POPULARITY
Categories
Ahmed Şara, Irak'ta Amerikan askerleri ile savaştı. Suriye'de HTŞ'yi kurdu. ABD tarafından başına 10 milyon dolar ödül kondu. Aranan terörist ilan edildi. Gün geldi Baas rejimi devrildi, Suriye'nin Devlet Başkanı oldu.
"HKBU20" koduyla, tüm randevu paketlerinde geçerli %10'luk indirimden yararlanmak için https://doctorontheline.com adresini ziyaret edebilirsiniz
Bir ülke, ekonomiden, piyasadan mı ibarettir? Geçici çalışma vizesi (H1B) tartışmaları üstünden, MAGA hareketi ile sağcı teknoloji elitleri arasındaki kapanmayacak uçurumu inceleyelim.Yeni Kitap: Fularsız Felsefe: Dört Önemli Mesele (bu seferki normal insan boyutunda, 200 sayfa).Konular:(01:00) NSA şefini kovduran troll(05:00) Green Card(07:55) H1B vizesinin saçmalıkları(13:43) Amerikan kültürü yeterince rekabetçi mi(16:45) Musk vs MAGA(22:40) Patreon teşekkürleri.Kaynaklar:Yazı: The Populist vs. the BillionaireYazı: Alliance Between Tech Titans and the MAGA FaithfulSee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Çok değil, iki ay kadar önce, Amerikan medyasında ABD Başkanı Trump'ın “Savunma Bütçesi”nde tasarruf kesintileri için hazırlık yapılması talimatı verdiğine dair haberler dolaşımdaydı. Askerî Bütçedeki kesintiler Trump'ın Federal Harcamalardaki tasarruf plânının bir parçasıydı. Haberlerde Trump'ın Savunma Bakanı Pete Hegseth'in 2026 yılı askerî bütçesinde “yüzde 8”lik bir tasarruf yapılması için çalışma başlattığı da belirtiliyordu.
Birinci İntifada'nın (1987) hızını kaybetmesiyle birlikte, ABD'nin başını çektiği uluslararası camia “barış süreci”ni yeniden canlandırmanın derdine düşmüştü. 30 Ekim-1 Kasım 1991'de İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen geniş katılımlı konferansın ardından, Norveç'in başkenti Oslo'da İsrail'le Yâser Arafat liderliğindeki Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) temsilcileri arasında gizli müzakereler başladı. Amerikan yönetiminin de bilfiil devrede olduğu sürecin esas amacı, İntifada ile birlikte ortaya çıkan İslâmî Direniş Hareketi'ni (kısa adıyla: Hamas) devre dışı bırakmak ve Filistin'in tek temsilcisi olarak FKÖ'yü sahnede tutmaktı.
FlakoFonkik, Chill Mafia taldeak “azken” kontzertua eskaini eta gero zer egingo duen kontatu die “Benetan zabiz?”eko neskei. Lanik gabe geratu da? Nola eramango du orain ogia etxera? Aurretik ere, ze lan arraro gauzatu ditu? Amerikan marihuana moztu? Irristaketa irakaslea?Orain burutuko dituen lanen artean, ETB1eko “Linbo” late night saioko Community Managerra izango da eta bertan kolaboratzen ikusiko dugu. Txirula jo dute eta “lotsaz” aritu dira…Zeintzuk dira bere erreferente musikalak? Zein da bere “guilty pleasure” musikala? Ligatzen duenean, eta ligatzen badu, zein da bere teknika? Nola uste du ikusten duela jendeak kanpotik? Zergatik dago irakasleen kontra?
Sinema Kulübü'müzün 20inci buluşmasında Reinaldo Marcus Green'in yönettiği başrolünde Will Smith'in oynadığı 2021 yılı yapımı orijinal adı “King Richard” olan, bizde “Kral Richard” adıyla gösterime giren filmi konuştuk.Film tenis dünyasının iki süperstarı Venus ve Serena Williams'ın olağanüstü yükselişinin arkasındaki adam olan babaları Richard Williams'ın hikayesini anlatıyor. Film, Richard'ın azmi, vizyonu ve sıra dışı antrenman yöntemleriyle kızlarını Compton gibi zorlu bir mahalleden çıkararak dünya sahnesine taşımasını konu ediyor. Gerçek olaylara dayanan bu biyografik film, bir babanın hayalleriyle, sistemle mücadelesi ve ailesine olan sarsılmaz inancı etrafında dönüyor.Öncelikle Will Smith'in bu rolü ile En İyi Erkek Oyuncu Oskar'ını kazandığını hatırlatalım. Ancak o törende tarihe geçen bir an daha olmuştu; bu ödülü almasından 40 dakika önce, yaptığı espiri nedeniyle Chris Rock'a sahnede bir tokat atmıştı. Sonrasında Akademi ona 2032 yılına kadar uzaklaştırma cezası vermişti.Olay sonradan çok tartışıldı ama ne tuhaftır ki, Smith'in filmdeki rolü de böyle bir şiddete başvurma seçeneği ile karşı karşıya kalıyor ama o farklı sonuçlanıyor, izlerseniz göreceksiniz. Öte yandan kadının yani annenin rolünü biraz arka planda bırakmasına da takıldık biraz.Film tüm ebeveynlerin kendine sorduğu bir soruyu çağrıştırıyor. Çocuklarımızı potansiyelleri için mi, yoksa bunu kendi meselemiz haline getirdiğimiz için mi zorluyoruz?Filmde bunun uç bir örneğini görüyoruz belki de; Richard sanki hiçbir zaman keyif almakla ilgili değil sonuca odaklanmış bir disiplinle çocuklarını çalıştırıyor. Serena ve Venus böyle koşullandıkları ve zafere ulaştıkları için belki mutlular ama bu soru içimizde hep var, çocuklar ebevynlerini veya başkalarını mutlu etmek, beklentilerini karşılamak için mi kendilerini paralıyorlar, yoksa içten istedikleri için mi? Bu bir noktada acısı çıktığı zaman anlaşılıyor. Onlar gerçek hikayelerinde bunu çok da ele vermiyorlar gibiyse de geçen ay kitap kulübünde okuduğumuz Gabor Maté'nin Normal Efsanesi kitabında bir bölümün girişinde Venus Williams'ın şu sözü var. “Çoğu zaman kendimi kötü hissettiğimde kendimi iyi hissediyormuş gibi davranmak zorunda kaldım”Hollywood sinemasında bazı filmlerde bastırılmış olmanın ezilen olmanın etkilerini görüyoruz. Umudunu kaybetme'de, bu filmde veya Michael Jordan'ın hikayesinin anlatıldığı Nike Air filminde, bu sınıfların varını yoğunu ortaya koyup çalışması var. Bu Amerikan sinemasının özürü mü yoksa Amerikan rüyası propagandası mı bilmiyorum ama hep kendini yoktan var eden insanların, özellikle Afro Amerikalıların böyle zafer hikayeleri var. Avrupa sinemasından (ve tabii kültüründen de) böyle ayrılıyor sanırım, zira Avrupa sineması daha çok gerçekliği yüzümüze vurur, rahatlatmak yerine rahatsız edicidir ve “çözüm yok ama farkında olun” der.Biz yine de filmi izlemeye değer bulduk, size de tavsiye ederiz.(03:20) Belgin Elmas (09:10) Uğur İyidoğan (12:24) Burcu Hanım (14:13) Feyza Demir (18:06) Burcu Hanım (18:50) Elif Burcu YılmazSupport the show
Ünlü ekonomist Richard Wolff'un Amerikan İmparatorluğunun çöküşü teorisi üzerine bir değerlendirme.
Dr. Barış Adıbelli'ye göre ABD Başkanı Trump, Çin konusunda yalnız bırakıldığını düşünerek tüm dünyayı gümrük vergileriyle cezalandırıyor. Trump'ın Asya-Pasifik'te müesses nizamın planlarını sürdürdüğünü aktaran Adıbelli, diğer yandan Trump'ın savaş ekonomisine geçmek için İran ile çatışmaya girebileceğini belirtti.
Ekrem İmamoğlu'na ve CHP'ye yöneltilen, hukuki kılıfa sokulmuş siyasi operasyon sonucunda yüz binlerce insan istibdad rejiminin bu saldırısına karşı sokaklara döküldü. CHP'nin çağrısı ile eylemlerin merkezi olarak belirlenen Saraçhane'de bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin önü günler boyu süren kitlesel eylemlere sahne oldu. Ancak kısa süre içerisinde başta gençler olmak üzere hürriyet sevdalısı yüz binlerin mücadele azmi, Saraçhane'de CHP'nin çizdiği sınırları aşabileceğini gösterdi. Bir yandan istibdad rejimi, yargıyı istediği gibi kullanarak, sandıktaki en büyük rakibine siyasi operasyon yaparak cezaevine gönderiyor, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne kayyım atama tehdidini elinde siyasi bir koz olarak tutuyor. CHP ile DEM Parti arasında yapılan “kent uzlaşısı” adıyla bilinen ittifakı terörizm diyerek yaftalıyor. Kolluk kuvvetlerini ve yargıyı kendi emir eri gibi kullanarak hem eylem yapan vatandaşlara gazla, copla saldırıyor hem de yargıya doğrudan talimat vererek yüzlerce eylemciyi hukuken hiçbir açıklaması olmayan bir şekilde tutuklu yargılanmak üzere cezaevine gönderiyor. Öbür yandan Saraçhane Meydanı'nda otobüsün üzerine çıkmış Mansur Yavaş, Kürt halkına hakaret ediyor, Özgür Özel, İBB'ye kayyım atanmamasını kitle eylemlerinin sonlandırılmasını gerekçelendirmek için bir zafer olarak öne sürüyor, ısrarla bütün gençleri ve eylemcileri CHP'nin işaret ettiği eylemlerin dışına çıkmamaya çağırıyor! İstibdada karşı hürriyet için sokağa çıkan yüz binler, bir kez daha CHP'den ilacı değil, sadece ağrı kesiciyi buluyor! Bu yüzdendir ki gençler kaplarına sığmıyor, bu yüzdendir ki meydanlarda toplanan yüz binler “Mitinge değil eyleme geldik!” sloganını kendi sloganları haline getiriyor.Hürriyet sevdalısı gençler; sizleri ne polis şiddeti ne de talimatla çalışan mahkemelerin tutuklamaları yıldırabilir. Bu memleketin tarihi nice büyük gençlik mücadeleleri ile doludur. Dönüp bakın geçmişe! Bu ülkenin gençleri Amerikan 6. Filosunu denize mi dökmedi, Amerikan üslerini mi basmadı, üniversiteler mi işgal etmedi, Gezi ile başlayan halk isyanında milyonlar olup Erdoğan'ı mı titretmedi!Önümüz 1 Mayıs, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü. İşte hürriyetin de zaferin de anahtarı burada! İstibdad rejiminin karşısına cesaretle dikilen gençler, uzatın ellerinizi bulunduğu her yeri eylem alanına çeviren, kaymakamlık binasının içinde dahi hakları için eylem yapan gıda işçilerine! Omuz verin grev yasaklarını yırtıp atan, Cumhurbaşkanı kararnamelerini tanımayıp ölmek var dönmek yok diyerek işine ve aşına grevle sahip çıkan yiğit metal işçilerine! Kulak verin yerin yüzlerce metre altından yeryüzüne hakları için yürüyen madencilere, kelle koltukta çalışıp patronlara direnen tersane işçilerine! Bugünün öğrencileri, yarının emekçileri sakın unutmayın; her kim ki ekonomi bakanı Mehmet Şimşek'i ve onun Orta Vadeli Programı'nı savunuyorsa, bilin ki o işçi düşmanıdır, bizim dostumuz değildir! Memleketin mücadeleci işçileri, anayasal haklarımızı, sizin en temel haklarınızı, sendikalaşmayı, grevi, gösteri ve yürüyüşü patronlara meze yapan bu istibdad rejimine karşı hürriyet için, hürriyet sevdalısı gençlere sahip çıkın! Emperyalist şirketlere ve yerli patronlara hediye üstüne hediye verip, işçinin karşısına barikat kuran bu rejim, bugün aynı barikatı gençlere karşı kuruyor.İşçilerin, emekçilerin ve gençlerin ortak kurtuluşu yolunda ilerlemek için bugün parolamız 1 Mayıs! 1 Mayıs'ta hep birlikte işçi sınıfının saflarında buluşalım. Devrimci İşçi Partisi, gençliği işçi sınıfının saflarına katılmaya çağırıyor! Gençliğin azmini ve cesaretini, üretimden gelen gücü elinde tutan, bu ülkenin grevci işçileri ile buluşturalım. Gelin bu 1 Mayıs'ta, “İş, Aş, Hürriyet” sloganlarını hep birlikte haykıralım!
Uluslararası piyasalar Trump'ın gümrük tarifesi açıklamaları karşısında tam bir panik dönemi yaşıyor. Amerikan borsasında yaşanan trilyonlarca dolarlık değer kaybı, Asya ve Avrupa piyasalarını da vurdu. Uluslararası serbest ticaret prensiplerini altüst etmekten çekinmeyen Trump'ın en büyük hedefi Çin'le ticareti yeniden dizayn etmek gibi görünüyor ancak somut bir anlaşma zemini yerine karşılıklı restleşme döneminden geçiyoruz.
Bugünkü para sistemi olmayacak bir iştir. Olmayacak bir iş olduğu halde bu kâğıdın rezerv kıymetinde olanını ABD basar. Bu sayede ABD'nin ekonomik gücünün sınırı dahi tahayyül edilemez. Dünyanın tüm malları Amerikan malı hükmündedir. Tüm madenler sanki Amerika'dan çıkıyordur. Tutulan tüm balıklar Amerikan denizlerinden çıkıyordur. Demlenen her demlik çay Amerikan çayıdır. Yastıklar, yorganlar, mobilyalar, halılar… Peynir, süt ve petrol ve diğer her şey Amerikan ürünüdür… Satılan her mal ABD nam-ı hesabına satılmaktadır, alınan tüm mallar da ABD nam-ı hesabına alınmaktadır.
“Türkiye, Baharat Yolu'nun ve İpek Yolu'nun nabzı ve kalbiydi. Her zaman kültürlerin, dinlerin, ırkların ve Doğu'dan Batı'ya ve tam tersi yönde giden ticaretin bağlantı merkeziydi. Ben, Türkiye'nin bir kez daha yeni bir baharat, yol ve enerji, ulaşım, üretim merkezi olabileceğine inanıyorum. Yeni bir Baharat Yolu olarak Türkiye, Avrupa'ya daha fazla gaz için bir merkez olarak, gaz dağıtım terminalleri aracılığıyla sevkiyat terminali olabilir. Avrupa'ya Rus müdahalesine karşı başka bir kalkan sağlar. Türkiye, savunma, havacılık ve Amerikan şirketleriyle ortaklık konusunda, ayrıca Çin'i, Kuşak-Yol girişimini bir süreliğine uzak tutmak için stratejik bir uluslararası arayüzdür”…
ABD Başkanı Donald Trump'ın, diğer ülkelere getirmeyi planladığı gümrük vergilerinden müttefiki Avustralya'nın payına yüzde 10 düştü. Lowy Enstitü ekonomisti Ahmed Albayrak, bu durumun Avustralya ekonomisini nasıl etkileyeceğini SBS Türkçe'ye yorumladı.
Trump'ın ‘kurtuluş günü' ilan ettiği 2 Nisan'da açıkladığı gümrük tarifesi oranları, dünya ticaretini korumacılık etrafında yeniden şekillenmeye zorluyor. Trump daha önce Amerikan ürünlerine gümrük vergisi uygulayan ülkelere aynı oranda karşılık verileceğini duyurmasına karşın ABD'ye ithal edilen bütün mallara %10 asgari tarife açıkladı.
Suoraa puhetta johtaa Maria Pettersson. Keskustelijoina ovat Hilkka Olkinuora, Ruben Stiller ja Mika Pantzar. Hilkka Olkinuora muistelee, että Pyöreän pöydän ympärilläkin on toisinaan joku parahtanut "vaalit ovat ihmisen parasta aikaa". Toisaalta tänään alkoi alue- ja kuntavaalien ennakkoäänestys, johon oli vaikea saada ehdokkaita ja ilmeisesti myös äänestäjiäkin. Hilkka kysyy ytimekkäästi, miksi kannattaa äänestää. Ruben Stiller ryydittää puhettaan lyömällä nyrkkiä pöytään ja samalla kertoo innostuneesti, kuinka presidentti Stubb oli seitsemän tuntia Yhdysvaltain presidentti Trumpin seurassa. Suomi puttasi itsensä maailmankartalle! Kotimaahan palattuaan Stubb ilmoitti, että meidän pitää valmistautua avaamaan uudelleen poliittiset suhteet Venäjään ja sieltä on tullut tähän ajatukseen innostunut vastaus. Ruben kysyy, missä geopoliittisessa tilanteessa Suomi on nyt. Mitä mieltä olette golf-diplomatian tuloksesta? Entä kuinka otettuja olette presidenttimme taitavuudesta? Mika Pantzar nurisee hyväntahtoisesti Pyöreän pöydän puheenaiheiden Trump keskeisyydestä, hänestä emme tunnu pääsevän eroon. Mikakin tarttuu aiheeseen, siirtämällä Trumpin ajattelua vähän Suomeen. Trumpilla on slogan "järjen ja totuuden palauttaminen Amerikan historiaan". Mikan kysymys kuuluu, mitä ajattelette jos Suomeen tulisi ääriliikkeen presidentti. Minkälainen tulisi olemaan tällaisen ajan historiankirjoitus? Mitä tehtäisiin uudelle Kansallismuseolle, mitä sinne tuotaisiin ja mitä poistettaisiin? Onko meillä kyky tuottaa uutta historinkirjoitusta ja kuka sitä tuottaa? Kertokaa millaisia ideoita teillä on uudelle ääriliikkeen edustajalle? Kenen patsaita poistetaan ja kenelle niitä pystytetään?
ABD'de Başkan Trump, İran'ı müzakere masasına mı oturtacak yoksa saldırı emri mi verecek? Bölgedeki savaş ihtimalini ve muhtemel senaryoları, Milli İstihbarat Akademisi Başkan yardımcısı Dr. Hakkı Uygur ile konuştuk.
T24 yazarı Prof. Dr. Ayşe Naz Bulamur ile T24 editörü Hazal Sipahi'nin dizi ve film gibi yapımları tartıştığı Ekran Aşkına'nın bu bölümünde, Brady Corbet'nin yönetmenliğini üstlendiği Brutalist filmi mercek altında. Film, Macar göçmen mimar Laszlo Toth ve eşi Erzsébet'in, savaş sonrası Avrupa'dan Amerika'ya uzanan çalkantılı yolculuğunu konu alıyor. Laszlo, kendisine vaat edilen Amerikan rüyasını gerçekleştirmeye çalışırken, sanat ve idealizm ile güç ve iktidar arasında sıkışıyor. Onu destekleyen ve manipüle eden milyoner iş insanı Harrison Lee Van Buren ile ilişkisi, mimarlık üzerinden bir güç savaşına dönüşüyor.Video
ABD'de ‘Anti-Semitizmle mücadele' bahanesiyle Filistin'i savunan, İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü soykırımı eleştiren veya tepki gösterenlere suçlu muamelesi yapılıyor. İsrail'e karşı Amerikan üniversitelerinde gerçekleştirilen gösterilerde yüzlerce öğrenci göz altına alınmıştı. Şimdi de Amerikan vatandaşı olmayan öğrenciler yahut yeşil kart uygulamasıyla daimi ikamet alan öğrenciler de sınır dışı etme işlemlerine maruz bırakılıyorlar.
Başkan Trump göreve gelir gelmez Gazze ve Ukrayna savaşlarını bitirme vaadiyle göreve geldi ancak şu ana kadarki diplomatik çabalarının buna yetmediğini görüyoruz. Her iki savaşın da başlama-sından Biden'ı sorumlu tutan Trump, barışı sadece kendinin sağlaya-bileceğini söylemişti. İsrail ve Ukrayna'nın stratejilerinin destekçisi olarak diplomatik baskı gücünü kullanmayan Biden yönetiminin aksine, Trump Amerika'nın Netanyahu ve Zelenski üzerindeki etkisini kullanabileceğini gösterdi. Bu sayede Gazze'de ateşkes sağlanırken Ukrayna ve Rusya da birbirlerinin enerji altyapılarına saldırıları geçici olarak durdurma sözü verdi. Ancak İsrail'in çarşamba günü gerçekleştirdiği katliamla ateşkesi ihlale devam etmesi ve Rusya'yla Ukrayna arasında devam eden çatışmalar, Amerikan çıkarlarını önceleyen Trump'ın lider diplomasisinin sınırlarını gösterdi.
Kadir Üstün-Amerikan üniversitelerinde ifade özgürlüğü ve siyasi baskı tartışması by Yeni Şafak
Avrupa'da devam eden Rus tehdit algısının, kıta ülkeleriyle Türkiye arasındaki savunma işbirliklerini derinleştirmesi ve genişletmesi beklenebilir.Yazan: Rıfat Öncel Seslendiren: Halil İbrahim Ciğer
“Yurtta testere, cihanda testere”. Trump Türkiye'ye devlet başkanı olsaydı programını bu sloganla tarihî bir çerçeveye oturtabilirdi. İlk günden beri Nazilerin “yıldırım savaşı”na benzer bir strateji sürdürdüğünü söylediğimiz Amerikan başkanı, içeride Elon Musk aracılığıyla devlet harcamalarında tasarruf gerekçesiyle kamu hizmetlerine büyük bir taarruz başlatmış durumda. Sanki bir yıkım güllesi ABD devlet kuruluşlarının her birini teker teker hedef alıyor. Arjantin devlet başkanı Javier Milei'nin Washington ziyaretinde Musk'a bir zincirli testere hediye etmesi, Musk'ın da bunu elektrogitar çalan bir rock müzisyeni edasıyla havaya kaldırması en çok işin bu yanını sembolize ediyor. Milei kendisi de Arjantin'de göreve geleli beri, “şu bakanlığı kapatacağım, bu hizmeti durduracağım” diye çarpıcı olmasına özen gösterdiği bir üslupla aynı işi yapıyor. Eşitsiz ve bileşik gelişme! Bu alanda ABD Arjantin'den örnek alıyor!Kısaca özetleyelim: Trump ve Musk'ın el ele yapmakta olduğu şey çılgınlık gibi görünüyor, kaotik bir süreç olarak yürüyor, 19 yaşında mühendise dünyanın en zengin devletinin Hazine'sini ardına kadar açıyor. Ama çılgınlığın ardında bir metod var. Amaç, en kısa süre içinde sosyal hizmetleri yıkarak işçi sınıfını atomize etmek, yani toplumsal destekten yoksun bireyler olarak yalnızlaştırmaktır!21. yüzyıl faşizmi (şimdilik ön-faşizmi) kapitalizmin krizine son verebilmek için bu “gereksiz maliyetler”den kurtulmak zorunda!Dünya pazarını parçalamakAma mesele bundan ibaret değil. Trump aynı zamanda İkinci Dünya Savaşı'nın bitişinden bu yana ABD başta olmak üzere emperyalist ülkelerin elbirliği ile oluşturmaya gayret ettiği birleşik dünya pazarını gümrük tarifeleriyle, burjuvazinin çeşitli bölüklerini tehdit ederek ve üretim ve ticareti gittikçe daha sert güvenlik izinlerine bağlayarak paramparça etmeye yöneliyor. Burjuvazinin gittikçe zayıflamakta olan liberal kanadı dehşet içinde 80 yıldır taş üstüne taş koyarak, Bretton Woods sistemidir, GATT'tır, “en fazla müsaadeye mazhar ülke” kuralıdır, Dünya Ticaret Örgütü'dür, adım adım inşa edilmiş olan serbest ticaret sisteminin Trump'ın güçlü zincirli testeresi ile parça parça birbirinden koparılmasını çaresiz gözlerle izliyor.Kuzey Atlantik ittifakını parçalamakBundan da ibaret değil. Zincirli testere bir üçüncü operasyon için de kullanılıyor. Amerika'nın, kimi yüz küsur yıllık (diyelim İngiltere), kimi seksen yıllık (diyelim Almanya ve İtalya) müttefikleriyle ilişkilerini de kesip atmak için.“Üçüncü Dünya Savaşı ile kumar oynayan” kim?Trump başa gelmeden uyardık. Yaşlı faşistin acelesi var dedik. Daha ilk bir ayı yeni geçtik, eski dünya düzeni her yanından çatırdıyor. Trump Zelenski'yi nasıl azarladı? “Üçüncü Dünya Savaşı üzerine kumar oynuyorsun” diyerek. “Sen oynayamazsın, zamanı geldiğinde ben oynarım” diyor. Marksistler söyleyince inanmayanlar belki Trump gerçek tehlikeyi ağzına aldığında inanırlar. İşçi sınıfına gelince, öncü bilincine kavuşmuş işçilerin zaten Trump'a ya da Erdoğan'a değil Marksistlere kulak vermesi sınıf bilincinin gereğidir.
Türkiye'de baş döndürücü savrulmalar yaşanıyor. İktidar daha dün sövdüklerini bugün övüyor. Terörist ilan ettiklerini barış elçisi olarak takdir ediyor. Hangisi doğru? Muhalefet deseniz, daha dün Erdoğan-Bahçeli'yi faşistlikle suçlayanlar, şimdi “Allah uzun ömürler versin” diye edilen dualara el açıyor. Daha dün nefes alamıyoruz diye karalar bağlayanlar bugün barış için kaçırılmaması gereken tarihsel fırsattan bahsediyor. Hangisine inanmalı? Hiçbirine!İşin gerçeği şu ki dün milliyetçi hamasetle emekçi halkın saflarına ekilen kin ve nefret tohumları bugün sahte bir barış ve çözüm masalıyla sulanmaktadır. Tamamen gizli diplomasi ile kapalı kapılar ardındaki pazarlıklarla yürütülen bu sürecin arkasındaki motivasyon ne Kürt halkının barış özlemidir ne de Türk emekçi halkının millî gururudur. Birinci Körfez Savaşı'nda Amerikan emperyalizmi Irak'a saldırırken Özal'ın deyimiyle “bir koyup üç alacağız” diyerek yağmadan pay kapmaya çalışan sömürgeci İkinci Cumhuriyet projesinin yeni versiyonu ile karşı karşıyayız. Özal'ın takipçisi olan bugünün iktidar sahipleri bir kez daha aynı yolun yolcusudur. Amerikan emperyalizminin başındaki faşist Trump ve hempası soykırımcı Netanyahu Batı Asya'yı hallaç pamuğu gibi atmaya hazırlanırken, yağmadan pay kapmanın peşine düşmektedirler.. Amerikan ve İngiliz emperyalizmi, Siyonizm ile el ele, Filistin'de, Lübnan'da direniş odaklarının belini kırmaya, Körfez'den Mısır'a işbirlikçi kralların, emirlerin, generallerin hizmetleriyle Suriye'yi, Irak'ı ve tüm Arap dünyasını paramparça etmeye, İran'a karşı Batı Asya'da bir mezhep kavgasını kışkırtmaya çalışıyor. Böyle bir süreçte Sünni İslam temelinde bir Türk-Kürt ittifakından bahsetmek halkların kardeşliğine değil boğazlaşmasına hizmet eder. Barışa değil savaşa giden yolun taşlarını döşer. Biz başka halklara karşı Türk-Kürt ittifakından değil emperyalizme ve Siyonizme karşı tüm halkların ittifakından yanayız! Biz Türkün ne hakkı varsa Kürdün de aynı haklara sahip olduğu onurlu barış istiyoruz. “Kürtlerle barış, ABD'yle savaş” diyoruz!Güvenme! Gizli diplomasinin sürecin sabote edilmesine karşı bir emniyet tedbiri olarak sunulması aklımızla alay edilmesidir. Gözlerden ırak pazarlıkları yürütenlerin emekçi halkın çıkarlarını gözettiğine nasıl güvenelim? Sözde darbecilere karşı OHAL ilan edip sonra bunu sermayenin önünü açmak için kullananlara, askerî vesayete karşıyız diyerek “yetmez ama evet”lerle yarı-askerî rejim inşa edenlere, ticareti kestik deyip soykırımcı İsrail'e kesintisiz petrol ve mal taşıyanlara, lafta Batı'ya atıp tutarken NATO'ya yaptıkları hizmetlerle, onun en büyük ordularından biri olmakla övünenlere, İncirlik'e, Kürecik'e asla dokunmayanlara, yerli ve millî edebiyatı yapıp memleketin işçisinin hak arayışının karşısına çıkıp, grev yasaklarıyla emperyalist tekellerin çıkarlarını savunanlara, ekonomiyi İMF'nin memuru İngiliz Mehmet'e teslim edenlere, milyonlar hayat pahalılığı ve işsizliğin pençesindeyken, emeğin vergi yükünü arttırıp patronlara vergi silmeler, muafiyetler ve teşvikler yağdıranlara neden güvenelim? Tüm bunları herkesin gözü önünde yapanların kapalı kapılar ardında Türk ve Kürt yoksullarının menfaatine çalışacağına neden inanalım? Tabii ki güvenmeyeceğiz! Tabii ki inanmayacağız! Bugüne kadar kandırılmadık, bugünden sonra da kandırılmayacağız!Örgütlenme ve mücadele yılı ilan ettiğimiz 2025'te sınıf mücadeleleri sürüyor, önümüzde kamu işçilerinden metal işçilerine randevusu verilmiş sınıf kavgaları var. İngiliz Mehmet'in işçi düşmanı Orta Vadeli Programı işçinin, kamu emekçisinin, yoksul köylünün kemerlerini sıktıkça her an patlamaya hazır bir toplumsal öfke birikiyor. Türkiye'nin kaçırmaması gereken tarihî bir fırsat varsa bu, kapalı kapılar ardındaki pazarlıklarda değil, Türk ve Kürt yoksullarını birleştiren sınıf mücadelesi alanlarındadır. İşgallerde, grevlerde, direnişlerde apaçık gözler önünde yaşanmakta olan uyanıştadır! Memlekete hürriyet, işçilerin birliği, halkların kardeşliği ile gelecektir!
İkinci Trump Dönemi 20. yüzyıldan kalma birlikteliklere son mu veriyor? Devletlerden büyük şirketler, nüfusları katlayan servetler nasıl bir yeni düzene işaret ediyor?
Amerikan borsasında pazartesi günü yaşanan keskin düşüş Başkan Trump'ın ekonomik vaatlerinin altını oyuyor. Seçim öncesinde enflasyon oranı ve yüksek fiyatlara odaklanarak Kamala Harris'e karşı büyük avantaj sağlayan Trump'ın başlattığı ticaret savaşları piyasaları ürkütüyor. Amerikan ekonomisini daha korumacı bir çizgiye çekmeye çalışan Trump resesyon korkularını tetikledi. Hafta sonu Trump'ın ekonomide ‘sancılı geçiş dönemi' minvalindeki sözleri bir süredir devam eden tedirginliği paniğe dönüştürdü. Trump piyasaları toparlamak adına yeni mesajlar verebilir ancak Amerikan ekonomisini ek gümrük vergileriyle koruyarak ve yerli üretimi teşvik ederek dönüştürme çabasında ısrarcı olacağı anlaşılıyor.
Amerikan ve dünya edebiyatının en önemli isimlerinden biri sonunda ben okurum'da. Deniz Yüce Başarır, Jack London ve onun özellikle yazmaya sevdalı okurlar tarafından çok sevilen yarı otobiyografik romanı Martin Eden'ı yatırıyor ben okurum masasına. Başarır'ın konuğu hayatında Martin Eden'ın çok önemli bir yeri olduğunu söyleyen, Edebiyat Suareleri başlığı altında kitaplar ve yazarlar hakkında yaptığı gösterileriyle tanınan Mehmet Cemil. Martin Eden'la Jack London'ın hayatına paralel bir şekilde vakıf olabileceğiniz bu bölüm, elbette yine romandan can alıcı bölümlerle tamamlanıyor. Kaçırılmaması gereken bir edebiyat sohbeti daha.
Çdo mëngjes zgjohuni me “Wake Up”, programi i njëkohshëm radio-televiziv i “Top Channel” e “Top Albania Radio”, në thelb ka përcjelljen e informacionit më të nevojshëm për mëngjesin. Në “Wake Up” gjeni leximin e gazetave, analiza të ndryshme, informacione utilitare, këmbimin valuator, parashikimin e motit, biseda me të ftuarit në studio për tema të aktualitetit, nga jeta e përditshme urbane e deri tek arti dhe spektakli si dhe personazhe interesantë. Zgjimi në “Wake Up” është ritmik dhe me buzëqeshje. Gjatë tri orëve të transmetimit, na shoqëron edhe muzika më e mirë, e huaj dhe shqiptare.
5 sene önce Green Card çıkmasıyla önce Michigan'a sonra Chicago'ya taşınan Gizem Aslaner konuğum. Gazi Anadolu Lisesi ve ODTÜ'de Gıda Mühendisliği alanında hem lisans hem yüksek lisans mezunu Gizem, Green Card çıkmasıyla Eylül 2020'de tam pandemi zamanı Michigan'da Ann Arbor'a taşınıyor ve orada kendi mesleğinde iş bulamadığı için bir süre kurye olarak çalışıyor.2 sene önce Ferrero'da kendi mesleğinde bir iş bulmasıyla Chicago'da yeni bir hayat kuruyor ve hatta geçtiğimiz haftalarda Amerikan vatandaşlığı da onaylanmış.Gizem ile Green Card sürecini, Amerika'da yeni bir düzen kurmanın artılarını ve eksilerini ve tabii Ann Arbor, Michigan ile Chicago'yu konuştuk. Bu bölüm, İngiltere ve İrlanda'da öğrenci konaklaması için en iyi imkânları sunan GoBritanya'nın katkılarıyla sizlere buluşuyor. 2013'ten beri öğrencilere konaklama çözümleri sunan GoBritanya, özellikle uluslararası öğrencilerin ilk tercihi olmaya devam ediyor. Daha fazla bilgi için www.gobritanya.com'u ziyaret edebilirsiniz.
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmasının üzerinden tam üç yıl geçti. Ateşkes için son dönemde bir hareketlilik ve diplomasi trafiği gözleniyor. Önce ABD Başkanı Trump, Rusya Devlet Başkanı Putin ile telefonlaştı. Ardından Rus ve Amerikan dışişleri bakanları S. Arabistan'ın başkenti Riyad'ta bir araya geldi. Görüşmelerde Ukrayna ve Avrupa ülkeleri dışarda bırakıldı. Hatta Trump Zelenski'ye "diktatör" dedi, ancak New York'ta bu Cuma buluşacak. Trump ve Putin yakınlaşması ne anlama geliyor? Moskova'da yaşayan gazeteci Kerim Has ile konuştuk. Mikrofonda Aydın Işık ve Erkan Aslan var. Von Aydin Isik.
In Geschichten sind Licht und Schatten beliebte Motive. Meist steht das Licht für das Gute, während die Dunkelheit mit dem Bösen, mit Gefahren und Tod assoziiert wird.Kathrin Wexberg, Mitarbeiterin der STUBE, hat sich auf die Suche nach dem Licht in der Literatur begeben und kommt mit einem Stapel Bücher in unser Studio. Sie spannt den Bogen vom biblischen Schöpfungsbericht bis hin zu dystopischen Romanen.Eine Sendung von Monika Fischer. Kathrin Wexbergs Buchempfehlungen:Linda Wolfsgruber: sieben. Tyrolia 2023. Tanja Raich: Schwerer als das Licht. Blessing 2022. Michael Stavaric: Fremdes Licht. btb 2022. Val Emmich: Du bist der Sturm, du bist das Licht. Aus dem Amerikan. v. Petra Koob-Pawis. cbt 2023. Marsha Diane Arnold: Licht aus, sagte der kleine Fuchs. Ill. v. Susan Reagan. Aus dem Engl. v. Stephanie Menge. Sauerländer 2022. Melanie Laibl: Unsere wunderbare Werkstatt der Zukünfte. 99 Ideen fürs Anthropozän. Ill. v. Corinna Jegelka. Edition Nilpferd 2023. Kathrin Wexberg (Hg.): Immer mal wieder zum Himmel schauen. Gebete für Kinder mit Bildern von Michael Roher. Tyrolia 2023. Musik in der Sendung:Joseph Haydn, Die Schöpfung, 1. Teil, Concentus Musicus Wien, Leitung: Nikolaus Harnoncourt, als Uriel: Michael Schade Keith Kenniff, Light, GoldMund Guillaume Dufay, Aurea luce, Chant 1450 & Ensemble David Lang, light moving, Hilary Hahn (Violine) und Cory Smythe (Klavier) Gustav Mahler, Urlicht, aus der Symphonie Nr. 2, Amarcord Wien, Elisabeth Kulman (Mezzosopran) Nimrod Borenstein, The Big Bang and Creation of the Universe, op. 52, Oxford Philharmonic Orchestra, Vladimir Ashkenazy Thomas Tallis, Spem in alium, Choir of King's College, Cambridge, Stephen Cleobury
Sinema Kulübü'müzün 19uncu buluşmasında David O. Russell'ın yönettiği başrollerinde Bradley Cooper, Jennifer Lawrence ve Robert De Niro'nun oynadığı 2012 yılı yapımı orijinal adı “Silver Linings Playbook” olan, bizde “Umut Işığım” adıyla gösterime giren filmi konuştuk.Bir akıl hastanesinde bir süre kaldıktan sonra, eski öğretmen Pat Solitano ailesinin yanına geri döner ve eski karısıyla uzlaşmaya çalışır. Pat, kendi sorunları olan gizemli bir kız olan Tiffany ile tanıştığında işler daha da zorlaşır.Önce filmin adı ilgimi çekti, onu araştırdım. Every cloud has a silver lining, diye bir deyiş var. Bizdeki “her şerde bir hayır vardır” anlamına geliyor. Hani karanlık bir bulutun arkasından gelen güneşin ışığıyla kontur şeklinde bir parlaklık olur, sanki gümüşlenmiş gibi. Her olumsuz durumun bile bir olumlu yanı vardır anlamında. Playbook ise filmde de önemli bir yere sahip Amerikan futbolunda oyun stratejilerinin, planlarının yer aldığı kitaba gönderme yapıyor. Yani hayatta karşılaştığınız sizi çok olumsuz etkilediğini bildiğiniz durumlar için bir planınız olsun, onu nasıl kendiniz için bir avantaja döndüreceğinizi bilin deniyor, Pat'e psikiyatristinin tavsiyesi de bu.Film ruhsal sağlık üzerinden bir çok konuya dokunuyor; ruh sağlığı sorunu yaşayan bireyin aile olan ilişkisi, bu ilişkinin iyileşme sürecine etkisini işliyor. Toplumsal dışlanmayı ve ayrımcılığı hem ruh sağlığı üzerinden hem de etnik köken üzerinden göz önüne getiriyor. Ama hepsinden önemlisi sevginin engelleri aşarak bize nasıl güç verdiğini, umut verdiğini hatırlatıyor. Filmde sanki kimse normal değil gibi de geliyor, hepimizin tuhaf düşünceleri ve davranışları olabiliyor, acaba bunlarla çok yüzleşmeden başkalarını yaftalamaya ne kadar meraklıyız'ı düşündürüyor.Film 8 dalda Oscar'a aday gösterilmiş. Sadece Kadın Başrol oyuncu ödülünü almış ama biz de bütün oyunculukların çok iyi olduğu konusundaki görüşümüzü beyan ettik. İyi ki izlemişiz dedik.Söyleşimizde kaçınılmaz olarak çok sayıda şahit olduğumuz vakalardan, hayatlardan anonim de olsa örnekler verildi, o kısımları dahil etmedim.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım(02:47) Umut Alkaç, (05:22) Cem Çağatay Karaali, (07:41) Aydan İrem Sungur, (10:20) Mete Yurtsever (11:20) Feyza Demir, (16:33) Erkil Bağlan, (21:26) Feyza Demir.Support the show
Kısa Dalga'nın dış politika podcasti “Dünyada Yarın'ın yeni bölümü yayında! Özge Mumcu Aybars ve Ünal Çeviköz, bu bölümde dünya gündeminin öne çıkan başlıklarını ele alıyor. -Münih Güvenlik Konferansı'nda Avrupa'nın ortak değerleri sarsılıyor mu? -Konferansın başkanı Christopher Hosken'in gözyaşları, transatlantik ilişkilerdeki kırılmanın habercisi mi? -Trump'ın yeniden başkan olması, ABD'nin iç ve dış politikasında nasıl bir dönüşüm yaratıyor? -Basına getirilen kısıtlamalar, Amerikan demokrasisini nasıl etkiliyor? -Zelenskiy'nin Türkiye ziyareti, Ukrayna'nın uluslararası arenadaki yalnızlığını aşmak için yeni bir diplomatik hamle mi? -İsrail ve Filistin arasında süren esir takası, ateşkesin devamını sağlayabilir mi? -Avrupa'da yükselen aşırı sağ, Almanya seçimleri ile birlikte kıtanın geleceğini nasıl şekillendirecek? Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Bugün 19 Şubat 2025 #doğatakvimi Taylandca'da tapire “karışım” denmiş. Tapirin bütün hayvanların karışımı olduğuna inanılır. Amerikan yerlileri samanyoluna “tapir yolu” demiş. Çince ve Japonca'da “tapir” için kullanılan sözcükler ise “rüya hırsızı” anlamı taşıyor.
Bu bölümde Paris'e gidiyoruz ve iki sene önce iki yaşındaki bebeği ve eşiyle Paris'te taşınan Özgün Gün Ayaroğlu konuğum.Tarsus Amerikan ve Boğaziçi İşletme mezunu Özgün, mezun olduğu gibi çokuluslu bir Amerikan şirketinde finans alanında çalışmaya başlıyor ve 12 senedir aynı şirkette çalışmaya devam ediyor.2014'te şirketinin bir iç programına seçilerek 2 sene farklı yurtdışı ofislerini tecrübe ediyor. 1 sene Dubai'de, 6 ay Singapur'da ve 6 ay Abu Dabi'de yaşıyor. 2016'da Türkiye'ye dönüş yapıyor, Galatasaray Üniversitesi'nde yüksek lisansını gerçekleştiriyor ve geçen sene eşi ve 2 yaşındaki oğlu ile Paris'e taşınıyorlar.Özgün ile Paris'te hayat, oraya çocuk ile taşınma ve adaptasyon süreci ve tabii Paris, Dubai ve Singapur'un İstanbul çalışma kültürüne göre farkları gibi pek çok farklı konuyu konuştuk.Özgün'ün bölümde bahsettiği Paris rotalarını ve kendi listemi Vayabo uygulamasına kaydettim. Vayabo uygulamasını indirip @emreonar kullanıcı ismimden beni takip edip detaylı inceleyebilirsiniz.Uygulamayı buradan indirebilirsiniz. Bu bölüm, İngiltere ve İrlanda'da öğrenci konaklaması için en iyi imkanları sunan GoBritanya'nın katkılarıyla sizlere buluşuyor. 2013'ten beri öğrencilere konaklama çözümleri sunan GoBritanya, özellikle uluslararası öğrencilerin ilk tercihi olmaya devam ediyor. Daha fazla bilgi için www.gobritanya.com'u ziyaret edebilirsiniz.
Amerikan başkanı Donald Trump küresel gelişmelere hızlı giriş yaptı.. Gazze'nin ardından gündemine 3 yıldır devam eden Ukrayna Savaşı'nı aldı. Seçim öncesinde vaadettiği gibi savaşı sonlandırmak için girişimlere başladı. Önce Rusya lideri Putin; ardından Ukrayna devlet başkanı Zelenski ile görüştü ve “ölümleri durdurmada anlaştık” dedi. Bir nevi savaşı sonlandıracağının sinyalini verdi. Avrupa Birliği bu süreçte “bypass” edilmesine tepkili. “Ukrayna'ya zorunlu bir barış dayatılmamalı” deniyor. Kayıttayız'da bu hafta 3 yılın sonunda savaşın bitip bitmeyeceği masaya yatırıldı.
İsrail basını, Amerikan askerlerinin Suriye'deki varlığıyla ilgili dikkat çeken bir iddiada bulundu. ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'deki Amerikan askerlerini çekeceğini yazdı. İddiaya göre Trump, bu hamlesini İsrail yönetiminine de iletti. Yeni durum İsrail başbakanı Netanyahu'nun 4 Şubat'ta yapacağı Washnigton ziyaretinde ele alınacak. Olası kararın önemli yansımaları olabilir. Çekilme gerçekleşirse terör örgütü YPG'nin Suriye'nin kuzeyindeki durumu ne olur? Ankara için bu karar ne ifade ediyor? Suriye'de yeni bir güç dengesi oluşur mu? Kayıttayız'da bu sorulara yanıt arandı..
Bu bölümde Trump'ın Grönland ve Kanada'yı ABD topraklarına katma hayalini anlattım.Başta komik ve imkansız görünse de Trump geçenlerde "ABD'nin benim dönemimde toprakları genişleyebilir" diyerek bu konudaki ciddiyetini bir kez daha gösterdi.Laf Grönland'a gelmişken oranın tarihine de daldım tabii...Yani laf Vikingler'e kadar uzandı. :)Buyurun...Bu arada, biliyorsunuz Yeni Haller sizlerin desteğiyle yayın hayatına devam eden bir podcast kanalı.Beni aşağıdaki link'lerden destekleyebilirsiniz:www.patreon.com/yenihallerYeni Haller'in bir de Buy Me A Coffee hesabı var artık. Buradan destek olmak çoook daha kolay. Patreon'da sorun yaşayanlar için açtım efendim. Buyurun:https://www.buymeacoffee.com/yenihallerBölümde bahsi geçen Yeni Haller'in T24 Youtube kanalındaki özel içeriklerine şuradan ulaşabilirsiniz:T24 Youtube Yeni Haller ListesiBana ulaşmak için:https://www.instagram.com/eray_ozerhttps://twitter.com/ErayOzeryenihallerpodcast@gmail.com
#HerkeseSanat
Ahmet San ile imkansız görünen işlerin perde arkasını konuştuğumuz bu bölümde, “Başkan Evime Gelsin” hikayesini masaya yatırıyoruz!
Yhdysvaltain presidentin Donald Trumpin toinen kausi räiskähti käyntiin suurin julistuksin. Kannattajilleen Trump lupasi kultaista aikakautta, armahti Capitol Hillin valtaajia, julisti hätätilan Meksikon rajalle, vaati uusia maa-alueita ja siirtolaisten karkoituksia. Minkälaisesta politiikasta Trumpin värikkäät puheet kertovat? Mitä Trump jätti sanomatta? Onko lupaus Amerikan uudesta kukoistuksesta valoisa visio, vai epävarman aikakauden lähtölaukaus? Mikä on päivänpolitiikan sana? Suomen kielen dosentti Vesa Heikkinen ja Politiikkaradion toimittaja Tapio Pajunen analysoivat politiikan kielen ajankohtaisuuksia ja valitsevat päivänpolitiikan sanan. Voit ehdottaa päivänpolitiikan sanoja verkkolomakkeella, sähköpostitse, tai Bluesky:ssa ja X:ssä @tapiopajunen ja @tosentti. Puheet päreiksi -ohjelmaa esitetään Politiikkaradiossa perjantaisin.
Epizodik'in yeni bölümü, bir önceki bölümde yalnızca ana karakterlerinin konuşulduğu Better Call Saul evreninden zihinde kalan her şeyi ele alıyor. İlk bölümde Jimmy'den Saul'a, ardından Gene Takavic'e yapılan kusursuz geçişi irdeleyen Can Bilge ve Şemi Umut Karataş; bu bölümde ise Jimmy'i Saul yapan ve sonrasında yaşayan bir ölü haline getiren sürecin sebeplerini ve sonuçlarını değerlendiriyor. Üstelik bu bölümde bolca Lalo Salamanca ve Gustavo Fring esintileri de mevcut! Epizodik'in 4. nüshası yayında! Bir sonraki bölümde ise, The Sopranos evrenine girişin ön şartı niteliğinde bir İtalyan Amerikan tarihi içeriği sizlerle buluşacak.
Dünya ikinci Trump dönemini bekliyor. 2016-2020 döneminde gündemden düşmeyen Donald Trump, günler sonra yeniden Beyaz Saray'a geri dönecek, bir dört yıl daha ABD başkanlığı görevini yürütecek. Amerikan tarihinin ilk hüküm giyen başkanının klasöründe küresel ve ulusal birçok başlık olacak. Ukrayna, Gazze, Suriye, Asya Pasifik dengesi, Avrupa'ya gümrük vergisi getirme taahüdü görev süresince Trump'ın en önemli gündem maddeleri olacak. Panama Kanalı, eyaleti olarak gördüğü Kanada ve Grönland'la ilgili de girişimlerde bulunması bekleniyor. İçeride ise düzensiz göçe karşı savaş açması, Biden yönetiminin çevre politikalarını kökten değiştirmesi çok muhtemel. Kayıttayız'da bu hafta ikinci Trump dönemi konuşuldu.
Kitap Kulübü'müzün 48inci buluşmasında Haruki Murakami'nin “Ortadan Kaybolan Fil” adlı kitabını konuştuk.Murakami 1949 Kyoto doğumlu. Çocukluğundan itibaren Batı kültürünün etkisi altında bir yaşam sürüyor. Avrupalı yazar ve müzisyenleri takip ediyor, Rus edebiyatı ve müziği de dahil. Gençliğinde bir plak dükkanında çalışıyor, sonra eşiyle birlikte açtıkları “Peter Cat” adında bir kafe ve caz kulübü işletmeciliği yapıyor. 1986-1995 yılları arasında ise Amerika'da yaşıyor. Aynı zamanda bir koşu meraklısı, 1996'da Japonya'da 100kmlik ilk ultramaratonunu koşuyor.Yani oldukça sıra dışı bir kişilik. Ülkesinde, Amerikan kültürünün etkisi altında kaldığı ve aşırı Batıcı olduğu eleştirilerine maruz kalıyor, fakat yine de Japonya'nın XX. yüzyıldaki en büyük yazarlarından biri olarak kabul ediliyor. İsmi son on yıldır Nobel'le de anılıyor ama kendisinin ifadelerinden de ödüllere mesafeli olduğunu öğreniyoruz.Kitap yazarın erken dönem hikayelerinden bir seçki sunuyor. Hayal ile gerçeklik arasındaki sınırları bulanık üslubu ile Japon modern hayatından insan manzaralarını işliyor. Kendine has bir mizah anlayışı ve derinlikli bir anlatımı var. Ama açık söylemek gerekirse konuları işleyiş tarzı bazılarımız tarafından cinsiyetçi ve rahatsız edici bulunmuş. Cinsiyetçilik ve kadın düşmanlığı kendisine yöneltilen eleştirilerden. Murakami bunu reddediyor ve karakterlerini öykünün ihtiyaçlarına göre oluşturduğunu sosyal bir eleştiri amacı gütmediğini ifade ediyor röportajlarında.Benim de okuduğum ilk Murakami eseri, özellikle romanlarını okumuş olanların, yazar ve eserleri hakkında daha olumlu bir izlenime sahip olduklarını anlıyorum konuşmalarımızdan. Murakami okumaya başlamak için çok uygun bir eser olmayabilir doğrusu.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım(02:24) Feyza Demir, (05:48) Elif Burcu Yılmaz, (07:18) Elif Ceylan, (09:22) Uğur İyidoğan, (11:11) Aydan İrem Sungur, (13:30) Olcay Çat, (16:07) Ömer Tural, (19:46) Halime Özben Hacı, (22:00) Olcay Çat, (23:20) Hatice Engin, (24:44) Mürsel Çavuş, (28:33) Suat Soy, (29:54) Mustafa Pancarcı, (31:30) Feyza Demir, (32:23) Mürsel Çavuş, (33:10) Mete YurtseverSupport the show
Çerçeve'nin yeni bölümünde Mert Söyler ve İlkan Dalkuç; yapay zekâ ile Amerikan askeri-endüstriyel kompleksi arasındaki ilişkiyi ve Peter Thiel üzerinden Silikon Vadisi'nin liberteryen yüzünü konuşuyorlar.Broligarklara dair Altüst bülteni için
16. yüzyıl ve sonrasında Amerikan altın ve gümüşünün Avrupa ve Osmanlı'ya etkilerine kısmi bir bakış, ticari ilişkiler, buğday satışı, nüfus artışları, kıtlık ve başka şeyler...
Bu bölüm Leonidas hakkında reklam içermektedir. Leonidas, 2024'ü uğurlamak üzere imza çikolatalarından oluşan kutu setlerine şimdi de Yılbaşı Koleksiyonunu ekliyor. Leonidas'ın çikolata tutkusuna ortak olmak isteyenler ise Nişantaşı ve Göktürk mağazalarında sıcak çikolatanın tadını çıkarıyor. Leonidas'ın şık ve lezzetli Yılbaşı Koleksiyonu ile tanışmak için burayı ziyaret edebilirsiniz.
Amerikan seçimlerinde Donald Trump tarihi bir zafer kazandı. Olay gerçekten tarihi çünkü Trump, 131 yıl sonra, bir seçim kaybettikten sonra yeniden seçilen ikinci Amerikan Başkanı oldu.
Bu bölümde iPad mini 7, Swift'in Geleceği, Alan Wake 2 oyunu, Amerikan Cehaleti ve Taylor Swift üzerine sohbet ettik.Bizi dinlemekten keyif alıyorsanız, kahve ısmarlayarak bizi destekleyebilir ve Telegram grubumuza katılabilirsiniz. :)Yorumlarınızı, sorularınızı ya da sponsorluk tekliflerinizi info@farklidusun.net e-posta adresine iletebilirsiniz. Bizi Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.Zaman damgaları:00:00 - Giriş02:22 - iOS geliştirme ve pazarlama20:15 - Apple Swift'i Öldürüyor35:45 - iPad mini 753:40 - Asmongold ve Amerikan Cehaleti1:08:37 - Okuduklarımız1:32:48 - Taylor Swift1:44:15 - İzlediklerimiz1:55:10 - OynadıklarımızBölüm linkleri:fruitful appsWunderbarApp Search AdsTransmitApple is Killing SwiftiPad miniBambu Lab A1 mini 3D Printershapr3DTim Cook on Why Apple's Huge Bets Will Pay OffStreamer's apology for racist rant exposes the rot in streaming cultureTrump vs. Kamala: ABD Seçimleri - Barın Kayaoğlu & Emrah Safa Gürkan / 101+The Hundred Years' War on PalestineEmpire of Cotton: A New History of Global CapitalismDebt: The First 5,000 Yearsİstanbul'un İşgali / Prof. Dr. Emrah Safa Gürkan - Fatih Altaylı & Teke Tek BilimForgetting Taylor SwiftÖlümlü Dünya 2Glass OnionWomen in BlueAlan Wake IITwin PeaksFringeNevaDetroit Become HumanThe Lost RoomDeep Rock Galactic