POPULARITY
Categories
Yeşilay Başkanı Doç Dr. Mehmet Dinç'le çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Modern zamanların paradokslarından, yaşama sevincinden, yorgunluk çağı ve anlamsızlık hissinden, iyilik yaparken enayi olma korkusundan bahsettik.Mehmet Dinç kitapları: https://www.kitapyurdu.com/yazar/mehmet-dinc/48756.htmlYeşilay Gönüllülük Sayfası: https://www.yesilay.org.tr/tr/gonullu-islemleri/gonullu-anasayfa
Bilgelik, dağın arkasını görebilmektir. Gelmekte olan tehlikeyi gören gözlere ve o tehlikeyi bertaraf edecek akla sahip olana bilge lider denir. MHP lideri Sn. Bahçeli işte böyle bir lider olduğunu herkese göstermiş oldu.
Babası soruyor, Filistinli küçük çocuk hiç şaşırmadan cevap veriyordu. Hangi ülkeyi sorsa biliyordu. Nüfusunu, yüzölçümünü, başkentini hemen söylüyordu. “Moğolistan, Şili, Portekiz, Kenya, Norveç, Yemen, Brezilya, Kazakistan, Bulgaristan, Moritanya, Türkiye, Burkina Faso…” Dünyanın her ülkesi aklındaydı. Nereyi sorarsa sorsun boşluk bırakmıyor, “Eee, ııı” demiyordu.
Mehmet Karamollaoglu is the Managing Director for Turkey & Eurasia at Mondelez International, overseeing 11 dynamic markets. After leaving Turkey to pursue a Master's degree in the U.S., Mehmet embarked on a global FMCG journey—leading commercial teams and business units across multiple geographies. What truly sets him apart, though, is his deep curiosity and drive to stay ahead—whether it's understanding the evolving consumer or driving digital transformation in the food industry. He joins the podcast to speak about: His career development across countries and functions The importance of having the right mentors Becoming interested in eCommerce and Digital as a GM The changing market and the rise of 3P marketplaces and TikTok shop How big brands can compete with emerging ones while being coherent with their ethos More Follow us on LinkedIn: https://www.linkedin.com/company/fmcgguys/ Audio Mixing by Rodrigo Chávez Voice Acting by Jason Martorell Parsekian
Kobraların gündeminde bu hafta:00:00-03:02 Açılış 03:02 ⚡Ferdi Zeyrek — Acı bir olay sonucu yaşamını yitiren Manisa Belediye Başkanı ve sonrasında yaşananlar09:19
Kobraların gündeminde bu hafta:00:00-03:02 Açılış 03:02 Ferdi Zeyrek — Acı bir olay sonucu yaşamını yitiren Manisa Belediye Başkanı ve sonrasında yaşananlar09:19
Bugün hayatta olanlar arasında Osmanlı'nın dağılışını gören nesil kalmadı. Cihan devletinin çöküşünü görmediğimiz için ne kadar şükretsek az. Büyük bozgunun yaşatacağı travma, ömür boyu gitmezdi. Zamanla azalmak şöyle dursun, dünyanın bugünkü hâlini gördükçe artardı mutlaka.
PKK kendisini feshettiğini açıkladı. Sıra silahların teslimine geldi. Peki bu mümkün olacak mı? Ben olacağı kanaatindeyim. Bunun için vakte ihtiyaç var. Bunun şekli, yöntemi ve zamanlaması konusunda gerekli müzakereler yapılıyor elbette.
Tarih akışının çok hızlandığı bir dönemdeyiz. Dünyanın Doğu'sundan Batı'sına kadar istisnasız tüm bölgelerinde “Belirsizlik” hâkim. Öyle ki; belirsizlik tek kalemde de değil; ekonomiden, dış politikaya her konuda çok bilinmezli denklemler var.
Bir halk neden isyan eder? Aslında herhangi bir sebep olabilir bu. Bardağı taşıran son damla misali… Gezi'de olduğu gibi ağaçların kesilmesine karşı çıkanların çadırlarının yakılması ya da 19 Mart'ta olduğu gibi seçilmiş bir belediye başkanının, müstakbel bir cumhurbaşkanı adayının siyasi bir operasyonla içeri atılması bardağı taşırabilir. Halk sokağa dökülebilir. İktidara bakarsanız bunlar hep dış güçlerin işleridir. Kişi kendinden bilir. Kendileri Amerika'dan aldıkları talimatla hocalarını terk edip yine Amerika'dan aldıkları icazetle iktidar oldukları için kendi iktidarlarını tehlikede gördüklerinde de hemen “dış güçler” diye feryada başlarlar. Oysa her şeyin sebebi kendileridir! Bardak taşınca sadece iktidar halkın karşısına çıkmaz. İktidara karşı olsa da düzene sonuna kadar bağlı olan düzen muhalefeti de rolünü oynamaya başlar. Halkın isyanını soğutur, böler, saptırır. Sebep onlardır, çözüm ise bizdedir. Emekçi halktadır!Emekçi halk kendi gündemine sahip çıkmalı ve bu gündemi siyasetin merkezine taşımalıdır. Çünkü bardağı taşıran son damlanın ne olduğu kadar, bardağın nasıl dolduğu da önemlidir. Türkiye işçi sınıfı için bardak, işsizlik ve yoksulluk ile ağzına kadar dolmuş durumda. Bunun da sebebi iktidarın emperyalist para babalarına, yerli ve yabancı tekellere hizmet eden, sermayeye dost, işçiye düşman politikaları. Ekonomiyi teslim ettikleri İngiliz Mehmet'e (kendisi resmen İngiliz vatandaşıdır) Orta Vadeli Program diye bir kemer sıkma programı hazırlatıp kemeri işçi sınıfının boynuna taktılar, sıktıkça sıkıyorlar.İşte rakamlar! TÜİK'in resmî rakamları ile atıl işgücü oranı yani gerçek işsizlik oranı yüzde 32,1'e ulaştı ve rekor kırdı. Pandemi döneminde dahi bu rakam en fazla yüzde 30'a (Ocak 2021) çıkmıştı. Bugün her üç kişiden biri işsiz! Vestel'in krizin faturasını işçiye çıkartmak için 2.000 işçiyi işten atma planı kamuoyunda ses getirdi. Ancak hâlihazırda sanayide fabrikalar onar onar, yüzer yüzer işçi çıkartıyor. İşsizler ordusu büyüdükçe patronlar işten çıkarma tehdidiyle çalışanlar üzerinde terör estiriyor. Çıkartılan işçiler yeniden iş bulmakta zorlanıyor. Bir şekilde iş bulduklarında ise eski işlerindeki ücret ve sosyal hakların altında şartlara, çoğu zaman da asgari ücrete mahkûm oluyorlar.Asgari ücret bu ülkede açlık ücreti demek. Yılın ilk 5 ayında açlık sınırı 25.092 lira, yoksulluk sınırı 81.734 liraya yükseldi. Bekar bir işçinin yaşam maliyeti ise 32.463 lira. Bunlar Mayıs ayı rakamları. Mevcut enflasyonla yıl sonuna kadar açlık sınırı 30 bin lirayı, yoksulluk sınırı 100 bin lirayı aşacak, bekar bir işçinin yaşam maliyeti de 40 bin lirayı bulacak. İşte böyle bir ortamda işçi sınıfımız asgari ücret adı altında 22.104 liralık açlık ücretine mahkûm edilmiş durumda. Hâliyle ve haklı olarak işçiler, Temmuz'da asgari ücrete zam bekliyor. İktidarın tutumu belli! İngiliz Mehmet “kemer sıkmaya devam” diyor. Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan “daha erken” diye top çeviriyor. Sürpriz yok. Ama düzen muhalefetine de dikkat! Özgür Özel mitinglerde asgari ücrete zam nutukları atarken sermayeyi ürkütmemek için CHP'nin sözde emek komisyonu başkanı Gamze Taşcıer devreye giriyor: “Yükü sadece işverene bırakırsanız bu ekonomik ortamda işverenin bunu kaldırabilmesi mümkün değil!” Vermeyecekler! Almak için örgütlü mücadeleye! Unutma, sadece sendikalı olursan iş güvencesini savunabilirsin ve açlık ücretini reddedebilirsin! Devletten vermesini beklemeyeceğiz, örgütlü mücadeleyle patronlardan teker teker, söke söke alacağız! Devlete de gücün işçide olduğunu ancak böyle gösterebiliriz. Bardak doldu taştı! Emekçi halk isyanlarda ama bize işçi iktidarı gerek! Ancak işimiz için patronların karşısına birlik olup çıkarsak, ancak her lokmamız için birlikte savaşarak işçi iktidarının yolunu açabiliriz. İşçi düşmanı Orta Vadeli Programı çöpe atmak, İngiliz Mehmet'e “go home” demek için işçiler siyasete! Memlekete iş, aş, hürriyet getirmek için öncü işçiler göreve, Devrimci İşçi Partisi'ne, örgütlü mücadeleye!
Türkiye Voleybol Federasyonu Başkanı Mehmet Akif Üstündağ, Radyo Sputnik'te yayınlanan Ali Çağatay'la Seyir Hali programına konuk oldu.
İsveçli Greta Thunberg, 22 yaşında. “Gazze'ye yüz kilo un götürebilmek için hayatımı veririm” diyen bir iklim aktivisti. Orada yaşanan vahim boyutlardaki açlığa dikkat çekmek, dünyanın harekete geçmesini sağlamak, bir nebze yardım edebilmek için yola çıkan gemideki İsveçli Greta, kulağının üstüne yatan dünyayı ne kadar harekete geçirir? Maalesef pek ümitli olunamıyor.
Birileri kelimelerle oynamayı pek bir seviyor. Birileri de her şeye itiraz etmeyi marifet biliyor. Kardeşlik deyince itiraz edenlere bakıyorum, temel karakteristikleri laik-seküler olmaları. Kürt'ün seküleri de Türk'ün seküleri de bu konuda hemfikir.
İşsizlik şu anda Türkiye'nin en büyük sorunu olarak öne çıkıyor. Bunu anlamak için herhangi bir istatistik veri yayınlanmasına gerek yok. Sağınıza solunuza bakmanız yeterli. Her yerde işçi çıkarmalar var. İşten çıkarılanlar çok zor iş buluyor. Çalışanlar her an işten çıkarılma tehdidi altında mesai yapıyor. Ancak işsizlikle ilgili olarak TÜİK sadece resmi ya da dar tanımlı olarak ifade ettiğimiz işsizlik oranını açıklamıyor. Aynı zamanda toplumdaki işsizlik olgusuna dair çok daha gerçekçi bir veri sunan geniş tanımlı işsizlik (Atıl işgücü) oranlarını da düzenli olarak açıklıyor.Örneğin en son 30 Mayıs'ta yayınlanan TÜİK bülteninde dar tanımlı (resmi) işsizlik oranı yüzde 8,6 gibi görece düşük bir seviyede iken aynı bültende geniş tanımlı işsizliğin yüzde 32,2 gibi rekor bir boyuta ulaşmış olduğu görülüyor. Bu öyle bir rakam ki pandemi döneminde dahi geniş tanımlı işsizlik en fazla yüzde 29'u görmüştü. Demek ki TÜİK işsizliğin boyutunu gizlemiyor. Ama karşımızda duran gerçekliği anlamak için bu rakamları yorumlamak gerekiyor. Resmi işsizlik oranındaki işsiz: “Son dört hafta içerisinde aktif olarak iş arayan, iş bulduğu takdirde 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olup işsiz olanlar”dır. İşsizlerle istihdamda olanların toplamı da işgücünü oluşturur. Bu tanım dardır çünkü potansiyel işgücünü (iş bulma ümidi olmayanlar, işbaşı yapabilecek olup iş aramayanlar, iş arayıp iki hafta içinde işbaşı yapamayacak olanlar); ev kadınlarını, öğrencileri, emeklileri, yaşlıları, hastalık, engelli olmak ve diğer sebeplerle çalışmayıp iş de aramayanları kapsamaz. Dar tanımlı işsizlik önemlidir. Çünkü işsizlerin işgücü piyasasının içinde en aktif olan yedek sanayi ordusunun merkezindeki grubu bize verir. Ancak bizim günlük hayatta işsiz olarak bahsettiğimiz yedek sanayi ordusu bu kesimle sınırlı değil. Geniş tanımlı işsizlik, potansiyel işgücünü ve zamana bağlı eksik istihdamı (geçici, düzensiz, yarı-zamanlı işlerde çalışıp ek ya da yeni iş arayanlar) da işsizlik tanımının içine katar. Bunlar yedek sanayi ordusunun ikinci çeperidir. Bir sonraki çeperde herhangi bir şekilde gelir getirici bir işte çalışma gündemi olmayan ev kadınları, emekliler, öğrenciler, yaşlılar, engelliler vb. vardır. İşsizler içinden ümidini yitirenler dört hafta boyunca aktif şekilde iş aramadı mı işgücünden çıkar potansiyel işgücüne geçer. Yani merkezden ikinci çepere geçer. Aynı şekilde geçim sıkıntısı dolayısıyla iş aramaya başlayan ev kadını, emekli, öğrenci, engelli vb. artık potansiyel işgücünde sayılmaya başlar. Dolayısıyla resmi işsizlik azalırken geniş tanımlı işsizlik arttığında ve makas açıldığında ilk akla gelen iş bulma ümidinin azalmasıyla birlikte işgücünden çıkanların olmuş olmasıdır. Gerçekten de TÜİK rakamlarından son bir yıl içinde yaklaşık 1 milyon kişinin iş bulma umudunu yitirerek ikinci çepere geçtiğini ve artık resmen işsiz sayılmadığını görüyoruz. Aynı şekilde en dış çeperden potansiyel işgücüne katılımlar olduğunu da görmekteyiz. Yani geçim sıkıntısı dolayısıyla daha önce iş aramayan ev kadınları, emekliler, öğrenciler, engelliler vb. artık “bir iş olsa çalışırım” demeye başlıyorlar. Böylece TÜİK'in rakamlarından sadece işsizliğin ulaştığı devasa boyutları değil aynı zamanda hayat pahalılığının işgücü piyasasına nasıl yansıdığını da görüyoruz. Bu şekilde analiz ettiğimizde resmi işsizlik oranının yüzde 8,6 olmasına bakarak, işsizliğin düşük olmadığı tam tersine kronikleştiği sonucuna varıyoruz. Bu, İngiliz Mehmet'in Orta Vadeli Programı'nın işçi sınıfına çıkardığı faturadır. İşsizliğin işçi sınıfının en yakıcı gündemi haline geldiği bir döneme girmiş bulunuyoruz. Bu gündemi ülkenin ve siyasetin de merkezine yerleştirmek zorundayız. Pandemi döneminde işten çıkarma yasağı gelmişti. Göstermelikti, uygulanmadı ama olsun demek ki işçi çıkarma yasaklanabiliyormuş! Bunu hatırlamanın ve hatırlatmanın zamanıdır. İşsizlik pandemiyi de geçti, iş işten geçmeden işten çıkarmaların yasaklanması için mücadele yükseltilmeli!
İki kelime çok anlamlı ve değerlidir. Biri kardeşlik, diğeri Türkiye. O kadar önemlidir ki bütün sorunlarımızın çözümü burada yatıyor aslında. Yeter ki kardeşlik anlayışının hakkını verelim.
Bu makaleyi tam olarak anlamlandırmak için geçen haftanın makalesini okumanız gerektiğini ifade edeyim. Zira o bilgilere burada değinmeyeceğim.
Özgür Bey, velinimeti bildiği yolsuzluk sanığı Ekrem Bey'i savunmak için miting yaptı. Gaziosmanpaşa inledi desek yanlış olmaz. Eline mikrofonu aldı, esti gürledi. Çok sinirliydi. Kısık sesi daha da çatallı çıkıyordu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca irtikap, rüşvet nitelikli dolandırıcılık, ihaleye fesat karıştırmak, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek suç örgütü lideri olmak suçlamalarından tutuklanan İmamoğlu ile Atatatürk'ü ve İstanbulu feth ederek yeni bir çağ başlatan Fatih Sultan Mehmet'i aynı kefeye koyarak bir tutma skandalına imza atan CHP lideri hakkında Türkiye'de zıvanadan çıktı yorumları yapıldı.
The Bouliler brothers are emblematic figures of banditry amidst a backdrop of economic struggle and social change. Hasan Bulli, a Turkish Cypriot from Paphos, became a legendary folk hero in Cyprus in the late 19th century. Often compared to American outlaws like Jesse James, he gained notoriety for his bold actions and was remembered through songs and tales long after his death. His life changed after his love for Emete, his uncle's wife, and a conflict with a fellow outlaw, Hayreddin. After a failed ambush attempt on Hayreddin—who had allegedly harassed Emete—Hasan was framed and sentenced to prison for a crime he denied committing. Hasan was convicted and fled to the mountains, where he spent 18 months as a fugitive. His brothers Kaymakam and Hüseyin also became fugitives after being accused of murder. They formed a gang and operated in the mountains until 1896 where they were ultimately captured and killed. But who were the Bullis? And how do we separate fact from fiction? Through a balanced lens, Professor Mehmet Demiryürek (Hitit University) examines the reality behind the legends, exploring the socio-economic conditions of the period, the Bouliler's deeds and misdeeds, and their enduring impact on modern Cypriot memory.
Akademisyen Doç. Dr. Özge Öner ile ekonominin gidişatını, önümüzdeki süreçte Türkiye'yi nelerin beklediğini ve kaybedilen zamanı konuştuk. İyi seyirler...
Kobraların radarında şu başlıklar var:03:53 Gezi Direnişi'nin yıldönümü07:06 3 yıldan az cezası kalanlara tahliye müjdesi!08:02 İBB'yi işlevsiz bırakan 4. dalga operasyon ve perde arkası12:39 İmamoğlu'nun fotoğrafları bile yasak!13:31 Boğaz Köprüsü'ne ‘Free İmamoğlu' afişi ve sonrası16:21 Nevşin Mengü vs. Kemal Kılıçdaroğlu: Ne oldu, ne bitti?18:18 Boykot edilen kahve zinciri iki ayda %22 ciro kaybetti19:35 Gözaltı–serbest–gözaltı döngüsüne giren Arif Kocabıyık21:06 Yenişafak'ın Mehmet Şimşek haberi ve Şimşek'in şipşak cevabı22:02 Çevre Bakanlığı'nın yapay zekalı projesi24:45 "Çocukların okula gelmesine gerek yok" diyen Milli Eğitim Bakanı ve lise sisteminde değişiklik planı27:27 Kobraların özel haberi: Adalet Bakanlığı'ndan gelmeyen açıklama28:28 Kamu-Ar Mayıs anketi: Nabız nasıl, oranlar ne diyor?29:25 Ahmet Hakan köşesi bu hafta: Süper imkansızın peşindeki Muharrem İnce Henüz tepesinin tası atmamış olan Özgür Özel33:57 Cumhurbaşkanı köşesi ise şöyle: "Sana ihtiyacımız var" diyen Bahçeli Anayasayı yazan 10 hukukçu "arkadaş" Muhalefetin en sevdiği renkler Ve hediye edilen bir boğa40:22 Kapanış Haftanın tüm gündemi, Kobra Gündem 177'de masaya yatırıldı.Kaçırma, dinle, paylaş, destek ol! Kobralara destek olmak için http://kreosus.com/kobrakobrapodcastTwitter: http://twitter.com/kobrapodInstagram: http://instagram.com/kobrakobrapodcast
Atilla Yeşilada ve Semih Sakallı ekonomi ve siyasette en çok tartışılan başlıkları konuştu.
Gündemin öne çıkan gelişmelerinden derleyerek hazırladığımız Kısa Dalga Bülten yayında... Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
CHP lideri Özel, Mehmet Şimşek'in istifayı düşündüğünü ve sıradaki adresini planladığını öne sürdü. Hamas, ABD'nin Gazze'de ateşkes için sunduğu öneriyi kabul edeceğini açıkladı. Bu bölüm Tchibo hakkında reklam içermektedir. Tchibo, 75. yılını tüm kahveseverlerle kutluyor. 27-28 Mayıs'ta Grand Pera'da, usta baristalar eşliğinde workshoplar, 75 yıllık mirası gözler önüne seren sergiler ve sürpriz hediyelerle dolu eşsiz bir deneyim sizleri bekliyor. Tchibo'nun coşkusuna ortak olmak için burayı ziyaret edebilirsiniz. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Bu hafta Kobra Gündem yine dopdolu!
Ömer Rıfat Gencal ve Kerim Rota, Mehmet Şimşek ve Cevdet Akçay'ın açıklamalarını, Şimşek hakkındaki iddiaları, enflasyon raporunu ve beklenti anketini konuştu.
Atilla Yeşilada ekonomi gündemini yorumlayamaya devam ediyor. Yeşilada, Mehmet Şimşek ve Cevdet Akçay'ın Londra'da verdiği mesajları, Türkiye'nin önündeki senaryoları ve Bofa ile ilgili iddiaları masaya yatırdı..
In this special episode, we hear from Cardiff City chairman Mehmet Dalman in his first interview since the club's relegation to League One. He tells our reporter Dafydd Pritchard how the board will appoint a new manager as they seek to bounce straight back to the Championship, and how much the personal abuse from a section of Cardiff fans has affected him.Dafydd then joins Carl to discuss some of the points raised by Dalman and whether his answers will appease the disgruntled fans.
Çavuşesku'nun Termometresi'nin yeni bölümünde Melis Konakçı moderatörlüğünde, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek; Özgür Özel'e yapılan saldırıyı, parlamenter sisteme dönüşün nasıl olabileceğini ve Mehmet Şimşek'in politikalarından geriye kalanları değerlendiriyorlar. Patreon'dan Destekleyin