Podcasts about onlar

  • 229PODCASTS
  • 1,916EPISODES
  • 21mAVG DURATION
  • 5WEEKLY NEW EPISODES
  • May 8, 2025LATEST

POPULARITY

20172018201920202021202220232024

Categories



Best podcasts about onlar

Show all podcasts related to onlar

Latest podcast episodes about onlar

Mevlana Takvimi
KUR'ÂN MU'CIZ (ACIZ BIRAKAN)'DIR-08 MAYIS 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later May 8, 2025 2:19


Kur'ân nazmının ve üslûbunun mevcut Arap edebiyatındaki şiir ve nesir metodlarının fevkinde oluşu; kelime, cümle ve ayetlerin düzeni, vakıf ve maktaları, durak yerleri ve bölümleri itibariyle eşsiz ve benzersiz bulunuşu, Kur'an'ın bir mucize olduğunu göstermektedir. Kur'ân; gerek fesâhat ve belâgatı, sözünün üstün, güzel ve son derece tesirli oluşu, gerek telifindeki güzelliği, kelime ve cümlelerin birbiriyle uygunluğu bakımından mevcud Arap fesâhat ve belâgatının üstüne çıkmıştır. Arapların çok sayıda şâir, edîb ve hatipleri, Kurân'ın eşsiz ve benzersiz güzelliği ve açıklığı karşısında apışıp kalmışlardır. İbn-i Hacer (r.âleyh) diyor ki: “Yüce Allâh Resûlullâh (s.a.v.)'i gönderdiği zaman, Arapların şair ve hatipleri pek çoktu, lügat ve edebiyat bilgileri zirvesine çıkmış bulunuyordu. Peygamberimiz (s.a.v.) ise, her sınıf ve tabakadaki insanların tamamını Allâh (c.c.)'a ve O'nun Kitab'ına davet etti. Kur'ân'a ve O'nun küçük bir suresine bir benzer getirmeleri için onlara meydan okudu, sonra savaş meydanlarına çağırdı. Onlar ise, Arap edebiyatının bütün inceliklerine vakıf oldukları, şairleri ve edipleri de çok olduğu halde, Kur'ân'a kelâm cinsinden bir şeyle muâraza etmekten âciz kaldılar. Bu durum, Kur'ân'ın mu'ciz olduğunu gösterir. Aklı olan bunun böyle olduğunu anlar ve kâbul eder. Çünkü küçük bir sure veya birkaç ayet topluluğu getirebilselerdi, kolaylıkla Kur'ân dâvasını baltalamış, müslümanları ve Peygamber (s.a.v.)'i müşkil durumda bırakmış olacaklardı. Savaş meydanlarında birçok canların telef olmasına, pek çok malın elden çıkmasına gerek kalmayacaktı.” (Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri,S.207)

Yeni Şafak Podcast
Mehmet Şeker - Olay, bir yumruktan ibaret değil

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later May 6, 2025 3:45


Özgür Bey'e yapılan saldırıyı lânetliyoruz. Gerekirse daha fazlasını talep ederiz. Sağlıklı bir toplum yapısı için lânetlemek yetmeyebilir. 66 yaşındaki saldırgan 2004 yılında iki çocuğunu öldürmüş. Diğer iki çocuğunu da öldürmeye çalışırken yakalanmış. Onlar yaralı kurtulabilmiş.

Yeni Şafak Podcast
Yusuf Kaplan - Kitapsız bir dünya kurulamaz: Avrupa'da gönül coğrafyasına açılan bir sefer

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Apr 28, 2025 7:16


Yurt içi ve yurt dışı programlarıma MTO'muzun asistanlarından talebe kardeşlerimi yanıma alıyorum. İki. Üç. Dört, beş… kardeşimizle yol alıyoruz. Onlar için de çok güzel bir tecrübe oluyor bu yolculuklar… MTO merkez yönetimimizde 50 civarında, Türkiye ve dünya çapında 350 civarında yönetici ve asistan kardeşimiz var.

Kerem Önder
Güzel giyin ama israf etme! -A'raf 31, 32 tefsiri / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Apr 25, 2025 38:04


“Ey ademoğulları; her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin; yiyin için ama israf etmeyin. Çünkü O; israf edenleri sevmez.” (A'raf 31)“De ki: Allah´ın kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar, dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir. İşte bilen bir topluluk için âyetleri böyle açıklıyoruz.” A'raf 32"Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir." (İsra 27)İbn Abbas (r.a) şöyle demiştir: Cahiliyye Arap kabileleri, Kabe'yi çırılçıplak olarak tavaf ederlerdi. Bunu, erkekleri gündüz, kadınları da geceleyin yaparlardı. Minâ'da mescide, ibadet ettikleri yere geldiklerinde, elbiselerini tamamen çıkararak, o yere çırılçıplak girer ve "Biz, içinde (giyinik iken) günah işlediğimiz elbiselerle tavaf (ibadet) etmeyiz" derlerdi. Bazıları da şöyle derlerdi: "Biz bunu, uğur sayarak yapıyoruz. Elbiselerimizi soyup attığımız gibi, günahlarımızdan da soyunup kurtulmuş oluyoruz." Onlar elbiseleri ile ibadet ediyor, yaşayacak kadar yiyor, et ve iç yağı yemiyorlardı. Bundan dolayı, müslümanlar, "Ya Resûlallah, bizim böyle yapmamız daha münasiptir" deyince, Cenâb-ı Hak bu ayeti indirdi. Bu, "Elbiselerinizi giyiniz, et ve iç yağı yiyiniz, (içilecek şeyleri) içiniz, ama israf etmeyiniz" demektir.Ayetteki "Zînetinizi alın"sözü, bir emirdir. Emrin zahiri vücûb (farziyyet) ifade eder. Dolayısiyle bu, her namaz kılındığında setr-i avretin vacib olduğunu gösterir.Bu, Ebu Bekr el-Esam'ın görüşüdür. Buna göre ayette bahsedilen israftan murad, cahiliyye Araplarının "bahire" ve "sâibe" gibi hayvanları haram saymalarıdır. Çünkü onlar o hayvanları, mülkiyetlerinden çıkarıyor ve onlardan istifade etmiyorlardı. Yine onlar hacc yaparlarken, Allah'ın kendilerine helal kıldığı bazı şeyleri haram sayıyorlardı. İşte bu da israftır.Daha sonra Cenâb-ı Hak, "Çünkü O, israf edenleri sevmez" buyurmuştur. Bu cümle, tehdidin doruk noktasını ifade eder. Zira, Allah'ın sevmediği herkes, sevabtan mahrum olarak kalır. Çünkü, Allah'ın kulunu sevmesi, ona mükâfatını ve sevabını ulaştırarak vermesi demektir. O halde, bu sevginin olmaması, sevabın ve mükâfatın olmaması demektir. Her ne zaman sevab bulunmazsa, orada ceza söz konusu demektir.Bu, bütün zînet çeşitlerini içine alan bir kelimedir. Böylece, ayette bahsedilen zînetin hükmüne, her türlü süsleme çeşitleri, bedeni her türlü şeyden temizleme, binecek şeyler ve her türlü takı çeşitleri dahil olur. Çünkü, bütün bunların hepsi bir zînettir. Eğer erkeklere, altın ve ipeğin haram olduğu hususunda bir nass (hadis) bulunmasaydı, bunlar da bu umûmî ifadenin hükmüne dahil olurlardı.Yine, ayette bahsedilen "temiz ve hoş rızıklar..." ifadesinin kapsamına, her türlü yiyecek ve içeceklerden leziz ve iştah çekici olanları girdiği gibi, aynı şekilde bunun hükmüne kadınlar ve güzel kokulardan faydalanmak da dahildir. Osman İbn Maz'ûn'dan rivayet edildiğine göre o, Hz. Peygamber (s.a.s)'e gelerek, "Nefsimin bana telkini, kendimi hadım etmeme karar verme hususunda bana üstün geldi..." dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, "Yavaş ol, ey Osman! Benim ümmetimin hadımlığı, oruçtur" buyurdu. Bunun üzerine Osman, "Nefsim bana, ruhban olmamı telkin ediyor" dedi. Buna karşılık Hz. Peygamber, "Benim ümmetimin ruhbanlığı, namaz vaktini beklemek için, mescidlerde beklemektir" buyurdu. O, "Nefsim bana, yeryüzünde seyahat etmemi telkin ediyor" deyince, Hz. Peygamber "Benim ümmetimin seyahati, savaşmak, hacc ve umre yapmaktır"; O, "Nefsim bana, malik olduğum bütün şeyi elden çıkarmamı telkin ediyor" deyince, Hz. Peygamber, "(Bu hususta) evla olan, senin, kendin ve çoluk çocuğuna harcaman, yetim ve yoksula acıman ve onlara bundan daha iyisini vermendir." O, "Nefsim bana, eşimle cima etmememi telkin ediyor" deyince,

Yeni Şafak Podcast
Fatma Barbarosoğlu - Deprem: 23 Nisan 2025 İstanbul, 6.2

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Apr 25, 2025 5:49


Her zamankinden daha sessiz bir sabahın içinde yol aldı kadın. Sokaklardan tek bir motor sesi gelmiyordu. Bayramdı. Çocukların bayramı. Peki kuşlara ne olmuştu? Çoktan nasiplerinin peşine düşmüşlerdir diye düşünse de martılar geldi aklına. Onlar küçük, büyük daireler çizerek sabahın bu vaktinde daima hareket halinde olurlardı.

Cevheri Güven
HALK CAN ONLAR RANT DERDİNDE; 15 TEMMUZ YAĞMASI

Cevheri Güven

Play Episode Listen Later Apr 24, 2025 40:00


HALK CAN ONLAR RANT DERDİNDE; 15 TEMMUZ YAĞMASI

Kerem Önder
Büyüklerin ruhları görünürse aldanma! - Mektubat 148, 149 Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Apr 24, 2025 42:21


Bu mektûb, molla Sâdık-ı Kâbilîye yazılmışdır. Kendini kavuşmuş sanan, bir şey elde edemez. Büyüklerin rûhlarından fâidelenmeğe aldanmamalıdır. Onlar, kendi üstâdının latîfeleridir:“İki mektûbunuz arka arkaya geldi. Birinci mektûb, kavuşduğunuzu, doyduğunuzu bildiriyordu. İkincisi, susuzluğunuzu, boşluğunuzu anlatıyordu. Allahü teâlâya hamd olsun! Çünki her işin sonuna bakılır. Kendini doymuş sanan, birşeye kavuşmamışdır. Kendini boş, uzak sanan, kavuşmuş demekdir. Size arka arkaya bildirmişdim ki, büyüklerin rûhlarının zâhir olmasına, onların yardım etmelerine, sakın aldanmamalıdır.O büyüklerin sûretleri, kendi üstâdınızın latîfeleridir. O şekillerde görünmekdedir. Tek bir yere bağlanmak şartdır. Çeşidli yerlere bağlanan, birşey kazanmaz, zarar eder. Size çok söylemişdim ki, sona çabuk kavuşmak için, işe, vazîfeye sıkı sarılmalıdır. Lâzım olan şeyleri bırakarak, lüzûmsuz şeylerle uğraşmak, akla uygun değildir. Fekat siz, kendi görüşünüze uyuyorsunuz. Söz dinlemiyorsunuz. Siz bilirsiniz! Habercinin vazîfesi ancak bildirmekdir.”149.Bu mektûb, yine molla Sâdık-ı Kâbilîye yazılmışdır. Allahü teâlâ herşeyi sebeble yaratmakda ise de, belli bir sebebe bağlanmak lâzım olmadığı bildirilmekdedir:“Kardeşim molla Muhammed Sâdık! Bütün varlığınızla sebeblere bağlandığınıza şaşılır. Sebebleri yaratan “teâlâ ve tekaddes”, herşeyi sebeblerle yaratmakda ise de, herşey için belli bir sebebe yapışmak doğru değildir.Mısra tercemesi: Bir kapı kapanırsa, üzülme ey gönül, başkası açılır!Bu kısa görüşlülük, çok uygunsuz kimselerde bulunur. Sizin gibilerde bu hâli görmek pek çirkindir. Biraz kendinize geliniz! Bu kötülüğün derecesini anlayınız! Hem müttekî olmak, hem de Allahü teâlânın sevmediği şeylerin peşinde koşmak, çok çirkin bir işdir. Bu çirkinliğin, sizin gözünüze güzel görünmesine pek şaşılır. Çok lâzım olan şeyleri, ihtiyâcı giderecek kadar elde etmek için çalışmalıdır. Bütün vaktleri oraya vermek ve bütün ömrü onun arkasında geçirmek, tâm bir ahmaklıkdır. Fırsatın kıymetini biliniz! Bu fırsatı, sonu gelmez, lüzûmsuz şeyleri elde etmek için kaçıranlara binlerle yazıklar olsun! Mektûblaşmamız lâzımdır. Habercinin vazîfesi, yalnız haber vermekdir. İnsanların dedi-kodularına aldırmayın! Buna üzülmeyiniz! Size sürmek istedikleri lekeler, sizde bulunmadığı için, üzülmeniz doğru değildir. Herkesin kötülediği bir kimsenin iyi olması, çok büyük se'âdetdir. Fekat, bunun aksi olursa, çok tehlükelidir. Vesselâm.”"İnsanlar için hak yolunu kapatan beş şey vardır:Cahillikten rahatsız olmamak, dünya hırsı, cimrilik, amelde riya, kendi fikrini beğenmek." Hz. Ali ra.Şeytan taşlamaktan tavaf yapamıyoruz! Başarı, en iyi intikamdır.Yiğit 1000 gün yaşar fırsat bir gün düşerKorkularının üstüne git! Agresif ol ve yüzleş onlarla. Sert saldır! Vücudunda bir yer tutulup ağrıdığında, masör kişi o bölgeye sert bir masaj yapar, ödeme dönüşmüş olan kas yapını yumuşatır ve ağrı biter.Hasan-ı Basrî "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin talebeleri, şeytanın vesvesesinden şikâyet ederek; "Yâ Şeyh! Şeytandan gâyet incindik. Hep bizi yaramaz işlere teşvik ediyor. "Elinize geçen dünyâyı sıkı tutun, size lâzım olacak." diyor ve bizi hayırdan alıkoyuyor." dediler.Hasan-ı Basrî hazretleri gülümseyerek buyurdu ki: "Şimdi buradaydı. O da sizden şikâyet eti. Dedi ki: "Şu Âdemoğullarına nasîhat eyle de benim hakkıma tamah etmesinler. Kendi haklarına râzı olsunlar. Hak teâlâ beni huzûrundan kovduğu zaman, dünyâyı ve Cehennem'i bana mülk kıldı. Cennet'i ve kanâati ise onlara verdi. Şimdi bunlar kendi haklarını bıraktılar benim mülküme tamah ediyorlar. Ben de onların îmânlarını almayınca dünyâyı kendilerine vermiyorum." dedi. Eğer şeytanın vesvesesinden emin olmak isterseniz, dünyâyı terk edin ve endişesini gönüllerinizden çıkarın."Bu nasîhatleri dinleyen talebeleri başlarını öne eğerek huzûrundan ayrıldılar.4 şeytanı tanımadan Allah dostu olamazsın. İblis, nefis, daha kötüsü kötü arkadaş, daha kötüsü kötü din adamı.Kol saatını dusurursen ne olur? Zamannn!

Yeni Şafak Podcast
Taha Kılınç - Bir akıncı beyi

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Apr 23, 2025 5:37


“1899'da İstanbul'da doğdum. Büyükbabam 150 sene önce Bolu'dan İstanbul'a gelmiş, büyükanne tarafım Isparta cihetinden. Onların İstanbul'a gelişleri ise 200 sene evveline rastlıyor. Yâni İstanbulluyum. Ama vaktiyle bir konferans vermiştim. Orada demiştim ki: Ben hem Bosnalıyım hem Budinliyim, hem Üsküplüyüm hem Atinalı hem Sofyalıyım, hem Erzurumlu hem Erzincanlıyım. Fakat İstanbulluyum. Hiç ayırmam.”

Mevlana Takvimi
KURTULUŞA GÖTÜREN AMELLER-22 NİSAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Apr 22, 2025 2:15


Birisi “Kurtuluşa götüren ameller işlemenin yolu nedir?” diye sorarsa, deriz ki; muttaki imâmların yolundan ayrılmamak, gidişâtını bilmek için mürşidinin âdâbına bakmak, muhasebe ile teyakkuz halinde olmak, hakkı gözeterek/adâlet ile amel etmek, eziyetten korunmak, başa kakmadan, minnet altında bırakmadan “fazla olanı” vermek, hasetten uzak güzel tavır takınmak, kamufle etmekten hoşlanarak kanâat etmek, selâmet için uzunca susmak, yabancılaşmadan/ilişkilerde soğukluk oluşturmadan halka tevâzu göstermek, halvette zikir ile ünsiyyet kurmak, hizmet etmek (iştiyâkıyla dolması) için kalbini boşaltmak, niyeti/endîşeyi murâkâbe ile cem etmek ve kurtuluşu istikamet yolunda aramak. Allâh (c.c.) şöyle buyurur: “Şüphesiz, “Râbbimiz Allâh'tır” deyip de sonra istikamet üzere olanlara, (evet) on lara hiçbir korku yoktur. Onlar mahzûn da olmayacaklardır” (Ahkâf s. 13) Süfyân b. Abdullah es-Sakafî (r.a.): “Yâ Resûlallâh! Bana, kendisine tutunacağım bir iş söyle.” deyince, Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allâh'a inandım de, sonra da dosdoğru ol.'' Ömer b. el-Hattâb (r.a.) diyor ki: “İstikamet üzere (dosdoğru) oldular” demek, “Allâh'a itâat edip, tilkinin (avcıdan) kaçması gibi (sağa sola saparak) kaçmadılar” demektir.' Ebû'l-Âliye er-Riyâhîy de şöyle diyor: “Dosdoğru oldular; (yâni) dinde, dâvette ve amelde Allâh için ihlâslı oldular.” İstikametin aslı üç şeydedir: Kitâb'a tâbi olmak, Sünnet'e tâbi olmak ve cemâatten ayrılmamak. Bil ki, kul için en kurtarıcı yol; ilimle amel, havf ile korunma ve Allâh (c.c.) ile yetinmektir. (Haris el-Muhasibî, Ahlak ve Arınma

Merak Listesi
Tutuklu Öğrenciler "En büyük bedeli onlar ödüyor." - Av. Bedia Büyükgebiz

Merak Listesi

Play Episode Listen Later Apr 17, 2025 32:38


"Bilmiyoruz neden tutuklandılar, çünkü tutuklanmamaları gerekiyordu..."19 Mart'ta başlayan ve Saraçhane'de devam eden hak, hukuk, adalet arayışında gözaltına alınan, yatarı olmayan bir konuya rağmen tutuklanan, cezaevlerinde olan öğrencilerin ilk anından itibaren yanında olan gönüllü avukatlardan Bedia Büyükgebiz ile tüm bu süreci ve tutuklu öğrencilerin cezaevi koşullarını, ihtiyaçlarını ve onları bekleyen geleceği konuştuk. Unutmamak için tarihe not düşüyoruz. Bedia'nın dediği gibi: "Birlikteyiz, birlikteyiz, birlikteyiz..."--Bölüm akışı:(00:00) Giriş(01:10) Öğrenciler neden tutuklandı?(03:40) Bazı insanları sindirmeye başladılar(05:50) Gönüllü avukatlara nasıl destek olabiliriz?(09:20) Çağlayan Adliyesi'nde duruşmalar süresince dayanışma için yemek, kahve, su götürebiliriz(10:50) Öğrencilerin cezaevinde birgünleri nasıl geçiyor?(13:15) Cezaevinde insan psikolojisi...(14:40) Öğrenciler utunulduklarını düşünmeye başladılar(16:20) Öğrenciler “damgalandı” mı? Dönemleri uzayacak ve bu öğrenciler okuldan atılır mı?(17:55) Masumiyet karinesini unuttuk(20:40) Vicdanları kaybettik mi?(22:00) Kişisel hijyen ürünlerine erişebiliyorlar mı?(24:10 Gözaltı sürecinde ne yapmalıyım, ne yapmamalıyımı öğrenmeliyiz(25:40) Şiddete maruz kalınca yüzü unutuyor, ancak hangi polis olduğunu karıştırabilir... (26:40) Nasıl süreci unutturmadan, sürdürülebilir bir şekilde destek olabiliriz?(29:30) Boykotu gündelik hayata yaymak(31:10) Bu bölümü dinleyenler hangi düşünce ile bölümden ayrılsınlar

Mevlana Takvimi
HZ. PEYGAMBER (S.A.V.)'İN HRİSTİYANLARA CEVABI-16 NİSAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Apr 16, 2025 2:34


Rivayet edildiğine göre, Necran'dan 60 kişilik bir heyet Nebi (s.a.v.)'e gelmişlerdi. Bunların 14 kişisi eşraftan, 3 kişisi ise ileri gelen kişilerdendi. Bunlar Medine'ye gelip ikindi namazından sonra Nebi (s.a.v.)'in mescidine girdiler. Namaz vakitleri gelince kalkıp, namazlarını mescidde kıldılar. Nebi (s.a.v.): “Onları bırakınız, doğuya doğru kılsınlar” buyurdu. Daha sonra bu gruptan üç kişi Hz. Peygamber (s.a.v.) ile konuştular “İsa, Allâh'tır, İsa Allâh'ın oğludur” dediler. Bunun üzerine Nebi (s.a.v.): “Müslüman olun” buyurdu. Onlar: “Senden önce müslüman olduk” dediler. Hz. Peygamber (s.a.v.): “Yalan söylüyorsunuz! Çünkü sizin Allâhü Teâlâ'ya çocuk isnat etmeniz, müslüman olmanızı engeller” buyurdu. Onlar: “Eğer İsa, Allâh'ın oğlu değilse, babası kimdir?” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.): “Çocuğun babasına benzer olduğunu bilmiyor musunuz?” buyurdu. Onlar: “Evet biliyoruz” dediler. Nebi (s.a.v.): “İsa'da bundan (babasından) bir şey var mı?” diye sordu. Onlar: “Hayır” dediler. Nebi (s.a.v.): “Yerde ve gökte hiçbir şeyin Allâh'tan gizli kalamayacağını bilmiyor musunuz?” diye sordu. Onlar: “Evet biliyoruz” dediler. Nebi (s.a.v.): “İsa kendine bildirilenlerden başka bir şey bilir mi?” diye sordu ve onlardan “hayır” cevabını aldı. Bunun üzerine Nebi (s.a.v.): “Bu, nasıl sizin iddia ettiğiniz gibi olur?” diye sordu. Adamlar sustular ve inkâr etmeye devam ettiler. Bunun üzerine Allâhü Teâlâ, “Allâh ki, O'ndan başka ilâh yoktur. Dâima diri ve koruyup yöneticidir.” (Ali İmran s. 2) sûresinin başından seksen küsur âyet indirdi. Böylece Hz. Peygamber (s.a.v.) bu âyetleri delil gösterip hakkı gerçekleştirmek için onların şüphelerine cevap verdi. (İsmail Hakkı Bursevi, Ruh'ul Beyân Tefsiri,Al-i İmran s.2)

DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ
der ya Sinema Kulübü ile Kral Richard

DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ

Play Episode Listen Later Apr 14, 2025 24:11


Sinema Kulübü'müzün 20inci buluşmasında Reinaldo Marcus Green'in yönettiği başrolünde Will Smith'in oynadığı 2021 yılı yapımı orijinal adı “King Richard” olan, bizde “Kral Richard” adıyla gösterime giren filmi konuştuk.Film tenis dünyasının iki süperstarı Venus ve Serena Williams'ın olağanüstü yükselişinin arkasındaki adam olan babaları Richard Williams'ın hikayesini anlatıyor. Film, Richard'ın azmi, vizyonu ve sıra dışı antrenman yöntemleriyle kızlarını Compton gibi zorlu bir mahalleden çıkararak dünya sahnesine taşımasını konu ediyor. Gerçek olaylara dayanan bu biyografik film, bir babanın hayalleriyle, sistemle mücadelesi ve ailesine olan sarsılmaz inancı etrafında dönüyor.Öncelikle Will Smith'in bu rolü ile En İyi Erkek Oyuncu Oskar'ını kazandığını hatırlatalım. Ancak o törende tarihe geçen bir an daha olmuştu; bu ödülü almasından 40 dakika önce, yaptığı espiri nedeniyle Chris Rock'a sahnede bir tokat atmıştı. Sonrasında Akademi ona 2032 yılına kadar uzaklaştırma cezası vermişti.Olay sonradan çok tartışıldı ama ne tuhaftır ki, Smith'in filmdeki rolü de böyle bir şiddete başvurma seçeneği ile karşı karşıya kalıyor ama o farklı sonuçlanıyor, izlerseniz göreceksiniz. Öte yandan kadının yani annenin rolünü biraz arka planda bırakmasına da takıldık biraz.Film tüm ebeveynlerin kendine sorduğu bir soruyu çağrıştırıyor. Çocuklarımızı potansiyelleri için mi, yoksa bunu kendi meselemiz haline getirdiğimiz için mi zorluyoruz?Filmde bunun uç bir örneğini görüyoruz belki de; Richard sanki hiçbir zaman keyif almakla ilgili değil sonuca odaklanmış bir disiplinle çocuklarını çalıştırıyor. Serena ve Venus böyle koşullandıkları ve zafere ulaştıkları için belki mutlular ama bu soru içimizde hep var, çocuklar ebevynlerini veya başkalarını mutlu etmek, beklentilerini karşılamak için mi kendilerini paralıyorlar, yoksa içten istedikleri için mi? Bu bir noktada acısı çıktığı zaman anlaşılıyor. Onlar gerçek hikayelerinde bunu çok da ele vermiyorlar gibiyse de geçen ay kitap kulübünde okuduğumuz Gabor Maté'nin Normal Efsanesi kitabında bir bölümün girişinde Venus Williams'ın şu sözü var. “Çoğu zaman kendimi kötü hissettiğimde kendimi iyi hissediyormuş gibi davranmak zorunda kaldım”Hollywood sinemasında bazı filmlerde bastırılmış olmanın ezilen olmanın etkilerini görüyoruz. Umudunu kaybetme'de, bu filmde veya Michael Jordan'ın hikayesinin anlatıldığı Nike Air filminde, bu sınıfların varını yoğunu ortaya koyup çalışması var. Bu Amerikan sinemasının özürü mü yoksa Amerikan rüyası propagandası mı bilmiyorum ama hep kendini yoktan var eden insanların, özellikle Afro Amerikalıların böyle zafer hikayeleri var. Avrupa sinemasından (ve tabii kültüründen de) böyle ayrılıyor sanırım, zira  Avrupa sineması daha çok gerçekliği yüzümüze vurur, rahatlatmak yerine rahatsız edicidir ve “çözüm yok ama farkında olun” der.Biz yine de filmi izlemeye değer bulduk, size de tavsiye ederiz.(03:20) Belgin Elmas (09:10) Uğur İyidoğan (12:24) Burcu Hanım (14:13) Feyza Demir (18:06) Burcu Hanım (18:50) Elif Burcu YılmazSupport the show

NTVRadyo
Şehir Kuşcuları - 18.Bölüm - Kırlangıçlarla tanışın

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Apr 12, 2025 17:55


#ŞehirKuşçuları

Söhbətgah
Albanlar, dilləri və tarixi | Cavid Ağa | Söhbətgah

Söhbətgah

Play Episode Listen Later Apr 11, 2025 63:51


Qonağımız Cavid Ağa ilə Albanlardan danışdıq. Onların tarixi, təhrif olunmuş tarixləri və dillərini müzakirə etdik.Translit aləti: https://cavid.info/translitİnnovativ, sürətli və təhlükəsiz! akart ilə ödənişlərin rahatlığını kəşf et. https://akart.az/

Mevlana Takvimi
SAHABÎLER (R.A.E.)'E SÖVENLERİN DURUMU-11 NİSAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Apr 11, 2025 2:43


İmam Ahmed (r.âleyh), “Peygamber (s.a.v.)'in Ashâbı (r.a.e.)'e sövmeyiniz. Onlardan birinin bir saatlik kıyâmı sizden birinin ömür boyu amel etmesinden daha hayırlıdır.”Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki; “Ensarı ancak mümin sever ve onlara ancak münafık buğz eder. Kim onları severse Allâh da onu sever, kim onlara buğz ederse Allâh da ona buğz eder.”Süfyan es-Sevrî (r.âleyh)'in şöyle dediğini rivayet ediyor: “Selefe dil uzatma ki, selâmetle cennete girebilesin.” Ahmed Bin Hanbel (r.âleyh) şöyle rivayet ediyor: Babama Peygamber (s.a.v.)'in Ashabı (r.a.e.)'e dil uzatan bir kimse hakkında sordum. Dedi ki; “Onu müslüman görmem.” Birisi el-Firyabî (r.âleyh)'e Hz. Ebubekir (r.a.)'e söven kişi hakkında sordu. “Kâfirdir” dedi. “Cenaze namazı kılınır mı?” dedi. “Hayır” dedi.Kadı Iyaz (r.âleyh) der ki; “Peygamber (s.a.v.)'in Ashabı (r.a.e.)'e veya onlardan birine sövmek ve onlara kusur bulmak büyük günâhlardandır. Nitekim böyle yapana Peygamber (s.a.v.) lânet etmiştir. Ebu Bekir Abdulaziz el-Muknî (r.âleyh) de der ki: “Rafızi'ye gelince, eğer sövüyorsa (sahabeye) kâfir olmuştur, nikâhı caiz değildir.” Kadı Ebu Ya'lâ (r.âleyh) sahabeye dinleri ve adaletleri konusunda lekeleyici şekilde dil uzatanların kâfir olacağını belirtmiştir. Müslümana bu konuda vacip olan böyle inanması, bunu savunmasıdir.Bu konuda Peygamber (s.a.v.)'in Ashâbı (r.a.e.)'den, onlara güzellikle uyan tabiinden ve ehl-i sünnet ve'l-cemaatin diğer mensuplarından ilim ve fıkıh ehli arasında bir ayrılık bilmiyoruz. Onların hepsi de Sahabeler hakkında onları övmenin, onlar için bağışlanma dilemenin, onlara hürmet etmenin ve onlardan razı olmanın, onlara muhabbet etmenin, onları dost edinmenin ve onlar hakkında kötü konuşanların cezalandırılmasının vacip olduğunda icma etmişlerdir.”(İbnu Hacer el-Askalânî, el-İsabe (Seçkin Sahabeler), s.39-50)

Karanlık Dosyalar
149 - Rogers Ailesinin Ölüm Rotası

Karanlık Dosyalar

Play Episode Listen Later Apr 2, 2025 22:23


4 Haziran 1989'da Tampa Körfezi sularında, birbirine yakın mesafede bulunan üç kadının cansız bedeni tüm polis ekiplerini harekete geçirdi. İlk bakışta birinin orta yaşlarda, diğer ikisininse çok genç olduğu anlaşılan bu kadınların kimliğine dair hiçbir bilgi yoktu. Polis hemen iz sürmeye başladı. Bu kadınlar kimdi? Onları kim, neden öldürmüştü? Sunan: Sezgi Aksu Hazırlayan: Kevser Yağcı BiçiciSes Tasarımı ve Kurgu: Tolgacan Bozca Yapımcı: Podbee MediaCanlandıranlarGlenn Moore: Tolgacan BozcaPolis 1: Uğur YıldırımPolis 2: Kevser Yağcı BiçiciTemizlikçi: Şevval BalkanJohn Rogers: Umut CoşkunJames Wilcock: Umut GüloğluHal Rogers: Zafer Toker------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Kuveyt Türk hakkında reklam içerir.Miles&Smiles Kuveyt Türk, ayrıcalıklı Mil dünyası ve size özel fırsatlarıyla her devirde yanınızda! Siz de mobilden Kuveyt Türklü olarak Miles&Smiles Kuveyt Türk kart başvurunuzu yapın, ayrıcalıklardan faydalanmaya başlayın. Detaylı bilgi için web sitesini ziyaret edebilirsiniz. .See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Mevlana Takvimi
MODERNİTE TARAFINDAN KURTARILAN KADIN!-01 NİSAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Apr 1, 2025 2:45


Kadını erkek hegemonyasından kurtarmayı vadeden modernite ataerkil yapıya karşı tepkisini ortaya koyarken ölçüyü kaçırdığından kadını yeni argümanların boyunduruğuna mahkûm etmiştir. Koca hâkimiyetinden kurtardığına inandığı kadını, sanayi devriminin ağır çalışma şartları ile gelen modern sömürgeciliğe kurban eder. Müslüman kadını evinden çıkartıp, tahsil ve iş hayatında erkeğin “paydaşı” yapmayı hedefleyen anlayış, İslam'ın kadını kadın, erkeği de erkek olarak değerlendiren bakış açısından mahrumdur. Onlar eşitlik adı altında her alanda erkekle boy ölçüşen bir kadın kimliği oluşturmuşlardır. Ne var ki yapay olan bu kimlik, fıtrat realitesine aykırıdır. Nasıl erkek, sahip olduğu özellikler itibarıyla kadınla eşit olamıyorsa; kadın da erkekle eşit olamaz. Çünkü kadın daha duygusal ve kolay incinen, erkekse daha realist ve güçlü yaratılmıştır. İslâm kadına ev, erkeğe ise cemiyet merkezli bir hayat öngördüğünden, kadının ev dışı ortamlarda bulunmasını ârızî (bir sebebe bağlı ortaya çıkan, geçici) kabul etmiştir. Nitekim Kur'an-ı Kerim kadınlara: “Evlerinizde vakarınızla oturun” (Ahzâb s. 33) derken erkeklere: “Yerin sırtlarında dolaşın ve Allah'ın rızkından yiyin.” (Mülk s. 15) diye emretmektedir. Buna göre kadın, merkezi yaşam yeri olan evinden cemiyete belli ihtiyaçlar için çıkar ve çıkarken şu hususlara riayet eder: “Eğer sakınıyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin ki kalbinde maraz bulunanlar kötü ümide kapılmasınlar. Sözü ciddi ve güzel söyleyin. Vakar ve haşmetinizle evlerinizde oturun. Cahiliye dönemi kadınlarının kırıla döküle ziynetlerini göstererek yürüdükleri gibi süslenip yürümeyin.” (Ahzâb s. 32-34) Hatta kadınlar için evlerin mescitlerden daha hayırlı olduğunu bildiren hadisler yoruma ihtiyaç duyulmayacak derecede açıktır. Bu durum, Allâh Resûlü (s.a.v.)'in eşleri başta olmak üzere diğer bütün kadın sahabiler tarafından da böyle anlaşılmıştır.(Basından Derleme)

Mevlana Takvimi
RAMAZÂN BAYRAMI AREFESİ-29 MART 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Mar 29, 2025 2:33


Enes bin Mâlik (r.a.)'in bildirdiği hadîs-i şerîfte Nebi (s.a.v.): “Ramazân Bayrâmı gecesinde, Allâhü Teâlâ, Şehr-i Ramazân orucunu tutmuş olanlara ecir ve mükâfaatlarını verip bayrâm sabahı meleklere emreder. Onlar da yeryüzüne inip sokak ağızlarında, yol başlarında dururlar. İnsan ve cinden başka bütün yaratıkların işitecekleri bir sesle seslenirler. Ve “Ey Muhammed (s.a.v.) ümmeti! Azı kabûl edip, büyük karşılıklar ihsân eden ve büyük günâhları bağışlayan Râbbinize çıkınız” derler. Onlar da câmi ve mescidlere çıkarlar. Namâzlarını kılıp duâlarını ettiklerinde, Allâhü Teâlâ, onların her işini görür, görülmedik bir işleri kalmaz. Bütün günâhlarını mağfiret eder. Bu hâlde onlar mağfiret olunmuş olarak dönerler” (Tirmizi) buyrulmuştur. BAYRAMLAR MUTLULUK GÜNLERİDİR Bayramlarda silâh oyunlarına ve yarışlara, izin vardır. Zîrâ dînimizde genişlik vardır. İslâm Dîni'nde bayrâmda, sevincini göstermelidir. Hattâ bu dînin belirtilerinden sayılmıştır. Rivâyet olundu ki Ebû Bekir (r.a.) teşrîk günlerinde Âişe (r.anhâ)'nın evine vardı. Ensârın kahramanlıklarını öven ve Bigâs gününde vâki olan harbin vasıflarını anlatan destânlar söylüyorlardı. Resûlullâh (s.a.v.) bir elbise ile örtünmüşlerdi. Ebû Bekir (r.a.) onları sert söz ile men etti. Resûlullâh (s.a.v.) mübârek yüzünü açıp: “Yâ Ebâ Bekr! Onları bırak. Bu bayrâm günleri sevinç, sürûr günleridir” buyurdular. Diğer bir rivâyette: “Yâ Ebâ Bekr! Her kavmin bir bayrâmı vardır. Bu da bizim bayrâmımızdır” (Buhari) buyurmuşlardır. Buradan anlaşılıyor ki bayrâm günlerinde sevinçli olmak, bu sevinci dışa vurmak, İslâm Dîni'nin özelliklerindendir. Bayram günleri, yâni teşrik günleri (Ramazân Bayrâmı'nın 1. günü ve Kurban Bayrâmı'nın 4. günü) oruç tutulmaz. Çünkü Allâhü Teâlâ'nın ziyâfet günleridir. (Seyyîd Alîzâde, Şir'at'ül İslâm,s.149)

Yeni Şafak Podcast
Mahmut Ay - Kur'ân Günlüğü -28. Cüz-

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 28, 2025 7:29


Mümin Allah'a ve Resûlü'ne karşı çıkanlara derin bir sevgi besleyemez “Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir topluluğun, Allah'a ve peygamberine karşı çıkan kimselere -babaları, oğulları, kardeşleri yahut diğer akrabaları da olsa- sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah bu müminlerin kalplerine imanı nakşetmiş ve onları katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları -orada ebedî kalmak üzere- altından ırmaklar akan cennetlere yerleştirecektir. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah'tan yanadırlar; iyi bilinmeli ki kurtuluşa erecek olanlar da Allah'tan yana olanlardır!” (Mücâdile 58/22).

Yeni Şafak Podcast
Mahmut Ay - Kur'ân Günlüğü -27. Cüz-

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 27, 2025 10:20


“Göklerin ve yerin tamamı Allah'a ait olduğu halde size ne oluyor da Allah yolunda infak etmiyorsunuz? İçinizden fetihten önce infak eden ve savaşanlar ötekilerle bir değildir. Onların derecesi, daha sonra infak eden ve savaşanlardan üstündür. Bununla birlikte Allah her birine en güzel olanı vadetmiştir. Allah, yaptıklarınızdan tamamen haberdardır. Kim Allah'a güzel bir borç verirse Allah bunu kat kat artırır. Ayrıca onun için çok değerli bir mükâfat da vardır” (Hadîd 57/10-11).

Yeni Şafak Podcast
Mahmut Ay-Kur'ân Günlüğü -21. Cüz-

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 21, 2025 8:43


Dünyanın zâhiri ve bâtını nedir? “Onlar, dünya hayatının yalnızca zâhirinin/görünen yüzünün bir kısmını bilirler; ahiret hakkında ise tamamen gaflet içindedirler” (Rum 30/7). Bu âyet-i kerimede “onlar” diye bahsedilen kişiler, bir önceki âyette geçen “insanların çoğu”dur. Şu hâlde tefsîrî bir meâl ile “İnsanların çoğu, dünya hayatının yalnızca görünen yüzünün bir kısmını bilirler.” diye çevirmek yanlış olmaz.

Yeni Şafak Podcast
Mahmut Ay-Kur'ân Günlüğü -18. Cüz-

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 18, 2025 11:09


Kurtuluşa/huzura eren müminlerin vasıfları “Şu Müminler kesinlikle kurtuluşa/huzura ermiştir: Onlar, namazlarında derin bir huşu/saygı içindedirler. Anlamsız, yararsız söz ve davranışlardan uzak dururlar. Zekâtı verirler. İffetlerini korurlar. Sadece eşleriyle veya ellerinin altında olanlarla (câriyelerle) yetinirler, bundan dolayı da kınanacak değillerdir. Ama her kim bunun ötesine geçmek isterse işte haddi aşanlar onlardır. Emanetlerine ve verdikleri sözlere sadakat gösterirler. Namazlarını (vaktinde ve) düzenli kılmaya özen gösterirler. İşte onlardır Firdevs cennetinin vârisleri ve orada onlar sonsuza dek kalacaklardır.” (Müminûn 23/1-11)

Yeni Şafak Podcast
Selçuk Türkyılmaz-Daha Adil Bir Dünya ve Avrupa'nın Taşralaştırılması

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 17, 2025 5:28


Hakikatte ABD, sistem dışı bir aktör olmaya mı karar verdi yoksa sistem karşıtlığına mı soyundu? Batı merkezli sistem ABD öncülüğünde kurulmuştu, dolayısıyla Amerikalıların bu sistemin temel kurumlarına muhalefet ettiğini düşünmek abesle iştigaldir. ABD, mevcut sistemi kendisi açısından ayak bağı olarak görmektedir. Amerikalılar özellikle küresel sistemin kurumlarını belirli bir fikirden, örneğin Batı medeniyeti eksenli ideolojik yaklaşımlardan hareketle eleştiriye tabi tutmuyor. ABD üniversitelerinde, basınında veya diğer entelektüel mahfillerinde belirli bir temelden hareketle muhalif bir söylem geliştirilerek küresel sistemin eleştirildiğini söylememiz mümkün değil. Böyle bir eleştiri olmadığı gibi her gün aksi yöndeki gelişmeler neredeyse bütün dünyayı şaşırtacak düzeylere ulaşıyor. Bu durum Avrupa ülkeleri için de geçerlidir. Ukrayna Savaşı başladıktan sonra Dostoyevski ve Tolstoy'un kitaplarına yasak koyan Avrupalıların, Batı merkezli sisteme muhalif bir söylemle karşı çıktıklarını söyleyemeyiz. Onlar da sistemin dışına çıkmayı tercih ediyor. Avrupalıların sistem dışına çıkışı özellikle Filistin ve Gazze meselesi yeniden gündeme geldiğinde çok daha şaşırtıcı bir hâl aldı.

Mevlana Takvimi
DÜNYAYI İFSÂT EDEN ŞEY-11 MART 2025 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Mar 11, 2025 3:15


Dünyayı ifsât eden, insanı mutsuzluğa düçar eden sebep insanoğlunun dünya hayatını asıl maksadının dışına çıkarmasıdır. Dünya hayatı ahiret hayatı için bir vesiledir. Allâh (c.c.) dünya hayatının bir imtihandan ibaret olması dolayısıyla kullarının işledikleri amellerinin karşılığını ahirette verecektir. Oysa insan dünya hayatını vesile olmaktan çıkarmış ve asıl amaç haline getirmiştir. Adeta insanın yaratılışının gayesi onun dünyada var olup yaşaması olmuştur. İnsanın dünya hayatının bir imtihan alanı olduğunu unutması ve Allâh (c.c.)'un dinine sırtını dönmesi sebebiyle dünyada yaşayan her insanın yegane amacı güç yetirebildiği her şeyi elde etmek olmuştur. Halbuki Cenâb-ı Hâkk bizlere dünya hayatının daimi olmayıp fani olduğunu, bugün kuvvetli olanın yarın zayıf olacağını, bugün zengin olanın yarın fakir olacağını, dünya nimetlerinin hiç kimse için devamlı olamayacağını bildirmiştir. Fakat insanların birçoğu, haram yollarda dahil olmak üzere ne vesile ile olursa olsun dünya nimetlerini elde etmek için çalışmışlardır. Onlar dünyanın bu fani olan nimetlerini paylaşmak için oyalanırken ahiret hayatını ve orada ebedi bir hayatın var olduğunu unutmuşlardır. İnsanlar dünya hayatının varılacak en son yer olmadığını anlamak istememişlerdir. İnsanoğlunun dikkat etmesi gereken nokta, Allâh (c.c.)'un ona bahşettiği seçme hürriyetinin sadece dünya hayatında geçerli olduğunu bilmesi gerektiğidir. Dünya hayatını terk edeceği anda, ecel vakti gelip beşeri sıfatlarından sıyrıldığında seçme hürriyetini kaybedip boyun eğmeye başlamaktadır. Artık hiçbir şeyi kontrol edememekte ve irade hürriyeti tamamen yok olmaktadır. Allâh (c.c.)'un yüce kudretine boyun eğmektedir. Dünya hayatı insanın son varacağı yeri belirlemek için bir imtihan alanıdır. Ya ebedi cennete veya ebedi cehenneme... (Muhammed Mütevelli Şaravî, Kuran'da Kıyâmet Sahneleri,s.21-22)

Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin

Berkin ve Emin, ünlü olmanın ne demek olduğunu ve bu yolda ilerlemek isteyip istemediklerini tartışıyorlar. Popülerliğin getirdiği sorumluluklar, özgürlük ve sınırlamalar üzerine düşüncelerini paylaşıyorlar. Kim bilir, belki bir gün onların da yolları ünlü olma noktasına gelir ve bu sohbeti geçmişteki bir anı olarak tekrar dinleriz. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:22] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Berkin'le beraberiz. Nasılsın Berkin? Berkin: [0:31] Merhaba Emin. İyiyim. Teşekkür ederim. Seni sormalı? Emin: [0:35] Ben de iyiyim. Direkt bir konuya giriş yapalım. Sert bir giriş olsun. Kendimizi ünlü biri olarak görüyor muyuz? Berkin: [0:40] Olsun bakalım. Emin: [0:41] Yaklaşık olarak 75.000 abonesi olan bir YouTube kanalı sahibi olarak kendini ünlü biri olarak nitelendiriyor musun? Berkin: [0:51] Nispeten diyormuşum... Yok ya hiç öyle bir... O taraklarda bezimiz yok şu an bence. 3-5 kere tanınırlığımız oldu dışarıda. Böyle bir denk geldi. Egomuzu okşadı biraz ama kendimi hiç öyle ünlü falan görmüyorum. Emin: [1:06] Bizim kanal özelinde şöyle bir tezat var aslında: Evet abone sayısı yüksek ama bu abonelerin çoğu yurt dışında Türkçe öğrenmek isteyen insanlar. Azınlık bir kısmı Türk. Berkin: [1:16] Evet. Emin: [1:16] O yüzden hani 75.000 abone deyince, evet, biraz fazla gibi gözüküyor ama bu insanlar Türkçe öğrenmek isteyen, Türkiye'de olmayan insanlar genelde. Berkin: [1:24] Aynen. Emin: [1:26] O yüzden bizim özelimizde bu kadar aboneye sahip bir kanal için ünlü kategorisinde değiliz kesinlikle. Berkin: [1:32] Zaten dışarıda da birkaç kere tanıyan oldu. Onlar da hep yabancıydı yani beni açıkçası. Yurt dışından gelmiş kişiler veya Türkiye'de yaşayan yabancılar falandı yani. Emin: [1:43] Bizim apartmanda da tanımışlardı hatta seni galiba. Berkin: [1:46] Evet aynen. Size gelirken, girişte. Emin: [1:49] Aynen. Bizim kasap tanımıştı beni. Berkin: [1:52] Bak bu iki olay da kendimizi en ünlü hissedebileceğimiz an bence. Yani yaşadığımız yerde bile tanındıysak... Emin: [1:58] Aynen. Berkin: [1:59] Demek ki bir tık var yani bir şeyler. Emin: [2:02] Evet. İnsanın gittiği kasapta tanınması gerçekten garip bir his. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership

Kuran Time
Yusuf (as) Yeni Evinde! | Yusuf Suresi 19-22. Ayetler | En Güzel Kıssa | B5

Kuran Time

Play Episode Listen Later Mar 8, 2025 18:31


Yusuf Suresi serimize devam ediyoruz. Hz. Yusuf (as) kuyudan alınıp yeni evine götürülüyor. Bölümde işlenilen ayetler:Bir kervan geldi ve sucularını (kuyuya) gönderdiler, o da (gidip) kovasını saldı, (Yusuf'u görünce) «Müjde! İşte bir oğlan!» dedi. Onu bir ticaret malı olarak sakladılar. Allah onların yaptıklarını çok iyi bilir.(Kafile Mısır'a vardığında) onu değersiz bir pahaya, sayılı birkaç dirheme sattılar. Onlar zaten ona değer vermemişlerdi. Mısır'da onu satın alan adam, karısına dedi ki: «Ona değer ver ve güzel bak! Umulur ki bize faydası olur. Veya onu evlât ediniriz.» İşte böylece (Mısır'da adaletle hükmetmesi) ve kendisine (rüyadaki) olayların yorumunu öğretmemiz için Yusuf'u o yere yerleştirdik. Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler. “(Yusuf) erginlik çağına erişince, ona (isabetle) hükmetme (yeteneği) ve ilim verdik. İşte güzel davrananları (ayette muhsinleri diyor) biz böyle mükâfatlandırırız.”

Yeni Şafak Podcast
Mahmut Ay - Kur'ân Günlüğü -8. Cüz-

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 8, 2025 8:20


Dinlerini parçalayıp fırkalara ayrılanlar gibi olmayın! “Dinlerini parçalayıp bölük pörçük gruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir alâkan yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir” (En'âm 6/159).

Mevlana Takvimi
ADEM (A.S.)'IN TEVBESİ-07 MART 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Mar 7, 2025 2:22


Hz. Âdem (a.s.) ve Hz. Havva, cennetten yeryüzüne ayrı yerlere indirildikten sonra, senelerce ayrı kaldılar. Âdem (a.s.), Hindistan'da, Hz. Havva validemiz de Arâbistan'da kaldı. Dünyanın dert ve sıkıntılarına katlandılar. Cennet'ten ayrı kalmanın üzüntüsü ile uzun yıllar ağlayıp gözyaşı döktüler. Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz buyurdu ki: “Âdem (a.s.), zellesi sebebiyle cennetten çıkarılınca dedi ki: “Ya Râbbi! Beni, Muhammed (s.a.v.)'in hürmetine affet.” Allâhü Teâlâ buyurdu ki: “Ya Âdem! Sen Muhammed'i nasıl bildin? Daha ben O'nu yaratmadım?” Âdem (a.s.) şöyle cevap verdi: “Ya Râbbi! Beni yaratıp, bana ruh verdiğin zaman, gözümü açıp baktığımda, Arş'ın kenarında “Lâ ilâhe illallâh Muhammedün Resûlullâh” yazılı gördüm. İsmini isminle yazdığından, yarattıklarından en çok sevdiğin O'dur. Allâhü Teâlâ buyurdu ki: “Doğru söyledin ey Âdem. Mahlûkatımdan en çok sevdiğim O'dur. O'nun hürmetine af dilediğin için, seni affettim.” Daha sonra, Allâhü Teâlâ buyurdu ki: “Ya Âdem, sen dünyada meşakkât ve tevbeye zürriyetini vâris kıldın. Onlardan biri bana duâ edip, tazarruda bulunduğu zaman, senin tevbeni ve duânı kâbul ettiğim gibi, onların da tevbesini ve duâsını kâbul ederim. Onlardan biri, benden afv ve mağfiret dileyip, bana sığınırsa, tevbesini kâbul ederim. Çünkü ben tevbeleri kâbul ediciyim. Ey Âdem! Ben, günâhtan tevbe edenleri, cennette haşrederim. Onları mezarlarından neşeli ve güler yüzlü oldukları hâlde, duâları kabûl edilmiş olarak kaldırırım.” (Peygamberler Tarihi Ansiklopedisi. S.31)

Mevlana Takvimi
ÜMMETİN EMÎNİ: EBÛ UBEYDE B. CERRAH (R.A.)-27 ŞUBAT 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Feb 27, 2025 3:03


Ebû Ubeyde (r.a.) doğası gereği Allâh (c.c.)'a ortak koşmaktan ve putlara tapmaktan hoşlanmazdı. Bundan dolayıdır ki Hz. Ebû Bekir (r.a.) onu tek olan Allâh (c.c.)'a ibâdet etmeye, putlara tapmamaya, cahiliye ahlâkını terk etmeye davet eder etmez, hemen kâbul etti. Hz. Ebû Bekir (r.a.) onunla birlikte Resûlullâh (s.a.v.)'e gitti ve Ebû Ubeyde (r.a.) Resûlullâh (s.a.v.)'in huzurunda müslüman olduğunu ilan etti. Böylece ilk sıralarda müslüman olanlardan oldu. Ebû Ubeyde (r.a.) müşriklerin düşmanlığından çok çekti. Onların başında babası Abdullah b. Cerrah geliyordu. Babası ona saldırgan davranarak hayatını acıya boğdu ve güçleştirdi. Bu sebepten Ebû Ubeyde (r.a.) Habeşistan'a hicret ederek Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine-i Münevvere'ye hicret edene kadar orada kaldı. Uhud savaşında Ebû Ubeyde (r.a.) vuruşanların ön safındaydı. Bir ara “Peygamber öldürüldü” denildiğini duydu ve hasret duyguları içinde Resûlullâh (s.a.v.)'in bulunduğu tarafa koştu. Ebû Bekir (r.a.) diyor ki: “Ben süratle Resûlullâh (s.a.v.)'in yanına doğru koşuyordum. Bir başka yandan da koşarak Ebû Ubeyde'nin geldiğini gördüm. Resûlullâh (s.a.v.)'in parçalanan miğferinden iki halkanın yanağına girmiş olduğunu gördüm. Ebû Ubeyde (r.a.) şöyle dedi: “Ey Resûlullâh'ın yakın arkadaşı! Allâh aşkına, senden bu miğfer parçalarını çıkarma işini bana bırakmanı istiyorum” dedi ve miğfer parçalarını dişleriyle tutarak çekti. Fakat bir de baktık ki Ebû Ubeyde'nin ağzı kan dolmuş, ön dişlerinden iki tanesi miğfer parçalarını çıkarırken düşmüş bulunuyordu.” Ebû Ubeyde (r.a.) hayatı boyunca ön dişerindeki bu eksikle yaşadı. O Uhud savaşında yaşadığı bu aziz hatıra ile iftihar ederdi. Enes (r.a.)'dan Resûlullâh (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Muhakkak her ümmetin bir emîni, güvenilir adamı vardır. Muhakkâk ki bu ümmetin emîni, Ebû Ubeyde b. Cerrah'tır.” (Muhammed Mütevelli Şaravî, Cennetle Müjdelenen On Sahâbî, s.177-178)

Mevlana Takvimi
HZ. İSA (A.S.) TEKRAR YERYÜZÜNE GELECEKTİR-26 ŞUBAT 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Feb 26, 2025 2:22


İsa (a.s.) öldürülmedi, göğe kaldırıldı. Allâhü Teâlâ, İsa (a.s.)'ı yahudilerin elinden kurtarmış, Hz. İsa (a.s.)'a ihanet ederek bulunduğu yeri haber veren, yahudi casusu bir münafığı, Hz. İsa (a.s.)'a benzeterek onu öldürtmüştür. Ayetlerde şöyle buyurulmuştur: “Yahudiler, İsa'yı öldürmek için, tuzak kurdular; Allâh da onların tuzaklarını bozdu. Allâh, tuzak kuranların, hilekârlığa karşı ceza verenlerin, en güçlüsü, en hayırlısıdır.” (Al-i İmran s. 54) “Allâh buyurmuştu ki: Ey İsa, seni nezdime yükselteceğim” (Al-i İmran s. 55) “Allâh'ın resûlü Meryem oğlu İsa'yı öldürdük dedikleri için yahudileri lanetledik. Onlar İsa'yı öldürmediler, asmadılar da. Öldürülen, kendilerine İsa gibi gösterildi.” (Nisa s. 157) “Doğrusu Allâh onu (İsa (a.s.)'ı) kendi nezdine kaldırmıştır.” (Nisa s. 158) Hadis-i şeriflerde tekrar yeryüzüne geleceği bildirilmektedir: “Ümmetimden bir cemaat kıyamet gününe kadar hakka yardımcı ve hizmetçi olarak devam edecektir. Nihayet Meryem oğlu İsa iner, müslümanların emiri ona der: “Gel, bize namaz kıldır.” Hz. İsa der: “Hayır, Allâh'ın bu ümmete bir ikramı olarak sizin bir kısmınız diğer kısmı üzerine emirlersiniz.” (Müslim) Ayrıca İslam alimleri eserlerinde şöyle demiştir: “Deccal'ın çıkması, Dâbbetü'l-arz, Ye'cüc ve Me'cüc'un zuhuru, Hz. İsa (a.s.)'ın gökten yere inmesi, güneşin batıdan doğması gibi Peygamber (s.a.v.)'in haber verdiği kıyamet alâmetleri haktır.” (Nesefi) “Nisa suresi 159. ayeti onun henüz ölmediğini ve ölümünün, ahir zamanda kitap ehlinin ona iman etmesinden sonra olacağı belirtilir.” (Tefsiru't Taberi, c.6, s.8

NTVRadyo
Şehir Kuşcuları - 11.Bölüm - Aykırı kuş ağaçkakan!

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Feb 24, 2025 16:22


Ağaçkakanlara aykırı kuşlar denir. Şubat, mart, nisan ayları ağaçkakan gözlemek için en uygun aylar. Kuş gözlemcileri, ağaçkakan gözlemini çok heyecanlı bulur ve bu anlamda "Bir ağaçkakan, 20-30 kuşa değer" der. Bugünlerde gözlemek için fırsat yaratın ve ondan önce Kerem Ali Boyla ile Yaz Güvendi'yi dinleyin. NEDEN AĞAÇKAKAN? Mesela dik zeminde durarak, hızla ve şiddetli olarak ağaç gagalar. En hızlı taklayan küçük ağaçkakan: Saniyede 20 kez! Aslında bu taklamalar, yiyecek aramak ya da yuva kazmak dışında bir tür ötüştür ve her biri farklı anlamlar taşır. Onları parklarda, özellikle yaşlı ağaçların olduğu parklarda, ormanlarda görebilirsiniz. Mesela küçük ağaçkakan beslenmek için yere iner, özellikle karıncalarla beslenir. Gagasıyla ağaçlarda küçük delikler açan ağaçkakanın dili öyle uzundur ki, çene kemiğinin arasından dolaşıp boyun kenarından kafatasının arkasına kadar uzanır. Çok uzun olması yanında, ucu tırtıklı ve yapışkan olduğu için, kuytu köşelerdeki küçücük böcek larvalarına kolayca uzanıp çıkarır. Tropik bölgelerde çok yoğun olmak üzere her yerde yaşayan ağaçkakanların dünyada olmadığı iki yer var: Madagaskar ve Avustralya. Ekosistemdeki anahtar türlerden biri olan ağaçkakan, aynı zamanda "marangoz kuş" olarak tanımlanır. Çünkü yuvası özeldir. Öyle ki o çıkınca yuvasını hemen başka kuş kapar. Şubat, mart, nisan ayları ağaçkakan gözlemek için en uygun aylar. Kuş gözlemcileri, ağaçkakan gözlemini çok heyecanlı bulur ve bu anlamda "Bir ağaçkakan, 20-30 kuşa değer" der. Bugünlerde gözlemek için fırsat yaratın ve ondan önce Kerem Ali Boyla ile Yaz Güvendi'yi dinleyin. NEDEN ŞEHİR KUŞÇULARI? Profesyonel kuş gözlemcisi, ekolog Kerem Ali Boyla ve amatör kuş gözlemcisi Yaz Güvendi ile kuşları tanıyor, doğayı keşfediyoruz. Şehir Kuşçuları her cumartesi saat 09.15'te, tekrarı Pazar günü saat 15.30'da NTVRadyo'da. Radyoda kaçıranlar için programın tüm kayıtları ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.

Mevlana Takvimi
DÜŞMANIMIZ KİM? -20 ŞUBAT 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Feb 20, 2025 2:29


Eğitim sistemi zihnimizden düşman tanımını silmiştir. İnsanların içinde mutlaka insan olmak hasebi ile iyi-kötü ayrımı yapacağı zaman bir düşman tanımı olacaktır. Bizim ise düşman tanımımız komşumuza sirayet etmiştir. Hem de çok ilginç bir durum mevcuttur. Suriye'de bir devlet... Tarihte Suriye'de bir devlet mi vardır? Irak devleti... Tarihte Irak diye bir devlet mi vardır? Ürdün, Cezayir, Tunus... Tarihte böyle devletler mevcut mudur? Bunlar bizim insanımızdır. Bizim topraklarımızdır burası. Sonra bölmek parçalamak için Irak demişler. Ne demek Irak? Suriye demişler, Suriye diye bir halk mı vardır tarihte? Araplar Müslüman millettir ve burası senin topraklarındır. Eğitim sistemimiz de maşallâh (!), baştan sona kadar düşmanları denize döküyoruz ama düşmanın kim olduğu meçhul bırakılmış. Fransızlarla savaşıyoruz ama Arap'a düşmanız. İngilizlerle çarpışıyoruz ama Arap'a düşmanız. Amerikalılarla Avrupalılarla çarpışıyoruz ama Arap'a düşmanız. Bizim topraklarımızı kaybettiren Arap mı? Hataları var mı? Var tabii. Bizim hatamız yok mu? Var. Müslüman millet hata yapabilir fakat bir düşman belleyeceğiniz zaman tarihinize, dininize, kültürünüze, vatanınıza düşman olana düşman olursunuz. İngilizler esir aldığı onbeş bin askerimizi krizol havuzuna sokup kör etmediler mi? Bizim tarihimizde bu böyle başkalarına karşı düşmanlık hissi taşıyan genç arkadaşlar neden İngiliz'in bu hadisesini söylemezler? Anadolu'daki bir insan hangi ırka mensup olursa olsun eğer kafasında düşman deyince derhal İngiliz uyanmıyorsa bu insanın bizimle bir alakası yoktur. Bu insan yönlendirilmiş, bu insan şartlandırılmış insandır. Tarihe bakılır ona göre düşman tanımlanır. Çanakkale'de savaştığımız nasıl da düşman kategorisinde bulunmaz? Onlar değil de orada bizimle omuz omuza birlikte çarpışan düşman (!). Bu nasıl bir anlayıştır?(Doç.Dr.Ahmet Kavlak)

Ra’nın Gözü
#356 Kim Demiş Duvara Konuşuyorum Diye

Ra’nın Gözü

Play Episode Listen Later Feb 19, 2025 48:23


Bu özel bölümde mikrofonu dinleyicilerime uzatıyorum!

Hiçbir Şey Tesadüf Değil
Silikon Tanrıları | Bilgisayarların Hikayesi - Bölüm 2

Hiçbir Şey Tesadüf Değil

Play Episode Listen Later Feb 13, 2025 23:42


Konu bilgisayarların tarihi olduğunda hep bir en birinci kimdi rekabetinin ortasında buluyoruz kendimizi. Fakat bu kavgaların dışında birbiriyle daha iyisini yapmak için rekabet eden devler de var. Ki esas farkı yaratanlar da onlar oluyor. Onlar sayesinde “bir tıkla” tüm dünya parmaklarımızın ucunda artık. Bilgisayarların tarihinin ikinci bölümünde, o bir “tıka” nasıl geldiğimiz üzerine konuşacağız. Bugün cebimize sığan teknolojinin gelişimine tanık olacağız. Ve bölümün sonunda şunu çok net bir şekilde anlayacağız aslında: Her şeyin bu kadar kolay olması, hiç de kolay olmadı.Dijital sağlık platformu Eczacıbaşı Evital ile alanlarında uzman psikolog ve diyetisyenlerle internetin olduğu her yerden online görüşmelerinizi hemen yapabilirsiniz. Ücretsiz ön görüşme fırsatına ek olarak görüşmelerinizi %25 indirimle planlamak için PODBEE25 kodunu kullanabilirsiniz. Evital'i deneyimlemek için hemen tıklayınSee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Kerem Önder
Abdülkadir Geylani sohbetleri 20 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Feb 12, 2025 45:38


“Ey şu beldenin halkı, sizde nifak çoğaldı; ihlâs azaldı. Sözler çok, fakat onlara uygun iş yok. İşi olmayan söz, hiçbir şeye yaramaz. Sahibine felâket getirir, kurtuluş getirmez. Önüne iş gelmeyen söz, kapısız eve benzer; merdivensiz binadır. İçinden iyilik geçmeyen hazineye benzer. Amelsiz söz, kuru dâvadan ibaretir. Boş söz, ruhsuz kalıba benzer, o bir put gibidir. Ayağı yoktur, eli yoktur, bir şey tutamaz. Yaptıklarının çoğu ruhsuzdur. İşlerin ruhu ihlâs, tevhid ve Allah'ın kitabına yapışmaktır. Peygamberin (S.A.) âdetlerine uymaktır. Gafil olmayınız. Şu anda yaptığınız kötülükleri iyiliğe çeviriniz; isabet olur. Emirlere uyunuz. Yasakları bırakınız; kader karşısında uysallık gösteriniz.Size gelen belâ Allah yolcularına da gelir. Onların bir kısmı sabreder. Diğer kısmı sabrı da bırakır. Kendinden geçer. Belâdan darlanmak iman zayıflığındandır. O anda iman çocuktur. Belâ zamanı sabretmek, imanın gençlik çağıdır. Belâ geldiği zaman, kaderin bir icabı bilip uymak imanın yetişkin çağıdır. Belânın getirdiği bütün hâllere razı olmak, Hak ilmine ermekten, O'na yakınlıktan İleri gelir. Kalp ve sır Hakk'a yakın olduğu zaman belânın hiçbir şeyi dokunmaz. Bu durum, müşahede ve hâl dili ile konuşma âlemidir. İman sahibi iç âlemini dış varlığına ve yaratılmış bütün varını Hakk'a iletir. Mevlâ katında bütün varlığını eritir. Mevlâ dilerse onu tekrar halka gönderir. Dağınık işlerini bir araya getirir. Kıyamet günü halkın cesedini diriltiği gibi onun dağınık hâllerini de toparlar.Sevginin şartı, sevilene karşı irade sahibi olmamaktır ve onu değil, dünyayı, âhireti ve halka dair cümle şeyi bırakmaktır. Allah sevgisi kolay değildir. O iddia ile olmaz. Sizden herhangi biri bu hususta iddia sahibi olursa, sevgiden uzaktır. Birçok iddia sahibi olmayanlar vardır ki, Hak katında mekân tutmuştur.İslâm dinine girmiş olanlardan hiçbirini hakir görmeyiniz. Hak sırrı onlarda boldur. Nefislerinizi, onlara karşı tevazua alıştırınız. Allah'ın kullarına büyüklük satmayınız. Gaflet hâlinden uyanınız. Siz büyük bir gaflet içindesiniz: Sanki hesabınız görülmüş, sıratı geçmişsiniz ve cennetteki yerinizi görmüşsünüz!.. Bu aldanış nedendir? Her birinizin Allah'a karşı çok isyanı vardır. Bu isyandan kimse tevbe etmiyor ve hâlini düşünmüyor, öyle sanıyor ki, hataları unutuldu. Halbuki, yerine ve tarihine göre onlar defterinize yazılıdır. Onların azı da çoğu da sorulacak, ona göre ceza veya mükâfat verilecek.Ayılınız, ey gafiller! Uyanınız, ey uykudakiler! İlâhî rahmete varlığınızı atınız. Bir kimsenin hatası çoğalırsa onun hâli fenadır. Bunlar üzerinde ısrar ederse küfre gidebilir. Yaptığına pişmanlık duymayanın sonu acı gelir. İşini derlemeyecek olursa sonundan korkulur.Yazık sana, ana karnında seni kim besledi, biliyor musun? O hâlde iken sen neydin, şimdi nesin? Kendi varlığına ve halka dayanmaktasın. Parana ve puluna itimat ediyorsun. Ticaret işindeki bilgine güvenmektesin. Bölgenin şahı, bugün var, yarın yok olabilir, ona güvenmek akıl kârı değil; sen, ona güvenmektesin. Allah'tan başka her kime itimat edersen o senin ilâhın olur. Her kimden korkuyorsan, ona tapıyorsun demektir. Her kimden, iyilik ve zararı görüyorsan onların asıl yürütücüsü olana inanmıyorsun, küfürdesin ve onlar sana ilâh oluyor...Ey Allah'ın yaratmış olduğu kimseler, tevbe ediniz. Benden bir şey saklayamazsınız. Malınızı nasıl kazandığınızı saklamış olsanız, onun helâl veya haram olduğunu anlarım. Eğer sadaka verirseniz, fakir kimselere mal dağıtırsanız, yavrularınıza bol yedirirseniz, o malınız helâldir. Aksi, oluyorsa değildir, doğru kimselere ve seçme insanlara malınız nasip oluyorsa; onun aslı tevekkül ve ihlâsla kazanılmış demektir.

Yeni Şafak Podcast
yaşar süngü - Teknoloji kötülerin silahı, iyilerin oyuncağı

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Feb 12, 2025 4:53


Küresel sermayenin kötüler tarafında yer alanlar, sana ne izletirlerse ona dönüşeceğini biliyorlar. Onlar teknolojinin bütün imkanlarından faydalanırlarken seni bu teknolojik gelişmelerden uzak tutmak ve gerçeklere karşı körleştirmek için siyasetle, futbolla, yemek içmekle, eğlenmekle oyalıyorlar Oysa teknolojik ve bilimsel gelişmeleri izlemek siyasi gelişmeleri izlemekten de futbolu izlemekten de keyifli. Hem keyifli hem seni geliştirdiği için verimli.

Yeni Şafak Podcast
SELÇUK TÜRKYILMAZ - Gazze bir emlak anlaşması nesnesi değildir

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Feb 10, 2025 5:19


ABD başkanı Trump, Gazze'yi Filistinlilerden temizleme isteğine açıklama getirirken “bir emlak anlaşması gibi çok iyi karşılandı” dedi. Trump'ın bu sözleri yorumlanırken onun emlakinin akla gelmesi gayet tabiîdir fakat kastedilen bundan daha ötesidir. Asıl niyetinin ne olduğundan bağımsız olarak Trump'ın ABD ile herhangi bir bağı olmayan bir toprak parçasını alma isteğini dile getirdiğinin altını çizmemiz gerekir. İlginç olan bu ülkenin otuz yıldan fazla bir zamandır Irak'ı işgal altında bulundurmasıdır. Emlak anlaşması sözünü yabana atmamak gerekir. Müstemleke kavramı emlak sözcüğü ile aynı kökten geliyor. Türkiye'de bugün hâlâ ABD liberalizmine övgüler düzüldüğünü biliyoruz. Onlar bu yakınlarda “Ulusların Düşüşü” gibi kitaplardan hareketle İngiliz kolonyalizminin başarısını takdis etme yarışına girmişlerdi. Ne yazık ki bu yarış bugünle sınırlı değil. Geçmişte de İngiliz ulusunun diğer milletler üzerindeki hâkimiyetinden heyecan duyanlar vardı. Onlar da bu hâkimiyeti, medeniyetin zaferi olarak gördükleri için takdis etmişlerdi.

Karanlık Dosyalar
141 - Tatil Mi Mezar Mı?: McStay Ailesi Nerede?

Karanlık Dosyalar

Play Episode Listen Later Feb 5, 2025 22:10


4 Şubat 2010 sabahı McStay ailesi için diğer günler gibi başlamıştı. Her şey yolunda giderken o günün akşamı bu mutlu aile bir anda ortadan kayboldu. Onları ne gören ne de duyan vardı. Polis onların kendi istekleriyle ülkeden kaçtıklarını düşünse de yakınları bunu kabul etmiyor, bu sırada diğer herkes bu aileye ne olduğu hakkında teoriler üretiyordu. Dosya kapatıldıktan yıllar sonra, 11 Kasım 2013'te, 911'e ilginç bir ihbar geldi. Kayboluşlarının üstünden yaklaşık 4 sene geçtikten sonra McStay'lerin izi bulunmuş olabilir miydi?Sunan: Sezgi Aksu Hazırlayan: Kevser Yağcı Biçici Ses Tasarımı ve Kurgu: Tolgacan Bozca Yapımcı: Podbee MediaCanlandıranlar911 Polisi: Hazal Beril ÇamMotorsikletçi: Uğur YıldırımDedektif Susanne Barell: Sude BelkısChase Merritt: Ada KanburDan Kavanagh: Tolgacan BozcaEski Sevgili: Cem BaşakSee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Kerem Önder
Amerika'yı helak eden rüzgar? - Ahkaf 25 tefsiri / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Feb 3, 2025 40:11


“O (rüzgâr), Rabbinin emriyle her şeyi yıkar, mahveder. Nitekim (o kasırga gelince) onların evlerinden başka bir şey görülmez oldu. İşte biz suç işleyen toplumu böyle cezalandırırız.” Ahkaf 25 “Mekkeliler, dünya lezzetlerine gömülmüş oldukları ve onlar peşinde gezmeleri sebebiyle, bu delillerden yûz çevirip, bunlara iltifat etmeyince, haklarında, "Kâfirler, cehennemin karşısına getirilip gösterilecekleri gün denilir ki: "Siz bütün zevklerinizi dünya hayatınız içinde yaşayıp bitirdiniz" buyurmuştur. Durum böyle olunca da, Âd kavminin, malca, kudretçe ve makamca Mekkelilerden daha ileri olduklarını, buna rağmen küfürlerinin uğursuzluğu sebebiyle, bu azabın kendilerine musallat kılındığını beyân etmiş ve bu kıssayı, Mekkeliler ibret alıp, elde ettikleri dünyalıklarla aldanmayı bıraksınlar ve dini elde etmeye yönelsinler diye zikretmiştir. "Ey Muhammed, kavmim Mekkelilere, Hûd (a.s)´dan bahset. Çünkü Hûd, kavmini, iman etmezlerse, Allah´ın azabının geleceğini söyleyerek ikaz etmişti" demektir. "O halde şimdi, eğer vaadinde doğru isen, müşrik olduğumuz için başımıza gelecek diye bizi tehdid ettiğin o şeyi getir." İşte bu noktada Hud (a.s), "Bunun bilgisi ancak Allah katındadır" demiştir. Hûd (a.s)´un bu sözü, onların, "O halde şimdi, bizi tehdid ettiğin o şeyi getir" şeklindeki sözlerine cevap olmaya elverişli bir sözdür. Çünkü onların bu sözleri, o azabın hemen gelmesini istemektir. İşte bundan dolayı Hûd (a.s) onlara, "bu azabın ne zaman olacağı hususundaki bilgi bende değildir. Bunun bilgisi ancak Allah katındadır. Ben size, benimle gönderilen mesajı size tebliğ ediyorum. Bu da sizi o azabtan sakındırmak, o azab hususunda ikaz etmektir. Fakat o azabın ne zaman olacağı bilgisini Allah bana vahyetmedi. Ne var ki ben sizi, câhil bir toplum olarak görüyorum" dedi. Farzedelİm ki benim doğru olduğumu anlamadınız. Fakat yalancı olduğum da tarafinızdan kesin olarak bilinmemektedir. Öyleyse, sizin bu azabı, böylesine ısrarla istemeniz, büyük bir cehalettir. Hûd (a.s) kavmi arasında bulunuyordu. Derken, çok yağmur yağdıracağı zannedilen simsiyah bir bulut çıktı. Onlar, "Bu, bize yağmur yağdıracak buluttur" dediler de, bunun üzerine Hûd (a.s), "Hayır, bu, sizin hemen gelmesini istediğiniz o azabür" dedi; sonra da onun ne olduğunu beyân etmek üzere, "Bu, kendisinde elem verici bir azabın bulunduğu rüzgârdır" dedi, daha sonra da bu rüzgârı niteleyip tavsif etmek için yani, "İnsan, hayvan ve bitki namına ne varsa, Rabbinin emriyle imha eder" buyurdu. Ki bu, "Bu, yıldızların tesirinden ve biraraya gelmelerinden kaynaklanan bir şey değil, tam aksine bu, doğrudan doğruya, size azâb etmek için Allah´ın kudretiyle meydana gelen şeydir" demektir. Rivayet olunduğuna göre, onların, bunun elîm bir azâb olduğunu anladıkları şeyin ilki, onların, çölde bulunan adamlarının ve hayvanlarının, o rüzgâr sebebiyle gökle yer arasında uçuyor olduklarını görmeleridir... Bunun üzerine onlar da, evlerine girdiler ve kapılarını kapadılar. Derken, o rüzgâr o kapıları, yukarı kaldırdı ve o kimseleri de yere vurup baydı.. Derken, Allah Teâlâ, onların üzerini kumlarla yığdı. Onlar, bu yığınların altında, inleyerek bir hafta kaldılar. Daha sonra, yine aynı rüzgâr, üzerlerindeki o kum yığınlarını kaldırdı; o insanları da denizlere firlattı. Hûd (a.s), o rüzgârın geleceğini anlayınca, hem kendisi hem de mü´minler için, fişkıran bir pınarın yanına bir çizgi çizdi... Böylece, mü´minler ve Hûd (a.s)´a isabet eden o rüzgâr, yumuşak, rahatlatıcı ve hoş oldu; Âd kavmine isabet eden rüzgâr ise, onları yerden kaldırıp göklerde uçurarak, yerlere salıyordu... Mucizenin eseri, rüzgârın böyle farklı farklı oluşuyla zuhur etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s)in de, şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Allah, rüzgârları idare eden melege, Ad kavmi üzerine, bir yüzük kadar, rüzgâr salıvermesini emretmiştir." Ama bu kadarı bile, onları tamamiyle helak etmeye yetmiştir.

Kerem Önder
"Kötülüklerini elbette örteceğiz!" - Ankebut 7 Tefsiri / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Feb 2, 2025 45:22


"İman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini elbette örteceğiz. Onları işlediklerinin daha güzeliyle mükafatlandıracağız." (Ankebut 7) “Ayet, amellerin imandan maksûd olan, gaye edinilen şeye dâhil olduğunu gösterir. Çünkü günahların bağışlanması ve amellerin en güzeli ile mükâfaatlandırılması işi, Sâlih amellerin işlenmesi şartına bağlanmıştır. Çünkü ameller, imanın meyvesidir. Bunu şöyle bir misalle açıklayabiliriz: Bu, tıpkt meyve veren bir ağaca benzer. O ağacın damarlarının ve dallarının ağaçtan olduğunda şüphe yoktur. Fakat yerden çektiği su ve etrafını çevreleyen o toprak ağaca dahil değildir. Fakat meyvesi, ancak kendisine dahil olmayan bu su ve toprak sayesinde elde edilmiştir. İşte iman ile amel-i salih münasebeti de böyledir. Hem sonra o ağacın etrafını, işe yaramaz otlar, zararlı dikenler sararsa, meyve mutlaka az olur. Eğer bunlar büsbütün o ağaca hükümran olur, onu mağlub ederlerse, ağacın hiç meyvesi olmaz ve ağaç kurur. İşte günahlar da imana bu tesiri yapar. Amel-i sâlih, kendi kendine bakî kalamaz. Çünkü o bir arazdır, cevher değildir. O, âmili (yapanı) ile de kalamaz. Çünkü Cenâb-ı Hakk, onu yapanın (kulların) helak olacaklarını bildirmiştir ve "Allah´ın zâtı dışında herşey helak olacaktır" (k&mb, se) buyurmuştur. Binâenaleyh amel-i Salih´in bakî oluşunun, mutlaka bakî olan birseyden dolayı olması gerekir. Fakat bakî olan, sadece Allah´ın zâtıdır. Çünkü Cenâbn Hak, "Allah´ın zâtı dışında herşey helak olacakhr" buyurmuştur. Binâenaleyh o amelin bakî kalabilmesi ve sâlih olabilmesi için, Allah rızası uğrunda yapılmış olması gerekir. Allah rızası için olmayan şeyin ise, ne kendisi, ne yapanı ve ne de uğruna yapıldığı şey ile bakî kalamaz, dolayısıyla da sâlih amet olamaz, O halde amel-i sâlih, mükellefin, sırf Allah rızası için yaptığı şeylerdir. Sâlih ameller "yükseltilir". Çünkü Cenâb-ı Hak, "Amel-i sâlihi (hoş kelimeler) yükseltir" (Fâtır, 10) buyurmuştur. Fakat amel-i sâlih, kelime-i tayyibe (kelime-l tevhid, yani iman) ile yükselir. Mükelleflerin amelleri üç kısma ayrılır: Tefekkürü, inancı ve tasdiki demek olan, kalbinin amelleri; zikri ve şahadeti demek olan, dilinin amelleri; taatı ve ibadeti demek olan, uzuv ve bedenlerinin amelleri. Binâenaleyh bedenî ibadetler, kendi başlarına değil, ancak diğerleri sayesinde yükselebilirler. Doğru söz ise, ayette de beyan edildiği gibi, kendi kendine yükselebilir. Kalbin ameli demek olan tefekkür ise, ona İner. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah, en yakın semaya iner ve "Yok mu bir tevbe eden, tevbesini kabul edeyim" diye nida ecfer. "Tevbe eden", kalbi ile pişmanlık duyandır. Yine, Hz. Peygamber (s.a.s) "Allah Azze ve Celle, buyuruyor ki: "Ben, kalbi kırık ve mahzun olanların yanındayım” yani "Kendi aczini ve Benim kudretimi, kendi önemsizliğini ve Benim azametimi düşünenlerin yanındayım" demiştir. Bu, aklen de böyledir. Çünkü kim, Allah´ın nimetleri hususunda tefekkür ederse, Allah´ı bulur ve O´nu zihninde tutar. Burada bahsedilen "daha güzel mükâfaat", cennet dışında bir mükâfaattır Çünkü mü´min cennete imanı sayesinde girecektir. Çünkü cennet onun kötülüklerini örter. Kötülükleri örtülmüş olan kimse ise cennete girer. O halde "en güzel (daha güzel) mükâfaat" cennetten başka birşey olup, bu da hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir insanın aklına gelmeyen birşeydir. Bunun rü´yetullah (Allah´ı görme) olması, uzak bir ihtimal değildir.

Kerem Önder
Cennetteki kadınlar? - Vâkia 35, 38 tefsiri / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Feb 1, 2025 52:04


“Biz onları (kadınları) yepyeni bir yaratılışta yarattık.” Vakia 35 “Onları bâkireler yaptık.” “Kocalarına âşık yaşıtlar yaptık” “Bütün bunlar sağdakiler içindir.” Vakia 38 Allah, iki ruh yarattı. Birini dumanın içine koydu ve ona "Cin" dedi. Diğerini toprağın içine koydu ve ona "İnsan" dedi. Her ikisini de sınav etmeye devam ediyor... Abdullah b. Mes'ûd hazretleri şöyle demiştir: İyi olsun, kötü olsun, herkes için ölüm hayırlıdır. Çünkü, eğer insan iyi ise Yüce Allah böyleleri hakkında şöyle buyurmuştur: "Allah katındaki ni'metler, iyiler için daha hayırlıdır.” (Âl-i İmrân - 198) Eğer söz konusu olan kötü bir kimse ise, Yüce Allah böyleleri hakkında da şöyle buyuruyor: "Onlara mühlet vermemiz sadece daha çok günâha girmeleri içindir. Onlar için yüz kızartıcı bir azâb vardır" (Âl-i İmrân - 178) “Şuna da şaşılır ki, her gün, her gece ölüp dirilip dururken ba'si (yeniden dirilmeyi) inkâr eder...” (Razi) Ümmü Seleme, Peygamber (s.a.s)'e bir gün "Ya Rasûlüllah! dünyada ki kadınları mı, yoksa cennetteki hûrîler mi daha iyidir?" diye sorar. Rasûlüllah (asm); "Dünyadaki kadınların üstünlüğü, yüzün astara üstünlüğü gibidir." diye cevap verir. Ümmü Seleme; "Niçin?" deyince o (asm), şöyle cevap verir; "Dünyadaki kadınlar namaz kıldıkları, oruç tuttukları ve birçok ibadetlerde bulundukları için." (Tabarânî) "Kim üç kere Allah'dan Cenneti isterse bizzat Cennet; "Allah'ım! Bu adamı Cennet'e koy." der. Buna karşılık kim üç kere kendisini Cehennem'den uzak tutması için Allah'a yalvarırsa bizzat Cehennem; "Allah'ım! Bu adamı Cehennem'den uzak tut!" der." Cennetin tek nimeti din kardeşlerinin buluşması ve biraraya gelmesi bile olsa, Cennete girmek sırf bu yüzden mutlu ve sevindirici bir olay olurdu. Oysa, orada daha bir çok sayısız bağış vardır. "Cennet'te öyle çarşılar vardır ki, oralarda alış-veriş yapılmaz. Cennetlikler bu çarşılarda öbek öbek biraraya gelerek biribirlerine dünya hayatının nasıl geçtiğini, Allah'a nasıl ibâdet ettiklerini, dünyada fakirlerin ve zenginlerin nasıl yaşadıklarını, ölümün nasıl olduğunu ve uzun bir imtihan döneminden sonra nasıl Cennet'e girebildiklerini anlatırlar."

Kerem Önder
Ahmakların ticareti? - Mektubât 138 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Jan 31, 2025 40:42


Bu mektûb, şeyh Behâeddîn-i Serhendîye yazılmışdır. Alçak dünyâyı kötülemekde ve dünyâya düşkün olanlardan kaçınmağı bildirmekdedir: “Akıllı oğlum! Allahü teâlânın sevmediği bu dünyânın arkasında koşmamalıdır! Gönlünü hep Allahü teâlâya bağlamak sermâyesini elden kaçırmamalıdır! Ne satdığını ve buna karşılık neyi aldığını düşünmelidir! Dünyâyı ele geçirmek için âhıreti vermek ve insanlara yaranmak için Allahü teâlâyı bırakmak alçaklık ve ahmaklıkdır. Dünyâ ile âhıret birbirinin zıddıdır, tersidir. İkisinin sevgisi bir kalbde toplanamaz. İkisi bir araya getirilemez. Arabî mısra' tercemesi: Din ve dünyâ bir araya gelirse, güzel olmaz! Bu iki zıddan dilediğini seç ve seçdiğine karşılık kendini sat, fedâ et! Âhıret azâbı sonsuzdur. Dünyâda olanlar çok azdır. Allahü teâlâ, dünyâyı sevmez, âhıreti sever. Arabî beyt tercemesi: İstediğin gibi yaşa, birgün öleceksin! İstediğini topla, birgün ayrılacaksın! Sonunda kadından ve çocuklardan ayrılacaksın. Bunların idâresini Allahü teâlâya bırak! Bugün, kendini ölmüş bilmelidir. Onların işlerini Allahü teâlâya bırakmalıdır. Tegâbün sûresinin onbeşinci ve Enfâl sûresinin yirmisekizinci âyetinde meâlen, (Mallarınız ve çocuklarınız sizlere kesin olarak düşmandır. Onlardan sakınınız) buyuruldu. Bunu iyi anlayınız! Tavşan gibi, gözleri açık uyku ne zemâna kadar sürecek! Bir gün gelip uyanılacak! Dünyâya düşkün olanlarla arkadaşlık etmek, onlarla görüşmek, öldürücü zehrdir. Bu zehrle öldürülen kimse, sonsuz olarak ölür. (Aklı olana bir işâret yetişir) demişlerdir. Biz ise, açıkca ve üzerine düşerek anlatıyoruz. Bunların yağlı, tatlı yemekleri, kalbin hastalığını artdırır. Kalbin iyiliği, hastalıkdan kurtulması nasıl düşünülebilir? Sakın! Sakın! Çok sakın! Fârisî beyt tercemesi: Bildirilmesi lâzım olanı söyledim sana, Yâ fâidelenirsin, yâ da çarpar kulağına. Onlarla görüşmekden, arslandan kaçar gibi, hattâ dahâ çok kaçmalıdır. Arslan insanın yalnız cânını alır. Bu da, âhıretde fâideli olur. Dünyâya düşkün olanlarla berâber olmak ise, insanı sonsuz felâkete ve zarara sürükler. Onlarla konuşmakdan, onların lokmalarını yemekden ve onları sevmekden ve onları görmekden sakınmalıdır. Sahîh olan hadîs-i şerîfde, (Zengine, zenginliği için alçaklık gösterenin dîninin üçde ikisi gider) buyuruldu. Onlara karşı yapılan bu alçalmalar ve yaltaklanmalar, onların malları ve makâmları için midir, yoksa değil midir? İyi düşünmek lâzımdır. Malları, mevkıleri için olduğunda hiç şübhe yokdur. Bunun sonu da, dînin üçde ikisinin gitmesidir. Artık müslimânlık nerede, kurtuluş nerededir? Yağlı lokmaların ve uygunsuz kimselerle düşüp kalkmanın, bu yavrunun kalbinde vaazları dinlemeğe ve nasîhatleri düşünmeğe yer bırakmadığını bildiğim için, bu kadar ağır ve sıkı yazıyorum. Hafîf sözlerle, yumuşak kelimelerle uyanmayacağını biliyorum. Sakın! Onların sohbetinden sakın! Onları görmekden sakın! Allahü teâlâ yardımcın olsun! Allahü teâlâ, bizi ve sizi, râzı olmadığı, beğenmediği şeylerden kurtarsın! Mi'râc gecesi, (Gözleri Allahü teâlâdan ayrılmadı) diyerek övülen insanların efendisi hurmetine “aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti efdalühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ” bu düâmızı kabûl buyursun! Âmîn.” Rabbani Abdullah b. Mes'ûd hazretleri şöyle demiştir: İyi olsun, kötü olsun, herkes için ölüm hayırlıdır. Çünkü, eğer insan iyi ise Yüce Allah böyleleri hakkında şöyle buyurmuştur: "Allah katındaki ni'metler, iyiler için daha hayırlıdır.” (Âl-i İmrân - 198) Eğer söz konusu olan kötü bir kimse ise, Yüce Allah böyleleri hakkında da şöyle buyuruyor: "Onlara mühlet vermemiz sadece daha çok günâha girmeleri içindir. Onlar için yüz kızartıcı bir azâb vardır" (Âl-i İmrân - 178) Allah, iki ruh yarattı. Birini dumanın içine koydu ve ona "Cin" dedi. Diğerini toprağın içine koydu ve ona "İnsan" dedi. Her ikisini de sınav etmeye devam ediyor... İyilikte kötülükte bulaşıcıdır. "İnsanlar için hak yolunu kapatan beş şey vardır: Cahillikten rahatsız olmamak, dünya hırsı, cimrilik, amelde riya, kendi fikrini beğenmek." Hz. Ali ra.

Nasıl Olunur
234 - Banu Çiftçi

Nasıl Olunur

Play Episode Listen Later Jan 30, 2025 93:14


Nasıl Olunur'un 234'üncü bölümünde konu menopoz; konuğum Operatör Doktor Banu Çiftçi.Çiftçi, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı. Mesleğinin ilk yıllarını da özellikle bu alanda başarılı çalışmalar yaparak, çocuk sahibi olamayan pek çok kişinin anne-baba olmasını sağlayarak geçiriyor. 34 yaşında aniden yaşadığı 'erken menopoz' süreciyle başka bir döneme giriyor. O dönemleri yayına bırakayım...Bugün sadece ve özellikle menopoz üzerine çalışan, sürekli araştıran biri Op. Dr. Banu Çiftçi.Belki konuğum hakkında çok özel bir bilgi verdim ama bu durum hem yayını başkalaştırdı hem de Banu Hanım'ın menopozu anlama, anlatma, kadınlara derman olma çabasının daha iyi anlaşılmasını sağlayacağını düşünüyorum. Bazı konu başlıkları da vereyim: ·      Menopoz nedir? Hastalık mıdır?·      Menopoza girmesek oluyor mu?·      Menopoz dönemleri, yaş aralıkları neler? Menopoz geciktirilebilir mi?·      ‘Aslında' östrojen nedir? Progesteron nedir? Vücutta ne işe yarar, yokluklarında ne gibi sıkıntılar yaratırlar?·      Hormon tedavisinin yeri ve önemi! Nedir, ne değildir?·      Menopoz döneminde devlet desteği·      Erken menopoz nedir?·      Erken menopozdan geri dönüş var mı?·      Menopoz dönemi belirtileri, yapılması gerekenler…·      Biyoeşdeğer hormon tedavisi nedir, ne değildir?·      Menopoz-hormon-kanser ilişkisi hangi dönemde nasıl kuruldu? Bugün neredeyiz?·      Menopoz ile ilgili doktor desteği ne zaman alınmalı, geç kalmak söz konusu mu?Ne mutlu ki, bu bölümde bir de destekçim var: Penti.Konuğum bile belli değildi. Markanın iki yıllık bir çalışma süreci sonunda ‘Benim Menopozum' isminde kolajen içerikli, serinleten, ultraviyole etkili iç çamaşırları, pijama ve atletleri içeren bir serisi olduğunu öğrenince ben aradım onları. Onların araştırmalarını, yaş almayı kucaklayan ‘pro-aging' kavramına yaklaşımlarını da aktarmak istedim. Özetle benim bir #işbirliğim var bu bölümde. Banu Hanım'ın bu durumla bir ilgisi yok ama incelik gösterdi.Bu defa "umarım seversiniz" demeyeceğim bölüm için, umarım "bu bölümden çok faydalanırsınız"; iyi gelsin! Gazeteci#Journalist ~ #Art- #Food- #Travel lover ~ #EnthusiastBooks:

Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin

Bu bölümde Emin ve Emine, IMDb'nin en iyi film ve dizi listesini masaya yatırıyor!

Kerem Önder
En güzel evler? - Nur 36, 37 tefsiri / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Jan 4, 2025 40:03


“Allah'ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde hiçbir ticaretin ve hiçbir alışverişin kendilerini, Allah'ı anmaktan, namazı kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoymadığı birtakım adamlar, buralarda sabah akşam O'nu tesbih ederler. Onlar, kalplerin ve gözlerin dikilip kalacağı bir günden korkarlar.” (Nur 36-37) Müfessirler, ayette geçen “evler” den maksadın mescitler ve müminlerin evleri olduğunu söyler. (Maverdî, Şevkânî; İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri). Ebu Hayyan'a göre, ayetteki “evler” sözcüğü içinde namaz kılınan ve ilmî sohbetler yapılan bütün evler için geçerlidir. (Ebu Hayan, Alusî, ilgili ayetin tefsiri). İkrime'ye göre de bu evler, içinde iman meşalesi yanan bütün mescit ve evlerdir. Lambaların ışığında geceleri namaz kılınan ve ilmî sohbetler yapılan her yer buna dahildir. Diğer taraftan, Ayette “mescid” yerine “ev” sözcüğünün kullanılmış olması dikkat çekicidir. Bundan, “Biz de Musa'ya ve kardeşine ‘Kavminiz için Mısır'da evler edinin' diye vahyettik. Evlerinizi mescid haline getirin. Namazlarınızı dosdoğru kılın. Müjdele o müminleri.” (Yunus, 10/87) ayetindeki emrin gösterdiği hedefe uygun şekilde, müminlerin evlerinin içlerinde Allah'ın anıldığı ve sabah akşam Onu tesbih eden adamların bulunduğu birer mescide benzemesi gerektiği sonucunu çıkarmak daha uygundur. Bu da, ideal bir Müslüman aileye yakışan şeyin, sabah ve akşam vakitlerini Allah'ı anarak, Onu tesbih ederek, Onun kitabını okuyarak ve Onun rızasına ulaştıracak bilgileri kazanmaya çalışarak değerlendirmek olduğunu ve bunda başlıca sorumluluğun evin reisine düştüğünü gösterir. Yine dikkat çekicidir ki, âyet hayatın dışında bir model önermemekte, ticaret ve alışverişi devre dışı bırakmamaktadır. İbni Abbas'ın da dediği gibi, “Allah'ın nurunu kendilerine misal olarak verdiği bu kimseler, halk içinde en çok ticaretle uğraşan, en fazla alışveriş yapanlar da olabilir; ancak bu meşgaleler, Allah'ı anmaktan onları alıkoymaz.” (Müstedrek, 2:432, no. 3506.) “Onların durumları değişir ve böylece kalpleri, anlamaz bir halden anlar hale; gözleri görmez halden, görür hale gelirler. Dolayısıyla onlar, şüpheden zanna, zandan yakîne, yakînden de, muayene ve müşahedeye (bizzat görmeye) geçmişlerdir. Çünkü Hakk Teâlâ, "Onlar için Allah´tan, hiç beklemedikleri nice şeyler, zuhur edip gelecek” (ûnm, 47) ve "Andolsun ki sen (dünyada) bu hususta bir gaflette idin. İşte senden perdeni kaldırıp açtık" (Kaf, 22) buyurmuştur. Kalpler, yerlerinden oynar ve boğazlara dayanır; gözler de masmavi kesilir. Nitekim Dahhâk şöyle der: "Kâfirleri, gözleri keskin olarak hasredilirler, sonra gözleri kayar, derken kör olurlar. Kalpleri de korkudan, bir çıkış yolu bulamaz ve ancak gelip boğaza dayanır. Nitekim Allah Teâlâ, "O zaman yürekleri gamla dolu olarak, gırtlaklarının yanındadır" buyurmuştur.” Razi Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah'ın, yollarda dolaşıp zikredenleri araştıran melekleri vardır. AIIahu Teâlayı zikreden bir cemaate rastlarlarsa, birbirlerini "Aradığınıza gelin!" diye çağırırlar. (Hepsi gelip) onları kanatlarıyla kuşatarak dünya semasına kadar arayı doldururlar. Allah, onları en iyi bilen olduğu halde meleklere sorar: "Kullarım ne diyorlar?" "Seni tesbih ediyorlar, sana tekbir okuyorlar, sana tahmid okuyorlar. Sana tazim (temcid) ediyorlar" derler. Rabb Teâla sormaya devam eder.

Turkish Stories
TÜRKÇE OLİMPİYATLARI / Turkish Stories

Turkish Stories

Play Episode Listen Later Dec 23, 2024 3:47


TÜRKÇE OLİMPİYATLARI Avrupa'dan, Amerika'dan, Afrika'dan, Asya'dan ve Avustralya'dan gelen yüzlerce Türkçe sevdalısı genç, Türkiye'ye beşinci mevsimi yaşatıyor. Tam on iki yıldır Türkçe Olimpiyatları'na katılan gençler bizlere bu neşeyi, bu sevinci ve bu gururu tattırıyorlar. Bize benzemiyorlar ama bizim gibi konuşuyorlar, bizim şiirlerimizi, bizim şarkılarımızı okuyorlar. Sonra da ülkelerine dönüyorlar. Onları gözümüzle görmesek, seslerini duymasak bunun bir rüya olduğunu düşüneceğiz. Onları başka gezegenlerden gelmiş uzak akrabalarımız zannedeceğiz. Böyle sıra dışı güzelliklerin ancak hayallerde ya da rüyalarda olabileceğini düşünürüz. Ama o rüyayı çok uzun yıllar önce birileri görmüş ve bu hayali gerçeğe dönüştürmek için başka memleketlere gitmişler. Şimdi de bu gidişin bir meyvesi olan öğrenciler Türkçe Olimpiyatları'nda yarışmak için Türkiye'ye geliyorlar. Türkçe konuşan, şarkı söyleyen, şiir okuyan bu öğrenciler, beni duygulandırıyor ve bana gurbete gidişin hüznünü yaşatıyor. Bana “Eskici” hikâyesini hatırlatıyor. Bu acıklı hikâyede olaylar şöyle gelişir: O talihsiz savaş yıllarının ardından Hasan, önce babasını sonra da annesini kaybeder. Beş yaşındaki yetim Hasan, komşularının yardımıyla vapura bindirilir ve Filistin'deki halasının yanına gönderilir. Dilini bilmediği insanların yanında olan Hasan, hatırladığı üzere. Bir gün halası, sokaktan bağırarak geçen bir ayakkabı tamircisini çağırır. Küçük Hasan, bahçede ağzına bir avuç çivi doldurarak ayakkabıyı tamir eden adamı hayretle seyretmeye başlar. Bir aralık nerede, kimlerle olduğunu unutan çocuk, adamla Türkçe konuşmaya başlar: – Çiviler ağzına batmaz mı senin? Eskici, başını şaşkınlıkla kaldırıp Hasan'ın yüzüne bakar: – Türk çocuğu musun be? Hasan: – İstanbul'dan geldim… Eskici: – Ben de o taraflardan, İzmit'ten geldim, der. Altı aydan beri susan Hasan, durmadan, dinlenmeden, nefes almadan, o nazik sesiyle sürekli konuşur. Adam, artık erişemeyeceği yurdunun bir deresini, bir rüzgârını, bir türküsünü dinliyormuş gibi çocuğu dinler. Sonra işini bitirir ve kalkıp gitmeye hazırlanır. O zaman görür ki memleketlisi minik Hasan ağlıyor. Eskici, başka söz bulamaz. – Ağlama be, ağlama be! Hasan, bir daha Türkçe konuşacak birini bulamayacağı için ağlamaktadır. Hasan ve Hasan gibilerin yaşadığı karanlık rüyaların üzerinden çok yıllar geçti. Hasan konuşacak bir adam bulamadığı için sustuğu Arabistan çöllerinde, Afrika'da binlerce çocuk şimdi Türkçe konuşuyor. Şimdi yedi kıtanın herhangi bir yerine yolu düşen Türkler, mutlaka Türkçe konuşan birine rastlıyor. Peki, nasıl oldu bu? Dünya nasıl Türkçe konuşur oldu? Hepsinin cevabı bu misafirlerimizin ışıltılı gözlerinde saklı. Bu ışık ellerde, yüreklerde saklı. “Dünya dili, dünyada kalır.” diyen dillerde saklı. En önemlisi de o fedakâr Anadolu insanının gönlünde saklı. Şu anda bu olimpiyatlara 140 ülkeden 1500 öğrenci katılıyorsa; rüyalar, hayaller gerçeğe dönüşmüş demektir. Bize de beşinci mevsimin güzelliklerini yaşamak kalıyor. Ali ÇOLAK (Düzenlenmiştir.)

Kerem Önder
Abdülkadir Geylani Sohbetleri 19 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Dec 20, 2024 34:22


“O'na dönünüz. O'nun önünde boynunuzu eğiniz ve ağlayınız. Yaşlar hem gözünüzden hem de kalbinizden aksın. Ağlamak ibadettir; Hakk'a karşı tevazu göstermenin şiddet hâlidir. Tevbe ve iyi niyet üzere ölen kurtulur. Ey cemaat! Nefisleriniz ilâhlık iddiasında; bundan haberiniz yok. O, bu kötü hâlini her zaman göstermektedir. Hakikat karşısında zor kullanmakta, Hakk'a kafa tutmakta ve ayrıca O'nun istediğini de istememekte... Dergâhtan kovulan şeytanı nefis sevmekte; halbuki Mevlâ onu sevmez. Nefis kadere uymuyor ve sabır, yolunu tutmuyor, daima niza çıkarıyor. O'nun yanında Hakk'a teslime dair alâmet yoktur. İslâm'ın sadece ismi ile yetiniyor; bu ona hiçbir zaman için fayda sağlayamaz ve menfaat getiremez. Ey evlâd! Korku üzere ol. Emin olma. Bu hâlin Rabbine kavuşuncaya kadar devam etsin. Kalbin istikrar buluncaya kadar böyle ol. Niyetini O'na yönelt. Emniyet hâli önüne serilinceye kadar çekin; bu olursa emin olabilirsin. Hak katında emniyet bulursan bol hayır görürsün. Oradan gelen emniyet hâli devamlıdır. O verdiği şeyi geri almaz. Aziz olan Hak kulunu sevince kendine yaklaştırır. Kul Mevlâsından korktuğu müddetçe kötülükleri gider; kalbi ve sırrı sakin olur. Bu hâli kimse sezemez. Hakk'la arasında olur. Siz tecrübesiz insanlarsınız. Allah yolcuları sizin önderinizdir. Onlar kurtarır. Eşinizi razı etmekte ve Mevlâ'nızı darıltmaktasınız. Halkın çoğu, eşinin ve çocuklarının rızasını Mevlâ'dan öne almaktadır. Ben, senin bütün hareket ve duruşunu, bütün gayretini nefsin için görmekteyim; yalnız eşin ve çocuğun için çalıştığını sezmekteyim. Sende Hakk'tan yana hiçbir haber yok. Yazık sana; tam olgun erlerden sayılmıyorsun. Kâmil olan kişi, yalnız Hak için iş yapar. Kalp gözlerin görmez olmuş. İç alemindeki temizlik bozulmuş. Rabbinden perdelenmişsin, ama bunlardan haberin yok. Bu sebeple bazı büyükler şöyle der (Onlara selâm olsun): - Hak'tan perdeli olduğunu bilmeyen zavallılara yazıklar olsun. Yediğin ekmek içerisinde cam kırıkları vardır; sen onu yemektesin ve durumu bilmemektesin. Çünkü ona karşı iştahın ve arzun çok fazla. Hırsın da sınırsız... Az sonra miden parçalanacak ve öleceksin. Bütün belâ Mevlândan uzak olduğu için geliyor; eğer halkı sevmediğini ve Hakk'ı sevdiğini söylemekte gerçekçi olsaydın böyle olmazdın. Peygamberler, her zaman nefislerine karşıdırlar; tabiî arzu ve şehvetlerini yenerler, hakikat yönünden meleklere katılıncaya kadar çalışırlar. Nefislerini yenmek için çok çabalar ve bu yolda çok gayret sarf ederler. Peygamberler ve sevgili kullar sabırlıdırlar. Size gereken sabır işinde onlara uymaktır. Ey evlâd! Tam hamle yapacak durumu elde edinceye kadar, düşmanın duruşuna dayan. Yakında onu tutar yere vurursun. Yalnız zamanını bekle; zamanı gelince onun bütün varlığını teslim alırsın. Ey evlâd! Çalış; hiç kimseye eziyet için gayret etme. Herkese iyi niyet besle. Ancak cemiyetin düzeni için bir şey yapılacaksa onu da yapmaktan geri durma; bu ibâdet sayılır. Aklı başında ve seçme doğrular, sûrlarına üflediler. Onlar, nefislerinin kıyametini kopardılar. Kendi gayretleri ile dünyayı bir yana attılar. Sırata inandıkları için geçtiler. Kalple yürüdüler ve cennetin kapısına vardılar. İçeri girmeden kapı ağzında durdular ve şöyle dediler: - Biz, buranın nimetini yalnız yemeyeceğiz ve içmeyeceğiz. İyi insanlar, yalnız canlarını düşünmezler ve yalnız yemezler. Bu düşünce ile dünyaya döndüler. Maksatları insanları Hakk'ın tâatına çağırmaktı. Ve orada gördükleri iyi şeyleri haber vermekti; ayrıca güç işleri kolaylaştırmaktı. İyi görüşe sahip olan baş gözü ile halka bakar; sonra kalbini açar ve Allah'ın fiil tecellisini onlarda görür. O tecellinin hareketini ve sükûnunu anlar. Buna izzet nazarı derler; Allahın sevgili kulları bu görüşe sahiptir. İman sahibi o kimsedir ki, bir kişiye baktığı zaman baş gözünü kullanır. İç âlemine de kalbi ile bakar ve Mevlâ'yı sır gözü ile görür. Bu yolda çalışan bulur. Kader geldiği zaman uyar. Deniz ve kara onun gözünde aynıdır.

NTVRadyo
Doğa Takvimi - 28 Kasım 2024 - Onlar şehirli karıncalar!

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Nov 28, 2024 1:27


Bugün 28 Kasım 2024 #doğatakvimi

Kerem Önder
Abdülkadir Geylani Sohbetleri 18 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Nov 13, 2024 44:11


“Allahü Teâlâ iki cihad emreti. Biri içten, öbürü dıştan. İç âlemde olacak cihad, nefisle, kötü arzularla, şeytani duygularla olur. Ayrıca, isyandan dönmek, küçük hataları bırakmak da iç âlemde yapılacak cihad arasındadır. Haram olan şehevi arzuları bırakmak da bunlar arasında sayılır. Dış âlemde yapılacak cihad ise, Allah'a ve Peygamberine (S.A.) isyan edenleri yola getirmektir. İsyan kılıcı çekenleri hizaya getirmektir. Oklarını kırmak ve mızraklarını parçalamak bu cihad arasındadır. Bu yolda öldürmek olduğu gibi, ölmek de vardır. Ama ne olursa olsun, iç âlemdeki cihad dış âlemdekinden daha zordur. Ve daima üzerinde durmak icab eder. Nasıl zor olmasın ki?.. Nefis bütün arzularından kesilir. Sonra tek yol açılır. O da Allah'ın emri yolu... Bu, onun doymak bilmeyen hırsını tatmin edemiyor!.. Bir kimse, iki cihad vazifesinde de Allah'ın emrine uyarsa, ona dünya ve âhirette bol mükâfat vardır. Harp anında şehitler acı duymazlar. Ancak bir kimse kolundan alınan kandan ne kadar sızı duyarsa şehit de kılıç darbesinden o kadar sızı duyar. Bir hatalının günahı bırakması, susuzun suya olan ihtiyacı kadar önemlidir. Şehit bunu bilir, ölümden korkmaz. Şehadetle bütün hatalarının afına inanır. Bu yüzden hiçbir cihaddan çekinmez. Ölüm acısını da duymaz. Ey cemaat! Şu yüce Kur'an'a inanınız. Ve işlerinizi ona göre yapınız. Yaptığınız işler Kur'an'ın emri dahilinde ve temiz olsun. İşlerinizde ihlâs olsun. Görsünler diye, iş yapmayınız. Bir iş yaparken içiniz başka, dışınız başka olmasın. Halkın övmesini beklemeyiniz; onlardan bir şey ummayınız. Bu söylenen şeyleri, halkın tümünden biri ancak yapabilir. Çalış, o bir kişi sen ol. Kur'ân'a iman edip işlerini ona göre yürütenler azdır. Ona iman edip iş tutanlar parmakla gösterilecek kadar az olduğu için nifakçılar çoğaldı; ihlâs sahipleri azaldı. Sizi Hakk'a kulluk etmekten ne aldı? Ona karşı tembelliği size kim dedi? Düşman tarafına çalışmayı size kim sevdirdi? Size kötü vaadlerde bulunan şeytandır. Onun vaadleri yalandır. Ey cemaat! Sözlerimi kabul ediniz. Ben sizin için bir nasihatçıyım, iyiliğinizi dilerim. Ben sizlerden uzaktayım. Sizin varlığınıza da uzağım. Benim bütün varlığım sizden ayrıdır. Kendi varlığımdan da uzağım. Kurtuluşumu İlâhî fiillerin tecellisinde ararım. Sizin kurtuluşunuz için de aynı duyguyu taşırım. Beni itham etmeyiniz. Benim için dilediğimi size de isterim. Peygamber (S.A.) efendimiz buyuruyor ki: - «İman sahibi, kendine istediğini din kardeşine de istemedikçe olgunlaşamaz.» Malın zekâtını ver. Her gün hayli para kazanmaktasın. Kâr üstüne kâr ediyorsun, yeterinden daha çok mal kalmış elinde; ama kimseye vermek istemiyorsun. Sen bolluk içinde yaşarken, öbürlerinin darlığına nasıl tahammül ediyorsun? Yapamazsın; çünkü şeytan ve kötü duygular arkadan sana emir yağdırmakta. Onlar sana emir verdikçe hiçbir kimseye iyilik yapamazsın ve kimsenin iyiliğini düşünmen kabil olmaz. Haberin var mı? Bir kimsenin dünya sevgisi artarsa hırsı çoğalır, ölümü unutur. Hak'la karşılaşmayı aklına getirmez. Helâli, haramı ayırt etmez. Bu hâli ile Hakk'ı ve hakikati inkâr etmiş olur. Şu Âyet-i Kerime bunu haber veriyor: «Onlar ki derler: Hayat yalnız bu hayatır, ölürüz, diriliriz. Zaman bizi helak eder.» (Mü'minûn/37) Müslümansan, onun şartlarını yerine getireceksin; aksi hâlde: «Ben Müslümanım.» deme. İslâm dininin şartlarını yerine getirmelisiniz ki, onun hakikatine erebilesiniz. Onun hakikati; Hak önünde teslim bayrağını çekmektir. Elindeki iyi şeyleri bugün kullara pay et; yarın Mevlâ sana rahmetle bakar. Yeryüzündekilere şefkat duyunuz; tâ ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsinler... Kötü nefsinle kaldığın süre, aranan bu yüce makama vasıl olman kabil değildir. Nefsin kötü arzularını yerine getirdiğin müddetçe onun emrinde sayılırsın. Onun hakkını ver, fakat yersiz dileğini verme. Hakikati ona ulaştır; bu ona hayat verir. Onun kötü arzularını vermen ölümdür. Nefsin hakkı, yemek, içmek, giymek ve oturacak yerdir.

DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ
Daniel Simons ve Christopher Chabris ile Külyutmaz

DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ

Play Episode Listen Later Nov 11, 2024 19:17


Send us a textBu bölümde, bilişsel bilimin önde gelen iki ismi, Nobody's Fool (Külyutmaz) kitabının ortak yazarları Dr. Daniel Simons ve Dr. Christopher Chabris ile geçen hafta yayınladığım söyleşinin bir özetini paylaşıyorum. İstemdışı körlük üzerine çığır açan çalışmalarıyla tanınan Dan ve Chris, insan algısının ve farkındalığının sınırlarını inceleyerek, bariz olanı ne kadar kolay gözden kaçırdığımızı bize yansıtıyorlar.2004 Ig Nobel Ödülü kazanan dikkatimizdeki şaşırtıcı boşlukları mizahi bir şekilde ortaya koyan araştırmalarını tartışarak başlıyoruz. Onların içgörüleri, önümüzde ne olduğunu fark etme yeteneğimizi genellikle abarttığımızı, önemli ayrıntıları neden kaçırdığımızı anlamaktan günlük hayatta karşılaştığımız gizli riskleri tanımaya kadar derin etkileri olan bir kavram olduğunu ortaya koyuyor.Bu bize, bilişsel kör noktalarımız ve dolandırıcıların ve diğer aldatıcıların bu güvenlik açıklarından yararlanmak için basit psikolojik tetikleyicileri nasıl kullandıkları hakkında bilgi veriyor.Ayrıca aldatmanın kültürel ve psikolojik yönlerine de dalıyoruz ve neden “Ocean's 11” ,"The Sting", "Catch Me If You Can" gibi filmlerdeki zekice hile hikayelerine çekildiğimizi keşfediyoruz. Dan ve Chris, yaygın dolandırıcılık taktiklerini tanımanın, bunları gerçek hayatta tespit etme yeteneğimizi nasıl geliştirebileceğine değiniyor. Sadece eleştirel değil, temkinli düşünmenin kendimizi kendi zihinsel kısayollarımızın tuzaklarından korumak için güçlü bir araç olduğunu vurguluyorlar.Bitirirken, onu nasıl koruyacağımızı öğrenerek değer yaratmanın bir formülüne değiniyoruz. Dan ve Chris, aldatıcı kalıpları tanıma ve maliyetli hatalardan kaçınmak için daha bilinçli kararlar alma konusunda Külyutmaz'dan değerli pratik tavsiyeler paylaşıyorlar.The Invisible Gorilla Facebook Sayfasıhttps://www.facebook.com/TheInvisibleGorillaDaniel Simons'ın Linkedin profilihttps://www.linkedin.com/in/daniel-simons-54646325a/Daniel Simons'un web sayfasıhttps://dansimons.com/Christopher Chabris'nin Linkedin profilihttps://www.linkedin.com/in/christopherchabris/Christopher Chabris'nin X hesabıhttps://x.com/cfchabrisSupport the show