POPULARITY
Categories
#KöşedekiKitapçı'da
#KöşedekiKitapçı'da
#KöşedekiKitapçı'da
#KöşedekiKitapçı'da
Kitap Kafası (12 Kasım 2025) by Kafa Radyo
Kitap kulübümüzün 58inci buluşmasında sosyal psikolog Jonathan Haidt'in "Doğru Akıl: Neden İyi İnsanlar Siyaset ve Din Yüzünden Bölünür?" adlı kitabını konuştuk.Haidt ile birkaç yıl önce 2008 tarihli TED konuşması ile tanışmıştım. Cumhuriyetçiler ve demokratlar arasındaki derinleşen uyuşmazlığın nedenleri üzerine bir konuşmaydı. Türkiye'deki duruma fazlasıyla benzer olduğunu düşünmüştüm, blogumda da bir yazı yazmıştım.Haidt yıllar içinde derinleştirdiği çalışmalarını topladığı bu kitapta, insanların ahlaki yargılarının öncelikle sezgisel duygulardan kaynaklandığını ve akıl yürütmenin çoğunlukla bu sezgileri haklı çıkarmak için sonradan devreye girdiğini gösteriyor. Geliştirdiği Ahlaki Temeller Teorisi, insan ahlakının altı temel üzerine kurulu olduğunu öne sürüyor:Ahlakın iki ucundaki temsili ile; Zarar vermeme/bakım verme, adalet/hile, sadakat/ihanet, otorite/asi olma, kutsallık/aşağılama ve özgürlük/baskı olarak bu altı temeli ifade ediyor. Kitabın en çarpıcı tespiti, liberallerin genellikle sadece zarar vermeme ve adalet temellerine ağırlık verirken, muhafazakarların altı temelin hepsini kullanması ve bu farkın siyasi kutuplaşmanın temel nedenlerinden biri olması.Örneğin bir muhafazakar kişi dövme yaptırmayı bedene zarar vermek yani Allah'ın bize verdiği bedene, bir anlamda kutsala zarar olarak yorumlayabilir, bu ise sol veya liberal görüşe göre kişinin kendi hürriyeti, tasarrufu olarak görülebiliyor. İki tarafın anlaştığı temeller ise başkalarına zarar vermeme ve adil olma konuları.Bu da ilginç bir şekilde sağcı politikacılara daha geniş bir malzeme verirken, solcu politikacıların daha dar bir alana kısılmış ve sanki diğer ahlaki değerleri ciddiye almıyormuş izlenimini verdiğinden bahsediyor. Kitap bunu örneklerle çok güzel açıklıyor.Diğer yandan insanları bencil varlıklar olarak görme eğilimimiz olsa da Haidt ayrıca insanların sadece bencil değil, "kovan etkisi" ile grup halinde hareket etmeye de yatkın olduklarını savunuyor. Hatta bizlerin %90 şempanze, %10 arı gibi davrandığımızı söylüyor.Bizim sohbetimizde de derin paylaşımlar oldu, konunun hassasiyeti nedeniyle çok az bir kısmını paylaşacağım. Katılımcılar, kitabın kendilerini tanıma konusunda bir ayna tuttuğunu ifade ettiler. Birçok arkadaşımız, kendilerini liberal veya özgürlükçü zannettiğini ama kitaptaki test sorularıyla yüzleştiğinde aslında beklenmedik ahlaki hassasiyetlere sahip olduğunu fark ettiğini paylaştı.Kitabın en çok takdir edilen yönü, karşı tarafı anlamak için bir çerçeve sunması oldu. Katılımcılar, farklı siyasi görüşlere sahip insanların aslında kötü niyetli olmadığını, sadece farklı ahlaki temellere ağırlık verdiklerini anlamanın özgürleştirici olduğunu belirttiler. Özellikle aile içi tartışmalarda bile bu çerçevenin yardımcı olabileceği vurgulandı.Toplantıda fil ve binici metaforu özellikle ilgi çekti. Rasyonel düşüncenin aslında ne kadar sınırlı olduğu, sezgilerimizin hayatımızı nasıl yönlendirdiği üzerine paylaşımlar yapıldı. Ayrıca kitabın, insanların bir araya gelme, ritüeller ve "kovan etkisi" ile ilgili açıklamaları, kendi hayatımızdan örneklerle desteklendi.Sonuç olarak her ne kadar yer yer okuması akademik altyapı gerekliliğiyle zorlasa da, biz okumuş olmaktan memnunuz ve konuyla ilgiliyseniz size de tavsiye ediyoruz. Tamamlayıcı nitelikte olduğunu düşündüğümüz Rutger Bregman'ın “Çoğu İnsan İyidir” aslı kitabının yeni baskısı çıkar çıkmaz programımıza almayı istiyoruz.(03:53) Feyza Demir (11:00) Alim Küçükpehlivan (14:05) Mete Yurtsever (16:58) Feyza Demir (17:48) Alim Küçükpehlivan (18:42) Feyza DemirSupport the show
#KöşedekiKitapçı'da bugün
Education https://archive.org/download/sesvekitap/DunyamuzesiniUsame.mp3 270
Selamlar, bir süre önce H.P. Lovecraft'ın Dagon adlı kısa öyküsünü seslendirmek için yola düşmüştüm lakin kaydetmesi ve editlemesi epey uzun sürdü. Umarım dinlemesi sizler için keyifli olur.
#KöşedekiKitapçı'da bugün
QNB Dijital Köprü katkılarıyla 278. Bölümde yine son dönemin çok konuşulan bir konuya odaklandık. Bugün “müşteri deneyimi” artık sadece çağrı merkezi kalitesinden ya da memnuniyet anketlerinden ibaret değil. QNB Dijital Köprü katkılarıyla... Bu bölüm QNB Dijital Köprü hakkında tanıtım içerir. https://www.qnb.com.tr/dijitalkopru Yapay zekâ, markaların müşterilerini gerçek zamanlı tanımasını, davranışlarını tahmin etmesini ve kişiselleştirilmiş aksiyonlar almasını mümkün kılıyor. Peki bu dönüşüm pratikte nasıl gerçekleşiyor? Bu bölümde Dünya Trendleri'nden Murat Hacıoğlu ile yapay zekâ destekli müşteri zekâsı kavramını, veriyi gelire dönüştürmenin zorluklarını, müşteri kaybını öngören yeni modelleri ve otomasyon ile insan dokunuşu arasında doğru dengeyi konuşuyoruz. Önümüzdeki 2–3 yılda müşteri deneyimini kökten değiştirecek gelişmelere de birlikte bakıyoruz. (00:00) - Açılış (02:00) - b2 metric'in hikayesi (03:48) - Son dönemde sıkça duymaya başladığımız ‘yapay zekâ destekli müşteri zekâsı' kavramı aslında ne anlama geliyor? (12:22) - Siz ‘sırada ne olacağını tahmin eden yapay zekâ' diyorsunuz. Bu tahminler nasıl yapılıyor? Yani sistem hangi verileri analiz ediyor, hangi sinyallerle müşteri davranışını öngörüyor?” (19:20) - Veriyi gelire dönüştürmek, bugün herkesin hedefi. Ama birçok şirket bu yolda zorlanıyor. Sizce bu dönüşümün önündeki en büyük engeller neler? Veriden içgörüye, içgörüden aksiyona geçiş nasıl başarılır? (25:10) - Yapay zekâ her şeyi tahmin edebiliyor ama müşteri ilişkilerinde insan dokunuşu hâlâ çok değerli. Sizce markalar bu dengeyi nasıl kurmalı? Tam otomasyon mu, yoksa ‘insan destekli yapay zekâ' mı geleceğin modeli olacak? (27:13) - Önümüzdeki 2–3 yılda müşteri deneyimini tamamen değiştirecek en büyük AI gelişmesi ne olacak sizce? Ve siz bu geleceği nasıl tasarlıyorsunuz? (29:25) - Kitap Önerisi Steve Jobs - https://www.goodreads.com/book/show/11084145-steve-jobs?from_search=true&from_srp=true&qid=bBTrxQ8rig&rank=1 Sosyal Medya takibi yaptın mı? X - https://x.com/dunyatrendleri Instagram - https://www.instagram.com/dunya.trendleri/ Linkedin - https://www.linkedin.com/company/dunyatrendleri/ Youtube - https://www.youtube.com/c/aykutbalcitv Goodreads - https://www.goodreads.com/user/show/28342227-aykut-balc Bülten - https://dunyatrendleri.substack.com/ aykut@dunyatrendleri.com Bize bağış yapıp destek olmak için Patreon hesabımız – https://www.patreon.com/dunyatrendleri Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
#KöşedekiKitapçı'da bugün
Kitap Kafası (05 Kasım 2025) by Kafa Radyo
#KöşedekiKitapçı'da bugün
#KöşedekiKitapçı'da bugün
Çok kitap var, gerçekten çok kitap var, çok fazla kitap yazılıyor. Bir kalem erbabının bundan şikâyet etmesi garip gelebilir; ama sanki durum pek öyle değil! Kitapların bir zihinsel ve kalbî yoğunlaşmanın eseri olarak ortaya çıktığı göz önüne alınırsa; bu söylediğim kafamızda bir yere oturacaktır. Bu devirde bu kadar çok insanın, bu kadar birbirinin neredeyse aynı hayatı yaşarken, zihnini ve kalbini gündelik akıştan kurtarmakta bu kadar zorluk çekerken bu yoğunluğu yaşayabiliyor olmaları pek akla yatmıyor. Kaldı ki, çıkan kitapların önemlice bir kısmında bu zihnini alamamışlık ve bu kalbini kurtaramamışlık halinin emarelerine bolca rastlanıyor.
Bu bölümde konuğum öğrenme tasarımcısı ve eğitmen Ömür Doğan.Sevgili Ömür bundan iki buçuk yıl kadar önce 124. bölümde konuğum olmuştu ve onunla “Bir Ömür Yaratıcılık” adlı kitabı çerçevesinde yaratıcılıktan bahsetmiştik.Bu kez “Öğrenmeyi Öğren” adlı kitabını kitap kulübü üyelerimizle birlikte konuştuk. Normalde 75 dakikayı geçirmediğimiz toplantı bu kez 100 dakikayı buldu. Bölümleri dinlenebilir bir uzunlukta tutmaya çalıştığım için sohbetin büyük bir kısmına yer veremedim.Kitap öğrenme konusunda bir başucu kaynağı niteliğinde. Konuya her açıdan yaklaşıyor, hatta beynimizin nasıl çalıştığına, öğrendiğine ilişkin sinirbiliminden referanslarla verdiği pratik bilgileri temellendiriyor. Benim yıllar içinde çeşitli kaynaklardan öğrendiklerimi daha bütünsel görmeme ve kavramama yardımcı olduğunu söyleyebilirim.Ömür yeni girişiminden de söz etti; Türkiye'nin en kapsamlı ebeveyn okulu olma iddiasıyla yola çıktığı Süper Güç Akademisi. Bölüm notlarındaki linkten detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.Konuştuklarımız Ömür'ün şu cümlesi ile belki özetlenebilir; “öğrenmek için zora talip olmak gerekiyor”. Öğrenme yavaş gerçekleşen zorlu bir çaba. Bu kulağa hiç sevimli gelmiyor, hem beklemeye tahammülümüzün kalmadığı, hem de öğrenmemiz gerekenlerin arttığı ve değiştiği bir çağda. Ama kitapta ve söyleşimizde buna yanıt veya çare olabilecek ifadeler bulabilirsiniz.Süper Güç Akademi web sitesi:https://superguc.net/(01:50) Yaratıcılık ve Öğrenme (05:49) Öğrenmenin matematiği (12:20) Bu kitabı neden yazdı (Yasemin Karakaya Arslan'ın sorusu) (16:52) Öğrenme sorumluluğu kollektif bir iş (21:50) Yapay zeka çağında öğrenme (24:58) Yapay zeka-öğrenme ilişkisi hakkında (Suat Soy) (26:22) Ömür'ün değer yaratma formülüSupport the show
#KöşedekiKitapçı'da
#KöşedekiKitapçı'da
#KöşedekiKitapçı'da
#KöşedekiKitapçı'da
#KöşedekiKitapçı'da
#KöşedekiKitapçı'da
Yaşam her birimize belirli dönemlerde tek bir soru sorar; “büyümeyi mi seçeceksin, yoksa olduğun yerde debelenip duracak mısın?”. Birçoğumuz farkında olmadan bu soruya aynı cevabı veririz: “debelenip duracağım!”.Bu bölümde bir psikoterapi hikayesi üzerinden yaşamda ilk kurulan ilişkiler, çatışmalar, ikililikler, nesne sürekliliği, depresif pozisyon ve büyümeyi ele alıyoruz. Keyifli dinlemeler.
Kitap kulübümüzün 57'nci buluşmasında Cal Newport'un "Görmezden Gelemeyecekleri Kadar İyi Ol" adlı kitabını konuştuk.Tutkunuzun peşinden gidin diyenlerle bunu bir safsata olduğunu iddia edenler arasında siz nerede duruyorsunuz bilmiyorum ama Cal Newport, 2012'de yazdığı bu kitabında tutkunun peşinden gitme önerisine "zanaat zihniyeti" kavramı ile karşılık veriyor. Kitap, kariyer başarısının tutkudan çok beceri birikimine, yani "kariyer sermayesi"ne dayandığını savunuyor. Newport'a göre, önce bir alanda gerçekten iyi olmak, sonra bunun üzerine anlamlı ve tatmin edici bir kariyer inşa etmek gerekiyor.Toplantımızda kitabın ana mesajını değerli bulduk ancak farklı görüşler de ortaya çıktı. Kitabın çokça karşılaştığımız Amerikalı yazarların tarzında, aynı fikirlerin defalarca farklı şekillerde anlatılması bazılarımızı düşürmüş.Kitabın en güçlü yönünün "bilinçli uygulama" ve sürekli kendini zorlama vurgusu olduğunda hemfikirdik. Ancak yeteneklerimizi keşfetme konusunda özellikle ben yeterince yönlendirici olmadığını düşündüm. Ayrıca geri bildirim almanın zor olduğu bilgi işçiliği alanlarında ustalaşmanın zorlukları ve bunu aşmanın yolları üzerinde daha fazla durabilirdi bence.Bazılarımız kitabın çok girişimcilik odaklı olduğunu, kurumsal hayatta çalışanlar için daha pratik örnekler olabileceğini belirtti. Kitabın yazıldığı dönemi ve zamanın ruhunu yansıttığını, ama kişisel gelişim endüstrisinin pompaladığı trendlere karşı temkinli olmak gerektiğine değinenler oldu.Kendi deneyimlerimizden hareketle, iş değiştirmenin riskleri, tutkuyla misyon arasındaki farklar ve toplumun bizi belirli gündemlere odaklamaya yönlendirmesi üzerine değerlendirmeler yaptık. Sonuç olarak kitabın özellikle gençler için değerli bir perspektif sunduğu, ancak mutlak doğrular içermediği konusunda birleştik.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım sırasıyla (02:17) Olcay Büyükçapar, (04:06) Alim Küçükpehlivan, (05:57) Bekircan Kalkan, (06:54) Olcay Büyükçapar, (07:44) Mete Yurtsever, (09:21) Alim Küçükpehlivan, (10:06) Ekin Akkol, (13:56) Uğur İyidoğan, (16:35) Bekircan Kalkan, (17:54) Müge İrfanoğlu, (21:14) Mete Yurtsever, (22:05) Suat Soy, (24:40) Halime Özben Hacı ve (26:52) Feyza Demir.Support the show
Bu bölüm içimden geldi. Yakın arkadaşımla sohbet eder gibi sizinle konuştum ve bir türlü atılamayan ilk adımlar için hem kendimi hem de sizi cesaretlendirdim. Kıyas, kendini küçük görme, hazır hissetmeme... Bizi engelleyen bütün duygu ve düşünceler bu bölümde masaya yatırıldı. Şimdiden keyifli dinlemeler :)Hedeflerine ulaşmak ve daha huzurlu bir hayat için benimle çalışmak ister misin? Mindfulness koçluğu formu: https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSegX75qHK3opuavI7kO8fsvVIaZjB6jxgiBkjTxhIdM8qu_QA/viewform?usp=sharing&ouid=112314129287768021996Kitap kulübüne katıl:https://www.shopier.com/32954138Podcast danışmanlığı almak için: https://www.shopier.com/32981019İlham Postası bültenine ücretsiz kayıt ol: https://open.substack.com/pub/genelsesler?r=jttw9&utm_medium=iosBeni Instagramdan takip edin: https://www.instagram.com/genelseslerpodcast/Bana yazın: info@genelsesler.com
Kitap Kulübü'müzün 56.buluşmasında Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı kitabını konuştuk.Öncelikle Ahmet Hamdi Tanpınar'ı çok geç keşfettiğimi söylemeliyim. Türkçeyi çok güzel kullanan, çok zengin betimlemeler ruhsal çözümlemeler yapan bir yazar hatta düşünür.Ben haddim olmayarak, Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü büyülü gerçeklik türünde yazılması nedeniyle Gabriel Garcia Marquez'e onun Yüzyıllık Yalnızlık romanına benzettim. Gerçi Ahmet Hamdi Tanpınar daha büyük olduğu için tersi daha doğru olabilir. Mizahı ve ironiyi beklenmedik şekilde kullanıyor, zamansız ve evrensel bir yazar. Eserleri 58 dile çevirilmiş ama dünya edebiyatı seviyesinde bile hakettiiği yeri bulmadığını söyleyebiliriz.Saatleri Ayarlama Enstitüsü ülkemizin Batılılaşma serüvenine dair alaycı göndermeler yapıyor, zaman kavramı etrafında felsefi tartışmalar açıyor. Bir çokları edebiyatımızdaki en önemli eserlerden biri olarak kabul ediyor.Karakterler birbirinden ilginç, ben kendimde Hayri İrdal'la paralellikler görüp okurken çok eğlendim. Söyleşide de bu alıntıları paylaştım. Halit Ayarcı'da ise birçok yöneticimdeki yönleri gördüm. Yani iş dünyası ile bir çok paralellikler buldum. Ama toplumsal hayata dair de birçok eleştiri var. Gerçekten çok katmanlı ve bir kere okumakla vakıf olunamayacak bir kitap.Dili biraz ağır gelebilir ama bence gayrete değer, Türkçe yazılmış olmasından gurur duyacağınız bir eser. Söyleşimizde kitap hakkında bir çok farklı referansa da ulaşabileceksiniz.Kitabı okurken kapıldığım bir “değer yaratma enstitüsü” kurma fikrinden çıkmaya çalışıyorum hala.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım sırasıyla (02:08) Seda Diril Boyraz, (04:04) Yasemin Karakaya Arslan, (07:06) Aylin Dursun, (09:25) Feyza Demir, (12:51) Mete Yurtsever, (16:47) Ekin Akkol ve (22:38) Mete YurtseverSupport the show
#KöşedekiKitapçı'da bugün
Kitap Kulübü'müzün 55.buluşmasında Jared Diamond'ın Tüfek, Mikrop ve Çelik adlı kitabını konuştuk.Diamond kitapta, insanlık tarihindeki eşitsizliklerin nedenlerini bireylerin zekâsı ya da yetenekleriyle değil, yaşanılan coğrafyanın sunduğu avantajlarla açıklamaya çalışıyor. Özellikle tarımın ve hayvan evcilleştirmenin ilk başladığı bölgelerin, yiyecek üretimi sayesinde kalabalık topluluklara ve uzmanlaşmaya olanak sağladığını savunuyor. Bu durumun; teknolojik ilerleme, siyasi örgütlenme, yazının gelişimi ve hastalıklara bağışıklık gibi avantajlara zemin hazırladığını iddia ediyor. Avrasya kıtasının doğu-batı yönündeki iklimsel benzerliği sayesinde bu gelişmelerin yayılması daha kolay olduğunu; diğer kıtalardaki toplumların ise bu tür avantajlardan mahrum kaldığını ifade ediyor.Kitap yayımlandığı 1997 yılından bu yana sosyal bilimler, tarih ve coğrafya alanlarında çığır açıcı bir eser olarak kabul edilmiş. Akademik disiplinler arasında köprü kurarak tarihsel gelişmeleri ekoloji, biyoloji ve coğrafya ile ilişkilendirmiş. Pulitzer Ödülü başta olmak üzere pek çok prestijli ödül alan eser, özellikle “ırkçı” açıklamalara alternatif sunması, Batı'nın üstünlüğünü doğal olmayan nedenlerle açıklayan görüşlere bilimsel bir karşılık olması açısından ayrı bir öneme sahip. Geniş kitlelere ulaşması, popüler bilim kitapları arasında uzun süre ilk sıralarda yer almasına neden olmuş.Ancak kitap eleştirilerden de azade değil. Pek çok akademisyen, Diamond'ın tarihsel süreci fazla indirgemeci bir yaklaşımla ele aldığını ve kültürel, politik, ideolojik faktörleri geri planda bıraktığını savundu. İnsan iradesine, liderliğe ya da tesadüfi olaylara neredeyse hiç yer vermemesi; tarihin çok boyutlu doğasını yansıtmadığı gerekçesiyle eleştirildi. Ayrıca bazı bölgelerin –özellikle Afrika kıtasının– tarihsel rolünün yeterince işlenmemesi ve istisnai örneklerin dışarıda bırakılması da kitapta eksik kalan noktalar arasında gösterildi. Tüm bunlara rağmen Tüfek, Mikrop ve Çelik, tarihsel eşitsizliklerin kökenini anlamaya yönelik tartışmaları hem akademide hem toplumda derinleştiren öncü bir eser olarak konumunu koruyor.Okuması detaylı bilimsel açıklamalar nedeniyle biraz zorlayıcı ama özellikle tarih, antropoloji gibi sosyal bilimlere meraklıysanız okumanızı tavsiye ediyoruz.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım (02:41) Feyza Demir, (12:27) Halime Özben Hacı, (15:22) Dilek Geçit, (16:27) Mete Yurtsever, (17:13) Dilek Geçit ve (22:11) Bahadır BalibaşaSupport the show
#KöşedekiKitapçı'da bugün
Kitap Kulübü'müzün 54.buluşmasında Tali Sharot'un “Başkalarının Aklı” adlı kitabını konuştuk.Tali Sharot İsrail, İngiliz ve Amerikan vatandaşı bir sinir bilimci. Ekonomi lisans eğitiminin üzerine psikoloji mastırı ve sinir bilim doktorası yapıyor. Duygu, karar verme ve iyimserlik üzerine çalışmaları var.Bu kitabının alt başlığı “Neden bazılarımız ikna etmekte daha başarılı“, sinir bilim perspektifinden bu konuyu işliyor.Birkaç alıntı yapıp bizim de kulüp olarak faydalandığımız, beğendiğimiz bu kitaba ilginizi çekmek istiyorum.Beyniniz size ait değildir, mirastır. Kodları milyonlarca yıl içinde tekrar tekrar yazılmıştır.Bu alıntı hepimizin üzerinde düşünmesi gereken bir söz. Çok beğendiğimiz beynimizi ilk günden biz işlemiyoruz. Doğuştan, farkında bile olmadığımız yollar, patikalar, kısa yollar var beynimizde, bir karar verirken bunları izliyoruz. Bunlar insanlığın ortak mirası hayatta kalma şemaları.Kayıtlı bilgi ise çok yeni bir olgu medeniyet için. Bilginin düzenlenmesi ve yayılması çok yeni insanlık tarihinde. Ekonomi teorisinde bile bize öğretilen insan, sahip olduğu bilgilere göre çıkarını maksimize eden bir varlık yok. Kararlarını kulaktan kulağa dolaşan hikayeler, duygular ve sahip olduğu inançlarla alan varlıklarız.Değişim yaratmak için tek akçe, ortak motivasyonları keşfetmektir.İnsan aklı mevcut inanışını, düşüncesini korumaya meyilli, sorgulamaktan çok savunmaya çalışıyor. O nedenle birisinin düşüncesini değiştirmek için savunmaya geçmesine engel olacak ortak motivasyonlar bulmak gerekiyor. Ancak o sayede yeni bilginin değerlendirilme şansı var. Bu küçük bilgi bile sosyal hayatımızı değiştirmeye yetebilir aslında, twitter'da veya diğer sosyal medya platformlarında insanların görüşlerini karşı tarafa kabul ettirmek isterken saflarını belli etmek için nasıl çırpındıklarını ve sonra nasıl hiçbir konuda anlaşamadıklarını bol bol görüyoruz.Bu buluşmada üyemiz Sezgin İldeş, yapay zekada oluşturduğu çok faydalı bir prompt paylaştı. Herhangi bir kitabı yapay zekaya önce okutup ardından interaktif bir kurs oluşturmasını isteyebiliyorsunuz. Açık ve kapalı uçlu sorularla bilginizi ölçüp geri bildirim alabiliyorsunuz. Bunu her kitap için yapmak mümkün. Prompt'u siz de kullanmak isterseniz meteyurtsever.com'da bu bölümün sayfasında bulabilirsiniz.Bu buluşmada görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım (03:00) Gözde Gülbaş, (05:44) İpek Altuner, (07:30) Murat Koca, (09:28) Uğur İyidoğan, (10:40) Suat Soy, (14:29) Mete Yurtsever, (15:20) Feyza Demir, (18:42) Dilek Geçit ve (19:27) Sezgin İldeşŞimdi sizi söyleşimizle baş başa bırakıyorum.Support the show
#KöşedekiKitapçı #PertevNailiBoratav
Varoluş bunalımı hepimizin içinde var mı? Hiçliğin üzerine bir hayat kurulabilir mi? Absürdizm bize ne anlatıyor? Eksik Olan'da bu hafta Alp Y. Kozanoğlu ve Ömer Çeşit absürt tiyatronun kurucusu Eugene Ionesco'nun Yalnız Adam kitabını değerlendirdi. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
#KöşedekiKitapçı'da bugün
#KöşedekiKitapçı'da bugün
Bu hafta Kent Takvimi'nde! Voice Up Akapella Festivali başlıyor; Kalamış'ta açık hava konserleri ve film gösterimleri var; KüçükÇiftlik'te Summer Love mini festival, Apocalyptica ve Alt Kültür Buluşması peş peşe; Enka ve Bomontiada Açık Hava Sineması'nda gösterimler devam ediyor; çocuklar için Gezici Çocuk Filmleri Festivali şehrin çeperlerine yayılırken Aras Yayıncılık'ın Kitap Şenliği ise Cumartesi günü Büyükada'da.
#KöşedekiKitapçı'da bugün
QNB Dijital köprü katkılarıyla hazırladığımız bu bölümde Feedback&Beyond'un kurucu ortaklarından Beyza Gürsün konuğum oldu. Kendisiyle; yapay zekâ ve otomasyonun iş yapış şekillerine etkisinden çalışan deneyiminin teknolojik dönüşümüne, insanın sürdürülebilirliği kavramından geleceğin öne çıkan becerilerine kadar pek çok konuyu ele aldık. Aynı zamanda geri bildirimin neden bu kadar zor olduğu, dijital dönüşümün yönetim anlayışını nasıl etkilediği ve kurum kültürünü nasıl dönüştürdüğü üzerine de derin bir sohbet gerçekleştirdik. QNB Dijital Köprü katkılarıyla... Bu bölüm QNB Dijital Köprü hakkında tanıtım içerir. https://www.qnb.com.tr/dijitalkopruutm_source=spotify&utm_medium=podcast&utm_campaign=dunyatrendleri (00:00) – Açılış (01:55) – Beyza Gürsun'u tanıyoruz. (04:21) – Yapay zeka ve otomasyonun iş ayrıntılarına nasıl bakıyorsunuz? (07:35) – İnsanın sürdürebilirliğinden neyi kast ediyorsun? (09:22) – Şirketlerin bakış açıları, çalışma hayatı, değişim hızı… (14:00) - Teknoloji çalışan deneyimi nasıl dönüştürülüyor? (Örneğin: kişiselleştirilmiş eğitimler, esnek çalışma saatleri) (19:44) - Çalışanların yeni teknolojilere uyum sağlamak için şirketler neler yapmalı? (24:18) - Gelecekte hangi beceriler öne çıkacak? Çalışanların etkileri nasıl iyileşir? (26:45) – Geri bildirim vermek neden zor? (31:10) - Dijital dönüşüm, iş yerinde yönetim anlayışını nasıl değiştiriyor? (33:57) – Teknolojinin yaygınlaşmasının çalışması ve kurum kültürü nasıl değişiyor? (36:34) – Kitap önerisi - Switch - Degistir! https://www.goodreads.com/book/show/94992492-switch---degistir?ref=nav_sb_ss_2_11 Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
267.Bölümde Dünya Trendleri Podcast'ine Öykü Doğa Genç konuk oluyor ve günümüzün en çok konuşulan ama en az anlaşılan kuşaklarından biri olan Z kuşağını birlikte masaya yatırıyoruz. İş hayatından beklentiler, kariyer tercihleri, iş değiştirme nedenleri, sabırsızlık algısı, TikTok'ta var olma sorusu ve yapay zeka ile ilişkileri... Kısacası Z kuşağına dair merak edilen her şey bu sohbette! (00:00) – Açılış (00:50) – Çıkış noktamız ne oldu? Bizim Gibi - https://open.spotify.com/show/0FE3bIQLUTrCjbCVOI4Nvc (02:54) - Öykü Doğa Genç'i tanıyoruz. (03:40) – Tiktok'ta olmalı mıyız? (04:44) – Z Kuşağı olmak ne demek? (05:41) – Z Kuşağı ile çalışmak neden zor? (07:00) – Z Kuşağı nasıl iş yerlerini tercih ediyor? (09:00) – İlk iş deneyiminde en çok şaşırdığın şey ne oldu? (11:50) – Z Kuşağı sabırsız mı? (15:40) – İş görüşmelerinde Z Kuşağını en çok ne rahatsız ediyor? (20:33) – İş yerinde Z Kuşağı en çok neye değer veriyor? (22:15) – Z Kuşağı iş yerine bağlı mı? (23:25) – Hangi kuşak ile daha iyi anlaşıyor? (24:45) – Çatışma oluyor mu? (26:40) – Neden çok sık iş değiştiriyor Z Kuşağı? (27:54) – Uzun vadeli kariyer planlaması nasıl olmalı? Podcastinde neler konuşuyorsun? (29:50) – Yapay Zeka ve Z Kuşağı (30:33) – Sosyal sorumluluk, sürdürülebilirlik gibi konulara destek olan şirketler çalışmak için tercih sebebi olur mu? (31:30) – İşte anlam arayışı mı? Yoksa para mı? (33:45) – Kitap önerisi Z Kuşağını Anlamak https://www.goodreads.com/book/show/49001664-z---bir-ku-a-anlamak?ac=1&from_search=true&qid=ZulioxNJhe&rank=1 (34:25) – Patreon destekçileri (34:45) - Kapanış Sosyal Medya takibi yaptın mı? Twitter - https://twitter.com/dunyatrendleri Instagram - https://www.instagram.com/dunya.trendleri/ Linkedin - https://www.linkedin.com/company/dunyatrendleri/ Youtube - https://www.youtube.com/c/aykutbalcitv Goodreads - https://www.goodreads.com/user/show/28342227-aykut-balc aykut@dunyatrendleri.com Bize bağış yapıp destek olmak için Patreon hesabımız – https://www.patreon.com/dunyatrendleri Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices