POPULARITY
Güncel dizi ve filmleri incelediğimiz Dollypop'un yeni bölümünde, 2 yıllık aranın ardından geri dönen The Last of Us'ın 2. sezon 1. bölümünü değerlendirdik!Tıpkı ilk sezonda yaptığımız gibi, oyunu oynayan ve oynamayan olarak iki farklı perspektiften ele aldığımız incelememizde; yeni sezonunun nasıl başladığından dizinin yaratıcılarının oldukça başarılı olsa bile birtakım eksikleri olan ilk sezondan nasıl dersler çıkardığına ve 2. sezonla birlikte hayatımıza giren karakterlerin nasıl tanıtıldığına dek pek çok konuyu ele aldık.Sizin bölüm görüşleriniz neler? Yorumlarınızı bekliyoruz. Dollypop ve Dollywood'u, Dollyworld YouTube kanalından da takip edebilirsiniz.
SBS'in 50. yılı kapsamında SBS Türkçe Programının eski çalışanları ile yaptığımız söyleşiler dizisinde bu kez Ayşe Kemikoğlu mikrofonlarımıza konuk oldu.
Bu mektûb, Muhammed Ma'sûm-i Kâbilîye yazılmışdır. Sevenlerin sıkıntılara, üzüntülere dayanmaları lâzım geldiği bildirilmekdedir:“Fakîrleri seven kardeşim! Kalbinde sevgi taşıyanların sıkıntı ve üzüntü çekmeleri lâzımdır. Dervîşliği seçenlerin dertlere, sıkıntılara alışması lâzımdır.Fârisî beyt tercemesi: Seni sevmek, dert ve gam tatmak içindir, Yoksa, râhat etdirecek şeyler çokdur.Sevgili, sevenin çok üzülmesini ister. Böylece, kendinden başkasından büsbütün soğumasını, kesilmesini bekler. Sevenin râhatlığı, râhatsızlıkdadır. Âşıka en tatlı gelen şey, sevgili için yanmakdır. Sükûnet bulması çırpınmakdadır. Râhatı, yaralı olmakdadır. Bu yolda istirâhat aramak, kendini sıkıntıya atmakdır. Bütün varlığını sevgiliye vermek, ondan gelen herşeyi seve seve kapmak acısını, ekşisini, kaşları çatmadan almak lâzımdır. Aşk içinde yaşamak böyle olur. Elinizden geldiği kadar böyle olunuz! Yoksa, gevşeklik hâsıl olur. Sizin çalışmanız iyi idi. Bunun dahâ artmasını beklerken, azalıverdi. Fekat üzülmeyiniz. Eğer, kendinizi bu duraklamadan kurtarırsanız, eskisinden dahâ iyi olur. Sizi bu dağınıklığa sürükleyen şeylerin, toparlanmanıza da sebeb olacaklarını biliniz! Böylece, çalışmanız artar. Vesselâm.”146.“Oğlum Şerefeddîn Hüseynin mektûbu geldi. Allahü teâlâya hamd olsun ki, fakîrleri hâtırlamakla şereflenmekdesiniz. Aldığınız vazîfeyi çok yaparak zemânlarınızı kıymetlendiriniz! Fırsatı elden kaçırmayınız. Geçici olan şânlar, şerefler sizi aldatmasın. Dünyâ lezzetleri, hakîkî lezzetlerden mahrûm etmesin.Fârisî beyt tercemesi:Sana söyliyeceğim hep şudur: Çocuksun, yol ise korkuludur.Allahü teâlâ, bir kulunu gençlikde tevbe etmeğe kavuşdurursa ve bu tevbesini bozmakdan korursa, ne büyük ni'met olur. Diyebilirim ki, bütün dünyâ ni'metleri ve lezzetleri, bu ni'metin yanında, büyük deniz yanındaki bir damla su gibidir. Çünki bu ni'met, insanı Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşdurur. Bu ise, dünyâ ve âhıret ni'metlerinin hepsinin üstündedir. Âl-i İmrân sûresinin onbeşinci ve Tevbe sûresinin yetmişüçüncü âyetinde meâlen, “Allah'ın râzı olması nimeti dahâ büyüktür” buyuruldu. Doğru yolda olanlara ve Muhammed Mustafâya “aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmâtü etemmühâ ve ekmelühâ” uymakla şereflenenlere selâm olsun!” RabbaniSahabîlerden biri şöyle dedi: Bir gün Peygamberimiz, aramızda gülüşürken çıkagelmişti. Bize, “Cehennem ardınızdayken nasıl gülersiniz? Vallahi, sizi gülerken görmemeliyim!" dedi ve yüzünü dönerek giti. Sanki başlarımıza birer kartal konmuş gibi olmuştuk. Fakat, az sonra yanımıza gelerek şu müjdeyi verdi: "Biraz önce Cebrail gelerek bana şöyle dedi. Yüce Allah buyuruyor ki: "Niçin kullarımın ümidini rahmetimden kesiyorsun? Kullarıma Benim affedici ve merhametli olduğumu, bunun yanında azabımın da ağır olduğunu bildir."ّدَاصرملابلّكَ برّنَ اBütün peygamberlerin ortak nasihati. Utanmadıktan sonra dilediğini yap.İyilikte kötülükte bulaşıcıdır."İnsanlar için hak yolunu kapatan beş şey vardır:Cahillikten rahatsız olmamak, dünya hırsı, cimrilik, amelde riya, kendi fikrini beğenmek." Hz. Ali ra.Bir vehabi yazdı sen ölünce cenaze namazına asla gelmicem. Hiç cevap vermem ama buna yazdım: Benim cenaze namazıma 1000 Peygamber gelecek, sen eksik kal nolur.“Güneşin Görevi Işık Saçmaktır! Yarasalar Rahatsız oluyor Diye, Güneş Bu Görevinden Vazgeçecek Değil Ya!” Şems-i TebriziŞeytan taşlamaktan tavaf yapamıyoruz!Başarı, en iyi intikamdır.Yiğit 1000 gün yaşar fırsat bir gün düşerBereket diye bişey var İslam'da. Kurtuluş savaşında Yunan nüfusu 10 milyon; Türkiye 10 milyon. Yıl 2025. Yunan yine 10 milyon; Türkiye 85 milyon.Korkularının üstüne git! Agresif ol ve yüzleş onlarla. Sert saldır! Vücudunda bir yer tutulup ağrıdığında, masör kişi o bölgeye sert bir masaj yapar, ödeme dönüşmüş olan kas yapını yumuşatır ve ağrı biter.Mülk Allahındır yazıyo apartmanda. Altında sahibinden satılık yazısı var!“Kendi ayıbı, insanların ayıbını görmekten alıkoyan kimseye müjdeler olsun." (Aclûnî, Keşfu'l-Hafa, II, 46)
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümün konusu kötü alışkanlıklar… Emin ve Feyza kötü olarak nitelendirilebilecek çeşitli alışkanlıklardan ve bu alışkanlıklardan neden vazgeçemediklerinden bahsettiler. Sizin kötü alışkanlıklarınız var mı? Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Show Notes Easy Turkish Podcast 130: Israr, ısrar, ısrar! (https://www.easyturkish.fm/130) Turks Try Weird Asian Snacks (https://youtu.be/TTEpgr4lc4U) Foreigners React to Weird Turkish Snacks (https://youtu.be/XHkrXyGzxCw) Transcript Intro Emin: [0:25] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin, bugünkü bölümümüzde Feyza ile beraberiz. Nasılsın Feyza? Feyza: [0:34] İyiyim Emin, sağ ol. Sen nasılsın? Emin: [0:36] Ben de iyiyim, teşekkür ederim. Evet, nasıl gidiyor 2025 yılı genel olarak? Feyza: [0:41] 2025'in 2024'ten çok farkı yok şu ana kadar aslında. Yoğun geçiyor. Havalar bu aralar çok soğudu İstanbul'da. Kar yağdı bir ara, tekrar yağacak. O yüzden genelde iş, ev arası geçiyor. Senin nasıl geçiyor? Emin: [0:57] Benim de aynı şekilde. Hatta bu bölüm yayınlandığında biz karlar altında olabiliriz. Feyza: [1:02] Evet gerçekten. Emin: [1:04] Aynen. Tam karın en yoğun olacağı zamanlar herhâlde yayınlanacak bu bölüm. Feyza: [1:07] Doğru. Emin: [1:08] Bakalım İstanbullular olarak hasretiz kara. Senede bir kere, iki kere anca geliyor zaten. Onu da iyi değerlendirmek istiyoruz. Feyza: [1:16] Aynen öyle. Bakalım tutacak mı? Bayağı büyük bir beklenti var. Emin: [1:19] Evet bu beklenti genelde aslında boşa çıkmasıyla ünlü bir beklenti. Bu da İstanbulluların kötü bir alışkanlığı sanki. Feyza: [1:31] Bence de. Bence de. Emin: [1:31] Yani bağımlılık gibi. Olmayacağını biliyoruz ama yine de bir heves, bir umut bekliyoruz. Feyza: [1:37] Aynen öyle. Bir umuttur kar beklemek. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
"Bu bölüm tamamen doğaçlama. Hiçbir plan yok, hiçbir edit yok. Kafamdan geçenleri olduğu gibi paylaşıyorum. Özgürlük gerçekten mümkün mü? İnsan neden sürekli anlam arıyor? Sosyal medyada neden farklı kimliklere bürünüyoruz? Kendi kendime sorduğum ve cevabını tam bilmediğim tüm deli sorular burada! Hazırsanız, birlikte bir zihin yolculuğuna çıkalım."
Bölgesel denklemde özgül ağırlığı artan bir Ankara ile karşı karşıyayız. Geçtiğimiz hafta başkente gerçekleşen iki ziyaret bu tezi destekliyor. Avrupa'nın kalbinde yer alan o ülkeyle yapılan stratejik işbirliği anlaşması bana göre yeni bir trendin habercisi. Bu artan etkinin baş ağrıtan yanları da var. Türkiye'yi Arap dünyası ile karşı karşıya getirme, Ankara-Şam arasına nifak tohumları ekme girişimleri uç veriyor. İran ve İsrail'in, Trump-Erdoğan diyaloğunu zedelemek için provokasyona imza atabileceği değerlendirmesi de yapılıyor. Bu konuya geleceğim ama önce şu özgül ağırlık meselesine eğilelim.
#şehirkuşçuları
Takvâ, Allâh (c.c.) korkusu ile Allâh (c.c.)'un yasakladığı şeylerden, önce şirkten, sonra da günâhtan, günâh ve haram olması ihtimâli bulunan şüpheli durumlardan, gereksiz şeylerden korunma, sakınma demektir. Takvâ makamı çok şerefli bir makamdır. Cenâb-ı Allâh: “Hiç şüphesiz ki Allâh, ittikâ edenlerle ve muhsinlerle berâberdir.” (Nahl s. 128) ve “Sizin, Allâh katında en şerefliniz, en müttakî olanınızdır.” (Hucurât s. 13) buyurmuştur. İbn Abbas (r.a.)'in rivayetine göre Hz. Peygamber (s.a.v.): “İnsanların en şereflisi olmak isteyen Allâh (c.c.)'dan ittika etsin (korksun). İnsanların en güçlüsü olmak isteyen, Allâh (c.c.)'a tevekkül etsin ve insanların en zengini olmak isteyen, kendi elindekinden daha ziyade Allâh (c.c.)'un kudret elinde olana güvensin.” (İbn Mace) buyurmuştur. Hz. Ali (r.a.) de; “Takvâ, günâhlara devam etmeyi ve yaptığı ibâdetlerle aldanmayı bırakmaktır” demiştir. “Takvâ, seni Mevlâ'nın yasak kıldığı bir yerde görmemesidir.” ve “Muttakî, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in yoluna girip dünyayı arkasına atan, nefsini ihlâs ve vefaya zorlayan haram ve zulmü terkeden kimsedir” şeklinde tarifler de yapılmıştır. Şayet muttaki için, Cenâb-ı Hâkk'ın “Bu kitap, muttakîler için bir rehberdir.” (Bakara s. 2) sözünde ifade ettiği şeyden başka hiç bir fazîlet bulunmasaydı bile ona yeterdi. Çünkü “Kendisinde, insanlar için bir hidayet (rehberi) olan Kur'ân'ın indirildiği Ramazan ayı…” (Bakara s. 185) ayetinde Kur'ân'ın insanlar için bir hidayet rehberi olduğunu açıklamış, Bakara Suresi'nin 2. ayetinde de “O'nun muttakîler için bir hidayet rehberi olduğu“nu söylemiştir. Böylece bu husus, muttakîlerin, bütün insanlar olduğunu gösterir. Demek ki muttakî olmayan, âdeta insan değildir. (Fahruddîn Er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr Mefâtîhu'l-Ğayb, c.1, s.445-446)
Zeyd b. Sabit (r.a.), Resûlullah (s.a.v.)'den naklen şöyle anlattı: “Bir kimsenin niyeti âhiret olursa, Allâh onun dağınık işlerini bir araya getirir. Ona gönül zenginliği, kanaat verir. Dünya nimetleri ona boyun eğer. Yine bir kimsenin, niyetinde dünya olursa, Allâh onun işlerini dağıtır. Kalbine açlık ve fakirlik korkusu salar. Dünyadan kendisine gelen ise, ancak Allâh'ın yazdığı kadardır.” Esved b. Kays (r.âleyh) diyor ki: “Cündüb'den dinledim, şöyle anlattı: “Bir gün, Ömer (r.a.) Resûlullah (s.a.v.)'ın huzuruna girdi. Bir hasır üstünde, yatmıştı. Yüzüne üzerinde yattığı hasırın izi çıkmıştı. Ömer (r.a.) ağladı. Resûlullâh (s.â.v.) sordu: “Seni ağlatan nedir?” Ömer (r.a.) şöyle dedi: “Kisra'yı ve Kayser'i hatırladım. Onların dünya bolluğunu düşündüm. Sen, Allâh'ın Resûlü olduğun halde yüzüne hasır izi gelmiş.” Bunun üzerine, Resûlullâh (s.a.v.) şöyle anlattı: “Onların ulaşabilecekleri iyilikler kendilerine dünya hayatında peşin olarak verildi. Fakat biz, öyle bir ümmetiz ki, iyilik ve ihsanlarımız âhirete bırakıldı.” Hz. Ali (r.a.)'in şöyle dediği anlatılır: “Sizin için iki şeyden korkarım. Uzun emel, nefsin kötü arzularına uymak. Uzun emel, size âhireti unutturur. Hevâî arzular ise doğru yolu kapatır. Dünya göçüp gitmektedir, âhiretin yüzü ise bize dönüktür. Herbirinin kendine has çocukları vardır. Siz, âhiret çocukları olunuz, dünya çocukları olmayınız.” (Ebû'l-Leys Semerkandî, Tenbihü'l-Gâfilin, s.270-271)
Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Yakında sizden biri çıkar ve şöyle der: “İşte Allâh (c.c.)'un kitabı. Onun içerisinde bulunan helâlleri helâl kabul ederiz, onda yer alan haramları da haram sayarız.” Haberiniz olsun! Kime benden bir hadis ulaşır da onu yalanlarsa, bu haliyle o Allâh'ı, Resûlü'nü ve o hadisi kendisine ulaştıranı yalanlamış olur.” (Taberânî) Mutarrif b. Abdillah b. eş-Şıhhîr (r.âleyh)'e: “Bize sadece Kur'ân'dan bahsedin” dendiği zaman şöyle demiştir: “Vallâhi biz hadis rivâyeti ile Kur'ân'a bir alternatif getirme arzusunda değiliz. Ancak bu halimizle biz, Kur'ân'ı bizden daha iyi bilen birinin (Resûlullâh (s.a.v.)'i kastetmektedir) olduğunu göstermek istiyoruz.” Evzâî (r.âleyh), Hassan b. Atıyye (r.a.)'den şöyle dediğini nakleder: “Vahiy Resûlullâh (s.a.v.)'e inerdi. Onu tefsir eden sünneti de ona Cibril getirirdi.” Ebû'd-Derdâ (r.a.): “Sizin hakkınızda endişe ettiklerimden biri de âlimin sürçmesi ve münâfığın Kur'ân ile tartışmaya girmesidir” demiştir. Bu mânâda daha başka sözler de vardır ki âlimler onları sünneti bir tarafa iterek Kur'ân'ı tevil etme ve reye başvurma konusuna yormuşlardır. Âlimlerden birçoğu, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in şu buyruğunu ve hadisleri bu mânâya anlamışlardır: “Yüce Allâh ilmi, insanların arasından bir çırpıda çekip çıkararak almaz. Aksine ilmi, âlimleri alarak alır. Sonunda hiçbir âlim bırakmayınca insanlar kendilerine câhil başlar edinirler, onlara sorular yöneltilir, onlar da bilgisizce fetvâ verirler. Böylece hem kendileri sapar, hem de başkalarını saptırırlar.” (Buhârî) Hakikaten bid'at sahiplerinin pek çoğu bu şekilde davranmışlar, hadisleri bir tarafa atmışlar ve Kur'ân'ı yersiz bir şekilde tevile yeltenmişler ve sonunda da hem kendileri sapmış, hem de başkalarını saptırmışlardır. (Şatıbi, el-Muvâfakât; İslâmi İlimler Metodolojisi, c.4, s.15-16)
Gasp, soygun, baskın, öldürme, yaralama, dolandırma, aile içi şiddet vb. haberler her geçen gün daha da artıyor ve bunlar canlı görüntüler olarak medya tarafından başımıza boca ediliyor.
*9 TEVBE SÛRESİ 107-119 MEALİ N113 M009 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile 107 Zarar vermek, İnkârı yaymak, mü'minler arasında tefrika çıkarmak, daha önce Allah ve Rasülüne harp açanın (yolunu) beklemek üzere mescit edinenler var. Onlar: "Bizim iyilikten başka bir isteğimiz yoktu" diye yemin ederler. Allah şahittir ki onlar yalancıdırlar. 108 Hiç bir zaman onun (zararlı mescidin) içinde (namaza) durma. İlk günde temeli takva üzerine kurulan (Kuba) mescid içinde (namaza) durman elbette daha layıktır. Orada öyle erkekler vardır ki onlar temizlenmeyi severler. Allah da temizlenenleri sever. 109 Binasını Allah korkusu ve Allah rızası üzerine kuran mı hayırlı, yoksa binasını, yıkılmak üzere olan bir uçurumun kenarına kurup, onunla cehenneme yıkılan mı daha hayırlı? Allah zalim kavme hidayet vermez. 110 Yaptıkları bina (mescid) kalpleri parçalanıncaya kadar, kalplerinde bir şüphe olarak kalacaktır. Allah bilendir, hükmedendir. 111 Allah, cennet karşılığında mü'minlerden canlarını ve mallarını satın almıştır. Allah yolunda harp ederler, öldürürler, öldürülürler. Tevrat, İncil ve Kur'ân'da hak olarak yaptığı bir (cennet) va'didir. Allah'tan daha çok sözünü kim yerine getirir? O halde onunla yaptığınız bu alışverişte sevinin. İşte büyük başarı budur. 112 Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, seyahat edenler, (oruç tutanlar) rukü edenler, secde edenler, iyiliği emr edenler, kötülüğü engelleyenler, Allah'ın sınırlarını koruyanlar, (işte bu) mü'minleri müjdele. 113 Onların cehennem yaranı oldukları, onlara belli olduktan sonra, yakınları bile olsa peygamber ve mü'minlere, müşriklere istiğfar yapması yaraşmaz. 114 İbrahim'in babası için istiğfarı, babasına verdiği söz üzerinedir. O'nun, Allah düşmanı olduğu İbrahim'e belli olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz İbrahim yanık yürekli, yumuşak huyludur. 115 Allah, hidayete erdirdikten sonra, sakınacakları şeyleri açıklamadan, bir kavmi sapıtmaz. Şüphesiz Allah, her şeyi bilicidir. 116 Şüphesiz göklerin ve yerin mülkü Allah'a aittir. O diriltir, O öldürür. Sizin için ondan başka dost ve yardımcı yoktur. 117 Muhakkak Allah, peygamberi de afvetti; içlerinden bir kısmının kalpleri kaymak üzere iken, zor saatte ona uyan Muhacir ve Ensarı da afvetti. O, onlara çok şefkatlidir, merhametlidir. 118 (Harpten) geride kalan üç kişiyi de afvetti. Geniş olmasına rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti. Canları kendilerini sıkmıştı da, Allah'tan yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını anladılar. Tevbe etmeleri için Allah onları afvetti. Şüphesiz Allah, tevbeleri çok kabul edendir, merhamet edendir. 119 Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve sadıklarla beraber olun.
Nasıl bir insanının türbesini ziyaret ettim? Âtıf Hoca ile görüşen Japonya büyükelçisi Baron Uşida'nın tespiti şöyle: “Sizin gibi birkaç hoca daha olsaydı, İslâmiyet bütün Doğu'yu bu arada Japonya'yı da fethederdi.” Dünyaca meşhur bir İtalyan müsteşriki de Şeyhülislâmlık kapısına başvurarak bazı suallerine cevap istiyor. Onu Âtıf Hoca'ya gönderiyorlar. Âtıf Hoca ile saatlerce görüşüp ilmine hayran kalan müsteşrikin intibâı şöyledir:
İktidarda bir “iç cephe” edebiyatı sürüp gidiyor. “Dış cephede tehlikeler var, iç cepheyi sağlam tutmak gerekir” diyorlar. Her zaman olduğu gibi dedikleri ile yaptıkları birbirini tutmuyor. Dış cephede ABD ve İsrail tehdidinden bahsedip emperyalist ve Siyonist güçlere hizmet etmekten geri durmuyorlar. İncirlik üssünden vızır vızır kalkan Amerikan uçakları Siyonist soykırım makinesine cephane taşıyor. İskenderun'dan Azerbaycan petrolü Gazze'deki yangını harlamak üzere İsrail'e akıyor. Malatya Kürecik'teki NATO radarı İsrail'in gözü kulağı kalkanı… İsrail'e ticaret kesilmedi. İsrail'e kesilen faturaların adresi değişti sadece. Dış tehdit mi dediniz? Tehdit sınırın ötesinde değil içinde. 15 Temmuz'da TBMM'yi bombalayan uçaklar sınır dışından değil İncirlik'ten geldi unutma! Amerikan başkanı Trump, Rahip Brunson olayında Türkiye'yi füzelerle değil bir tivitle ve Amerikan dolarıyla vurdu. Dış tehditten bahsedenler ekonomiyi İngiliz Mehmet'e teslim etmiş, Merkez Bankası Başkanı İMF'nin direktifleriyle hareket ediyor. İç cephe dedikleri duvar sıvası değil de bu memlekette yaşayan insanlarsa eğer bu iktidar o cepheyi sağlamlaştırmak bir yana yıkıyor! Açlık sınırının altındaki asgari ücretle, ağır vergilerle ve zamlarla milletin emekçi çoğunluğunun belini kırıyorlar. Ülkenin bölünmez bütünlüğünden bahsediyorlar ama patronlar çoktan bağımsızlıklarını ilan etmiş, ne anayasa tanıyorlar ne hak ne de hukuk! Ülkenin Anayasası fabrikalarda, madenlerde, tersanelerde askıya alınmış durumda, sermayenin orman kanunları hüküm sürüyor. İşçiler köylüler hakkını aramaya kalktı mı polisi ve jandarmayı karşısında buluyor. Türkün Kürdü, Kürdün de Türkü sevmesi farzmış… Biz işçiler, emekçiler, yoksullar olarak birbirimizi severiz! Yeter ki siz aramıza nifak tohumları ekmeyin. Bizim sevgimiz lafta da kalmaz. Polonez'den MKB Rondo'ya, Perfetti'den Eker'e, As Plastik'ten Mersen'e grevlerde direnişlerde Türk ve Kürt iş aş hürriyet için birlikte direniyoruz. Edirne'den Batman'a Samsun'dan Diyarbakır'a 100 bin işçi Ankara'da birleştik, “zordayız geçinemiyoruz” diyerek haykırdık. Biz işçiler, emekçiler, yoksullar olarak birbirimizi seviyoruz! Ama siz sadece parayı ve patronları seviyorsunuz! Biz aynı gemide de değiliz, aynı cephede de değiliz. Sizin “iç cephe”yi sağlamlaştırmaktan anladığınız, milyonlarca işçinin ve emekçinin, zulme karşı sesini çıkarmadan susup sinmesidir. Emperyalistlere ve Siyonistlere yaptığınız hizmetlere gözlerini ve kulaklarını kapatması tepki göstermemesidir. Türk ve Kürt birlikteliğinden anladığınız Türk ve Kürt yoksullarının kârlarınız için fabrikalarda alın terini, savaşlarda kanını dökmesidir. Biliyoruz ki Türk ve Kürt yoksulları köleniz de fedainiz de olmayı reddettiğinde sevmek farzdır diyen aynı ağızlar, katli vaciptir fetvaları verecek. Kardeşlik edebiyatınıza da yalancı sevgi sözlerinize de kanmayacağız, vatan millet edebiyatıyla bizi birbirimize düşürmenize de izin vermeyeceğiz. İşçi sınıfının, emekçilerin yoksulların cephesi emperyalizme, Siyonizme, yerli/yabancı parababalarına ve sermayeye karşıdır. Bizim içeride cepheyi sağlamlaştırmaktan anladığımız Birleşik İşçi Cephesi'dir. Evet o cepheyi sağlamlaştırmamız lazım. Çünkü hâlâ dağınığız. Ankara'da Türk-İş'le 100 binler olup alanı doldurduk. Ama DİSK'le Hak-İş'le KESK'le, meslek odalarıyla, demokratik kitle örgütleriyle ayrı gayrı demeden yeniden 1990'lı yılların “Emek Platformu”nu inşa edersek milyonlar olabiliriz. Milyonları açlık sınırına mahkûm edip sermayeye ucuz işgücü olarak sunmak isteyenlere karşı fabrikalarda madenlerde direnişler grevler artıyor. İşçiler örgütlenerek kendi kaderlerini ellerine alıyor. Ayrı gayrı demeden Birleşik İşçi Cephesi'ni inşa etmeli, hiçbir mücadeleyi yalnız bırakmamalıyız. Her grevi her direnişi işgalciye karşı vatan toprağını savunur gibi savunmalıyız! Direniş ve grev dereleri birleşmeli, genel grev genel direnişle sömürünün bentlerini yıkan bir sele dönüşmeli! İş, aş, hürriyet için ileri!
Yusuf Ünal | Sizin hiç hocanız vefat etti mi? | 14.11.2024 by Tr724
“Allahü Teâlâ iki cihad emreti. Biri içten, öbürü dıştan. İç âlemde olacak cihad, nefisle, kötü arzularla, şeytani duygularla olur. Ayrıca, isyandan dönmek, küçük hataları bırakmak da iç âlemde yapılacak cihad arasındadır. Haram olan şehevi arzuları bırakmak da bunlar arasında sayılır. Dış âlemde yapılacak cihad ise, Allah'a ve Peygamberine (S.A.) isyan edenleri yola getirmektir. İsyan kılıcı çekenleri hizaya getirmektir. Oklarını kırmak ve mızraklarını parçalamak bu cihad arasındadır. Bu yolda öldürmek olduğu gibi, ölmek de vardır. Ama ne olursa olsun, iç âlemdeki cihad dış âlemdekinden daha zordur. Ve daima üzerinde durmak icab eder. Nasıl zor olmasın ki?.. Nefis bütün arzularından kesilir. Sonra tek yol açılır. O da Allah'ın emri yolu... Bu, onun doymak bilmeyen hırsını tatmin edemiyor!.. Bir kimse, iki cihad vazifesinde de Allah'ın emrine uyarsa, ona dünya ve âhirette bol mükâfat vardır. Harp anında şehitler acı duymazlar. Ancak bir kimse kolundan alınan kandan ne kadar sızı duyarsa şehit de kılıç darbesinden o kadar sızı duyar. Bir hatalının günahı bırakması, susuzun suya olan ihtiyacı kadar önemlidir. Şehit bunu bilir, ölümden korkmaz. Şehadetle bütün hatalarının afına inanır. Bu yüzden hiçbir cihaddan çekinmez. Ölüm acısını da duymaz. Ey cemaat! Şu yüce Kur'an'a inanınız. Ve işlerinizi ona göre yapınız. Yaptığınız işler Kur'an'ın emri dahilinde ve temiz olsun. İşlerinizde ihlâs olsun. Görsünler diye, iş yapmayınız. Bir iş yaparken içiniz başka, dışınız başka olmasın. Halkın övmesini beklemeyiniz; onlardan bir şey ummayınız. Bu söylenen şeyleri, halkın tümünden biri ancak yapabilir. Çalış, o bir kişi sen ol. Kur'ân'a iman edip işlerini ona göre yürütenler azdır. Ona iman edip iş tutanlar parmakla gösterilecek kadar az olduğu için nifakçılar çoğaldı; ihlâs sahipleri azaldı. Sizi Hakk'a kulluk etmekten ne aldı? Ona karşı tembelliği size kim dedi? Düşman tarafına çalışmayı size kim sevdirdi? Size kötü vaadlerde bulunan şeytandır. Onun vaadleri yalandır. Ey cemaat! Sözlerimi kabul ediniz. Ben sizin için bir nasihatçıyım, iyiliğinizi dilerim. Ben sizlerden uzaktayım. Sizin varlığınıza da uzağım. Benim bütün varlığım sizden ayrıdır. Kendi varlığımdan da uzağım. Kurtuluşumu İlâhî fiillerin tecellisinde ararım. Sizin kurtuluşunuz için de aynı duyguyu taşırım. Beni itham etmeyiniz. Benim için dilediğimi size de isterim. Peygamber (S.A.) efendimiz buyuruyor ki: - «İman sahibi, kendine istediğini din kardeşine de istemedikçe olgunlaşamaz.» Malın zekâtını ver. Her gün hayli para kazanmaktasın. Kâr üstüne kâr ediyorsun, yeterinden daha çok mal kalmış elinde; ama kimseye vermek istemiyorsun. Sen bolluk içinde yaşarken, öbürlerinin darlığına nasıl tahammül ediyorsun? Yapamazsın; çünkü şeytan ve kötü duygular arkadan sana emir yağdırmakta. Onlar sana emir verdikçe hiçbir kimseye iyilik yapamazsın ve kimsenin iyiliğini düşünmen kabil olmaz. Haberin var mı? Bir kimsenin dünya sevgisi artarsa hırsı çoğalır, ölümü unutur. Hak'la karşılaşmayı aklına getirmez. Helâli, haramı ayırt etmez. Bu hâli ile Hakk'ı ve hakikati inkâr etmiş olur. Şu Âyet-i Kerime bunu haber veriyor: «Onlar ki derler: Hayat yalnız bu hayatır, ölürüz, diriliriz. Zaman bizi helak eder.» (Mü'minûn/37) Müslümansan, onun şartlarını yerine getireceksin; aksi hâlde: «Ben Müslümanım.» deme. İslâm dininin şartlarını yerine getirmelisiniz ki, onun hakikatine erebilesiniz. Onun hakikati; Hak önünde teslim bayrağını çekmektir. Elindeki iyi şeyleri bugün kullara pay et; yarın Mevlâ sana rahmetle bakar. Yeryüzündekilere şefkat duyunuz; tâ ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsinler... Kötü nefsinle kaldığın süre, aranan bu yüce makama vasıl olman kabil değildir. Nefsin kötü arzularını yerine getirdiğin müddetçe onun emrinde sayılırsın. Onun hakkını ver, fakat yersiz dileğini verme. Hakikati ona ulaştır; bu ona hayat verir. Onun kötü arzularını vermen ölümdür. Nefsin hakkı, yemek, içmek, giymek ve oturacak yerdir.
Ebû Derda (r.a.)'in şöyle dediği anlatılır. “Ey insanlar, nedir başınıza gelenler? Görüyorum ki, bir şey bilenleriniz (âlimleriniz) bir bir gidiyor. Bir şey bilmeyen cahilleriniz ise, bir şey öğrenmek istemiyor. Âlimlerin gidişi ile ilim kalkmadan bir şeyler öğrenmeye çalışınız. Size ne oluyor ki; Allâhü Teâlâ'nın size kefil olduğu şeye hırsla sarılıyorsunuz. Sizi vekil eylediği şeyi de unutuyorsunuz. Ben, sizin kötü huylularınızı baytarın hasta atları ayırt etmesinden daha iyi ayırt ederim.” Ebû Derda (r.a.) Humusluların yanına gitti. Onlara şöyle dedi. “Siz, Allâh (c.c.)'dan korkmaz mısınız ki, içinde oturamayacağınız evler yaparsınız. Kavuşmanıza imkân olmayan ümitler beslersiniz. Ve yiyemeyeceğiniz kadar mal toplarsınız. Sizden önce gelenlerden bâzıları, çok sağlam binalar yaptılar. Çok mal topladılar. Çok uzun emellere kapıldılar. Ancak, bir sabah gördüler ki, evleri kabirler hâline gelmiş, bütün ümitleri bir aldanıştan ibaret; topladıkları mallar ise, sırtlarına birer yük olmuş. Katâde (r.a.), Enes b. Mâlik (r.a.)'den naklen Resûlullâh (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu anlattı. “İnsanoğlunda iki şey hariç her şey ihtiyarlar. Onlar da hırs ve emelidir.” Emirül Mü'minîn Hz. Ali b. Ebî Talib (r.a.)'in şöyle dediği anlatılır: “Sizin için en fazla iki şeyden korkuyorum: Uzun emel ve boş arzulara kapılmak. Uzun emel, âhireti unutturur. Hevaî (boş) arzulara uymak ise, Hâkk Teâlâ'dan alıkoyar. Hz. Ali b-Ebî Talib (r.a.), bir gün Hz. Ömer (r.a.)'e şöyle dedi. “Eğer arkadaşın (Resûlullâh (s.a.v.)) gibi yaşamak istersen, elbiseni kendin yama, ayakkabını kendin tamir et, emelini kıs. Tam doymayacak kadar ye.” (Ebu'l-Leys Semerkandî, Tenbihü'l-Gâfilin, s.251-254)
#beşerimünasebetler Ergenlik yalnızlığı mı, kalp kırıklığı yalnızlığı mı? Bazı ülkelerde alarm boyutunda yalnızlıkla mücadele yapılıyor. Peki yalnızlığın kaç hali var? Sizin yalnızlık hikayeniz hangisi? Ne yapmalısınız? Prof.Dr. Nezih Orhon'la #iletişiminbilimi #biliminiletişimi
HACC SÛRESİ 33-51 MEALİ N108 M022 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 33 Onlar (kurbanlık hayvanlar)da belirli bir zamana kadar sizin için menfaatler vardır. Sonra onların (kurban için) varacakları yer Beyti Atik'dir. 34 Kendilerine rızk olarak verdiği hayvanlar üzerine Allah'ın adını anmaları için biz, her ümmete bir ibadet (kurban) yeri kıldık. Sizin ilahınız tek İlahtır. O'na teslim olun. Yumuşak kalplileri müjdele. 35 O (yumuşak kalpli ola)nlar, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer. Başlarına gelene sabrederler, namazı kılarlar ve onlara verdiğimiz rızktan infak ederler. 36 Kurbanlık develeri de sizin için Allah'ın işaretlerinden yaptık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar ayakta iken üzerlerine Allah'ın adını anın (kesin). Yanları yere düştüğünde (öldüğünde) onlardan yeyin ve kanaat edip (istemeyen fakire de) isteyen fakire de yedirin. İşte biz, bu hayvanları size musahhar/itaatkar kıldık ki şükredersiniz. 37 Onların (kurbanlıkların) kanları ve etleri asla Allah'a ulaşmaz. Ancak sizin takvanız Ona ulaşır. İşte o hayvanları size musahhar kıldı ki size yol gösterdiği için Allah'ı büyükleyesiniz. Muhsinleri (Allah'ı görür gibi ibadet edenleri) müjdele. 38 Şüphesiz Allah, iman edenleri savunur. Şüphesiz Allah bütün hainleri ve nankörleri sevmez. 39 Zulme uğramaları sebebiyle, kendileriyle harb edilenlere (harb) izni verildi. Allah onlara yardım etmeye elbette kadirdir. 40 Onlar yalnız "Rabbimiz Allahtır" dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Eğer Allah insanlardan bir kısmını (kâfirleri) bir kısmıyla (mü'minlerle) defetmeseydi, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın ismi çokça anılan mescitler yıkılırdı. O'na yardım edene Allah mutlaka yardım eder. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, galiptir. 41 Onlara (Müslümanlara) eğer yeryüzünde (iktidar için) bir mekan verirsek namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler, kötülüğü yasaklarlar. İşlerin sonu Allah'a aittir. 42 Eğer seni yalanlıyorlarsa, bunlardan önce Nuh'un kavmi, Âd ve Semud da yalanlamıştı. 43 İbrahim'in kavmi ve Lud'un kavmi de (yalanlamıştı.) 44 Medyen halkı da (yalanlamıştı). Musa da yalanlandı. Kâfirlere zaman tanıdım. Sonra yakalayıverdim. Ben'im i nkârım nasılmış? 45 Zalim olan nice memleketler helâk ettik. Onlar şimdi çatıları üzerine çökmüş, nice terkedilmiş kuyu ve nice (ıpıssız) yüksek köşkler vardır. 46 Onlar yeryüzünde gezmediler mi ki (kâfirlerin bu harabelerini görüp ibret alarak) düşünen kalpleri, işiten kulakları olsun. Çünkü (iman konusunda) gözler kör olmaz. Ancak göğüslerindeki kalpler kör olur. 47 Azabın çabucak olmasını senden istiyorlar. Allah asla sözünden dönmez. Rabbin katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin sene gibidir. 48 Halkı zalim nice şehirlere mühlet verdim, sonra onları yakaladım. Dönüş ancak Banadır. 49 De ki: "Ey İnsanlar, Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıcıyım." 50 İman edip ameli salih işleyenlere gelince, onlara mağfiret ve güzel rızk vardır. 51 Ayetlerimize galip gelmek için koşanlara gelince, onlar alevli ateşin yaranıdırlar. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/hacc-suresi-33-51-tefsiri
*61 SAFF SÛRESİ N109 M061 Medine döneminin sonlarına doğru nâzil olmuştur. Sözden ziyade iş yapılması istenmektedir. Hz. İsa'nın müjdelediği Ahmed (s.a.v.)in ümmetinin saf bağlayıp, binanın tuğlaları gibi birbirlerine kenetlenip, birbirlerini tutmaları istenmektedir. Kâfirler ağızlarıyla bu dini söndürmek isteseler de, Allah nurunu tamamlayacağını ve Allah'ın yardımıyla bu dinin, bütün dinlere üstün geleceğini haber vermektedir. 14 âyettir. بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 1 Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ı tesbih etmekte. O her şeye galip, her şeye hükmetmektedir. 2 Ey iman edenler yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? 3 Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır. 4 Şüphesiz Allah, kendi yolunda, birbirine kurşunla kaynaştırılmış bir binanın (tuğlaları) gibi, saf bağlayarak savaşanları sever. 5 Hani Musa kavmine: "Ey kavmim, benim, sizlere Allah'ın elçisi olduğumu bildiğiniz halde, niçin bana eziyet ediyorsunuz?" demişti. Onlar sapınca, Allah da kalplerini saptırdı. Allah fasıklar topluluğuna hidâyet vermez. 6 Hani Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrail oğulları, ben, benden önceki Tevrat'ı tasdik etmek ve benden sonra gelecek, adı 'Ahmed' olan Peygamberi müjdelemek üzere size Allah'ın Rasülüyüm." demişti. Onlara apaçık delillerle geldiğinde "Bu apaçık bir sihirdir." dediler. 7 İslâm'a davet olunurken, Allah'a yalan uydurandan daha zalim kim vardır. Allah zalimler topluluğuna hidâyet vermez. 8 Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Allah ise, kâfirler hoşlanmasa da nurunu tamamlayacaktır. 9 O Allah ki, müşrikler istemese de bütün dinlere üstün çıkarmak için, Rasülü'nü hidâyet ve hak dinle gönderdi. 10 Ey iman edenler, Sizi acıklı azaptan kurtaracak bir ticareti size gösteriyim mi? 11 Allah'a ve Rasülü'ne iman edersiniz, Allah yolunda mallarınız ve canlarınızla cihat edersiniz. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. 12 Sizin günahlarınızı afveder, sizi altından ırmaklar akan Cennetlere ve Adn Cennetlerinde güzel evlere koyar. İşte büyük kurtuluş budur. 13 Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah'tan bir yardım ve yakın bir fetih. Mü'minleri müjdele. 14 Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları olunuz. Meryem oğlu İsa'nın: "Allah (yolunda) benim yardımcılarım kimdir?" dediğinde havarilerin: "Bizler Allah'ın yardımcılarıyız." dedikleri gibi. Bunun üzerine Beni İsrail'den bir kısmı iman etmişti, bir kısmı inkâr etmişti. Biz de düşmanlarına karşı iman edenleri destekledik, böylece üstün geldiler. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/tegabun-suresi-tefsiri
MAİDE SÛRESİ 54-64 MEALİ N112 M005 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile 54 Ey iman edenler, sizden kim dininden dönerse Allah öyle bir kavim getirir ki Allah onları sever, onlar da Allah'ı sever. Mü'minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar, Allah yolunda cihat yaparlar ve kınayanın kınamasından korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah'ın lütfu boldur, O her şeyi bilendir. 55 Sizin dost ve idareciniz, Allah, Onun Rasülü ve rukü ederek namaz kılıp zekât veren mü'minlerdir. 56 Kim Allah'ı, Rasülünü ve iman edenleri dost ve yönetici edinirse, şüphesiz Allah'ın tarafını tutanlar, galip gelenlerin ta kendileridir. 57 Ey iman edenler, sizden önce kitap verilenlerden, dininizi oyun ve eğlenceye alanlarla, kâfirleri dost ve yönetici edinmeyin. Eğer iman ediyorsanız Allah'tan sakının. 58 Namaza çağırdığınızda onu oyun ve eğlenceye alırlar. Bu, akılsız bir toplum olmalarındandır. 59 Ey ehli kitap, sizin bizi cezalandırmanız, "Biz Allah'a iman ettik, bize indirilene, daha önce indirilene de iman ettik, sizin çoğunluğunuz yoldan çıkmıştır" dememizdendir. 60 De ki: "Allah katında yeri bundan daha kötü olanını size haber vereyim mi?” Allah'ın lanet ettiği ve üzerine gazap ettiği, ve onlardan bir kısmını maymun, hınzır ve tağuta (azgın kul'a) kul yaptığı kişilerin yeri daha kötü, yolu daha sapıktır. 61 Size geldiklerinde "İman ettik" derler. Halbuki onlar küfürle girip küfürle çıktılar. Onların gizlediklerini Allah daha iyi bilir. 62 Onların bir çoğunu günahta, düşmanlıkta ve haram yemede yarıştıklarını görürsün. Ne kötü şeyler yapıyorlar. 63 Rabbaniler ve bilginler, onları günah sözlerden ve haram yemekten engellemeli değil miydi? Ne kötü şeyler yapıyorlar! 64 Yahudiler: "Allah'ın eli bağlıdır, cimridir" dediler. Onların elleri bağlandı ve söylediklerinden dolayı lanete uğradılar. Hayır, onun iki eli açıktır, cömerttir. Dilediği gibi infak eder. Sana Rabbinden indirilen, onlardan birçoğunun azgınlığını ve küfrünü artırır. Kıyamete kadar biz onların arasına düşmanlık ve kin bıraktık. Harp ateşini her yakışlarında onu Allah söndürdü. Onlar yeryüzünde bozgunculuk için koşarlar. Allah bozguncuları sevmez. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/maide-suresi-54-64-tefsiri
*61 SAFF SÛRESİ N109 M061 MEALİ Medine döneminin sonlarına doğru nâzil olmuştur. Sözden ziyade iş yapılması istenmektedir. Hz. İsa'nın müjdelediği Ahmed (s.a.v.)in ümmetinin saf bağlayıp, binanın tuğlaları gibi birbirlerine kenetlenip, birbirlerini tutmaları istenmektedir. Kâfirler ağızlarıyla bu dini söndürmek isteseler de, Allah nurunu tamamlayacağını ve Allah'ın yardımıyla bu dinin, bütün dinlere üstün geleceğini haber vermektedir. 14 âyettir. بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 1 Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ı tesbih etmekte. O her şeye galip, her şeye hükmetmektedir. 2 Ey iman edenler yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? 3 Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır. 4 Şüphesiz Allah, kendi yolunda, birbirine kurşunla kaynaştırılmış bir binanın (tuğlaları) gibi, saf bağlayarak savaşanları sever. 5 Hani Musa kavmine: "Ey kavmim, benim, sizlere Allah'ın elçisi olduğumu bildiğiniz halde, niçin bana eziyet ediyorsunuz?" demişti. Onlar sapınca, Allah da kalplerini saptırdı. Allah fasıklar topluluğuna hidâyet vermez. 6 Hani Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrail oğulları, ben, benden önceki Tevrat'ı tasdik etmek ve benden sonra gelecek, adı 'Ahmed' olan Peygamberi müjdelemek üzere size Allah'ın Rasülüyüm." demişti. Onlara apaçık delillerle geldiğinde "Bu apaçık bir sihirdir." dediler. 7 İslâm'a davet olunurken, Allah'a yalan uydurandan daha zalim kim vardır. Allah zalimler topluluğuna hidâyet vermez. 8 Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Allah ise, kâfirler hoşlanmasa da nurunu tamamlayacaktır. 9 O Allah ki, müşrikler istemese de bütün dinlere üstün çıkarmak için, Rasülü'nü hidâyet ve hak dinle gönderdi. 10 Ey iman edenler, Sizi acıklı azaptan kurtaracak bir ticareti size gösteriyim mi? 11 Allah'a ve Rasülü'ne iman edersiniz, Allah yolunda mallarınız ve canlarınızla cihat edersiniz. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. 12 Sizin günahlarınızı afveder, sizi altından ırmaklar akan Cennetlere ve Adn Cennetlerinde güzel evlere koyar. İşte büyük kurtuluş budur. 13 Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah'tan bir yardım ve yakın bir fetih. Mü'minleri müjdele. 14 Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları olunuz. Meryem oğlu İsa'nın: "Allah (yolunda) benim yardımcılarım kimdir?" dediğinde havarilerin: "Bizler Allah'ın yardımcılarıyız." dedikleri gibi. Bunun üzerine Beni İsrail'den bir kısmı iman etmişti, bir kısmı inkâr etmişti. Biz de düşmanlarına karşı iman edenleri destekledik, böylece üstün geldiler. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/saff-suresi-tefsiri
MAİDE SÛRESİ 1-6 MEALİ N112 M005 بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile Medine'de Hudeybiye andlaşmasından sonra nâzil olan, "Maide" (yemek sofrası) diye isimlendirilen bu sûre 120 ayettir. Her türlü akitsözleşmelerimize uymamız gerektiğini, kinle hareket edilmemesini, yenmesi haram olanları, ehli kitapla ilişkilerimizi, avcılıkla ilgili bilgiyi, abdesti, teyemmümü, temizliği, adaleti, ceza yasasından bir bölümü ve hakimiyetin Allah'a ait olduğunu, Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenlerin kâfir, zalim veya fasık olduğunu bildirir. 1 Ey iman edenler, Sözleşmelerinizi yerine getiriniz. İhramlı iken avlanmayı helâl görmemenin dışında, size (Kur'ân'da haramlığı) okunanlar hariç bütün davarlar helâl kılındı. Allah dilediği gibi hükmeder. 2 Ey iman edenler, Allah'ın nişanelerine, haram aya, (receb, zilka'de, zilhicce ve muharrem) kurbanlıklara, boyunlarına gerdanlık takılmış kurbanlık hayvanlara, Rablerinden hoşnutluk ve fazlını isteyerek Mescidi haramı ziyaret edenlere hürmetsizlik etmeyin. İhramdan çıktığınızda avlanınız. Sizi Mescidi haramdan engelleyen topluma olan düşmanlığınız, haddi aşmanıza sebep olmasın, iyilik ve takvada yardımlaşınız, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayınız. Allah'tan sakının, Allah'ın cezası şiddetlidir. 3 Leş, kan, domuz, Allah'tan başkası adına kesilenler, boğulmuş, (taş, sopa gibi şeylerle) vurularak öldürülmüş, düşerek ölmüş, boynuzla süsülerek ölmüş, yırtıcı hayvanların parçalamasıyla ölmüşölmeden kestikleriniz müstesna olup putlar üzerine kesilenler ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fasıklıktır. Bugün kâfirler sizin dininizi (söndürmekten) ümitlerini kesmişlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bu gün size olan nimetimi tamamladım ve din olarak size İslâmı beğendim. Kim, açlık içinde olursa günaha meyletmeden bunlardan yiyebilir. Allah afvedicidir, merhametlidir. 4 Sana, kendilerine nelerin helâl kılındığını soruyorlar. De ki: Temiz ve güzel olan şeyler size helâl kılındı, Allah'ın size öğrettiği şekilde yetiştirdiğiniz yırtıcı av hayvanlarının tuttukları helâl kılındı. Sizin için tuttuklarını yeyiniz ve (yırtıcı hayvanı av üzerine gönderirken) üzerine Allah'ın adını anınız. (Bismillah deyiniz) Allah'tan sakının. Elbette Allah'ın hesabı çabuktur. 5 Bugün size, temiz ve güzel olan şeyler helâl kılındı. Ehli kitabın yemeği de size helâldir. Sizin yemeğiniz de onlara helâldir. İffetli mü'mine kadınlar ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerin, iffetli kadınları, mehirlerini verdiğiniz zaman zina yapmadan, gizli dost edinmeden size helâl kılındı. Kim imanı inkâr ederse ameli boşa gider. O âhirette ziyan edenlerdendir. 6 Ey iman edenler, namaza kalktığınızda yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayınız. Başlarınızı meshediniz. Topuklara kadar ayaklarınızı (yıkayınız.) Eğer cünüpseniz temizleniniz. Eğer hasta iseniz veya yolculuk üzere iseniz veya tuvaletten gelmişseniz veya kadınlarınıza yaklaşmışsanız, su da bulamamışsanız, temiz bir toprağa teyemmüm ediniz, yüzlerinizi ve ellerinizi o toprakla meshediniz. Allah size zorluk çıkarmak istemez. Ancak sizi temizlemek ve şükredersiniz diye nimetini tamamlamak ister. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/maide-suresi-1-6-tefsiri
Pete Rock and CL Smooth. Boy Sluts on Instagram. Dump button time. Sending you love from St. Louis County. Maddie got a text that Grossmother is her friend's great grandmother. Joey teaches a sourdough bread class. Weekend plans for the dais. Chairman has leverage over Joey. US Gymnastics drama. Sizin' up the boys in the shower. There's nothing wrong with South County. TMA Walrus Number One calls in to accept his award. EMOTD. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Avustralya'nın 3G ağının kapanmasına bir aydan biraz süre kaldı. Kullanıcılardan cep telefonlarını kontrol etmeleri isteniyor. 3G sistemi kapatılınca acil durum hatlarına ulaşamama riskinden endişeleniliyor. Peki, cep telefonunuzu yenilemek zorunda olup olmadığınızı nasıl öğrenebilirsiniz?
### Leyl Suresi #### Arapça ve Türkçe Meali **بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ** **Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla** **1. وَاللَّيْلِ إِذَا يَغْشَىٰ** 1. Örtüp bürüdüğü zaman geceye andolsun, **2. وَالنَّهَارِ إِذَا تَجَلَّىٰ** 2. Parlayıp aydınlandığı zaman gündüze andolsun, **3. وَمَا خَلَقَ الذَّكَرَ وَالْأُنثَىٰ** 3. Erkeği ve dişiyi yaratana andolsun ki, **4. إِنَّ سَعْيَكُمْ لَشَتَّىٰ** 4. Sizin gayretleriniz gerçekten çeşit çeşittir. **5. فَأَمَّا مَنْ أَعْطَىٰ وَاتَّقَىٰ** 5. Kim (Allah için) verir ve (Allah'a karşı gelmekten) sakınırsa, **6. وَصَدَّقَ بِالْحُسْنَىٰ** 6. Ve en güzel olanı (Kelime-i Tevhid'i) tasdik ederse, **7. فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْيُسْرَىٰ** 7. Biz de onu en kolay olana muvaffak kılacağız. **8. وَأَمَّا مَن بَخِلَ وَاسْتَغْنَىٰ** 8. Fakat kim cimrilik eder ve kendini müstağni görürse, **9. وَكَذَّبَ بِالْحُسْنَىٰ** 9. Ve en güzel olanı yalanlarsa, **10. فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرَىٰ** 10. Biz de onu en zor olana muvaffak kılacağız. **11. وَمَا يُغْنِي عَنْهُ مَالُهُ إِذَا تَرَدَّىٰ** 11. Düştüğü zaman malı ona fayda vermez. **12. إِنَّ عَلَيْنَا لَلْهُدَىٰ** 12. Şüphesiz doğru yolu göstermek bize aittir. **13. وَإِنَّ لَنَا لَلْآخِرَةَ وَالْأُولَىٰ** 13. Şüphesiz ahiret de dünya da bizimdir. **14. فَأَنذَرْتُكُمْ نَارًا تَلَظَّىٰ** 14. Sizleri alev alev yanan bir ateşle uyardım. **15. لَا يَصْلَاهَا إِلَّا الْأَشْقَى** 15. O ateşe ancak en bedbaht olan girer. **16. الَّذِي كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ** 16. O ki yalanlamış ve yüz çevirmiştir. **17. وَسَيُجَنَّبُهَا الْأَتْقَى** 17. Ondan en çok sakınan uzaklaştırılır. **18. الَّذِي يُؤْتِي مَالَهُ يَتَزَكَّىٰ** 18. O ki malını verip temizlenir. **19. وَمَا لِأَحَدٍ عِندَهُ مِن نِّعْمَةٍ تُجْزَىٰ** 19. Ve onun yanında kimseye ait bir nimet yoktur ki karşılık verilsin. **20. إِلَّا ابْتِغَاءَ وَجْهِ رَبِّهِ الْأَعْلَىٰ** 20. Ancak en yüce Rabbinin rızasını (isteyerek verir). **21. وَلَسَوْفَ يَرْضَىٰ** 21. Ve elbette (o Allah'tan razı olacak) ve Allah da ondan razı olacaktır. ### Leyl Suresi'nin Faziletleri Leyl Suresi, Kur'an-ı Kerim'in önemli surelerinden biridir ve bazı hadislerde bu surenin faziletlerine dair bilgiler bulunmaktadır. İslam literatüründe Leyl Suresi'nin çeşitli faziletleri şu şekilde ifade edilmiştir: 1. **Korunma ve Güvenlik**: - Leyl Suresi'nin okunmasının, kişinin Allah'ın koruması altında olmasını sağlayacağına inanılır. Gece okunan surelerin, özellikle bu surenin, kişiyi kötülüklerden ve tehlikelerden koruduğu düşünülür. 2. **Rızık ve Bereket**: - Leyl Suresi'ni düzenli olarak okuyan kişilerin rızkının genişleyeceğine ve bereketleneceğine inanılır. Rızık konusunda sıkıntı çeken kişilerin bu sureyi okuyarak Allah'tan yardım dilemeleri teşvik edilir. 3. **Sıkıntıların Giderilmesi**: - Kişi, hayatında karşılaştığı sıkıntı ve zorlukların giderilmesi için Leyl Suresi'ni okuyabilir. Bu surenin manevi olarak rahatlama ve huzur getirdiği kabul edilir. 4. **İman ve Takva**: - Leyl Suresi'ni düzenli olarak okumak, kişinin imanını güçlendirmesine ve takvasını artırmasına yardımcı olur. Sure, Allah'a olan bağlılığı pekiştirmekte ve kişinin manevi hayatını zenginleştirmektedir. 5. **Ahiret Hazırlığı**: - Leyl Suresi, kişinin ahiret hayatına hazırlık yapmasına vesile olur. Surede geçen ayetler, kişiye dünya ve ahiret hayatındaki sorumluluklarını hatırlatır ve ahiret bilincini artırır. 6. **Hayırlı Amellere Teşvik**: - Surede, hayırlı amellerde bulunanların mükafatlandırılacağına dair ifadeler yer aldığı için, Leyl Suresi'ni okuyan kişilerin hayırlı işler yapmaya teşvik edildiği kabul edilir. ### Hadislerde Leyl Suresi - **Hz. Peygamber (s.a.v.)'den rivayet edilen bazı hadislerde Leyl Suresi'nin faziletleri üzerinde durulmuştur**: - "Her kim Leyl Suresi'ni okursa, Allah ona kolay bir hesap ve mutlu bir hayat nasip eder." (Hadis-i Şerif) - "Leyl Suresi'ni okumak, kişiye hem dünya hem de ahiret mutluluğu getirir." (Hadis-i Şerif)
Büyüyorum serisinin ikincisinde ön yargılar var. Sizin ön yargılarınız ve başkalarınınkiler, hepsi çöpe gitmeli çünkü gerçekleri konuşmamız gerekli... Keyifli dinlemeler
İstiğnâ ve beklentisizlik, Peygamberlik mesleğinin şiarıdır; insanları kurtarmak için kendi hayatını istihkâr ederek her gün ölüp ölüp dirilme, sürekli çalışma, hep koşturma, zahmet çekip meşakkatlere katlanma ama bütün bunlara bedel hiçbir ücret istememe irşad yolunun hususiyetidir. Nitekim, Hazreti Nuh, Hazreti Hûd, Hazreti Salih, Hazreti Lût ve Hazreti Şuayb (Allah'ın salat ve selamı Efendimizin ve bütün peygamberlerin üzerine olsun) hep aynı cümleyi tekrar etmiş; وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ “Bu hizmetten ötürü sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak Rabbülâlemîn'dir.” (Şuarâ, 26/109) diyerek, bütün peygamberlerin ortak duygu ve düşüncesini dile getirmişlerdir. Mevlâ-yı Müteâl, Sultân-ı Rusül Efendimiz'e, “De ki: Sizden bu hizmetim için hiçbir ücret istemiyorum, malınız sizin olsun! Benim ücretim yalnız Allah'a aittir ve O, her şeye şahittir.” (Sebe', 34/47) buyururken de nübüvvetin bu ulvî yönünü nazara vermiştir. *Yâsîn Sûresi'nde anlatılan kahraman (Habib-i Neccar), اِتَّبِعُوا مَنْ لاَ يَسْأَلُكُمْ أَجْراً وَهُمْ مُهْتَدُونَ “Yaptıkları tebliğ karşılığında sizden bir ücret istemeyen, hiç menfaat beklemeyen, dosdoğru yolda yürüyen bu kimselere uyun.” (Yâsîn, 36/21) demek suretiyle, yine irşad erlerinin aynı vasfına dikkat çekmiştir. Habib-i Neccar, arkasında yürünecek rehberlerin en önemli iki vasfını nazara verirken, onların hizmetlerine mukabil hiçbir ücret/menfaat beklemediklerini ve herkesten önce kendilerinin dosdoğru yolda yürüdüklerini belirtmiştir ki, doğrusu, bu iki sıfatı üzerinde taşımayan kimselerin başkalarına hidayet yolunu göstermeleri hiç mümkün değildir. *İnsanlar canlı kitaplara bakarlar. Kitaplar kitaplaşan insanlarla bir şey ifade eder. (09:20) *Kur'ân-ı Kerim, Yûsuf Sûresi'nde geçen, قُلْ هٰذِهِ سَبِيلِۤي أَدْعُو إِلَى اللّٰهِ عَلٰى بَصِيرَةٍ أَنَا وَمَنِ اتَّبَعَنِي “De ki: İşte benim yolum! Ben Allah'a körü körüne değil basiret üzere davet ediyorum.. bana tâbi olanlar da öyle…” (Yûsuf Sûresi, 12/108) âyetiyle Rasûl-i Ekrem Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) irşat ve tebliğ vazifesini basiret üzere gerçekleştirdiğine ve ümmet-i Muhammed'in de O'nun yolu üzere yürüdüklerine dikkatleri çeker. Öyleyse, adanmış ruhlar, ruhunun ufkuna yürürken zırhını rehin bırakan o Rehber-i Ekmel gibi yaşamalıdırlar. Evet, “Varım ol Dost'a verdim hânümânım kalmadı / Cümlesinden el yudum pes dü-cihanım kalmadı” düşüncesi yeni bir dünyayı inşa edecek mimarların genel dinamikleri ve en büyük sermayeleridir. *Kendini iman ve Kur'an hizmetine adamış insanların kredileri istiğnadır, tekeffüfte bulunmamaktır, halka el açmamaktır, beklentisiz yaşamaktır ve soluklarında sürekli “Fedakârlık ya Hû” deyip hep “Hû” çekmektir. Sizin arkadaşlarınız az imkanlarla dünyanın bin yerinde okul açmışlarsa, bunun arkasında da beklentisizlik, Hakk'a teveccühe Hakk'ın teveccühle mukabelesi ve yarım da olsa Müslümanlığı temsil edebilme vardır. *Sahabe efendilerimizdeki dinî hassasiyete ve İslamî heyecana derin bir özlem duyan Hasan Basri Hazretleri, çağdaşı olan insanların hayatları ile Sahabenin yaşayışını kıyaslayıp çok üzüldüğü bir gün şöyle demiştir: “Yetmiş Bedir gazisine yetiştim. Onların çoğunun elbisesi basit bir yün kumaştan ibaret idi. Siz onları görseydiniz deli sanırdınız; onlar da sizin iyilerinizi görselerdi artık ahlakın kalmadığına hükmeder, kötülerinizi görselerdi onların hesap gününe bile inanmadıklarını söylerlerdi.” Evet, dininden dolayı yer yer cinnet ve hafakanlara girmeyen, bu yolda dünyayı elinin tersiyle ittiğinden dolayı kendisine “deli” denecek ölçüde fedakârlıklar sergilemeyen kimselerin diyanetleri açısından kemâle ermeleri mümkün değildir. İslam hakikatinin mecnunu olmayanların da, insanlığa ebediyet şerbeti sunmaları imkânsızdır.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde Emin, Feyza ve Onur alışkanlıklar üzerine konuşuyor. Alışkanlık edinmek kolay mı, ne gibi alışkanlıklarımız var gibi soruları yanıtlayıp bağımlılık, iyi ve kötü alışkanlıklar kavramlarını tartışıyor. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Emin: [0:22] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Bu bölümümüzde... Artık klasikleşmiş bir ekibimiz oldu sanki. Feyza ve Onur'la beraberiz. Nasılsın Onur? Onur: [0:34] Teşekkür ederim Emin. İyiyim. Sen nasılsın? Emin: [0:36] Ben de iyiyim. Feyza sen nasılsın? Feyza: [0:38] Ben de iyiyim. Teşekkür ederim. Emin: [0:40] Berkin'i ve Emine ablayı gözlerimiz arıyor. Arada bir onları da dahil edelim ya podcastlerimize. Feyza: [0:45] Evet evet. Bence de. Emin: [0:47] Evet onlar da bir yoğunluğu olduğundan dolayı katılamıyorlar. Evet, bugünkü bölümümüzün konusunu Feyza buldu. Feyza bahsetmek ister misin? Feyza: [0:56] Ben bu bölümde alışkanlıklar hakkında konuşabiliriz gibi düşündüm. Hem genel anlamda alışkanlık deyince aklımıza hepimizin farklı şeyler geliyor gibi geldi. Onun üzerine... Alışkanlıklar kolaylık mıdır yoksa zorluk mudur? Benim daha önce düşündüğüm şeylerdi. Alışkanlıklardan vazgeçmek... Hepimizin belli bir dönem yeni alışkanlıklar edinmeye çalıştığı zaman olmuştur... Olumlu anlamda. O yüzden hepimizin fikri olduğunu düşünüyorum bu konuda. Bu sebeple seçtim. Alışkanlıklarımız var mı? Alışkanlık deyince aklımıza ne geliyor? Emin: [1:27] Ben en başta şunu sormak istiyorum: Alışkanlık deyince aklınıza iyi bir şey mi geliyor kötü bir şey mi geliyor? Feyza: [1:32] Benim aklıma iyi bir şey geliyor ya... Konfor alanı geliyor benim aklıma doğrudan. Çok, toplumda kötü olarak nitelendirebilecek alışkanlığa sahip olmadığım için belki de literatürümde çok kötüyü çağrıştırmıyor bana kendi içimde. Sizin? Onur: [1:48] Ya benim daha çok kötü alışkanlıklar da aklıma geliyor. İyi alışkanlıklar da aklıma geliyor. Tamamen alışkanlığın niteliğine bağlı. Emin: [1:58] Benim nedense alışkanlık denince aklıma kötü bir şeyi çağrıştırıyor. Genelde böyle bir şey geliyor aklıma. Bunun sebebini ben de bilmiyorum. Aslında düşündüğümde öyle çok kötü bir alışkanlığım da yok ama... Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Güncel dizi ve filmleri incelediğimiz Dollypop'un 8. bölümünde, başrolde Adam Sandler'ın yer aldığı Netflix yapımı Spaceman - Bir Astronotun Sonsuz Yolculuğu filmini ele alıyoruz. Kamera önündeki Cem'e kamera arkasındaki Atabey'in eşlik ettiği yeni bölümde muhabbet, filmin uyarlandığı Jaroslav Kalfař''ın aynı adlı romanıyla başlıyor. Daha sonrasında Cem, filmin sevdiği ve sevmediği kısımlarını anlatırken diğer yandan Dollypop ikilisi Adam Sandler'ın kariyerinde sonsuz bir yolculuğa çıkmayı da ihmal etmiyor. Sizin film hakkındaki görüşleriniz neler? Yorumlarınızı bekliyoruz. Spaceman - Bir Astronotun Sonsuz Yolculuğu, Chopra isimli gizemli bir bulut kümesinin gökyüzünde belirmesinin ardından, Jüpiter'e doğru yolculuğa çıkan Çek astronot Jakub Procházka'nın görevinin altıncı ayına girilirken yaşananları ele alıyor. Bir yandan uzaydaki sonsuz yalnızlığıyla yüzleşirken diğer yandan ailesinin geçmişini temizlemek adına hamile eşini Dünya'da bırakmasının sancılarını yaşayan Jakub, tüm bunların üzerine bir de dünya dışı bir varlıkla karşılaşır ve olaylar gelişir. Johan Renck'in yönettiği, başrollerde Adam Sandler ve Carey Mulligan'ın yer aldığı film, Berlin Film Festivali'nde prömiyerini yapmasının ardından 1 Mart'ta Netflix'te yayına girdi.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde Emin, Onur ve Feyza günümüzün en can alıcı konularından biri olan para üzerine konuştu. Bu bölümümüzde “Tasarruf yapmak mümkün mü?”, “Parasız da mutlu olunur mu?”, “Mutluluğun sırrı para mıdır?” ve bunlar gibi herkesin düşündüğü soruları tartışıyoruz. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript 84: Parayla mutluluk olur mu? Easy Turkish Podcast www.easyturkish.fm Intro Emin: [0:23] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin, bugün Onur ve Feyza'yla beraberiz. Öncelikle nasılsın Feyza? Feyza: [0:33] İyiyim Emin, çok sağ ol. Sen nasılsın? Emin: [0:35] Ben de iyiyim, teşekkür ederim. Onur, sen nasılsın? Onur: [0:38] Ben de iyiyim Emin, teşekkür ederim. Emin: [0:40] Ramazan ayı nasıl geçiyor Feyza? Feyza: [0:43] Güzel geçiyor. Başlarda biraz alışamayacağım korkusu vardı. Biraz stresli girdim ramazana ama şu an alıştım. İyiyim yani. Sizin nasıl geçiyor? Emin: [0:51] İyi. Ben de alıştım sayılır. Onur, Bursa'da ramazan havası nasıl? İstanbul'da çok fazla bir şey hissedemiyoruz ama Bursa'da var mı öyle bir hava? Onur: [1:01] Yani İstanbul'da hissedilmiyorsa Bursa'da hiç hissedilmediğini söyleyebilirim. Genel olarak benim akrabam, çevrem İstanbul'da olduğu için burada çok bir bayram ziyareti durumu yaşanmıyor maalesef. Onun dışında gayet durağan bir ramazan geçiriyoruz Bursa'da. Emin: [1:18] Evet sanki kışa doğru geldikçe biraz daha o ramazanın coşkusu azalıyor sanki. Feyza: [1:24] Bence de öyle. Onur: [1:26] Bir miktar insanlar dışarı çıkmaya üşeniyor havalar soğukken, yağmurluyken vesaire... O yüzden onu bahane ederek de çok fazla coşkulu yaşayamıyoruz. Emin: [1:35] Evet, bugünkü bölümümüzün konusuna geçelim o zaman. Parayla saadet olur mu? [1:40] Bugünkü bölümümüzün konusu: Parayla mutluluk olur mu? Türkçede klişe bir söz var "Parayla saadet olmaz." diye. Saadet, mutluluk demek. Bugün bu bölümde bu konuyu irdeleyeceğiz beraber. Parayla mutluluk olur mu? Bu sorunun üzerine detaylı bir şekilde konuşacağız Feyza ve Onur'la beraber. Evet Onur, seninle başlayalım. Parayla mutluluk olur mu? Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
JUG İstanbul bu podcastinde kişisel ve profesyonel gelişim yolculuğunda liderlik konusunu ele alıyor. Liderlik becerilerini geliştirmek isteyen herkes için rehber niteliğindeki bu podcasti dinlemenizi tavsiye ediyoruz. Konuklarımız Nesrin Aşan, Altuğ Bilgin Altuntaş, Alper Hankendi Bölümün konu başlıkları: Liderlik sizin için ne ifade ediyor? Bir şirkette çalıştığı yıl/dönem gereği bir liderlik alınabilir mi? Yoksa yıla, tecrübeye çokta takılmadan gerçekten bu bir yetenek işi midir? Bu zamana kadar birçok yönetici/lider ile çalıştınız. Kendi yöneticileriniz de dikkate alarak tecrübelerinize dayanarak bir çalışanın iyi bir yönetici ile çalışmasının çıktısı neler olabilir? Sizin liderlik yolculuğunuz nasıl başladı? Bu yolculukta size ilham veren şeyler nelerdi. Bir ekibe liderlik etmek noktasında birkaç ayrım bulunuyor? https://docs.google.com/spreadsheets/d/11IvV4hyJDioq28oqsJtBEsDRQ14ckY1FZHSgFoFcHOE/edit#gid=0 https://www.youtube.com/watch?v=fj0hpsJvrko
Yeni bir araştırma, yaşlı Avustralyalılar arasında zona hastalığı konusunda farkındalık eksikliğini ortaya çıkardı. GlaxoSmithKline tarafından yapılan araştırma, pek çok kişinin zona hastalığının ciddi olduğunu düşündüğünü ancak aynı zamanda bunun onların başına gelmeyeceğini düşündüğünü de ortaya çıkardı. Ancak bu asıl gerçeklerden çok uzak bir düşünce.
*Temsilin gücü, konuma saygı ve diyalog sayesinde, yabancı ülkelerdeki bazı üniversitelerde Müslümanlar hakkındaki itirazları başka dinlerin müntesipleri cevaplamaya başladılar. Dün arkadaşlar anlattı: Bir tanesi yakışıksız sözler söyleyince daha arkadaşlarımız bir şey demeden papaz ve üniversite hocası olan biri kalkıp “Sen Hazreti Muhammed'e dair hiçbir şey okumamışsın; sen Hazreti Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali'yi hiç tanımamışsın; ne olur biraz da bunlara objektif olarak baksanız!” diyor. *Chicago'dan bir profesör, Rasûl-ü Ekrem Efendimiz'in mübarek ismini bir kristale yazdırıp getirmiş ve “Bunu bana siz sevdirdiniz!” diyerek bana hediye etmişti. İşte bu bir adımdır ve insanlara o adımları attıracak şekilde hareket etmek bizim vazifemizdir. *“Günahım hadden efzûndur / Bana rahmeyle Allah'ım!.. Gözüm yaşı akan hundur / Bana rahmeyle Allah'ım!.. Acep nola benim halim / Bitince ta bu dermanım, Azrail alınca canım / Bana rahmeyle Allah'ım!.. Penahımsın bu dünyada / Perişan etme ukbada, Yatarken ben musallada / Bana rahmeyle Allah'ım!..” (Dikençoğlu) *Fuzuli ne hoş söyler: “Canımı cânan eğer isterse minnet cânıma / Can nedir kim, ânı kurban etmeyem cânânıma!..”
Bugünkü konumuz İYİ Parti ve İYİ Parti lideri Meral Akşener. Akşener, dün Ankara-Mamak'ta esnaf ziyaretindeyken bir yurttaş kendisine, seçime ayrı girdikleri için tepki gösterdi. Akşener, "Sizin için mi parti kurduk biz! Vermeyin kardeşim bize oy, gidin CHP'yi destekleyin, seçtirin. DEM'e teşekkür ediyorsunuz, bize küfrediyorsunuz. Hadi be" diyerek bu vatandaşa tepki gösterdi, hatta azarladı. Bu çok konuşulan videoyu Medyascope muhabiri Özgecan Özgenç çekti. Özgecan ile Akşener izlenimlerini konuşacağız. Eski Anavatan Partisi Genel Başkanı ve iktisatçı Dr. Nesrin Nas ile Akşener ve İYİ Parti'nin gidişatını; CORE Araştırma Enstitüsü'nden Ulaş Tol ile İYİ Parti'nin anketlerdeki durumunu değerlendireceğiz.
Sizce kıyamet yaklaştı mı? "Pek çok kıyamet alameti gerçekleşti, o yüzden her an kopma ihtimali var! Hadislerde ahir zamandan bahsediliyor. Eski dönemlerde de günahların yaygın olduğu toplumlar vardı. Belki ilerde çok daha kötü olacak. yaşadığımız döneme ahir zaman diyebilir miyiz? Bundan emin olabilmek mümkün mü? Hadiste ümmetimin ömrü 1500ü çok geçmez diyor ve bizde hicri 1444 yılındayız. Bu hadise göre kıyamet Kıyamete yakın dabbe yani dabbetül arz ve yecüc ve mecücün çıkışını biliyoruz. Korkmalı mıyız? Sizin en çok dehşete kapıldığınız alamet hangisi? Bu alametlerde bizim ne yapmamız lazım? Nasıl hazır olabiliriz? Nasıl tavır almalıyız? Ahir zamanda müslümanların en çok nelere dikkat etmesi gerekir? Günümüzde bariz bi şekilde gördüğünüz kıyamet alametleri nelerdir? Gerçekleşen ve gerçekleşmeyen en büyük kıyamet alametleri nelerdir? Müslümanları zor günler mi bekliyor yoksa müjdeli günler mi?
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Erkekler ağlamaz!.. Yoksa ağlar mı? Bu sorunun cevabını bulmak için tam dört kişi bir araya geldik. Erkeklerin ağlaması kötü bir şey midir, onları ne gibi şeyler ağlatır, kadınlarla bu konuda ne açıdan farklılık gösterirler? Bu bölümde Emin, Onur, Feyza ve Berkin bu soruları gündeme getiriyorlar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:25] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugün görece kalabalık bir ekiple beraberiz. Onur, Berkin ve Feyza bizimle. Hepimiz yeni ekipmanlarımızla hazır ve nazır bir şekilde bu bölümü çekmek üzereyiz. Ufak bir duyurumuz var bölümümüze başlamadan önce. Bu bölümü dinledikten sonraki gün, yani 29 Ocak Pazartesi günü İstanbul saatiyle akşam 9'da bir canlı yayınımız olacak YouTube kanalımızda. Canlı yayına yetişemeseniz de tekrarını sonradan da izleyebilirsiniz. Sizi mutlaka bekliyoruz diyorum ve Feyza seninle başlıyorum. Nasılsın? Feyza: [1:05] İyiyim Emin sağ ol. Sen nasılsın? Yeni mikrofonumla ilk podcast oluyor. Heyecanlıyım o yüzden. Emin: [1:11] Hayırlı olsun diyelim. Feyza: [1:12] Teşekkürler. Emin: [1:13] Ben de iyiyim teşekkür ederim. Berkin sen nasılsın? Berkin: [1:16] Ben de iyiyim. Teşekkürler. Bugünkü konu başlığından sonra bakalım iyi olmaya devam edebilecek miyim? Emin: [1:22] Evet bugün erkeklerin hepsini toplama sebebimiz var. Onur sen nasılsın? Onur: [1:28] Ben de iyiyim Emin. Teşekkür ederim ama Berkin'in dediği gibi sonunda da iyi olacak mıyım? Tekrar sormalısın. Emin: [1:34] Sizin ikinizin de sesi biraz hüzünlü geliyor ya... Bir şeyiniz yok inşallah? (Çok iyiyiz.) Konuşamayacak hâlde misiniz? O kadar mı üzgünsünüz? Berkin: [1:48] Yok yok. Çok iyiyiz çok şükür. Ben iyiyim en azından. Onur da umarım iyidir. Onur: [1:53] Yani biraz ağlamaklı bir hâl var üzerimde ama... Erkekler ağlar mı? Emin: [1:56] Aa Onur olur mu öyle ya? Erkekler ağlar mı? Onur: [1:58] Ağlar mı? Güzel bir soru. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
*Girdi ve çıktılar, en güzel sözleri bile hakiki manalarından uzaklaştırırır. Mesela, Rasûl -i Ekrem Efendimiz'in, رُبَّ صَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ صِيَامِهِ إِلَّا الْجُوعُ وَرُبَّ قَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ قِيَامِهِ إِلَّا السَّهَرُ “Nice oruç tutanlar vardır ki, nasipleri sadece açlık ve susuzluktur. Nice namaz kılanlar da vardır ki, nasipleri sadece yorgunluk ve zahmettir.” hadisinde “nice” anlamına gelen “rubbe” kelimesi cümlenin başından koparıldığı zaman ortaya bambaşka bir mana çıkar. (20:50) *İçleneceği içleyen ve dışlanacakları da dışlayan her huzur eri, ihsas ve ihtisaslarını değişik şekilde ifade etse de, besteler ve nağmeler aynıdır. Zira onların mir'ât-ı ruhlarına akseden, tecelli-i Zât envârı ve sübühât-ı vech şuâlarıdır. Vâkıa, aynaların ve kabiliyetlerin istidat ve istiâblarına göre bazen duyuş, seziş ve seslendirişler farklı farklı olabilir; hatta bazı fıtratlar bu durumda iltibaslara da düşebilir; burada esas olan temkin, teyakkuz ve “usûlüddîn” prensiplerine bağlılıktır. Bize düşen ise, onlara ait bir kısım farklı iltibaslara mâkul birer mahmil bularak, böyleleri hakkında suizan kapılarını kapalı tutmak olmalıdır. Mesela, Muhyiddin ibn Arabi'nin vücud mülahazaları ve “Ene'l-Hak” diyen Hallac-ı Mansur hazretlerinin sözleri hüsnüzanla te'vile tabi tutulmalıdır. Ezcümle, Muhyiddin İbn Arabî Hazretleri, Şam'da baskıya uğradığı bir zaman ayağını yere vurur ve “Sizin taptığınız tanrı, benim ayaklarımın altındadır.” der. Bazıları onun bu türlü sözlerini ilhadına bir sebep sayarlar. Hâlbuki hazret, muhataplarının Karun gibi gönüllerini paraya kaptırdıklarını ve âdeta ona tapmaya başladıklarını düşünmektedir. Onların taptıkları bu tanrının, ayaklarının altında olduğunu ifade etmesinin ise, ayaklarının altında gömülü bulunan büyük bir hazineye işaret olduğu nice zaman sonra anlaşılmıştır. Bu video 20/10/2013 tarihinde yayınlanan “Girdili-Çıktılı Aktarmalar ve Suizan Virüsü” isimli bamtelinden alınmıştır.
Yapay zeka, doğruluk, iklim krizi, konut krizi ya da enflasyon? Açık Dergi'de Ceyhan Usanmaz ile İlksen Mavituna, 2023 yılının kelimelerine, ruh hallerine bakıyor.
Men-E-Men Stüdyo tarafından hazırlanan yüz elli birinci bölüm sizlerle. Yeni yılın ilk bölümüne, geçen yılı değerlendiren bir konuyla başladık. İngiltere için 2023 yılının müzik özetini yaptık. Kadınların damga vurduğu 2023'ü başarıyla bitiren isimlere değindik. Ardından 2024'e geldik. Yeni yıl kararları hakkında konuştuk, bazı araştırmalardan bahsettik. Sizin de (varsa) yeni yıl kararlarınızı merak ediyoruz. Spora başlamak dışında... Yılın ilk haftası popüler kültür gündemi biraz yavaştı ama yine de, daha önce değindiğimiz iki konuya eklemeler yaptık. Biri Robbie Williams belgeseli. Bu belgeseli tekrar değerlendirirken, üzerinde çok konuşulan ve eleştirilere de uğrayan son Ricky Gervais işi “Armageddon”a da değindik. İkincisi ise, ilk hallerinin üzerindeki telif hakkı kalkan, bu halleri artık kamu malı olan popüler kültür ikonları Mickey Mouse ve Minnie Mouse karakterleri. Madem yeni yıla girdik, yeni kararlar dedik, küçük bir testle “yenilik” mesajlarımız pekişsin istedik. Bölümün sonunda bir minik hoşluk oldu sanki. Karar sizin.
'FATİH TERİM FONU'NDA SKANDAL GELİŞME! NALINA MIHINA! Hem nalına hem de mıhına. Hayko Bağdat, Erkam Tufan. Burak Erdoğan'ın İsrail aşkı deşifre oldu! Özgür Özel: "Diyarbakır'da 54 merkezde Kürtlerin seçtiği belediyelere siz kayyum atıyorsunuz. Sizin bu uygulamanız yüzünden Kürtler Türkiye'de daha az eşittir." Tahir Elçi'nin katledilişinin yıl dönümü. Fahrettin Altun'un İsrail maceraları! Sinan Ateş soruşturmasını yürüten savcı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcısı'nı "FETÖ'cü" olmakla suçlayan paylaşımlar yapan “orhunhaber” Twitter hesabıyla ilgili soruşturmada gözaltına alınan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Mert Kerim Ejder ile kardeşi Servet Ejder tutuklandı. Nalına Mıhına
Seleften Allah razı olsun halefe ne kadar çok iş bırakmışlar. Sizin döneminizde Hazreti Pir-i Muğan Şem-i Taban, Mısır'da bir başkası, Suudi Arabistan'da bir başkası, Pakistan'da bir başkası; herkes kendi ufku ve ufkundaki enginliği ölçüsünde ortaya bir şeyler koymuştur. Arkadan gelen nesillere bu doneleri değerlendirmek düşmektedir. Bunu yapmak suretiyle kendi dünyanızın rengini dünyaya aksettirin, o mükemmel dantelayı bütün dünyaya gösterin, onlarda imrenme duygusu uyarın. Belayı ve musibeti ne kadar minimize ederseniz, Allah'ın izni ve inayetiyle, insanlık o kadar huzurlu bir dünyada yaşamış olur. *Evet, geçmişte kavgaya, gürültüye, patırtıya sebebiyet vermiş hadiseleri deşelemek suretiyle günümüzde yeni kavga unsurları oluşturmamak, aksine güzergâh emniyeti adına herkese açık durmak lazım. Kardeş, dost, taraftar, muhip, sempatizan, ilişmeyen ve arafta (bir o tarafa bakan, bir de bu tarafa bakan, bazen dökülen bazen de siz kalkıp yürüdüğünüz zaman çıkarları o istikamette olduğundan dolayı sizin yanınızda) bulunanlara kadar alaka dairesini geniş tutmak lazım. *Hazreti Mevlana'nın ifadesiyle “Bir ayağım İslam'ın merkezinde, öbür ayağım yetmiş iki millet içinde!..” Hazret öyle diyor, öyle bir daire çiziyor. Böyle engin bir vicdanla insanlığa bakmak lazım. Zira kinlerin, nefretlerin, gayzların, öfkelerin şimdiye kadar insana bir şey kazandırdığı hiç görülmemiştir. Geleceği Omuzunda Bayraklaştıracak Genç Nesiller *Düne kadar Türkçe Olimpiyatları adıyla, şimdilerde Dil ve Kültür Festivali unvanıyla yapılan faaliyetleri yasak ettiler; “Burada olmasın!” dediler, “Yaptırmayacağız!..” dediler. Sağ olsunlar, hidayet defterlerine yazılsın bu, kaydedilsin!.. Bu sene yirmi yerde yapıldı. Yirmi yerde Türkiye'de olandan daha parlak icra edildiği için, arkadaşların bu mevzuda aşk u iştiyakları daha bir arttı. Diyorlar ki: “Yahu 40 ülkede de yapmak mümkünmüş bunu! Niye 40 ülkede yapmadık?!.” Öyleyse gelecek sene 40 ülkede yapacak şekilde bu meseleyi projelendirelim Allah'ın izni ve inâyetiyle. Nasıl olsa varidat, semalar ötesinden geliyor. Nasıl olsa, Cenâb-ı Hak vüdd vaz ederek, kalbleri size tevcih ediyor. *Geleceği omuzunda bayraklaştıracak genç nesiller.. siyahı, esmeri, mavi gözlüsü, kara gözlüsü, kıvırcık saçlısı, düz saçlısı, uzun saçlısı, kısa saçlısı… birbiriyle öyle mezc oldu, öyle kaynaştı, öyle bütünleştiler ki, bunlar geleceğin eliti olmak üzere yürüyorlar ve geleceğin huzur dünyası adına her birisi adeta inandıran çok önemli bir mesajdır. Aslında olan şeyler, gelecekte olacak şeylerin en inandırıcı ve en yanıltmayan referansıdır. Bu video 07/06/2015 tarihinde yayınlanan “Tarih Şuuru ve Sulh Ruhu” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...