Ottoman architect
POPULARITY
Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı konuk ettiğim programın bu haftaki konuğu Zuhal Özyurt. 1970 yılında İstanbul'da 5 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Heykel bölümünde okurken aynı zamanda gece iş yaşamına katılan Zuhal, okulu yarım bırakmak zorunda kalarak çalışma hayatına devam etti. Çalışma iş alanı Türkiye'de kapatılınca gündüz işine devam etti. Bu sürece uyum sağlayamayan Zuhal yeniden eski iş hayatına geçiş yaparak 3.5 yıl İsrail'de çalıştı. Ardından Afrika Tanzanya yolculuğu başladı ve bunu Amerika, İngiltere, Guatemala ülkeleri takip etti. Yoga eğitimi almak için gittiği Amerika'da aradığını bulamayınca yeniden Afrika'ya döndü. 6,5 yıl Afrika'da yaşayan Zuhal, evrensel enerjilere açılarak Reiki temelli şifa sistemleri eğitimlerini aldı. Kendi kendine yaptığı yoga ve şifa çalışmaları ve ruhunun çağrısıyla Türkiye'ye dönüp 2009 yılında Kundalini yoga eğitimi aldı. 2015 yılında Rumen Yankulov'dan 3 yıllık süren Meditatif Aile Dizilimi eğitimi aldı. Kısa bir süre Svagito ile çalıştı ve ardından Feride Gürsoy Kadim Beden Bilgeliği Sistemik Dizimler eğitimini tamamladı. Zuhal'in çalışmalarını ve paylaşımlarını https://www.instagram.com/zuhalozyurtyoga/ veya https://www.instagram.com/zuhalozyurtailedizilimi/ Instagram adreslerinden takip edebilirsiniz. Keyifli dinlemeler :)*****Mayıs Ayı AŞK Buluşmasına Katılmak İster Misin?11 Mayıs Pazar saat 21:00'de çevirimiçi (Zoom) gerçekleşecek buluşmamızda Homeopat Hekim ve Metakognitif Programlama Terapisti sevgili Dr. Emel Saraç ile homeopatik bakış açısıyla sindirim ve sinir sistemi hastalıkları nedenlerine kısaca değinip Kognitif Rekonstruksiyon (bilişsel yeniden yapılandırma) yöntemiyle meditatif bir şifa çalışması, Bütüncül Beslenme uzmanı ve Fonksiyonel Tıp sağlık Koçu sevgili Duygu Erdoğan ile beslenmenin öneminden bahsederek, parasempatik sinir sisteminin en güçlü aktörü olan vagus sinirini harekete geçirecek; içsel güven, gevşeme ve bağlantı hissini güçlendirecek pratikler yapacağız. Detaylar ve kayıt formu aşağıdaki linkte.https://forms.gle/yHry341RSm32FYVi9*****Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı Desteklemek İster Misin? :)Hiçbir maddi destek almadan 5 yıldır gönüllü sürdürdüğüm bu programın içeriğini beğeniyor ve hayatına bir katkı sunduğuna inanıyorsan, beni ve programı maddi olarak da desteklemek istersen, https://kreosus.com/ask üzerinden ister aylık, ister tek seferlik katkı sunabilirsin :)*****Artık Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nın Whatsapp Grubu var :)https://chat.whatsapp.com/D29r8vCHBN6ARYI6UTJtYpDuyuruları, geri bildirimleri paylaştığımız bu alanda olmak istersen, yukarıdaki linkten gruba dahil olabilirsin.*****Yazılarımı ve yolculuklarımı takip etmek istersen; https://www.instagram.com/didemmollaoglu/*****Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı aynı zamanda Spotify ve Apple Music'den podcast olarak dinleyebilirsin. https://open.spotify.com/show/312t5k7BqvGSv7c9l88Y6Z https://podcasts.apple.com/tr/podcast/anadolunun-şifacı-kadınları/id1519077215*****Ben Kimim? 2016'da tüm eşyalarını satarak çıktığı yolculukta henüz kendine doğru bir yolculukta olduğunu bilmiyordu. Ta ki yuvasından binlerce kilometre uzaklıkta Anadolu onu çağırana kadar. Yuvasına dönüşüyle birlikte kendi şifa yolculuğu başladı. Çünkü bir ağacın yeşermesi için önce köklerinin iyileşmesi gerektiğini biliyordu ve kökleri bu kadim topraklardaydı. Çıktığı bu yolculukta Maya Şamanizmden yogaya, yogadan tasavvufa uzanan farklı ilimlerin peşinden gitti, birçok eğitim aldı. Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı konuk ettiği bir podcast yapan Didem kendi deyimiyle Aşk'ı arayan bir aciz kul, yolcu. ***** Light Of Daytime by Vlad Gluschenko | https://soundcloud.com/vgl9 Music promoted by https://www.free-stock-music.com Creative Commons / Attribution 3.0 Unported License (CC BY 3.0) https://creativecommons.org/licenses/by/3.0/deed.en_US
Mekanlar toplumsal pratiklerle nasıl üretilir, mekanlara yüklenen anlamlar zaman içinde nasıl dönüşür? İstanbul Belediye Sarayı'nın bulunduğu Saraçhane'de geçtiğimiz haftadan bu yana gerçekleşen kitlesel eylemler üzerinden bu soruları değerlendiriyoruz. Toplanma alanını tanımlayan yapılardan Nevzat Erol'un 1953 yılında mimari proje yarışması ile yapılan İstanbul Belediye Sarayı binası, dördüncü yüzyıldan kalma Bozdoğan su kemeri, Mimar Sinan'ın Şehzade Camisi'ne ve bölgenin Prost Planı ile nasıl biçimlendiğine de yakından bakıyoruz.
Mekanlar toplumsal pratiklerle nasıl üretilir, mekanlara yüklenen anlamlar zaman içinde nasıl dönüşür? İstanbul Belediye Sarayı'nın bulunduğu Saraçhane'de geçtiğimiz haftadan bu yana gerçekleşen kitlesel eylemler üzerinden bu soruları değerlendiriyoruz. Toplanma alanını tanımlayan yapılardan Nevzat Erol'un 1953 yılında mimari proje yarışması ile yapılan İstanbul Belediye Sarayı binası, dördüncü yüzyıldan kalma Bozdoğan su kemeri, Mimar Sinan'ın Şehzade Camisi'ne ve bölgenin Prost Planı ile nasıl biçimlendiğine de yakından bakıyoruz.
#HerkeseSanat “Heykelle ilgilenmeye başlayan kişinin hayatı, hayata bakışı yüzde 100 değişir” diyor Heykeltraş Seçkin Pirim. Bugün Seçkin Pirim bizi #heykel sanatıyla bizi tanıştırıyor, görmenin önemini anlatıyor. … Yıllar önce izlediğim bir sokak röportajında insanlara “Sizce heykel nedir?” diye sorulmuştu, cevap hep “Atatürk anıtı” olmuştu. Çünkü etrafta gördüğümüz anıtlar dışında, çağdaş heykeller yoktu. … Heykeller şehrin içinde, hayatın içinde olursa, “Bunlar nedir?” ve “Ne anlatıyor?” soruları gelecek, ilgi doğal olarak artmaya başlayacak. … Yıllar yıllar evvel İzmit'in Değirmendere beldesinde dünyanın en önemli ahşap heykel sempozyumu yapılmaya başlandı. Belki 15 yıl süreyle. Yapılan heykeller beldenin her yerine dikildi. Heykelin h'sini bilmeyen insanlar vardı. Bugün oradan heykeltraşlar çıkıyor. Çünkü gördüler heykelleri, sevdiler ve “Aaa ben de yapabilirim” noktasına geldiler. Bu yüzden görmek çok önemli. … Böyle söylüyor ve Seçkin Pirim ve heykelle hayatın nasıl değişeceğini, kendisinin heykelle nasıl tanıştığını anlatıyor. Heykellerin şehirlerin tarihinde yer aldığını, insanların buluşma noktası olduğunu anlatırken kamusal alanda ve mekana göre tasarlanmış olan, sevdiği eserlerden örnekler verdi: Eduardo Chillida - Dalgalar İlhan Koman - Akdeniz Anish Kapoor - Cloud Gate NEDEN SEÇKİN PİRİM? İstanbul'da Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi resim bölümünü bitirdi. Mimar Sinan Üniversitesi'nde heykel bölümünde lisans eğitimini tamamladı, aynı üniversitede yüksek lisans yaptı. İstanbul ve Londra'da yaşıyor. 1996 yılından bu yana İstanbul, Ankara, Londra ve New York'ta kişisel sergiler açtı, Hong Kong'dan Finlandiya'ya, Zürih'ten Paris'e dünya çapında çok sayıda grup sergisine katıldı. Eserleriyle Türkiye ve dünyada 11 ödül aldı. Birçok müzede ve şehirde kalıcı eserleri bulunuyor. NEDEN HERKESE SANAT? Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz. Nacide Berber uzmanlara soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor. Herkese Sanat Cumartesi 12.30'da, Pazar 18.30'da NTVRadyo'da. Radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için programın tüm kayıtları ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında. #herkesesanat #ntvradyo #heykel #seçkinpirim #akdenizheykeli
Salt'ın yakın zamanda erişime açtığı iki arşivi, Muhlis Türkmen ve Ali Öz arşivlerini Salt Araştırma ekibinden Orkun Dayıoğlu ve Masum Yıldız ile konuşuyoruz. Mimar ve eğitimci Muhlis Türkmen (1923-2014), Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümü'nü 1946 yılında bitirdi, uzun yıllar Mimar Sinan Üniversitesi İç Mimarlık Anasanat Dalı başkanlığını sürdürdü. Eğitimciliğiyle beraber çok sayıda mimari proje üretti; Lizbon'daki Türkiye Büyükelçiliği binası, İzmir Resim Heykel Müzesi, Brüksel Dünya Fuarı Türkiye Pavyonu bu projelerden bazıları. Fotoğrafçı ve fotomuhabir Ali Öz'ün (1954-) arşivinde ise 1978 yılından 2000'li yılların başlarına kadar süreçten 5000'e yakın fotoğraf bulunuyor. Öz'ün Nokta, Güneş, Tempo, Aktüel gibi dönemin pek çok yayını için çektiği, politik belgesel niteliğindeki fotoğrafları İstanbul'daki gecekondu yıkımları, Tarlabaşı Bulvarı çalışmaları, çocuk işçiler, Zonguldak'taki maden işçileri, Toroslar'daki yörük toplulukların yaşamı gibi pek çok olayı ve özneyi belgeliyor.
Salt'ın yakın zamanda erişime açtığı iki arşivi, Muhlis Türkmen ve Ali Öz arşivlerini Salt Araştırma ekibinden Orkun Dayıoğlu ve Masum Yıldız ile konuşuyoruz. Mimar ve eğitimci Muhlis Türkmen (1923-2014), Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümü'nü 1946 yılında bitirdi, uzun yıllar Mimar Sinan Üniversitesi İç Mimarlık Anasanat Dalı başkanlığını sürdürdü. Eğitimciliğiyle beraber çok sayıda mimari proje üretti; Lizbon'daki Türkiye Büyükelçiliği binası, İzmir Resim Heykel Müzesi, Brüksel Dünya Fuarı Türkiye Pavyonu bu projelerden bazıları. Fotoğrafçı ve fotomuhabir Ali Öz'ün (1954-) arşivinde ise 1978 yılından 2000'li yılların başlarına kadar süreçten 5000'e yakın fotoğraf bulunuyor. Öz'ün Nokta, Güneş, Tempo, Aktüel gibi dönemin pek çok yayını için çektiği, politik belgesel niteliğindeki fotoğrafları İstanbul'daki gecekondu yıkımları, Tarlabaşı Bulvarı çalışmaları, çocuk işçiler, Zonguldak'taki maden işçileri, Toroslar'daki yörük toplulukların yaşamı gibi pek çok olayı ve özneyi belgeliyor.
1512'de Kayseri'nin Ağırnas köyünde devşirme olarak Yeniçeri Ocağı'na alınan Mimar Sinan, ön eğitimini tamamladıktan sonra birçok sefere katılmıştır. Bu seferler sırasında yol üzerindeki eski yapıları tanıma fırsatını bulmuştur. 1538'de Hassa Mimarları Ocağı'nın başına getirilmiş ve bu görevini 50 yıl boyunca sürdürmüştür. Mimar Sinan, hayatını, İslâmî inanç temeline dayanan sanat üslubunun imkânları içinde eserler üretmeye, ürettiklerine yenilikler eklemeye ve farklı çözümlerle yapıların dış dünya ile ilişki kurma biçimlerini zenginleştirmek için araştırmalar yapmaya adamıştır. Mimar Sinan, Osmanlı mimarisiyle aynı kökenden gelen Selçuklu, İran, Arap, Asya, Hint, Kuzey Afrika ve Endülüs mimarilerinin İslâmî temel üslûp özelliklerini özümsemiştir. Mimar Sinan, âbidevî eserlerinde olduğu kadar, mahalle ölçeğindeki küçük mescidleri, çeşmeleri, köprüleri de, çevre ve tabiatla uyum içinde, onları anlamlı kılarak güzelleştiren bir yaklaşımla, İslâmî hayat tarzına uygun, dünyanın, sonraki nesillerin de hakkı olduğu anlayışını yansıtan, gelişmeye açık, dünyayı tezyin eden bir mimariyle meydana getirmiştir. Sinan, dinî ve kültürel amaçlı yapılar yanında, köprü ve su kemerleri gibi farklı alanlarda da göz kamaştırıcı eserler ortaya koymuştur. Ancak Osmanlı Devleti'nin zirvede olduğu 16. asır içinde camiler insan hayatına yön veren, insanı yüce varlık düzeyine yükselten dinî merkezler olarak özel bir öneme sahipti. Dolayısıyla Sinan'ın en önemli eserleri, camiler ve külliyeler olmuştur. Mimar Sinan, yapısal çözümlemelerinde mühendislik alanından yararlanırken, mimariyi asla bir ‘mühendislik becerisi seviyesine indirgememiş; onu, üslubu belirleyen diğer sanatları da taşıyan, varlığın bütün alanlarının problemlerini çözümleyen, bütünleyici esas alan olarak maharetle kullanmış ve sürekli geliştirmiştir. (Turgut Cansever, Mimar Sinan, s.71-108)
Konuklarımız Alanya Üniversitesi'nden Muzaffer Özgüleş ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Zeynep Kuban ile Sevgi Türkkan, mimarlık tarihi ve kültürel miras farkındalığı üzerine gerçekleştirdikleri “Palimpsest Şehirler” projesini anlatıyor. Bir AB projesi olarak gerçekleştirilen proje kapsamında bir de mobil uygulama üretildi. “Palimpsest Cities: Gamification and Storytelling for Architectural History and Cultural Heritage Awareness” isimli uygulamada çok katmanlı kentlerin tarihi yapıları bir harita üzerinde ve filtrelenebilir bir listede gösteriliyor. Bir yapının üzerine tıklandığında okuyarak ya da dinleyerek detayları keşfedilebiliyor. Ayrıca “turlar” sekmesinde, özel olarak oluşturulmuş tematik turlar (Alanya Kalesi turu, Mimar Sinan yapıları turu, vs.), güzergahları ve detaylarıyla yer alıyor. “Çağdaş mekanlar” sekmesi ise müzeleri, kafeleri, restoranları, manzara noktalarını ve daha birçok yeri keşfetmeye imkan sağlıyor.
Konuklarımız Alanya Üniversitesi'nden Muzaffer Özgüleş ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Zeynep Kuban ile Sevgi Türkkan, mimarlık tarihi ve kültürel miras farkındalığı üzerine gerçekleştirdikleri “Palimpsest Şehirler” projesini anlatıyor. Bir AB projesi olarak gerçekleştirilen proje kapsamında bir de mobil uygulama üretildi. “Palimpsest Cities: Gamification and Storytelling for Architectural History and Cultural Heritage Awareness” isimli uygulamada çok katmanlı kentlerin tarihi yapıları bir harita üzerinde ve filtrelenebilir bir listede gösteriliyor. Bir yapının üzerine tıklandığında okuyarak ya da dinleyerek detayları keşfedilebiliyor. Ayrıca “turlar” sekmesinde, özel olarak oluşturulmuş tematik turlar (Alanya Kalesi turu, Mimar Sinan yapıları turu, vs.), güzergahları ve detaylarıyla yer alıyor. “Çağdaş mekanlar” sekmesi ise müzeleri, kafeleri, restoranları, manzara noktalarını ve daha birçok yeri keşfetmeye imkan sağlıyor.
Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı konuk ettiğim programın bu haftaki konuğu Nihan Parmaksızoğlu. 1981 yılında İstanbul'da doğan Nihan, Mimar Sinan Üniversitesi Endistriyel Tasarım Bölümü'nü bitirdikten sonra annesi vefat etti ve hayatının ilk kırılımını yaşadı. 2007 yılında Tai Chi Chuan ile tanışmasıyla hayatı değişmeye başlayan Nihan, daha sonra evlendi. Ardından bilimsel bitki ressamı olarak çalışmaya başladı ve hem Türkiye Florası ressamı hem de eğitmen oldu. 2015 yılında şiddetsiz iletişimle tanışmasıyla hayatına farklı bir yön veren Nihan, Uluslararası Şidetsiz İletişim Merkezinde sertifalı eğitmen adayı oldu. Kundalini Yoga ve şamanik çalışmalar, sanat terapisi ile de ilgilenen Nihan, permakültür çalışmalarına hizmet eden bir şirket kurdu. Güre'ye yerleşen ve burda kendine alternatif bir yaşam kuran Nihan'ın çalışmalarını ve paylaşımlarını https://www.instagram.com/nihan_parmaksizoglu/ Instragram adresinden takip edebilirsiniz. Keyifli dinlemeler :) ***** Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı Desteklemek İster Misin? :) Hiçbir maddi destek almadan 4 yıldır gönüllü sürdürdüğüm bu programın içeriğini beğeniyor ve hayatına bir katkı sunduğuna inanıyorsan, beni ve programı maddi olarak da desteklemek istersen, https://kreosus.com/ask üzerinden ister aylık, ister tek seferlik katkı sunabilirsin :) ***** AŞK Buluşmasına Katılmak İster Misin? Ekim ayı AŞK Buluşmamız 16 Ekim Çarşamba saat 21:00'de. Konuklarım Raquel Habib ve Klinik Psikolog Prof. Dr. Hanna Nita Scherler. Raquel ile nefes ve meditasyon, Nita ile Farkındalık çalışması yapacağız. Detaylar ve katılım formu için https://forms.gle/wTgTSCDEeDtZnjgZ7 ***** Artık Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nın Whatsapp Grubu var :) https://chat.whatsapp.com/D29r8vCHBN6ARYI6UTJtYp Duyuruları, geri bildirimleri paylaştığımız bu alanda olmak istersen, yukarıdaki linkten gruba dahil olabilirsin. ***** Lütfen Youtube'da yeni bölümleri izlemek için kanala abone olmayı, bildirimleri açmayı unutma :) https://www.youtube.com/c/DidemMollaoglu ***** Yazılarımı ve yolculuklarımı takip etmek istersen; https://www.instagram.com/didemmollaoglu/ ***** Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı aynı zamanda Spotify ve Apple Music'den podcast olarak dinleyebilirsin. https://open.spotify.com/show/312t5k7BqvGSv7c9l88Y6Z https://podcasts.apple.com/tr/podcast/anadolunun-şifacı-kadınları/id1519077215 ***** Ben Kimim? 2016'da tüm eşyalarını satarak çıktığı yolculukta henüz kendine doğru bir yolculukta olduğunu bilmiyordu. Ta ki yuvasından binlerce kilometre uzaklıkta Anadolu onu çağırana kadar. Yuvasına dönüşüyle birlikte kendi şifa yolculuğu başladı. Çünkü bir ağacın yeşermesi için önce köklerinin iyileşmesi gerektiğini biliyordu ve kökleri bu kadim topraklardaydı. Çıktığı bu yolculukta Maya Şamanizmden yogaya, yogadan tasavvufa uzanan farklı ilimlerin peşinden gitti, birçok eğitim aldı. Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı konuk ettiği bir podcast yapan Didem kendi deyimiyle Aşk'ı arayan bir aciz kul, yolcu. ***** Light Of Daytime by Vlad Gluschenko | https://soundcloud.com/vgl9 Music promoted by https://www.free-stock-music.com Creative Commons / Attribution 3.0 Unported License (CC BY 3.0) https://creativecommons.org/licenses/by/3.0/deed.en_US
Ülkemizin en köklü sanat kurumu hiç şüphesiz Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesidir. Hem bir eğitim kurumu olarak hem de müzesiyle adeta Türk sanat dünyasının hafızası olan bir kurumdan bahsediyoruz. İstanbul Resim Heykel Müzesi içinde günlere en uygun sergilerden birini düzenlenme hazırlığında. Nuh'un Gemisi başlığıyla hazırlıkları devam eden sergide Batı Şeria'da bulunan Filistin Müzesi'yle işbirliğiyle Filistin'de kültürel alanların, özgün değerlerin, fikirlerin, sanatsal üretimlerin, kültürel ve tarihi belleğin İsrail tarafından sistematik bir şekilde yok edilişini ele alacak olan sergide Filistin'in kültürel ve yerel kimliğinin muhafaza edilmesine ve tarihi belleğin gelecek kuşaklara, -geçmişten geleceğe- aktarılmasının önemine dikkat çekilmesi hedefleniyor. İsrail her geçen gün şiddetin dozunu artırırken, uluslararası toplumu ve normları “güvenli bölge” ilan edilen çadır kente bombalar atıp bebek, çocuk, kadın, yaşlı herkesi öldürmeye devam ederken her platformda bu yaşananlara karşı çıkılması gerektiğinin önemli bir adımı bence bu sergi. Maalesef ülkemizde sivil toplumun, sanat dünyası da buna dâhil, yeterince tepki göstermediği hususunda konuya hassasiyeti olan herkes hemfikir. Bu sebeple Filistin'i gündemde tutan, Filistin'i bize anlatan, İsrail'in işlediği soykırıma karşı duran her etkinliği, her kişiyi ‘ama'sız, ‘fakat'sız sahiplenmemiz gerekiyor. FİLİSTİN DİRENİŞ SİNEMASI KÜLTÜR YOLU FESTİVALLERİNDE Şanlıurfa Kültür Yolu Festivali 25 Mayıs Cumartesi günü başladı. 2 Haziran'a kadar devam edecek festivalde çok sayıda konser, söyleşi, sergi yer alacak. Bu festivallerin şehirlere çok büyük hareketlilik getirdiğini daha önceki yazılarımda ele almıştım. Festivaldeki etkinlikler o kadar çok ki listesini yazmaya kalksam bu köşenin hacmi yetmez. Ama Filistin Direniş Sineması'ndan mutlaka bahsetmem gerekir. Şair Nabi Kültür Merkezi'nde M. Abdulgafur Şahin'in Kudüs'ün Işıkları, Nevres Ebu Salih'in Büyük Gelen Paltosu ve rahmetli Şafak Tavkul ağabeyimizin Why? (Neden?) isimli filmleri gösteriliyor.
Youtube'da yeni bölümleri izlemek için kanala abone olabilir, bildirimleri açabilirsin :) https://www.youtube.com/c/DidemMollaoglu ***** Yazılarımı ve yolculuklarımı takip etmek istersen; https://www.instagram.com/didemmollaoglu/ ***** Bu alana davet ettiğim kadınların katılımıyla her ay gerçekleştirdiğim AŞK buluşmasına katılmak istersen, bir sonraki buluşmamızın konukları Aynur Güleçal ve Gülçin Önel. 28 Mayıs Salı saat 21:00'de yapacağımız buluşmada Qi gong, Cinsel Enerji, Ruhsal Birleşme konuları ışığında dişil yanımızla buluşacağız. Detaylara ve katılım formuna aşağıdaki linkten ulaşabilirsin. :) https://forms.gle/sYsXk6BTWh6558DdA ***** Anadolu'nun Şifacı Kadınlarını konuk ettiğim programın bu haftaki konuğu Bilge Topuzlu. 1982 yılında beş çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya gelen Bilge, Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuarında Modern Dans bölümünden mezun oldu. Ardın bir süre okuldan hocasıyla beraber dans üzerine çalıştı. Kadıköy belediyesi çocuk sanat merkezinde çocuklara dans dersleri veren Bilge, üniversite zamanında tanıştığı yogada derinleşerek 2010 yılında eğitmenlik eğitimi aldı. Yoganın hayatında daha çok yer edinmesiyle dansı bırakarak kendini yoga yolunda geliştirmeye ve yoga dersleri vermeye yoğunlaştı. Reiki, jaas gibi farklı şifa yöntemlerini eğitimlerini alan Bilge, şimdilerde yeni taşındığı Darça'da yoga dersleri veriyor, jaas ve reiki seansları yapıyor. Bilge'nin çalışmalarını ve paylaşımlarını https://www.instagram.com/bilgesurmelitopuz/ Instagram adresinden takip edebilirsiniz. Keyifli izlemeler :) ***** Sohbette bahsettiğim anime filmin adı "A Whisker Away" :) ***** Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı aynı zamanda Spotify ve Apple Music'den podcast olarak dinleyebilirsin. https://open.spotify.com/show/312t5k7BqvGSv7c9l88Y6Z https://podcasts.apple.com/tr/podcast/anadolunun-şifacı-kadınları/id1519077215 ***** Ben Kimim? 2016'da tüm eşyalarını satarak çıktığı yolculukta henüz kendine doğru bir yolculukta olduğunu bilmiyordu. Ta ki yuvasından binlerce kilometre uzaklıkta Anadolu onu çağırana kadar. Yuvasına dönüşüyle birlikte kendi şifa yolculuğu başladı. Çünkü bir ağacın yeşermesi için önce köklerinin iyileşmesi gerektiğini biliyordu ve kökleri bu kadim topraklardaydı. Çıktığı bu yolculukta Maya Şamanizmden yogaya, yogadan tasavvufa uzanan farklı ilimlerin peşinden gitti, birçok eğitim aldı. Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı konuk ettiği bir podcast yapan Didem kendi deyimiyle Aşk'ı arayan bir aciz kul, yolcu. ***** Light Of Daytime by Vlad Gluschenko | https://soundcloud.com/vgl9 Music promoted by https://www.free-stock-music.com Creative Commons / Attribution 3.0 Unported License (CC BY 3.0) https://creativecommons.org/licenses/by/3.0/deed.en_US
Ben Okurum'un bu bölümü aşk üzerine ama daha çok aşkın felsefesi ya da felsefede aşk üzerine. Programın odağındaki kitabın adı da Aşk Üzerine. Deniz Yüce Başarır, gündelik hayatın felsefesine dair kitaplarıyla geniş bir kitlenin ilgisini çeken Alain de Botton'un ilk romanı olma özelliğini taşıyan bu kitabı, Mimar Sinan Üniversitesi hocalarından profesör Kaan Harun Ökten ile konuşuyor. Tabii Platon, Kant, Kierkegaard isimleri havada uçuşuyor. Kısa bir felsefe tarihi de aşkın elinden tutup ben okurum dinleyicilerini bilgilendiriyor. Elbette Başarır'ın sesinden Aşk Üzerine'den çarpıcı bölümlerinin eşliğinde.
Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nın bu haftaki konuğu Gonca Gürses. 1971 yılında Almanya'da doğan Gonca, 9 Eylül Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü'nde okudu. Ardından konservatuar sınavlarına girerek Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuar bölümünde hayali olan Opera Bölümü'nü bitirdi. Spiritüel alanda birbirinden farklı eğitimler alan Gonca'nın paylaşımlarını ve çalışmalarını https://www.instagram.com/ggurses/?hl=tr Instagram adresinden veya https://www.goncagurses.com takip edebilirsiniz. Ayrıca Gonca'nın Luminous isimli single'ını https://open.spotify.com/artist/6fiEJNRLdGGSbejwLXLWTI?si=LjmrfONsSLqF55VNHRYP_A veya https://www.youtube.com/watch?v=c27BBId95PQ YouTube adresinden dinleyebilirsiniz. Keyifli izlemeler :) ***** Yeni bölümleri izlemek için kanala abone olabilir, bildirimleri açabilirsin :) https://www.youtube.com/c/DidemMollaoglu Yazılarımı ve yolculuklarımı takip etmek istersen; https://www.instagram.com/didemmollaoglu/ ***** Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı aynı zamanda Spotify ve Apple Music'den podcast olarak dinleyebilirsin. https://open.spotify.com/show/312t5k7BqvGSv7c9l88Y6Z https://podcasts.apple.com/tr/podcast/anadolunun-şifacı-kadınları/id1519077215 ***** Ben Kimim? 2016'da tüm eşyalarını satarak çıktığı yolculukta henüz kendine doğru bir yolculukta olduğunu bilmiyordu. Ta ki yuvasından binlerce kilometre uzaklıkta Anadolu onu çağırana kadar. Yuvasına dönüşüyle birlikte kendi şifa yolculuğu başladı. Çünkü bir ağacın yeşermesi için önce köklerinin iyileşmesi gerektiğini biliyordu ve kökleri bu kadim topraklardaydı. Çıktığı bu yolculukta Maya Şamanizmden yogaya, yogadan tasavvufa uzanan farklı ilimlerin peşinden gitti, birçok eğitim aldı. Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı konuk ettiği bir podcast yapan Didem kendi deyimiyle Aşk'ı arayan bir aciz kul, yolcu. ***** Light Of Daytime by Vlad Gluschenko | https://soundcloud.com/vgl9 Music promoted by https://www.free-stock-music.com Creative Commons / Attribution 3.0 Unported License (CC BY 3.0) https://creativecommons.org/licenses/by/3.0/deed.en_US
Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nın bu haftaki konuğu İrem Tanıroğlu Namoğlu. 1990 yılında İstanbul'da doğan İrem, Mimar Sinan Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nde okurken babası vefat etti. Babasının vefatıyla uyanış yolculuğu başladı ve çeşitli eğitimler aldı. Mezun olduktan sonra farklı sektörlerde farklı pozisyonlarında çalıştı ardında bir uçak firmasında bir süre kabin memurluğu yaptı. Daha sonra işi bırakıp yolculuğunda derinleşmeye başladı. İrem'in çalışmalarını ve paylaşımlarını https://instagram.com/iremden.ilhamla?igshid=OGQ5ZDc2ODk2ZA== Instagram sayfasından takip edebilirsiniz. Keyifli dinlemeler :) ***** Yeni bölümleri izlemek için kanala abone olabilir, bildirimleri açabilirsin :) https://www.youtube.com/c/DidemMollaoglu Yazılarımı ve yolculuklarımı takip etmek istersen; https://www.instagram.com/didemmollaoglu/ ***** Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı aynı zamanda Spotify ve Apple Music'den podcast olarak dinleyebilirsin. https://open.spotify.com/show/312t5k7BqvGSv7c9l88Y6Z https://podcasts.apple.com/tr/podcast/anadolunun-şifacı-kadınları/id1519077215 ***** Ben Kimim? 2016'da tüm eşyalarını satarak çıktığı yolculukta henüz kendine doğru bir yolculukta olduğunu bilmiyordu. Ta ki yuvasından binlerce kilometre uzaklıkta Anadolu onu çağırana kadar. Yuvasına dönüşüyle birlikte kendi şifa yolculuğu başladı. Çünkü bir ağacın yeşermesi için önce köklerinin iyileşmesi gerektiğini biliyordu ve kökleri bu kadim topraklardaydı. Çıktığı bu yolculukta Maya Şamanizmden yogaya, yogadan tasavvufa uzanan farklı ilimlerin peşinden gitti, birçok eğitim aldı. Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı konuk ettiği bir podcast yapan Didem kendi deyimiyle Aşk'ı arayan bir aciz kul, yolcu. ***** Light Of Daytime by Vlad Gluschenko | https://soundcloud.com/vgl9 Music promoted by https://www.free-stock-music.com Creative Commons / Attribution 3.0 Unported License (CC BY 3.0) https://creativecommons.org/licenses/by/3.0/deed.en_US
Suleiman the Magnificent? Suleiman the Lawgiver? Suleiman the Bisexual Poet? No matter how you label him, Suleiman was a fascinating sultan of the Ottoman Empire who strode upon the world stage, and his private life was worthy of a scandalous Netflix show. Among his greatest legacies was commissioning this phenomenal mosque, designed by Mimar Sinan, one of the history's most successul and significant architects. Listener and traveler Emma Browning returns to discuss visiting the mosque and Istanbul and trying to find vegetarian food in a city known for its meat and seafood. Grab some Turkish delight and enjoy!
gdh tarih ülkemizdeki kültürel miras eserlerini dolaşmaya ve belgelemeye devam ediyor. Bu sefer durağımız Trakya'nın büyük tarihsel öneme sahil şehirlerinden Kırklareli. 8000 yıl önce Anadolu'dan Avrupa'ya göç eden kavimlerin önemli bir durak noktası olan bu önemli şehirde kültürel miras eserleri ne durumda? Lüleburgaz ilçesinde IV. Mehmed tarafından yaptırılan tarihi çeşme nasıl çöplüğe döndü? Tarihi çeşmelerin üzerine yazılan iğrenç yazılar! Mimar Sinan eseri Sokollu Mehmet Paşa Külliyesi nasıl sarhoşların mekanı oldu. Şehir merkezindeki tarihi Osmanlı Mezarlığı nasıl meyhaneye dönüştü? 300 yıllık mezarların üzerinde yapılan içki alemleri! Trakya'daki tek Selçuklu mimarisine sahip eser hangisi? İstanbul'un Ayasofyası'ndan 100 yıl daha eski olan 1600 yıllık Vize Ayasofyası'nın ilginç hikayesi. “Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur” sözünü ilk defa söyleyen Ayasofya Vaizi Ubeydullah Afgani'nin dağ başında unutulup kaybolmuş mezarı! Bu ve buna benzer pek çok ilginç detayı Kırklareli dosyamızda.
Aliya İzetbegoviç'in kabrine ne zaman yolum düşse, sanki ailemden birini ziyaret etmiş gibi olurum. 9 Haziran Cuma sabahı Saraybosna'ya iner inmez, soluğu yine Kovaçi Şehitliği'nde aldım ve evlatlarının arasında yatan Aliya'nın başucuna gittim. Mezar taşında hiçbir siyasî ve dünyevî unvanın bulunmadığı Aliya'ya Müslümanların selamını söylerken, aklımda o soru vardı: “Bosna dışında Bosna'da olduğundan çok daha fazla tanınan ve sevilen Aliya, acaba buradakiler tarafından ne kadar anlaşıldı?” Sorunun cevabı, tarihe ve coğrafyaya emanet olsun. Kovaçi'den sonra Başçarşı'nın hercümercine dalarak, cuma namazı için Gazi Hüsrev Bey (Begova) Camii'ne gittik. Saraybosna'nın kalbini teşkil eden bu muhteşem mabet, çarşının tam ortasında, içiyle ve dışıyla soluk alıp veren bir mekândı. Namazdan sonra civardaki kitapçıları gezerken, yıllar önce çocuklar için kaleme aldığım bir kitabın Boşnakça'ya çevrilmiş nüshasıyla karşılaşmak, güzel bir sürpriz oldu. Uzaklardaki kardeşlerime, kendi dillerinde yazılmış bir mektup gibi... Gazi Hüsrev Bey Camii'nin üzerinde bulunduğu Saraçlar Caddesi'nden -Edirne'yi hatırlayarak- batı istikametine yürüyüp Ferhâdiye Caddesi'ne geçtik. Ferhâdiye Camii'nden itibaren artık Saraybosna'nın “batıya dönük” yüzü başlıyordu. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu hâkimiyeti döneminden kalma mimarî eserler ve insan profilleri, tamamen başka bir şehirde olduğumuzu düşündürüyordu. Yakınlardaki bir otelin teras katından, Saraybosna siluetinin yüzyıllar içinde katman katman nasıl oluştuğunu izledik. Yapıların değişken biçimleri, her şeyi hızlıca izah ediyordu. Bosna'daki ikinci günümüzde, ülkenin doğusuna doğru yola revan olduk. Yaklaşık iki saatlik bir yolculukla, ilk durağımız Vişegrad'dı. Sokollu Mehmed Paşa tarafından, 1571-1577 arasında Mimar Sinan'a yaptırılan muhteşem Drina Köprüsü'nü seyretmeye ve adımlamaya doyamadık. Ne var ki, Bosna Savaşı (1992-1995) sırasında Müslümanlara bu civarda reva görülen mezalimi hatırlamak, ağzımızın tadını hızla kaçırdı. Vişegrad yakınlarında, savaşta Müslüman kadınlara tecavüz için kullanılan “kaplıca oteli” Vilina Vlas'ı da gördük. Kinimizi diri tutmak adına, seyahat rotamıza burayı kararlı biçimde eklemiştik. Vişegrad'dan sonra dağ yollarından ve yüksek yaylalardan geçerek Srebrenitsa'ya uzandık. Soykırımda katledilenlerin gömülü bulunduğu Potoçari Şehitliği sakindi. “Onlara ölü demeyin, hepsi diridirler ama siz anlayamazsınız” buyruğu zihnimizde yankılanarak dolaştık kabirlerin arasında. “Suç”ları isimlerinde saklı olan Müslümanların arasında, kaderini onlarınkinden ayırmadan yine onlarla aynı akıbete yürüyen Hırvat Rudolf Hren'in kabri, bir ağacın altında tek başınaydı. Şehitlikte medfûn tek Hristiyan olarak...
Samsung Galaxy A34 5G Hakkında detaylı bilgi almak için: Samsung Galaxy A34 * Instagram: @ortamlardasatilacakbilgi Twitter: @OrtamlardaB * Farkındalık Defteri için: Tıklayın Reklam ve İş birlikleri için: ortamlardasatilacakbilgi@gmail.com * Bu bölüm "Samsung Galaxy A34 5G" hakkında reklam içerir*
Bu bölümde konuğum bir müzikolog... Müzisyen, yazar, öğretmen ve müzik eleştirmeni Filiz Ali.23 yıl boyunca radyo, 33 yıl boyunca televizyon programcılığı, pek çok gazete için de müzik eleştirmenliği yapan Ali, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nun genel sanat yönetmeni de oldu, Mimar Sinan Üniversitesi Müzikoloji bölüm başkanı da... Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi'nin kurucusu ve direktörü olan Filiz Ali, hâlâ genç öğrenciler yetiştiriyor.Ali ile müzikolojiden çocukluğuna, babası Sabahattin Ali'den genç müzisyenlerin eğitimine pek çok konudan konuştuk, Türkiye için de hafif dertlendik...Müzikle ilgili pek çok önemli kişiyi andığımız, Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi'nden özellikle söz açtığımız, Sabahattin Ali'yi yad ettiğimiz, genç müzisyenler için de faydalı olabilecek bu bölümü kaçırmayın.
Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı konuk ettiğim programın bu haftaki konuğu Aslı Bostancı. 1984 yılında İstanbul'da doğan Aslı, dansa ilkokulda baleyle başladı. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde çağdaş dans bölümünden mezun oldu. Ardından Fransa'da burslu Dans ve kareografi okudu. Daha sonra Türkiye'ye dönerek Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ses ve beden üzerine yüksek lisans ve doktora yaptı. 2010 yılından beri Mimar Sinan Üniversitesi'nde hocalık yapan Aslı, aynı zamanda uluslararası birçok projede yer aldı. Aslı'nın çalışmalarını ve paylaşımlarını https://www.instagram.com/assura/ Instagram sayfasından takip edebilirsiniz. Keyifli dinlemeler :)
Etimolojik olarak pencere ve window kelimelerinin ortak noktası neydi?Akdeniz havzası medeniyetlerinin camsız pencereleri.İlk kez cam üreten Mısırlılar'dan nerdeyse 2500 yıl sonrasında pencerelerine ilk kez cam takan Romalılar.İngiliz buluşu “pencere vergisi” nelere sebep oldu?Mimar Sinan'ın büyük eseri Süleymaniye'nin inşasında çalışan 1436 cam işçisi.Mevlevi Mehmed Dede'nin İtalya'ya cam sanatını öğrenmeye gitmesi sonrası gelişen Beykoz camcılığı ve Paşabahçe..Ya peki “vasistas”? O da nerden çıktı?
Bu yayınımızda Tanyel Architecture Kurucusu Mimar Mesut Tanyel ile birlikteydik. Mimar Sinan Üniversitesi 1985 mezunu olarak başladığı iş hayatında Türkiye'de Kadıköy'de bir ofiste çalışarak başladı. Çalışmalarından sonra tesadüfle yurtdışında çalışmaya devam etti. Şuan Almanya'da yaşayan Mimar Mesut Tanyel tavsiyelerinin yanında öğrenciler ve yeni mezunlar için aktardığı tecrübeleri ile çok güzel bir yayın oldu. Öneri ve isteklerinizi sunmak için bizimle abdullahdogmus.com adresinden iletişime geçebilirsiniz.
Büyük düşün ama küçük adımlarla devamlı ilerle. Küçük hesaplar yapma çünkü onların sırıtma gibi bir özelliği vardır. İlerlerken önüne bak, durduğunda gökyüzüne. Nereye kadar geldiğini nerede olduğunu öğrenmek için arada arkana ve yana bakmayı unutma. Hiçbir şart ve durumda umutsuzluğa kapılma. Küçük büyük hiçbir konuda üşenme, erteleme vazgeçme. Sevgi ve saygıda cömert ol, önyargılarda cimri. Etrafını akıllı ve iyi insanlarla çevrele. İnsanları küçümseme, selamını ve dostluğunu esirgeme. Zengin-yoksul, büyük-küçük, yaşlı-genç ve çocuk, kadın-erkek bütün insanlarla ilişkilerinde enaniyetini, egonu, bencilliğini, gururunu kapıda bırak, içeriye yalnızca haysiyetini ve özgüvenini al. Haysiyet ve özgüven kimseye miras yoluyla gelmez, sadece terleyerek ve emek vererek elde edilir. Bu konuda zengin-fakir, erkek-kadın herkes eşittir. Zenginlere, makam sahiplerine ve yoksullara çok güvenme. Onlarda kısa vadeli menfaatler her zaman ön plandadır. Başarını ve başarıyla elde ettiğin her şeyi (bilgi+zenginlik) paylaşmaya çalış. Unutma, azı veremeyen çoğu hiç veremez. Paylaşmak, haysiyet ve özgüveni artırır. Paylaşırken acele et, o kadar çok hızlı hareket et ki, egon seni vazgeçirecek kadar vakit bulamasın. Seni sevindiren, mutlu eden şeylerin maddi ya da manevi neyse o, onlarla başkalarının da mutlu olmasını sağla. Faydalı olmanın büyüğüne küçüğüne bakmadan hareket et. İşten ve sorumluluktan kaçma. “Bilmiyorum”, “yapamam” bahanesi tembelliğin farklı bir adıdır. Kervan yolda düzülür. Yola çıkarsan yol seni istediğin yere götürür. Gittiğin yer, istemediğin veya beklemediğin bir yerse şayet, bekle. Orası muhtemelen senin bilmediğin ama yol sahibinin senin için uygun gördüğü bir yerdir. Sonra bulunduğun haline (hangi haldeysen) konumuna, pozisyonuna sabret, şükret. Sonra seyret. İnsanlık dağının dik yamaçlarından zirveye doğru nasıl yol aldığını göreceksin. «« Kristof Kolomb Amerika'yı keşfe çıktığı ilk yolculuğunda 50 yaşını çoktan aşmış durumdaydı. Pasteur kuduz aşısını bulduğunda 60 yaşındaydı. Mimar Sinan, Süleymaniye Camii'ni bitirdiğinde 70, Selimiye Camii'ni tamamladığında 86 yaşındaydı. Galileo, ayın günlük ve aylık çizimlerini yaparken 73 yaşındaydı. Charlie Chaplin, 76 yaşında film yönetmenliği yaparak hâlâ işinin başındaydı. Goethe, en büyük eseri Faust'u ölümünden bir yıl önce yani 82 yaşında bitirmişti. Hiçbir şey için geç değildir. «« Türkiye'nin bu kadar potansiyel zenginliğine rağmen bu kadar geri kalmışlığına isyan eden Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu nasıl sesleniyordu; “Türkiye'nin sorunu son elli yıldır perçinlenen aşağılık duygusundan kaynaklanıyor. Güvensiz insan yeni girişimlerde bulunamaz. Bu da doğuştan kazanılmaz. Gençlerin yetiştirilmesiyle olur. Gönlü sağlam olmayan insandan bilim insanı çıkmaz. İnsanın mutlu olabilmesi için çevresine bir katkıda bulunması gerekir. Descartes'i bilen ama Gazali'yi hiç duymamış bir Türk genci düşünülemez. Türkiye'nin sorunu faizleri ödeyememek değil. Bunlar gelip geçici olaylar. Önemli olan yetişmiş insan gücü ve insanların kafaları.”
Savaş Şafak Barkçin Çağrışımlar'ın bu bölümünde Fatih'ten, Şehzade Camii'nden sesleniyor sizlere. Savaş Şafak Barkçin bu bölümde başlıca şunları anlattı: Sevgili dostlar merhabalar. Bugün Şehzade Camii'ndeyiz. Şeh-zade, Şahzade demek. Sultan'ın oğlu, Şah'ın oğlu mansında. Burası Şehzade Mehmed'in, Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu (22 yaşında vefat etmiş) onun hayrına Kanuni bu camiyi Mimar Sinan'a yaptırmış. İstanbul'da meşhur bir cami. Bugün size biraz buralardan seslenelim istedim. Göstereceğim bir kaç şey var, konuşacağımız mevzular var. Sadece geçmiş ile ilgili değil tabi ki günümüz ile ilgili konular da var... Şehzade Camii'nin avlusu da çok güzel. Mimar Sinan bu camiye benim çıraklık eserim diyor. Kardeşim böyle bir çıraklık eseri olur mu ya? Bunu da millet ciddiye alıyor. Abi bu adamın çıraklık eseriymiş, kalfalığında Süleymaniye'yi yapmış, diplomayı da Selimiye'yi yapmış Edirne'de... Abicim siz şaka mı yapıyorsunuz? Adam tevazuunda öyle söylüyor. Böyle bir çıraklık eseri olabilir mi? Deli misiniz? Biz kibire o kadar alışmışız ki tevazuyu duyunca ya inanıyoruz ya da küçümsüyoruz... Lan böyle bir şey olur mu? Arkadaşlar, Allah aşkına böyle bir eser çıraklık olur mu ya?... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
20 Ekim 2022, Laflijazz bu hafta sevgili Ayhan Geveli'ye konuk oldu. Yunanistan'da geçen çocukluk yılları, Mimar Sinan iç mimari eğitimi ve arkasından gelen ve halen devam etmekte olan çok başarılı bir kariyer. Sayısız proje, sayısız tasarım ve bir markalaşma öyküsü. Tüm bunları yaparken hobilere de zaman ayırma, klasik otomobil ve motosikletler, yarışlar, egzotik coğrafyalara yolculuklar, Klasik Otomobil Kulübünde kurucu üyelik ve ilginç diğer koleksiyonlar. Çok keyifli bir program oldu, sizleri de bekleriz...
Mimar Sinan, tam manasıyla bir sanat dâhîsidir. Türk mimarisini erişilemeyecek dereceye yükseltmiştir. Mimar Sinan mimarbaşı olduğu sürece, birbirinden çok değişik konularla uğraştı. Zaman zaman eskileri restore etti. Bu konudaki en kesif çabaları Ayasofya için harcadı. 1573'te Ayasofya'nın kubbesini onararak çevresine takviyeli duvarlar yaptı ve eseri, bugünlere sağlam olarak gelmesini sağladı. Sinan, her mimarî eseri kendine has bir biçimde ele almak, yapıda form ve konstrüksiyon beraberliğini kurmak, dış mekân ve kuruluşunun iç mekâna bütünlük kazanmasını sağlamak, mevcut teknolojik imkân ve malzeme denemelerinin üstünde, onları kendi istekleri doğrultusunda kullanmayı bilmek, akılcı ve sade bir malzeme kullanma anlayışına sahip olmak gibi, günümüzde de geçerli mimarlık prensiplerini, bundan dört asır önce eserleriyle ortaya koydu. Bu sebeple daima sanatı ile asırlar ötesi bir mimari dehâ olarak anıldı ve anılacaktır. Kânûnî Sultan Süleyman tarafından Manisa'da, 21 yaşında ölen çok sevdiği oğlu Şehzade Mehmet'in hatırasına bir türbe, cami ve külliye binalarını yapmakla görevlendirildiği zaman Mimar Sinan, 54 yaşında idi. Sonradan çıraklık eserim dediği Şehzade Camii ile türbe, medrese, imaret, tabhane, mektep, kervansaray ve muvâkkithaneden ibaret külliye, 1544-1548 tarihleri arasında dört yılda tamamlanmıştır. (İslâm ve İlim, s.176) ÂYET-İ KERÎME “Allâh'ın mescidlerini ancak Allâh'a ve âhiret gününe îman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allâh'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.” (Tevbe s. 18)
Bismillahir Rahmanir Rahim Sheykh Lokman Efendi tells the story of Mimar Sinan q.s and his workers and how in these days people have become tyrants. naksibendi.us
adece Osmanlı padişahları değil, onların anneleri, hanımları ve kızları da yaptırdıkları birbirinden güzel camilerle İstanbul'u zinetlendirdiler. Asıl İstanbul olan Suriçi'ni bir tarafa bırakacak olursak hanım sultanların inşa ettirdiği camilerin çokluğu bakımından şu bizim Üsküdar'ımız birinci sırayı alıyor. İlgi çekici bir ifadeyle söyleyecek olursak, “Medine-i Üsküdar” daki Eski Valide, Orta Valide ve Yeni Valide camileri birer mimarlık şaheserleri olarak arz-ı endam ediyorlar. Bu ifadeyle Nurbanu Sultan'ın Mimar Sinan'a yaptırdığı Valide-i Atik Camisi, Mahpeyker Kösem Sultan'ın Çinili Camisi ve Gülnuş Emetullah Valide Sultan'ın sahildeki Valide-i Cedit Camisi kastediliyor. Belirtmeye bile gerek yok ki yine sahildeki Mihrimah Sultan Camisi ile Gülfem Hatun Camisi de hanımlar tarafından yaptırılan camiler arasında bulunuyor. Üsküdar'da doğrudan bir hanım sultan tarafından inşa ettirilmediği halde yine bir valideye ithaf edilen başka camiler de var. Merhum tarihçimiz İbrahim Hakkı Konyalı'nın ifadesiyle Üsküdar'da Asya'nın Avrupa'ya elini uzattığı hakim ve tarihi bir tepenin, Damalı Burnu'nun üstüne tesis edilen bu mabed Ayazma Camii'dir. Hayli uzun süren restorasyonu nihayet bitti ve geçen hafta Cumhurbaşkanı'mızın da katılımıyla ibadete açıldı. (13 Ağustos 2022) Bu camiyi Sultan Üçüncü Mustafa Hicri 1174, Miladi 1760 yılında annesi Mihrişah Emine Hatun'la büyük kardeşi şehzade Sultan'ın ruhlarını şad ettirmek için inşa ettirdi. Laleli Camii'nin yanı sıra, Kadıköy'deki İskele Camii ile Mercan'daki tarihi cami de aynı padişahındır. Bitmedi, 1766'de İstanbul'da meydana gelen korkunç depremde Fatih Camii de büyük oranda tahribata uğradı. Onu da yıktırıp tamamen yeniden tesis ettirdi. Böylece Üçüncü Mustafa, İstanbul'a 4 cami kazandırmış oldu ki padişahın dört dörtlük bir hizmetidir. Kendisi de yine Laleli Camii'nin yanı başındaki türbesinde oğlu Üçüncü Selim'le yatıyor. Mekânı cennet olsun. Söylemeden geçemeyeceğim; bu caminin tam karşısındaki tarihi kütüphanenin banisi Koca Ragıp Paşa da bu padişahın sadrıâzamıdır. O da kendi kütüphanesinin içindeki türbede mahşer sabahını bekliyor. Ben de sizler gibi müjdeli haberi aldım. Yakında okullarımıza kültür tarihi dersleri konacak. Bu dersleri verecek öğretmenlerimizin başarılı olmaları için, bilgili ve ilgili olmaları, ayrıca dersleri İstanbul Türkçesiyle anlatmaları gerekiyor. Sadede gelecek olursak, başta “Hadikatü'l Cevami” olmak üzer bir çok kitapta ve ansiklopedide Ayazma Camii anlatılıyor. Kitaplardan en sağlam kaynak olarak Konyalı'nın iki ciltlik “Üsküdar Tarihi”ni gösterebiliriz. Reşad Ekrem Koçu'nun “İstanbul Ansiklopedisi” ile “İstanbul Kültür ve Sanat Ansiklopedisi”nde de bu konuda ayrıntılı bilgiler veriliyor. Yalnız ikinci ansiklopedi de yer alan maddede bir kelime yanlış yazılmış. “Satır halinde sağında ve solunda birer mürekkeblik bulunan kıble kapısı...”Buradaki “mürekkeblik” kelimesi yanlıştır. Doğrusu “mükebbirlik”tir. Bazı büyük camilerde avluya bakan duvar üzerine, caminin hem içi, hem dışı görülecek şekilde yapılan, cemaatle namaz kılınırken imamın aldığı tekbirleri dışarıdakilere duyurmak için tekrar eden müezzinlerin durduğu küçük bir balkona benzeyen yer. Ayazma Camii de diğer selatin camileri gibi bir külliyedir ve yanı başında, sıbyan mektebi, hamam, çeşme, muvakkithane bulunmaktadır. Ecdadımızın hayvan sevgisini ve merhamet duygusunu temsil eden kuş evleri de bu mabedi bir güzel süslemektedir. Kıble tarafındaki hazirede tarihi şahsiyetlerin mezarları bulunuyor.
Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nın bu haftaki konuğu Günsu Engin. 1988 İstanbul doğumlu olan Günsu, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi'nde okudu. Çok erken yaşlarda ortaya çıkan fıtık ve skolyoz problemi sebebiyle 21 yaşında yoga ve mindfulness meditasyonu pratiğine başladı. Buddha dharma ve zen ağırlıklı çalışmalar yapan, mindfulness ve şefkat temelli meditasyon eğitmeni olan Günsu ile hikayesini ve yolculuğunu konuştuk. Günsu'nun paylaşımlarını https://www.instagram.com/gunsuengin/ Instagram adresinden veya https://www.youtube.com/channel/UCfn5RY-6VCdOpnMIRpDWUwg Youtube kanalından takip edebilirsiniz. Keyifli dinlemeler :)
“Osmanlı Imparatorluğu'nun sarayları ve şaşaası üzerine çok söz söylenir. Geçmişi karalamak isteyenlerin saray müsrifliği ve harem masallarını dillendirmeleri abartılmış yaklaşımlardır. Okul kitaplarında “Maliyenin iflâsı ve saraylar” gibi anlatımlar ne kadar geçerlidir. Yurttaşlarımız, son on yılda Avrupa'nın ve Rusya'nın başkentlerini gezmeye başladıktan ve buradaki saray ve kasırları gördükten sonra mukayeseyi daha iyi yapmaktadır. 19. yüzyılın Osmanlı devlet tüketimi diğer büyük devletlerle mukayese edilemeyecek ölçüde mütevâzidir. Topkapı Sarayı, Fransızların, Rusların devasa saraylarına nazaran çok çok küçük kalır. Ancak sarayımız hoş bahçeleri, enfes mimarisi ve etkileyici konumu ile güzeldir ve sarayımızda kimilerinin sandığı gibi abartılı lüks bir hayat ve israf söz konusu değildir. Osmanlı cemiyetinde, ne vezirlerin ne de diğer yöneticilerin hususi konakları pek parlaktır. Hatta Müslüman olsun Hıristiyan olsun, ruhanî reisler için de aynı durum söz konusudur. Hiçbir zaman Rum ve Ermeni patriklerinin Vatikan'daki papa gibi muhteşem yazlık veya kışlık saraylarının bulunması mümkün değildir. Vezirlerin aynı şekilde zengin bir konağa, saraya sahip olmadığı görülür. Hatta padişah için de bu böyledir. Bütün asırları, bütün mekânları büyüleyen Süleymaniye gibi bir eseri yaptıran Kanunî Sultan Süleyman, Topkapı Sarayı'ndan çıkmayı düşünmemiştir. Yani dünyaca ünlü Mimar Sinan'a, büyük, süslü bir saray yaptırmak söz konusu olmamıştır. O koca Imparatorluğun müreffeh başvezirleri Damat Rüstem Paşa ve onun haleflerinden uzun süre vezir-i azamlık yapan Damat (veya Şehit) Sokullu Mehmed Paşa veya onun haleflerinden Damat Siyavuş Paşa'nın da ünlü bir sarayı veya konağı yoktur.” (İlber Ortaylı, Osmanlı Sarayında Hayat, s.32-33)
İnteraktif Reklamcılık Derneği Başkanı Ayşen Akalın, kadının medya ve reklam sektöründeki yerini anlatıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında kadının reklamcılık sektöründe temsilini yapılan araştırmalar ve örneklerle vurgulayan Akalın, reklamlardaki dönüşümü sağlamak için yapılanları ve hedeflenenleri değerlendiriyor. *Ayşen Akalın, Mimar Sinan Üniversitesi İstatistik Bölümünden mezun oldu. 1993-1998 yılları arasında Leo Burnett Reklam Ajansında medya planlama uzmanı olarak çalıştı. 1998 yılında Eczacıbaşı Topluluğu Tüketim Ürünleri'nde Medya Planlama ve Satın Alma Uzmanı olarak görev yaptı. 2000 yılından itibaren Eczacıbaşı Topluluğu markalarının planlama ve satın alma sorumluluğunu üstlenmiştir. Medya ve İletişim Müdürü olarak görevine devam etmektedir. Akalın, IAB Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı, Reklamcılar Derneği Başkan Yardımcısı, Dijital Pazarlama İletişim Platformu Başkan Yardımcısı, Reklam Özdenetim Kurulu (ROK), Reklam Kurulu ve Reklam Konseyi üyesidir. Chairperson of the IAB (Interactive Advertising Bureau) Türkiye Ayşen Akalın discusses the role of women in the media and advertising sectors. By highlighting the portrayal of women in advertising in the context of gender equality via research and examples, Akalın analyses what has been accomplished and what remains to be accomplished in order to achieve a transformation in advertising. *Ayşen Akalın graduated from Mimar Sinan University's Department of Statistics. She worked as a media planning specialist at Leo Burnett Advertising Agency between 1993 and 1998. She started working as a media planning and buying specialist for Eczacıbaşı Group Consumer Products in 1998. She has undertaken the planning and buying responsibility of Eczacıbaşı Group brands since 2000. She still continues her duty as Media and Communication Manager. She is also the chairperson of the board of directors of IAB Türkiye, the vice president of the Advertisers Association, the vice president of the Digital Marketing Communication Platform, as well as a member of the Advertising Self-Regulatory Board (ROK), the Advertising Board and the Advertising Council.
3+3'ün yeni bölümünde konuğum moda tasarımcısı, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim görevlisi Özlem Süer. İçinden gelecek, gençler ve renkler geçen bir sohbet.
Savaş Şafak Barkçin Çağrışımlar'ın bu bölümünde Süleymaniye'den sesleniyor. Savaş Şafak Barkçin bu bölümde başlıca şunları anlattı: Dostlar merhabalar. Nasılsınız? İyi misiniz? Biz de bugün çok güzel bir yerdeyiz, hava da çok güzel. Mimar Sinan rahmetlinin kabri burası... Mimar Sinan tabi bugün aslında konuşacağımız konuların merkezinde yer alıyor. Tarihi değil, bize bugün lazım olan şeyleri birazdan konuşacağız... Benim için en güzel eserinin önündeyiz: Süleymaniye... Birazdan bakacağız, çok ilginç şeyler Mimar Sinan'ın ve o dönemki insanların bize, bugünki insanlara verecekleri bir sürü dersler var onları teker teker göreceğiz. Şimdi ona rahmet okuyarak başlayalım bakalım... Şimdi, biz genelde şöyle yapıyoruz; efendim ecdat harika şeyler yapmış, Süleymaniye harika, Mimar Sinan çok büyük bir adamdı bunları herkes söylüyor ama mesele onların neyi, nasıl yaptığını anlamak ve bugüne o aklı taşımak... Mesela burada bir şadırvan var, bir sürü şadırvan var fakat bir şeye dikkat edin işte bugün alacağımız örneklerden birisi; bu şadırvanı hem güzel yapmışlar hem çok işlevsel yapmışlar hem de biliyor musunuz fıkıha uygun, dinimize uygun, kurallara dikkat ederek yapmışlar. Nasıl bir şey? Aslında şu tahta oturakların yerinde çok eski taş oturaklar vardır ona bakarsanız oraya oturan bir insan, normal boydaki bir insan ayaklarını yasladığında o çeşmeye çok rahat oturur. Bugünküler gibi ayağı yukarıya aşağıya inmez, oturduğunda üzerine ve kenardakilere su sıçramaz o yüzden derin yapılmış oluklar. Bu da bize neyi gösteriyor? Sadece mimarlığı bilmiyorlar, sadece mermer işlemeyi bilmiyorlar aynı zamanda ergonomiyi biliyorlar ve ilmihal biliyorlar yani buradaki abdestin sağlıklı olması için gereken şartların hepsini biliyorlar, işlerini ona göre yapıyorlar. Demekki din ayrı, dünya ayrı değilmiş. Yapılan işte Allah'ın rızası gözetilince Allah'ın ölçüsü de hesaba girmiş oluyor. Bakalım başka ne hikayeler var içeride göstereceğim... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Osmanlı İmparatorluğu'nun payitahtı olan İstanbul'un merkezi Kanuni Sultan Süleyman (1494-1566) zamanında mühendisler tarafından saat, adım ve uzunluk hesabınca ölçülmüş, hesaplamalar sonucunda Şehzade Camii'nin bulunduğu alanın İstanbul'un ortası olduğuna kanaat getirilmiştir. Şehzade Külliyesi'nin dış avlu duvarının güneybatı köşesinde bulunan Yeşil Sütun'un Mimar Sinan tarafından İstanbul'un merkezini konumlandırmak amacıyla işaretlendiği rivayet edilmektedir. Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan'ın ilk çocuğu olan Şehzade Mehmed'in 16. yüzyılın ortasında vefat etmesinden günümüze kadar türbesinin içinde olduğu külliye ile bulunduğu semte adını vermiştir. Şehzadebaşı, Doğu Roma (Bizans) döneminde de kentin önemli merkezlerinden biridir. Pagan dönemde güneş tanrısı Helios ve ay tanrıçası Selene'ye ayrılmış kutsal alan bulunduğu bilinmektedir. Doğu Roma'nın en önemli caddesi olan Mese yolu buradan geçmektedir. Şehzadebaşı'nın Doğu Roma'daki ismi Philadelphion'dur. Şehzadebaşı Philadelphion'un bir kısmını oluşturmaktadır. Philadelphion, Doğu Roma İmparatorluğu'nun Konstantinapolis'inde daha geniş bir semti kaplamaktadır. Mese güzergâhı, Milion taşından (Sultanahmet) başlayarak Constantinus Forumu'nun (Çemberlitaş) bulunduğu noktadan geçerek Theodosius Forumu (Beyazıt) üzerinden Philadelphion'a gelir, buradan ikiye ayrılıp, bir tarafı Fatih Külliyesi'nin bulunduğu konumda yer alan On iki Havari Kilisesi'nden geçerek Porta Kharsia'da (Edirnekapı) son bulmaktadır. İmparator bu yolu kullanarak kente giriş ve çıkış yapardı. Bu yol aynı zamanda ticaret hattını da oluşturmakta, iki tarafı revaklı dükkânlara sahip, üst katında halkın sosyalleşebildiği dolaşım yerleri bulunurdu. --- Send in a voice message: https://anchor.fm/yeditepe-fatih/message
Ramazanla beraber, insanların iftar ile sahur arasında hoşça vakit geçirmek adına yarattıkları eğlence dünyasının karagöz ve meddah ayaklarını aşarak son aşamaya geldik. Bugün ele alacağımız konu Orta Oyunu. Akıl hastanesi koridorlarından, saray salonlarına, kahvehanelerden düğün yerlerine farklı farklı yerlerde oynanarak insanların duygularına tercüman olmuş, sıkıntılı ve tek düze hayatlarına birkaç saatliğine renk katmış yitip giden değerleri impatatorluğun en uzun yüz yılında muhafaza etmeye çalışmış ve kendi içinde dönüşerek hakim kültürlerin sahne sanatları karşısında manevi bir mağlubiyeti yaşamış çok derin ve bir o kadar anonim bir mevzunun hülasa-ı kelamını derleyip palangada temaşa edeceğiz. Curcuna ile başlayıp arzbaza oradan pişekarın pastavından sesleri tekerleye tekerleye dinleteceğiz. Podcast camiasında dillenmemiş bir konuyu ilk defa seslendiren bendeniz Kulak Uleması Hilmi Çalış kulunuz dili döndüğünce ve sözü yettiğince, mevzuya dair malumatı dinleyerek bir ilke ortak olacak olan siz temaşakara hürmeti bir borç bilir ve sizleri alarak Sultan Süleyman Han'ın iradesinden çıkan devasa külliyenin Mimar Sinan tarafından ayağa kaldırılan Bimarhanesi'ne, güllabicilerin zor zaptettiği meczupların arasına götürüyor. Hazır ve nazır iseniz buyurunuz efendim.
Turkish Stories for Learner Turkish Mimar Sinan Dünyanın en büyük mimarlarındandır. Kayseri'de doğdu. Fakir bir ailenin çocuğuydu. İlk öğrenimini köyünde yaptı. Çocukluk döneminde bağda, bahçede, tarlada, çalışarak ailesine yardımcı oluyordu. Ayrıca ilimde de ilerlemek istiyordu. Ailesi fakir olduğu için şehre gidip okuyamamıştı. Fakat Sinan kendisini yetiştirmesini bildi. Sinan, daha çocukken mimarlığa merak sarmıştı. Dere kenarında oynarken topraktan evler ve köprüler yapıyordu. Saraylar, okullar inşa ediyordu. Çevresindeki çocuklarla oynarken o, hep usta oluyordu. Ayrıca kılıç kullanmasını ve ata binmesini de iyi öğrenmişti. Artık köyde kalmak istemiyordu. Orduya girmek, savaşa katılmak istiyordu. İsteği ancak yirmi yaşındayken gerçekleşti. Orduda yaptığı hizmetlerle kendisini herkese tanıtmıştı. Nehirler üzerine yaptığı köprülerle askerlerin karşıya geçmesini sağlıyordu. Başmimar olarak göreve başladıktan sonra bütün dünyanın hayranlığını kazanan eserler yapmıştır. Onun asırlar önce yaptığı hanlar, köprüler, camiler, aş evleri hâlâ ayaktadır. Sinan 84 cami, 52 mescit, 57 medrese, 7 okul, 22 türbe, 7 su kemeri, 8 köprü, 20 kervansaray, 35 köşk ve saray, 48 hamam olmak üzere 350'den fazla eser yapmıştır. Mimar Sinan, öldükten sonra Sultanahmet Camisini ve Hindistan'daki dünyaca meşhur Tac Mahal'i de onun öğrencileri yapmıştır. Bugün Selimiye, Süleymaniye ve Şehzadebaşı camilerini görünce Mimar Sinan'ı hatırlamamak mümkün değildir. Günümüzde onun eserlerini gören mimarlar bu eserlere hayran kalmaktadır. Atatürk, onunla ilgili bilimsel araştırmaların başlatılmasını istemiştir. 1982'de İstanbul'da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi olarak açılan üniversiteye Mimar Sinan Üniversitesi adı verilmiştir.
Turkish Stories for Learner Turkish Nasrettin Hoca Bütün tarihî kişiler ölümlerinden sonra da yaptıkları işlerle hatırlanır. Mesela; Mimar Sinan eserleriyle, Marco Polo seyahatleriyle, Tolstoy yazdığı romanlarla, Albert Einstein bilime olan katkılarıyla bilinirken Nasrettin Hoca ise fıkralarıyla tanınmıştır. Nasrettin Hoca, bundan yedi yüz yıl kadar önce Eskişehir'in Sivrihisar ilçesinde doğmuş, Akşehir'de yaşamış ve yine orada ölmüştür. Nasrettin Hoca'nın fıkraları insanlara ders verir ve bir anlam taşır. Bu yüzden halkın gözünde değer kazanmıştır. Nasrettin Hoca, fıkralarında bilgili, açıkgöz, kurnaz, utangaç ve vurdumduymaz kişiliklerde görülür. Günümüzdeki Nasrettin Hoca fıkralarında, onun doğumundan önceki ve ölümünden sonraki olaylarda da adının geçtiği görülmektedir. Bu durum, fıkralarda anlatılan bazı olayların Nasrettin Hoca tarafından yaşanmadığını göstermektedir. Mesela; onun kendisinden en az yetmiş yıl sonra yaşamış olan Timur'la konuştuğu, birkaç yerde birlikte görüldüğü anlatılmaktadır. Türkçenin konuşulduğu her yerde Nasrettin Hoca'nın fıkraları anlatılmaktadır. Nasrettin Hoca fıkraları birçok dile çevrilmiştir. Fıkraların hepsinin bir anlamı vardır. Bu anlam o zamanki insanların yaşantısını göstermektedir. Bu fıkralarda Nasrettin Hoca, zeki, hazırcevap ve sempatik bir insandır. Her fıkrada Hoca'ya ait bir nükte vardır. Fıkralar arasında Hoca'ya ait olmayanlar da vardır. Bunun nedeni insanların Hoca'yı çok sevmeleri ve onu efsaneleştirmeleridir. İşte Nasrettin Hoca'nın zekiliğini ve hazırcevaplılığın gösteren fıkralardan ikisi: BU DA DÜŞÜNÜR Nasrettin Hoca bir gün, pazarda bir papağan görür. Satıcı: – Haydi, on altına satıyorum, bu papağanı alacak yok mu, diye bağırır. Hoca, satıcıya: – Bu küçük kuş on altın eder mi, der. Satıcı, kızar ve Hoca'ya şöyle seslenir: – Hocam, o çok farklı bir kuştur. Adı papağandır. O insan gibi konuşabilir. Hoca kümese gider ve bir hindi alır. Tekrar pazara gelir. – Hindi var. 20 altın. Hindi var... diye bağırır. Müşterilerden birisi: – Aman Hocam! Olur mu? Bir hindi hiç yirmi altın eder mi, der. Nasrettin Hoca papağanı gösterir: – Şu küçük kuşa on altın istiyorlar. Niçin benim bu hindim yirmi altın etmesin? Adam şöyle der: – Hocam o küçük kuş, insan gibi konuşur. Normal bir kuş değil. Nasrettin Hoca da: – O papağan konuşuyorsa, bizim hindimiz de düşünür, der. GÜRÜLTÜ Komşusu Hoca'ya: – Hocam sizin evden dün gece bir ses geldi, ne oldu, diye sorar. – Hiç! Ne olsun, benim kürk merdivenden düştü. – Ama Hocam kürkten bu kadar çok ses çıkar mı? – Çıkar elbette, çünkü içinde ben de vardım, der. Kendini Test Et. İnteraktif Videoları İzle - Takip et - Düşün - Bilmediğin kelimeleri araştır - sorulara cevap ver - Nasrettin Hoca: https://nilecenter.org/turkce-ogreniyorum-b1-ders-12/
9 Nisan Mimar Sinan'ı Anma ve Mimarlar Günü vesilesiyle, mimar Sinan Genim'le konuştuk. Genim, köprüler, hanlar, saraylar, camiler, kervansaraylar imar eden Mimar Sinan'ın dahi olarak anılması gerektiğini söyledi.
Atatürk Kültür Merkezi (AKM) uzun bir aradan sonra yeniden sanatseverlerle dolup taştı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından AKM'nin açılışı için sipariş edilen geçmişimizin gurur kaynaklarından biri olan Mimar Sinan'ı konu alan “Sinan” operasının tatlı rastlantılar ile dolu hazırlık süreciyle ilgili tüm merak ettiklerimizi; eserin bestekârı ve ülkemizin önde gelen müzikoloğu Prof. Dr. Hasan Uçarsu'ya sorduk. --- Send in a voice message: https://anchor.fm/yeditepe-fatih/message
Mimar Sinan ve 16. yüzyılda yapı inşasında adap meselesi üzerine konuşuyoruz.
Mimar Sinan ve 16. yüzyılda yapı inşasında adap meselesi üzerine konuşuyoruz.
Türk Kahvesi'nin bu bölümünde İstinye Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Tanyeli konuk oluyor. - Dijital teknoloji ve mimarlığın geleceği - Yerli ve milli mimarlığın oluşumu - Mekan tasarımlarının toplumsal hayata etkisi - Mimar Sinan ve günümüz mimarisi
Konuklarımızın hikayesini de ülkemizin hikayesini de konuşuyoruz. Türkiye'nin seçkin isimleri Türk Kahvesi'nde ağırlanıyor, samimi ve sıcak bir atmosfer evlerinize taşınıyor. Ayşe Böhürler Pazar sabahlarını, Türk Kahvesi ile tatlandırıyor. Sanat ve entelektüel hayat üzerine değerlendirmeler, nostalji, mimari, tarih ve eski uygarlıklar üzerine birçok konunun konuşulduğu programda aradığınız her şeyi bulacaksınız. #TürkKahvesi'nde bu hafta konuğumuz İstinye Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Tanyeli ◾ Dijital teknoloji ve mimarlığın geleceği ◾ Yerli ve milli mimarlığın oluşumu ◾ Mekan tasarımlarının toplumsal hayata etkisi ◾ Mimar Sinan ve günümüz mimarisi
Dr. Deniz Karakaş follows the flows of water pipeline politics in the Ottoman Empire, through Mimar Sinan's 16th century Uzun Kemer Ottoman Aqueduct Bridge. On the outskirts of Istanbul, the ruins of the Uzun Kemer Aqueduct symbolise the superhuman strength of modern Ottoman engineering. Yet, constructed on the foundations of old Constantinople, with methods drawn from the Roman and Byzantine Empires, these grand architectures really make visible the everyday actors of empire. Drawn from Serbia, Albania, Greece, and Armenia, the hired hands of suyolcu (water conduit experts) and lağımcı (diggers) were crucial in the transfer of knowledge, their skills often redirected for the imperial mines or military. Beyond the shallows, the pipeline politics of water supply reveals how power flowed within empires, exposing the Ottomans on - or under - the ground. PRESENTER: Dr. Deniz Karakaş, visiting scholar in the Newcomb Art Department at Tulane University. ART: Uzun Kemer Ottoman Aqueduct Bridge, Mimar Sinan (c. 1560s). IMAGE: ‘The Aqueduct of Uzun Kemer near Belgrade Forest'. SOUNDS: Daniel Birch. PRODUCER: Jelena Sofronijevic. Follow EMPIRE LINES at: twitter.com/jelsofron/status/1306563558063271936 Support EMPIRE LINES on Patreon: patreon.com/empirelines For the construction history of the Canal du Midi, see Chandra Mukerji, Impossible Engineering: Technology and Territoriality on the Canal du Midi. Princeton: Princeton University Press, 2009.
Bangladeshi-British writer Tharik Hussain on bringing his family along for the Balkan journey detailed in his bestselling new book; the trauma of growing up Muslim in the UK (4:15); why Europe's Muslim/Ottoman history has been marginalized, minimized and largely forgotten (17:05); the value of Evliya Celebi's writing and the lasting power of Mimar Sinan (22:35); and experiencing the Muslim custom of aiding travelers (33:00).
Ömer Tuğrul İnançer ile "Dinle Neyden" kendine has üslubuyla kaldığı yerden devam ediyor. Ömer Tuğrul İnançer bu bölümde din, insan ve sanat konularından bahsetti. Her hafta farklı konularla yanlış bildiğimiz doğruları çarpıcı üslubuyla izleyenlere anlatan Ömer Tuğrul İnançer bu bölümde din, insan, sanat vb. pek çok konu başlıklarını anlattı. Ömer Tuğrul İnançer bu bölümün başında şunlardan bahsetti; Efendim İstanbul'dan Ataşehir'de Mimar Sinan adı verilen, yeni yapılmış bir camiinin önünden hepinize muhabbetler, hürmetler. Mimar Sinan deyince akla islam sanatı geliyor. Her şeyden önce tabirleri yerli yerine oturtmak lazımdır. İslam ile müslüman ayırt edilmelidir. İslam bir kavramdır, müslüman ise bir kişidir. Ayrıca islami diye islama aidiyet ifade eden kelimelerinde çok doğru kullanılmadığı, müslümanlarının halinin islama örnek olduğu zannı oluyor halbuki, ne yazık ki bugünki dünya müslümanlarının islama uygun ne kadar yaşayıp yaşamadıkları, yaşamalarının ne kadar islama uygun olup olmadığı çok ciddi bir tartışma konusu olmalıdır. Tartışma derken bize tartışmayı hep senin dediğin doğru, benim dediğim doğru olarak algılıyoruz. Hayır. Doğruyu bulabilmek için artıları eksileri tartmaya tartışma denir. Dolayısıyla sen ben meselesi tartışmalarda olmaz. O da yanlış anlaşılan bir kavram... İslam Allah'ın dinidir. Burada tabi Türkçe'nin bu konulardaki ifade zorluğu aşikar. Allah'ın dini denince Allah'a ait, Allah'ın mükellef olduğu bir din olarak algılıyoruz çünkü din hep bir mükellefiyetler olarak algılanmış. Hayır. Allah'ın sahip olduğu din demektir Allah'ın dini. Ve Allah'ın bu kadar yarattığı, sayısını bilemeyeceğimiz kadar mahluk içerisinde sadece Hz. İnsan onun yeryüzünde, arz üzerinde halifesidir, sadece kendi esmasını insan olana vermiştir ve yaratmak için kendi ruhundan ruh üfürerek var ettiği yegane varlık insandır... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
A Better Way to Travel - The podcast from Halal Travel Guide
Maybe you've been to Istanbul once, twice, even three times before. You feel ready to explore in more depth the stories of this ancient city. But where do you start in the city that spans two continents? You'll take a virtual tour of Istanbul this episode, where Soumaya's joined by Haktan Tursun, Coordinator at Ibn Khaldun University, Islamic history and architecture enthusiast and an expert local guide in Istanbul. If you like mosques and Islamic architecture, you'll love Haktan's stories of Mimar Sinan, the great Ottoman architect behind some of the most beautiful Islamic architecture in the world. You'll also find out how best to explore the stories etched into the walls of Istanbul, as well those waiting to be uncovered from underground. Check out some of our trips to Turkey here: Ottoman Adventure: Sogut, Bursa & Istanbul Secrets of Sinan: Islamic Art & Achitecture in Istanbul Check our Brother Haktan's Youtube channel and Instagram for more of his interesting stories Enjoyed this episode? Leave us a comment on our website and subscribe to join our community of Muslim travellers.
Alex and Gavin finish their discussion with Locked On Knicks theme song mastermind Mimar Sinan (@MimarSinanMusic on Twitter), touching on his musical career, looking back on The Decision, and looking ahead to 2021 free agency. Learn more about your ad choices. Visit podcastchoices.com/adchoices
Alex and Gavin are joined by the great Mimar Sinan (@mimarsinanmusic on Twitter), creator of the last two Locked On Knicks theme songs, and get into a wide-ranging discussion from Mimar's early days as a Knicks fan to why he and the guys have hope for the Knicks in the present day. Learn more about your ad choices. Visit podcastchoices.com/adchoices