Podcasts about peygamber

  • 109PODCASTS
  • 1,964EPISODES
  • 14mAVG DURATION
  • 5WEEKLY NEW EPISODES
  • Nov 15, 2025LATEST

POPULARITY

20172018201920202021202220232024

Categories



Best podcasts about peygamber

Show all podcasts related to peygamber

Latest podcast episodes about peygamber

Mevlana Takvimi
PEYGAMBER (S.A.V.)'İN KATİPLERİNDEN: HZ. ABDULLAH BİN RAVAHA (R.A.)-15 KASIM 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Nov 15, 2025 2:49


İsmi Hz.Abdullah bin Ravaha (r.a.) künyesi Ebu Muhammed olup, Ebu Ravaha ve Ebu Amr da denilmiştir. Hz. Abdullah b. Ravaha (r.a.) Ensar'ın ilk müslüman olanlarındandır. Akâbe gecesinde katılanlardan biridir. Peygamber (s.a.v.) için katiblik yapardı. Hz. Ebu Hureyre (r.a.)'ın rivayet ettiği bir hadiste Peygamber (s.a.v.): “Abdullah b. Ravaha ne iyi birisidir” buyurmuştur. Bir başka hadisi şerifte ise Peygamber (s.a.v.) “Allâh İbn Ravaha'ya rahmet etsin. Zira o Meleklerin övündüğü meclisleri sever.” buyurdu. Peygamber (s.a.v.) hutbedeyken Hz. Abdullah bin Ravaha (r.a.) geldi. O sırada Peygamber (s.a.v.)'in “Oturun” dediğini işitti. Hz. Abdullah (r.a.) henüz mescidin dışında olmasına rağmen bulunduğu yerde oturuverdi. Hutbesini bitirince ona buyurdu ki: “Allâh, Allâh'a ve Resûlü'ne itaatini artırsın”Hz.Abdullah bin Ravaha (r.a.) hastalandı ve ona baygınlık geldi. Peygamber (s.a.v.) onu ziyaret ettiğinde şöyle buyurdu: “Allâh'ım! Onun eceli gelmişse bunu ona kolaylaştır. Eğer eceli gelmemişse ona şifa ver.” Bunun üzerine bir hafiflik hissetti. Hz. Enes (r.a.)'in rivayet ettiği bir hadiste: “Peygamber (s.a.v.) Umretu'l-Kaza'da Mekke'ye girerken Hz. Abdullah b. Ravaha (r.a.) onun önünde şu şiiri söylüyordu: “Çekilin kâfirler Nebi (s.a.v.)'in yolundan bugün, Vururuz yoksa boynunuzu inkâr etmiştiniz dün, Öyle bir vuruş ki ayırır gövdeden başı, Hatırlatmaz insana ne dost ne arkadaşı.” Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.) ona: “Ey Abdullah! Harem'de Allâh Resûlü (s.a.v.)'in huzurunda mı bu şiiri söylüyorsun?” dedi. Peygamber (s.a.v.)'de: “Bırak onu ey Ömer! Söylesin. Nefsim elinde olana ye- min ederim ki, onun sözleri bu kâfirlere ok yarasından daha fazla tesir eder” buyurmuştur.(İbn Hacer el-Askalânî, el-İsabe (Seçkin Sahabeler), s.133)

ERKAM RADYO
Genç-Peygamber İnancında İslamın Orta Yolu

ERKAM RADYO

Play Episode Listen Later Nov 14, 2025


SESLİ DERGİ
Genç-Peygamber İnancında İslamın Orta Yolu

SESLİ DERGİ

Play Episode Listen Later Nov 14, 2025


ERKAM RADYO
Peygamber (SAV) Akrabaları

ERKAM RADYO

Play Episode Listen Later Nov 12, 2025


GÜL SOHBETLERİ

Kuran Time
Hz. Bilal-i Habeşi: Peygamber'in Müezzini

Kuran Time

Play Episode Listen Later Nov 11, 2025 12:19


Mekke'nin kızgın kumlarında başlayan bu öykü kölelikten özgürlüğe, Bedir'den Şam semalarına uzanan unutulmaz bir direniş ve sadakat hikâyesi…0:00 Giriş — Mekke sokaklarında bir köle ve zalim efendisi0:45 Hz. Ebû Bekir'in gizli daveti2:17 “Ehadün Ehad!” işkence sahnesi3:45 Azat ediliş ve Medine'ye hicret5:22 Bedir Harbi'nde yüzleşme7:12 Hz. Peygamber'in (sas) Vefatı9:19 Son Ezan: Şam'da gözyaşları

Mevlana Takvimi
HZ. MAHMUD SÂMİ RAMAZANOĞLU (K.S.)-10-06 KASIM 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Nov 10, 2025 2:19


Hayatının tek gâyesi Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz Hazretlerinin sünnetine uymak ve onu ihyâ etmek olan Hz. Sâmî Efendimiz; daha önceki kitâblarda: “Kılıcı boynunda asılı Peygamber” olarak tarîf edilen (s.a.v.) Efendimize bu husûsta da ittibâ edip gazâya iştirâk ederek “Gâzî” olmuşlardı. Bu husûsu kendileri şöyle anlatıyorlardı: “Birinci Cihân harbinde Osmânlı ordusunda levâzım subayı olarak vazîfe gördüm. Alayımız Edirne'de vazîfe görüyordu. Açlık ve kıtlık son derece şiddetli idi. Askerlerimizin uzun süre yiyecek bulamadıkları oluyordu. Bu yüzden askerler ellerinin yetiştiği yere kadar kavak ağaçlarının kabuklarını yolarak onları çiğniyorlar ve böylece açlıklarını bir nebze olsun gidermeğe çalışıyorlardı.”Hz. Ebû Bekir es-Sıddîk (r.a.) Efendimizin: “Cihâdı terk eden millet zillete düçâr olur.” sözünü bütün talebelerine ezberleten Hz. Sâmî (k.s.), Cenâb-ı Hâkk'ın: “Niçin yapamadığınızı söylüyorsunuz?” Kavl-i şerîfini de bize kendileri yaşayarak öğretiyorlardı. Yaşayarak, tatbîk ederek bize cihâdı öğretiyorlardı. Harbe iştirâk ederek Gâzî olmuşlar, ve ömürleri boyunca İslâm için kılıç sallama arzusu ile yaşamışlardı. Mübârek ömürleri doksanı bulduğunda dahî sohbetlerinde Uhud harbinde Amr ibn-i Sâbit (r.a.)'in müslümân oluşunu anlatırken; onun lâkabını: “Asram lâkabı ile mülakkab; keskin kılıç saldırıcı” diye tarîf ederken oldukları yerde dizleri üzerine doğrularak ellerini havaya kaldırarak elindeki kılıcı ile derhâl düşman üzerine saldıracakmış gibi olan hâlleri ancak görülmekle anlaşılabilirdi. Yaşıyor; ondan sonra anlatıyorlar; anlatırken de o hâli aynen yaşıyorlardı. Hayatı cihâddı Hz. Sâmî Efendimizin. Ömür boyu cihâd… Ve bu cihâdı elinde silâhı gazâda da yaşamış ve Gâzî olmuştu Hz.Sâmî (k.s.). Ve nefe'ana'llâhü Te'âlâ bi şefâatihi, Allâh (c.c.) cümlemizi O'nun muhabbetini hakkı ile yaşayıp öylece haşrolanlardan eylesin (Âmîn). Bi hurmetiseyyidi'l-enbiyâ-i ve'l- mürselîn salla'llâhu Te'âlâ aleyhi vesellem.(Ömer Muhammed Öztürk, www.ramazanoglumahmudsamiks.com)

Mevlana Takvimi
FAHR-İ ÂLEM (S.A.V.) EFENDİMİZ'İN UHUD'DA YAŞADIĞI SIKINTILAR-09 KASIM 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Nov 10, 2025 1:50


Uhud Gazvesi'nde münâfıklar, müslümanların mâneviyâtını bozmak için “Peygamber (s.a.v.) öldürüldü.” diye bir şâyia çıkarmıştı. Bu asılsız haberin doğru olduğunu zanneden bazı müslümanlar “Resûlullâh (s.a.v.)'den sonra yaşamanın ve savaşmanın ne anlamı var!” diye âdetâ kendilerini bırakmışlardı. Bunu farkeden Server-i Enbiyâ (s.a.v.) Efendimiz, Ashâb-ı Kirâmı (r.a.e.)'i kendisini görerek hayatta olduğunu anlamaları, ortaya atılan o asılsız habere inanmamaları, yeni bir şevkle savaşa dönüp etrafında toplanmaları için Uhud Dağı'nın eteğindeki yüksekçe bir yere çıkmak istedi. Fakat üzerinde iki ağır zırh vardı. Bir de Abdullah ibni Kamie adlı kâfirin attığı bir taşla mübarek yanağının üst tarafı yarılmış, mübârek başındaki miğferin iki halkası kırılıp bu yaraya saplanmış, bu yüzden çok kan kaybetmişti. Yine Aşere-i Mübeşşere'den olan Ebû Ubeyde bin Cerrâh (r.a.), Efendimiz (s.a.v.)'in yanağına saplanan halkaları dişleriyle çıkarmaya çalışırken onun da iki ön dişi kırılmıştı.O gün Seyyid-i Kâinât (s.a.v.) Efendimiz'in canını yakan bir olay daha yaşanmıştı. Sa'd ibni Ebî Vakkàs (r.a.)'in kardeşi Utbe ibni Ebî Vakkàs'ın attığı bir taşla Efendimiz (s.a.v.)'in sağ alt çenesindeki ön dişleriyle azıları arasındaki mübârek dişi kırılmıştı. İşte bütün bu tâlihsizlikler yüzünden Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) kayanın üzerine çıkamamış, ancak Talha bin Ubeydillâh (r.a.)'in sırtına basarak oraya çıkabilmişti.(İmâm Tirmizî, Şemâil-i Şerîf, c.1, s.392-393)

ERKAM RADYO
Peygamber (SAV) Akrabaları

ERKAM RADYO

Play Episode Listen Later Nov 6, 2025


GÜL SOHBETLERİ

ERKAM RADYO
Peygamber (SAV) Akrabaları

ERKAM RADYO

Play Episode Listen Later Nov 3, 2025


GÜL SOHBETLERİ

Mevlana Takvimi
HİDAYET ALLÂH (C.C.)'DANDIR-30 EKİM 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Oct 30, 2025 2:24


Allâh (c.c.) tevbe edip kendisinden af dilememiz için yasa koymuş ve kıyâmet gününe kadar beşeriyetin devam etmesi için râhmet ve mağfiretini farz kılmıştır. Amellerin karşılığını ahirete ertelemiştir. Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: “Allâh insanları işlediklerine karşılık hemen yakalayıverseydi, yeryüzünde bir canlı bırakmaması gerekirdi. Ama onları belirli bir süreye kadar erteler. Süreleri gelince gereğini yapar. Doğrusu Allâh kullarını görmektedir.” (Fatır s. 45) Öyleyse taat ve mâsiyet, Allâh (c.c.)'un iradesi dışında meydana gelmemektedir. Çünkü Allâh (c.c.) ilk önce bizleri kendisine taat ve mâsiyet işlemeye muktedir olarak irade hürriyetiyle yaratmış, sonrada şeytânın bizleri günâhlara sürüklediğini, kendisinin ise hak olan doğru yola götürdüğünü bildirmiş, bunu anlamamız için de deneyime tabi tutmuş, bütün bunlardan sonra da zalimleri, fasıkları ve kâfirleri Kur'an'da bildirdiği gibi hidayete eriştirmeyeceğini kendisine yazmıştır. Başka bir ifadeyle yalnızca kendisine tabi olanları hidayete eriştireceğini bildirmiştir. “Doğru yolu bulanlara gelince, Allâh onların hidayetlerini artırır ve sakınmalarını sağlar.”(Muhammed s. 17)Hidayet konusunda Allâh (c.c.)'un dilemesi hidayet yolunu seçenler için geçerlidir. Hidayet kavramının iki anlamı vardır. Birincisi rehber (yol gösterici, kılavuz) olma yönünden hidayet, ikincisi ise imânda hidayet. Rehber olma yönünden hidayet, insanlara Allâh (c.c.)'un yolunu göstermesi ve onun yasalarını tebliğ etmesi dolayısıyla bütün insanlar için geçerlidir. Hidayet'in ikinci anlamı olan imânda hidayet ise onların imânlarının artıp, kuvvetlenmesi içindir. İşte bunun için Cenâb-ı Hâkk Kur'an'da Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'e hitaben şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz ki sen doğru yolu göstermektesin.” (Şura s. 52)(Muhammed Mütevelli Şaravî, Kuran'da Kıyâmet Sahneleri, s.43-44)

Mevlana Takvimi
OSMANLI'NIN YÜKSEK DEĞERLERİ-28 EKİM 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Oct 29, 2025 2:38


Asr-ı Saadet ve kıyâmete yakın Hz.İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi Âl-î Resûl devirleri hariç, gerçek hoşgörü sadece Osmanlı devrinde yaşandı. Batı medeniyeti dışlayıcıdır. İslâm medeniyeti ise kucaklayıcıdır. Selçuklu ve onun mirası üzerine kurulan 636 yıllık Osmanlı hükümranlığının başlıca iki özelliği vardır: “Kurucu ve koruyucu” olmak. Osmanlı'nın İslâm'a hizmeti Ashâb-ı Kiram (r.a.e.)'den sonra, makamları ise Tabiin (r.a.e.)'den sonra gelir. Oysa Batı medeniyet anlayışı iki temel üzerine kuruludur: 1. Asimilasyon, kendi kültür potasında eriterek kendine benzetmek ve yok etmek. 2. Eliminasyon: Asimile çabalarının sonuç vermediği durumlarda açıkça yok etmek.Bilecik Söğüt kasabasında, Domaniç yaylasında 444 çadırdan üç kıtaya hakim olan, İslâm Dünyası'nı birleştiren, 32 milyon km2'ye yayılan 180 milyon nüfusa sahip olan Osmanlı Devleti'nin başarısı şu sebeplere dayanır: 1. Her yaptığını rıza-i ilâhî için yapardı. 2. Sevgili ve şerefli Peygamber (s.a.v.) Efendimiz ve sevdiklerini çok sevmesi ve örnek alması. 3. İslâm ahlâkı ile ziynetlenmesi. 4. Büyük düşünmesi ve ideal sahibi olması (Kızıl-elma). 5. İlme değer vermesi. 6. Adaletin önünde Osmanlı Sultanı ile Sirkeci'deki hamal eşitti. 7. Sağlam aile yapısı. 8. Karşılıklı dayanışma, vakıf ve şahıslar yoluyla yardımlaşma ve kanaat duygusu. 9. Sultana, devlet büyüklerine, ordu ve din mensuplarına saygı ve itaat. 10. Kadın ve kızların iffet, ismet, ihlas, sadâkat, sabır, edeb, namus timsâli olması. Cemiyetleri yükselten kadındır. Osmanlı devrinde hanımlar, İslâm'ın emirlerini vecd halinde, âdeta kendinden geçercesine yaşıyordu. Çocuğunu İslâm terbiyesi ile yetiştiriyordu. Erkeğine her konuda destek oluyordu. İlâhî aşka bir nevi meczubeydi. Kadın ve erkeğin en büyük arzusu şehit olmaktı. Ancak bu saydığım güzel hasletler yok olunca, İngiliz hilesiyle Osmanlı aydını din bilgisinden, halk da fen bilgisinden uzaklaştırılınca çöküş süreci başlamış oldu.(Necati Özfatura, Türkiye Gazetesi, 2018)

ERKAM RADYO
Peygamber (SAV) Akrabaları

ERKAM RADYO

Play Episode Listen Later Oct 24, 2025


GÜL SOHBETLERİ

Mevlana Takvimi
PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.)'İN SEVR MAĞARASINDAKİ HALLERİ-22 EKİM 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Oct 22, 2025 2:14


Peygamberimiz (s.a.v.) ve Hz. Ebubekir (r.a.) Sevr dağındaki mağaranın içine girer girmez Hâkk Teâlâ Hazretlerinin emriyle bir çift güvercin gelip kapısının içine yumurta bıraktı. Örümcek de kapının ağzına ev yaptı. Kureyş'in eşkiya ve bedbahtları silâh ve ışıklar ile dağın her tarafını dolaşıp mağaranın kapısına geldiler. Baktılar, yumurtalarla güvercinleri ve örümceği gördüler: “Buraya adam girmişe benzemez” dediler. İçlerinden birisi: “Hele bir içeri girip bakın. Belki buradadırlar” dedi. Umeyye bin Halef denilen melun dedi ki: “Görmüyor musunuz, burada Muhammed doğmadan önce örümcekler yuva yapmış ve güvercinler yumurtlamış.” Velhâsıl mağaranın kapısında bu haller varken içeri girip yoklamayı ahmaklık sayıp hiç kimse girmeye kalkışmadı. Dönüp gittiler. Enes bin Mâlik (r.a.)'den rivayet edilmiştir ki, Ebû Bekir Sıddık (r.a.): “Eğer kâfirlerden birisi ayaklarına baksaydı bizi görürdü” dedi. Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz buyurdu ki: “Ya Ebâ Bekir, sen ne zannediyorsun o iki kişi hususunda ki, onların üçüncüsü Hâkk Teâlâ Hazretleri olsun” buyurdu. Yâni Hâkk Teâlâ Hazretleri yoldaş olunca kâfirlerden zarar mı gelecektir, demektir.Rivayet ederler ki, Ebû Bekir Sıddık (r.a.) kendilerinin ardınca gelen kâfirleri görünce hüznü şiddetlendi. Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz için çok mahzun olup büyük bir ıstırâba düştü. Hz. Ebû Bekir (r.a.): “Eğer beni öldürürlerse ben yalnız bir kimseyim, ama sana bir zarar eriştirirlerse bütün ümmetin helâk olması lâzım gelir” dedi. Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz de: “Ya Ebâ Bekir! Lâ tahzen, innallâhe meanâ” dedi. Yâni: “Yâ Ebâ Bekir, mahzun olma.Muhakkak ki, Allâh bizimle berâberdir” buyurdu.(İmâm Kastalâni, Mevahib-ü Ledünniye, s.97-98)

Mevlana Takvimi
ALLÂH (C.C.) YOLUNDA CİHAT-18 EKİM 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Oct 20, 2025 2:03


“Sizinle savaşanlarla, Allâh yolunda savaşın” (Bakara s. 190) Allâh (c.c.)'un yolundan maksat, O (c.c.)'un dinidir. Allâh (c.c.)'un dinini güçlendirmek ve zafer elde etmek için sizinle savaşan müşriklere karşı cihad edin. Çünkü Allâh (c.c.)'a giden yol ve Allâh (c.c.)'un rızâsını kazanmak, dini uğrunda cihad etmekle mümkündür. Bu hüküm, henüz topyekün müşriklerle savaş emri gelmeden önceydi. Çünkü Medine'de savaşla ilgili olarak inen ilk âyet budur. Bu âyetin inmesinden sonra Resûlullâh (s.a.v.), kendisiyle savaşanlarla savaşır ve savaşmayanlara da herhangi bir şey yapmazdı. Nitekim İbn Abbas (r.a.)'den gelen şu rivayet de bunu desteklemektedir:“Bu âyet, Hudeybiye antlaşması sırasında nazil oldu. Resûlullâh (s.a.v.) ashabıyla birlikte hicretin altıncı yılında umre ziyareti yapmak için yola çıkmıştı. Sayıları 1400 kişiydi. Hepsi Hudeybiye denilen yerde konakladılar. Müşrikler onların Beytullah'a girmesini engellediler. Resûlullâh (s.a.v.) ve ashabı Hudeybiye'de bir ay kadar bekleyip sonra ertesi yıl umre yapmak üzere müşriklerle barış sözleşmesi yaptılar. Buna göre, bu yıl umre yapamadan dönecekler, gelecek yıl gelip umrelerini yapacaklardı. Sözleşme bu şekliyle imzalandı. Müşriklerin dediklerine Hz. Peygamber (s.a.v.) rızâ gösterdi. Sahabe (r.a.e.) de haram ayda ve Harem sınırları içinde savaşmayı uygun bulmadılar. İşte bunun üzerine Allâh (c.c.) bu âyeti indirdi. Fakat haddi aşmayın. Harem sınırları içinde, hem de ihramlıyken savaşı ilk başlatan siz olmayın. Çünkü Allâh (c.c.), haddi aşanları sevmez. Allâh (c.c.) haddi aşanlar için iyilik dilemez ve onları dostları kâbul etmez.”(İsmail Hakkı Bursevi, Ruh'ul Beyân Tefsiri, Bakara s. 190)

ERKAM RADYO
Peygamber (SAV) Akrabaları

ERKAM RADYO

Play Episode Listen Later Oct 18, 2025


GÜL SOHBETLERİ

Mevlana Takvimi
MODERN ÇAĞIN DAYATMALARI-14 EKİM 2025 -MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Oct 14, 2025 1:50


İslâm, insana sadece iman ve ibadetler konusunda bir direktifler listesi vermez, aynı zamanda ona bir düşünme biçimi de kazandırır. Doğru nedir, yanlış nedir? Güzel nedir, çirkin nedir? Ölçümüz, kıstasımız, terazimiz nedir? Hadiselere nereden ve nasıl bakılır? Hepsini bize İslâm söyler… Meselâ, bugün modern insana dayatılan sayısız sözde “doğru” arasından rastgele üçüne bakalım:1. “Kahvaltı çok önemli bir öğündür. İyi bir kahvaltı etmeden güne başlamayın!” (Üç öğün yemek, Batı'dan kopya ettiğimiz bir alışkanlık. Müslümanlar, asırlar boyunca günde iki öğün yani geç kuşluk ve akşamüstü yemekle yaşadılar. Ve gayet sağlıklı yaşadılar.)2. “Her gün mutlaka 8 saat uyuyun. 8 saatin altına düştüğünüzde, sağlığınız bozulur.” (Günün üçte birini uykuda geçirdiğimizde, dünyaya ve âhirete dair çok sayıda vazifemizine zaman ve nasıl yapacağız?)3. “İnsanlarda vefa yok. Kendinize köpekleri yoldaş ve dost edinin.” (İçinde köpek bulunan eve meleklerin girmeyeceğine dair, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in sahih ve sarih hadisi var.)Misâlleri çoğaltabiliriz. Ekranlarda boy gösteren uzmanlar, kanaat önderleri, sosyal medya ünlüleri, influencer'lar ve daha niceleri, insanı fıtratın temel prensipleriyle burun buruna getiriyor ve bir seçim yapmaya zorluyor. Bunca bombardıman altında, bilgisiz kitlelerin tercihini ne yönde kullanacağı malum…Kitle neyse de, aklı başında müslümanların bile hemen her konuda modern telakkilere kapılıp gittiklerini görmek üzücü. Oysa “İslâm insanı”ndan beklenen, düşünme tarzını ve bakış açısını da İslâmlaştırmasıdır.(Taha Kılınç)

Mevlana Takvimi
HZ. ALİ (R.A.) BENDENDİR-12 EKİM 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Oct 14, 2025 2:20


Ebu Talib oğlu Hz. Ali (r.a.)'in künyesi Ebu Turâb'tır. Bu lakabı ona bizzat Resûlullâh (s.a.v.) vermiştir. Cennetle müjdelenen on kişiden biridir. Resûlullâh (s.a.v.) onu kardeş seçmiştir. Kadınlar aleminin efendisi Hz. Fatıma (r.anhâ) vasıtasıyla da Peygamber (s.a.v.)'in damadıdır. İlk müslüman olanlardandır. Cesareti ve zahitliği meşhurdur. En meşhur hatiblerdendir. Kur'an'ı bir araya getirenlerdendir ve Resûlullâh (s.a.v.)'in denetimi altında Kur'an'ı kıraat etmeye nail olmuştur. Erken vakitte İslam'ı kâbul etmiştir. “Resûlullâh (s.a.v.)'e nübüvvet pazartesi günü indirilmiştir ve ben de salı günü müslüman oldum” demiştir. Müslüman olduğu vakit henüz on yaşındaydı.Resûlullâh (s.a.v.) Medine'ye hicret ettiği vakit, kendi sorumluluğunda olan bir kısım emanet ve borçları geri ödemek ve bazı vasiyetleri yerine getirmek için ona birkaç günlüğüne Mekke'de kalmasını emretmişti, daha sonra da onu ailesiyle buluşturmuştur. Uhud'da, Bedir'de ve daha birçok muharebede Resûlullâh (s.a.v.)‘in yanında savaşmıştır. Resûlullâh (s.a.v.), pek çok savaşta taşıması için sancağı ona teslim etmiştir. Hz. Said b. el-Müseyyeb (r.a.)'in söylediği üzere, ‘'Hz. Ali (r.a.), Uhud Savaşı'nda tam on altı yerinden ya ralanmıştı.” Resûlullâh (s.a.v.) Hayber gününde sancağı ona teslim ederek zaferin onun olacığını da bildirmişti. Cesareti ve savaşlardaki etkisi pek bir meşhurdur.” Hayber'de Hz. Ali (r.a.), kalenin kapısını sırtladığı gibi havaya kaldırdı, böylece müslümanlar onun üzerinden geçerek kaleyi fethettiler. Lakin, bundan sonra kapıyı tekrar kaldırmak istediler de, ancak kırk kişi bunu yapabildi. Tirmizi (r.âleyh)'in rivayet ettiği bir hadise göre Resûlullâh (s.a.v.), “Hz. Ali (r.a.) bendendir, ben de Hz. Ali (r.a.)'danım” buyurmuştur.(Celaleddin Suyuti, Halifeler Tarihi, s.176)

Mevlana Takvimi
AHİRETTE PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.)'İN MÜSLÜMANLARA ŞEFAATİ-13 EKİM 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Oct 14, 2025 2:33


Cehennemlikler, Resûlullâh (s.a.v.) ismini duyunca hep bir ağızdan bağrışarak şöyle derler: “Ey Cebrâil! Resûlullâh (s.a.v.)'e bizden selâm söyle. Günâhlarımızın bizimle O (s.a.v.)'in arasını ayırdığını ve hâlimizin kötülüğünü haber ver.” Cebrâil (a.s.) gider. Şânı yüce olan Allâh'ın huzurunda durur. Allâh (c.c.) sorar: “Ümmet-i Muhammed'i ne halde gördün?” Cebrâil (a.s.) cevap verir: “Onların hâli ne kötü, yerleri ne sıkıntılı.” Allâh (c.c.) sorar: “Senden bir şeyler talep ettiler mi?” Cebrâil (a.s.) cevap verir: “Evet, peygamberlerine selâm götürmemi ve hâl-i pürmelâllerini ona duyurmamı istediler” Allâh (c.c.) buyurur: “Git, haber ver.”Cebrâil (a.s.) gider. Nebi (s.a.v.)'e varır. O, beyaz inciden yapılmış bir çadırda oturmaktadır. Bu çadırın dört bin kapısı vardır. Her bir kapının altından yapılmış iki kanadı bulunmaktadır. Cebrâil (a.s.) der ki: “Yâ Resûlullâh! Senin ümmetinin, Cehennem'de azâp görmekte olan günâhkârlar topluluğu yanından geliyorum.Sana selâm ediyorlar ve “Bizim hâlimiz ne kötü, yerimiz ne sıkıntılı” diyorlar. Bu haberi alan Resulullâh (s.a.v.), hemen kalkarak Arş'ın altına gelir, secdeye kapanır. O âna kadar hiç bir kimsenin yapmadığı şekilde Allâh (c.c.)'a hâmd ve senâda bulunur. Allâh (c.c.) buyurur ki: “Başını kaldır, iste. İsteğin verilecektir, şefâat dile, şefâatin kâbul edilecektir.” Nebi (s.a.v.) de der: “Yâ Râbbi! Benim ümmetimin günâhkâr, bedbahtları hakkında senin hükmün yerine getirilmiş, intikamın alınmış. Artık onları bana bağışla.” Allâh (c.c.) buyurur: “Onları sana bağışladım. Cehennem'e var. “Lâ ilâhe illallâh” diyen herkesi oradan çıkar.”(Ebu'l-Leys es-Semerkandi, Tenbihü'l- Gafilin, s.83)

Kerem Önder
Açgözlü Peygamber? - Tevbe 128, 129 tefsiri / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Oct 13, 2025 46:37


“Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağırgelir. O, size çok düşkün, mü'minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.” (Tevbe 128)“Buna rağmen yüz çevirirlerse de ki: “Allah bana yeter, O'ndan başka ilah yoktur, ben yalnız O'nagüvenip dayanırım; O, büyük arşın sahibidir.” 129Hz. Muhammed bir insan olarak içimizden biridir; fakat Cenâb-ı Allah onu vahiy alma ve peygamberlerinsonuncusu olma mertebesiyle onurlandırmıştır. Başka bir âyette “bütün varlıklar için rahmet” olaraknitelenen (Enbiyâ 21/107) Resûl-i Ekrem'in müminlere karşı tutumuna ve hissiyatına ağırlık verilen 128.âyette o, Allah Teâlâ'nın iki güzel ismi ile, raûf ve rahîm olarak nitelenmiştir; raûf “çok şefkatli”, rahîm“çok merhametli” demektir. Yüce Allah'ın hiçbir peygamberini kendi isimlerinden ikisiyle birlikteanmamış olduğu dikkate alınırsa onun rabbimizin katındaki derecesi ve bütün bu açıklamalara rağmenondan yüz çevirenlerin ne büyük ziyanda oldukları daha iyi anlaşılır. İşte 129. âyette Hz. Peygamber'denbu gibi bahtsızların tutumlarından üzüntü duymaması, sadece Allah'a güvenip dayandığını hatırlaması veonlara da bunu duyurması istenmektedir.“Hem sonra o, sizin zarara uğramanız, kendisine çok güç gelen, dünya ve ahiret hayırlarını size ulaştırmadason derece istekli olan bir kimsedir. Bundan dolayı da sizin için tıpkı şefkatli bir doktor ve merhametli birbaba gibidir. Şefkatli olan doktor, çoğu zaman dayanılması güç, çetin ilaçlara yönelir. Merhametli baba da,çoğu kez. insana zor ve ağır gelen eğitme usullerine başvurur. Fakat insan, doktorun bilgili, sahasının ehli vebabasının da müşfik olduğunu bilince, o acı ilaçlara tahammül edilir ve o güç terbiye usulleri de bir lütuf veihsan yerini tutar. İşte burada da böyledir. Siz onun Allah katından gönderilmiş hak peygamber olduğunuanladığınıza göre, her türlü hayrı elde etmek için, onun bu zor tekliflerini kabul ediniz."Cenâb-ı Hak, Resulüne: "Eğer onlar bu mükellefiyetleri kabul etmez, yüz çevirip dönerlerse, onları bırak veonlara değer verme, Allah'a dayan ve bütün işlerinde Allah'a tevekkül et" demiştir."De ki: "Ben. ancak sizin gibi bir beşerim" (Kehf, 110) ayetlerinde olduğu gibidir. Bunlardan maksad şudur:En'am suresinde (9. ayet) de geçtiği gibi, eğer o peygamber, bir melek cinsinden olsaydı, insanların işi,bundan dolayı zorlaşırdı.insana bir şey zor geldiğinde, "Bu bana gâlib geldi" der.Buna göre ayetin manası, "Sizin sıkıntıya uğramanız ona güç gelir" yani "sizin kötülüğe dûçâr olmanız, onazor gelir" şeklindedir. Giderilmesi gerekli olan kötülüklerin en önde geleni, Allah'ın cezasının kötülüğüdür.İşte o peygamber, bu tür kötülüğü savuşturmak için gönderilmiştir."Ferrâ şöyle demiştir: "Haris, cimri ve düşkün demektir. Binâenaleyh ayetin manası, "Sizin cehennemegirmeniz ihtimaline karşı, size son derece düşkündür" şeklindedir."İbn Abbas (radıyallahü anh) şöyle demiştir: "Allahü teâlâ, peygamberini, kendi isimlerinden bu iki isimleisimlendirmiştir."Allah'a itaatten ve peygamberi tasdikten yüz çevirirlerse;Bu sûrede ele alınan, bahsedilen güç teklifleri kabul etmekten yüz çevirirlerse,d) Cihadda sana yardım etmekten yüz çevirirlerse, manaları verilmiştir.Bil ki bu ayetin gayesi, kâfirlerin, yüz çevirmeleri ve bu teklifi kabul etmemeleri hafinde, HazretiPeygamberin kalbine bir hüznün ve kederin gelmeyeceğini; zira Allah'ın, düşmanlarına karşı O'na yardımetmede ve O'nu, çeşitli lütuf ve nimetlerinin derecelerine ulaştırmada, o peygambere yeteceğini beyanedip açıklamaktır.

ERKAM RADYO
Peygamber Efendimiz

ERKAM RADYO

Play Episode Listen Later Oct 13, 2025


GÖNÜL SOHBETLERİ

Kerem Önder
Düşmanını sevemezsin! - Mektubat 163 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Oct 12, 2025 50:31


163. Bu mektûb, esseyyid ve nakîb şeyh Ferîde “rahmetullahi teâlâ aleyh” yazılmışdır. İslâm ile küfrünbirbirinin zıddı, tersi olduğunu, İslâm düşmânlarını sevmemeği bildirmekdedir:Bize çeşidli ni'metleri veren ve müslimân yapmakla şereflendiren ve Muhammed aleyhisselâmınümmetinden eylemekle kıymetlendiren Allahü teâlâya hamd olsun! Dünyâ ve âhıret se'âdetlerine,râhatlıklarına kavuşmak ancak ve yalnız, dünyâ ve âhıretin efendisi, mahlûkların en üstünü, en kıymetlisiolan Muhammed aleyhisselâma uymakla, onun izinden gitmekle ele geçebilir. O yüce Peygambere ve Onuntemiz Ehl-i beytine ve Eshâbının hepsine en iyi düâlar ve en üstün selâmlar olsun! Muhammedaleyhisselâma uymak demek, ahkâm-ı islâmiyyeye ya'nî islâmiyyete uymak ve küfrü ve kâfirliği yok etmeğeçalışmakdır. Çünki islâm ile küfr birbirinin zıddıdır, tersidir. Birinin bulunduğu yerde, öteki bulunamaz, gider.Bu iki zıd şey bir arada bulunamaz. Birisine kıymet vermek, ötekini aşağılamak olur. Kur'ân-ı kerîmde, Tevbesûresinin yetmişüçüncü âyetinde meâlen, (Ey yüce Peygamber! Kâfirlere ve münâfıklara karşı cihâd et!Onlara sert davran!) buyuruldu. Hulk-i azîm sâhibi olan, çok merhametli olan Peygamberine, kâfirlerle cihâdetmeği, onlara karşı sert davranmağı emr ediyor. Bundan anlaşılıyor ki, islâma saldıranlara sert davranmakda, hulk-ı azîmdir. İslâma izzet vermek, kıymetini artdırmak için, küfrü ve kâfirleri ya'nî İslâm dînine vemüslimânlara saldıranları kötülemek, onları aşağı tutmak lâzımdır. Böyle kâfirlere kıymet vermek, onlarıyüksek tutmak, İslâmiyyeti ve müslimânları kötülemek, aşağılamak olur. Kâfirlere kıymet vermek demek,onları üstün tutmak, karşılarında eğilmek olmakla berâber, onlarla birlikde bulunmak, konuşmak, görüşmekde, onlara kıymet vermek olur. İslâm düşmanlarından, İslâmiyyete saldıranlardan, köpekden kaçar gibikaçmak, onların pis ve alçak olduklarını bilmek lâzımdır. İslâm dînine saldıran, bir mevkı', makâm sâhibi iseve bir müslimânın bu kimseye bir işi düşerse ve bu işi muhakkak onun yapması îcâb ederse, abdesthâneyegider gibi, işi bitirinciye kadar yanına gidilir. Fekat, yine o alçağa kıymet verecek birşey söylenmez ve böylebir hareket yapılmaz. Olgun bir müslimân, onun yüzünü görmemek için, o işinden bile vaz geçer. Onunzehrli, zararlı sözlerini işitmekden, Cehennemlik yüzünü görmekden kurtulur. Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmdeböyle kâfirlerin kendisine ve sevgili Peygamberine düşmân olduklarını bildiriyor. Allahü teâlânın ve OnunResûlünün düşmânları ile [Müslimânlara gerici diyenler ile] düşüp kalkmak, o alçaklarla arkadaşlık etmekbüyük cinâyet, çok çirkin bir suç olur. Bu kimselerle görüşmek, arkadaşlık etmek, çeşidli zararlara sebeb olur.Bu zararların en küçüğü, insan onların arasında Allahın emrlerini yapamaz. Küfre sebeb olan şeylerdenkaçınamaz. Bu vazîfeleri yapmağa sıkılır. Arkadaşlarından utanır, çok küçük görünen bu zarar, dikkat edilirse,pek büyükdür. Allahü teâlânın dînine saldıranlar ile arkadaşlık etmek, onlarla görüşmek, insanı Allahüteâlâya ve Onun Peygamberine “aleyhissalâtü vesselâm” düşman olmağa kadar sürükler. Bir kimse, kendinimüslimân sanır. Kelime-i tevhîd okur. İnanıyorum der. Müslimân olduğunu söyler. Hâlbuki kâfirlerle,münâfıklarla görüşerek, konuşarak onun müslimânlığı, îmânı saf ve temiz kalmaz. Hattâ, büsbütün gider de,farkında bile olmaz. Allahü teâlâ, hepimizi, nefslerimizin kötülüğünden ve amellerimizin bozuk olmasındankorusun!Fârisî beyt tercemesi: Zavallı câhil, sanır ki, din adamıdır; din ile ilgisi, yalnız böyle sanmasıdır.Hindistândaki islâm düşmânlarının azgınlarını görüyoruz. Müslimânlarla alay ediyorlar. Müslimânlarıkötülüyorlar. Ellerine fırsat geçerse, güçleri yeterse, müslimânlara her işkenceyi yaparlar. Hattâ hepsiniöldürürler. Yâhud onları dinden, îmândan ayırırlar. İslâm terbiyesini, ahlâkını, hayâsını, şerefini yok ederler.Web / https://keremonder.com

ERKAM RADYO
Peygamber (SAV) Akrabaları

ERKAM RADYO

Play Episode Listen Later Oct 9, 2025


GÜL SOHBETLERİ

ERKAM RADYO
Altınoluk-Her Kalbe Dokunan Peygamber

ERKAM RADYO

Play Episode Listen Later Oct 9, 2025


SESLİ DERGİ

SESLİ DERGİ
Altınoluk-Her Kalbe Dokunan Peygamber

SESLİ DERGİ

Play Episode Listen Later Oct 9, 2025


Mevlana Takvimi
HURMA KÜTÜĞÜNÜN NEBİ (S.A.V.)'E GÖSTERDİĞİ SEVGİ VE HASRET DUYGUSU-07 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Oct 7, 2025 2:05


Cabir (r.a.) dedi ki: “Mescid hurma kökleri, kütükleri üzerinde kurulmuştu. Peygamber (s.a.v.) hutbe irad edecekleri zaman kütüklerden birine çıkardı. Sonra ona minber yapılınca, mezkûr kütüğün deve sesine benzeyen bir sesle hasretten ve iştiyaktan inlediğini duyduk.” Enes (r.a.)'in rivayeti: “Mescid bile onun sesinden sarsıldı.” Sehl b. Sa'd (r.a.)'in rivayeti: “Onu gören insanların ağlaması da çoğaldı.” El-Muttalip ile Ubey (r.a.e.)'in rivayetleri ise: “Çatlayıp yerinden oynadı. Nihayet Resûlullâh (s.a.v.) geldi, mübarek elini üzerine koydu da ancak ondan sonra sustu.” şeklindedir. Büreyde (r.a.)'den şöyle rivayet olunmuştur: “Peygamber (s.a.v.) hurma kütüğüne dedi ki: “İstersen seni bulunduğun bahçeye vereyim, tekrar dal budak sal ve eski haline gel! Tekrar yaprakların ve meyven olsun. İstersen seni cennete dikeyim de Allâh (c.c.) dostları meyvenden yesin.” Bunu dedikten sonra Resûlullâh (s.a.v.) ona kulak verdi ve onun şöyle dediğini duydu: “Beni cennete dik ve benden Allâh (c.c.) dostları yesin ve eskiyip çürümeyeceğim bir yerde olayım!” Bu hadîs bizatihi meşhurdur ve yaygındır. Onun hakkında haber mütevatirdir. Sahabeden bu hadisi bir çok kişi rivayet etmiştir. Onlardan bazıları şunlardır: Ubey b. Ka'b, Cabir b. Abdullah, Enes b. Malik, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Abbas, Sehl b. Sa'd, Ebu Said el- Hudrî, Bureyde, Ümmi Seleme… (r.a.e.). İşte bunların hepsi aynı anlama gelen hadîsler rivayet etmişlerdir.(Kadı İyaz, Şifâ-i Şerîf, s.300-302)

ERKAM RADYO
Peygamber (SAV) Akrabaları

ERKAM RADYO

Play Episode Listen Later Oct 2, 2025


GÜL SOHBETLERİ

Mevlana Takvimi
NEBİ (S.A.V.)'İN MİSAFİRPERVERLİKLERİ-02 EKİM 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Oct 2, 2025 2:03


Muhtelif yerlerden Peygamberimiz (s.a.v.)'e birçok ziyâretçi ve misafir gelirdi. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) bunların hizmetini bizzat görür ve ağırlarlardı. O (s.a.v.)'i görmeğe gelen hiçbir kimse ağırlanmadan bırakılmazdı. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) ihsan ve ikramlarında müslimi, gayr-i müslimden tefrik etmez ve herkesi ağırlardı. Bir def‘a müşriklerden biri O (s.a.v.)'i ziyârete gelmiş ve misafirleri olmuştu. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) misafirine doyuncaya kadar keçi sütü ikram etmişlerdi. Bazen misafirler çok gelir, evdeki bütün yiyecekler biter, ev halkı aç sabahlardı. Yine bir gün Gifârîler'den biri Peygamberimiz (s.a.v.)'e misafir olmuş, evde bir miktar sütten başka bir şey yoktu. Onu da misafire ikram ederek bütün ev halkı aç kalmışlardı.Ashâb (r.a.e.) içinde en fakiri Suffalılar (Suffa Ashâbı) idi ki, bunlar cemâatin devâmlı misafiri idiler. Resûlullâh (s.a.v.), bunların ağırlanmasını, zaman zaman Ashâb (r.a.e.)'e ikâz buyururlardı. Kendilerinin ancak dört kişi tarafından taşınabilecek bir kazanı vardı ki, öğle zamanı bu kazan getirilir ve Suffa Ashâbı (r.a.e.) dizilerekResûl-i Ekrem (s.a.v.) ile birlikte ondan yerlerdi. Bazen o kadar kalabalık olurdu ki, Resûl-i Ekrem (s.a.v.) oturacak yer bulamaz ve çömelirlerdi. (Müslim) Bir gün de Resûl-i Ekrem (s.a.v.), bütün Suffalıları alarak Hz. Âişe (r.anhâ)'nın evine gittiler. Hz. Âişe (r.anhâ)'ya ne varsa getirmesini söylediler. Mevcûd yemek getirilince yenilmiş ve biraz daha da istenmişti. Hurma ve müteâkiben süt verilmişti. Bu sûretle de Suffalılar ağırlanmıştı. (Müslim)(Ömer Muhammed Öztürk,Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in Yüce Ahlakı, s.83)

Yeni Şafak Podcast
Taha Kılınç - Lefkoşa'ya mektup

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 1, 2025 5:01


“Sayın Denktaş, Öncelikle sizleri saygıyla selamlıyorum. Siz, Hz. Peygamber'in süt teyzesi Ümmü Haram binti Milhan'a ev sahipliği yapan, bu sebeple de Müslümanların şuuraltında büyük ehemmiyet kazanmış bulunan mübarek bir beldenin önde gelen şahsiyetlerinden birisiniz. Bu mektubu yazma gayem, hem şahsınıza hem de memleketinize duyduğum ihtiramdır. Bendeniz Hindistan'da dünyaya gelmiş, ömrünü İslâmî ilimlere adamış ve Müslüman coğrafyanın birçok bölgesinde bulunmuş bir kişiyim. Diğer tüm milletlerin yanında, İslâm'a olan hizmetleri sebebiyle Türklere ayrı bir sevgim ve minnetim vardır. Kıbrıslı Türklere de aynı şekilde büyük muhabbet ve yakınlık hissediyorum.

Mevlana Takvimi
HZ. ALİ (R.A)'İN GÖZÜNDE RESÛLULLÂH (S.A.V)-29 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 29, 2025 2:41


Hz. Hüseyin (r.a.): “Babama Resûlullâh (s.a.v.)'in meclisinde bulunlara nasıl davrandığını sordum. O da şunları söyledi: “Resûlullâh (s.a.v.), daima güler yüzlü ve yumuşak mizaçlı idi. Kötü huylu, katı kalpli değildi. Bağırıp çağırmaz, çirkin söz söylemez, kimseyi ayıplamaz, kimseyle tartışmazdı. Hoşlanmadığı şeyi görmezden gelir ve de kimse onun lütfundan ümitsizliğe düşmezdi. Resûlullâh (s.a.v.) çekişmekten, çok konuşmaktan, kendisini ilgilendirmeyen işlerle meşgul olmaktan uzak dururdu. İnsanlarda kusur aramazdı. Hiç kimseyi aşağılayıp küçümsemez, kimseyi ayıplamaz, kimsenin ayıplarını araştırmazdı. İnsana sevap kazandırmayan faydasız söz de sarf etmezdi.O (s.a.v.) konuşmaya başlayınca, yanındakiler başlarında bir kuş varmış gibi, önlerine bakarak onu dinler, O (s.a.v.) susunca konuşurlardı. Ashâb-ı Kiram (r.a.e.), O (s.a.v.)'in yanında kendi aralarında konuşmazdı. Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in huzûrunda biri konuşmaya başlasa sözünü bitirene kadar onu dinler, birbirinin sözünü kesmezlerdi. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Ashâbı (r.a.e.)'in gönlünü hoş etmek için onların güldüğü şeye güler, onların hayret ettiği şeye hayret ederdi. Huzûrunda konuşma edebini bilmeyen yabancıların kaba konuşmalarına ve soru sormalarına sabreder ve şöyle buyururdu: “İhtiyaç sâhibi biri sizden yardım isterse elinizden geldiğince onun ihtiyacını giderin.” Daha önce iyilik yaptığı birinin övgüsünü kâbul eder ancak kendisini aşırı şekilde övmeye kalkanlara izin vermezdi. Bir kimse uygun olmayan bir şey söylemedikçe sözünü kesmezdi. Uygun olmayan tarzda konuşan kimseyi ise ya uyarıp sözünü keser veya oradan kalkıp giderdi. (Tirmizî) Allâhü Teâlâ, Kelâm-ı Kadîm'inde Resûlü (s.a.v.) hakkında şöyle buyuruyor: “Hiç şüphesiz büyük bir ahlâk üzerindesin sen.”(Eşref Ali Tehânevî, Hayâtü'l Müslimîn Müslümanın Günlük Hayatı, s.163)

Mevlana Takvimi
HZ. DIRAR BİN EZVER (R.A.)'İN CESARETİ-27 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 27, 2025 2:28


Hz. Dırar bin Ezver (r.a.) tam bir İslam fedaisi ve kahramanı idi. Vücudu kılıç yaralarıyla doluydu. Şam civarında rumlara esir düştüğünde İmparator Herakleios çok sevindi. Karşısına çıkarılınca, “Arâbların kumandanı Dırar sen misin?” dedi. Hz. Dırar (r.a.) de: “Evet! Peygamber (s.a.v.) yolunda sizinle harbeden Dırar benim!” dedi. Herakleios: “Kendini askerlerinin yanında mı sanıyorsun da öyle sert konuşuyorsun.” dedi. Hz. Dırar (r.a.): “Her nerede olsam, din düşmanlarına karşı göğsümü gere gere cevab vermekten çekinmem. Sen beni korkar mı zannediyorsun?” dedi. Herakleios: “Kime güveniyorsun?” dedi. Hz. Dırar (r.a.) de: “Resûlullâh (s.a.v.)'in huzurunda bulunmuş bir müslüman, yetmiş tane Herakleios olsa hiçe sayar. Senin son yapacağın öldürmek değil mi? Gideceğim yer huzuru Resûlullâh (s.a.v.)'dir. İslam için terk-i hayat etmek bize her şeyden lezzetlidir.” dedi.Bu cevaplar Herakleios'u sinirlendirdi ve öldürülmesini emretti. Bir anda otuz-kırk kılıç birden Hz. Dırar (r.a.)'in vucuduna inmeye başladı. Ağır şekilde yaralandı. Daha önce İslâm'ı kâbul eden ancak gizli tutan General Mika, Herakleios'a: “Ey Melik! Bunu burada öldürmeyelim, tedavi edelim ve herkese ibret olsun diye halkın gözü önünde asalım.” dedi. Bu teklif Herakl'in hoşuna gitti. “Öyleyse buradan kaldır evine götür, iyileşince asalım” dedi. Hz. Dırar (r.a.) bir kaç hafta sonra sağlığına kavuştu. General Mika bir fırsatını buldu ve Hz. Dırar (r.a.) ile arkadaşlarını İslam ordusu tarafına kaçırdı. Tekrar zırhını giydi ve rumlara karşı savaştı ve şehid oldu. Kabri Ürdün'de Dırar köyünde bir mescidin içinde bulunmaktadır. Cenab-ı Hâkk'tan şefaatlerini niyaz ederiz.(Halid Muhammed Halid, Yeryüzü Yıldızları, s.141)

ERKAM RADYO
Peygamber (SAV) Akrabaları

ERKAM RADYO

Play Episode Listen Later Sep 24, 2025


GÜL SOHBETLERİ

Mevlana Takvimi
MEHDİ ALAMETLERİ-21 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 22, 2025 1:57


Ebu Davud'un, Ebu Said el-Hudri'den (r.a.) rivayet ettiği hadîs-i şerifte Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Ümmetim içinde Mehdi bulunacaktır. Eğer kısa süre olursa yedi yıl, kısa olmazsa dokuz yıl hüküm sürecek. Mehdi'nin zamanında mal (yani zenginlik) artacak. Yanında da çok servet bulunacak. Biri kalkıp da: Ya Mehdi bana (biraz) yardım et, deyince o da: (istediğin miktarı, taşıyabildiğin kadarı) al, diyecektir.” Keza Ebu Davud'un rivayetindeki (başka) hadîs-i şerifte: “Mehdi ben(im neslim)dendir. Alnı geniş ve açıktır yani alnı üzerindeki saçı dökülmüştür). Doğan ve çekme burunludur. Yeryüzü (önce) haksızlıklarla, zulümlerle dolmuş olduğu gibi o da adaletle dolduracaktır ve yedi yıl hükümdarlık edecektir” buyurulmuştur.Ebu Said el-Hudri (r.a.)'ten rivayet edilen hadîs-i şerifte Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İmam Mehdi bu adalet ve bolluk içinde yedi yıl, yahut da sekiz yıl veya dokuz yıl yaşayıp hükümdar kalacaktır.”“Dünya tek bir gün kalsa bile Allâh Teâlâ muhakkak o günü uzatır ve yüce Allâh o günde benim neslimden yahut da Ehl-i Beyti'mden adı adıma, babasının adı da babamın adına uygun olan (yani Abdullah oğlu Muhammed olan) kemal sahibi bir kimseyi gönderir” (Ebu Davud) “Dünyada ancak tek bir günden başka hiçbir zaman kalmamış olsa bile Ehl-i Beyt'imden bir kimsenin insanların başına geçmesi için muhakkak Allâhü Teâlâ o günü uzatır (da bu imkânı bahşedecek). Ve o zatın önünde (yardımcı) melekler bulunacak ve İslâm (dini bütün haşmetiyle) ortaya çıkacaktır.(Ölüm Kıyamet Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s.436-437)

ERKAM RADYO
Peygamber (SAV) Akrabaları

ERKAM RADYO

Play Episode Listen Later Sep 22, 2025


GÜL SOHBETLERİ

Mevlana Takvimi
PEYGAMBER (S.A.V.)'İN ŞAM'A TİCARET YOLCULUĞU-18 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 18, 2025 1:58


Peygamber (s.a.v.) Efendimiz 25 yaşına girdiği zaman, Mekke'de kendisinin el-Emîn isminden başka bir adı yoktu. Hz. Hatice (r.anhâ) adına Şam'a ticaret kafilesini götürdüğü zaman Meysere de kendisiyle berâber idi.Busrâ'ya vardıkları zaman oradaki rahib: “Bu ağacın altında ancak bir peygamber konakladı. Ey Meysere O (s.a.v.)'in gözlerinde kırmızılık var mıdır?” dedi. Meysere: “Evet” karşılığını verdi. “Bu kırmızılık bâzen geçer mi?”dedi. Meysere de: “Hayır” dedi. Râhib: “Öyleyse bu zat, bir peygamberdir” dedi. Ticâret malını satarken birisi kendisine: “Lât ve Uzzâ adına yemin eder misin?” diye yemin vermek istedi. Peygamberimiz (s.a.v.) bunu kesinlikle reddetti. Adam da: “Söz senin sözündür, hak olan budur!” dedi. Sonra Meysere'ye dönüp: “Bilesin ki bu zât peygamber olacaktır. Bizim rahiplerimiz okuduğu kitaplarda bunu böyle bulmaktadırlar” diye ekledi.Mekke kadınları bir bayram gününü kutlamak üzere çıkmışlardı. Bir putun önünde toplanıp duruyorlardı. Bir erkek kişi suretinde birinin, kendilerine yaklaşarak şöyle nida etmekte olduğunu duydular: “Ey Mekke kadınları! Sizin beldenizde yakında bir peygamber çıkacak, O (s.a.v.)'in adı Ahmed olacak, Allâh (c.c.)'un elçiliği ve son peygamberlik vazifesi O (s.a.v.)'nde olacak… İçinizden hangi kadın, O (s.a.v.)'in eşi olma imkânını bulursa, O (s.a.v.)'e eş olmaya baksın!” Bu sesi duyan kadınlar kızıp hiddetlendiler ve o temsilî şahsı taşladılar, ona kötü sözler sarfedip lanetlediler. Hz. Hatice (r.anhâ) ise, sâdece sükût edip onu taşlama ve lanetleme işine hiç karışmadı.”(Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, s.165)

Mevlana Takvimi
GÜNÜMÜZDE SÜNNET-14 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 15, 2025 2:11


Resûlullâh (s.a.v) için “yürüyen Kur'an”,“canlı Kur'an” deniyor. Biz 1500 yıl sonra ona tabi olanlar, onunla birlikte olmaktan mahrumuz. Efendimiz (s.a.v.)'in yaşayan Kur'an oluşu sadece yaşadığı çağa mahsustu diyemeyeceğimize göre, bugünkü müslümanlar ve bizden sonrakiler bu meseleyi nasıl çözecekler? Bu soru müslümanların kalkınmaları için çok önemli. Başta şunu söyleyeyim, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz için kullanılan “yürüyen Kur'an” ifadesi yeni bir ifadedir, bilinen ifade Hz. Aişe (r.anhâ) validemizin ifadesidir: “Onun ahlâkı Kur'an'dır.” Cevaba, her meseleyi kapsayan genel bir düşünceyle başlamak istiyorum. Her şey görecelidir, yani biz gelecek nesle nispetle daha hayırlıyız, bizden önceki nesil bizden hayırlıdır, böylece geriye doğru tabiin ve sahabe dönemine kadar gidilir. Bu bizi ye'se sevketmemelidir. Asla pes etmeyip ilerlemek için çabalamalıyız.Peki, İslâm ümmetinin kalkınması için; adımları, metotları, ibadetleri ve ahlâkı ile Peygamber (s.a.v.)'in hidayet yoluna götürecek vesileler nelerdir? Birinci vesile; büyük âlimler, imamlar ve selef-i salihin bize miras olarak bıraktıkları sahih ilmi yaymaktır. İkincisi; bütün insanlar Hz.Âdem (a.s.)'ın çağından günümüze hatta kıyâmete kadar hak veya bâtıl yolunu tutmuşlardır.Biz hakkı desteklemeye çalışmalı, âlimlerin meclislerini ve onların yanında bulunmayı teşvik etmeliyiz. Aynı zamanda hayrı ve hakkı teşvik edip fesâdı yıkmaya çalışmalıyız. Bir başka önemli husus da, müslümanlar arasında selef-i salihin ahlâkını daima yaşatmalı ve yaymalıyız.“Bu genel bir sözdür, fakat uygulaması nasıl?” diye sorabilirsiniz. Cevabı: Uygulama selef-i salihin haberlerini, menkıbe ve ahlâkını yaymakla mümkündür.(Muhammed Avvame Hocaefendi, Din ve Hayat Dergisi, 35. Sayı, s.61)

Mevlana Takvimi
BAŞIMIZA BİR MUSİBET GELDİĞİNDE NE YAPMALIYIZ-15 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 15, 2025 2:08


Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Kim, bir musibet esnasında, “Sahibimiz Allâh (c.c.)'dur, döneceğimiz yer de O (c.c.)'un huzurudur” derse, Allâh (c.c.) onun musibetini sarar, tedavi eder. Onun âkibetini güzel yaparak, ona kendisinden hoşnut olacağı güzel bir bedel, bir halef verir. ”Hz. Peygamber (s.a.v.)'in kandili sönünce “innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn” dediği, buna karşılık “bu bir musibet midir” diye sorulduğunda, “Evet, mü'mine eziyet veren, üzen her şey, onun için musibettir.” diye cevâb verdiği rivayet edilmiştir.Ümmü Seleme (r.anhâ) şöyle demiştir:Ebu Seleme (r.a.), Hz. Peygamber (s.a.v.)'in, “Başına bir belâ gelen herhangi bir müslüman, “innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn” diyerek Allâh (c.c.)'un emrine sığınır ve “Ey Allâh'ım, bu musibetin senden geldiğini biliyorum. O halde ona karşılık bana mükâfât ver ve ondan daha hayırlısını bana nasib et” derse, Allâh (c.c.) onu o belaya karşılık mükafâtlandırır ve ona daha hayırlısını bedel olarak verir” dediğini bana anlattı.Ümmü Seleme (r.anhâ) devamla, “Ebu Seleme ölünce ben bu hadisi hatırladım ve “innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn” dedim. Daha sonra Cenâb-ı Hâkk Ebu Seleme (r.a.)'in yerine bana Hz. Peygamber (s.a.v.)'i (koca olarak) nasib etti” demiştir.İbn Abbas (r.a.) şöyle demiştir: “Allâh (c.c.),mü'minler Allâh (c.c.)'un emrine teslim olup,ona yönelerek, başına gelen bir musibet esnasında “innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn” dediği zaman, kendisinin onlara o mü'min için üç özellik, yani Allâh (c.c.)'dan mağfiret, râhmet ve hidayet yolunu gerçekleştirme nimetlerini takdir ettiğini haber vermiştir.(Fahruddîn Er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr Mefâtîhu'l-Ğayb, c.4, s.94)

Mevlana Takvimi
ALİMLER İLMİN KORUNMASINA VESİLEDİR-09 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 11, 2025 2:00


Yüce Allâh, Hz. Peygamber (s.a.v.)'i hak üzere göndermiş, O (s.a.v.)'e Kur'ân-ı Kerîm'ini indirmiş ve bu Kitâbı muhâfaza etmeyi garanti ettiğini bildirmiştir. Nitekim Yüce Allâh bu konuda şöyle der: “Kur'ân'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.” (Hicr s. 9) Yine Yüce Allâh, Resûlü Hz.Peygamber (s.a.v.)'i, dînini ve Kitâbı'nı açıklamakla görevlendirmiştir. Nitekim bu husûsta Allâhü Teâlâ “İnsanlara kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur'ân'ı indirdik.” (Nahl s. 44) buyurmaktadır. Yüce Allâh, Peygamber (s.a.v.)'i, açıklamakla görevlendirdiği husûsları açıklamak üzere ümmeti içinde belli bir süre bırakmış, sonra da O (s.a.v.)'i ve ümmetini apaçık bir yol üzere bırakmış olarak kendi râhmetine almıştır. Artık müslümanlar, herhangi bir olayla karşılaştıklarında Allâh (c.c.)'un Kitâbı'nda ve Peygamberi (s.a.v.)'in sünnetinde o olayın açıklamasını ya açıktan açığa veya delâlet yoluyla bulacaklardır. Yüce Allâh, her asırda Hz. Peygamber (s.a.v.)'in ümmeti arasından İslâm'ı açıklayan,ümmeti için muhâfaza eden ve bid‘atı ondan uzak kılan âlimler çıkarmıştır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) “Bu ilme her nesilden onların âdil olanları vâris olur. Bunlar, aşırıların tahrîfini, haksızların haksız isnâdlarını ve câhillerin te'vîlini ilimden uzak ederler” (Beyhakî) buyurmuştur. Bu haber, sahâbe döneminden günümüze kadar her asırda doğru çıkmıştır. Her çağda sünnetin râvîlerini tanıyan belli bir topluluk mevcûd olmuş, cerh ve ta‘dîl açısından onların durumlarına vâkıf olmuş, durumlarını beyân etmiş ve bunları kitaplarda zikretmişlerdir.(Muhammed Abdurreşid En-Nûmanî, İmâm-ı Azam Ebû Hanîfe (r.a.)'in Hadis İlmindeki Yeri, s.27-28)

ERKAM RADYO
Peygamber (SAV) Akrabaları

ERKAM RADYO

Play Episode Listen Later Sep 9, 2025


GÜL SOHBETLERİ

Mevlana Takvimi
NEDEN DUHÂ NAMAZI KILMALIYIZ ?-06 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 6, 2025 1:53


Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in bizlere emir ve vasiyetlerinden biri, Hâkk Teâlâ (c.c.)'u düşünüp O (c.c.)'u anmaktan geri kalmamak için “Duhâ” namazına dikkat ve itina etmemiz hakkındadır.Efendimiz (s.a.v.), bu namazı güneş bir mızrak boyu yükseldikten sonra kılmıştır ki,bu vakit ölçüsü bizler için duhâ namazının başlama vaktine bir işaret sayılır. Bazıları bu namaza “îşrak” namazı, yani güneşin adamakıllı parladığı ve aydınlattığı namaz derler.Efendimiz (s.a.v.)'in bu namazı sabah ile öğle arası koymasının sebebi, bizlerin ihmâl ve gafletine acımasıdır ve sırf bunun telâfisi için bunu bu araya sıkıştırmaktadır. Efendimiz (s.a.v.) bu namazı iki vakit arasına koymamış olsaydı, bizler Allâh (c.c.)'u unutur, hayır yapmaya karşı kalblerimiz kapanarak körleşir ve sertleşmiş olurdu.Duhâ namazının kılınmasının bir faydası da, bu namazı kılan kişiye cin taifesinin nefret duygusudur. Zira bu namazı kılacak kişiye sokulacak cinnilerin yanacakları bildirilmiştir.Şu hadîs rivayet edilmiştir: “İkî rekât duhâ namazına devam edenlerin günâhları deniz köpükleri kadar çok olsa da bağışlanır.” (İbn Mâce)Diğer bir hadis-i şerifte: “Duhâ namazını on iki rekât kılanlara Hâkk Teâlâ (c.c.) cennetinde altın köşk yaptırır.” (Tirmizî) buyrulmuştur.Ebû Hüreyre (r.a.)'den şu hadîsi rivayet edilmiştir: “Dostum ve efendim (s.a.v.) Efendimiz bana şu tavsiyede bulunmuşlardı: “Her aydan üç gün oruç tutmamı, iki rekât duhâ namazı kılmamı ve yatmadan önce de vitir namazı kılmamı.” (Buhari)(İmâm Şarani, Büyük Ahidler, s.140-141)

SESLİ DERGİ
Şebnem-Gazzeli Annelere Peygamber Müjdesi

SESLİ DERGİ

Play Episode Listen Later Sep 6, 2025


ERKAM RADYO
Şebnem-Gazzeli Annelere Peygamber Müjdesi

ERKAM RADYO

Play Episode Listen Later Sep 6, 2025


SESLİ DERGİ

Mevlana Takvimi
PEYGAMBER (S.A.V.)'İN HAYASI-1 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 5, 2025 2:14


Haya; beğenilmemesi (veya nefret edilmesi) beklenen, yahut terk edilmesi işlenmesinden evlâ olan bir şeyi yaptığında (ya da yapacağı zaman) insan yüzünde beliren ince bir belirtidir. Peygamber (s.a.v.) bu kavrama sahip olmak yönünden de herkesten üstündü. Yani son derece haya sahibi idi. Avret ve ayıp olan şeylere karşı âdeta gözleri yumuktu. Ebu Said el-Hudri (r.a.)'ın: “Resûlullâh (s.a.v.), örtüsü içindeki bakire kızdan daha hayâlıydı. Bir şeyden hoşlanmadığı zaman,hemen (mübarek) yüzünden anlardık. Peygamber (s.a.v.) öylesine haya ve edeb sahibi idi ki, hiç kimseye, hoşlanmadığı şeyle (haya ve iyiliğinden ötürü) hitap etmezdi.” dediği rivayet edilmiştir.Âişe (r.anha), Peygamber (s.a.v.) hakkında şöyle buyuruyor: “Kendilerine, bir kimsenin,hoşlanmadığı bir şeyi yaptığı haber verilince:“Neden falan kimse böyle diyor, böyle yapıyor?” demezdi. Umumî mânâda şöyle buyururlardı: “Niçin böyle yapıyorlar veya diyorlar?” Bu şekilde o adamı yaptığı veya söylediği kötü işten alıkordu ve adını vermezdi.” Yine Âişe (r.anha) buyurdu ki: “Peygamber (s.a.v.) terbiyeye zıt düşen, bozan bir söz söylemezdi.Böyle bir söz söylemeye katiyen teşebbüs bile etmezdi. Çarşı ve pazarda yüksek sesle (âlemi rahatsız edecek şekilde) katiyen konuşmazdı.Kötülüğe, kötülükle mukâbele etmezdi. Bilâkis af ederdi ve müsamahakâr davranırdı.”Tevrat'ta da böyle vasf edildiğine dair, İbn Selâm ve Amr İbni'I-As (r.a.e)'den rivayet vardır. Yine ondan rivayet edildiğine göre; fazla hayasından dolayı mübarek gözü kimsenin yüzüne sabit bir halde bakamazdı. Hoşlanılmayacak bir sözü söylemeye zorunluk duyduğunda kinaye yollu anlatırdı.(Kadı İyaz, Şifâ-i Şerîf, s.115-117)

Mevlana Takvimi
NEBİ (S.A.V.)'İ RÜ'YADA GÖRMEK İÇİN OKUNACAKLAR-04 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 5, 2025 1:59


İmâm Ebû'l-Kasim es-Sübkî Hazretleri,“ed-Dürrü' Münazzam fi'l-mevlidi'l-Muazzam” kitabında, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri'nden şöyle bir rivayet nakletmiştir: “Kim, ruhlar (arasında) Muhammed Mustafa (s.a.v.) Hazretleri'nin mübârek ruhu şerifine ve kim cesedler (arasında) Muhammed Mustafa (s.a.v.) Hazretleri'nin mübârek cesedine ve kabirlerde Muhammed Mustafa (s.a.v.) Hazretleri'nin temiz kabrine Salât-ü Selâm okursa; mutlaka beni rü'yâda görür.Ve kim beni rü'yâda görürse; o kişi kıyâmet gününde de beni görür. Kıyâmet gününde beni görürse; ben ona şefaat ederim. Kime şefaat edersem; o kişi, benim havzumdan içer ve Allâhü Teâlâ Hazretleri, onun cesedini cehennem ateşine haram kılar…” (Tirmizi)Okunucak salevât'ın arapçası şudur: “Allahümme salli ‘alâ ruhi seyyidinâ Muhammedin fil-ervahı, Allahümme salli ‘alâ cesedi seyyidinâ Muhammedin fil-ecsâdi, Allahümme salli ‘alâ kabri seyyidinâ Muhammedin fil-kubûri. ”Manâsı: “Allâhım! Ruhlar arasında Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri'nin ruhuna salât-ü selâm eyle. Allâhım! Cesedler arasında Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri'nin cesedine salât-ü selâm eyle. Allâhım! Kabirler arasında Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri'nin kabrine salât-ü selâm eyle.”Şeyh Mustafa el-Bekrî Hazretleri, “Hizbün-Nevevî” kitabında buyurdu: “Kim her gece, “Muhammed (s.a.v.)” ismi şerifini yirmi iki (22) kere okursa; o kişi, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri'ni çokça rü'yâda görür.”(Yusuf en-Nebhani, Saâdetü'd-Dareyn, s.523)

Mevlana Takvimi
NEBÎ (S.A.V.)'İN DOĞUMUNDAKİ BAZI MUCÎZELER-03 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 5, 2025 2:23


Yüce Allâh, Peygamberimiz (s.a.v.)'i gönderdiği zaman, Sâsânî sarayında oturmakta olan Kisrâ sabah uyanınca, saray takının kırıldığı ve Dicle'nin korkunç bir şekilde taşdığını görmüştür.Bundan endişelenerek kâhinleri, müneccimleri ve sihirbazlarını toplayıp bu olayların neyin alâmeti olduğunu açıklamalarını istemiş. Halbuki onların o gün bütün ilimleri ve oyunları alınmış kendileri tam manası ile şaşırıp kalmışlardır.Zira o gece sahrada geceleyen; Hicaz'dan bir ışığın çıktığını ve tâ doğuya kadar uzandığını görür ve bunun yorumunu: “Eğer şu gördüğüm doğru ise, Hicaz'dan bir sultan zuhur edecek ve doğuya mâlik olacaktır. Yeryüzü kendisinin önderliğinde büyük hayırlara ve bereketlere kavuşacaktır!”şeklinde yapar. Biraz sonra da kâhinlerin, müneccimlerin ve sihirbazların tutukluğu ve şaşkınlığı geçmiştir. Birbirine bakıp “Her halde farkındasınız,bize bu tutukluk, muhakkak semavî bir emir ve iş sebebiyle gelmiştir. Bu da ancak, gönderilmiş bir peygamber olabilir ve bu peygamber, şimdiki dini ve idareyi kırıp atacaktır!” Peygamber (s.a.v.) Efendimiz gönderildiği zaman bütün putlar devrilmiştir. Buna şaşıran şeytanlar, reisleri İblîs'e giderek durumu haber vermişler.İblîs, bunun, gönderilmiş bulunan bir peygamber sebebiyle olduğunu söylemiş. Şeytanlar O (s.a.v.)'i aramaya koyulmuşlarsa da bulamamışlar, reisler olan İblis'e haber vermişlerdir. İblîs bizzat kendisi aramaya çıkmış ve O (s.a.v.)'i Mekke'de bulmuştur ve şeytanlara hitaben: “Ben O'nu Mekke'de budumum, yanında Cibril de vardı” demiştir.Ebû Nuaym, Hılyetü'l-Evliyâ adlı kitabında Mücâhid (r.a.)'den şöyle nakleder. O demiştir ki:“İblis korku ve dehşete kapılarak dört defa feryad etmiştir: Birincisi lanete uğradığı zaman. İkincisi Arz'a indirildiği zaman. Üçüncüsü Hz. Peygamber (s.a.v.) peygamber olarak gönderildiği zaman.Dördüncüsü ise Fatiha Sûresi nazil olduğu zaman.(Celâleddin-i Suyûti, Peygamber (s.a.v.)'in Mucîzeleri)

Mevlana Takvimi
MEVLÎD OKUTMANIN VE DİNLEMENİN FAZÎLETİ-02 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 5, 2025 2:14


Hz. Ebûbekir (r.a.) şöyle buyurur: “Kim, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz hazretlerinin mevlidinin okunması için bir dirhem harcama yaparsa;o kişi cennette benim refikim ve arkadaşımdır.”Cüneyd-i Bağdadî (k.s.) Hazretleri buyurdu ki: “Kim, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz hazretlerinin mevlidinin okunduğu yerde hazır olur,mevlîde tazim' eder, kadr-u kıymetini bilirse;o kişi îmân ile ölür.”Celâleddîn Suyûtî (k.s.) hazretleri der ki: “Herhangi bir ev, mescid veya mahalle (yer)de Peygamber (s.a.v.) Efendimiz hazretlerinin mevlîdi okunursa; muhakkak ki melekler, o evi, mescidi veya mahalleyi (yeri) kuşatır. Melekler o mekanın ehli üzerine salât-ü selam okur (istiğfar) ederler. Allâhü Te‘âlâ Hazretlerinin rahmet ve rızâsı ile onların hepsini içine alır. Ama nûr ile tavaf edenler, yâni Cebrail, Mikâil, İsrafil ve Azrail (a.s.e.), Peygamber (s.a.v.) Efendimiz hazretlerinin mevlîdinin okunmasına sebep olanlar üzerine salât okur (onlar için tevbe ve istiğfarda) bulunurlar.Ama mevlîdin (ney, saz, tambur, def veya benzeri) herhangi bir çalgı ve musîkî aletiyle okunması doğru değildir.Çalgı ve musîkî aletlerinin çalınması asla sevabı olan bir şey değildir. Çalgı ve musîkî aletlerinden sevap beklemek büyük bir hatadır.Allâh korusun kişiyi küfre götürür. Bundan dolayı mevlîdlerin herhangi bir çalgı aleti olmaksızın büyük bir hüşû ve tefekkürle okunması gerekir.Özellikle Mevlîd-i Şerîfin “bahirleri”nin arasında getirilen salavatlar, tekbirler, tehliller ve okunan Kur'ân-ı Kerîm tilavetlerinin sevapları ölülere bağışlanabilir…Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretlerinin doğduğu güne sevinmenin ve o gün yemek yedirmenin ve mevlid-i okutmanın fazileti çok büyüktür.Şükür için mevlid gecesinden önceki veya sonraki gün oruç tutmak güzel görülmüştür.(Şihâbüddin Ahmed b. Heytemî, Nîmetü'l Kübrâ, s.5)

Bir bakışta
Klasik Türk edebiyatında naatlar nasıl bir gelenek oluşturdu?

Bir bakışta

Play Episode Listen Later Sep 3, 2025 25:41


Türk şiirinde Hz. Peygamber'i övme geleneğinin en belirgin türü naat şiirleridir. Naat geleneğinin edebiyatımızdaki yerini, öne çıkan şairleri ve günümüze uzanan etkilerini Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Fatih Andı ile konuştuk.

ERKAM RADYO
Peygamber (SAV) Akrabaları

ERKAM RADYO

Play Episode Listen Later Sep 2, 2025


GÜL SOHBETLERİ

Kuran Time
Akika Kurbanı ve Cinsiyet Ayrımcılığı | bi' din'leyelim 6

Kuran Time

Play Episode Listen Later Jun 13, 2025 7:36


Akika kurbanı nedir?Akika kurbanı, bir çocuğun doğumu vesilesiyle Allah'a şükür ve çocuğu koruma niyetiyle kesilen bir kurbandır. Temel olarak bir Arap geleneğidir ve içinde günah barındırmadığı, aksine sadaka manası içerdiği için Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) bu geleneğe müdahale etmemiş, kendisi de uygulamıştır.

Vaize Fatma Bayram Esma-i Hüsna Dersleri
Hz. Peygamber'in Ailesinde Kadınlar

Vaize Fatma Bayram Esma-i Hüsna Dersleri

Play Episode Listen Later May 21, 2025 88:11


Emekli vaiz Fatma Bayram'ın 20 Mayıs 2025 Salı günü Teşvikiye Camii'nde yaptığı sohbet. Görüş, öneri ve elinizde olan ders kayıtları için fatmabayrampodcast@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.