POPULARITY
Gelin size insanı diğer canlılardan ayıran bir icaddan bahsedeyim bugün. Tarihin en acayip buluşundan… Her tatlı şeyin içine girdiği, her sevincin içinden çıktığı üretilmiş bir beden parçasından…
Aile, kadın, çocuk, çevre vb başlıklar siyaset için yumuşak konular (soft topic). O kadar yumuşak ki ideolojiler ince ince sızıyor mevzunun içine. Konuları ideolojilerden bağımsız tartışmak neredeyse imkansızlaşıyor. Bugün biraz aile hakkında konuşalım isterim. Daha doğrusu ben yazayım, meramımı anlatayım. Belki anlaşırız…
durée : 00:05:13 - Déjà debout - par : Mathilde MUNOS - Gilles Gelin, vigneron au domaine des Nugues. Fournisseur du pied de cochon à Paris qui fait une journée spéciale ce jour pour le Beaujolais Nouveau. Vous aimez ce podcast ? Pour écouter tous les autres épisodes sans limite, rendez-vous sur Radio France.
durée : 02:00:12 - Le 5/7 - À 5h45 : Gilles Gelin, vigneron au domaine des Nugues. Fournisseur du pied de cochon à Paris qui fait une journée spéciale ce jour pour le Beaujolais Nouveau. TEL À 6H20 : François Vacherat, directeur général de la Fondation Action Enfance. Vous aimez ce podcast ? Pour écouter tous les autres épisodes sans limite, rendez-vous sur Radio France.
durée : 00:05:13 - Déjà debout - par : Mathilde MUNOS - Gilles Gelin, vigneron au domaine des Nugues. Fournisseur du pied de cochon à Paris qui fait une journée spéciale ce jour pour le Beaujolais Nouveau. Vous aimez ce podcast ? Pour écouter tous les autres épisodes sans limite, rendez-vous sur Radio France.
durée : 00:05:13 - Déjà debout - par : Mathilde MUNOS - Gilles Gelin, vigneron au domaine des Nugues. Fournisseur du pied de cochon à Paris qui fait une journée spéciale ce jour pour le Beaujolais Nouveau. Vous aimez ce podcast ? Pour écouter tous les autres épisodes sans limite, rendez-vous sur Radio France.
Bugün tabağımıza koyduğumuz her yiyecek, sadece sağlığımızıdeğil gezegenimizin geleceğini de etkiliyor. Bir beslenme tercihi, su kaynaklarının kullanımından iklim krizine kadar birçok alanda iz bırakıyor. Peki, günlük seçimlerimizle biz nasıl bir gelecek inşa ediyoruz? Gelin, podcast'imizin bubölümünde, beslenme tercihlerimizin sağlık ve çevre üzerindeki etkilerini konuşalım.
Rodolphe Gelin, Expert Leader Intelligence Artificielle chez Renault Group, était l'invité de François Sorel dans Tech & Co, la quotidienne, spéciale La Nuit de l'IA, ce mardi 18 novembre. Il s'est penché sur la place centrale de l'IA dans l'automobile,
Gücünü milletlerinden almayan liderler, kendi ülkeleri için en büyük tehdittir. Ülkeyi satarlar, milleti satarlar, kaynakları satarlar. Gelenekleri satarlar değerleri hatta dinleri bile satarlar. Sömürge yönetimlerinin ya da gücünün yetiştirdiği devşirme zihne sahip olan, özgürlük yerine itaati, onur yerine teslimiyeti önceleyen, kişilik zaaflarıyla, eziklikle, kompleksle donatılmış, arkasında iyi bir pazarlama gücü olan bu isimler, Batı'nın yüzyıllar boyunca dünyayı yönettiği en önemli silahları oldu.
(Videoda adı geçen Lost Lullabies: The Orphanage Chronicles, GameDev.ist yayıncılığı bünyesindedir.)Disket Kutusu stüdyolarında bugün Silent Hill f incelemesi için buluşuyor, NeoBards imzalı yeni Silent Hill oyununu mercek altına alıyoruz. Shimizu Hinako'nun hikayesi bize neler etti? NeoBards, yeni Silent Hill f ile köklü bir mirasın hakkını verdi mi? Gelin, konuşalım. Bir de yorum yapıp, abone olursanız misler misi olur.
Yeni yüzyıl göz açıp kapayana kadar ilk çeyreğini tamamladı. Artık 20. yüzyıldan devraldığı dinamiklerle hareket eden, onun kalıntısı niteliğinde eğilimlerin ön planda olduğu bir yüzyıldan değil, kendi zeminini yaratmış, kendi diyalektiğinin çelişkilerini yaşayan bir yüzyıldan söz ediyoruz. Elbette tarih bir yüzyıldan diğerine hiçbir miras bırakmadan geçmez. Bu bakımdan 21. yüzyılın diyalektiği de 20. yüzyıldan derin izler, hatta yaralar ve travmalar taşıyor. 21. yüzyılın ilk çeyreği dolarken dünya durumunu ele alacak olan bu yazının gerek ilk bölümünde ele alacağımız dünya ekonomisinin durumu gerekse ikinci bölümünde üzerinde duracağımız dünya ölçeğindeki politik eğilimler elbette 20. yüzyıldan pek çok iz taşıyor. Buna aşağıda yeri geldiğinde değineceğiz.Yüzyılın ilk çeyreği iki ay sonra doluyor. Bu çeyrek sürprizler, hatta olağanüstü sarsıntılarla dolu bir dönem oldu. Dünya ahvali pusulası olmayanları şaşırtmaya devam ediyor. Kafaları altüst eden bu tablonun simgesi ise elbette Trump ve onun MAGA (Amerika'yı Yeniden Üstün Kılalım) hareketi. Trump her gün tartışılıyor, üzerine sürekli konuşuluyor, o da hiç durmaksızın, kimi zaman dolu, kimi zaman bomboş konuşuyor. Ama bu tarihî önemdeki olguyu anlayabilmek için ona dünyanın içinden geçtiği en önemli arka plan olayı yokmuş gibi davranarak yaklaşanlar, Trump'tan bile daha boş konuşuyorlar.Bu arka plan olayı, 21. yüzyılın ilk çeyreğinin belirleyici hakikati olan Üçüncü Büyük Depresyon'dur. 2008'in “Küresel Finansal Kriz” olarak anılan büyük finans çöküşünün ardından gelen bu derin ekonomik kriz, modern tarihte dünya kapitalist sisteminin uzun vadeli, derin ve yapısal özellikler taşıyan krizlerinin üçüncüsüdür. Üçüncü Büyük Depresyon hesaba katılmadan, kapitalizmin tarihî gerileyişinin ifadesi olan bu ekonomik krizin etkileri işin içine dâhil edilmeden Trump olgusunu, onun en ileri örneğini oluşturduğu uluslararası ön-faşist hareketi, onun işaret ettiği büyük sarsıntıyı anlamak mümkün değildir.Birçokları bugünün dünya ekonomisini dünya kapitalizminin bir önceki Büyük Depresyonu olan 1930'lu yılların kriziyle karşılaştırarak, o dönemde üretimde çok daha büyük düşüşler yaşandığını, işsizliğin hemen hemen bütün kapitalist ülkelerde dudak uçuklatıcı düzeylere çıktığını, yoksulluk ve sefaletin arşı âlâya yükseldiğini söyleyerek Üçüncü Büyük Depresyon'u neredeyse, bir latife ile söylersek, diplomatik olarak “tanıma”yı reddediyor.Bu tutumu benimseyenler aslında biz Marksistlere sık sık yöneltilen bir eleştiriyi kendileri hak ediyor. Biz kapitalizmin hiç değişmediğini, hep 19. yüzyılda Marx'ın Kapital'i yazdığı dönemdeki üretim tarzı ile apaynı kaldığını varsaymakla suçlanırız. Oysa bizim söylediğimiz farklıdır. Kapitalizmin temel ilişkileri ve yasaları aynı kalmakla birlikte, bunların tezahür (ortaya çıkış) biçimleri elbette değişmektedir. Bu durumda biri “Depresyon” der demez “işsizlik neden yüzde 20 değil o zaman?” diye karşı çıkmak, kapitalizmin işleyişinin daha dışsal, olgusal, görünüş biçimlerinde hiçbir şeyin değişmemiş olduğunu varsaymak demektir.Gelin 21. yüzyılın ilk çeyreği sonunda dünya ekonomisinin nesnel ekonomik durumuna kısaca göz atalım. Bakalım kapitalizm gerçekten olağan dönemlerinden birinden mi geçiyor yoksa bizim söylediğimiz gibi ağır bir ekonomik kriz mi (bir “depresyon” mu) yaşıyor?
Bir zamanlar, çok uzaklarda bir ülkede Akiko ve ailesi mutlu mesut yaşarlarmış. Gelin görün ki, Akiko'nun annesinin vefat etmesiyle yaşamlarına bir gölge düşmüş. Zaman içinde Akiko'nun annesine olan özlemi ve dolayısıyla kederi artmış. Bir süre sonra Akiko'nun babası başka bir kadınla evlenmiş. Bu kadın, Akiko'nun güzelliğini kıskanırmış. Ona en zorlu ev işlerini yaptırır ve bir şekilde onun hep canını sıkmaya çalışırmış. Kadın ne yapmış etmiş ve Akiko'yu evden kovdurmuş. Üzgün ve çaresiz Akiko evden ayrılıp bir bilinmezliğe doğru yola çıkmış… Bir kasabadan başka birine yürüyüp bir iş ve barınak bulmaya çalışsa da başarılı olamamış ve umudunu tamamen yitirmiş. Bitap bir halde bir ormandan geçerken oracığa uzanıverip bir kurtun gelip kendisini yemesi beklemeye başlamış. Bilinci yarı açık, hayal ve gerçek dünya arasında zihni gidip gelirken insan boyunda mor renkli bir kurtun yanı başında dolaştığını fark etmiş…
Azerbaycan'daki zafer törenlerinden dönen komandolarımızı taşıyan C-130 kargo uçağının Gürcistan hava sahasına girdikten hemen sonra düşmesi, 20 vatan evladının şehit olması, hepimizi yasa boğdu. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine, yakınlarına, sevdiklerine, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne, ve bütün Türkiye'ye başsağlığı dileriz. Çok üzgünüz. Milletimiz, tarihimiz, coğrafyamız, hayatlarını vatanları için feda edenler üzerinde ayakta duruyor. Bu, yüzyıllardır böyledir ve bugün de böyle olmaya devam ediyor. Anadolu'dan Hicaz'a, Kafkaslar'dan Balkanlar'a, Gazze'den Yemen'e, şehit mezarlarımızın olmadığı hiçbir yer yok. Coğrafyamızın tamamı, şehir şehir, sokak sokak, metre metre, şehitlerin kanı ile yoğrulmuştur.
Bu bölümde yol, yolculuk, yolda olmak, hayat yolculuğu ve tüm bunların çatısında da varoluşsal kaygılarımızı konuşuyoruz.Yolda olmak bizi bilinenden bilinmeyene doğru sürüklüyor, bir nevi belirsizlikle dost oluyoruz. Hem fiziksel hem de zihinsel olarak, bir tarafıyla kontrolun kaybı diğer tarafıyla da teslimiyet yolda olmak.İnsanlık tarihinin her döneminde yol teması bu sebeple pek çok inanç ve düşünceyi de şekillendiriyor. Felsefenin de en temel mevzularından birisi...Bu bölümde ayrıca Portekiz'de Evora'da Karavan seyatimizde zıyaret ettiğimiz Kemikler Şapeli de bize eşlik ediyor.Gelin, bu yolculukta her zaman olduğu gibi birlikte düşünelim.Benay Durmaz Günerwww.iyikipodcast.cominstagram.com/iyikipodcasthttps://www.linkedin.com/company/iyikipodcastDigiHead Mediaİyi Ki Podcast'in diğer bölümlerini de dinlemek için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz:https://open.spotify.com/playlist/5bHVefMy6JpOCm2sBbGZPP?si=203565b7bccd4d4d&nd=1&dlsi=583a0678adb146c1İyi Ki Podcast WhatsApp grubuna katılmak için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz:https://chat.whatsapp.com/BwOcT0MYeQM1m83fzaqEs1
Bir varmış, bir yokmuş… Uzaklarda yemyeşil ağaçlarla kaplı bir ormanda bir karga yaşarmış. Siyah tüyleri, siyah gagası, siyah gözleri varmış. Gelin görün ki, ne görünüşünü ne de karga sesini hiç beğenmezmiş. Bir gün ağzındaki peyniri kurnaz tilkiye kaptıran karga zekasını da beğenmez olmuş. Günlerden bir gün, ormanda uçarken bir tavus kuşuna rastlamış ve onun güzel tüylerinden, ihtişamından çok etkilenmiş…
Dünyanın en yoğun yerleşimlerinden biri olan Kowloon Walled City, Hong Kong'un kalbinde yıllarca adeta başka bir dünyaya açılan kapı gibiydi. Yasal boşlukların, mafyanın ve yeraltı ekonomisinin hüküm sürdüğü bu devasa yapı, daracık sokakları, güneş ışığını bile görmeyen koridorları ve 30 bini aşkın insanın üst üste yaşadığı labirent gibi yapısıyla tarihe geçti.Gelin, Kowloon'un karanlık ve kaçık dünyasına birlikte adım atalım!
Victoria'nın kırsal kesimindeki Porepunkah kasabasında iki polis memurunun vurulması, Avustralya'da silah ruhsatlandırma ve sahipliğiyle ilgili soruları yeniden gündeme getirdi. Tazmanya'daki Port Arthur katliamından yaklaşık otuz yıl sonra, uzmanlar Avustralya'da kayıtlı ateşli silah sayısının her zamankinden yüzde 25 daha fazla olduğunu söylüyor ve savunucular yasalarımızın aşındığından endişe duyuyor. Gelin şimdi Avustralya'nın silah yasalarının günümüzdeki durumuna bir göz atalım
Arkadaşlaarrr sizi çok özlediiim! Dümenden değil ama gerçekten. Biliyorsunuz tatile falan gittim geldim, kafaları dağıttım. İyi mi oldu kötü mü bilmiyorum.... Bu arada başlarda yaptığım arkadaşlık bölümümüze güncelleme geldi; çünkü benim düşüncelerim değişti! Neden mi? Ne mi oldu? Hepsini anlattım. Ayrıca sorduğunuz soruları da cevapladım. Gelin şöyle arayı kapayalım, bi güzel konuşup dertleşelim. Bekliyorum! Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et! ------ Podbee Sunar ------- Bu podcast, Garanti BBVA reklamı içermektedir. Bonus Platinum'un avantajlarını keşfet!
Yarın, Millî Mücadelemizin nihâî zaferle taçlandığı 30 Ağustos zaferinin yıldönümü. Zor şartlar altında zafer kazanmak her milletin harcı değil. Böyle durumlarda zafer, çok büyük emek ve fedakârlık gerektirir. O günlerde bu mücadeleyi veren ecdadımızın pek bilinmeyen muazzam fedakârlık ve kahramanlık öyküleri var. Bu öyküler, bizler ve gelecek nesiller için çok kıymetli. İşte bu öykülerden biri de kendisiyle hemşehri olmaktan gurur duyduğum Afyonkarahisarlı İsmail Şükrü Çelikalay Hocaefendi'nin öyküsü. Gelin, onun öyküsünü birlikte hatırlayalım.
Bazı etkiler hemen fark edilmez. Sessizdirler,göze çarpmazlar ama zamanla birikirler. Tıpkı evin içinde sürekli damlayan bir musluk gibi. Plastik de işte böyle bir etki yaratıyor. İlk bakışta sadece bir ambalaj, bir şişe ya da bir poşetmiş gibi görünse de ardında daha derin ve kalıcı bir iz bırakıyor. Çünkü plastik yalnızca etrafımızda değil, atmosferde de birikiyor. Her plastik kullandığımızda, çoğu zaman fark etmeden, gezegeninısısını biraz daha artırıyoruz. Gelin, podcast'imizin bu bölümünde, plastiğin iklim krizindeki rolünü konuşalım; çünkü genellikle ayrı ayrı düşündüğümüz bu iki kavram, aslında aynı hikâyenin parçaları.
Sabah uyandığınızda elinize aldığınız her nesneye dikkatlicebir bakın; diş fırçanız, kahve bardağınızın kapağı, telefon kılıfınız, kredi kartınız… Henüz gün başlarken bile onlarca plastik obje hayatınıza girmiş oluyor. Bu “sessiz ortaklık”, bugün dünyada yılda 460 milyon tondan fazla plastik üretimine karşılık geliyor. Aslında hesap oldukça basit, neredeyse herdakika bir çöp kamyonu dolusu plastik okyanusa ulaşıyor.Gelin, podcast'imizin bu bölümünde, plastikle kurduğumuz bağımlılık ilişkisini, bu alışkanlığın psikolojik kökenlerini ve çözüm yollarını detaylarıyla konuşalım.
Materyaller, insanlık tarihinde her zamanuygarlığımızın ilerleyişini şekillendiren ana faktörlerden biri oldu. Taş Devri'nden Demir Çağı'na, endüstri devriminden dijital çağa kadar, her dönem kendine özgü materyallerle tanımlandı. Bugün ise, plastik malzemelerde yaşanan önemli gelişmeler, bizi adeta yeni bir dönemin eşiğine getiriyor. Gelin, podcast'imizin bu bölümünde, Plastik 4.0 olarak adlandırabileceğimiz bu yeni nesil malzemelerive akıllı polimerlerin dünyamızı nasıl değiştirdiğini konuşalım.
Modern yaşamın bize sunduğu konfor, aslında pek çok çelişkiyi de beraberinde getiriyor. Bu çelişkilerden biri de minimalizm ile plastik kullanımı arasındaki çatışma. Bir yanda daha az tüketmeye, daha sade yaşamaya çalışan bir anlayış; diğer yanda hayatın her alanına nüfuz etmiş, çoğu zaman farkında bile olmadan kullandığımız plastik ürünler. Peki, bu iki dünya nasıl bir arada var oluyor? Daha önemlisi, aralarındaki gerilim bize ne anlatıyor?Gelin, podcast'imizin bu bölümünde, plastik bağımlılığımızın nasıl ortaya çıktığını, minimalizmin bu duruma nasıl bir yanıt sunduğunu ve her ikisinin modern yaşamla kurduğu ilişkiyi konuşalım.
111 Hz'in bu bölümünde, Spielberg ve Kubrick gibi iki sinema dehasının yollarının kesiştiği eşsiz bir filme, A.I. Yapay Zeka'ya odaklanıyoruz. Sevmeye programlanmış bir robot çocuğun hikayesi üzerinden insan olmanın derin çelişkilerini masaya yatırıyoruz. David'in gerçek olma arzusu, bizim kendi varoluşsal arayışlarımızın bir yansıması olabilir mi? Sevgi, sadece insana has bir duygu mu; yoksa taklit edilebilir bir kod mu? Gelin, hikayeye daha yakından bakalım. Sunan: Barış Özcan Hazırlayan: Gülşah Dim Ses Tasarım ve Kurgu: Metin Bozkurt Yapımcı: Podbee Media ------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, Garanti BBVA reklamı içermektedir. Bonus Platinum'un avantajlarını keşfet!
Semûd kavmi deveyi Çarşamba günü öldürmüştü. Salih (a.s.) “Yarın Perşembe yüzleriniz sararır, Cuma günü kızarır ve Cumartesi günü kararır, Pazar günü de azâbınız gelir”dedi. Deveyi öldüren yedi kişi: “Gelin, bu gece Sâlih'in evini basıp kendisini öldürelim. Eğer doğru söylüyorsa, bize azâb ermeden bizim azâbımız O'na ermiş olsun, şâyed yalan söylüyorsa, O'nu da devesinin yanına göndermiş oluruz.” dediler. Fakat geceleyin baskın yapmak üzere evine gittikleri vakit, Melâike hepsini taşla vurup öldürdü. Ölenlerin akrâbâsı: “Bu gençleri Sâlih öldürdü, biz de O'nu öldürürüz.” dediler. Fakat Sâlih Peygamberin ashâbı silâhlandı: “Vallâhi, siz O'nu katiyen öldüremezsiniz, üç gün sonra size azâb ineceğini vadetti. Eğer gerçekse, üzerinize Râbbil Âlemîn'in gazâbını artırmış olursunuz. Şâyed gerçek değilse, o zaman biz karışmayız, dilediğinizi ya 6 Ağustos, Mevlâna Takvimi parsınız.” dediler. Bu söz üzerine maktullerin akrâbâsı ayrıldı.Sabah oldu. Ne görsünler, küçük büyük, kadın erkek hepsinin yüzleri bir boyayla boyanmış gibi sarardı. Peygamberlerinin sözünün gerçekliğine inandılar. Cuma günü, yüzleri kana boyanmış gibi kızardı. Feryâd edip ağlaştılar. Cumartesi günü, yüzleri zift sürülmüş gibi karardı. Artık ye'se düşmüşlerdi. Kendilerine gelecek azâbı beklemeye başladılar. Pazar günü hepsi sokaklara dökülmüştü. Acaba nasıl bir azaba uğrayacağız diye, kâh semaya ve kâh yere bakınıyorlardı. Tam öğle vakti gökten müthiş bir ses işitildi. Yer sarsıldı. Hepsinin kalbleri parçalandı. Helâk oldular. Bilâhare Salih (a.s.), kendisine mü'min olan dört bin kişi ile Hıcr'den ayrıldı. Hadramut'a ve sonra Mekke'ye gitti. Yirmi yıl kavmi arasında kaldı ve elli sekiz yaşında Mekke'de vefât etti.(Ayıntabî Mehmed Efendi, Tibyân Tefsiri, c.2, s.98-99)
111 Hz'in dördüncü yılını kutladığımız bu özel bölümde, kendimizi beklenmedik şekilde bir sahnenin ortasında, yüzlerce kişinin karşısında buluyoruz. Topluluk önünde konuşma korkusu olarak bilinen glossofobiden etkili iletişim becerilerine uzanan bu serüvende, Kaliforniya'da bir mezuniyet törenine uğramayı da es geçmiyoruz. Sözlerle gerçek bir etki yaratmak ve içimizdeki hikaye anlatıcısını özgür bırakmak mümkün, ama nasıl? Gelin, beraber ilhamın peşine düşelim. Sunan: Barış Özcan Hazırlayan: Gülşah Dim Ses Tasarım ve Kurgu: Metin Bozkurt Yapımcı: Podbee Media ------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir. Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/ 'u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et! Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. GENC2025 kodu ile 3342'ye SMS atıp Garanti BBVA Mobil'den müşteri olun.
(Videoda adı geçen Bogos Binted? oyunu GameDev.ist yayıncılığı bünyesi altındadır.)Bogos Binted?'i istek listene ekle ► https://store.steampowered.com/app/35...at0m'a abone ol ► / @at0mdev Bizlerin at0m olarak bildiği Ataberk Palacıoğlu ve inanılmaz yetenekli ekibi Bad Badger, bir gece rüyada görülmüş gibi hissettiren absürt oyunları Bogos Binted?'ı anlatmak için Disket Kutusu stüdyolarına geldi.Bad Badger imzalı Bogos Binted? ise arkadaşlarınızı çok yaratıcı yollarla çıldırtmanıza fırsat veren ve 2-4 kişiye kadar çevrimiçi oynanabilen bu yalan, dolan ve tezgah dolu bir parti oyunu. Gelin, hikayesine bir bakalım.
İsrail Suriye için nasıl bir tehditse Türkiye için de öyle bir tehdittir. İran için, Lübnan için, Mısır için nasıl bir tehditse Türkiye için de öyle bir tehdittir. İsrail, Gazze'de Filistin halkına nasıl kesintisiz soykırım uyguluyorsa, Lübnan'da, Anadolu'da, İran'da, Mısır'da aynı zihinsel hastalığı uygulamak için yanıp tutuşmaktadır.
Bu bölümde, dijital çağın en dönüştürücü kavramlarından biri olan **"Kriptoegemenlik"**i keşfediyoruz. Satoshi Nakamoto'nun merkezi ağlara karşı P2P ağlarının gücüne dair sözlerinden ilham alan bu eşsiz güç, Michel Foucault'nun egemenlik takıntısından uzaklaşma çağrısıyla da yankılanır. Kriptoegemenlik, siberpunk'ların kriptografi araçlarını askeri sırlardan kişisel özgürlük ve ekonomik serbestlik araçlarına dönüştürerek yarattığı, geleneksel siyasi güç, yasa ve şiddet sistemlerini reddeden bir yaklaşımdır.John Perry Barlow'un "Siberuzayın Bağımsızlık Bildirgesi"nde belirtildiği gibi, Kriptoegemenlik, hükümetlerin yetki alanının dışında, bireylerin ekonomik, sosyal ve siyasi haklarını ihlal edilemez bir dijital ortak zenginliğe aktarma yeteneğidir. Bu yeni paradigmada, "kodun kendisi egemendir, istisnası yoktur". Giorgio Agamben'in "tamamen farklı stratejiler" arayışına işaret ettiği gibi, Kriptoegemenlik, Hobbes'un "otorite yasayı yapar" düsturunu tersine çevirerek, "hakikatin meşruiyet sağladığı" yeni bir sosyal sözleşme kurar. Fiziksel gücü sözleşmesel uygulamadan çıkararak, blockchain sistemleri aracılığıyla benzersiz bir egemenlik biçimi yaratılır.Bu, yalnızca bir teknolojik gelişme değil, aynı zamanda siyasi bir praksistir. Walter Benjamin'in "içinde yaşadığımız acil durumun kural olduğunu" belirten düşüncelerine dayanarak, Kriptoegemenlik, küresel faşizm ve yolsuzlukla mücadelede ekonomik gücü temel bir araç olarak görür. Fiat para sistemine ve gözetim mekanizmalarına katılmayı reddederek, bireylerin kendi varlıkları ve gizlilikleri üzerindeki kontrolü geri alması, "gerçek bir olağanüstü hal" yaratır. Bu, devletin ve bankacılık müttefiklerinin "can damarlarını" kesen devrimci bir eylemdir.Kriptoegemenliğin hedefi, şiddet döngülerini tekrarlayan yeni bir egemenlik biçimi yaratmak değil, geleneksel güç yapılarını temelden dışarıda bırakarak günümüze daha uygun, daha iyi bir sistem inşa etmektir. Bu, bireyin seçimiyle egemen kararın alındığı, kriptografik kanıtlarla kendini güvence altına alan bir sistemdir. Gelin, kodun gücüyle şekillenen bu yeni dijital özgürlük çağını ve insanoğlunun yasayla çocukların eski oyuncaklarla oynaması gibi oynayacağı, onları kanonik kullanımlarından sonsuza dek özgürleştireceği geleceği keşfedelim.Kaynak
Bir çocuğun bir yaprağın üzerinde sürünen minik bir böceğikeşfettiğinde yüzünün nasıl aydınlandığını hiç gördünüz mü? Ya da bir kelebeğin yaşam döngüsünü öğrendiklerinde yaşadıkları şaşkınlığa tanık oldunuz mu? Bu anlar yalnızca sevimli birer çocukluk merakı değil—doğayla kurulan ilk bağların ve öğrenmenin ta kendisi. İşte bu doğal merak, çevre okuryazarlığının temelini oluşturuyor. Gelin, podcast'imizin bu bölümünde çevre okuryazarlığının tam olarak ne anlama geldiğini, neden önemli olduğunu ve çocuklarda bunu nasıl geliştirebileceğimizi konuşalım.
Her çocuk dünyaya merakla bakar; bir ağacın yaprağına,suyun akışına, toprağın kokusuna… Ama bu doğal merak, sürdürülebilir bir yaşama dönüşebiliyor mu? İşte tam bu noktada biz yetişkinlerin rolü başlıyor. Çocuklarda sürdürülebilirlik bilinci oluşturma süreci, sadece çevresel bilgiaktarımından ibaret değil; aynı zamanda değer sistemleri oluşturma, empati geliştirme ve eyleme geçme becerisini kazandırma süreci. Gelin, podcast'imizin bubölümünde, çocukların bilişsel ve duygusal gelişimlerine paralel olarak sürdürülebilirlik bilincinin nasıl şekillendiğini ve bu bilincin nasıl etkili bir şekilde kazandırılabileceğini birlikte keşfedelim.
Modern şehir yaşamı, çocukların doğayla olan bağını hergeçen gün biraz daha zayıflatıyor. Beton duvarlar arasında büyüyen çocuklar, toprağın kokusunu, bir tohumun filizlenme sürecini, doğanın kendi ritmini çoğu zaman yakından tanıyamıyor. Oysa küçük bir alan bile çocuklara doğanınmucizelerini gösterebilir. Bir avuç toprak, birkaç tohum ve biraz sabır, çocuklara sadece bitki yetiştirmeyi değil; sabrı, sorumluluğu ve doğaya duyulan saygıyı da öğretebilir.Gelin, podcast'imizin bu bölümünde şehirlerde yaşayan çocukların doğayla nasıl bağ kurabileceklerini vepermakültür prensiplerinin küçük alanlarda nasıl uygulanabileceğini konuşalım.
Çocuklarımızı bilinçli tüketimle tanıştırmak, onları sadeceçevre dostu bireyler olarak geliştirirken aynı zamanda yaratıcı, empatik ve çözüm odaklı düşünme yeteneğine sahip bireyler olarak yetiştirmemizi sağlar. Döngüsel ekonomiyi erken yaşta keşfetmek, bu dönüşümün anahtarı olabilir.Gelin, podcast'imizin bu bölümünde, çocuklarla birlikte döngüsel ekonomi dünyasına adım atalım. Oyuncaklarınyeniden kullanımından takas kültürüne, küçük yaşta edinilen sürdürülebilir tüketim alışkanlıklarının uzun vadeli etkilerini ele alalım.
Sevgili peribacalarım bugün konu çok net. Kusurlarımızla sevilebilmek meselesi... Geçen gün yaşadığım bir olay üzerinden size geçmişten bugüne bu konuda yaşadığım her şeyi tüm açıklığıyla anlattım, adeta terapistimle konuşur gibi konuştum. Gelin biraz dertleşelim... ------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.ON Mobil'i İndir! Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/'u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!
Zamanın birinde bir oğlu bir de kızı olan bir adam varmış. Adam ölmeden oğluna kendisi evlenmeden ablasını evlendirmemesini tembihlemiş ki abla-kardeş birlikte yaşasınlar, birbirlerine destek olsunlar istemiş. Gelin görün ki, oğlan babasının vasiyetine uymamış ve ablasını bir adamla evlendirmiş. Kısa bir süre sonra oğlan çok güzel bir kızla tanışmış…
(Videoda adı geçen hiçbir ürün ile Disket Kutusu arasında ticari bir anlaşma bulunmamaktadır.) (SPOILER ALARMI)Türün mihmandarı Faruk Akıncı ve GameDev.ist'in survival-horror severlerinden Serhat Uzun sarı koltukta buluşuyor, Resident Evil 9 Requiem duyurusuyla şenleniyor. Gelin, serinin en yeni üyesinden beklentilerimizi ve heyecanlarımızı şöyle bir konuşalım.
Bitcoin'in sadece karmaşık bir teknik sistem olmadığını biliyor muydunuz? Aslında Bitcoin, sizi paranın tarihi, bankacılık ve çeşitli ekonomik düşünce ekolleri hakkında beklenmedik bir öğrenme yolculuğuna çıkarabilir. Bu yolculukta ilk şaşırtıcı duraklardan biri, finans, ekonomi ve hatta psikoloji hakkında ne kadar az şey bildiğimizi fark etmek oluyor.Bu keşif süreci, enflasyonun ne anlama geldiği ve yeni para basımının neden basitçe daha fazla talep yaratmak yerine halihazırda mevcut paranın değerini düşürdüğü gibi temel sorularla başlıyor. Enflasyonun gizli bir vergi oluşu ve hiperenflasyonun yıkıcı etkileri gibi konular, parayla olan ilişkimizi yeniden düşünmemize neden oluyor. Tarih boyunca hükümetlerin para arzını artırma cazibesine direnemediği ve bu durumun para birimlerinin değer kaybetmesine veya çökmesine yol açtığı gerçeğiyle yüzleşiyoruz.Para birimlerinin altın ve gümüş gibi somut değerlere dayalı olduğu dönemlerden, sadece hükümet kararıyla değeri olan itibari para sistemine nasıl geçildiğini anlamak, büyük bir illüzyonun parçası olduğumuzu fark etmemizi sağlıyor. Ayrıca, bankaların aslında sahip olmadıkları parayı ödünç verebildikleri kesirli rezerv bankacılığının çılgınlığını ve bunun para arzını nasıl katladığını öğreniyoruz. Para yaratma gücünün ne kadar büyük bir kontrol sağladığını görüyoruz.Peki ya değer? Neden bazı şeylere diğerlerinden daha fazla değer veriyoruz? Değerin sadece öznel olmadığını, kıtlık ve üretim zorluğu gibi nesnel kriterlere de bağlı olduğunu ve Bitcoin'in bu özelliklere sahip olduğunu anlıyoruz.Bitcoin, 21 milyonluk sınırlı arzı ve matematiksel olarak kontrol edilen para basımıyla, bu eski ekonomik paradigmaları sorgulamamızı sağlıyor. Para arzını matematiksel kuralların belirlediği bir sistem olarak, hükümetlerin parayı şişirme eğilimine karşı bir alternatif sunuyor. Bu bağlamda, sağlam para kavramı - yani değerini zaman içinde koruyabilen para - öne çıkıyor. Bitcoin'in benzersiz stok-akış oranı, onu altın gibi geleneksel sağlam para biçimleriyle karşılaştırmamızı sağlıyor ve gelecekte "sonsuz sağlamlığa" yaklaşacağını gösteriyor.Bitcoin'in ekonomik öğretileri, finansal cahilliğimizle yüzleşmek ve paranın gerçek doğasını anlamak için güçlü bir katalizör görevi görüyor. Bu podcast serisi, Bitcoin'in bize para, değer ve ekonominin işleyişi hakkında öğrettiklerini keşfedecek. Gelin, bu eğitici ve aydınlatıcı sohbetimize katılın!Kaynak
Bu bölümde, İskoçya açıklarındaki Flannan Adaları'nda 1900 yılında kaybolan üç deniz feneri bekçisinin ardında bıraktığı esrarengiz hikayeyi konuşuyoruz. İz bırakmadan ortadan kaybolan bu adamlar, komplo teorilerinden doğaüstü hikayelere kadar pek çok spekülasyona yol açtı. Gerçek neydi? Gelin birlikte keşfedelim!
Bir şeyi yasaklamak onu gerçekten ortadan kaldırır mı, yoksa tam tersine daha cazip hale mi getirir? Tarih boyunca yasaklar hep hayatımızda oldu, ama çoğu zaman beklenenin tam aksi sonuçlar doğurdu. Bu bölümde, yasakların insan psikolojisi üzerindeki etkisini konuşacağız. Yasaklar neden daha büyük bir arzu yaratır? İnsan zihni, sınırları kabul etmek yerine neden onları aşmaya programlıdır?Ve asıl büyük soru: Yasaklar gerçekten bizi korumak için mi var, yoksa kontrol etmek için mi? Belki de cesaret, yasaklamakta değil, insanlara seçim yapma özgürlüğü tanımaktadır. Gelin, birlikte keşfedelim!Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Hazal Beril ÇamSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu bölüm Garanti BBVA BonusFlaş hakkında reklam içerir.Ramazan alışverişlerine 1.200 TL bonus!Ramazan'da Bonus üye işyerinde yapacağınız 2000 TL ve üzeri market alışverişlerinize toplam 1.200 TL bonus!Ramazan avantajlarını kaçırmamak için BonusFlaş'ı şimdi indirin.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Uzun uzun açıklamaya gerek yok, başlık her şeyi anlatıyor. Bu aralar pek iyi hissetmiyorum ve sürekli iyi hissetmemiz gerektiğini söyleyen toksik pozitiflikten nefret ediyorum. Kötü günler de vardır. Gelin biraz dertleşelim…------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell'de 1600'den fazla uzman arasından ücretsiz ön görüşmelerle size en uygun uzmanı seçebilir, kendinizi tanıma yolculuğunuza kolay ve güvenilir bir şekilde başlayabilirsiniz. Hiwell'i şimdi indirin------- Podbee Sunar -------Bu bölüm Garanti BBVA BonusFlaş hakkında reklam içerir.Ramazan alışverişlerine 1.200 TL bonus!Ramazan'da Bonus üye işyerinde yapacağınız 2000 TL ve üzeri market alışverişlerinize toplam 1.200 TL bonus!Ramazan avantajlarını kaçırmamak için BonusFlaş'ı şimdi indirin.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Rodolphe Gelin, Expert Leader Intelligence Artificielle chez Renault Group, était l'invité de François Sorel dans Tech & Co, la quotidienne, ce jeudi 20 février. Il s'est penché sur Renaut Group, notamment l'utilisation de l'IA générative par le constructeur, sur BFM Business. Retrouvez l'émission du lundi au jeudi et réécoutez-la en podcast.
İfade özgürlüğü baskı altında. Gazetecilere yönelik soruşturmalar, gözaltılar ve tehditler hız kesmiyor. Nevşin Mengü, Özlem Gürses gibi tanıdık isimlerden, haber dahi olamayan pek çok gazeteciye kadar herkes hedefte. Peki bu baskılar yalnızca devletten mi geliyor? Mahalle baskısının ifade özgürlüğü üzerindeki rolünü hiç düşündünüz mü?Omuz omuza durmadan özgürlük mümkün mü? Ben Ozan Gündoğdu. Gelin, birlikte düşünelim.Bu podcast, Muhiku hakkında reklam içerir.Yılbaşı ruhunu yansıtan şık hediye kutuları Muhiku'da!
Gelin aka The Bride (1973) / Eskiya aka The Bandit (1996) This week we're talkin' Turkey as we migrate to Istanbul in Lütfi Akad's family melodrama and Yavuz Turgul's bandit fairy tale
FYI FLI - For Your Information Financial Literacy & Investing
THIS FRIDAY, Check out @fyifli Episode 145 w/ founder and president of the @browardblackchamber - Shaheewa Jarret Gelin! In this episode, Hassan and Shaheewa chop it up about: - How Shaheewa started the chamber and the adversities she went through - How the chamber helps businesses in Broward County - The characteristics of successful businesses If you're looking to be motivated, educated, and entertained…this podcast is for you!
İşte karşınızda; Queen of Procastination... Ertelemede bir dünya markası olduğum için bugün size bu konudan bahsetmek istedim. Neden bir şeyleri yapmayı erteliyoruz, erteleye erteleye nereye kadar, kim yapacak bu işleri, peki bu erteleme döngüsünden çıkmak mümkün mü, ya da ertelemeyi lehimize çevirebilir miyiz?Hepsinin cevabını bölümde verdim, kullandığım tüm teknikleri bir bir açıkladım. Gelin size de anlatayım...Kaynakça:The Role of Procrastination in Creativity and ProductivityWhy People ProcrastinateA Closer Look at the Relationships Among Trait Procrastination, Neuroticism, and ConscientiousnessDong-gwi Lee, Kevin R. Kelly, Jodie K. EdwardsPubMed linkUnderstanding Academic Procrastination: A Longitudinal Analysis of Procrastination and Emotions in Undergraduate and Graduate StudentsSonia Rahimi, Nathan C. Hall, Fabio SticcaPubMed linkProcrastination and Personality, Performance and MoodP. Steel, T. Brothen, C. WambachPubMed linkActive Procrastination and Passive Procrastination: The Differential Effects on Students' Academic AchievementJin Nam Choi, Angela Hsin Chun ChuPubMed link------ Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir .Pod50 kodumuzla Hiwell'de ilk seansınızda geçerli %50 indirimi kullanmak için Hiwell'i şimdi indirin. .1500'ü aşkın uzman klinik psikolog arasından size en uygun olanlarla terapi yolculuğunuza kolaylıkla başlayın.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Yeni sezonun ilk bölüm özel konuğu, yakın zamanda Londra'ya taşınan usta oyuncu Neslihan Yeldan.Son yıllarda İstanbullu Gelin ve Sen Çal Kapımı dizileri dahil olmak üzere sayısız dizi, film ve tiyatro oyunundan tanıyacağınız Neslihan Hanım ile oyunculuk kariyerini, Londra'daki yeni hayatını ve ona nasıl ilham verdiğini konuştuk.Bu bölüm, İngiltere ve İrlanda'da öğrenci konaklaması için en iyi imkanlari sunan GoBritanya'nın katkılarıyla sizlerle buluşuyor. 2013'ten beri öğrencilere konaklama çözümleri sunan GoBritanya, kaliteli yaşam alanlarıyla uluslararası öğrencilerin ilk tercihi olmaya devam ediyor. Daha fazla bilgi için gobritanya.com'u ziyaret edebilirsiniz.
Yedinci sezona bu hafta başlıyoruz! Bu sezonun açılışını dört birbirinden yetenekli ve farklı özel konuğum ile yapıyoruz. İlk konuğum, yakın zamanda Londra'ya taşınan, İstanbullu Gelin, Sen Çal Kapımı, Bir Demet Tiyatro gibi sayısız dizi, film ve tiyatro oyunundan tanıyacağınız ünlü oyuncu Neslihan Yeldan. Sonrasında üç birbirinden farklı ve yetenekleriyle öne çıkan içerik üreticisi var:Melisa Beleli, lise zamanı Cenevre'ye oradan üniversite için Londra'ya taşınıyor. Ayrıca bundan on sene önce, lise zamanı başladığı videolarıyla Türkiye'nin ilk youtuberlarından. Üniversite sonrası Londra'da kendi influencer ajansını kuran ve Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, Mey İçki gibi müşterileri olan Melisa, daha sonra kurumsal hayatı tecrübe etmek istediğine karar veriyor ve iş bularak Paris'e taşınıyor. Yaklaşık dört sene kurumsal tecrübe sonrası kendi markası Joila'yı kurmak üzere İzmir-Londra arasında mekik dokuyor diyebiliriz. Hikayesinden ilham verici bir parça bulacağınıza eminim. Gözde Engin Çiray, @bebegiminyolarkadasi, hemşireliği bırakıp Türkiye'nin ilk anne ve bebek koçu oluyor ve dünyanın dört bir yanından binlerce danışmanı var. Üç senedir Ingiltere'de yaşayan Gözde ile Türkiye ve İngiltere'de doğum gibi süreçlerdeki farklılıkları ve çizdiği ilginç kariyeri konuştuk. Ve son olarak Barkın Özdemir, 7 kıtaya birden ayak basan en genç Türk - eh 7. Sezonda 7 kıtayı birden kapsamalıyız dedim. :) Üç senedir Dubai'de yaşayan Barkın, kitlesel fonlama kampanyasıyla Antarktika seyahatine çıktıktan sonra anılarını kitaplaştırarak “Antarktika Hepimizin, Antarktika Kimsenin” kitabını yazıyor. Onunla hem Antarktika anılarını hem Dubai'de yaşamayı konuşacağız. Hepinize iyi dinlemeler ☺️
Bugün konumuz, Ekrem İmamoğlu mu Cumhurbaşkanı adayı olsun yoksa Mansur Yavaş mı sorusudur. Gelin bu soruya cevap arayalım. Bu esnada Özgür Özel'i de masaya yatıralım.Ben Ozan Gündoğdu, hazırsanız başlayalım.------- Podbee Sunar -------Bu Podcast Parolapara hakkında reklam içerir.Parolapara'nın toplamda 2.600 TL kazanabileceğiniz tüm nakit iade avantajlarından faydalanmak için uygulamayı şimdi indirin. Ayrıntılı bilgi ve ek koşullar için; Parolapara.com'u ziyaret edin.Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Podbee50 kodumuzla Hiwell'de ilk seansınızda geçerli %50 indirimi kullanmak için Hiwell'i şimdi indirin. 1400'ü aşkın uzman klinik psikolog arasından size en uygun olanlarla terapi yolculuğunuza kolaylıkla başlayın.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadele programı kapsamında uygulamaya aldığı "Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından açıklandı. Kayda Değer'de bugün "itiraf" niteliğindeki paketin detaylarını konuşacağız. Şimşek'in tasarruf paketi lükse son verir mi? Şimşek'in açıkladığı paket tasarruf getirir mi? Tasarruf dönemine geçiş mümkün mü? Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ve Prof. Dr. Aziz Konukman ile konuşacağız. Bir diğer konumuz ise Soma. Bugün Soma maden katliamının 10. yılı. CHP lideri Özgür Özel, kurmaylarıyla bütün gün Soma'da. Edanur Tanış, tüm gün Soma'da gelişmeleri takip edecek. Kendisinden gün boyu yaşananları dinleyeceğiz. Ben Senem. Gelin, bugünkü yayını birlikte yapalım. Görüşleriniz bizim için çok önemli! Editör: Aliye Altınışık 00:00 Bugün gündemde neler var? 04:09 İktidarın kamuda tasarruf paketinde neler var? 11:18 Soma faciasının 10. yılı & Özgür Özel Soma'da 13:46 Edanur Tanış Soma'dan aktarıyor 20:03 Hayri Kozanoğlu'nun tasarruf paketine ilişkin yorumları 35:54 Aziz Konukman tasarruf paketine dair ne düşünüyor? 52:24 Barçın Yinanç'ın kulis bilgisi - Erdoğan Paris'e "küçük heyet" yüzünden gitmeyecek 55:09 Ayşegül Karagöz'ün İmamoğlu izlenimleri 58:14 Kapanış