POPULARITY
Gerek iddialı çekim tekniği gerekse parmak bastığı meseleler sebebiyle Netflix'te yayınlanan mini-dizi "Adolescence", geçtiğimiz haftalarda oldukça dikkat çekti. Ergenlik döneminin ne kadar "kırılgan" ve dış etkenlere açık olabileceğini gözler önüne seren dizi, her bölümünde kesin cevaplar vermek yerine izleyiciyi sorgulamaya yöneltiyor. Suç ve agresyon önlenebilir mi? Genç bireylerin ihtiyaçları neler? 111 Hz'in bu bölümünde, ses getiren yapımın bize vermeye çalıştığı mesajlar üzerine bir inceleme yapıyoruz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Gülşah DimSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir. getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Türkiye'de sosyalizm ve Kürtler konusunda sol yazarlar dışında eser veren çok az kitap bulunur. Bu sahadaki nadir kitaplardan birisi de Alev Alatlı'nın Valla Kurda Yedirsin Beni romanıdır. Gerek bu roman çerçevesinde gerekse de Savcı Selim Kiraz'ın katledilmesi gibi olaylarda, Kürtlerin meseleleri üzerine defalarca sohbet ettik. Stalin'in, insanları “devrimin yakıtları” olarak görmesinin, bir muhasebeye indirgemesinin altını sık sık çizer ve konuyu nekrofili ile benzeştirirdi. Bugün onunla yaptığımız sohbetlerden yola çıkarak bir iki not düşmek istiyorum. Bu arada da özellikle sağ kesimde Kürtlerin meselelerine yönelik anlama ve anlatma çabasının eksikliğinin de altını çizmek isterim.
Selefi Salihin'in güzel bir ahlâkı sık sık dostlarının, arkadaşlarının durumlarını sormaları idi. Dostlarının hatırlarını lâf olsun diye sormuyorlar; onlara yiyecek, giyecek, para yardımında bulunmak için hatır soruyorlar, borçlarını üstlenmek, sıkıntılarına ortak olmak hususunda samimî bir tavır sergiliyorlardı. Bu ahlâka sahip kişiler günümüzde parmakla gösterilecek kadar azdır. Halk, tamamıyla ters bir tavır içine girmiştir. Âdet yerini bulsun diye hatırlar sorulmaktadır. Dahası birisi kardeşinin yanından geçerken “Nasılsın?” diye hatır soruyor ama cevâbını almadan çekip gidiyor, hatırı sorulan da hatırını soranın samimî olmadığını bildiğinden cevâp verme zahmetine katlanmıyor. İşte bu noktada Ali el-Havvâs (r.âleyh) şöyle diyordu: “Eğer biriniz kardeşine yardım etme, sıkıntılarına ortak olma, hiç değilse kendisine duâ etme niyet ve kararlılığında değilse, onun hatırını sormasın, çünkü bu samimiyetsizliği yüzünden münâfık olur.” Hâtem el-Asam (r.âleyh) de şöyle diyordu: “Kardeşine “Nasıl sabahladın?” diye hatır sorduğunda, o da sana, “Falan şeye ihtiyacım var” der de, sen onun bu sözlerini duymazlıktan gelerek ihtiyacını görmezsen, onun hatırını sormakla kendisiyle dalga geçmiş olursun. Maalesef günümüzde genellikle sergilenen tavır budur.” Efendim Ali el-Havvâs (r.âleyh)'den dinlemiştim şöyle diyordu: “Geçmiş büyükler, birbirlerinin hatırlarını sorarlarken, Allâh (c.c.)'a şükürler sunmakta gaflete düşenleri uyarma amacıyla sorarlardı. Böylece kendileri sevâp kazândıkları gibi bu suretle hatırını sordukları kişinin sevâp kazânmasına da vesile olurlardı.” (İmâm Şa'rânî, Tenbihü'l-Muğterrin Tercümesi s.253)
Epigenetik ve yaşlanma karşıtı çalışmaları ile ünlü bilim insanı David Sinclair ile bu hafta sağlıklı yaş alma üzerine konuşacağız. Dünyanın dört bir yanında laboratuvarlarında Sinclair'in genetik bilimdeki son gelişmeleri ve yaşlanmayı geciktirmek için uygulanan bilimsel yöntemlerine değindim. Yaşlanmanın biyolojik mekanizmalarından, sağlıklı yaşlanma stratejilerine kadar Lifespan kitabındaki detayları bu bölümde bulabilirsiniz
Bu hafta sürekli özür dileyen insanlar hakkında konuşmak istiyorum seninle. Ben bir özgüven problemi yaşayan insanlar olduklarına inanmıyorum bu kişilerin. Sadece karşı tarafa kendilerinden çok daha fazla değer verdiklerine inanıyorum. Gerek yok böyle olmaya. Hakkın olanı almak veya neden diye sormak için özür dilemene gerek yok. Sen özür dileyen taraf olmamalısın senden özür dilenmesi gerekir bunu lütfen aklından asla çıkarma. Kendini suçlu hissedecek hiçbir şey yok. Sen amalı cümlelerin başı değilsin. Kapıları çal ve gir. Telefonları aç ve sor. Karşılarına dikil ve talep et. Çünkü kendi yolunda olmak hakkının değerini bilen olmaktır.
Trump'ın ABD Başkanı olarak ikinci kez koltuğa oturmasıyla, vaadlerinin ve süreçlerinin nasıl gerçekleşeceği ve sonuçlarının neler olabileceğinin analizi daha fazla ehemmiyet kazanmıştır. Trump'ın seçmenin gönlünü kazanması yolundaki en önemli vaadi nedir? Trump'ın çok iddialı vaadleri olmasına karşın esasen ABD halkında karşılık gören en önemli vaadi tarife yoluyla yabancı ülkelere vergi uygulanmasıdır. Bunun iki saiki vardır; birincisi, Türkiye'de bilinen haliyle Çin'le rekabet, daha doğrusu onu yavaşlatmak ve geriletme amacı güden halidir.
Aile yılı münasebetiyle aile yapımızın gelişimi ve geleceği üzerine daha fazla düşüneceğiz. Aslında hem aile yılı ilan etmeye hem de aile üzerinde daha fazla düşünmeye bizi sevk eden şey aile yapımızın genel olarak toplumsal yapımızı destekleyen onu ayakta tutan işlevsel yanlarının giderek kaybolmaya yüz tutuyor olduğunu görüyor olmamız. Sorun ciddi ve bu bizi çok daha etkili tedbirler almaya da sevk etmeli.
Dünyanın en büyük turizm fuarlarından olduğu ifade edilen “28. EMITT – Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı”, 5-7 Şubat arasında tarihlerinde İstanbul'da düzenlenecekmiş. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Türk Hava Yolları'nın kurumsal sponsorluğunda Türkiye Otelciler Federasyonu ve Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği'nin iş ortaklığında hayata geçirilecek EMITT'e her yıl uluslararası turizm dünyasından 30.000'e yakın profesyonel ve tüketici katılıyormuş.
Yıldız Teknik Üniversitesi'ndeki yılbaşı ağacı gerilimi, Türkiye'nin sekülerleşen gençliğini ve muhafazakâr dönüşümünü nasıl yansıtıyor? Seküler yaşam gerçekten tehdit altında mı, yoksa muhafazakâr ailelerin çocukları giderek daha mı sekülerleşiyor?Bu bölümde, sekülerizm, muhafazakârlık ve genç kuşakların politik motivasyonlarını konuşuyoruz.Ben Ozan Gündoğdu, hazırsanız başlayalım.------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Muhiku hakkında reklam içerir.Yılbaşı ruhunu yansıtan şık hediye kutuları Muhiku'da!
Legutóbb a filozófusok és költők honának popkulturális csúcsteljesítményeit listáztuk: német előadók felejthetetlen slágereit Nenától Nanáig.Ezúttal kihagytuk a Modern Talkingot, mert a "Brother Louie" nagyságát már méltattuk a '80-as évek emblematikus külföldi slágereit listázva, amikor a "Milli Vanilli" botrányát is felidéztük:https://podcasters.spotify.com/pod/show/regen-minden-jobb-volt/episodes/Top-10-A-80-as-vek-emblematikus-klfldi-slgerei-e198hv5Valamint a eurodance olyan nagyágyúi is kimaradtak, mint a Captain Jack és a Mr. President, mert róluk a '90-es évek emblematikus külföldi slágereit sorakoztatva értekeztünk:https://podcasters.spotify.com/pod/show/regen-minden-jobb-volt/episodes/A-90-es-vek-emblematikus-klfldi-slgerei-e1790m0 A beszélgetés résztvevői: Bezsenyi Tamás Csunderlik Péter Dékány László Laska Pál A Régen minden jobb volt a Tilos Rádió hátrafelé nyilazó történelmi műsora: https://www.facebook.com/regen.minden.jobb.volt/
Bir şeyler bitecek diye başlamaktan korkuyorsan, içini ısıtacak bir bölüm. Gerek ilişki, gerek kariyer gerek başka bir konu olsun, seni korkutanı denemek ve başlamakla ilgili yeni bir bakış açısı edin. Olmayacak bir şeyi zorlamakla, tutukuyla peşinden koşmanın farkını idrak et. Mutlu son, doğru insan, doğru iş, doğru ilişki gibi kalıplardan arınarak hayatın her aşamasından tat almayı önceliklendir. Bölümün sponsoru Hiwell'den ilk terapi seasında 40% indirim kullanmak için buraya tıkla ve yoldayiz40 indirim kodunu kullan! Desté kartlarını incelemek, satış kanallarını görmek için web sitesine uğra thisisdeste.com. Intagram'dan takip etmek için tıkla @thisisdeste Desté'nin uygulamasını indirmek için tıkla. Flov Studio Online'da düzenli olarak yenileri eklenen yüzlerce yoga ve meditasyon dersini sınırsız izlemek ve ay ritüellerine katılmak için flovstudio.com
Ormancılar göknarı neden sevmiyor? Türkiye'de endemik olduğu halde neden bu ağacı istemiyorlar? Gerekçe ekonomik mi estetik mi? Bu sorunun cevabını arayan ekolog Nurbahar Usta'yla göknarı, çit kuşunu, kızılgerdanı, yanlış kullanılan doğa kavramlarını konuştuk. NEDEN NURBAHAR USTA? Yıldız Teknik Üniversitesi'nde biyomühendislik okudu, ODTÜ'de biyolojik bilimler yüksek lisansı yaptı, Hacettepe Üniversitesi'nde biyoloji doktorası yapıyor. “Akademik ilgim hem koruma öiyolojisi, hem de biyocoğrafya konularını kapsamakta. Bu ilgimin günlük yaşamdaki karşılığı ise doğa sevgisi; gördüğüm, kokladığım, sesini duyduğum her canlının varolma hakkını doğal ortamında koruma isteği” diyor. Doğa gözlemcisi, kuş gözlemcisi. Özel ilgi alanı, göknar ağacının ormancılıkta istenmediğini gözlediğinden bu yana, göknar ağacı. Kuşlardan çit kuşunu ve kızılgerdanı özellikle seviyor. Günlük dilin bir parçası halini alan doğal, ekolojik gibi kavramların yanlış kullanılmasına, yanlış bilginin yayılmasına tepkili. Bunun da sonuçlarının yaratacağı tehlikeye dikkat çekmek için şu sıralarda “Doğayı Anlamak: Ekolojide Temel Kavramlar ve Doğal Süreçlere Giriş” başlıklı bir seminer dizisi hazırlıyor. NEDEN DOĞA KONUŞMALARI? Çünkü biz sürdürülebilir gelecek için, doğayla uyumlu, sağlıklı bir yaşam istiyoruz. Merak ettiklerimizi, bilmemiz gerekenleri uzmanlara soruyor, yanıtları bulmayı, dinleyenlere yeni ufuklar açmayı istiyoruz. Doğa Konuşmaları programının tüm bölümleri NTVRadyo'nun web sitesi ntvradyo.com.tr adresinde, Spotify ve tüm podcast platformlarında. Radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için.
Ormancılar göknarı neden sevmiyor? Türkiye'de endemik olduğu halde neden bu ağacı istemiyorlar? Gerekçe ekonomik mi estetik mi? Bu sorunun cevabını arayan ekolog Nurbahar Usta'yla göknarı, çit kuşunu, kızılgerdanı, yanlış kullanılan doğa kavramlarını konuştuk. NEDEN NURBAHAR USTA? Yıldız Teknik Üniversitesi'nde biyomühendislik okudu, ODTÜ'de biyolojik bilimler yüksek lisansı yaptı, Hacettepe Üniversitesi'nde biyoloji doktorası yapıyor. “Akademik ilgim hem koruma öiyolojisi, hem de biyocoğrafya konularını kapsamakta. Bu ilgimin günlük yaşamdaki karşılığı ise doğa sevgisi; gördüğüm, kokladığım, sesini duyduğum her canlının varolma hakkını doğal ortamında koruma isteği” diyor. Doğa gözlemcisi, kuş gözlemcisi. Özel ilgi alanı, göknar ağacının ormancılıkta istenmediğini gözlediğinden bu yana, göknar ağacı. Kuşlardan çit kuşunu ve kızılgerdanı özellikle seviyor. Günlük dilin bir parçası halini alan doğal, ekolojik gibi kavramların yanlış kullanılmasına, yanlış bilginin yayılmasına tepkili. Bunun da sonuçlarının yaratacağı tehlikeye dikkat çekmek için şu sıralarda “Doğayı Anlamak: Ekolojide Temel Kavramlar ve Doğal Süreçlere Giriş” başlıklı bir seminer dizisi hazırlıyor. NEDEN DOĞA KONUŞMALARI? Çünkü biz sürdürülebilir gelecek için, doğayla uyumlu, sağlıklı bir yaşam istiyoruz. Merak ettiklerimizi, bilmemiz gerekenleri uzmanlara soruyor, yanıtları bulmayı, dinleyenlere yeni ufuklar açmayı istiyoruz. Doğa Konuşmaları programının tüm bölümleri NTVRadyo'nun web sitesi ntvradyo.com.tr adresinde, Spotify ve tüm podcast platformlarında. Radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için.
Send us a textder ya Sinema Kulübü'nün onikinci buluşmasında başrollerinde Matt Damon, Jason Bateman ve Ben Affleck'in oynadıkları, Ben Affleck'in yönettiği 2023 yapımı Air: Courting A Legend adlı filmi konuştuk.Film Nike için çalışan yetenek avcısı Sonny Vaccaro'nun o zamanlar bir çaylak olan ama sonrasında basketbol tarihinin en büyük sporcularından Michael Jordan ile zorlu anlaşmasının perde arkasında yaşananları anlatıyor.Nike satış anlamında 1984'te çok kötü bir dönem geçiriyor, yönetim kurulu beklenen performansı gösteremeyen basketbol ayakkabıları bölümünü kapatmayı düşünüyor. Zira Nike bir koşu ayakkabısı olarak biliniyor, bu da markayı siyahiler arasında oldukça sevimsiz yapıyor. Şöyle bir espiri de var filmde, “Hiçbir amaç olmadan siyahiler durduk yere koşmazlar. Zaten polis seni durdurur bir şey çaldığını zannedip” Öte yandan Adidas ve Converse ise basketbolu domine ediyorlar. Michael Jordan da bir Adidas hayranı, Converse açık ara ikinci tercihi. Nike'ın kapısından bile geçmek istemiyor.Film Nike Prensipleri adı verilen şirketin manifestosu niteliğindeki 10 maddelik metne atıflarda bulunarak hikayeyi işliyor. Bu metni 1977'de Pazarlama Direktörü Rob Strasser'in kaleme aldığı söyleniyor ama Nike'ın kurucusu ve CEO'su Phil Knight'a ithaf edenler de var. Film boyunca pazarlama ve iş yönetimi hakkında Hollywood prodüksiyonu bir vaka analizi izliyor gibisiniz. Hikaye iyi oyunculuklar ve derin diyaloglarla çok güzel işlenmiş.İnsanı düşündüren konulardan biri de pazarlamanın gücü. Air Jordan serisi Nike'a her yıl 4 milyar dolar kadar katkı yapıyor. Ama insan asıl Michael Jordan'ın olağanüstü kariyerinde Nike'ın etkisini merak ediyor. Gerek motivasyon gerekse kendi markasını oluşturmada sağladığı imkanlar olarak.Ben de çocukken bir Nike'cıydım. 80'lerde çocuk olanlar bunu anlar, bütün giyiminiz bir yana ayakkabınız bir yana, her bir ayakkabıyı alışınızın hikayesini hatırlarsınız. Her şeyin bu kadar kolay erişilebilir olması da hayatın büyüsünü fena bozdu diye düşünmeden edemiyor insan.Bu bölümde sözlerine yer verdiğim arkadaşlarım (02:38) Engin Öztornacı, (04:43) Hale Acun Aydın, (05:21) Engin Öztornacı, (07:12) Aydan İrem Sungur, (13:02) Mete Yurtsever, (13:46) Aydan İrem Sungur ve (16:45) Suat Soy Support the show
Geçtiğimiz ay Lâmiî Çelebi'nin ‘Münâzara-i Bahâr u Şitâ'sıyla, Sezai Karakoç'un Leylâ ile Mecnun mesnevisinin sebeb-i teliflerinden hareketle, yazma ve yazarlık anlayışındaki bozulmanın boyutlarına işaret etmek, daha açık bir söyleyişle azgınlığı kanıksanmış sekülerleşmeye dikkat çekmek için yazdığım 5 yazının mürekkebi kurumadan, Ketebe'nin Ağustos kitapları arasından çıkan Sebeb-i Telif – Osmanlı Literatüründe Açık ve Örtük Yazma Nedenleri'nin elime ulaşmasına sevindim. Zira bu tevafuk, mevcut kültürel ortamda yer alan akademisyen, sivil, sanatçı, edebiyatçı ve şairin… zikrettiğim sekülerleşme karşısındaki duyarsızlığına gösterdiğim duygusal tepkinin, akademik yönden izahı demekti. Editörlüğünü Müstakim Arıcı ile Sami Arslan'ın yaptığı Sebeb-i Telif, FSMÜ Vakfı'nın Yazma Eserler Araştırma ve Uygulama Merkezi'nce başlatılan Osmanlı yazma eserlerine mahsus genel bir çalışmanın, 2022'de sebeb-i telif özelinde TTK, İSAM, FSM DUAM ortaklığında bir sempozyuma taşınıp, burada sunulan tebliğlerin bir kısmının makale olarak hazırlanmasıyla vücut bulmuş. İhsan Fazlıoğlu, Baki Tezcan, Abdülkadir Özcan, Mehmet Emin Güleçyüz, Fatih Bayram, Fatma Sinem Eryılmaz, Tatjana Paić-Vukić, Burcu Gürkan Kıcır, Mustafa Celil Altuntaş, Müstakim Arıcı, Tuba Hacer Korkmaz, Mustafa Altuğ Yayla ve Zehra Bilgin'in makalelerinden oluşan kitapta, ilk yani İhsan Fazlıoğlu imzalı metin aynı zamanda bir mukaddime görevi üstlenmiş. Metninde Sebeb-i telif ve neden kavramının anlamını açıklığa kavuşturmak gerektiğini belirten Fazlıoğlu bunu şöyle temellendirmiş: “Klasik felsefe-bilim geleneğimizde, hemen hepsi bir tür neden anlamına gelen hikmet, illet ve sebeb gibi terimler kullanılırdı. Hikmet, en genel anlamıyla ilahi neden; illet, özsel/metafiziksel neden; sebeb ise zahiri/fiziksel neden anlamına gelirdi. Ancak bugün neden ile gerekçe arasındaki ayrımı da dikkate almak zorundayız. ‘Neden', cause anlamında daha çok maddi/fiziksel ve şimdide vuku bulan bir olgu ve olayın o hâliyle vuku bulmasını mümkün kılan hatta belirleyen geçmişten gelen tüm nedenler zincirini kapsar. ‘Gerekçe' ise reason anlamında bir olgu ve olayı gerçekleştiren failin amacını içeren ve geleceğe yönelik bir atılımı imler. Tam burada failin yani insanın (müellif, mütercim, müstensih vb.) maksadını, garazını, kısaca amacını içerir. Bu nedenle sebeb-i telifte kullanılan sebeb, daha çok failin eser telif ederken akli önceliğe sahip kastının, telif bittiğinde de tam gerçekleşen maksadının bir ifadesidir. Bundan dolayı neden kavramını tüm bunları kuşatan bir çatı-kavram olarak kullanıyor ve aynı zamanda maksadı da içerdiğini düşünüyoruz. Çünkü maksad, yalnızca telifin köklendiği, kaynaklandığı bir eylemin uzantısının son ucu değil, ama aynı zamanda bizatihi eserin örgütlenmesini, tertibini de belirleyen bir etkinliğe sahiptir.” Fazlıoğlu'nun bu temellendirmede edebiyat ortamında daha yaygın olarak kullanılan saik / güdülenme / motivasyon kelimesine neden itibar etmediğini anlayamamış olmakla birlikte, onun 46 maddede özetlediği “İslam Medeniyeti'ndeki Eserlere İlişkin Muhtelif Sebeb-i Telifler”in sonraki yazılarda büyük oranda izlendiğini görüyoruz.
Batılı seyyahların yazdıkları eserler, “Müslümanlar temiz olur!” sözünün en güzel ispatlarından biridir. “Osmanlılar, yıkanıp temizlenmeyi hiçbir zaman ihmâl etmez! Takâtten düşse bile çocukları, uşakları veya hanımı vasıtasıyla yıkanıp temizlenir. Öldüğü zaman cenazesi bile şeriat ahkâmına göre yıkanıp temizlenmeden tabutuna konulmaz. Oysa Avrupalılar, hastalandıklarında, takâtten düştüklerinde, temizlik kaygısını umumiyetle unutuverirler.” (Fransız A. Brayer) “Müslümanlar temizliğe çok bağlıdırlar ve hayatlarının büyük bölümünü yıkanarak geçirirler. Halka açık hamamın bulunmadığı tek bir köy bile yoktur. Hem vücutlarını tertemiz tutmak hem sıhhatlerini idâme etmek için Türkler hamama çok giderler.” (Fransız Jean de Thevenot) “İspanya'da ömrü boyunca iki kere yıkanmış hiçbir kadın ve erkek göremezsiniz. Türkler ise sık sık yıkanırlar. Türk hamamlarında bol su harcanır. Dünyada İstanbul kadar çeşmesi olan hiçbir şehir yoktur. Her sokakta muhakkâk bir çeşmeye rastlanır.” (İspanyol Pedro) “Türk evlerinde temizlik azamî derecededir. Döşeme tahtaları, halılar ve Mısır hasırlarıyla kaplıdır. Ayakkabıların merdiven önünde bırakılması âdettir. Bu yüzden odalarda, sofalarda çamurlara ve ayak izlerine pek nadir tesadüf edildiği halde, bütün evlerde döşeme tahtaları her hafta muntazaman silinir.” (İngiliz Thomas Thornton) “Türkler, Avrupa'da ekseriyetle tesadüf edildiği gibi, insanların yemek yedikleri yahut yıkanıp temizlendikten sonra tekrar yiyecekleri kaplarda köpeklerin yemesine müsaade etmezdiler.” (Fransız Josephus Grelot) “Türklerin mutfakları çok temizdir. Gerek sofra takımları gerekse yemekleri azamî nispette tertemizdir. Türkiye'de sofradan kalkılır kalkılmaz mutlaka ellerle ağızlar yıkanır.” (Fransız Jean Baptiste Tavernier) “Elleri, yüzleri ve ayakları dinlerinin bir gereği olarak daima temizdir. Sokak kirliliğinin oldukça az olduğu ve insanı rahatsız etmediği bir Avrupa ülkesi daha görmedim. Bir Türk'ün Fransa, İtalya ve Almanya'dakinin aksine sokağa tükürdüğüne hiç rastlamadım.” (İngiliz Charles Fellows)
Halîfe Hârûn Reşîd, İmâm-ı Mâlik (r.a.)'in Muvatta'ını Kâbe-i Muazzama'ya asdırıp bütün müslümanların onunla amel etmesini isteyince, İmâm-ı Mâlik (r.a.) buna razı olmayarak: “Ey Müminlerin Emiri, bunu istemeyiniz! Çünkü Resûllullah (s.a.v.)'in Ashâbı (r.a.e.) bazı fürûa ait meselelerde ihtilaf ile çeşitli ülke ve beldelere dağılmışlardır. Âlimlerin ihtilaf etmesi ise bu ümmet için Allâh (c.c.)'nün büyük bir rahmetidir. Herbiri kendince sabit olan delil ile amel ettiğinden, doğrudan payını almış ve hidâyet nuruna mazhar olmuştur.” Bunun üzerine Hârûn Reşîd: “Ey Abdullah'ın babası! Allâhü Teâlâ seni bütün işlerinde başarılı kılsın.” diye duâ ederek memnuniyetini belirtmiştir. Bundan önce Halîfe Mansûr, Mâlikî mezhebiyle ilgili kitaplardan birer nüshayı her bölgeye göndererek bunlarla amel edilmesini zorunlu tutmuştu. O zaman da İmâm-ı Mâlik (r.a.) buna rızâ göstermeyerek: “İnsanlara önceden çok çeşitli sözler ulaştı, pek çok hadis işittiler ve çeşitli rivâyetlerde bulundular. Bundan dolayı her bölgenin ahalisi farklılıkların arasından kendi istekleriyle oluşturup uymakta oldukları mezheplere göre hayatlarını sürdürmeleri onlar için daha hayırlıdır, bu konuda müdahaleye hakkımız yoktur” demiştir. Müctehit imamların herbiri, İslâm âlimlerinin çoğunluğu katında tanınan ve bilinen büyük imâmlar olduklarından, herbirinin mezhebine uymak, kurtuluş ve selâmet için bir merdiven, sağlam bir yol ise de dört imâmın dışındakilerin bağlıları yok olup gitmişler, bunlar kadar yaygınlık kazanmamışlardır. Mezheplerinin görüşleri sistemli olarak eserlerle ortaya konmadığı için de bu çağda onlara bağlanma ve taklit etme imkânı kalmamıştır. Yalnızca mevcut olan dört mezhebin birine uymak gerekir. (İbn Hacer el-Heytemî, İmâm-ı Azam Ebû Hanîfe (r.a.) Hayatından Rabbânî Esintiler, s.75-82)
Son yıllarda insanların en önde gelen bilgi kaynağı arama motorları… Özellikle de bir tanesi… Siz zaten biliyorsunuz, adını buraya yazmama herhalde gerek yok! Herhangi bir konuda kestirmeden bilgi sahibi olmak isteyen hemen oraya müracaat ediyor ve sayfalarca enformasyona anında ulaşabiliyor. Ancak kütüphane gibi bir şey değil arama motoru dediğimiz şey… Aradığımız her ne ise o kelimenin ya da kelimelerin geçtiği her şeyi hiç filtrelemeden getirip önümüze yığıyor. İstemediğimiz kadar çok enformasyon; ama doğru mu değil mi bu bilgiler, orası meçhul! Bütün yumurtalar aynı sepette yani; gerçek bilgi ile çürük enformasyon iç içe… Ayırt edebiliyor iseniz ne ala ama bunu yapamıyorsanız yanlış bilgilendirilmeniz, yanıltılmanız, manipüle ya da sabote edilmeniz ihtimali hiç de az değil! Başka yazarlardan alıntıladığım bir paragrafın sosyal medyada benim ismimle paylaşıldığına sıkça rastlıyorum ben mesela. Bunun tersi de oluyor. O mecralarda faal insanların önemli bir kısmı bu konularda gerekli dikkati ve hassasiyeti göstermiyor ve sonrasında bir yanlış aktarma paylaşıla paylaşıla çoğaltılıyor. Düzeltilmesi, geriye alınması mümkün de olmuyor. O yanlış paylaşım belki yıllarca bir yanlışı yayarak dolaşımda kalmaya devam ediyor. “Bir cümle yanlış paylaşıldı diye kıyamet kopmaz” diyenler olabilir, evet kopmaz. Ama bu sık sık yapılırsa yanlış yanlışa eklenir, her şey birbirine karışır ve bir yerden sonra gerçeğin ne olduğunu bilemez hale geliriz. O meşhur arama motoruna yazdığınız her kelime bu yanlış enformasyon yığınlarını önünüze taşır ve sizi yanıltır. Bu bir örnek, tatsız bir durum olmasına rağmen bir yere kadar tolere edilebilir. Ancak meselenin gerçek boyutu çok daha ürkütücü birtakım problemler vaat ediyor, bunları görebiliyor olmamız lazım. Gerek arama motorları ve gerek sosyal medya mecraları bu tür yanlış bilgiler, hatalı kayıtlar, manipülasyon amaçlı ve dezenformasyon yayan kayıt ve paylaşımlarla dolu… Dahası her an sayısız yanlış kayıt girmeye devam ediyor insanlar. Bir liyakat gerekmiyor, bir meselenin doğrusunu bilmeniz de istenmiyor. Kafanıza göre takılabiliyor, her istediğiniz şeyi doğrusuna yanlışına bakmadan milyarlarca insanın savunmasız biçimde dolaştığı bu mecralara kayıtlayabiliyorsunuz. Sanal alemde malumunuz hiçbir şeyin tam olarak kontrolü sağlanamıyor. Bilgi bütün yanlışlığı ve tahrip gücüyle
Yakın tarihimizde kendi derslerinin kitaplarını, yine kendileri yazan iki muallim vardır ki, bunlardan biri Ahmed Rasim Bey, diğeri de merhum Tahir Olgun'dur. Ben bu yazımda birincisinden muhtasaran (kısaca), ikincisinden ise mufassalan (uzunca) söz etmek istiyorum. Ahmed Râsim'in en önemli eserlerinden biri de, “Resimli ve Haritalı Osmanlı Tarihi”dir. Sultan Reşad döneminde kaleme alınan bu kitabın orijinal yönü, siyasi tarihin yanı sıra kültür tarihine de yer vermiş olmasıdır. Üstad, Darüşşafaka Lisesi'nde talebe iken mevcut tarih kitaplarının yetersiz olduğunu, vak'anüvis tarihlerinin ise ders kitabı olarak okutulamayacağını görüyor ve işte bu eserini kaleme alıyor. Merhum, bahsini ettiğimiz bu kitabının takdim yazısında tarih derslerinde karşılaştığı sıkıntıları, yaşadığı bir takım olumsuzlukları uzun uzadıya anlatıyor. Osmanlı medeniyeti hakkında bilgi edinmek isteyenler bu tarih kitabına bigâne kalmamalıdırlar. Şimdi de Tahir Olgun'un iki dolgun çalışmasından bahsedelim. Tanıyanların bildiklerine göre, bu zat çok yönlü ve son derece velûd bir kalem erbâbıdır. Hiç şüphe yok ki, en mühim eseri 14 ciltlik nâtamam Mesnevi Şerhi'dir. Ayrıca edebiyat tarihiyle ilgili eserler kaleme aldığı gibi, şiirle de iştigal etmiştir. Darüşşafaka Lisesi'nde olduğu gibi, Kuleli Askeri Lisesi'nde de yıllarca edebiyat hocalığı yaptı. Bu kadar görevinin yanında matbaacılık ve yayıncılıkla da meşgul oldu ve kültür tarihimizin zengin kaynaklarından birini teşkil eden “Mahfil” mecmuasını yayımladı. 1951 yılında Rahmet-i Rahman'a kavuşunca Yenikapı Mevlevîhânesi'nin haziresinde annesinin kabrine defnedildi. Merhumun iki önemli eserine gelince, bunlardan biri “Müslümanlıkta İbadet Tarihi”, diğeri de “Müslümanlığın Medeniyete Hizmetleri”dir. Birincisi hakkında kaleme aldığım uzun bir değerlendirme yazısı kitaplarımdan birinde bulunmaktadır. Dolayısıyla burada eserin muhtevasından bahsetmeyeceğim, sadece eski Diyânet İşleri Başkanlarından büyük İslâm âlimi Ahmed Hamdi Akseki'nin bu esere çok önemli ve ayrıntılı bir takdim yazdığını hatırlatmakla yetineceğim. Nitekim Aksekili Hoca da, mukaddimesine bu önemi dile getiren şu cümlelerle başlıyor: “Müslümanlıkta İbadet Tarihi” İslâm dinin bir kısmına ait tarih demektir. Gerek bu cihetten, gerek şimdiye kadar bu mevzuda toplu bir eser yazılmamış olması bakımından muhterem üstad Tahir Olgun'un bu eseri yüksek bir kıymeti haizdir. Ben, bu mukaddimede eseri tahlil etmeyerek, sadece eserde bahis mevzûu olan ibadetin ne demek olduğu ve bunun İslâm'da hâiz bulunduğu kıymet hakkında biraz izahat vereceğim.” Hatırlatırım, bu kıymetli izahlar büyük bir vukûfiyetle ve ihlâsla kaleme alındığı için, ibadetlerin önemini ve âbidin ruh dünyasında oluşturduğu sevgi hâlelerini olanca güzelliğiyle canlandırıyor. Aksekili Hoca, bir kitapçık hacmindeki bu mukaddimesini şöyle bitiriyor: “Gerek uzun zamandan beri devam eden hocalığı, gerekse tarih ve edebiyat alanındaki kıymetli yazılarıyla ve eserleriyle memleketimizin irfanına büyük hizmetlerde bulunmuş olan sayın üstada bu eserinden dolayı da teşekkürümü ve tebriklerimi sunarken Allah'tan âfiyet ve sağlık dilemeyi de vecibe sayarım.”
Hiç korkmadım çelişkiden Onaylanmayan ilişkiden Ne çoğaldım övgüden Ne azaldım yergiden Hiç korkmadım yasaklardan Korunmadım tuzaklardan Kalktım güvenli kucaklardan Hep denedim, bilerek göstermedim. -Vitrin (bir Ajda Pekkan şarkısı) Özgüven çalışmaları psikoterapide oldukça verim aldığımız konulardan. Gerek özgüven eksikliğini yenmek için, daha özgüvenli olmak için gerekse kaygı ve özgüven eksikliği ilişkisi sebebiyle yetişkinlerde özgüven geliştirme yolculuğunun esasen bir kişisel gelişim serüveni olsa da insanın özgüvenini kaybetmesi ile oluşan özgüven boşluğu, özgüvenli görünmek için yapılacak herhangi bir yüzeysel tavsiyeden fazlasını içermeyi zorunlu kılıyor. Terapide alınganlık, gerçek özgüven, eşlik eden bulgular dahil olmak üzere birçok konuyu detaylı inceliyoruz ve bu video serisindeyse süreçten bahsediyorum. Güzel bir hafta dilerim :) Kitap Önerisi: Özgüven- Ralph Waldo Emerson 10 Günde Özgüven - David D.Burns #ozguven #özgüveneksikliği #kendinehosgeldin #rahatlik #iletişim
Küresel ekonomide yüksek faizlerden kimlerin beslendiğini yani kimlerin daha çok kazandığını savaş, kaos ve kargaşalıklardan yani jeopolitik risklerden kimlerin nemalandığını göremezsen hep kaybeden tarafta olursun. Gerek küresel gerekse yerel anlamda rekabet edebilmek için düşmanını ve dostunu iyi bilmek zorundasın. Çevreni iyi tanırsan doğru tavır alırsın, yanlış tanırsan yanlış karşılık verir ve kaybedersin. ** 2023 yılında bir önceki yıla kıyasla küresel anlamda şirket iflaslarında yüzde 12 oranında artış yaşanmış. Bu oran son 10 yılın en yüksek seviyesi. Geçen yıl küresel anlamda yaşanan iflaslardaki artışta; salgın sonrası normalleşme süreci, sıkı para politikaları ve yüksek faiz oranlarının uzun süreli baskısı, zayıf küresel talep gibi olumsuz birçok faktörün etkisi var. ** 2021-2023 dönemi iflas verilerini kapsayan Dun & Bradstreet, “2023 Küresel İflas Raporu”na göre küresel GSYİH'nın yaklaşık yüzde 90'ını oluşturan 45 ülkenin iflas verileri küresel sistemde kartların yeniden dağıtıldığının işareti gibi duruyor. ** 2023 Küresel İflas Raporu'nda, ABD, Kanada, Polonya, Hindistan ve Hollanda başta olmak üzere 20 ülkede, 2023 yılında bir önceki yıla göre şirket iflaslarının yüzde 12 olan küresel ortalamanın üzerine çıktığına dikkat çekiliyor. Rapora göre, 2023 yılında başta ABD, İngiltere, Fransa, Kanada gibi gelişmiş ülkeler olmak üzere toplamda 14 ülkede iflas eden şirket sayıları pandemi öncesi seviyelerin üzerine çıkmış. ** Türkiye'nin de içerisinde yer aldığı 11 ülkede ise şirket iflaslarında düşüş yaşandığını ortaya koyan rapora göre Türkiye'de 2023 yılında şirket iflaslarında yüzde 19 azalma yaşanmış. CRIF İzleme Servisi tarafından, ticari sicil verileri ve Ticaret Sicil Gazetesi'ne yansıyan değişikliklerin detaylı incelenmesiyle oluşturulan analize göre, Türkiye'de geçen yıl toplamda 343 şirket iflas etmiş.
Hiç korkmadım çelişkiden Onaylanmayan ilişkiden Ne çoğaldım övgüden Ne azaldım yergiden Hiç korkmadım yasaklardan Korunmadım tuzaklardan Kalktım güvenli kucaklardan Hep denedim, bilerek göstermedim. -Vitrin (bir Ajda Pekkan şarkısı) Merhabalar bu hafta da kendine güven konusunun ikinci bölümünde buluşuyoruz. Özgüven çalışmaları psikoterapide oldukça verim aldığımız konulardan. Gerek özgüven eksikliğini yenmek için, daha özgüvenli olmak için gerekse kaygı ve özgüven eksikliği ilişkisi sebebiyle yetişkinlerde özgüven geliştirme yolculuğunun esasen bir kişisel gelişim serüveni olsa da insanın özgüvenini kaybetmesi ile oluşan özgüven boşluğu, özgüvenli görünmek için yapılacak herhangi bir yüzeysel tavsiyeden fazlasını içermeyi zorunlu kılıyor. Terapide alınganlık, gerçek özgüven, eşlik eden bulgular dahil olmak üzere birçok konuyu detaylı inceliyoruz ve bu video serisindeyse süreçten bahsediyorum. Güzel bir hafta dilerim :) Kitap Önerisi: Özgüven- Ralph Waldo Emerson 10 Günde Özgüven - David D.Burns #ozguven #özgüveneksikliği #kendinehosgeldin #rahatlik #iletişim
Çok sıcak geçen yaz günlerini idrâk ediyoruz. Temmuz sıcakları bastırdı. İklim döngüleri itibârıyla bunun sonu elbette sonbahar. Sıcaklar yerini, asırlardır yaşandığı üzere daha serin havalara bırakacak. Kasım ayında ise mâlûm , ABD'de seçimler yapılacak. Neticesi tekmil dünyâyı alâkadar eden kritik bir seçim bu. Tuhaf bir şekilde, tabiî iklim döngülerinin tersine , siyâsal iklimin Temmuz'dan Kasım'a daha da ısınacağı anlaşılıyor. Kasım'a kadar geçecek olan zaman pek çok şeye gebe. Sonrası ise daha belirsiz. Şimdi ihtimâlleri bir gözden geçirelim. Trump'a karşı tertip edilen ve başarısız kalan sûikast teşebbüsü, bâzı çevrelerin beklediği bir şeydi. Suîkast teşebbüsü sonrasında, “Ben demiştim” diyen çok sayıda gazeteci, strateji yazarı çıktı. Bu da yetmedi; suîkast teşebbüsünün pornografisi bir kaç gün devâm etti. Kimileri bunu Trump'ın bizzat kendisinin kurguladığını, kimileri de bunun Trump'a karşı olan ABD müesses nizâmının eseri olduğunu iddia etti. Gerek konvansiyonel gerek sosyal medyada , görsel malzeme üzerinde İleri geri oynatmalar, dondurmalar üzerinden neler söylenmedi ki..(Aklıma futbol programlarındaki tartışmalı pozisyonlar,”Oynat Uğur'lu” sahneler gelmedi değil). Diğer taraftan bu hâdisenin Trump'ın seçilme şansını arttırdığı husûsunda hemen herkes ittifak etti. Doğrusu ben, Trump'ın zaferi mevzusunda o kadar emin olamayanlardanım. Orası ABD. Tuhaf ve bize göre hayli karmaşık bir seçim sistemi var. Meselâ daha evvelki seçimlerde Hillary Clinton sayısal olarak daha fazla oy almış olmasına rağmen Trump'a kaybetmişti. Bunu hatırda tutacak olursak, bugünlerde yapılan ve Trump'ı önde gösteren araştırmaların ve tahminlerin sâhadaki karşılığının ne olacağını kestirmek o kadar da kolay olmasa gerekir. Diğer taraftan Demokratların adayı olan Biden'ın ihtiyarlığından doğan defoların kendisini iyiden iyiye hissettirdiğini ve Demokratlar arasında Biden'a çekil diyen hatırı sayılır bir kamuoyunun ortaya çıktığını görüyoruz. Acaba Biden çekilecek, yerini Kamala Harris veyâ başka birine bırakacak mı? Eğer bu olursa dengeler nasıl değişir? Bilemiyoruz.. Nihâyet, iddia edildiği üzere Trump'tan kurtulmak isteyen ABD müesses nizâmında yuvalanmış güçler, başarısız sûikast sonrasında bu arzularından vazgeçmişler midir?
Hiç korkmadım çelişkiden Onaylanmayan ilişkiden Ne çoğaldım övgüden Ne azaldım yergiden Hiç korkmadım yasaklardan Korunmadım tuzaklardan Kalktım güvenli kucaklardan Hep denedim, bilerek göstermedim. -Vitrin (bir Ajda Pekkan şarkısı) Merhabalar bu hafta da kendine güven hakkında konuşuyoruz. Özgüven çalışmaları psikoterapide oldukça verim aldığımız konulardan. Gerek özgüven eksikliğini yenmek için, daha özgüvenli olmak için gerekse kaygı ve özgüven eksikliği ilişkisi sebebiyle yetişkinlerde özgüven geliştirme yolculuğunun esasen bir kişisel gelişim serüveni olsa da insanın özgüvenini kaybetmesi ile oluşan özgüven boşluğu, özgüvenli görünmek için yapılacak herhangi bir yüzeysel tavsiyeden fazlasını içermeyi zorunlu kılıyor. Terapide alınganlık, gerçek özgüven, eşlik eden bulgular dahil olmak üzere birçok konuyu detaylı inceliyoruz ve bu video serisindeyse süreçten bahsediyorum. Güzel bir hafta dilerim :) Kitap Önerisi: Özgüven- Ralph Waldo Emerson 10 Günde Özgüven - David D.Burns #ozguven #özgüveneksikliği #kendinehosgeldin #rahatlik #iletişim
Cumartesi sabahına, Ali Ekrem Çınar'ın mesajıyla başladım. “Utanmaktan utanmamak” yazımla ilgili olarak “biliyor musunuz, Faslı düşünce adamı Taha Abdurrahman, son üç kitabını haya ve utanma bahsi ile ilgili olarak kaleme aldı” diyerek, Abdurrahman'ın yakınlarda Türkçede de yayımlanacak “Haya Dini” adlı kitabının çevirisini paylaştı benimle. Bu üç kitap da Mehmet Görmez hocanın riyasetinde çevriliyormuş halihazırda. Gelelim “Haya Dini” kitabının “toplumsal sözleşme yerine emanet sözleşmesi” başlığını taşıyan genel giriş bölümündeki bence çok önemli tespitlere. İşte size bir paragraf: “Çağdaş insan kimdir, sorusuna uzun süredir, hep şu cevap veriliyor: Çağdaş insan şüphe yok ki batılı insandır. Başka kim olabilir ki? Çağdaş medeniyetin, hatta çağın kendisinin yaratıcısı o değil mi? Gerekçesi doğru olan bu cevabın iddiası doğru değildir. Çağdaş medeniyeti, hatta bir bakıma çağın kendisini batılı insanın oluşturduğu doğrudur ancak ‘çağdaş insanın varlığı'nı tek başına temsil etmekten çok uzak bir görünümdedir. Durum buyken denebilir ki ‘çağdaş insan' denildiğinde akla belirli bir kişi ya da birey değil doğrudan ‘zihinsel' ve ‘soyut olmayan bir davranış modeli' gelmektedir. Bu yanıyla dünyanın her bir köşesine yayılma gücü ve imkanı da bulmuştur.” Abdurrahman'ın bu derli toplu tespiti, bir yandan İslam dünyasının bütün “çağdaşlık tartışmaları”nı da izaha olanak veriyor bize. Çağdaşlığı batılı olmakla eşitleme fikrinin İslam dünyasında oluşturduğu semptomları tespit ve tedavi etme mücadelesi verenler açısından durum tam da böyle çünkü. Abdurrahman, bu noktadan sonra işi hepimiz açısından daha da basitleştiriyor: “Bugün çağdaşlık fikrini karakterize eden temel özelliğin ‘fıtrata aykırılık' olduğunu söylemeliyiz. Aslında çağdaş insan ‘fıtratsız' biridir. Fıtratı olmayanınsa bir dini ve canlı bir kalbi yoktur. İş de burada çetrefil hal alır. Ölü, fıtratsız çağdaş insan her kalpte, nerede ve nasıl olursa olsun yaşamaya başlayan asalak insandır.”
Sahteliklerle dolu hayatımızda hepimiz bir yanımızla face painter değil miyiz? Bence değiliz, alakası yok... Burada kastedilen başka bir şey. Lütfen olan biteni doğru anlamadan yorum yapmayalım. Gerek yok!
Bu bölümde Profesör Doktor Emre Alkin, ekonomiyi gençler için anlaşılır hale getiriyor ve çok para kazanmak için çok mu çalışmamız gerektiğini açıklıyor;
Tefsir Sohbetleri veya Müzakereli Meal okumaları. Kuran Time'ın ilk günden beri devam eden ve demirbaşlarından olan serisi tüm hızıyla devam ediyor! Bugün Nas Suresi'nin müzakeresini yapıyoruz. Müzakeresi yapılan ayet-i kerimeler: 1: De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine, 2: İnsanların hükümdârına, 3: İnsanların ilâhına, 4: O sinsi vesvesecinin şerrinden. 5: O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar. 6: Gerek cinlerden, gerek insanlardan. 00:00 Giriş 01:10 De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine 07:46 İnsanların hükümdarına 09:03 İnsanların ilahına 13:38 O sinsi vesvesecinin şerrinden 20:24 O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar. Gerek cinlerden, gerek insanlardan. 30:35 Kapanış ve Zemahşeri'nin Duası
Uzun yaşam herkesin isteği. Ama sağlıklı yaş almak her şeyden daha önemli. Peki hafızayı aktif tutmak ve ileri yaşlarda zinde olmak için ne yapmak gerek? Nörolog Prof.Dr. Dilek Necioğlu Örken anlatıyor.
Merhaba Arkadaşlar, Bugünkü podcastimizde Çapraz Sorgunun bu bölümünde kabir hakkında en çok sorulan soruları ele aldık. Keyifli Dinlemeler...
Uzun süren oruç sonrası normal beslenmeye nasıl dönülmeli? 1 kase çorbayla 2 dilim ekmek birbirine eşit mi? Hangi gıdalar, hangi aralıkta, nasıl tüketilmeli? Merak ettiklerimizi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya'ya sorduk.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Türkler neden bilmedikleri adresi tarif etmeye çalışırlar? Neden teknolojik aletleri vurarak tamir etmeye çalışırlar? Bu bölümde Emin, Feyza ve Onur Türklerin ilginç davranışları ve yabancıların anlayamayacağı huyları hakkında konuşuyor. Bir Türk arkadaşınız sizi şaşırtan bir şey yaptıysa bu bölümden sonra nedenini daha iyi anlayacaksınız. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Show Notes Adres tarifi hakkında Onimisi ile çektiğimiz video: 10 Things NOT To Do in Türkiye | Easy Turkish 105 (https://youtu.be/C8aJcFWJCTA) Yanlış adresin tarif edildiği videomuz: 7 Things NOT to Do in Istanbul | Easy Turkish 44 (https://youtu.be/TupgGjLGdUk) Transcript Intro Emin: [0:23] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Onur ve Feyza'yla beraberiz. Nasılsın Feyza? Feyza: [0:33] İyiyim Emin. Sen nasılsın? Emin: [0:36] Ben de iyiyim. Teşekkür ederim. Onur sen nasılsın? Onur: [0:38] Teşekkür ederim Emin. Ben de iyiyim. Emin: [0:40] Evet, süper. Hepimiz çok iyiyiz ve bomba gibi bir bölüme hazırız. Bu bölümümüzde yabancıların anlayamayacağı huylarımızdan bahsetmek istiyoruz. Türklere özgü farklı huylar [0:50] Yani sadece Türklerin yaptığı değişik şeylerden bahsetmek istiyoruz. Bence çok fazla şey var bu konuda. Türklerin ben dünyada gerçekten özel bir millet olduğunu düşünüyorum. Gerek huylarıyla, gerek duygularıyla, gerek karakterleriyle. Evet, siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Sizce Türkler gerçekten farklı insanlar mı? Yoksa biz Türk olduğumuz için bize böyle mi geliyor? Türkler diğer milletlerden farklı mı? Feyza: [1:11] Ben Türk olduğumuz için sadece biz yapıyormuşuz gibi hissediyorum. Yoksa her ülkenin kendine has birçok davranışı vardır ama şöyle de bir şey var şimdi... Başka bir millet, "Bizim, yani sadece bizim yaptığımız neler var acaba?" diye düşünüp 5 dakikada bizim kadar fazla şey düşünebilir mi? Onu da bilmiyorum yani. Bana da biraz Türk olduğumuz için çok var gibi geliyor açıkçası. Yani şahsına münhasır insanların çok olduğu bir milletiz. Onur: [1:40] Bana sorarsan cidden kendine has bir milletiz ama her milletin kendine has özellikleri var. Ama yani bizde birazcık hani... Bilmiyorum, kültürden dolayı mı? Farklı kültürlerle etkileşimimizden dolayı mı? Emin olamıyorum ama bizim kendimize ait çok daha fazla şeyimiz var gibi geliyor, huyumuz var gibi geliyor. Bazıları garip, bazıları eğlenceli, bazıları tuhaf. Emin: [2:03] Evet, o zaman başlayalım mı? Aklınıza gelen bir şey söyleyin. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
'Divê em her kêlî ji xwe bipirsin: Gelo em pîvanên jiyanê ya Apogerî çiqasî di xwe de ava kir?' --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/sterka-ciwan/message
Enteresan geometrik şekiller, doğada karşılaşamayacağımız renkler… Duyduğumuz tüm bu sesler, görüntüler normal mi? Yani neden gün içinde bu kadar gerçek dışı imgelerle karşılaşıyoruz? Bu ve bunun gibi soruların hepsini cevaplayabilecek bir kavram var: Sanat. Peki hepimizin tanıdığı, en azından bir fikir sahibi olduğu bu kavram ne işimize yarıyor? Yeni 111 Hz bölümünde bu konuyu sorguluyoruz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Kadir DeğerSes Tasarımı ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Olizzi hakkında reklam içerir. Podbee20 koduyla %20 indirimden faydalanmak için olizzi.com.tr adresini ziyaret et.Bu podcast, Enerjisa hakkında reklam içerir.Bu podcast, Meditopia hakkında reklam içerir.Meditopia hakkında detaylı bilgi almak için bu linke. tıklayarak Meditopia'yı telefonuna indir, yeni yıla özel %60 indirimle huzurlu bir hayata adım at.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Kendine "Türk'üm" diyen genç Kelime-i Tevhid bayrağı taşıyan kişiye yumruk attı. İYİ Parti'li gençler bildiri dağıtırken gözaltına alındı. Türkiye'de gençler arasında milliyetçilik fikri yayılıyor ve artıyor mu, politik gerekçeleri neler, sosyal medyanın etkisi var mı, Z Kuşağı bize ne söylüyor? Gökçe Çiçek Kösedağı soruyor, Ali Bayramoğlu ve Emre Erdoğan yanıtlıyor. Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta düzenlenen saldırıda Hamas'ın siyasi kanadının liderlerinden Salih Aruri (57) öldürüldü. Gazeteci Bülent Şahin Erdeğer yorumluyor. Editör: Aliye Altınışık 03.01.2023
Başrollerinde Özcan Deniz (Levent) ve Özgü Namal'ın (Meryem) yer aldığı ve FOX TV'de yayınlanan GOLD Yapım imzalı Kızıl Goncalar dizisi, başladığı günden bu yana tarikatlar ve iktidara yakın medya tarafından hedef gösteriliyor. Afişlerine boyalı saldırılar düzenlendi, İsmailağa Cemaati kaldırılmasını “istedi”, RTÜK inceleme başlattı, çekim izinleri iptal edildi. Ayşe Çavdar ve Aylin Dağsalgüler değerlendiriyor. Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay‘ın avukatları, Anayasa Mahkemesi'nin ikinci kez hak ihlali kararı vermesinin ardından 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne ikinci kez tahliye başvuru yaptı. Yılmaz Tunç, AYM'nin Can Atalay hakkında ikinci kez ihlal kararı vermesiyle ilgili “Bu kararla ilgili olarak gerekçeli karar henüz açıklanmadı. Gerekçeli karar açıklandıktan sonra ilgili mahkemeler ilgili süreç içerisinde kararlarını vereceklerdir, hep beraber onu bekleyeceğiz. Anayasa Mahkememiz de, Yargıtayımız da, tüm mahkemelerimiz Anayasamıza bağlı. Anayasa maddeleri değişmediği müddetçe anayasa hükümleri uygulanması gerekiyor” dedi. Medyascope Muhabiri Edanur Tanış detayları aktaracak. İYİ Parti'de yerel seçim hazırlıkları sürüyor. Şimdiye kadar nerelerde adaylar açıklandı, İstanbul ve Ankara için ne planlanıyor, işbirliği tartışmalarının odağındaki iki büyükşehirde adaylar ne zaman açıklanacak, İYİ Parti hangi illerde iddialı? Medyascope Muhabiri Özgecan Özgenç aktaracak. CHP grup toplantısı, Pençe-Kilit operasyonunda şehit olan 12 askere saygı duruşu ile başladı. Özgür Özel, milli yas ilan edilmeden ve Meclis bilgilendirilmeden iktidarın sorumluluğuna ortak olmayacaklarını söyledi. Medyascope Muhabiri Cansu Timur grup toplantısını takip etti. Program Editörü: Aliye Altınışık
Bugünkü Podcastimizde Çapraz Sorgu'nun bu bölümünde hadis inkarcılığını, hadislerin doğruluğunu ve hadislerin Kuran'daki yeri hakkında konuştuk. Keyifli Dinlemeler...
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Gündemden haberleri aktardığımız bu bölümde "BionTech'in kanser aşısı çalışmaları", "Motorola'nın giyilebilir cep telefonu" ve "Oyun platformu Steam, Türkiye ve Arjantin'den çekilmesi" gibi haber başlıkları var. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Müzik Emin: [0:23] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hoş geldiniz. Bu bölümümüzde sizlere dünya gündeminden haberleri yavaş bir şekilde aktaracağım. Podcastlerimizi daha iyi takip edebilmek için easyturkish.fm adresine göz atmayı unutmayın. İlk haberimizle başlayalım. Amerika Birleşik Devletleri'nin otuz üç eyaleti Instagram'a dava açtı. Amerika Birleşik Devletleri'nin otuz üç eyaleti sosyal medya şirketi Meta ve bünyesindeki Instagram'a dava açtı. Kaliforniya'daki federal mahkemeye yapılan başvuruda, bu platformların bağımlılık yapan etkisi nedeniyle gençlerin ruhsal sağlığına zarar verilmesinden şikayet edildi. Gerekçede "Araştırmalar, gençlerin ve çocukların Meta'nın sosyal medya platformlarını kullanmasının depresyon, kaygı, uykusuzluk, eğitim ve günlük hayata etki ve daha birçok olumsuz sonuçla bağlantılı olduğunu göstermektedir." ifadeleri yer aldı. BioNTech kanser için aşı çalışması yapıyor. İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen bir kongrede biyoteknoloji firması BioNTech'in kurucuları Uğur Şahin ve Özlem Türeci, on beş yıldır üzerinde çalıştıkları kanser aşısının ilk sonuçlarının umut verici olduğunu açıkladı. BioNTech'in geliştirdiği kanser aşısı CARVac'tan elde edilen ilk sonuçlarda tümörlerin büyümesini durdurabildiği ve hatta küçültebildiği açıklandı. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Tâbiînin büyüklerinden, meşhûr tefsîr ve hadîs âlimi Şu'be bin Haccâc bin el-Verd o ibadet âşıklarından biriydi. Kütüb-i Sitte'de yüzlerce rivayeti bulunan Hazreti Şu'be, Basra'da sistemli hadis tasnifini ve ricâl tenkidine dair bilgi toplayıp değerlendirme faaliyetini başlatmıştı. Kendinden sonra gelen, hadis metin ve senet nakkâdı olan büyük âlimlerin kullanacağı sistemi o kurmuştu. Şayet Batı'da o düşünce ve o seviyede bir insan bulunsaydı, büyük filozof olarak kabul edilirdi. İlim, duygu ve düşünce itibariyle o kadar derindi; diğer taraftan ibadet ü tâatte de o ölçüde engindi. Hadisle iştigal etmediği vakitlerde sürekli namaz kılardı. *Hazreti Şu'be bin Haccâc'ın rivayet ettiği binlerce hadis ve yetiştirdiği binlerce talebe var. O insanlar nasıl bir bast-ı zaman yaşıyorlar anlamak mümkün değil. Adeta onlar için dakika saat oluyor, saat günler oluyor, günler de haftalar oluyor. Bast-ı zaman hakikati sofilerce çok malum bir hakikattir. Bize gelince, biz bir kabz-ı zaman yaşıyoruz. Yirmi dört saati 24 saat kadar bile değerlendiremiyoruz. Yirmi dört saati 24 gün gibi değerlendirmişler adamlar ve mübarek bir miras bırakmışlar arkadan gelenlere. Her şeyi hazırlamışlar, paketlemişler; zümrüt, zebercet ve yakutla süslü ambalajlarla ambalajlamışlar. Tepkiye, reaksiyona sebebiyet vermeyecek şekilde arkadan gelen nesillere bırakmışlar; “Alın bunu, biraz daha öteye götürün; biz bir yere kadar getirdik, öteye siz götürün.” demişler. *Bir örnek olması için Şu'be bin Haccac'ı söyledim. Bu konuda yüzlerce binlerce misal göstermek mümkündür. İbadet ve ubudiyette fani olmuş kulların başında da Ashab-ı Kiram gelir. Onlardan da bir örnek vermek istiyorum ama önce hadiseyi nakleden Urve bin Zübeyr'den (radıyallahu anh) bahsedeyim. Kesilen Bacağına “Allah'a yemin ederim ki seninle hiç harama yürümedim!” Diyebilen Kahraman *Büyük sahabi Hazreti Zübeyr'in oğlu olan Urve'nin annesi, mü'minlerin anası Hazreti Aişe validemizin kız kardeşi, yani Hazreti Ebu Bekir'in diğer kızı Esma'dır. Gerek baba, gerekse ana tarafından iman abidesi bir ailenin çocuğu olan Hazreti Urve, teyzesi Hazreti Aişe validemizin terbiyesiyle büyümüştür. *Urve bin Zübeyr, o seferden sonra hep şöyle hamd edermiş: “Allahım! Sen bana yedi oğul verdin, birisini alsan da altısını bana bıraktın; bana dört âzâ verdin birisini aldın ama üçünü bana bıraktın. Sana hamd ü sena ederim!” “Acaba, kıyamet günü ailenizi hatırlar mısınız?” *İşte bu büyük insan, Urve hazretleri anlatıyor: “Sabahları evden çıkınca teyzem Hazreti Aişe'nin evine uğrar ve ona selam verirdim. Yine bir gün erkenden ona uğradım. Baktım ki, namaz kılıyor, Cenâb-ı Hakk'ı tesbîh u tazimde bulunuyor; sürekli “Biz dünyada, ailemiz içinde iken sonumuzdan endişe ederdik. Ama şükürler olsun ki Allah bize lutfetti ve bizi, o kavuran ateşten korudu” (Tur, 52/26-27) mealindeki ayetleri okuyor (bazı rivayetlerde ve belki başka zamanlarda farklı ayetleri sürekli okuduğu da nakledilir); bu ayetleri durmadan tekrar ediyor, Rabbine dua dua yalvarıyor, ağlıyor ve adeta gözyaşlarıyla yüzünü yıkıyor. Onu o halde görünce, ben de kalkıp namaza durdum. Fakat o okumasını bir türlü bitirmeyince daha fazla dayanamayıp bir ihtiyacımı görmek için çarşıya gittim. Döndüğümde ne göreyim; Hazreti Aişe yine namazda ve kıyamdaydı; aynı ayetleri tekrar ediyor, ağlıyor ağlıyordu.”
Muhalefete mal edilen ve altı doldurulmayan "değişim" kavramı yurttaşsız olabilir mi? Bu zorunluluk sadece siyaset kurumuna mı ait yani? Jenerik müziği: Rahman Altın
#tımarhane #sondakika #ekonomiReis'in hırsızlığını "ruhlar alemi" de biliyormuş! Manyak manyak işler! Yerli ve Milli tımarhane. Erdoğan'ın damadı Selçuk Bayraktar'a ballı uçuş garantisi. Erdoğan'ı bir gün korumanın bedeli 230 'asgari ücretlinin' maaşı kadar. Yani 2,6 milyon TL TCMB Başkanı Gaye Erkan: "2023 sonu enflasyon tahmini açıkladı. %58'e yükselttik.”dedi. Önceki tahmin de %22.3 dü. Yani enflasyon tahmini %22.3 den %58'e çıktı. Ben size işin gerçeğini söyleyim. Enflasyon tahmini ilk 6 ay %22.3 iken bağımsız kuruluş enag belirlediği enflasyon %50.53 olmuştu. Yani iki katından fazla. İkinci 6 ay için %58 dediklerine göre en az ikiyle çarpın. Yani %100 ün üzerinde bir enflasyon demek bu. Enag da zaten yıllık %108,58 olarak açıklamıştı. Çok zor günler bekliyor maalesef. “Rabbim, lütfen benim ömrümü ona ver” diyen bir kız vardı. Bu kız AKP'li Bolu Belediye Meclis Üyesi Hacer Çınar'dı. Amin diyeyim mi demiyeyim mi diye düşünürken bir de baktık tornistan yapmış. Zamlara 'sabrımız bitti' diyerek isyan etti. Sonra ne mi oldu? Kız ölmedi yani duaları kabul olmadı ama AKP İl Başkanlığı tarafından istifası istendi. O da istifa etti. Ha bu aşamadan sonra duası kabul olur mu bilemem! Dünya'da bir ilk gerçekleşti. Maklube yerkenki fotoğrafı suç delili sayıldı. KHK'lı öğretmen F.K'nın arkadaşlarıyla maklube yerken bir fotoğraf çektirmiş. Bu fotoğraf, 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına sebep oldu. Siz siz olun sakın maklube yemeğin. Alır götürürler bunlar. Tam tımarhane. Haberin başlığı şu: İthal ette 'deli dana' bulundu: Türkiye'nin Polonya'dan ithal ettiği sığır etinde deli dana hastalığına rastlandı. İyi de kardeşim bir tek yetkili yok bu bu etleri kontrol eden? Var demek ki asıl oldu da anlamadınız diye sormuşlar. Bakanlığı yetkilileri de 'Tahlil raporları yabancı dildeydi, anlamadık' demişler. Güler misin ağlar mısın? Alın size bir tımarhanelik haber daha. Olay yeri Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesi. Hastanede görev yapan namuslu bir sağlık elemanı yönetime bir dilekçe yazıyor. Dilekçenin konusu hastanedeki usulsüzlükler. Mesela yoğun bakımda görevli olmadığı halde bazı çalışanların görevli gibi gösterilmesi, mesela bazı çalışanların nöbet tutmadığı halde nöbet ücreti alması gibi konular. Sonra ne mi oluyor? Bu sağlık çalışanı sürgün ediliyor. Gerekçe ne mi? Fuzuli dilekçe yazmak. Evet fuzuli yani lüzumsuz dilekçe yazmak. Valla bence de fuzuli. Yahu sen nasıl bir ülkede yaşadığını bilmiyor musun? Kafayı mı yedin? Saray rejiminin yeni infaz düzenlemesi yürürlüğe girdi. #tımarhane #sondakika #ekonomi
Almanya'da Spor Kültürü Almanlar, sporu seven bir millettir. Sporun dünyada en yaygın olduğu ülkelerden biri de Almanya'dır. Sporun insan hayatına bu kadar girdiği ülkeler çok azdır. Almanya'da altyapıya çok önem verilir. Her yerleşim bölgesinde açık ve kapalı spor salonları vardır. Çocuklar, küçük yaşlardan itibaren spora özendirilir ve desteklenir. Futbol dışında özellikle jimnastik, masa tenisi, voleybol, hentbol, buz hokeyi ve yüzme çok popülerdir. Çocuklar, hafta sonlarını aileleriyle birlikte jimnastik ve yürüyüş yaparak değerlendirirler. Yeni doğan bebekler bile, çocuklar için hazırlanmış havuzlarda anne babalarıyla birlikte havuza girerek suyla tanışırlar. Almanya'da yüzme bilmeyen insan çok azdır. Alman hükümeti, spora çok önem verir. Spora kabiliyeti olan çocuklar 5-6 yaşlarında tespit edilir. Bu çocuklar, küçük yaştan itibaren antrenörler tarafından yetiştirilir. Bu ülkede insanlar, sporun her çeşidini yapma imkânına sahiptir. Gerek olimpiyat oyunlarında gerekse dünya şampiyonalarında Almanya her zaman en üst sıralardadır Almanlar, sporu zengin olmak ya da meşhur olmak için yapmazlar. Bu ülkede devlet, başarılı olan sporcuları maddi ve manevi yönden destekler. Almanya'da özellikle futbol çok önemli bir spordur. Alman Millî Futbol Takımı; 1954, 1974 ve 1990 Dünya Futbol Şampiyonası'nı kazanmıştır. Ayrıca 1972, 1980 ve 1996'da Avrupa futbol şampiyonu olmuştur. Alman futbol kulüpleri, uluslararası şampiyonalarda büyük başarılar elde etmiştir. Almanya'da; Franz Beckenbauer, Sepp Maier, Gerd Müller, Brigel, Jürgen Klinsmann, Michael Ballack gibi efsane futbolcular yetişmiştir. Almanya'nın dünyaya tanıtımında spor çok önemli bir araçtır. Derleyen Sezgin Akçay
OnAylıkKübra Hapiste Şu fotoğrafa ve fotoğraftaki bebeğe iyi bakın Adı Kübra. Kübra Bebek. Henüz 10 aylık. Ve demir parmaklıklar arasında. Hapishanenin soğuk duvarlarının ardında. Neden mi? Annesi terör örgütü üyesi suçlaması nedeniyle tutuklu da ondan. Terör olarak ne mi yapmış? Legal, o güne kadar kapatılmamış yani açık olan bir bankaya para yatırmış. Hepsi bu. Yani suçu bankaya para yatırmakmış. Gerekçenin saçmalığı bir tarafa, anne Şadinaz hanımın yüzüne bir bakar mısınız? Terörist bir hali var mı sizce? Bu masum yüzde öyle bir hal görüyor musunuz? Bırakın teröristliği istese bile terörist olamaz bu kadın. Ama terörist suçlaması ile Bakırköy kadın cezaevinde tutuklu. Hem de bebeği ile birlikte. Bakın bu fotoğraf bugünleri çok iyi anlatan sembol bir fotoğraftır. Çünkü demir parmaklıklar arkasında yüzlerce küba bebekler var. Elbette bugünler geçecek. Zülüm baki kalmayacak. Kübra bebek gün gelecek büyüyecek. Yıllar sonra bu fotoğrafa bakacak. Ne düşünecek dersiniz? Tabii hapishanede, demir parmaklıklar arkasında annesiyle geçirdiği günleri elbette hatırlamayacak. Çünkü daha O sadece 10 aylık. Yıllar sonra Annesinin fotoğraftaki o masum, mazlum ve kederli bakışlarına uzun uzun bakacak. Annem o dönem ne kadar da gençmiş diyecek. Suçsuz yere neler yaşatmışlar diyecek. Suçunun legal bir bankaya para yatırmak olduğunu tekrar düşünecek. Annesinin omuzuna yaslanmış, hiç bir şeyden habersiz pembe yanaklı o masum fotoğrafına uzun uzun bakacak. Bakarken gözünden damla damlar yaşlar akacak. Ardından bu zülümler yaşanırken zulme destek verenlerin sevinç çığılıklarını, zulümden sarhoş bir şekilde kendilerinden geçtiklerini düşünecek. Zulmün Yerli ve millisini nasıl alkışladıklarına ibretle bakacak. Ve Tiksinecek. #kübrabebek #türkiyeyüzyılı
In this episode the boys welcome lifelong SF Giants fan and McCovey cove kayak ballhawk Mark “The Shark” Gerek. Mike Krukow once called him the “worst ever” but nothing can dampen Mark's passion and enthusiasm for the Giants and the Cove—even an accidental dip in the frigid Bay waters. You won't want to miss this one, strap on the life jackets and climb on board! SUBSCRIBE!!! FOLLOW US ON INSTAGRAM: www.instagram.com/SkatesOnBase Christian Cooper: www.instagram.com/BlkPrjkt Schmitty: www.instagram.com/epiclyTrifeMark The Shark: www.instagram.com/MarkTheSharkSF Spread the word, hit subscribe and give a good review so we can grow. Thank you! #PODCAST #Skateboarding #Baseball #MarkTheShark #SFGiants #SplashHit #100 #McCoveyCove #OraclePark --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/skatesonbase/message
Kahramanmaraş merkezli depremlerde can kaybı 20 bine yaklaştı. Aposto ekibi afet bölgesinden izlenimlerini ve bölgedeki gönüllülerden aldığı bilgileri paylaşmaya devam ediyor. Bugünün bülteni Konuşmamız Gerek ile birlikte ulaşıyor.
Afra Teren Gürlüler ile Caner Gerek ekonomide devlet müdahalesini Gerek'in Neoliberal Düzende Devlet Kapasitesi ve Müdahalesi Tartışması yazısı üzerinden tartışıyor.
Tarık Toros | 14 Mayıs'ın açıklanmayan ‘gizli' gerekçesi | 25.01.2023 by Tr724
Afra Teren Gürlüler ile Caner Gerek ekonomide devlet müdahalesini Gerek'in Büyük Buhran ve Sonrası: Ekonomik Müdahale Neden Endişelendirdi? yazısı üzerinden tartışıyor.
Gerek dünyada olup bitenlerden, gerek kendi ufak dünyanda olanlardan dolayı zorlandığında parçalanmak yerine esnek olabilmeyi konuşuyoruz. Dinleyicilerden gelen soruyla beraber hayatı ne uğruna yaşadığımız konusunda derinleşiyoruz. Desté kartlarını incelemek ve satış kanallarını görmek için web sitesine uğra. Intagram'dan takip etmek için tıkla @thisisdeste Flov Studio Online'da düzenli olarak yenileri eklenen yüzlerce yoga ve meditasyon dersini sınırsız izlemek ve ay ritüellerine katılmak için online.flovstudio.com
Bakan Soylu, haftada ortalama 5 bin uyuşturucu satıcısının yakalandığını açıkladı, CHP'den açıklama geldi: “Kılıçdaroğlu haklı, bu bir itiraf…” / Tepki çeken kanun gündemde, öğretmenlerin gözü AYM'de… / AFAD'ın tatbikatından detaylar… / AVM'ler borç batağında… / İliç'teki siyanür sızıntısına takipsizlik! Gerekçe: Temizlendi, zarar giderildi... / Laboratuvarda üretilen kan, ilk kez insana nakledildi… Gündemin önemli gelişmeleri Demet Bilge Erkasap'ın hazırladığı bültende…