POPULARITY
Karahanlıların İslâmiyeti kâbul etmesi, Türk tarihinin dönüm noktalarından biridir. Türkler, taze bir kuvvet olarak İslâmiyetin yayılmasında ve gelişmesinde büyük roller oynadıkları gibi, kültür ve uygarlık hareketlerine de katılarak İslâm kültür ve uygarlığına ortak oldular. XI. yy.'da Türkler de İslâm kültür ve edebiyat çalışmalarına bütün varlıkları ile katıldılar. XI. yy. ikinci yarısında, Karahanlılar devrinde, Türk-Müslüman kültür ve edebiyatı tamamen teşekkül etti. Fakat bu hiçbir zaman Türk'ün karakterini değiştirmedi. Çünkü Türklerin çok canlı ve sağlam bir kültürleri vardı. Türkler Yesevîlik, Bektaşîlik ve Mevlevîlik gibi tarikâtlar kurarak din hayatına bir canlılık ve hareket getirdiler. Doğu Karahanlılar, devletlerini İslâm olmayan bir bölgede kurduklarından buralarda pek çok cami, mescit, medrese, han, hamam vb. yaptırmışlardır. Fakat bunların çoğu bize kadar gelememiştir. Türkistan'da taş ve ağaç yok gibidir. Bu yüzden Karahanlılar yapılarını kerpiçten, özellikle tuğladan yaparlardı. Tuğladan yapı yapmak usulünü Karahanlılar geliştirdiler. Batı Karahanlılar Maveraünnehir'de İran-İslâm kültürünün yaygın olduğu yerde kuruldu. Buhara ve Semerkant, İslâm dünyasının iki namlı kültür merkezi idi. Bu yüzden Batı Karahanlılar İran-İslâm kültürünü benimsediler ve geliştirdiler. Doğuda ise durum daha değişikti. Karahanlı'dan önce Doğu Türkistan'da Uygur ve Çin kültürü yaygındı. Doğu Karahanlıların devlet dili Türkçe idi. Resmî işlerde ve halk arasında Uygur alfabesi kullanılıyordu. Bu yüzden Doğu Türkistan'da Türk Dili, edebî dil halini almış ve gelişmişti. Türk-İslâm medeniyetinin ilk orijinal örneklerini Karahanlılar verdiler. (Çağatay Uluçay, İlk Müslüman Türk Devletleri.s.29-30)
Pärast Jugoslaavia lagunemist 1990. aastate esimeses pooles on Lääne-Balkani riikide arengutrajektoorid olnud mõneti erinevad, kuid ometi on näha palju ühiseid jooni, mis tulenevad piirkonna paljuski ühisest kultuurist, ajaloost ja karakterist. Hetkel on Balkani poolsaare lääneosa riigid taas rohkem kõneainet pakkumas. Serbias toimuvad massilised protestid pärast seda, kui 1. novembril Novi Sadi raudteejaama katus kokku kukkus ja 15 inimest hukkus. Bosnias ja Hertsegoviinas mõisteti Serblaste Vabariigi juht Milorad Dodik aastaks ajaks vangi, kuid hetke seisuga ei tundu, et ta plaaniks sinna minna. Viimastel kuudel toimusid valimised Horvaatias ja Kosovos.Millised on Serbia tudengite juhitud protestiliikumise motiivid ning kas president Vučić kukutatakse? Miks Dodik vangi mõisteti ja millised on Bosnia ja Hertsegoviina tulevikuväljavaated? Miks on TikToki keelustamine ja Bektaši ordule Vatikani-taolise riigi loomine Albaanias päevakohased teemad?Olukorrast Lääne-Balkanil kõnelevad Erik ja Harald, saadet juhib ning modereerib Karl.
Rashas Gesprächspartnerin für die zweite Folge der zweiten Staffel ist die Schriftstellerin Leyla Bektaș. Nach Textveröffentlichungen in Zeitschriften und Anthologien erschien 2024 ihr großartiger Debütroman „Wie meine Familie das Sprechen lernte“, der die Geschichte von Alev, einer jungen Alevitin in Deutschland, erzählt. Leyla verwebt hier kunstvoll mehrere Zeit- und Erzählebenen und zieht ihre Leserschaft immer weiter hinein in die Vergangenheit von Alevs Familie, die immer wieder mit einschneidenden Ereignissen der Geschichte der türkischen Republik zusammenfällt und von diesen aus der Bahn geworfen wird. Im gleichen Jahr wie Leylas Debüt erschien auch die deutsche Fassung des Romans „Meine Arbeit“ der dänischen Schriftstellerin, Lektorin und Übersetzerin Olga Ravn (das Original wurde 2023 in Dänemark herausgebracht), den sich Leyla für diese Folge ausgesucht hat. 1986 in Kopenhagen geboren veröffentlichte Ravn neben einigen Lyrikbänden 2018 ihren ersten viel gelobten Science-Fiction-Roman „Die Angestellten“, der 2022 ins Deutsche übertragen wurde. In ihrem jüngsten Buch dagegen blickt Ravn durch ein Prisma literarischer Formen auf Mutterschaft, Weiblichkeit, (familiale) Beziehungsstrukturen ebenso wie auf mentale Gesundheit, die Möglichkeiten und Grenzen von Sprache oder den literarischen Topos des Doppelgängers. An all diese Themen und viele mehr knüpfen Leyla und Rasha in ihrem Gespräch an. Sie sprechen über Autofiktion und Fiktion als Schutzschild, die Dekonstruktion des Mutterschaftsmythos, Ravns materialistische Weltauffassung und sinnieren, wie Ravn selbst auch, über die Frage „what a book can do“. Als Produzentinnen standen Rasha auch für diese Folge wieder Kathrin Albrecht und Asya Kurtuldu zur Seite.
Hava kirliliği Avrupa'da her yıl bin 200'den fazla çocuk ve gencin ölümüne neden oluyor. Yaşamın ilerleyen dönemlerinde hastalık riskini de önemli ölçüde arttıyor. Peki hava kirliliğine karşı savunmasız olan çocuklar ve ergenler risk faktörlerindne nasıl korunmalı? Nelere dikkat edilmeli? Başıklık nasıl güçlendirilmeli? Merak ettiklerimizi Çocuk Hastalıkları ve Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Sırrı Bektaş'a soruyoruz.
In this episode of the Bioactive Podcast, host Dr. Riley Kirk dives deep into groundbreaking cannabis science with world-renowned molecular biologist Dr. Ali Bektaş. Dr. Bektaş has an impressive background in plant biology, microbes, and agriculture, specializing in affordable and distributed systems for detecting nucleic acids in agricultural environments. He has worked extensively with cannabis nurseries and biotech companies as a consultant, staff scientist, and Chief Science Officer. Notably, Dr. Bektaş was one of the first scientists to publicly identify Hop Latent Viroid (HLVd) in cannabis populations, a discovery that reshaped the industry's approach to disease management. What is Hop Latent Viroid (HLVd)? HLVd is a serious plant disease that infects cannabis, hop plants, and other medicinal plants like stinging nettle. Infected cannabis plants can suffer a significant reduction in cannabinoids and terpenes, drastically lowering both their monetary and medicinal value. Dr. Kirk and Dr. Bektaş explore the origins of HLVd, how it spreads, what to look for in affected plants, prevention strategies, and how innovative genetics are helping cannabis plants overcome this disease.
Alevs Onkel Cem liegt im Koma. Für Alev, die in einem deutsch-türkischen Elternhaus aufgewachsen ist, ist er die stärkste Verbindung zur türkischen Seite der Familie. Nun will sie mehr über deren Geschichte herausfinden. Ein präzise erzählter und politisch hochaktueller Familienroman. Rezension von Tino Dallmann
Alevs Onkel Cem liegt im Koma. Für Alev, die in einem deutsch-türkischen Elternhaus aufgewachsen ist, ist er die stärkste Verbindung zur türkischen Seite der Familie. Nun will sie mehr über deren Geschichte herausfinden. Ein präzise erzählter und politisch hochaktueller Familienroman. Rezension von Tino Dallmann
Taceddin Kutay ile Mevzubahis'in 42. bölümünde, yenidoğan çetesini, Yahya Sinvar'ın şehadetini, Arnavutluk'taki Bektaşi Devleti'nden yapılan açıklamaları, RTÜK'ün ceza serzenişini konuştuk. 00:00 Teaser 01:38 Yenidoğan çetesi 09:11 Sinvar'ın şehadeti 19:14 Arnavutluk'taki Bektaşi devleti 26:42 RTÜK'ten ceza açıklaması 35:04 Kapanış
Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, başkent Tiran'da bağımsız bir mikro Bektaşi devleti kurmayı önerdi - tıpkı Roma'daki Vatikan gibi… Öneri sadece Avrupa'da değil, Türkiye'de de tepki çekti. Bölye bir Bektaşi devleti Türkiye'deki Alevi Bektaşiler için ne anlama geliyor? ABD'deki Willam & Mary Üniversitesi'nden Doç. Dr. Ayfer Karakaya-Stump'la ile konuştuk. Mikrofonda Gökçe Göksu ve Elmas Topcu var. Von Gökce Göksu.
Taceddin Kutay ile Mevzubahis'in 39. Bölümü'nde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM konuşmasını, Ümraniye'de polise yönelik saldırıyı, Arnavutluk'ta kurulacak Bektaşi Devleti'ni konuştuk. 00:00 Giriş 01:30 Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM konuşması 16:43 Sokakta dolaşan potansiyel zanlı 29:27 Arnavutluk'ta Bektaşi Devleti
ANAMED Library Podcast: Burada Konuşmak Serbest'in bu ayki konuğu Suna Kıraç Kütüphanesi Dijitalleştirme Uzmanı Didem Ülüş Bektaş. Kendisiyle Suna Kıraç Kütüphanesi'ne gelen arşivlerin dijitalleştirme sürecinden, farklı tarama tekniklerinden ve dijital restorasyondan bahsettik. Dijitalleştirilme yaparken bilinmesi gereken önemli detayları ele aldık. Teknik ve keyifli bir bölüm sizleri bekliyor. Didem Ülüş'ün tavsiye ettiği kaynaklar: Koç Üniversitesi Dijital Koleksiyonlar: https://librarydigitalcollections.ku.edu.tr/ Archives Portal Europe: https://www.archivesportaleurope.net/ Europeana: https://www.europeana.eu/en
Meet Nurullah Bektaş, engineering PhD candidate and research chair with the NHERI Graduate Student Council. He talks with Dan Zehner about the virtual GSC Mini Conference, slated for May 31, 2024. Bektaş, who is earning his PhD from Széchenyi István University in Hungary, encourages grad students in natural hazards get involved in sharing research and conducting post-event reconnaissance. He relates his own field experience helping householders in Turkey after the devastating 2023 earthquake series in Turkey and Syria.Find out about the GSC Mini Conference: https://bit.ly/2024NHERIGSCMiniConference Get details about the NHERI Graduate Student Council: https://www.designsafe-ci.org/learning-center/nheri-graduate-student-council/Bektaş is involved with StEER, the NSF-funded Structural Extreme Event Reconnaissance team:https://www.steer.network/ Bektaş worked with the UK-based group EEFIT, Earthquake Engineering Field Investigation Team, when conducting field work in Turkey:https://www.istructe.org/get-involved/supported-organisations/eefit/ For post-event debris management, Bektaş mentioned another NSF-funded extreme event group, SUstainable Material Management Extreme Events Reconnaissance, SUMMEER:http://summeer.org/
Balkanlar, dünyanın en kritik ve stratejik tampon bölgelerinden biri. Her zaman patlamaya hazır bombayı andırıyor. Büyük Balkan Seyahati yazılarımız, Balkanların geçmişten geleceğe uzanan karmaşık hikâyesinin görünür görünmez boyutlarını her yazıda kalemi olgunlaşan MTO'muzun demirbaş talebelerinden Seyfullah Yiğit kardeşimin dinamik kalemi ve gözlem gücüyle ruh dolu bir dille okuyucuyla paylaştı. Bugün bu yazıların sonuna gelmiş durumdayız. Seyahatimizi an be an, gün be gün kaleme alan, kayda geçiren, Balkanlar'a seyahat yapacak kardeşlerimize rehberlik edecek güzel bir kaynak oldu. Bu yazıları ilk fırsatta benim yazılarla birlikte kitaplaştıracağız. Seyahatimizi en güzel şekilde organize eden Aşk-ı Turkuaz sahibi Beytullah Yıldız kardeşime bir kez daha teşekkür ediyoruz. Bu arada Mayıs ayında Özbekistan Kazakistan seyahatimiz olacak kardeşlerimizle. O seyahatimizle ilgili izlenimlerimizi de paylaşacağız inşallah. *** Saraybosna'da Tarihi İsa Bey çarşısındayız. Bugün, buradan, son durağımız olan Saraybosna'dan ayrılacağız. Son ziyaretlerimizi yapıyoruz. İsa Bey çarşısında çok güzel bir atmosfer var. Akideyle inşa edilen yapılar… aynı zamanda bir tebliğ vazifesi de görüyor. Şehirlerin Müslümanca inşa edilmesi bu açıdan çok önemli. İsa Bey, Üsküp beyidir. Oradan buraya getirtilir şehri ihya etmesi için. Çok başarılı bir idarecidir. Çarşının her sokağının ayrı bir işlevi vardır. Bakırcılar çarşısı, kilimciler çarşısı gibi her bir sokakta ayrı bir meslek icra edilir. İsa Bey'e başta merkezden para gönderilmez. O, kendi imkanlarıyla şehri imar etmeye başlar. Daha sonra merkezin bundan haberi olur. 25 yıl yetecek kadar para gönderilir. Bu çarşı ve daha fazlası bu parayla inşa edilir. İsa Bey, Saraybosna'yı Saraybosna yapan adamdır yani. Bundan dolayı Boşnaklar kendisine ‘dedo' derler. Bizde babacan, yardımsever, fedakâr insanlara ‘baba' demeleri gibi. İsa Bey, ilk olarak sebil yapar. Daha sonra İsa Bey Camii yapılır ve diğer eserler sırasıyla inşa edilir. Çarşı meydanından Gazi Osman Bey Külliyesine geçtik. Saraybosna'nın en önemli merkezlerindendir bu külliye. Ara ara Yusuf Kaplan Hocamız da katkı yapıyor Mihmandar Süleyman'a. Külliyeler bir üniversitedir aynı zamanda. Buralarda hâlâ Kur'an okunur. Beş yüzyıllık gelenek devam ettirilir. Matbaa var, el yazması Kur'anlar çoğaltılıyor. Cami, ters ‘T' şeklinde Bektaşî geleneğine göre inşa edilmiş. Sultan Süleyman döneminde bu gelenek terk edilir. Sultan Süleyman, caminin bu şekilde inşa edildiğini öğrenince itiraz eder. Hüsrev Paşa, Sultan'a, camiyi yıkalım mı diye sorar. Sultan, hayır, karışmayın der. Bu camii, Balkanlar'da Bektaşi geleneğine göre yapılan son camidir. Cami inşası için Dubrovnik'ten sağlam taşlar ve işten anlayan Hırvat ustalar getirilir. Hırvatlardan necaset kokusu gelir. Bu kokunun giderilmesi için Hırvat çalışanlar için umumi bir tuvalet inşa edilir. Avrupa'da ilk umumi tuvaletin yapıldığı yerdir Saraybosna. İslâm Medeniyeti, insanın hem iç hem de dış temizliğine önem verir. İslâm Medeniyeti, hayata anlam katan, değer katan bir medeniyettir, bunu her şeyde görmek mümkündür.
İsrail'in Gazze'yi bombalamasının ardından dünyada başlayan Filistin'e destek eylemleri pek çok ülkede azaldı. Ancak İngiltere'de eylemlerin başladığı ilk günden itibaren eylem sayısı da eyleme katılanların sayısı da artarak devam ediyor. • Eylemleri kim örgütlüyor?• Eylemlerde hangi talepler öne çıkıyor?• Eylemlerin yaptırım gücü ne oluyor, bundan sonra nasıl devam etmesi planlanıyor?• İngiliz hükümeti ve muhalefetteki İşçi Partisinin tutumu nedir? Evrensel Gazetesi Londra Temsilcisi Arif Bektaş Gündem Özel'de yanıtladı.
İbrahim Çevikoğlu'nun hazırlayıp sunduğu Yeni Nesil Dış Ticaret programına Saranda Group Kurucusu Burhan Bektaş konuk oldu.
İbrahim Çevikoğlu'nun hazırlayıp sunduğu Yeni Nesil Dış Ticaret programına Saranda Group Kurucusu Burhan Bektaş konuk oldu.
İngiltere'ye Manş Denizi üzerinden ulaşan mültecilerin yerleştirilmesi için Portland Limanı'nda hazırlanan Bibby Stockholm adlı gemi İngiltere'de nasıl tartışılıyor? Evrensel gazetesi Londra Temsilcisi Arif Bektaş, Geniş Açı'da anlattı.
Emine Eroğlu'nun hazırlayıp sunduğu Endüstri Harmanı Programına Kinesiyoloji Eğitmeni - Yazar Kezban Özgür Bektaş konuk oldu.
Emine Eroğlu'nun hazırlayıp sunduğu Endüstri Harmanı Programına Kinesiyoloji Eğitmeni - Yazar Kezban Özgür Bektaş konuk oldu.
Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında yaşayan büyük velilerdendir. Anadolu'nun dînî, iktisâdî, askerî ve sosyal müessesesi olan ve kendisinin de bağlı olduğu “Ahîlik teşkilâtı” ile büyük hizmetler yapan Hacı Bektâş-ı Velî ve talebeleri, Osmanlı sultanları tarafından da sevildi ve hürmet gördü. Bu sıralarda kuruluş devrinde olan Osmanlı devletinin sağlam temeller üzerine oturmasında büyük hizmetleri ve himmetleri oldu. Günümüzde ise Hacı Bektaş-ı Velî (k.s.)'un görüş ve düşüncelerinin on altıncı yüzyıldan sonra şekillenmiş Bektaşî edebiyatının ürünü olduğu söylenmekte, kendisinin de Şia'nın on imâm esaslarına bağlı bir Türkmen babası olduğu anlatılmaktadır. Hacı Bektaş-ı Velî'nin şu an elimizde bulunan eserlerinin ilmî bir değerlendirilmesi yapıldığında, görüşleri itibariyle, Anadolu'ya damgalarını vuran Bahaddin Veled, Mevlânâ Celâleddin ve Yunus Emre (k.s.e.) gibi ve aynı kaynaktan beslenen bir tasavvuf erbâbı olduğu anlaşılır. Kitaplarında “Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Sahabelerine ve Ehl-i Beyt'ine selâm olsun” diyerek, sahâbilerin hiçbirini ayırt etmeden, hepsini sevdiğini ve saygı gösterdiğini ifade eden, Sünnî bir şahsiyettir. Hacı Bektaş (k.s.), Makâlât adlı eserinde İslâm'ın bilinip, yaşanmasının önemini anlatmaktadır. Hacı Bektaş-ı Velî (k.s.)'a göre, adamlık ve insanlık, Allâh (c.c.)'un sakındırdığını işlememek suretiyle erişebilen âbidlik yani kulluk mertebesinde kazanılabilmektedir. İşte bu sebeple âbidler, “adam” olanlardır. Hacı Bektaş (k.s.)'un İslâm Dini'ne ve onun günlük hayatta yaşanmasına verdiği önem ve titizlik, “Hacı Bektaş-ı Velî için, din ayrılığı gereksizdir, insanlar arasında anlaşmazlık sokar” ve “Bektaşîlik, Anadolu-Yunan-İran-Hint düşüncelerinin, inançlarının oluşturduğu bir birikimdir. İslâm'ın ona olan tesiri çok azdır.” şeklindeki asılsız söylentileri yalanlamaktadır. “Kılarız namazı, kılmayız değil Biz Hâkk'ın emrini, bilmeyiz değil Kur'ân kitabımız, İslâm dinimiz Hadisten âyetten almayız değil.” (Fığlalı, Türkiye'de Alevîlik, s.161-177; E.Coşan, Hacı Bektaş-ı Velî Makâlat, s.2)
Kemal Kılıçdaroğlu, seçim kazanacağım diye “Alevi” başlıklı bir video çekti çekeli birileri tarafından son derece tehlikeli bir “hafıza oyunu” oynanmaya başladı memlekette. Kendilerinden başka herkesi alık yahut salak zanneden bir takım zevat, bizim hafızamızın olmadığını düşünerek tuhaf ve tehlikeli bir düzlem yaratmaya çabalıyor. Buna döneceğim ama önce bir fikrimi paylaşmak istiyorum. Seçimin iki turunda da “üzerine iş düşenler” son derece basiretli davrandı ve insanları sokağa dökecek bir düzlem oluşturulmasına engel olundu. “Seçim günü sokağa sakın çıkmayın” yahut “seçimi Erdoğan kaybederse taraftarları sokağa dökülecek” gibi ortalık gerici, gerilim tırmandırıcı hazırlıklara ve harf azgını solumtrak örgütlerin “hazırız” çağrılarına rağmen süreç mis gibi ilerledi. Şimdi oradan bulamadıkları, devşiremedikleri hikâyeyi bir başka yerden bulmaya çabalıyorlar. Bir hadsiz “Yavuz'dan, Kanuni'den beri Alevilere yapılan zulüm” diye yardırıyordu mesela geçenlerde. Odağına da Kalender Şah'ı yerleştirmişti anlatısının. Epeyce de taraftar toplamıştı sosyal medyada. Öyle berbat ve yalan dolu bir hafıza ki o hafıza en büyük zararı Alevilere veriyor her zaman olduğu gibi. Madem Kılıçdaroğlu “Alevi” başlıklı bir video çekti çekeli bu “yalan dolan hafıza” dolaşıma sokuldu, biraz kurcalayalım oraları. Bizi “hafızasız salak” sanmasın kimse. Kimdir Kalender Şah? Hacı Bektaş-ı Veli soyundan gelen, büyük Bektaşi şeyhi Balım Sultan'ın oğlu. Kanuni Sultan Süleyman zamanında yaşayan biri ve Pargalı tarafından temize havale edilen bir isyancı. Buraya döneriz. Tarihçiler bize, Baba Zünnun ve Kalender Şah ayaklanmalarının Anadolu'daki ilk Celali ayaklanmaları olduğunu söylüyor. 16 ve 17. yüzyıllarda Anadolu'da çıkan Türkmen ayaklanmalarının tamamına “Celali İsyanları” deniliyor biliyorsunuz. Kabaca söylemek gerekirse devlet tarafından ihmal edildiklerini düşünen, fakir, işsiz Türkmenlerin başlattığı bir “ayaklanma geleneği” Celali İsyanları. Medrese öğrencileri de ayaklanıyor, leventler de ayaklanıyor, tımarsız kalan sipahiler de ayaklanıyor. Kalender Şah denen adam dümdüz İrancı bir karakter. Yavuz Sultan Selim'in sadece 2 saatte haşat ettiği Şah İsmail'in İran'daki Şii-Safevi iktidarına pek yakın. Zaten, bir ara 30 bin kişiye kadar çıkan isyan ordusunun sevk ve idaresi için gereken desteği de doğrudan Safevilerden alıyor. Mesele klasik “açılın kapılar şaha gidelim” meselesi yani. Anlamayanlar için daha düz anlatayım. Kalender Şah, İran'daki Safevi iktidarından aldığı gaz ve parayla Anadolu'da Osmanlı'ya karşı bir ayaklanma başlatıyor ve peşine taktığı 30 bin insana “ben Mehdiyim” diyerek katliamlar yaptırıyor. Yine anlamayanlar için daha da düz anlatayım. Yabancı bir devletin destek ve imkanlarıyla bulunduğu devlete karşı ayaklanma başlatan ve Mehdi olduğunu iddia eden bir teröristten söz ediyoruz Kalender Şah'tan söz ederken, bir Alevi'den değil.
Hacı Bektaş Veli hazretlerini ziyaretimiz esnasında neler algıladık? Hacı Bektaş Veli hazretlerinin bizlere nasihatleri nelerdir? “Hoşgörülü davranmak” neden bu kadar önemlidir? Hacı Bektaş Veli hazretleri, neden bize ders (manevi) vermek istedi? Bu ve buna benzer bir çok sorunun cevabını alacağınız ses kaydımızı sonuna kadar dinlemenizi tavsiye ediyoruz. #synergykendiyas #hoşgörü Facebook: https://www.facebook.com/SynergyKendiyas İnstagram: https://instagram.com/synergykendiyas Youtube: https://www.youtube.com/channel/UC_xe-4OhrGjeQkX9dWA96fQ TikTok: https://www.tiktok.com/@synergykendys Yaay: https://yaay.com.tr/SynergyKendiyas Twitter: https://twitter.com/SynergyKendiyas?t=rF3t1yDh7eLgUg_Djh5khQ&s=0
Der ehrenamtliche Rat setzt sich seit 2005 für die Teilhabe aller Bremer*innen und die Sichtbarmachung von Diskriminierungen ein. Mit 32 Mitgliedern aus verschiedenen Institutionen bringt der Rat regelmäßig Vorschläge bei politischen Entscheidungen ein. Die großen Parteien in Bremen berücksichtigen die Vorschläge so weit wie möglich. Mehr im Interview! #Integration #Bremen
Pandemi sonrası halka açık ilk Alevi Festivali 20 Kasım Pazar saat 11:00'de başlıyor. Festivali organize eden Alevi ve Bektaşi Federasyonu Başkanı Suzan Saka bize bilgi verdi.
Endüstri Zirvelerine Ali Tolga Bektaş konuk oldu.
Endüstri Zirvelerine Ali Tolga Bektaş konuk oldu.
İngiltere'de Muhafazakar Partinin iktidarında hükümet krizi büyüyor. Kabinedeki çoğu bakanın istifasının ardından 44 günlük Başbakan Liz Truss da istifa ettiğini duyurdu. Yeni göreve gelecek başbakanın da ne kadar dayanacağı bilinmiyor. Halk arasında ve siyasette erken seçim çağrıları güçleniyor ancak Muhafazakar Parti şimdilik erken seçime direniyor. Bir yandan da işçi ve emekçilerin özellikle hayat pahalılığına karşı mücadelesi sürüyor. Pek çok eylem ve grev yapılırken farklı işkollarında yeni grev çağrıları yükseliyor. İngiltere'de neler oldu, hükümet krizinin büyümesine kadar gelinen süreçte neler yaşandı? Tüm bu krizlerin içinde işçi ve emekçilerin talepleri ve mücadele planları neler? Evrensel gazetesi Londra Temsilcisi Arif Bektaş gelişmeleri Geniş Açı'da anlattı. Geniş Açı her salı ve cuma Evrensel'de.
Mustafa Ruhi Şirin'e Güre Edremit'e bağlı bir belde. Bir yanı Akçay, öte yanı Altınoluk. Sırtını Kaz Dağları'na vermiş, önü deniz. Akçay ve Altınoluk gibi beton-yapılaşmanın istilasına uğramamış. Pınarbaşından kaynayan buz gibi su hem çeşmelerden akıyor (gün boyu) hem araziyi suluyor. Güre asırlık çınarların gölgesi altında, eski dokusunu muhafaza ederek (İki kattan fazlasına izin verilmiyor. Ne güzel) su seslerini dinleyerek geçmiş günlerin âsude kucağında mütevazı hayatını sürdürüyor. İki yanı ağaçlı harika bir yol Güre'yi sahile ulaştırıyor. Sahil'de dünyaca ünlü bir kaplıcası var. Kaplıcanın bitişiğinde projesini mimar Cengiz Bektaş'ın yaptığı bir güzel devre-mülk tatil köyü bulunuyor: Körfez Tatil Beldesi. (Bektaş'ın projesi ile yapılan Körfez Tatil Beldesi bazı sebepler yüzünden yıkıldı, yerine başka bir proje ile inşa edilen yeni Körfez Tatil Beldesi kuruldu.) Kısa bir süre kaldığımız Güre için söylenecek çok söz var, lâkin ben öncelikle 1880 tarihini taşıyan camiden bahsetmek istiyorum.
Turuk-i âliyye silsilesinde Ömer Tuğrul Muradî el-Cerrahî el-Halvetî, resmiyette Ömer Tuğrul İnançer, halk içinde Tuğrul Efendi şeklinde tesmiye edilen Celvetî-Halvetî dergâhlarının son devir postnîşini dün ahirete yolcu edildi. Ailesine, yâranına, mürîdânına, sevenlerine başsağlığı diliyorum. Tuğrul Efendi'yi, mutasavvıf mütefekkir değil, mütefekkir mutasavvıf olarak gördüğüm için erkenden takibe başladığım halde, onunla yüz yüze gelme şerefine ancak 2012 yılında erişebildim. İbrahim Zeyd Gerçik ve Murat Yılmaz'la birlikte, Üsküp Köprü Derneği'nin o günkü yöneticilerinden Muhsin Kurtiş'in Üsküp doğumlu üniversite öğrencilerine yönelik olarak Gostivar kayak tesislerinde düzenlediği bir eğitim çalıştayındaydık. Bu esnada, bir iş üzere Kalkandelen Tekkesi'ne teşrif eden Tuğrul Efendi'nin Ahmet Özhan'ın da bulunduğu küçük bir grupla çalıştaya katılması çok güzel bir sürpriz olmuştu. Sadece Türkiye'nin değil Balkanlar'ın da FETÖ'nün NATO desteğinde yaktığı ateşin çemberinden geçtiği günlerdi. FETÖ Balkanlar'da hâlen faal olan Celvetî, Halvetî, Bektaşî, Melamî tekkelerinin, AB tarafından Bektaşîlik dini adı altında toplanarak tanınması için yoğun bir gayret gösteriyordu. Detaylarına şimdi girmek istemediğim ama günü geldiğinde birinci elden tanıklarının Tuğrul Efendi'nin söz konusu FETÖ kumpasını kırmaya yönelik büyük faaliyetlerini anlatacaklarını umduğum o ortamda Hazret'in çalıştayımıza teşrif etmelerinin özel bir değeri bulunuyordu. Onun orada yaptığı kısa bir konuşma üzerinden bu değeri, çalıştay sonrasında yazdığım bir yazıda şu kelimelerle iletmiştim: “Kalplerdeki kara lekeleri hedef alan birer lazer ışını gibiydi (Tuğrul Efendi'nin) söylediği her cümle. Balkanlar'da Müslümanlara karşı kurulan şer ittifakını, öte yandan Müslüman kimi akillerin ille de ada olma saplantısıyla onların ekmeklerine yağ sürdüklerini biliyordu. (...) 'Size birlik(te) olun demiyorum, bir olun diyorum' sözü bu manada ayrı iken gayrı olmamanın, uzaktayken ırak kalmamın, bir bedenin organları gibi hareket etmenin şifresi olarak gençlerin zihinlerine işledi.” Sadece gençlerin değil, benim de zihnimin derinliklerine iyice işlemiş olmalı ki, bu sözü sonraki zamanda kendi anlayışıma da aksettirerek, sahibine olan hayranlığımı, hürmetimi ve takip gayretimi sürdürdüm. Bilahare zihniyet ve sanat merkezli seminer, panel ve söyleşiler vesilesiyle Tuğrul Efendi ile aynı ortamı, bir masayı paylaşmayı da mezkur durumunda Rabbimizin bir nimeti olarak gördüm. Bu bağlamda, son on yılda yurt dışı seyahatlerimde de sıkça kesişti Hazret ile yolumuz. Öyle ki, İsmail Halis ile birlikte olduğumuz son Özbekistan seyahatimdeki gibi birçok yerde ondan birkaç gün farkla bulunduğum da oldu, Endülüs'teki gibi tam dört gün aynı havayı, hüznü birlikte teneffüs etme imkanım da oldu. Bu buluşmalar benim için idrakî bir aydınlanma, yeni fikirlerle donanma ve –inşallah– ona nasip olunan tecellilerden pay alma şeklinde tahakkuk etti. Benim için Tuğrul Efendi'nin mütefekkirliği mutasavvıflığından hep önceydi. Ancak turuk-i âliyyenin bir ahir zaman şeyhi olarak onun emsallerinden çok farklı oluşu da dikkatimden hiç uzak değildi. Hazret, her şeyden önce sanat dünyamızın tam içindeydi ve bu dünyanın sorunlarına karşı son derece duyarlı olarak, çok değerli görüşlere ve ciddi tekliflere sahipti.
Bursa'nın İnegöl ilçesinde trafik kazasında yaralanıp, tedaviye alındığı hastanede beyin ölümü gerçekleşen Ayça Bektaş´ın (21) bağışlanan karaciğeri ile 2 böbreği organ bekleyen hastalara umut oldu
Hiç kimseyi eleştirmeyeceksin! Bundan sonra bildiklerini anlatacaksın, ister kapalı, ister açık dil, din fark etmiyor. Kim gelirse gelsin hiç kimsenin hiçbir hareketini eleştirmeden bildiklerini anlatacaksın. Bu doğru, bu yanlış değil sen bildiklerini anlatacaksın. #synergykendiyas #eleştirme #nefis #nefs Facebook: https://www.facebook.com/SynergyKendiyas İnstagram: https://instagram.com/synergykendiyas Youtube: https://www.youtube.com/channel/UC_xe-4OhrGjeQkX9dWA96fQ TikTok: https://www.tiktok.com/@synergykendys Yaay: https://yaay.com.tr/SynergyKendiyas Twitter: https://twitter.com/SynergyKendiyas?t=rF3t1yDh7eLgUg_Djh5khQ&s=0
Editör: Gamze Elvan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Hacı Bektaş-ı Veli anma etkinliklerine katıldı. Kılıçdaroğlu'nu Medyascope Ankara temsilcimiz Hıdır Göktaş ve muhabirimiz Barış Yalınkılınç takip ediyor. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile barışır mı? Türkiye'nin Suriye politikası değişiyor mu? Güne Bakış'ta Medyascope yorumcusu Aydın Selcen değerlendirdi. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3w8QJf8
SesliKöşe-İsmail Saymaz-'Erdoğan, ilk kez Hacı Bektaş-ı Veli etkinliklerine katılacak'
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu Reel Piyasalar programına CLEANVAC Genel Müdürü Hamit Bektaş konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu Reel Piyasalar programına CLEANVAC Genel Müdürü Hamit Bektaş konuk oldu.
Türkiye'deki Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Mustafa Arslan Cemevlerine yönelik saldırılarda amacın provoke etmek olduğunun bilincinde olduklarını vurguladı.
Türkiye'de İslam'ın bütün Müslümanlar için daha sahih veya daha başarılı bir model oluşturma keyfiyeti nedir? Konuya bodoslama dalan bir soru bu, farkındayım. Üstelik “sahih” olmak ile “başarılı” olmak arasında her zaman zorunlu bir ilişki de yoktur. Sahih bir İslam anlayışının her zaman kitleleri ikna etme imkânı olmayabilir, kitleler sosyolojik şartlarına göre hakikatli bir mesajı dinlemeye açık olmayabilir, hatta kendilerini kapatmış olabilirler. Sahih inancın sosyolojik şartlara da tekabül eden gel-gitleri vardır. Sıkıntı zamanlarında insanların dine açıklığı artar, bolluk zamanlarında hazlar ve dünyevi ilgiler insanı dinden de uzaklaştırır mesela. Bunu bütün toplumsal yapılara uyarlayabilirsiniz. Çok farklı bir dağılım çıkar ortaya, ama tabii ki tek faktör olarak alınmamak şartıyla. Dolayısıyla dindarlık ile sekülerlik arasındaki çatışmada ikisinden birinin lehine lineer-doğrusal bir gelişim çizgisi yoktur. Nice peygamberin tarihte uzun yıllar hatta asırlar süren mücadelesinde bir inananlar topluluğu bile kuramadığı Peygamberler tarihinin en bilinen gerçeklerindendir. Bu arada Türkiye adına milliyetçiliği din üzerinden yapmanın bir yolu da Türk İslam'ı diye mevhum bir modele güzellemeler yapmaktan geçiyor. Nedir Türkiye İslam'ı? Tanımı, içeriği nedir? Bu konuda çok konuşanlar bugünden yeni bir din icat etmekten öteye gidemiyorlar, zaten aksi de mümkün olmaz. Böyle bir modellemenin ulus-inşa süreçlerinden farkı yoktur ve bütün inşa süreçleri biraz tarih, biraz etnoloji, biraz kendilik yazımıyla beraber yeni bir icattır, kendine hayranlık, kendini yüceltme ve kendi kendine propagandadır. Sorun, bunu yapanların kendilerini yaptıkları işe fena halde kaptırmaları ve zihinlerinde icat ettikleri şeyi gerçek zannetmeleri oluyor. Kendi vehimleriyle oluşturdukları uyku ortamından uyandırmak kolay değil, uyandırmak isteyene karşı ölçüsüz ve mantıksız tepkiler vermeleri de mukadder. Bu alelade mülahazadan sonra şunu ekleyelim: Türkiye'de İslami hayatın başka İslam ülkelerindeki İslami hayatlara nazaran bir ayrıcalığı varsa bu, zannedildiği gibi şu veya bu İslami anlayışın başka İslami anlayışlara olan üstünlüğünden kaynaklanmaz. Aksine bu ayrıcalık, tarihte bütün din anlayışlarının birbirleriyle yaşamanın bir yolunu bulmuş olmaları, daha açık deyişle uzun ve köklü bir dinsel çoğulculuk deneyiminin gerçekleşmiş olmasından kaynaklanır. Osmanlı'nın İbn Haldun'un ölçülerine göre bile oldukça uzun süren toplum düzeninin bir sırrı bunda yatıyor: Devletin himayesinde ve garantisi altında gerçekleşen çoğulcu dini ve etnik hayat. Herkesin kendi hakikat iddiası olabilir ama bunların toplum düzenini tehdit edecek ve tarafların birbirini yok saymasına veya imhasına götürecek bir kitlesel şiddete dönüşmesinin engellenmesi. Başka dinlerin bu dinsel çoğulculuk ortamındaki güvenli varlığını bir kenara bırakalım, Müslümanların kendi içlerinde çeşitliliği de, Kadızadeli, Sivasi, Bektaşi, Şii, Sünni, Hanefi, Şafii, Dürzi, Selefi, Sufi, Nakşibendi, Kadiri vs. Hepsi de bu çoğulculuk ortamında özgürce başkalarıyla varolmuş, başkalarıyla tartışmış, tartışırken kendini de geliştirmiştir. Bu arada bu bahsettiğimiz ülke Misak-ı Milli sınırları içinde mahdut da değildi. Hindistan'dan Kuzey Afrika ve Balkanlara kadar bütün Müslüman coğrafyanın çeşitliliğini Osmanlı'dan yöneten bir üst ümmet aklından söz ediyoruz.
Madımak Oteli'nde 33 aydının yakılarak öldürüldüğü katliamın üzerinden 29 yıl geçti. İnsanlığa karşı suç sayılmadığı için zamanaşımı uygulanan katliamın aydınlatılması talebiyle süren mücadelede, Madımak'ta hayatını kaybedenler unutulmadı. Bugün başta Sivas olmak üzere birçok kentte anmalar düzenlendi. Haber Hafta Sonu'nda bu akşam Alevilik, Bektaşilik ve diğer dini inançlar üzerine çalışmaları bulunan Virginia William & Mary Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ayfer Karakaya-Stump ile 29. Yılında Sivas Katliamı'nı, Medyascope Ankara muhabiri Cansu Timur ile katliamda hayatını kaybedenler için Ankara'da düzenlenen anmayı konuştuk. Cumartesi Anneleri, geçen hafta Galatasaray Meydanı'na çıkmak istemeleri üzerine 16 kişinin gözaltına alınmasının ardından 901. haftalarında da sosyal medya hesapları üzerinden açıklama yaptı. Ortak açıklamayı okuyan, gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren'in ablası İkbal Eren, “Demokratik, özgür, eşitlikçi ve adil bir Türkiye talep eden herkesi Cumartesi Anneleri nezdinde barışçıl toplanma hakkını savunmaya davet ediyoruz. Başta barolar olmak üzere, hukuk örgütlenmelerini göreve çağırıyoruz” dedi. Haber Hafta Sonu'nun bir diğer konuğu da İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon'dan Sebla Arcan idi. Arcan ile 900. Haftada karşılaştıkları müdahaleyi ve bundan sonra nasıl bir yol izleyeceklerini konuştuk. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3bIbWoD
Avustralya Alevi ve Bektaşi Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Saka SBS Türkçe'ye 2 Temmuz'da gerçekleştirilecek anma etkinlikleri hakkında bilgi verdi.
Efendim, sizlerin de pekâlâ bildiği gibi, sayılı günler çabuk geçer. İşte iki bin yirmi iki yılının Ramazanına da veda ettik. Cenab-ı Hak, hepimizi daha nice Ramazanlara ve bayramlara kavuştursun. Bir ay Ramazan geçti, gitti ama sen bir gün bile oruç tutmadın diye kendisine sitem edilince Bektaşi, o mübarek her sene gider, gelir. Ama ben gidersem, bir daha gelemem, cevabını vermiş. Lütfen bunu Bektaşi fıkrası diye hafife almayınız. Aslında bununla şöyle denilmek isteniyor: Mübarek Ramazan seneye yine gelir, lakin bizi bulur mu bilemeyiz. Mademki böyle bir ihtimal var, öyleyse içinde bulunduğumuz oruç ayının kıymetini bilelim ve yeteri kadar değerlendirmeye çalışalım. Şimdi asıl konumuza gelelim. Bilindiği üzere, Ramazanın teşrifiyle medyada bir hareketlenme görülür. Gazeteler Ramazan sayfaları hazırlama yarışına girişirler. Dini bilgilerin yanı sıra tarihi ve edebi konulara da temas etmek suretiyle okuyucularına faydalı olmaya çalışırlar. Bir gelenek haline gelen bu Ramazan sayfalarında ne yazık ki bazen yalan yanlış
Dilimin Ucunda Kelimeler'in bu bölümünde, sevgili konuğumuz Arda Bektaş ile "Yalan" kelimesini inceliyoruz.
Hacı Bektaş Veli “Helal değildir” der ve kurbanı geri çevirir. Ancak Mevlana bu hediyeyi kabul eder. Adam Mevlana'ya bunun sebebini sorar...
Burak Bektaş 10 yıl önce Berlin'de öldürüldüğünde 22 yaşındaydı. Bu güne kadar katili hala yakalanamadı. Burak Bektaş'ın ailesi ve Burak Bektaş Cinayetinin Aydınlatılması Inisiyatifi, güvenlik güçleri ve soruşturmayı yapan savcılığı eleştiriyor. Von Aydin Isik.
Uzun aralardan sonra yaşadığımız bir yeni dönüşle daha kulaklardayız.. Girizgah ve selamlaşma ardından dipsiz magazine başladığımız ve avuç avuç emdiğimiz konuların başında Neslihan Atagül ve Kadir Doğulu'nun Bektaşi tarikatına dahil olduğu ve Kadir Doğulu'ya artık 'Derviş' denmesi geliyor. 'Tarikat marikat sıkıntılı işler abi' deyip aşk meşk olaylarına dönerken Hande Erçel ve Kaan Yıldırım'ın yakalandığı arabanın önünü kesiyoruz. Hemen ardından Hakan Sabancı ile anılan Şeyma Subaşı ve Aygün Aydın aynı kişi midir derinliklerine iniyoruz. Belki de bölümün en can alıcı noktası olan Eser - Berfu Yenenler çiftine atılan disse biz de bir omuz ekleyerek sallıyoruz da sallıyoruz. Kısa nefeslenmeler yaşadığımız anlarda ise Farah Zeynep Apdullah'ın 40 milyon kazanmadığına sevinirken Yaprak Dökümü'nün bahtsız kızı Sedef'in ses telleri yüzünden utanmasına 'saçmalamaaaa' derken bitiriyoruz.
Geçtiğimiz sezon TVF Kadınlar 1. Ligi'nde son maçta Play-Off şansını elinden kaçıran, az bütçeyle büyük işlere imza atan Sakarya Voleybol'u, Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Ömer Bektaş ile değerlendirdik.
Uğur Küçük'ün hazırlayıp sunduğu Sektörel Bakış programının ilk bölümünde Yeşilırmak Elektrik Ar-Ge Uzmanı Mutlu Bektaş konuğumuz oldu.
Uğur Küçük'ün hazırlayıp sunduğu Sektörel Bakış programının ilk bölümünde Yeşilırmak Elektrik Ar-Ge Uzmanı Mutlu Bektaş konuğumuz oldu.
Uğur Küçük'ün hazırlayıp sunduğu Sektörel Bakış programının ilk bölümünde Yeşilırmak Elektrik Ar-Ge Uzmanı Mutlu Bektaş konuğumuz oldu.
Türkiye'de voleybol bu kadar gelişmişken,Türk voleybolcuların Amerika'yı salladığını biliyor muydunuz?Columbia'da oynayan genç smaçör Beyza Bektaşoğlu için bu,sıradan bir durum.
Ceren Sözeri ve Can Ertuna ile Gündem: Medya (34) | TikTok mu, Reuters mı? Savaşta gazeteciliğin önemi Ceren Sözeri ve Can Ertuna'nın sunumuyla Medyascope YouTube kanalında izleyenleriyle buluşan “Gündem: Medya”da bu hafta Rusya-Ukrayna savaşından anlık görüntülerin düştüğü sosyal medya mecralarının geldiği noktayı "TikTok mu, Reuters mı?" sorusu bağlamında savaş zamanlarında gazeteciliğin önemi konuşuldu. Ukrayna'da savaşı takip eden foto muhabiri Ümit Bektaş Gündem: Medya'ya konuk oldu. Bektaş, Ukrayna'da gazetecilere yönelik tehditleri anlatı. Ukrayna'daki savaşta dezenformasyon ve propagandanın da konuşulduğu programda, yeni medya çağında gazetecilere ne kadar ihtiyaç olduğu sorusuna yanıt arandı.
Bir meyvenin şaşırtıcı isim yolculuğu.Tarihi ve coğrafi etkilerle dönüşen ve değişen süreçlerle Çin Bektaşi Üzümü'nün bugünkü ismi ile adlandırılmasının hikâyesi.
İnanç özgürlüğü: Zorunlu din dersi ve Alevilik | Doç. Dr. Ayfer Karakaya Stump 1980'de askeri yönetiminin başlattığı zorunlu din dersleri, Aralık 2021'de yapılan Milli Eğitim Bakanlığı Şurası'nda, 4-6 yaş arasını yani anaokullarına kadar indirgenen “din ve ahlâk dersleri” koyma yönünde tavsiye kararı alındı. AKP'nin bu hamlesi, eğitimin daha da dinselleştirmenin önünü açan karar olduğu yönünde eleştirildi. Fakat bu yöndeki eleştiriler ve itiraz sesleri sadece alevi toplumundan duyuldu. Çocuk haklarının ve öncesinde temel insan haklarının ihlâli olan zorunlu din derslerinin anaokullarına kadar indirilmesi önerisine sadece Alevi vatandaşlar tepki gösterdi. Bu durum sadece Alevilerin sorunu mu? AKP iktidarı bu yeni öneri ile ne amaçlıyor? Alevilik, Bektaşilik ve diğer dini inançlar üzerine çalışmaları bulunan Virginia William & Mary Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ayfer Karakaya-Stump, Nurcan Çalışkan'ın sorularını yanıtlıyor.
Sezen Aksu, makara, Bektaşi [Bülent Korucu]
Bülent Korucu | Sezen Aksu, makara ve Bektaşi | 19.01.2022 by Tr724
Can Karadut'un hazırlayıp sunduğu Eve İş Götürme programının bu bölümünde Tunceli Sanayici ve Girişimcileri Derneği Başkanı Cem Haydar Bektaş konuğumuz oldu.
Can Karadut'un hazırlayıp sunduğu Eve İş Götürme programının bu bölümünde Tunceli Sanayici ve Girişimcileri Derneği Başkanı Cem Haydar Bektaş konuğumuz oldu.
Can Karadut'un hazırlayıp sunduğu Eve İş Götürme programının bu bölümünde Tunceli Sanayici ve Girişimcileri Derneği Başkanı Cem Haydar Bektaş konuğumuz oldu.
Avustralya sınırlarının 15 Aralık'tan itibaren açılmasıyla birlikte kimler ya da hangi vize türleri ülkeye giriş yapabilecek ve sınırlar kimler için açılacak?İşte bu sorunun cevabını alabilmek için Göçmenlik Acentesi sahibi Gülay Bektaş ile görüştük.
Üzümün anavatanı Mezopotamya, yaşadığımız topraklar. Burada binlerce yıldır üzüm hasadı şenliklerle, törenlerle, eğlenceyle kutlanıyor. Neler yok ki bu eğlencede? Tanrı Dionisos ve Osiris, Nuh Peygamber, kuyruklu yıldızlar, Ömer Hayyam, Romalılar, Bektaşiler... Eray ve Özgür'ün Elazığ Alpagut Bağları'nı ziyaretiyle başlayan bir bağbozumu hikayesi...
Babai Ayaklanmasından Vakai Hayriyeye Bektaşilik | Tarihin Peşinde Bölüm 1 by Artı TV
Babai Ayaklanmasından Vakai Hayriyeye Bektaşilik | Tarihin Peşinde Bölüm 2 by Artı TV
II. Mahmud'un 1826'da Yeniçeri Ocağı'nı lağvetmesi ile birlikte Bektaşiler için zor günler başlamıştı ama II. Mahmud'un halefi Abdülmecid'in (1839-1861) annesi Bezm-i Alem Valide Sultan'ın bir Bektaşi tekkesine gidip “Oğlum padişah olsun!' diye dua etmesi, bu kötü durumun çok kısa sürdüğünü gösteriyor. Gerçekten de Nakşi şeyhleri göstermelik olmaktan ileri gidememiş, eski Bektaşi tekkelerinde yine Bektaşi önderlerinin sözü geçmişti. Amasya'ya sürülen Hamidullah Çelebi de 1834'te affedilerek Hacıbektaş'a dönmüştü. Abdülaziz zamanında İmparatorluğun değişik yerlerinde ve özellikle Mısır'da Bektaşi tarikatı toparlanmaya başladı. Mısır Hidivleri siyasi amaçları doğrultusunda Bektaşileri destekledi. Bektaşileri Farmasonluğa sokan Mısır Hidivi Mustafa Fazıl Paşa idi. Bektaşileri Arnavutluk'ta bir devlet kurmak istedikleri için sıkı takibe alan II. Abdülhamid bile Topkapı'da eski Bektaşi dergâhı olan Takkeci Baba Dergâhı'nın yerine yeni bir dergâh inşa etmelerine izin vermişti. Ancak bunlara rağmen Bektaşiler kendilerini diğer tarikatların içinde gizlemeye devam etmiştir. II. Abdülhamid'i devirip tahta kukla V. Mehmed Reşad'ı çıkaran İttihatçıların ve onların devamı olan Kemalistlerin Bektaşilik ile ilişkisi ise tek tip olmadı.
Yesevilik, Haydarilik, Vefailik ve Kalenderiliği kaynaştıran Babai hareketi kökenli Abdalan-ı Rum (Abdallık) hareketinin devamı olan Bektaşiliğin kurucusu olarak kabul edilen Bektaş'tan dönemin resmî kronikleri, hatta sûfî kaynakları bile bahsetmez. Ancak ne Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî ne Yûnus Emre ne de Anadolu'da yaşamış başka hiçbir sûfî onun kadar güçlü bir kutsallaştırmanın konusu olmuştur. Kendisinden söz eden kaynakların en eskisi 1240'daki Babailer Ayaklanması'nın manevi lideri Baba İlyâs'ın torunu Elvan Çelebi'nin aile tarihidir. Ama burada çok kısa bir bilgi vardır. Hacı Bektâş-ı Velî hakkında ikinci kaynak, vefatından yaklaşık yüz yıl sonra, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin torunu Ulu Ârif Çelebi'nin emriyle Ahmed Eflâkî tarafından kaleme alınan Menâḳıbü'l ârifîn adlı Farsça eserdir. Bu eserde de Hacı Bektâş-ı Velî hakkında kısa bir pasaj vardır. XV. yüzyılın sonlarına ait bir başka önemli kaynak ise yine 1240'ta Selçuklu'ya karşı ayaklanan Baba İlyâs'ın soyuna mensup bir sûfî tarihçi olan Âşıkpaşazâde'nin Tevârîh-i Âl-i Osmân adlı eseridir.
Anadolu irfanının sönmeyen ışığı Hünkar Hacı Bektaş Veli, vefatının 750'inci yıldönümünde Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın öncülüğünde Nevşehir Hacı Bektaş Veli Müzesi'nde uluslararası katılımlı törenlerle anılacak
“Kültür & Tarih Sohbetleri” programının 228. bölümünde Cengiz Özdemir ve Ozan Sağsöz, konukları William & Mary Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ayfer Karakaya Stump ile Bilgi Üniversitesi Yayınları'ndan çıkan “Vefailik, Bektaşilik, Kızılbaşlık: Alevi Tarihini, Kaynaklarını ve Tarihyazımını Yeniden Düşünmek” başlıklı kitabını konuştular.
Youtube: https://www.youtube.com/channel/UCo7SM-RiIsCpM1ICWHd1scw Web Sitemiz: https://www.egitimveegitim.com/ Twitter: https://twitter.com/EgitimveEgitim İnstagram: https://www.instagram.com/egitimveegitim Facebook: https://www.facebook.com/egitimveegitim
Osmanlı'nın kuruluşunda ve Anadolu'nun Türkleşmesinde etkisi olan ve hayatının büyük bir kısmını Anadolu insanının yetişmesine adayan Hacı Bektaş Veli, "Bir olalım, iri olalım, diri olalım", "İncinsen de incitme", "Her ne ararsan kendinde ara", "Oturduğun yeri pak et, kazandığın lokmayı hak et" sözleriyle bütün insanlığı sevgi, barış ve kardeşliğe çağırdı. 13. yüzyıla damgasını vuran, düşünce dünyası ve inanç önderliği bakımından örnek teşkil eden Hacı Bektaş Veli, Anadolu'dan Balkanlar'a kadar geniş bir coğrafyada saygıyla anılıp, kendinden sonraki nesillere ışık olmayı sürdürmekle birlikte, evrensel boyuttaki düşünce ve öğretileriyle, asırlardır, sevgi, hoşgörü, birlik ve barışın simgesi olmaya devam ediyor. http://radyu.yasar.edu.tr Yararlanılan Kaynaklar: https://www.aa.com.tr https://www.yenicaggazetesi.com.tr https://www.neguzelsozler.com
Türkiye'nin en iyi üniversite radyosu Bahçeşehir Üniversitesi BAU Radyo artık podcast yayınları ile sizlerle.
Velayetname eserinde Hacı Bektaş-ı Veli ile ilgili anekdotlar, Osmanlı'nın kuruluş dönemine ilişkin ayrıntılar ve Orhan Gazi ile olan münasebetleri de yer almaktadır.
DUVAR - Gazete Duvar'da tarihçi Yalçın Çakmak'ın hazırlayıp sunduğu Kebikeç'e bu hafta 'Menâkıb-ı Evliyâ - Buyruk' kitabının yazarı Doç. Dr. Rıza Yıldırım konuk oluyor. Yıldırım, modern Alevilik, Bektaşilik-Alevilik kavramlarını ve Buyrukları tartışıyor. Yıldırım ayrıca Menâkıb-ı Evliyâ'nın Kızılbaş yol ve erkanı hakkında ilk yazılan, tertip edilen ve metin olarak ortaya konulan kitap olduğunu iddia ediyor...
Sivil Ses Podcast'in bu haftaki konuğu Z Community'nin kurucusu Yiğithan Bektaş. Aynı zamanda Fridays for Future iklim aktivisti bir Z Kuşağı genci olan Bektaş ile Z Kuşağı'nın beklentileri, geleceği ve Z Community'nin ardından Türkiye'nin her kesiminden Z Kuşağı gençleri tek çatı altında toplamayı hedefledikleri Platform Z'yi konuştuk. Kabataş Erkek Lisesi 12. sınıf öğrencisi olan Yiğithan Bektaş, online bir toplu-luk olan Z Community'nin kurucusu. Pandemiyle birlikte başlayan karantina sürecini değerlendirmenin yollarını arayan Bektaş, “Z Kuşağının Sesi” sloganıyla kendi yaşıtı gençleri Z Community'e dahil olmaya davet ediyor. “Eğitim sisteminde istediklerimizi öğrenemiyoruz, tartışamıyoruz” şeklindeki sızlanmaları bir kenara bırakıp, sadece eleştirmek yerine bir şeyler ortaya koymak gerektiğine dikkat çeken Bektaş, Bilim, sanat, teknoloji, tasarım ve sosyal bilimler komitesi kurduk. İyi bildiğimiz ve derinleştiğimiz konuları birbirimize anlatarak bir nevi online okul sistemini hayata geçirip kendi kendimizin öğretmeni olduk. Türkiye'nin her kesiminden Z Kuşağı olarak tek çatıda toplanıp birleşmeye ve sesimizi duyurmaya, anlaşılmaya geliyoruz!” diyor.
Gülfer Akkaya: Kadıncık Ana ve Hacı Bektaş-ı Veli eşitliği savunuyor by Gazete Duvar
Harika bir hikaye daha...
Mart ayında kaybettiğimiz Cengiz Bektaş ile mimari üretimleri üzerine bir söyleşi kitabı SALT'tan geçtiğimiz haftalarda yayımlandı. Söyleşiyi gerçekleştiren Tuğçe Kaplan ile konuşuyoruz.
Mart ayında kaybettiğimiz Cengiz Bektaş ile mimari üretimleri üzerine bir söyleşi kitabı SALT'tan geçtiğimiz haftalarda yayımlandı. Söyleşiyi gerçekleştiren Tuğçe Kaplan ile konuşuyoruz.
Kalebodur'la Mimarlar Konuşuyor'da Prof. Dr. Abdi Güzer'in konuğu Cengiz Bektaş http://www.mimarlarkonusuyor.com/ Kalebodur'un 2013 yılında Türkiye'de mimarlık arşivinin oluşması adına başlattığı “Kalebodur'la Mimarlar Konuşuyor” söyleşileri her ay farklı konuklarıyla yayında! Programın moderatörü Prof. Dr. Celal Abdi Güzer, konuğuna kendi projeleri hakkında ve mimarlığa bakış açısıyla ilgili sorular yöneltiyor. Yeni bölümleri kaçırmamak için ABONE OLUN! Sosyal Medya Hesaplarımız: YouTube ► https://www.youtube.com/user/KalebodurTR Instagram ►https://www.instagram.com/kalebodur Twitter ► https://twitter.com/kalebodur Facebook ► https://www.facebook.com/Kalebodur
Üretken mimar Cengiz Bektaş'ı 20 Mart'ta kaybettik. Kendisinin SALT Araştırma'ya devredilen arşivi üzerinde çalışmalar devam ediyor. Melis Cankara, Masum Yıldız ve Tuğçe Kaplan konuğumuz, Cengiz Bektaş'ı ve SALT'a devredilen arşivini anlatıyor.
Üretken mimar Cengiz Bektaş'ı 20 Mart'ta kaybettik. Kendisinin SALT Araştırma'ya devredilen arşivi üzerinde çalışmalar devam ediyor. Melis Cankara, Masum Yıldız ve Tuğçe Kaplan konuğumuz, Cengiz Bektaş'ı ve SALT'a devredilen arşivini anlatıyor.
Hacı Bektâş-ı Veli, Osmanlı sultanları tarafından sevilip ve hürmet gören büyük bir İslâm âlimi ve velidir. Osmanlı devletinin sağlam temeller üzerine oturmasında büyük hizmetleri olmuş orduda çok yaygınlaşmıştır. Böylece Osmanlı gücünü kırmak isteyenler bu tarikatı dejenere etmeye çalışmıştır. Günümüzde ise Hacı Bektâş-ı Veli (k.s.)'nin görüş ve düşüncelerinin, 16. yüzyıldan sonra şekillenmiş Bektâşi edebiyatının ürünü olduğu söylenmekte, kendisinin de Şîa'nın on imâm esaslarına bağlı bir Türkmen babası olduğu anlatılmaktadır. Hacı Bektâş-ı Veli'nin şu an elimizde bulunan eserlerinin ilmî bir değerlendirilmesi yapıldığında, görüşleri itibarıyla, Anadolu'ya damgalarını vuran Hz. Bahaddin Veled, Hz. Mevlânâ Celâleddin ve Yunus Emre (k.s.) gibi ve aynı kaynaktan beslenen bir tasavvuf erbâbı olduğu anlaşılır. Kitaplarında “Hz. Peygamber (s.a.v.)'in sahâbelerine ve ehl-i beytine selâm olsun” diyerek, sahâbelerin hiçbirini ayırt etmeden hepsini sevdiğini ve saygı gösterdiğini ifade eden sünnî bir şahsiyettir. Hacı Bektâş (k.s.), Makâlât adlı eserinde İslâm'ın bilinip yaşanmasının önemini anlatmaktadır. Hacı Bektâş-ı Veli (k.s.)'ye göre adamlık ve insanlık, Allâh (c.c.)'ın yasakladığı şeyleri işlememek suretiyle erişilebilen kulluk mertebesinde kazanılabilmektedir. İşte bu sebeple âbidler, gerçek anlamda “adam” olanlardır. Hacı Bektâş (k.s.)'ın İslâm dînine ve onun günlük hayatta yaşanmasına verdiği önem ve titizlik, “Hacı Bektâş-ı Veli için, dîn ayrılığı gereksizdir, insanlar arasına anlaşmazlık sokar” ve “Bektaşîlik; Anadolu-Yunan-İran düşüncelerinin, eseridir” şeklindeki asılsız söylentileri yalanlamaktadır. Hacı Bektaş-ı Veli (k.s.); iyi bir Müslüman olabilmek ve Allâh (c.c.)'un rızâsına erebilmek için dikkat edilmesi gereken hususları şöyle özetler: 1. Îman getirmek. 2. İlim öğrenmek 3. Namâz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, gücü yeterse hacca gitmek, cihâd etmek ve gusletmektir. **(_Hakk Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar_, 206.s., Misvak Neşriyat)**
Konuğumuz: Zeynep Oktay Uslu, Konumuz: Şerhh dergisinin Aleviliğin ve Bektaşiliğin Kültürel ve Edebi Kaynaklarını Nasıl Anlarız?
Açık Mimarlık: 13 Ekim 2016
Açık Mimarlık: 13 Ekim 2016
Acik_Mimarlik : 13 Haziran 2013 Açık Mimarlık'ta sosyal hareketler, küreselleşme karşıtı ve ekoloji hakları hareketlerinde 'deneyimli aktivist' Ali Bektaş'la Gezi Parkı direnişini ve bu direnişin uluslararası camiada nasıl yankılandığını konuştuk. Gezi Parkı direnişinin ortaya çıkışının temel motivasyonları nelerdir? Muhalifliğin tanımını üzerinde yeniden düşünmeye başlamalıyız.
Acik_Mimarlik : 13 Haziran 2013 Açık Mimarlık'ta sosyal hareketler, küreselleşme karşıtı ve ekoloji hakları hareketlerinde 'deneyimli aktivist' Ali Bektaş'la Gezi Parkı direnişini ve bu direnişin uluslararası camiada nasıl yankılandığını konuştuk. Gezi Parkı direnişinin ortaya çıkışının temel motivasyonları nelerdir? Muhalifliğin tanımını üzerinde yeniden düşünmeye başlamalıyız.