Podcasts about oysa

  • 143PODCASTS
  • 797EPISODES
  • 12mAVG DURATION
  • 5WEEKLY NEW EPISODES
  • Dec 30, 2025LATEST

POPULARITY

20192020202120222023202420252026


Best podcasts about oysa

Show all podcasts related to oysa

Latest podcast episodes about oysa

Özgür Mumcu ve Eray Özer'le Yeni Haller
Yılbaşı özel: Kokinanın hikayesi

Özgür Mumcu ve Eray Özer'le Yeni Haller

Play Episode Listen Later Dec 30, 2025 23:27


Kokinayı bilirsiniz.Hani yılbaşlarında eve alınan veya eşe dosta hediye edilen o meşhur bitki.Dikenli yaprakları ve kırmızı yemişleriyle biliriz kokinayı.Oysa yemişler başka bir bitkiden alınıp dikilir. Yaprakları da yaprak değildir aslında. Şimdi bir de yemişleri de sprey boyayla kırmızıya boyamaya başlamışlar.Kokinanın isminin kökeninden başlayıp Noel Baba'ya ve tarihteki ilk Noel Baba çizimine uzanan bir hikaye anlatıyorum bu bölümde.İyi dinlemeler.Biliyorsunuz Yeni Haller sizlerin desteğiyle yayın hayatına devam eden bir podcast kanalı.Beni aşağıdaki link'lerden destekleyebilirsiniz:www.patreon.com/yenihallerYeni Haller'in bir de Buy Me A Coffee hesabı var artık. Buradan destek olmak çoook daha kolay. Patreon'da sorun yaşayanlar için açtım efendim. Buyurun:https://www.buymeacoffee.com/yenihallerBir de bu sezon spor basınımızda apayrı yeri olan, ben ustam olarak kabul ettiğim Yiğiter Uluğ'la T24'ün Youtube kanalında bir spor programına başladık. Korkmayın, sadece futbol konuşmuyoruz. Hele sahadaki skorları, maçları hiç konuşmuyoruz. Yeni Haller tadında spor sohbeti isteyenler için:Yiğiter Uluğ ve Eray Özer'le GazozunaBana ulaşmak için:https://www.instagram.com/eray_ozerhttps://twitter.com/ErayOzeryenihallerpodcast@gmail.com  

Yeni Şafak Podcast
Yasin Aktay-Kod adı İrtica-906: İstiklal şairimizin kendi vatanındaki gurbeti

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 24, 2025 5:54


Milli şairimizi kendi vatanında muhacirâne bir ruh haline sokan gelişmeler çok kısa bir süre içinde yaşanmıştı. Neticede 1925'te peşine takılan hafiyelerin ruh dünyasında yarattığı müthiş daralmadan çıkabilmek için 11 yıl sürecek bir memleket hasretine katlanmak üzere Mısır'a gidecekti. Oysa bizzat kendisi daha birkaç sene önce bu millete hediye ettiği İstiklal Marşı'na “Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen Alsancak, sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak!” vaadiyle başlamıştı.

Hasan Basri Budak İle Kendine Gel
Başkalarının Sözüyle Yaşamak I Kendine Gel Podcast I 4. Sezon Bölüm 3

Hasan Basri Budak İle Kendine Gel

Play Episode Listen Later Dec 22, 2025 4:33


"Başkalarının Sözüyle Yaşamak"İnsan bazen bir övgüyle büyüdüğünü, bir suskunlukla küçüldüğünü sanır…Oysa değer dışarıdan gelmez, içeride doğar. Bu bölümde, dış onayla yaşamanın görünmez yükünü, benliğin gölgesini ve insanın kendi merkezine dönüş yolculuğunu konuşuyoruz. Lao Tzu'nun sessiz öğüdü, Mevlana'nın “okyanus” hatırlatması ve Yunus Emre'nin “Benden içeri” sözüyle öz değerin, iç sesin ve hakikatin kapısını aralıyoruz. Kendi hakikatine yeniden yaklaşmak isteyenler için…Become a supporter of this podcast: https://www.spreaker.com/podcast/hasan-basri-budak-ile-kendine-gel--5728974/support.

Yeni Şafak Podcast
Abdullah Muradoğlu-Epstein'ın karakutusu açılacak mı?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 22, 2025 5:08


ABD Adalet Bakanlığı “Jeffrey Epstein Dosyaları”nın bir kısmını daha yayımladı. Oysa yasaya göre Cuma gününe kadar tamamının yayınlanması bekleniyordu. 100 sayfa veya daha fazla olan birçok belgeyse tamamen karartılmıştı. Yine de yayımlanan belgeler 2019'da cezaevinde intihar ettiği söylenen Jeffrey Epstein ve yaptığı pis işler konusunda yeterince fikir veriyor.

Sade Kahve☕️
~Bilmediğin Bir Duygunun Eksikliğini Hissetmezsin~

Sade Kahve☕️

Play Episode Listen Later Dec 22, 2025 24:04


Bilmediğin bir duygunun eksikliğini hissetmezsin.Çünkü insan ancak tanıdığı şeyi özler.Adını koyabildiği bir hâlin yokluğunu fark eder.Bazen içimizde bir boşluk var sanıyoruz.Bir şey eksikmiş gibi…Oysa belki de eksik olan bir duygu değil,henüz tanışmadığımız bir ait olma hâli.Bu bölümde;Neden bazı duyguların yokluğu acı vermezken, bazıları içten içe huzursuz eder?Belki de mesele eksik olmak değil.Belki sadece bilmediğimiz bir duygunun eşiğindeyiz.Ait hissetmek, kendine yer açmak ve içimizde adını koyamadığımız boşluklar üzerine bir sohbet.

Yeni Şafak Podcast
Ali Saydam - Beni de dolandırdılar…

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 18, 2025 5:38


Bir de uyanık geçiniriz… Ergenlik çağındaki gençlere nasıl davranılması hususundaki çaresizliğim ve ‘ruh-zihin-beden' üçlüsü içinden bedensel sorunları çözmedeki yetersizliğim dışında halledemeyeceğim mesele yoktur diye avunup durmuşumdur… Oysa, son bir ay içinde hem iş hayatımda hem de internet alışverişimde aslanlar gibi(!) dolandırıldım… İş hayatındaki olayı, hukuk çözecek… İnternetteki durumu paylaşalım ki kimse aynı tufaya düşmesin…

Gerçek gazetesi
İmralı çıkartmasının perde arkası

Gerçek gazetesi

Play Episode Listen Later Dec 9, 2025 11:09


İmralı'ya bir heyetin gitmesine yönelik tartışmalar uzun süre gündemin en ön sırasında yer aldı. Bir anda Bahçeli'nin çıkıp MHP grup toplantısında İmralı'ya gidilmesi için nutuk atması ve MHP milletvekillerinin ayakta alkışlarıyla bunun için icazet alması son dönemde artık alışmaya başladığımız trajikomik sahnelerden birini daha bizlere izletti. Tabii bu sahne belirli bir amaç için kurgulanmıştı. Erdoğan ve Bahçeli arasında “petrol açılımı”nın temposu konusunda bir açı farkı var. Erdoğan yarı askerî rejimin sürece mesafeli yaklaşan unsurlarının basıncı altında biraz daha ihtiyatlı hareket ederken, MHP lideri Devlet Bahçeli ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan çok daha hızlı hareket etme eğilimi gösteriyor. Nitekim süreç, özellikle Suriye bağlamında yeniden tıkanma emareleri gösterince, ikisi de fazla mesai yapmaya başladı. Hakan Fidan'ı Vaşington'a uçuran, Devlet Bahçeli'yi de alelacele meclise koşturtan sürecin arkasında bu tıkanma vardı.Süreç Suriye'de tıkandı! ABD “sen tıkanıklığı açmazsan biz açarız” dedi!HTŞ lideri Ahmet eş-Şara Trump'ın huzuruna çıkacaktı ve HTŞ ile PYD arasındaki görüşme trafiği de hızlanmıştı. İktidarın petrol açılımının Suriye ayağı, HTŞ ve PYD'nin Türkiye'nin himayesinde bir anlaşmaya varmasını öngörüyordu. Oysa işin Türkiye ayağında süreç yavaş ilerlediği için HTŞ ve PYD'nin Türkiye'yi beklemeden ABD ve İsrail'in himayesinde bir anlaşmaya yönelmesi tehlikesi doğdu. Zira basına sızdırılan haberlerde PYD/YPG'nin kendi yapısını ve konuşlanmalarını koruyarak tümen ve tugaylar düzeyinde HTŞ yönetiminin silahlı kuvvetlerine entegre olacağı iddiaları yer alıyordu. Ayrıca Şam ordusunun üst düzey kademelerinde YPG'li komutanların bulunacağından da bahsedilmekteydi. Bu model 10 Mart'ta Şam'da HTŞ lideri Eş-Şara ve YPG lideri Mazlum Abdi arasındaki mutabakatın pek de Türkiye'nin hoşuna gitmeyen bir yorumuydu. Tüm bunlar olurken HTŞ rejimi İsrail'le İbrahimî anlaşmalara dahil olmak konusunda adımlarını hızlandırıyordu. Vaşington'dan çıkan bir diğer sonuç ise HTŞ'nin IŞİD karşıtı koalisyona katılmasıydı. IŞİD'in eski emirinin IŞİD karşıtı koalisyona katılması büyük bir kara mizah örneği elbette ama eş-Şara IŞİD emiriyken de şimdi de emperyalist/Siyonist çıkarlar için çalıştığından ortada anormal bir durum yok. Bu haberin esas önemi ise IŞİD karşıtı koalisyonda Türkiye resmen yer almadığı halde YPG'nin fiilen bu koalisyonun en aktif ve önde gelen kara gücünü oluşturması. IŞİD'e Karşı Uluslararası Koalisyon'un eski sözcüsü tarafından yönetilen bir Amerikalı danışmanlık şirketinin Rojava'da Amerikan yatırımlarını çekmek üzere ofis açmasının da aynı döneme gelmesi tabii ki tesadüf değil. Yarı askerî rejimde telaş: Hakan Fidan'ı Vaşington'a uçuran Devlet Bahçeli'yi meclise koşturan neydi?İşte süreç bu minvalde ilerlerken Hakan Fidan Vaşington'a uçtu. Trump'ın isteği doğrultusunda eş-Şara ile yapılan toplantıya katıldı. Trump'ın Suriye politikasında Türkiye'ye önemli bir rol vermek istediği başından beri biliniyor. Çünkü Trump, Türkiye'yi Amerikan ve İsrail çıkarları doğrultusunda İran'ın karşısına çıkartmak istiyor. Bu doğrultuda ABD, Türkiye sömürgeci burjuvazisinin yayılmacı emellerini gıdıklıyor ama aynı zamanda da Türkiye'nin Rojava'daki Amerikan vekilleriyle ve İsrail'le iyi geçinmesini de şart koşuyor. Hakan Fidan'ın toplantıya alınması da belli ki bu koordinasyonu sağlama amacını güdüyordu. Hakan Fidan, Vaşington'dan telaşla döndü. ABD'nin, HTŞ'nin ve PYD'nin tamam dediği modeli Türkiye'deki yarı-askerî rejimin tüm kanatları için daha kabul edilebilir hale getirmek için bir şeyler yapmalıydı. Sürecin başından itibaren gerek Hakan Fidan gerekse de Devlet Bahçeli'nin açıklamaları PYD'yle anlaşmaya daha yatkın bir eğilimi yansıtsa da yarı-askerî rejimde bu tür bir olasılığa şiddetle karşı çıkan eğilimler de var. Bu eğilimler Erdoğan'ı sıkıştırıyor. Eğer Vaşington'daki model bu kesimi tatmin edecek hale getirilmezse işlerin karışacağı belliydi.

Hasan Basri Budak İle Kendine Gel
Gözündeki Perde I 3.Sezon Podcast

Hasan Basri Budak İle Kendine Gel

Play Episode Listen Later Nov 28, 2025 2:45


“Gözündeki Perde” Şems-i Tebrizi der ki: “İnsan en çok kendine karşı kördür.” Hoş geldin sevgili dostum, ben Hasan Basri Budak.İnsan bazen hayatı değil, kendi içindeki gölgeyi seyreder. Dışarıdaki insanları suçlar, dünyayı karanlık sanır, kaderi haksızlıkla suçlar. Oysa çoğu zaman gördüğümüz manzara, kendi içimizin bir yansımasıdır. Bugün, insanın kendi körlüğüyle yüzleşmediği sürece hayatın neden aynı acıları tekrar ettiğini konuşacağız. Keyifli dinlemelerBecome a supporter of this podcast: https://www.spreaker.com/podcast/hasan-basri-budak-ile-kendine-gel--5728974/support.

Yeni Şafak Podcast
Samed Karagöz - 1900'den günümüze Orta Doğu sanatı

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Nov 26, 2025 5:09


Sanat tarihinin büyük anlatıları çoğu zaman merkezden yazılır. Bu merkezin neresi olduğu bellidir: Paris, New York, Londra, Berlin. Buralardan bakınca dünyanın geri kalanındaki üretimler ya geç kalmış, ya taklitçi, ya da egzotik kategorilerine sıkıştırılır. Oysa dünyayı gerçekten anlamak için merkezin ışığını biraz kısmak, bakışı çevirmek gerekir. İşte Saeb Eigner'in uzun yıllara yayılan emeği tam olarak bunu yapmaya çalışıyor: Orta Doğu sanatını Batı'nın çeperlerine sürülmüş bir dipnot olmaktan çıkarıp kendi bağlamı, hafızası, çatışması ve hayaliyle birlikte merkeze yerleştirmek.

Gerçek gazetesi
Sungur Savran: Kapitalizmin son yüzyılının ilk çeyreğini geride bırakırken (1)

Gerçek gazetesi

Play Episode Listen Later Nov 17, 2025 17:19


Yeni yüzyıl göz açıp kapayana kadar ilk çeyreğini tamamladı. Artık 20. yüzyıldan devraldığı dinamiklerle hareket eden, onun kalıntısı niteliğinde eğilimlerin ön planda olduğu bir yüzyıldan değil, kendi zeminini yaratmış, kendi diyalektiğinin çelişkilerini yaşayan bir yüzyıldan söz ediyoruz. Elbette tarih bir yüzyıldan diğerine hiçbir miras bırakmadan geçmez. Bu bakımdan 21. yüzyılın diyalektiği de 20. yüzyıldan derin izler, hatta yaralar ve travmalar taşıyor. 21. yüzyılın ilk çeyreği dolarken dünya durumunu ele alacak olan bu yazının gerek ilk bölümünde ele alacağımız dünya ekonomisinin durumu gerekse ikinci bölümünde üzerinde duracağımız dünya ölçeğindeki politik eğilimler elbette 20. yüzyıldan pek çok iz taşıyor. Buna aşağıda yeri geldiğinde değineceğiz.Yüzyılın ilk çeyreği iki ay sonra doluyor. Bu çeyrek sürprizler, hatta olağanüstü sarsıntılarla dolu bir dönem oldu. Dünya ahvali pusulası olmayanları şaşırtmaya devam ediyor. Kafaları altüst eden bu tablonun simgesi ise elbette Trump ve onun MAGA (Amerika'yı Yeniden Üstün Kılalım) hareketi. Trump her gün tartışılıyor, üzerine sürekli konuşuluyor, o da hiç durmaksızın, kimi zaman dolu, kimi zaman bomboş konuşuyor. Ama bu tarihî önemdeki olguyu anlayabilmek için ona dünyanın içinden geçtiği en önemli arka plan olayı yokmuş gibi davranarak yaklaşanlar, Trump'tan bile daha boş konuşuyorlar.Bu arka plan olayı, 21. yüzyılın ilk çeyreğinin belirleyici hakikati olan Üçüncü Büyük Depresyon'dur. 2008'in “Küresel Finansal Kriz” olarak anılan büyük finans çöküşünün ardından gelen bu derin ekonomik kriz, modern tarihte dünya kapitalist sisteminin uzun vadeli, derin ve yapısal özellikler taşıyan krizlerinin üçüncüsüdür. Üçüncü Büyük Depresyon hesaba katılmadan, kapitalizmin tarihî gerileyişinin ifadesi olan bu ekonomik krizin etkileri işin içine dâhil edilmeden Trump olgusunu, onun en ileri örneğini oluşturduğu uluslararası ön-faşist hareketi, onun işaret ettiği büyük sarsıntıyı anlamak mümkün değildir.Birçokları bugünün dünya ekonomisini dünya kapitalizminin bir önceki Büyük Depresyonu olan 1930'lu yılların kriziyle karşılaştırarak, o dönemde üretimde çok daha büyük düşüşler yaşandığını, işsizliğin hemen hemen bütün kapitalist ülkelerde dudak uçuklatıcı düzeylere çıktığını, yoksulluk ve sefaletin arşı âlâya yükseldiğini söyleyerek Üçüncü Büyük Depresyon'u neredeyse, bir latife ile söylersek, diplomatik olarak “tanıma”yı reddediyor.Bu tutumu benimseyenler aslında biz Marksistlere sık sık yöneltilen bir eleştiriyi kendileri hak ediyor. Biz kapitalizmin hiç değişmediğini, hep 19. yüzyılda Marx'ın Kapital'i yazdığı dönemdeki üretim tarzı ile apaynı kaldığını varsaymakla suçlanırız. Oysa bizim söylediğimiz farklıdır. Kapitalizmin temel ilişkileri ve yasaları aynı kalmakla birlikte, bunların tezahür (ortaya çıkış) biçimleri elbette değişmektedir. Bu durumda biri “Depresyon” der demez “işsizlik neden yüzde 20 değil o zaman?” diye karşı çıkmak, kapitalizmin işleyişinin daha dışsal, olgusal, görünüş biçimlerinde hiçbir şeyin değişmemiş olduğunu varsaymak demektir.Gelin 21. yüzyılın ilk çeyreği sonunda dünya ekonomisinin nesnel ekonomik durumuna kısaca göz atalım. Bakalım kapitalizm gerçekten olağan dönemlerinden birinden mi geçiyor yoksa bizim söylediğimiz gibi ağır bir ekonomik kriz mi (bir “depresyon” mu) yaşıyor?

Gerçek gazetesi
Ertuğrul Oruç: Özel hastane patronlarının ağlamasına mendille değil, kamulaştırmayla cevap verilmelidir!

Gerçek gazetesi

Play Episode Listen Later Nov 16, 2025 4:28


Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre 2024 yılında hastanelere toplam 660 milyon başvuru olmuş. Özel hastanelere başvuru sayısı ise yaklaşık 66 milyon (toplam hastane başvurularının %10'u). OHSAD (Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği), Eylül ayında bu istatistikleri işaret ederek “Özel hastanelere GSS başvuruları dibe vurdu” başlığıyla bir açıklama yayınladı. Oysa özel hastanelere başvurular ne dibe vurdu ne de özel hastanelerin sağlık sistemi içindeki ayrıcalıklı konumları değişti. Türkiye'de özel hastaneler Cumhuriyetin ilk yıllarından beri vardı. Ancak sağlık sisteminin ana aktörü haline gelmeleri AKP iktidarının 2003'te başlattığı “Sağlıkta Dönüşüm Programı - SDP” sonrasında oldu. İlk önce, sevk işlemi yapılmadan özel hastanelere başvurunun önü açıldı. Daha sonra (2006-2008) SGK'nın özel hastanelerden hizmet satın alması uygulaması başladı. Artık vatandaşlar “fark ücreti/ilave ücret” ödeyerek istedikleri özel hastaneye başvurabilecekti. Bu gelişmelerle beraber özel hastane başvurularında patlamalı bir yükseliş yaşandı. SDP'nin başladığı yıllarda özel hastanelere başvuru sayısı yaklaşık 5 milyonken (toplam hastane başvurularının %4'ü), 2009 yılına gelindiğinde bu sayı 60 milyona (toplam hastane başvurularının %26,4'ü) ulaşmıştı. Daha sonra başvuru sayısı 2015 yılında (90 milyon) tavan yaptıktan sonra azalışa geçerek 2024 yılında 66 milyon oldu. OHSAD patronlarının ağlamasının esas sebebi başka. Onlar başvuru sayısı azalırken kârlarından zarar etmek istemiyorlar. SGK'dan aldıkları pastanın artırılmasını istiyorlar. Oysa zaten özel hastanelere başvuran hasta sayısında ve oranında azalma olmasına rağmen SGK'nın özel hastanelere yaptığı birim ödeme yıldan yıla artıyor. 2012'den 2024'e gelene kadar özel hastanelere hasta başına ödenen tutar yaklaşık 9,5 kat artarken, devlet hastanelerine kıyasla yaklaşık 2 kat artmış. 2024 yılında SGK özel hastanelere, devlet hastanelerine göre hasta başına 3 kat daha fazla ödeme yapmış.Özel hastaneler, yasaya göre SGK'nın ödediği ücretin en fazla %200 kadarını “ilave ücret” olarak alma hakkına sahip. Bu da branşına göre değişmekle beraber yaklaşık 250-350 lira kadar ek bir ücret anlamına geliyor. Buradan soruyoruz: Herhangi bir özel hastaneye başvurunuzda talep edilen ücretler bu mu? OHSAD açıklamasında bu itiraf ediliyor: “Ya yaşamak, hayatta kalmak için vatandaştan alacaksınız, kural ihlal edeceksiniz, ya da kapanacaksınız.” Hem SGK'dan aslan payını al hem de vatandaştan kopar koparabildiğini.Ekonomik kriz koşullarında özel hastane faturalarını işçilerin ve emekçi halkın ödemesi imkânsız hâle geldi. Bu nedenle hastane başvuruları, kamuya kaydı. Ancak kaynaklar kamuya aktarılması gerekirken özel hastane patronlarına akmaya devam ediyor. Özel hastanelerin varlığı, kamu sağlık hizmetlerinin nitelikli şekilde verilmesine engel olmakta, işçilerin ve emekçi halkın sağlığına zarar vermekte. Nitelikli, ücretsiz, eşit-ulaşılabilir, devlet eliyle planlanan sağlık hizmetinin önünde engel olan özel hastanelerden SGK'nın hizmet satın alması derhal durdurulmalıdır! Özel hastanelerdeki “ilave ücret” soygununa göz yumulmasına son verilmeli, denetimler artırılmalı, cezalar caydırıcı hale getirilmelidir! Konkordato/iflas ilan eden özel hastaneler kamulaştırılmalı, buralarda çalışan sağlık emekçilerine kamuda istihdam hakkı tanınmalıdır! Kaynakların tamamı kamu sağlık hizmetinin yararına kullanılmalıdır!

Zeynep Aksoy Reset
Bölüm 101: Çocuk Yaramaz mı Hissedemiyor mu?

Zeynep Aksoy Reset

Play Episode Listen Later Nov 11, 2025 67:06


Çocuk Yaramaz mı Hissedemiyor mu? 00:00 — İnterosepsiyon Nedir ve Neden Bu Kadar Önemli? 04:00 — Günlük Hayatta Bedenin Sinyallerini Okumak 09:00 — Çocukluk, Ebeveynlik ve Bedensel Farkındalık 14:00 — Travma, Stres ve İç Alanın Kapanışı 20:00 — Yoganın Bilimsel Yüzü: İnsula ve Farkındalık 26:00 — Panik, Nefes ve Kendini Şifalandırma 33:00 — Çocuklarda ve Yetişkinlerde Duyusal Algı 40:00 — Duygular, Beden ve “Ben” Hissi İnterosepsiyon, yani bedeni içeriden hissetme kapasitemiz, modern yaşamın gürültüsü içinde en çok unuttuğumuz farkındalıklardan biri. Oysa bu içsel duyarlılık, duygusal denge, öz-regülasyon ve hatta ilişkilerdeki derinlik açısından belirleyici bir rol oynar. Bu bölümde Zeynep Aksoy, nörobilim, travma çalışmaları ve yoga felsefesinin kesişiminde interosepsiyonu ele alıyor. Bedensel farkındalığın kaybının modern insanın en sessiz krizlerinden biri olduğunu; bedenle yeniden temas kurmanın ise bir tür içsel uyanış, hatta şifa süreci olduğunu gösteriyor. Sessizlik, nefes, duyum ve farkındalık aracılığıyla, yalnızca bedeni değil, “ben” hissini de yeniden tanımanın yollarını araştırıyoruz. Bu sohbet, spiritüel pratikle bilimsel anlayış arasında bir köprü kurarken, insan olmanın en ince dokusuna — hissetme kapasitemize — dokunuyor. Zeynep Aksoy, saygın bir yoga eğitmeni ve Reset platformunun kurucusudur. Web sitesi üzerinden canlı ve kayıttan izlenebilen dersler, üyelik programları ve profesyonel eğitimler sunmaktadır. Online Stüdyo üyeliği ile günlük çevrim içi derslere, geniş bir arşive ve topluluk desteğine erişim imkânı sağlar. Ayrıca Zeynep, katılımcıların hareket, anatomi ve farkındalık konularında bilgilerini derinleştirmelerine yardımcı olmak için yenilikçi Fasyal Yoga Uzmanlık Programı'nı yürütmektedir. Daha fazla bilgi almak ve sertifikalı eğitimlere katılmak için: www.zeynepaksoyreset.com

Yeni Şafak Podcast
Yusuf Kaplan-İhya ve İnşa: Fâtiha'nın MTO'da İzleri -2

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Nov 1, 2025 9:05


Bize özgü, bizim medeniyetimizden beslenen özgün ve özgürleştirici bir eğitim sistemimiz yok maalesef. Dünyada dünyaya yön veren bir medeniyete sahip olup da eğitim sistemi yok olan tek ülke biziz, dersem abartılı bir cümle kurmuş olmam. Oysa her tarih yapmış toplumun kendine özgü bir eğitim sistemi vardır ve o eğitim sistemi medeniyet mefkûresi etrafında şekillenir.

Yeni Şafak Podcast
Yusuf Kaplan-İhya ve inşa: Fâtiha'nın MTO'da izleri

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 30, 2025 8:59


Çocuklarımızı kaybediyoruz… Bir eğitim sistemimiz yok. Bize özgü, bizim medeniyetimizden beslenen özgün ve özgürleştirici bir eğitim sistemimiz yok maalesef. Oysa her tarih yapmış toplumun kendine özgü bir eğitim sistemi vardır ve o eğitim sistemi medeniyet mefkûresi etrafında şekillenir.

Yeni Şafak Podcast
Gökhan Özcan - Hayatın sözü

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 23, 2025 4:18


Düşünme işini toplumun içinde bizimle birlikte yaşayan ve nedense ortalık yerde değil de daha ziyade kendi tenhasında vakit geçiren az sayıdaki insanın yapması gereken bir şey zannediyoruz. Çoğumuz için o kadar da gerekli bir şey değil yani! Olmasa da olabilen, yerine pek çok daha eğlenceli ve kârlı aktivite koyarak vaktimizi çok daha rantabl kullanabileceğimiz angaryadan bir iş! Bizi düşünmeyerek, buna vakit harcamayarak, düşünmeye meydan verecek dinginliklere hayatın içinde alan açmayarak böyle bir ideolojinin bağlısı haline getirdiler. Biz de buna hiç itiraz etmedik işin gerçeği! Oysa düşünmek insanın en büyük meziyeti ve bir anlamda varlık sebebi...

Merdiven Altı Terapi
Sahip Olduklarımı Sevebilir Miyim?

Merdiven Altı Terapi

Play Episode Listen Later Oct 22, 2025 39:55


*Bu bölüm Nivea Derma Control Defend hakkında reklam içerir.Nivea Derma Control Defend serisini incelemek için tıklayın.Sistem bizi hep "Daha fazlasına sahip olabilirsin" diye pompaladığı için eksiklerimize odaklanmayı öğrendik. Oysa kimin her şeyi tamam ki? Ben artık durup sahip olduklarımı sevmeye karar verdim. Nasıl yaptığımı bu bölümde anlatıyorum.

DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ
Burak Akusta ile Yapay Zeka Çağında Düşünme Sanatı

DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ

Play Episode Listen Later Oct 20, 2025 44:17


Bu bölümde konuğum Global IT Genel Müdür Yardımcısı Burak Akusta.Karşımda bilgi teknolojileri alanında 25 yılı aşkın deneyime sahip ODTÜ'lü bir bilgisayar mühendisi olunca yapay zeka hakkında aklıma takılanları sordum.Örneğin yapay zekayı geliştirenlerin de onun nasıl çalıştığını anlamadıkları konusu. Burak, yapay zeka geliştiricilerinin sistemin algoritmalarını bilmelerine rağmen, belirli çıktıları neden ürettiğini anlamakta zorlandıklarını açıkladı. En merak ettiğim konulardan biri de hangi yapay zeka modelini hangi iş için kullanmam gerektiği. Ücretli versiyonlarını kullandığım ChatGPT, Gemini ve Claude ile aynı görevler için çalıştırıp bunu anlamaya çalışıyorum. Burak bu sistemlerin geliştirilme amaçlarını ve birbirlerinden farklarını anlattı.Yapay zeka ile çözümler üreten bir firmanın üst düzey yöneticisi olarak gerek şirketlerin, gerekse bireylerin neyi gözardı ettiklerini, hangi fırsatları kaçırdıklarını, yapay zekayı nasıl değerlendirmeleri gerektiğini sordum. Yine karşımıza sığ, “ürün” bakış açısı çıktı. Oysa yapay zeka bir ürün değil, kültürel dönüşüm gerektiren bir yaklaşım. Burak'a göre şirketlerin önce verilerini düzene koyması, sonra süreçlerini yeniden tasarlaması gerekiyor. Bireyler ise yapay zekayı sadece soru-cevap aracı olarak değil, fikir geliştirme, kariyer planlama, öğrenme stratejisi oluşturma gibi daha derin amaçlar için kullanmamız gerektiğini vurguladı.Burak yapay zeka konusundaki en olası tehlikeye de değindi; yapay zeka çağında bilgiye hızlı erişim artarken, onu sindirme ve sorgulama yeteneğimiz zayıflıyor. O nedenle, kitap okumayı ve araştırma yapmayı "zihinsel kaslarımızı" güçlü tutmak için kritik görüyor. Aksi takdirde, her söyleneni sorgulamadan kabul eden bireyler haline gelmemiz işten değil.(03:05) Yapay zeka nasıl çalışıyor (05:47) Kaç tip yapay zeka var (15:30) Yapay zeka büyük sorunları çözmenin neresinde (18:57) Aralarındaki fark nereden geliyor (21:49) Şirketler YZ konusunda neyi kaçırıyorlar (27:33) Bireyler neyi kaçırıyorlar (32:00) Neden daha fazla kitap okumamız lazım? (35:15) Burak'ın değer yaratma formülüSupport the show

Mevlana Takvimi
MODERN ÇAĞIN DAYATMALARI-14 EKİM 2025 -MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Oct 14, 2025 1:50


İslâm, insana sadece iman ve ibadetler konusunda bir direktifler listesi vermez, aynı zamanda ona bir düşünme biçimi de kazandırır. Doğru nedir, yanlış nedir? Güzel nedir, çirkin nedir? Ölçümüz, kıstasımız, terazimiz nedir? Hadiselere nereden ve nasıl bakılır? Hepsini bize İslâm söyler… Meselâ, bugün modern insana dayatılan sayısız sözde “doğru” arasından rastgele üçüne bakalım:1. “Kahvaltı çok önemli bir öğündür. İyi bir kahvaltı etmeden güne başlamayın!” (Üç öğün yemek, Batı'dan kopya ettiğimiz bir alışkanlık. Müslümanlar, asırlar boyunca günde iki öğün yani geç kuşluk ve akşamüstü yemekle yaşadılar. Ve gayet sağlıklı yaşadılar.)2. “Her gün mutlaka 8 saat uyuyun. 8 saatin altına düştüğünüzde, sağlığınız bozulur.” (Günün üçte birini uykuda geçirdiğimizde, dünyaya ve âhirete dair çok sayıda vazifemizine zaman ve nasıl yapacağız?)3. “İnsanlarda vefa yok. Kendinize köpekleri yoldaş ve dost edinin.” (İçinde köpek bulunan eve meleklerin girmeyeceğine dair, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in sahih ve sarih hadisi var.)Misâlleri çoğaltabiliriz. Ekranlarda boy gösteren uzmanlar, kanaat önderleri, sosyal medya ünlüleri, influencer'lar ve daha niceleri, insanı fıtratın temel prensipleriyle burun buruna getiriyor ve bir seçim yapmaya zorluyor. Bunca bombardıman altında, bilgisiz kitlelerin tercihini ne yönde kullanacağı malum…Kitle neyse de, aklı başında müslümanların bile hemen her konuda modern telakkilere kapılıp gittiklerini görmek üzücü. Oysa “İslâm insanı”ndan beklenen, düşünme tarzını ve bakış açısını da İslâmlaştırmasıdır.(Taha Kılınç)

Hasan Basri Budak İle Kendine Gel
Boşuna Değilsin I 3.Sezon Podcast

Hasan Basri Budak İle Kendine Gel

Play Episode Listen Later Oct 10, 2025 3:40


“Boşuna Değilsin” Her insan, içinde keşfedilmeyi bekleyen bir alem taşır, diyor Carl Jung.Hoşgeldin sevgili dostum, ben Hasan Basri Budak.İnsan, çoğu zaman kendini sıradan bir varlık gibi görür. Günlük telaşların, alışkanlıkların ve küçük hedeflerin arasında kaybolur gider. Oysa her insan, içinde sonsuz bir düzenin, muazzam bir planın parçasıdır.Hiç düşündün mü? Gözünün bir damla yaşındaki tuz oranından, nefesinin ritmine kadar her şey bir anlam taşır.Ve insan, kendi içindeki bu alemi fark ettiğinde, hayatın da tesadüf olmadığını anlar.Şimdi seni bu hakikatin derinliğine götürecek bir podcastte davet ediyorum.Become a supporter of this podcast: https://www.spreaker.com/podcast/hasan-basri-budak-ile-kendine-gel--5728974/support.

Yıldız Tozu
Yıldız Tozu - Kendime Not #1 – Sıradan Anları Kaçırma

Yıldız Tozu

Play Episode Listen Later Sep 29, 2025 10:14


“Mutluluğu hep büyük anlarda arıyoruz; tatillerde, kutlamalarda, özel günlerde… Oysa hayatın çoğu sıradan günlerden oluşuyor. Bu bölüm sıradan günleri neden boşa harcamamamız gerektiği hakkında.  @gizemdemirel

Hiçbir Şey Tesadüf Değil
İlk Işığın Öyküsü

Hiçbir Şey Tesadüf Değil

Play Episode Listen Later Sep 25, 2025 16:29


Bugün gökyüzüne baktığımızda ışıklar, yıldızlar her yerde. Oysa bu manzara, evrenin yolculuğunun yalnızca küçük bir kesiti. Peki, bu görkemli şölen nasıl başladı? Yıldızlardan önce evrende neler vardı? İşte bu bölümde, evrenin karanlıktan ışığa uzanan hikayesini birlikte keşfedeceğiz. Tüm bölümleri dinlemek ve daha fazlası için ⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠podbeemedia.com⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠'u ziyaret et! ------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, Garanti BBVA reklamı içermektedir. Bonus Platinum'un avantajlarını ⁠⁠⁠⁠⁠⁠keşfet⁠⁠⁠⁠⁠⁠!

Özgür Mumcu ve Eray Özer'le Yeni Haller
Hızlanan hayatlarımız, dağılan dikkatlerimiz: N'olacak bu odaklanamama sorunumuz? - 1

Özgür Mumcu ve Eray Özer'le Yeni Haller

Play Episode Listen Later Sep 23, 2025 23:17


Bölümümüzün sponsoru Tıkla Gelsin®️'e özel avantajlardan faydalanmak için buraya tıklayarak uygulamayı indirebilirsiniz.Tüm zamanların en iyi üç bölümü geliyor olabilir! Evet, üç bölümlük serinin ilk iki bölümünde yaşamın hızlanmasından, giderek bir konuya odaklanmada yaşadığımız sorunlardan bahsediyoruz.Bugün dikkat eşiğimiz 47 saniyeye düşmüş durumda ve bu sayı giderek azalıyor!Oysa dikkat çok kıymetli bir şey. O kadar ki, İngilizcede ona "ödemek/pay" fiilini kullanıyoruz. Hatta bugün tüm teknoloji devleri dikkatimizin peşinde.Ve ayrıca hep meşgulüz ama hiçbir işi de tam bitieremiyoruz.İlk iki bölümde tüm bunları ve bunlardan kurtulmak için neler yapılabileceğini konuşacağız.Üçüncü bölüm ise tam bir bomba: Yüzyıllardır dikkat kesilmeyi hedefleyen gizli bir örgütü anlatacağım. Şimdiden heyecanlıyım!İyi dinlemeler!

Yapabilirsin Podcast
#36 I Yılın son düzlüğüne girdik!

Yapabilirsin Podcast

Play Episode Listen Later Sep 23, 2025 17:54


Yıl Bitiyor: 3 Ayda Gerçekten Ne Yapabilirsin?Yılın bitmesine sadece 3 ay kaldı… Peki bu seni panikletiyor mu? “Bu yıl hiçbir şey yapamadım” diye düşünüyor musun? Oysa yılın son ayları, eksiklerini telafi etmek için değil; küçük ama etkili adımlar atmak için harika bir fırsat.

Hasan Basri Budak İle Kendine Gel
Dertlerin Hediyesi I 3.Sezon Podcast

Hasan Basri Budak İle Kendine Gel

Play Episode Listen Later Sep 19, 2025 3:15


“Dertlerin Hediyesi” “Her şeye canını sıkma ey gönül, Ne bu dertler kalıcı Ne de bu ömür.”Hoşgeldin sevgili dostum, ben Hasan Basri Budak.İnsan, çoğu zaman yaşadığı kötü deneyimlerin içinde kaybolur. Oysa her kötü deneyim, diğer elinde bir dersle, bir hediye ile gelir. Ama biz acıya o kadar odaklanırız ki dersi de görmeyiz, hediyeyi de…Bu bölümde bu hakikatin izini sürecek ve yeni bir farkındalık için adım atacağız.Keyifli dinlemelerBecome a supporter of this podcast: https://www.spreaker.com/podcast/hasan-basri-budak-ile-kendine-gel--5728974/support.

Mevlana Takvimi
GÖZLERİ HARAMDAN SAKINMAK-08 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 11, 2025 2:18


Yabancı bir kadının ancak yüzüne ve iki eline bakılabilir. Bu da zaruretten dolayı caizdir.Şehvetsiz bir şekilde ve ihtiyaç olursa bakabilir. Bakmanın helal olması, şehvetin olmamasıyla kayıtlıdır. Şehvetle bakmak ise haramdır. Bu konuda Düru'l Muhtar sahibi “Bu hüküm eski zamana göredir.” buyurmuşlardır. Oysa zamanımızda erkeğin, genç kadına şehvetsiz iken bile bakmaması gerekir. Hicâb âyetinin gelmesinden sonra, günün birinde Nebi (s.a.v.)'in eşlerinden Ümmü Seleme ve Meymûne (r.anhüma) validelerimiz, Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz'in huzurunda oturuyorlardı.Ashâb (r.a.e.)'den gözleri görmeyen Abdullah b.Ümmi Mektûm (r.a.) hâne-i saadete çıkageldi. Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz, zevcelerine hitaben buyurdular ki: “Örtünüze bürününüz.” Validelerimiz (r.anhüma): “Ey Allâh'ın Resulü, o âmâ değil mi? Bizi görmez ve tanımaz” dediler. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Sizler de mi âmâsınız, siz onu görmüyor musunuz?” Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz'in zevcelerinin Ümmet-i Muhammed'in anneleri olduğu âyetle sâbit iken ve gelenin gözleri de âmâ bulunduğu halde böyle buyurulunca, tamamen yabana ve gözleri şehvetle dört açılmış erkeklerin nazarına kendini arzeden bir kadın için asla bir mazeret kâbul edilemez. Mü'min erkeklere söyle onlar gözlerini dahilde, hariçte, başkalarının evlerine girerken,çıkarken, otururken veya kalkarken her halde haramdan indirsinler; harama bakmaktan,ayıp bîr şey görmekten sakınsınlar da, kendileri için bakmak mubah olan şeylerden başkasına bakmasınlar ve ırzlarını zinadan muhafaza edip haramdan, başkalarının görmesinden saklasınlar, avret yerlerini iyice örtsünler, tâ ki orayı kimse göremesin. İşte bu; gözlerini kapamak, avretlerini örtüp kendilerini zinadan muhafaza etmek, onlar için daha temizdir. Şüphesiz ki Allâh (c.c.) ne yaparlarsa hakkıyla haberdârdır. (Nur s. 30)(İbn Abidin, Reddü'l Muhtar)

Gerçek gazetesi
Petrol açılımı Suriye'de batağa giriyor: Bedelini Türk-Kürt-Arap emekçi ve yoksul halkları ödeyecek!

Gerçek gazetesi

Play Episode Listen Later Sep 7, 2025 13:39


İktidarın “terörsüz Türkiye” adını taktığı özünde bir “petrol açılımı” olan süreç, bıçak sırtında ilerliyor. Silah bırakma, barış, çözüm vb. kavramlarla makyajlanan “petrol açılımı” bir anda sömürgeci burjuvazinin yayılmacı çıkarlarının silahla hayata geçirilmek istendiği yeni bir çatışma sürecine dönüşebilir. Devrimci İşçi Partisi Merkez Komitesi'nin Haziran ayında yayımladığı “Açılımın gerçek yüzü ve sınıfsal karakteri: Neye karşıyız? Neden karşıyız?” başlıklı bildirisi, bu olası gelişme rotasını erkenden tespit etmişti: “İlk başta öyle bir hava yaratılmıştır ki önceki açılım süreçlerinden farklı olarak sanki her şey ayarlanmış, rayına oturtulmuş, tarafların kendi içinden bir direnç görülmez ya da dışarıdan bir müdahale olmaz ise sürecin tamamlanması adeta garanti altına alınmıştır. Oysa kısa sürede durumun pek de böyle olmadığı ortaya çıkmaktadır… Zaten pamuk ipliğine bağlı süreç sekteye uğrayacaksa, bozulacaksa, bitecekse bu, sömürgeci burjuvazinin, emperyalizmin ve işbirlikçi sınıfların/katmanların çıkar çatışmaları/rekabetleri temelinde olacaktır.”

Mevlana Takvimi
YAHUDİLERİN MAYMUNA VE DOMUZA DÖNÜŞTÜRÜLEREK HELÂK EDİLMESİ-31 TEMMUZ 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Aug 1, 2025 2:06


“Kendilerine yasak edilen şeyler karşısında küstahça diretince onlara, ‘Aşağılık maymunlar olun!' dedik.” (Araf s. 166) Rivayet edildiğine göre Yahudiler, bizim emrolunduğumuz Cuma günüyle emrolundukları halde onu terkedip Cumartesiyi seçtiler. Yüce Allâh'ın şu sözü bunu ifade eder: “Cumartesi ibadeti, ancak onda ihtilâf edenlere farz kılınmıştı.” (Nahl s. 124) Böylece onunla imtihan oldular, avlanma kendilerine haram kılınıp o güne saygıyla emrolundular. Balıklar kendilerine Cumartesi günü gelir, çokluğundan dolayı suyun yüzü görülmezdi. Diğer günlerde gelmezlerdi. Bunun üzerine balıkların girmeleri kolay, fakat çıkmaları zor olan havuzlar yaptılar. Cumartesi balıkları oraya doğru sürüp pazar günü de balıkları oradan alıyorlardı. Şehir halkı üç gruptu. Üçte biri yasaklamaya devam etti, üçte biri öğütten usandı ve öğüt verenlere “niye öğüt veriyorsunuz?” dediler. Diğer üçte biri de yasağı işlemeye başladılar. Onlar bundan vazgeçmeyince, müslümanlar, “Biz sizinle oturmayız” dediler ve şehri bir duvarla böldüler. Müslümanların bir kapısı, mütecavizlerin de bir kapısı vardı. Davud (a.s.) onları lanetledi.Yasaklayanlar bir gün sabah olunca kendi kapılarından çıktılar, işlerini görmek üzere dağıldılar. Mütecavizlerden hiçbir kimse çıkmadı. Dediler ki: “Belki içki onlara galip geldi.” Duvara çıkıp baktıklarında, hayretler içinde gençlerin maymun, yaşlıların da domuz olduklarını gördüler. Kapıyı açıp yanlarına girdiler. Maymunlar insanlardan olan soylarını tanıdılar. Oysa insanlar onları tanımıyorlardı. Bir maymun soydaşına geliyor, elbiselerini kokluyor ve ağlıyordu. Üç gün bekledikten sonra öldüler. Nitekim İbn Abbas (r.a.), insan şeklinden değiştirilip hayvan şekline giren hiçbir kimsenin üç günden fazla yaşamadığını belirtmiştir.(İsmail Hakkı Bursevi, Ruh'ul Beyân Tefsiri, c.3, s.260)

NTVRadyo
Doğa Takvimi - 25 Temmuz 2025 - Bu ölüm önlenebilir

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Jul 25, 2025 1:20


Bugün 25 Temmuz 2025 #doğatakvimi

Yeni Şafak Podcast
Mehmet Metiner-Bahçeli'yi artık bahane gösteremeyenlerin rahatsızlığı…

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jul 25, 2025 9:10


Eskiden AK Parti içinden birileri MHP ile ittifaka karşı çıkarlardı. Gerekçeleri de hazırdı: “Kürtler bu ittifaktan çok rahatsız.” Kürtlerin AK Parti yerine PKK'nın partisine yönelmelerini MHP ittifakına bağlardı. “Kürt sorunu”nın çözümü önünde Bahçeli'nin engel oluşturduğunu söylerlerdi. Oysa hakikat başkaydı.

Gerçek gazetesi
Sungur Savran: Önceliklerimiz

Gerçek gazetesi

Play Episode Listen Later Jul 21, 2025 10:24


1967'de İsrail ile bir dizi Arap ülkesi arasında yaşanan “Altı Gün Savaşı” hatırlanınca, İsrail'in İran'a açtığı, ABD'nin de bir günlüğüne karıştığı savaş için en uygun ad “12 Gün Savaşı”. İran'ın, gerek İsrail'in ilk günkü bombalamasından ve hedefini on ikiden vuran suikastlarından itibaren çok zayiat vermesi, gerekse Amerika'nın B-2 uçağından attığı dünyanın en ağır bombasının Fordo nükleer tesisinde ciddi hasar yaratması dolayısıyla bu savaşta ciddi bir dayak yediği izlenimi pek yaygın. Oysa ilk izlenimler her zaman en isabetli sonucu vermez.Savaş tarihi açısından çok özel bir yer tutan bir davranışla karşı karşıyayız: Trump neden bir gün dünyanın en tahripkâr bombasını İran'ın tepesine fırlattı, ama ertesi gün her iki ülkeyi de ateşkese zorladı? Bunu doğru yorumlamadan bu savaşın kazananını kaybedenini tespit etmek mümkün değil. Bunu doğru yorumlamak için de İsrail'in bu savaşı neden başlattığını ve (Trump'ın baskısı altında) neden bitirdiğini anlamak gerekiyor.İsrail için bu savaş, Ortadoğu'yu (Batı Asya'yı) “direniş ekseni”nden arındırma savaşının yeni (ve umuluyordu ki belirleyici olacak) bir evresi idi. Hamas'ı yenilgiye uğratamamakla birlikte Gazze'yi yerle bir etmişti. Hizbullah'ı, çok geniş bir lider kadrosunu öldürerek hareket edemez hale getirmişti. Suriye'deki Baas rejiminin varlığına (Erdoğan Türkiye'sinin yardımıyla) nihayet son vermişti. İran'a saldırı, rejimin devrilmesi için ortam hazırlamayı hedefliyordu. Gerekçe olarak da İran'ın nükleer silah geliştirmesinin yarattığı “hayati tehlike” kullanılıyordu. İran'ın ilk günden sonraki yanıtı bu ülkenin kolay yutulacak lokma olmadığını gösterdi. İsrail İran'da ağır zayiata yol açtı ama karşılığında kendisi de esaslı bir sille yedi. Belki bundan da önemlisi, İran halkının hatırı sayılır muhalif kesimleri, rejime karşı son derecede tepkili olmasına rağmen İsrail'in saldırısı karşısında vatan savunması uğruna safları sıklaştırdı.İki bölgesel düşman arasındaki ilişkiler bu minvalde iken Trump'ın “bir gece ansızın” B-2 ile İran semalarında görünmesinin ama ertesi sabah savaşı bitirmek için kolları sıvamasının tek bir anlamı vardı. Belki aylar, belki uzun yıllar sürecek ve kazananı olmayacak bu savaşı müttefiki Netanyahu'nun prestijini yerle bir etmeden bitirmek için onun arkasına sığınabileceği bir efsane yaratmak. İran'ın nükleer silah imal etme kapasitesini “yok etme” iddiası sadece bu anlamı taşıyordu. Pentagon istihbaratının CNN ve New York Times'a sızan raporu ve Birleşmiş Milletler Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun sözcüsünün açıklaması İran'ın kapasitesinin sadece birkaç aylığına ertelenecek ölçüde hasar gördüğünü söylüyordu ama Trump “yok ettik” nakaratına devam etti. Neden? Çünkü Netanyahu aynen Suriye'de Beşar Esad'ı devirdiği gibi İran'daki rejimi de devirmek amacıyla savaşa girerken gerekçe olarak “nükleer silahlanma tehdidi”ni göstermişti. Trump, “nükleer tehdid”in “yok edildiği”ni söyleyerek Netanyahu'nun gerekçesini elinden alıyordu. Hem kazanılamayacak bir savaş bitsin hem de kendi MAGA hareketindeki Ortadoğu'da savaşa girmeye karşı unsurlar sussun diye bunu yapmak zorundaydı.O zaman demek ki İran “dayak” yememiştir! Aksine İsrail amacına ulaşamamıştır. Savaştan zararlı çıkan odur. Belki İran zafer kazanmıştır demek doğru değildir ama yenilmediği, savaşın esas İsrail'in İran'a tek başına ölümcül bir tehdit olmadığını kanıtlayarak güç dengesinde ibreyi İran lehine çevirdiği kesindir.

Yeni Şafak Podcast
Ali Saydam-Güç kirlenmesi

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jul 19, 2025 6:52


Her ne kadar İngilizcesi çevre kirliliğini artıran enerji tüketimi doğrultusunda da kullanılsa siyasi iletişim terminolojisi olarak son derece önemli bir kavramdır. ‘Sosyal Şımarıklık', ‘Aşağılık Kompleksi', ‘Megalomani' gibi yan kavramları içerir. Şöhretin beraberinde getirdiği en büyük risklerden biridir. Oysa bilindiği gibi şöhret, tanınma, dikkat çekme ve sansasyon iletişimin önemli ayakları olabilirler ancak yine iletişimin bir numaralı hedefi olan hedef kitleyi ikna sürecinde hiçbir işe yaramadıkları gibi muhatap alınan kitle nezdinde tamamen olumsuz algı yaratabilirler.

sosyal oysa megalomani
T24 Podcast
Psikiyatr Gülcan Özer: Vedalaşabilmeyi bilmek de sağlıklı ilişkinin işaretidir

T24 Podcast

Play Episode Listen Later Jul 17, 2025 39:05


Kronik Kitap'dan yayımlanan Bu İlişkiyi Konuşmalıyız, yalnızca romantik ilişkileri değil; aşkı, evliliği, flörtü, sadakati, cinselliği, güç ilişkilerini ve bireysel kırılganlıkları tüm boyutlarıyla ele alıyor. Yenal Bilgici'nin çarpıcı soruları, Gülcan Özer'in doğrudan yanıtlarıyla karşılık buluyor. “Aşk ihtiyaç karşılamaz, iyileştirmez ve tamamlanmaya katkısı yoktur.” Kitabın omurgasını bu cümle oluşturuyor. Çünkü en büyük yanılgımız, kendi eksiklerimizi başkasıyla giderebileceğimizi sanmak. Oysa Özer diyor ki: “İhtiyaçlarını önce kendi kaynaklarınla karşılamakla mükellefsin. Senin dolduramadığın yeri dünya dolduramıyor.”Ama esas olarak şu temel gerçeği gözümüzün önüne seriyor:İlişkiler, sadece yakınlıkla değil, samimiyetli bir mesafeyle ayakta kalıyor. Nezaketin yokluğu, en çok evin içinde kendini belli ediyor. Ve cinsellik, sandığımız gibi arzunun değil; çoğu zaman, ihmalin ve ilgisizliğin göstergesi hâline geliyor. Gülcan Özer şöyle diyor: “Her gün beş dakika cinselliğe zaman ayırırsan, üçüncü haftada bunun neye dönüştüğünü görürsün.”Video

Türkiye'de Dijital Pazarlama
Yeni Müşteri Kazanımı Yerine Var Olanı Tutmak ve Retention Odaklı Pazarlama Stratejileri

Türkiye'de Dijital Pazarlama

Play Episode Listen Later Jul 15, 2025 12:04


Yeni müşteri kazanmak mı, yoksa mevcut müşteriyi elde tutmak mı daha değerli?Bugünkü bölümümüzde dijital pazarlama dünyasında sıkça gözden kaçan ama aslında en yüksek yatırım geri dönüşünü (ROI) sağlayan bir stratejiyi masaya yatırıyoruz: Retention Marketing, yani müşteri tutundurma stratejileri. Reklam bütçenizin büyük bir kısmını yeni müşteri çekmeye harcıyorsanız, belki de en büyük kazanç fırsatınızı göz ardı ediyor olabilirsiniz.Retention neden bu kadar kritik?Yeni bir müşteri kazanmanın maliyeti, mevcut müşteriyi elde tutmaktan ortalama 5 ila 25 kat daha fazladır. Buna rağmen pek çok marka, sadık müşterilerine ikinci, üçüncü hatta dördüncü alışverişi yaptıracak sistemleri kurmakta geç kalıyor. Oysa küçük bir e-posta otomasyonu, bir kişisel kampanya önerisi ya da satış sonrası destek, müşteri memnuniyetini zirveye çıkarabilir.Sadık müşteri, en büyük reklamcınız olabilirBugün konuşacağımız stratejiler sadece tekrar satış oranlarını artırmakla kalmaz, aynı zamanda markanızın çevresinde bir topluluk oluşturur. Sadık müşteriler size sadece tekrar satış getirmez, aynı zamanda sizi arkadaş çevrelerine tavsiye eder, sosyal medyada markanızı savunur ve kriz anlarında bile sizi terk etmezler.Pazarlama stratejinizi tersine çevirinBu bölümde yeni müşteri kazanımına değil, elinizdekini elde tutmaya odaklanacağız. Özellikle dijital platformlar, CRM sistemleri, e-posta ve WhatsApp otomasyonları, sadakat kampanyaları gibi taktiklerle müşteriyi nasıl markaya bağlı kılabileceğinizi örneklerle açıklıyorum.İşletmeniz için örnek senaryolarBir doğal taş mağazası için hazırladığımız müşteri segmentasyon sisteminin 3 ayda nasıl %37 daha fazla sipariş getirdiğiniShopify'da kurulan bir sadakat programının geri dönüşüm oranlarını nasıl 2 katına çıkardığınıKommo CRM'de otomatikleştirilen satış sonrası destek süreçlerinin müşteri puanlamalarını nasıl yükselttiğiniVe en önemlisi, bu adımları nasıl siz de kurabilirsiniz… hepsini detaylıca anlattım.Kullanacağımız stratejiler arasında neler var?Kişiselleştirme ve segmentasyonun gücüOtomatik e-posta serileri ve hatırlatma sistemleriSatış sonrası müşteri desteğiSadakat ve ödül programlarıMüşteri yaşam boyu değeri (CLV) analizleriChurn rate'i düşürmenin yollarıKendi retention sistemini kurmak isteyenler için rehberBu bölümde teoriden çok pratiğe odaklanıyorum. Anlattığım yöntemleri Kommo CRM, HubSpot, Shopify veya diğer platformlarda birebir uygulayabilir, hemen sonuç almaya başlayabilirsiniz. Ayrıca kendi stratejisini kurmak isteyenlere özel ipuçları da bölümün sonunda yer alıyor.Sonuç: Sürdürülebilirlik yeni müşteride değil, mevcutta saklıKısa vadeli kazançlar için müşteri çekmek elbette önemli. Ancak gerçek büyüme, sadık müşteri ile gelir yaratmakta. Bu podcast bölümü, uzun vadeli marka inşası ve kârlılık için size sağlam bir yol haritası sunacak.En güncel bölüm ve paylaşımlar için podcastimi Spotify ve YouTube'da takip etmeyi unutmayın.

COSMO Köln Radyosu
Bizden Biri: Ressam Aslı Filiz ile "Kadın Hafızası" üzerine

COSMO Köln Radyosu

Play Episode Listen Later Jul 10, 2025 21:42


Türkiye'de tarih, ne kadınların gözünden ne de kadınların elinden yazıldı. Anlatılar, kitaplar, belgeler erkek egemen toplumsal yapı temelinde kayda geçti. Oysa nüfusun yarısının kadın olduğu ve kadınların tarih boyunca hem toplumsal hem de bireysel açıdan gidişata yön verdiği dikkate alınırsa, kadınların algısının ve hafızasının bir yerde kayda geçmiş olması gerekiyor. İşte sanatçı Aslı Filiz tam da bunu yapıyor. 24 Haziran'da Hamburg Üniversitesi Konukevi'nde açılan ve "Kadın Hafızası" adını verdiği sergisi, 24 Eylül 2025'e kadar ziyaret edilebilir. Aslı Filiz, yeni köşemiz Bizden Biri'nde sunucumuz Gökçe Göksu'nun sorularını yanıtladı. Von Gökçe Göksu und Elmas Topcu.

Yirmibir, Bitcoin Podcasti
038 - Bitcoinler Madenlenmez, Zamanla İhraç Edilirler

Yirmibir, Bitcoin Podcasti

Play Episode Listen Later Jul 7, 2025 5:26


Bitcoin'in enerji kullanımı hakkındaki tartışmalar sık sık gündemde. Ancak ya bu tartışmanın temelinde yaygın bir yanılgı yatıyorsa? Çoğu kişi "madencilerin" enerji harcayarak "bitcoin ürettiğini" düşünüyor olabilir. Oysa gerçek şu ki, madenciler bitcoin yaratmazlar. Onlar, ağ üzerinde geçerli bloklar oluşturmak için çalışır ve bu süreçte başarılı olduklarında, ağın başlangıç aşamasında belirlenmiş yeni satoshi'lerle ödüllendirilirler. Bitcoin'in piyasaya sürülme programı, harcanan enerji miktarıyla tamamen ilgisizdir. Bu program sadece ve sadece zamana bağlıdır. Kaç tane makinenin "madencilik" yaptığı veya ne kadar enerji harcandığı önemli değil; toplam 21 milyon adetle sınırlı olan Bitcoin, yaklaşık 131 yıllık bir süre zarfında ve her 10 dakikada bir sabit bir hızda piyasaya sürülecektir. Bitcoin'in enerji kullanımı, daha fazla coin "üretmekle" ilgili değildir. Bunun yerine, ağın güvenliği ve coin'lerin tüm katılımcılar arasında adil bir şekilde dağıtılmasıyla ilişkilidir. Hatta, Bitcoin'in enerji kullanımı ne kadar yüksek olursa, coin'lerin ilk dağıtımı o kadar adil olur. Enerji kullanımındaki bir azalma, güvenliğin ve adil dağıtımın azalması, ağın merkezileşmesi ve dış müdahalelere karşı direncinin düşmesi anlamına gelir. Eğer Bitcoin'i faydasız olarak görüyorsanız, harcadığı herhangi bir enerji size israf gibi görünebilir. Ancak İş İspatı mekanizmasının gerekliliğini ve zorluk ayarlamasının arkasındaki deha gibi konuları anlamak, bu konuya farklı bir perspektif getirir. Bu bölümde, Bitcoin'in enerji tüketiminin gerçek nedenlerini, coin'lerin nasıl piyasaya sürüldüğünü ve "madencilik" teriminin neden yanıltıcı olduğunu derinlemesine inceleyeceğiz.Kaynak

Hasan Basri Budak İle Kendine Gel
Gelenin ve Gidenin Hikmeti I 3.Sezon Podcast

Hasan Basri Budak İle Kendine Gel

Play Episode Listen Later Jul 4, 2025 3:21


“Gelenin ve Gidenin Hikmeti”  Gelene git, gidene kal denmez. Gelenin yeri hazır, gidenin yolu…Hoş geldin sevgili dostum. Ben Hasan Basri Budak.Hayat, bir kapı gibidir açılır, kapanır. Kimi içeriye girer, kimi usulca çıkar. Ama biz, çoğu zaman o kapının önünde durur, gidenin ardından bakar kalırız. Ya da gelene kuşkuyla yaklaşırız. Oysa hakikatte giden boşuna gitmez, gelen sebepsiz gelmez.Kadim öğretilerimiz der ki: Her gelişin bir yazgısı, her gidişin bir hikmeti vardır. Ve insan, bunu en çok; bir şeyin bittiği ve başka bir şeyin başladığı o eşikte hisseder.Bugün, etkileyici bir kıssa üzerinden, gitmelerin ve gelmelerin ardındaki hakikati konuşacağız.Keyifli dinlemeler...Become a supporter of this podcast: https://www.spreaker.com/podcast/hasan-basri-budak-ile-kendine-gel--5728974/support.

Türkiye'de Dijital Pazarlama
Yaz Geldi Dönüşümler Durdu! Tatil Döneminde Pazarlama Planı Nasıl Olmalı?

Türkiye'de Dijital Pazarlama

Play Episode Listen Later Jul 1, 2025 9:51


Yaz Geldi, Dönüşümler Durdu mu? Tatil Sezonunda İşler Durmaz, Strateji Değişir!Yaz ayları birçok marka için kabus gibi geçebilir. Reklamlara harcanan bütçeler aynı kalır ama tıklamalar düşer, dönüşümler yavaşlar. Tatil sezonu insanların modunu değiştirirken, iş dünyasının ritmini de etkiler. Bu bölümde seninle birlikte bu süreci fırsata dönüştürmenin yollarını keşfedeceğiz.Tatil Modu ve Tüketici PsikolojisiTüketicilerin yaz aylarında davranışları değişir. Alışveriş kararları ertelenir, ilgi dağılır, dikkat süresi kısalır. Ancak bu, alışveriş yapılmadığı anlamına gelmez. Sadece karar süreci uzar ve temas sayısı artar. Bu yüzden yaz döneminde pazarlama stratejilerinde “sabır” ve “esneklik” çok önemlidir.Yaz Aylarının En Büyük Tehlikesi: Görünmez OlmakMarkalar bu dönemde ya bütçesini kısmaya ya da tamamen sessizliğe gömülmeye meyilli olur. Oysa bu dönemde reklam vermeyi bırakmak, görünürlüğünüzü kaybetmek anlamına gelir. Kullanıcılar yaz sonrasında markanızı hatırlamayabilir. Bu yüzden az ama sürekli bir görünürlük şart.Veri ile Sezonu Okumak: Dönüşümün KodlarıYaz dönemini doğru okumak için geçmiş yıl verilerine bakın:En çok hangi ürünler ilgi görmüş?Mobil mi desktop mı daha baskın?Hangi yaş grubu daha aktif?Bu verilerle yeni kampanyalarınızı daha verimli bir şekilde planlayabilirsiniz.Yazın En Etkili Kampanyaları Nasıl Olmalı?Tatildeki kullanıcıları yakalamak istiyorsan, içeriklerin ve kampanyaların da “tatil modunda” olmalı:Görsel ağırlıklı içeriklerEsprili, hafif mesajlarYaz temalı kreatiflerMobil uyumlu kampanyalarMini hediye çekilişleri ya da sezonluk indirimlerKanal Bazlı Stratejiler: Meta, Google Ads ve E-PostaMeta Reklamları:Story ve Reels içeriklerle kullanıcıları eğlendirirken markanı da göster. Yüksek kaliteli kısa videolar, anketler, hızlı aksiyon çağrısı içeren reklamlar yazın en çok iş gören formatlar arasında.Google Ads:Search hacimleri düşebilir ama Display Network ve YouTube reklamları bu dönemde çok daha etkili. Marka bilinirliğini artırmak için mükemmel bir zaman.E-posta & SMS:Tatil temalı e-postalar, mobilde kolay okunabilir sade içerikler kullan. “Yaz indirimi seni bekliyor” gibi çağrılarla dönüşüm oranlarını artırabilirsin.Retargeting & CRM Odaklı OtomasyonlarZiyaret eden ama satın almayanlara yönelik özel kampanyalar oluştur. Tatil sonrası alışverişe yönlendirecek otomasyonlar kur. CRM verilerinizi segmentleyerek yaz tatilinde farklı kitlelere farklı mesajlar gönderebilirsiniz.Yazı Geçiş Değil, Hazırlık Süreci Olarak GörmekYazın sessizliğini fırsat bilip Eylül ve dördüncü çeyrek için hazırlıklarını yap. Kitle topla, veri biriktir, test kampanyalarıyla A/B denemeleri yap. Tatil dönüşünde güçlü başlangıç yapmanın yolu yazın temelleri atmaktan geçer.Sonuç: Yazın Sessizliğini Avantaja ÇevirBu dönemi sadece “dönüşüm düştü” diye değerlendirmek yerine, stratejik bir hazırlık ve marka bilinirliği dönemi olarak konumlandır. Yazın kampanya yapan markalar, Eylül'de çok daha güçlü performans sergiliyor.Beni Instagram'dan takip etmek için tıklayın @frktprk

Yeni Şafak Podcast
Samed Karagöz - Kutsala saygısızlık mizah değildir

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jul 1, 2025 3:56


Bu ülkede bir şeyin adına “mizah” dediniz mi, onun her şeyi yapmaya hakkı olduğuna dair tuhaf bir kanaat uyanıyor. Sanki eleştirel düşünceyle hakaretin, hicivle aşağılama arasındaki o ince çizgi yıllardır hiç var olmamış gibi. Oysa bu çizgi, sadece hukukla değil, insanlıkla, vicdanla, kültürle çizilir. Geçtiğimiz hafta Leman dergisinin yayınladığı karikatür bu çizgiyi öylesine fütursuzca aştı ki, geride kalan sadece kırılmış inançlar, yaralanmış kalpler ve istismar edilmiş bir özgürlük söylemi oldu.

Sürdürülebilirliği Konuşalım
Küçük bahçeler, büyük dersler: Şehirde çocuklarla permakültür deneyimi

Sürdürülebilirliği Konuşalım

Play Episode Listen Later Jul 1, 2025 3:29


Modern şehir yaşamı, çocukların doğayla olan bağını hergeçen gün biraz daha zayıflatıyor. Beton duvarlar arasında büyüyen çocuklar, toprağın kokusunu, bir tohumun filizlenme sürecini, doğanın kendi ritmini çoğu zaman yakından tanıyamıyor. Oysa küçük bir alan bile çocuklara doğanınmucizelerini gösterebilir. Bir avuç toprak, birkaç tohum ve biraz sabır, çocuklara sadece bitki yetiştirmeyi değil; sabrı, sorumluluğu ve doğaya duyulan saygıyı da öğretebilir.Gelin, podcast'imizin bu bölümünde şehirlerde yaşayan çocukların doğayla nasıl bağ kurabileceklerini vepermakültür prensiplerinin küçük alanlarda nasıl uygulanabileceğini konuşalım.

Enlem ve Boylam
Aforizmalar 4: Ölüm (Caner Taslaman) [EB-202]

Enlem ve Boylam

Play Episode Listen Later Jun 30, 2025 6:36


Caner Taslaman'ın "Hayretten Hayranlığa: Aforizmalarım" adlı kitabından alıntılara yer veriyoruz. - İnsan ne mazlum ne de zalim olmalı! Fakat ahiret hesabını bilenler için mazlum olmak, zalim olmaktan iyidir. - İnsanlar bu dünyadan mahrum kalmamak için ölümü düşünmüyorlar ama ölümü düşünmeyerek ahiretten mahrum kalıyorlar. - Evrenin sonlu olması bazı insanlar için varoluşsal bir krizin kaynağı olmuştur. Birçok insan kendi ölümünün tesellisini evrende bıraktığı eserlerin, namın ve neslin devam etmesinde bulmuştur. Dünyada dev eserler bırakma isteği ölümsüzleşme arzusunun bir tezahürü değil midir? - Varlığını yok olanların üstüne inşa etmek ne büyük bir ahmaklıktır! - Ölümü öldürüp ölümsüzleşemezsin Ölümün Sahibi'ne yönelmeden. - Şu an öldüğünü düşün; geçmişte nasıl bir hayat yaşamış olmak isterdin? Geçmişte nasıl bir hayat yaşamış olmak istiyorsan şu an hayatını öyle yaşa! - Hepimiz mantıken bir gün öleceğimizi biliyoruz ama yaşarken sanki hiç ölmeyecekmiş gibi, ölmek bir yalanmış gibi yaşıyoruz. Biz ölümü görmezden gelirsek ölüm de bizi görmez sanıyoruz. Oysa ölümün gözleri hepimizden daha keskin, adımları hepimizden daha hızlı, kararlılığı hepimizden daha fazladır. Dünya işlerinde öndekilere bakıp imrenen, ahiret işlerinde geridekilere bakıp tembellik edenlerin; dünya işlerinde geridekilere bakıp şükretmeleri, ahiret işlerinde öndekilere bakıp gayret etmeleri gerekmez mi? - Ancak verdiklerinin sahibisin. - Evrendeki muazzam ihtişamla beraber hayatın orantısız kısalığı, sadece bu dünya için yaratılmadığımızı ve ahiretin var olduğunu desteklemektedir. - Var olmanın olağanüstülüğünü, kainatın ihtişamını, yaratılmışların güzelliğini hissedip de coşamıyorsak utanç duymamız lazım! Göğün, denizlerin, ağaçların, kuşların, karıncaların seslerini işitemiyorsak sağır değil miyiz?

Mevlana Takvimi
BATININ ŞİA TUZAĞI-29 HAZİRAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 29, 2025 2:35


Tehlikeli projelerden biri devrede. Bu proje, Sünnî dünya ile Şiî'leri karşı karşıya getirmek! Yani Türkiye ile İran'ı kapıştırmak! Neden Türkiye? Çünkü bin yıldır Ehl-i Sünnet Omurga'nın kurucusu ve koruyucusu biziz. Ama bir sorun var: Türkiye tarihî olarak Sünniliğin temsilcisi ama resmen müslüman değil, laik bir devlet. Oysa İran, laik bir devlet değil. Şia'nın devleti var ama Ehl-i Sünnet'in temsilcisi konumunda olacak bir devleti yok. Buradaki tezgâha dikkatinizi özellikle çekmek isterim. İki asırdır Türkiye de modernleşiyor İran da. İran modernleşmesi ile Türk modernleşmesi arasında çok önemli bir fark var. İran'ı modernleştirdiler ama Şii İslâmi eğitim sistemine ve alfabesine dokunmadılar.Türkiye'de bir modernleşme sürecine girdirildi ama bu ülkede hem alfabe yok edildi hem de İslâmî Sünnî eğitim modelinden iz bile bırakılmadı! İran'da sözümona İslâmî bir devrim yapılmasına izin verildi ve İran'ın, bütün İslâm dünyasını istila etmesinin önü açıldı. Türkiye'yi laikleşme sürecine sürükleyerek İslâmî köklerinden ve medeniyet iddialarından uzaklaştırdılar; böylelikle önlerindeki en büyük, bin yıllık engeli ortadan kaldırmış oldular. İkinci olarak da, Sünnî dünyada değil, Şii İran'da sözümona bir İslâm devleti kurdurdular, önünü açtılar, Irak'tan Yemen'e kadar İslâm dünyasını adım adım işgal ettiriyorlar! Her yeri işgal ettirdiler, nükleer teknolojiyi, kontrollü de olsa, ürettirdiler ve Türkiye'ye musallat etmek için çırpınıyorlar! Bunun tek yolu var. Türkiye'nin prangalarından kurtulması ve dünyanın şiddetle ihtiyaç hissettiği medeniyet iddialarına yeniden sahip çıkması. Türkiye, hem İran'ın Türkiye'yi kuşatmasına izin vermeyecek hem de Türkiye ya medeniyet iddialarını kuşanarak yeni bir tarihî yürüyüşü başlatacak ya da prangaları tarafından boğulacak, tarihten kovulacak. Allâh muhafaza.(Yusuf Kaplan, Yeni Şafak, 2024)

Yeni Şafak Podcast
Samed Karagöz - Antisemitizmin yükselişinden kimler memnun?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jun 25, 2025 3:16


İsrail'in kuruluşundan bu yana sürdürülen temel söylemlerden biri, Yahudilerin ancak bir ulus-devlet çatısı altında güvende olabileceğiydi. Antisemitizmin varlığı, bu söylemin en güçlü dayanağı olarak kullanıldı. Oysa bugün geldiğimiz noktada, İsrail'in kendisi birçok Yahudi için güvenli bir liman değil. İsrail vatandaşı olup açıkça hükümeti eleştiren, işgal politikalarına karşı çıkan onlarca sanatçı, akademisyen, entelektüel ya dışlanıyor ya da susturulmaya çalışılıyor.

SOTE
S2E17 / Karadağ'da Bir Biranın Durdurulamaz Bedeli

SOTE

Play Episode Listen Later May 23, 2025 26:26


Niçin hala bizimle bu zevk? Oysa çok geçmedi mi üstünden? Üstelik çok daha fazlasını görmedik mi? O tada mı aşığız yoksa onu tadarken ki küçüklüğümüze mi? Ve hayatta kalmaya dair ince tüyolar içeren mesajlarla çicek gibi bir bölüm.------- Podbee Sunar -------Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir. getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol. Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. Bonus Platinum Dinamik'le tanışın!Kendiliğinden saatte bir değişen güvenlik koduyla internet alışverişlerinin en yeni ve daha da güvenli ödeme yöntemi!See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ
der ya Kitap Kulübü ile Toksik Olumlama

DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ

Play Episode Listen Later May 5, 2025 33:51


Kitap Kulübümüzün 52inci buluşmasında Whitney Goodman'ın “Toksik Olumlama” adlı kitabını konuştuk.Kitabın alt başlığı içeriği hakkında daha iyi fikir veriyor; Mutlu Olmakla Kafayı Bozmuş Bir Dünyada Kendin Olmak.Mutlu olmaya o kadar takıntılı hale gelmişiz ki, mutluluğa engel teşkil ettiğini düşündüğümüz her şeyden kaçınmaya çalışıyoruz. Buna kendi hislerimiz de dahil, başkalarının hissettikleri de.Olumlu bakmanın, sonuçları da olumlu etkileyeceği kabulü içimize işlemiş. Doğrusu ben de buna samimi olarak inanlardanım. Goodman ise bunun bazı koşullara bağlı olduğunu anlatıyor ve dengeye dikkat çekiyor. Ne zaman olumlu bakmak zorlayıcıysa orada biraz düşünmek lazım, ne hissettiğimizi dinlemek ve izin vermek lazım. Çünkü hislerimizi çalıştığımızda onlardan öğreneceklerimiz var.Kitapta ilgimi çeken ve işime gelen bir tespit de “yüksek özgüvenli insanlarda olumlu düşünmenin işe yaradığı, aksi halde ters tepebileceği”. Yüksek özgüvenin neye dayandığı da önemli tabii. Ben kendi adıma benimkinin altının boş olmadığını ümit ediyorum.Kitapta bana yeni bir kapı açan bir diğer ifade ise “aynı anda hem hislerinizi onaylamak hem de minnet duymak için alan açabilirsiniz”. Yani canınızı sıkan bir şey olduğunda minnet duyma baskısına teslim olup hissettiklerinizi bastırmamanız, kendinizi suçlamamanız lazım.Kulağıma küpe olan bir tavsiye de, ki bu benim çok düştüğüm bir tuzak; karşıdakini kendim gibi düşünmek ve ona nasihata girişmek. Yani bana şöyle düşünmek iyi gelirdi deyip ona bana iyi geleceğini düşündüğüm sözler söylemek. Oysa karşıdakinin ihtiyacını anlamaya odaklanmalı, sadece içini dökmek istiyor olabilir, bir tavsiyeye hazır olmayabilir. Yani varsaymamak ve kahramanlığa soyunmamak gerek,Sonuç olarak kitap ölçüsüz bir şekilde olumluluk yaymanın, hisleri bastırmanın yarardan çok zarar getirebileceğini, bu baskıyı kurduğumuz insanları incitebileceğini söylüyor. Söz alan arkadaşlar kitaba çok yüksek puan vermeseler de belli açılardan aydınlanma yaşadıklarını söylediler. Bence de kulak vermeye değer görüşler var kitapta.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım:(02:34) Müge İrfanoğlu, (05:01) Uğur İyidoğan, (06:22) Halime Özben Hacı, (09:10) Müge İrfanoğlu, (10:12) Elif Burcu Yılmaz, (12:55) Mehpare Şayan Kileci, (13:48) Suat Soy, (17:03) Uğur İyidoğan, (19:55) Ayşen Uslu, (21:37) Yasemin Karakaya ve (29:32) Ömer TuralSupport the show

Kerem Önder
Cennetteki kadınlar? - Vâkia 35, 38 tefsiri / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Feb 1, 2025 52:04


“Biz onları (kadınları) yepyeni bir yaratılışta yarattık.” Vakia 35 “Onları bâkireler yaptık.” “Kocalarına âşık yaşıtlar yaptık” “Bütün bunlar sağdakiler içindir.” Vakia 38 Allah, iki ruh yarattı. Birini dumanın içine koydu ve ona "Cin" dedi. Diğerini toprağın içine koydu ve ona "İnsan" dedi. Her ikisini de sınav etmeye devam ediyor... Abdullah b. Mes'ûd hazretleri şöyle demiştir: İyi olsun, kötü olsun, herkes için ölüm hayırlıdır. Çünkü, eğer insan iyi ise Yüce Allah böyleleri hakkında şöyle buyurmuştur: "Allah katındaki ni'metler, iyiler için daha hayırlıdır.” (Âl-i İmrân - 198) Eğer söz konusu olan kötü bir kimse ise, Yüce Allah böyleleri hakkında da şöyle buyuruyor: "Onlara mühlet vermemiz sadece daha çok günâha girmeleri içindir. Onlar için yüz kızartıcı bir azâb vardır" (Âl-i İmrân - 178) “Şuna da şaşılır ki, her gün, her gece ölüp dirilip dururken ba'si (yeniden dirilmeyi) inkâr eder...” (Razi) Ümmü Seleme, Peygamber (s.a.s)'e bir gün "Ya Rasûlüllah! dünyada ki kadınları mı, yoksa cennetteki hûrîler mi daha iyidir?" diye sorar. Rasûlüllah (asm); "Dünyadaki kadınların üstünlüğü, yüzün astara üstünlüğü gibidir." diye cevap verir. Ümmü Seleme; "Niçin?" deyince o (asm), şöyle cevap verir; "Dünyadaki kadınlar namaz kıldıkları, oruç tuttukları ve birçok ibadetlerde bulundukları için." (Tabarânî) "Kim üç kere Allah'dan Cenneti isterse bizzat Cennet; "Allah'ım! Bu adamı Cennet'e koy." der. Buna karşılık kim üç kere kendisini Cehennem'den uzak tutması için Allah'a yalvarırsa bizzat Cehennem; "Allah'ım! Bu adamı Cehennem'den uzak tut!" der." Cennetin tek nimeti din kardeşlerinin buluşması ve biraraya gelmesi bile olsa, Cennete girmek sırf bu yüzden mutlu ve sevindirici bir olay olurdu. Oysa, orada daha bir çok sayısız bağış vardır. "Cennet'te öyle çarşılar vardır ki, oralarda alış-veriş yapılmaz. Cennetlikler bu çarşılarda öbek öbek biraraya gelerek biribirlerine dünya hayatının nasıl geçtiğini, Allah'a nasıl ibâdet ettiklerini, dünyada fakirlerin ve zenginlerin nasıl yaşadıklarını, ölümün nasıl olduğunu ve uzun bir imtihan döneminden sonra nasıl Cennet'e girebildiklerini anlatırlar."

TeknoSafari's Podcast
NVIDIA Artık Sadece Ekran Kartı Üretmeyecek - Yapay Zekada Bu Hafta

TeknoSafari's Podcast

Play Episode Listen Later Jan 10, 2025 25:21


- AI'nin babası, 2024 nobel fizik ödüllü Prof Hinton, geçtiğimiz mayıs ayında AI'ın insan neslini önümüzdeki 30 yıl içinde sona erdirme ihtimalinin %10 olduğunu söylemişti. geçtiğimiz gün BBC podcast'inde kendisine yine aynı soru sorulmuş. fikirleriniz değişti mi diye. fikrim değişmedi diyor. hatta 30 değil 10-20 yıl içinde olacağını söylüyor. yani süreyi daha da geriye çekmiş. - Britannica chatbota geçti https://www.britannica.com/chatbot?utm_source=substack&utm_medium=email - Grok iOS app geldi - Google, Gemini'nin AI Agents'ını duyurdu. Bu "ajanlar" sizin yerinize görevleri üstlenip tamamlıyor. Üstelik şimdiden oldukça etkileyici kullanım alanları var! - Rüyalarımızın kontrolü elimizde!@PropheticAI'nin geliştirdiği Morpheus-1, yapay zeka destekli nörostimülasyon kullanarak kişiyi lucid rüya (bilinçli rüya) durumuna geçirebilen ultrasonik hologramlar üretiyor. - Elon Musk'a göre, 2040 yılına kadar dünyada 10 milyar kişisel robot bulunacak. Tesla'nın hedefi ise bu büyük pazarın %10'luk dilimine hakim olmak! - Sam Altman: "Doğada yepyeni bir gerçeklikle karşılaştık. Zeka, yalnızca insana özgü bir nitelik değil; aksine, herhangi bir maddenin ortaya çıkarılabilen bir özelliği." . Oysa bunun bir adı zaten var: Autopoiesis: Bilgi işleyen her sistem er-geç zeka üretir. Zihin, yaşamın bağlantısallığının entropiyi aşması durumudur. - Stanford Üniversitesi'nin bu yıl yaptığı bir simülasyonda, ChatGPT ve Claude gibi yapay zeka modellerinin ülkeleri yönetmesi durumunda hızlı silahlanma ve nükleer silah kullanımına başvurdukları görüldü. - Yapay zeka ile üretilen sahte bir 'Pentagon patlaması' görüntüsü, borsada 500 milyar dolarlık şok etkisi yaratarak S&P 500'ü dakikalar içinde 30 puan düşürdü. Bu olay, yapay zeka ile manipülasyonun yeni bir boyutuna ulaştığımızı gösteriyor. - Sağlık teknolojilerinde yeni bir çığır açan Forward Health, 100 milyon dolarlık yatırımla yapay zeka destekli bir muayenehane kurdu. Bu muayenehanedeki cihaz, kalp, tiroid, tansiyon gibi birçok hayati parametreyi ölçerek hastalıkları erken teşhis etme imkanı sunuyor. #yapayzeka #teknoloji #ces2025

COSMO Köln Radyosu
Polis şiddeti - Türk aileye yanlışlıkla gece yarısı baskın

COSMO Köln Radyosu

Play Episode Listen Later Dec 11, 2024 23:36


Monheim'da polis komando güçleri 19 Haziran 2024'te gece yarısı kapıyı kırarak 26 yaşındaki Ercan T.'nin evini bastı. Hastanelik olacak kadar şiddet uygulayıp, eşinin itirazlarına rağmen apar topar emniyete götürdü. Oysa evi basılması gereken aynı sokak sakini bir başka Ercan idi. Bir Rock çetesine üye olmakla suçlanan asıl Ercan kendiliğinden polise teslim oldu. Ama yanlışlıkla evi basılan Ercan T. ve ailesinin hayatı alt üst oldu. Babası Fatih T. oğlunun ve ailesinin yaşadıklarını podcast Cosmo Türkçe'ye anlattı. Mikrofonda Elmas Topcu ve Gökçe Göksu var. Von Gökce Göksu.

Kısa Dalga Podcast
Yenidoğanın üstün yararı mı, devletin mi? I Olası-Kast

Kısa Dalga Podcast

Play Episode Listen Later Oct 30, 2024 25:21


Koskoca iddianamede devlet yoktu. Olası-Kast'ın pek çok bölümünde sık sık vurgulandığı gibi devlet yine yoktu. Oysa tüm kanunlarda çocuğun üstün yararı diye bir şey vardı. Ama o yarar sadece kanunlardaydı, kağıt üstündeydi yani yine. Yararı her şeyin üstünde olması gereken çocuğun, hatta bebeğin ölümü söz konusu olduğunda; bilmediğimiz yüzlercesinin yaralanması, sakat kalması, ömrünü acılar içinde geçirmesi söz konusu olduğunda devletin çıkarı, çocuğun ve dolayısıyla kamunun çıkarının üstünde tutulmuştu yine. Hastanelerin yenidoğan birimlerinde bile. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices

Barış Özcan ile 111 Hz
146 - Yaş Sadece Bir Sayı mıdır?

Barış Özcan ile 111 Hz

Play Episode Listen Later Aug 26, 2024 22:59


Yıllar akıp gitti mi gerçekten? Oysa daha dün gibi tüm hatıralar… Gençlik, insanın gerek fiziksel gerek zihinsel anlamda zirve dönemi olarak kabul edilir. Peki ya sonrası? 111 Hz'in bu bölümünde yaşlanma korkusunun sebeplerini irdelerken sadece yılların bizden aldıklarına odaklanmıyor, bize neler kattığını da konuşuyoruz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Gülşah DimSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell'in klinik psikologlarıyla ücretsiz tanışma görüşmeleri yapmak ve terapi seanslarınızda pod10 koduyla %10 indirimden faydalanmak için linkten Hiwell indirin.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Özgür Mumcu ve Eray Özer'le Yeni Haller
Kedileri Anlama Kılavuzu: Onları yanlış anlıyor olabilir miyiz?

Özgür Mumcu ve Eray Özer'le Yeni Haller

Play Episode Listen Later Mar 24, 2024 38:48


Yeni Haller yeni bir bölümle karşınızda. Bu bölümde kedileri konuşuyoruz. Yakın zamanda yapılan bir çalışma kedilerin negatif duygularını anlamakta güçlük çektiğimizi ortaya koyuyor. Böyle olunca da bazen onların evdeki hallerini "tuhaf" buluyoruz.Oysa belki de bizlere bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar.Hem kişisel tecrübelerimden, hem de araştırarak sizlere kedi davranışları hakkında bir bölüm çektim.Biraz da kişisel kedi hikayelerimi anlattım tabii.Umarı beğenirsiniz.İyi dinlemeler...Yeni Haller sizlerin desteğiyle yayına devam eden bir podcast kanalı.Eğer bütçeniz izin elveriyorsa Yeni Haller'e daha uzun yaşaması için siz de aşağıdaki linklerden destek olabilirsiniz.Patreon'a özel bölümleri dinlemek, bölümlere herkesten önce erişmek ve Yeni Halller'e destek olmak için:www.patreon.com/yenihallerYeni Haller'in bir de Buy Me A Coffee hesabı var artık. Buradan destek olmak çoook daha kolay. Patreon'da sorun yaşayanlar için açtım efendim. Buyurun:https://www.buymeacoffee.com/yenihallerBir diğer podcast yayınım olan "Olsun, O Da İyi"yi Poddy üzerinden ücretsiz olarak dinleyebilirsiniz. Poddy'yi ücretsiz olarak buradan indirebilirsiniz.Eray Özer'e ulaşmak için:https://www.instagram.com/eray_ozerhttps://twitter.com/ErayOzeryenihallerpodcast@gmail.com