12/2015 tarihinde yayınlanan “Sıra Bizde” isimli bamtelinden alınmıştır.

Hizmetten
KİMLER KURBAN KESMELİDİR

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jun 11, 2023 1:34


-Kendisine zekat düşen herkese kurban da düşer. - Kurban için sene zekattaki gibi bir sene beklenmez.