POPULARITY
Categories
Türkiye, terör örgütü PKK'ya silah yaktırdı. Tarihî bir sürece şahitlik ediyoruz. Benzersiz bir kardeşlik örneği inşa edilebilir. Tıpkı dün olduğu gibi. Bu süreç şu temel gerçek üzerinden inşa edilmeli: Selçuk çocukları ile Salahaddin çocukları ne zaman birbirilerine omuz vermişlerse, o zaman tarihin akışını değiştirmişler. Ama öte yandan Selçuk çocukları ile Salahaddin çocukları ne zaman birebirlerine omuz vurmuşlarsa, ikisi de hüsrana uğramaktan kurtulamamışlar ve tarihten çekilmişler. Bazı çevreler ve kişiler, bu benzersiz süreci, gölgelemek ve hatta baltalamak için yoğun gayret gösterecekler gibi görünüyor.
Tarihî bir ana tanıklık ettik cuma günü: Terör örgütü PKK silah yaktı. Yakarak bıraktı silahı. Türkiye yaklaşık yarım asırdır kangrene dönüşen yüzyılın en büyük sorununu halletme yolunda tarihî bir mesafe katetmiş oldu. Türkiye, prangalarla boğuşuyor iki asırdır. Tek bir prangası yok Türkiye'nin: Hem kanlı hem de kansız prangaları var. Aynı anda ikisiyle de boğuşuyoruz. Yarım asır önce bir hortlak gibi icat edilen terör, kanlı bir prangaydı boynumuza geçirilen.
Bitcoin'in enerji tüketimi sıkça eleştiriliyor, hatta "israf" olarak nitelendiriliyor. Ancak bu podcast'te, bu yaygın iddialara farklı bir açıdan bakıyoruz. "Enerji israfı" kavramının öznel ve değer yüklü olduğunu vurguluyor, bunun yerine "enerji sarfiyatı" teriminin daha doğru bir anlayış sunduğunu öne sürüyoruz. Bir şeyin ne kadar değerli veya israf olduğunun kişisel değer yargılarına, kültürel farklılıklara ve zamana göre nasıl değiştiğini sorguluyoruz.Peki, Bitcoin'in bu enerji sarfiyatı neden gerekli? Çünkü elektronik paranın doğal ve politik olmayan bir kıtlık kazanmasının temel şartıdır. Tıpkı fiziksel varlıklarımızı korumak için enerji harcamamız (duvarlar, kasalar) gibi, para da kendi değerini korumak için bir çaba gerektirir. Tarih bize, paranın enerji veya emek harcanmadan kolayca yaratıldığında (örneğin enflasyon yoluyla) değerini hızla yitirdiğini ve bunun ekonomik çöküşlere, hatta savaşlara yol açtığını defalarca göstermiştir. Kimse para basma gücüne direnememiştir, en erdemli yöneticiler bile.Bitcoin'in enerji sarfiyatı, her 10 dakikada bir yeni blok üretme gibi "doğa yasasının" işlemesini sağlar. Bu süreç, sistemin istikrarını güvence altına alır ve en önemlisi, paranın el koyma veya enflasyon yoluyla çalınmaması sözünün yerine getirilmesini sağlar. Bitcoin, sıfır ve birlerden ibaret gibi görünse de, ardındaki enerji çabası sayesinde fiziksel bir gerçekliğe dayanır, bu yönüyle tamamen dijital/fiat paralardan ayrışır. Bu enerji kullanımı, madencilik yoluyla üretimden çok, ağın ilgisini, sağlığını ve paranın adil dağılımını gösterir.Podcast, "Parayı düzelt, dünyayı düzelt" felsefesi üzerinden, sağlıklı paranın enerji sarfiyatı gerektirdiğini ve bunun daha sağlıklı bir dünyaya katkıda bulunduğunu savunuyor. Sonuç olarak, her bireyin kendine sorması gereken temel soruya odaklanıyoruz: Sağlıklı bir dünya, bizim için kaç kilovatsaat değerindedir? İşte enerjiye dair soru budur.Kaynak
Bu haftalarda Tarih anlatımından giderek uzaklaşarak gündeme yaklaşıyoruz. Korkunç bir bilgi şöleni; Kemalizmin faşist yüzü ya da Kenan Evren'e Türkiyeli başkan diyerek mezarında ters döndürme aktiviteli bir program oldu.
100 yıl önceki şehirden manzara ve hikayeler, köprü geçmeyen atlı tramvay, çiçek kokulu çayırlar, diş kirası padişaha verilir mi, Kağıthane mesiresine gidiş ve başka şeyler....
Geri Dönüyoruz'un 89. bölümünde Mahir Ünsal Eriş ve Töre Sivrioğlu'nun konuğu Memet Ali Alabora. Müzik Larousse serisinin yeni bölümü için bir araya gelen üçlü, Johann Sebastian Bach'ın oğullarından başlayan sohbette, Boccherini, Brahms, Bizet ve Brucker'e uğrayıp Borodin'e kadar ilerliyor.
Osmanlı devrinde tatlının izini sürüyor; şekerlemeciler loncasından kaymak ve süt bala, kaşık tatlısından baklavaya uzanıyor; Le Bon Pastanesi gibi dönemin meşhur tatlı duraklarına uğruyoruz.
Özgürlük ve mahremiyet, aynı madalyonun iki yüzü gibi birbiriyle yakından ilişkilidir. Çoğu soyut kavram gibi, bunlar da kendiliğinden ortaya çıkmaz; hayal edilmesi, inşa edilmesi ve kararlılıkla korunması gereken değerlerdir. İnternet gibi dönüştürücü teknolojiler, hem bizim onları şekillendirmemizi sağlar hem de kendileri bizi şekillendirir. İnternetin tarihi, diğer ağ teknolojilerinin, örneğin paranın interneti olan Bitcoin'in nasıl evrilebileceği konusunda önemli dersler sunar.Web'in ilk günlerinde kullanılan Hypertext Transfer Protocol (HTTP), bilgiyi şeffaf bir şekilde aktarıyordu. Her şey herkese açıktı ve meraklı kişiler kimin kiminle konuştuğunu ve ne gönderildiğini kolayca görebilirdi. Ancak Eric Hughes gibi düşünürler, elektronik çağda açık bir toplum için mahremiyetin gerekliliğini vurguladı. Mahremiyet sır tutmak değildir; kişi mahremiyet sayesinde kendini dünyaya seçici olarak ifşa etme gücüne sahip olur.Ne yazık ki, internet ilk ortaya çıktığında güçlü şifreleme varsayılan değildi. Güçlü şifrelemenin eksikliği, PRISM ve ECHELON gibi büyük çaplı gözetim sistemlerinin kurulmasını kolaylaştırdı. Snowden'ın ifşaatları, bu gözetimin benzeri görülmemiş boyutunu ortaya koydu. Bu durum, internette iletişimi daha özel hale getirme çabalarını tetikledi. Netscape'in başlattığı HTTP over SSL ve ardından formalize edilen HTTPS, iletişimin güvenliğini artırdı. Bu tür korumalar, otoriter rejimlere karşı durmak, araştırmacı gazetecilik yapmak ve muhalefet etmek için neredeyse imkansız hale geldiği yerlerde hayati önem taşır.Tarih tekerrür eder ve iletişim mahremiyeti konusunda öğrenilen bu dersler finansal iletişim için de geçerlidir. Bitcoin Protokolünün mevcut durumu, şeffaflığıyla web'in HTTP aşamasını anımsatıyor. Finansal bilgiyi herkesin erişebileceği ve analiz edebileceği şekilde depolamak, özgür bir toplum için faydalı değildir; aksine bunu engeller. Tam şeffaflığın toplumsal sonuçlarından kaçınmak için, Bitcoin dünyasında da HTTPS benzeri güvenlik ve mahremiyet güvencelerine geçilmesi gerekecektir.Mahremiyet bir lüks değil, bir zorunluluktur. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gibi belgelerde temel bir insan hakkı olarak tanınmıştır. Tıpkı fiziksel dünyada evlerimizin mahremiyeti gibi, dijital dünyada da şifreleme mahremiyeti mümkün kılar. Tam gözetim hali, güvenlik değil, zorlama ve tiranlık halidir ve yeniliği baltalar. Yeni fikirlerin tartışılması ve gelişmesi için mahremiyet esastır. Mahremiyet olmadan özgürlük boştur. Vizyon ve mühendislik çabalarıyla, değer transferinde de güvenlik ve mahremiyetin yakında varsayılan hale gelmesi umulmaktadır.Kaynak
Üsküdar Şemsi Paşa Bostanı'nda kadınların sosyalleşmesi, 100 yıl önce bakkaldan alış veriş, bostanlar ve başka şeyler...
Geri Dönüyoruz'un 88. bölümünde seyyahlar serisine bir ek daha yapıyoruz. Serinin dördüncü bölümünde Mahir Ünsal Eriş ve Töre Sivrioğlu, Fransız gezgin Jean Chardin'i ele alıyor. Chardin'in, Lyonlu tüccar Raisin'le birlikte Doğu Hint adalarına gitme hayallerini, ilk teşebbüslerini, bu hayallerin bir ürünü olarak gerçekleştirdiği İran yolculuğunu, yolculuğu esnasında yaptığı İstanbul ve Türkiye gözlemlerini konuşuyor ve Chardin Seyahatnamesi'nin bizim için neden önemli olduğunu da anlamlandırmaya çalışıyoruz.
Kurantime çatısı altında, “Üç Kapı” açılıyor.Bu podcast serisinde bilginin, sanatın ve inancın farklı düzlemlerinde bir yolculuğa çıkıyoruz.Titizlikle seçtiğimiz üç alandaki kitaplar aracılığıyla düşünceyi, duyguyu ve maneviyatı birlikte keşfe çıkacağız:1. Non-FictionBilimden sosyal bilimlere, gerçekliğin karmaşık katmanlarını inceliyoruz. Kuramsal metinler eşliğinde çağımızı ve kendimizi anlamaya çalışıyoruz.2. FictionEdebiyatın büyülü dünyasında insan ruhunun derinliklerine iniyor, toplumsal meseleleri kurgu aracılığıyla sorguluyoruz.3. İslami İçerikİnanç ve maneviyat penceresinden İslami düşüncenin farklı veçhelerini, klasik ve çağdaş metinler eşliğinde ele alıyoruz.“Üç Kapı”da sadece okumuyoruz; metinleri sorguluyor, aralarındaki bağları kuruyor, çağımıza dair yeni anlamlar üretiyoruz.Evet, burası Üç Kapı.Kapıların ardında ne var, birlikte bakalım.
Beyazıt Meydanı'ndaki anıt üzerinden anıtların olumlu ya da olumsuz anlamda tercih veya reddediş nedenine dönüşebilen anıtlar üzerine konuşuyoruz.
Geri Dönüyoruz'un 87. bölümünde Mahir Ünsal Eriş ve Töre Sivrioğlu uzun zamandır erteledikleri İspanya bahsini açıyor. İspanya nedir? İberya yarımadası neden İspanya ve Portekiz olarak ayrılıyor? Latinler gelmeden önce burada kim yaşıyordu? İspanyolları nasıl karakterize ediyoruz? Endülüs medeniyeti nedir, nasıl kurulmuştur? Müslümanlardan önce İspanya'da kim vardı? İspanya'ya gelen Emeviler kimler? Müslümanlar ilk olarak ne zaman İberya'ya attı? Hepsi ve çok daha fazlası bu bölümde.
Bu bölümde, Osmanlı döneminde inşa edilen Mostar Köprüsü'nün mimari harikasından, Bosna Savaşı sırasında yıkılışına ve yıllar sonra yeniden inşa edilerek tekrar barışın simgesine dönüşmesine uzanan etkileyici hikayesini konuşuyoruz. Bir köprüden fazlası olan Mostar, geçmişin yaralarıyla bugünün umutlarını birleştiriyor.
Tarih akışının çok hızlandığı bir dönemdeyiz. Dünyanın Doğu'sundan Batı'sına kadar istisnasız tüm bölgelerinde “Belirsizlik” hâkim. Öyle ki; belirsizlik tek kalemde de değil; ekonomiden, dış politikaya her konuda çok bilinmezli denklemler var.
Kayıp kıta Atlantis... İnsanlığın cevabını en merak ettiği gizemlerden birisi bu. Gerçekten var mıydı bu kara parçası? Sahiden de anlatıldığı gibi ileri bir medeniyet yaşamış mıydı bu adada? Daha da önemlisi, okyanusların derinliklerinde bir yerde gizleniyor olabilir miydi bu kadim şehir? Hiçbir Şey Tesadüf Değil'in bu bölümünde Platon'un bir diyaloğuyla insanlık tarihine giren Atlantis mitini inceleyeceğiz. Modern zamanların başlangıcında bir idealden, Nazi Almanya'sının propaganda aracına dönüşen bu anlatı üzerine düşüneceğiz.------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir. Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok. ON Mobil'i _ndir! Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir. Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/ 'u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et! Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Osmanlı İmparatorluğu padişahlarından II. Mahmud ve Abdülmecid'in az bilinen, duymadığınız taraflarını inceliyoruz.
Tarih 7 Aralık 1941 sabahı, yaklaşık 353 Japon uçağı, altı uçak gemisinden havalanarak PearlHarbor'a saldırdı. Saldırı iki dalga halinde gerçekleşti ve yaklaşık 2 saat sürdü. Saldırı sonucunda 8 Amerikan savaş gemisinden 4'ü batırıldı, özellikle USS Arizona tamamen yok oldu. 188 Amerikan uçağı yok edildi. 2.403 Amerikan askeri ve sivil hayatını kaybetti, binden fazla kişi yaralandı. Bu olay, 2. Dünya Savaşı'nın seyrini değiştirdi ve ABD'nin savaşa resmen girmesine neden oldu.
Dünya'nın bir ucundan, diğer ucuna bir delik açtığınızı düşünün. Ve bu tünelden yüksek hızda hareket eden bir trenin geçtiğini düşünün. Koca bir gezegenin iki uzak noktası arasında sadece 42 dakikada seyahat edebildiğinizi hayal edin. Trafiğin olmadığı bir Dünya ihtimali, ne güzel değil mi? Hiçbir Şey Tesadüf Değil'in bu bölümünde, Yerçekimi Treni isimli düşünce deneyini inceliyoruz. 17'inci yıldan bu yana insanlığın kurduğu bir hayalin gerçekleşme ihtimalini sorguluyoruz.------- Podbee Sunar -------Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.ON Mobil'i İndir! Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/'u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Bitcoin'in sadece karmaşık bir teknik sistem olmadığını biliyor muydunuz? Aslında Bitcoin, sizi paranın tarihi, bankacılık ve çeşitli ekonomik düşünce ekolleri hakkında beklenmedik bir öğrenme yolculuğuna çıkarabilir. Bu yolculukta ilk şaşırtıcı duraklardan biri, finans, ekonomi ve hatta psikoloji hakkında ne kadar az şey bildiğimizi fark etmek oluyor.Bu keşif süreci, enflasyonun ne anlama geldiği ve yeni para basımının neden basitçe daha fazla talep yaratmak yerine halihazırda mevcut paranın değerini düşürdüğü gibi temel sorularla başlıyor. Enflasyonun gizli bir vergi oluşu ve hiperenflasyonun yıkıcı etkileri gibi konular, parayla olan ilişkimizi yeniden düşünmemize neden oluyor. Tarih boyunca hükümetlerin para arzını artırma cazibesine direnemediği ve bu durumun para birimlerinin değer kaybetmesine veya çökmesine yol açtığı gerçeğiyle yüzleşiyoruz.Para birimlerinin altın ve gümüş gibi somut değerlere dayalı olduğu dönemlerden, sadece hükümet kararıyla değeri olan itibari para sistemine nasıl geçildiğini anlamak, büyük bir illüzyonun parçası olduğumuzu fark etmemizi sağlıyor. Ayrıca, bankaların aslında sahip olmadıkları parayı ödünç verebildikleri kesirli rezerv bankacılığının çılgınlığını ve bunun para arzını nasıl katladığını öğreniyoruz. Para yaratma gücünün ne kadar büyük bir kontrol sağladığını görüyoruz.Peki ya değer? Neden bazı şeylere diğerlerinden daha fazla değer veriyoruz? Değerin sadece öznel olmadığını, kıtlık ve üretim zorluğu gibi nesnel kriterlere de bağlı olduğunu ve Bitcoin'in bu özelliklere sahip olduğunu anlıyoruz.Bitcoin, 21 milyonluk sınırlı arzı ve matematiksel olarak kontrol edilen para basımıyla, bu eski ekonomik paradigmaları sorgulamamızı sağlıyor. Para arzını matematiksel kuralların belirlediği bir sistem olarak, hükümetlerin parayı şişirme eğilimine karşı bir alternatif sunuyor. Bu bağlamda, sağlam para kavramı - yani değerini zaman içinde koruyabilen para - öne çıkıyor. Bitcoin'in benzersiz stok-akış oranı, onu altın gibi geleneksel sağlam para biçimleriyle karşılaştırmamızı sağlıyor ve gelecekte "sonsuz sağlamlığa" yaklaşacağını gösteriyor.Bitcoin'in ekonomik öğretileri, finansal cahilliğimizle yüzleşmek ve paranın gerçek doğasını anlamak için güçlü bir katalizör görevi görüyor. Bu podcast serisi, Bitcoin'in bize para, değer ve ekonominin işleyişi hakkında öğrettiklerini keşfedecek. Gelin, bu eğitici ve aydınlatıcı sohbetimize katılın!Kaynak
Osmanlı İmparatorluğu'ndaki elçi kabulleri üzerine konuşuyoruz.
Akademisyen Doç. Dr. Özge Öner ile ekonominin gidişatını, önümüzdeki süreçte Türkiye'yi nelerin beklediğini ve kaybedilen zamanı konuştuk. İyi seyirler...
Genelde İslam dünyasında özelde Türkiye'de sıkça tartışılan meselelerden biri, dindarlık meselesidir. Dindarlık çok farklı türden tartışmalara konu oluyor. Dinden tam olarak neyi anlayacağımız ve dini nasıl yaşayacağımız soruları yani dindarlığın mahiyet ve muhtevası özellikle popüler bir konu olarak sürekli gündeme geliyor. Son yüzyılda İslam dünyasının önde gelen şahsiyetlerinin cevaplamaya çalıştığı soruların başında dinî nasların Müslümanların mevcut vaziyeti dikkate alındığında nasıl yorumlanacağı sorusu gelir desek yanlış olmaz. Neredeyse çağdaş İslam dünyasındaki tüm hareketler bir bakıma bu soruya verdikleri cevaplarla temayüz ediyorlar. Kısaca dindarlık tartışmalarının çok geniş bir bağlamı var. Bu geniş bağlamda dindarlık tartışmalarının bir kısmı, dindarlığı, İslam dünyasının şimdiki durumunu okumak için, bu okuma vasıtasıyla da tarihimizi değerlendirmek için bir manivelaya dönüştürüyor. İşin ilginç tarafı, bu tartışmanın zıt kutupları aynı kavram üzerinden birbiriyle çelişen yorumlar yapıyor.
Statü, başarı, onaylanma ihtiyacı… Hepimizin zihninde görünmez bir taht var ve kimse açık açık söylemese de, o tahta oturmak istiyoruz. Peki neden?Bu bölümde Alain de Botton'un Statü Anksiyetesi kitabından yola çıkarak şu soruların peşine düşüyoruz:Statü endişesi nereden geliyor?Meritokrasi ve sosyal medya neden bizi tükenmişliğe sürüklüyor?“Herkesin bir şey başardığı” dünyada, biz neden hâlâ eksik hissediyoruz?Ve en önemlisi: Bu oyunu nasıl fark eder, hatta dışına nasıl çıkabiliriz?Tarih, felsefe, psikoloji, edebiyat ve bol bol iç gözlemle dolu, dopdolu bir bölüm sizi bekliyor.
Bilim sürekli soru sormayı gerektiren bir alan. Verdiğimiz cevaplar, bulduğumuz çözümler asla bir son anlamı taşımıyor. Bilakis yeni sorunları ve soruları da beraberinde getiriyor. Hiçbir Şey Tesadüf Değil'in bu bölümünde o soruların izinden gidiyoruz. Fiziğin uzun zamandır cevabını aradığı, fakat bir türlü yanıtını bulamadığı bazı temel soruları analiz ediyoruz.------- Podbee Sunar -------Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.ON Mobil'i İndir! Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/'u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Trump'ın Ankara Büyükelçiliği'ne atadığı Tom Barrack'ın bir mesajı çoğu kimsenin dikkatini çekmiştir. Barrack, Avrupa ve ABD ile Şark dünyası, yani bizim Osmanlı coğrafyasının yüz yılı hakkında bir değerlendirme yapmış. Onun değerlendirmesinin giriş bölümü şu şekilde: “Batı, bir asır önce haritalar, manda yönetimleri, çizilmiş sınırlar ve yabancı yönetimler dayattı. Sykes-Picot Suriye'yi ve daha geniş bir bölgeyi barış için değil emperyal kazanç için böldü. Bu hata nesillere mal oldu. Bunu bir daha yapmayacağız.”
Eski İstanbul'un karşısında, en eski semtlerden birisi olan Üsküdar üzerine konuşuyoruz.
On-Air (Karanlık) filminin katkılarıyla hazırlanan Geri Dönüyoruz'un yeni bölümünde Mahir Ünsal Eriş ve Töre Sivrioğlu, bilim kurgu ve çizgi film dünyasını birbirine katıyor. İkili, On-Air (Karanlık) filminden yola çıkarak, bir yandan çizgi filmlerden, animasyonlardan ve fiktif gelecek tasavvurlarından bahsediyor, bir yandan da var olmayan evrenlere dair kurgular içeren çocukluk yapımlarını hatılamaya çalışıyor.
Şüphe birçok durumda insanı hayatta tutan, onu doğru bilgiyle kavuşturan bir dürtü. Fakat söz konusu şüphe olduğunda bir denge de tutturmak gerekiyor. Neyden, ne zaman, nasıl, nereye kadar ve ne düzeyde şüphe duymamız gerektiğini doğru saptamalıyız. Mesela bilim... Ondan ne kadar, hangi düzeyde şüphelenmemiz gerekir? Hiçbir Şey Tesadüf Değil'in bu bölümünde bilimin güvenilirliğini sorguluyoruz. Bu çağda hangi bilimsel verinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu nasıl saptayacağımız üzerine konuşuyoruz.------- Podbee Sunar -------Bu podcast, On Dijital Bankacılık hakkında reklam içerir.Bankacılık On'la Rahat. Dünya Döndükçe EFT-Havale- Fast Ücreti Yok.ON Mobil'i İndir! Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir.Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/'u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et!Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
“Tarih olayının genetiğini incelemezsek, gelecek dünyayı inşa edecek bilgi temeline ulaşmak imkânımız da ortadan kalkar” diyor ‘İslam'da Şehir ve Mimari' kitabında merhum Turgut Cansever. Bunun ne kadar böyle olduğunu, doğru olarak kurulmuş şehirlere sonradan ilave ettiğimiz yanlışlık ve çirkinliklerde tam olarak teşhis edebiliyoruz bugün. Yazık ki bu kültürel cinayetlere işaret ederek bizi uyandırmaya çalışan çok fazla Turgut Cansever'imiz de yok!
Avrupa'ya ne oldu da İsrail'e ardı ardına yaptırımlara başladı? Ticareti kesmekten, ekonomik ambargodan, büyükelçileri geri çağırmaktan, silah satışını durdurmaktan söz eder oldu.
Orta Çağ'da hamamlarda işlenen cinayetler, hükümdar, imparator ve sultanların hamam suikastlerinde kullandığı yöntemler ve başka şeyler...
Özbekler Tekkesi'nin bir kültürel hafıza mekanı olarak yeni işlevinin safhalarını ve bu yönde yapılan çalışmaları, -bir bilgi yanlışına neden olmamak için- hem kendisinin hem de İSAR Araştırma Merkezi'nin web sitelerindeki bilgileri esas alarak iletelim. Tekke binasının ilk restorasyonu Mimar Cengiz Bektaş tarafından yapılıyor (1983). Harem kısmının restorasyonu ise bundan yaklaşık on yıl sonra Mimar Melih Birsel tarafından gerçekleştiriliyor. Bu restorasyonlardan sonra Tekke on yıllığına, şeyh ailesinden Münir Ertegün adına kurulan Tarih ve Araştırma Vakfı'na tahsis ediliyor.
Lozan hakkında ne zaman mevzu açılsa hemen harekete geçen “konuşturtmayız”, “dokundurtmayız”, “sorgulatmayız” korosunun Türkiye'de hala kullandığı, muhafaza ettiği güçlü ve geniş bir etkinlik alanı olduğu çok açık. Bu etkinlik yüzyıldır gücünü tam da bu konuşturmamayı, sorgulatmamayı başarmaktan alıyor.
Geri Dönüyoruz'un 85. bölümünde Mahir Ünsal Eriş ve Töre Sivrioğlu, tarihte ciddi tartışmalara yol açan bir konuyu ele alıyor. Çizgi roman merakları malum olan ikili bu kez DC ve Marvel evrenlerini karşılaştırıyor. İki evren arasındaki temel farklılıklar, mekanlar, doğuştan veya atanmış kahramanlar, halka en yakın figürler, kadın gücü vurgusunun yapıldığı ilk karakter, gücünü zenginliklerinden alanlar, taytı kahraman modasına sokanlar... Hepsi ve daha fazlası bu bölümde.
Geri Dönüyoruz'un 84. bölümünde Mahir Ünsal Eriş ve Töre Sivrioğlu, Eyüp Demirezen'i konuk ediyor ve birlikte Romanları konuşuyorlar. Roman ne demek? Çingene kavramının kullanımı ne kadar doğru? Yolculukları nereden başladı, nerelere ulaştı? Gaco ve gacı kime denir? Müzikle ilişkileri, Türk sinemasının Roman algısına etkisi, Roman toplumuna dair ön yargılar, Rom dilinin etkilendiği diller ve çok daha fazlası bu bölümde.
1878 ‘de Plevne'de Osmanlı ile beraber ve 1915'te Çanakkale'de Osmanlı'ya karşı savaşan Avustralyalı Doktor Charles Ryan hem Türkiye hem de Avustralya için önemli tarihi bir karakter. Ryan'ın hikayesini belgesel olarak beyaz perdeye aktaran Yapımcı Murat Dereli ve Tarihçi Vecihi Başarın stüdyo konuğumuz oldu.
Geri Dönüyoruz'un 83. bölümünde Mahir Ünsal Eriş ve Töre Sivrioğlu, tiranlar ve totaliter figürleri ele alıyor. Tiran kelimesinin kökeni nedir? Antik Yunan döneminde tiran kime deniyordu? Anlamı nasıl bir dönüşüme uğradı? Tiranlık ile krallığı ne ayırır? Roma döneminde tiranlıktan bahsetmek mümkün mü? Orta Çağ Avrupası ve İslam dünyasında durum nasıldı? Hepsi ve daha fazlası bu bölümde...
Geri Dönüyoruz'un 82. bölümünde Mahir Ünsal Eriş ve Töre Sivrioğlu, yamyamlık bahsini açıyor. "İnsan insanı neden yiyor?" sorusunun çevresinde, kanibalizm kavramının menşeini, ritualistik anlamını, kimlerin hangi sebeple yendiğini konuşuyor ve "yamyam" kelimesinin kökenine göz atıyoruz.
Her yıl aynı olaylar üzerine birçok tarih kitabı yayımlanıyor ve tarihçiler pek çok konuda anlaşmazlık yaşıyor. Peki, tarihi kimler yazıyor? Tarih nasıl yazılıyor? Tarihte nesnellik mümkün mü? 111 Hz'in bu bölümünde tarih disiplininin ne olduğunu inceliyor ve bu sorulara yanıt arıyoruz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Uğur YıldırımSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.50podbee koduyla Hiwell'de ilk seansınızda geçerli %50 indirimi kullanmak için Hiwell'i şimdi indirin..1750'den fazla uzman arasından ücretsiz ön görüşmelerle size en uygun uzmanı seçebilir, yolculuğunuza kolaylıkla başlayabilirsiniz. Buradan indirin.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Geri Dönüyoruz, üçüncü sezonunu açıyor! Yeni sezonun ilk bölümünde Mahir Ünsal Eriş ve Töre Sivrioğlu, konu başlığı belirlemedikleri sohbetlerinde, geride kalan 80 bölüme genel bir bakış ile bugüne kadarki dinlenme istatistiklerine göz gezdiriyorlar ve yakında çıkması planlanan Geri Dönüyoruz kitabının kısa bir tanıtımını yapıyorlar. Serbest konulu bölümümüzde Şemseddin Sâmi'den yola çıkarak eski zaman alimlerinin nasıl bu kadar bilgi sahibi olabildikleri üzerine kafa yoruyor, günümüzde bilginin arzulanma şekli ve büyük bilgi kaynaklarının itibar görmeme nedenlerini masaya yatırıyor, son olarak Töre'nin yakın zamanda kitaba dönüşen el yazısı defterlerinin hakkını teslim ederek yeni sezonun ilk bölümünü noktalıyoruz.
Yapay zeka ile hazırlanan Siyer podcast serimizin final bölümünde, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) son günlerini, hastalığını ve vefatını detaylı bir şekilde ele alıyoruz. Müslümanlar için derin anlam taşıyan bu dönemde yaşanan duygusal ve toplumsal olayları keşfedeceksiniz.Efendimizin son anları, ümmetine bıraktığı vasiyet ve vefatından sonra İslam toplumunda meydana gelen değişimler… Sahabelerin duyguları, Medine'de oluşan atmosfer ve İslam'ın bu kritik süreci nasıl yönettiği gibi önemli konulara değiniyoruz.Tarihî bir dönüm noktasına yakından şahit olmak için bu bölümü kaçırmayın! Dinlemeyi, takip etmeyi ve bildirimleri açmayı unutmayın!
Kuşlar gibi uçabilsek, kanat çırpıp gökyüzüne yükselsek, semalarda süzülüp yeryüzünü yukarıdan izleyebilsek... Ne güzel olurdu, değil mi? Uçmak, insanlığın en eski hayallerinden biri olduğu kadar, en büyük korkularından da biri aynı zamanda. Ancak tüm tehlikelerine rağmen, binlerce yıldır uçma arzumuz hiç sönmedi. Diadolus ve İkarus'un güneşe doğru uçma cesaretinden Hezarfen'in Galata'dan süzülüşüne, uçma rüyalarından farklı hikayelerdeki çeşitli metaforlara... 111 Hz'in bu bölümünde uçma tutkumuzun kökenlerini araştırıyor, tarih boyunca insanın gökyüzüne uzanma çabasını ve bu çabanın aslında neyi simgeliyor olabileceğini sorguluyoruz.111 Hz quiz sayfasına erişmek için: https://podbeemedia.com/quiz/baris-ozcan-ile-111-hz 111 Hz ana sayfasına erişmek için: https://podbeemedia.com/podcast/baris-ozcan-ile-111-hzSunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Kevser Yağcı BiçiciSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu podcast, TOGG hakkında reklam içerir .500.000 TL %0 Faizli 12 Ay Vadeli veya 900.000 TL %2,69 Faizli 30 Ay Vadeli Togg T10X Finansman Desteği, daha fazla bilgi için togg.com.tr'yi ziyaret et.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Bir şeyi yasaklamak onu gerçekten ortadan kaldırır mı, yoksa tam tersine daha cazip hale mi getirir? Tarih boyunca yasaklar hep hayatımızda oldu, ama çoğu zaman beklenenin tam aksi sonuçlar doğurdu. Bu bölümde, yasakların insan psikolojisi üzerindeki etkisini konuşacağız. Yasaklar neden daha büyük bir arzu yaratır? İnsan zihni, sınırları kabul etmek yerine neden onları aşmaya programlıdır?Ve asıl büyük soru: Yasaklar gerçekten bizi korumak için mi var, yoksa kontrol etmek için mi? Belki de cesaret, yasaklamakta değil, insanlara seçim yapma özgürlüğü tanımaktadır. Gelin, birlikte keşfedelim!Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Hazal Beril ÇamSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu bölüm Garanti BBVA BonusFlaş hakkında reklam içerir.Ramazan alışverişlerine 1.200 TL bonus!Ramazan'da Bonus üye işyerinde yapacağınız 2000 TL ve üzeri market alışverişlerinize toplam 1.200 TL bonus!Ramazan avantajlarını kaçırmamak için BonusFlaş'ı şimdi indirin.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
“Yeterince gelişmiş bir teknoloji, büyüden ayırt edilemez." Efsanevi bilim kurgu yazarı Arthur C. Clarke'ın bir sözü bu. Fakat teknoloji ve büyü, bilim ve sihir... Bunlar birbiriyle çatışan şeyler değil mi? Fakat geniş bir perspektiften baktığımızda, daha derin bir mesaj veriyor bize bu söz. Bilim ve büyünün, sihir ve teknolojinin birbiriyle bağlantılı olduğunu vurguluyor. 111 Hz'in bu bölümünde Arthur C. Clarke'ın söylemini daha iyi anlamaya çalışıyoruz. İnsanlık tarihinde bir yolculuğa çıkıp büyücülerin, bilim ve teknolojiye nasıl ilham verdiğini inceliyoruz. Büyünün tarihsel, toplumsal ve psikolojik yönlerini analiz ediyoruz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Özgür YılgürSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell'de 1600'den fazla uzman arasından ücretsiz ön görüşmelerle size en uygun uzmanı seçebilir, kendinizi tanıma yolculuğunuza kolay ve güvenilir bir şekilde başlayabilirsiniz. Hiwell'i şimdi indirinSee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Boğaziçi Üniversitesi'nin rektör protestoları 5. yılına girerken, son durum ne? Okulun Boğaz manzaralı güney kampüsünde yapılaşma ihtimali ne? Tarihçi Dr. Ahmet Ersoy ile konuşuyoruz.