Bağımsız İnternet Gazetesi T24'ün Podcast Kanalı www.t24.com.tr
2025'in “Aile Yılı” ilan edilmesiyle birlikte, devletin aile, kadın ve LGBTİ+ politikaları bir kez daha ideolojik bir hattın parçası olarak gündemde. Queer feminist aktivist Berfu Şeker anayasa değişikliği teklifinden Aile Eylem Planı'na, Diyanet'in stratejik planından RTÜK sansürlerine, propaganda yasağı tartışmalarından alternatif aile tahayyüllerine uzanan politik gelişmeleri değerlendirdi. Devletin “zararlı akımlar” tanımının LGBTİ+'ları nasıl hedefe koyduğunu, “aile” kavramının nasıl bir baskı aracına dönüştüğünü, propaganda yasağı tartışmalarıyla birlikte ifade özgürlüğünün nasıl daraldığını ve “lezbiyen*” ifadesinin nasıl bir politik hafızayı ve imkânı taşıdığını Berfu Şeker anlattı.Video
Mine Söğüt, Can Yayınları'ndan çıkan Ormandaki Kalpsiz Ceylan'da, bugüne kadar dinlediğimiz tüm masallara, iyilikle paketlenmiş kötülüklere, ahlakın gölgesinde işlenen sistematik suskunluklara itiraz ediyor. Bu masal, ormanda kalbi çalınmış bir ceylanın ve o kalbi geri almak için yola çıkan kız cüce Mantıklı'nın hikayesi. Ama aynı zamanda, suskun bırakılanların, bastırılan duyguların ve gölgede kalan vicdanların masalı.Biliyoruz ki; Korkunç durumlar bazen öyle estetik, öyle zarif biçimde paketlenir ki... ne yapacağımızı bilemeyiz ve sorgularız: Kötülük, kendini güzellik gibi sunduğunda daha mı az görünür olur? Masalın içinden yükselen sorular da doğrudan bugüne ayna tutuyor: Doğadan öğrendiklerimizi hayatımıza neden taşıyamıyoruz? Yeryüzünde her şey kendiliğinden değerliyken, neden sürekli başka anlamlar yüklüyoruz?Bahadır Baruter'in enfes çizgileri, masalın yumuşak dokusuna gerçekliğin ağırlığını yüklüyor. Bu görsel karşıtlık, anlatının duygusal ritmini bozmadan, okuru daha derin bir gerçekle yüzleştiriyor.Video
Irmak Zileli'nin Everest Yayınları'ndan çıkan yeni romanı Şimdi Buradaydı, bastırılmış öfkeye, suskunlukla büyüyen kötülüğe ve toplumun ‘normal' adı altında dayattığı rollerin yarattığı ruhsal çöküşlere dokunuyor. Psikiyatrist Birkan'ın bir cinayeti önleme çabasıyla başlayan hikâye, hızla terapi odasının dışına taşıyor; normlarla, iktidarla, hasetle ve görünmez toplumsal kurallarla örülü karanlık bir zemine uzanıyor.Zileli, bu romanda yalnızca bireyin değil, sistemin de maskesini kaldırıyor. “Kötülük yalnızca ötekinin yüzünde mi?” sorusuyla başlayan bu yolculuk, en tanıdık yüzlere kadar uzanıyor. Kim deli? Kim kötü? Kim iyi? Kim normal? Kimseye anlatamadıklarımız, kendimize bile itiraf edemediklerimiz ne zaman patlar?“Toplum bize içimizdeki karanlıkla yüzleşme hakkı tanımıyor,” diyor Irmak Zileli. “Bastırılan her şey, bir gün çok daha yıkıcı biçimlerde ortaya çıkıyor.”Irmak Zileli ile T24 stüdyosunda buluştuk; bastırılmış öfkeyi, görünmez iktidarları ve toplumun bize dayattığı ‘normal”leri, yeni romanı Şimdi Buradaydı üzerinden konuştuk.Video
T24 yazarı Prof. Dr. Ayşe Naz Bulamur ile T24 editörü Hazal Sipahi'nin dizi ve film gibi yapımları tartıştığı Ekran Aşkına'nın yeni bölümünde Magarsus masaya yatırılıyor.Bir yanda aile bağları, öte yanda rant savaşları. Portakal kasalarının gölgesinde, gücün, erkekliğin ve iktidarın kodları yeniden yazılıyor. Magarsus, yalnızca bir aile ya da suç hikâyesi değil; Türkiye'nin siyasal ve toplumsal manzarasına içeriden bir bakış. Magarsus, portakal renginde bir memleket alegorisi.Kimin toprağı, kimin kararı?Video
8 yaşındaki Gaziantepli mucitler, hayat da kurtaran bir buluş yaptı.Konumuz Antep fıstığı, kuşlar ve çocuklar…Yaz aylarında güneşte kuruması için yere serilen fıstıklar, belli ki kuşlar için adeta bir ‘açık büfe' daveti oluyor ve bu cazip sofraya dalıyorlar.Kavurucu güneşin altında kuşları kovalama görevi de Antep'te fıstık işi yapan ailelerin çocuklarına düşüyor. Bir de buna boğazına fıstık kaçan kuşların dramatik ölümleri eklenince, olay tam bir Hitchcock filmine dönüşebiliyor. Fıstıklar gidiyor, kuşlar ölebiliyor, çocuklar güneş altında zorlanıyor ve sıcaktan bayılanlar oluyor…Rıdvan ve Muaz, okullarına gelen Bilim Kuşağı Atölyeleri'nden sonra, kendilerinin de yaşadığı bu sorun için bir icat yaptılar.Bir sensörü, uzun kumaş parçalarını ve bir pervaneyi bir araya getiren düzenekleri şöyle çalışıyor:Kullandıkları sensör; kuşlar fıstıklara yaklaştığı anda fanı / yani pervaneyi harekete geçiriyor. Çalışan pervane fıstıkların üzerine yerleştirilen kumaş parçalarını dalgalandırıyor. Böylece oluşan ‘teknolojik korkuluk' da kuşları uzaklaştırıyor.Sonuç olarak ne fıstıklar azalıyor, ne kuşlar boğuluyor, ne de çocuklar kızgın güneşin altında kuş kovalamak zorunda kalıyor.Peki bu icadın temellerinin atıldığı Bilim Kuşağı Atölyeleri nedir?Türkiye'nin, dört bir yanındaki ihtiyaç sahibi okullarda okuyan öğrencilere, yeni teknolojileri öğrenebilecekleri bilim setleri gönderilir.Türkiye İş Bankası ve Petrol Ofisi Grubunun iş birliği ile gerçekleşen bu ‘bilim seferberliği' ile gönüllü rol model öğretmenler aracılığıyla dezavantajlı bölgelerdeki parlak gençlere teknolojik bir donanımla araştırma yapma fırsatı tanınıyor.İlk adımda 750 bin çocuğa ulaşılması hedeflenen bu sosyal sorumluluk projesi sayesinde ortaya çıkan icada yakından bakalım.Video
Başrolünü Ecem Uzun'un üstlendiği Gülizar filminin oyuncu kadrosunda Bekir Behrem, Hakan Yufkacıgil, Ernest Malazogu, Şehsuvar Aktaş ve Aslı İçözü yer alıyor.Belkıs Bayrak'ın yazıp yönettiği film, dünya prömiyerini 49. Toronto Uluslararası Film Festivali'nde yaptı. Gülizar, 61. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "Dr. Avni Tolunay Özel Ödülü", "En İyi Sanat Yönetmeni" ve "Cahide Sonku Ödülü"ne, 12. Boğaziçi Film Festivali'nde ise "En İyi Senaryo" ve "FİYAB En İyi Yapımcı" ödüllerine değer görüldü.Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü, TRT ve Kosova Sinematografi Merkezinin desteğiyle hayata geçen yapım, Anadolu kasabasından Kosova'ya doğru büyük hayallerle yola çıkan Gülizar'ın hayatına odaklanıyor.16 Mayıs Cuma günü vizyona giren Gülizar'ın yönetmeni Belkıs Bayrak ile oyuncuları Ecem Uzun ve Bekir Behrem, T24'te Muammer Brav'la Ekşın'ın konuğu oldu.
T24 yazarı Prof. Dr. Ayşe Naz Bulamur ile T24 editörü Hazal Sipahi'nin dizi ve film gibi yapımları tartıştığı Ekran Aşkına'nın yeni bölümünde Öldürdüğün Şeyler filmi mercek altında.Akademisyen Ali, hasta annesinin ani ölümüyle sarsılır ve zorba babasının onu öldürdüğünü düşünerek içindeki öfkeyi kontrol etmekte zorlanır. İçinde ikiye bölünen benlik, babasına karşı intikam arayışına sürüklenir.Bir erkeği parçalayarak, yeniden var eden şey nedir?Baba figürünün gölgesinde şekillenen erkeklik krizi nasıl travmalara yol açar?Film, patriyarkanın nesiller boyunca aktardığı yıkıcı erkeklik anlayışını ve şefkatle öfke arasındaki kırılgan sınırı güçlü bir biçimde sorguluyor. Öldürdüğün Şeyler, sadece bir suç hikâyesi değil, aynı zamanda erkek kimliğinin parçalanmasını ve dönüşümünü anlatan karanlık bir ayna.
Kitabın Rüyası, binlerce kitap kapağına imza atan Birol Bayram'ın sanat yolculuğunu anlatan bir belgesel.Karikatürden dijital sanata, illüstrasyondan NFT projelerine uzanan geniş bir alanda üreten Birol Bayram, kapakları yalnızca tasarlamakla kalmayan, onlara kimlik kazandıran bir sanatçı. Yönetmeliğini Aslı Atasoy'un yaptığı Kitabın Rüyası, sanatçının yarattığı dünyaları izleyiciyle buluşturuyor.Sanat dünyasının değerli isimleri Zeynep Atakan, Ahmet Ümit, T24 yazarı Mehmet Y. Yılmaz, Yekta Kopan, Selçuk Altun, Sevengül Sönmez, Horasan, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Tibet Sanlıman ve Gamze Varım belgeselde görüşleriyle yer alıyor.Kitabın Rüyası, tasarımın ötesinde görsel bir anlatının peşine düşen bir sanatçının hikâyesini anlatıyor.Yönetmen koltuğunda T24 yazarı Aslı Atasoy'un oturduğu, görüntü yönetmenliğini Hakan Kasırga'nın üstelndiği belgeselin yapımcısı da olan Atasoy ve görüşleriyle belgesele konuk olan yapımcı Zeynep Atakan, T24'te Muammer Brav'la Ekşın'ın konuğu oldu.
T24 yazarı Prof. Dr. Ayşe Naz Bulamur ile T24 editörü Hazal Sipahi'nin dizi ve film gibi yapımları tartıştığı Ekran Aşkına'nın yeni bölümünde İstanbul Ansiklopedisi dizisi mercek altında.Reşad Ekrem Koçu'nun yarım kalmış İstanbul Ansiklopedisi'nden ilhamla kurgulanan dizi, Amasya'dan İstanbul'a gelen üniversite öğrencisi Zehra ile annesinin eski dostu, cerrah Nesrin'in yollarının kesişmesiyle başlıyor. Her bölüm, ansiklopediden seçilen bir maddeyle açılıyor; şehir, kişisel bir arşive dönüşüyor.Başörtüsüz ama inançlı kadınları neden izlemiyoruz? Peki kişisel İstanbul tarihini yazmak mümkün mü?
Söyleşi: Faruk EkiciOpera, bale ve klasik müziğin perde arkasına, yaratıcı süreçlerine ve sahnelenen hikâyelere tanıklık ettiğimiz T24'ün yeni serisinin ilk bölümünde opera sanatçısı Güneş Uluçay'dan ( • Şarkı söyleyen herkes opera sanatçısı... ) opera sanatçısı olmayı dinlemiştik.Opera, bale ve klasik müzik dünyasını keşfetmek için başladığımız söyleşi serimizin ikinci bölümünde ise İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) başdansçıları Batur Büklü, Büşra Ay ve M. Çağatay Özmen; bale sanatını, eğitimini, iş imkanlarını ve Türkiye'de bale sanatçısı olmayı anlatmıştı ( • Anadolu insanının Osmanlı İmparatorlu... ).Serinin bu üçüncü bölümünde ise Büklü, Ay ve Özmen'le pointe çıkmak, point kırmak, yükseğe zıplamak, sahnedeki paytak yürüyüşlerinin anlamını ve temsillerdeki ara alkışın performansa etkilerini konuşmuştuk ( • Baletler neden paytak yürür ve neden ... ).İDOB başdansçıları; yaşadıkları ilginç diyalogları, "bale spor mudur" tartışmalarını, balerin ayaklarının neden deforme olduğunu ve seyircilerin temsillerde yapmaması gerekenleri serinin dördüncü bölümünde anlatmıştı ( • “Tayt üreticilerine sesleniyorum; lüt... .Geçen hafta ise Accademia Teatro alla Scala'da (La Scala Tiyatro Academisi) eğitim gören genç opera sanatçısı, soprano Nazlıcan Karakaş; nasıl opera sanatçısı olunduğunu, eğitim sürecini, ilk sahne deneyimini ve ikincilikle tamamladığı 10. Leyla Gencer Şan Yarışması sürecini T24'e anlattı ( • YouTube kayıtları dinleyerek konserva... .Bu hafta Karakaş'la, 2008 yılında bugün hayatını kaybeden La Diva Turca Leyla Gencer'i andık. 20. yüzyılın en önemli sopranolarından biri olarak kabul edilen Gencer'in sanat hayatındaki dönüm noktalarını, yıllarca sahne aldığı La Scala'yı, ölümünden sonra Milano'da nasıl hatırlandığını, İtalya'daki sanat eğitimi sürecini ve Türkiye'de konservatuar öğrencilerinin karşılaştığı sorunları ele aldık.
Akademisyen, hukukçu, siyasetçi Bahadır Erdem bir roman yazdı.Evet, yanlış okumadınız: Roman.Baba Oğul Hikâyeleri, zaman zaman çocuğun şaşkın bakışıyla, zaman zaman da yetişkinin pişmanlığıyla anlatılıyor.Bir yanıyla çocukluğa, diğer yanıyla babalığa tutulan içten bir ışık bu. Ve Bahadır Erdem'in sözleriyle: “Babaların iktidar koltuklarını kolay kolay bırakmaması sadece siyasetin değil hayatın da meselesi.”T24 stüdyolarında buluştuk. Baba Oğul Hikâyeleri üzerinden yalnızca edebiyatı değil, geçmişi, çocukluğu ve kaçınılmaz olarak siyaseti de konuştuk. Çünkü o da söylüyor: “Hayatın olduğu yerde siyaset vardır.” Sohbetimizde bir romanın arka planını değil, Bahadır Erdem'in iç dünyasını da bulacaksınız.Video
Yeni Mahalle'de ortalık karışık. Sanki gökten tepelerine nefret yağıyor. Evde, sokakta, sahada, otobüste, yatakta, her yerde. Bunca öfke niye, kimse bilmiyor. Ama biz biliyoruz: Yoksulluk, adaletsizlik, umutsuzluk, bastırılmış hesaplar, çocukluktan devralınmış kırık dökük hayaller. Figen Şakacı, HınçAhınç'ta hıncın anatomisini çıkarıyor. Bu roman, yalnızca geleceksiz ve yoksul üç gencin dostluk hikâyesi değil. Aynı zamanda bugünün Türkiye'sine, gençliğine, erkekliğe, kadınlara, sınıfa, mahalleye tutulmuş bir yüzleşme aynası.Şakacı'nın dili keskin, sezgili ve sahici. Gördüğüm en gerçek kadınlardan biriyle; romanı üzerinden sadece romanını değil, bu ülkenin gençlerini, öfkesini, dayanışma ihtiyacını, kadın olmanın ağırlığını, kadına dayatılan eril dili, doğurmayı bile tribünden öğrenmek zorunda kalmayı, erkek hadsizliğini konuştuk. HınçAhınç, içime biriken ama ifade edemediğim öfkeye karşılık verdi. Mahallede dolaşırken sadece karakterlerle değil, kendi bastırılmış kırgınlıklarımla, eşitsizlikle, suskunlukla da yüzleştim. Figen Şakacı'yı dinlemek, kadın olmanın hâlâ “anlatılması” gereken bir şey olduğunu hatırlattı. Ama aynı zamanda da: hâlâ yan yana durmanın, sözümüzü sakınmamanın, inadına yazmanın mümkün olduğunu da.Video
T24 yazarı Prof. Dr. Ayşe Naz Bulamur ile T24 editörü Hazal Sipahi'nin dizi ve film gibi yapımları tartıştığı Ekran Aşkına'nın bu bölümünde Sustalı Ceylan ele alınıyor.Ceylan, oğlu için mafyaya giren bir anne. Dizi, tecavüzü ve ev içi şiddeti anlatırken adalet sisteminden ya da destek mekanizmalarından hiç bahsetmiyor. “Anneliğin gücü” diyerek izleyiciyi duygusal bir ittifaka çağırırken, erkek şiddetini unutturuyor. “Ne yapsın kadın?” sorusu, ekran başındaki seyirciyi suç ortaklığına çağırıyor.Bir kadını mafya olmaya iten sistemin kendisi neden hiç sorgulanmıyor?Video
Türkiye'de deprem sarsıntısı hissedildiğinde ilk refleks; avizelere, tavandan sarkıtılan lambalara bakmaktır. Kristal taşların birbirine vurduğu görüldüğü an deprem olduğunu onaylanır, sallanmaya devam ediyorsa Richter ölçeğine kadar söylenir.Hatay Samandağ'da yaşayan 11 yaşındaki Beril ve Çağlar, bu refleksi bir adım öteye taşıdı. Sadece avizeye bakmakla yetinmediler ve onu bir hayat kurtarma aracına dönüştürdüler.Video
T24 yazarı Prof. Dr. Ayşe Naz Bulamur ile T24 editörü Hazal Sipahi'nin dizi ve film gibi yapımları tartıştığı Ekran Aşkına'nın yeni bölümünde bu kez Eşref Rüya konuşuluyor.Eşref Rüya, aşkı yeniden tanımlamıyor; tam tersine, alışıldık ve tehlikeli kalıpları parlatıyor. Rüya'nın çaresizliği, Eşref'in sahiplenmeci şiddetiyle romantize edilirken; dizi, izleyiciyi toksik erkekliği aşkla karıştırmaya davet ediyor.Sevmek, korumak adı altında kontrol etmek midir?Video
Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim ve Afet Politikaları Kurulu üyesi ve İTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü'nden Profesör Doktor Cenk Yaltırak, Silivri açıklarında meydana gelen, en büyüğü 6,2 olan depremin büyük Marmara depremini ne ertelediğini ne de öne aldığını söyledi. T24'ten Candan Yıldız'ın sorularını yanıtlayan yer bilimci Cenk Yaltırak mevcut deprem risk haritalarına göre risk analizi yapılmasının da doğru olmadığını söyledi ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un "İstanbul'da 1,5 milyon riskli bina var ve bunların yüzde 30'unun acilen dönüştürülmesi gerekiyor" sözleri için de "Verilen rakamlar AFAD'ın yaptığı haritadaki DD1-DD2 sınıflamasına dayanıyor. Bu sınıflamanın geçerli olmadığını düşünüyorum" dedi.Video: Eren Artan*MATAM: Marmara Aktif Fay Tehlike ve Risk Uygulama ve Araştırma MerkeziVideo
Başrollerini Ercan Kesal, Ekin Koç, Hazal Ergüçlü ve Erkan Kolçak Köstengil'in paylaştığı 'Öldürdüğün Şeyler'in yönetmenliğini ise İran asıllı Amerikalı Alireza Khatemi üstleniyor Filmin oyuncularından Kesal ve Koç, Muammer Brav'la Ekşın'ın konuğu oldu.Video
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, T24 programcısı Şirin Payzın ve T24 yazarı Murat Sabuncu'nun sorularını yanıtladı. 24 Nisan 2025 yayını
İstanbul gün boyunca sallandı, uzmanlar ne diyor?23 Nisan 2025 yayını
Şirin Payzın ve Murat Sabuncu sordu, CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç yanıtladı.22 Nisan 2025 yayını
Şirin Payzın ve Murat Sabuncu gündemi değerlendirdi.21 Nisan 2025 yayını
Resmi verilere göre 53 binden fazla insanımızın hayatını kaybettiği 6 Şubat 2023 depremlerinde bir kez daha anlaşıldı ki, Süreyya Berfe'nin unutulmaz dizesinde dediği gibi, "çocuklar hayatın ölüme verdiği gözdağıdır!" 6 Şubat depremlerinde en çok kaybın yaşandığı yerlerden biri Hatay oldu. Peki bir kentin kalbi kırıldığında, onu kim onarır? Ya da yerle bir olmuş bir şehir nasıl yeniden ayağa kalkar? Ve bu yıkıntıların ardında kalan çocuklar hayata nasıl yeniden bağlanır? Aslında bu soruların cevabı ne bir mimarda, ne bir müteahhitte, ne de bir sihirbazda gizli.Bazen cevap bir öğretmenin çocuklara ve geleceğe olan inancıyla koyulduğu yolda apaçık durur. Antakya'da yaşayan ilkokul öğretmeni Huri Aslan Sağır, şehre ve okullarındaki öğrencilerin üzerine çöken matemi iyileştirmek için bir yol ararken ‘Bilim Kuşağı Atölyeleri' ile tanıştı. Okuluna gelen bu atölyede, 9 yaşındaki öğrencileri; engelli bireyler için geliştirdikleri bir projeyle bilim yarışmasına katıldı ve okullarına ödülle geri döndü. Peki nedir bu bilim kuşağı atölyeleri? Türkiye'nin, dört bir yanındaki ihtiyaç sahibi okullarda okuyan öğrencilere, yeni teknolojileri öğrenebilecekleri bilim setleri gönderiliyor. Türkiye İş Bankası ve Petrol Ofisi Grubunun iş birliği ile gerçekleşen bu ‘bilim seferberliği' ile gönüllü rol model öğretmenler aracılığıyla dezavantajlı bölgelerdeki parlak gençlere teknolojik bir donanımla araştırma yapma fırsatı tanınıyor. Bu sosyal sorumluluk projesiyle ilk adımda 750 bin çocuğa ulaşılması hedefleniyor.Şimdi, Ceyhun Atuf Kansu'nun “kaya diplerinde açmış çiğdemlere” benzettiği öğrencilerine inanan ve onları yepyeni bir hayatın yoluna çıkaran Huri öğretmenin anlattıklarına Berna Abik'in sunumuyla yakından bakalım.Video
Orijinal adı “Psycho Therapy: The Shallow Tale of a Writer Who Decided To Write About A Serial Killer” olan “Saykoterapi: Bir Seri Katil Hakkında Yazmaya Karar Veren Yazarın Sığ Hikâyesi”, dünya prömiyerini geçtiğimiz yaz New York'ta düzenlenen 2024 Tribeca Film Festivali'nde yaptı ve festivalde Seyirci Ödülü'nü kazandı. Geçtiğimiz günlerde ise yine New York'ta vizyona giren film, Türkiye prömiyerini 44. İstanbul Film Festivali'nde yaptı. Kara komedi türündeki film, 18 Nisan Cuma günü Chantier Films dağıtımcılığında Türkiye'de vizyona girdi.Yeni kitabını yazarken zorlanan Keane, bir yandan da sarsılan evliliğinin derdine düşmüştür. Bolca içtiği bir gece, onun en büyük hayranı ve emekli bir seri katil olduğunu iddia eden Kollmick adında tuhaf bir adamla tanışır. Kollmick çok sarhoş olan Keane'i kendisi hakkında yazmaya ikna etmeye çalışır ve tesadüfen Keane'in karısı Suzie ile tanıştığında da işleri bozmamaya çalışır. Kollmick sabahları evde evlilik danışmanlığı, akşamları yeni kitap için seri katil danışmanlığı yapmaya başlar.Başrollerini ABD'li yıldızlar Steve Buscemi, Britt Lower, ve John Magaro'nun paylaştığı filmin yönetmeni Tolga Karaçelik ve oyuncusu Tuğçe Altuğ, Muammer Brav'la Ekşın'ın konuğu oldu.Video
T24 yazarı Prof. Dr. Ayşe Naz Bulamur ile T24 editörü Hazal Sipahi'nin dizi ve film gibi yapımları tartıştığı Ekran Aşkına'nın yeni bölümünde Kral Kaybederse dizisi mercek altında.Kenan Baran, yakışıklılığı ve karizmasıyla çevresindekileri kolayca etkileyen bir adam gibi görünse de, özünde kırılgan bir narsistin çatışmalarını taşır. Travmalarla dolu bir geçmiş, idealize edilmiş bir erkeklik anlatısıyla harmanlanır; geriye ise hem kendine hem çevresine zarar veren bir karakter kalır.Bir adamı “kral” yapan nedir?Kral tahtını nasıl kurar, neyle besler ve ne zaman düşmeye başlar?Narsizmin büyüsüyle örülen bu dünyada, güç nasıl hem çekici hem yıkıcı olabilir?Video
Şirin Payzın ve Murat Sabuncu sordu, Yalçın Karatepe yanıtladı.17 Nisan 2025 yayını
Şirin Payzın ve Murat Sabuncu gündemi değerlendirdi.16 Nisan 2025 yayını
Şirin Payzın ve Murat Sabuncu gündemi değerlendirdi.15 Nisan 2025 yayını
Şirin Payzın ve Murat Sabuncu sordu, Sinem Dedetaş yanıtladı.14 Nisan 2025 yayını
T24 yazarı Prof. Dr. Ayşe Naz Bulamur ile T24 editörü Hazal Sipahi'nin dizi ve film gibi yapımları tartıştığı Ekran Aşkına'nın yeni bölümünde The White Lotus'un üçüncü sezonu mercek altında.Tayland'da geçen bu sezonda, lüks bir tatil köyüne gelen Amerikalı turistlerin sahte aydınlanma arayışı, para ve ayrıcalığın gölgesinde gittikçe çürüyen bir ruh hâline dönüşüyor. Seks, şiddet, ve ölüm; egzotik bir tatil fonunda sinsice dans ediyor.Peki, kim kurtulmak istiyor?Kim gerçekten anlamak?Ve kim sadece seyrediyor?Video
Bu bölümde İstanbul Üniversitesi Fizik Bölümü'nden Alper Dizdar bize Türkiye'nin en önemli bilim insanlarının üniversitelilerle bilgilerini paylaştığı bir yaz okulu projesi olan Bilimler Köyü'nü anlatıyor.İzmir Foça'daki köyde 14 hafta boyunca fizikten biyolojiye, felsefeden tarihe pek çok başlıkta bilimsel çalışmalar yapılıyor.Bilimler Köyü'ne başvuran lisans ve lisanüstü seviyede öğrenciler birer haftalık programlardan birine kayıt yaptırabiliyor.Alper Hoca köyde yaptıkları çalışmanın bir ders verme eyleminden çok bilimsel bir paylaşım, bir aktarım olduğunun altını çiziyor.Bilimler Köyü'nün 2025 Yaz Programı'na www.bilimler.org adresinden ulaşabilirsiniz.
Şirin Payzın ve Murat Sabuncu sordu, Reha Ruhavioğlu yanıtladı.10 Nisan 2025 yayını
Şirin Payzın ve Murat Sabuncu gündemi değerlendirdi.8 Nisan 2025 yayını
Murat Sabuncu ve Bekir Ağırdır gündemi değerlendirdi.7 Nisan 2025 yayını
Normalde, bu yolun sonunda, yani karşıdan karşıya geçtikten sonra bir rampa olması gerekirdi. Aslında, kâğıt üzerinde var. Gerçekteyse, orada kocaman bir araba duruyor.Bu araçların sahiplerine engelli rampasını kapattıklarını söylediğinizde, alacağınız cevap muhtemelen “Aa, fark etmemişim” olacaktır. Ancak, engelli rampalarının fark edilmesi için, araba sahiplerinin gözünden kaçmamasını sağlayacak bir proje üretildi.Antakya'da yaşayan 9 yaşındaki Yıldız ve Deniz, okullarına gelen 'Bilim Kuşağı Atölyesi'nden sonra bu soruna kafa yordular. Okul binasında çalışan engelli memur abilerinin yaşadıkları zorluklardan ilham alarak, bir proje geliştirdiler ve bir bilim yarışmasına katılarak ödül kazandılar.Peki, nedir bu 'Bilim Kuşağı Atölyeleri'? Türkiye'nin dört bir yanındaki ihtiyaç sahibi okullarda okuyan öğrencilere, yeni teknolojileri öğrenebilecekleri bilim setleri gönderilir.Türkiye İş Bankası ve Petrol Ofisi Grubunun iş birliği ile gerçekleşen bu ‘bilim seferberliği' ile gönüllü rol model öğretmenler aracılığıyla parlak ama dezavantajlı bölgelerdeki gençlere teknolojiyle tanışma fırsatı tanınıyor.İlk adımda yıl sonuna kadar 750 bin çocuğa ulaşılması hedeflenen bu sosyal sorumluluk projesi sayesinde Yıldız ve Deniz'in engelli bireyler için geliştirdiği bu projeye Berna Abik'in sunumuyla yakından bakalım. Video
T24 yazarı Prof. Dr. Ayşe Naz Bulamur ile T24 editörü Hazal Sipahi'nin dizi ve film gibi yapımları tartıştığı Ekran Aşkına'nın bu bölümünde, kadın cinayetlerini konu alan Mezarlık dizisi mercek altında.Başkomiser Önem, kadın cinayetlerine odaklanan özel bir birimin başına geçer. Her bölümde farklı bir kadın cinayetini çözerken, hem erkek egemen adalet sistemine hem de polis teşkilatının iç dinamiklerine karşı mücadele eder.Kadınların öldürüldüğü bir dünyada, adaleti kim temsil ediyor?Dizi erkek egemen düzenle hesaplaşıyor mu, yoksa onu temize mi çekiyor?Kadın karakterlerin öfkesi ve gücü gerçekten alan bulabiliyor mu?Mezarlık, sistemin kendisini ne kadar sorguluyor?Video
Deniz Yüce Başarır ile sohbetimizi 27 Mart Dünya Tiyatro Günü için planlamıştık. Ama planlar ile gerçekler her zaman örtüşmüyor. Ülke gündemi, hepimiz için yıpratıcı ve yorucu. Gençleri hayranlıkla, gururla izlerken, bir yandan da içimizi endişe kaplıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması, ardından Mahir Polat, Murat Ongun ve Murat Abbas gibi isimlerin cezaevine gönderilmesi… Üstelik Mahir Polat'ın sağlık durumu da ciddi bir endişe kaynağı. Tüm bunlar olurken, hak ve adalet için sesini duyurmaya çalışan gençlerimizin tutuklanması hepimizi derinden sarstı. Her yeni gözaltı, her yeni karar, içimizdeki ışığın üzerini biraz daha örttü belki... Ama söndürmedi. Çünkü biz biliyoruz: Umut, her zaman en zayıf anımızda bile kıpırdanabilir. Belki de tam da bu yüzden, tiyatroya kulak vermek gerekiyor şimdi. Çünkü perde her şeye rağmen açılır. Ve biz hâlâ buradayız.Mart ayının başında Deniz Yüce Başarır'la bir araya geldik. Yazar, yayıncı, podcast yapımcısı, seslendirme sanatçısı… bir zamanlar Doğan Kitap'ta birlikte çalıştığım yöneticim, bugün dostum. Onunla, 2021 yılında İBB Yayınları'ndan çıkan Perde Kapanmasa Görecektiniz kitabı üzerinden Kent Oyuncuları'nın hikâyesini, 1960'ların tiyatro atmosferini, babası Kâmran Yüce'nin emeğini, kolektif üretimin gücünü ve sahneyle hayat arasındaki görünmez ama çok derin bağı konuştuk. Bu kitap yalnızca bir tiyatro topluluğunun değil, bir dönemin, bir inancın ve bir idealin anlatısı. Sahnede parlayan yıldızlardan çok, sahne arkasındaki görünmeyen emeğin izini sürüyor. Deniz'in çocuk gözünden kulisler, Kâmran Yüce'nin arşivinden çıkan belgeler, basılmamış şiirler ve afişler eşliğinde tiyatronun nasıl yaşatıldığını hatırlatıyor bize. Arka kapağında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun şu cümlesi yer alıyor: “Türk tiyatrosunun duayen sanatçılarının kurduğu tam 60 yıllık müthiş bir hikâyenin sesi yankılanıyor burada. Bunu bir kitapla taçlandırsak ne güzel olur…” O söz bugün çok daha anlamlı. Çünkü bazen, sadece kitaplar kurtarır bizi. Video