Podcasts about secde

  • 32PODCASTS
  • 226EPISODES
  • 29mAVG DURATION
  • ?INFREQUENT EPISODES
  • May 30, 2025LATEST

POPULARITY

20172018201920202021202220232024


Best podcasts about secde

Latest podcast episodes about secde

Kerem Önder
Mahşerde korkmayacak olanlar? - Yunus 62-64 tefsiri / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later May 30, 2025 38:33


“Bilesiniz ki, Allah'ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.” (Yunus 62)“Onlar iman etmiş ve Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanlardır.” 63“Korku ancak gelecekle ilgili olur, yani ileride korkutan bir şeyin meydana gelmesinden dolayı korkulur. Hüzün ise ancak geçmişte olan birşeyle ilgili olur. Bu, ya geçmişte insanın hoşuna gitmeyen birşeyin meydana gelmiş olmasından ötürü, yahut da arzu edip sevdiği bir şeyi elde edememiş olmasından dolayı olur.Bazı muhakkikler şöyle demişlerdir: "Veliler için, korku ve hüznün olmamasının söylenmesi, ya onlar bu dünyada iken olur, yahut ahirette iken olur. Birincisi, şu sebeplerden ötürü olamaz;Bu, dünyada olmaz. Çünkü burası, korku ve keder yurdudur. Hele mü'min, Hz. Peygamber (s.a.s)'in şuhadislerinde de buyurduğu gibi, bundan hiç kurtulamaz: "Dünya, mü'minin (adetâ) hapishanesi, kâfirin de cennetidir"“İman etmek" kelimesi nazarî kuvvetin {tefekkür kuvvetinin) mükemmelliğine, "takvaya ermek" tabiri de amelî kuvvetin mükemmelliğine işarettir. Burada bir başka husus da, imanın, itikad ve amelin toplamına hamledilmesidir. Sonra biz "velî"yi, bütün bu hususlarda ittikâ sahibi olarak tavsif ederiz. Takva, ilim hududunda olur ve o hududu aşar. Çünkü Allah'ın celâli, beşer aklının ihata edip kavrayamayacağı derecede yücedir. Binâenaleyh sıddîk, Allah Teâlâ'yı, celâl sıfatlarından bir sıfatla tavsif ettiğinde, Allah'ın kemâl ve celâlinin, kendisinin bildiğine münhasır olmasından tenzih eder. Yine o, Allah'a ibadet ettiğinde Allah'ı,böylesi bir hizmet ve ibadete layık olmaktan tenzih eder. (Yani O'nun pek çok mükemmel tarzda yapılacak ibadetlere müstehak olduğunu düşünür.) Böylece o kimsenin devamlı olarak havf ve takva makamındaolmuş olduğu sâbıt olur.Hz. Ömer (r.a), Hz. Peygamber (s.a.s)'in: "Onlar, aralarında bir akrabalık ve alıp-verecekleri bir malolmadığı halde, birbirlerini Allah için seven kimselerdir. Allah'a yemin olsun ki onlann yüzleri nurdur ve insanlar korkup hüzünlendikleri zaman, onlar korkup hüzünlenmezler" dediğini ve bu ayeti okuduğunu rivayet etmiştir.Yine, Hz. Peygamber (s.a.s)'in: "Onlar öyle insanlardır ki, onları görenler Allah'ı hatırlarlar" buyurduğu rivayet edilmiştir. Bunun sebebi şudur: Onlarda görülen, huşu ve huzû alâmetlerinden ötürü, bir de Hak Teâlâ onlar hakkında, "Secde izinden nişanları yüzlerindedir" (Fetih, 29) buyurduğu için, onların bütün bakıp müşahede edişleri, ahireti hatırlamaya yöneliktir.Herşeyin "velî"si, ona yakın olan demektir. Allah'a mekân ve cihet bakımından yakın olmak imkânsızdır. O halde ona yaklaşmak, ancak insanın kalbi, Hak Teâlâ'yı bilmenin nuruna garkolduğunda olur. Bu kimse, baktığında, Allah'ın kudretinin delillerini görür; dinlediğinde Allah'ın ayetlerini dinler; konuştuğunda, Allah'ı sena eder; hareket ettiğinde, Allah'a kulluk ve hizmet için hareket eder, çalışıp çabaladığında, Allah'a taat için çalışıp çabalar. İşte bu şekilde de, Allah'a son derece yaklaşmış olur. İşte bu şahıs, Allah'ın velîsidir.İnsan böyle olduğunda, Allah da onun dostu ve velîsi olur. Nitekim Hak Teâlâ, "Allah imân edenlerin velîsi (yardımcısı)dır. Onları karanlıklardan nura çıkarır" (Bakara 257)Bu müjdeden maksad, sâlih rüyadır. Hz. Peygamber (s.a.s)'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Büşrâ (müjde), müslümanın kendisinin gördüğü veya senin, onun için gördüğün salih (güzel) rüyadır," Yine Hz. Peygamber (s.a.s) “Peygamberlik gitti (bitti), geriye mübeşşirât (müjdeci rüyalar) kaldı.”Bil ki ayetteki, "büşrâ" tabirini "sâdık rüya" manasına aldığımızda, ayetin zahiri bu halin ancak veliler için söz konusu olmasını gerektirir. Akı! da buna delalet eder. Çünkü Allah'ın velisi, kalbi ve ruhu zikrullaha gömülmüş kimsedir. Binâenaleyh kim böyle olur ise, uyurken de ruhunda sadece marifetullah bulunur.Marifetullah'ın ve Allah'ın celâlinin nurunun da, ancak hakkı ve doğruluğu göstereceği malumdur. Ama fikri, bu bulanık ve karanlık âlemin hallerine dağılmış kimse, uyuduğu zaman da böyle dağınık kalır.

Mevlana Takvimi
SABRIN FAZİLETİ -02 ŞUBAT 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Feb 2, 2025 2:02


Sabrın fazîleti hususunda, Allâhü Teâlâ sabredenleri birçok vasıflarla nitelemiş ve sabrı, Kur'an-ı Kerim'de yetmiş küsür yerde zikretmiş, birçok hayrı da o sabra bitiştirerek şöyle buyurmuştur: “Biz onlardan, sabrettikleri zaman, emrimizle hidayete ileten imâmlar yaptık.” (Secde s. 24); “Sabretmelerinden dolayı, Râbbinin en güzel kelimesi İsrailoğulları hakkında tamamlanmıştır.” (Araf s. 137); “Muhakkak ki Allâh (c.c.) sabredenlere yaptıkları şeylerin en güzeliyle mükâfaat verecektir.” (Nahl s. 96); “İşte bunlara mükâfaatları, sabretmelerinden dolayı iki defa verilecektir.” (Kasas s. 54) ve “Sabredenlere ecirleri, muhakkak ki hesapsız verilecektir.” (Zümer s. 10) Sabır hariç, her taatın belirlenmiş bir mükâfaatı vardır. Oruç, sabırda olduğu için Cenâb-ı Hâkk, “Oruç benim içindir” buyurmuş, böylece orucu kendisine nisbet etmiştir. Allâh (c.c.) sabredenlerle berâber olduğunu vaadederek, “Sabrediniz, muhakkak ki Allâh (c.c.) sabredenlerle berâberdir.” (Enfal s. 46). Yine Cenâb-ı Hâkk, yardımı sabretmeye bağlayarak, “Evet, eğer siz sabreder ve Allâh (c.c.)'dan ittikâ ederseniz, düşmanlarınız da ansızın size gelecek olurlarsa, Allâh (c.c.) size beş bin melekle yardım edecektir.” (Ali İmran s. 125) buyurmuştur. Yine Allâh (c.c.), sabredenlere vermiş olduğu birçok şeyi, başkalarına vermeyerek, “İşte onlara, Râblerinden mağfiretler ve rahmet vardır. Onlar, hidayete ermiş olanların ta kendileridir.” (Bakara s. 157) buyurmuştur. (Fahruddîn Er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr Mefâtîhu'l-Ğayb, c.4, s.88)

Satoshi Radio
#347 - Trump's memecoin, de draai van de SEC en Ross is vrij

Satoshi Radio

Play Episode Listen Later Jan 23, 2025 144:53


“We zijn benieuwd wat er gaat gebeuren” zeiden we vorige week. Dat hebben we geweten. In de week van de inauguratie kwam Trump met zijn eigen memecoin. Die schoot door het dak, om daarna weer flink te dalen. Daarnaast was het de vraag welke beloftes hij op Day One na zou komen. Welke beloftes kon hij überhaupt nakomen? Hij liet Ross vrij, maar van een SBR is nog geen sprake. We zien tegelijkertijd de SEC compleet van “vibe” veranderen. Kortom: genoeg om over te praten.Aanmelden voor de meetupProbeer Bitcoin Alpha 2 weken gratis!Satoshi Radio wordt mede mogelijk gemaakt door: Amdax, Watson Law, HVK Stevens en onze hoofdsponsor Bitvavo.Timestamps(00:00:00) Welkom en Podcast Introductie (00:15:00) De inauguratie van Trump(00:30:00) Hoe zit de memecoin van Trump in elkaar(00:53:00) Toekomst van regulatie(01:04:00) Verwachtingen cryptosector onder Trump(01:14:00) Vrijlating Ross Ullbricht(01:22:00) De vibe shift(01:40:00) Marktupdate(02:15:30) EindeBookmarksBert:Justin Sun: “If EF and Ethereum Were Under My Leadership”Vitalik: “The person deciding the new EF leadership team is me”Dick Schoof-memecoin na 5 dagen nog geen enkele keer gekocht We are so back. Here's a massive list of all the current digital asset ETF filingsBank of America ceo: “The banking industry will adopt bitcoin and crypto if regulation allows them”Goldman Sacks ceo: “At the moment, from a regulatory perspective, we can't own, we can't be involved with bitcoin”BlackRock ceo: “If you're frightened of debasement or political stability, you can have bitcoin; BTC could be 500k, 600k, 700k”Ray Dailo owns a little bitcoin to “reduce the risk of a portfolio”bitcoin will “get into the millions, multiple millions price range”Bart:Vibe shift: SEC lanceert crypto task forceOfficiële persbericht SECDe memecoin van TrumpEric Trump: I am extremely proud of what we continue to accomplish in crypto.Fix the munnieChaos in de community na Trumps MemecoinThe grift is going to be unrealInsights in $Trump en $MelaniaWist Trump van zijn eigen coin?World Liberty Financial koopt WBTCSaylor: “The company of the 47th President of the United States just bought $47 million in Bitcoin.”Fred Krueger: “There absolutely will be a big crypto reserve; The Trumps are betting the ranch on crypto”DecentralizedFred Thiel en de foto van de mempoolHet Trump blockRoss Ulbricht is na 11 jaar weer een vrij manEerste foto van Ross buiten de gevangenisDe wallets van RossIedereen wil wat van RossKraken geeft 100k aan RossRoss bij Rogan?U.S Court lifted OFAC sanctions Tornado CashMallers en Voorhees in discussie over EthereumSaylor koopt 11.000 BTCPeter:Dit ^ alles, en nog steeds ‘maar' $100k?‘Crypto' gereduceerd tot hoop op overheden en bedrijven

Mevlana Takvimi
TEHECCÜD EHLİNİN SIFATLARI VE FAZÎLETLERİ - 19 KASIM 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Nov 19, 2024 2:16


Yüce Allâh, gece ibâdet edenleri Resûlü (s.a.v.) ile birlikte zikretmiştir. Bu güzel işe karşılık olarak vereceği mükâfatta onları peygamberinden ayırmayarak hepsini şöyle övmüştür: “Resûlüm, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yansında ve üçte birinde kalkıp ibâdetle geçirdiğini ve senin yanında bulunan bir topluluğun da böyle yaptığını Râbbin elbette biliyor.” (Müzemmil s. 20) Yüce Allâh, bu surede gece Kur'an okumanın kalb için daha uyumlu ve bu okuyuşun ezberleme ve zikretme için daha elverişli olduğunu da bildirmektedir. Yani, anlama ve hıfzetmede kalp dile uyar. Yüce Allâh, gece ibâdet edenlere “âlim” ismini vermiş ve onları havf ve recâ (korku ve ümit) ile ibâdet edenlerden yapmıştır. Ayrıca onlar için göz aydınlığı ve mutluluk vesilesi olacak mükâfatı katında gizlemiştir. Gece ibâdet edenler âyette şöyle anlatılmıştır: “Yoksa inkârcı kimse, o geceleyin secde ederek ve kıyamda bulanarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse gibi midir?” (Zümer s. 9) Yüce Allâh, gece ibâdet edenlerin dünyadaki vasıflarını ve ahirette onlar için hazırlanan nimetlerin özelliklerini şöyle anlatır: “Onlar geceleri Râblerine secde ederek ve kıyâmda ibâdet yaparak geçirirler.” (Furkan s. 64) “Korkuyla ve umutla Râblerine yalvarmak üzere ibâdet ettikleri için onların vücutları yataklarından uzak kalır.” (Secde s. 16) Yani yataklarından kalkarlar. Azap korkusundan veya kendilerine vadeliden mükâfatları elde etme arzusundan dolayı artık yatmakla huzur bulamazlar. “Yaptıklarına karşılık olarak onlar için nice sevindirici ve göz aydınlatıcı nimetler saklandığını hiç kimse bilemez.” (Secde s. 17) (Ebû Tâlib El-Mekkî, Kûtu'l Kulûb, c.1, s.185-186)

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Hacc Suresi 18-32 Tefsiri Ali Kucuk N108 M022

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Oct 22, 2024 55:58


HACC SÛRESİ 18-32 MEALİ N108 M022 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 18 Görmedin mi, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldız, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan bir çoğu O'na, Allah'a secde ederler. (insanlardan) bir çoğunun üzerinde azap hak olmuştur. Allah kimi alçaltırsa ona ikram eden olmaz. Şüphesiz Allah dilediğini yapar. (Secde âyeti) 19 İşte şu ikisi (mü'minle kâfir) Rableri konusunda çekişen iki hasımdırlar. İnkâr edenlere ateşten elbise biçilmiştir. Başlarının üstünden de kaynar su dökülür. 20 Onunla (kaynar su ile) onların karnındakiler ve derileri eritilir. 21 Onlar için demirden kamçılar vardır. 22 Oradan, o gamdan her kurtulmak isteyişlerinde oraya geri çevrilirler ve "Bu yakıcı azabı tadın" (denir). 23 Şüphe yok ki Allah iman edip ameli salih işleyenleri altından ırmaklar akan cennetlere kor. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenecekler. Orada elbiseleri de ipektir. 24 Sözün güzeline ulaştırıldılar ve çok övülenin (Allah'ın) yoluna kavuşturuldular. 25 Şüphesiz inkâr edenler ve Allah'ın yolundan ve insanlar için kıldığımız, kendisinde yerli ve misafirlerin eşit olduğu Mescidi Haram'dan alıkoyanlar... Kim orada zulüm ile sapmayı isterse ona acıklı azabı tattırırız. 26 Hani beytin (Ka'be'nin) yerini İbrahim'e hazırlamıştık (ve şöyle demiştik): "Bana hiç bir şeyi ortak koşma ve evimi tavaf edenler, kıyama duranlar, rukû ve secde edenler için temizle." 27 İnsanlar için de haccı i'lan et, uzun yollardan gelen yaya ve yorgun deve (çevik binek) üzerinde sana gelsinler. 28 Kendilerine ait menfaatlere şahit olsunlar ve kendilerine rızk olarak verdiği hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah'ın adını ansınlar. Onlardan yeyin ve yoksula, fakire de yedirin. 29 Sonra kirlerini gidersinler, (tıraş olup temizlensinler) adaklarını yerine getirsinler ve Beyti Atik'i (Kabe'yi) tavaf etsinler. 30 İşte (hac) budur. Kim Allah'ın hurmetlerine saygı gösterirse Rabbi katında bu onun için daha hayırlıdır. Size (Maide 3,En'am 145,A'raf 157) okunanların dışındaki hayvanlar helâl kılınmıştır. O halde putlardan olan pislikten ve yalan sözden kaçının. 31 Allah için hanifler olarak (Allah'tan başkasının ilahlığına gönülden dahi meyletmeden) ve Allah'a ortak koşmadan. Kim Allah'a ortak koşarsa, sanki gökyüzünden düşüyor da kuş onu kapıyor veya rüzgar onu uzak bir yere uçuruyor gibidir. (İmanın yüceliğinden inkârın uçurumuna düşer.) 32 İşte böyle. Kim Allah'ın şeairine (işaretlerine) saygı gösterirse bu saygı kalplerin takvasındandır. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/hacc-suresi-18-32-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Rad Suresi 6-16 Tefsiri Ali Kucuk N096 M013

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Oct 7, 2024 59:31


RA'D SÛRESİ 6-16 MEALİ N096 M013 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla 6 (Kâfirler) Senden iyilikten önce kötülüğü (cezayı) acele isterler. Halbuki onlardan önce benzerleri (cezalandırılmış olarak) geçmişti. Şüphesiz Rabbin, zulümlerine rağmen insanlara mağfiret sahibidir. Ve şüphesiz Rabbin azabı çok şiddetli olandır. 7 Kâfirler: "Ona Rabbinden bir âyet (mu'cize) indirilmeli değil miydi?" derler. Sen ancak uyarıcısın. Her toplumun hidâyet rehberi vardır. 8 Allah her dişinin neye gebe kalacağını, rahimlerin neyi eksiltip neyi artıracağını bilir. Her şey O'nun (Allah'ın) yanında bir ölçü iledir. 9 Gizli olanı da açıkta olanı da bilir. Büyüktür, Yücedir. 10 Sizden sözünü gizleyen de, açıktan söyleyen de, geceleyin gizlenen de, gündüzün görünen de eşittir. (Allah için hiçbir şey fark etmez hepsini duyar, görür, bilir.) 11 Allah'ın (her insanı) önünden ve ardından takip edip, Allah'ın emrinden/emriyle onu koruyan (melekleri) vardır. Bir toplum kendisini değiştirmedikçe Allah onları değiştirmez. Bir topluma (kötülükleri sebebiyle) azap istedi mi onu geri çevirecek yoktur. Onlar için Allah'tan başka yardımcı dost da yoktur. (Bak, Enfal 53, En'am 129) 12 Korku ve ümitle şimşeği size gösteren, yağmur yüklü bulutları yaratan O'dur. 13 Gök gürültüsü, Allah'ı hamdiyle tesbih eder. Melekler de korkusundan (tesbih ederler). Yıldırımlar gönderir de onlar, Allah hakkında çekişip dururlarken dilediğine isabet ettirir. O, pek kuvvetlidir. 14 Gerçek da'vet (dua) Ona yapılır. Ondan başkasına dua (da'vet) ettikleri onlara hiç bir şeyle cevap veremezler. Onların durumu ağzına ulaşması için iki elini suya açan gibidir. O su ona ulaşmaz. Kâfirlerin duası (da'veti de ancak sapıklıktır) boşa gitmiştir. 15 Göklerde ve yerdekiler isteyerek ve istemeyerek Allah'a secde ederler. Onların gölgesi de sabah akşam (secde ederler).(Secde ayetidir) 16 De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" (onlar cevap vermese de sen) De: "Allah" (ve yine) De ki: "Allah'tan başka dostlar mı edindiniz? Onlar kendilerine bir fayda ve zarar veremezler." De ki: “Kör ile gören bir midir? Karanlıklarla (şirk ile) nur (tevhid) bir midir?" Yoksa Allah'ın yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular, bu yaratılanlar birbirine benzedi de onun için mi Allah'a ortaklar edindiler? De ki: "Allah, her şeyin yaratıcısıdır. O, tek'tir, Kahhar'dır (Herşey emri altınadır).” https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/rad-suresi-6-16-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Insikak Suresi Tefsiri Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later May 19, 2024 50:00


*84 İNŞİKÂK SÛRESİ Mekke'de nâzil olmuştur. 25 âyettir. Bir gün gelip yeryüzünün dümdüz olduğu, gökyüzünün yarıldığı bir anda amellerimizi yazan defterler bize verildiğinde cennete ve nimetlerine kavuşmak, cehennemden uzak olmak için iman ve ameli salihin fayda vereceği bildirilmekte. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 1 Gökyüzü yarıldığında, 2 Rabbine kulak verip haklandığında/itaat gerçekleştiğinde, 3 Yeryüzü dümdüz edildiğinde, 4 İçinde olanları atıp boşaldığında, 5 Rabbine kulak verip haklandığında, 6 Ey insan, şüphesiz sen Rabbine (kavuşuncaya) kadar çabaladıkça çabalayacaksın ve sonunda O'na kavuşacaksın. 7 Kimin kitabı sağ eline verilirse, 8 Kolay bir hesap ile hesaba çekilecektir. 9 Sevinerek ailesine dönecektir. 10 Amma kimin kitabı arkasından verilirse, 11 Hemen ölümü isteyecektir. 12 Ve şiddetli ateşe yaslanacaktır. 13 Çünkü o (Dünyada iken) ailesi arasında (malmülk sebebiyle) şımarmıştı. 14 Şüphesiz o (bu sevinçli durumunun) değişmeyeceğini sanmıştı. 15 Hayır, şüphesiz Rabbi onu gözetiyor. 16 Yoo! Şafak'a yemin ederim, 17 Geceye ve topladıklarına, 18 Dolunaya dönüştüğünde Ay'a (yemin ederim ki), 19 Muhakkak siz halden hale bineceksiniz. 20 Onlara ne oluyor da iman etmiyorlar? 21 Üzerlerine Kur'ân okunduğunda secde etmiyorlar? (Secde âyeti) 22 Aksine o kâfirler yalanlıyorlar. 23 Allah onların birikimlerini bilir. 24 (Rasülüm!) Onları acıklı bir azapla müjdele 25 Ancak iman edip ameli salih işleyenler müstesna. Onlar için kesintisiz bir mükâfat vardır. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/insikak-suresi-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Secde Suresi Tefsiri - Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later May 7, 2024 57:32


*32 SECDE SÛRESİ Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 1 ElifLâmMîm. 2 Kitabın indirilişi alemlerin Rabbi tarafındandır. Bunda hiçbir şüphe yoktur. 3 Yoksa "Onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar?" Hayır, o Rabbinden olan hak (kitap)tır. Senden önce kendilerine uyarıcı gelmeyen bir kavmi uyarmak içindir. Belki yola gelirler. 4 Allah'tır gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden(Yarattığı her şeyi hükmü altına alan). Sizin için O'ndan başka bir dost ve şefâatci yoktur. Düşünmüyor musunuz? 5 Gökten yere kadar bütün işleri Allah düzenler. Sonra sizin hesabınıza göre bin yıl tutan bir günde, O'na yükselir. 6 İşte O, gizliyi de açığı da bilen, her şeye gücü yeten, merhamet edendir. 7 Yarattığı her şeyi güzel yapan ve insanı yaratmaya çamurdan başlayandır. 8 Sonra, onun soyunu, bayağı bir sudan yarattı. 9 Sonra onu düzeltti ve ona ruhundan üfürdü. Size kulaklar, gözler ve gönüller yarattı. Ne kadar az şükrediyorsunuz! 10 "Topraklarda kaybolduktan sonra, biz yeniden mi yaratılacağız?” dediler. Evet onlar Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler. 11 De ki: "Size görevlendirilen ölüm meleği sizi öldürecek, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” 12 Rablerinin huzurunda başlarını öne eğerek; "Rabbimiz, gördük ve işittik. Bizi (dünyaya) geri döndür de salih amel işleyelim. Biz kesin olarak inandık" diyen suçluları bir görsen. 13 Biz, dileseydik herkese hidâyetini verirdik. Fakat benden; "Cehennemin tamamını cinler ve insanların bir kısmıyla dolduracağım" sözü gerçekleşti. 14 Bu (kıyamet) gününüzü unutmanız sebebiyle (azabı) tadın. Biz de sizi unuttuk, yaptıklarınızın karşılığı olarak, ebedi azabı tadın. 15 Bizim âyetlerimize ancak şunlar iman ederler: Âyetler hatırlatıldığında secdeye kapananlar. Rablerini hamd ile tesbih edip, büyüklük taslamayanlar. (Secde âyeti) 16 Yanlarını yataklardan (ibadet için) uzak tutanlar, ve korkarak ve umarak Rablerine dua edenler ve kendilerine verdiğimiz rızkdan infak edenler (bizim âyetlerimize iman ederler.) 17 Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için göz aydınlığı olan nimetlerden (onlara verilmek için) nelerin saklandığını hiçbir kimse bilemez. 18 Mü'min olan, fasık olan gibi midir? Bunlar denk değildir. 19 İman edip ameli salih işleyenlere gelince, onlar için yaptıklarına karşılık ağırlanmak için varacakları cennet vardır. 20 Fasıklara gelince, onların sığınağı ateştir. Oradan her çıkmak isteyişlerinde oraya geri çevrilirler ve onlara; "Yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadınız!" denir. 21 Belki (İmana) dönerler diye, onlara büyük azaptan önce, küçük azabı tattıracağız. 22 Rabbinin âyetleri hatırlatıldıktan sonra, ondan yüz çevirenden daha zalim kim vardır? Şüphesiz biz suçlulardan intikam alırız. 23 And olsun biz, Musa'ya kitab verdik. Sen ona kavuşacağından şüphe etme. Onu İsrail oğullarına hidâyet rehberi kıldık. 24 Sabredip, âyetlerimize iman ettiklerinden, onlar arasından emrimizle yol gösteren imamlar (önderler) kıldık. 25 Şüphesiz Rabbin, kıyamet gününde, ihtilaf ettikleri konularda hükmedecektir. 26 Kendilerinden önceki nesillerden helâk ettiklerimiz ki, şimdi bunlar onların yurtlarında geziyor. Bu onları doğru yola götürmedi mi? Şüphesiz bunda ibretler vardır. Hâlâ kulak vermiyorlar mı? 27 Görmüyorlar mı? biz suyu kurak yere sevkederiz de, onunla ekin çıkarırız, ondan hayvanları ve kendileri yerler. Hala görmüyorlar mı? 28 "Eğer doğru söylüyorsanız fetih (kıyamet) ne zaman?" derler. 29 De ki; “fetih (kıyamet) günü geldiğinde, kâfirlere imanları fayda vermez. Onlara zaman da tanınmaz.” 30 Vazgeç onlardan ve bekle, şüphesiz onlar da bekleyecekler. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/secde-suresi-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Nahl Suresi 45-64 Tefsiri - Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Apr 14, 2024 58:06


*16 NAHL SÛRESİ 45-64 N070 M016 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 45 Kötü tuzaklar kuranlar, Allah'ın kendilerini yere batırmayacağından veya bilmedikleri bir yerden onlara azabın gelmesinden emin mi oldular? 46 Yahut dönüp dolaşırken onları (azabın) alıvermesinden (emin mi oldular?) Onlar (Allah'ı) aciz bırakamazlar. 47 Yahut onları korkutarak yakalayıvermesinden (emin mi oldular?) Şüphesiz Rabbin çok şefkatli, çok merhametlidir. 48 Onlar, Allah'ın yarattıklarından herhangi bir şeye bakmadılar mı? Gölgeleri sağ ve sollarından sürünerek, Allah'a secde ederek döner durur. (Secde ayeti) 49 Göklerde ve yerdekiler gerek canlı olsun, gerek melekler olsun, Allah'a secde ederler ve onlar kibirlenmezler. (Secde âyetidir.) 50 Üstlerindeki Rablerinden korkarlar ve emredildikleri şeyleri yaparlar. 51 Allah dedi ki: "İki ilâh edinmeyin O, ancak bir tek ilâhtır. Ancak benden korkun." 52 Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Din de devamlı O'nundur. Siz Allah'tan başkasından mı korkuyorsunuz? 53 Nimet olarak neyiniz varsa Allah'tandır. Sonra size bir zarar dokunduğunda ona yalvarırsınız. 54 Sonra zararı giderdiğinde, sizden bir kısmı Rablerine ortak koşarlar. 55 Onlara verdiklerimize nankörlük etmek için (Allah'a ortak koşarlar). Öyle ise eğlene durun yakında (gerçeği) bileceksiniz. 56 Onlara verdiğimiz rızkdan, hiçbir şey bilmeyen (ilâhlarına) pay ayırırlar. Allah'a yemin olsun ki, yaptığınız iftiradan sorulacaksınız. 57 Kızları Allah'a mal ediyorlar. ("Melekler Allah'ın kızlarıdır" diyorlar) Haşa O, münezzehtir. Çok istedikleri (erkek çocukları da) kendilerine mal ediyorlar. 58 Onlardan biri kız çocuğuyla müjdelendiğinde, öfkelenmiş olarak yüzü kapkara kesilir. 59 Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden kavminden gizlenir. Onu alçak bir şekilde tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün? Dikkat edin ne kadar kötü hüküm veriyorlar. 60 Ahirete iman etmeyenler için kötü örnek olmak vardır. En yüce örnek Allah'a aittir. O, her şeye gücü yetendir, hükmedendir. 61 Eğer Allah insanları zulümleri sebebiyle cezalandırmış olsaydı, yeryüzünde bir tek canlı bırakmazdı. Ancak onları belirli bir zamana kadar geciktirir. Onların eceli geldiği zaman bir saat geri kalmaz, ileri de gitmez. 62 Hoşlanmadıklarını Allah'a mal ederler. "En güzel sonuç onların" diye dilleri de yalan söyler. Şüphesiz ateş onlar içindir ve onlar (ateş için) ileri sürülenlerdir. 63 Allah'a yemin olsun ki, senden önceki ümmetlere peygamber gönderdik. Şeytan onlara yaptıklarını süsledi. O (şeytan) bugün onların dostudur. Onlar için acıklı bir azap vardır. 64 Hakkında ihtilafa düştükleri şeyi onlara açıklaman, yol gösteren ve iman eden kavme rahmet olması için bu kitabı sana indirdik. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/nahl-suresi-45-64-tefsiri-ali-kucuk

Osman Sungur Yeken
200 Sene Mağarada İbadet Etti Ama Ölürken Şeytana Secde Etti! İlim - Dimağ Mertebeleri | Ruberu B18

Osman Sungur Yeken

Play Episode Listen Later Apr 3, 2024 63:09


Kur'an-i Kerim Tefsiri
Fussilet Suresi 29-54 Tefsiri Ali Kucu N061 M041

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Mar 25, 2024 53:32


*41 FUSSILET SÛRESİ 29-54 MEALİ N061 M041 29 Kâfirler şöyle dediler: "Rabbimiz, cin ve insanlardan bizi sapıtanları bize göster de, biz onları ayaklarımızın altına alalım en altta kalanlardan olsunlar." 30 "Rabbimiz Allah" dedikten sonra dosdoğru olanların üzerine melekler iner ve: "Korkmayın, üzülmeyin ve size va'dolunan Cennette sevinin" (derler). 31 Biz, dünya hayatında da âhirette de sizin dostlarınızız. Orada canınızın çektiği herşey sizin için vardır. İstediğiniz herşey vardır. 32 Ğafur ve Rahîm'in (Allah'ın) bir ikramı olarak (verilecektir). 33 Allah'a da'vet eden, ameli salih işleyen ve "Ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kim vardır? 34 İyilikle kötülük denk değildir. Sen kötülüğü en güzel olanla defet. Bir de bakmışsın ki, seninle arasında düşmanlık olan kişi sanki sıcacık bir dost oluvermiş. 35 Buna (kötülüğü iyilikle defetmeye) ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak (Kur'ân'dan) büyük bir haz alanlar kavuşturulur. 36 Eğer şeytandan olan bir kötülük seni kışkırtacak/dürtecek olursa hemen Allah'a sığın. Şüphesiz O, her şeyi işiten, her şeyi bilendir. 37 Gece, gündüz, Güneş, ve Ay O'nun âyetlerindendir. Güneşe de, Aya da secde etmeyin. Eğer yalnız O'na ibadet ediyorsanız. Onları yaratan Allah'a secde edin.(Secde âyeti) 38 Eğer kibirlenirlerse... Rabbinin katındakiler hiç usanmadan gece gündüz O'nu tesbih ederler. 39 O'nun âyetlerinden biri de şudur: Sen Yeryüzünü kupkuru/boynu bükük görürsün. Onun üzerine su indirdiğimiz zaman harekete geçer, kabarır. O yeryüzünü dirilten, elbette ölüleri de diriltecektir. Şüphesiz O, her şeye gücü yetendir. 40 Ayetlerimiz hakkında sapanlar bize gizli değildirler. Ateşe atılan mı, yoksa kıyamet günü güvenle gelen mi daha iyidir? Dilediğinizi yapın. Şüphesiz O yaptıklarınızı görüyor. 41 Onlara zikir (Kur'ân) geldikten sonra inkâr ettiler. Elbette o değerli bir kitaptır. 42 Önünden de, arkasından da ona batıl bir şey giremez. O Hakim ve Hamid tarafından indirilmiştir. 43 Sana söylenenler, senden önceki peygamberlere söylenenlerdir. Şüphesiz senin Rabbin avf sahibidir, acıklı azabın sahibidir. 44 Eğer biz, Kur'ân'ı yabancı bir dille yapsaydık: "Ayetleri açıklanmalı değil miydi?, Arap'a Arapça olmayan bir dille söylenir mi?" derlerdi. De ki: "O, iman edenler için yol gösterendir ve şifadır. İman etmeyenlerin kulaklarında ağırlık vardır. O (Kur'ân) onlara körlüktür. (Hakkı göremezler). Onlara (sanki) uzak bir yerden bağırılıyormuş gibi (duymazlar). 45 And olsun, Musa'ya kitap vermiştik de onda ayrılığa düşülmüştü. Eğer Rabbinin geçmiş bir sözü olmasaydı, aralarında hüküm verilirdi. Şüphesiz onlar kuşku uyandıran bir şüphe içindedirler. 46 Kim ameli salih işlerse kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin kullara zulmedici değildir. 47 Kıyamet saatinin bilgisi O'na döndürülür. O'nun bilgisi olmadan hiçbir meyve kabuğundan çıkamaz, hiçbir kadın doğuramaz. Onlara: "Ortaklarım nerede?" diye bağırdığı gün "Bizden hiçbir gören yok diye sana bildiririz" derler. 48 Daha önce yalvardıkları (sahte ilâhlar) onlardan uzaklaşmıştır. Onlar kaçacak yer olmadığını anlamışlardır. 49 İnsan iyilik istemekten usanmaz. Ona bir kötülük dokunursa hemen karamsar ve ümitsiz olur. 50 Ona dokunan zarardan sonra, ona bizden bir rahmet tattırırsak "Bu benim hakkımdır. Kıyametin kopacağını da zannetmiyorum. Eğer Rabbimin huzuruna döndürülürsem O'nun katında da benim için güzel şeyler vardır." der. Kâfirlere yaptıklarını elbette açıklayacağız ve onlara katı bir azab tattıracağız. 51 İnsana bir nimet verdiğimizde yüz çevirir ve yan çizer. Ona bir kötülük dokunduğunda geniş bir duanın sahibi olur. 52 De ki: "Eğer (bu Kur'ân) Allah katından ise ve siz de onu inkâr etmişseniz söyleyin bakalım, çok uzak bir ayrılıkta olan o kişiden daha sapık kim var?”

Kur'an-i Kerim Tefsiri
A'raf Suresi 199-206 Tefsiri N039 M007

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Feb 15, 2024 50:16


A'RAF SURESİ MEALİ 199-206 N039 M007 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 199- Afvı al. Ma'rufu emret ve cahillerden yüz çevir. 200- Şeytan, sana bir vesvese verirse Allah'a sığın. Şüphesiz o işiticidir, bilicidir. 201- Şüphesiz sakınanlara şeytandan bir hayal geldiğinde hemen (Allah'ı) hatırlarlar ve bir de bakmışsın ki onlar (doğruyu) görüverirler. 202- Onların (kâfirlerin) kardeşleri, onları sapıklığa çeker. Sonra da (sapıklıkta) kusur yapmazlar. 203- Onlara bir ayet getirmediğinde, "devşirivermeli değil miydin" derler. De ki: Ben ancak Rabbimden bana vahy olunana uyarım. Bu (Kur'ân) Rabbinizden basiretlerdir, (gönlünüzün gözleridir), iman eden kavim için hidayettir, rahmettir." 204- Kur'ân okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki rahmet olunasınız. 205- Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak ve gizlice sabah akşam zikret ve gafillerden olma. 206- Şüphesiz Rabbin katında olanlar ona ibadetten kibirlenmezler onu tesbih ederler, ve ona secde ederler.(Secde ayetidir.) https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/araf-suresi-199-206-tefsiri-ali-kucuk

Mevlana Takvimi
NAMAZIN İÇİNDEN FARZLARI - 22 OCAK 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jan 22, 2024 2:40


Namazın içinden olan altı farz şunlardır: İftitah Tekbiri; niyetin hemen arkasından elleri kaldırırken “Allâhü Ekber” diyerek yapılır. İmâm, “Allâhü Ekber” sözünü bitirmeden önce, uyan kişi “Allâhü Ekber” sözünü bitirse, namaza başlamış olmaz. Kıyâm; kıyâmın farz olması, farz olan namaza mahsûstur. Nafile olan namazda kıyâm farz değildir. Ayakta durmaya ve secde yapmaya kudreti olmayan kimse farz namazı da oturarak kılabilir. Kıraat; kırâatin farz olan miktarı, bir âyettir. Ancak bir âyet ile yetinilirse günahkâr olunur. Çünkü Fa tiha'yı okumak ve Fâtiha'ya bir sûre veya bir sûre miktarı âyet eklemek vâcibdir. Okuyuşun geçerli olabilmesi için en azın okuduğunu kendi işitebilmelidir. Ancak gürültü, sağırlık gibi bir engel olursa hükmen işitmiş sayılır. Anlaşılacak bir okuyuş olmalıdır. Bundan maksad çekilecek yerleri biraz olsun çekmektir. Aksi takdirde bu hızlı okuyuş haram olur. Rükû; namaz kılan kimse rükû'da, iki elleri ile iki dizleri üzerine daya nıp parmaklarını açar. Musallî (namaz kılan), sırtını düz tutarak rükû' eder. Hattâ rükûda sırtına su dökülse, su sırtında durmalıdır. Başını yukarı kaldırmayarak ve aşağı eğmeyerek rükû' eder. Secde; namaz kılan kimse, burnu ve alnı üzerine secde eder. Çünkü Resûlullâh (s.a.v.) böyle devam etmiştir. Namaz kılanın alnı, yerin sertliğini bulduğu za man secde caiz olur. Ayrıca secde yeri, ayakların basıldığı yerden 12 parmaktan yüksek olmamalıdır. Son Oturuş; “Tahiyyat”ın sonundaki “Abdühû ve Resûlühû”ya kadar oturmak farzdır. Tahiyyatı okumak ise vâcibtir. Namazın farzlarından biri de, kıyâmı rükûdan önce ve rükûyu secdeden önce yapmaktır. (Molla Gürânî, Gurer ve Dürer, s.123-143

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Isra Suresi 95 111 Tefsiri Ali Kucuk N050 M017

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Jan 3, 2024 58:41


İSRA SURESİ 95-111 N050 M017 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 95 De ki: "Eğer yeryüzünde sakin sakin yürüyen melekler olsaydı, elbette onlara bir meleği Peygamber olarak indirirdik." 96 De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O kullarından haberdardır, gerçekten görendir." 97 Allah kime hidâyet ederse, işte doğru yolu bulan odur. Kim de sapıtırsa, sen onlar için Allah'ın dışında yardımcı dostlar bulamazsın. Onları kıyamet gününde yüzüstü, kör, dilsiz ve sağır olarak haşr ederiz. Varacakları yer, cehennemdir. Cehennemin alevi yavaşladıkça alevini artırırız. 98 Bu, onların âyetlerimizi inkâr etmelerinin ve "Biz kemik ve ufalıp toprak olduktan sonra yeniden yaratılıp diriltilecek miyiz?" demelerinin cezasıdır. 99 Görmüyorlar mı ki gökleri ve yeri yaratan Allah, onların benzerini yaratmaya da Kadir'dir. Onlar içinde şüphesiz bir ecel tayin etti. Zalimler İnkârda ısrar ettiler. 100 De ki: "Eğer Rabbimin hazinelerine siz sahip olsaydınız infak (tükenir) korkusuyla cimrilik yapardınız." Gerçekten insan çok cimridir. 101 Biz, Musa'ya apaçık dokuz mu'cize verdik. (1 Parlayan el, 2 Çekirge, 3 Kurbağa, 4 Bit, 5 Kan, 6 Kıtlık, 7 Meyvelerin az vermesi, 8 Tufan, 9 Asanın ejderha olması) İsrail oğullarına sor; Musa onlara geldiğinde Firavun: ‘Ey Musa, ben seni sihirlenmiş zannediyorum" demişti. 102 (Musa) dedi ki: "Sen de biliyorsun ki bunları ancak göklerin ve yerin Rabbi (göz ve gönül açan) basiretler olarak indirdi. Ey Firavun, ben de seni helâk olmuş olarak görüyorum." 103 Derken onları ülkeden çıkarmak istedi, biz de Onu ve beraberindekilerin hepsini suda boğduk. 104 Ondan sonra İsrail oğullarına "Ülkeye yerleşin. Ahiretin zamanı geldiğinde, sizi bir araya getirip toplayacağız" dedik. 105 Biz onu (Kur'ân'ı) Hak olarak indirdik. O da hak olarak indi. Biz seni ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. 106 İnsanlara dura dura okuyasın diye biz Kur'ânı (âyet, âyet) ayırdık ve onu parça parça indirdik. 107 De ki: "Siz ona ister iman edin, ister iman etmeyin. Şüphesiz daha önce kendilerine ilim verilenler üzerine okunduğu zaman çenelerinin üzerine kapanarak secde ederler."(Secde âyeti) 108 Ve derler: "Rabbimizi tesbih ederiz. Şüphesiz Rabbimizin va'di yerine getirilmiştir." 109 Ağlayarak çeneleri üzerine kapanırlar, ve (Kur'ân) onların huşuunu (Saygıyla ürpermelerini) artırır. 110 De ki: "İster Allah, diye çağırın, ister Rahmân diye çağırın. Hangisi ile çağırırsanız bu güzel isimler onundur." Namazda (okumayı) yüksek sesle bağırma, fazla da gizleme. Bu ikisi arasında bir yol izle. 111 "Çocuk edinmeyen, mülkünde (otoritesinde) ortağı olmayan, acizlikten dolayı yardımcıya (ihtiyacı) olmayan Allah'a hamd olsun" de ve Onu tekbir ile büyükle. https://soundcloud.com/KuraniKerimTefsiri/isra-suresi-95-111-tefsiri

Ben Nazi Değilim!
Secde Suresi Mishary Rashid Al Afasy

Ben Nazi Değilim!

Play Episode Listen Later Jan 3, 2024 9:12


Secde Suresi Mishary Rashid Al Afasy

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Meryem Suresi 39 61 Ayetlerin Tefsiri Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Nov 30, 2023 57:06


MERYEM SÛRESİ 39-61 N044 M019 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 39- Onlar gaflette iken ve onlar iman etmezken, onları hasret gününe ve işin bitirileceği zamana karşı uyar. 40- Şüphesiz yeryüzüne ve üzerindekilere biz varis olacağız. Ve bize döndürülürler. 41- Kitapta İbrahim'i de an. Şüphesiz o çok doğru biriydi, peygamberdi. 42- Babasına şöyle demişti: "Babacığım, işitmeyen, görmeyen ve sana hiçbir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?" 43- "Babacığım, sana gelmeyen bir ilimden bana geldi, hemen bana uy ki, seni dosdoğru yola ileteyim." 44- "Babacığım, şeytana tapma. Çünkü şeytan, Rahmân'a isyan etti." 45- "Babacığım, sana Rahmân'dan bir azabın dokunmasından ve senin şeytana dost olmandan korkarım." 46- (Babası): "Ey İbrahim, sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen elbette seni taşlarım. Uzun müddet benden ayrıl git" dedi. 47- (İbrahim): "Selam sana. Senin için Rabbime istiğfar edeceğim. Şüphesiz O bana çok lütufkârdır" dedi. 48- Sizi ve Allah'tan başka taptıklarınızı bırakıyorum ve Rabbime dua ediyorum. Umulur ki, Rabbime dua ile mutsuz olmam. 49- (İbrahim) onlardan ve Allah'tan başka taptıklarından ayrılınca, O'na (oğlu) İshak'ı ve (torunu) Ya'kub'u verdik, ve her birini peygamber yaptık. 50- Onlara rahmetimizden verdik ve onlar için yüce bir doğruluk dili verdik. (Doğrulukta dillere destan eyledik) 51- Kitapta Musa'yı da an. Şüphesiz o, ihlaslı idi, bir Rasül ve bir Nebi idi. 52- Biz ona Tur'un sağ tarafından seslendik ve onu bizimle konuşması için yaklaştırdık. 53- Ve rahmetimizden kardeşi Harun'u ona peygamber olarak bağışladık. 54- Kitapta İsmail'i de an. Şüphesiz o sözünde sadık idi. O bir Rasül ve Nebi idi. 55- Ehline (ailesine ve kavmine) namazı ve zekâtı emrederdi. Rabbi katında makbul idi. 56- Kitapta İdris'i de an. Şüphesiz o, çok doğru bir peygamberdi. 57- Ve biz onu yüce bir makama yükselttik. 58- İşte bunlar, (bu adı geçen peygamberler) Adem'in neslinden, Nuh ile birlikte taşıdıklarımızın neslinden, İbrahim ve İsrail'in neslinden, kendilerine hidâyet verdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerden olan ve Allah'ın kendilerine (dünya ve âhiret) nimeti verdiği kimselerdir. Onlara Rahmân'ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlar. (Secde ayetidir) 59- Onlardan sonra yerlerine öyle kötü bir nesil geldi ki, onlar namazı terk ettiler, nefsin isteklerine uydular. Onlar yakında (cehaletten kaynaklanan cehennemin) Ğayyasına uğrayacaklar. 60- Ancak tevbe edip imana gelen ve salih amel işleyenler müstesna. Onlar cennete girecekler ve hiçbir şekilde haksızlık yapılmayacak. 61- O adn cennetine ki, Rahmân onu kullarına gıyaben va'detmişti. Şüphesiz O'nun va'dettiği gelecektir. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/meryem-suresi-39-61-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Alak Suresi 6-19 Tefsiri Ali Kucuk N001 M096

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Nov 30, 2023 44:50


ALAK SURESİ TEFSİRİ 6-19 N001 M096 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 6- Sakın ha (okumam deme) çünkü insan azgınlaşır. 7- Kendini (cehalet içindeyken) yeterli gördüğü için. 8- Şüphesiz dönüş ancak Rabbinedir. 9- Yasaklayanı gördün mü 10- Bir kul namaz kıldığında, 11- Gördün mü? Ya o, doğru yol üzerinde ise, 12- Veya takvayı emrediyorsa. 13- Gördün mü? (o yasaklayan) yalanlayıp yüz çevirdi ise, 14- Allah'ın muhakkak gördüğünü bilmedi mi? 15- Hayır, And olsun eğer vazgeçmezse alnından sürükleyeceğiz. 16- Yalancı ve günâhkar alnından (tutup sürükleyeceğiz). 17- O hemen gidip meclisini çağırsın. 18- Biz de Zebanileri çağıracağız. 19- Sakın ona itaat etme. Secde et ve (Rabbine) yaklaş. (Secde âyeti) https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/1-alak-suresi-tefsiri https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/alak-suresi-6-19-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Neml Suresi 24 44 Tefsiri Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Nov 28, 2023 55:16


NEML SURESİ 24-44 N047 M026 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 24- "O kadını ve kavmini, Allah'ın dışında güneşe secde ederlerken buldum. Şeytan onların işlerini süslemiş. Onları yoldan çıkarmış. Artık onlar yola gelmezler." 25- Göklerde ve yerdeki gizli olanları ortaya çıkaran, gizlediklerinizi ve açıkladıklarınızı bilen Allah'a secde etmemeleri için (şeytan onların işlerini süsledi). (Secde ayeti) 26- Allah'tan başka ilah (yaratan, yaşatan ve yöneten) yoktur. O, büyük arşın sahibidir. 27- (Süleyman, Hüdhüd'e) "Doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancılardan mısın bakacağız." dedi. 28- Şu mektubumu al onlara ver. Sonra onlardan uzaklaş ve bak neye karar verecekler. 29- (Sebe kraliçesi): "Ey ileri gelenler, bana değerli bir mektup verildi." 30- O (mektup) Süleyman'dan (gelmiş)tir. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla (başlamaktadır). 31- "Bana karşı büyüklük taslamayın ve Müslüman olarak bana gelin" (demektedir). 32- "Ey ileri gelenler bu işimde bana görüş bildirin. Siz olmadan ben hiç bir işi kesip atmam" dedi. 33- (İleri gelenler): "Biz kuvvet sahibi, güçlü savaşçılara sahip kişileriz. Emir sana aittir. Neyi emredeceğine sen bak" dediler. 34- (Sebe kraliçesi): "Şüphesiz krallar bir ülkeye girdiğinde orayı bozguna uğratırlar, aziz olanları zelil ederler." Bunlar da böyle yaparlar dedi. 35- "Ben de onlara hediye ile elçi göndereceğim. Bakayım elçiler ne ile dönecekler." 36- (Elçiler, hediye ile) Süleyman'a geldiğinde (Süleyman) dedi: "Siz, bana malla yardım mı ediyorsunuz? Allah'ın bana verdiği size verdiğinden daha hayırlıdır. Hediyenizle ancak siz sevinirsiniz." 37- "Onlara geri dön!!. Biz onların karşı koyamayacağı ordularla onlara geleceğiz ve onları zillet içinde alçalmış olarak (yurtlarından) çıkaracağız." 38- (Süleyman) dedi ki: "Ey ileri gelenler, onlar Müslüman olarak gelmeden, kraliçenin koltuğunu bana hanginiz getirir?" 39- Cinlerden bir ifrit: "Sen makamından kalkmadan onu sana ben getiririm. Buna benim gücüm yeter ve ben güvenilen biriyim" dedi. 40- Yanında kitaptan bir ilim olan dedi ki: "Sen gözünü açıp kapamadan onu sana getiririm." Onu, yanında durur görünce, (Süleyman) dedi: "Bu Rabbimin bana bir lütfudur. Şükür mü edeceğim yoksa nankörlük mü yapacağım? Beni denemek içindir. Kim şükrederse kendine şükretmiş olur. Kim nankörlük ederse şüphesiz benim Rabbim bağışlayıcıdır, rahmet edicidir." 41- "Koltuğunu tanınmaz hale getirin, bakalım tanıyacak mı yoksa tanımayanlardan mı olacak?” 42- Kraliçe gelince; "Koltuğun böyle mi idi?" denildi. O da: "Sanki o, ondan önce bize ilim verildi ve biz Müslüman olduk" (dedi.) 43- Allah'tan başka taptıkları, kraliçeyi engellemişti. Çünkü o kâfir bir toplumdan idi. 44- Ona "Gir saraya" denildi. Kraliçe onu görünce derin su sandı ve paçaları sıvadı. (Süleyman): "Bu billurdan yapılmış şeffaf bir köşktür" dedi. Kraliçe: "Rabbim, ben kendime zulmettim, Süleyman'la beraber alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum" dedi. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/neml-suresi-24-44-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Furkan Suresi 48-61 Tefsiri Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Nov 28, 2023 57:32


FURKÂN SÛRESİ 48-61 N042 M025 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 48- O ki, rahmetinin önünde müjdeci olarak rüzgârları gönderdi. Gökyüzünden tertemiz su indirdik. 49- Onunla (su ile) ölü bir beldeyi diriltelim, yarattığımız birçok hayvan ve insanı onunla sulayalım. 50- And olsun ki, öğüt alsınlar diye onu (yağmuru) aralarında döndürdük durduk. İnsanların çoğunluğu ise küfürde direndi. 51- Eğer dileseydik her şehre bir uyarıcı gönderirdik. 52- O halde, kâfirlere itaat etme. Onlara karşı bununla (Kur'ân'la) büyük bir cihat yap. 53- İki denizi birbine salıveren O'dur. Bu tatlı, susuzluğu gidericidir. Şu ise tuzlu ve acıdır. İkisinin arasına bir perde ve engel koymuştur. 54- Sudan insanı yaratan O'dur. O, insanı nesep ve evlilik yoluyla akraba kılandır. Rabbin, her şeye gücü yetendir. 55- Allah'tan başka, kendilerine fayda ve zarar veremeyenlere ibadet ediyorlar. Kâfir, Rabbine karşı (gelenlere) yardımcıdır. 56- Biz, seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. 57- De ki: "Buna karşılık sizden, Rabbine giden yolu edinmesini dileyen kimseler olmanızdan başka bir ücret istemiyorum. 58- Ölmeyen diriye tevekkül et. O'nun hamdi ile tesbih et. Kullarının günahlarına Onun haberdar olması yeter. 59- O ki gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattı. Sonra arş üzerine istiva etti (Yarattığı her şeyi hükmü altına aldı). (O) Rahmân'dır. Bunu bir bilene sor. 60- "Rahmâna secde edin" denildiğinde, "Rahmân nedir? Senin bize emrettiğine mi secde edelim?" dediler ve nefretleri arttı. (Secde âyeti) 61- Gökyüzünde burçlar kılan, orada (güneşi) kandil, ay'ı aydınlatıcı kılan ne yücedir. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/furkan-suresi-48-61-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Suara Suresi 192 227 Tefsiri Ali Kucuk N047 M026

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Nov 27, 2023 56:11


ŞUARA SÛRESİ 192-227 N047 M026 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 192- Şüphesiz O (Kur'ân), alemlerin Rabbinin indirdiğidir. 193- Onu güvenilen Ruh (Cebrail) indirdi. 194- Uyarıcılardan olman için senin kalbine (indirdi). 195- Apaçık arapça bir dille (indirdi). 196- Şüphesiz o (Kur'ân'ın özü ve indirileceği) evvelkilerin kitaplarında vardır. 197- İsrail oğulları alimlerinin onu (Kur'ân'ın vahiy olduğunu) bilmeleri onlar için bir delil olmadı mı? 198- Eğer biz onu (Kur'ân'ı) arap olmayan birine indirseydik. 199- Ve o da, Kur'ân'ı onlara okusaydı (anlamadıkları için) ona iman etmezlerdi. 200- Böylece (anlaşılır bir dille indirmekle) biz suçluların kalplerine onu (Kur'ân'ı) soktuk. 201- Onlar acıklı azabı görünceye kadar iman etmezler. 202- O (azap) onlara ansızın, onlar farkında olmadan geliverecek. 203- "Acaba bize mühlet verilir mi?" diyecekler. 204- Azabımızı acele mi istiyorlar? 205- Gördün mü? Biz onları senelerce nimetlerle yaşatsak, 206- Sonra onlara va'd olunan (azap) gelse, 207- O nimetler içinde yaşatılmaları onlara fayda vermez. 208- Biz uyarıcı göndermeden, hiç bir şehri helâk etmedik. 209- (Bu bir) öğüttür. Biz, zulmedici olmadık. 210- Onu şeytanlar indirmedi. 211- Onu indirmek onlara yaraşmazdı, güçleri de yetmez. 212- Çünkü onlar (gökyüzünü) dinlemekten uzaklaştırılmışlardır. 213- Allah ile beraber başka ilaha dua etme, yoksa azap edilenlerden olursun. 214- En yakın akrabalarını uyar. 215- Mü'minlerden sana uyanlara kanat ger. 216- Eğer sana isyan ederlerse: "Ben sizin yaptıklarınızdan uzağım" de. 217- Aziz ve Rahîm olan Allah'a tevekkül et. 218- O ki seni (kıyama) kalktığında görür. 219- Secde edenler arasındaki hareketini (görür). 220- Şüphesiz O işiten ve bilendir. 221- Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? 222- Onlar her iftiracı, günahkar üzerine iner. 223- (İftiracı şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdır. 224- Şairlere de azgınlar uyar. 225- Görmedin mi? onlar, her vadide şaşkın dolaşırlar. 226- Onlar, yapmadıklarını söylerler. 227- Ancak iman eden, ameli salih işleyen, Allah'ı çokca zikreden ve kendilerine zulmedildikten sonra galip gelmeye çalışanlar müstesna. Zulmedenler de, yakında nasıl bir devrimle devrileceklerini bilecekler. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/suara-suresi-192-227-tefsiri

Hizmetten
Secde İzindeki Tehlike | 30.07.2007

Hizmetten

Play Episode Listen Later Nov 15, 2023 20:00


Soru: “Onların alâmeti, simalarındaki secde izidir.” (Fetih, 48/29) mealindeki ayet-i kerimede işaret edilen “secde izi”ni nasıl anlamalıyız? -Ahiretle alâkalı meseleleri bu dünyanın kıstaslarıyla değerlendirirsek yanlış neticelere ulaşmamız kaçınılmaz olur; mesela, burada söyleyeceğimiz “Elhamdulillah” sözünün bir Cennet meyvesine dönüşmesini fizikî ölçülerle açıklamaya kalkışırsak hatalı yorumlardan kurtulamayız. (00.30) -Çok namaz kılan insanların alınlarında tabiî olarak bir iz belirebilir; fakat, insan kendini ifade etme fırsatları kollayan nefs-i emmâreye malzeme vermemek için, mümkünse öyle maddî bir secde alâmetinin ortaya çıkmasına mani olmalıdır. (04.12) -Hem çok namaz kılma hem üzerinde onun izinin görünmemesini sağlama, hem çok ibadet etme hem ibadet yorgunluğu ortaya koymama, hem çok oruç tutma hem beti benzi atmış görünmemeye çalışma… böyle derin olup sığ görünme, hâlis bir mü'minin şiarıdır. (07.14) -Alındaki secde izi, uhrevî ve melekî bir güzelliktir; o manevî bir alâmet ve farklı buuddaki bir gökçekliktir; onu Cenâb-ı Allah, melekler ve ruhânîler görürler. (09.23) -Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz alınların nasırlaştırılmaması gerektiğini beyan buyurmuştur; dolayısıyla, icap ederse yumuşak bir seccade kullanılmalı ve nefsin riya için sûiistîmal edebileceği bir izin oluşması engellenmelidir. (12.12) -Seher vaktinde uyuyanları görünce çok buruklaşıyorum; adeta ayaklarımın bağı çözülüyor ve yıkılıyorum. Mevlâ-yı Müteâl'in “İsteyen yok mu vereyim, dua eden yok mu icâbet edeyim, af dileyen yok mu bağışlayayım!” çağrısının mukabelesiz kalışına çok üzülüyorum. (16.00)

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Necm Suresi Tefsiri - Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Sep 29, 2023 52:10


18 *53- NECM SÛRESİ Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 1- And olsun batan yıldıza ki, 2- Arkadaşınız (Muhammed) ne saptı, ne de azıttı. 3- O, hevadan konuşmaz. 4- O, kendisine vahy olunan, vahiyden başka bir şey değildir. 5- Onu çok kuvvetli (Cebrail) öğretti. 6- Kâmil akıl sahibi (Cebrail) hemen doğruldu (kendi sûretinde göründü.) 7- O en yüksek ufukta idi. 8- Sonra (Cebrail) yaklaştı ve sarktı (daha da yaklaştı). 9- İki yay kadar veya daha da yakın oldu. 10- (Allah'ın) kuluna vahy ettiğini vahy etti. 11- Gönül gördüğünü yalanlamadı. 12- Gördüğü konusunda onunla çekişiyor musunuz? 13- Andolsun ki! Onu diğer bir inişte yine gördü. 14- Sidret'ül –Münteha'nın yanında. 15-Cennetül Meva, onun (Sidre'nin) yanındadır. 16- Sidre'yi bürüyen bürüyordu. 17- Göz ne kaydı ne de saptı. 18- And olsun o, Rabbinin büyük âyetlerini gördü. 19- Gördünüz mü Lat ile Uzza'yı?, 20- Ve üçüncüsü olan diğer Menat'ı? 21- Erkek sizin de, dişi O'nun (Allah'ın) öyle mi? 22- İşte bu haksız bir taksim. 23- Bu (putlar, Lât, Menat ve Uzza) sizin ve babalarınızın taktığı isimden başka bir şey değildirler. Allah onlar hakkında bir delil indirmedi. Onlar ancak zanna ve nefislerin hevasına uyarlar. And olsun onlara, Rablerinden hidâyet gelmiştir. 24- Yoksa insana her umduğu şey var mıdır? 25- Ahiret de, dünya da Allah'ındır. 26- Gökyüzündeki meleklerin şefaati, ancak Allah'ın dilediği ve razı olduklarına izin verdikten sonra fayda verir. 27- Âhirete iman etmeyenler, Meleklere dişi adı takarlar. 28- Onların bu konuda bilgileri yoktur. Onlar zanna uyarlar. Zan ise haktan hiçbir şey ifade etmez. 29- Onun için zikrimizden (Kur'ân'dan) yüz çeviren ve dünya hayatından başkasını istemeyenden, sen yüz çevir. 30- İlimden ulaşabilecekleri yer işte budur. Şüphesiz Rabbin, yolundan sapanı daha iyi bilir. Doğru yolda olanı da O daha iyi bilir. 31- Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. Kötülük edenleri yaptıklarına karşılık cezalandırması ve iyilik yapanları da daha güzeliyle mükâfatlandırması için (yaratmıştır.) 32- (O iyilik yapanlar) ufak tefek hatalar hariç, günahın büyüklerinden, fuhuştan kaçınırlar. Şüphesiz Rabbinin mağfireti boldur. O, sizi topraktan yarattığında da, annelerinizin karnında iken de en iyi bilendir. Kendinizi temize çıkarmayın. Mûttaki olanı en iyi O bilir. 33- (Kur'ân'dan) yüz çevireni gördün mü? 34- (Malından) azıcık verip de kaskatı kesileni, 35- Gaybın ilmi yanında da o görüyor mu? 36- Musa'nın sahifelerindekiler ona haber verilmedi mi? 37- Görevini tam yerine getiren İbrahim'in (sahifelerindekiler haber verilmedi mi?) 38- Hiçbir günâhkar başkasının günahını taşımayacaktır. 39- İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır. 40- Şüphesiz çalıştığı yakında görülecektir. 41- Sonra tam karşılığı verilecektir. 42- Son varış yeri Rabbinedir. 43- Şüphesiz güldüren de ağlatan da O'dur. 44- Öldüren de dirilten de O'dur. 45- Şüphesiz erkek ve dişi, iki çifti yaratan O'dur. 46- Atıldığı zaman meniden (yaratan O'dur.) 47- Şüphesiz tekrar diriltmek de O'na aittir. 48- Zengin edip memnun eden O'dur. 49- Şi'ra yıldızının Rabbi O'dur. 50- Evvelki Ad'ı (Hud'un kavmini) helâk eden O'dur. 51- (Salih'in kavmi) Semud'u da bırakmadı. 52- Daha önce Nuh kavmini de (helâk etti). Çünkü onlar çok zalim ve azgın idiler. 53- (Lût kavminin) şehirlerini kaldırıp yere vurdu. 54- Onları bürüdükçe bürüdü. 55- Peki, Rabbinin hangi nimetlerinden şüpheleniyorsun? 56- Bu, önceki uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır. 57- Yaklaşan (kıyamet) yaklaştı. 58- Allah'tan başka onu açığa çıkaracak yoktur. 59- Bu söze mi (Kur'ân'a mı) şaşıyorsunuz? 60- Gülüyor da, ağlamıyorsunuz. 61- Sizler(Kur'ân dinlenilmesin diye) oynayıp duruyorsunuz. 62-Artık Allah'a secde edin ve O'na ibadet edin. (Secde ayeti) https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/18-necm-suresi-tefsiri https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/necm-suresi-tefsiri-ali-kucuk Kuranı kerim tefsir grubu günde 1 ders : https://chat.whatsapp.com/GNtQOkfXY7q4twBoslXoOi

Hizmetten
Otobüste farz namaz kılınır mı? | M. Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Apr 22, 2023 4:45


00: 38 Otobüsün içinde kılınan namazda bu üç farz (Kıble, Kıyam, Secde) gitmektedir 1: 12 Uzun yolculuklarda Namaz… 01: 49 Namazı vaktinde kılmak farzdır, vaktinde kılmamak da büyük günahtır 02: 30 Uzun yolculuklarda Namaz… 03: 59 İnsan, vaktini seyahatine ayarlarsa, seyahati vaktine değil. Ona göre aksatmadan namazını kılabilir

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Secde Suresi 1-30 - Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Apr 10, 2023 45:41


Secde Suresi 1-30 - Ali Kucuk by Hasan Göktaş

Hizmetten
Nankörlüğünüz, zulmünüz, nifakınız karşısında... | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Oct 20, 2022 4:54


Hazreti Bediüzzaman da قَالَتْ رُسُلُهُمْ أَفِي اللهِ شَكٌّ فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ (İbrâhîm, 14/10) ayet-i kerimesini bir risalesine (23. Lem'a / Hüccetü'l-lahi'l-Bâliğa Risalesi / Üçüncü Hüccet-i İmâniye) serlevha yapmış. Ayette geçen “Fâtır”, gökleri ve yeri yaratan, onu şekillendiren, kesen-biçen, kıvamına getiren; sadece “ol!” demekle onu öyle bırakmayan, aynı zamanda tam bir kıvama koyan manalarına geliyor. Kâinattaki bütün kesmeleri, biçmeleri, yontmaları ifade ediyor. Teşbihte hata olmasın, kâinat da eli-ayağı, gözü-kulağı, dili-dudağıyla âhenk içinde meydana getirilen bir âbide gibi. Kâinat, Hazreti Pîr'in ifadesiyle, “büyük bir insan”, insan da “küçük bir kâinat”; kâinat bir kitap, insan da onun fihristi. “Âdeta insan, câmiiyetiyle kâinatın küçük bir fihristesi ve bir misal-i musaggarası hükmünde olup, umum esmanın nakışlarını gösteriyor.” (Lem'alar, 354) Dolayısıyla çok yerde “Fâtır” kelimesi kullanılıyor ki, o, “kesen, biçen, şekillendiren, kıvama koyan, her şeyi yerli yerine yerleştiren; ne aklın-mantığın istiğrab edeceği/yadırgayacağı bir tavır, ne de beğenilmeyecek bir hal bırakan; الَّذِي أَحْسَنَ كُلَّ شَيْءٍ خَلَقَهُ “O, her şeyi en güzel şekilde yaratır.” (Secde, 32/7) fehvasınca, sistemlerden o sistemlerin fihristi, özeti, hülasası olan insana kadar her şeyi en mükemmel vaziyette halk eden manalarının tamamını ihtiva ediyor. “Gökleri ve yeri var edip, değişmez bir sistem ve prensipler üzerine oturtan Allah hakkında şüphe etmek ha!..” Öncelikle, Peygamberlerin kavimlerinden müşrikler diyorlar ki: وَإِنَّا لَفِي شَكٍّ مِمَّا تَدْعُونَنَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ “Gerçekten biz, bizi kabul etmeye çağırdığınız bu şeyler hakkında çok derin bir kuşku içindeyiz.” (İbrâhîm, 14/9) Biz bir şekk/tereddüt içindeyiz. Hatta onun da ötesinde, -ism-i fâil sigasıyla ifade ediliyor- “mürîb”, bir “septist”, “sofist”iz yani, “reyb” içindeyiz. Bizimkiler o septizmi, sofizmi “reybîlik” kelimesiyle ifade etmişlerdi. Zannediyorum Ahmed Naim merhum da “İlmü'n-nefis”te ve diğerleri de kendi kitaplarında “reybîlik” sözüyle ifade ediyor, bu “mürîb” kelimesinden dolayı. قَالَتْ رُسُلُهُمْ أَفِي اللهِ شَكٌّ فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ “Kendilerine gönderilen rasûller ise onlara şöyle karşılık verdiler: Gökleri ve yeri var edip, değişmez bir sistem ve prensipler üzerine oturtan Allah hakkında şüphe etmek ha!” (İbrâhîm Sûresi, 14/10) Bir kere, yarattığı yerlerle ve göklerle O, öyle bir mesaj ortaya koyuyor ki; “Bir kitab-ı a'zâmdır serâser kâinat / Hangi harfi yoklasan, manası Allah çıkar.” Ayette adeta “Göklere, yıldızlara, semaya, nizama, âhenge, zeminin onlarla münasebetine bak!” denilerek, bir yönüyle o koca kitapta icmâlen makro âlemden mikro âleme, normo âleme doğru bir geliş ifade ediliyor. Sonra da diyor ki, …يَدْعُوكُمْ “O, sizi (Kendisine inanmaya) çağırıyor ki, neticede günahlarınızı bağışlasın ve (içinde bulunduğunuz helâki hak eden durumdan sizi kurtarıp, Kendi katında) belli bir sona kadar size süre tanısın.” (İbrâhîm Sûresi, 14/10) İşte bu gökleri ve yeri Yaratan -ki, size “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorulduğunda, siz de “Allah” diyorsunuz.” (Bkz. Mü'minûn Sûresi, 84-90; Yunus Sûresi, 31)- يَدْعُوكُمْ لِيَغْفِرَ لَكُمْ Sizden bir şey istemiyor; sizi yarlığamayı diliyor. Muktezâ-i beşeriyet olarak sağınıza, solunuza, yüzünüze, gözünüze bulaşan, tabiatınıza aykırı kirlerden sizi arındırmak için, günahlarınızı yarlığamak için çağırıyor.

Hizmetten
Namaz, “namaz” olması lazım ki, kılan da “Müslüman” olsun | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Sep 12, 2022 5:00


Bu video 20/11/2016 tarihinde yayınlanan " YOLDA DÖKÜLENLER VE İNSANÎ DAVRANIŞLAR MANZUMESİ" isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... “Baş-ayak aynı yerde, öper alnı seccâde / İşte insanı kurbete taşıyan cadde.” Namazın içinde, namaza dalmanın ve adeta namazlaşmanın bazı rükünleri unutturmasına “kutsal nisyan” denir. Ha, kitaplarda böyle bir şey yok fakat Nebi'nin nisyanına “me'âlîye inhimakına bağlı olması” itibariyle, biz öyle diyoruz. 2-Mübarek nisyan/sehiv: Hazreti Ömer'in nisyanı gibi. O da oluyor. “Yâ Emire'l-mü'minîn, namazı şöyle kılacaktık ama böyle kıldırdınız!” diyorlar. “Falan yere asker sevk ediyordum.” diyor. Namazda i'lâ-i kelimetullah adına nisyan. 3-Nisyan-ı (/sehv-i) süfehâ: Bizim gibi ümmîlere (ama sizi katmayayım, nemelazım, belki sizler âlisiniz, Allah bilir; benim gibi ümmilere) gelince, bizim nisyanımız, “nisyân-ı süfehâ”dır. Dünyaya ait, mâsivâya ait şeyler kalbimizi alıp götürdüğünden dolayı, kararttığından dolayı, namazda, namaz dışı şeylere dalarız. Onun için namazda, namaz içi şeylere dalmak suretiyle insan bir şeyi unutuyorsa, o nisyana “kutsal nisyan” diyoruz. Başını secdeye koyduğu zaman, etraftakiler endişe ediyorlar, kaldırmıyor başını bir türlü. Antiparantez arz edeyim: Biri, camide imam ise, umum cemaate namaz kıldırıyorsa, orada Peygamber Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) يَسِّرُوا وَلاَ تُعَسِّرُوا، وَبَشِّرُوا وَلاَ تُنَفِّرُوا “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyici olup sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz.” beyanına uygunluk içinde hareket etmesi lazım. Ama kendi kendinize namaz kılarken, her rüknü özene bezene, uzun uzun yapabilirsiniz. Öyle kılıyorlardı, namazlaşıyorlardı. Secdeye gittikleri zaman, etraftakiler “Acaba öldü mü?!” diyorlardı. İhtimal, yarım saat secdede duruyorlardı. Zannediyorum, böyle bir insan, o türlü cevher adalarına, mercan adalarına dalınca, diğer şeyleri de unutuyor orada. Bir yönüyle o deyişten o deyişe, o deyişten o deyişe, o deyişten o deyişe; bir musikişinasın “ney”i ile veya başka enstrümanı ile makamdan makama, makamdan makama, makamdan makama geçmesi ve kendisine bir zevk zemzemesi yaşatması gibi, o da kutsal bir zevk zemzemesi yaşıyor orada. Secdeye başını koyuyor, bir daha kaldırmak istemiyor başını. أَقْرَبُ مَا يَكُونُ الْعَبْدُ مِنْ رَبِّهِ فَهُوَ سَاجِدٌ Secde, Allah'a en yakın olduğun hal ise, niye o yakın hali bırakıyorsun ki?!. Amma yapacağın başka şeyler var; bir kere daha o yakınlık, bir kere daha o yakınlık, bir kere daha o yakınlık… “Hel min mezid!” (Daha Yok mu?) yolcusuna düşen şey, sürekli o yakınlığa ait argümanları kullanmaktır. أَقْرَبُ مَا يَكُونُ الْعَبْدُ مِنْ رَبِّهِ فَهُوَ سَاجِدٌ Başını bir daha koyuyor. Öyle bir “kıyam”laşma, öyle bir “rükû”laşma, öyle bir “kavme”leşme, öyle bir “secde”leşme, öyle bir “celse”leşme, öyle bir “tahiyyât”. O da Miraç'ta İnsanlığın İftihar Tablosu'nun, Cenâb-ı Hakk'a tazimât u tekrimâtını arz etmesi, Zat-ı Zü'l-celâlin de ona mukabelede bulunması, اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ أَيُّهَا النَّبِيُّ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ demesi.. O'nun da, aldığı o selam ile orada bile ümmetini yâd etmesi. Bu mülahazalarla çok derin bir muhâvere ufkuna ulaşma namazda oluyor. Onun için “namazı iyi bil ki, o mü'minin miracıdır.” “Namaz, dinin direğidir, nurudur / Sefine-i dini (din gemisini) namaz yürütür / Cümle ibadetin, namaz piridir / Namazsız-niyazsız İslam olur mu?!” Ama namaz, “namaz” olması lazım ki, namaz kılan da “Müslüman” olsun.

Mevlana Takvimi
NAMAZIN İÇİNDEN FARZLARI - 20 HAZİRAN 2022 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 20, 2022 2:31


Namazın içinden olan altı farz şunlardır: İftitah Tekbiri; niyetin hemen arkasından elleri kaldırırken “Allâhü Ekber” diyerek yapılır. İmâm, “Allâhü Ekber” sözünü bitirmeden önce, uyan kişi “Allâhü Ekber” sözünü bitirse, namaza başlamış olmaz. Kıyâm; kıyâmın farz olması, farz olan namaza mahsûstur. Nafile olan namazda kıyâm farz değildir. Ayakta durmaya ve secde yapmaya kudreti olmayan kimse farz namazı da oturarak kılabilir. Kıraat; kırâatin farz olan miktarı, bir âyettir. Ancak bir âyet ile yetinilirse günahkâr olunur. Çünkü Fatiha'yı okumak ve Fâtiha'ya bir sûre veya bir sûre miktarı âyet eklemek vâcibdir. Okuyuşun geçerli olabilmesi için en azın okuduğunu kendi işitebilmelidir. Ancak gürültü, sağırlık gibi bir engel olursa hükmen işitmiş sayılır. Anlaşılacak bir okuyuş olmalıdır. Bundan maksad çekilecek yerleri biraz olsun çekmektir. Aksi takdirde bu hızlı okuyuş haram olur. Rükû; Namaz kılan kimse rükû'da, iki elleri ile iki dizleri üzerine dayanıp parmaklarını açar. Musallî, sırtını düz tutarak rükû' eder. Hattâ rükûda sırtına su dökülse, su sırtında durmalıdır. Başını yukarı kaldırmayarak ve aşağı eğmeyerek rükû' eder. Secde; Namaz kılan kimse, burnu ve alnı üzerine secde eder. Çünkü Resûlullâh (s.a.v.) böyle devam etmiştir. Namaz kılanın alnı, yerin sertliğini bulduğu zaman secde caiz olur. Ayrıca secde yeri, ayakların basıldığı yerden 12 parmaktan yüksek olmamalıdır. Son Oturuş; “Tahiyyat”ın sonundaki “Abdühû ve Resûlühû”ya kadar oturmak farzdır. Tahiyyatı okumak ise vâcibtir. Namazın farzlarından biri de, kıyâmı rükûdan önce ve rükûyu secdeden önce yapmaktır. (Molla Gürânî, Gurer ve Dürer, s.123-143)

Kerem Önder
En hayırlı ümmet! / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Apr 11, 2022 63:57


En hayırlı ümmet! / Kerem Önder كُنْتُمْ خَيْرَ اُمَّةٍ اُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِۜ وَلَوْ اٰمَنَ اَهْلُ الْكِتَابِ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْۜ مِنْهُمُ الْمُؤْمِنُونَ وَاَكْثَرُهُمُ الْفَاسِقُونَ “Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah'a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu fasık kimselerdir.” Ali İmran 110 "Sizler, sizden önce gelmiş geçmiş ümmetler içinde, en hayırlı ümmet olarak anılıyor idiniz." Bu, Hak teâlâ'nın tıpkı, "Onlar, kâfirlere karşı çetin ve sert, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rükû ediciler ve secde ediciler olarak görürsün. Onlar Allah'tan lütuf ve rızâ taleb ederler. Secde İzinden olan nişanları, yüzlerindedir. İşte onların Tevrat'taki vasıfları budur" (Fetih, 29) âyetinde ifâde ettiği gibidir. Yani, "Marufu emredip, münkerden nehyeden ve Allah'a iman edenler olmanız hasebiyle siz, en hayırlı ümmet haline geldiniz, dönüştünüz" demektir. Sonra Cenâb-ı Hak, "Eğer, ehl-i kitab da iman etseydi kendileri için elbette hayırlı olurdu" buyurmuştur. Yani, "Bu hasletleriniz sebebiyle en hayırlı ümmet olma vasfını kazandığınız gibi, Ehl-i Kitâb da iman etmiş olsaydı, bu en hayırlı olma vasfı, onlar için de söz konusu olurdu" demektir. Allah en iyi bilendir. "Ehl-i Kitab, başkanlık sevgisinden ve avamın kendilerine tabî olmasından hoşlandıklarından dolayı, dinlerini İslam dinine tercih etmişlerdir. Eğer onlar iman etseler, âhirette elde edecekleri büyük mükâfaatın yanısıra, dünyada iken de arzuladıkları riyaset (baş olma arzusu) da kendileri için bulunur ve böylece de bu, kendileri için yetindikleri o halden daha hayırlı olurdu." ...

Vaize Fatma Bayram Esma-i Hüsna Dersleri
Elmalılı Tefsiri: Secde Suresi 12.-22. Ayetler

Vaize Fatma Bayram Esma-i Hüsna Dersleri

Play Episode Listen Later Mar 31, 2022 48:38


Bu derste Vaize Fatma Bayram Secde Suresi 12.-22. Ayetleri müzakereye devam etmekte. Bu derslerde Fatma Bayram Hoca, Kuran-ı Kerim'in başından sonuna doğru her sureden bir bölüm seçerek Elmalılı Tefsiri'ni okumaya devam etmektedir. Görüş, öneri ve elinizde olan ders kayıtları için fatmabayrampodcast@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.

Anti-Shirkist's Podcast
32. Secde Suresi - Yaşar Nuri Öztürk Sesi ve Meali ile (2001)

Anti-Shirkist's Podcast

Play Episode Listen Later Mar 5, 2022 5:35


İniş Sırasına Göre 75. sure / Mekke Anlamı: Secde Etmek --- Send in a voice message: https://anchor.fm/sirkkarsiti/message

Kur'an Mealleri
53.Necm Suresi (Arapça: سورة النجم) Hasan Basri Çantay KHMK sesli Kur'an Hakim Meali Kerim

Kur'an Mealleri

Play Episode Listen Later Feb 11, 2022 7:54


Sure, “necm” kelimesi (yıldız veya yıldızlar) ve Allah'ın yıldızlara yemin etmesiyle başladığından dolayı bu adı almıştır. [1] Yeminle başlayan surelerin dokuzuncusudur. Aynı şekilde dört Azaim surelerin (secde edilmesi farz olan sureler) üçüncüsüdür. Son ayetinde (62. ayet) secde etmek vaciptir. [2] Farz Tilavet Secdesine Sahip Necm Suresi, içinde tilavet secdesi (Secde ayeti) olan 4 sureden biridir. [3] Tilavet secdesi farz olan surelere “Azaimi” (En üstün ) sureler denilmektedir. [4] Secde tilaveti olan sureleri okumanın hükümlerinden bir diğeri de cünüp şahsın, secde tilaveti olan sure ve ayet-i kerimeleri okumasının haram olmasıdır. [5] [6] Ayet sayısı bazı karilere göre 62 ve bazı karilere göre ise, 61 veya 60'dır; ancak birinci görüş daha doğrudur. Sure, 359 kelime ve 1432 harften oluşmaktadır. Mushaf'taki sırasına göre elli üçüncü ve iniş sırasına göre ise, yirmi üçüncü suredir ve Kur'an-ı Kerim'in 27. cüz'ünde yer almaktadır. [7] Sure, Mekke'de inmiştir. Hacim olarak mufassal surelerden ve tıval kategorisinde bulunmakta ve yarım hizip kadardır. [8] Bazılarının inancına göre, Necm Suresi, Peygamber Efendimiz'in (s.a.a) Mekke'de aleni olarak, İslam'a davet etmeye başladığı zaman yüksek sesle ve aşikârca okuduğu ilk suredir. [9] İçeriği Bu sure Hz. Muhammed Efendimizin (s.a.a) miracına (5. ayetten 18. ayete kadar) değinmiş ve Peygamber Efendimizin (s.a.a) “Kavseyn” katından daha da yukarı dereceye çıktığını haber vermiştir (bunun ilk bölümü İsra Suresi'nde zikredilmiştir). Müşrik ve putperestlerin, hurafe içerikli inanç ve ibadetleri. Tövbenin istifade şartları. Allah'ın özel lütuf ve mağfireti. İnsan amellerinin her iki cihandaki neticesi. Geçmişte yaşamış bazı kavim ve toplulukların yaşantısından kesitler, surede sunulmaktadır.[10] Tarihi Rivayetler ve Öyküler Necm Suresi, 7-18. ayet-i kerimelerde Allah Resulü'nün (s.a.a) Miraç'a yükselme öyküsü beyan edilmiştir. Bu ayetlerde, Peygamber Efendimiz'in (s.a.a) Sidretü'l Muntaha'ya ve Cennetü'l Me'va'ya yaklaştığına ve Yüce Allah'ın bazı nişanelerini gördüğüne işaret edilmektedir. Yine aynı şekilde 50-53. ayet-i kerimelerde Ad, Semud, Nuh ve Lut kavimlerinin helak edilişlerine işaret edilmektedir. Meşhur Ayetler وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى Ve kendi dileğiyle söz de söylemedi. Sözü, ancak vahyedilen şeyden ibaret. Necm Suresi / 3 ve 4) Tefsir-i Numune'ye göre, Allah Resulü (s.a.a) heva ve hevesiyle konuşmaz. Bu konu sadece Kur'an ayetleriyle sınırlı olmadığı gibi, Resulullah'ın sünneti olan ‘‘söylem ve eylem''ini de kapsamaktadır. [12] Bu esas üzere bazıları bu ayet-i kerimeyi, Peygamber Efendimiz'in (s.a.a) Sünneti'nin muteber olduğuna delil ve kanıt olarak sunmaktadır. [13] Yine aynı şekilde Peygamber Efendimiz'in (s.a.a) ismet makamını ve masum olduğunu ispatlamak için bu ayet-i kerime kullanılmaktadır. [14] El-Burhan Tefsiri'nde bu konu hakkında farklı rivayetler nakledilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.a) İmam Ali'nin (a.s) menzileti ve halafiyeti hakkında konuştuğunda, bazıları Allah Resulü'nün (s.a.a) amcaoğlu hakkında heva ve havesiyle konuştuğunu söylediler. İşte bundan dolayı Necm Suresi'nin ilk ayetleri nazil oldu. [15] ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّى فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى Sonra yaklaştı, yakınlaştı. İki yay kadar kaldı araları, yahut daha da yakın. (Necm Suresi / 8 ve 9) Miraç olayını anlatan ayetler arasında 8. ve 9. ayet-i kerimeler, Peygamber Efendimiz'in (s.a.a) Yüce Allah ile arasında olan mesafeden bahseden en meşhur ayetlerdir. Bazıları, Allah Resulü (s.a.a) ile araları ‘‘İki yay kadar kaldı'' cümlesinden maksadın Peygamber Efendimiz (s.a.a) ile Cebrail arasındaki mesafenin olduğunu söylemişlerdir. [16] Bazıları da fasıla ve mesafeden maksadın, Peygamber Efendimiz (s.a.a) ile Allah-u Teâlâ arasındaki ‘‘Manevi Şuhud'' olduğuna inanmaktadır. [17] وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى Ve gerçekten de insan, ancak çalıştığını elde eder. (Necm Suresi / 39) Tefsir'de şu şekilde beyan edilm

Mevlana Takvimi
GECE NAMAZININ FAZÎLETLERİ - 8 ARALIK 2021 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Dec 8, 2021 2:38


Yüce Allâh, gece ibâdet edenleri, Resûlü (s.a.v.) ile birlikte zikretmiştir ve şöyle övmüştür: “Resûlüm, senin, gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalkıp ibâdette geçirdiğini ve senin yanında bulunan bir topluluğun da böyle yaptığını Râbbin elbette biliyor.” (Müzemmil s. 20) Yüce Allâh, gece ibâdet edenlere alim ismini vermiş ve onları hâvf ve reca (korku ve ümit) ile ibâdet edenlerden yapmıştır. Ayrıca onlar için göz aydınlığı ve mutluluk vesilesi olacak mükâfatı katında gizlemiştir. Gece ibâdet edenler ayetlerde şöyle anlatılmıştır: “Yoksa inkarcı kimse, o geceleyin secde ederek ve kıyamda bulanarak ibâdet eden, ahiretten çekinen ve Râbbinin rahmetini dileyen kimse gibi midir?” (Zümer s. 9) “Onlar geceleri Râblerine secde ederek ve kıyamda ibâdet yaparak geçirirler.” (Furkan s. 64) “Korkuyla ve umutla Râblerine yalvarmak üzere ibâdet ettikleri için onların vücutları yataklarından uzak kalır.” (Secde s. 16) Yani yataklarından kalkarlar, azâb korkusundan veya kendilerine vadedilen mükâfatları elde etme arzûsundan dolayı yatmakla huzur bulamazlar. “Yaptıklarına karşılık olarak onlar için nice sevindirici ve göz aydınlatıcı nimetler saklandığını hiç kimse bilemez.” (Secde s. 17) Gece namazı hadiste de şöyle övülmüştür: “Gece namazına devam ediniz, çünkü o, Râbbinizin rızasına ulaştıran ve günâhlarınızı temizleyen bir ibâdettir.” (Tirmizî) Gece ibâdetini, gecenin son üçte ikisinde yapmak müstehaptır. Bunun müstehap olan en az miktarı gecenin en son altıda biridir. Rivâyete göre Hz. Peygamber (s.a.v.), hiç ara vermeden gece sabaha kadar ibâdet etmezdi. Gecenin bir kısmında uyurdu. Gece ibâdeti yapmadan sabaha kadar uyuduğu da vaki değildir. (Ebû Tâlib El-Mekkî, Kûtu'l Kulûb, c.1, s.185-187)

Mevlana Takvimi
SIHHATİ YERİNDE OLMAYANLAR NAMAZI NASIL KILMALI? - 26 KASIM 2021 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Nov 26, 2021 2:34


Fıkıh kitaplarımızda, sıhhati yerinde olmayanların namazlarını nasıl kılacakları açıkça anlatılmaktadır. Buna göre; namazı ayakta kılamayacak kadar hasta ve özürlü olanlar namazlarını oturarak kılarlar. Oturabilse bile, tahiyyatta oturamayacak kadar hasta olanlar bağdaş kurarak otururlar ve rükûda biraz eğilerek secdelerini de tam yaparak namazlarını kılarlar. Secde yapamayanlar, namazlarını rükûda biraz eğilerek, secdede de ondan daha fazla eğilerek kılarlar. Secde yapmak için önlerine yüksekçe bir şey koymalarına lüzum yoktur. Üzerine secde etmek için, önlerine yastık veya rahle gibi bir şey koymak mekruhtur. Bu şekilde de namaz kılamayacak olanlar, oturup ayaklarını kıbleye doğru uzatarak kılarlar. Bunu da yapamayanlar, rahat edebildikleri şekilde yan üstü yatarak (yapabilirlerse sağ taraflarına yatarak) namazlarını imâ (baş hareketiyle) kılarlar. Yan üstü de yatamayanlar, ayakları kıbleye doğru uzatılıp upuzun yatırılır. Başının altına bir yastık konularak, mümkün oldukça başı kıbleye döndürülmüş olur. Böylece namazını îmâ ile kılar. Bu şekilde de namaz kılamayacak kadar hasta olanlara artık namaz kılma emri yoktur. Dikkat edilirse, bu sıralamada sandalye ve koltukta namaz kılma tarifi yoktur. Acaba eskiden sandalye ve koltuk yok muydu veya bilinmiyordu da onun için mi fıkıh kitaplarımızda “Sandalye ve koltukta namaz” konusu yok? Kur'an'da, Bakara sûresinin 255. âyeti, Âyetel Kürsî'dir. Kürsî; sandalye - koltuk demektir. Yasin sûresi 56. âyette, cennetlikler hakkında “Onlar ve eşleri, gölgelerde koltuklara (kurulup) yaslanmışlardır” buyuruluyor. Burada “Koltuklar” mânâsına gelen “Erâik” kelimesi, Kehf sûresi 31. âyette, İnsan sûresi 13. âyette ve Müdaffifîn sûresi 23. ve 35. âyetlerde de geçmektedir. Demek ki eskiden beri sandalye de koltuk da vardı ve biliniyordu. (İbn-i Abidinzâde Muhammed Alaaddin, Üç Boyutuyla İslâm İlmihâli, s.296-297)

Kur'an Mealleri
41. FUSSİLET (Secde, Hâ-Mîm veya Mesâbih) suresi KHMK Hasan Basri Çantay sesli meali

Kur'an Mealleri

Play Episode Listen Later Oct 29, 2021 15:51


Fussilet Suresi (Arapça: سورة فصلت) üçüncü ayette geçen "Fussilet" kelimesinden dolayı bu ismi almıştır.Secde, Hâ-Mîm ve Mesâbih olarakta isimlendirilir. "Fussilet" kelimesi "bir şeyi açıklamak", "iki şeyi birbirinden ayırmak", "detaylandırmak" gibi anlamlara gelen "Fassale" fiilinin edilgenidir. Söz konusu ayette Fussilet Suresi'nin anlamı, "düşünen ve bilen bir topluluk için, ayetleri okunsun ve anlaşılsın diye Arapça olarak ayrıntılı bir şekilde açıklanan" demektir.54 ayetten oluşan sure, Mekke'de ve Mü'min Suresi'nden sonra inmiştir. Mushaf'taki resmi sırası itibariyle 41. ve iniş sırasına göre ise, 61. suredir.Bu sureye "secde Suresi" de denilme nedeni, secde edilmesi farz olan dört Azaim surelerden biri olmasındandır (32. ayet). "Mesabih" denilmesi bu kelimenin 12. ayette geçmesindendir.[1] Küfe karilerine göre ayet sayısı 54, Hicaz karilerine göre 53, Şam ve Basra karilerine göre 52 ve bazı karilere göre ise, 56'dır. Ancak birinci görüş meşhurdur. Sure 796 kelime ve 3364 harften oluşmaktadır. Mushaf'taki sıralamaya göre kırk birinci, ve iniş sırasına göre ise, altmış birinci suredir. Sure, Mekki surelerdendir. Hacim olarak mesani surelerden ve bir hizipten biraz fazladır. Mukatta harflerle başlayan (ha-mim) yirmi ikinci suredir. Ayrıca "Havamim" surelerinin de ikincisidir. Fussilet Suresi 37. ayet-i kerimesi, farz tilavet secdesine sahiptir. Yani bu ayeti okuyan ve işiten şahsın secde etmesi farzdır. Beni Haşimi,  Tilavet secdesi farz olan surelerin farz namazlarda okunması caiz değildir. Bu surenin en önemli konuları şunlardan ibarettir: Kur'an'ın nüzulü, özellik ve hususiyetlerine işaret, yeryüzü ve göklerin yaratılışı, mead ve kıyamet sahneleri, cehennemliklerin tüm aza ve organlarının kendileri aleyhine tanıklık etmesi, Allah yolunda sabır ve sonucu, ayrıca Ad ve Semud kavimlerine de değinilmiştir. قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilâhınızın bir tek İlâh olduğu vahy olunuyor. (Fussilet Suresi / 6) Kehf Suresi'nin son kısmında tekrar olunan Fussilet Suresi altıncı ayet-i kerimesinin ilk başlangıcı, Allah Resulü'nün (s.a.a) melek olmadığını, "Allahlık" iddiasında bulunmadığını ve üstün ırka sahip bir insan olmadığını söylemektedir. Aksine Peygamber Efendimiz (s.a.a) de yaratılış açısından aynı diğer insanlar gibi cisim, ruh, gazap, akıl, vicdan ve diğer ruhi ve cismi ihtiyaçları olan bir insandır. Ancak Allah Resulü'nün (s.a.a) diğer insanlardan farkı şudur: Peygamber Efendimiz (s.a.a) kabiliyetleri ve çekmiş olduğu zahmetlerden ötürü, Allah'ın ona vahyetmesine layık olabilmiş ve Allah-u Teala onu kendi risaleti için, emim ve güvenilir bulmuştur. وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ Ve eşit değildir iyilikle kötülük. Kötülüğü, en güzel bir muâmeleyle karşıla, gider; bir de bakarsın ki aranızda düşmanlık olan kişi, sanki senin en yakın bir dostun. (Fussilet Suresi / 34) Yukarida ki ayet-i kerimede içtimai ve ahlaki konular alanında çok önemli tavsiyelerde bulunulmuştur. Bu sebebten dolayı, bu ayet-i kerime ahlak konularında tefsircilerin ve ahlak üstatlarının dikkatini çekmiştir. İyilik ve kötülük çok geniş bir kavram olsa da bu ayet-i kerimede maksat, tebliğ yöntemleridir. Bu ayet-i kerime Allah, Resulü'ne (s.a.a) şu şekilde tavsiyede bulunuyor: Kötülüklere iyilikle karşılık ver başarılı olmak için intikamcı olma. [8] Kur'an Tahrif Edilmedi إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِالذِّكْرِ لَمَّا جَاءهُمْ وَإِنَّهُ لَكِتَابٌ عَزِيزٌ Kur'ân, kendisine tebliğ edildikten sonra kâfir olanlar ve hem de şüphe yok ki bu Kur'ân, eşsiz ve üstün bir kitaptır ki; (Fussilet Suresi / 41) لَا يَأْتِيهِ الْبَاطِلُ مِن بَيْنِ يَدَيْهِ وَلَا مِنْ خَلْفِهِ تَنزِيلٌ مِّنْ حَكِيمٍ حَمِيدٍ Ne önceden onun hükümlerini iptâl eden bir kitap gelmiştir, ne de ondan sonra gelir ve bâtıl, ona zarar veremez; hüküm ve hikmet sâhibinden, hamde lâyık mâbut tarafında

Askıda Kitap
OTUZİKİ FARZ NELERDİR?

Askıda Kitap

Play Episode Listen Later Aug 25, 2021 2:50


OTUZİKİ FARZ Îmânın şartı: Altı (6) İslâmın şartı: Beş (5) Namâzın farzı: Oniki (12) Abdestin farzı: Dört (4) Guslün farzı: Üç (3) Teyemmümün farzı: İki (2) Teyemmümün farzına üç diyenler de vardır. O zemân, hepsi otuzüç farz olur. Îmânın Şartları (6) 1-Allahü teâlânın varlığına ve birliğine inanmak. 2-Meleklerine inanmak. 3-Allahü teâlânın indirdiği kitâblarına inanmak. 4-Allahü teâlânın Peygamberlerine inanmak. 5-Âhiret gününe inanmak. 6-Kadere, ya'nî hayr ve şerlerin (iyilik ve kötülüklerin) Allahü teâlâdan olduğuna inanmak. İslâmın Şartları (5) 7-Kelime-i şehâdet getirmek. 8-Her gün beş kerre vakti gelince namâz kılmak. 9-Malın zekâtını vermek. 10-Ramezân ayında her gün oruc tutmak. 11-Gücü yetenin ömründe bir kerre hac etmesidir. Namâzın Farzları (12) A-Dışındaki farzları yedidir. Bunlara şartları da denir. 12-Hadesden tahâret. 13-Necâsetden tahâret. 14-Setr-i avret. 15-İstikbâl-i Kıble. 16-Vakt. 17-Niyyet. 18-İftitâh veyâ Tahrîme Tekbîri. B-İçindeki farzları beşdir. Bunlara rükn denir. 19-Kıyâm. 20-Kırâet. 21-Rükü'. 22-Secde. 23-Ka'de-i ahîre. Abdestin Farzları (4) 24-Abdest alırken yüzü yıkamak. 25-Elleri dirsekleri ile birlikde yıkamak. 26-Başın dörtde birini mesh etmek. 27-Ayakları topukları ile birlikde yıkamak. Guslün Farzları (3) 28-Ağzı yıkamak (mazmaza). 29-Burnu yıkamak (istinşak). 30-Bütün bedeni yıkamak. Teyemmümün Farzları (2) 31-Cünüblükden veyâ abdestsizlikden temizlenmek için niyyet etmek. 32-İki eli temiz toprağa vurup, yüzü mesh etmek ve tekrar iki eli temiz toprağa vurup, her iki kolu dirsekden avuca kadar sığamak. Namâz Kitâbı | Sayfa : 151 - 152 - 153

Askıda Kitap
Namazın Vacipleri!

Askıda Kitap

Play Episode Listen Later Aug 11, 2021 4:46


NAMÂZIN VÂCİBLERİ Namâzın vâcibleri şunlardır: 1-Fâtiha sûresini okumak. 2-Fâtihadan sonra bir sûre veyâ en az üç kısa Alâmet, nişan.'> âyet okumak. 3-Fâtihayı, sûreden önce okumak. 4-Fâtihayı ve Fâtihadan sonra okunan sûreyi, farzların birinci ve ikinci rek'atlerinde, vâcib ve sünnetlerin her rek'atinde okumak. 5-Secdeleri birbiri ardınca yapmak. 6-Üç ve dört rek'atli namâzların ikinci rek'atinde teşehhüd mikdârı oturmak. Son oturuş farzdır. 7-İkinci rek'atde teşehhütden fazla oturmamak. 8-Secdede burnu alnı ile berâber yere koymak. 9-Son rek'atde otururken (Ettehıyyâtü) düâsını okumak. 10-Namâzda ta'dîl-i erkâna riâyet etmek. 11-Namâzın sonunda, (Esselâmü aleyküm ve rahmetullah) demek. 12-Vitr namâzının üçüncü rek'atinin sonunda, kunût düâsı okumak. 13-Bayram namâzlarında tekbîr getirmek. 14-İmâmın sabâh, Cum'a, bayram, terâvîh, vitr namâzlarında ve akşam ile yatsının ilk iki rek'atinde yüksek sesle okuması. 15-İmâmın ve yalnız kılanın öğle ve ikindi farzlarında ve akşamın üçüncü, yatsının üçüncü ve dördüncü rek'atlerinde hafîf sesle okuması, vâcibdir. İmâmın yüksek sesle okuması vâcib olan yerleri, yalnız kılanın, yüksek ses ile de, hafîf sesle de okuması câizdir. Kurban bayramının arefesinin sabâh namâzından, dördüncü günün ikindi namâzına kadar, yirmi üç farz namâzının akâbinde, (Tekbîr-i teşrîk) okumak vâcibdir. SEHV (Yanılma ve Unutma) SECDESİ: Namâz kılan, namâzda farz olan bir şeyi, bilerek veyâ unutarak terk ederse, namâzı bozulur. Eğer bir vâcibi, unutarak terk ederse, namâzı bozulmaz. Fekat, sehv secdesi yapması lâzım olur. Secde-i sehvi bile bile yapmıyan veyâ nemâzın vâciblerinden birini bilerek terk eden kimsenin o nemâzı yeniden kılması vâcib olur. Kılmazsa günâhkâr olur. Sünnetin terkinde secde-i sehv gerekmez. Secde-i sehv, bir farzın tehîrinde veyâ bir vâcibin terk ve tehîrinde yapılır. Namâzda birkaç kerre secde-i sehv îcâb etse, bir kerre yapmak yetişir. İmâmın yanılması, kendisine uyanların da secde-i sehv yapmalarını gerekdirir. İmâma uyan yanılırsa, kendisi imâmdan ayrı secde-i sehv yapmaz. Secde-i sehvi yapmak için, tehıyyât okunup, bir tarafa selâm verildikden sonra, iki secde yapıp oturulur ve (Tehıyyât), (Salli ve bârik), (Rabbenâ) düâları okunarak namâz temâmlanır. Bir veyâ iki tarafa selâm verdikden sonra veyâ hiç selâm vermeden de secde-i sehv yapılabilir. Secde-i sehvi îcâb etdiren husûslar: Oturması lâzım gelen yerde kalkmak. Kalkması gereken yerde oturmak. Sesli okuması îcâb eden yerde, yavaş okumak. Yavaş okuması gereken yerde, sesli okumak. Düâ okunacak yerde, Kur'ân-ı kerîmden okumak. Kur'ân-ı kerîmden okunacak yerde düâ okumak. Meselâ, Fâtiha sûresi yerine Ettehıyyâtü düâsını okumak, Ettehıyyâtü okunacak yerde Fâtiha okumak gibi. Burada Fâtiha terk edilmiş oluyor. Namâzı temâmlamadan selâm vermek. Farz namâzların birinci ve ikinci rek'atlerinde zamm-ı sûreyi okumayıp, üçüncü ve dördüncü rek'atlerinde okumak. İlk iki rek'atde, Fâtihadan sonra zamm-ı sûre okumamak. Bayram namâzı tekbîrlerini terk etmek. Vitr namâzında kunût düâsını terk etmek. Namâz Kitâbı | Sayfa : 86 - 87

Askıda Kitap
Namazın Farzları!

Askıda Kitap

Play Episode Listen Later Aug 10, 2021 5:34


Farz, Allahü teâlânın yapılmasını istediği kesin emridir. Bir ibâdetin farzları yerine getirilmedikçe, o ibâdet sahîh, doğru olmaz. Namâz kılarken, oniki şartı yerine getirmek farzdır. Bu farzların yedisi namâzın dışında, beşi de içindedir. Dışındaki farzlara (Şartlar) denir. İçindekilere de (Rüknler) denir. [Ba'zı âlimler, tahrîme tekbîrinin, namâzın içinde olduğunu söylemişlerdir. Bunlara göre, namâzın şartları da, rüknleri de, altı olmakdadır.] A) Namâzın Dışındaki Farzlar (Şartları): 1-Hadesden tahâret: Abdestsiz olanın abdest alması, cünüb Gusletmesi (boy abdesti alması) gereken kimse. olanın da gusl etmesidir. 2-Necâsetden tahâret: Namâz kılanın, vücûdunu, elbisesini ve namâz kılacağı yeri, kaba ve hafîf necâsetden ya'nî dînimizde necs (pis) sayılan şeylerden temizlemekdir. (Meselâ; kan, idrâr, alkol gibi maddeler, dînimizde pis sayılmakdadır). 3-Setr-i avret: Avret yerini örtmek demekdir. Avret yerini örtmek, Allahü teâlânın emridir. Mükellef olan, ya'nî âkıl ve bâlig olan insanın, namâz kılarken açması veyâ her zemân başkasına göstermesi ve başkasının da bakması harâm olan yerlerine (Avret mahalli) denir. Erkeğin avret yeri, göbeğinden dizi altına kadardır. Kadınların ise, yüz ve ellerinden başka her yeri avretdir. 4-İstikbâl-i kıble: Namâz kılarken kıbleye dönmekdir. Müslimânların kıblesi, Mekke-i mükerreme şehrinde bulunan (Kâ'be)nin arsasıdır. Ya'nî yerden arşa kadar o boşluk kıbledir. 5-Vakt: Namâzı, vaktinde kılmakdır. Ya'nî namâzın vaktinin girdiğini bilmek ve kıldığı namâzın vaktini kalbinden geçirmekdir. 6-Niyyet: Namâza dururken kalb ile niyyet etmekdir. Yalnız ağız ile söylemeye niyyet denmez. Namâza niyyet etmek demek, ismini, vaktini, kıbleyi, cemâ'at ile kılınıyorsa imâma uymayı, kalbden geçirmek demekdir. Niyyet, başlama tekbîri söylenirken yapılır. Tekbîrden sonra edilen niyyet, geçerli değildir ve o namâz kabûl olmaz. 7-Tahrîme tekbîri: Namâza dururken (Allahü ekber) demekdir. Bu başlama tekbîrine (İftitah tekbîri) de denir. Başka kelime söylemekle, tekbîr alınmış olmaz. B) Namâzın İçindeki Farzlar (Rüknleri): Namâza durunca yerine getirilecek beş farz vardır. Bu beş farzdan her birine (Rükn) denir. Namâzın içindeki farzlar şunlardır: 1-Kıyâm: Namâza başlarken ve kılarken ayakda durmak demekdir. Ayakda duramayan hasta, oturarak kılar. Oturarak kılamayan yatarak îmâ ile kılar. Sandalyede oturarak namâz kılmak câiz değildir. 2-Kırâet: Ağızla okumak ma'nâsına gelir. Namâzda, Kur'ân-ı kerîmden sûre veyâ Alâmet, nişan.'> âyet okumakdır. 3-Rükü': Kırâetden sonra, elleri dize koyup eğilmekdir. Rükü'da, en az üç kerre (Sübhâne rabbiyel-azîm) denir. Doğrulurken (Semi'allahü limen hamideh) denir. Doğrulunca da, (Rabbenâ lekel-hamd) denir. 4-Secde: Rükü'dan sonra yere kapanmak demekdir. Secde, arka arkaya iki kerre elleri, alnı ve burnu yere koyup kapanmakdır. Her bir secdede en az üç kerre (Sübhane rabbiyel-a'lâ) denir. 5-Ka'de-i ahîre: Son rek'atde (Ettehıyyâtü)'yü okuyacak kadar oturmakdır. Buna (son oturuş) da denir. Namâzın büyük bir iş ve ibâdetlerin en önemlisi olduğu, şartlarının bu kadar çok olmasından anlaşılmakdadır. Ayrıca, vâcibleri, sünnetleri, müstehabları, mekrûhları, müfsidleri de bunlara eklenirse, kulun Rabbinin huzûrunda nasıl bulunacağı, nasıl bulunması lâzım geldiği anlaşılır. Kullar, âciz, güçsüz, zevallı birer mahlûkdurlar. Her nefesde, kendisini yaratan, Allahü teâlâya muhtâcdırlar. Namâz kula aczini bildiren bir ibâdetdir. İşte bu kitâbımızda bu bilgiler sırası ile anlatılacakdır. Namâz Kitâbı | Sayfa : 45

Yeni Şafak Podcast
Taha Kılınç - Bir Şahitlik

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jul 30, 2021 4:46


“Arap dünyasının farklı yerlerinde rejim karşıtı gösteriler başladıktan hemen sonra, Derâ'dan birkaç çocuk, duvara şu sloganı yazdı: “İcâke'd-dûr yâ duktûr!” Yani “Doktor, senin de sıran geldi.” Kastettikleri Devlet Başkanı Beşşâr Esed'di. O günlerde Tunus ve Mısır cumhurbaşkanları görevlerinden ayrıldığı için, Esed'in de gitmesini umuyorlardı. Muhâberât [istihbarat], duvar yazısıyla ilgili olarak bazı çocukları tutukladı. Çocukların hayatından endişe ediyorduk. Derâ'yı temsilen, buraların önemli insanlarından bir heyet Vali Âtıf Necîb'e gitti. Necîb, “Çocuklar bende değil. Suveydâ Valisi Suheyr Ramazan'a gidin” deyince, oraya yöneldiler. Vali Ramazan, Derâlıları gayet kaba karşıladı ve onlara şunu söyledi: “Çocuklarınızı unutun. Onlar gitti. Yeni çocuklar yapın. Yapamıyorsanız, benim adamlarım yapar!” İnsanların onur ve şereflerine kasteden bu ağır cümleler, halkı galeyana getirdi. Suheyr Ramazan'ın yanından çıktıktan sonra, mutlaka bir şeyler yapmak gerektiği konusunda ittifak oluştu. Bana geldiler, “Bizimle misin?” diye sordular. Ben de “Evet, tabii ki sizinleyim” diye cevap verdim. 18 Mart 2011 Cuma günü, Derâ'daki ilk kapsamlı gösteriler, Hamza Abbâs Camii'nde başladı. İnsanlar cuma namazı çıkışında, sloganlarla rejimi protesto ettiler. Kalabalık içinde, ilk tekbir getiren ve rejim güçleri tarafından katledilen kişi Ali Mesâlime oldu. Rejim vurdukça, insanlar daha da bilendiler. Halk üzerindeki tesirimi bilen Derâ Valisi Âtıf Necîb ve Suveydâ Valisi Suheyr Ramazan, bana adam göndererek, “Gösterileri durdurun” diye talepte bulundu. Ben de ilk önce halkın üzerine ateş açılmaması noktasında bir taahhüt vermeleri gerektiğini söyledim. Bir ilerleme sağlayamadık. 23 Mart 2011 Çarşamba gecesi, imamlık yaptığım Câmiu'l-Umerî'ye geceleyin askerler baskın düzenledi. Yatsıdan sonra, protestocu gençlerden bir kısmı benimle birlikte camideydi. Baskın sırasında İslâm'a ve Müslümanların iman ettiği mukaddesata küfürler yağdırdılar. “Secde edecekseniz Beşşâr'a edin” diyerek, cemaatin üzerine ateş açmaya başladılar. 10 kişi, caminin içinde öldürüldü.

Kur'an Mealleri
32. Secde Suresi (Arapça: سورة السجدة) Hasan Basri Çantay KHMK Sesli Meali

Kur'an Mealleri

Play Episode Listen Later Jul 7, 2021 7:22


Kur'an-'ın ayetlerini dinledikleri veya okudukları zaman Allah'a secde eden ve onu tesbih eden müminlerin bu vasıflarını ihtiva etmesi sebebiyle "Secde Suresi" olarak adlandırılmıştır. Sure 30 ayettir. Mekke'de, Mü'minûn Suresi'nden sonra inmiştir. Mushaf'taki resmi sırası itibarıyla 32 ve iniş tarihi bakımından ise, 75. suredir. Bu surede, kıraat edilmesi veya dinlenilmesi durumunda secdenin farz olduğu bir ayet bulunmaktadır (15. ayet). Ayrıca okunması veya dinlenilmesi durumunda secde edilmesi gereken on dört sureden biridir,[1] ancak bu surelerden dört tanesinde secde etmek farz ve diğerlerinde ise, müstahaptır. Secde edilmesi farz olan bu surelere “Azaim” sureleri denir. Bu surenin bir diğer adı " Medaci' "dir (مضاجع) ve 16. ayetinde geçmiştir.[2] Mukatta harflerle başlayan (elif-lam-mim) on sekizinci suredir. Sure, Mekke'de nazil olmuştur. Ayet sayısı Basra karilerine göre 29'dur; ancak meşhur ve yaygın olan görüşe göre 30'dur. Sure, 375 kelime ve 1.564 harften oluşmaktadır. Hacim olarak mesani ve nispeten küçük surelerdendir. Bir hizipten biraz daha küçüktür. Bu sure, Mukatta harfleriyle başlayan surelerdendir. [4] Gökler, yeryüzü ve tüm evrenin 6 günde (aşamada) yaratıldığı, insanın topraktan yaratılışı ve insan türünün yaratılması, tevhit, mead, kıyamet sahneleri, kıyamete inanmayanların durumu, yeniden dünyaya geri dönme talebi, namaz, halis kulların gece gündüz ibadet ve yakarışları gibi konular bu surede ele alınmıştır.[5]

Kur'an Mealleri
17. İSRA Suresi İsrâ Suresi (Arapça: سورة الاسراء), Hasan Basri Çantay sesli meali s 281 cüz 14

Kur'an Mealleri

Play Episode Listen Later Jun 7, 2021 34:36


İsrâ Suresi (Arapça: سورة الاسراء), adını "gece yürümek" anlamına gelen ve birinci ayette geçen "İsrâ" kelimesinden alır. İsra Suresi AnlamıGece yürüyüşüBaşka İsmi"Süphân", "Beni İsrail"SınıfıMekkiNüzul Sırası50Sure Numarası17Cüz15Sayısal BilgilerAyet Sayısı111Kelime Sayısı1560Harf Sayısı6440 İsimlendirilmesi Hz. Peygamber'in (s.a.a) Miraç mucizesinin Mekke'den Kudüs'e kadar olan kısmı bu surede anlatıldığından, sure "İsrâ" adını almıştır. Bu sureye "Süphân" ve "Beni İsrail" Suresi de denir. Çünkü bu sure fesat çıkarmaları sebebiyle İsrailoğulları'nın yeryüzünde iki defa sürgün edilmelerinden de söz etmektedir. Sure, Mekke'de inmiştir ve 111 ayettir. Mushaf'ta resmi sırası itibarıyla 17, iniş sırasına göre ise 50. suredir. Sure Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.a) miracıyla (cismani/ruhani) başlamaktadır. Bu sebeple kendisine İsra adı verilmiştir. Surenin bir diğer adı Süphan'dır, zira bu surenin ilk ayeti Allah'ı her türlü eksiklikten tenzih ederek takdis etmektedir. Ayrıca sure, süphan sözcüğü ile başlamaktadır. Surenin bir diğer adı ise "Beni İsrail"dir. Çünkü surede İsrailoğullarının öğretici kıssasından da bahsedilmektedir.[1] Nüzul Sırası ve Yeri Sure Mekki'dir.[2] Küfe karilerine göre 111, diğer karilere göre ise 113 ayettir, ancak birinci görüş daha doğru ve meşhurdur. Sure, 1.560 kelime ve 6.440 harften oluşmaktadır. Mushaf'taki resmi sıralamasına göre on yedinci, nüzul sıralamasına göre ise ellinci suredir. Ayet ve Kelime Sayısı Sure 1.560 kelime ve 6.440 harften oluşmaktadır. Boyutu açısından miun surelerden ve Kur'an'ın orta uzunluktaki surelerindendir. [3]Secde edilen on dört surenin dördüncüsüdür. 107. Ayetinde secde etmek müstahaptır. Ayrıca ilahî takdis ve tenzihle başlayan yedi Müsebbihât surelerinden ilkidir. Konuları Bu surede bazı fıkhi hükümler açıklanmıştır. Örneğin: zina ve gereçlerinin tertip edilmesinin haram oluşu, adam öldürmenin haramlığı, kısas, yetim malına el uzatmanın haram oluşu, namaz vakitleri, tartıda eksik tartmak ve insanları kandırmanın haram olduğu gibi konular. Ayrıca insanların sevilen ve güzel ahlakla donanması gerektiğine vurgu yapılmıştır. Hz. Peygamberin (s.a.a) miraç konusu da surenin önemli konularındandır. İsra ve miraç konusunun ayrıntılarında ve vuku tarihinde İslam fırkaları arasında fikir ayrılıkları bulunmaktadır. Mütekellim ve filozoflar arasında da çeşitli tatrışmalar yapılmıştır. Mescid-i Aksa'nın adı ve mekânı hakkında da araştırmacı ve müfessirler arasında görüş farklılıkları bulunmaktadır.[4] El-Mizan tefsirinin yazdığına göre; İsra Suresi'nin asıl konusu, Tevhid ve şirki nefyetmektir. Bu kitaba göre; bu surede Allah'ı tesbih etmeye övmekten daha çok dikkat edilmiş ve Allah'ı tesbih, defalarca tekrar edilmiştir. [5] Tefsir-i Numune şöyle yazmıştır: İsra Suresi, Kur'an'ın diğer Mekki sureleri gibi Tevhid, Mead ve Şirki nefyetmeye daha çok vurgu yapmıştır. Sure, bu konulara ilave olarak, Allah Resulü'nün (s.a.a) Miracına, Nübüvvetin delillerine, Kur'an'ın icazına, anne ve babaya iyiliğe, günahın insanın inançları üzerinde ki etkisine ve İsrailoğullarından da ayrıca bahsetmektedir. [6] Meşhur Ayetler سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى Noksan sıfatlardan münezzehtir kulunu geceleyin Mescid-i Harâm'dan çevresini kutladığımız Mescid-i Aksâ' ya götüren (İsra Suresi / 1) Bu ayet-i kerime, Allah Resulü'nün (s.a.a) geceleyin Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya götürülmesinden bahsetmektedir zira bu olay Peygamber efendimizin (s.a.a) Miracının bir gerekçesiydi. Müslümanların inançlarına göre; bu seyir olayı bir gece zarfında gerçekleştirilmiştir zira bu olay o dönemin imkânlarına göre çok büyük bir mucize olarak kabul edilmekteydi. [8] El-Mizan tefsirinin yazarı merhum Allame Tabatabai şöyle yazmıştır: ‘‘İsra'' sözcüğü geceleyin sefer etme manasına gelmektedir. ‘‘Leylen'' kelimesi ise Allah Resulü'nün (s.a.a) bir gece zarfında Mekke'den Beytü'l-Mukaddes'e götürüldüğüne delalet etmektedir. [9] وَقَ

Kur'an Mealleri
21.Cüz Hasan Basri Çantay KHMK meali

Kur'an Mealleri

Play Episode Listen Later May 25, 2021 80:30


29. Ankebut suresi 46 dan 30. RUM Suresi, 31 Lokman suresi, 32.Secde suresi, 33. AHZAB suresi 30,

ahzab secde hasan basri
Kerem Önder
Ahireti gören suçluların ilk sözleri? / 08.05.2021 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later May 10, 2021 53:33


وَلَوْ تَرَى إِذِ الْمُجْرِمُونَ نَاكِسُو رُؤُوسِهِمْ عِندَ رَبِّهِمْ رَبَّنَا أَبْصَرْنَا وَسَمِعْنَا فَارْجِعْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا إِنَّا مُوقِنُونَ “Suçlular, Rablerinin huzurunda boyunlarını büküp, “Rabbimiz! (Gerçeği) gördük ve işittik. Artık şimdi bizi (dünyaya) döndür ki, salih amel işleyelim. Biz artık kesin olarak inanmaktayız” dedikleri vakit, (onları) bir görsen!” (Secde 12) “Allahü teâlâ, onların Rablerine döneceklerini belirtince, bu beyanıyla da dönüşte olacak şeyleri kısaca bildirmiştir. Bu, "Onların hallerini görüp, mahcubiyetlerini müşahede etmiş olsaydın... (çok hayreti mucip bir şey görmüş olurdun)" demektir. Ayetteki, "Rableri huzurunda" tabiri de bu mahcûbiyetin derecesini ve şiddetini anlatmak içindir. Çünkü kul, Rabbine karşı kötülükte bulunup, sonra onun huzuruna varıp durduğunda, son derece bir pişmanlığa düşmüş olur. Çünkü büyük mahcubiyet, sahibinin konuşmaya güç yetiremediği mahcubiyyettir. Bu, "Ya Rabbi, haşrı gördük, peygamberin sözlerini dinledik. Şimdi bizi, sâlih amelde bulunabilmemiz için, dünya yurduna geri gönder" demektir. Onların, sözleri ise, "Şu anda artık kesin iman ettik. Fakat fayda verecek olan, iman ile birlikte amel-i salihin olmasıdır. Ancak amel-i salih, insan mükellef tutulduğu zaman yapılır. Mükellef tutulma da dünyada olur. Binâenaleyh amel-i salihte bulunabilmemiz için dünyaya geri gönder" demek olup, onların bâtıl (yanlış) sözlerindendir. Çünkü, amel-i salih iman da ahirette yapılırsa makbul olmaz. Şöyle de diyebiliriz: Bundan murad, şirki kabul etmeyişleridir. Çünkü onlar, "Biz, müşrikler değildik" (Enam, 23) demişlerdir. Bundan dolayı onlar, "Başımıza gelenler, amel-i salihi yapmamış olmamız sebebiyledir. İmana gelince, biz dünyada iken kesin inanmıştık. Biz, müşrik değildik" demişlerdir. Razi "Ey Rasûlüm, sen, "Bizler yeryüzünde çürüyüp kaybolduktan sonra bizler mi yeniden diriltileceğiz?" diyen o suçluların, rablerinin huzurunda başlarını nasıl eğdiklerini ve Allah’a: "Rabbimiz, biz, dünyada yalanladığımız azabı gözümüzle gördük ve peygamberlerinin bize tebliğ ettiklerinin doğru olduklarını kulaklarımızla işittik. Sen bizi, tekrar dünyaya döndür de orada sana itaat ederek salih ameller işleyelim. Çünkü bizler, her şeyi kesin olarak öğrendik." diyerek yalvardıklarını bir görsen. Âyet-i kerimede, kâfirlerin, âhirette gerçekleri anlayınca, kendilerini savunacakları bir şey bulamayacakları, tekrar dünyaya döndürülmeyi istemekten başka bir çareleri olmayacağı beyan ediliyor." Taberi "Süfyan es-Sevrî dedi ki: Yüce Allah onların bu sözlerini yalanlayarak şöyle buyurmaktadır: "Eğer geri döndürülürlerse yine kendilerine yasaklanan şeylere geri dönerler." (En'âm, 6/28) "Gerçekten biz inandık" âyetinin şu anlama geldiği de söylenmiştir: İşte şimdi bizim bütün şüphe ve tereddütlerimiz ortadan kalkmıştır. Halbuki onlar dünyada iken de işitiyor ve görüyorlardı, fakat düşünmüyorlardı. Görmeyen ve işitmeyen kimse gibi idiler. Âhirette akılları başlarına gelip uyanacakları vakit ancak o zaman işitmiş ve görmüş gibi olacaklardır. Bir diğer açıklamaya göre: Rabbimiz gerçek delil Senin delillerindir. Biz Senin rasûllerini gördük, dünyada Senin hayret verici yaratıklarını da gördük. Onların söylediklerini de işittik. İleri sürecek hiçbir delilimiz yoktur. İşte bu onların bir itirafı olacaktır ve bunun akabinde de îman etsinler diye dünyaya geri döndürülmeyi isteyeceklerdir." Kurtubi

Ahmed Hulusi
Evrendeki Yerin Ne? - Ahmed Hulusi

Ahmed Hulusi

Play Episode Listen Later Mar 28, 2021 4:13


Semâları yedi boyut (hâlinde) yaratan “HÛ”dur! Rahmân'ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin! Hadi bakışını döndür de bak! Bir kopukluk - uyuşmazlık görüyor musun? (67.Mülk: 3) ...vescüd vakterib: Secde et ve yaklaş! (96.Alak: 19) - Bilimsel bir gerçeklik; 'Evrenin %96'sı dark madde ve dark enerji'... İnsanlığın evren hakkındaki bütün bilgisi %4. - Varlığınızın evrensel boyutta, beşeriyetiniz itibarıyla bir 'hiç' olduğunu kavrayabiliyor musunuz? - Eğer varlığının hiçliğini idrak edersen o muhteşem sonsuzluk önünde, işte o zaman secde etmiş olarak varlığının hakikatına yaklaşma yolu sana açılmış olur.

Ahmed Hulusi
Kalp - Beyin Bağlantısı Nasıldır? - Twitter Sohbetleri

Ahmed Hulusi

Play Episode Listen Later Mar 17, 2021 4:31


Kalp - Beyin Bağlantısı Nasıldır? - Ahmed Hulusi - Bugünkü bilim dünyasının tespit ettiğine göre, milyonlarca nörondan oluşan bağırsak beyin, ana beyni etkiliyor. - Benim düşünsel kanaatim, kalp nöronlarının beyinde epifizle ilişkisi olduğu yönündedir. - Allâh sizi analarınızın karınlarından bir şey bilmez bir hâlde çıkardı... Değerlendirerek şükredenlerden olasınız diye, size sem' (algılama), basarlar (görüp değerlendirme) ve fuadlar (Esmâ mânâ özelliklerinin beyne yansıtıcıları - kalp nöronları) verdi. (16.Nahl: 78) - Sonra onu (beyni, Esmâ mânâlarını açığa çıkaracak şekilde) tesviye etti (nöronların Esmâ özelliklerini açığa çıkartacak dalga boylarını değerlendirecek şekilde oluşturulması) ve onda kendi ruhundan nefhetti (nefh = üfleme içten dışadır; nefholan yani içten dışa yani beynin data boyutundan açığa çıkarılan Esmâ mânâlarının özellikleridir ki, varlık âlemindeki “Allâh'ın ruhu” diye işaret edilen de budur Allâhu âlem)... Sizin için sem', basarlar ve FUADLAR oluşturdu... Ne az şükrediyorsunuz! (32.Secde: 9) - Kalp nöronlarının, 120.günde bildiğim kadarıyla beyin üzerinde bir etkisi var. Bunun dışında da sürekli kalp nöronlarıyla beyin nöronları arasında bir iletişim var. - Siz beyninizin çözdüğü dalgalardaki bilgileri, beyninizdeki esma özelliklerine dayalı bir şekilde çözüp değerlendirip, dünyanızı yaratıyorsunuz...

Ahmed Hulusi
İnsan Ve İnsansı Farkı - Twitter Sohbetleri

Ahmed Hulusi

Play Episode Listen Later Mar 10, 2021 4:49


Abdullah bin Amr (r.a.)'tan rivayet edilmiştir: Rasûlullâh (s.a.v.) elinde iki kitap (tutuyormuşçasına) üzerimize çıkageldi ve: – Bu kitabın ne olduğunu biliyor musunuz?.. buyurdu. – Hayır yâ Rasûlullâh, ancak bize bildirirsen... dedik. Bunun üzerine sağ elindeki kitap için; – Bu, Âlemlerin Rabbi'nden bir kitaptır!.. Cennete gireceklerin adları, baba ve kabilelerinin isimleri, bu kitapta mevcuttur!.. Orada son kişilerine kadar icmâlen yazılmıştır ki, artık onlar kesinlikle artırılmayacak ve eksiltilmeyecektir!.. Sonra sol elindeki kitap için de; – Bu da Âlemlerin Rabbi'nden bir kitaptır. Cehenneme gireceklerin adları, baba ve kabilelerinin isimleri bu kitapta mevcuttur. Orada son kişilerine kadar icmâlen yazılmıştır. Artık onlar asla artırılmayacak ve eksiltilmeyecektir!.. – Yâ Rasûlullâh, durum önceden tamamlanmış ise; o hâlde amel neye yarar?.. Rasûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: – Doğru olun ve mutedil davranın. Çünkü cennete girecek kişi, her ne amel işlemiş olursa olsun, onun ameli cennet ehlinin ameli ile son bulacaktır!.. Cehenneme girecek kişi de, ne amel işlemiş olursa olsun cehennem ehlinin ameli ile ameline son verecektir!.. Rabbimiz kullarin kaderini tayin etmiştir!.. Bir bölük cehennemdedir!.. Rasûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: – Hiçbir kişiyi onun güzel işi ve ibadeti cennete koyamaz!.. Bunun üzerine ashabı sordu: – Seni de mi koymaz Yâ Rasûlullâh?.. Rasûl-ü Ekrem şöyle cevap verdi: – Evet, beni de!.. Allâh'ın fazlı ve rahmeti beni kuşattığı için cennete girerim. Bu sebeple ashabım, iş ve ibadetinizde ifrat ve tefritten sakının. Doğru yoldan gidip Allâh'a yaklaşınız. Sakın hiçbiriniz ölümü temenni etmesin!.. Çünkü o, hayır sahibi ise, hayrını artırması umulur; günahkâr ise tövbe ederek ölmesi beklenebilir. (Tecrid: 1918) - Eğer dileseydik, her benliğe kendi hakikatini elbette fark ettirirdik! Ne var ki benden: “Cinlerden ve insanlardan oluşan toplulukla cehennemi elbette dolduracağım” sözü hak olmuştur. (32.Secde: 13) - İnsan denen tür, "ceale" hükmüyle açığa çıkan halifeliği yaşayan ve halifeliğine iman edenlerdir. - İman etmemiş insansı türü, kendilerini beden kabul edip, sadece bedene dönük yaşam içindedirler. - Kendini Halife olarak hissedip yaşayanlar, Allâh ahlâkıyla yaşamak durumundadırlar, akıbetleri cennettir.

Âmin-Yâ-Rabbi
DM 75 İki secde arasında - وفي الجلوس بين السجدتين يقول

Âmin-Yâ-Rabbi

Play Episode Listen Later May 9, 2020 0:24


Dua Mecmuasi s.75 İki secde arasında

Çağlayan Dergisi
Kalbin Secdesi / 2019 Mart

Çağlayan Dergisi

Play Episode Listen Later Mar 7, 2019 14:17


Allah (celle celâluhu), zaman vemekândan münezzehtir. Dolayısıylahadis-i şerifte bahsedilen ”KulunRabbine en yakın olduğu an, secde halidir” ifadesi, fiziki bir yakınlık olarakasla düşünülemez. Allah, “Kullarına şahdamarından daha yakındır.” Uzaklıkise kullarına aittir. Bizler O'nanefsaniyetimiz cihetiyle uzağız.