POPULARITY
Categories
Birleşmiş Milletler, Gazze ve bölgede yaklaşık iki yıldır devam eden savaşı sona erdirmek için ateşkes sağlanması amacıyla ABD öncülüğünde hazırlanan barış planını memnuniyetle karşıladı. Ancak Hamas ve Katar yetkilileri anlaşmayı gözden geçirirken herkes destek vermiyor.
Kanada, Avustralya, İngiltere ve Portekiz'in 21 Eylül 2025'e Filistin'i tanımalarının hemen ardından, 80. Birleşmiş Millet Genel Kurulu'nda gerçekleştirilen "Filistin Sorununun Barışçıl Çözümü ve İki Devletli Çözümün Uygulanması İçin Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans"ta Fransa, Monako, Lüksemburg, Malta ile San Marino da Filistin'i tanıdıklarını açıkladılar.
Birleşmiş Milletler'in 80. Genel Kurulu için ABD'ye giden Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York'taki programlarının ardından Washington'a geçerek, ABD Başkanı Trump ile bir zirve gerçekleştirdi. Erdoğan-Trump görüşmesi hem bölgemiz hem Gazze hem de dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan krizler açısından fevkalade önemli bir zirveydi. Siyonist terör örgütü İsrail'in vahşeti dolayısıyla dünyada bütün siyasi dengelerin altüst olduğu bir dönemde, gerçekleşti zirve.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na hitap eden ABD Başkanı Donald Trump'ın dünyayı şoke ettiğini söyleyebiliriz. Diğer ülkelerin göç nedeniyle "cehenneme gideceğini" ima ettikten sonra bilimsel verileri inkâr ederek iklim değişikliğini bir kurmaca olarak niteledi. Sonra da BM'nin savaşları sona erdirmek için yeterli çaba göstermediğini söyledi.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı tarihî konuşma, Türkiye'deki muhalefet dışında tüm dünyanın dikkatini üzerine toplamış durumda. Saldırgan İsrail'in Gazze katliamı konusunda Sayın Cumhurbaşkanı'nın ortaya koyduğu duyarlı ve kararlı tutum zaten bekleniyordu aslında…
Birleşmiş Milletlerde (BM) var olan trafiğe bakıldığında konuşulacak çok şey olduğu söylenebilir. Filistin'in tanınması konusunda özellikle Fransa ve İngiltere'nin ortaya koyduğu tavır BM nezdinde en fazla tartışılan hususlardan biri. Henüz, İsrail soykırımını durdurma noktasında herhangi bir somut faydası söz konusu olmasa da tanınma yolunda atılan adımlar, İsrail'in izolasyonu anlamında sembolik bir öneme sahip.
Dünya liderleri New York'ta bir araya gelirken Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bu haftanın temel temaları olarak barış, iklim, sorumlu inovasyon, toplumsal cinsiyet eşitliği, kalkınma finansmanı ve BM reformu öne çıkıyor.
Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'nın 8'inci sırasında İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme yer alıyor. SKA 8, yalnızca ekonomik büyümeyi değil; aynı zamanda çalışanların iyi oluşunu, güvenli iş ortamlarını ve adil iş modellerini de kapsıyor. Günümüzde iş dünyasının önündeki en kritik meydan okumalardan biri, kısa vadeli kâr baskıları ile uzun vadeli sürdürülebilirlik hedeflerini dengelemek. Tam da bu noktada nörobilim bize farklı bir pencere açıyor.Sürdürülebilirlik Sohbetleri'nin bu bölümünde, Yekta Kopan; Kognitif Nörobilim ve Nöropsikoloji Uzmanı, Yönetim Danışmanı ve Konuşmacı Neşe Merdinler ile birlikte sürdürülebilirlik kararlarının beyin süreçleriyle ilişkisini, liderlerin karşılaştığı zihinsel engelleri, çalışanların değişime verdiği tepkileri ve teknolojinin bu süreçlere getirdiği fırsatları konuşuyor.
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara terör örgütü YPG/ SDG' nin Aralık ayına kadar Suriye'ye entegrasyon sağlamaması halinde Türkiye'nin askeri operasyonunun gündeme gelebileceğini bu ihtimalin uzak olmadığını ifade etti. Türkiye Today yazarı Ömer Özkızılcık'ın haberine göre, görüşmenin ana gündemi İsrail ile ilişkiler ve 60 yıl sonra ilk kez Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na katılım olsa da Şara'nın Türkiye'yle ilgili açıklamaları dikkat çekti. Şara, "SDG, Aralık ayına kadar Suriye'ye entegrasyon konusunda ayak sürümeye devam ederse, bölgede Türkiye'nin askerî operasyonu gündeme gelebilir." sözleriyle açık bir uyarı gönderdi. Aynı zamanda Esad sonrası dönemde Türkiye'nin askeri müdahale yerine müzakere yolunu seçmesini sağlayan süreci yeniden hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler'de “Filistin davasının artık dünyaya mal olduğu” şeklindeki sözleri Filistin meselesiyle ilgili algının tamamen değiştiğine işaret ediyor. Öteden beri İsrail-Arap çatışması olarak kodlanmaya ve Arap ülkeleriyle İsrail'in ilişkilerinin normalleşmesi gündemiyle unutturulmaya çalışılan Filistin meselesinin temelde İsrail'in işgaliyle alakalı olduğu bütün çıplaklığıyla dünya kamuoyuna mal oldu.
Dünya genelindeki en büyük diplomatik etkinliklerden, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun 80'incisi, New York'ta başladı. BM Genel Kurulu'na dair son gelişmeleri AA Washington Muhabiri Hakan Çopur ile konuştuk.
140'tan fazla ülkenin devlet ve hükümet başkanı New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde, BM Genel Kurulu haftası için bir araya geliyor. Bu yıl BM'nin 80 yılı olması ve gündemdeki konular başta da Gazze'deki soykırım nedeniyle BM'de yoğun bir gündem var.
“Üç Ayaklı Kedi” başlıklı 18. İstanbul Bienali'nin ilk ayağı, Beyoğlu-Karaköy hattında birbirine yürüyüş mesafesindeki 8 mekanda başladı. Londra, Brüksel ve Berlin havalimanlarındaki siber saldırı, uçuşlarda gecikmelere neden oldu.Bu bölüm Diageo Türkiye hakkında reklam içermektedir. Kültür sanata verdiği destekleri sürdüren Diageo Türkiye, çağdaş sanatın yeni yeteneklerine alan açıyor. “Birleşen Sular, Filizlenen Umutlar” sergisi, Diageo Türkiye'nin desteğiyle sanatseverlerle buluşuyor. Ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
İsrail'in saldırıları Gazze'yi cehenneme çevirmişken, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantıları için geri sayım başladı. İsrail'in Gazze'yi enkaza, Gazzelileri de açlığa mahkum etmesine tepki gösteren bazı Batılı ülkeler, Filistin Devleti'ni resmen tanımak için harekete geçiyor. Halihazırda BM'ye üye 193 ülkeden 146'sı Filistin'i bağımsız bir devlet olarak resmen tanıyor. Bunlara dünyanın en zengin yedi ülkesi; Amerika, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya dahil değil. Ancak gelecek hafta Fransa bu gruptan çıkarak Filistin'i tanıyan ülkeler arasına katılacak. Fransa Cumhurbaşkanı Macron artık aleni şekilde Tel Aviv'i eleştiriyor. İngiltere de Filistin'i "tanıma" kararı almak üzere. Avrupa Birliği ise ticaret anlaşmasını askıya almaya hazırlanıyor. Sadece siyasi ve ekonomik değil, İsrail sanat ve spor arenasında da yalnızlaşıyor. İspanya bu alanda girişimleriyle dikkat çekiyor. İspanya önce İsrail'in men edilmemesi nedeniyle Eurovizyon şarkı yarışmasına katılmayacağını açıkladı. Ardından “2026 Dünya Kupası'na İsrail gelirse biz yokuz” dedi. Artık birçok ülke İsrail'e karşı ses yükseltiyor. Ekonomi, diplomasi, sanat ve spor alanlarında Tel Aviv'in yalnızlaştırılması, Gazze'deki katliamları durdurabilecek mi? Filistin'in tanınması neden önemli? Kayıttayız'da bu sorulara yanıt arandı.
Konuğumuz Afganistan'da görevli olan Birleşmiş Milletler yetkilisi Arda Kostem ile 31 Ağustos'ta Afganistan'ın doğusunda 6 büyüklüğünde gerçekleşen depremin etkilerini konuşuyor ve Birleşmiş Milletler'in bu yıl için başlattığı Afganistan İnsani Müdahale Planı'nın arka planını masaya yatırıyoruz.
İsrail, Eylül ayı itibarıyla Gazze'de 60 bin Filistinliyi katletmiş durumda. Bu, resmî rakam. Gerçek ölü sayısı muhtemelen 100 binin üzerinde. Çünkü Gazze kentlerinin büyük bölümü enkaz halinde ve yıkıntıların altında yatan, cesedine ulaşılamayan genç yaşlı çoluk çocuk binlerce insan var. Ve henüz bombalarla enkaz altında kalmayan çocuklar toprak yiyor, açlıktan ölüyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre bile Gazze'de şu an yarım milyondan fazla insan açlıkla boğuşuyor. Bu sayı her geçen gün artıyor. 2025'in başından bu yana 8 ayda 300'den fazla Filistinli açlıktan yaşamını yitirdi. Bunların en az 100'ü çocuk! Kamplardaki çocukların kağıtlara çizdikleri çiçekler, kuşlar, parlayan güneş, bulutlar değil, yiyecek özlemi hatta ölüm isteğini gösteren resimler!
ABD-İsraili'nin Gazze'de yaptığı soykırım, Birleşmiş Milletler'in ve onun Uluslararası Adalet Divanı vb. organlarının, sömürülenlere değil, sömür(g)enlere; müstaz‘aflara değil müstekbirlere; mağluplara değil galiplere, mülk sahiplerine değil, o mülkün işgalcilerine … hizmet maksadıyla kurulduğuna dair zaten baştan beri var olan tartışmaları ve bu minvaldeki entelektüel sorgulamaları hareketlendirdi.
İsrail, Gazze'yi işgal sürecinde her bir krizle karşılaştığı zaman elini yükselterek işgali bir adım ileri götürdü. Bugün ise attığı son adım Gazze'nin bütünüyle işgali. Birleşmiş Milletler, Gazze'de kıtlık ilan etti. Bugün dünyada homurdanma daha fazla fakat İsrail'in ne yapacağı vahşetin bir ilerisi kaldı ne de işgal edeceği bir ülke kaldı. Lübnan, İran, Yemen, Suriye her bir ülkeye ayrı ayrı saldırdı. Aslında İsrail gücünü dünyanın gözüne sokuyor.
Gazze'de ateşkes için çabalar sürerken, üstelik Hamas hazırlanan teklifi kabul ettiğini duyurmuşken İsrail, katliamı yeni bir aşamaya taşımaya hazırlanıyor. Ordu, Gazze'yi topyekün işgal planının ilk aşamasını başlattığını duyurdu. Zaten diken üstünde bekleyen halk yoğun bombardıman altında. Kentten kaçışlar başladı. Gazzeliler, daha güvenli yerlere gitmeye çalışıyor. İsrail'de 60 bin yedek asker göreve çağrıldı. Saldırılar ve abluka nedeniyle kentte kıtlık yaşanıyor ve bu resmen Birleşmiş Milletler tarafından kabul edildi. Açlık nedeniyle ölümler yaşanıyor. Netanyahu, “Hamas'ın, ateşkesi kabul etmesi bir şey değiştirmez, Gazze'yi ele geçireceğiz. İsrail'in kabul edebileceği şartlarda derhal müzakerelere başlanması için kurmaylarıma talimat verdim” dedi. Türkiye, İsrail'e tepkilerin artırılması için çabalarını sürdürüyor. İslam İşbirliği Teşkilatı pazartesi günü Türkiye'nin çağrısıyla toplanacak. Bir yanda ateşkes çabası, diğer yanda İsrail'in Gazze'yi toptan işgal girişimi var. Kayıttayız'da bu hafta Gazze'de yaşanan dram ve işgal planı konuşuldu.
Siyonist İsrail devleti Gazze'nin sivil halkını artık hiç saklamaya gerek görmeden katlediyor. Bundan iki ay önce bu köşede yayımlanan yazımızda (“İnsaniyetin Özelleştirilmesi”), Birleşmiş Milletler insani yardım kuruluşlarının Gazze'ye yaptıkları gıda yardımının İsrail ordusu tarafından kasıtlı olarak sabote edilmesinde bir yeni aşamaya geçilmekte olduğunu anlatmıştık. İsrail ve ağa babası Amerika Birleşik Devletleri'nin gıda yardımını sözde özel bir kuruluşa devrediyor olduğunu, her özelleştirme gibi bunun da İsrail-Amerika ortaklığının iradesini tek taraflı olarak dayatacağını belirtmiştik. O günden bu yana, bütün dünyanın gözleri önünde Gazze halkının başta çocuklar olmak üzere açlığa mahkûm edilişini günbegün yaşadık! Sosyal medyada Gazzelilerin açlıktan kurtulmak için, 13. yüzyılın Floransalı büyük İtalyan şairi Dante'nin Cehennem şiirinde anlatılan sahnelere denk görüntüler yaşamak zorunda kaldığını hepimiz görüyoruz.
Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'nın 8'inci sırasında insana yakışır iş ve ekonomik büyüme yer alıyor. Bu kapsamda, 2030'a kadar istihdam yaratan, yerel kültür ve ürünlerini teşvik eden sürdürülebilir turizmin desteklenmesi için politikaların oluşturulması ve uygulanması hedefleniyor. Sürdürülebilirlik Sohbetleri'nin bu bölümünde Yekta Kopan, konukları Urla Surf House Kurucu Ortağı Pınar Başoğlu Feraud ve Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emre Ozan Aksöz ile birlikte yavaş seyahatin çevresel etkilerini, yerel kalkınmadaki rolünü ve bireysel farkındalığı artırma potansiyelini konuşuyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Eylül ayında yapılacak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısında ülkesinin Filistin devletini resmen tanıyacağını açıklaması Avrupa'da önemli bir tartışmanın fitilini ateşledi. Yazan: Prof. Dr. Kemal İnat Seslendiren: Halil İbrahim Ciğer
Bir hayalim var. Bir vizyon. Şimdiye dek gerçekleşmemiş ama artık düşünülmesi, konuşulması ve çalışılması gereken bir hedef: bir Müslümanın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olması. Bu ülke bugüne değin kariyer alanlarının en zirvesine çıkardı onca kişiyi ama gidip kendi karşılıklarını dünyada arayacak bir vizyon gösteremediler. Abdullah Gül boşta mesela. Onca bakan, bürokrat, diplomat, temsilci, genel müdür, banka genel müdürü, sigorta yöneticisi, rektör, başhekim vesaire vesaireden hiçbiri bir adım sonraya geçemedi. Misyonları bitince bir altta kendilerine verilene razı oldular hep.
Fransa ve Birleşik Krallık'tan sonra Kanada da Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Filistin'i bir devlet olarak tanıma planlarını açıkladı. Üçü de ahlaki zorunluluklar ve stratejik gereklilikler yüzünden bu kararı aldıklarını açıkladı.
Birleşmiş Milletler'in ‘Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması' (IPC) inisiyatifinin raporu, Gazze'de yaşanan durumu ‘kıtlığın en kötü senaryosu' olarak tanımlıyor. ‘Yaygın açlık, yetersiz beslenme ve hastalıklar' açlığa bağlı ölümleri daha önce yaşanmamış seviyelere getirmiş durumda. Mart ayından beri İsrail'in uyguladığı tam blokaj ve son aylarda Amerika'nın da desteklediği planla insani yardımın merkezileştirilerek İsrail'in eliyle dağıtıl(ma)ması, Gazze'de açlığın savaş yöntemi olarak kullanıldığının en önemli kanıtları arasında yer alıyor. 7 Ekim 2023 Hamas saldırısından beri Gazze'de etnik temizlik ve soykırım harekâtı başlatan Netanyahu yönetimi, uluslararası insani yardım kuruluşlarının baskısı karşısında Gazze'de açlık olmadığını iddia etmekten çekinmeyen bir arsızlıkla hareket etmeye devam ediyor. İsrail'e baskı yapabilecek tek güç olan ABD'nin Başkanı Trump'ın dahi açlığın varlığını kabullenen açıklamaları, Filistinlileri nihai olarak yok etme niyetinde olan İsrail aşırı sağının kararlılığı karşısında maalesef etkisiz kalacak görünüyor.
Milli Savunma Bakanlığı dedi ki… “Suriye, Türkiye'den (savunma ve terörle mücadele kapsamında) resmi destek talep etti.” Suriye'de yeni bir aşamayı işaret eden bu önemli açıklamanın değinilmesi gereken birden fazla boyutu var… Suriye'nin destek talebini -öğrendiğim kadarıyla- Birleşmiş Milletler (BM) üzerinden iletmesi ayrı… Ankara'nın, yeni durumda diplomasiyi sert güçle destekleyeceği mesajı ayrı… Suriye'ye verilecek askeri desteğin niteliği ayrı… Terörle mücadele ve İsrail konusu ayrı ayrı irdelenmeyi hak ediyor. Değineceğim. Ama önce bir çerçeve çizmem gerekiyor.
Erdoğan ve AKP iktidarı CHP'li belediyelere, muhalif siyasilere, gazetecilere, akademisyenlere yönelik baskı, gözaltı, tutuklama kampanyası ile tam bir baskıcı ve keyfî yönetim yani istibdad rejimi örneği sergiliyor. İstibdad rejimi bu kampanyayı yolsuzlukla mücadele kılıfına sokuyor ama mızrak çuvala sığmıyor. Emekçi halkımız CHP'yi bilir, CHP'liler de dahil hiç kimse CHP'li belediyelerde yolsuzluk yoktur demez. İktidar, CHP'nin burjuva sınıf karakterini hem kendi eylemlerini yoksul halk nezdinde meşrulaştırmak için hem de CHP'nin içinden kendisine hizmet edecek elemanlar devşirmek için sonuna kadar kullanıyor. Ama gelinen aşamada AKP iktidarı sanki ringde sağlı sollu yumruk atmaktan yorulup bitkin düşen bir boksör gibi kendi kendini tüketmeye başladı.Çünkü emekçi halkımız AKP'yi de bilir. Kimse yolsuzluğun sadece CHP'li belediyelerde olduğuna, AKP'nin MHP'nin belediyelerinin pirüpak olduğuna inanmaz. Buna AKP ve MHP seçmenleri de dahildir. CHP'li Mansur Yavaş Ankara'da AKP'li Melih Gökçek dönemine ait 100 yolsuzluk dosyasını yetkili makamlara sunduğunu ama tek bir soruşturma açılmadığını söylüyor. Hangi Melih Gökçek? AKP'li Bülent Arınç'ın Ankara'yı parsel parsel cemaate satmakla suçladığı, Tayyip Erdoğan'ın istifasını isteyip görevden el çektirdiği Melih Gökçek! Şimdi Erdoğan nasıl kendi partisinin belediyelerinin temiz olduğunu iddia edebilir? Eğer Ankara'da Melih Gökçek'i, İstanbul'da Kadir Topbaş'ı istifa ettirdikten sonra bu kişilere fiilî dokunulmazlık zırhı sağlamamış olsaydı belki biraz olsun inandırıcı olabilirdi.AKP iktidarının yolsuzlukları için ihbara, itirafçıya, gizli tanığa da gerek yok. Sayıştay raporları sayısız yolsuzluk örneği ile dolu. Ama Sayıştay'ın yaptırım yetkisi yok. Sayıştay'ın devletin açıkça zarara uğratıldığını ortaya koyduğu vakalarla ilgili sorduğu sorulara hükümetin resmî cevap yazıları ise hep aynı: İdarenin takdir yetkisi… Bu idarenin takdiri nedense halka karşı hep cimrilikle, ama müteahhitlere, oligarklara, bankalara, holdinglere bilhassa da yabancı sermayeye alabildiğine cömertlikle tecelli ediyor. İngiliz Mehmet'in (Mehmet Şimşek İngiliz vatandaşıdır) işçi düşmanı Orta Vadeli Programı nalıncı keseri gibi hep sermayeden yana yontuyor. Örneğin idarenin takdiri ile asgari ücrete ara zam yapılmadı. Dört kişilik bir aile için açlık sınırı 26 bin lirayı, yoksulluk sınırı 85 bin lirayı, bekar işçinin yaşam maliyeti 33 bin lirayı geçti, asgari ücret 22 bin lirada kaldı. İdarenin takdiri ile doğalgaza yüzde 25 zam yapıldıktan günler sonra aynı idare kamu işçilerine yüzde 17 ücret zammı teklif etti. İktidar, yaz rehavetiyle, okulların kapanmasıyla muhalefetin mitingleri sönümlenir diye umarken bu sefer işçiler meydana iniyor. İktidarın arka bahçesi olarak gördüğü Türk-İş ve Hak-İş, ardı ardına eylem kararları almak zorunda kalıyor. Sendika bürokratları gaz almak için, dostlar alışverişte görsün diye bu eylemleri düzenliyor ama işçiler AKP il binalarının önünde yürekten gelen bir coşkuyla, hançerelerini yırtarcasına “AKP işçiye hesap verecek” diye haykırıyor. Haykıranlar sadece CHP'liler ya da muhalifler değil! Birçoğu AKP'ye ve MHP'ye oy vermiş olan işçiler! Hangi partiye oy vermiş olursa olsun bu işçiler bıçak kemikte diyerek alanlara indiler. Ardından işyerini terk etmeme eylemleri geliyor, 17 Temmuz'da da “bir gün işe gelmeme” adı altında bir günlük fiilî grev var!Kamu emekçilerinin (memurların) toplu sözleşmesi ise Ağustos'ta! Kamu emekçilerinin grev hakkı tanınmıyor. Dahası sözleşme süreci okulların kapalı olduğu döneme getiriliyor ki en kalabalık ve örgütlü kamu emekçileri kesimi hizmet üretiminden gelen gücünü pazarlık masasına koyamasın. Ama kamu emekçisi için de artık bıçak kemikte! 1 milyondan fazla üyesiyle yetkili konfederasyon olarak masaya oturan Memur-Sen, bugüne kadar AKP'nin memur kolu gibi çalıştı, bugünden sonra AKP ve MHP seçmeni memurları bile ikna edebilir mi şüpheli…
1967'de İsrail ile bir dizi Arap ülkesi arasında yaşanan “Altı Gün Savaşı” hatırlanınca, İsrail'in İran'a açtığı, ABD'nin de bir günlüğüne karıştığı savaş için en uygun ad “12 Gün Savaşı”. İran'ın, gerek İsrail'in ilk günkü bombalamasından ve hedefini on ikiden vuran suikastlarından itibaren çok zayiat vermesi, gerekse Amerika'nın B-2 uçağından attığı dünyanın en ağır bombasının Fordo nükleer tesisinde ciddi hasar yaratması dolayısıyla bu savaşta ciddi bir dayak yediği izlenimi pek yaygın. Oysa ilk izlenimler her zaman en isabetli sonucu vermez.Savaş tarihi açısından çok özel bir yer tutan bir davranışla karşı karşıyayız: Trump neden bir gün dünyanın en tahripkâr bombasını İran'ın tepesine fırlattı, ama ertesi gün her iki ülkeyi de ateşkese zorladı? Bunu doğru yorumlamadan bu savaşın kazananını kaybedenini tespit etmek mümkün değil. Bunu doğru yorumlamak için de İsrail'in bu savaşı neden başlattığını ve (Trump'ın baskısı altında) neden bitirdiğini anlamak gerekiyor.İsrail için bu savaş, Ortadoğu'yu (Batı Asya'yı) “direniş ekseni”nden arındırma savaşının yeni (ve umuluyordu ki belirleyici olacak) bir evresi idi. Hamas'ı yenilgiye uğratamamakla birlikte Gazze'yi yerle bir etmişti. Hizbullah'ı, çok geniş bir lider kadrosunu öldürerek hareket edemez hale getirmişti. Suriye'deki Baas rejiminin varlığına (Erdoğan Türkiye'sinin yardımıyla) nihayet son vermişti. İran'a saldırı, rejimin devrilmesi için ortam hazırlamayı hedefliyordu. Gerekçe olarak da İran'ın nükleer silah geliştirmesinin yarattığı “hayati tehlike” kullanılıyordu. İran'ın ilk günden sonraki yanıtı bu ülkenin kolay yutulacak lokma olmadığını gösterdi. İsrail İran'da ağır zayiata yol açtı ama karşılığında kendisi de esaslı bir sille yedi. Belki bundan da önemlisi, İran halkının hatırı sayılır muhalif kesimleri, rejime karşı son derecede tepkili olmasına rağmen İsrail'in saldırısı karşısında vatan savunması uğruna safları sıklaştırdı.İki bölgesel düşman arasındaki ilişkiler bu minvalde iken Trump'ın “bir gece ansızın” B-2 ile İran semalarında görünmesinin ama ertesi sabah savaşı bitirmek için kolları sıvamasının tek bir anlamı vardı. Belki aylar, belki uzun yıllar sürecek ve kazananı olmayacak bu savaşı müttefiki Netanyahu'nun prestijini yerle bir etmeden bitirmek için onun arkasına sığınabileceği bir efsane yaratmak. İran'ın nükleer silah imal etme kapasitesini “yok etme” iddiası sadece bu anlamı taşıyordu. Pentagon istihbaratının CNN ve New York Times'a sızan raporu ve Birleşmiş Milletler Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun sözcüsünün açıklaması İran'ın kapasitesinin sadece birkaç aylığına ertelenecek ölçüde hasar gördüğünü söylüyordu ama Trump “yok ettik” nakaratına devam etti. Neden? Çünkü Netanyahu aynen Suriye'de Beşar Esad'ı devirdiği gibi İran'daki rejimi de devirmek amacıyla savaşa girerken gerekçe olarak “nükleer silahlanma tehdidi”ni göstermişti. Trump, “nükleer tehdid”in “yok edildiği”ni söyleyerek Netanyahu'nun gerekçesini elinden alıyordu. Hem kazanılamayacak bir savaş bitsin hem de kendi MAGA hareketindeki Ortadoğu'da savaşa girmeye karşı unsurlar sussun diye bunu yapmak zorundaydı.O zaman demek ki İran “dayak” yememiştir! Aksine İsrail amacına ulaşamamıştır. Savaştan zararlı çıkan odur. Belki İran zafer kazanmıştır demek doğru değildir ama yenilmediği, savaşın esas İsrail'in İran'a tek başına ölümcül bir tehdit olmadığını kanıtlayarak güç dengesinde ibreyi İran lehine çevirdiği kesindir.
Liseden mezun olduktan sonra mimar olma hayaliyle yola çıkan Dilara Ekici, bugün Birleşmiş Milletler'de uluslararası bir kariyer sürdürüyor. Londra'da SOAS'ta master yaptıktan sonra Türkiye'ye dönüyor. 7 yıl boyunca Türkiye'de UNHCR ve UNICEF'te çalıştıktan sonra önce hayalini kurduğu Oslo'ya, ardından 2024 itibariyle Addis Ababa'ya taşınıyor. Bu bölümde Dilara'yla Norveç'ten Etiyopya'ya geçişin ona neler hissettirdiğini, UN ile saha çalışmasının zorluklarını ve güzelliklerini, Türkiye ile dünya arasında insani yardım politikaları açısından ne gibi farklar gördüğünü konuştuk.Ayrıca uzun yıllar tatil için gittiği Oslo'ya taşındığında hayal ettiği yerin aslında ona göre olmadığını fark etmesiyle, göç etmeden önceki beklentiler ve gerçeklerle yüzleşme deneyimini de masaya yatırdık.Uluslararası kariyer, hayaller, dönüşümler ve göç üzerine içten bir sohbet sizi bekliyor! Siz de Akbank Mobil'den Wings'e başvurarak ayrıcalıklar dünyasına adım atabilirsiniz: linkhttps://qw3y.tr.adj.st/path?Jn=eyJUIjoiMCIsIkYiOiIyMDMiLCJDIjoiIiwiRSI6e319&adj_t=1otajse1&adj_fallback=https%3A%2F%2Fwww.wingscard.com.tr%2Fhemen-basvur&adj_redirect_macos=https%3A%2F%2Fwww.wingscard.com.tr%2Fhemen-basvur
Trump'ın ilk başkanlık döneminde, 15 Eylül 2020'de Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri İsrail ile masaya oturdular ve adına Abraham Anlaşmaları denilen, aslında İsrail'in güvenliğini teminat altına alan o ihanet belgesine imza attılar. Sonradan Fas ve Sudan da anlaşmanın kapsamına alındı; Ürdün zaten 1994'te İsrail'le “normalleşme” anlaşmasını imzalamıştı, Suudi Arabistan ise anlaşmayı imzalamak üzereydi. Hamas'ın 7 Ekim operasyonu bu ihanet sürecini askıya aldı.
İlk bölümde Pakrat Estukyan ve Yetvart Danzikyan, Ermenistan'daki 'darbe girişimi' soruşturmasını ele alıyor, Türkiye'nin ve Ermeni toplumun gündemini konuşuyorlar. İkinci bölümde Aylin Vartanyan ile Hrant Dink Vakfı'nın ‘Keşif, yeniden birleşme ve köklere yolculuk' temalarını işleyen sohbet dizisinin ilk iki konuğu olan Carolyn Rapkievian ve Anahid Nazarian'ın anlattıklarını konuşuyoruz. Vartanyan, bu sohbet dizisinin moderatörlüğünü de üstleniyor. Son bölümde ise Norayr Daduryan ile 24 Nisan'da sürgüne gönderilen Ermeni aydınların 23 Nisan gecesini konuşmayı sürdürüyor ve geçen hafta başladığımız Yerukhah'la devam ediyoruz.
Özgürlük ve mahremiyet, aynı madalyonun iki yüzü gibi birbiriyle yakından ilişkilidir. Çoğu soyut kavram gibi, bunlar da kendiliğinden ortaya çıkmaz; hayal edilmesi, inşa edilmesi ve kararlılıkla korunması gereken değerlerdir. İnternet gibi dönüştürücü teknolojiler, hem bizim onları şekillendirmemizi sağlar hem de kendileri bizi şekillendirir. İnternetin tarihi, diğer ağ teknolojilerinin, örneğin paranın interneti olan Bitcoin'in nasıl evrilebileceği konusunda önemli dersler sunar.Web'in ilk günlerinde kullanılan Hypertext Transfer Protocol (HTTP), bilgiyi şeffaf bir şekilde aktarıyordu. Her şey herkese açıktı ve meraklı kişiler kimin kiminle konuştuğunu ve ne gönderildiğini kolayca görebilirdi. Ancak Eric Hughes gibi düşünürler, elektronik çağda açık bir toplum için mahremiyetin gerekliliğini vurguladı. Mahremiyet sır tutmak değildir; kişi mahremiyet sayesinde kendini dünyaya seçici olarak ifşa etme gücüne sahip olur.Ne yazık ki, internet ilk ortaya çıktığında güçlü şifreleme varsayılan değildi. Güçlü şifrelemenin eksikliği, PRISM ve ECHELON gibi büyük çaplı gözetim sistemlerinin kurulmasını kolaylaştırdı. Snowden'ın ifşaatları, bu gözetimin benzeri görülmemiş boyutunu ortaya koydu. Bu durum, internette iletişimi daha özel hale getirme çabalarını tetikledi. Netscape'in başlattığı HTTP over SSL ve ardından formalize edilen HTTPS, iletişimin güvenliğini artırdı. Bu tür korumalar, otoriter rejimlere karşı durmak, araştırmacı gazetecilik yapmak ve muhalefet etmek için neredeyse imkansız hale geldiği yerlerde hayati önem taşır.Tarih tekerrür eder ve iletişim mahremiyeti konusunda öğrenilen bu dersler finansal iletişim için de geçerlidir. Bitcoin Protokolünün mevcut durumu, şeffaflığıyla web'in HTTP aşamasını anımsatıyor. Finansal bilgiyi herkesin erişebileceği ve analiz edebileceği şekilde depolamak, özgür bir toplum için faydalı değildir; aksine bunu engeller. Tam şeffaflığın toplumsal sonuçlarından kaçınmak için, Bitcoin dünyasında da HTTPS benzeri güvenlik ve mahremiyet güvencelerine geçilmesi gerekecektir.Mahremiyet bir lüks değil, bir zorunluluktur. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gibi belgelerde temel bir insan hakkı olarak tanınmıştır. Tıpkı fiziksel dünyada evlerimizin mahremiyeti gibi, dijital dünyada da şifreleme mahremiyeti mümkün kılar. Tam gözetim hali, güvenlik değil, zorlama ve tiranlık halidir ve yeniliği baltalar. Yeni fikirlerin tartışılması ve gelişmesi için mahremiyet esastır. Mahremiyet olmadan özgürlük boştur. Vizyon ve mühendislik çabalarıyla, değer transferinde de güvenlik ve mahremiyetin yakında varsayılan hale gelmesi umulmaktadır.Kaynak
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurucu, ABD'nin İsrail'in İran'a yönelik saldırısının ardından diplomasi çağrısında bulunuyor. İran saldırıya karşılık vereceğini belirtirken saldırıların onarılamaz sonuçları olacağını söyledi.
İsrail'in ablukasını kırmak ve Gazze halkına insani yardımın önünü açmak için yola çıkan Birleşik Krallık bandıralı Madleen gemisi Mısır açıklarından Gazze'ye doğru yol alırken uluslararası sularda İsrail'in müdahalesi ile karşılaştı. Yazan: Doç. Dr. Ali Osman Karaoğlu Seslendiren: Halil İbrahim Ciğer
Men-E-Men Stüdyo tarafından hazırlanan yüz doksan dokuzuncu bölüm sizlerle.Kaydımızı yaptığımız günden bir önceki gün olan 13 Mayıs 2025 itibarıyla Eurovision Şarkı Yarışması başladı. Yarışma bu yıl İsviçre'de yapılıyor. Birbiriyle alakası olmayan parçaların yarıştığı; pop, rock, elektronik, dans, etnik, trance gibi türlerin birbirine girdiği ama herkesin bir şekilde eğlendiği bu yarışmaya değindik.Ardından Webby Ödülleri'nden, bu ödül töreninde kazananlardan, öne çıkan podcast'lerden bahsettik. Hazır söz podcast'lerden açılmışken, Open AI ile ilgili bir haberden yola çıkarak iki Türk doktorun hazırladıkları ilginç bir podcast'i konuştuk.Son olarak, Walt Disney şirketinin geçen hafta yaptığı bir duyuruyu değerlendirdik. 2020'lerin Disneyland parkı Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki Yas Adası'nda açılacak. Bu ülkenin turizmden para kazanma konusundaki büyük planına değindik.
1. NotebookLM Türkçe podcast geldi2. Higgsfield meşhur film sahneleri seti geldi. OpenAI görüntü oluşturucu artık Higgsfield'da, çekimlerinizi 30'dan fazla Viral Stil Ön Ayarı, Ghibli, Pixar ve daha fazlasıyla yeniden şekillendirebilirsiniz3. Başkan Trump, yapay zeka eğitimini anaokulundan itibaren ABD okul sistemine iten bir icra kararı imzaladı. Emir, federal kurumları yapay zeka odaklı müfredatları desteklemeye, öğretmenleri eğitmeye ve K-12'den işgücüne kadar yeni öğrenme yolları kurmaya yönlendiriyor.4. Musk, bir milyon GPU'lu Colossus 2 süper bilgisayarı için 25 milyar dolar toplamayı hedefliyor5. Xiaomi, Pekin, Changping'de tam otomatik bir fabrika kurdu. Üretim çalışanları olmadan 7/24 çalışıyor, her saniye bir akıllı telefon monte etmek için Yapay Zeka ve robotik kullanıyor. Fabrika karanlıkta çalışıyor - sadece bakım personeli mevcut ve yılda 10 milyona kadar telefon üretebiliyor. 6. QWEN 3 geldi. Üstünlükleri:a) Hibrit Düşünme Modub) Geniş Model Yelpazesi ve Verimlilikc) Gelişmiş Mantık Yürütme ve Performansd) Uzun Bağlam Penceresie) Çok Dilli ve Çok Modlu Yetkinlikf) Açık Kaynak ve Erişilebilirlikg) Ekosistem Desteği ve Koordinasyonh) Gelişmiş Eğitim Süreci7. Grok 3.5 geliyor8. Deepseek R2 geliyor. O arada DeepSeek-Prover-V2-671B duyuruldu. 9. GTP 4o'nun yalaka modu kapatıldı10. Google DeepMind, Music AI Sandbox'ta yeni yükseltmeler yayınladı, profesyonel müzisyenler için yeni yaratım ve düzenleme özelliklerinin yanında yeni Lyria 2 müzik nesil modelini tanıttı11. Londra'daki David Game College, Eylül 2024'te İngiltere'nin ilk “öğretmensiz” sınıfını başlattı. 12. İranlı bir matematik dehası olan hamid naderiyeganeh, sadece matematik formülleri ve denklemleri kullanarak çarpıcı sanat eserleri yaratıyor. Boya yok. Photoshop yok. Sadece saf sayılar. 13. Chat GPT ve Copilot'tan sonra PErplexity de whatsapp eklentisi yayınladı. MEH!14. Yapay zekanın babası Geofrey Hinton, iyi ki 77 yaşındayım, AI dünyayı yok etmeden ölürüm dedi. Ayrıca Open AI kar değil fayda gütmeli de dedi. Musk hemen alıntıladı.#yapayzeka #bilgiteknolojileri #gelecek 15. Xiaomi yeni bir oyuncu olarak açık kaynak kodlu pazara girdi Ve sıfırdan akıl yürütme için eğitilmiş bir 7B modeli olan MiMo'yu bıraktı.16. Bill Gates: "Yapay zekadaki gelişmeler sayesinde artık insanlara ihtiyaç kalmayacak." "Hala insanlara ihtiyacımız olacak mı? "Çoğu şey için değil. Biz karar vereceğiz."17. Çin yapay zeka yarışında arayı kapatıyor: Huawei'nin son Ascend 910D'si şaşırtıyor! Huawei'nin Ascend 910D'siyle Çin beklenenden daha hızlı yetişiyor. H100'ün performansının yaklaşık %75'ine sahip olduğu söyleniyor. 18. AI sandığımızdan da önemli: Cumhuriyetçi Yahudi oalisyonu Başkanı Norm Coleman: Biz Yahudiler evrenin efendisiyiz. Bizde Altman ve OpenAI var. Zuckerberg, Sergey Brin var. Ancak Z kuşağının çoğunun İsrail hakkındaki düşünceleri olumsuz. Dijital savaşı kaybediyoruz.19. Birleşik Arap Emirlikleri, yasalarını yazmasına ve güncellemesine yardımcı olmak için Yapay Zeka'yı kullanacağını duyurdu ve bunu yapan ilk ülke haline getirdi. BAE, Düzenleyici İstihbarat Dairesi adında yeni bir hükümet kurumu kurdu. 20. Neden ısrarla higgsfiled diyoruz: Ürününüzde Higgsfield'ı kullanarak, 360° yörünge kullanan basit ürün dönüşlerinden tam reklam tarzı çekimlere kadar her türlü sinematik hareketi üretebilirsiniz.21. Rumway Gen-4 Referanslarını tüm ücretli planlara sundu. Artık herkes tutarlı karakterler, konumlar ve daha fazlasını üretebilir. 22. Google durmuyor, Tiny Lessons dil platformunu açtı.https://labs.google/lll/en23. Youtube videolarımıza AI sorgulama imkanı geliyor.#notebooklm #yapayzeka #bilgiteknolojileri
Donald Trump bringt die bisherige Weltordnung ins Wanken: Mit Territorialforderungen, Kritik an der EU und einem guten Draht zu Putin sorgt er für Unsicherheit. Auch aus europäischer Perspektive bröckeln Vertrauen und Verlässlichkeit der USA. Der Politologe Peter Birle hält die aktuelle Situation für "brandgefährlich". Im Podcast "Wirtschaft Welt & Weit" spricht er sich dafür aus, unseren Blick für Partnerschaften in Lateinamerika zu schärfen.Birle ist Leiter der Forschungsabteilung des Ibero-Amerikanischen-Instituts in Berlin. Von einer strategischen Partnerschaft sei schon lange die Rede, sagt Birle im Podcast "Wirtschaft Welt & Weit", doch die gelte es mit Leben zu füllen. Luft nach oben gibt es für ihn dabei reichlich: "Wenn Europa und Lateinamerika in Zukunft eine regelbasierte internationale Ordnung wollen, müsste man sehr viel stärker ins Gespräch kommen", fordert Birle. Ein erster wichtiger Schritt wäre es, das Assoziierungsabkommen zwischen der Europäischen Union und den Mercosur-Staaten Brasilien, Argentinien, Uruguay und Paraguay zu ratifizieren.Durch den EU-Mercosur-Deal würde eine der größten Freihandelszonen der Welt mit über 700 Millionen Menschen entstehen. Mehr als zwei Jahrzehnte wurde verhandelt, dann hat die EU im Dezember 2024 den Abschluss vermeldet. Auf den ersten Blick ein Erfolg, und doch fehlen die Ratifizierungen. Dabei könnte Argentinien zum Störfaktor werden, sagt Birle. "Argentiniens Präsident Javier Milei schießt immer wieder gegen den Mercosur", erklärt Birle. Zum anderen denke Milei laut darüber nach, "im Sinne einer Anpassung an die US-Politik" aus dem Pariser Klimaabkommen auszusteigen. "Wenn Argentinien das tun sollte, dann ist der EU-Mercosur-Deal vom Tisch", so seine Warnung.Auch angesichts der aktuellen Weltlage ist für Birle eine schnelle Ratifizierung, weil Europa und ein Teil Lateinamerikas dadurch Position "für eine regelbasierte internationale Ordnung und gegen die wachsende Verunsicherung" beziehen würden.In Deutschland und auch in Europa hat man das wirtschaftliche Potenzial Lateinamerikas erkannt. Vor allem der russische Angriffskrieg auf die Ukraine macht deutlich, wie wichtig Rohstoffpartnerschaften auch mit dieser Region sind. Doch diese Partnerschaft wird Birle zufolge nicht gelebt. Im Klartext heißt das, "dass man Technologietransfer zulässt, Lieferketten gemeinsam aufbaut und nicht wieder in den traditionellen Kolonialwarenhandel zurückfällt". Schreiben Sie Ihre Fragen, Kritik und Anmerkungen gern an www@n-tv.de. Unsere allgemeinen Datenschutzrichtlinien finden Sie unter https://datenschutz.ad-alliance.de/podcast.html Wir verarbeiten im Zusammenhang mit dem Angebot unserer Podcasts Daten. Wenn Sie der automatischen Übermittlung der Daten widersprechen wollen, klicken Sie hier: https://datenschutz.ad-alliance.de/podcast.htmlUnsere allgemeinen Datenschutzrichtlinien finden Sie unter https://art19.com/privacy. Die Datenschutzrichtlinien für Kalifornien sind unter https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info abrufbar.
Wenn US-Präsident Donald Trump nach Lateinamerika schaut, kommt Mexiko geografisch an erster Stelle: Beide Länder sind direkte Nachbarn und schon durch die über 3000 Grenzkilometer findet Mexiko aktuell viel Beachtung. Migration, Zölle und auch die Fentanyl-Problematik sind "zentrale Themen der Trumpschen Agenda", sagt Politologe Peter Birle: "Davon ist Mexiko mehr betroffen als jedes andere lateinamerikanische Land."Birle hat die internationalen Beziehungen Lateinamerikas genau im Blick. Mehr denn je ist für ihn dabei das Verhältnis zu den USA von Interesse. "Es gibt Regierungen, die haben sich sehr darüber gefreut, dass Trump die Wahlen gewonnen hat und andere, die sind damit nicht so richtig glücklich", sagt Birle, der schon seit vielen Jahren die Forschungsabteilung des Ibero-Amerikanischen Instituts in Berlin leitet. Auch wenn der Trump-Faktor ganz unterschiedlich ausfällt: "Grundsätzlich versuchen bislang alle, ein gutes Verhältnis zu den USA aufrechtzuerhalten", konstatiert Birle im Podcast "Wirtschaft Welt & Weit".Mexikos Präsidentin Claudia Sheinbaum steht derzeit stark im Fokus. Auch Peter Birle beobachtet ihren Umgang mit Trump sehr genau. Seiner Ansicht nach gelingt es Sheinbaum, sowohl die Souveränität Mexikos zu betonen als auch stetige Gesprächsbereitschaft zu signalisieren. So habe Mexiko etwa Drogenbosse an die USA ausgeliefert, möglichen Interventionen der USA auf mexikanischem Boden aber zugleich einen klaren Riegel vorgeschoben. Dazu sei die Verfassung ergänzt worden. "Trump hatte davon gesprochen, dass man ja auch militärisch gegen Drogenlabore in Mexiko vorgehen könne", erinnert Birle.Sheinbaum lasse "den Gesprächsfaden mit Trump nicht abreißen" und wahre dabei ihren Status als harte Verhandlungspartnerin. Kolumbien hingegen sei im Zollstreit mit Trump schnell eingeknickt, und auch Panama habe inzwischen Zugeständnisse gegenüber den USA gemacht. So habe Panamas Präsident José Raúl Mulino etwa kostenlose Durchfahrt für US-Militärboote durch den Panamakanal zugesagt, vor allem aber den Rückzug aus der chinesischen neuen Seidenstraße verkündet. Trump stößt sich bekanntlich an dem großen Einfluss Chinas in Lateinamerika. Dass Panama den USA in diesem Punkt entgegenkommt, ist für Birle "eindeutig ein Erfolg der Trumpschen Droh- und Erpressungspolitik". Doch Trump hat auch Fans in Lateinamerika, etwa in Argentinien und El Salvador. Javier Milei und Nayib Bukele, die Präsidenten dieser beiden Länder, sind laut Birle "richtige Trump-Freunde". Die Kettensäge etwa, mit der Javier Milei in seinem eigenen Wahlkampf radikale Kürzungen des argentinischen Staatsapparats angekündigt hatte, wurde zum Präsent für den Trump-Vertrauten Elon Musk.Bukele, der Präsident von El Salvador, stehe Trump vor allem in Fragen der Sicherheitspolitk "sehr nah", sagt Birle. Bukele hat im Zuge der Bekämpfung krimineller Banden große Gefängnis-Kapazitäten aufgebaut. Das Land ist nun zwar sicherer, doch haben dabei Beobachtern zufolge auch die demokratischen Strukturen stark gelitten. Birle erinnert im Podcast an Bukeles Vorschlag, Deportierte aus den USA "gegen ein gewisses Entgelt" aufzunehmen.Schreiben Sie Ihre Fragen, Kritik und Anmerkungen gern an www@n-tv.de. Unsere allgemeinen Datenschutzrichtlinien finden Sie unter https://datenschutz.ad-alliance.de/podcast.html Wir verarbeiten im Zusammenhang mit dem Angebot unserer Podcasts Daten. Wenn Sie der automatischen Übermittlung der Daten widersprechen wollen, klicken Sie hier: https://datenschutz.ad-alliance.de/podcast.htmlUnsere allgemeinen Datenschutzrichtlinien finden Sie unter https://art19.com/privacy. Die Datenschutzrichtlinien für Kalifornien sind unter https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info abrufbar.
Teröre finansman sağlandığı suçlamasıyla Ataşehir, Maltepe, Şişli ve Sarıyer belediyelerine yönelik düzenlenen operasyonda 34 kişi gözaltına alındı. Trump, Kanada'ya misilleme olarak çelik ve alüminyuma %25 ek tarife getirdi. Bu bölüm Sanofi hakkında reklam içermektedir. KAGİDER ve Sanofi Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM) 69. Kadının Statüsü Komisyonu (CSW69) kapsamında New York'ta “Sürdürülebilir Bir Dünya İçin Geleceğin Kadın Liderleri” başlıklı bir yan etkinlik düzenledi. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Rusya'nın Canberra'daki büyükelçisi, Avustralya'nın Birleşik Krallık ve Fransa tarafından önerilen Ukrayna yanlısı bir ittifaka katılmasının ciddi sonuçlar doğuracağını söyledi. Ancak Dışişleri Bakanı Penny Wong, Avustralya'nın Rusya'dan korkmadığını açıkladı.
Hamas dün akşam üstü, İsrail'e ölen dört rehinenin cesedini teslim etti. Cesetlerden üçünün iki çocuk ve anneleri olduğu belirtiliyordu ancak İsrail yapılan testlerden sonra iki çocuğun cesedinin teslim alındığını ancak üçüncü cesedin anneleri olmadığını açıkladı. Öte yandan Birleşmiş Milletler, dün dört cesedi tabutların içinde kalabalığın önünde sergileyen Hamas'I kınadı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise ülkedeki matem havasına bürünürken intikam sözü verdi.
Birleşmiş Milletler'deki görevi ile dünyanın farklı noktalarında deneyimler yaşayan Eminenur Çınar tekrar konuğum oluyor. Birinci sezonda Gambiya, dördüncü sezonda Bangladeş'teki görevlerini konuştuğumuz Eminenur, bir süredir Mozambik'te yaşıyor ve çalışıyor.Boğaziçi'nde Ekonomi anadal ve Politika yan dal mezunu Eminenur, daha sonra Londra'ya taşınıp tam burslu olarak LSE'de kalkınma üzerine yüksek lisans yapıyor ve yaklaşık 5 senedir Birleşmiş Milletler bünyesinde çalışıyor.Gambiya, Etiyopya, Bangladeş, Polonya, Ürdün ve Türkiye gibi farklı ülkelerde görev alan Eminenur, bir süredir iç savaş nedeniyle karışıklık yaşayan Mozambik'te çalışıyor. Başkent Maputo yerine Mozambik'in kuzeyindeki çatışma bölgesinde yaşayan Eminenur ile hem bu zorlu görevini ve Birleşmiş Milletler bünyesinde üstlendiği sorumlulukları hem de Mozambik'teki hayatını, kültürel zorlukları ve iş hayatının dinamiklerini konuşacağız. Eminenur'un toplulukların sürdürülebilir çözümler geliştirmesine nasıl yardımcı olduğunu ve özellikle kadınların sosyal ve ekonomik yaşama katılımını destekleyen projeleri hakkında detaylı konuştuk. Bu bölüm, İngiltere ve İrlanda'da öğrenci konaklaması için en iyi imkânları sunan GoBritanya'nın katkılarıyla sizlere buluşuyor. 2013'ten beri öğrencilere konaklama çözümleri sunan GoBritanya, özellikle uluslararası öğrencilerin ilk tercihi olmaya devam ediyor. Daha fazla bilgi için www.gobritanya.com'u ziyaret edebilirsiniz.
Mahmut Akpınar | “Birleşik Büyük Kürdistan!” | 10.01.2025 by Tr724
Aydın Adnan Sezgin ve Fatih Ceylan, Monşer vs. Monşer'in yeni bölümüyle karşınızda. Hamas-İsrail savaşında 18. gün geride kaldı. Gazze'ye insani yardım ulaşmaya devam ediyor ancak Birleşmiş Milletler'e göre bu yetersiz. İsrail'in hava saldırıları dün gece de devam etti ve Gazze'de hayatını kaybedenlerin sayısı beş bini geçti. Gözler Ortadoğu'ya çevrilse de Rusya'nın Ukrayna'yı işgali de devam ediyor. ABD Başkanı Joe Biden'ın İsrail ziyaretinden neler çıktı? Avrupa ülkeleri İsrail'e nasıl yaklaşıyor? Türkiye, İsrail ile Hamas arasında arabuluculuk yapabilir mi? Savaş bölgeye yayılır mı? Hepsi ve daha fazlası bu programda.
Sıcak Hava Dalgası bu programının bu bölümünde konuğumuz Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semra Cerit Mazlum. Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında düzenlenen iklim konferansından (COP 29) beklenen sonuç alınamadı. Finans odaklı toplantıya gelişmiş ülkelerin gelişen ülkelere 2035 yılına kadar her yıl 1,3 trilyon dolar değerinde kaynak sağlaması umuduyla başlanmıştı. Toplantı sonucunda iki gün uzayan müzakerelere rağmen bu rakam sadece 300 milyar dolarla sınırlı kaldı. Gelişen ülkelerin iklim finansmanının ağırlıklı olarak hiblerden oluşması talebi de karşılık bulmadı. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices