POPULARITY
Categories
SURİYE VE İRAN'DAN SONRA SIRA TÜRKİYE'DE Mİ
Neptün'ün yeni döngüsünde bizden talep edilen değişiklikler neler? Bu 14 yıl hayatımızı nasıl etkileyebilir? Bu serinin ikinci bölümünde içimizdeki bağımsızlığını geri kazanma arzusundan, şebeke dışı yaşamaya, sahte putlara tapmaktan, kusurlu insanlığımıza şefkate kadar olasılıklara bakıyoruz. Bu paylaşımdaki bağlantıların hepsi blog yazısında. Bir önceki bölümü de hemen aşağıda görebilirsiniz.Sezon 3 Bölüm 129Dinlemek yerine okumak ya da enerjisi mesaja uygun, özenle seçilmiş görselleri görmek, bahsedilen bağlantılara ulaşmak için https://moralev.com/Meditasyonlar, yöntemler ve zamansız makaleler için https://moralev.com/Mor Alev'i Instagram'dan takip etmek için: @moralev1111
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in bizlere vermiş olduğu emir ve vasiyetlerinden biri, yatsı namazından sonra vitri kılmadan 4 rekât namaz kılmamız hakkındadır. Vitir namazını ise bu dört rekât namazdan sonra kılarız. Hadîs-i şeriflerde şöyle buyrulmuştur: “Vitir namazı haktır, vitir namazını kılmayanlar bizden değildir.” (İmâm Ahmed) “Gecenin sonuna doğru kalkamayacağından korkan kişi vitir namazını yatmadan evvel kılsın. Gecenin sonunda kalkacağını ümid eden de bu vitir namazını gece sonunda kılsın. Zira gece sonundaki namaz meşhuttur ve mahzurdur (yani edası vaktinde rahmet melekleri hazır bulunur). Bu da daha çok fazileti celbeder.” (Müslim) buyrulmuştur. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in bizlere vermiş olduğu emir ve vasiyetlerinden biri de, her gece yatmadan önce bedenî temizliğimizi yapıp, gece teheccüdüne kalkmaya niyet etmemizdir. Allâh (c.c.) sevgisini kazânmanın sırlarından biri de âdeti olsa da olmasa da kulun teheccüde kalkmasıdır. Şer'î zaruret, uyku yenilgisi olmayınca abdestsiz, kirli ve cenâbet olarak yatmayı hiçbir vakit kendimize âdet edinmeyelim. Bununla berâber uyumadan önce ve uyandıktan sonra okunması iktizâ eden duâları okuyalım. Zira Allâh (c.c.) bu gibi şeyleri sever. Bir yönden de Nebi (s.a.v.)'in bildirdiği gibi, bu duâlar okunduğu takdirde okuyan kişi uyurken dahi şeytanların şerrinden sabaha kadar kendini kurumuş olur. Uyku esnasında ruh temiz olarak cesetten ayrılırsa, kişi uyanıncaya kadar ruha Allâh (c.c.)'un huzur meclisinde secde etmesine izin verilir. Şayet kirli olarak, temizlenmeden uyur, yani abdestsiz uyursa, ruh cesetten ayrılarak ilâhî çevrede Hâkk'ın huzurundan uzakta kalır.Bunlar, uykuya abdestli varmanın sırlarından bazılarıdır. Bunun içindir ki, Allâh ehli ulu kişiler, abdestli yatmaya titizlikle riayet ederler.(İmâm Şarani, Büyük Ahidler, s.131-135)
2025'in ilk yarısındaki büyük fırtınayı atlattık, peki ya bundan sonraki olasılıklar neler? Bu ilk bölümde, önce büyük resme bakalım, ardından Satürn'le başlayalım. Koç'taki Satürn bize gerçek ve kalıcı başarı yolunu gösterirken, kimliğimizi tanımlayalım ve kendimizin efendisi olalım!Sezon 3 Bölüm 128Dinlemek yerine okumak ya da enerjisi mesaja uygun, özenle seçilmiş görselleri görmek, bahsedilen bağlantılara ulaşmak için https://moralev.com/Meditasyonlar, yöntemler ve zamansız makaleler için https://moralev.com/Mor Alev'i Instagram'dan takip etmek için: @moralev1111
Eskiden bir milletin istilaya uğraması için sınırlarına ordu dayanırdı; artık ekranın sağ üst köşesinde beliren bir indirim bildirimi yetiyor. Kaleyi içerden teslim etmişiz: kart bilgileri kayıtlı, “sepete ekle” refleks olmuş, akıl sağlığıysa hâlâ “kargoya verilecek” statüsünde bekliyor. Ticaret Bakanlığı'nın 2024 e-ticaret raporu, yalnızca sepetlerin değil, zihinlerin ve ilişkilerin de dijital pazar yerinin algoritmasına teslim olduğunu gösteriyor. Harcadıkça büyüyen bu vitrinde ekonomi değil, sadece sepetteki airfryer büyüyor. “Geçinemiyoruz” diyen biz, kampanya görünce yine dayanamıyor: Kaçmaz ya! deyip tıklıyoruz… Sonra bir bakıyoruz, kart limitleri daralmış ama alışveriş geçmişimiz hayli kabarmış.
PKK kendisini feshettiğini açıkladı. Sıra silahların teslimine geldi. Peki bu mümkün olacak mı? Ben olacağı kanaatindeyim. Bunun için vakte ihtiyaç var. Bunun şekli, yöntemi ve zamanlaması konusunda gerekli müzakereler yapılıyor elbette.
Son dönemdeki sanat dünyası tartışmalarına baktım. Futbol kulüplerindeki gerilimleri takip ettim. Sonra Şampiyonlar Ligi final maçı çıktı karşıma. Hem final maçında hem lig boyunca en değerli oyuncuların Fransa'daki Afrika kökenli oyuncular olduğunu gördüm. Dur dedim Fransa'nın çok dinlenen şarkıcılarına bir bakayım. Araştırdım Afrikalılar en üstte geldi. Demek Fransızların doğru yaptığı işler var, kendi doğruları sınırında. Türkiye için anlamı olabilecek…
Dervişe sormuşlar: “İmtihan nedir?” Güzel bir günündeymiş. “Beni imtihan etmek niyetinde misiniz?” diye cevap vermiş derviş. Sonra anlatmaya başlamış. “Altın ateşte, insan mihnette belli olur” dermiş eskiler. Kulun imtihanı ne kadar ağır olursa sevabı da o denli çok olur diye düşünmüşler. Doğrudur bu. Doğrudur ama tek cevap değildir. Daha doğrusu imtihan nedir sorusunun cevabı değildir bu cevap. Kulun mihnete düşmesine “bela” derler. İmtihan bela ile başlamaz ki “imtihan nedir” diye sorulduğunda “zorluklara sabretmektir” diye cevap verelim. O olsa olsa “imtihanda nasıl davranmak gerekir, imtihanı geçmek için ne yapmak lazım gelir?” sorusunun cevabı olur böylece.
Guns N' Roses 32 yıl sonra Türkiye'ye geliyor. En son 93'te Türkiye'de konser veren grup 2 Haziran'da Beşiktaş Tüpraş Stadyumu'nda hayranlarıyla buluşacak. Peki o gün 18 yaşında olanlar bugün grubu hangi duygularla izleyecek? Efsane grup nasıl bir performans sergileyecek? Setlistte hangi şarkılar olacak? Daha önce grubu ve üyelerini defalarca izleyen müzik yazarı ve gazeteci Anıl Ergin Pencere'de anlatıyor.
Kafile, hacca gideceği zaman veya hac ayları girmiş olup gitme imkânı bulan ve haccın vacip olmasının ve edasının şartlarını bulunduran kişiye hacca gitmesi vacip olur. Kendisi bizzat gitme imkânı bulan kişinin, kendi adına başkasını hacca göndermesi caiz değildir. Bu yüzden derhal hazırlanıp kafile ile birlikte hacca gitmeye çalışmalıdır. Hacca gidemeyecek veya gitmeyecek olup ölümle pençeleşecek durumda kalırsa veya ölene kadar gidemeyeceğini anlarsa, adına birini derhal göndermelidir. Bunu da yapamıyorsa adına hac yaptırılması için varislerine vasiyet etmesi vaciptir.Hac kendisine vacip olduğu yıl, yola çıkıp haccını tamamlayamadan yolda veya hac esnasında ölen kişinin, kendi adına hac yapılmasını vasiyet etmesi vacip değildir. Zira bu kişi kendisine hac vacip olduktan sonra haccı tehir etmemiştir. Belki elinden geleni yapmış ama haccını tamamlamaya ömrü vefa etmemiştir. Kişi zengin ve muktedir olduğu yıllarda hac yapmayıp daha sonraki yıllarda hac yapma imkânı bulamayacak kadar fakir düşecek olursa hac, o kişinin yerine getirmesi farz olan bir borç olarak zimmetine yerleşir. Fakir düşmesi sebebiyle bu borç üzerinden düşmez. Zamanında muktedir iken sonradan sağlığını kaybeden kişinin durumu da böyledir. Böyle bir kimsenin sorumluluğunda hac borç olarak üzerine yerleşmiş olur. Bu yüzden kendi adına başkasını hacca göndermeli buna da gücü yetmezse varislerine adına hac yaptırmalarını vasiyet etmelidir.(Sualli Cevaplı İslam Fıkhı, c.4, s.29-30)
“Bilesiniz ki, Allah'ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.” (Yunus 62)“Onlar iman etmiş ve Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanlardır.” 63“Korku ancak gelecekle ilgili olur, yani ileride korkutan bir şeyin meydana gelmesinden dolayı korkulur. Hüzün ise ancak geçmişte olan birşeyle ilgili olur. Bu, ya geçmişte insanın hoşuna gitmeyen birşeyin meydana gelmiş olmasından ötürü, yahut da arzu edip sevdiği bir şeyi elde edememiş olmasından dolayı olur.Bazı muhakkikler şöyle demişlerdir: "Veliler için, korku ve hüznün olmamasının söylenmesi, ya onlar bu dünyada iken olur, yahut ahirette iken olur. Birincisi, şu sebeplerden ötürü olamaz;Bu, dünyada olmaz. Çünkü burası, korku ve keder yurdudur. Hele mü'min, Hz. Peygamber (s.a.s)'in şuhadislerinde de buyurduğu gibi, bundan hiç kurtulamaz: "Dünya, mü'minin (adetâ) hapishanesi, kâfirin de cennetidir"“İman etmek" kelimesi nazarî kuvvetin {tefekkür kuvvetinin) mükemmelliğine, "takvaya ermek" tabiri de amelî kuvvetin mükemmelliğine işarettir. Burada bir başka husus da, imanın, itikad ve amelin toplamına hamledilmesidir. Sonra biz "velî"yi, bütün bu hususlarda ittikâ sahibi olarak tavsif ederiz. Takva, ilim hududunda olur ve o hududu aşar. Çünkü Allah'ın celâli, beşer aklının ihata edip kavrayamayacağı derecede yücedir. Binâenaleyh sıddîk, Allah Teâlâ'yı, celâl sıfatlarından bir sıfatla tavsif ettiğinde, Allah'ın kemâl ve celâlinin, kendisinin bildiğine münhasır olmasından tenzih eder. Yine o, Allah'a ibadet ettiğinde Allah'ı,böylesi bir hizmet ve ibadete layık olmaktan tenzih eder. (Yani O'nun pek çok mükemmel tarzda yapılacak ibadetlere müstehak olduğunu düşünür.) Böylece o kimsenin devamlı olarak havf ve takva makamındaolmuş olduğu sâbıt olur.Hz. Ömer (r.a), Hz. Peygamber (s.a.s)'in: "Onlar, aralarında bir akrabalık ve alıp-verecekleri bir malolmadığı halde, birbirlerini Allah için seven kimselerdir. Allah'a yemin olsun ki onlann yüzleri nurdur ve insanlar korkup hüzünlendikleri zaman, onlar korkup hüzünlenmezler" dediğini ve bu ayeti okuduğunu rivayet etmiştir.Yine, Hz. Peygamber (s.a.s)'in: "Onlar öyle insanlardır ki, onları görenler Allah'ı hatırlarlar" buyurduğu rivayet edilmiştir. Bunun sebebi şudur: Onlarda görülen, huşu ve huzû alâmetlerinden ötürü, bir de Hak Teâlâ onlar hakkında, "Secde izinden nişanları yüzlerindedir" (Fetih, 29) buyurduğu için, onların bütün bakıp müşahede edişleri, ahireti hatırlamaya yöneliktir.Herşeyin "velî"si, ona yakın olan demektir. Allah'a mekân ve cihet bakımından yakın olmak imkânsızdır. O halde ona yaklaşmak, ancak insanın kalbi, Hak Teâlâ'yı bilmenin nuruna garkolduğunda olur. Bu kimse, baktığında, Allah'ın kudretinin delillerini görür; dinlediğinde Allah'ın ayetlerini dinler; konuştuğunda, Allah'ı sena eder; hareket ettiğinde, Allah'a kulluk ve hizmet için hareket eder, çalışıp çabaladığında, Allah'a taat için çalışıp çabalar. İşte bu şekilde de, Allah'a son derece yaklaşmış olur. İşte bu şahıs, Allah'ın velîsidir.İnsan böyle olduğunda, Allah da onun dostu ve velîsi olur. Nitekim Hak Teâlâ, "Allah imân edenlerin velîsi (yardımcısı)dır. Onları karanlıklardan nura çıkarır" (Bakara 257)Bu müjdeden maksad, sâlih rüyadır. Hz. Peygamber (s.a.s)'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Büşrâ (müjde), müslümanın kendisinin gördüğü veya senin, onun için gördüğün salih (güzel) rüyadır," Yine Hz. Peygamber (s.a.s) “Peygamberlik gitti (bitti), geriye mübeşşirât (müjdeci rüyalar) kaldı.”Bil ki ayetteki, "büşrâ" tabirini "sâdık rüya" manasına aldığımızda, ayetin zahiri bu halin ancak veliler için söz konusu olmasını gerektirir. Akı! da buna delalet eder. Çünkü Allah'ın velisi, kalbi ve ruhu zikrullaha gömülmüş kimsedir. Binâenaleyh kim böyle olur ise, uyurken de ruhunda sadece marifetullah bulunur.Marifetullah'ın ve Allah'ın celâlinin nurunun da, ancak hakkı ve doğruluğu göstereceği malumdur. Ama fikri, bu bulanık ve karanlık âlemin hallerine dağılmış kimse, uyuduğu zaman da böyle dağınık kalır.
“Dünyaya kalbindeki gözünle bak. O gözle bakarsan, ayıplarını görürsün ve şerrinden emin olursun. Onu kalbinden çıkarmaya ancak gücün böyle yeter. Baş gözünü ona çevirir, süsleri ile uğraşmaya koyulursan ayıpları gözünden kaybolur; dolayısiyle kalbinden sevgisini çıkarıp atmak senin için mümkün olmaz. Onu, içinden atamazsın; ona ilgisizlik duygusu taşıman kabil olmaz. Bu yüzden seni öldürür. Başkalarına içirdiği zehiri sana da içirir ve öldürür.Nefsin islâhı için kalbin ve sırrın sözünün tutulması esastır. Nefis hem kalbe, hem de sırra uymalı. Onların yasak ettiği şeyi yapmamalı ve emrettiğini tereddütsüz yapmalı. Kalp ve sır nefse bir şey veriyorsa, az demeyip kanaatle yetinmeli. Hiç vermedikleri zaman da sabırlı olmalı. Nefsin iyi hâli böyle başlar; onda iyilik başladıktan sonra kötü hâlleri ölür. Kalbe döner. Onun emriyle hareket eder, öyle bir hâle gelir ki, artık ona nefis denmez; kalp denir. Başına takva tacını giyer. Yakınlık süsünü takar.Size, iman etmek ve dille imanınızı tasdik ettirmek gerekir. Allah yoluna baş koyanları inkâr etmek size yakışmaz. Onlara da inanınız. Onlarla mücadele etmeyi bırakınız. Onlarla çekişmek size düşmez. Onlar hem bu âlemde hem öbür âlemde şahtır.Bazı büyükler şöyle diyor: - Seni Allah'ı anmaktan alıkoyan her şey şomdur. O'nu dilden zikretmek kalbi gafil koymak şomdur. (uğursuz) Namaz, oruç ve diğer hayırlı işler O'nu anmak için yapılır. Yapılan işler O'nu anmaya iletmiyorsa onlar da şomdur.Şeytan sana neler yapmadı ki?.. Yalanı sana sevdirdi. Kötü işleri sana süsledi. Taa namazına kadar girdi. Şöyle ki, namaza başlarken: - «Allah, en büyüktür,» diyorsun, ama kalbinde küçük ilâhlar barınıyor. Her itimat ettiğin nesne sana ilâh oluyor. Korktuğun ve bir şeyler beklediğin şeyler sana putlardır. Sözün işine uymuyor. Sözlerinden de bir şey beklenmiyor. Ne dediğin ve ne yaptığın bilinmiyor.Kulun kalbi, Hakk'a vasıl olduktan sonra, halkın zenginliğini neyler?.. Hakk'a yakın olduktan sonra halkın yakınlığı ona ne yapar?.. Hak Teâlâ iç varlığından ona mülk verdikten sonra, halkın yönelttiği geçici mülkü ne eder?.. Yeter ki, insan iman sahibi olsun... Böyle olduktan sonra ona denir ki: - «Bugün mülkümüzde eminsin.» (Yusuf/54)O iman sahibi kutub olur; mülkün idaresi kendisine verilir. Mısır ülkesinin sahibi, Yusuf (AS.) peygambere itimat ettikten sonra, bütün mülkünü ona verdi. Ne kadar mülkü varsa hepsini ona teslim etti. Sonra ona şöyle dedi: - «Hazinelerimi ve her şeyi sana bıraktım.»Peygamber (S.A.) efendimiz şöyle buyuruyorlar: - «Bir kul, Allah'a kulluğu eksik kılarsa, Allah ona belâ verir. Kalbini kederle doldurur.» Eline geçmeyecek şeyi aramak en büyük belâdır. İbâdeti eksik eden, geçim sıkıntısı çeker. Evinden eziyetler çeker. Kazancı azalır, çocukları isyan eder. Hanımından nefret duygusu görür. Hangi tarafa yönelse ayağı tökezler. Bunların hepsi, az kulluk etmenin sonucudur. Onun ibâdetini bir yana atıp dünyalık işlerle uğraşmasının neticesidir. O'na kulluk eden herhalde rahat yaşar. Allahü Teâlâ şöyle buyurur: - «İman edip şükür yolunu tutarsanız, Allah size niçin azâb eylesin?» (Nisa/147).Çocuklarınız büyüdüğünde sanat sahibi yapınız. Onlar çalışsın ve kazansın. Siz de Mevlâ'ya kulluğa koyulun. İbâdeti bırakıp çocukların geçimi ile olma. Onlar büyüdüğünde beslenmeleri sana düşmez. Onlar için hatalar işleme. Onların geçimi için çalışmanın bir haddi ve zamanı vardır. Hak katında senin günahını bağışlamak, onlardan uzaktır. Kendine ve çocuklarına kanaati öğret. Kanaat sahibi olmayı, onlara yeter gör. Yalnız, lâzım olan şeyleri onlara temin et. Gereken şeyleri temin ettikten sonra onların da elinden tut; Mevlâ'nın tâatına koş. Rızkınız genişlesin diye, ibâdeti bir yana atmayınız; kaderinizde varsa kendiliğinden gelir. Zamanlar bellidir. Bir bolluğa erersen Haktan bil; al ye, yavrularına da yedir. Sakın halkın eliyle geldiği için Hakk'a ortak koşma. Onlar bir âlettir. Onu almak sana nasıl bir vazife ise onlara da getirmek bir vazifedir.
29 Mayıs Salı sabah namazından sonra, Türk ordusunun Orta Çağı kapatan, büyük târihî hareketi başladı. Ordu-yu hümâyûn, kara ve denizde, bütün cebhelerde birden, umûmî harekâta girişti. Toplar, hep birden şehir üzerine çevrilerek ateşlendi; etrafı kesîf bir duman ve barut kokusu kapladı. Tekbîr, tehlîl ve tüfenk sadâlarıyla genel bir hücum yapıldı. İlk hamlede iki bin merdivenle 50 bin yiğit ileri atılmış, harbin en şiddetli ânında, Akşemseddîn ile Molla Gürânî ateş hattına girerek, gazâ yolunda şehâdet derecesine ulaşmayı isteyerek askere örnek olmuşlardır. Fâtih, dahî askeri coşturan sözlerle, elinde kılınç, gâzi ünvanını kuvvetlendirmek için Topkapı gediğine saldırıyordu. Bu sırada Ulubatlı Hasan nâmındaki muazzez nefer, tekbîrlerle Topkapı suruna sancağı dikti. Böylece İslâm dilâverlerinin ve Oğuz kavminin, asırlardan beri hayâl ettiği mukaddes rü'yâ hakîkat olmuştu. Ulubatlı, Peygamber (s.a.v.)'in müjdesine mazhar olarak, 30 kadar arkadaşıyla şehâdet mertebesine ulaştı. Surlara bayrak dikilip, Bizans'ın başaşağı olan bayrağı sökülüp atılınca, ezanlar okunmaya başlandı.Sultan Mehmed Han surlardaki bu manzarayı görünce, atından yere inerek, Muhbir-i Sâdık (s.a.v.)'in senâsına erişmenin, kendisini ve devletini İslâm'ı en mukaddes şerefine mazhar kılan medhiyye-i Resûlullâh (s.a.v.)'e kavuşmanın verdiği heyecanla, şükür secdesine kapanarak; Cenâb-ı Hakk'a hamdetti. Sonra otağ-ı hümâyûnuna çekilerek, devlet erkânının tebriklerini kabûl etti. Türk askerleri artık şehre tamâmen hâkim olmuşlar ve Ayasofya'ya dayanmışlardı. Fâtih askerlere, direnenlerden başkasının öldürülmemesini, ancak esîr edilmelerini emretti. Fetih bütün Müslüman dünyâsına zafernâmelerle tebliğ edilmiş; Muhbir-i Sâdık (s.a.v.)'in hadîsleriyle övülmüş olan Fâtih Mehmed ve ordusu en kudsî bir hürmete lâyık görülmüştür. Mısır'da, Şam'da, Bağdâd'da büyük dînî merâsimler yapılmış; Halîfe'nin emriyle câmilerde Türk şehîdlerinin rûhları ta'ziz edilmiş; İkinci Mehmed ismi hutbelerde zafer dolayısıyla anılmıştır. Bu andan itibâren bütün İslâm dünyâsı, Seyyidü'l Beşer (s.a.v.)'in müjdesine mazhar olan Osmanlı Devleti'ni Müslümanlığın büyük temsilcisi olarak kabûl etmeğe başlamış bulunuyordu.(Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, s.141-142)
Gündemin öne çıkan gelişmelerinden derleyerek hazırladığımız Kısa Dalga Bülten yayında... Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
“Gazze'de daha kötüsü olamaz” diyoruz ama Siyonist terör örgütü İsrail vahşeti, barbarlığı, kıyımı, işkenceyi, zulmü her yeni gün bir kademe daha artırıyor. 2,5 milyon insan, bir toplama kampında şimdi de açlık ve susuzlukla kırılıyor.
Nesil topluluğu ve dergisi hakkında bilgi verdiğim iki yazımı yukarıdaki başlıkla bitirmiş, cevabını da bu yazıya bırakmıştım. Din eğitim ve öğretimi veren okulları bazı gruplar ve partiler, laik eğitim öğretim kurumlarını da laikçiler ve solcular arka bahçeleri haline getirmek için uğraş verdiler, taze fidanları meyve vermeye bırakmadılar, en güzel çağlarını heba, hatta kanlarını sebil eylediler.
Kur'ân'da mücmel olarak zikredilen hükümlerin beyânı sadedinde gelen hadisler bulunmaktadır. Bu beyân, ya âmelin nasıl yapılacağının belirlenmesi ya da sebeplerinin veya şartlarının veya mânilerinin veyahut da sonuçlarının açıklanması şeklinde olur. Meselâ Kur'ân'da nassla belirtilmemiş bulunan namazların vakitlerinin, rükû ve secdelerinin, diğer hükümlerinin açıklanması, zekâta nisbetle oranların, zekât vaktinin, zekâta tâbi malların nisaplarının, zekâta tâbi olup olmayan malların belirlenmesi, oruçla ilgili hükümlerin beyân edilmesi sünnetle olmuştur. Hadesten ve necasetten taharet, hacc, usûlüne uygun boğazlama (tezkiye), av, yenmesi helâl olanların, haram olanlardan ayrılması, nikâh hükümleri ve buna bağlı olarak talâk, ric'at, zıhâr, liân gibi diğer konular, alışveriş ve ilgili hükümler, ceza hukuku ile ilgili kısas vb. hükümler, Kur'ân'da mücmel olarak gelen esasların beyânı olmaktadır. “Insanlara indirileni açıklayasın diye sana Kitab'ı indirdik.” (Nahl s. 44) ayet-i kerîmesinde ifade edilen husus da budur. Rivayete göre İmrân b. Husayn (r.âleyh) bir adama şöyle demiştir: “Sen ahmak birisin! Sen Allâh (c.c.)'un kitabında öğle namazının dört olduğunu ve kıraat esnasında açıktan okunmayacağını bulabilir misin?” Sonra o, namaz, zekât ve benzeri yükümlülükleri saydı ve şöyle dedi: “Bütün bunları Allâh (c.c.)'un kitabında açıklanmış buluyor musun? Allâh (c.c.)'un kitabı bunları mübhem bırakmıştır, sünnet ise onları açıklamaktadır.” Evzâî (r.âleyh) ise: “Kitab'ın sünnete olan ihtiyacı, sünnetin Kitab'a olan ihtiyacından daha çoktur” derdi. İbn Abdilberr (r.âleyh): “O bu sözüyle, sünnet Kitap üzerine hükmeder ve ondan muradın ne olduğunu açıklar, demeyi kastetmiştir” demiştir. Ahmed b. Hanbel (r.âleyh)'e: “Sünnet, Kitap üzerine hâkim konumdadır” şeklindeki söz hakkında sorulduğu zaman: “Ben bu konuda bu sözü söyleme cesaretini gösteremem. Ancak ben şunu derim: Sünnet Kitab'ı tefsir eder ve onu açıklar.” demiştir. (Şatıbi, el-Muvâfakât; İslâmi İlimler Metodolojisi,c.4,s.23-24)
Sonra, Kader Can, Io, Istırap Korosu gibi oyunlardaki performanslarıyla hafızalarda yer eden Deniz Karaoğlu, O Gezegen'in 24 Ocak'ta bant mag. havuz / bina'da gerçekleşen "Oyundan Kopamayanlar" temalı programının konuğu. Son dönemde başrollerini Vildan Atasever ve Nazlı Senem Ünal ile paylaştığı Can Kılcıoğlu oyunu Küçük Balkon ile gündemimizde olan Karaoğlu, 2025'in ilerleyen günlerinde senaryosunu Doğu Akal ile beraber yazdığı ve Seren Yüce'nin yönettiği Netflix dizisi Kasaba ile de karşımızda olacak. *O Gezegen, bir Okan Urun ve Ekin Sanaç ortak yapımıdır. İllüstrasyon: Sadi Güran.
Sırrı Süreyya Önder'in vefatı 'Terörsüz Türkiye' çalışmasını nasıl etkiler? Önder yerine heyete yeni bir isim girer mi? Özgür Özel'e saldırı ve siyasetin dili İktidar her ne olursa olsun ekonomi konuşulmasın istiyor! Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Hatice (r.anhâ) ile birlikte Hira'da bir ay itikâfta bulunmaya karar vermişti. Bu Ramazan ayına rastladı. Bir gece dışarı çıktığında, “Ey Allâh'ın elçisi, selâm sana!” diye bir ses duydu. O (s.a.v.), bu hususta buyurdu ki: “Ben bu sesi duyduğum zaman korktum, hattâ bunu ansızın karşılaştığım bir cin zannettim. Acele gelip Hatice'ye anlattım. O da bana: “Müjde sana ey Muhammed! Bilesin ki selâm hayırlıdır, bunda korkulacak bir şey yoktur.” Sonra yine dışarı çıkmıştım, bu sefer Cebrail ile karşılaştım, kanadının birini doğuya, diğerini de batıya yaymıştı. Yine korkuya kapılarak hızlıca döndüm. Eve geldiğimde kapının önünde onu yine gördüm. Benimle konuştu ve korkum yok oldu. Bana, belli bir zaman sonra tekrar geleceğini söyledi. Ben de kendisini bekledim, hattâ gelmeyecek sandım. Bir de ne göreyim o, Mîkâil ile birlikte karşımda durmakta. Ufku tamamen kaplamış vaziyetteydiler. Cebrail aşağıya inip yanıma geldi, beni iyice kucaklayıp sırtüstü yere yatırdı. Sonra kalbimi yarıp çıkardı. Sonra çıkarılmasını Allâh'ın dilediği şeyleri çıkarıp altından bir tas içinde zemzem ile yıkadı. Sonra yerine iade etti. Sonra güzelce bağlayıp dikti. Sonra beni alıp tersime çevirdi ve arkama bir mühür vurdu. Hatta bunu tâ kalbimde hissettim. Sonra bana: “Oku ey Muhammed! Râbbinin adıyla oku!” diye emretti ve beş ayetin sonuna kadar okudu. Bu olaydan sonra, her ne zaman bir ağaca veya taşa rastlasam, mutlaka bana; “Es-selâmü aleyke yâ Resûlallâh” diyerek selam veriyordu.” (Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri,S.167)
Terör örgütü PKK silah bırakmak zorundaydı. Bunun birçok nedeni var. Ama iki temel sebebi şudur: Bir. Örgüt, sahip olduğu jargon/ideolojiden yapılanmaya kadar her detayıyla Soğuk Savaş ürünüydü. Bu çağa ait değildi. Ömrünü tamamladı (Bunda, küresel güç mücadelesinin Orta Doğu'dan Uzak Asya'ya kayacak olması da rol oynadı.) İki. Türkiye, terörle mücadelede ciddi bir kapasite biriktirdi. Terörü kaynağında kurutma, doğrudan lider kadrosunu hedef alma stratejisine yöneldi. Örgütün alanı daraldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, 'CHP'nin 38. Olağan Kurultayının iptal edileceği ve partiye geçici kayyum atanacağı' iddiasında bulunan Rasim Ozan Kütahyalı hakkında 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçundan soruşturma başlattı.
‘Yeni Batıcı'lar da diyebiliriz. Ama başta söyleyeyim; bu yazıyı, “şimdilik” kaydıyla, “hafta sonu eğlenceliği” diye kabul ediniz. Sonra “ciddileşirse”, bu yazılar da “ciddileşir”… Hiç böyle bir derdimiz olabileceğini düşünmemiştim ve kimsenin de kestirebildiğini sanmam. Bir Amerika var bugün ama bu bildiğimiz Amerika değil. Biz daha çok “demokratların Amerikası”nı bilir, severiz…
NOW Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk ile gazeteciler Murat Yetkin, Nevşin Mengü, Çiğdem Toker ve Deniz Zeyrek kulis bilgileri ve yorumlarıyla Orta Sayfa'da gündemi değerlendirdi.Bizi sosyal medyadan takip edin: Facebook: https://www.facebook.com/nowhaber Twitter: http://www.twitter.com/NOWhaber Instagram: https://www.instagram.com/nowhaber.tr/ Podcast: https://anchor.fm/now-haber
Faruk Aksu | 2500 yıl sonra Sokrates! by Tr724
COVID-19, 2020'de Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel bir pandemi olarak ilan edildi.
Selamlar,Bu bölüm biraz "flaş haber" gibi oldu.Şöyle ki; Gazete Duvar haber sitesi hafta ortasında kapanacağını açıkladı. Kapanma gerekçesi gelirlerin düşmesiydi ve en büyük neden de Google algoritmasının 2024 Eylül'ünde ve bu yılın başında bağımsız haber platformları için bazı ürünlerinden gelen trafiği neredeyse sıfırlaması olarak ifade edildi.Akabinde dokuz bağımsız medya platformu (Artı Gerçek, BirGün, Diken, Ekonomim, Gazete Pencere, ilketv.com.tr, Kısa Dalga, Medyascope, T24) Google algoritmasındaki değişimin kendileri için de hayati tehlike arz ettiğini duyurdu.Ve ben tam bu esnada Google Search (Arama) küresel sözcüsü Danny Sullivan'la bir röportaj yaptım.Bunun üzerine tüm gözler iki güne yayarak T24'te yayımladığımız bu röportaja çevrildi.Birkaç TV canlı yayınına katıldım vs...Sonra dedim ki; "E benim bunları Yeni Haller dinleyicilerine de anlatmam lazım. Ne oldu? Nasıl oldu? Neden oldu?..."İşte bu bölümde bunları anlatıyorum size.Röportajı da okumak isterseniz link'leri bırakıyorum buraya:BölümBölümİyi dinlemeler...Biliyorsunuz Yeni Haller sizlerin desteğiyle yayın hayatına devam eden bir podcast kanalı.Beni aşağıdaki link'lerden destekleyebilirsiniz:www.patreon.com/yenihallerYeni Haller'in bir de Buy Me A Coffee hesabı var artık. Buradan destek olmak çoook daha kolay. Patreon'da sorun yaşayanlar için açtım efendim. Buyurun:https://www.buymeacoffee.com/yenihallerBölümde bahsi geçen Yeni Haller'in T24 Youtube kanalındaki özel içeriklerine şuradan ulaşabilirsiniz:T24 Youtube Yeni Haller ListesiBana ulaşmak için:https://www.instagram.com/eray_ozerhttps://twitter.com/ErayOzeryenihallerpodcast@gmail.com
Helloooğğ guroollll! Size söz verdiğim gibi hafta arasına yetiştirdiğimiz ekstra bölümle burdayım. Bölümde neler yok ki... İlk yarıda tam benden istediğiniz gibi uzuuuun uzuuuun son date'imden bahsediyorum. İkinci yarıdaysa Ramazan ayının anlam ve önemine binaen oruçla ilgili bana sorduğunuz tüm soruları tüm detaylarıyla biiiir biir açıklıyorum.Kaynaklar: https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37068775/ , https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37203871/Dr. Gulec
Çavuşesku'nun Termometresi'nde Bahadır Çelebi ve İlkan Dalkuç; Öcalan'ın çağrısının ne anlama geldiğini ve ne gibi sonuçları olabileceğini tartışıyor.Become a supporter of this podcast: https://www.spreaker.com/podcast/daktilo1984--5970640/support.
Hayat kısa, yapacaklarımız sınırlı. Önem sırasını doğru mu belirledik? Merhaba, Bugünkü podcastimizde Asır Suresi ışığında bir yolculuğa çıktık. Keyifli dinlemeler...
Büyük telekomünikasyon şirketleri, 3-G şebekesinin Ekim 2024'te kapanmaya başlamasından bu yana mobil kapsama alanlarının genişlediğini veya aynı kaldığını söylüyor. Ancak bazı kırsal Avustralyalılar, kötü hizmet aldıklarını veya bağlantının sürekli kesildiğini söylüyor.
12 yaşındaki Jonelle Matthews, 1984 yılında Noel'den hemen önce Colorado'daki evinden kayboldu, bu dönemin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Ronald Reagan'ın da dikkatini çeken bir kaybolma vakasıydı. Yaklaşık 40 yıl sonra, 2021'de yani çok yakın bir tarihte bu konuyla ilgili inanılmaz gelişmeler oldu. Süt kutusu üzerinde kayıp çocuklardan biri olan Jonel Matthews'un hikâyesine bakıyoruz.
12 yaşındaki Jonelle Matthews, 1984 yılında Noel'den hemen önce Colorado'daki evinden kayboldu, bu dönemin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Ronald Reagan'ın da dikkatini çeken bir kaybolma vakasıydı. Yaklaşık 40 yıl sonra, 2021'de yani çok yakın bir tarihte bu konuyla ilgili inanılmaz gelişmeler oldu. Süt kutusu üzerinde kayıp çocuklardan biri olan Jonel Matthews'un hikâyesine bakıyoruz.
Seyir Terası'nın yeni bölümünde sevgililer gününde evde bir ses olsun diyen yalnızların imdadına yetişiyoruz. Bu bölümde; yürek parçalayan, yara kaşıyan, flashback silsilesi yaşatan aşk filmlerini konuşuyoruz. Asya'dan Clementine'a, Joel'dan Ennis'e, Heloise'den Samantha'ya dek Orpheus'un öyküsünün modern zamanlardaki haline bakıyoruz. Otuzlu yaşlarda tekrar izlenen bu aşk filmlerinin trajikomik sohbetine hepiniz davetlisiniz
Necip Bahadır | 2 yıl sonra 6 Şubat; ibret alanı ara ki bulasın! | 06.02.2025 by Tr724
ABD Başkanı Donald Trump, Gazzeliler kalıcı olarak başka ülkelere yerleştirildikten sonra ülkesinin Gazze'yi devralmasını istediğini, temizleyip tekrar imar edeceklerini söyledi.
Kitap Kulübü'müzün 49uncu buluşmasında Yuval Noah Harari'nin “Neksus:Taş Devri'nden Yapay Zeka'ya Bilgi Ağlarının Kısa Tarihi” adlı kitabını konuştuk.Önce şu temel soruyu sormama izin verin: Daha çok bilginin bizi önünde sonunda doğruya ve iyiye götüreceğine mi inanıyorsunuz, yoksa daha fazla bilginin güç olduğuna, bunun da önünde sonunda balyoz gibi kullanılacağına mı inanıyorsunuz?Kitabın arka kapağındaki 6 cümlelik tanıtım yazısı hem kitabın hem de medeniyet tarihimizin iyi bir özetini oluşturuyor: Hikayeler bizi birleştirdi. Kitaplar düşüncelerimizi ve mitolojilerimizi yaydı. İnternet bize sonsuz bilgiyi vaat etti. Algoritma sırlarımızı öğrendi. Sonra da bizi birbirimize düşman etti. Peki yapay zeka ne yapacak?Öncelikle sürprizi bozma pahasına söyleyelim, kitapta bunun net bir yanıtı yok. Daha doğrusu senaryolar var. Teknolojinin deterministik olmadığını, yani bize bir kader dayatmadığını, sonucu seçimlerimizin belirleyeceğini söylüyor.Harari'nin önceki kitaplarından, insanlığın büyük işbirliği ağları kurarak muazzam bir güç elde ettiği anlatısını biliyoruz. Ancak internet ve özellikle de sosyal medya sayesinde bu ağların bizi yanıltıcı bilgilere ve yanlış yönlendirmelere de açık hale getirdiğini, dolayısıyla da bunun yanlış bilgilere dayalı tehlikeli hareketlere de zemin hazırlayabileceğine dikkat çekiyor. Kitapta bir çok yerde demokratik ve totaliter yönetimlerin karşılaştırması ve tanımlaması yapılırken Türkiye'nin yeri ve halleri de gözünüzde canlanıyor. Kitap, yapay zekânın yükselişiyle birlikte, bilgi ağlarının doğasında temel bir değişimin meydana geldiğini savunuyor. Harari, yapay zekanın sadece verimliliği artırmakla kalmayıp, insan özerkliğini tehdit eden ve insan olmanın anlamını yeniden tanımlayabilecek riskler barındıran bir güç olduğunu belirtiyor. Yapay zekanın veya algoritmanın bir çok gündelik konuda bizim yerimize karar aldığını kondurmasak da artık biliyoruz. Bu gidişle çok daha hayati konularda karar almayı bırakmamız işten bile değil, son kararın bir insanda olduğu (ya da öyle göründüğü) durumlar dahil.Toplantıya katılan arkadaşlarda benzer ve farklılaşan izlenimler bırakmış kitap. Yeni bir şey söylemediğine dair hayal kırıklığı, bazılarımızı çok düşündürerek sayfalarca notlar aldırmış. Hemen herkesin hem fikir olduğu ise Harari'nin iyi bir hikaye anlatıcısı olduğu ve kitabın kolayca okunduğu, daha önce duymadığımız hikayelerle bezenmiş olduğu. Bence okunmaya değer bir kitap, çünkü medeniyetimiz için bir yol ayrımında olduğumuz noktada bir kroki niteliği taşıyor.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım:(03:11) Alim Küçükpehlivan, (07:30) Murat Yaman, (10:33) Uğur İyidoğan, (14:11) Gökberk Bilgin, (17:43) Suat Soy, (19:55) Hatice Ergüven Doydum, (23:17) Yasemin Karakaya, (27:20) Halime Özben Hacı, (29:14) Aydan İrem Sungur, (31:54) Erkil Bağlan, (36:33) Dilek Geçit, (37:27) Bahadir Balibaşa ve (42:32) Yavuz AbutSupport the show
İsrail, Batı Şeria'yı kendi topraklarına katma arzusuyla devamlı Yahudi yerleşimcilerin sayısını artırıyor ve Filistinlileri göçe zorluyor. Batı Şeria'nın işgali açık bir şekilde ilan edilen ve gizleme gayreti gözetilmeyen bir İsrail siyasetidir.Yazan: Dr. Fadi ZatariSeslendiren: Halil İbrahim Ciger
Bu bölümümüze bir madenci hikayesiyle başlıyoruz. Sonra yolculuğumuza hadislerin niçin önemli olduğu, hadislerin güvenilirliği ve hadisleri ayıklamak gibi konularla devam ediyoruz. Newton, Sheakspeare, Platon, Dünyanın En Etkili İnsanları kitabı, The Ballad of Buster Scruggs filmi, finansal piyasalar, risk-reward gibi çeşitli kimse ve konular da temas edilen meseleler arasında. Bölümümüzdeki tespitlerin bazılarını daha önce çok fazla yerde görmediğinizi fark edeceğinize inanıyoruz. Keyifli, bilgilendirici ve özgün bir içerik üretmeye gayret ettik. İstifadeye medar olmasını dileriz...
Geçtiğimiz haftalarda İmralı'ya giderek PKK lideri Öcalan ile görüşen DEM Partili heyet temaslarına devam ediyor. Tutuklu bulunan eski eş başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile yapılan görüşmelerin ardından kamuoyuna açıklama yapan Sırrı Süreyya Önder, henüz adı konmamış süreci „önce barış, sonra çözüm“ olarak tanımladı. WDR Cosmo Türkçe, gazeteci İrfan Aktan ile yeni süreçte gelinen son aşamayı konuştu. Mikrofonda Ceyhun Kara ve Serap Doğan var. Von Ceyhun Kara.
Eğlence sektöründe vizyoner projeler, bürokrasiyle mücadele ve girişimcilik dersleri… Ahmet San'ın ilham veren hikayeleriyle dolu yeni bölümümüze hoş geldiniz!
TÜRKÇE OLİMPİYATLARI Avrupa'dan, Amerika'dan, Afrika'dan, Asya'dan ve Avustralya'dan gelen yüzlerce Türkçe sevdalısı genç, Türkiye'ye beşinci mevsimi yaşatıyor. Tam on iki yıldır Türkçe Olimpiyatları'na katılan gençler bizlere bu neşeyi, bu sevinci ve bu gururu tattırıyorlar. Bize benzemiyorlar ama bizim gibi konuşuyorlar, bizim şiirlerimizi, bizim şarkılarımızı okuyorlar. Sonra da ülkelerine dönüyorlar. Onları gözümüzle görmesek, seslerini duymasak bunun bir rüya olduğunu düşüneceğiz. Onları başka gezegenlerden gelmiş uzak akrabalarımız zannedeceğiz. Böyle sıra dışı güzelliklerin ancak hayallerde ya da rüyalarda olabileceğini düşünürüz. Ama o rüyayı çok uzun yıllar önce birileri görmüş ve bu hayali gerçeğe dönüştürmek için başka memleketlere gitmişler. Şimdi de bu gidişin bir meyvesi olan öğrenciler Türkçe Olimpiyatları'nda yarışmak için Türkiye'ye geliyorlar. Türkçe konuşan, şarkı söyleyen, şiir okuyan bu öğrenciler, beni duygulandırıyor ve bana gurbete gidişin hüznünü yaşatıyor. Bana “Eskici” hikâyesini hatırlatıyor. Bu acıklı hikâyede olaylar şöyle gelişir: O talihsiz savaş yıllarının ardından Hasan, önce babasını sonra da annesini kaybeder. Beş yaşındaki yetim Hasan, komşularının yardımıyla vapura bindirilir ve Filistin'deki halasının yanına gönderilir. Dilini bilmediği insanların yanında olan Hasan, hatırladığı üzere. Bir gün halası, sokaktan bağırarak geçen bir ayakkabı tamircisini çağırır. Küçük Hasan, bahçede ağzına bir avuç çivi doldurarak ayakkabıyı tamir eden adamı hayretle seyretmeye başlar. Bir aralık nerede, kimlerle olduğunu unutan çocuk, adamla Türkçe konuşmaya başlar: – Çiviler ağzına batmaz mı senin? Eskici, başını şaşkınlıkla kaldırıp Hasan'ın yüzüne bakar: – Türk çocuğu musun be? Hasan: – İstanbul'dan geldim… Eskici: – Ben de o taraflardan, İzmit'ten geldim, der. Altı aydan beri susan Hasan, durmadan, dinlenmeden, nefes almadan, o nazik sesiyle sürekli konuşur. Adam, artık erişemeyeceği yurdunun bir deresini, bir rüzgârını, bir türküsünü dinliyormuş gibi çocuğu dinler. Sonra işini bitirir ve kalkıp gitmeye hazırlanır. O zaman görür ki memleketlisi minik Hasan ağlıyor. Eskici, başka söz bulamaz. – Ağlama be, ağlama be! Hasan, bir daha Türkçe konuşacak birini bulamayacağı için ağlamaktadır. Hasan ve Hasan gibilerin yaşadığı karanlık rüyaların üzerinden çok yıllar geçti. Hasan konuşacak bir adam bulamadığı için sustuğu Arabistan çöllerinde, Afrika'da binlerce çocuk şimdi Türkçe konuşuyor. Şimdi yedi kıtanın herhangi bir yerine yolu düşen Türkler, mutlaka Türkçe konuşan birine rastlıyor. Peki, nasıl oldu bu? Dünya nasıl Türkçe konuşur oldu? Hepsinin cevabı bu misafirlerimizin ışıltılı gözlerinde saklı. Bu ışık ellerde, yüreklerde saklı. “Dünya dili, dünyada kalır.” diyen dillerde saklı. En önemlisi de o fedakâr Anadolu insanının gönlünde saklı. Şu anda bu olimpiyatlara 140 ülkeden 1500 öğrenci katılıyorsa; rüyalar, hayaller gerçeğe dönüşmüş demektir. Bize de beşinci mevsimin güzelliklerini yaşamak kalıyor. Ali ÇOLAK (Düzenlenmiştir.)
Necip Bahadır | Esed'ten sonra; ‘Putin'le ikimiz kaldık'! | 10.12.2024 by Tr724
Veysel Ayhan | Şimdiden sonra neler olacak? | 04.11.2024 by Tr724
Politi-Cast'te bu hafta gazeteciler Sedat Bozkurt ve Berna Can; "yeni çözüm süreci" iddialarını, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanarak yerine kayyım atanmasını ve CHP'nin ne yapacağını konuştu. -Erdoğan, Bahçeli'nin Öcalan'la ilgili sözleri hakkında konuştu: Önyargısız değerlendirilmeli -Bozkurt: DEM Parti bile bu kadarını beklemiyordu -Yeni bir açılım süreci mümkün mü? -Öcalan 'barış' sürecinde etkin aktör mü? -Bozkurt: Ahmet Özer, İmamoğlu'nun tercihi ile getirilmiş bir adaydır -Esenyurt Belediyesi'ne kayyım atandı, CHP ne yapacak? -Asıl hedef Ekrem İmamoğlu mu? -Sine-i millet çıkışı nasıl anlaşıldı? -Bozkurt: 1 Nisan'dan itibaren Özel, CHP'yi Erdoğan'ın istediği konuma taşımıştır Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices