POPULARITY
Categories
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Kurumsal Eğitim Statejisti Pelin Temelli konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Girişimci, Meya Academy Kurucusu, Özgüvenle İngilizce Konuşma Mentörü Melike Yavuz konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Yapay Zeka Uzmanı Dr. Nabat Garakhanova konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Kurumsal Eğitim Statejisti Pelin Temelli konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Girişimci, Meya Academy Kurucusu, Özgüvenle İngilizce Konuşma Mentörü Melike Yavuz konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Yapay Zeka Uzmanı Dr. Nabat Garakhanova konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Ekoteknoloji ve Biyoinovasyon Enstitüsü Derneği Genel Sekreteri Altuğ Revnak Eti konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Ekoteknoloji ve Biyoinovasyon Enstitüsü Derneği Genel Sekreteri Altuğ Revnak Eti konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına İletişim Uzmanı Berna Can konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına BOWAX CEO'su Lokman İn konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına İletişim Uzmanı Berna Can konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Boss Event Marketing Ajans Yönetim Kurulu Başkanı Umut Kaya konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Boss Event Marketing Ajans Yönetim Kurulu Başkanı Umut Kaya konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına BOWAX CEO'su Lokman İn konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Uzman Eczacı Sema Uysal Zeybek konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Uzman Eczacı Sema Uysal Zeybek konuk oldu.
Son devirde ülkemizde yaşamış en büyük velilerden Hz. Sâmî (k.s.)'un “tabiri câiz ise” kucağında doğmuş, onun terbiyesinde büyümüş, hayatını Hz. Sâmî (k.s.)'a hizmete ve ondan istifadeye adamış ve yine o zâtın vasiyyetleri gereği teçhiz ve tekfin işlerini yapmış, onun yolunu hâlâ insanlara anlatan ve Hz. Sâmî (k.s.)'un manevî evlâdı ve vazifelisi olan Muhterem Ömer Muhammed Öztürk, Hz. Sâmi (k.s.) ile yaşadıkları bir Berât kandili gecesini şöyle anlatmışlardır: “Şaban-ı Şerîf'in başlarında Mahmûd Gezer Ağabeyle (Allâh (c.c.) rahmet eylesin Mekke'de vefât etti, Cennetü'l Muallâ'ya defnedildi.) devlethanenin bahçesinde oturuyorduk. Efendi Hazretleri'nin hâdimesi gelerek beni bir kenara çağırdı ve “Ömer Ağabey babam mahrem bir husus söyledi. Bunu Ömer Öztürk'e anlat. Kendisinde kalsın. Îcâbını yerine getirsin. Fakat kimseye de bir şey söylemesin.” dedi ve Efendi Hazretleri'nin “Ben Berât gecesini Ömer Öztürk ile değerlendirmek istiyorum. Kendisi bir imâm bulsun. Ayrıca iki kişiyi de çağırsın. İsterse birisi kendi babası Mehmet Öztürk olabilir. Bir de başka ihvân, benimle birlikte hepimiz beş kişi olacağız. Akşam namazını burada devlethanede kılacağız. İftarı beraber eder, akşam ve yatsı namazını beraber kılar, geceyi de beraber ihyâ ederiz inşâallah.” buyurduğunu söyledi.Fakir, babama ve (Sami Efendimiz'in son yıllarında namazlarını kıldıran) Mahmûd Hoca'ya haber verdim. Sonra Ömer Kirazoğlu ağabey, İsmail ve Cevat Öztürk ağabeylerimi çağırttı. İftar, namaz ve yemekten sonra Efendimiz Hazretleri her zaman oturdukları demiryolu cihetine karşı olan koltuğa oturdular. Az sonra ayağa kalkarak kendi karşısındaki koltuğa geçtiler. Kendi koltuklarına, Fakiri çağırıp “Sen gel, buraya otur, burası senin yerindir. Fakir de karşısında oturacağım” diyerek kendi koltuklarına Fakiri oturttular. Muhteşem bir sohbetten sonra yatsı namazı kılındı, tekrar aynı yerlerde oturarak sohbet, duâ ve murâkabe edildi. İzin alınarak evlere hareket edildi.(www.ramazanoglumahmudsamiks.com)
Uhud Gazvesi'nde münâfıklar, müslümanların mâneviyâtını bozmak için “Peygamber (s.a.v.) öldürüldü.” diye bir şâyia çıkarmıştı. Bu asılsız haberin doğru olduğunu zanneden bazı müslümanlar “Resûlullâh (s.a.v.)'den sonra yaşamanın ve savaşmanın ne anlamı var!” diye âdetâ kendilerini bırakmışlardı. Bunu farkeden Server-i Enbiyâ (s.a.v.) Efendimiz, Ashâb-ı Kirâmı (r.a.e.)'i kendisini görerek hayatta olduğunu anlamaları, ortaya atılan o asılsız habere inanmamaları, yeni bir şevkle savaşa dönüp etrafında toplanmaları için Uhud Dağı'nın eteğindeki yüksekçe bir yere çıkmak istedi. Fakat üzerinde iki ağır zırh vardı. Bir de Abdullah ibni Kamie adlı kâfirin attığı bir taşla mübarek yanağının üst tarafı yarılmış, mübârek başındaki miğferin iki halkası kırılıp bu yaraya saplanmış, bu yüzden çok kan kaybetmişti. Yine Aşere-i Mübeşşere'den olan Ebû Ubeyde bin Cerrâh (r.a.), Efendimiz (s.a.v.)'in yanağına saplanan halkaları dişleriyle çıkarmaya çalışırken onun da iki ön dişi kırılmıştı.O gün Seyyid-i Kâinât (s.a.v.) Efendimiz'in canını yakan bir olay daha yaşanmıştı. Sa'd ibni Ebî Vakkàs (r.a.)'in kardeşi Utbe ibni Ebî Vakkàs'ın attığı bir taşla Efendimiz (s.a.v.)'in sağ alt çenesindeki ön dişleriyle azıları arasındaki mübârek dişi kırılmıştı. İşte bütün bu tâlihsizlikler yüzünden Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) kayanın üzerine çıkamamış, ancak Talha bin Ubeydillâh (r.a.)'in sırtına basarak oraya çıkabilmişti.(İmâm Tirmizî, Şemâil-i Şerîf, c.1, s.392-393)
#HerkeseSanat
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Nuvo Consulting Kurucu Ortakları Eyüb Rahmi Aydın ve Mehmet Öztürk konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Nuvo Consulting Kurucu Ortakları Eyüb Rahmi Aydın ve Mehmet Öztürk konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Paramedic İlk ve Acil Yardım Teknikeri Sema Hoşaf ve Robot İstihdam Ajansı Kurucusu Canan Alkın konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Akademisyen, Dijital İletişim ve Medya Uzmanı Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Truede Kurucusu, Seri Girişimci Zeynep Turudi konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Paramedic İlk ve Acil Yardım Teknikeri Sema Hoşaf ve Robot İstihdam Ajansı Kurucusu Canan Alkın konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Akademisyen, Dijital İletişim ve Medya Uzmanı Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Truede Kurucusu, Seri Girişimci Zeynep Turudi konuk oldu.
Özge Kartal'ın hazırlayıp sunduğu Üretim Sanayi Bunu Konuşuyor programına EVAS EV ALETLERİ SAN A.Ş CFO Görkem Terzi konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına DANET Kurumsal İletişim ve Stratejik Pazarlama Direktörü Gülnur Uluğ ve Wastelog Kurucu Ortağı Mahir Okay Çelik konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Ekoteknoloji ve Biyoinovasyon Enstitüsü Derneği Genel Sekreteri Altuğ Revnak Eti konuk oldu.
Özge Kartal'ın hazırlayıp sunduğu Üretim Sanayi Bunu Konuşuyor programına EVAS EV ALETLERİ SAN A.Ş CFO Görkem Terzi konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına DANET Kurumsal İletişim ve Stratejik Pazarlama Direktörü Gülnur Uluğ ve Wastelog Kurucu Ortağı Mahir Okay Çelik konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Ekoteknoloji ve Biyoinovasyon Enstitüsü Derneği Genel Sekreteri Altuğ Revnak Eti konuk oldu.
Kipling “Doğu Doğu'dur, Batı da Batı'dır; asla birleşmez yolları/Ta ki yer ve gök Tanrı'nın yüce hüküm kürsüsünde hazır bekleyene dek (Oh, East is East, and West is West, and never the twain shall meet/Till Earth and Sky stand presently at God's great Judgment Seat)” demişti. Bunu derken aslında Batı açısından Doğu'nun, asla bir araya gelemeyeceği bir “öteki” olduğunu vurguluyordu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Uzman Psikolog, Yazar, Eğitim Danışmanı Ceyda Ceylan Kortak konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına S.S. Mahmudiye Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi Kurucu Başkanı Sabriye Elbastı Delican konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Enocta Müşteri Başarı Yönetimi ve Operasyon Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Şahin konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına S.S. Mahmudiye Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi Kurucu Başkanı Sabriye Elbastı Delican konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Uzman Psikolog, Yazar, Eğitim Danışmanı Ceyda Ceylan Kortak konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Enocta Müşteri Başarı Yönetimi ve Operasyon Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Şahin konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Hile ve Suistimal Denetimi Uzmanı Fikriye Aslan konuk oldu.
Özge Kartal'ın hazırlayıp sunduğu Üretim Sanayi Bunu Konuşuyor programına OPUS Creative Point Kurucusu Zehra Mavisu konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Yükal Kurucu Ortağı Fatih Köse konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Yükal Kurucu Ortağı Fatih Köse konuk oldu.
Özge Kartal'ın hazırlayıp sunduğu Üretim Sanayi Bunu Konuşuyor programına OPUS Creative Point Kurucusu Zehra Mavisu konuk oldu.
Efendimiz (s.a.v.)'in bizlere vasiyetlerinden biri, kan akrâbalığı olan yakınlarımızla, ilişkimizin kopmamasına dikkat etmek, bu bağ kopmuş olsa da, Allâh (c.c.)'un rızası ve kendi iyiliğimiz için onlarla ilişkimizi yeniden sağlamlaştırmaya çalışmamız hakkındadır. Bunun büyük ecir ve sevâbı olduğu bilinmelidir. Yine, akrâba ve kan yakınlarıyla bağlantısını kesen bir kimse ile oturmamalıdır. Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “Hâkk Teâlâ diyor ki: “Ben, yüce Rahman olan Allâh'ım. Rahimi (kan bağı) yarattım, ona kendi adımdan ad verdim. Her kim buna sıkıca bağlanırsa, onu kendime bağlamış olurum. Bunu kesip koparanı da kesip koparmış olurum.” (Ebû Davud)Başka bir rivayette: “Diline ve irâdesine hâkim olmayan, herkese seninleyim diyen ve insanlar bize iyilik yaparsa biz de iyilik yaparız, onlar kötülük yaparsa, biz de kötülük yaparız, diyen kimseler olmayınız. Kendinize hâkim olunuz. Halkın en iyileri, kötü muamele gördükleri halde, zulüm yapmayıp, ihsanda bulunanlarınızdır.” (Tirmizî) buyurulmuştur. Bir hadîs-i şerifte rivayet edilmiştir: “Allâh (c.c.)'un âhiretteki cezaları mahfuz kalmak şartıyla, dünya hayatında acele olarak sahibini cezalandıracağı günâhlar şunlardır: Zina, rahim bağını koparmak, hıyânet ve yalandır.” (İbn Mâce) Ebu Evfa oğlu Abdullah (r.a.)'den nâklen şu hadîs anlatılır: “Bizler, Efendimiz (s.a.v.)'in yanında oturuyorduk. Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdular: “Rahim bağını koparıp kesenler aramızda oturmasın.” O halkanın içinden bir genç kalkarak dışarı çıkar, bir olaydan dolayı, araları açık olan teyzesine giderek, tevbe edip af diler. Teyzesi de onu affettikten sonra döner. Efendimiz (s.a.v.)'in meclisine gelir. Efendimiz (s.a.v.) durumu bildiği cihetle şöyle buyurur: “Allâh (c.c.)'un rahmeti, rahim bağını koparan bir toplumun üzerine inmez.” (Esbehanî) Allâh (c.c.) en doğrusunu bilir.(İmâm Şarani, Büyük Ahidler, s.937-939)
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu İşte Bunu Konuşalım programına Hile ve Suistimal Denetimi Uzmanı Fikriye Aslan konuk oldu.
Peygamber (S.A.) efendimizden şöyle rivayet edilir: - «Musibetleri saklı tutmak, Arş hazinelerinden birine sahip olmak kadar büyüktür.» Ey halka dert yanan ve Hakk'ı halka şikayet eden, onlara yaptığın bu şikayet, sana ne gibi bir fayda sağlar? Onlar sana fayda sağlayamazlar. Onlar kendi başlarına kimseye zarar da veremezler. Onlara itimat ederken, Hak kapısına ortak etmiş olursun. Onlar seni Hak kapısından uzak kılar. Hakk'ın gazabına bu yüzden çarpılırsın. Mevlâ'dan kalbine perde inmesine sebep olurlar. Yazık sana, şu saldırıcı av hayvanı öğrendiğini yapıyor. Avını kimseye vermiyor, kendisi de yemiyor. Halbuki onun âdeti, bulduğunu kapıp yemektir. Bütün tabiî hallerini bir yana atarak öğrendiği şeyin gereğini yapmaya çalışıyor. Av kuşları da aynı şeyi yapmakta... Nefsin öğrenmeye daha lâyıktır. Vahşî hayvanlar güzel terbiye edilirken bir insan cevheri, irade ile nasıl yola getirilemez?.. Ona bir şey öğret; fehmini aç. Anlayış kabiliyetini geliştir. Dinini yiyip bitirmesine mâni ol. Hak Teâlâ'nın emanet ettiği şeye ihanet etmesin. İman sahibi için din, manevî varlığına et ve kan sayılır. Nefsini iyi terbiye etmeyenin ona bir şey teslim etmesi doğru olmaz. Her şeyi öğrettiğin zaman istediğini teslim et. Anlayışına ve kavrayışına güvendiğin zaman ona her varını bırakabilirsin. Yine de kontrol etmen yerinde olur; unutma. Her gittiğin yerde seninle olur. Alim ve Halîm olan Allah tarafından gönderilene razı olur. Onun için, buğday içi ile arpa kepeğinin farkı yoktur. Nefsi için hiçbir haz almaz. Hırs ile yemek yemez. Aç kalır, susuz bekler, yine kimseden bir şey ummaz. Daima iyi işler ve Hakk'a kulluk için kendini atar. Tabiî olan kötü dileklerini unutur. Cömert olur. Gönlünü dünyaya kaptırmaz, öbür âleme hasret çeker. Az zaman böyle gider, sonra âhireti de bırakır. Mevlâ'ya koşar. Aklı başında olan hasta, yalnız doktorun verdiğini yer ve tavsiye ettiği ilâcı alır. Onun terbiyesinde ve gösterdiği yolda kendini tedavi eder. Gerek doktorun yanında gerekse olmadığı zaman, nefsinin isteklerine kapılmaz. Ey hırsa kapılan, o yiyecek ki, sana yazılmış, senden başka kim yiyebilir? O elbise ve o binek ile alacağın o kadın sana yazılmış ise, senden başka kim onu alabilir? Hırsı bırak; acele etme. Ey evlâd! Konuştuğun zaman iyi niyetle konuş. Sustuğun zaman, kalbinde iyi duygu besle. Niyeti amelden önce bilmeyen adamın yaptığı işler eksiktir. Sen, susmuş olsan veya konuşsan, yine de günah işlemiş olursun; çünkü niyetin bozuk. Söz etmen ve sessiz durman, peygamberin sünnetine uymuyor. Bir hâl değişikliğinde ve rızık darlığında hemen Hakk'a karşı haliniz değişiyor. Hele gelecek bir şeyin ipi kopup kırılsa, hemen küfür yolunu tutuyorsunuz. Dünyada hemen hemen her şey ölçülü ve muayyendir. Sana bir nimet gelirse, diğer kimsenin elinden çıkmış sayılır. Bir gün de senden alınır, başkasına verilir. Ne hepsi senin olur ne de daima bir şahsın elinde kalır. Kendinizi hükümdar gibi görüyorsunuz. Allah sanki sizin keyfinize göre hareket edecek!.. - Niçin yaptın? Şunu yapma! Bunu yap! gibi emirler vereceksiniz O'na öyle mi?.. Hâşâ!.. Tevhid ilmini edinmek farz, helâl bulup yemek farz, Allah için yapılan işlere, karşılık beklememek farzdır. İçi dışına uymayan fâsık kişilerle olma. Salih ve düzenli iş edenlere koş. Karışık bir durumda olursan, salih ile nifaklı kişiyi ayırt edemeyecek hâle düşersen Allah'a yalvar. Oturduğun yerden hemen kalk; gece olsa, daha iyi olur. İki rekât namaz kıl, sonra yalvar: - Ya Rabbi, kulların arasında olan salih kişileri bana buldur. Sana varmama delil olanı bana göster. Manevî sofrandan yememe vesile ver. Manevî susuzluğumu, sonsuz denizinden kandıracak zatı bana bildir. O zat gözlerimi, yakınlık nurunla sürmelesin. Taklitçi olmayarak ayan beyan nurunu gördüreni bana haber ver. Ey cemaat! Takvayı terk ettiniz; bu halinizden hemen dönünüz. Takva gönüllere şifa verir. Onu terk, ruhu hasta eder. Kendinizi tevbe etmeye alıştırınız. Tevbe ilâçtır. Günahlar ise mikrop çıkarır.
“İsa Peygamberi (a s.) şöyle anlatırlar: Güzel bir koku aldığı zaman, burnunu tıkar ve: - «Bu, dünyakokusudur,» dermiş. Bu size güzel bir örnektir. Ey zühd iddia edenler, hâlinize bir bakın. Sözünüz ve işiniz, İsapeygamberinkine uyuyor mu? Elbisenize bakılırsa, dünyadan elini çekmiş derviş kılığı var; fakat içinizdünyalık hasreti ve sevgisi ile dopdolu. Bu libasınızı çıkarıp içinizde olanı açığa vursaydınız benim için dahaiyi olurdu. Ve siz, içi başka, dışı başka olmaktan uzak olurdunuz. Dünyalık şeylere karşı kalp zenginliği duyananasibi rahat varır. O kimse dışına desinler için hiçbir şey giymez. Kalbi gerek dünyalık işlere gereksebaşkalarına karşı istiğna duyar. Şu da bir vakıadır. Bizim Peygamberimiz (S.A.), İsa (a s.) ve diğerlerindendaha fazla dünyaya karşı istiğna duyardı. Onun zühdü herkesten daha fazla idi. Herkese yazılmış olanı bilirdi.Ve: - «Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Güzel koku, kadın ve gözümün nuru namaz,» buyururdu.Dünyalıktan tamamen kalbini almasına rağmen, bunlar kendisine sevdirilmişti. Bunlar İlâhî bilginin geçmişteverdiği hükümdü. Rabbi tarafından verilen bir hisse idi. Almak ve faydalanmak zorunda idi. Yaratanın emrinegöre alır ve yerdi. O'nun emrine uymak, tâat sayılır. Buna benzer şekilde kısmetini alıp yiyen tâat içindedir.Dış cephesi ile dünyaya karışmış dahi olsa ibadet ehli arasındadır.Ey niyeti bozuk, Hakk'a muhatap olmaktasın. Ve O'nu görür gibi konuşmaktasın. Her namazda: - «Yalnız sanakulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.» (Fatiha/5) Derken anlattığımız gibi yapmaktasın. - «Ya Rabbi,yanımdasın. Ey beni bilen ve bütün hâlime şahit olan, kulluğum sana, yardım talebim senden,» demekistiyorsun. Her zaman Hakk'a hitap ediniz. O'na hitabınız yalnız namaz vaktine inhisar etmesin. O'nunvarlığını hazır bilin; kulluğunuzu o niyetle yapın. Peygamber (S.A.) efendimiz şöyle buyuruyorlar: - «Allah'ıgörür gibi ibadet et; sen O'nu görmesen bile O seni görür.»Ey evlâd! Helâl yiyip içerek kalbini temizle. Rabbini bilirsin. Giydiğini, yediğini ve kalbini temiz tut. Bu yoldaniç âlemi temiz olanlar zümresine dâhil olabilirsin. Tasavvuf, safâdan gelir. Suf (kalın yün elbise) giymektengelmez. Tam mânası ile sofi olan, kalbini Allah sevgisi ile doldurur. Başka sevgilere yer vermez. Bu hâl birbaşka hâldir. Kolay elde edilecek cinsten değildir. Elbise değiştirmekle ve renk sarartmakla olmaz. Omuzeğmek, bu hâli veremez. Geçmiş büyüklerin hikâyesini dil gürültüsü ile anlatmak bu hâle vardıramaz.Parmak aralarına tesbih almak insanı o yola götüremez. O yola ileten şey, sadık kalple Allah'ı aramakla olur.Allah'ın size gönderdiği peygambere iyi bağlanınız. Ona bağlılığınız doğru olsun. O'na bağlılık, getirdiklerineuymakla olur. Peygamberin emirlerini ne kadar iyi yaparsanız uymanız o kadar iyi olur. Dünyadapeygamberin sözlerini tutup yaptığı işleri yaparsanız öbür âleme göçtüğünüzde ona arkadaş olursunuz.Allahü Teâlâ'nın şu yüce kelâmını duymadınız mı? - «Peygamberin size yapmanız için getirdiği şeyi alınız;yasak ettiği şeylerden kendinizi çekiniz.» (Haşr/7) Peygamberin emirlerini tutunuz. Yasak ettiği şeylerdenberi durunuz. Bunu yaptığınız takdirde, Rabbinize yakınlık kazanmış olursunuz. Dünyada kalbinizle yakınolursunuz. Öbür âlemde ise, varlığınız ve cesedinizle yakınlık duyarsınız.
159. Bu mektûb, Şerefeddîn Hüseyn-i Bedahşîye yazılmışdır. Merhûm babası için sabr dilemekdedir:“Başa gelen belâlar, sıkıntılar, her ne kadar acı ve üzücü görünür ise de, bâtına ya'nî kalbe, rûha tatlı gelmekdedir. Çünki, beden ile rûh birbirinin zıddı, tersi gibidir. Birine acı gelen, ötekine tatlı olmakdadır. Yaratılışda duygusuz olan, bu ikisinin ters olduğunu ve hâllerini, özelliklerini ayıramaz. Böyle kimseleri hesâba katmıyoruz. Bu sözlerimizi onlar için bildirmiyoruz. A'râf sûresinin yüzyetmişsekizinci âyetinde meâlen, (Onlar, hayvanlar gibidir. Dahâ da aşağıdırlar) buyuruldu.Fârisî beyt tercemesi: Kendinden haberi olmayan kimse, Nerede kaldı başka şeyleri bile? Bir kimsenin rûhu alçalarak beden mertebesine yerleşse ve Âlem-i emri, âlem-i halkına bağlansa, bu ince bilgileri nasıl anlıyabilir? Rûhu kendi makâmına çıkmadıkca ve Âlem-i emri, Âlem-i halkından ayrılmadıkca, bu ma'rifetlerin güzelliğini nasıl görebilir? Bu ni'mete kavuşmak için, ecel-i müsemmâ gelmeden önce olan ölüme kavuşmak lâzımdır. Tarîkat büyükleri “kaddesallahü teâlâ esrârehüm” bu ölüme (Fenâ) adını vermişlerdir. Fârisî beyt tercemesi: Toprak ol toprak ki, gül bitsin sende, Toprakdan başka yok, kavuşan güle. Ölüm gelmeden önce ölmeyen kimseyi dertli bilmelidir! Ona geçmiş olsun demelidir! İyilikle tanınmış olan ve emr-i ma'rûf ve nehy-i münker ibâdetini elden bırakmıyan kıymetli babanızın ölüm haberi müslimânları çok üzdü. Hepimiz, Allah için yaratıldık ve hepimiz Onun huzûruna çıkacağız. Siz oğlumuz sabr ederek, bizden önce gidenlere, sadaka ile ve düâ ile ve istigfâr ederek yardım etmeli, imdâdlarına yetişmelisiniz! Çünki, dirilerin yardımına ölülerin çok ihtiyâcı vardır. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Ölü, suda boğulmak üzere olan biri gibidir. Babasından, anasından, kardeşinden ve arkadaşından gelecek olan bir düâyı hep beklemekdedir. Ona bir düâ gelince, dünyâya ve dünyâda olanların hepsine kavuşmakdan dahâ çok sevinir. Allahü teâlâ, yeryüzünde olanların düâları yardımı ile, kabrde olanlara dağlar gibi rahmet gönderir. Dirilerin ölülere olan hediyyesi, onlar için istigfâr etmekdir). Nasîhatların sonuncusu, hep zikr yapmak ve hep Allahü teâlâyı düşünmekdir. Çünki, elimizde bulunan zemân çok azdır. Bunu en lüzûmlu yerde kullanmak lâzımdır. Vesselâm.