Ottoman style bread pudding
POPULARITY
Artık kelimeler işe yaramıyor. Artık cümlelerin hükmü bitti. Artık hiçbir söz kalplere işlemiyor. Artık zihinler hiçbir doğruya açılmıyor. Artık “insan olmanın ekseni” kaybedildi. İnsan varlığının sıfır noktasına sabitlendik, bön bön bakıyoruz. Gazze'de yaşatılanlar politika ile konuşulmaz. Açlıktan yavaş yavaş öldürmeler askeri taktiklerle konuşulmaz. Ekmek tuzağı kurup kurşuna çağırmalar kriz cümleleriyle konuşulmaz. Artık hiçbir şey hep alışık olduğumuz krizlerle tanımlanamaz.
starwars #georgelucas Bizi aşağıdaki kanallardan takip edebilirsiniz:Whatsapp kanalımız:https://whatsapp.com/channel/0029VaJYoOl0LKZKWgRU8Q2FSpotify:https://open.spotify.com/show/5qTpxh1EbnjEpByrkK70u1Apple Podcasts:https://podcasts.apple.com/tr/podcast/galaksinin-sesi-star-wars-podcast/id1454295021Google Podcasts:https://podcasts.google.com/feed/aHR0cHM6Ly95aWxkaXpzYXZhc2xhcmkuY29tL2ZlZWQvcG9kY2FzdA George Lucas ne anlattı?https://www.starwarsnewsnet.com/2025/07/george-lucas-broke-a-comic-con-record-promoting-his-temple-to-the-people.htmlhttps://www.starwars.com/news/san-diego-comic-con-lucas-museum-of-narrative-art-landspeeder Ahsoka S2 ve Maul: Shadow Lord'dan ilk kareler paylaşıldı:https://www.starwarsnewsnet.com/2025/07/new-image-released-of-maul-in-maul-shadow-lord-at-san-diego-comic-con.htmlhttps://www.starwarsnewsnet.com/2025/07/ahsoka-season-2-first-look-at-eman-esfandi-as-ezra-bridger-revealed-at-sdcc.html SDCC'da duyurulan çizgi romanlar:https://www.rebelscum.com/story/front/SDCC_2025_COMICGRAPHIC_NOVEL_Reveals_at_the_Sta r_Wars_Stories_from_a_Galaxy_Far_Far_Away_Panel_192160.asp Regal Robot:https://regalrobot.com/news/sdcc-2025-reveals/ Hasbro:HASLAB TVC Republic Gunship (Battle of Geonosis Campaign):https://www.hasbropulse.com/product/star-wars-the-vintage-collection-laati-gunship/G25385L00 The Black Series:https://yakfaceforums.com/main/2025/07/25/sdcc-2025-hasbro-star-wars-panel-reveals/https://yakfaceforums.com/main/2025/07/24/sdcc-preview-day-star-wars/ The Vintage Collection:https://yakfaceforums.com/main/2025/07/25/sdcc-2025-hasbro-star-wars-panel-reveals/https://yakfaceforums.com/main/2025/07/24/sdcc-preview-day-star-wars/ eFX Collectibles:Concept Stormtrooper Helmet:https://efxcollectibles.com/collections/star-wars/products/original-concept-art-stormtrooper-helmet-limited-edition-pre-order-depositDarth Vader 3-pcs Helmet:https://www.facebook.com/share/p/15fVqPdnKx/ Denuo Novo:Darth Vader Helmet:https://www.denuonovo.com/products/star-wars-the-empire-strikes-back-darth-vader-helmet-pre-orderCaptain […]
Erdoğan ve AKP iktidarı CHP'li belediyelere, muhalif siyasilere, gazetecilere, akademisyenlere yönelik baskı, gözaltı, tutuklama kampanyası ile tam bir baskıcı ve keyfî yönetim yani istibdad rejimi örneği sergiliyor. İstibdad rejimi bu kampanyayı yolsuzlukla mücadele kılıfına sokuyor ama mızrak çuvala sığmıyor. Emekçi halkımız CHP'yi bilir, CHP'liler de dahil hiç kimse CHP'li belediyelerde yolsuzluk yoktur demez. İktidar, CHP'nin burjuva sınıf karakterini hem kendi eylemlerini yoksul halk nezdinde meşrulaştırmak için hem de CHP'nin içinden kendisine hizmet edecek elemanlar devşirmek için sonuna kadar kullanıyor. Ama gelinen aşamada AKP iktidarı sanki ringde sağlı sollu yumruk atmaktan yorulup bitkin düşen bir boksör gibi kendi kendini tüketmeye başladı.Çünkü emekçi halkımız AKP'yi de bilir. Kimse yolsuzluğun sadece CHP'li belediyelerde olduğuna, AKP'nin MHP'nin belediyelerinin pirüpak olduğuna inanmaz. Buna AKP ve MHP seçmenleri de dahildir. CHP'li Mansur Yavaş Ankara'da AKP'li Melih Gökçek dönemine ait 100 yolsuzluk dosyasını yetkili makamlara sunduğunu ama tek bir soruşturma açılmadığını söylüyor. Hangi Melih Gökçek? AKP'li Bülent Arınç'ın Ankara'yı parsel parsel cemaate satmakla suçladığı, Tayyip Erdoğan'ın istifasını isteyip görevden el çektirdiği Melih Gökçek! Şimdi Erdoğan nasıl kendi partisinin belediyelerinin temiz olduğunu iddia edebilir? Eğer Ankara'da Melih Gökçek'i, İstanbul'da Kadir Topbaş'ı istifa ettirdikten sonra bu kişilere fiilî dokunulmazlık zırhı sağlamamış olsaydı belki biraz olsun inandırıcı olabilirdi.AKP iktidarının yolsuzlukları için ihbara, itirafçıya, gizli tanığa da gerek yok. Sayıştay raporları sayısız yolsuzluk örneği ile dolu. Ama Sayıştay'ın yaptırım yetkisi yok. Sayıştay'ın devletin açıkça zarara uğratıldığını ortaya koyduğu vakalarla ilgili sorduğu sorulara hükümetin resmî cevap yazıları ise hep aynı: İdarenin takdir yetkisi… Bu idarenin takdiri nedense halka karşı hep cimrilikle, ama müteahhitlere, oligarklara, bankalara, holdinglere bilhassa da yabancı sermayeye alabildiğine cömertlikle tecelli ediyor. İngiliz Mehmet'in (Mehmet Şimşek İngiliz vatandaşıdır) işçi düşmanı Orta Vadeli Programı nalıncı keseri gibi hep sermayeden yana yontuyor. Örneğin idarenin takdiri ile asgari ücrete ara zam yapılmadı. Dört kişilik bir aile için açlık sınırı 26 bin lirayı, yoksulluk sınırı 85 bin lirayı, bekar işçinin yaşam maliyeti 33 bin lirayı geçti, asgari ücret 22 bin lirada kaldı. İdarenin takdiri ile doğalgaza yüzde 25 zam yapıldıktan günler sonra aynı idare kamu işçilerine yüzde 17 ücret zammı teklif etti. İktidar, yaz rehavetiyle, okulların kapanmasıyla muhalefetin mitingleri sönümlenir diye umarken bu sefer işçiler meydana iniyor. İktidarın arka bahçesi olarak gördüğü Türk-İş ve Hak-İş, ardı ardına eylem kararları almak zorunda kalıyor. Sendika bürokratları gaz almak için, dostlar alışverişte görsün diye bu eylemleri düzenliyor ama işçiler AKP il binalarının önünde yürekten gelen bir coşkuyla, hançerelerini yırtarcasına “AKP işçiye hesap verecek” diye haykırıyor. Haykıranlar sadece CHP'liler ya da muhalifler değil! Birçoğu AKP'ye ve MHP'ye oy vermiş olan işçiler! Hangi partiye oy vermiş olursa olsun bu işçiler bıçak kemikte diyerek alanlara indiler. Ardından işyerini terk etmeme eylemleri geliyor, 17 Temmuz'da da “bir gün işe gelmeme” adı altında bir günlük fiilî grev var!Kamu emekçilerinin (memurların) toplu sözleşmesi ise Ağustos'ta! Kamu emekçilerinin grev hakkı tanınmıyor. Dahası sözleşme süreci okulların kapalı olduğu döneme getiriliyor ki en kalabalık ve örgütlü kamu emekçileri kesimi hizmet üretiminden gelen gücünü pazarlık masasına koyamasın. Ama kamu emekçisi için de artık bıçak kemikte! 1 milyondan fazla üyesiyle yetkili konfederasyon olarak masaya oturan Memur-Sen, bugüne kadar AKP'nin memur kolu gibi çalıştı, bugünden sonra AKP ve MHP seçmeni memurları bile ikna edebilir mi şüpheli…
Haber şu; “İsrail SİHA'ları, Gazze'de yardım bekleyen sivillere ateş açtı.” Son birkaç haftadır hemen bütün haberler bu şekilde. Bu haberler de normalde Gazze'den her gün gelen ölüm haberleri gibi verildi. Yüzlerce insan bu şekilde hayatını kaybetti, yüzlercesi de yaralandı. Kimse de bu haberlerin içeriğinin aslında ne olduğunu tartışmıyor. Kimse buradaki insanlık dramını, aşağılık soykırım yöntemini sorgulamıyor. Kimse, binlerce insan üzerinde denenen “açlık oyunları”na, ölüm oyunlarına, zevk için insanların bu şekilde avlanmasına bakmıyor.
1951 yazında Fransa'nın küçük bir kasabasında, bir sabah insanlar halüsinasyonlar görmeye, bilinçlerini kaybetmeye başladı. Yedikleri sadece bir ekmekti. Peki bu sessiz kasabada ne olmuştu?Sunan: Sezgi Aksu Hazırlayan: Hazal Beril ÇamSes Tasarımı ve Kurgu: Tolgacan Bozca Yapımcı: Podbee MediaCanlandırmalar:Roch Brian: Umut GüloğluDr. Gabbai: Tolgacan BozcaKomiser Sigaud: Metin BozkurtCamille: Hazal Beril ÇamKoca: Aykut CeylanDeliren Kadın: Şevval KadınKendini Yakan Adam: Zafer Poker------- Podbee Sunar -------Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.ON Mobil'i İndir! Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/'u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Ekmek arası döner Almanya'da en çok sevilen ve tüketilen ürünlerden biri. Yılda 3 milyondan fazla satılıyor. Ancak bu sevilen yiyeceğin fiyatı son yıllarda gittikçe artıyor. Öyle ki uzmanlar dönerin fiyatının bu yıl içinde 10 euroya ulaşacağını tahmin ediyor. Son dönemde döner sektöründe yaşanan gelişmeleri Elmas Topcu derledi. Almanya Döner İmalatçıları Birliği Eş Başkanı Cihan Kılıç ise döner fiyatının artış sebeplerini anlattı. Mikrofonda Gökçe Göksu var. Von Gökce Göksu.
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeceğim. Benim üzerimden “Suriye'de Alevi katliamı var” cümlesini Türkiye'nin içine taşıyan alevi harlayan İsmail Saymaz'ın haklı olduğu tek bir yer var. O, şudur: Ekmek parasını yazarak, kelimelerle kazanan benim gibi bir yazarın, yazısında her şey ayan beyan ortada olmasına rağmen yine de cımbızlanarak servis edilecek bir anlatıma mahal vermemesi, Saymaz ve benzerlerini iştahlandırmaması gerekirdi.
In this episode, we dive into the vibrant street food and traditional dishes of Istanbul! Nilufer, shares the must-try staples beyond kebabs—like Sultanahmet Köfte (Turkish meatballs), Balık Ekmek (fish sandwiches by the Bosphorus), Islak Hamburger (wet burgers), and the beloved Kumpir (loaded baked potatoes of Ortaköy). We also break down the difference between döner, kebab, and dürüm, plus the influence of Turkey's diverse regions on its cuisine.But no culinary journey is complete without a sip of Turkey's famous beverages! We explore the deep-rooted tea culture, from strong black çay served in tulip-shaped glasses to the rich, velvety experience of Turkish coffee, complete with fortune-telling traditions. From the bustling bridges of Karaköy to the rich food culture of the east, this episode is a feast for your ears!
Ercan Kesal ve Yenal Bilgici ile keyifli bir söyleşi...Ercan Kesal demişken Muhtar'ın repliğini de iliştirelim...-Yalnız bir şey söyliyeyim. Et on numara.+Dee mi?-Kuzu değil mi bu?+Kuzu. Biz başka bir şey yemeyiz komserim. Kuzudan başka bir şey bizim evde yenmez. Bazıları bunu yemiyor. Bunun koktuğunu söylüyor.-Hee kokar derler.+Ama et... Kuzu etidir. Yani yenecek et de kuzu etidir.
Deniz plastiğinden yapılmış bir tekne, meşhur tehlikeli Bass Boğazı'ndan geçti. Teknenin deniz çöpü hakkında farkındalık yaratma yolculuğunda olduğu bildiriliyor.
İstibdada karşı nasıl mücadele etmeli: Baskıya karşı çık, tuzağa düşme!Türkiye, iktidara muhalif kurum ve kişilere yönelik bir soruşturma, gözaltı ve tutuklama dalgasıyla sarsılıyor. Bu dalga sosyalist partilerden faşist Zafer Partisi'ne kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Kürt hareketinden ya da onunla dayanışma içinde olan siyasetçilere, sendikacılara, avukatlara yönelik operasyonlar bitmiyor. Geçmişten bugüne soruşturmaların ve kayyımların hedefi olan Dem Partili belediyelerden sonra Esenyurt ve Beşiktaş ile birlikte CHP'li belediyeler de hedef alınıyor. Türkiye'nin en büyük belediyesi olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Başkanı Ekrem İmamoğlu üzerinde “ahmak davası” olarak bilenen bir hakaret davası adeta Demokles'in kılıcı gibi sallandırılıyor. Tutuklama furyasından medya dünyasının ünlü menajeri Ayşe Barım da sokak röportajında Erdoğan'a serzenişte bulunan sıradan bir kadın da nasibini alıyor.Tüm bunlar olurken yargının bir sopa olarak kullanılmasını, belirli savcıların, belirli bilirkişilerle adeta bir yargı tezgâhı kurmuş olduğunu teşhir eden haberler yapan gazeteciler de karakola çekiliyor. Yargının savunma kanadı da kırılmak isteniyor. Yoldaşımız Şiar Rişvanoğlu'na yönelik saldırılar güçlü bir dayanışmayla ve mücadeleci işçilerin sahiplenmesiyle boşa çıktı ama savunmaya saldırı bitmiyor. Son olarak avukat Fırat Epözdemir'in tutuklanması ve İstanbul Barosu'nun seçilmiş yönetiminin görevden alınması için savcılık tarafından soruşturma başlatıldı.İşçi sınıfını kazanarak istibdadı yeneceğiz!Susmayacağız! İstibdada karşı haykıracağız! Ama sesimizi düzen içinde kayıkçı kavgası veren güçlerle, Türkiye'deki baskı rejiminin yarattığı tepkiyi kendi çıkarları doğrultusunda soğurmaya çalışan Batılı emperyalistlerle ve onların sözcüleriyle karıştırmıyoruz. CHP'sinden Zafer Partisi'ne kadar düzen siyaseti istibdada karşı hürriyet kavgasını taşıyamayacağını ve bu kavgayı kazanamayacağını, bulduğu ilk fırsatta istibdadın saflarında yer kapmak istediğini daha kaç defa kanıtlayacaktır? Emperyalistlerin emekçi halkın hürriyeti ile en ufak bir ilgisinin olmadığını, işçiyi sermayelerine köle, yoksul halkı kendi savaşlarına asker, istibdad rejimini de kendi çıkarlarının gardiyanı yapmak istediğini, onca yaşanandan sonra görmemek nasıl mümkün olur? Biz sözümüzü ve eylemimizi bunlardan ayırırız. Yüzümüzü istibdadın hürriyet mücadelesi verenlere karşı ırkçı, mezhepçi, şovenist söylemlerle ve kara propagandayla kışkırtmaya çalıştığı emekçi ve ezilen halk kesimlerine dönüyoruz. Ekmek mücadelesinde birleşen, direnişlerle istibdadın barikatlarını aşan Polonez işçilerine, kadiri mutlak görülen sarayın grev yasağı fermanlarını yırtan metal işçilerine yani işçi sınıfına güveniyoruz. İşçi sınıfı mücadeleyi yükselttiğinde bütün diğer emekçi sınıfların ve ezilen kesimlerin onun mücadelesinin arkasında toplanmaya başlayacağını biliyoruz. Sermayeden ve emperyalizmden bağımsız bir hatta işçi sınıfını kazanarak istibdadı yenebileceğimizi biliyoruz.
Büyüyorum serisinin bu bölümünde kopması gerektiğini bilsem de kopamamaktan, bir anda silmeye ve soğumaya nasıl geçtiğimi anlatıyorum. Bu bölümden sonra bir tur daha SINIRLAR bölümü dinlenmeli. Keyifli dinlemeler!
İnsanların, günlük yaşantılarını sürdürürken veya hayata dair planlar yaparken rızk endişesi taşımamaları gerekir. Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz, “Aslandan kaçar gibi rızkınızdan kaçsanız, o yine de gelir sizi bulur.” buyurmuşlardır. Bu böyle iken Türkiye'de maalesef “Ekmek aslanın ağzında”, “Ekmek aslanın midesinde” gibi ifadeler kullanılmaktadır. Bunlar son derece yanlış ifadelerdir. Her canlının rızkının ne olduğu Cenâb-ı Hâkk tarafından tayin edilmiş ve Levh-i Mahfuz'a yazılmıştır. Burada kişiye düşen kendisi için tayin edilen bu rızka helâl yoldan mı haram yoldan mı ulaşacağını belirlemektir. Bu konuda Hz. Ali (r.a.) Efendimiz'in yaşadığı şu hadise son derece yerinde bir misâl olacaktır: Hz. Ali (r.a.) Efendimiz Kûfe'de bulunduğu sırada bir câmiye gidiyor. Kapıda bekleyen bir kişiden kendisi namaz kılıp gelene kadar devesini tutmasını rica ediyor. Namazını bitirip dışarı çıkarken deveyi emânet ettiği kişiye bahşiş olarak vermek üzere iki dirhem hazırlıyor. Dışarı çıkınca devenin yularının emânet ettiği kişi tarafından çalındığını görüyor. Orada bulunan başka birine selâm veriyor ve iki dirhemi ona vererek o para ile çarşıdan bir yular almasını rica ediyor. O zât çarşıya giderek iki dirheme bir yular satın alıp Hz. Ali (r.a.) Efendimiz'e getiriyor. Hz. Ali (r.a.) Efendimiz bakıyor ki bu yular biraz evvel devesinden çalınan yuların ta kendisi. Bunun üzerine yuları getiren kişiye durumu anlatıyor ve “Ben sana verdiğim iki dirhemi deveme sahip çıktığı için o adama verecektim. Adamın nasibi iki dirhemmiş; ancak o helâl yoldan kazanmak yerine haram yoldan kazanmış oldu.” buyuruyor. (Ömer Muhammed Öztürk, Sohbetler-2, s.92-93)
radyoya kaçıngan bağlanan konuk, giyotinle ekmek doğramak & yanlışlıkla pavyona düşmek
Kayyum atamaları, polise taş atan şüpheli, seçimler, Manas Destanı, Maccabi taraftarları, Beşiktaş'ın yurtdışına alınan maçı ve çok daha fazlası Editörün Gündemi'nde. 00:00 Teaser 01:24 Serhıldan: Burcu Köksal ve altı ok 04:00 Ömer: Ekmek poşetiyle taş atan adam 05:38 Cahid: Haklının acelesi yok 07:15 Sefa: Manas Destanı 10:22 İbrahim: Maccabi taraftarları 12:47 Mustafa: Beşiktaş-Maccabi eşleşmesi 14:29 Ferhat: Akran zorbalığı 17:06 Altan: Müşteri hizmetleri 21:03 Abdullah: Obez kedi
Bölümde ana kaynak olarak kullandığımız "Rusya: Devrim ve İç Savaş (1917-1921)" eserini satın almak isteyenler için; Amazon: https://www.amazon.com.tr/dp/6256774450?ref_=cm_sw_r_cp_ud_dp_P87XEEPW2V5GYFASX2BH Kitapyurdu: https://www.kitapyurdu.com/kitap/rusya-devrim-ve-ic-savas-19171921/678577.html&publisher_id=8343 1. Dünya Savaşı tüm hızıyla devam ederken Çar Nikolay, 7 Mart günü Petrograd'dan ayrılarak Mogilev'e gider. Ertesi gün; 8 Mart'ta kadınlar, grevdeki Putilov işçileriyle birlikte sokaklara dökülür. "Ekmek!" sloganıyla başlayan eylemler, devletin tepki verememesi sonucunda giderek büyür ve boyut değiştirir. Yıllardır rejimden usanmış olan halk, eylemleri bir isyana dönüştürür. Ancak rejimden bıkmış durumda olan sadece halk değildir. Gösterileri engellemesi beklenen askerler, halkın başlattığı ayaklanmaya yavaş yavaş dahil olur. Eylemler, üçüncü günden itibaren tahtın ayaklarını sallamaya başlar. Çarlık rejiminin zafiyeti anlaşılınca gösteriler kısa sürede devrime dönüşür. Kızıl Devrim'e giden yoldaki en kritik günler, tarihe Şubat Devrimi olarak geçecektir. 1 hafta içerisinde yaşanan hadiseler, 3 asırlık Romanov hanedanının sonunu hazırlayacaktır. Şubat Devrimi, çarlık rejimini sona erdirirken yerine sağlam temellere oturmuş bir sistem inşa edemez. Ülke, gün geçtikçe daha büyük bir kaosa sürüklenir. Romanov'ların sonu yaklaşırken Çar Nikolay, birbiri ardına hata yapmaya devam eder. Umarız bölüm hoşunuza gider. Video hoşunuza giderse like atmayı, yorum yapmayı, konuyla ilgilenen arkadaşlarınızla paylaşmayı lütfen unutmayınız. Beğenmediğiniz noktalar için de dislike atabilir, yapıcı eleştiri yorumlarınızla hatalarımızı düzeltmeme yardımcı olabilirsiniz. Çok teşekkür ederim. buymeacoffee.com/tarih101 Kanalımızı desteklemek ve ek içeriklere ulaşmak için; https://www.youtube.com/channel/UCPlTdUoi8jAjEdk1wf5cQug/join
Enlem ve Boylam'ın bu bölümünde, güvelenen / kurtlanan kuru gıda maddelerini atmaya kıyamadığı için, M. Birgin 'in onları değerlendirme serüvenine tanık olacaksınız. :) İçerik Özeti - Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan oldum. - Ata bineyim derken, altımdaki eşekten oldum. - Kuru gıdayı haşerelerden ayrıştırma yöntemleri :) - Kurtlanan kuru gıda maddelerini değerlendirme üzerine düşünceler... :)
Türkiye, yılda kişi başı 199.6 kg ekmek tüketimiyle son 65 yıldır dünyada en çok ekmek tüketen ülke konumunda yer aldı. Gazeteci Ali Çağatay bu veriyi, "Türkiye ekmek tüketiminde tek başına koşan bir atlet!” şeklinde yorumladı.
Kısa Dalga Podcast Parantez' in konuğu olan Ekonomi Doktoru Dr. Murat Kubilay, Berna Can ile yaptığı söyleşide Türkiye ekonomisinin mevcut durumu ve geleceği hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Dr. Murat Kubilay, enflasyon, işsizlik ve yabancı yatırımcıların Türkiye'ye bakışı dahil önemli uyarılarda bulundu. Ekonomist - İktisatçı Dr. Murat Kubilay'a göre '2025 halk ekmek ve kent lokantaları yılı olabilir.' dedi. Dr. Murat Kubilay ayrıca Merkez Bankası'nın '2025 yılı için yüzde 14 enflasyon tahmininin gerçekçi olmadığını belirterek "Bu hedef tutmayacak ve ücret zamları için temel alınacak. Bu çok tehlikeli bir durum" ifadelerini kullandı. Dr. Murat Kubilay, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinin güvenilirliği konusunda ciddi şüpheleri olduğunu belirtti. "TÜİK'in verilerine güvenmemekten öte bir durum var. TÜİK'in verileri hakikaten birçok yerde tutarsız" dedi.
Fırından aldığımız bir ekmeğin 2 ya da 3 gün içinde küflendiğini görürüz. Bazısının etrafı beyazlar bazısı yeşerir. Peki ekmek neden küflenir? Gıda Mühendisi Ebru Akdağ anlatıyor.
Mehmet Şimşek'in, nam-ı diğer İngiliz Mehmet'in yaptığı açıklamalar insanı hayrete düşürüyor. Memleketin gerçeklerinden tamamen habersiz bir uzaylı gibi konuşuyor. Türkiye'de asgari ücret düşük değil diyor. Açlık sınırının asgari ücreti sollayıp geçtiği, asgari ücretin büyük şehirde kirayı bile karşılayamaz hâle gelmeye başladığı bir Türkiye'de bunu söylüyor. Yurtdışı çıkış harcına yaptığı zammı izah ederken “imkânı olan yurtdışına çıkabiliyor zaten biz de imkânı olandan vergi alacağız” diyor. İnsanlarımızın eğitim, aile ziyareti şu ya da bu sebeple yurtdışına imkânlarını zorlayarak, çoğu zaman da borçlanarak çıktığı bir ülkede bunu söylüyor. Vergide adaleti sağlayacağız diyor ama imkânları derya deniz olan Koçların, Sabancıların, yerli yabancı tekellerin, işçinin ödediği gelir vergisinden daha az oranda vergi ödediği ülkede, bu adaletsizliği gidermekten bahsetmiyor. EYT'yi muhalefetin popülist iteklemesiyle çıkardık diyor. Milyonlarca insan sanki yıllarca alınteri dökmemiş, emekliliği hak edecek sigorta primlerini fazlasıyla ödememiş gibi, işçinin hakkı olanı sanki kendi verdikleri bir lütufmuş gibi sunuyor. Gıda arzını arttırarak enflasyonu düşüreceğiz diyor. Bunun için üretimi desteklemek yerine, siloları ithal buğdayla doldurup yerli üreticiyi eziyor. Çiftçiyi perişan ediyor ama hayat pahalılığı hız kesmeden artmaya devam ediyor. Uluslararası olarak hazırlanan ve kara para aklayan ülkeleri gösteren gri listeden çıkmayı bir zafer olarak sunuyor ama ülkeyi nasıl bir kara para cennetine dönüştürdüklerinden bahsetmiyor. Nasrettin Hoca'nın eşeğini kaybedip bulma fıkrasını anlatıyor. Ama emekçi halkımızın gülecek hali kalmadı! Mehmet Şimşek sanki uzaylı gibi konuşuyor dedik ama ne Mehmet Şimşek uzaylı ne de ülkeyi uzaylılar istila etmiş ve yönetiyor. Memleket sermayenin ve emperyalizmin istilası altında. Mehmet Şimşek ve onu görevlendiren Erdoğan, uzaydan değil yerli ve yabancı tekellerin yönetim ofislerinden, Londra, Frankfurt ve New York finans merkezlerinden ısmarlanan bir kemer sıkma programını uyguluyor. Bu program öncelikle işçi sınıfını hedef alıyor ama halka halka genişliyor, kamu emekçisini, küçük esnafı, yoksul köylüyü, memleketin doktorunu, mühendisini, avukatını, kısacası halkın ezici çoğunluğunu bir ekonomik cendereye sokuyor. Kemer sıkmayan sadece büyük patronlar! Tam tersine onlar kemerlerini gevşetiyorlar çünkü emekçi halkın kanını emerek büyüttükleri göbekleri pantolonlarına sığmıyor! Burada da toplumsal öfkeyi yatıştırmak üzere CHP devreye giriyor. Erdoğan'ın son yerel seçim hezimetinden sonra partide ve kabinede büyük revizyon yapılacağı konuşuluyordu. Birkaç il başkanlığı ve üç bakanlıkla sınırlı kaldı. Ama herkes şunu kaçırıyor: Erdoğan esas büyük revizyonu CHP'yi iktidara gizli ortak haline getirerek yaptı. Biz bu bakanlığa “narkoz bakanlığı” adını takalım. Bu dönemin en kritik bakanlığı bu! Erdoğan ve Şimşek, Orta Vadeli Programla halkın etinden et koparırken CHP'nin işi siyasi narkoz vererek toplumsal tepkiyi uyuşturmak! Sermaye sınıfı nasıl da ayrı gayrı demeden birleşiyor! Birbirine etmediği hakareti bırakmayan AKP ve CHP nasıl da para babalarından talimat geldiğinde, mesele sermayenin çıkarları olduğunda el ele veriyor! O halde bizim de düzen siyasetinin tuzaklarına düşmemek ve emekçi halkın birliğini sağlamak için mücadele etmemiz, safları sıklaştırmamız gerekiyor. Gaz alma mitinglerinden uzak durup sendika ve konfederasyon ayrımı yapmadan, Birleşik İşçi Cephesi'ni inşa ederek işçi sınıfının tüm güçlerini meydana indirmek, işçi sınıfının örgütlü gücünün etrafında kamu emekçilerini, küçük esnafı, yoksul köylüyü, memleketin doktorunu, mühendisini, avukatını, aydınını, sanatçısını birleştirmek gerekiyor. Düzen muhalefetinin narkozunun etkisinden sıyrılıp uyanık kalmak gerekiyor. Uyanık duran, fitneyi, bölünmeyi reddeden, birleşen ve gücünün farkına varan emekçi halkı istibdadın sopasıyla korkutamazsınız! Ekmek ve hürriyet için ayağa kalktığında halkın coşkun akan selini durduramazsınız!
Bugün 15 Nisan 2024 #doğatakvimi
202. Bölümde konuğum Strateji ve İnovasyon Yönetimi Danışmanı Dr. Umut Ekmekçi oldu. 2024 yılı trendlerini konuştuk. (00:00) – Açılış (00:52) - Dr. Umut Ekmekçi'yi tanıyoruz. https://www.linkedin.com/in/umutekmekci/ (03:22) – Open Innovation Institute nasıl kuruldu? (05:00) – Dünyada inovasyon ile ilgili gelişmeler neler? (08:30) – Girişimleri Türkiye dışına mı taşımalı? (09:55) – Gelecek trendleri neler olacak? 2024 yılında bizi neler bekliyor? (16:09) – Sağlıklı yaşlanma 2024'ün önemli trendlerinden biri. (17:05)- Merkeziyetsizleştirme (17:40) – Kişiselleştirme (18:40) – Clean Tech (19:20) – Sosyal Etki https://www.linkedin.com/posts/umutekmekci_2024e-do%C4%9Fru-e%C4%9Filimler-activity-7148546100105314305-xh2Q?utm_source=share&utm_medium=member_desktop (21:30) – Start up scouting model nedir? (25:42) – Kitap önerileri İsmet Barutçugil'den Stratejik İnovasyon Yönetimi - https://www.kitapyurdu.com/kitap/stratejik-inovasyon-yonetimi/527028.html&manufacturer_id=20416 The Art Of Co-Design - https://www.amazon.de/Art-Co-Design-problems-creative-collaboration/dp/9063696922 (27:35) - Kapanış Sosyal Medya takibi yaptın mı? Twitter - https://twitter.com/dunyatrendleri Instagram - https://www.instagram.com/dunya.trendleri/ Linkedin - https://www.linkedin.com/company/dunyatrendleri/ Youtube - https://www.youtube.com/c/aykutbalcitv Goodreads - https://www.goodreads.com/user/show/28342227-aykut-balc aykut@dunyatrendleri.com Bize bağış yapıp destek olmak için Patreon hesabımız – https://www.patreon.com/dunyatrendleri
Döner Almanya'da en çok tüketilen besin maddelerinden. Ancak son dönemde döner fiyatının artması, kamuoyunda hoşnutsuzluk yaratıyor. Ekmek arası döner 8 Euro, tabakta servis edilen döner ise 16 Euro'dan başlıyor. Özellikle "fast food"a alışık genç nesil bundan pek memnun değil. Öyle ki konu Başbakan Olaf Scholz'a kadar gitti. Almanya'da enflasyon düşerken döner fiyatları neden yükseliyor? Trend devam edecek mi? Konuyu Avrupa Türk Döner İmalatçıları Derneği (ATDİD) başkanı ve gıda yüksek mühendisi Gürsel Ülber ile konuştuk. Mikrofonda Çelik Akpınar ve Elmas Topcu var. Von Celik Akpinar.
#acıtatlımayhoş #iftarmenüsü #podcast Kırmızı çorba iftara iyi bir başlangıç olur. Batı mutfağından girmiş Dalyan Köfte, rivayete göre "İtalyan" kelimesinden bükülmüş. Ekmek içi yanında, bir avuç da yulaf eklemek iyi olur. Aylin Öney Tan'ın bugünkü menüsü ve püf noktalarını dinleyin.
#acıtatlımayhoş #iftarmenüsü #podcast Kırmızı çorba iftara iyi bir başlangıç olur. Batı mutfağından girmiş Dalyan Köfte, rivayete göre "İtalyan" kelimesinden bükülmüş. Ekmek içi yanında, bir avuç da yulaf eklemek iyi olur. Aylin Öney Tan'ın bugünkü menüsü ve püf noktalarını dinleyin.
İlker Karagöz samimi ve dürüst habercilik anlayışıyla Türkiye'nin dört bir yanından derlediği haberleri izleyicilerle buluşturup ülkenin nabzını tutmaya devam ediyor. Türkiye'nin lider sabah haber programı İlker Karagöz ile Çalar Saat NOW'da! Bizi sosyal medyadan takip edin: X: https://twitter.com/nowhaber Facebook: https://www.facebook.com/nowhaber.tr Instagram: https://www.instagram.com/nowhaber.tr/ Podcast: https://anchor.fm/now-haber
Bir bayat ekmek ve bir yumruk kıymayla neler yapılabilir? Aylin Öney Tan, anneannesinin ve annesinin az malzemeyle bereketli yemek yapımı örneklerini anlatıyor. Savaş döneminde ev ekonomisi ve beslenmeden ilhamla günümüzde mutfağı nasıl daha dönüştürülebilir kılarız? Detaylar kayıtta. İyi dinlemeler.
Bir bayat ekmek ve bir yumruk kıymayla neler yapılabilir? Aylin Öney Tan, anneannesinin ve annesinin az malzemeyle bereketli yemek yapımı örneklerini anlatıyor. Savaş döneminde ev ekonomisi ve beslenmeden ilhamla günümüzde mutfağı nasıl daha dönüştürülebilir kılarız? Detaylar kayıtta. İyi dinlemeler.
Erdoğan Ne İş Yapar / Ahmet Nesin & Avukat Dilek Ekmekçi
Gündemin öne çıkan gelişmeleri Demet Bilge Erkasap'ın hazırlayıp sunduğu Kısa Dalga Bülten'de…
Akdeniz diyeti bir piramit veya üçgen ile tarif ediliyor. En çok her öğün yenmesi gerekenler en alttaki kalın bandı oluşturuyor. En az yenmesi gerekenler ise en üstteki dar tepe kısım. En alt bantta olması gereken deyince akla hep sebze meyve geliyor ama Akdeniz diyetinin temelinde her gün yenen yiyeceklerin başında ekmek ve diğer hamur işleri var. Elbette rafine olmamak şartıyla. Beyaz un değil kepekli lifli tahıllarla yapılan köy ekmekleri önemli. Ayrıca karbonhidrat ihtiyacının önemli bir miktarı baklagillerden karşılanıyor. Akdeniz diyeti piramit veya üçgenini biraz farklı tanımlayanlar var. Örneğin en temele egzersizi koyan tablolar var. Bence en güzeli en olmazsa olmaz sosyal boyutu işin temeline koyanlar. Asıl Akdenizlilik orada gizli.
Akdeniz diyeti bir piramit veya üçgen ile tarif ediliyor. En çok her öğün yenmesi gerekenler en alttaki kalın bandı oluşturuyor. En az yenmesi gerekenler ise en üstteki dar tepe kısım. En alt bantta olması gereken deyince akla hep sebze meyve geliyor ama Akdeniz diyetinin temelinde her gün yenen yiyeceklerin başında ekmek ve diğer hamur işleri var. Elbette rafine olmamak şartıyla. Beyaz un değil kepekli lifli tahıllarla yapılan köy ekmekleri önemli. Ayrıca karbonhidrat ihtiyacının önemli bir miktarı baklagillerden karşılanıyor. Akdeniz diyeti piramit veya üçgenini biraz farklı tanımlayanlar var. Örneğin en temele egzersizi koyan tablolar var. Bence en güzeli en olmazsa olmaz sosyal boyutu işin temeline koyanlar. Asıl Akdenizlilik orada gizli.
Akdeniz diyeti bir piramit veya üçgen ile tarif ediliyor. En çok her öğün yenmesi gerekenler en alttaki kalın bandı oluşturuyor. En az yenmesi gerekenler ise en üstteki dar tepe kısım. En alt bantta olması gereken deyince akla hep sebze meyve geliyor ama Akdeniz diyetinin temelinde her gün yenen yiyeceklerin başında ekmek ve diğer hamur işleri var. Elbette rafine olmamak şartıyla. Beyaz un değil kepekli lifli tahıllarla yapılan köy ekmekleri önemli. Ayrıca karbonhidrat ihtiyacının önemli bir miktarı baklagillerden karşılanıyor. Akdeniz diyeti piramit veya üçgenini biraz farklı tanımlayanlar var. Örneğin en temele egzersizi koyan tablolar var. Bence en güzeli en olmazsa olmaz sosyal boyutu işin temeline koyanlar. Asıl Akdenizlilik orada gizli.
Akdeniz etrafında bu tür bayat ekmekten yemek yapma fikirlerinin çok tekrar ettiğini görüyoruz. Bizim papara, İtalya'ya gidince bol domatesli bir ekmek yemeği oluyor. Ekmek yemeği derken gerçekten de tamtakır kuru ekmek domatesli soğanlı sarımsaklı sos içinde et veya sebze pişer gibi pişiyor. “Pappa al Pomodoro” tam bir yokluk yemeği. Ama bir taraftan da o kadar lezzetli, çocukların sevgilisi. Hatta bu yemek üzerine bir de çocuk şarkısı var. 1965 yılında İtalyan pop şarkıcısı Rita Pavone'nin meşhur ettiği “Viva la Pappa col Pomodoro” yani “Yaşasın Domatesli Papara” şarkısı hala kulaklarda yankılanır. Şarkılara konu olan yemeğin tarifi ise kayıtta…
Hace años tuve la oportunidad de viajar a Turquía y conocí una expresión que me impactó. Hay Pan en el Gancho es filosofía sobre compartir las cosas que importan Sígueme en Instagram: http://instagram.com/proyectomasuno/ En Youtube: http://youtube.com/@ProyectoMasUNO
Adem Yavuz Arslan | O dosyadan Saray'a ekmek çıkmaz! | 15.03.2023 by Tr724
Geçen iki haftada Yukarı Mezopotamya'dan çıkan yassı ve yufka ekmek kültürünün nasıl çok geniş bir coğrafyaya yayıldığını konu yaptık. NTVRadyo podcast kayıtlarından dinlenebilir. Bu hafta konumuz su. Biz suyu kaynağına göre tadan, çeşme sularını bile acı - tatlı diye ayıran bir su kültürüne sahibiz. Tencere yemeğine "sulu yemek" deriz. Biz yemek yazarları için yabancı dillere en zor çevrilen ifade budur... Ekmek niye çok yeriz, çünkü ekmeği yemeğin suyuna banma alışkanlığımız vardır. Elbette tüm dünya mutfaklarında yemekler hep kuru pişen ızgara, tava veya fırın yemekler değil, suyun başrolde olduğu çok yemek var. Ama bizimkisi gibi "sulu yemekler" gerçekten başka bir alem. Bizim sulu yemeklerimizden dünyadaki benzerlerine bir yolculuğa hazır olun…
Mehmet Kahraman'ın Ekmek Bayatlatma Odası adlı öyküsünü dinleyelim
Ekmek her zaman yağlı tarafına mı düşer? Edward Murphy'nin bakış açısına göre: Evet. Peki ama Murphy'nin kehanetlerini ortaya attığı bağlam tam olarak neydi? Ne diye bunca olumsuz kanunu bir araya getirmişti? Ve bu kanunlara bir alternatif düşünülebilir mi?Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Oğulcan AyanSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee MediaBu podcast, Open English hakkında reklam içerir. Yeni yıl fıyatları gelmeden %65 indirim fırsatıyla ana dili İngilizce olan eğitmenlerle online sınırsız derslere katılmak ve Open English hakkında daha detaylı bilgi almak için tıklayın.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Bu video 25/05/2016 tarihinde yayınlanan “KİMİN PEŞİNDESİN?!.” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... Hazreti Osman efendimiz ve emsali gibi… Hazreti Osman (radıyallahu anh) önce Mekke'nin, daha sonra da Medine'nin en zenginlerinden biriydi. Zengindi ama aynı zamanda Mute Hareketi'ne hazırlanılırken bir defada beş yüz deveyi yüküyle beraber İslam'a bağışlayan bir insandı. Diğer taraftan, öyle bir mahviyet ve tevazu içindeydi ki, halife olduğu dönemde Mescid-i Nebevî'de kumdan bir döşek ve yastık yaparak öyle yatıyordu. Şehit edildiği esnada baraka gibi çok basit bir hanede bulunuyordu. *Hulefa-i Râşidîn efendilerimiz kendileri beklentisiz ve zahidâne yaşadıkları gibi ailevî çıkar ve menfaat düşüncesinden de hep uzak kaldılar. Hazreti Ebu Bekir'in çocukları vardı; Muhammed ve Abdurrahman, oğullarından en çok bilinenler. Onlara birer kulübecik bıraktığına dair bir şey bilmiyorum. Ve meydan okuyorum: İşte siyer ve megazi kitapları, işte siz!.. İsterseniz gözünüzün içine bakan o ilahiyatçı hocalarınızı da alın, karıştırın; şayet onlar bir tek daire çocuklarına bıraktılarsa, gelin hepiniz birden yüzüme tükürün!.. *Hazreti Ali efendimizin, Hazreti Hasan efendimize bir kulübe bıraktığına dair bir şey gösteremezsiniz; Hazreti Hüseyin efendimize kulübe gibi bir ev bıraktığına dair bir şey gösteremezsiniz. Ganimetler geliyordu ama tamamı halkın ihtiyaçları için kullanılıyordu. Hazreti Fatıma validemiz, anamız, bütün evliyanın anası, kuyudan su çekmek suretiyle elleri nasır bağlamıştı. Hazreti Ali efendimizin omuzları da kova taşımaktan yağırlaşmıştı. Medar-ı maişetlerini öyle temin ediyorlardı. “Kızım, Medine fakirlerinin hakkını size veremem. Allah'tan kork ve Allah'a karşı vazifende kusur etme!..” *Hazreti Fatıma, bütün ev işlerini bizzat kendisi yapardı. Zaten, bütünü bir tek odadan ibaret olan bir hücrecikte kalıyorlardı. O hücrecikte, Fatıma ocağı yakar ve yemek pişirmeye çalışırdı. Çok kere, ateşi alevlendirmek için eğilip üflerken, ateşten çıkan kıvılcımlar benek benek elbisesini yakardı. Onun için elbisesi delik-deşik olmuştu. Yaptığı sadece bu değildi. Ekmek yapmak, evin ihtiyacı olan suyu taşımak da onun yüklendiği işlerdendi. Değirmen taşını çevire çevire eli nasır bağlamış, su taşıya taşıya da, Erzurumluların tabiriyle, sırtı “yağır” olmuştu. *Bu arada bir harp dönüşü Medine'ye esirler getirilmişti. Allah Rasûlü bu esirleri, müracaat eden Medine halkına dağıtıyordu. Hazreti Fatıma da, ev işlerinde kendisine yardımcı olabilecek bir hâdim (hizmetçi) istemek için babasına gitmiş, (bir rivayette) Efendimiz'in yanında oturanlardan hicap ederek hiçbir şey söyleyemeden evine dönmüştü. İnce kızının bir maksatla geldiğini anlayan Nebiler Nebisi oradaki maslahat hâsıl olduktan sonra kalkıp onun evine gitmişti. *Hazreti Fatıma anamız der ki: “Yatağa uzanmıştık ki, Allah Rasûlü çıkageldi. Ben ve Ali yataktan doğrulmak istediysek de O buna mâni oldu ve aramıza oturdu. Öyle ki sadrıma temas eden ayağındaki serinliği hissediyordum. Arzumuzu sordu. Ben durumu anlatmaktan hicap edince, Ali dedi ki “Ya Rasûlallah, değirmen taşı çeke çeke kızınızın elleri nasır bağladı, su taşıya taşıya omuzu yağır oldu, ev süpüre süpüre toz toprak içinde kaldı. Lütfederseniz yeni gelen esirlerden bir hizmetçi istiyoruz.”
“Ekmek aptal toplumların temel gıda maddesidir” diyen Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar tutuklandı… Öğretmenlerin AYM nöbetine izin verilmedi… / Adalet Bakanı Bozdağ'dan başörtüsü açıklaması: 360-400 oy arasında referandum ortaya çıkar… / Hükümetten ÖTV'de indirim hazırlığı… ABD seçimleri: Pensilvanya'dan aday olan Mehmet Öz kaybetti… Gündemin öne çıkan gelişmelerinden derleyerek hazırladığımız Kısa Dalga Bülten Başlıyor
Kabine toplantısından sonra konuşan Erdoğan, asgari ücret çalışmalarının sürdüğünü belirtirken, vatandaştan sabır olmalarını istedi ve 2023'ün şubat-mart aylarından itibaren enflasyonu aşağı seviyeye çekmiş olacaklarını söyledi.. BDDK kararı sonrası bazı bankalar kredi kullanımını durdurdu... Ekmek artık liselerde üretilecek... Pınar Gültekin davasında haksız tahrik ve beraat istinafa taşındı..
Döviz kurunda artış sürüyor. Dolar 17 lirayı geçti, gram altının satış fiyatı bin lira oldu. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, konut kiralarında, bir yıl süreyle, bir önceki yılın kira bedelinin yüzde 25'i geçmeyecek şekilde artış yapılabileceğini açıkladı. Okmeydanı Fetihtepe Mahallesi'nde kentsel dönüşüm çalışmaları Kapsamında vatandaşların elektrik su ve doğalgazları kesiliyor. İstanbul'un Çekmeköy ilçesinde AKP'li belediye, Mehmet Akif Mahallesi'nde ilçenin en büyük ikinci parkını yıkmak için bu sabah saat 05.00'te tekrar harekete geçti. İYİ Parti lideri Meral Akşener partisinin grup toplantısında, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin “Enflasyonla büyümeyi tercih ettik” ifadesi ile ilgili, “Böyle bir rezalet olabilir mi? Yoksulluğa mahkûm ettiğiniz insanlarımızla bir de dalga mı geçiyorsunuz?” dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde görüştü. Venezüela Cumhurbaşkanı Nicolas Maduro da Türkiye'de. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Maduro'yu Beştepe'de ağırlayacak. Gökçe Çiçek Kösedağı'nın sunduğu “Güne Bakış”ta, Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi ve Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz ile ekonomide yaşanan gelişmeleri ve döviz kurlarındaki artışı konuşacağız. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3QdMgQr
Medyada Bugün | Vatandaş Ekmek Derdinde, Erdoğan Müteahhit… by Tr724
Gezi Parkı davasında kararlar açıklandı. İş insanı Osman Kavala'ya ağırlaştırışmış müebbet, Yiğit Ekmekçi, Mücella Yapıcı, Mine Özerden, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay ve Tayfun Kahraman'a da 18'er yıl hapis cezası verilmesine karar verildi. Peki bu karar Batı'da nasıl yankılandı? Fransa'da 24 Nisan'da düzenlenen ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimlerinin galibi mevcut Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron oldu. II. Macron döneminde Avrupa'yı ve Fransa'yı neler bekliyor? Rusya'nın Ukrayna'ya saldırıları ikinci ayını doldurdu. Savaşta, cephede ve diplomaside son durum ne? AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'un Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda öldürülen Suudi gazeteci ve Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı davasının Riyad'a iadesinden 20 gün sonra Suudi Arabistan'a gidiyor. Ziyaretin anlam ve önemi ne? Ruşen Çakır, Gönül Tol ve Ömer Taşpınar, Transatlantik'te değerlendirdi. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3OKrzec
Kemal Can, 5 Soru 10 Cevap'ta bu hafta şu sorulara yanıt aradı: Her geçen yıl hayat nasıl daha da eksiltiliyor? Yasaklamalar nasıl kalıcı kayba dönüşüyor? Hayatın akışından çıkarılmak istenenler ne? İktidarın bilançosu nasıl ve konuştuğu kim? Yapısal bozulmayı neden gençler fark ediyor? 21.03.2022 #KemalCan #yoksulluk #gençler #5Soru10Cevap #iktidar #ekonomi #yorum #analiz #canlıyayın
BM: Ukrayna'dan kaçanların sayısı 2,5 milyonu geçti... Putin: Müzakerelerde olumlu gelişmeler var... Kılıçdaroğlu'ndan Diyarbakır mesajları: “Kürt sorunu vardır, çözümü Meclis'tir”... Gazeteci Sedef Kabaş tahliye oldu... İstanbullulara “Bugün dışarı çıkmayın” uyarısı... Türk Telekom'un çoğunluk hissesi artık Varlık Fonu'nun... CHP'den soru: 4 yıl sonra bedelsiz olarak kamuya geçecekken bu satın alma neden yapıldı? Merkez Bankası'nın anket sonuçları açıklandı: Yıl sonu dolar tahmini 16,68 TL'ye çıktı... Kadıköy Belediye Başkanı: Bağdat Caddesi'ne bile halk ekmek yetiştiremiyoruz... ABD ve Avrupa'da Deltacron görüldü..
Pocket dictionary: Sanctions. The world's leaders sanction Russians and their economy. But New Zealand is missing from the list of their sanction-giving allies. Istanbul wins for Askıda Ekmek policy for digitizing "bread on hooks."For more information, read up on our sources here.To donate to support the efforts in Ukraine, see a list of resources here.Follow us on Twitter @pocket_policy for more policy stories that don't make it onto the show!