Türkiye’de kültürel mirasın algılanış biçimleri, koruma anlayışı ve korumaya ilişkin uygulamalar, politikalar. (Hazırlayan ve sunanlar: Asu Aksoy, Burçin Altınsay)
Değerli konuğumuz Doğan Tekeli ile sohbetimizin geçen hafta bıraktığımız yerden devamını yayınlıyoruz. Bu sohbetin 21 Nisan'da yayınladığımız bölümünde Antalya Arkeoloji (Bölge) Müzesi projesinin, o dönem ortakları Sami Sisa ve Metin Hepgüler ile birlikte tasarımcısı ve müellifi olan Doğan Tekeli ile bu eserini ve yıkım kararını konuşmuştuk. Bu programda ise kendisiyle bizzat üretimde bulunduğu, önemli aktörlerinden biri olduğu dönem olan 20. yüzyıl mimarlık mirasının Türkiye'de korunması, korunamaması meselesini ele alıyoruz. Doğan Tekeli-Sami Sisa Mimarlık ürünü olan İstanbul Manifaturacılar Çarşısı, Lassa Lastik Fabrikası gibi 20 yüzyıl modern mimarlığının önemli örnekleri üzerinden bu yapıların miras değerlerini konuşuyor ve bizzat tasarladığı bir yapının miraslaşmasını nasıl karşıladığını, bu konudaki düşüncesini soruyoruz.* Sayın Doğan Tekeli ile görüşmemizde aracı ve yardımcı olan değerli dostumuz Pelin Derviş'e teşekkürlerimizle.
Antalya Arkeoloji Müzesi projesi tasarlandığı dönemdeki modern mimarlık yaklaşımlarını binanın yerleştiği peyzaj ve derin kültürel bağlamında yorumlayarak yansıtan, özgün ve önemli bir müze mimarlığı örneği ve yerel hafızada ve kültürde yer etmiş, benimsenmiş, sevilen bir yapı. Bu değerleri ile “modern mimari miras” niteliği taşıyor ve bu bakımdan korunması gerekiyor.Bu kez bu eseri, Antalya Arkeoloji (Bölge) Müzesi projesinin o dönemki ortakları Sami Sisa ve Metin Hepgüler ile birlikte tasarımcısı ve müellifi değerli konuğumuz Doğan Tekeli'nin kendisinden dinliyor; bu yıkım kararını ve bizzat üretimde bulunduğu, önemli aktörlerinden biri olduğu dönem olan 20. yüzyıl mimarlık mirasının Türkiye'de korunması, korunamaması meselesini ele alıyoruz.Sayın Doğan Tekeli ile görüşmemizde aracı ve yardımcı olan değerli dostumuz Pelin Derviş'e teşekkürlerimizle.
Antalya Arkeoloji Müzesi'nin Kültür ve Turizm Bakanlığı kararıyla yıkılıp yerine yeni bir müzenin yapılmak istendiğini, geçtiğimiz günlerde Antalya'da bakanlığın yaptığı lansman toplantısı vesilesi ile öğrendik. Konuklarımız gazeteci Yusuf Yavuz ve Antalya Kültürel Miras Derneği'nden arkeolog Gökhan Tiryaki ile 1960'larda gelişen modern mimari düşüncenin ve müzecilik anlayışındaki gelişmelerin önemli bir örneği olan Antalya Arkeoloji Müzesi'nin planlanan yıkımına odaklanıyor ve halka mal olmuş bu kültür varlığının müzakere edilmeden, tartışılmadan tepeden bir kararla yıkılmak istenmesini ele alıyoruz.
Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi ANAMED Galeri'de açılan 'Kuşbakışı Filistin' adlı sergiyi küratörlerinden Prof. Dr. Zeynep Çelik ile konuşuyoruz. Sergi, Filistin coğrafyasında geçmişten günümüze süregelen 'kuşbakışın' detaylı enstantanelerini sunarak Filistin topraklarında yaşanan hükümranlık, kolonileştirme ve işgalin tarihsel boyutunu ve sonuçlarını irdeliyor. Kuşbakışı teknolojileri, havadan gözetleme ve uzaktan kontrollü havadan saldırı araçlarına dönüşerek bugün Gazze'nin canlısı ve cansızı ile tümden yıkımını gerçekleştiriyor. Sergiye çok sayıda sanatçı işi eşlik ediyor. Sanatçı işlerinde yeni uydu ve drone teknolojileri verilerinin Filistinliler ve insan hakları savunucuları tarafından nasıl direniş ve hak arama aracı olarak kullanıldığını görüyoruz.
İBB Miras bünyesinde başından beri sahada olan, uygulamaları birebir yapan ve yöneten Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı Kültür Varlıkları Projeler Şube Müdürü Merve Gedik ve Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı, Kültür Varlıkları Projeler Müdürlüğü konservatörlerinden Nazım Can Cihan ile halen tutuklu olan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Mahir Polat'ın 2019'da kurulmasında öncülük ettiği İBB Miras'ın ilkelerini, amaçlarını, uygulamaya koydukları önleyici ve sürekli koruma ve tarihi varlıkları hayata yeniden kazandırma yaklaşımlarını konuşuyoruz.
19 Mart 2025 Çarşamba günü İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimine yapılan benzeri görülmemiş antidemokratik müdahale üzerine, demokratik hakları savunan, baskılara direnen binlerce insan günlerdir burada toplandığı Saraçhane “meydanı” İstanbul'daki protestoların odağı oldu. Konuğumuz Pelin Pınar Giritlioğlu ile tarihi içinde önemli kırılma noktalarına da işaret ederek İBB'nin bugünkü gücüne ve etkisine nasıl ve hangi politikalarla ulaştığını konuşuyoruz ve Saraçhane'ye politik itiraz ve direniş mekanı olarak yeni bir anlam kazandıran kent dinamiklerini Taksim gibi öncülleri ile birlikte değerlendiriyoruz.
Konda Araştırma işbirliğiyle hazırlanan Apaçık Radyo Dinleyici Araştırması: konda.com.tr/apacikradyo --Burada yavaş yavaş çoğalarak toplanan sanatçılar Tokatlıyan Han'da başka türlü bir değer buldular; onlar, yüzyılı aşkın zamandır burada var kalmış, içinden çok farklı yaşantılar geçmiş olan bu binanın sürmekte olan yaşamına usulca katılarak bu mekân ile bir bağ, kişisel bir ilişki kurmuşlardı. 'Polifonik bir Bahçe' sergisi ile bu mekan ile kurdukları bağları ve ilişki kurma biçimlerini sundular, Tokatlıyan Han'ı da bu bağlar üzerinden tanıttılar izleyenlere. Zamanında sergiyi bu programda konuşamadık, o nedenle şimdi serginin küratörü Eda Yiğit ile daha çok bu bina üzerinden; kendisinin ve sanatçıların Tokatlıyan Han ile kurdukları bağı, nasıl ilişkilendiklerini, bu bağın sergiyi nasıl yarattığını, nasıl devam edeceklerini, bu binanın geçmişten gelen ve halen var olan gücünü, etkisini konuşuyoruz. Büyük bir restorasyon ve yeniden işlevlendirme furyası ile karşı karşıya olduğumuz zamanlarda bu özel mekanı böyle sakince korumanın, değerlendirmenin buradaki yaşantıyı sürdürmenin ihtimallerini ele alıyoruz.
Konda Araştırma işbirliğiyle hazırlanan Apaçık Radyo Dinleyici Araştırması: konda.com.tr/apacikradyo --2023 yılının başında yaşanan depremlerin üzerinden iki yıl geçmiş olduğu bugünlerde, deprem konusu etrafında kitaplar ardı ardına yayınlanmakta. Bu kitaplardan; yakın zamanda İstos Yayınları'ndan çıkan, Nehna tarafından hazırlanan Deprem Sonrası Antakya: Tanıklıklar, Miras ve Gelecek başlıklı önemli bir tanesini, kitabın editörleri Anna Maria Beylunioğlu ve Jose Rafael Medeiros Coelho ile konuşuyoruz. Kitapta çok sayıda yazardan; çok farklı ağızlardan, uzmanlık alanlarından kişilerin yorumlarından, en önemlisi Antakyalılardan depremi ve depremin yarattığı durumları okuyoruz. Çok fazla kullanılan ve biraz da tüketilmekte olan tanım; “Antakya'nın çok kültürlü kimliği” nasıl kurulmuş, evveli, aslı neymiş, bugüne nasıl gelmiş, deprem felaketinden nasıl etkilenmiş, kitaptaki yazılar bunları çok farklı yönlerden ele alarak çözümlüyor ve somut bilgilere dönüştürüyor. Kitap, Korku: Tanıklıklar, Endişe: Deprem, Antakya, Toplum ve Umut: Antakyalılık, Tarih ve Miras temalarıyla tanımlanan üç bölümde gruplanmış yazılardan oluşuyor.
Konda Araştırma işbirliğiyle hazırlanan Apaçık Radyo Dinleyici Araştırması: konda.com.tr/apacikradyo --Hatay'ın Defne İlçesi'nde yer alan ve depremler sırasında en çok tahrip gören yerlerinden birisi olan Çekmece Mahallesi'nde deprem ertesinde gerçekleştirilen bir katılımcı mimarlık ve planlama projesini konuğumuz Şule Can ile konuşuyoruz. Antakyalıların söz sahibi olduğu bir yeniden inşa sürecinin nasıl başarılabileceğine ilişkin Çekmece Mahallesi katılım çalışmalarından çıkan sonuçları ele alıyoruz.
Konda Araştırma işbirliğiyle hazırlanan Apaçık Radyo Dinleyici Araştırması: konda.com.tr/apacikradyo --Türkiye Mimar Mühendis Odalar Birliği Mimarlar Odası ve Gaziantep Kent Konseyi'nin 7 Şubat 2025'te Gaziantep'te düzenlediği “6 ve 20 Şubat Depremlerinin İkinci Yılında Afet ve Mimarlık” başlıklı Arama Konferansı koordinatörü Doç. Dr. Koray Güler ile konferansı ve çalışma gruplarından elde edilen sonuçları konuşuyoruz. Afetlere yaşam alanlarımızı nasıl hazırlayacağız sorusu önümüzdeki en acil gündem maddesi olarak durmaya devam ediyor.
Konda Araştırma işbirliğiyle hazırlanan Apaçık Radyo Dinleyici Araştırması: konda.com.tr/apacikradyo --Kahramanmaraş ve Hatay merkezli 6 ve 20 Şubat 2023 depremleri ardından, iki sene sonra, doğal ve kültürel miras beşiği Hatay'da barınma, kent ve kültürel miras hakları bakımından ne durumda olduğumuzu konuğumuz Dr. Zehra Güngördü ile konuşuyor ve kendisiyle sahadaki uygulamalar barınma, yerinde dönüşüm ve koruma sorunlarına cevap verebilecek mi; yerlerinde yaşamaya çalışanlar açısından mevcut durum nasıl görülüyor; Antakya tarihi merkeze ilişkin yeni askıdan inen koruma amaçlı imar planı ne öneriyor gibi soruları ele alıyoruz.
Konda Araştırma işbirliğiyle hazırlanan Apaçık Radyo Dinleyici Araştırması: konda.com.tr/apacikradyo --Konuklarımız Antakya Performative Collective'den Melisa Kurtuluş ve davetli sanatçılardan Murat Germen ile Antakya Performative Collective ve Janus Artzine'in bir araya gelerek yürüttükleri projenin Antakya'da açılan 'Sıfır Noktasında Sanat' başlıklı sergisini, sergi için yaptıkları çalışmaları, veri toplamanın ve iş birlikleri ile çalışmanın ve dayanışmanın önemini konuşuyoruz. VAHA tarafından desteklenen bu projenin amacı, Antakyalıların deprem sonrası iyileşme sürecine sanat yoluyla katkıda bulunmaktı.
Konda Araştırma işbirliğiyle hazırlanan Apaçık Radyo Dinleyici Araştırması: konda.com.tr/apacikradyo --Konuğumuz ICOMOS- ISCoAH Komite Başkanı Gai Jorayev ile Ay'ın World Monuments Fund'ın 2025 World Monuments Watch listesine alınması vesilesiyle aya ayak basmış insanların geride bıraktıkları fiziki izlerin tam olarak neler olduğunu ve bunların neden insanlığın somut ve somut olmayan kültürel mirasının bir parçası olarak görülmeleri gerektiği konuşuyoruz.
Konda Araştırma işbirliğiyle hazırlanan Apaçık Radyo Dinleyici Araştırması: konda.com.tr/apacikradyo --“Antakya Tarihi Şehri” World Monuments Fund (WMF) -Dünya Anıtlar Fonu'nun, World Monuments Watch (WMW)- Dünya Anıtları İzleme/Takip 2025 Listesi'ne dünyanın dört bir yanından seçilen 25 kültürel miras alanı arasında yer aldı. Bu listeye ilk kez dünya dışından bir yer, gökteki Ay da girdi. Bu akşam, Antakya'yı WMW listesine aday gösteren Yavuz Özkaya ve Buse Ceren Gül ile konuşuyoruz. 1965'ten beri dünya kültürel mirasının korunması için çalışan, bu amaçla kaynak oluşturan WMF, 1996'dan beri yürüttüğü WMW programıyla da dünyanın dört bir yanında çeşitli tehditlerle ve sorunlarla karşılaşan kültürel miras alanlarının bilinirliklerinin artması ve korunmalarına yönelik kaynaklar oluşturulmasını destekliyor. WMF, 1996'dan bu yana WMW Listesine giren 350 kadar projeye doğrudan 120 milyon dolardan fazla katkıda bulunmuş. Konuklarımızla tarihi dokusunun ve kültür varlıklarının neredeyse yüzde doksanının deprem ve ardından gelen ‘temizlik' hareketi sonucu yıkılmış olan Antakya şehri için bu Listede yer almanın tarihi kentsel kimlik ve kültür mirası için etkisinin ne olacağını konuşuyoruz.
Bu akşam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camisi'nin rekonstrüksiyon kararını konuşuyoruz. Türkiye'de, özellikle de İstanbul'da son 20 yıldır bir nedenle yok olmuş “tarihi” yapıların rekonstrüksiyonu projelerinin çoğalmakta olduğunu görüyoruz. Bu durum aynı yıllarda ortaya koyulan büyük “inşaat” harekatının uzantısı olarak rekonstrüksiyon kavramının içerdiği “konstrüksiyon/inşaat” eylemine tarihi bağlamda da yer açmanın bir yolu mu sorusunu akla getiriyor.Bu konu bizi bu programa başladığımız ilk yayınımıza götürüyor; 3 Kasım 2020'de “Rekonstrüksiyon” kavramını tartışarak başlamıştık. Konuğumuz bu konuyu Arkitera'da yayınlanan yazısıyla bütün boyutlarıyla değerlendirmiş olan koruma mimarı Barış Altan ile Karaköy, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camisi üzerinden bu konuyu yeniden konuşacağız: Rekonstrüksiyon nedir, kültür varlıklarını koruma ilkeleri içinde yeri nedir, hangi koşullarda kabul edilebilir bir yöntemdir, tarihi ve kentsel bağlamını yitirmiş bir yapı yeniden inşa edilince “tarihi” olabilir mi, rekonstrüksiyon kararları neye dayanarak alınıyor sorularını ele alacağız.
Ekim ayından bu yana Marmara Denizi'nin çeşitli yerlerinde müsilaj tekrar görülmeye başlandı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Marmara Denizi Eylem Planı kapsamında oluşturulan Bilim ve Teknik Kurulu'nu geçtiğimiz günlerde acil toplantıya çağırdı. Toplantıda 'alternatif çözümler' kısmında sunum yapan Doç. Dr. Ahsen Yüksek'e sorduk: Denizin karşı karşıya olduğu ekolojik felaket karşısında atılması gereken en acil “alternatif” çözüm öneriniz nedir?
23 Aralık 2024'te Belgrad Ormanı'nda yer alan Bentler, Neşetsuyu, Kömürcü Bendi tabiat parkları ile Bahçeköy ve Kurtkemeri giriş kapılarının işletmesi İBB'den alındı ve İBB personeli o gün tahliye edildiler. Aynı günlerde, bazı medya kanallarında Belgrad Ormanlarının bir kısmının Milli Park ilan edilmesi için girişimler bulunduğu yazıldı. Halihazırda “muhafaza ormanı” statüsüne sahip Belgrad Ormanı'nın bir kısmının “milli park “ilan edilmesinin sonuçları ne olur, 2013 yılında Belediyelere verilen Tabiat Parklarını işletme hakkı bugün neden gerekçe gösterilmeden geriye alınıyor, bu soruları Doç. Dr. Cihan Erdönmez ile konuşuyoruz.
Bu akşam 4-8 Kasım tarihlerinde Şanlıurfa'da toplanan Dünya Neolitik Kongresi'ni, Bilim Komitesinin ve Organizasyon Komitesinin üyesi Prof. Dr. Necmi Karul ile konuşuyoruz. Kongre neolitik araştırmalar alanında 63 ülkeden binin üzerinde bilim insanlarını, uzmanları bir araya getirmekle kalmadı hem yerel hem dünya basının ve kültür kurumlarının odağındaydı. Neolitik çağın, insanlık ve çevre tarihinde işaret ettiği “büyük dönüşümün coğrafyası”nı, bu dönüşümün, anahtar gelişmelerinin nerelerde ve nasıl meydana geldiğini, bu ve benzeri kavramları Necmi Karul'la ele aldık. Yoğunlaşarak artan ilginin bir turizm baskısı şeklinde arkeolojik alanlara geri dönmesinin kaçınılmaz olduğu gerçeğinden hareket ederek, bu baskının Taş Tepeler-Şanlıurfa Neolitik Çağ Araştırmaları Projesi kapsamında nasıl yönetileceğini; Göbeklitepe örneğinde gördüğümüz olumsuz durumların diğer Neolitik Çağ kazı alanlarında yaşanmaması için kongre vesilesiyle bilimsel bir tavır ortaya koyuldu mu sorularını ele aldık.
Kültürel Miras ve Koruma: Kim İçin? Ne İçin?'de Asu Aksoy ve Burçin Altınsay, Esra Ekşi Balcı ile dünyada ve Türkiye'de bu yıl 60. yılı kutlanan Venedik Tüzüğü'nün günümüzden bakınca nasıl değerlendirildiğini, o günden bugüne kültürel miras ve koruma anlayışının nereye doğru yönlenmekte olduğunu ele alıyorlar.
Gelibolu Yarımadası'nın güneybatı ucunda yer alan Seddülbahir Kalesi'nin restorasyon projesi müellifi Arzu Özsavaşçı (AOMTD) ve yeniden kullanım tasarım projesini yürüten Burak Dolu (KOOP Mimarlık) ile kendilerine Dezeen 2024 Miras Ödülü'nü getiren projelerini konuşuyoruz.
Hrant Dink Vakfı tarafından İstanbul'da düzenlenen 'Tarihi Yeniden Keşfetmek: Arşivler, Hafıza ve Siyaset' başlıklı panel etkinliğinin moderatörü Ayfer Bartu Candan ile konuşuyoruz. Resmi tarih anlatısında yok sayılan halkların, toplulukların, kimlik gruplarının, bireylerin geçmişlerini miraslaştırma çabasının öneminden yola çıkan bu panelde bireysel ve kurumsal arşivler üzerine çalışmalar ve savaş ve yıkım gibi olağanüstü koşullarda ya da siyasi baskı ortamlarında hafızanın nasıl kayda alınabileceği sorusu ele alındı.
Konuklarımız Avukat Tuncay Koç ve Kaş Çevre ve Kültür Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akoy ile ‘Orman Parkları' adı verilen orman alanlarının konaklamalı ve konaklamasız rekreasyonel kullanımlar için ticari olarak işletilmesinin önünü açan ve kiralama yetkisini Kültür ve Turizm Bakanlığına devreden Orman Parkları Yönetmeliği'ni konuşuyoruz.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 31 Ekim'de açıkladığı Haydarpaşa ve Sirkeci Garlarını kültür ve sanat odaklı olarak yeniden işlevlendireceklerine dair planlarını ele alıyor ve bu yaklaşımda kültür ve sanatın nasıl görüldüğünü, kültür etkinliklerine, müzelere ne tür roller yüklendiğini, sorgulamaya çalışıyoruz.
Antakya'dan iki sanat kolektifi Antakya Performative Collective ve Janus Artzine ortaklığında, çoğu Antakyalı olan farklı disiplinlerden sanatçıların depremin özneleri olarak hala akut ihtiyaçlarının da devam ettiği post travma sürecinde kendilerinden yola çıkarak yarattıkları ‘Sıfır Noktasında Sanat' projesi; Antakya'nın iyileşme sürecine sanatı aracı kılarak, sanatçıların bakışıyla durumu anlayarak, katılımcılara başka türlü bir ifade alanı açarak, bir arada güçlenmek, iyi olma haline katkıda bulunarak iyileşme niyetiyle yola çıkmış bir girişim. Bu girişimin kurucularından Melisa Kurtuluş ve gerçekleştirdikleri sanat atölyelerinin birinin yürütücüsü fotoğraf sanatçısı Murat Germen ile sanat yoluyla iyileşme kavramını ve sanat için Antakyalılarla bir araya geliş süreçlerinin yol açtığı konuşmalardan çıkan başlıkları ele alıyoruz.Açık Radyo susturulamaz! Açık Radyo her zaman açık kalacak! Açık Radyo Yayınları devam edecek.
Antakya'nın kimliği ve insanıyla yeniden nasıl kendisini bularak inşa edileceği üzerine düşünen, yazan, araştıran ve sürekli sahada, Antakya'da çalışanlardan birisi olan Tuğçe Tezer ile konuşuyoruz.
Konuklarımız Fevzi Özlüer ve Ecevit Alkan ile Antakya Tarihi Merkezi Koruma Planı'nı nasıl okuduklarını, planlama aktörlerinin benimsedikleri projeci bakış açısının koruma yaklaşımı ile nasıl bağdaşabileceğini konuşuyoruz.
Antakya'nın tarihi kent merkezini ve yakın çevresini kapsayan Antakya Koruma Amaçlı İmar Planları yakın zamanda onaylanarak askıya çıktı. Planlarla ilgili Şehir Plancıları Odası, Mimarlar Odası'nın birinci itirazı ve eleştirisi planların ne yapım, ne de itiraz sürecinin halkın ve paydaşların katılımına açık olmadığı idi. Halkın katılımının sağlanmadığı bu planlar, büyük ölçüde yıkılmış ve ardından dümdüz edilmiş Antakya tarihi merkezinde kimin için ne elde etmeyi amaçlıyor? Konuklarımız Avukat Dr. Fevzi Özlüer ve Avukat Ecevit Alkan ile bu soruyu ele alıyoruz.
Kültürel Miras ve Koruma'da "Postane: Bir Bina Arkeolojisi" kitabının yazarları Liana Kuyumcuyan ve Murat Tülek'le, Postane Galata girişimini, binanın tarihini ve yıllar içinde üstlendiği kültürel anlamları konuşuyoruz.
Validebağ Korusu'ndan iyi haberler var; Ağustos ayı içinde Üsküdar Belediyesi'nin koru için bir Ekosistem Yönetim Planı hazırlığı içinde olduğu duyuldu. Haberin iyi yanı, koru için bir yönetim planı hazırlanması kadar belediye yönetiminin diğer yöneticilere de örnek teşkil edecek biçimde işin başından itibaren 27 yıldır koruyu sahiplenmiş, korumak için çalışmış olan sivil toplum temsilcileri ile birlikte hareket ederek, onlara danışarak, bugüne dek yaptıkları çalışmalarını dikkate alarak planı onlarla beraber üretmek üzere yola çıkmış olmaları. Konuklarımız başından beri birer Validebağ Gönüllüsü olan Arif Belgin ve Neşe Şahna ile planın hazırlık sürecinde nasıl yer aldıklarını, önceki dönemlerde karşı karşıya gelmek zorunda kaldıkları Üsküdar Belediyesi ile ilk defa kurulan iş birliği deneyiminin nasıl bir şey olduğunu konuşuyoruz.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 2023'ten itibaren 'Yüzyılın Arkeolojisi', 'Arkeolojinin Altın Çağı' gibi sloganlarla tanıttığı 'Geleceğe Miras' projesini konuğumuz arkeolog Nezih Başgelen ile konuşuyoruz. 'Türk arkeolojisinde 60 yılda yapılanlara eş değer iş önümüzdeki dört yılda yapılacak!' hedefiyle harekete geçtiğini söyleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın odağında turizm gelirini attırmak var. Bu politikanın Türkiye'deki arkeolojik araştırmalar ve arkeolojik varlıkların yönetimi konusunda çok önemli etkileri olacağı açık. Geleceğe Miras projesinin Türkiye'de arkeolojik çalışmalar ve arkeoloji bilim disiplini üzerinde nasıl bir etkisi olacağını, bu proje ile neyi geleceğe bırakıyoruz sorularını cevaplamaya çalışıyoruz.
5 Kasım 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye'nin 18 Özel Çevre Koruma Bölgesine (ÖÇKB) bir yenisi, Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi, eklenmişti. Bu karar, Marmara Denizi'nde görülen müsilajın etkilerini en yoğun şekilde hissettirdiği dönemin sonunda alınmıştı. Kararda şaşırtıcı olan, ÖÇKB kapsamına İstanbul ili Adalar İlçesi (Prens Adaları) ile Balıkesir iline bağlı Erdek ve Marmara İlçelerinin de dahil edilmesiydi. ÖÇKB sınırları, Marmara Denizi'nin oluşturduğu kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kalan kısmını ve ayrıca Prens Adaları ile Erdek ve Marmara Adaları'nın kara kısımlarını da bu kapsama almaktaydı. Söz konusu adalar, arkeolojik, doğal ve kentsel sit gibi çeşitli koruma statüleri ile hali hazırda koruma altına alınmış önemli doğal ve kültürel miras yerleşimleridir. Denizi kirleten yerler değiller. Bu yerleşimlerin ÖÇKB kapsamına alınmasını gerektirecek bir durum yokken, neden böyle bir karar verildiğine ilişkin karar metninde açıklama yer almamaktaydı.ÖÇKB kavramının ve uygulamasının nasıl geliştiğine bakacak olursak, 1976 yılında Barselona'da imzalanan ve Türkiye'nin de taraf olduğu “Akdeniz'in Kirlenmeye Karşı Korunmasına Ait Sözleşme”nin kurucu karar olduğunu görüyoruz; 1986 yılında da Türkiye, “Akdeniz'de Özel Koruma Alanlarına İlişkin Protokol”ü onaylamıştı. Buna göre, taraflardan “ekolojik öneme sahip, ancak sanayi, turizm ve yapılaşma gibi baskılar nedeniyle bozulma veya yok olma riski altında” olan alanları koruma altına almaları, bu tür özel koruma alanlarını arttırmaları beklenmekteydi.Şimdiye kadar Türkiye tarafından ilan edilen 18 ÖÇKB'ye baktığımızda, bunların Ege ve Akdeniz kıyılarında, göl bölgelerinde, sulak alanlarda, biyoçeşitliliğin ve çevre değerlerinin korunmasına yönelik olarak ilan edildikleri görülmekte. Adalar ise gerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, gerekse Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın doğal, kentsel ve arkeolojik sit kararları ile zaten korunmaktalar.İstanbul adalarından bir grup ada sakini ve sivil toplum kuruluşu, “Marmara Denizi ve Adalar” Özel Çevre Koruma Bölgesi Kararı'ndaki idari tutarsızlıklara, bilimsel araştırma eksikliklerine ve ÖÇKB ilan edilen alanın sınırları ve kapsamının işlemin amacına uygun olarak belirlenmediğine, adaların kara kısımlarının da bu kapsama hangi nitelikleri nedeniyle dahil edildiklerinin açıklanmamış olmasına işaret ederek, kararın iptali istemiyle dava açmıştı. Dava gerekçesinde birçok başlık var; bu akşam davanın sonucunu konuşuyoruz ve odağımızda Adaların ÖÇKB kapsamına alınmış olmasına ilişkin Danıştay 4. Dairesi'nin kısmi iptal kararı var.Davacıların temel başlıklarından biri, ÖÇKB kararının hali hazırda sit alanı olan adaları gerekçe göstermeden kapsam içine almasıydı. Bu noktada Cumhurbaşkanlığı Kararı'ndaki bir detaya dikkat çekmek gerekiyor: ÖÇKB ilan edilen kentsel ve arkeolojik sit alanı olan yerlerde, önceden belediyeler tarafından hazırlanan ve Koruma Kurulları tarafından onaylanan Koruma Amaçlı İmar Planları yapma yetkisi tümüyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığına geçiyor. Bu durumda, ÖÇKB, adalara ilişkin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın imar planı kararlarını merkezden üretmesinin aracı haline geliyor. Bu nedenle de kararın iptali istenmişti.
Karar vericilere soruyoruz: Deprem riskine karşı kültürel değer taşıyan yapıların güçlendirilerek korunmaları alternatifi neden değerlendirilmiyor. Konuğumuz Koray Güler ile REXX Sineması'nın İstanbul kültür ve mimari tasarım tarihi içindeki yerini ve önemini ve Koruma Kurulu'nun vermiş olduğu korunması gerekli kültür varlığı olarak tesciline gerek olmadığı kararını ele alıyoruz. REXX Sineması gibi İstanbul'un kültür hayatına damgasını vurmuş bir varlığın nasıl olup da koruma altına alınmadığını, neden tam tersine yıkım kararı alındığını değerlendiriyoruz.
Konuklarımız İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Doç. Dr. Yıldız Salman ve Yıldız Teknik Üniversitesi'nden Doç. Dr. Ebru Omay Polat ile ile deprem riski nedeniyle yıkılmak istenen Ataköy I. kısımda yer alan F Blok vakasını ve İstanbul'un modern mimari mirasının önemli örneklerinden Ataköy toplu konutlarının bu şekilde nasıl kaybedileceğini, tam tersine yıkmadan neden ve nasıl korunmaları gerektiğini konuşuyoruz.
Konuğumuz İstanbul Kent Savunması'ndan Deniz Özgür ile 2022 yılı boyunca Kabataş'taki “Transfer Merkezi” projesinin gidişatına ilişkin İBB yönetimine yönelttikleri bilgilendirilme, şeffaflık ve katılım taleplerini konuşuyor ve bugün gelinmiş noktada ortaya çıkan yapı ve çevre düzenlemesi hakkında görüşlerinin neler olduğunu konuşuyoruz.
Madencilik faaliyetleri nedeniyle geleneksel tarım kaynaklarını ve yaşam imkanlarını sürdürme imkanını hızla kaybeden Latmos bölgesi kırsal alanına, köylere odaklanırken, konuklarımız Latmos Platformu kurucularından Dr. Varol Aydın ve aile kökleri bu bölgede olan araştırmacı Berk Kurt ile arkeolojik, jeolojik, ekolojik değerlerin yanı sıra geleneksel tarım teraslarında sürdürülen üretim, arıcılık, balcılık, zeytincilik, çam fıstığı üretimi gibi geleneksel tarımsal üretim faaliyetlerinin ve kırsal kültürün madenciliğin yarattığı tehdit karşısında nasıl korunabileceğini ve Latmos Platformun'un bu yöndeki çabalarını konuşuyoruz.
Nihayet inşası büyük ölçüde tamamlanan İstanbul Kabataş Transfer Merkezi binasını ve çevre düzenlemesini mimar Arman Akdoğan'dan dinliyoruz. Arman Akdoğan'a yeni İBB yönetimi tarafından nasıl bir program verildi, Kadir Topbaş döneminde başlatılan bu Transfer Merkezi projesi ile nihai projenin farkları neler?
Kabataş Transfer Merkezi'nin yeni İBB yönetimi tarafından ele alındığı sürecin başında katılımcı planlama yaklaşımı benimsenmiş ve farklı paydaşların ve mahallelilerin, İstanbulluların talep ve beklentilerinin değerlendirmeye alındığı kapsamlı bir katılım çalışması Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü yürütücülüğünde gerçekleştirilmişti. Ancak, bugün ortaya çıkan yapı ve yakın çevresinin alan düzenlemesine bakıldığında, sanki bu katılım süreci hiç yaşanmamış gibi. Bu çalışmanın yürütücülerinden Dr. İdil Akyol ile süreci konuşuyoruz.
Konuğumuz Prof. Haluk Gerçek ile Adalar gibi kültürel ve doğal değerleri bakımından korunması gereken özel bir yerde toplu ulaşım kararlarının koruma öncelikli olması nasıl sağlanabilir, kentin herhangi bir yerinden uygulamaya sokulacak türden standart toplu ulaşım çözümleri yerine Adalar'a özgü koruma odaklı toplu ulaşım düzenlemesi yapılamaz mı sorularını ele alıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde kırsal alanlarda yaşanan yıkım boyutundaki dönüşüm dinamiklerini incelediği ve hızla alınması gereken önlemleri tariflediği bir çağrı metni yayınlayan mimar İsmail Erten ile bir araya geliyoruz.
Konuğumuz Hatay Şehir Plancıları Odası Başkanı Serkan Koç ile uzun zamandır beklenen ve askıya çıkmış olan Antakya Tarihi Kent Merkezi koruma planlarını konuşuyoruz ve kendisine deprem ve ardından gelen hafriyat temizliği çalışmaları ertesinde, artık sokak izlerinin okunamadığı tanımsız boş bir alan haline dönüşmüş olan böylesine tarihi kimlikli bir yerin planlamasının nasıl yapıldığını ve nasıl uygulanabileceğini soruyoruz.
Kritik bir iki kararda olumlu yönde geri adım atılmış ancak kıyılar ve ulaşım eski planda olduğu gibi plan dışında bırakılmış. Konuğumuz mimar Ali Erkurt İstanbul Adalar Koruma Amaçlı Revize Planları üzerine konuşuyoruz.