POPULARITY
Categories
In dieser Ausgabe gratulieren wir unter anderem Ihlas Bebou zu einem starken Spiel in Fürth sowie seinem Hattrick! Außerdem beleuchten wir die skurrile Tabellensituation und werfen einen Blick auf das Heimspiel am Samstag gegen die Eintracht. Am Mikrofon sind die TSG-Mitglieder und -Fans David Riess und Jonas Riess. Schreibt und folgt uns gerne bei Social Media, um auf dem Laufenden zu bleiben: https://www.instagram.com/hoffefunk_fanpodcast oder /https://www.facebook.com/hoffenews/
In dieser Ausgabe gratulieren wir unter anderem Ihlas Bebou zu einem starken Spiel in Fürth sowie seinem Hattrick! Außerdem beleuchten wir die skurrile Tabellensituation und werfen einen Blick auf das Heimspiel am Samstag gegen die Eintracht. Am Mikrofon sind die TSG-Mitglieder und -Fans David Riess und Jonas Riess. Schreibt und folgt uns gerne bei Social Media, um auf dem Laufenden zu bleiben: https://www.instagram.com/hoffefunk_fanpodcast oder /https://www.facebook.com/hoffenews/
Sourate 112 : Al-Ihlas / Le monothéisme pur récitée par Cheikh Sudais en arabe avec la traduction en Français
Sourate Al-Ihlas | Le monothéisme pur
Predavanja u mp3 formatu od prof. Muhidina Halilovića UG Savjet i ostala udruzenja
GUS BAHA - TERKENAL SAMA DENGAN TIDAK IHLAS
el-Kulubu'd-daria s.252-259 Ahmed er-Rifai - Hizbu'l-ihlas (el-Hizbu'l-Kebir) 20141223 حِزْبُ الْإِخْلَاصِ أَوِ الْحِزْبُ الْكَبِيرُ لِسَيِّدِنَا أَحْمَدَ الرِّفَاعِيِّ
Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. 1- Kul huvallâhu ehad. 2- Allâhu’s-samed. 3- Lem yelid ve lem yûled. 4- Ve lem yekun lehû kufuven ahad.
وَمَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٣٩﴾ “Siz ancak işlediklerinizin karşılığı ile cezalandırılırsınız.” إِلَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ ﴿٤٠﴾ “Ancak Allah’ın halis kulları başka.” (Saffât 39-40) 36. Mektup Bu mektûb, hâcı Muhammed Lâhorîye yazılmışdır. Ahkâm-ı islâmiyye, dünyâ ve âhıretin bütün se’âdetlerini taşımakdadır. Ahkâm-ı islâmiyye dışında ele geçen hiçbir se’âdet yokdur. Tarîkat ve hakîkatin, ahkâm-ı islâmiyyenin yardımcıları olduğunu bildirmekdedir: Allahü teâlâ, hepimize, Muhammed Mustafâ “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimizin dîninin hakîkatini bildirsin ve bu hakîkata kavuşdursun! Âmîn. İslâmiyyet üç kısmdır: İlm ve amel ve ihlâs [ya’nî islâmiyyetin emr ve yasak etdiği şeyleri öğrenmek ve öğrendiklerini yapmak ve her şeyi yalnız, Allahü teâlâ için yapmakdır]. Bu üçüne kavuşmıyan kimse, islâmiyyete kavuşmuş olmaz. Bir kimse, islâmiyyete kavuşunca, Allahü teâlâ, ondan râzı olur. Allahü teâlânın râzı olması, sevmesi de, bütün dünyâ ve âhıret se’âdetlerinin en üstünü ve kıymetlisi olduğunu, Âl-i İmrân sûresi onbeşinci ve sûre-i Tevbenin yetmişüçüncü âyetleri bildirmekdedir. O hâlde, islâmiyyet, dünyâ ve âhıretdeki bütün se’âdetleri ele geçirten bir sermâyedir. İslâmiyyetin dışında aranılacak, imrenilecek hiçbir iyilik yokdur. Tesavvuf büyüklerinin kazandıkları, tarîkat ve hakîkat, ahkâm-ı islâmiyyenin yardımcıları, hizmetcileri olup, islâmiyyetin üçüncü kısmı olan ihlâsı elde etmeğe yarar. Tarîkata ve hakîkata baş vurmak, islâmiyyeti temâmlamak içindir. Yoksa, islâmiyyetden başka birşeyler ele geçirmek için değildir. Tesavvuf yolcularının, o yolculukda gördükleri, tatdıkları, ahvâl, mevâcîd, ulûm ve ma’rifetler, imrenilecek, istenilecek şey değildir. Hepsi, evhâm ve hayâlât gibi, geçici şeylerdir. O yolcuları terbiye için, ilerletmek için, vâsıtadan başka birşey değildir. Bunların hepsini geçip arkada bırakıp, (Rızâ makâmı)na varmak lâzımdır. Sülûk ve cezbe yolculuğundaki makâmların, konakların nihâyeti, rızâ makâmıdır. Çünki, tarîkat ve hakîkat yolculuğundan maksad, ihlâs elde etmekdir. İhlâs da, rızâ makâmında hâsıl olmakdadır. Tesavvuf yolcularının onbinlerde birini, ancak, üç dürlü tecellîlerden ma’rifete dayanan müşâhedelerden kurtarıp, ihlâsa ve makâm-ı rızâya ulaşdırmakla şereflendirirler. Hakîkati göremiyen zevallılar, ahvâl ve mevâcîdi, birşey sanır. Müşâhedeleri, tecellîleri arzû eder. Böylece, yolda kalıp, vehm ve hayâlden kurtulamaz ve islâmiyyetin kemâline kavuşamazlar. Rüya, keşf ve görüntüler asıl değildir. Küçük ücretler. Rüyasında namazı bırakmasını söyleyen şeyh. [Şûrâ sûresinin onüçüncü] âyetinde, (Allah’ü teâlâ kullarından dilediğini, kendisine seçer. Başkasından yüz çevirip, yalnız O’nu isteyenlere, kendine kavuşturan yolu gösterir) buyuruldu. İhlâs makâmına ve rızâ mertebesine kavuşmak için, bu ahvâl ve mevâcîdden geçmek ve bu ilm ve ma’rifetleri edinmek lâzımdır. Bunlar, gâyeye götüren yoldur. Maksadın başlangıcıdır. Böyle olduğu, bu fakîre, bu yolculukda, tâm on sene sonra bildirildi. İslâmiyyet güzeli, ancak bundan sonra, sevgili Peygamberinin “sallallahü aleyhi ve sellem” sadakası olarak, cemâlini gösterdi. Dahâ önce de, ahvâl ve mevâcîde tutulup kalmamışdım. İslâmiyyetin hakîkatına kavuşmakdan başka, istediğim yokdu. Fekat ancak, on sene sonra, hakîkat güneşi doğdu. Bu ihsânından dolayı, Allahü teâlâya pek çok hamd ederim. Allahü teâlânın mağfiretine kavuşan, meyân şeyh Cemâlin “kuddise sirruh” ölümü, bütün müslimânların üzülmesine sebeb oldu. Bu fakîr tarafından, çocuklarına ta’ziye buyurmanızı ve Fâtiha okumanızı diler, selâm ederim."
Sureja El-Ihlas e përkthyer në shqip