POPULARITY
Birinci yılı bitirince, elde edilen sonuç ve tecrübenin verdiği birikimle “Nesil Bir Yaşında” başlıklı bir yazı yazmış, tepkiler ile bunlara karşı tavrımızı şöyle ifade etmiştik:
Birinci gün: Old San Juan'da yaptığımız kahvaltının ardından tekne turu ile Icacos adasına gidip geldik.
Bu mektûb, molla Sâdık-ı Kâbilîye yazılmışdır. Kendini kavuşmuş sanan, bir şey elde edemez. Büyüklerin rûhlarından fâidelenmeğe aldanmamalıdır. Onlar, kendi üstâdının latîfeleridir:“İki mektûbunuz arka arkaya geldi. Birinci mektûb, kavuşduğunuzu, doyduğunuzu bildiriyordu. İkincisi, susuzluğunuzu, boşluğunuzu anlatıyordu. Allahü teâlâya hamd olsun! Çünki her işin sonuna bakılır. Kendini doymuş sanan, birşeye kavuşmamışdır. Kendini boş, uzak sanan, kavuşmuş demekdir. Size arka arkaya bildirmişdim ki, büyüklerin rûhlarının zâhir olmasına, onların yardım etmelerine, sakın aldanmamalıdır.O büyüklerin sûretleri, kendi üstâdınızın latîfeleridir. O şekillerde görünmekdedir. Tek bir yere bağlanmak şartdır. Çeşidli yerlere bağlanan, birşey kazanmaz, zarar eder. Size çok söylemişdim ki, sona çabuk kavuşmak için, işe, vazîfeye sıkı sarılmalıdır. Lâzım olan şeyleri bırakarak, lüzûmsuz şeylerle uğraşmak, akla uygun değildir. Fekat siz, kendi görüşünüze uyuyorsunuz. Söz dinlemiyorsunuz. Siz bilirsiniz! Habercinin vazîfesi ancak bildirmekdir.”149.Bu mektûb, yine molla Sâdık-ı Kâbilîye yazılmışdır. Allahü teâlâ herşeyi sebeble yaratmakda ise de, belli bir sebebe bağlanmak lâzım olmadığı bildirilmekdedir:“Kardeşim molla Muhammed Sâdık! Bütün varlığınızla sebeblere bağlandığınıza şaşılır. Sebebleri yaratan “teâlâ ve tekaddes”, herşeyi sebeblerle yaratmakda ise de, herşey için belli bir sebebe yapışmak doğru değildir.Mısra tercemesi: Bir kapı kapanırsa, üzülme ey gönül, başkası açılır!Bu kısa görüşlülük, çok uygunsuz kimselerde bulunur. Sizin gibilerde bu hâli görmek pek çirkindir. Biraz kendinize geliniz! Bu kötülüğün derecesini anlayınız! Hem müttekî olmak, hem de Allahü teâlânın sevmediği şeylerin peşinde koşmak, çok çirkin bir işdir. Bu çirkinliğin, sizin gözünüze güzel görünmesine pek şaşılır. Çok lâzım olan şeyleri, ihtiyâcı giderecek kadar elde etmek için çalışmalıdır. Bütün vaktleri oraya vermek ve bütün ömrü onun arkasında geçirmek, tâm bir ahmaklıkdır. Fırsatın kıymetini biliniz! Bu fırsatı, sonu gelmez, lüzûmsuz şeyleri elde etmek için kaçıranlara binlerle yazıklar olsun! Mektûblaşmamız lâzımdır. Habercinin vazîfesi, yalnız haber vermekdir. İnsanların dedi-kodularına aldırmayın! Buna üzülmeyiniz! Size sürmek istedikleri lekeler, sizde bulunmadığı için, üzülmeniz doğru değildir. Herkesin kötülediği bir kimsenin iyi olması, çok büyük se'âdetdir. Fekat, bunun aksi olursa, çok tehlükelidir. Vesselâm.”"İnsanlar için hak yolunu kapatan beş şey vardır:Cahillikten rahatsız olmamak, dünya hırsı, cimrilik, amelde riya, kendi fikrini beğenmek." Hz. Ali ra.Şeytan taşlamaktan tavaf yapamıyoruz! Başarı, en iyi intikamdır.Yiğit 1000 gün yaşar fırsat bir gün düşerKorkularının üstüne git! Agresif ol ve yüzleş onlarla. Sert saldır! Vücudunda bir yer tutulup ağrıdığında, masör kişi o bölgeye sert bir masaj yapar, ödeme dönüşmüş olan kas yapını yumuşatır ve ağrı biter.Hasan-ı Basrî "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin talebeleri, şeytanın vesvesesinden şikâyet ederek; "Yâ Şeyh! Şeytandan gâyet incindik. Hep bizi yaramaz işlere teşvik ediyor. "Elinize geçen dünyâyı sıkı tutun, size lâzım olacak." diyor ve bizi hayırdan alıkoyuyor." dediler.Hasan-ı Basrî hazretleri gülümseyerek buyurdu ki: "Şimdi buradaydı. O da sizden şikâyet eti. Dedi ki: "Şu Âdemoğullarına nasîhat eyle de benim hakkıma tamah etmesinler. Kendi haklarına râzı olsunlar. Hak teâlâ beni huzûrundan kovduğu zaman, dünyâyı ve Cehennem'i bana mülk kıldı. Cennet'i ve kanâati ise onlara verdi. Şimdi bunlar kendi haklarını bıraktılar benim mülküme tamah ediyorlar. Ben de onların îmânlarını almayınca dünyâyı kendilerine vermiyorum." dedi. Eğer şeytanın vesvesesinden emin olmak isterseniz, dünyâyı terk edin ve endişesini gönüllerinizden çıkarın."Bu nasîhatleri dinleyen talebeleri başlarını öne eğerek huzûrundan ayrıldılar.4 şeytanı tanımadan Allah dostu olamazsın. İblis, nefis, daha kötüsü kötü arkadaş, daha kötüsü kötü din adamı.Kol saatını dusurursen ne olur? Zamannn!
Birinci İntifada'nın (1987) hızını kaybetmesiyle birlikte, ABD'nin başını çektiği uluslararası camia “barış süreci”ni yeniden canlandırmanın derdine düşmüştü. 30 Ekim-1 Kasım 1991'de İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen geniş katılımlı konferansın ardından, Norveç'in başkenti Oslo'da İsrail'le Yâser Arafat liderliğindeki Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) temsilcileri arasında gizli müzakereler başladı. Amerikan yönetiminin de bilfiil devrede olduğu sürecin esas amacı, İntifada ile birlikte ortaya çıkan İslâmî Direniş Hareketi'ni (kısa adıyla: Hamas) devre dışı bırakmak ve Filistin'in tek temsilcisi olarak FKÖ'yü sahnede tutmaktı.
18 MART VE MİLLİ RUH ! ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ'NİN 110. YILDÖNÜMÜ! Youtube kanalımızdan izleyin: https://youtu.be/bUILVU9sE1Qİlk paylaşım savaşı… 1914 kasım ayında Çanakkale'ye dayanmış İngiliz Fransız donanması… Osmanlı Almanya'yla aynı kanatta.. Alman komutanlar Osmanlı ordusunda.. Çanakkale cephesi komutanı Alman Liman Von Sanders Paşa ! 18 Martta 16 gemilik düşman filosu Boğazda ilerlemeye başlıyor.. Küçücük bir mayın gemisinin marifetiyle döşenen mayınlara çarpan üç düşman gemisi batıyor.. Top ateşi ile üç gemi daha haklanıyor. Ve düşman çekiliyor… Tüm bunlar 7-8 saat içinde oluyor.. Çanakkale geçilemiyor… Alman komutanların planları yüzünden büyük kayıplar verildi.. Allahtan yabancı komutanları dinlemeyecek güçte bir yarbay vardı… Burnunun dikine giden bu yarbay,Yarbay Mustafa Kemal, tarihe ‘mucize' olarak geçecek bir savunmaya imza attı. 33 yaşındaydı. Kendi kararlarıyla savaştı. MİLLİ ruh onun yanındaydı. 8,5 ay boyunca bir gün bile dinlenmeden hem dışardan hem içerden kuşatılmış bir ülkeye ZAFERİ tattırdı. Yedi düvelin ‘Mucize' diye adlandırdığı şey aslında MİLLİ RUHTU! Mustafa kemal o ruhu şöyle anlatmıştı: ‘Karşı siperler arasında mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak…ki muhakkak. Birinci siperdekiler hiçbiri kurtulmamacasına tümüyle düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor… Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir tereddüt bile göstermiyor…. Okuma bilenler ellerinde Kuranı Kerim cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelimeyi şahadet çekerek yürüyorlar.. Çanakkale muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur!' Batının emperyalist planları Asya'nın kilidini kırma umutları paramparçaydı.. Türk ruhunu kırmadıkça hedefe ulaşılmayacaktı.. Çünkü Türk, silahla değil ruhuyla savaşmıştı. Öyleyse O RUHU çökertmek şarttı. İşte 90 yıldır bunu başarmaya çalışıyorlar. Biraz yol aldılar. İçerde adamları var. Dışarıya bağlı iplerle yönetiliyor kuklalar. Ama son an geldiğinde bir kez daha şaşıracaklar! Çünkü bu milletin kanında Çanakkale var. Yüce ruhlu bu milletin fertleri, kendi varlığını tasfiye etmek isteyen ‘müttefik' güçlere, batılı çetelere NATO'ya, CIA'ya ve içerdeki işbirlikçilerine karşı kendini korumalılar!
Ebû Saîd Hudri (r.a.)'den bildirilen Hadîs-i Şerîf'te: “Ramazân-ı şerîfin ilk gecesinde Cennet ve gök kapıları açılıp, son gecesine kadar kapanmaz. Ehl-i Sünnet ve Cemâatten Ramazân gecelerinde namaz kılan kimsenin, her secdesi için Allâhü Te'âlâ bin yediyüz sevâb yazar ve onun için Cennette kırmızı yakuttan bir ev yaptırır. O evin bir kapısı ve her kapıda kırmızı yakutla süslenmiş altından iki kanat vardır. Ramazânın ilk günü oruç tuttuğunda, Allâhü Te'âlâ Ramazânın son gününe kadar, onun günâhlarını mağfiret eder. Birinci gündeki orucunu, bir o kadar günâhına da keffâret eder. Onun her günkü orucu için, kendisine Cennette bir köşk verilir ki, o köşkün bin altın kapısı vardır. Yetmiş bin melek onun için sabahdan akşama kadar istiğfar ederler. Ramazânın gece ve gündüzünde yaptığı her secdesine Cennette öyle bir ağaç verir ki, hayvana binmiş bir kimse yüz yıl yürüse sonuna ulaşamaz” buyurduğunu beyân eylemiştir. Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivâyet edilen bir Hadîs-i Şerîf'te: “Ramazânın ilk gecesi olduğunda, Allâhü Te'âlâ insanlara nazar eder; Allâhü Te'âlâ bir kuluna nazar edince, ona ebedî azâb etmez. Allâhü Te'âlâ Ramazân-ı Şerîf'in her gününde milyonlarca insanı Cehennemden azâd eder” buyrulmuştur. Ebû Mes'ûd Gıfârî (r.a.)'in bildirdiği Hadîs-i Şerîf'te: “Şehr-i Ramazân hilâli görülünce, eğer kullar Ramazândaki özel sevâbları bilmiş olsalardı, o yılın tamamen Ramazân olmasını elbette temenni ederlerdi” buyuruldu. Ebî Hayseme (r.a.)'in: “İnsan büyük günâhlardan sakındığı müddetçe, Ramazânı gelecek Ramazâna, haccı diğer haccına, Cuması diğer Cumasına, namazı diğer namazına kadar arada olan günâhlara keftarettir” dediğini bildirmiştir. (Abdulkadir-i Geylani (k.s.), Gunyetü't Tâlibîn. S.296)
AK Parti'nin büyük serüvenini yazarken, yaptığı devrimler akla geliyor. Şartlar ne olursa olsun, bir partinin çeyrek asır iktidarda kalması başlı başına bir meseledir. Bu 25 yıllık süre zarfında onarılamayacak zaaflar ortaya çıksaydı, iktidarın ömrü bu kadar uzun olamazdı. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye siyasetinden kopmuştur. Siyasi rant elde edip devlet kaynaklarını önüne gelene, peşkeş çeken bir zihniyete sahip bir partinin, memleket namına siyaset üretme şansı yoktur.
Bugün 20 Şubat 2025 #doğatakvimi
8 Şubat 2025 Cumartesi… Arka arkaya iki kısa haber basına yansıdı. Birinci haber Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın İranlı mevkidaşı A. Arakçi ile yaptığı telefon görüşmesiydi. Rutin bir haber gibi görünebilir. Ancak tam bir saat sonra yansıyan ikinci haber gazetecilik sezgilerime yön veren alarm zillerinin çalmasına neden oldu. Buna göre MİT Başkanı İbrahim Kalın Tahran'a gitmiş, İran İstihbarat Bakanı İ. Hatib ve Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri A. E. Ahmediyan ile bir araya gelmişti. Aynı gün yaşanan bu iki gelişme neyin habercisiydi? Araştırdım. Son dönem Türk-İran ilişkileriyle ilgili ilginç bilgi ve analizlere ulaştım. Anlatacağım ama önce yaşananların arka planına ilişkin birkaç parametreyi vurgulamam gerekiyor.
Hz. Alî (r.a.) onun da Resûlullâh (s.a.v.)'den bildirdikleri hadîs-i şerîfte: “Şa'ban ayının onbe şinci gecesi gelince, gecesini namazla, gündü zünü oruçla geçiriniz.” (İbn Mace) buyruldu. Allâhü Te'âlâ, bu gecede mü'min kullarına kurtuluş berâti yazdırır. Hadîs-i şerîfte: “Ber'ât gecesi kâhinler, büyücüler, içkiye devam edenler, ana-babasına isyan edenler ve zinâya devam edenler hâriç, Allâhü Te'âlâ bütün müslümanları mağfiret eder” buyuruldu. Ebûbekir Sıddîk (r.a.)'in Resûlul lâh (s.a.v.)'den bildirdiği Hadîs-i Şerîfte: “Şa'ban ayının on beşinci gecesi, Allâhü Te'âlâ'nın râh meti dünyâ göğüne iner. Herkesi afveder. An cak, kalbinde haksız yere müslümanlara düş manlık olanı ve Allâhü Te'âlâ'ya ortak koşanı mağfiret etmez” (Beyhakî) buyuruldu. Ayrıca Ravdatü'l Ulemâ'da yazdığı üzere, faiz yiyen, canlı resmi, heykeli yapan ve söz taşıyıcıla rın da bu gecenin feyzinden mahrum kalacakları söylenmiştir. 1. Kıymetli yerleri ve kabirleri, bilhassa şehîd lerin, velîlerin kabirlerini ziyârette, Resûlullâh (s.a.v.)'e uymalıdır. Nitekim Resûlullâh (s.a.v.) bu gece Bakî' kabristanına gitmiştir. 2. Ailesine, akrabalarına, diğer müslümanlara mü'min erkek ve kadınlar ve şehîdlere duâ etmek husûsunda da ona uymalıdır. Nitekim Resûlullâh (s.a.v.) öyle yapmıştır. 3. Ev halkına yumuşak, tatlılık göstererek, Resûlullâh (s.a.v.)'e uymalıdır. Yâni ailesi varsa, bir yere gitmek istiyorsa, tatlılıkla onlardan ayrıl malı ve onları uzun zaman yalnız bırakmamalıdır. 4. Uzun namaz ve secde yaparak Resûlullâh (s.a.v.)'e uymalıdır. 5. Bu namazda ağlama, yalvarma, yakarma, diğer namazlardakilerden daha çok olmalıdır. 6. Toprak üzerine secde etmelidir. Nebî (s.a.v.) böyle yapmıştır. 7. Birinci secdede üç şeyde O (s.a.v.)'e uyup, yakarmalı, kusurunu îtirâf etmeli ve büyük günâh larından istiğfar etmelidir. (Muhammed Rebhami, Riyâdü'n-Nâsihîn ,s.277)
Bu hafta sürekli özür dileyen insanlar hakkında konuşmak istiyorum seninle. Ben bir özgüven problemi yaşayan insanlar olduklarına inanmıyorum bu kişilerin. Sadece karşı tarafa kendilerinden çok daha fazla değer verdiklerine inanıyorum. Gerek yok böyle olmaya. Hakkın olanı almak veya neden diye sormak için özür dilemene gerek yok. Sen özür dileyen taraf olmamalısın senden özür dilenmesi gerekir bunu lütfen aklından asla çıkarma. Kendini suçlu hissedecek hiçbir şey yok. Sen amalı cümlelerin başı değilsin. Kapıları çal ve gir. Telefonları aç ve sor. Karşılarına dikil ve talep et. Çünkü kendi yolunda olmak hakkının değerini bilen olmaktır.
Birleşmiş Milletler'deki görevi ile dünyanın farklı noktalarında deneyimler yaşayan Eminenur Çınar tekrar konuğum oluyor. Birinci sezonda Gambiya, dördüncü sezonda Bangladeş'teki görevlerini konuştuğumuz Eminenur, bir süredir Mozambik'te yaşıyor ve çalışıyor.Boğaziçi'nde Ekonomi anadal ve Politika yan dal mezunu Eminenur, daha sonra Londra'ya taşınıp tam burslu olarak LSE'de kalkınma üzerine yüksek lisans yapıyor ve yaklaşık 5 senedir Birleşmiş Milletler bünyesinde çalışıyor.Gambiya, Etiyopya, Bangladeş, Polonya, Ürdün ve Türkiye gibi farklı ülkelerde görev alan Eminenur, bir süredir iç savaş nedeniyle karışıklık yaşayan Mozambik'te çalışıyor. Başkent Maputo yerine Mozambik'in kuzeyindeki çatışma bölgesinde yaşayan Eminenur ile hem bu zorlu görevini ve Birleşmiş Milletler bünyesinde üstlendiği sorumlulukları hem de Mozambik'teki hayatını, kültürel zorlukları ve iş hayatının dinamiklerini konuşacağız. Eminenur'un toplulukların sürdürülebilir çözümler geliştirmesine nasıl yardımcı olduğunu ve özellikle kadınların sosyal ve ekonomik yaşama katılımını destekleyen projeleri hakkında detaylı konuştuk. Bu bölüm, İngiltere ve İrlanda'da öğrenci konaklaması için en iyi imkânları sunan GoBritanya'nın katkılarıyla sizlere buluşuyor. 2013'ten beri öğrencilere konaklama çözümleri sunan GoBritanya, özellikle uluslararası öğrencilerin ilk tercihi olmaya devam ediyor. Daha fazla bilgi için www.gobritanya.com'u ziyaret edebilirsiniz.
Suriye'de Baas Partisi'nin askerî darbeyle iktidara geldiği 1963 yılından itibaren, Sünnî ulemânın temelde üç sınıfa ayrıldığı söylenebilir: 1) Farklı sâiklerle ve derecelerde de olsa, rejimi destekleyenler, 2) Rejime mesafesini koruyanlar, hatta zaman zaman açıktan muhalefet edenler, 3) Sessizliği ve siyasî meselelerden tümüyle uzak durmayı seçenler. Birinci sınıfta dinî bürokrasinin üst düzey memurlarıyla onlara bağlı ekipler var. Bunlara ilaveten, normalde müstakil bir çizgide yürürken rejimle birlikte olmayı maslahata uygun bulanlar da mevcut.
Kurulduğu günden bu yana birinci parti olan ve 2010'lu yıllarda hâkim parti kimliği kazanan AK Parti, son yerel seçimde ilk kez ikinci parti konumuna düşmüştü. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), ülke genelinde yerel seçimlerde aldığı oy oranlarını hiçbir zaman genel seçimlerde yansıtamamıştı. Ancak, 2024 Mart yerel seçimde aldığı oylara yakın bir oranı genel seçimlerde de koruyabileceği gözlemlendi. GENAR'ın Türkiye Raporu kapsamında yaptığımız son araştırmada, «Bugün bir genel seçim olsa» sorusuna karşılık, AK Parti %32,9, CHP ise %33,4 oy oranında gözüküyordu.
Bəs küçəmizi kim süpürəcək?
Kitap Kulübü'müzün 47inci buluşmasında Thomas Curran'ın “Mükemmellik Tuzağı” adlı kitabını konuştuk.Curran mükemmellik arayışımızın içinde bulunduğumuz sınırsız büyümeye dayalı kapitalist sistemin bir tuzağı olduğunu söylüyor. Bunun giderek daha büyük bir sorun olduğunu ve bizi bunalıma ittiğini kendimizden ve çevremizden görüyoruz.Mükemmeliyetçiliği başarılı olmanın ön şartı olarak alıyoruz ve bunu olumluyoruz. Başarılı örnekler bize öyle sunuluyor. Ronaldo çok çalışıyor, aşırı disiplinli. Steve Jobs kan kusturuyormuş çalışanlarına her detay için. O dergi kapağındaki CEO, meğer biz yatakta gözümüzü ovuştururken, sporunu, yogasını yapmış, kitabını okumuş, duşunu almış ve maillerini cevaplamış oluyormuş kahvesini yudumlarken. Yeterince başarılı olamadığımızı düşünüyorsak mükemmel olamamaktan kaynaklandığına yani bizim suçlu olduğumuza kanaat getiriyoruz. Survivorship bias'i (sağkalım yanılgısını) kaçırıyoruz. Gördüğümüz örnekler sadece en tepeye çıkanlar. Çok çalışmasına rağmen bu seviyeye gelemeyen onca insanı göz ardı ediyoruz.Benim çok beğendiğim bir tespit de mükemmelliği üçe ayırması ve bu tanımlarla kendimin bir mükemmeliyetçi olmadığımın farkına vardırması. Birinci tip mükemmeliyetçilik insanın kendi içinden gelen, ikinci tip başkalarının beklentilerinden öyle olması gerektiğini düşündüren, üçüncüsü ise kendi kusurlarına kör olup başkalarının mükemmel olmalarını beklemekten ötürü bir mükemmeliyetçilik (yani kendine değil başkasına müslüman bir yaklaşım).Benim derdim ise yüksek standartlara sahip olmak. Yani yaptığım bir şeyin mükemmel olmasını beklemiyorum ama beni tatmin edecek kadar iyi olmalı. Ne farkı var demeyin, ben bu podcasti yapabiliyorsam mükemmel olduğunu düşünmüyorum ama bence yeterince iyi. Mükemmellik takıntısı olanların ise sanırım pek azı bunu hayata geçirebiliyorlar.Peki ne yapalım? Bence kitabı okuyun, hatta önce sohbetimizi dinleyin. O denli dertliyiz ki hepimiz bu bölümü bir saate ancak toparlayabildim.(02:28) Yavuz Abut, (07:03) Halime Özben Hacı, (10:20) Elif Burcu Yılmaz, (13:51) Müge İrfanoğlu, (18:33) Uğur İyidoğan, (20:55) Alimurtaza Rutçi, (25:16) Öngün Şumnulu, (30:25) Mustafa Pancarcı, (33:02) Suat Soy, (36:41) Feyza Demir, (39:56) Belgin Elmas, (43:54) Alimurtaza Rutçi, (46:20) Aydan İrem Sungur ve (48:44) Yasemin KarakayaSupport the show
Üç tablo üzerinden ve rahmetli şehidimiz Halil Kantarcı'nın muazzam tespitinden hareketle söz alacağım bugün. Birinci tablo şu. ODA TV, benim, Aydın Ünal'ın ve Hüseyin Likoğlu abilerin peş peşe yazdığı ve odaklarında devlete kılıç çeken teğmenlerin olduğu yazılar üzerinden “hedef teğmenler değil, hedef Atatürk” manşeti atarak yine o meşhur meseleyi konuşulamaz hale getirmeye çabaladı.
Sürekli her şeyden şikâyet eden insanlardan çok yoruldum azizim. İşini kötü yapandan yoruldum, herkesin işine karışandan yoruldum, sürekli dert yanandan yoruldum. Topluma sırtımı dönmemin nedenlerinden bir tanesi de bu şikâyetçiler. Şikâyet yağdıran kara bulutlar hakkında konuştuk bu hafta. Böyle insanlardan uzaklaştıkça yani topluma sırtımı döndükçe huzura erdim. Sana da tavsiyem tam olarak bu olacak. Çünkü kendi yolunda olmak tutkuyla huzuru arayan olmaktır.
Hamas'ın 7 Ekim 2023'te düzenlediği 'Aksa Tufanı' adlı operasyonun ardından İsrail'in şiddetlenen saldırıları devam ediyor. Fehim Taştekin değerlendirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun çıkışları, Mansur Yavaş'ın Tüzük Kurultayı'nda genel merkezi kürsüden eleştirmesi ve Ekrem İmamoğlu'nun partilileri uyarması… CHP birinci parti olarak çıktığı yerel seçimlerden sonra eline geçen fırsatı kullanabiliyor mu? Cumhurbaşkanlığı adaylığı yarışı partiye zarar veren bir noktaya mı gidiyor? Kılıçdaroğlu-İmamoğlu-Özel ve Yavaş parti içinde birer kliği mi temsil ediyor? CHP, önümüzdeki dönem ne yapacak? Banu Güven ve Kemal Göktaş, konuşuyor… Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Yaz tatili dönüşü yeniden merhaba. Gerçekten çok özlemişim seninle olan bu kahve masamızı. Rutinim olmuş bu muhabbet de seninle olan. Rutinlerimize çok sıkı sıkı bağlıyız insanlık olarak. Ama biz kendi yolunda olanları toplum yolundakilerden ayıran değişime açık olmamız değil mi? Kolay olan olduğun gibi kalmak. Biz kendi yolunda olanlar da acı yaşıyoruz ama değişmek için. İlerlemek için ve en güzeli de hak ettiğimiz noktaya yeniden çıkabilmek için. Çünkü kendi yolunda olmak toplum yolundakilerin nefes alamayacakları zirvelerde yaşamaktır…
Protestocular, 21. Yüzyılın en korkunç soykırımının yaşandığı şu günlerde, Victoria Hükümeti'nin bir ‘ölüm fuarı' düzenlediğini ileri sürüyor.
Tuğba Dedeoğlu'nun hazırlayıp sunduğu programa Peyzaj Mimarı Nilüfer Birinci konuk oldu.
Tuğba Dedeoğlu'nun hazırlayıp sunduğu programa Peyzaj Mimarı Nilüfer Birinci konuk oldu.
Günaydın! Pazartesi sabahından herkese merhaba. Medyascope'un podcast'i Güne Başlarken'de günün öne çıkan haberlerine birlikte bakalım.
Kobraların sezon finali gündeminde; Rafah'taki çadır kentini bombalayan İsrail, kızı tarafından balkona kilitlenen Deniz Akkaya ve açıklamaları, ojeli erkeklere savaş açan Nevra Serezli, çiftlik evine taşınan Meral Akşener, tasarruf kapsamına giren meclis ve vekiller, doları tutan Mehmet Şimşek, fiyatı 1 lirayı geçen bir bardak su, skandallarla gündemi meşgul eden Et ve Süt Kurumu, tarım ilaçlarına karşı geliştirdiğimiz bağışıklık, onaylanan yeni müfredat ve açıklamalarıyla Milli Eğitim Bakanı, 1 Mayıs tutuklularına verilmesi planlanan cezalar, devam eden sokak köpekleri yasası tartışması ve yaşananlar var. Ahmet Hakan köşesinde ise araya girilmemesi gereken ilişkiler ve sokak köpeklerine dair notlar var. Cumhurbaşkanı köşesinde ise gelir dağılımındaki eşitsizlik ve İstanbul var. Haftanın bütün gündemini konuştuğumuz, biraz mola dediğimiz sezon finalimiz yayında! Kobralara destek olmak için: http://kreosus.com/kobrakobrapodcast Twitter: http://twitter.com/kobrapod Instagram: http://instagram.com/kobrakobrapodcast
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Erdoğan yönetimindeki ikinci dönemi eğitimde büyük bir müfredat değişimi yapıyor. 2 bölümde yeni modelin ne vadettiğini ele alıyoruz.İlk bölümde Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'i daha yakından tanımıştık. Bu bölümde tanışacağımız isim, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adı altında önümüze konan yeni müfredatın fikir babası olan Nurettin Topçu.Birinci bölüme linkten ulaşabilirsiniz; https://open.spotify.com/episode/5TVolwr1K1q0Xf3aggBu62------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Frink hakkında reklam içerir.Frink uygulaması sol menüde bulunan ''Kupon Kodu Kullan'' alanına FRNKPOD kodunu tanımlayıp üyeliğini 200 TL indirimli başlatabilirsin. Hemen indir, üyeliğini başlat!: tıklayınız.Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell'i indirmek ve podbee10 koduyla size özel indirimden faydalanmak için tıklayınız.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Türk Mitoloji Atlası'nın yazarı Bartu Bölükbaşı'yla söyleşimizin ikinci bölümünde sığınmacı karşıtlığı üzerinden yükselen yeni nesil Türk milliyetçiliğini ele alırken; Türk'ün vatan ve kimlik arayışı üzerine bir yolculuğa çıkıyoruz.Birinci bölüme linkten ulaşabilirsiniz: https://open.spotify.com/episode/5nCShzMHwdWv4psl2ruY4z------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell'i indirmek ve pod10 koduyla size özel indirimden faydalanmak içintıklayınız.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
CHP lideri Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesini "seçimlerde birinci gelen partinin lideriyle ikinci gelen partinin liderinin görüşmesi" olarak tanımladı. Turist rehberleri için yabancı dil zorunluluğunu kaldıran yasa Meclis'ten geçti. Bu bölüm Ak Portföy hakkında reklam içermektedir. 2016 yılında Türkiye'nin ilk Girişim Sermayesi Yatırım Fonunu kurarak sektöre öncülük eden Ak Portföy, bugün bünyesinde 11 adet fonla yatırım yapıyor. 2024 yıl sonu itibarıyla 150 milyon dolara ulaşması hedefiyle yönetilen fonların yatırım yaptığı şirketler ve dikeyleri, küreselde büyük ilgi görüyor. Ak Portföy Girişim Sermayesi Yatırım Fonlarını buradan inceleyebilirsiniz. Aposto Gündem'e buradan ulaşabilirsiniz.
Türkiye siyasetinde artık hiçbir şey eskisi gibi değil diyebiliriz. CHP, Mayıs 2023 genel seçimlerden sonra ittifaksız girdiği yerel seçimlerde sandıktan tarihi bir zaferle ayrıldı. Gözümüzde klasikleşen kıyıların kırmızı, iç bölgelerin sarı olduğu Türkiye haritası artık bambaşka. Çünkü CHP, Türkiye'nin artık birinci partisi. 22 yıllık iktidarında ilk kez seçim yenilgisi alan AKP ve lideri Erdoğan, bundan sonra neler yapabilir? İmamoğlu rüştünü ispatladı mı? CHP'de liderlik tartışmaları sona erdi mi? Yeniden Refah Partisi, Türkiye'de nasıl üçüncü parti oldu? İYİ Parti'de istifalar bekleniyor mu? Hatay'da son durum ne? Hepsini ve daha fazlasını, Siyaset bilimci Soli Özel ve Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Evren Balta ile konuşacağız. Editör: Aliye Altınışık
31 Mart yerel seçimlerimde CHP'nin ardından ikinci olan AK Parti'nin umduğunu bulamadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yenilgiyi kabul ederken CHP Genel Başkanı Özgür Özel zaferin milat olduğunu ifade etti.
İlker Karagöz samimi ve dürüst habercilik anlayışıyla Türkiye'nin dört bir yanından derlediği haberleri izleyicilerle buluşturup ülkenin nabzını tutmaya devam ediyor. Türkiye'nin lider sabah haber programı İlker Karagöz ile Çalar Saat NOW'da! Bizi sosyal medyadan takip edin: X: https://twitter.com/nowhaber Facebook: https://www.facebook.com/nowhaber.tr Instagram: https://www.instagram.com/nowhaber.tr/ Podcast: https://anchor.fm/now-haber
Dünya bir yandan çok kıymetli ve değerlidir; diğer taraftan ise o, hadislerde bir cîfe, bir leş yuvası olarak tarif edilmekte ve onun talipleri de köpeklere benzetilmektedir. Hazreti Üstad bu ikilem gibi gözüken meseleyi “dünyanın üç yüzü” vardır diyerek açıklığa kavuşturuyor: “Dünyanın üç yüzü var: Birinci yüzü, Cenâb-ı Hakk'ın esmâsına bakar. Onların nukûşunu gösterir. Mâna-yı harfiyle, onlara âyinedarlık eder. Dünyanın şu yüzü, hadsiz mektubât-ı Samedaniyyedir. Bu yüzü gayet güzeldir. Nefrete değil, aşka lâyıktır. İkinci yüzü, âhirete bakar. Âhiretin tarlasıdır. Cennet'in mezraasıdır. Rahmetin mezheresidir. Şu yüzü dahi, evvelki yüzü gibi güzeldir. Tahkire değil, muhabbete lâyıktır. Üçüncü yüzü, insanın hevesâtına bakan ve gaflet perdesi olan ve ehl-i dünyanın mel'abe-i hevesâtı olan yüzdür. Şu yüz çirkindir. Çünkü: Fânidir; zâildir, elemlidir, aldatır. İşte hadiste vârid olan tahkir ve ehl-i hakikatın ettiği nefret bu yüzdedir. Kur'ân-ı Hakim'in kâinattan ve mevcudâttan ehemmiyetkârane, istihsankârane bahsi ise, evvelki iki yüze bakar. Sahabilerin ve sair ehlullahın mergub dünyaları, evvelki iki yüzdedir.” Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmaktadır: زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَاءِ وَالْبَنِينَ وَالْقَنَاطِيرِ الْمُقَنْطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالأَنْعَامِ وَالْحَرْثِ ذَلِكَ مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَاللَّهُ عِندَهُ حُسْنُ الْمَآبِ “Kadınlar, çocuklar, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüş, güzel cins atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin hoşuna giden şeyler insanlara cazip gelmektedir. Bunlar dünya hayatının geçici bir metaından ibarettir. Asıl varılacak güzel yer ise, Allah'ın katındadır.” (Âl-i İmran Sûresi, 3/14
6 Şubat'ta Türkiye'de meydana gelen depremde akrabalarını kaybeden ve evleri yıkılan Zehra ve Mehmet Asker, iki çocuklarıyla 3 ay önce yerleştikleri Melbourne'da hala gece 04.17'de korkuyla uyandıklarını anlatıyor.
Fecr Suresi (Arapça: سورة الفجر), Fecr Suresi, Kur'an-ı Kerim'in otuzuncu bölümünde yer alan seksen dokuzuncu suredir ve Mekki surelerinden biridir. Fecr, surenin ilk ayetinde Allah'ın yemin ettiği şafak anlamına gelir. Ad Kavmi'nin, Semud ve Firavun kavminin tarihine, onların bozgunculuk ve isyanlarına değinmekte ve insanların ilahi bir imtihandan geçtiğini bildirmektedir; Ancak bazı insanlar Allah'ın nimetini unuttukları için bu imtihanda başarısız olurlar. Fecr Suresi, İmam Hüseyin (a) Suresi olarak da anılmakta olup, hadislerde "emin nefs" anlamı, son ayetlerinde İmam Hüseyin (a) olarak tanıtılmaktadır. Rivayet edilen hadislerde, kim bunu on gece okursa Allah onu bağışlar, geri kalan günlerde okursa, Kıyamet gününde nur onun yanında olur. Fecr Suresi, İmam Hüseyin'in (a) şu anki türbesinde (H. 1391'de kurulan) kazınmış surelerden biridir. Fecr Suresi Fecr Suresi, ilk ayette Allah-u Teâlâ'nın fecre (tan yerinin ağarması ve şafak) yemin etmesinden dolayı bu adı almıştır. “Ve'l Fecr” : Tan yerinin ağarmasına andolsun. Fecr Suresi'nin ayet sayısı, Kufe karilerine göre 30, Basra karilerine göre 29, Hicaz karilerine göre 32 ve diğer bazı karilerin görüşlerine göre ise, 33'dür. Ancak birinci görüş daha meşhurdur. Sure 139 kelime ve 584 harften oluşmaktadır. Mekke'de nazil olan bu sure, Mushaf'taki resmi sırası itibarıyla 89. ve iniş sırasına göre ise, Kur'an'ın 10. suresidir. Lafız ve hacim bakımından Mufassal surelerden olup, Evsat sureleri grubundandır. Ayrıca yeminle başlayan surelerin on altıncısıdır. (Birinci ayetten dördüncü ayete kadarki bölümde 5 önemli konuya yemin edilmiştir.) Konuları Fecr Suresi'nde "Ad kavmi" ve aynı şekilde "İrame zati'l İmad" (yüksek sütunlu sarayları olan İrem'e), "Semud" ve "Firavun" kavimlerinin akıbetine ve onların işlemiş oldukları fitne ve tuğyanlara işaret edilmiştir. Ayrıca insanın ilahi huzurda nimetlerle imtihana tabi tutulduğu hatırlatılmaktadır. Daha sonra imansız insanların bu ilahi imtihanda başarısızlıklarının nedenin beyan etmekte ve imansızların cehennemin eserlerini görünce yaptıklarını hatırladıkları, ancak bu hatırlamanın gecikmiş ve faydasız olduğu güne, yani ceza (kıyamet) gününe işaret edilmektedir. Fecr Suresi'nin sonunda ise, "Nefsu'l Mutmeinne"ye (Ey huzura kavuşan can!) hoşnut olarak Rabbine dön ve artık (seçkin) kulların içine katıl ve cennete gir denmektedir
Sık sık blog yazılarımda, sosyal medya paylaşımlarımda veya verdiğim eğitimlerde nasıl duygularımızın ve içgüdülerimizin bizi yönettiğini anlatıyorum. Ancak üzerinde durduğum tavsiyeler hep nasıl aklımızı devreye alabileceğimiz hakkında oluyor. Çünkü şöyle bir inancımız var, duygularımızı kontrol edemeyiz. Aslında duygunun gücü veya enerjimizi yönetmek hakkında da bir çok anlatı var. Ama bunu biraz küçümsenen bir konu gibi hissediyorum, daha spritüel bir tonda yazılıp söyleniyor. Bunun nasıl yapılacağı yeterince anlatılmıyor bence.Amerikalı nöropsikolog Julia Digangi'nin geçtiğimiz Eylül ayında satışa çıkan "Energy Rising" adlı kitabından haberdar oldum. Duygusal güçle liderliğin nörobilimi adlı bu kitabı birkaç günde okudum. İşte bu kitap duyguların gücünü kendimizi geliştirmek için nasıl kullanabileceğimize odaklanıyor ve diyebilirim ki bana yeni bir bakış açısı kazandırdı. O nedenle sizinle paylaşmak istedim.Bu iki bölümden oluşan bir kitap özeti gibi olacak, ilk bölümde kendimizi yönetmek ve geliştirmek, ikinci bölümde ise başkaları ile olan ilişkilerimizi yönetmek ve geliştirmek hakkındaki notlarımı paylaşacağım.Çok özetle kitabın mesajı, duygularınızın size söyledikleriyle eylemlerinizin çatışması sizi bölünmüşlüğe, acı çekmenize yol açıyor. Bu acıyı bir güce çevirmek için beynimizi ve enerjimizi nasıl yönlendirebiliriz'i örnekleriyle işliyor.Dr. Julia DiGangi'nin Energy Rising: The Neuroscience of Leading with Emotional Power adlı kitabı satın almak için:https://a.co/d/9wOTybm (02:12) Duygularımızın gücünü anlamak (07:32) Birinci şifre: Duygusal gücünüzü genişletin (12:34) İkinci şifre: Kendi Güç Örüntünüzü Oluşturun (15:30) Üçüncü şifre: Duygusal enerjiyi işe koşmak (19:19) Dördüncü şifre: Belirsizlikle başa çıkın (20:57) Beşinci şifre: Kaynak kodunuzu yeniden yapılandırın Support the show
Samsung destekleriyle hazırlanan Değişim Küçük Adımlarla Başlar podcast serisi sürdürülebilir bir gelecek için iklim değişikliği konusunda yapılabilecekleri anlatıyor. Karbon salımından teknolojik gelişmelere farklı alanlarda atılacak adımların bizleri yeşil bir geleceğe uzanan yolda nasıl ileri taşıyabileceğini inceliyor. Birinci bölüm Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği Çalışmaları Başkanı Prof. Dr. Levent Kurnaz'ı konuk alıyor, karbon sıfır kavramını inceliyor ve karbon salımını azaltmak adına bireylerin, kurumların ve ülkelerin neler yapması gerektiğini tartışıyor.
Dünya bir yandan çok kıymetli ve değerlidir; diğer taraftan ise o, hadislerde bir cîfe, bir leş yığını olarak tarif edilmekte ve onun talipleri de köpeklere benzetilmektedir. Hazreti Üstad bu ikilem gibi gözüken meseleyi “dünyanın üç yüzü” vardır diyerek açıklığa kavuşturuyor. *Hazreti Bediüzzaman şöyle diyor: “Dünyanın üç yüzü var: Birinci yüzü, Cenâb-ı Hakk'ın esmâsına bakar. Onların nukûşunu gösterir. Mâna-yı harfiyle, onlara âyinedarlık eder. Dünyanın şu yüzü, hadsiz mektubât-ı Samedaniyyedir. Bu yüzü gayet güzeldir. Nefrete değil, aşka lâyıktır. İkinci yüzü, âhirete bakar. Âhiretin tarlasıdır. Cennet'in mezraasıdır. Rahmetin mezheresidir. Şu yüzü dahi, evvelki yüzü gibi güzeldir. Tahkire değil, muhabbete lâyıktır. Üçüncü yüzü, insanın hevesâtına bakan ve gaflet perdesi olan ve ehl-i dünyanın mel'abe-i hevesâtı olan yüzdür. Şu yüz çirkindir. Çünkü: Fânidir; zâildir, elemlidir, aldatır. İşte hadiste vârid olan tahkir ve ehl-i hakikatın ettiği nefret bu yüzdedir. Kur'ân-ı Hakim'in kâinattan ve mevcudâttan ehemmiyetkârane, istihsankârane bahsi ise, evvelki iki yüze bakar. Sahabilerin ve sair ehlullahın mergub dünyaları, evvelki iki yüzdedir.” “Sıfatlar Zât'ın ne aynı, ne de gayrıdır.” *Geçmişten bugüne İslâm uleması, o baş döndüren cehd ve gayretleriyle, enbiya-i izâmın esmâ ve sıfat mevzuunda beyan buyurdukları hususları biraz daha açmış, meselenin vuzuhu adına şerhler yapmış, o hususları bizim daha iyi anlayacağımız hâle getirmiş ve netice itibarıyla Zât-ı Ulûhiyet hakkında yanlış telakkilere düşmekten bizi sıyanet etmişlerdir. Bütün bunlara rağmen, mesela sıfatlar Zât'ın aynı mı gayrı mı diye münazara ve münakaşalar söz konusu olmuştur. *Malum olduğu üzere, ilim, hayat, sem', basar, irade, kudret, kelâm, tekvîn gibi sıfatların Zât'ın aynı olarak kabul edildiğinde, bu sıfatların da tek tek kadim olmuş olacağı, dolayısıyla taaddüd-ü kudemâ lazım geleceği, bunun ise Allah'ın vahdaniyeti hakikatine aykırı olacağı ifade edilmiştir. Buna karşılık sıfatlar Zât'ın gayrı olarak görüldüğünde ise, sıfat-ı sübhaniyenin Allah'ın gayrında mülâhazaya alınmış olacağı, bunun ise Allah'ı hâdis (sonradan meydana gelmiş) bir şeyle ittisaf mânâsına geleceği, dolayısıyla bu durumun da kabul edilemeyeceği söylenmiştir. İşte bu mülâhazalarla ortaya konan vartalara düşmemek için Ebû'l-Hasen el-Eş'arî Hazretleri, “Sıfatlar Zât'ın ne aynı, ne de gayrıdır.” diyerek işin içinden sıyrılmak istemiştir. Bu izahın kaçamak bir yanı olduğu söylenebilir, ancak böyle bir ifadenin ulûhiyet hakikatine duyulan bir saygının neticesi olduğu muhakkaktır. Bu meseleler beşer idrakini aşan mevzular olduğundan, vahyin bize bildirdiğinin ötesinde kesin ve net bir şey söylememiz mümkün değildir; söyleme cüretinde bulunanlar ise bir sürü çarpık anlayış ve tenakuzun içine düşmüştür/düşmektedir. İnsan, varlığın özü, usâresi; kâinatların fihristi ve hülâsasıdır. *Cenâb-ı Hakk'ın isimlerine bakan yanıyla dünya mektubât-ı Samedaniyyedir, çok güzel ve sevgiye layıktır. Bu yönüyle dünyaya bakınca ağaca sarılır öpersin, “Benim Rabbim'in bir kelimesi!” dersin. İnsana sarılırsın, aşkla-iştiyakla kucaklarsın, “Benim Rabbim'in ahsen-i takvimi bu!..” dersin. Bütün insanlığa bakarken “Bunlar benim Rabbim'in kelimeleri, cümleleri, paragrafları, kitapları!..” dersin. Kitap kadar mana ihtiva eder insan, çünkü insan bütün kâinatın fihristi mahiyetindedir. Bu video 15/11/2015 tarihinde yayınlanan “Ey İnsan!..” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...
#aleviler #dersim #ermeniler Alevileş(tiril)miş Ermeniler! Biz İsa'ya tabiyiz ama Ali'ye mecburuz! Gizli tarih. Konuk: Kazım Gündoğan- Yazar Ermeniler neden ve nasıl Alevileşti? 1915 ve1938'de neler yaşadılar? Birinci ve ikinci tertelede neler oldu? Kimliklerine neden muhtedi yazıldı? Dersim nüfusunun kaçta kaçı Ermeni? Kimliklerini açıklamalılar mı? Gizli tarih
#AdemYavuzArslan #Haber #siyaset Türkiye gündemi normal şartlarda bir iktidarı iki günde düşürecek skandallarla dolu. E devlet hackleniyor, 85 milyon insanın tüm bilgileri internette satışta, Şüpheli şekilde cephanelik patlıyor, şehitler var, Dolar tutulamıyor, Türk parası pula döndü ama muhalefet yalan olduğu ispatlanmış konuları tekrar tekrar gündeme getiriyor. İşte onlardan birizi Komzik Oda. CHP Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem hükümete yüklenirken yine aynı yalanları tekrar etti. Oysa ki Kozmik Oda'ya girildiği ve bilgilerin sızdığı koca bir yalandan ibaret. Birinci el bilgilerle ...
Gazeteciler Ayşe Yıldırım ve Sedat Bozkurt 14 Mayıs seçimlerinde ortaya çıkan sonucu ve ikinci turda neler olabileceğini konuşuyor. Muhalefetteki yenilmişlik duygusunun kaynağı ne? Sonuçlarda muhalefetteki liste mücadelesinin etkisi var mı? Kılıçdaroğlu aday olduktan sonra arkasına bakmadı mı? Erdoğan ilk turda yüzde 49.5'u nasıl aldı? CHP'de Kılıçdaroğlu sonrası kavga yaşanır mı? İkinci turdaki kampanya dili nasıl olacak? Milliyetçi rüzgarlar mı esecek?
CEVHERİ GÜVEN #seçim #14mayıs #süleymansoylu Seçimin birinci turunda neler oldu? Süleyman Soylu ile YSK hattında neler yaşandı? Onursal Adıgüzel ve Tuncay Özkan, Kılıçdaroğlu'nu nasıl sırtından hançerlediler? CHP Genel Merkezinde gece yaşananlar, ikinci tur öncesi Kılıçdaroğlu'nun yaptığı hamleler ve dahası... Hırsız evin içine nasıl girdi? Tuncay Özkan o gece Ekrem Imamoğlu ve Mansur Yavaş'a neler yaptı? Hangi konularda uyarılarda bulunmuştum, hangileri gerçekleşti? Birinci turun hiçbir yerde bulamayacağınız analizi ve bilgileri...
“The data shows that most of the individuals during the COVID-19 episode—among those who quit—they quit to take another job,” says Serdar Birinci, an economist at the Federal Reserve Bank of St. Louis. Birinci discusses his research on job transitions in this podcast episode.
24 Şubat 2022'de Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile başlayan savaşın birinci yıl dönümünde Açık Gazete'de, Rus sosyalist ve sosyal bilimci Ilya Budraitskis ile savaşın nedenlerini, dünya solunda savaşa dair tartışmaları ve savaşın nasıl sonlandırılabileceğini konuştuk.
Masanın ayakta kalması için çaba göstermeyenler bugün tekrar kurulabilmesi için feveran ediyor. Oysa masa ayakta hala, değerini koruyor. "Hele bir ikinci tura kalsın, o zaman ben de seninle birlikteyim." diyenlere sorma zamanı: Birinci turda kime vereceksin oyu? #akşener #masa Jenerik müziği: Rahman Altın Vinyet: Yılmaz Aslantürk (Otisabi)
Bu cumhuriyet bir karanlığın içinden doğdu. Hatırlatmak istedim.