POPULARITY
Çok kitap var, gerçekten çok kitap var, çok fazla kitap yazılıyor. Bir kalem erbabının bundan şikâyet etmesi garip gelebilir; ama sanki durum pek öyle değil! Kitapların bir zihinsel ve kalbî yoğunlaşmanın eseri olarak ortaya çıktığı göz önüne alınırsa; bu söylediğim kafamızda bir yere oturacaktır. Bu devirde bu kadar çok insanın, bu kadar birbirinin neredeyse aynı hayatı yaşarken, zihnini ve kalbini gündelik akıştan kurtarmakta bu kadar zorluk çekerken bu yoğunluğu yaşayabiliyor olmaları pek akla yatmıyor. Kaldı ki, çıkan kitapların önemlice bir kısmında bu zihnini alamamışlık ve bu kalbini kurtaramamışlık halinin emarelerine bolca rastlanıyor.
“Günümüz Türk Sosyolojisi'nin başta gelen uğraşı alanlarından biri de köylerden kentlere olan nüfus hareketleri ve kentlerde yaşayanların sayısının giderek artışıdır. 1960-70 yılları arasında kırsal nüfusun toplam nüfusa oranı %73,7'den, %64,1'e düşmek suretiyle on yıl içinde kentleşme %9,6 oranında bir artış göstermiştir. Yapılan çeşitli bilimsel çalışmaların sonuçları değerlendirildiğinde bu göçlerde; 1- Toprak darlığı, 2- Hızlı nüfus artışı, 3- Geçim sıkıntısı, 4- Genç kuşaklarda kent davranış ve düşünce tarzının yayılması, gibi etkenlerin önemli rol oynadıkları söylenebilir.
Yavuz Bülent Bâkiler vefat etti. Türkçenin bayraktarı, vatan sevdalısı bir şair, yazar. Her mısrada, her cümlede aşkını sevdasını anlattı. Konuşması da şiir gibiydi. Sohbetine doyum olmazdı. Kitapları gibi kayda alınmış sohbetleri de kaldı geride. Arı, duru bir Türkçe ile yazdı, konuştu. Dünyanın en güzel diliyle…
#KöşedekiKitapçı'da bugün
#KöşedekiKitapçı'nın hafıza köşesinde bugün; İngiliz yazar Peter Ackroyd ve kitapları var. Adnan Bostancıoğlu'nun notlarını dinleyin.
#HerkeseSanat
#KöşedekiKitapçı'da bugün
Borges'in Üç Metni ve Kemalizm / Post-Kemalizm
#KöşedekiKitapçı'da bugün
Üç farklı zamanın ama aynı İstanbul'un hikâyesi Rölanti Çıkmazı... Siz de o sokaklarda gezip, o yıllara tekrar sıcak bir merhaba, demek istiyorsanız; sizi Rölanti Çıkmazı'nda bekliyoruz...
Apollonian Dünya, Beynin Sol Yarısı ve Sırrı Süreyya
#KöşedekiKitapçı'da bugün
İnsan bazen kendini geçmişin içinde, hatta bir metnin içinde, adım adım yol alışını gözlerken buluyor. Benim böyle bir nasibimin olduğunun yeni farkına vardım. Cumartesi günü Ezel Erverdi Beyefendi ve İsmail Kara Hocamızın birlikte hazırladığı Nurettin Topçu'nun Bütün Yazıları adlı eser iki cilt olarak elime ulaştı. Kitapları açarken Besmele çekip tefeül ederim. Bahtıma çıkan ilk yazıda bir müddet oyalanırım. O gün dahi öyle yaptım. Elimdeki cildin ikinci cilt olduğunu fark etmeksizin açtım: “Günah”. Metni okudum. Tekrar okudum. Pek çok satırını evvelinden bildiğimi fark ettim. Metin, Mart 1961'de Düşünen Adam'da yayınlanmış.
Bu bölümde Kemal Sayar bize "Yavaşla" diyor. Arka kitap yazısında da dediği gibi; büyüğün küçüğü yendiği bir dünyadan, hızlının yavaşı yuttuğu bir dünyaya doğru gidiyoruz. Afrika sözünde söylendiği gibi, "O kadar hızlı gidiyoruz ki ruhlarımız arkada kalıyor." Biz de bu bölümde Kemal Sayar'a kulak verip yavaşlamaya çalışalım.
#KöşedekiKitapçı'da bugün
#KöşedekiKitapçı'da bugün
Yüksek sesle okumanın çocuk gelişimindeki etkisini biliyor musunuz?
#KöşedekiKitapçı'da bugün
Yeni bölümde yasaklar üzerine konuşuyoruz. Pek çok yasakla kuşatıldığımız bir dönemden geçerken nasıl ilişkileniyoruz yasaklarla? Yasak neyi yasaklar, nasıl bir söylem üretir? Arzuyla ilişkisi nedir? Yaratıcılığı nasıl besler? Kitapların ve filmlerin yardımıyla anlamaya çalışıyor, akıl yürütüyoruz.Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini @1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım.Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen vitruta'ya katkılarından ötürü çok teşekkür ederiz. vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde, 1kitap1film kodu ile indirimsiz ürünlerde %20 indirim avantajından faydalanabilirsiniz. vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde geçerli olacak 1kitap1film özel avantaj kodunu, ürünü sepete ekledikten sonra çıkan sayfadaki “hediye kartı veya indirim kodu” alanına ödeme işlemi öncesinde tanımlayabilirsiniz.Kapak görseli: Pablo Picasso, Les Demoiselles d'Avignon (1907)
#KöşedekiKitapçı'da bugün
Konuklarımız Ayşe Sarısayın ve Serenad Demirhan ile Behçet Necatigil arşivinden yayımlanan kitapları ve mektupları konuşuyoruz.
#KöşedekiKitapçı'da bugün
#KöşedekiKitapçı'da bugün
#KöşedekiKitapçı'da bugün
Bu bölümde kitapların hayatımıza etkisini, düşünce yapımızı nasıl şekillendirdiğini ve gerçekten bir kitabın hayatımızı değiştirip değiştiremeyeceğini tartışıyoruz. Kitaplar sadece bilgi mi sunar, yoksa dünyaya bakış açımızı tamamen değiştirme gücüne de sahip midir?
#KöşedekiKitapçı'da bugün
Bu hafta konumuz "biriciklik" meselesi. Hepimizin büyük ihtiyacı biricik hissetmek hayatta ama bir yandan da başkalarına öykünüyoruz istemsizce, değil mi? Biricik olmak, özgün olmak bir seçim mi, bize dayatılan bir şey mi? Ve bu çağda gerçekten biricik olmak mümkün mü? Kitapların ve filmlerin izinde anlamaya çalışıyor, akıl yürütüyoruz.Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini @1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım.Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen vitruta'ya katkılarından ötürü çok teşekkür ederiz. vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde, 1kitap1film kodu ile indirimsiz ürünlerde %20 indirim avantajından faydalanabilirsiniz. vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde geçerli olacak 1kitap1film özel avantaj kodunu, ürünü sepete ekledikten sonra çıkan sayfadaki “hediye kartı veya indirim kodu” alanına ödeme işlemi öncesinde tanımlayabilirsiniz.Kapak görseli: Jisbar, True Pop Joconde (2024)
#KöşedekiKitapçı'da bugün
#KöşedekiKitapçı'da bugün
#KöşedekiKitapçı'da bugün
İlk ve ikinci bölümde Pakrat Estukyan ile özellikle Ermeni toplumu açısından yoğun ve tartışmalarla geçen haftayı ve ayrıca Türkiye'nin gündemini konuşuyoruz. Son bölümde ise Norayr Daduryan ile bu haftaki konumuz Ermenice harfli Türkçe kitaplar.
#KöşedekiKitapçı'da bugün
Kitap Kulübü'müzün 49uncu buluşmasında Yuval Noah Harari'nin “Neksus:Taş Devri'nden Yapay Zeka'ya Bilgi Ağlarının Kısa Tarihi” adlı kitabını konuştuk.Önce şu temel soruyu sormama izin verin: Daha çok bilginin bizi önünde sonunda doğruya ve iyiye götüreceğine mi inanıyorsunuz, yoksa daha fazla bilginin güç olduğuna, bunun da önünde sonunda balyoz gibi kullanılacağına mı inanıyorsunuz?Kitabın arka kapağındaki 6 cümlelik tanıtım yazısı hem kitabın hem de medeniyet tarihimizin iyi bir özetini oluşturuyor: Hikayeler bizi birleştirdi. Kitaplar düşüncelerimizi ve mitolojilerimizi yaydı. İnternet bize sonsuz bilgiyi vaat etti. Algoritma sırlarımızı öğrendi. Sonra da bizi birbirimize düşman etti. Peki yapay zeka ne yapacak?Öncelikle sürprizi bozma pahasına söyleyelim, kitapta bunun net bir yanıtı yok. Daha doğrusu senaryolar var. Teknolojinin deterministik olmadığını, yani bize bir kader dayatmadığını, sonucu seçimlerimizin belirleyeceğini söylüyor.Harari'nin önceki kitaplarından, insanlığın büyük işbirliği ağları kurarak muazzam bir güç elde ettiği anlatısını biliyoruz. Ancak internet ve özellikle de sosyal medya sayesinde bu ağların bizi yanıltıcı bilgilere ve yanlış yönlendirmelere de açık hale getirdiğini, dolayısıyla da bunun yanlış bilgilere dayalı tehlikeli hareketlere de zemin hazırlayabileceğine dikkat çekiyor. Kitapta bir çok yerde demokratik ve totaliter yönetimlerin karşılaştırması ve tanımlaması yapılırken Türkiye'nin yeri ve halleri de gözünüzde canlanıyor. Kitap, yapay zekânın yükselişiyle birlikte, bilgi ağlarının doğasında temel bir değişimin meydana geldiğini savunuyor. Harari, yapay zekanın sadece verimliliği artırmakla kalmayıp, insan özerkliğini tehdit eden ve insan olmanın anlamını yeniden tanımlayabilecek riskler barındıran bir güç olduğunu belirtiyor. Yapay zekanın veya algoritmanın bir çok gündelik konuda bizim yerimize karar aldığını kondurmasak da artık biliyoruz. Bu gidişle çok daha hayati konularda karar almayı bırakmamız işten bile değil, son kararın bir insanda olduğu (ya da öyle göründüğü) durumlar dahil.Toplantıya katılan arkadaşlarda benzer ve farklılaşan izlenimler bırakmış kitap. Yeni bir şey söylemediğine dair hayal kırıklığı, bazılarımızı çok düşündürerek sayfalarca notlar aldırmış. Hemen herkesin hem fikir olduğu ise Harari'nin iyi bir hikaye anlatıcısı olduğu ve kitabın kolayca okunduğu, daha önce duymadığımız hikayelerle bezenmiş olduğu. Bence okunmaya değer bir kitap, çünkü medeniyetimiz için bir yol ayrımında olduğumuz noktada bir kroki niteliği taşıyor.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım:(03:11) Alim Küçükpehlivan, (07:30) Murat Yaman, (10:33) Uğur İyidoğan, (14:11) Gökberk Bilgin, (17:43) Suat Soy, (19:55) Hatice Ergüven Doydum, (23:17) Yasemin Karakaya, (27:20) Halime Özben Hacı, (29:14) Aydan İrem Sungur, (31:54) Erkil Bağlan, (36:33) Dilek Geçit, (37:27) Bahadir Balibaşa ve (42:32) Yavuz AbutSupport the show
/*-->*/ Deniz Goran'ın Sen Benle, İstanbul Benimle adlı ikinci romanı Ayrıntı Yayınları'nın Düşbaz Kitaplar serisinden çıktı. Yazar ile bu romanı Açık Dergi'de konuşuyoruz.