POPULARITY
gençlerin ülkeden kaçışlarını ve İstanbul seçimlerinde Başak Demirtaş etkisini konuştuk. Ayrıca Ahmet Büyükduman'ın kendisine yönelik sözlerini de yanıtsız bırakmayan Yeşilada, merakla beklenen Merkez Bankası'nın faiz kararını da yorumladı. İyi dinlemeler...
Bugünkü Podcastimizde Çapraz Sorgu'nun bu bölümünde hadis inkarcılığını, hadislerin doğruluğunu ve hadislerin Kuran'daki yeri hakkında konuştuk. Keyifli Dinlemeler...
Dünyada Sıfırlamak Yetmez, Öbür Aleme Giderken Hesapları Sıfırlamış Olmalı!.. *Varsın başkaları sizi saraylarda yatıyor ediyor zannetsinler. El-âlem biliyor, kendimize göre kirasını veriyor, burada öyle duruyoruz. Onu da kitaplardan gelen telifle ödüyoruz. Fakat hırsızlar herkesi kendileri gibi hırsız zannederler; çalanlar herkesi kendileri gibi çalıyor zannederler. İki huyları vardır onların: Eğer onlara “hırsız” derseniz, hemen sizi hırsız gibi yakın takibe alırlar. Bir de âlemi nasıl bilirsin, kendin gibi; herkesi de kendileri gibi çalıyor çırpıyor bilirler; bir elleri balda bir elleri kaymakta, işte ona göre yiyip içip hayvan gibi kulakları üzerine yatıyor zannederler. *Oysaki biz: “Râyete meylederiz kâmet-i dilcû yerine / Tûğa dil bağlamışız kâkül-i hoş-bû yerine Heves-i tîr-u keman çıkmadı dilden, asla / Nâvek-i gamze-i dil-dûz ile ebrû yerine Severiz esb-i hüner-mend-i sabâ reftârı / Bir perî-şekl sanem bir gözü âhû yerine” Yani; gönül alıcı (sevgilinin) boyuna değil biz sancağa meylederiz. Hoş kokulu kâkül yerine tuğa gönül bağlamışız. Sevgilinin kalbe saplanan gamze oku ile kaşlarına bedel ok ve yay hevesi bizim gönlümüzden asla çıkmadı. Gözleri ceylana benzeyen peri suretli bir sanem yerine, rüzgâr gibi giden hünerli atı severiz. (Gazi Giray) *Cennetin hurileri gelse vallahi, billahi, tallahi ayağımın ucuyla iterim ben onları. Mesleğim, davam, ruh-u revân-ı Muhammedî'nin şehbal açması, dünyada bana bin tane Cennet'ten daha leziz geliyor. Ve şimdiye kadar hayatımın büyük kısmı garibane medreselerde geçti; yirmi yaşlarında cami penceresinde üç senem; sonra iki metrelik tahta kulübede altı senem geçti. Bazen üç dört gün ekmek bulamadığım da olmuştur. Ben bunlarda hiç olumsuzluk görmedim. Olumsuzluğu şunda gördüm: Bir gün o talebeler için açılan çeşmelerden abdest almışsam, ben ondan dolayı korkarım. Bir lokma yemeklerini ağzıma koymadım ve orada yedi-sekiz saat mesai yapıyorum diye bir kuruş para da almadım. *Elden geldiğince öbür âleme hesapları sıfırlayarak gitmek lazım. Meseleleri dünyada sıfırlamak yetmiyor; çünkü onu Allah görüyor, maşeri vicdan ona şahit oluyor, günümüzde kaydeden şeyler onları kaydediyor. Siz bugün onları baskı altına alsanız da yarın tarihin sayfalarına simsiyah dökülecek ve her satırıyla bir kere lanet okunacak onlara; “Lanet olsun bu insanlara!..” denecek. Bunu dedirtmemek lazım; birer yâd-ı cemîl olarak, arkada çok hayırlı şeyler bırakarak, Allah'ın izni ve inayetiyle, yüz ak alın açık Allah'ın huzuruna çıkmaya bakmak lazım. Bu video 26/04/2015 tarihinde yayınlanan “En Büyük Tehlike ve Boykot” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...
Ekonomist Murat Sağman ile ağustos enflasyonunu, yükselen faizleri, rekor üstüne rekor kıran Borsa İstanbul'u ve dar bir bantta hareket eden döviz kurlarını ele aldık. Ayrıca Türkiye Kadın Voleybol takımımızın Avrupa şampiyonu olmasını konuştuk. İyi dinlemeler... #enflasyon #faiz #ekonomi
Ekonomist Atilla Yeşilada ile cari açık verilerini, vergi artışlarını, Türkiye'nin döviz ihtiyacını ve Şimşek yönetimindeki ekonomiyi nelerin beklediğini konuştuk.İyi dinlemeler...#atillayeşilada #resesyon #faiz
Önceki pazar yazımda “Siyah Kuğular” ve “Gri Gergedanlar”dan bahsetmiştim. “Siyah Kuğular”ın önceden öngörülemeyen ve beklenmedik bir anda zuhur eden olayları, “Gri gergedanlar” ise insanların gördüğü, hakkında konuştuğu ama hiçbir şey yapmadığı şeylerdir. Her iki imge de, gerekli önlemlerin alınmaması halinde felakete dönüşen olayları betimler. “Gri Gergedan” metaforunu ortaya atan Michele Wucker'a göre “Kurumsal”, “Politika” ve “Kişisel” düzeylerde gördüğümüz en büyük sorunların çoğu, önlenebilir olan ancak göz ardı edilen şeylerdir. Tabii ki yaşamda gördüğümüz şeyleri tanımak, anlamlandırmak ve çerçevelemek için deneyim, tecrübe ve bilgi birikimi gerekiyor. Her şeyden önce “doğru görmek”, gördüğümüz şeye odaklanmak ile ilgilidir. Nitekim Michele Wucker kendisiyle yapılan bir söyleşide “Bakma konusunda daha deneyimli hale geldikçe, önünüzdekini görmek daha kolay hale gelir” diyordu. Bu bağlamda, İngiliz tarihçi ve filozof Robin George Collingwood'un özyaşam öyküsünde yer verdiği bir kıssayı da sizlere aktarmak istiyorum. Bu örneklemde Collingwood bir “Tarihçi” ile “Tarihçi olmayan” arasında, “eğitimden geçmiş bir ormancı” ile “orman hakkında bilgisi olmayan bir yolcu” arasındaki gibi bir bağıntı kuruyordu. Yolcu, “Burada da ağaç ve ottan gayri bir şey yok” diye geçirir zihninden ve geçer giderken, Ormancı ‘Baksanıza, şuradaki otların arasında bir kaplan var” diyordu. Bu örneklem ile okura ne anlatmaya çalıştığını ise Collingwood şu sözlerle ifade ediyordu: “Tarihçi”nin üstüne düşen, günümüz durumunun, özensiz bir bakıştan kaçabilen, görece daha belirsiz özelliklerini ortaya çıkarmaktır. Tarih'in törel ve siyasal yaşama katkısı, eyleme geçilmesi gereken durumlara eğitilmiş bir gözle bakmak olacaktır.” Collingwood'a göre “Tarihçi”, yalnızca durum özelliklerini bize göstermekle yetinerek, bu tür durumlarda eyleme geçme kurallarını sağlamazsa, törel ve siyasal güçlüklerin giderilmesine de yardımcı olamayacaktır. Yani, tehlikeyi görmek yetmez, ayrıca nasıl baş edebileceğinizi de bilmelisiniz. Kaplan'dan nasıl korunacağınızı bilmek içinse önce “ormancılık” öğrenmelisiniz. ABD ve Çin arasındaki “büyük güç rekabeti”ni çerçeveleyen “Yeni Soğuk Savaş” içinde yaşadığımız dünyayı da vahşi bir ormana dönüştürme tehlikesi içeriyor. Her bir devlet kendi güvenlikleri ve bekâsı için bu ürkütücü gerçeği görerek varlığını sürdürmeye hazırlanıyor tabii. Dolayısıyla ülkemizde bizi bekleyen “Siyah kuğular”ı ve “Gri gergedanlar”ı bilmemiz gerekiyor. Diğer bir yandan, ülkemizi bir vücuda benzetmek
Siyasal olmayan bir din olabilir mi? Nazi kamplarındaki Türk-İslam propagandaları. Toprak reformunun Demokrat Parti'yi doğurması. Soğuk Savaş, 12 Eylül, yetmez ama evetçilik, Erdoğanizm ve dahası. Ozan Gündoğdu ile 1 saat boyunca Türkiye tarihinin belli dönemeçlerini konuştuk. Çok şey öğrendim. Bahsi geçen kaynak ve kitaplar aşağıdadır..Bu podcast, Cambly hakkında reklam içerir.Cambly'nin %60 indirimden 6fular koduyla yararlanmak için aşağıdaki linke tıklayın.https://cambly.biz/6fularCambly Kids'in %60 indiriminden 6fularkids koduyla yararlanmak için ise aşağıdaki linke tıklayın.https://cambly.biz/6fularkids.Bölümler:(00:00:14) Ozan Gündoğdu (Trend Topic)(00:01:24) Siyasal İslam nedir?(00:02:26) Üç Tarz-ı Siyaset (Yusuf Akçura, 1904)(00:03:26) The Failure of Political Islam (Olivier Rohl, 1994)(00:03:56) Politik olmayan bir din var mı?(00:06:36) Devletin denetlediğini din niye denetlemesin?(00:07:52) Türkçülüğün zaferi.(00:09:07) Halkın Türklük bilinci.(00:10:56) Toprak reformu.(00:13:39) Gayrimüslimler.(00:15:41) Özet: Türkçülük merkezde, İslamcılık yükselişte.(00:16:38) Soğuk Savaş'ın etkisi.(00:20:44) Almanya'nın etkisi.(00:22:26) Ruzi Nazar: Roman gibi hayatlar.(00:27:09) Nazilerden CIA'ye.(00:31:22) Asrı Saadet yüzünden dünyaya ilgisizlik.(00:32:26) 12 Mart: Genç subaylar rahatsız.(00:38:03) 12 Eylül: Türk-İslam sentezi.(00:41:06) Yetmez ama evetçilik.(00:47:23) Kapitalizm ve Siyasal İslam ilişkisi.(00:51:45) Bugünkü durum: Fikren yenilgi.(00:52:57) Türban-başörtüsü farkı: Şule Yüksel Şenler.(00:55:03) Ayasofya'ya cami.(00:56:21) Sosyal İslam'a güvenmek.(00:58:21) İslamcı ütopyanın bitişi.(01:00:07) Erdoğanizm.(01:02:01) "Faysal'ın Prensleri Kral Oldu"(01:04:34) Gelecek tahmini.(01:06:59) Patreon teşekkürleri..Kaynaklar/Kişiler:Siyasal İslamcılık (Ozan Gündoğdu, 2022)Üç Tarz-ı Siyaset (Yusuf Akçura, 1904)The Failure of Political Islam (Olivier Rohl, 1994)Bediüzzaman Said Nursi Olayı (Şerif Mardin, 1989)Ruzi Nazar (CIA ajanı)Şule Yüksel Şenler (Şulebaş'ın yaratıcısı)See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Yeşil ve Sol Parti listelerinden milletvekili adayı olan gazeteci Hasan Cemal, Kemal Göktaş'ın sorularını yanıtladı: Yıllar önce Erdal İnönü, SHP milletvekilliği teklif etmişti Ben önce reddettim, eşim ‘kabul etmelisin' deyince fikrim değişti Yeni bir işe soyunuyorum, bu bana heyecan veriyor Yeni çözüm sürecinde rol alacağımız beklentisinde sanırım gerçeklik payı var İyi Parti'nin Kürt sorununun çözülmesinden başka çare olmadığını gördüğünü sanıyorum Erdoğan'ın Kürtlere söyleyecek hiçbir şeyi kalmadı Demirtaş'ın açıklaması çok önemli, PKK silah bırakmalı Kürt sorununu kitaplardan değil, yaşayarak öğrendim Çözüm süreci döneminde hükümet yetkilileri Kürt sorununun ABC'sini bilmiyordu Solun bu düzene karşı mücadelesini isabetli buluyorum, şiddete başvurmadıkları sürece Türkiye'nin buraya gelmesinde askeri darbelerin büyük rolü oldu 14 Mayıs akşamı Türkiye'yi krizler ülkesi haline getiren Erdoğan'dan kurtulacağız AKP'yi hiçbir zaman siyah-beyaz, kategorik desteklemedim Ergenekon ve Balyoz olsun sadece Fethullahçı komplosu değildi Yetmez ama evetçilere küfredeceğine enerjini Erdoğan'a karşı mücadeleye ver ‘Yetmez ama evet' dedim, aman ne güzel oldu iddiasında değilim Bazı arkadaşlarım 'frak takacağım' dememe ‘burjuva işi' diyerek karşı çıktı Atatürk'ün devrimci eylemi yani Cumhuriyet olmasaydı bugün demokrasiden söz edemezdik
Sesli Köşe-L.Doğan Tılıç -'Öfke tamam, ama yetmez!'
"Su gibi şekilsiz, biçimsiz olmalısın. Bir bardağa su döktüğünde, su o bardağa dönüşür. Şişeye su döktüğünde, şişe olur. Çaydanlığa su döktüğünde, çaydanlık olur. Su damlayabilir de, parçalayabilir de... Su gibi ol dostum.” Bruce Lee Bruce Lee adını gördükleri anda, yaşı yeten okurlarımızın aklına türlü türlü şehir efsaneleri de dolmuştur eminim. Gerçekten de, hayatı hakkındaki bir çok bilgi kesin olsa da, ölümüyle ilgili kafa karışıklıkları olduğu için; konu bir efsane halinde ülkeden ülkeye ve kulaktan kulağa dolaşırken, hormonlu bir milenyum sebzesi gibi giderek boyut büyütmüştür. Mesela 90'ların ortasında bir mahallenin nem kokan karate salonuna ışınlanma şansı (veya şanssızlığı) bulsanız, bir beyaz kuşağın diğerine şu hikayeyi anlattığını duymanız işten bile değildi: “Bruj Li üçüncü dan ve çok kaslı olduğu için vücuduna kurşun bile işlemiyormuş. Sadece ensesini kasamadığı için orası zayıf noktasıymış. Çin-Amerikan mafyası bunu bildiği için uykusunda ensesinden vurarak öldürmüş.” İşin efsane boyutu kaybolup gitse de, birçoğumuzun Bruce Lee'nin vurularak öldürüldüğünü hatırlaması belki de bu yüzden… Oğlu Brandon Lee'nin 1993'te film çekimleri sırasında “kaza kurşunu” ile vurularak ölmesi de kafa karışıklığını artırmıştır kuşkusuz. Bu yazımızda; mayıs ayında yayınlanmasına rağmen, geçtiğimiz günlerde popüler hale gelen ve ülkemiz medyasında da geniş yer bulan bir makale üzerinden Bruce Lee'nin (muhtemel) gerçek ölüm nedenini inceleyeceğiz. Şimdi karate kuşaklarımızı tozlu dolaplarından çıkarıyor ve Bruce Lee'nin ölümüne dair güncel iddialara geçiyoruz. — Bruce Lee Kimdir? Bruce Lee, Hong Kong asıllı bir dövüş sanatçısıdır. Baba tarafından Kantonlu, anne tarafından Avrasyalıdır. Eğlence sektöründe yer alan ailesinin Amerika'da bulunduğu sırada, 1940'ta dünyaya gelir. Ailesi, o henüz dört aylıkken Hong Kong'a geri döner. Kendilerini kısa sürede Dünya Savaşının ortasında bulurlar. Japonya, Hong Kong'u alır ve dört yıl idarede kalır. Okul döneminde haylaz bir çocuktur. Okuldan okula transfer edilir, bolca sokak kavgalarına karışır. Babası bakar olacak gibi değil, “enerjisini atsın” diye spora yazdırır. Yetmez, daha çocuk yaşta babasının teşvikiyle Hong Kong sinemasına çocuk oyuncu olarak dahil olur. Sonraları dövüş filmleriyle popülerlik kazansa da, aslında daha 18 yaşına gelmeden, hiç biri dövüş filmi olmayan 20 filmde rol almayı başarır. Bir yandan da çeşitli dövüş sanatları üzerine eğitim almaya devam etmektedir. Hırslı bir çocuktur, yeni teknikler öğrenebilmek için usta isimlerin kapısında sabahlar, ancak hiç birine “ömrünü adayacak” isteği kendinde bulamaz. Karıştığı kavgalar artar. Ailesinin de isteğiyle, 19 yaşında pılını pırtısını toplar, ablasının da yaşadığı ve doğum nedeniyle vatandaşı olduğu ABD'nin yolunu tutar. Burada 21 yaşında üniversiteye başlar. Ortamı koklar, dövüş sanatları öğreterek hayatını kazanmanın mümkün olduğuna kanaat getirir. Vakit kaybetmeden ilk dövüş okulunu açar. 1964 Long Beach Uluslararası Karate Şampiyonası'nda yaptığı gösterisi ve konuşması ile ilgileri üzerine toplar. Chuck Norris, Sharon Tate gibi ünlü isimlere eğitmenlik yaptıkça ünü de katlanır. 1970'lerde çektiği Hong Kong-Hollywood ortak yapımı filmlerle, batının Çin uzakdoğu sporlarına yoğun ilgi duymasına yol açar. Lee, filmlerinde Çin milliyetçiliğini yansıtması sebebiyle Çinliler arasında karizmasını artırırken; Asyalılarla ilgili klişeleri yıktığı için de Asyalı Amerikalılar arasında tanınan bir figür haline gelir. Öğrendiği çeşitli dövüş sporlarını birleştirerek Jeet Kune Do adını verdiği kişisel dövüş sanatını geliştirir ve “Henüz bir uzakdoğu sporunda usta olmadan büyük işlere kalkışması” ve “Uzakdoğu sporlarını ülke dışına çıkartması” nedeniyle çeşitli dövüş sanatları ustaları tarafından yoğun olarak eleştirilir. 1,72'lik boyu ve 64 kiloluk kastan müteşekkil vücudu ile beyaz perdede isteneni verir. Beslenme konusunu ciddiye alır ve sağlıklı gıdalara,
Marksist.org yazarlarından Şenol Karakaş, politik gündemi değerlendiriyor.
“Allah'a yemin ederim ki, ben sizin fakr u zarurete düşmenizden endişe duymuyorum. Fakat…” * Aşere-i Mübeşşere'den Ebu Ubeyde b. Cerrah (radıyallahu anh) Bahreyn'den çok miktarda mal getirdiğinde Ashâb-ı Kirâm'dan bazıları, ondan pay almak için beklerken, Rasûl-ü Ekrem Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), mealen şöyle buyurmuştu: “Allah'a yemin ederim ki, ben sizin fakr u zarurete düşmenizden endişe duymuyorum. Ben asıl, sizden evvelkilerin sahip olduğu gibi geniş imkânlara sahip olmanız ve onların birbirini çekemeyip, rekâbet edip helâk olmaları gibi sizin de birbirinize haset edip helâk olmanızdan korkuyorum.” * Evet, çok mal elde etme arzusu, bu konuda kıskançlık duygusu ve rekabet hissi de insanın manevi hayatını tehdit eden bir zehirdir. İnsanı öyle bir zehirler ki, artık o kimse himmetini bütünüyle ona sarf eder; tabii onun dışındaki bütün değerlere de sırtını döner. Müslümanlara karşı sırtını dönme.. dine, imana hizmet edenlere karşı sırtını dönme.. milletin ikbal bayrağını sağda solda dalgalandırmaya karşı sırtını dönme.. hatta sırtını dönme şöyle dursun, kinle nefretle üzerlerine yürüme, o insanın hali olur ki bütün bunlar öyle bir zehirlenmenin sonucudur. * Servet edinme düşüncesi, mal mülk arzusu ve para hırsı tarih boyu insanların büyük çoğunluğunun en ciddi zaaflarından biri olmuştur. Allah Rasûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir hadis-i şeriflerinde bu hakikati şu ifadeleriyle beyan buyurur: “ Ademoğlunun bir (diğer rivayette iki) vadi dolusu altını olsa bir vadi daha ister, onun ağzını topraktan başka bir şey doldurmaz, gözünü doyurmaz. Şu kadar var ki, Allah tevbe edenin tevbesini kabul buyurur.” Evet, doyma bilmeyen bir hırsla sürekli daha fazlasını isteme ve her şeyi ele geçirme gayreti içine girme çoğunluğun zaafı olan bir husustur. Esasında toplumdaki pek çok kavga ve çatışmanın arkasında da böyle bir menfaat yarışı yer almaktadır. Sabır; hem zirve insanların hâli hem de zirveleşme yolunda olanların güç kaynağıdır. * İbn-i Hacer el-Askalânî hazretlerinin “Münebbihât” adlı eserinde, Hazreti Ali'ye (radıyallâhu anh) isnat edilen şu hakikatler dünyanın cazibedar güzelliklerine aldanmamayı ve hep akıbet endişesiyle yaşamayı gerektirmektedir: يَا مَنْ بِدُنْيَاهُ اشْتَغَلْ قَدْ غَرَّهُ طُولُ الْأَمَلْ أَوَلَمْ يَزَلْ فِي غَفْلَةٍ حَتَّى دَنَا مِنْهُ الْأَجَلْ اَلْمَوْتُ يَأْتِي بَغْتَةً وَالْقَبْرُ صُنْدُوقُ الْعَمَلْ اِصْبِرْ عَلَى أَهْوَالِهَا لَا مَوْتَ إِلَّا بِالْأَجَلْ “Ey dünya meşgaleleriyle oyalanan zavallı! Upuzun bir ömür ümidiyle hep aldandın! Yetmez mi artık bunca gaflet ve umursamazlığın? Zira bak, yaklaştı ötelere yolculuk zamanın! Unutma, ölüm çıkıp gelir bir gün ansızın! Seni bekliyor kabir, o ki amel sandığın. Öyleyse, dünyanın sıkıntı ve belâlarından sabra sığın! Bilesin ki ecel gelmeden gerçekleşmez ölüm ayrılığın!” * Bir sabır çeşidi de, mubah çerçevede görünse bile dünyanın cazibedar güzelliklerine karşı sabırdır. Evet, dünya göz kamaştırıcı şualarıyla gözümüzün içine yöneldiği zaman, ona karşı kararlı ve dimdik durabilme de çetin sabırlardan bir tanesidir.
Bu video 31/07/2016 tarihinde yayınlanan “SABRIN KADARSIN!..” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://youtu.be/x5_osG7oVCs “Allah'a yemin ederim ki, ben sizin fakr u zarurete düşmenizden endişe duymuyorum. Fakat…” * Aşere-i Mübeşşere'den Ebu Ubeyde b. Cerrah (radıyallahu anh) Bahreyn'den çok miktarda mal getirdiğinde Ashâb-ı Kirâm'dan bazıları, ondan pay almak için beklerken, Rasûl-ü Ekrem Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), mealen şöyle buyurmuştu: “Allah'a yemin ederim ki, ben sizin fakr u zarurete düşmenizden endişe duymuyorum. Ben asıl, sizden evvelkilerin sahip olduğu gibi geniş imkânlara sahip olmanız ve onların birbirini çekemeyip, rekâbet edip helâk olmaları gibi sizin de birbirinize haset edip helâk olmanızdan korkuyorum.” * Evet, çok mal elde etme arzusu, bu konuda kıskançlık duygusu ve rekabet hissi de insanın manevi hayatını tehdit eden bir zehirdir. İnsanı öyle bir zehirler ki, artık o kimse himmetini bütünüyle ona sarf eder; tabii onun dışındaki bütün değerlere de sırtını döner. Müslümanlara karşı sırtını dönme.. dine, imana hizmet edenlere karşı sırtını dönme.. milletin ikbal bayrağını sağda solda dalgalandırmaya karşı sırtını dönme.. hatta sırtını dönme şöyle dursun, kinle nefretle üzerlerine yürüme, o insanın hali olur ki bütün bunlar öyle bir zehirlenmenin sonucudur. * Servet edinme düşüncesi, mal mülk arzusu ve para hırsı tarih boyu insanların büyük çoğunluğunun en ciddi zaaflarından biri olmuştur. Allah Rasûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir hadis-i şeriflerinde bu hakikati şu ifadeleriyle beyan buyurur: “Âdemoğlunun bir (diğer rivayette iki) vadi dolusu altını olsa bir vadi daha ister, onun ağzını topraktan başka bir şey doldurmaz, gözünü doyurmaz. Şu kadar var ki, Allah tevbe edenin tevbesini kabul buyurur.” Evet, doyma bilmeyen bir hırsla sürekli daha fazlasını isteme ve her şeyi ele geçirme gayreti içine girme çoğunluğun zaafı olan bir husustur. Esasında toplumdaki pek çok kavga ve çatışmanın arkasında da böyle bir menfaat yarışı yer almaktadır. Sabır; hem zirve insanların hâli hem de zirveleşme yolunda olanların güç kaynağıdır. * İbn-i Hacer el-Askalânî hazretlerinin “Münebbihât” adlı eserinde, Hazreti Ali'ye (radıyallâhu anh) isnat edilen şu hakikatler dünyanın cazibedar güzelliklerine aldanmamayı ve hep akıbet endişesiyle yaşamayı gerektirmektedir: “Ey dünya meşgaleleriyle oyalanan zavallı! Upuzun bir ömür ümidiyle hep aldandın! Yetmez mi artık bunca gaflet ve umursamazlığın? Zira bak, yaklaştı ötelere yolculuk zamanın! Unutma, ölüm çıkıp gelir bir gün ansızın! Seni bekliyor kabir, o ki amel sandığın. Öyleyse, dünyanın sıkıntı ve belâlarından sabra sığın! Bilesin ki ecel gelmeden gerçekleşmez ölüm ayrılığın!” * Bir sabır çeşidi de, mubah çerçevede görünse bile dünyanın cazibedar güzelliklerine karşı sabırdır. Evet, dünya göz kamaştırıcı şualarıyla gözümüzün içine yöneldiği zaman, ona karşı kararlı ve dimdik durabilme de çetin sabırlardan bir tanesidir.
Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan ile ekonomi gündemindeki son gelişmeleri konuştuk. Özcan, Adalet ve Kalkınma Partsi'nin seçim ekonomisi uygulayarak seçimde bahar yaşatamayacağını berlirterek muhalafet açısından korkunun yersiz olduğunu belirtti. Özcan ayrıca Türkiye'nin sosyal, siyasi ve ekonomik alanda neden yol alamadığını tartıştı ve Türkiye'nin yeni dünya ile rekabet etmesi için ne yapması gerektiğini anlattı.
Erdoğan'dan 'başörtüsü teklifi' yorumu: Aileyi korumayı amaçlıyoruz ..."/ Bu yıl 125 vekil Meclis'te hiç konuşmamış.../ CHP'li Başarır'ın ardından Engin Özkoç'a da Soylu'ya yönelik ifadeleri nedeniyle fezleke düzenlendi... / SPK'da iki bürokrat görevden alındı, Kılıçdaroğlu "Yetmez" dedi... / Pirince 2 ayda yüzde 30... / Gündemin önemli gelişmeleri Demet Bilge Erkasap'ın hazırladığı bültende…
Siyaseti satranca benzetirler. Son günlerde gereksiz yere temcit pilavı gibi yeniden ısıtılıp gündeme getirilen başörtüsü konusunu o düzlemde ele alacak olursak, tablo şöyle... Demokrat Emmi, satranç tahtası üstünde ciddi bir hamle yaptı. Karşı taraf anında şah çekti. Başörtüsü konusunda kanun teklifi mi? Yetmez, Anayasa'da yer alsın. Al sana teklif! Üç beş hamle sonrasını hesap edebilmek kenarda dursun, bizim eleman bir hamle sonrasını bile düşünememiş. Herkes satranç bilmez. Ama siyasetçiysen, hiç değilse siyaset bil. O da yok.
Elifba'dan Alfabe'ye geçilmekle sadece harfler değiştirilmedi, bir kültür dili olan Türkçe'den kavmiyetin kısır diline geçildi. Bunun tipik örneklerinden biri, gündelik dil içinde birlikte yaşayan gerçek ve hakikat terimlerimden, gerçeğin öne alınmasıyla hakikatin kaybedilmesidir. Zira Hakk ve hak ile ilişkili olan hakikat, tam da bu onun bu metafizik mevzisinden uzaklaşmak için, şeylerin hareketlerinin tamamına karşılık olan gerçeğe indirgenmiş ve bu suretle o salt zahirî olanın ihatasına ve aklî kavrayışın bir yönüne hasredilerek, düşünmede ve ifadede bilinçli bir kısırlaştırmaya gidilmiştir. Oysaki, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın 19'uncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi'nde “...Realist hattâ nasturalist ve bir köylü edebiyatının -tabii çok iptidaî- bir nümûnesi” olarak selamlayacağı Karabibik'in basıldığı ilk yıl olan 1890'da, yazarı Nabizâde Nâzım
Medyascope Podcast'ten herkese merhaba. Hafta Sonu Yazıları köşemizde yayınlanan yazılarımızın seslendirmesiyle karşınızdayız. Doğa Üründül'ün "Hey TFF bana üç tane, üç de yetmez beş tane, beş de yetmez…" başlıklı yazısını Özge Elvan sizler için seslendirdi. Beğenerek dinlemenizi umuyoruz.
Günün öne çıkan haberlerini tarafsız bir bakış açısıyla ve FOX Haber farkıyla dinleyin! Güvenilir, tarafsız ve kaliteli haberin adresi FOX Haber; podcast yayınlarıyla sizlerle. Çalar Saat Hafta Sonu, podcast yayınlarıyla sizlerle! FOX Türkiye Resmi Web Sitesi: www.fox.com.tr Facebook: https://www.facebook.com/foxhaber Twitter: http://www.twitter.com/FOXhaber Instagram: https://www.instagram.com/FOXhaber/
Her defasında "yüzsüzlüğün bundan fazlası olmaz artık" diyoruz... yanılıyoruz... #merkez #akp Jenerik müziği: Rahman Altın
Asgari ücrete zam gündemde. Ancak enflasyondaki artış soru işaretlerine neden oluyor. Faiz politikası cari açığı nasıl etkiliyor? Türkiye dış borcunu yönetebiliyor mu? Asgari ücret zammı nasıl yapılmalı? Mühdan Sağlam Ekonomi Sohbetleri'de bu soruları Eski Merkez Bankası Başkan Yardımcısı ve TOBB ETÜ'de öğretim üyesi olan Prof.Dr. Fatih Özatay'a sordu.
Medyascope Podcast'ten herkese merhaba. Hafta Sonu Yazıları köşemizde yayınlanan yazılarımızın seslendirmesiyle karşınızdayız. Burak Bilgehan Özpek'in "Yeni tip useful Idiot'lar ve ölmeyen Yetmez ama Evet'çilik" başlıklı yazısını Hasan Teoman Bingöl sizler için seslendirdi. Beğenerek dinlemenizi umuyoruz.
Gezmek Yetmez (20 Haziran 2022)- Özge Ersu by Kafa Radyo
Askerlik yaptığımız yıllarda kullanılan bir deyimdi; “Düşmana sütre gerisinden ateş etmek”... Arapça kökenli ‘sütre' kelimesini Türk Dil Kurumu şöyle açıklıyor: “Düşman gözünden ve ateşinden korunmaya yarar doğal veya yapma siper.” İnternet, karanlık dehlizlerde kaybolacak yöntemlere sığınıp karşı tarafa belli bir ‘iş hedefi' doğrultusunda tezvirat, hakaret, dezenformasyon, ‘sınırsız sorumsuz' tutum ve davranışlarla saldıranlar için uygun bir sütre oluşturuyor. O nedenle ‘sütre' kavramı internetteki salvo ve saldırılara gayet uygun... Öte yandan bireysel hak ve özgürlükleri önemsediklerini söyleyen ‘liberal' çevreler dahi bunları engellemek için kıllarını kıpırdatmadılar... Nerede duysam irkildiğim- ‘evrensel', ‘küresel' gibi kavramlar arkasına sığınıp, yattılar... İşin çözümlenmesi, adı ‘muhafazakâr demokrat', uygulamaları ‘sosyal demokrat' olarak tanımlanabilecek Cumhur İttifakı üyelerine kaldı... Bu hafta Meclis'e sunulan Kanun Teklif'i insana, “Yetmez ama evet” dedirtecek düzenlemeler içeriyor. “Yetmez”, çünkü cezalar, caydırıcı olmak için biraz hafif kalıyor... “Evet”, çünkü önemli ve büyük bir adım atıldı... Kadına yönelik şiddet konusunda da benzer bir düşüncedeyiz... Evet, karşısında atılan her adım olumlu... Yetmez, cezalar artırılmalı. Kanun Teklifi'nde dikkat edilmesi gereken bir husus daha var: Uygulamadaki sübjektif değerlendirmelere açık kapı bırakan bazı maddeler... İşi pratikte göreceğiz... Gelelim kritik yeni yasal düzenlemelere...
Alper Ender Fırat | Ahmet Zeki Üçok yetmez | 25.05.2022 by Tr724
Alper Ender Fırat | ‘Yetmez ama evet'çilere bu öfke neden? | 17.05.2022 by Tr724
Gezmek Yetmez (16 Mayıs 2022) by Kafa Radyo
Gezmek Yetmez (09 Mayıs 2022) by Kafa Radyo
Gomaşinen (88): Yetmez ama evet olayı
Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Mağaraya Sığınan 3 Arkadaş" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı; Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta darlık zamanında olduğu gibi genişlik zamanında da Rabb'ini anması gerektiğini bilenler... Sadece bilmem yeter mi? Yetmez. Bunun da hakkını verenler... Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam bir Hadis-i Şerif'lerinde buyuruyor ki; Genişlik zamanlarınızda yani rahat olduğunuz, keyfinizin gıcır olduğu her şeyin tamam olduğu, oh dediğiniz zamanlarda Allah'ı zikredin, Allah'ı anın. O anından kasıt nedir acaba? Namazınızı kılın, orucunuzu tutun, zekatınızı verin, tesbihatınızı yapın, emredilenleri yapın, Hakk'ı zikredin ki darlık zamanınızda da Allah sizi ansın. Allah kulunu nasıl anar? İşte dara düştüğü vakit imdadına yetişmesi Allah'ın kulunu anmasıdır. Bi' sıkıntısı, bi' haceti olupta el açtığında Mevla'nın onu lutfedivermesi Allah'ın kulunu anmasıdır. Allah'ta kulunu anar. "Siz beni anın ki bende sizi anayım!" Ayet-i Celile'si belki birazcıkta buna işaret etmektedir. Resul-ü Ekrem Efendimiz (s.a.v) bir gün Sahabe-i Kiram Efedilerimiz ile otururken onlara bir menkıbe anlatıyor... Hani bazen kıssalardan örnek verdiğinizde, menakıbtan bir şey anlattığınızda bazı bu işi çok bilmeyenler dönerler ve şöyle derler; ya kardeşim hep mi kıssa, hep mi menkıbe bu ne böyle! Menkıbe dini, kıssa dini falan... Bu hoş bir yaklaşım değildir. Şundan dolayı değildir; Cenab-ı Hakk Kur'an-ı Kerim'de menkıbe anlatmaktadır, kıssa anlatmaktadır. Hz. Yusuf'unu anlatır, Hz. Musa'sını anlatır, Hz. İbrahim'ini anlatır... Şöyle kabaca bir hesapla baktığınız vakit belki Kur'an-ı Kerim'in %70'i kıssalardan oluşmaktadır. Dolayısıyla kıssa anlatan birisi Allah-u Teala'nın Kur'an-ı Mübin'inde yaptığını yapmaktadır. Ve Resul-ü Ekrem Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam zaman zaman Sahabe-i Kiram Efedilerimize zaman zaman bir kıssa ile bir menkıbe ile geçmiş ümmetlerden birinin başına gelen bir iş ile bir doğruyu tarif eder. Bu da şu demektir; Kıssa anlatan birisi sadece Allah-u Teala'nın Kur'an-ı Kerim'de yaptığını değil aynı zamanda Resul-ü Ekrem Efendimiz'in (s.a.v) yaptığı bir şeyi de yapmaktadır... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Nâbi'den Şeyh Gâlib'e, Bâki'den Fuzûli'ye nice müstesna değerimizin en güzel şiirleri ile günümüze ve gönlümüze taşınacağı Hayati İnanç ile 'Can Veren Pervâneler' programında... Discord https://discord.gg/gpyGxZW4As Ahmet Çadırcı https://ahmetcadirci.com/podcast/
emelli Erken Seçimi Kazanmak Yetmez |Kemal Avcı ile Ankara Gündemi 2 by Artı TV
Marksist.org yazarlarından Şenol Karakaş, politik gündemi değerlendiriyor.
“Kemal Can'ın GazeteDuvar'daki ‘Ehven-i şer mecburiyeti' başlıklı yazısı, bugün yeniden bir ‘Yetmez ama evet' (YAE) akımıyla karşı karşıya olup olmadığımızı tartışmaktaydı. İlginç bir nokta olarak da bugünkü YAE akımına mensup olanların, 2010'daki YAE'cileri en ağır şekilde eleştiren kesimler içinden çıkmasıydı. Bugünkü, terim yerindeyse, YAE 2.0'ı meydana getiren görüşler yumağı aslında şunu ifade ediyor: Türkiye'de rekabetçi otoriter bir rejim var. Bu rejimin niteliği gereği değişmesi, değiştirilmesi çok zor ama imkansız değil. Dolayısıyla, ‘ne yaparsak yapalım, bu iktidar gitmez' boşvermişliğine karşı, bu kadar zor bir işi başarmak için harekete geçmiş ve başarma yönünde de ilerleyen muhalefeti desteklemek en doğru tavırdır. Bu yönüyle, YAE 2.0'ın 10 yıl öncekinden farklı olarak daha fazla demokrasi talep ettiği için değil, iktidar değişimi arzusuyla bu pozisyonu savunduğu görülüyor. Böyle görünüyor çünkü muhalefetin istediği iktidar değişikliğini gerçekleştirmesi halinde vaat ettiği ‘parlamenter sistem'in demokratik olup olmayacağı konusunda bir belirlilik yok. Aksine, hem muhalif blokta ve hem de YAE 2.0'da ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem' demokratikleşme ile özdeş gibi görülüyor. Oysa, cumhuriyetin 100 yıllık tarihinin uzunca dönemleri parlamenter ama demokratik olmayan yönetimlerle yüklü.
Programda: ➤Devlet Bahçeli'nin 'bölücü kebapçılar' söylemi, ➤Yetmez ama evetçi'lerin günah çıkarması, ➤Türkiye'deki işsizlik sorunu değerlendirildi.
Sesli Köşe-Fikret Bila-'Sisteme makyaj iktidarda kalmaya yetmez
Kitap Okumak Yetmez, Biraz Da Meydan Okunmalı [Alper Ender Fırat] by Tr724
Youtube: https://www.youtube.com/channel/UCo7SM-RiIsCpM1ICWHd1scw Web Sitemiz: https://www.egitimveegitim.com/ Twitter: https://twitter.com/EgitimveEgitim İnstagram: https://www.instagram.com/egitimveegitim Facebook: https://www.facebook.com/egitimveegitim
Bu bölümde herkesin "nefret ettiği", sefaleti, yoksulluğu getirdiği ve sömürü, haksızlık üzerine bir sistem olduğu düşünülen kapitalizmi biraz tartışıyoruz. Kapitalizm gerçekten nedir? Yoksulluğu getiren, patronların zenginleşip işçinin ezildiği bir sistem mi? Yoksa özgürlük ve refahı mı getirdi? Tarih bize komünizm, sosyalizm ve kapitalizm hakkında neler söylüyor? Bu bölümde detaylı bir şekilde inceliyoruz!
Allah'ın gücü yeter, fakat şeytanınki yetmez- TOLSTOY Sesli Kitap
Allah'ın gücü yeter, fakat şeytanınki yetmez- TOLSTOY Sesli Kitap --- Support this podcast: https://anchor.fm/ne-var-ne-yok/support
Medyascope'un yeni programı “Nuray Mert ile Soru-Cevap” bugün başladı. Gündeme dair konuları Gökçe Çiçek Kösedağı soracak, Nuray Mert yanıtlayacak. Her hafta salı günü saat 17.00'de yayınlanacak programın ilk bölümünde Nuray Mert 2010 Referandumu'nda “Yetmez ama evet” dediği yönündeki iddiaları cevapladı.
Kariyerin düşkünü, öneri verir kış günü. Peki sen ne yaparsın işe giderken Nirvana dinleyip hayali gitar çalan mutsuz beyaz yakalı? Sana güzel laflar hazırladım. Dinle küçük adam, dinle laptoplu proleter. Anlatılan senin hikayendir, (ya da değildir bilmiyorum). Bölümün konukları: Grup Yorum, Arkadaş Zekai Özger, Linkedin, Another Brick in the Wall Pt. 2, Arap Baharı, Mutsuz Kasiyerler, Neo-Psychedelic Rock, Sugar Daddyler, Newton, Körfez Savaşı, Gökhan Özen'in jet skisiyle kaybolması, Merkür Retrosu, Yetmez ama Evetçiler. Leyloştan Y kuşağına sevgilerle
Adem Yavuz Arslan | Bütün suç ‘Yetmez Ama Evet’çilerin mi? | 06.01.2021 by Tr724
Web Sitemiz: http://www.egitimveegitim.com Twitter: https://twitter.com/EgitimveEgitim İnstagram: https://www.instagram.com/egitimveegitim Facebook: https://twitter.com/EgitimveEgitim
Merhaba Arkadaşlar, Bugün Çapraz Sorgu'nun 10. Bölümünde hadis inkarcılığını, hadislerin doğruluğunu ve hadislerin Kuran'daki yeri hakkında konuştuk. İyi Dinlemeler...
Uzun zamandır kaydettiğimiz en uzun podcast’te yaklaşık yarım saat kesintisiz Bir Başkadır konuştuk. Üstüne de malum yerleri yeni ziyaret eden The Nest, The Disciple, Cuties, The Life Ahead ve Undine, The Vast of Night gibi senenin diğer işleri hakkında fikir beyan ettik. Yetti mi? Yetmez! Gotham adayları, Avrupa Film Ödülleri, Wonder Woman’ın HBO’ya geliyor olması, ...
Türkiye, 2010 referandumunda tarihi kırılma anlarından birini yaşadı.Özellikle 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin bastırılması ve ardından ilan edilen Olağanüstü Hâl (OHAL)’le birlikte Kânun Hükmünde Kararnâmeler (KHK) ile toplumun hemen her kesiminin yaşadığı mağduriyetler hukuk talebini ilk sıraya oturttu.2010 anayasa referandumu, Bugün hukukun bir numaralı tartışma konusu olmasının yapı taşlarından biri olarak görülüyor.Bazı kesimlerce "Yetmez ama Evet" tercihinde bulunanlar, bugüne gelinmesinin sorumlusu olarak görülüyor, eleştirilerin odağında yer almaya devam ediyor. Prof. Baskın Oran Şair Haydar Ergülen'in bir dönem AKP'ye destek verdiği için özür dilediği, liberal ve özgürlükçü soldan pek çok insana da özür çağrısı yaptığı yazısıyla bir kez daha gündeme gelen "Yetmez ama evet" meselesi, Ahval Dersimiz Tarih programında enine boyuna masaya yatırıldı.O dönem “Yetmez Ama Evet” kampanyasına destek veren isimlerden Prof. Baskın Oran ve Prof. Eser Karakaş, Ahval Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Baydar’ın sorularını yanıtladı.
Türkiye, 2010 referandumunda tarihi kırılma anlarından birini yaşadı. Özellikle 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin bastırılması ve ardından ilan edilen Olağanüstü Hâl (OHAL)’le birlikte Kânun Hükmünde Kararnâmeler (KHK) ile toplumun hemen her kesiminin yaşadığı mağduriyetler hukuk talebini ilk sıraya oturttu. 2010 anayasa referandumu, Bugün hukukun bir numaralı tartışma konusu olmasının yapı taşlarından biri olarak görülüyor. Bazı kesimlerce "Yetmez ama Evet" tercihinde bulunanlar, bugüne gelinmesinin sorumlusu olarak görülüyor, eleştirilerin odağında yer almaya devam ediyor. Prof. Baskın Oran Şair Haydar Ergülen'in bir dönem AKP'ye destek verdiği için özür dilediği, liberal ve özgürlükçü soldan pek çok insana da özür çağrısı yaptığı yazısıyla bir kez daha gündeme gelen "Yetmez ama evet" meselesi, Ahval Dersimiz Tarih programında enine boyuna masaya yatırıldı. O dönem “Yetmez Ama Evet” kampanyasına destek veren isimlerden Prof. Baskın Oran ve Prof. Eser Karakaş, Ahval Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Baydar’ın sorularını yanıtladı.
Bu yayından sözü edilen haberler: Gazeteduvar’da Alper Budka’nın ‘Yetmez Ama Evet’ diyenler anlatıyor… Independent Türkçe’den Cihat Arpacık’ın Her eleştirilerinde kendilerine 2010 referandumundaki tavırları hatırlatılan “Yetmez Ama Evetçiler” konuştu: Aynı şartlarda bir daha referandum yapılsa yine desteklerim
Ekonomiyi değil İnce'yi konuşmaktan Ege krizinde tarihten ders almaya, yeni sistemde parti sayısından 'Yetmez ama evet' muhalefetine...
Fularsızlar, 50. bölüm şerefine konuğum Nevşin Mengü ile neredeyse 50 dakika konuştuk. Sosyal medya devriminin getirdikleri ve biraz da veganlık.(00:15) Giriş: Tavanlar ve özet.(05:45) Konuk geliyor: CNN'den bugüne: İran seçimleri ve Twitter'ın yükselişi.(07:35) Kitap: İnsanın Düşünmekten Canı Yanar Mı?(10:10) TRT spikeri dili.(12:00) Bağımsızlık.(13:30) Medyadaki amiral gemileri.(18:30) IDW ve alternatif görüşlerin kalitesi.(20:35) Post-truth ve farklı görüşleri dinlemek.(22:30) Teyit önyargısı ve saldırganlık.(23:45) Bağımsız gazeteciler kendi destekçilerinin esiri mi oluyorlar?(25:05) Sosyal medyada hakaret.(28:45) Hormonlu yankı odaları.(30:30) Twitter neden yasak değil?(31:30) COVID bahanesiyle Çin propagandası.(33:40) Yazı: Facebook Skandalı ve Demokrasilerin Geleceği.(34:30) Kitap: The Road to Unfreedom.(37:00) Mahir Ünal'ın "Dijital Vatan" stratejisi.(39:10) Veganlık.(44:00) Vejeteryanlık: "Yetmez ama evet" mi?(46:00) Nevşin Mengü'nün gündem podcasti: Trend Topic .(47:30) Para babalarına teşekkürler ve bir gözlem.Fularsız:BLOG: https://fularsizentellik.com . EMAİL: https://fularsizentellik.com/takip . DISCORD: https://discord.gg/8zyNagf .
ParaPolitik programında Prof. Dr. Yalçın Karatepe, ekonomi gündemini meşgul eden swap anlaşmalarını değerlendirdi. Swap işlemlerinin bir finansman modeli olmadığını ve yalnızca kısa vadeli nakit akışı sağladığını belirten Karatepe, Türkiye’nin uzun vadedeki döviz ihtiyaçlarının bu şekilde karşılanamayacağını söyledi.
"Vardır anacak bir gün olup ismimi elbet; bir servinin altında dolan göz neme yetmez?"
İlk mesajı atan yürek yemiş kadınlar ve bir o kadar yürekli romantik adamlar...
Sevan Nişanyan, Samos Sürgünü'nde, Türkiye'nin muhalefet kesiminde bir grubun, 2010 referandumunda tercihini 'yetmez ama evet' sloganıyla kullanan bazı reform yanlısı aydınlara yönelik sert saldırısını değerlendiriyor. Nişanyan'a göre bu saldırı dalgasının arkasında karanlık devlet güçleri var ve kendisini sol - seküler cenahta gören pek çok kişi buna ya kapılmış durumda ya da 'namustan yoksun'. Nişanyan, AYM'nin barış akademisyenlerine ilişkin hak ihlali kararının, 2010 referandumunda kabul gören bireysel başvuru hakkı sayesinde çıktığını da hatırlatıyor.
Tüketim çılgınlığına kaptırdığımız hayatlar, minimalizm ve AVM kültürü
Old School Rap hala canlı mı yoksa "rap öldü artık trap var" devrinde miyiz? Ben Fero ''King Kong'' mu yoksa ''Neyim Var ki 2'' mi? Dünyada ve Türkiye'de rap müziğin geldiği yeri konuştuk, tartıştık, anlaşamadık, iyi dinlemeler (Yetmez ama evet içerir!) ...
Gurbetimiz sayende oldu kurbet,Gül günleri yaşadık ki emsalsiz;Tâdât edilemez ettiğin himmet, Sağnak sağnaktı hem de aralıksız.İhsanlar gördük tecellî dilinden,Onu tariften ifadeler âciz;Mahrum etme beni, sun emelinden, Ey Erhamü'r-râhimîn ve ey Azîz!..Seni anmak bir şereftir, anarım, Sensizlik kahreden hicrandır bana; Tekmil “yandım!” demesem de yanarım, Yetmez olsa da bu ihtirak Sana!..Say bu nağmeyi bir ümit bestesi,Başım yerde ağlarım, gözler ceyhun; Gönlümde tütüyor vuslat hevesi, İnayetinle onu Kıtmîr'e sun!..
Türkiye'de 200 civarı üniversite, milyonlarca üniversite öğrencisi var. Ve sadece üniversite mezunu olmanın senin işini kolaylaştıracağını zannediyorsan yanılıyorsun.
Türkiye'de 200 civarı üniversite, milyonlarca üniversite öğrencisi var. Ve sadece üniversite mezunu olmanın senin işini kolaylaştıracağını zannediyorsan yanılıyorsun.
12 Kasım 2014: Karaköy'de faaliyette bulunan fotoğraf galerisi Elipsis, son açtığı serginin duyurusunda yolun sonuna gelindiğini de söylüyordu. Sebep malum: "Mevcut ortamda ticari bir sanat galerisi olarak varlığını daha fazla sürdüremeyecek olması." Açık Dergi ekibinden İlksen Mavituna, Düşünmen Yetmez başlığını taşıyan bu kapanış sergisini toparlayan Nazım H. R. Dikbaş'la galeride buluştu, Elipsis'i, güncel sanatı ve hamilerini konuştular.