POPULARITY
Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu, çözüm sürecinin detaylarını, anayasa değişikliği tartışmalarını, 19 Mart sürecini ve önümüzdeki genel seçimlerde Zafer Partisi'nin yol haritasını Ali Deniz Çakır'a anlattı. Karamahmutoğlu, Özgür Özel'i neden eleştirdi? Neden Zafer Partisi'ni seçti? Bahçeli'nin Öcalan'ı meclise çağırdığında ne tepki verdi? Bu soruların cevapları ve daha fazlası Konuşmazsak Olmaz'da! Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Spor sektörü diye bir şey var… Bir de futbol sektörü… Ana kaynağı ticari gelirler, yayın gelirleri ve maç günü gelirleri olan koca bir ekosistem… Üstelik İtalya ile birlikte UEFA EURO 2032'ye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyoruz… Bu arada olan bitenin haddi hesabı yok…
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, 19 Mart'tan itibaren yaşanan süreci, İBB iddianamesini ve Türkiye'nin gündemiyle ilgili görüşlerini Ali Deniz Çakır'a anlattı. Gürsel Tekin'in İstanbul İl Başkanlığı binasına polis eşliğinde girdiği gün neler oldu? CHP Ekrem İmamoğlu için neler yapmayı planlıyor? CHP İstanbul İl Başkanlığı cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazır mı? Hepsi ve daha fazlası, Konuşmazsak Olmaz'da! Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
#acıtatlımayhoş Aylin Öney Tan, nane gibi maydanoz ve dereotunu da kurutmayı öneriyor ve dereotunun olmazsa olmaz sayıldığı İskandinav mutfağından patates salatası tarifi veriyor.
Bu söze pek çoğumuz aşinayızdır… Hristiyan Batı değerleriyle yetişmiş, aşağılık kompleksiyle donanmış, ezik, Türkiye'yi küçümseyen bakış açısının sembolü hâline gelmiştir…
Geçtiğimiz ay yaşanan bazı gelişmeler emperyalizmin Filistin meselesine bakışına dair kafa karışıklığına neden oluyor. Eylül ayının sonlarında Birleşik Krallık (Kanada ve Avustralya ile birlikte) ve Fransa Filistin Devleti'ni tanıma kararı aldı. İsrail tarafından öfkeyle karşılanan bu gelişme, aslında Filistin halkının mücadelesine ya da topraklarına geri dönüş başta olmak üzere haklarını kazanmasına yönelik bir destek içermiyor. Tam tersine geçmişten bugüne emperyalizmin dayatmasıyla Filistin hareketinin gündemine sokulan sözde “iki devletli çözüm”, bölünmüş ve tamamen İsrail'e tabi kılınmış bir Filistin sözde devletini tanıma adı altında, İsrail'in Siyonist projesine ilelebet meşruiyet sağlamayı amaçlamaktadır.Filistin devletinin tanınmasıyla ilgili Batı dünyasında tartışma yaratan mesele, ABD emperyalizmi ile Avrupa emperyalizmi arasında Batı Asya'daki egemenlik mücadelesinin bir uzantısı. ABD'nin İsrail ile kurduğu neredeyse organik ilişki, Trump'ın hamleleri ile daha da ileri taşınıyor. Netanyahu, sadece Gazze'yi değil, Batı Şeria'yı da ilhak edeceğini söylüyor. Böyle bir durum, 1990'lardaki Oslo süreci sonrasında ortaya çıkan ve ABD'den ziyade Avrupalı emperyalistlerle daha iyi ilişkileri olan Filistin Özerk Yönetimi'ni, dolayısıyla Avrupa'nın bölgedeki etki kanallarından birini tehdit ediyor. İngiltere ve Fransa da buna tepki veriyor. Olan biten bu.
İşaret dili olmazsa olmaz! #DünyaHali
İşaret dili olmazsa olmaz! #DünyaHali
Yeni tədris ilindən gözləntilər nələrdir?“Həyatın hər sahəsində riyaziyyatın rolu var”Təhsilə marağı necə artırmaq olar?“Öyrənmə dövrü bitib, indi öyrənməyi öyrətmək dövrüdür”“Uşaqları öyrədici platformalara yönləndirmək vacibdir”“Xüsusi istedadlı uşaqları aşkar etmək üçün ən dəqiq yol fənn olimpiadalarıdır”Olimpiadaların etibarlılığını necə müəyyən etmək olar?Qonağımız Azərbaycan Respublikasının Təhsil İnstitutunun direktor muavini Fuad Qarayev oldu.
Türkiye'de vergi konusu geçen yaz başında yazdığım vergi cennette olmaz başlıklı yazımdan bu yana sürekli gündemde. Stopaj iniyor, ÖTV gündeme çıkıyor, ÖTV iniyor emlak vergisi gündeme çıkıyor. Bu böyle de sürüp gidecek gibi duruyor. Çünkü vergi tasarımında sorun var. Vergi reformu beni yap diye bağırıyor.
Türkiye, bin yılın ötesine uzanan bir millet olma iradesinin en son halkası. Bu irade, tarih sahnesine çıktığı günden beri yalnızca savaş meydanlarında değil; medeniyet inşasında, adalet dağıtımında ve ortak yaşam kültürünün yoğrulmasında da kendini göstermiştir. Selçuklu otağının gölgesinden yükselen devlet aklı, Osmanlı payitahtının mermer koridorlarında şekillenen hukuk anlayışı, Sakarya'nın cephesinde toprağa düşen canların fedakârlığı ve 15 Temmuz gecesi darbe tanklarının önünde duran çıplak ellerin cesareti… Tüm bunlar, aynı zincirin farklı halkaları aslında. Ve o zincirin en sağlam, en kapsayıcı halkası bin yılın ötesinden bugüne taşınan Türklük mührüdür.
"Qaydaları pozma" verilişində qonağımız olan Qəza əleyhinə kursların məşqçisi Aqil Rəhimov ilə dayanma və durmanın nə olduğundan danışdıq.
Bir iddiayı dinledim; iddia sahibi, “faiz ancak mal değişiminde olur, para alım satımında veya borçlanmalarında faiz olmaz; çünkü Bakara suresinin 279. Allah Teâlâ ‘faizden vazgeçer tevbe ederseniz mallarınızın aslını alabilirsiniz' buyuruyor” diyordu. İddia sahibi şunu da diyordu: “faizle ilgili âyette mal kelimesi geçiyor, para geçmiyor, bankalar da para/kredi verdikleri kimselerden zaten faiz almıyorlar, enflasyon farkı ve biraz hizmet bedeli alıyorlar…” Bu iddia şuna benziyor:
Hayvanlar neden insanlar kadar nezle olmaz? İnsan diyetinin çeşitlilik arz etmesi bir kusur mu? DNA'mız kopyalanırken ne kadarı işlevsizdir? Eksik Olan'da bu hafta Alp Y. Kozanoğlu ve Ömer Çeşit yazar Nathan Lents'in Metis kitabevinden çıkan “İnsanın Kusurları” adlı kitabın ilk bölümünü yorumladı. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Dünyanın yaşadığı son pandemi olan COVID-19 pandemisinin resmî ilanının üzerinden beş yıldan fazla zaman geçti. Bu tür kriz dönemleri, sistemin bağrında taşıdığı çelişkileri tüm çıplaklığıyla görmemize olanak sağlar. COVID-19 pandemisi de sağlık sisteminin çelişkilerini görünür kıldı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), pandemi döneminde zengin ülkelerin aldıkları yüz kızartıcı tutumların olası yeni bir pandemi durumunda tekrar yaşanmaması için yaklaşık dört yıldır bir Pandemi Anlaşması üzerinde çalışıyordu. Geçtiğimiz günlerde DSÖ, Pandemi Anlaşması taslağının üye ülkelerce kabul edildiğini müjde olarak duyurdu. Oysa zengin ülkelerin tutumunda bir değişiklik yok, hâlâ ellerindeki olanakları kârlarını sürdürmek için dünyayla paylaşmak istemiyorlar.COVID-19'a karşı herhangi bir etkili ilacın olmadığı, vakaları tespit etmek için yaygın testin yapılmadığı, izolasyon ve karantina tedbirlerinin alınmadığı, hastane servis ve yoğun bakım yataklarının yetmediği bir anda aşı, çok kritik bir yerde duruyordu. Ancak aşı üretimi, aynı ilaç üretimi gibi ne yazık ki dev ilaç şirketlerinin tekelindeydi ve fikrî mülkiyete (patente) tabiydi. DSÖ, Mayıs 2020'de ilaç şirketlerine aşının daha erken sürede bulunabilmesi ve yaygın şekilde üretilebilmesi için COVID-19 virüsü hakkında elde ettikleri bilgileri tüm dünyanın kullanımına açma çağrısı yapmış ancak tek bir ilaç şirketi bile bilgi paylaşmamıştı. Ayrıca COVID-19 aşıları üzerindeki patentin kaldırılması girişimleri de sonuçsuz kalmıştı.Aşılar daha bulunmadan önce zengin ülkeler nüfuslarından katbekat fazla aşıyı sipariş etmiş, aşı bulunduktan sonra da aşı milliyetçiliği yaparak aşıları depolamıştı. İlaç şirketleri aşı almak isteyen ülkelerden fahiş fiyatlar talep etti. Böylece yoksul ülkeler çok geç bir zamanda aşıya ulaşabildi. Resmî rakamlara göre dünya çapında toplam 7 milyondan fazla insan COVID-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Bunların yaklaşık 5 milyonu, ölümden korumada yüksek başarıya sahip aşılar uygulanmaya başladıktan sonraki dönemde gerçekleşti. Ne yazık ki milyonlarca insanı, aşı ile önlenebilir bir hastalıktan kaybetmiş olduk.Mevcut Pandemi Anlaşması taslağı üzerinde uzlaşılamayan maddeler, COVID-19 pandemisinde uzlaşılamayan kritik başlıklarla aynı içerikte. Zengin ülkeler, olası bir pandemi durumunda hastalık kaynağına ve ilaç/aşı geliştirme teknolojisine dair bilgileri dünya ile paylaşmak, DSÖ'ye üye ülkelere yaptırım uygulamasına olanak tanıyacak yetkiler vermek, yoksul ülkelerin ihtiyacı olan ilaçları ve aşıları tedarik etmek ve oluşturulacak pandemi fonuna katkı sunmak istemiyorlar. Peki, bunları neden istemiyorlar? Çünkü kârlarından olmak istemiyorlar. Dünyanın sağlığını ve insanların ölmesini umursamıyorlar.COVID-19 pandemisinde dünya çapında sermaye sınıfının tutumu insan sağlığını korumak yönünde değil, kârlarını korumak yönünde olmuştu. Üretimi, pandeminin ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürmemekte ısrar ettiler. Özel hastaneler tamamen ücretsiz sunmaları gereken hizmetlerden fahiş ücretler talep etti. Sermaye dostu hükümetler de virüsün yayılmasını engelleyecek halk sağlığı tedbirlerini ciddiyetle uygulamadı ve sürdürmedi. İşçileri, emekçileri hiçbir önlem almadan çalışmaya yolladılar.Pandemiye karşı hazır olmayı, sağlık alanında alınacak tedbirlerle sınırlı görmek yanlış bir tespit olur. Çünkü pandemiyle mücadelede halk sağlığı tedbirlerinin uygulanmamasının esas nedeni, amacı yalnızca kâr etmek olan kapitalist üretim ilişkileridir. Üretimi, kâr için değil, insanlığın ihtiyaçları için yapmak gerekiyor. Dolayısıyla bunu gerçekleştirmek için işçi sınıfı ve onun müttefikleri mevzilerini bugünden güçlendirmeye başlamalıdır. Özelleşen sağlık sistemini kamulaştırmayı, üretimden gelen gücümüzü kullanarak üretimi dönüştürmek için işyerlerimizde sınıf mücadeleci sendikalarda örgütlenmeyi önümüze bir hedef olarak koymalıyız. Ancak böyle bir hedefle yürüteceğimiz mücadeleyle bir sonraki pandemiye hazır girmemiz mümkün olacaktır.
Yaklaşık bir haftadır medyanın gündemini Yeni Şafak ve Tvnet belirliyor… Yorumların bini bir para!.. Çoğu da spekülatif, yakıştırmacı, abartılı ifadeler… Oysa, durum çok basit… Yeni Şafak her zaman yaptığını yapıyor. Halkın nabzını tutuyor. Gördüğü yanlışlıkları dile getirerek çözüme katkı sunmaya çalışıyor. “Aman ne şiş yansın ne kebap” demiyor… Çelişkilerin üzerine gidiyor… Muhafazakâr entelektüel şeklindeki tanımlamayı hak etmesi de bundan zaten...
Beşir Atalay'ın tam da yaşadığımız dünyayı daha iyi hale getirmek üzere İslamcı bir temelde siyasal mecrada yol almış bir insan olarak anıları üzerine düşünürken Taha Abdurrahman'ın “Ahlakın Birliği İlkesi ve Siyasetin Ahlakı” isimli konferansının davetiyesi düştü mesaj kutuma. Prof. Dr. Mehmet görmez Hoca'nın başkanlığını yaptığı İslam Düşünce Enstitüsü geçtiğimiz Temmuz ayında seri konferans ve toplantılarla ağırladığı Fas'lı ünlü İslam düşünürü Taha Abdurrahman'ı bir kez daha ağırlıyor. Üstelik bu sefer Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde ve konu Siyaset ve ahlak ilişkisi.
Kendini efendi ve imtiyazlı addeden bir gürûh var bu ülkede. Atatürk'ü de kendilerine kalkan etmişler. Din adına ağzınızı açtığınızda “dinci-şeriatçı-ümmetçi” diye suçlarlar sizi. Kürtlük adına ağzınızı açtığınızda da “bölücü” diye.
"Zaman Maşını" verilişinin növbəti buraxılışında qonağımız Geologiya və Geofizika İnstitutunun “Palçıq vulkanizmi” şöbəsinin baş elmi işçisi, elmlər doktoru, dosent Orxan Abbasov oldu.Palçıq vulkanlarının yaranma səbəbləri, onların təhlükəlilik səviyyəsi, çimmək üçün uyğun olub-olmaması, Xəzər sahilindəki tanınmış vulkanlar və Azərbaycanın bu sahədə dünyada tutduğu yer barədə ətraflı və elmi əsaslı müzakirə apardıq.
Yeni Mahalle'de ortalık karışık. Sanki gökten tepelerine nefret yağıyor. Evde, sokakta, sahada, otobüste, yatakta, her yerde. Bunca öfke niye, kimse bilmiyor. Ama biz biliyoruz: Yoksulluk, adaletsizlik, umutsuzluk, bastırılmış hesaplar, çocukluktan devralınmış kırık dökük hayaller. Figen Şakacı, HınçAhınç'ta hıncın anatomisini çıkarıyor. Bu roman, yalnızca geleceksiz ve yoksul üç gencin dostluk hikâyesi değil. Aynı zamanda bugünün Türkiye'sine, gençliğine, erkekliğe, kadınlara, sınıfa, mahalleye tutulmuş bir yüzleşme aynası.Şakacı'nın dili keskin, sezgili ve sahici. Gördüğüm en gerçek kadınlardan biriyle; romanı üzerinden sadece romanını değil, bu ülkenin gençlerini, öfkesini, dayanışma ihtiyacını, kadın olmanın ağırlığını, kadına dayatılan eril dili, doğurmayı bile tribünden öğrenmek zorunda kalmayı, erkek hadsizliğini konuştuk. HınçAhınç, içime biriken ama ifade edemediğim öfkeye karşılık verdi. Mahallede dolaşırken sadece karakterlerle değil, kendi bastırılmış kırgınlıklarımla, eşitsizlikle, suskunlukla da yüzleştim. Figen Şakacı'yı dinlemek, kadın olmanın hâlâ “anlatılması” gereken bir şey olduğunu hatırlattı. Ama aynı zamanda da: hâlâ yan yana durmanın, sözümüzü sakınmamanın, inadına yazmanın mümkün olduğunu da.Video
Silivri açıkları merkezli deprem İstanbul ve civar illeri salladıktan sonra başka bir konuyu düşünemez olduk. 6,2 sonrası yüzlerce artçı sallantı kayda geçti. Tartışma malûm: Bu yaşanan deprem, beklenen büyük İstanbul depremi miydi, değil miydi? Deprem uzmanı hocalar ikiye bölündü.
Şeyh Galip, şiirlerinin Mevlana'nın Mesnevi'sinden çalıntı olduğuyla itham edildiğinde, o meşhur “Esrârını Mesnevî'den aldım / Çaldımsa da mîrî malı çaldım” beytini yazmıştı. Şair intihali itiraf etmekle birlikte çaldığının mîrî malı, yani, herkese ait, herkesin faydalanmasına açık bir eser olduğunu söylemek istemişti. Ne var ki, “mîrî” kelimesi aynı zamanda beytülmâl, yani devlet hazinesi anlamına da geliyordu ve büyük bir talihsizlikle Şeyh Galip'in bu güzel dizeleri 2 asır boyunca hırsızlığın bahanesi olarak kullanıldı. “Devlet malı deniz”, “su akarken küpünü dolduracaksın” ya da “çalıyor ama çalışıyor” gibi devletten çalmayı meşrulaştıran münasebetsiz ifadelerin yanına bir de Şeyh Galip'in bu dizesi eklendi.
Bir uçak yolculuğunda yan koltukta oturan bir adamın alyansını sağ elinin işaret parmağına taktığını fark eden yazar yorum yapmaktan kendini alamaz. “Bayım alyansınızı yanlış elinize takmışsınız!'' Adam bunun üzerine; “Yanlış kadınla evlendim de ondan” diye karşılık verir. Yazar Ziglar bu anıyı aktardıktan sonra şöyle sorar;
Aslında bizim söyleyeceklerimize yakın şeyleri, CHP'nin Maltepe'deki mitingi sırasında katıldığı Halk TV canlı yayınında siyaset bilimci Doç. Dr. Onur Alp Yılmaz açıkça dile getirmiş: "Böyle bir ekonomide siz sadece belli markaları boykot ettirirseniz ne olur? Bu markalar zarar etmiş olur sadece. Genel tüketimde bir düşüş olmaz. Bu da ekonominin bedel ödemesi anlamına gelmez, halkın bedel ödemesi anlamına gelir…
Ramazan bitti. İşte bugün bir solukta bayrama kavuştuk. Dualarımıza karşılık beklediğimiz bu kutlu günde Türkistan'dan Gazze'ye tüm mazlumların kutlu bir milletin adaletine kavuşmasını, tüm zalimlerin dersini aynı millet elinden almasını diliyorum. Başka da ne ister insan; sadece Ramazanın o bitimsiz lezzetine tekrar tekrar kavuşmak...
#acıtatlımayhoş #ramazanmenüsü
Türkiye'nin de içinde bulunduğu coğrafya büyük bir sınamadan geçiyor. Siyonist terör örgütü İsrail'in kurulduğu günden beri İslâm dünyasında kan ve gözyaşı dinmiyor. Müslümanlar arasına sokulan nifakla ülkeler istikrarsızlığa sürüklendi; etnik, dini, mezhebi farklılıklar kaşındı; birilerinin emri altında terör örgütleri icat edildi. İsrail'in güvenliği daha doğrusu yayılması için bölge ülkeleri, emperyalist ülkeler tarafından sürekli güçsüzleştirildi. Irak'ta olduğu gibi kimi ülkeler direkt ABD ve Batılı ülkeler tarafından işgal edildi. Kimi ülkeler, iç savaşa sürüklendi, kimi ülkelerde de darbelerle milletin iradesine dayalı hükümetler devrildi. Filistin'i savunan liderlere suikastlar düzenlendi.
#acıtatlımayhoş #ramazanmenüsü
Bütün duygularımızı paylaşmak zorunda mıyız? Aklımıza gelen her şeyi ya da o anda hissettiğimiz tüm duyguları karşımızdaki insanlara aktarmalı mıyız? Daha önce aksini duymuş olabilirsiniz ama her duygunuzu, her an, herkesle paylaşmak her zaman iyi bir fikir olmayabilir. Peki nerden çıktı bu duygularımızı açıkça anlatma zorunluluğu? İlişkilerimizdeki yakınlık bütün duygularımızı paylaşmak üzerine mi kurulu? Hangi duygularımızı paylaşmalı? Peki ya paylaşmasak ne olur? Tüm bunları ve daha fazlası Yakın İlişkiler'in bu bölümünde konuşuluyor.------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir .50podbee koduyla Hiwell'de ilk seansınızda geçerli %50 indirimi kullanmak için Hiwell'i şimdi indirin.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Geçtiğimiz günlerde Zorlu Holding CEO'sunun, Vestel CEO'suna attığı ve bunu yaparken de şirketin bütün çalışanlarını şahit haline getirdiği mail neticesinde Zorlu Holding CEO'su görevinden istifa etti. Duyumlara göre olay kamuoyuna yansıdığında kendisine ulaşılamayan Ahmet Nazif Zorlu gelişmeleri bir gün sonra öğrendi. Zorlu Holding ve iştirakleri İsrail'de devam eden enerji yatırımlarından dolayı boykot listesindeydi. Hatta bu köşede bu yatırımlardan dolayı Zorlu PSM'de yapılması planlanan bir konserin iptal edildiğini de gündeme getirmiştim.
#acıtatlımayhoş #ramazanmenüsü
Eşit Haklar İçin İzleme Derneği ve Hollanda Helsinki Komitesi tarafından yürütülen, Avrupa Birliği tarafından desteklenen "Ayrımcılığa Karşı Birlikte Projesi" kapsamında hazırlanan Gündem Eşitlik'in bu bölümünde Somalili Muhammed İsa konuğumuz oldu. Somalili Muhammed İsa dükkânının ismi yüzünden baskı gördü. Ankara Kızılay'da açtığı mekânının kapısından ayrılmayan kolluk kuvvetleri yüzünden kapattı. Türkiye'de tanıştığı Somalili eşini ve yine Türkiye'de doğan çocuklarını aldı Somali'ye kendi rızasıyla döndü. Elbette zorunda bırakılan bir gidişti, çünkü “başına bir şey gelmesinden” endişe etti. Muhammed Gündem Eşitlik'e Somali'den katıldı. Başına gelenleri akıcı Türkçesi'yle anlattı. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Olmaz oldu Devlet Bahçeli ile Kandil arası mesajlaşmalar başladı. Kandil ile Bahçeli arasındaki mesajlaşmaların tüm detayları ve analizi. Erdoğan ile Bahçeli arasında ayrılık olduğuna ilişkin iddialar ne durumda? Saray'ın gayriresmi sözcüsü Selvi neden "Abdullah Öcalan diri diri gömüldü" diye karalar bağladı?
Çeşitli bir şeyler konuşuldu. Takip edelim. https://www.instagram.com/alper_celik_/ https://x.com/lpercelik
Turizm Kafası (26 Ekim 2024) - Reklamın İyisi Kötüsü Olur Mu Olmaz Mı ? by Kafa Radyo
Gazeteci Yavuz Oğhan, Türkiye'deki son bir haftanın gündemini değerlendirdi.
Pusula'nın yeni bölümünde Ömer Rıfat Gencal Kerim Rota ve Ali Çuhadar Türkiye'nin enflasyona mücadele sürecini ve Merkez Bankası'nın para politikasını tüm boyutlarıyla masaya yatırıyor. Merkez Bankası bundan sonra ne yapacak? Enflasyon hedefleri nasıl tutar? Asgari ücrete ne kadar zam gelir? Gencal, Rota ve Çufadar tartışıyor.
Turizmci Murat Serim ile turizmdeki kötüleşmeyi, Türklerin Yunan adalarını tercih etme nedenlerini ve otel ve restaurantlardaki ücretlerin fahiş olup olmadığını konuştuk.
ChatGPT ‘deki son gelişmeleri ve yapay zekanın yaklaşmakta olan dünya hakimiyetini konuştuğumuz bu bölümün konuğu bilim kurgu yazarı Murat Beşiroğlu oldu. Kendisiyle yapay zekaya kaptırmayacağımız işleri, robotların cezai ehliyetini ve genel olarak insanlığın geleceğini konuştuk.
#acıtatlımayhoş #iftarmenüsü Mercimek çorbası, kıymalı yumurta, hoşaf. Aylin Öney Tan eskiden iftarda muhakkak yumurta yemeği olduğunu anlatıyor. Mesela çılbır, pastırmalı, hatta hurmalı yumurta. Bugünün tarifi kıymalı yumurta, hem de tarçınlı.
Hiçbir şey kendine kendine olmaz. Allah nasıl meydana gelmiştir? | Fethullah Gülen Hocaefendi by
The fall of the web was not as easy as it seemed. Even the planning stages were tense and filled with doubt. Frustration was in the eyes of some members as they had truly had their fill of this god-forsaken city. Things went according to plan as they could until they didn't. Bringing back Duo and the stone was not the hard part. It was having him hand over the stone that seemed the most troublesome. He even threatened to leave the group if they planned on taking it away from him. Thankfully with the combined efforts of the team, they successfully killed the Web, retrieved the stone, and freed the city of Invenas. All in a days work for our heroes, right? Enter a man lost out of time. Once a statue, a man by the name of Hoshino, a victim of the Web, has now joined the group. We find ourselves saying goodbye to Voyas and meet a distant cousin of Rig. Eventually, they made it back to The Heartwood and Amina. They give her the stone and she assures the group that Nymora is indeed safe. They return back to Nymora and it is as if the siege of Nymora had never taken place. We return to Bosco, Thai, and Morz in the midst of their gem heist. There the three of them encounter a gem dragon who does a significant amount of damage to the group. There's a plead for their lives and a fragile truce is forged. Morz will stay behind and the two rogues will travel with the dragon that they name Sage. Together they aim to put a stop to Olmaz and his Infinity Bazaar. On their way to Mechfall Bosco and Thai exchange details of their past, and Thai tells Bosco of the party he briefly ran with which led him back to the bazaar. Eventually, they arrive at “The Twisted Antler”, a speakeasy where your coin is of no value, but the real currency is information. They meet with some old associates and allies. With their help, they set forth a plan to take down Olmaz, but first, they have to stop their pursuer. The three set a trap that is successful though things don't always go to plan. In a fit of rage, Bosco removes his amulet, alerting The Ringleader that he is in fact alive. There's so much happening and we pick up with arc 16, “Return On Investment ”. How will the rest of this story unfold? Find out next time on the Medusa's Cascade: Collateral Damage! Theme Music is written and performed by The Floating Lighthouse Mixed by Thomas Lapierre III Check out the show at themedusascascade.com
Podcastin sosyal hali Poddy'yi hemen denemelisin www.poddy.net/indir. Özellikle yaz aylarının baş belası rakipsizdir: sivrisinekler. Sıtma, sarı humma, deng ateşi gibi Dünya'nın en ölümcül hastalıklarının taşıyıcısı olan ve doğada toplam 3500 farklı türü bulunan sivrisinekler, iflah olmaz kaşıntılar, kulağın dibindeki sinir bozucu vızıltılar ve vücutta rahatsız edici… Seslendiren: Gülfem Akdemir
YOK ARTIK! BU KADAR DA OLMAZ!
Gündemin öne çıkan gelişmeleri Demet Bilge Erkasap'ın hazırlayıp sunduğu Kısa Dalga Bülten'de…