POPULARITY
Son derecede kritik bir coğrafî konumda bulunan Türkiye'nin bölgesel/küresel siyâsetleri ne zaman daralır; ne zaman rahatlar? Kanaatimce güncel gelişmeleri bu soruyu dikkate almadan değerlendirmek çok defâ yanılgılı neticeler doğurur. Siyâsal târih bilgileri, modern dünyâda, Tanzimat'tan başlayarak Türkiye'nin siyâsetlerinin hep bir denge kollamaya dayandığını öğretiyor. Kabaca bakıldığında, Osmanlı için Avusturya ile Rusya en yakın tehlikeyi oluşturuyordu. İngiltere ile rekâbet hâlinde olan Fransa'nın savaşarak, 19.Asrın sonlarından başlayarak yine İngiltere'nin dünyâ hâkimiyetini eline geçirmek isteyen Almanya'nın ise nüfuz gücünü arttırarak Osmanlı coğrafyasındaki yayılma arzusu bunlara eklemlendi. Osmanlı diplomasisi buna mukâbil, mevzubahis güçler arasındaki rekâbeti kullanarak ayakta kalmaya, bek'a meselesini çözmeye çalıştı. Tabiî ki bu siyâsetlerin hâmisi ,Osmanlı'yı ne oldurarak ne de öldürerek ayakta tutmayı, onu bir tampon olarak görmeyi kendisine prensip edinmiş olan İngiltere'ydi. Petrol meselesinin ortaya çıkması İngiltere'yi Osmanlı'yı himâye etmek olarak özetlenebilecek olan yerleşik siyâsetinden vazgeçirdi ve doğrudan bir paylaşım karârı almasına sebep oldu. Osmanlı bürokrasisi ise can havliyle Almanya ‘ya sarılmak zorunda kaldı. Trajik neticeyi biliyoruz. Almanya yenildi. Osmanlı mülkü ise tarumar edildi. Bu hâdisat bize bir şeyi gösteriyor. Denge siyâseti yürütmek için , dolaylı olarak da olsa güçlerden birisiyle anlaşmış olmak gerekiyor. Yâni denge siyâseti boşlukta yapılamıyor. Bunun esâsı, belki de formülü ise şu: Yakın tehlikelere karşı, görece uzaktan bir güç devşirmek. Bu çerçevede II.Umûmî Harp sonrası ortaya çıkan bölünmede Türkiye'nin kendisine yakın tehlike olarak gördüğü Sovyetler Birliği'ne karşı , onunla rekâbet hâlindeki ABD ve NATO'yu seçmiş olması târihsel bir devâmlılık olarak anlaşılabilir. 1990'lara kadar bu durum iyi kötü işlemiştir. 1990'lardan , yâni Dünyâ Sistemi'ni var eden eden sütunlardan birisinin çöküşüne tanık olduk. Bu târihten itibâren ABD ve NATO , Yakın ve Ortadoğu coğrafyasına başka türlü bakmaya başladı. Tıpkı İngilte'nin I.Umûmî Harp arifesinde Osmanlı'dan vazgeçmiş olması gibi, ABD ve NATO da adım adım Türkiye'yi gözden çıkardı. İlk evrelerde,yâni 1980'lerden 1990'lara Fransa, daha sonra Almanya'nın hâmiliğini yaptığı ayrılıkçı Kürt Hareketi'ni ,Irak işgâlinden başlayarak bizzat ABD üstlendi.
Ali Çağatay, TFF'nin Hatayspor'a haciz gönderdiği haberini değerlendirdi. Çağatay, "Bir futbolcunun 5 ay boyunca kaşar-ekmek yemesi ve duş almadan eve gitmesi bence trajik." dedi.
Dünyâ târihinde büyük değişimlerin olduğu iddiasına soğuk bakanlardanım. İlk Çağ, Orta Çağ, Modern Çağ(lar) vb. ayırımları hep sorunlu buldum. Soğukkanlı ve maddî yapıları dikkate alan bir yaklaşımla bakacak olursak üç ana örüntüden (pattern) bahsedebiliriz. İlki, târihin kâhir ekseriyetini oluşturan zirâî tarihlerdir. Zırâî târihler devletli (prebendal) ve devletsiz (feodal) iki alt yapılarla örgütlendi. Bunu son iki, bilemediniz iki buçuk asırda sanâyi kapitalizmi tâkip etti. Târımın sanâyileşmesi ile başladı ve makinelerin başat olduğu ileri formuna kavuştu. Nihâyet bugün idrâk ettiğimiz ve henüz yapılanmasını tamamlamayan tekno bir târihten bahsedebiliriz. Yukarıda ana başlıklarını vermeye gayret ettiğim ilk iki, yâni zırâî ve sınâî târihsel örüntü arasındaki geçişler ve bu yapıların sürdürülmesi adına yürütülen faaliyetler savaşsız olmamıştır. Elyevm idrak ettiğimiz geçiş süreci; yâni sınâî evreden tekno evreye geçiş sürecinin de bundan nasibini almakta olduğunu rahatlıkla iddia edebiliriz. Trajik duygularla da olsa, içine tekno gelişmeleri de alarak savaşcıllaşan sanâyîlerin insanlığı son büyük hesaplaşmaya doğru taşıdığını tâkip etmekteyiz. Anlaşılıyor ki, yeni bir dünyâ şekillenecekse, bu büyük yıkım olmadan yaşanmayacak. Gerek zırâî gerek sınâî yapılar hukuk, siyâset, kültür, din gibi çok sayıda hegemonik pek çok başka yapıyla tahkim edilirler. Geleneksel mânâda zırâî yapıların çöküşü, diğer yapıların çöküşü ile de eşlenir. Meselâ zırâî dünyâ çökerken diğer yapılardan; yâni siyâsal veyâ kültürel yapılardan medet ummak beyhûdedir. Onlar da kaçınılmaz olarak çökecektir. Bu çöküşleri topyekûn bir yok oluş olarak görmek son derecede basitçi ve yanıltıcı bir değerlendirmedir. Yapılar târihin kodlarıdır. Bütün mesele bunların yeni dünyâda yeniden nasıl kodlanacağı ile alâkalıdır. Meselâ ziraatın bir yapı olarak sınâî gelişmelerle yok olmadığını, olsa olsa kapitalist bir işletmecilik temelinde yeniden örgütlendiğini, sınâî bir zıraata evrildiğini görüyoruz. Modern dünyânın diğer yapıları, siyâset, hukuk ve din vb. yapıların da sınâî karakterde yeniden üretildiğini rahatlıkla ifâde edebiliriz. Hâsılı, hep işâret ettiğim gibi târihin çöp tenekesi değil, esaslı birikimleri vardır ve bu birikimler târihin yeniden yapılanmasında başka başka sûretler ve muhteviyatlar kazanırlar. Coğrafî noktadan bakacak olursak sınâî dünyâların kültürel yapılanmasını, Avrupa ve Amerika üzerinden Atlantik eksenli olarak gerçekleştirdiğini biliyoruz. Kabaca Batı olarak altı çizilen bir yapıdır bu. Yapının son derecede eşitliksiz olduğu da çok âşikârdır. Bu anlatısına da yansır. Atlantik kendi Batılılığını, ancak zıddının, yâni Doğululuğun inşâsında idrâk eder. Burada bir illüzyon vardır. En azından söylemde Doğu'nun kendisini Batılılaşmasına açar. Bu Doğu'ya verilmiş târihsel bir fırsat olarak tanıtılır. Bu yanılsamanın sihri ile sihirlenen Doğu, entelektüel sermâyesini bunun başarılması gayretlerine hasreder. Aslında bu mütemâdiyen bir dâirede, tıpkı deney fâreleri gibi yol almaya benzer. Basamaklar kat edilmekte; lâkin çark döndüğü için her gayret neticede boşa çıkmaktadır. Doğulu toplulukların sırtına bindirilmiş bu ev ödevinin başarılması imkânsızdır. Nihayetinde, gayretleri notlayacak olan Batı'dır. Batı burada iki yol tâkip eder. İlki, sunumlardaki başarısızlıkları-illâki bulurlar-
Kitap Özeti - Trajik Düşünce - Robert D. Kaplan
Bilgisel'in bu haftaki bölümünde yakın tarihin en sansasyonel hikayelerinden birine tanıklık ediyoruz. 31 Ağustos 1997'de geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden ve İngiltere'de büyük bir karmaşaya yol açan Prenses Diana'nın öyküsünü inceliyoruz. Hazırsanız, başlayalım.------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir. GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın. Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir. Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Huzur dolu bir tatil kasabası ve aniden kaybolan genç bir kız. Suçun tanımının bile bilinmediği barış içindeki topraklarda yaşananlar, halkı korkutmuştu. Küçücük bir yerleşim birimi dehşet verici bir güne uyanmıştı. Tanıklar, ipuçları, sayısız dosya ve bir dolu bilinmeyen. Enfes manzaraların keyfini çıkarırken karanlık bir kadere kapılan Norveçli Trude Espas'a ne olmuştu? Gelin şimdi tüm bu soruların cevabını trajik hikâyemizi dinlerken birlikte arayalım. İyi dinlemeler...Burada dinlediğiniz vakalar üzerine hazırladığım belgeselleri izlemek için YouTube'a gelin.Cem'den Dinle YouTube: https://www.youtube.com/c/CemdenDinleInstagram: cemdendinleİletişim & İşbirliği: cemdendinle@gmail.comFon Müziği / Music:Music from https://filmmusic.io "Undaunted & Lightless Dawn & Echoes of Time" by Kevin MacLeod (https://incompetech.com) License: CC BY (http://creativecommons.org/licenses/by/4.0/)
Lovely and Cohost Cali discuss Cultural Appropriation with guest Trajik the Kid.
Fatma Tütüncü'nün Trajik Hissiyat Ütopik Siyaset kitabı üzerine gerçekleştirdiğimiz sohbeti kaldığı yerden devam ettiriyoruz.
Fatma Tütüncü'nün Trajik Hissiyat Ütopik Siyaset kitabı üzerine gerçekleştirdiğimiz sohbeti kaldığı yerden devam ettiriyoruz.
Fatma Tütüncü ile Trajik Hissiyat Ütopik Siyaset kitabı üzerine konuşuyoruz.
Fatma Tütüncü ile Trajik Hissiyat Ütopik Siyaset kitabı üzerine konuşuyoruz.
Târihsel bağlamlarından arındırarak düşünecek olursak siyâseti ve insanın siyâsallaşmasını teşvik edecek çok az şey söyleyebiliriz. Bir defâ siyâset, önünde sonunda bir iktidâr ilişkileri manzumesidir. Bu da birilerinin özne (muktedir), diğerlerinin ise onun nesnesi olması mânâsına gelir. İktidâr kurmanın ihtiraslı bir iş olduğunu görmemek için saflığa varan bir iyimserlik sâhibi olmak gerekir. Hoş, muktedirlerin kısm-ı âzamı bunu yumuşatmayı, misyonerlik, diğerkâmcılık gibi değerlerle örtük bir hâle getirmeyi de iyi bilirler. Ama, soğukkanlı ve bir miktâr derinlikli bir bakış bunun böyle olmadığını görebilir. Kâğıt üzerinde iktidârsız bir dünyâ herhâlde daha şık durur. Bâzı çevreler, meselâ anarşistler, bunun hasretini taşırlar. Anarşizm çok defâ tahripkârlığı ile anılır. Doğrudur; lâkin bu tahripkârlığın adandığı gâye, en küçük ölçekliden en büyük ölçekliye kadar toplumlarda varolan iktidâr ilişkilerinden arındırılmış bir dünyâyı hedefler. (Bilindiği üzere krasi eski Grekçe'de iktidar demektir. A eki ise olumsuzluk ifâde eder). Trajik bir târihi vardır anarşizmin. Hem kendisi hem de başkalarına yaşattıkları açısından. Bu ideali ayağa kaldıran ve eş anlı olarak sönümlendiren bizzât anarşistler olmuştur. Anarşist pratik, her defâsında târihin kuvvetli yapılarına çarptığı ve bozguna uğradığı için eyleminde takılı kalmış, bu sebeple de amaçlarından çok eylemleriyle anılmıştır. Olmayacak bir duaya âmin demek gibidir onların durumu. Bu da geniş kitlelerin gözünde, onun uzak durulması gereken, lânetli bir düşünce olarak anılmasına sebeb olmuştur. Ama, anarşist çağrışımlardan arındırılmış olarak iktidârsız bir dünyâ idealine sempati duymamak için insanlıktan nâsibini almamış olmak gerekir. Çok kısa bir zaman misâfir olduğumuz bu dünyanın derinlikli ve damıtılmış lezzetleri varsa onların izini siyâset dışı sâhalarda sürebiliriz. Genel olarak bizlerin bu dünyâdan lezzet ve zevk almamızı sağlayan faaliyetler, iktidâr ilişkilerinden, rekâbetlerden arındırılmış olan sanatlar ve bilhassa zanaatkârlıklarda yoğunlaşır. Ancak bu sâhalarda yaptığımız işlerle hem duygusal hem de zihinsel bağlar doğrudan bir hâle gelir. İç gerçekliğimiz ile dış gerçekliğimiz bir dengeye gelir. Marx ve Engels, kapitalizmin dişlileri arasında ezilen işçi sınıflarının da zevkine balık tutabilecekleri bir dünyâyı özlediklerini yazıyorlardı. Medeniyetin bunlara izin vermediğinin, bu dengelerin bir lüks olduğunu unutuyor değilim. İnsanlığımızın derinliklerine ancak, güvenceye kavuşturulmuş, Theodor Veblen sosyolocyasının en vurucu kavramlarından birisi olan boş zaman sâhibi olarak ulaşabiliriz. Muhtemelen bu târihten beklenen en en nihâî ve mükemmel durumdur. Gerçekleşmesine yaklaşmak bir tarafa, giderek ondan uzaklaştığımızı düşündüren çok sebep var. Eşitsizlikler, adâletsizlikler mütemâdiyen büyüyor. Bu ideal de, zihnimizde kekremsi bir tad bırakarak bizden uzaklaşıyor. Târih boş zamân imkânını insanlara lümpenleşme üzerinden sunuyor. Köleleşmenin çeşitlenmesi mânâsında proleterleşmenin paralel evreninde lümpenleşmenin târihi devâm ediyor. İşbölümündeki konumu proleter olsun orta veyâ üst sınıftan olsun -nihâi kertede fark etmez- lümpenin boş zamânı vardır. Mesele ona sâhip olmak değil, onu tıpkı Engels'in Anti Dühring'de yazmış olduğu üzere, insanlaşmaya yakışan şekilde zihinsel ve ruhsal fakültelerine yatırım yaptığı bir tecrübe alanına tahvil edebilmektir.
John M. Harlow 1848’de, Philadelphia’daki Jefferson Medical College’dan yeni mezun bir doktordu. Dr. John Martyn Harlow, Boston Medical and Surgical […]
Avrupa ve Amerikan spor endüstrilerinin kıyasını yaptığımız serinin 2. bölümünde artık serbest piyasa düzenine geçiyoruz: Bosman Davası, AB-UEFA kavgası ve rekabetteki değişim.Kullandığım kaynaklar aşağıda linkli. Gelecek bölümde medyanın etkisine ve oligarkların sahneye çıkışına bakacağız. Keyifli dinlemeler.Bölümler:(00:25) Önceki bölümün özeti(01:45) Sene 1990: Bosman davasının öncesi(03:55) AB-UEFA çekişmesi(06:50) Kitap: From Boot Money to Bosman(07:30) Serflik bitiyor (100 sayfalık Bosman tezi)(10:50) Yabancı oyuncu kısıtı kalkıyor(12:15) Bandwagon etkisi(14:30) Trajik bir figür (Belgesel: The Player Who Changed Football)(15:55) Durum özeti.(16:35) Değişen rekabet: Şampiyonlar Ligi ve ulusal ligler(19:10) 88 bin maçlık çalışma. (Alman ligi verileri)(20:05) Üç mucize.(21:05) Rekabet ve tahmin edilebilirlik arasındaki ilişki.(22:05) Almanlık gibisi yok. (Taraftar verileri)(25:30) Post-Hoc tuzağı ve gelecek bölüm.(27:30) Patreon Teşekkürleri.Kendi Kendime Reklam: Safsatalar AnsiklopedisiSee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Trajik is a veteran rapper and entrepreneur residing in and representing Indianapolis. In this episode, he discusses his beginnings in music and also sheds light on the shadier aspects of the business.
ABD Kabil'e düzenlediği hava saldırısında sivillerin öldüğünü kabul etti. Muhalefette adaylık tartışmaları devam etti. Rusya hafta sonu sandığa gitti. Bugünün bülteni Konyalı Saat'in destekleriyle ulaşıyor. Fotoğraf: Evgeny Feldman/ AP
Men-E-Men Podcast'in ellialtıncı bölümüyle geri geldik. Yazdan aklımızda kalan üç şeyden söz ettik. Bu fırsatla sizi Marla'yla tanıştıracağız. Sonrasında spora geçtik, 2021 yazı pandemiye rağmen sporla dolu bir yazdı. Avrupa Futbol Şampiyonası bilançomuzu, Tokyo Olimpiyatları'nı ve Paralimpik Oyunlar'ı konuştuk. Müziğin önemli kaybı Charlie Watts ve zaman kaybı Kanye West bu kayıtta bir arada. Şimdiden ipucu verelim, yakında bazı bölümlerimiz değişime uğrayacak. Bunlarla ilgili detayları önümüzdeki bölümlerde vereceğiz. Değişim öncesi klasikleşmiş halleriyle “BDBB – Bi de Buna Bak!” köşemiz ve istek parçamız da bu bölümde sizleri bekliyor. “Bi de Buna Bak!” önerilerimizin linkleri şu şekilde: Kamasi Washington – “My Friend of Misery” (The Metallica Blacklist Albümünden) https://www.youtube.com/watch?v=ZVQjApBIl5M Ferhan Şensoy – Podcast – Soru Cevap https://open.spotify.com/show/5SdclRtJZvv0Ic4Me6HfN2 Haftanın istek parçasında bu bölümde 80'lere geri dönüş yaptık. İsmine bakınca bir motivasyon parçası gibi duran ama aslında aşk şarkısı olan bir klasik...
Trajik ama hayatımıza anlam katacak hikayeleri seslendirmeye devam ediyorum. Baba olmakla ilgili bir hikayeye kulak vereceksiniz. Baba olmanın ne demek olduğuna dair olan bu hikaye çocuğun babaya olan bakış açısını anlatıyor.
Trajik ama hayatımıza anlam katacak hikayeleri seslendirmeye devam ediyorum. Baba olmakla ilgili bir hikayeye kulak vereceksiniz. Baba olmanın ne demek olduğuna dair olan bu hikaye çocuğun babaya olan bakış açısını anlatıyor.
Rap Trajik - Nou Pa Kapab Ankò [Kanaval 2020] by Chokarella Media
The very first episode of Stopbeefinradio.com ! --- Support this podcast: https://anchor.fm/stopbeefinradio0/support
GRINDHARD RADIO Hosted by: Jit Chronicles, Cata Mafioso, Mz. Chief, JuztKP, and Dopeazzmuzik. Join us for an Exclusive LIVE Interview with Independent Recording Artist "Young Trajik" as he talks about his new upcoming projects. There will be a topic for discussion, the latest Hip Hop News, Pump it or Dump it, and more. Also random calls will be taken and music will be played. Call-in @ 323-693-3043 and press "1" to stream LIVE with the panel of hosts. #GHR #RealityRadio
Lisa’nın Türk vatandaşlığına geçme çabası. Tutankamon'un mezarında 'gizli oda' bulunamadı. Sülüklü göle şifa için akın ediyorlar. Açlık sınırı 1700 liraya yaklaştı. ‘Kaçtığınız gerçekler var mı’. Trajik ve yol durumu.
1 mayıs İşçi Bayramı. Sizce en zor ve en kolay iş hangisidir. Lisa’nın taksicilere verdiği gaz. ‘Kaleci formasını unuttu’ haberinin canlandırması. Dinleyicin gönderdiği Ceyhun Yılmaz’ın askerlik fotoğrafı. Trajik ve yol durumunda boş yollar.
Yavuz Çetin efsanesi, Trump çiftinde sular durulmuyor, Çocuklar babalarına benziyor, Çocukların anne ve babalarına benzeyen huyları, Ceyhun Yılmaz’ın Kupacı Sevil’e katıldığı tek konu, Kendine uygun eş arayanların tavsiyesi, Trajik ve yol durumu
Ev kiraları gelirin yarısı kadar olunca Londra’dan göç başladı, Dünya Sekreterler Günü, ‘12 yaşındaki çocuk ailesinin kredi kartını çalıp Bali’de tatil yaptı’ haberinin canlandırması, Trajik ve yol durumu
FB-BJK derbisi ile ilgili çıkan karara Mehmet Demirkol’un yorumu, ‘WhatsApp 16 yaşından küçüklere yasaklanacak’ peki ne yapsınlar, ‘9 çocuğu olan adam kısır olduğunu öğrendi’ haberinin canladırılması, Trajik ve yol durumu, 'Kaç saat çalışıyorsunuz' cevapl
Miraç Kandili’nin anlamı ve önemi, kediye hapis cezası veren çalışanlara kibar cümleleriniz, 3 milyonluk POS vurgunu, Lisa yerine Berk’in kırbaçlanması, Trajik ve yol durumu, Samsun’da Ceyhun Yılmaz anısı ve Sinema Köşesi
Yabancı tıp öğrencilerinin tercihi Türkiye, yaşlı nüfus oranı arttı, Ramiz dayı taklidi, küçükken aileden saklananlar, Ceyhun Yılmaz’ın müdür muavini odasına gitmesi, CGB’de uyuyamayan dinleyici, lisanın delikli uykusu,Trajik ve yol durumu,çiftlik bank...
Danger, Russ, Trajik, and Christine talk about being better youtubers We are also on iTunes and Stitcher, just to name a couple. iTunes | link apple.co/1PFcmqm Stitcher | www.stitcher.com/podcast/snakefis…deo-game-podcast links and stuff: Twitch twitch.tv/snakefistexplosion YT youtube.com/snakefistexplosion Twitter twitter.com/SFExplosion Facebook facebook.com/SnakeFistExplosion Patreon www.patreon.com/snakefistexplosion SFE: @sfexplosion Danger @dangerdigital Russ: @russellrules Music: 8-bitchintendo – Colored-pixels Creative Commons 3.0