DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ

Follow DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ
Share on
Copy link to clipboard

Bu podcast iş hayatının temel kavramlarından değer yaratmanın ancak müşteriler için Tasarım Odaklı Düşünme ile değer yaratarak elde edilebileceğini, akademisyen ve pazarlama uzmanlarının görüşleri ışığında ele alıyor. mete@innolabz.ist✏️ linkedin.com/in/meterom

Mete Yurtsever

Donate to DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ


    • May 12, 2025 LATEST EPISODE
    • weekly NEW EPISODES
    • 33m AVG DURATION
    • 261 EPISODES


    Search for episodes from DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ with a specific topic:

    Latest episodes from DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ

    Hale Acun Aydın ile Türk İşi Minimalizm

    Play Episode Listen Later May 12, 2025 39:21


    Bu bölümde, Türkiye'de minimalizm akımının öncülerinden ve Türk İşi Minimalizm'in kurucusu Hale Acun Aydın'ı ağırlıyorum. Hale, minimalizmi sadece bir yaşam tarzı olarak benimsemekle kalmamış, aynı zamanda bu sadeleşmenin kendi hayatına kattığı değerleri keşfederek çevresi ve takipçileriyle de paylaşmış ilham verici bir isim.Bir zamanların hevesli bir 'istifçisi' olarak, Hale'nin minimalist felsefesine duyduğum merak uzun süredir devam ediyordu ve nihayet onu podcastime konuk alabildim.Minimalist bir yaşamın potansiyelini düşündüğümüzde, daha az stres, daha fazla zaman, finansal özgürlük, çevresel bilinç, derinleşen bir anlam arayışı ve artan kişisel özgürlük gibi pek çok cazip vaadi var. Bu sohbetimizde Hale, yıllar içinde edindiği değerli deneyimleri ve kendi minimalizm yolculuğunun nasıl şekillendiğini samimiyetle paylaştı. Özellikle kıyafet seçiminde yapılan küçük bir sadeleşmenin bile hayatımızda ne denli büyük ve olumlu değişimlere kapı aralayabileceğine dair Hale'nin görüşleri çok çarpıcı. Kapsül gardırop yaklaşımını bir de onun deneyimlerinden dinlemenizi hararetle tavsiye ederim.Hale, kurumsal eğitim alanındaki zengin deneyimlerini ve iş-yaşam dengesi, minimalizm ve sürdürülebilirlik gibi önemli temaları harmanlayarak bu konuların nasıl bir evrim geçirdiğini bizlerle paylaştı. Şirketlerin özel ihtiyaçlarına yönelik eğitimler tasarlamaktan duyduğu keyfi dile getirirken, kişisel refahın iş performansına olan doğrudan etkisine de dikkat çekiyor.Hale'nin özellikle vurguladığı ve benim de tüm kalbimle katıldığım bir nokta ise, içinde bulunduğumuz toplulukların paylaşım ekonomisi açısından ne kadar büyük bir potansiyele sahip olduğu. Benim de sıklıkla dile getirdiğim ve kendi topluluklarımda hayata geçirmeye çalıştığım bu konuda, insanların hem iş hem de özel yaşamlarında kaynakları ve deneyimleri paylaşmasının harika örneklerini görüyoruz. Ancak bu alanda kat etmemiz gereken daha çok yol olduğuna da inanıyoruz.Umarım bu bölümü dinledikten sonra sizler de yepyeni bakış açıları kazanır ve kendi sadeleşme ve paylaşma yolculuğunuzda daha güçlü bir motivasyonla ilerlersiniz.Hale Acun Aydın'ın Instagram hesabı:https://www.instagram.com/turkisiminimalizm/Hale Acun Aydın'ın Linkedin sayfası:https://www.linkedin.com/in/haleacun/Support the show

    der ya Kitap Kulübü ile Toksik Olumlama

    Play Episode Listen Later May 5, 2025 33:51


    Kitap Kulübümüzün 52inci buluşmasında Whitney Goodman'ın “Toksik Olumlama” adlı kitabını konuştuk.Kitabın alt başlığı içeriği hakkında daha iyi fikir veriyor; Mutlu Olmakla Kafayı Bozmuş Bir Dünyada Kendin Olmak.Mutlu olmaya o kadar takıntılı hale gelmişiz ki, mutluluğa engel teşkil ettiğini düşündüğümüz her şeyden kaçınmaya çalışıyoruz. Buna kendi hislerimiz de dahil, başkalarının hissettikleri de.Olumlu bakmanın, sonuçları da olumlu etkileyeceği kabulü içimize işlemiş. Doğrusu ben de buna samimi olarak inanlardanım. Goodman ise bunun bazı koşullara bağlı olduğunu anlatıyor ve dengeye dikkat çekiyor. Ne zaman olumlu bakmak zorlayıcıysa orada biraz düşünmek lazım, ne hissettiğimizi dinlemek ve izin vermek lazım. Çünkü hislerimizi çalıştığımızda onlardan öğreneceklerimiz var.Kitapta ilgimi çeken ve işime gelen bir tespit de “yüksek özgüvenli insanlarda olumlu düşünmenin işe yaradığı, aksi halde ters tepebileceği”. Yüksek özgüvenin neye dayandığı da önemli tabii. Ben kendi adıma benimkinin altının boş olmadığını ümit ediyorum.Kitapta bana yeni bir kapı açan bir diğer ifade ise “aynı anda hem hislerinizi onaylamak hem de minnet duymak için alan açabilirsiniz”. Yani canınızı sıkan bir şey olduğunda minnet duyma baskısına teslim olup hissettiklerinizi bastırmamanız, kendinizi suçlamamanız lazım.Kulağıma küpe olan bir tavsiye de, ki bu benim çok düştüğüm bir tuzak; karşıdakini kendim gibi düşünmek ve ona nasihata girişmek. Yani bana şöyle düşünmek iyi gelirdi deyip ona bana iyi geleceğini düşündüğüm sözler söylemek. Oysa karşıdakinin ihtiyacını anlamaya odaklanmalı, sadece içini dökmek istiyor olabilir, bir tavsiyeye hazır olmayabilir. Yani varsaymamak ve kahramanlığa soyunmamak gerek,Sonuç olarak kitap ölçüsüz bir şekilde olumluluk yaymanın, hisleri bastırmanın yarardan çok zarar getirebileceğini, bu baskıyı kurduğumuz insanları incitebileceğini söylüyor. Söz alan arkadaşlar kitaba çok yüksek puan vermeseler de belli açılardan aydınlanma yaşadıklarını söylediler. Bence de kulak vermeye değer görüşler var kitapta.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım:(02:34) Müge İrfanoğlu, (05:01) Uğur İyidoğan, (06:22) Halime Özben Hacı, (09:10) Müge İrfanoğlu, (10:12) Elif Burcu Yılmaz, (12:55) Mehpare Şayan Kileci, (13:48) Suat Soy, (17:03) Uğur İyidoğan, (19:55) Ayşen Uslu, (21:37) Yasemin Karakaya ve (29:32) Ömer TuralSupport the show

    der ya Sinema Kulübü ile Zavallılar

    Play Episode Listen Later Apr 28, 2025 20:12


    “Sinema Kulübü'müzün 21'inci buluşmasında Yorgos Lanthimos'un yönettiği, başrollerinde Emma Stone, Mark Ruffalo ve Willem Dafoe'nun yer aldığı, 2023 yılı yapımı, orijinal adı “Poor Things” olan, bizde “Zavallılar” adıyla gösterime giren filmi konuştuk.Filmde, Victoria dönemi atmosferinde, eksantrik bilim insanı Dr. Godwin Baxter tarafından yeniden hayata döndürülen Bella Baxter'ın, kendi kimliğini ve özgürlüğünü keşfetme yolculuğunu anlatılıyor. Bella, ilk başta dünyaya karşı tamamen masum ve bilgisiz bir şekilde yaklaşırken, zamanla hem bireysel arzularını hem de toplumsal baskıları sorgulamaya başlıyor.Victoria dönemi Kraliçe Viktoriya'nın hüküm sürdüğü 1837-1901 yıllarına karşılık geliyor ve bu dönem sanayi devrimi ile birlikte emek sömürüsü ve işçi hakları gibi toplumsal ve ekonomik konularla anılıyor. Günümüzde de iş hayatını ve toplumsal hayatı kökten değiştiren teknolojik ve siyasi bir atmosferden geçerken film yaşadıklarımıza bir anlamda ışık tutuyor.Film, büyüme, özgürleşme ve kişisel iradenin oluşumu temalarını, mizahi bir dille ve çarpıcı görselliklerle işliyor. Bella'nın hikâyesi, özellikle kadınların kendi hayatları üzerinde söz sahibi olabilmesi, toplumun dayattığı rollerin aşılması ve bireyin yeniden doğarak kendi yolunu çizmesi üzerine derinlikli bir anlatı sunuyor. Yorgos Lanthimos, seyirciyi hem görsel olarak büyülüyor hem de rahatsız edici derecede doğrudan sorular sormaya teşvik ediyor. Gerçekten üzerinde uzun uzun konuşabileceğimiz replikler var.Film, 96. Akademi Ödülleri'nde En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Uyarlama Senaryo'nun da aralarında olduğu 11 dalda Oscar'a aday gösterildi. En İyi Kadın Oyuncu (Emma Stone), En İyi Prodüksiyon Tasarımı, En İyi Kostüm Tasarımı ve En İyi Makyaj ve Saç Tasarımı olmak üzere dört dalda Oscar ödülüne layık görüldü.Biz de oyunculukları çok beğendik, çünkü çok fantastik öğeler barındıran bir ortamda o karakterleri yaratmak bir ustalık işi. Filmi hem görsel nitelikleriyle hem de mesajlarıyla beğendik, size de önce izlemenizi sonra bizi dinlemenizi tavsiye ederiz.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım(02:35) Suat Soy, (06:48) Elif Burcu Yılmaz, (08:55) Ebru Vural, (10:24) Olcay Çat, (11:35) Cem Çağatay Karaali, (14:54) Uğur İyidoğan ve (16:22) Gamze Şenfer.Support the show

    der ya Kitap Kulübü ile Normal Efsanesi

    Play Episode Listen Later Apr 21, 2025 36:51


    Kitap Kulübümüzün 51inci buluşmasında Dr.Gabor Maté'nin oğlu Daniel Maté ile kaleme aldığı 'Normal Efsanesi' adlı kitabı konuştuk.Gabor Maté, Macar asıllı Kanadalı bir hekim, yazar ve travma uzmanı. 1944'te Budapeşte'de Yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğmuş, Holokost'un hemen ardından annesiyle birlikte Kanada'ya göç etmiş. Ailesinin Holokost sırasında yaşadığı travmalar, onun özellikle travma, stres ve bağımlılık konularına yönelmesine yol açmış. Maté, bireyin duygusal geçmişini ve toplumsal bağlamını merkeze alan bütüncül sağlık anlayışıyla tanınır.Maté, modern yaşamın “normal” kabul edilen biçimlerinin aslında bireylerde kronik stres, travma ve hastalıklara yol açtığını savunuyor. Özellikle çocuklukta başlayan duygusal yaraların, güvenli bağlanma eksikliğiyle birlikte kalıcı izler bıraktığını belirtiyor.Maté, bastırılmış duyguların bağışıklık sistemi üzerinde yıkıcı etkiler yarattığını ve pek çok hastalığın temelinde bu stresin yattığını vurguluyor. İyileşmenin ise, kişinin doğasıyla yeniden bağlantı kurması ve bilinçli farkındalık yoluyla kendi özüne dönmesiyle mümkün olabileceğini söylüyor.Biz de son dönemde okuduğumuz kitaplarda hep bu sistem kaynaklı sorunlara dikkat çekildiğini görüyoruz. Bireyler olarak kendimizi suçlamanın da bir sınırı var, bütün sistem bizi eksikliklerimizi gözümüze sokarak tüketerek tamamlanmaya zorlarken, bizi biz yapan üretimden uzaklaşıyoruz, alışveriş merkezlerine, telefonlara, ekranlara gömülüyoruz. Doğadan, sahici sosyalleşmeden, paylaşmadan uzaklaşıyoruz.Dr. Agah Aydın'ı kitap hakkında araştırma yaparken tesadüfen keşfettim ama üyelerimiz arasında epey seveni varmış. O da 12 yıl önce yayınlanmış bir videoda profesyonellik diye sunulan kavramın duyarsızlaştırma ve ahlaksızlık olduğunu iddia ediyor. Yani insani olandan uzaklaşmanın, duygusuzlaşmanın şiddet olarak geri döndüğünü anlatıyor, bu çalışma düzeninin sürdürülemeyeceğini söylüyor, “belki 20 yıl, belki 30 yıl gider” diyor. Biz de kendisine katılıyoruz sanırım, bugün iş yaşamı on yıl öncesine göre daha karanlıksa, yeni bir güne daha yakın olduğumuza inanmak istiyorum.(02:37) Yasemin Karakaya, (10:25) Bengü İlhan, (11:47) Alim Küçükpehlivan, (14:12) Mürsel Çavuş, (17:23) Suat Soy, (20:28) Betül Akan, (23:32) Dilek Geçit, (28:25) Aydan İrem Sungur, (32:50) Hatice Ergüven Doydum.Support the show

    der ya Sinema Kulübü ile Kral Richard

    Play Episode Listen Later Apr 14, 2025 24:11


    Sinema Kulübü'müzün 20inci buluşmasında Reinaldo Marcus Green'in yönettiği başrolünde Will Smith'in oynadığı 2021 yılı yapımı orijinal adı “King Richard” olan, bizde “Kral Richard” adıyla gösterime giren filmi konuştuk.Film tenis dünyasının iki süperstarı Venus ve Serena Williams'ın olağanüstü yükselişinin arkasındaki adam olan babaları Richard Williams'ın hikayesini anlatıyor. Film, Richard'ın azmi, vizyonu ve sıra dışı antrenman yöntemleriyle kızlarını Compton gibi zorlu bir mahalleden çıkararak dünya sahnesine taşımasını konu ediyor. Gerçek olaylara dayanan bu biyografik film, bir babanın hayalleriyle, sistemle mücadelesi ve ailesine olan sarsılmaz inancı etrafında dönüyor.Öncelikle Will Smith'in bu rolü ile En İyi Erkek Oyuncu Oskar'ını kazandığını hatırlatalım. Ancak o törende tarihe geçen bir an daha olmuştu; bu ödülü almasından 40 dakika önce, yaptığı espiri nedeniyle Chris Rock'a sahnede bir tokat atmıştı. Sonrasında Akademi ona 2032 yılına kadar uzaklaştırma cezası vermişti.Olay sonradan çok tartışıldı ama ne tuhaftır ki, Smith'in filmdeki rolü de böyle bir şiddete başvurma seçeneği ile karşı karşıya kalıyor ama o farklı sonuçlanıyor, izlerseniz göreceksiniz. Öte yandan kadının yani annenin rolünü biraz arka planda bırakmasına da takıldık biraz.Film tüm ebeveynlerin kendine sorduğu bir soruyu çağrıştırıyor. Çocuklarımızı potansiyelleri için mi, yoksa bunu kendi meselemiz haline getirdiğimiz için mi zorluyoruz?Filmde bunun uç bir örneğini görüyoruz belki de; Richard sanki hiçbir zaman keyif almakla ilgili değil sonuca odaklanmış bir disiplinle çocuklarını çalıştırıyor. Serena ve Venus böyle koşullandıkları ve zafere ulaştıkları için belki mutlular ama bu soru içimizde hep var, çocuklar ebevynlerini veya başkalarını mutlu etmek, beklentilerini karşılamak için mi kendilerini paralıyorlar, yoksa içten istedikleri için mi? Bu bir noktada acısı çıktığı zaman anlaşılıyor. Onlar gerçek hikayelerinde bunu çok da ele vermiyorlar gibiyse de geçen ay kitap kulübünde okuduğumuz Gabor Maté'nin Normal Efsanesi kitabında bir bölümün girişinde Venus Williams'ın şu sözü var. “Çoğu zaman kendimi kötü hissettiğimde kendimi iyi hissediyormuş gibi davranmak zorunda kaldım”Hollywood sinemasında bazı filmlerde bastırılmış olmanın ezilen olmanın etkilerini görüyoruz. Umudunu kaybetme'de, bu filmde veya Michael Jordan'ın hikayesinin anlatıldığı Nike Air filminde, bu sınıfların varını yoğunu ortaya koyup çalışması var. Bu Amerikan sinemasının özürü mü yoksa Amerikan rüyası propagandası mı bilmiyorum ama hep kendini yoktan var eden insanların, özellikle Afro Amerikalıların böyle zafer hikayeleri var. Avrupa sinemasından (ve tabii kültüründen de) böyle ayrılıyor sanırım, zira  Avrupa sineması daha çok gerçekliği yüzümüze vurur, rahatlatmak yerine rahatsız edicidir ve “çözüm yok ama farkında olun” der.Biz yine de filmi izlemeye değer bulduk, size de tavsiye ederiz.(03:20) Belgin Elmas (09:10) Uğur İyidoğan (12:24) Burcu Hanım (14:13) Feyza Demir (18:06) Burcu Hanım (18:50) Elif Burcu YılmazSupport the show

    Phill Agnew ile Basitleştirilmiş Davranış Bilimi

    Play Episode Listen Later Apr 7, 2025 14:50


    Bu bölümde, İngiltere'nin en çok dinlenen pazarlama podcast'i "Nudge"ın yaratıcısı Phill Agnew ile yaptığım, geçtiğimiz hafta yayınladığım söyleşinin bir özetini size sunuyorum.Pazarlamadan psikolojiye uzanan bu sohbet, seçimlerimizi nelerin etkilediğini ve kararlarımızın arkasındaki sırları açığa çıkarıyor. Süpermarketlerdeki basit bir düzenlemeden, büyük şirketlerin stratejilerine kadar, her yerde karşımıza çıkan "dürtme" sanatını keşfediyoruz. İnsanların neden belirli bir şekilde davrandığını anlamak, hem iş dünyasında hem de günlük hayatta bize yeni kapılar açabilir.Phill, davranış biliminin pratik kullanımlarda nasıl uygulandığını teorinin ötesine geçerek gerçek dünya örnekleri ve kendi denemeleriyle anlattı. Ayrıca "dürtme"nin etik yönlerini ve onu sorumlu bir şekilde kullanmanın ne kadar önemli olduğunu da konuştuk. Yapay zekanın pazarlamanın geleceğindeki olası rolünü ve nihayetinde insan davranışının doğal irrasyonelliğini aşıp aşamayacağını tartıştık.Bu bölüm, yalnızca iş ve pazarlama için değil, aynı zamanda insanların nasıl karar verdiklerine ve etkileşime girdiğine dair çok sayıda yararlı fikir ve kaynak sunuyor.Phill'in podcastinin yanı sıra haber bültenine dahil olmanızı ve bu bağlantıdaki formu doldurarak 25 kitaplık okuma listesini indirmenizi hararetle tavsiye ederim:https://nudge.kit.com/reading-listSupport the show

    Behavioral Science Simplified with Phill Agnew

    Play Episode Listen Later Mar 31, 2025 47:25


    In this episode, I had the distinct pleasure of hosting Phill Agnew, the creator of the UK's top marketing podcast, "Nudge."For those of you with a strong interest in the connection between marketing and the complexities of human behavior, I believe this episode will be very worthwhile. Phill gave a full explanation of how behavioral science appears in practical uses, moving beyond theory to real-world examples and his own compelling research.However, our conversation went beyond just marketing tricks. We also explored the ethical sides of "nudging" and how important it is to use it responsibly. Furthermore, we examined the possible role of artificial intelligence in the future of marketing, and whether it can ultimately get around the natural irrationality of human behavior. This episode offers a wealth of useful ideas that apply not only to business and marketing, but also to a wider understanding of how people interact. I encourage you to listen carefully and get ready to have your perspectives broadened.I also highly recommend you join Phill's email list and download his reading list of 25 books by filling out the form at this link:https://nudge.kit.com/reading-listPhill Agnew's UK #1 Marketing Podcast "Nudge"https://open.spotify.com/show/0zpOldE9YMNYN1QiL7EBfS?si=1d7ad1af98a14452 Support the show

    Konukların Değer Yaratma Formülleri - V

    Play Episode Listen Later Mar 24, 2025 19:02


    Podcastimin takipçileri biliyor, 50 bölümde bir konuklarımın değer yaratma formüllerinden bir derleme yapıyorum. Son elli bölümde, yani Şubat 2024'ten bu yana 16 bölümde 17 konuk ağırlamışım, hepsinin üstünden geçmek çok güzel bir pratik oluyor benim için. Yalnız daha bir sene geçmeden beni o an çok etkileyen tespitlerin bazılarını unuttuğumun farkına vardım. Yine hayıflanmaktan geri kalamadım, ne çabuk tüketiyoruz üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken şeyleri.Bu özetler sayesinde siz de konuklarımın yaklaşımlarını bir arada değerlendirebilir ve ilginizi çeken bölümlerin tamamını dinleyebilirsiniz. Hatta serinin 1, 2, 3, 4 numaralı geçmiş koleksiyonlarına da kulak verebilirsiniz. Daha da güzeli; Spotify'da da artık değerlendirme bırakabiliyorsunuz, Apple'daki gibi, orada da vereceğiniz yıldızlarla podcastimin daha geniş kitlelere ulaşmasında destek olursanız çok mutlu olurum.Support the show

    Koray Çandır ile Teknolojiyle Uzun ve Sağlıklı Yaşamak

    Play Episode Listen Later Mar 17, 2025 41:48


    Bu bölümde konuğum Teknoloji Evangelisti Koray Çandır.Bu ünvanı hak ettiğine inandığım teknoloji ile iç içe bir kariyeri var Koray Çandır'ın. Son 12 yılını geçirdiği Intel'de son yıllarda küresel inovasyona öncülük etmekle ve Yapay Zeka gelir fırsatlarını üst düzeye çıkarmakla görevliydi.Intel gibi dijital teknolojinin kalbinde yer alan bir şirketten bir profesyonele teknolojik yenilikleri takip etmeye çalışan ama işin teknik tarafından bihaber bir kişinin merak ettiği soruları sormaya çalıştım süremizin elverdiği kadarıyla. İşlemcilerin gelişiminden başladık, kuantum bilgisayarlara, oradan yapay zekadaki son gelişmelere, ajanlara ve DeepSeek'e uzandık.Sohbetimizin ikinci bölümünde ise şu an henüz kuruluş aşamasındaki girişimi Longeva'dan bahsettik. Girişimin amacı bireylerin longevity yol haritalarını belirleyip, yaşamlarına kalite kattıkları bir yolda onlara destek olmak. Bunu kişiye özel yapabilmek danışanlarını tanımaktan geçiyor, bunun için de teknolojiden ve yapay zekadan faydalanıyorlar. Longevity'den beklenti ve bu hayatımıza yeni giren kavramın algısı değişiklik gösterebilir, Koray'ın ilgi duyduğu alan ve danışanlarına vaadi ise “sağlığı, enerjiyi ve gençliği korumaya yardımcı olacak bir dizi yaşam tarzı değişikliği” kazandırmak.Siz de bu konularla ilgiliyseniz Koray'la 25 yılı aşkın tanışıklığımızın verdiği samimiyetle sürdürdüğümüz bu söyleşiye kulak vermenizi öneririm.Koray Çandır'ın Linkedin sayfasıhttps://www.linkedin.com/in/koraycandir/ (02:11) İşlemcilerin hayatımızdaki rolü (10:35) yapay zekadaki gelişmeler (14:16) Prompt (istem) mühendisliği (16:34) yapay zeka ajanları (18:45) DeepSeek (25:42) Teknoloji evangelistliği ve Longevity konusu (27:15) Longeva'nın amacı (31:12) Teknolojiyi kişiyi tanımada kullanma (35:06) Koray Çandır'ın değer yaratma formülüSupport the show

    der ya Kitap Kulübü ile Intermezzo

    Play Episode Listen Later Mar 10, 2025 36:56


    Kitap Kulübümüzün 50inci buluşmasında Sally Rooney'nin 'Intermezzo' adlı romanını konuştuk. Evet dile kolay elli ay ve elli kitap devirmişiz, aslında daha fazla, yazarla buluşmaları da sayarsak ama 50 kulağa hoş gelen bir rakam, şimdiki hedef dalya demek.Sally Rooney genç yaşta (şu an 34 yaşında) büyük bir başarı elde eden ve edebiyat dünyasında önemli bir yer edinen bir İrlandalı yazar. "Intermezzo" kendisinin dördüncü kitabı. Özellikle Z kuşağını iyi tanıdığı için onlara daha çok hitap ettiği söyleniyor değerlendirmelerde, anlatımında da karakterlerin düşünce yapılarında izlerine rastlayabiliyorsunuz.Yazar bu kitabında bilinç akışı tekniği kullanmış. Kurgusal bir metinde anlatıcının ya da karakterin aklından geçenleri herhangi bir mantık ölçüsüne bağlı kalmadan, zihninde anlık yanıp sönen düşünceleri, sayıklama edasıyla kâğıda dökmesi olarak tanımlanıyor bu teknik. Karakterlerin iç dünyasına derinlemesine iniyor ve okuyucuyu merakta bırakıyor. Eğer bu ritme alışabilirseniz. Bu nedenle kitap kulübümüzde de bu sıra dışı anlatıma ısınmayanlar, kitabı bitirmekte zorlananlar olmuş.Sohbetimizde, Peter ve Ivan kardeşlerin karmaşık ilişkilerini, toplumun bakış açılarını tartıştık. Türkiye'de geçseydi bu roman nasıl olurdu diye sormadan edemedik. İrlanda'lı bir yazardan okuduğumuz ikinci kitap oldu. Geçen yıl Audrey Magee'den Koloni adlı kitabı okumuştuk. İki kitaptaki soğuk havadan ve karakterlerin yaralarından benzerlik kuranlar da oldu aramızda.Neticede bence alışılmışın dışında tarzıyla güzel bir numune oldu kulübümüzün kitaplığında.Bu bölümde sözlerine yer verebildiğim arkadaşlarım sırasıyla;(02:16) Aycan Acar Şahin, (04:28) Müge İrfanoğlu, (07:42) Hicran Şaşmaz, (10:36) Mürsel Çavuş, (17:13) Suat Soy, (19:44) Feyza Demir, (25:00) Uğur İyidoğan, (26:43) Mürsel Çavuş, (29:14) Hatice Ergüven Doydum, (30:50) Tülin Cevizci, (33:11) Aydan İrem Sungur, (33:48) Hicran ŞaşmazSupport the show

    Prof. Dr. Türker Kılıç ile Beyinbilim Perspektifinden Yaşamı Anlamlandırmak

    Play Episode Listen Later Mar 3, 2025 67:01


    Bu bölümde, kitap kulübümüzün yazarla buluşma etkinliğinde ağırladığımız Dünya ve Avrupa Bilim ve Sanat akademileri üyesi, beyin ve hipofiz cerrahı Prof. Dr. Türker Kılıç ile söyleşimizden bir derlemeyi sunuyorum.Son yıllarda yapılan kapsamlı çalışmalara rağmen beyin vücudumuzun hakkında en az şey bildiğimiz parçası olmaya devam ediyor. En büyük gelişme ise bu çalışamlarda sadece beyni değil tüm yaşamı anlamamıza kapı açan yeni bir matematiğin keşfedilmiş olması.Türker Hoca, yaşamın aslında bir enformasyon sistemi olduğu fikrini ele alarak, beyin nasıl düşünce üretiyorsa yaşamın da aynı şekilde gerçeklik ürettiğini vurguluyor. Bu bakış açısı, modern bilimin temel taşlarını yeniden gözden geçirmemizi sağlıyor. Peki, yapay zeka gerçekten “yapay” mı? Kılıç'a göre, her enformasyon işleyen sistem er ya da geç zeka üretiyor. Bu durumda, insan zekası ile yapay zekanın gelecekte nasıl bir etkileşim içinde olacağını anlamak büyük önem taşıyor.Eğitim sistemimiz ise başka bir önemli konu. Mevcut sistemin sahip olmaya dayalı bir yapı üzerine kurulu olduğunu, ancak çocukları geleceğe hazırlamak için sahip olmaya değil anlamlandırmaya dayalı bir modelin gerekliliğini vurguluyor. İhtiyacımız olan eğitim modelini şöyle tanımlıyor: Merakla başlayıp çalışkanlıkla zeki olmanın üzerine eklemlendiği, yaratıcılık ve iyilik haliyle devam eden, anlamlandırmayla sonuçlanan bir eğitim.Hocanın canlı hayat, bilinç, yaşamın anlamı üzerine dile getirdiği düşünceler çok etkileyici. Üzerine düşünmek şart ve eminim podcastimin en uzun bölümünün bazı kısımlarını tekrar tekrar dinlemek isteyeceksiniz.Bilim ve felsefenin kesiştiği, zihninizi açacak bu bölümü kaçırmayın!Türker Hoca'nın geçtiğimiz Eylül ayında çıkan “Nasıl Daha İyi ve Güzel Bir Yaşam Kurarız? Beyinbilimin Yanıtı” adlı kitabını okumanızı hararetle tavsiye ediyorum.(04:40) Beyin hakkında bilmemiz gerekenlerin ne kadarını biliyoruzdur? (09:53) Kadim bilgi ile bilim kavuştu mu? (Ufuk Çarşıbaşı'nın sorusu) (17:05) Çocuklarımızın eğitimine nasıl yön vermeliyiz? (Fatma Saniye Canbek'in sorusu) (29:17) Fizik-Kimya-Biyoloji, canlılığın kaynağı hangisi? (36:08) Yapay zeka beynimizle nasıl bir ilişki içinde olacak (Aycan Acar Şahin'in sorusu) (44:56) Bilinç nedir? (49:55) Yeni bir yaşam nasıl kurulacak? (Feyza Demir'in sorusu) (01:02:08) En yetkin öğretmen yaşamın kendisi (01:04:17) Türker Hoca'nın kardeşi Yasemin Şahin'in kitaptan alıntısıSupport the show

    der ya Sinema Kulübü ile Umut Işığım

    Play Episode Listen Later Feb 24, 2025 25:32


    Sinema Kulübü'müzün 19uncu buluşmasında David O. Russell'ın yönettiği başrollerinde Bradley Cooper, Jennifer Lawrence ve Robert De Niro'nun oynadığı 2012 yılı yapımı orijinal adı “Silver Linings Playbook” olan, bizde “Umut Işığım” adıyla gösterime giren filmi konuştuk.Bir akıl hastanesinde bir süre kaldıktan sonra, eski öğretmen Pat Solitano ailesinin yanına geri döner ve eski karısıyla uzlaşmaya çalışır. Pat, kendi sorunları olan gizemli bir kız olan Tiffany ile tanıştığında işler daha da zorlaşır.Önce filmin adı ilgimi çekti, onu araştırdım. Every cloud has a silver lining, diye bir deyiş var. Bizdeki “her şerde bir hayır vardır” anlamına geliyor. Hani karanlık bir bulutun arkasından gelen güneşin ışığıyla kontur şeklinde bir parlaklık olur, sanki gümüşlenmiş gibi. Her olumsuz durumun bile bir olumlu yanı vardır anlamında. Playbook ise filmde de önemli bir yere sahip Amerikan futbolunda oyun stratejilerinin, planlarının yer aldığı kitaba gönderme yapıyor. Yani hayatta karşılaştığınız sizi çok olumsuz etkilediğini bildiğiniz durumlar için bir planınız olsun, onu nasıl kendiniz için bir avantaja döndüreceğinizi bilin deniyor, Pat'e psikiyatristinin tavsiyesi de bu.Film ruhsal sağlık üzerinden bir çok konuya dokunuyor; ruh sağlığı sorunu yaşayan bireyin aile olan ilişkisi, bu ilişkinin iyileşme sürecine etkisini işliyor. Toplumsal dışlanmayı ve ayrımcılığı hem ruh sağlığı üzerinden hem de etnik köken üzerinden göz önüne getiriyor. Ama hepsinden önemlisi sevginin engelleri aşarak bize nasıl güç verdiğini, umut verdiğini hatırlatıyor. Filmde sanki kimse normal değil gibi de geliyor, hepimizin tuhaf düşünceleri ve davranışları olabiliyor, acaba bunlarla çok yüzleşmeden başkalarını yaftalamaya ne kadar meraklıyız'ı düşündürüyor.Film 8 dalda Oscar'a aday gösterilmiş. Sadece Kadın Başrol oyuncu ödülünü almış ama biz de bütün oyunculukların çok iyi olduğu konusundaki görüşümüzü beyan ettik. İyi ki izlemişiz dedik.Söyleşimizde kaçınılmaz olarak çok sayıda şahit olduğumuz vakalardan, hayatlardan anonim de olsa örnekler verildi, o kısımları dahil etmedim.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım(02:47) Umut Alkaç, (05:22) Cem Çağatay Karaali, (07:41) Aydan İrem Sungur, (10:20) Mete Yurtsever (11:20) Feyza Demir, (16:33) Erkil Bağlan, (21:26) Feyza Demir.Support the show

    Deniz Günaydın ile Beyaz Yakadan Özgür Yakaya

    Play Episode Listen Later Feb 17, 2025 43:31


    Bu bölümde konuğum yönetim ve kariyer danışmanı Deniz Günaydın.Deniz, 2008 yılında kurduğu Collective Minds'da koçluk ve deneyim yoluyla organizasyonel kolektif güç ve değer zinciri oluşturma üzerinde çalışıyor. Yine kariyer ve iş modeline etkili bir şekilde yön vermek isteyen bireylere, kendilerini keşfetmeleri, gelişme, dönüşüm yolculuklarında rehberlik etmeye çalışıyor.Deniz kurumsal iş hayatını önce içeriden sonra dışarıdan yaptığı gözlemler sayesinde çok güzel analiz ediyor bence.Sohbetimizde önce beyaz yakalıları masaya yatırdık. Deniz, beyaz yakalıların temelde gelir elde etmek, tatmin edici bir kariyere sahip olmak ve güç/itibar kazanmak gibi üç temel amaç güttüğünü, ancak bu amaçlara ulaşmada yaşadıkları zorlukların onları tükenmişliğe ve mutsuzluğa sürüklediğini anlattı. Burada şirketlerin de, iç iletişim kopukluğu, sürekli değişen gündemleri ve eksik kadroyla çalışma gibi uygulamalarıyla çalışanların iş yükünü artırıp bu duruma katkıda bulunduğuna inanıyor.Deniz bu tabloda beyaz yakalının kurtuluşunun yolunun ise özgür yakalı olmaktan geçtiğini söylüyor. Deniz'e göre özgür yakalı olmak, sistemin dayattığı kalıplardan sıyrılıp kendi özgün değerlerini, yeteneklerini ve karakterini kullanarak iş hayatında değer yaratmak anlamına geliyor. Bu konuda da masterclass veya danışmanlık yollarıyla tavsiyelerini paylaşıyor.Deniz, Barış Müstecaplıoğlu'nun yeni kurduğu Türkiye Yaratıcılık Hareketi'nin de yöneticilerinden. Türkiye'de yaratıcı düşüncenin gelişmesini ve yaygınlaşmasını amaçladıklarını ve bu konuda atacakları ilk adımları aktardı.Beyaz yakalıların kaçırmaması gereken bir sohbet olduğuna inanıyorum.Deniz Günaydın'ın LinkedIn profili:https://www.linkedin.com/in/deniz-ince-günaydınDeniz Günaydın'ın Masterclass'larına erişebileceğiniz Web sitesi:https://hellodeniz.com/Deniz Günaydın'ın Instagram hesabı:https://www.instagram.com/hellodenizgunaydin/Support the show

    Alışkanlıklar ve Kabuller Üzerine Notlar

    Play Episode Listen Later Feb 10, 2025 10:28


    Bir solo bölümde karşınızdayım. Yeni bir yıl başladı. Gerçi 6 haftası yani %12'si geride kaldı bile. Birçokları gibi ben de alışkanlıklarımı gözden geçirdim bu yıla başlarken.Farkında bile olmadığımız ne çok alışkanlık, ne çok kabulümüz var. Hayatımızı alışkanlıklarla rutinlerle sürdürüyoruz. Ama bir gün bunlar yeterli gelmiyor veya daha önce çalışan bir şey artık çalışmıyor, ya da siz değişiyorsunuz, bilinçleniyorsunuz.Değerleriniz değişiyor, dünyayı algılama şekliniz değişiyor. Ama büyük bir kararlılık göstermezseniz ve harekete geçmezseniz davranışlarınız aynı kalıyor.Son dönemde yaşamın çeşitli alanlarında yaptığım değişiklikleri paylaşarak, sizlere de ilham vermek istedim. Sona doğru kendinize sormanız için bazı sorularım ve küçük ipuçlarım var.Umarım, size de kabullerinizi sorgulayıp, değerleriniz ve değişen ihtiyaçlarınıza uygun bir yaşam inşa etmenize küçük de olsa bir katkısı olur.Support the show

    der ya Kitap Kulübü ile Neksus

    Play Episode Listen Later Feb 3, 2025 49:09


    Kitap Kulübü'müzün 49uncu buluşmasında Yuval Noah Harari'nin “Neksus:Taş Devri'nden Yapay Zeka'ya Bilgi Ağlarının Kısa Tarihi” adlı kitabını konuştuk.Önce şu temel soruyu sormama izin verin: Daha çok bilginin bizi önünde sonunda doğruya ve iyiye götüreceğine mi inanıyorsunuz, yoksa daha fazla bilginin güç olduğuna, bunun da önünde sonunda balyoz gibi kullanılacağına mı inanıyorsunuz?Kitabın arka kapağındaki 6 cümlelik tanıtım yazısı hem kitabın hem de medeniyet tarihimizin iyi bir özetini oluşturuyor: Hikayeler bizi birleştirdi. Kitaplar düşüncelerimizi ve mitolojilerimizi yaydı. İnternet bize sonsuz bilgiyi vaat etti. Algoritma sırlarımızı öğrendi. Sonra da bizi birbirimize düşman etti. Peki yapay zeka ne yapacak?Öncelikle sürprizi bozma pahasına söyleyelim, kitapta bunun net bir yanıtı yok. Daha doğrusu senaryolar var. Teknolojinin deterministik olmadığını, yani bize bir kader dayatmadığını, sonucu seçimlerimizin belirleyeceğini söylüyor.Harari'nin önceki kitaplarından, insanlığın büyük işbirliği ağları kurarak muazzam bir güç elde ettiği anlatısını biliyoruz. Ancak internet ve özellikle de sosyal medya sayesinde bu ağların bizi yanıltıcı bilgilere ve yanlış yönlendirmelere de açık hale getirdiğini, dolayısıyla da bunun yanlış bilgilere dayalı tehlikeli hareketlere de zemin hazırlayabileceğine dikkat çekiyor.  Kitapta bir çok yerde demokratik ve totaliter yönetimlerin karşılaştırması ve tanımlaması yapılırken Türkiye'nin yeri ve halleri de gözünüzde canlanıyor. Kitap, yapay zekânın yükselişiyle birlikte, bilgi ağlarının doğasında temel bir değişimin meydana geldiğini savunuyor. Harari, yapay zekanın sadece verimliliği artırmakla kalmayıp, insan özerkliğini tehdit eden ve insan olmanın anlamını yeniden tanımlayabilecek riskler barındıran bir güç olduğunu belirtiyor. Yapay zekanın veya algoritmanın bir çok gündelik konuda bizim yerimize karar aldığını kondurmasak da artık biliyoruz. Bu gidişle çok daha hayati konularda karar almayı bırakmamız işten bile değil, son kararın bir insanda olduğu (ya da öyle göründüğü) durumlar dahil.Toplantıya katılan arkadaşlarda benzer ve farklılaşan izlenimler bırakmış kitap. Yeni bir şey söylemediğine dair hayal kırıklığı, bazılarımızı çok düşündürerek sayfalarca notlar aldırmış. Hemen herkesin hem fikir olduğu ise Harari'nin iyi bir hikaye anlatıcısı olduğu ve kitabın kolayca okunduğu, daha önce duymadığımız hikayelerle bezenmiş olduğu. Bence okunmaya değer bir kitap, çünkü medeniyetimiz için bir yol ayrımında olduğumuz noktada bir kroki niteliği taşıyor.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım:(03:11) Alim Küçükpehlivan, (07:30) Murat Yaman, (10:33) Uğur İyidoğan, (14:11) Gökberk Bilgin, (17:43) Suat Soy, (19:55) Hatice Ergüven Doydum, (23:17) Yasemin Karakaya, (27:20) Halime Özben Hacı, (29:14) Aydan İrem Sungur, (31:54) Erkil Bağlan, (36:33) Dilek Geçit, (37:27) Bahadir Balibaşa ve (42:32) Yavuz AbutSupport the show

    der ya Sinema Kulübü ile Aklı Havada

    Play Episode Listen Later Jan 27, 2025 24:07


    Sinema Kulübü'müzün 18inci buluşmasında Jason Reitman'ın yönettiği başrollerinde George Clooney, Vera Farmiga ve Anna Kendrick'in oynadığı 2009 yılı yapımı orijinal adıyla “Up in the Air”, bizde “Aklı Havada” olarak gösterime giren filmini konuştuk.Film, şirketlerin çalışanlarını işten çıkarma görevini üstlenen Ryan Bingham'ın hikayesini anlatıyor. Sürekli seyahat halinde olan ve tek amacı bir milyon uçuş miline ulaşmak olan Ryan'ın hayatı, yeni bir iş arkadaşı ve tanıştığı bir kadınla değişmeye başlıyor.Sohbetimizde yalnızlık ve hayatta anlam arayışı gibi filmin ana temaları üzerine odaklandık. Filmdeki karakterlerin yalnızlıklarıyla kurdukları ilişkiyi ve bu durumun onları nasıl etkilediğini konuştuk. Toplumsal beklentilerin ve baskıların insanları nasıl bir köksüzlük hissine sürükleyebileceğini tartıştık.Rutinlere ve alışkanlıklara bağlanma konusuna da değindik. Bunların bazen nasıl bir yük haline gelebileceğini ve bağımlılığa yol açabileceğini konuştuk. Başkalarının beklentilerini karşılama baskısının mutluluğumuzu ve öz değerimizi nasıl etkilediği üzerine de fikirlerimizi paylaştık.Filmdeki ana karakter olan Ryan'ın, sürekli seyahat etmesinin ve milyon mil biriktirme hedefinin aslında kendi hayatından ve işinin duygusal yükünden kaçışının bir metaforu olduğunu düşündük. Karakterin başkalarına özgürlük vaaz ederken kendi duygusal kopukluğuyla mücadele etmesi de dikkat çekici bir noktaydı. Size bırakmak istediğim soru ise şu; çoğumuzun “Milyon mil biriktirme” gibi hedefleri var, asıl istediğimizin bu olduğuna kendimizi inandırıyoruz, bunların peşinden koşup neleri kaçırıyoruz acaba?Son olarak, filmdeki karakterler ve ilişkiler üzerine de konuştuk. Toplumsal cinsiyet rolleri ve hem erkeklerin hem de kadınların kişisel ve mesleki yaşamlarında karşılaştıkları zorluklara değindik.Özetle, "Up in the Air" filmi üzerine her zamanki gibi keyifli ve kafa açan bir sohbet gerçekleştirdik.(02:20) Feyza Demir, (05:40) Hicran Şaşmaz Çabuk, (07:50) Uğur İyidoğan, (10:26) Elif Burcu Yılmaz, (13:48) Suat Soy, (16:17) Pınar Cengiz, (18:32) Feyza Demir, (20:24) Elif Burcu YılmazSupport the show

    Can Göktuğ Özdem ile Silikon Vadisi Notları

    Play Episode Listen Later Jan 20, 2025 33:11


    Bu bölümünde konuğum Datrick kurucusu Can Göktuğ Özdem.Göktuğ bir veri mühendisi, Silikon Vadisi'nden yeni döndü, oradaki deneyimlerini konuşurken duyduklarımı sizlerle de paylaşmak istedim ve bu bölümü kaydettik.Göktuğ, bu son seyahatinde yapay zeka alanındaki faaliyet yoğunluğuna bizzat şahit olmuş. Etkinliklerden ve genel atmosferden bahsederken, bu alandaki hızlı gelişimin etkileyiciliğini vurguladı. İki yıl önceki ziyaretinin sıcak konusu blockchain'den yapay zekaya yaşanan kayışın etkilerini ve geleceği tartıştık.Yapay zeka ve verinin ayrılmaz bir ikili olduğunu, doğru verinin yapay zeka uygulamaları için kritik önemini konuştuk. Veri mühendisliğinin rolünü ve ETL gibi önemli kavramları ele aldık.Yapay zeka agent'larının yükselişiyle iş dünyasında nelerin değişebileceğini, hangi mesleklerin etkilenebileceğini ve şirketlerin bu değişime nasıl adapte olabileceğini konuştuk. "En iyi yapay zekaya sahip olan kazanacak" öngörüsü, gelecekteki rekabetin boyutunu gözler önüne seriyor.Göktuğ, Silikon Vadisi'ndeki dinamik ekosistemden, etkinliklerden, hackathon'lardan ve sponsorluklardan da bahsetti. Ben de kendisine Türkiye'nin buradan ne öğrenebileceğini sordum.Son olarak, Göktuğ gençlere kariyerleri ve gelecekleriyle ilgili değerli tavsiyelerde bulundu. Trendlere körü körüne kapılmak yerine, kendi iç seslerini dinlemeleri, uzun vadeli planlar yapmaları ve risk almaktan korkmamaları gerektiğini vurguladı.Yapay zeka, teknoloji trendleri, girişimcilik ve Silikon Vadisi ekosistemi hakkında merak ettikleriniz varsa, bu bölüm tam size göre. (02:14) Neden Silikon Vadisi'ne gitti (06:00) Nasıl planladı? (08:00) Amerika-Avrupa farkı (09:40) Silikon Vadisi'nde olmanın avantajları (11:57) Türkiye neler öğrenebilir (Hackaton örneği) (15:54) AI Agents (19:52) Veriyi temizleme ve kullanma (21:57) Yapay zekadaki son gelişmeler (27:20) Datrick'in gelecek planları (28:04) Göktuğ'un değer yaratma formülü Can Göktuğ Özdem'in Linkedin profilihttps://www.linkedin.com/in/goktugozdem/Support the show

    Orhan Ertürk ile Girişimciler ve Bireyler için Finansal Okuryazarlık

    Play Episode Listen Later Jan 13, 2025 39:25


    Bugünkü konuğum yönetim danışman, eğitmen, ve mentör Orhan ErtürkKendisi yaklaşık 20 yıl kadar finans alanında kurumsal hayatta çalıştıktan sonra 9 yıl kadar da girişimci ve genel müdür olarak kariyerini sürdürmüş. 2018'den bu yana ise girişimlere ve kurumlara, strateji ve finans alanında danışmalık, eğitim ve mentörlük desteği veriyor.Yani gerek girişimciler gerek bireyler hakkında finansal okuryazarlığı konuşabileceğim bir konuk.Orhan, finansal planlamada risk yönetiminin yanı sıra, başarılı bir girişimin temel taşlarından olan stratejik planlamanın da üzerinde durdu. Özellikle girişimciler için, vizyon sahibi olmanın ve aynı zamanda piyasa dinamiklerine uyum sağlamanın gerekliliğini vurguladı. Kendine güven ve cesaretin yanı sıra, objektif bir iş planı ve pazar analizinin önemi üzerine de değindi.Sohbetimiz, hedefler belirleme, potansiyel zayıflıkları koruma ve bilgiye yatırım yapmanın iş dünyasında nasıl bir fark yaratabileceğine dair değerli içgörülerle doluydu. Ayrıca, Orhan'ın mentorluk üzerine düşünceleri ve Şubat ayında yayımlamayı planladığı yeni kitabı hakkında da bilgiler aldık.Finansal okuryazarlık, yatırım ve strateji konularında kapsamlı bir bakış sunan bu bölüm, hem yeni başlayanlar için bir rehber hem de tecrübeli girişimciler için ilham kaynağı olacak. Bizimle bu değerli bilgileri paylaştığı için Orhan'a teşekkür ediyorum. (03:02) Girişimciler için finansal okuryazarlık (09:00) Girişimlerin başarı şansı (11:39) Girişimcilik için yetkinlikler (20:10) Niş'lerin önemi (21:38) Başarının tanımı (24:06) Kişisel finansınızı yönetmek (29:23) Bireyler için finansal okuryazarlık (31:38) Yenibirlider mentörlük (33:35) Orhan Ertürk için değer yaratmanın formülü Support the show

    der ya Kitap Kulübü ile Ortadan Kaybolan Fil

    Play Episode Listen Later Jan 6, 2025 35:31


    Kitap Kulübü'müzün 48inci buluşmasında Haruki Murakami'nin “Ortadan Kaybolan Fil” adlı kitabını konuştuk.Murakami 1949 Kyoto doğumlu. Çocukluğundan itibaren Batı kültürünün etkisi altında bir yaşam sürüyor. Avrupalı yazar ve müzisyenleri takip ediyor, Rus edebiyatı ve müziği de dahil. Gençliğinde bir plak dükkanında çalışıyor, sonra eşiyle birlikte açtıkları “Peter Cat” adında bir kafe ve caz kulübü işletmeciliği yapıyor. 1986-1995 yılları arasında ise Amerika'da yaşıyor. Aynı zamanda bir koşu meraklısı, 1996'da Japonya'da 100kmlik ilk ultramaratonunu koşuyor.Yani oldukça sıra dışı bir kişilik. Ülkesinde, Amerikan kültürünün etkisi altında kaldığı ve aşırı Batıcı olduğu eleştirilerine maruz kalıyor, fakat yine de Japonya'nın XX. yüzyıldaki en büyük yazarlarından biri olarak kabul ediliyor. İsmi son on yıldır Nobel'le de anılıyor ama kendisinin ifadelerinden de ödüllere mesafeli olduğunu öğreniyoruz.Kitap yazarın erken dönem hikayelerinden bir seçki sunuyor. Hayal ile gerçeklik arasındaki sınırları bulanık üslubu ile Japon modern hayatından insan manzaralarını işliyor. Kendine has bir mizah anlayışı ve derinlikli bir anlatımı var. Ama açık söylemek gerekirse konuları işleyiş tarzı bazılarımız tarafından cinsiyetçi ve rahatsız edici bulunmuş. Cinsiyetçilik ve kadın düşmanlığı kendisine yöneltilen eleştirilerden. Murakami bunu reddediyor ve karakterlerini öykünün ihtiyaçlarına göre oluşturduğunu sosyal bir eleştiri amacı gütmediğini ifade ediyor röportajlarında.Benim de okuduğum ilk Murakami eseri, özellikle romanlarını okumuş olanların, yazar ve eserleri hakkında daha olumlu bir izlenime sahip olduklarını anlıyorum konuşmalarımızdan. Murakami okumaya başlamak için çok uygun bir eser olmayabilir doğrusu.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım(02:24) Feyza Demir, (05:48) Elif Burcu Yılmaz, (07:18) Elif Ceylan, (09:22) Uğur İyidoğan, (11:11) Aydan İrem Sungur, (13:30) Olcay Çat, (16:07) Ömer Tural, (19:46) Halime Özben Hacı, (22:00) Olcay Çat, (23:20) Hatice Engin, (24:44) Mürsel Çavuş, (28:33) Suat Soy, (29:54) Mustafa Pancarcı, (31:30) Feyza Demir, (32:23) Mürsel Çavuş, (33:10) Mete YurtseverSupport the show

    Hayatınızın 2024 Muhasebesi, 2025 Planı

    Play Episode Listen Later Dec 30, 2024 20:24


    Sizlerle yılın bu zamanında üç yıl önce başlattığım seriyi sürdürüyoruz. Geçirdiğimiz yılın bir muhasebesini yapıp, önümüzdeki yıl için bir plan yapıyoruz.Bunun için Year Compass adlı çalışmadan faydalanıyoruz. Macar bir grup arkadaşın yılbaşı gecesi için hazırladıkları birkaç soru içeren kitapçık 2012'de viral oluyor. O zamandan beri 61 ülkeden 500'den fazla gönüllü ile uluslararası bir hareket haline geliyor. 52 dildeki bu ücretsiz form geçen yıl 2 milyon kez indirilmiş.Arka arkaya sorularla, sağından solundan, kıyıdan köşeden yılınızın özetini önünüze döküyor ve analiz ettiriyor, ardından önümüzdeki yıl için kararlar aldırıyor.Bu çalışmayı son üç senede bireysel olarak yapıp der ya topluluğu içinde grup halinde değerlendirmiştik, herkes uygun gördüğü kadarını paylaşmıştı tabii. Bu yıl da doldurduğumuz formlar üzerinden birlikte geçip, bazı bölümleri netleştirmek için birbirimizden bir anlamda destek, ilham almış olacağız. Bu kararları almak güzel ama yalnız olmadığınızı bilmek, hatta bunları paylaşmak size güç veriyor.Ben kendi adıma yıl içerisinde etraflıca bir değerlendirme yapma imkanı bulamıyorum. Bu çalışmayı yapacağımı bildiğim için kayıt tutmaya biraz daha dikkat ediyorum sadece, katıldığım etkinlikler, tanıştığım insanlar hakkında mesela. Ama yıl sonunda bu muhasebeyi yapmak bana iyi geliyor. Bir bakışta hedeflerim doğrultusunda neyi fazla veya eksik yaptığımı görebiliyorum. Hedeflerimin de yıl içinde değiştiğini fark ediyorum ama bu farkındalık bile öğretici ve değerli. Çünkü bu hiç bitmeyecek bir yolculuk, ben de küçük adımlarla farklı patikalar deneyerek yolculuktan aldığım keyfi arttırmaya çalışıyorum.Şimdi sizi üç yıl önce kaydettiğim year compass formunun anlatımıyla baş başa bırakacağım. Zira form hep aynı kalıyor.Hatta siz de 2025'e güzel bir plan sahibi ve topluluk üyesi olarak başlamak isterseniz hemen Patreon hesabımdan der-ya'ya katılın, Year Compass değerlendirmesi toplantımız 5 Ocak Pazar akşamında.Year Compas Kitapçığı'nı buradan indirebilirsiniz.Support the show

    der ya Sinema Kulübü ile Bay Hiçkimse

    Play Episode Listen Later Dec 23, 2024 20:45


    Sinema Kulübü'müzün 17inci buluşmasında başrolünde Jared Leto'nun oynadığı Jaco Van Dormael'in yönettiği 2009 yılı yapımı Türkçe'ye Bay Hiçkimse olarak çevrilen Mr.Nobody adlı filmi konuştuk.2092'de insanlık ölümü yenmiştir ancak son ölümlü 118 yaşındaki Nemo ölüm döşeğindedir. Bir gazeteci ondan hayatını anlatmasını ister. Ama Nemo çelişkili açıklamalar yapar. Çok geçmeden anlarız ki 9 yaşında anne ve babasının ayrılmasıyla yaptığı seçimler onu farklı yaşamlara yöneltmiştir ama hangisinin gerçek olduğu izleyiciyi merakta bırakır.Film hayattaki seçimlerimiz üzerine bir masal. Bunu zaten biliyoruz ancak yine de değiştiremeyeceğimiz şeyler hakkında kaygılanmaya veya hayıflanmaya devam ediyoruz.İnsanların kendilerini ne kadar önemsediklerini görmek ise beni artık sinirlendirmekten çok eğlendiriyor diyebilirim. Medeniyet tarihinde çok az insan büyük değişimlere yön verebilmiş, o da doğru zaman, yer ve benzeri koşulların bir araya gelmesiyle. Bunlar dışında bir şeyleri kontrol edebileceğimiz yanılgısı beni ancak güldürüyor.54 yaşındayım ve sanırım hayattan çıkardığım en önemli ders bu. Hayatta çevrene (ailene, şehrine, ülkene, dünyaya) fayda sağlamakta en iyi olduğunu hissettiğin konuda elinden gelenin en iyisini yap, bunu yaparken de keyif al ve keyif ver. Bunun dışındaki faaliyetler sana zaman kaybettiriyor. Etkinin çapını belli eden şey ise senin yeteneklerinin ne kadar benzersiz olduğu ve senin ne kadar gayret gösterdiğin. Nasıl fena bir özet olmadı galiba?Yine sohbetimiz bu alanda izlediğimiz filmlere ve kendi yaşamlarımıza kaydı, o nedenle yine buluşmamızdan çok kısa bir kesiti sizinle paylaşıyorum. Görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım:(02:12) Özgür Karabulut, (04:41) Hicran Şaşmaz Çabuk, (09:35) Seda Diril Boyraz, (12:32) Elif Burcu Yılmaz, (15:10) Mete Yurtsever, (16:11) Seda Diril Boyraz, (17:51) Hicran Şaşmaz ÇabukSupport the show

    der ya Kitap Kulübü ile Mükemmellik Tuzağı

    Play Episode Listen Later Dec 16, 2024 56:07


    Kitap Kulübü'müzün 47inci buluşmasında Thomas Curran'ın “Mükemmellik Tuzağı” adlı kitabını konuştuk.Curran mükemmellik arayışımızın içinde bulunduğumuz sınırsız büyümeye dayalı kapitalist sistemin bir tuzağı olduğunu söylüyor. Bunun giderek daha büyük bir sorun olduğunu ve bizi bunalıma ittiğini kendimizden ve çevremizden görüyoruz.Mükemmeliyetçiliği başarılı olmanın ön şartı olarak alıyoruz ve bunu olumluyoruz. Başarılı örnekler bize öyle sunuluyor. Ronaldo çok çalışıyor, aşırı disiplinli. Steve Jobs kan kusturuyormuş çalışanlarına her detay için. O dergi kapağındaki CEO, meğer biz yatakta gözümüzü ovuştururken, sporunu, yogasını yapmış, kitabını okumuş, duşunu almış ve maillerini cevaplamış oluyormuş kahvesini yudumlarken. Yeterince başarılı olamadığımızı düşünüyorsak mükemmel olamamaktan kaynaklandığına yani bizim suçlu olduğumuza kanaat getiriyoruz. Survivorship bias'i (sağkalım yanılgısını) kaçırıyoruz. Gördüğümüz örnekler sadece en tepeye çıkanlar. Çok çalışmasına rağmen bu seviyeye gelemeyen onca insanı göz ardı ediyoruz.Benim çok beğendiğim bir tespit de mükemmelliği üçe ayırması ve bu tanımlarla kendimin bir mükemmeliyetçi olmadığımın farkına vardırması. Birinci tip mükemmeliyetçilik insanın kendi içinden gelen, ikinci tip başkalarının beklentilerinden öyle olması gerektiğini düşündüren, üçüncüsü ise kendi kusurlarına kör olup başkalarının mükemmel olmalarını beklemekten ötürü bir mükemmeliyetçilik (yani kendine değil başkasına müslüman bir yaklaşım).Benim derdim ise yüksek standartlara sahip olmak. Yani yaptığım bir şeyin mükemmel olmasını beklemiyorum ama beni tatmin edecek kadar iyi olmalı. Ne farkı var demeyin, ben bu podcasti yapabiliyorsam mükemmel olduğunu düşünmüyorum ama bence yeterince iyi. Mükemmellik takıntısı olanların ise sanırım pek azı bunu hayata geçirebiliyorlar.Peki ne yapalım? Bence kitabı okuyun, hatta önce sohbetimizi dinleyin. O denli dertliyiz ki hepimiz bu bölümü bir saate ancak toparlayabildim.(02:28) Yavuz Abut, (07:03) Halime Özben Hacı, (10:20) Elif Burcu Yılmaz, (13:51) Müge İrfanoğlu, (18:33) Uğur İyidoğan, (20:55) Alimurtaza Rutçi, (25:16) Öngün Şumnulu, (30:25) Mustafa Pancarcı, (33:02) Suat Soy, (36:41) Feyza Demir, (39:56) Belgin Elmas, (43:54) Alimurtaza Rutçi, (46:20) Aydan İrem Sungur ve (48:44) Yasemin KarakayaSupport the show

    der ya Sinema Kulübü ile Can Dostum

    Play Episode Listen Later Dec 9, 2024 26:32


    Sinema Kulübü'müzün 16ıncı buluşmasında yönetmenliğini Gus Van Sant'in yaptığı, başrollerinde Matt Damon, Robin Williams ve Ben Affleck'in oynadıkları 1997 yılı yapımı Good Will Hunting filmini konuştuk. Türkçe'ye Can Dostum olarak çevrildi.Will Hunting (yani Matt Damon) evlatlık olarak büyük travmalarla büyümüş bir dahi gençtir. MIT'de temizlik görevlisi olarak çalışırken, bir matematik profesörünün öğrencilere meydan okuyarak tahtaya yazdığı çözülmesi imkansız bir problemi ayaküstü çözmesi ile keşfedilir. Ama onun geçmişinden getirdiği çözemediği problemleri onu uyumsuz ve şiddet yanlısı biri yapmıştır. Matematik hocası bu yeteneği akademiye ve iş dünyasına kazandırmak için terapi seanslarına başvurur. Will'in kilidini açacak olan ise Sean Maguire yani Robin Williams olur.Filmin iki Oscar'ı var ilki çok iyi iki arkadaş olan Matt Damon ve Ben Affleck'in yazdıkları senaryo için, ikincisi ise Robin Williams'ın yardımcı oyunculuğuna verilmiş. İkisinin de sonuna kadar hak edilmiş olduğunu düşünüyorum, filmin bir çok unutulmayan fragmanlarından biridir Boston'daki parkta Sean'ın Will'e verdiği hayat dersi."Sana sanatı sorsam bana okuduğun sanat kitaplarını satmaya çalışacaksın. Michelangelo hakkında çok şey bilebilirsin. Çalışmalarını, politik etkilerini, papayla ilişkilerini, cinsel tercihini… Ama Sistine Şapeli'nin kokusunu söyleyemezsin.”Film içinde kendini bulmayı, arkadaşlığı, aşkı, ölüm acısını, başarıyı, başarısızlığı yani hayata dair bir çok olguyu barındırıyor ve düşündürüyor. Bu filmi izleyenlerin pek azı dahi ama bir dahinin hayatını anlatıyor diye filmdeki bu konularla bağ kuramıyor değiliz. Hayatta hepimizin seçimleri var, kendi kapasitemiz içinde başkalarının bizden beklentilerini gerçekleştirmeye veya içimizden gelen çözemediğimiz sinyalleri anlamlandırmaya çalışıyoruz. Bu kolay bir çaba değil, bir doğrusu da yok.Ebeveynler bu duyguyu iki kez yaşıyor; ilki kendilerinde, ikincisi çocuklarında. Hatta bir anne ve baba kendilerinin bir uzantısı olarak gördükleri çocukları için bile aynı noktada buluşamayabiliyorlar. Asıl önemli olan çocuğun kararı ve seçimi olsa da. Bir filmi güzel yapan da bu sanırım sizi bir ikilemde bırakması ve üstünde düşündürmesi.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım(02:42) Yelda Erdoğan, (04:35) Yasemin Karakaya Arslan, (06:54) Elif Burcu Yılmaz, (09:32) Seda Diril Boyraz, (11:20) Mete Yurtsever ve Sezgin İldeş, (12:16) Özden Duymaz, (12:59) Yasemin Karakaya Arslan, (14:17) Sezgin İldeş, (17:23) Yelda Erdoğan, (20:37) Yasemin Karakaya Arslan, (23:27) Sezgin İldeşSupport the show

    Damla Ömür Tantekin ile Hayata Dair

    Play Episode Listen Later Dec 2, 2024 45:00


    Bu hafta konuğum Damla Ömür Tantekin.Onu Linkedin'de her Pazar günü saat 10:00 yayınladığı ve takipçilerinin neredeyse saat kurup beklediği küçük hikayeler tadındaki bitmesini istemediğimiz yazılarından tanıyoruz. Özel hayatı hakkında da detaylar paylaşıyor mutlaka ama çok sık paylaşımlar yapmadığından, belki sesini de pek duymadığımızdan sanki gizemli bir havası da var. Onu podcastime davet ettikten sonra karar vermesi epey zaman aldı. Ama anladım ki gizemini korumak değil, kalıcı olan içeriklere karşı hassasiyetiymiş onu düşündüren.Takipçileriyle yakın ilişkisine ve onlara verdiği değeri bilerek ret edemeyeceği bir teklif yaptım; soruları takipçilerin sorsunlar dedim. Öyle de yaptık; kolektif zekanın ürünü olarak sorular takipçilerden geldi ve onların seslerinden soruları Damla'ya ilettim, o da sorular vasıtasıyla bize iç dünyasına ve hayatına bir kapı açtı.Damla ile son iki yıldır Linkedin dışında da bir araya geliyoruz. Bütün duyarlılığının ve asaletinin yanında muzip bir yanı da olduğunu söylemeliyim. Ama yaptığı bir işi çok ciddiye almasına engel değil tabii bu şakacı hali. Bu podcaste hazırlanırken bizzat deneyimledim.Yazılarını nasıl yazdığını, onu besleyen ve motive eden şeyleri ve bugünkü Damla olmasını sağlayan yaşam izlerini, epey gülüp eğlendiğimiz söyleşimizde bulabilirsiniz.Sorularıyla söyleşimize derinlik ve renk katan misafirlerimize teşekkürlerimle sevgilerimi sunuyorum. (02:23) Yazılarını nasıl yazıyor (08:31) Linkedin'i nasıl kullanıyor (12:48) Hayata ne anlatmak isterdi (18:29) Değerlerin formülü (20:57) Kitap yazma fikri (26:46) Yaşam birikimi kaynakları (30:17) Günlük rutini (33:22) Hukuktan iletişime kariyeri (39:21) Damla Ömür Tantekin'in değer yaratma formülü Support the show

    der ya Kitap Kulübü ile Zor Zamanlarda İyi Ekonomi

    Play Episode Listen Later Nov 25, 2024 22:06


    Kitap Kulübü'müzün 46ıncı buluşmasında Abhijit Banerjee ve Esther Duflo'nun Zor Zamanlarda İyi Ekonomi adlı kitabını konuştuk.Yazarlar son 25 yıldır yoksulluğu anlamaya kendilerini adamış MIT'de profesör evli bir çift ve 2019 yılında ekonomist Michael Kremer ile birlikte "küresel yoksulluğu hafifletmeye yönelik deneysel yaklaşımları" nedeniyle Nobel Ekonomi Ödülü'nü alıyorlar.Kitabın girişinde de anlatıldığı gibi dünya kamuoyunda ekonomistlerin repütasyonu kötü, kimin en iyi derseniz en üstte hemşireler var. Ekonomistler ise en dipteki politikacılardan sadece bir seviye üstte. Bunun nedenini genelde ekonomistlerin tek bir ideolojiye bağlı kalmaları, tarafsız, dengeli bakamamaları olarak görüyorlar. Aslında bir nevi politikacılar gibi. Görüşlerini açıklıkla ve netlikle ifade edememeleri de bir diğer sebep. Zira ekonomi gibi karışık bir olguyu fizik kuralları gibi açıklama yanılgısına düşmemek gerekiyor. Banerjee ve Duflo da önce yoksulluğa karşı önyargıları ve yanlış kabullere karşı mücadele ediyorlar, çünkü yoksulluğun ortadan kaldırılmasının bir sihirli çözümü yok, ülkeden ülkeye de farklılıklar gösteriyor.Biz kitap kulübü olarak açıkçası biraz zorlandık, zira biraz ders kitabı gibi yazılmış ve yer yer çok fazla detaya girilmiş. Yani gerçekten kitap bir mesai ayırmayı gerektiriyor. Ama kendi çıkarımlarımızı yaptık, konu biraz yapay zekaya da kaydı, iş gücünde daha fazla otomasyonun yol açacağı istihdam kaybı, dolayısıyla yoksulluk tehlikesi nedeniyle. Umarım sohbetimizi dinlediğinizde siz de bir fikir edineceksiniz, karşı karşıya olduğumuz yeni ekonomik düzen ve tartışılan konular hakkında. (02:10) Yavuz Abut, (09:29) Mete Yurtsever, (14:41) Ömer Tural Support the show

    der ya Sinema Kulübü ile Walter Mitty'nin Gizli Hayatı

    Play Episode Listen Later Nov 18, 2024 27:26


    der ya Sinema Kulübü'nün 15inci buluşmasında başrollerinde Ben Stiller ve Kristen Wiig'in oynadığı, Ben Stiller'ın yönettiği 2013 yılı yapımı Walter Mitty'nin Gizli Hayatı adlı filmi konuştuk.Life dergisinin “film negatiflerini saklamaktan” sorumlu “renksiz” bir hayat yaşayan Walter, monotonluktan kaçmak için romantik ve aksiyon dolu hayaller kurar. Derginin kapanacağını ve işini kaybedeceğini öğrendiğinde, romantizm ve aksiyon dolu gerçek bir yolculuğa çıkar.Hayatımızı anlamla doldurmak için hayallerimizi hep erteliyoruz. Bazılarımız ne istediğinden emin değil veya hayal kurma becerisine sahip değil. Bazılarımız da bir maceraya atılmaktan deli gibi korkuyor. Artık hayalimiz yaşadığımız hayata ne kadar uzaksa o kadar büyük bir macera oluyor tabii. Bizi kendimize getiren genelde kontrolümüz dışında şeyler oluyor, (evlerden ırak olsun) bir sağlık problemi veya işimizi kaybetmek gibi. İkisi de ya zamanımızın olmadığını, ya da başka seçeneğimizin olmadığını bize hatırlatıyor.O yüzden filmde “yaşamaya” karar veren bir Walter görüyoruz. Giderek kendisini buluyor, kendine güveni geliyor. Bugün bir kesim sosyal medya hesaplarını şekillendirmek, renklendirmek için yaşıyor sanki, filmi izlerken bunu da düşünüyorsunuz. Gerçi 11 yıl önce bunu ortaya koyması bugün için olduğundan daha ilginç, ama genel olarak filmin görüntüleri ve müzikleriyle keyifli bir zaman geçirmeyi vaat ettiğini söyleyebiliriz.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım: (02:00) Umay Yılmaz, (06:13) Mehpare Şayan Kileci, (09:52) Mete Yurtsever ve Umay Yılmaz, (12:10) Elif Burcu Yılmaz, (13:55) Umay Yılmaz, (15:24) Hicran Şaşmaz Çabuk, (17:03) Cenk Caner ve (24:03) Suat SoySupport the show

    Daniel Simons ve Christopher Chabris ile Külyutmaz

    Play Episode Listen Later Nov 11, 2024 19:17


    Send us a textBu bölümde, bilişsel bilimin önde gelen iki ismi, Nobody's Fool (Külyutmaz) kitabının ortak yazarları Dr. Daniel Simons ve Dr. Christopher Chabris ile geçen hafta yayınladığım söyleşinin bir özetini paylaşıyorum. İstemdışı körlük üzerine çığır açan çalışmalarıyla tanınan Dan ve Chris, insan algısının ve farkındalığının sınırlarını inceleyerek, bariz olanı ne kadar kolay gözden kaçırdığımızı bize yansıtıyorlar.2004 Ig Nobel Ödülü kazanan dikkatimizdeki şaşırtıcı boşlukları mizahi bir şekilde ortaya koyan araştırmalarını tartışarak başlıyoruz. Onların içgörüleri, önümüzde ne olduğunu fark etme yeteneğimizi genellikle abarttığımızı, önemli ayrıntıları neden kaçırdığımızı anlamaktan günlük hayatta karşılaştığımız gizli riskleri tanımaya kadar derin etkileri olan bir kavram olduğunu ortaya koyuyor.Bu bize, bilişsel kör noktalarımız ve dolandırıcıların ve diğer aldatıcıların bu güvenlik açıklarından yararlanmak için basit psikolojik tetikleyicileri nasıl kullandıkları hakkında bilgi veriyor.Ayrıca aldatmanın kültürel ve psikolojik yönlerine de dalıyoruz ve neden “Ocean's 11” ,"The Sting", "Catch Me If You Can" gibi filmlerdeki zekice hile hikayelerine çekildiğimizi keşfediyoruz. Dan ve Chris, yaygın dolandırıcılık taktiklerini tanımanın, bunları gerçek hayatta tespit etme yeteneğimizi nasıl geliştirebileceğine değiniyor. Sadece eleştirel değil, temkinli düşünmenin kendimizi kendi zihinsel kısayollarımızın tuzaklarından korumak için güçlü bir araç olduğunu vurguluyorlar.Bitirirken, onu nasıl koruyacağımızı öğrenerek değer yaratmanın bir formülüne değiniyoruz. Dan ve Chris, aldatıcı kalıpları tanıma ve maliyetli hatalardan kaçınmak için daha bilinçli kararlar alma konusunda Külyutmaz'dan değerli pratik tavsiyeler paylaşıyorlar.The Invisible Gorilla Facebook Sayfasıhttps://www.facebook.com/TheInvisibleGorillaDaniel Simons'ın Linkedin profilihttps://www.linkedin.com/in/daniel-simons-54646325a/Daniel Simons'un web sayfasıhttps://dansimons.com/Christopher Chabris'nin Linkedin profilihttps://www.linkedin.com/in/christopherchabris/Christopher Chabris'nin X hesabıhttps://x.com/cfchabrisSupport the show

    Nobody's Fool with Daniel Simons & Christopher Chabris

    Play Episode Listen Later Nov 4, 2024 40:14


    Send us a textIn this episode of the Formula for Creating Value podcast, I'm joined by two leading figures in cognitive science, Dr. Daniel Simons and Dr. Christopher Chabris, co-authors of the book Nobody's Fool. Together, we explore the fascinating ways our minds can betray us and make us susceptible to deception. Known for their groundbreaking work on inattentional blindness—especially their famous "invisible gorilla" experiment—Dan and Chris have spent their careers studying the limits of human perception and awareness, uncovering how easily we overlook the obvious.We start by discussing their 2004 Ig Nobel Prize-winning research, which humorously exposes the surprising gaps in our attention. Their insights reveal that we often overestimate our ability to notice what's right in front of us, a concept that has profound implications, from understanding why we miss key details to recognizing the hidden risks we face in daily life. This sets the stage for a broader conversation about our cognitive blind spots and how scammers and other deceivers use simple psychological triggers to exploit these vulnerabilities.We also dive into the cultural and psychological aspects of deception, exploring why we're drawn to stories of clever trickery in movies like "The Sting", "Catch Me If You Can" and "Ocean's 11". Dan and Chris reflect on how recognizing common scam tactics can actually improve our ability to spot them in real life. They emphasize that cautious—and not just critical—thinking is a powerful tool for protecting ourselves from the pitfalls of our own mental shortcuts.As we wrap up, we touch on a formula for creating value by learning how to protect it. Dan and Chris share practical advice on recognizing deceptive patterns and making more informed decisions to avoid costly mistakes. They leave us with valuable insights from Nobody's Fool, showing how we can outsmart the tricks our own minds might play on us.(02:18) The Ig Nobel Prize and the Invisible Gorilla Experiment (06:02) Cultural Perspectives on Deception: East vs. West (15:15) Strategies to Protect Ourselves from Scams and Deception (19:26) The Effectiveness of Political Ads: Do Banners and Flags Work? (24:27) Why Are Scam Emails So Badly Written? (28:12) Can We Use Psychological Triggers to Protect People from Deception? (33:53) Dan's formula for creating value (35:04) Chris' formula for creating valueThe Invisible Gorilla Facebook Pagehttps://www.facebook.com/TheInvisibleGorillaDaniel Simons' Linkedin profilehttps://www.linkedin.com/in/daniel-simons-54646325a/Daniel Simons' web pagehttps://dansimons.com/Christopher Chabris' Linkedin profilehttps://www.linkedin.com/in/christopherchabris/Christopher Chabris' X accounthttps://x.com/cfchabrisSupport the show

    der ya Kitap Kulübü ile Yaklaşan Dalga

    Play Episode Listen Later Oct 28, 2024 32:27


    Send us a textKitap Kulübü'müzün 45inci buluşmasında Mustafa Suleyman'ın Yaklaşan Dalga adlı kitabını konuştuk.Mustafa Suleyman ilk anda kulağa geldiği gibi bir Türk değil, Suriyeli bir baba ve İngiliz anneden 1982 yılında Londra'da dünyaya geliyor. (Tatlıses'e nispet yaparcasına) Oxford Üniversitesi'ni bırakıp bir arkadaşıyla zamanın ilerisinde bir Yapay Zeka şirketi olan DeepMind'ı kuruyor. Dört yıl sonra 2014'te Google'a satıyorlar ve 10 yıl boyunca Google'ın yapay zeka birimini yönetiyor. Bu yıl Mart ayında ise yeni kurulan Microsoft AI'ın başına geçti. Yani yazar yapay zeka konusunda konuşacak en yetkili ve etkili ağızlardan biri.Açıkçası kitabı okumadan önce yapay zeka konusunda biraz daha iyimser bir bakış açısına sahiptim, kitapla tedirginliğim arttı diyebilirim.Bir yanda ömür uzatan, tamamen bireyselleşen sağlık hizmetleri, enerjinin bedava hatta sonsuz hale gelmesi diğer yanda neyin gerçek neyin sahte olduğunu kontrol edemeyeceğimiz bilgiye, güvene ve sosyal uyuma temel oluşturan enformasyon sisteminin çökmesi tehlikesi.Tarihte hep olmaz denilen şeylerin kaçınılmaz hale geldiğine şahit oluyoruz. 20 yüzyılın başında doğan, köyde odun ateşinde ısınıp, at arabası ile yolculuk eden bir çocuğun, yaşamının sonunda atomun parçalanmasıyla ısınan bir evde oturup uçağa bindiğini düşündüğünüzde çocuklarımızın nasıl yaşayacağını tahmin etmemiz mümkün olmuyor.Kitap yaklaşan dalganın dizginlenmesini zorlaştıran 4 faktörü açıklıyor:Asimetri: Yapay zekanın gelişimi, insan kapasitelerinin çok ötesine geçerek, bir çeşit bilgi asimetrisi yaratıyor. Bu durum, yapay zekayı anlama ve kontrol etme yeteneğimizi sınırlayarak riskleri yönetmeyi zorlaştırıyor.Hiper Evrilme: Yapay zeka sistemleri, kendi kendilerini geliştirme ve optimize etme yeteneğine sahip hale geliyor. Bu hiper evrilme süreci, sistemlerin davranışlarının tahmin edilemez hale gelmesine ve kontrolün kaybedilme riskini artırmasına neden oluyor.Otonomi: Yapay zeka sistemlerinin karar verme yetenekleri arttıkça, insan müdahalesi olmadan kendi başlarına hareket etme eğilimi gösteriyorlar. Bu otonomi, sistemlerin istenmeyen sonuçlara yol açma olasılığını yükseltiyor. (tahmin edilemezlik: Otonominin doğası budur)Her Yerde Kullanım: Yapay zeka, günlük hayatımızın her alanına entegre oluyor. Bu yaygın kullanım, potansiyel risklerin etki alanını genişleterek, daha büyük çaplı sorunlara yol açma ihtimalini artırıyor.Suleyman, bu riskleri yönetmek için, yapay zeka geliştirme süreçlerinde etik ilkelerin benimsenmesi, düzenleyici çerçevelerin oluşturulması ve sürekli olarak yeni risklerin değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor.Biz de toplantıda Suleyman'ın açık sözlülüğü karşısında hem şaşırdık hem ürperdik. Hakkımızda hayırlısı olsun diye bağladık.Bu bölümde söz verdiğim arkadaşlarım: (03:24) Yavuz Abut, (08:19) Halime Özben Hacı, (12:04) Aydan İrem Sungur, (15:02) Suat Soy, (20:01) Mustafa Pancarcı, (22:06) Bengü İlhan, (24:05) Sena Taşcı, (26:09) Mürsel Çavuş ve (27:36) Yavuz Abut.Support the show

    der ya Sinema Kulübü ile Tetris

    Play Episode Listen Later Oct 21, 2024 15:07


    Send us a textder ya Sinema Kulübü'nün 14üncü buluşmasında başrolünde Taron Egerton'ın oynadığı Jon Baird'in yönettiği 2023 yılı yapımı Tetris adlı filmi konuştuk.Film video oyunu tasarımcısı Henk Rogers'ın, 1984 yılında Tetris'in küresel haklarını güvence altına almaya çalışmasını anlatıyor. İşin sıradışı tarafı oyunu Sovyetler Birliği'nde bir programcının yapmış olması ve Rogers'ın Moskova'da entrikalarla dolu bir maceraya atılması.Buluşmamızda oyunlar hakkında epey konuştuk. Ben Game &Watch'ımı hatırladım Donkey Kong, 1982'de elimizden düşürmezdik. Bugün çocuklarımıza söyleniyoruz ama aradaki ilerleme farkını düşününce onların bağımlılık seviyesine veya direnme zayıflığına şaşırmamak lazım.Oyun çok önemli bir olgu insanın hayatının her anında. 37inci bölümde Yeşim Kunter ile Oyun Oynamanın Gücü'nü ve 144üncü bölümde Ulaş Karademir ile Oyun Girişimciliği'ni konuşmuştuk, hararetle tavsiye ediyorum dinlemenizi.Tetris'in büyük başarısı basitliğinde, daha doğrusu mantığının basitliğinde. Oyun tek planda oynanıyor. Son birkaç yılda ise aynı tarzda yeni bir oyun yaklaşımıyla tanıştık. Günde bir oyun. NewYork Times'ın satın aldığı Wordle gibi, veya Linkedin'in bir süre önce sunduğu Queens gibi.Bunların ortak özelliği olarak farklı beceri seviyesindeki oyuncuları kendisine çekebilmesini, bir sohbete yol açmasını ve günde bir oyun gibi makul bir dozda uzun dönemli değer sunmasını sayabiliriz. Açıkçası insan doğasına daha yatkın buluyorum bu oyunları, umarım endüstri de kullanıcılar da buna uyanır, hatta sosyal medya da böyle bir şeye evrilir, sonsuzluk havuzları denen uyuşturucudan elbirliği ile kurtuluruz.Ben filmle 2001-2003 yıllarında Moskova'da yaşamış biri olarak da ayrı bir bağ kurdum, filmi o gözle de izledim, bölüm içindeki yorumlarımda bulabilirsiniz. Biraz kısa bir bölüm olacak zira çok fazla film dışına da çıktı sohbetimiz.Bu bölümde sözlerine yer verdiğim arkadaşlarım (02:31) Meral Kuzu, (05:01) Mete Yurtsever, (08:38) Seda Diril Boyraz ve (11:25) Mürsel Çavuş.Support the show

    Mehpare Şayan Kileci ile Eğitgen

    Play Episode Listen Later Oct 14, 2024 34:22


    Send us a textKitap Kulübü'müzün yazarlarla buluşma etkinliğinde Mehpare Şayan Kileci'yi ağırladık ve Eğitgen adlı kitabını konuştuk.Kitabın alt başlığı “İçinde “eğitim” kelimesi en çok geçen kitap”. Mehpare, yetişkin eğitimine ilişkin içeriğin oluşturulmasından materyalin tasarımına, sunumundan ölçme değerlendirmesine kadar her aşamayı ayrıntılarıyla, metotlarıyla ve örnekleriyle anlatıyor.Mehpare'nin eğitmenliği ne kadar severek yaptığını kendisi de kitabında anlatıyor ama kitabını anlatırken ve sorularımızı yanıtlarken bu her halinden okunuyor. Açıkçası ben kendimi eğitmen olarak tanımlamıyorum, bu gerçek eğitmenlere haksızlık olurdu. Eğitim işimin bir parçası olduğu için, uyguladığım metotların tamamlayıcısı olduğu için sürdürüyorum ve kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Ama eğiticinin eğitiminin ne kadar önemli olduğunu bu kitabı okuduğum zaman iliklerime kadar hissettim.Kitap gerçekten tablolar, grafikler ve şablonlarla kolay okunur ve uygulanabilir bir anlatıma sahip. Kare kodlarla erişilen 1-2 dakikalık videolar da bilgileri hap şeklinde veriyor.Mehpare'ye bu kitabı eğitimle ilgilenen herkesin hizmetine sunduğu için teşekkür ediyorum.Mehpare Şayan Kileci'nin Linkedin profilihttps://www.linkedin.com/in/mehpare-%C5%9Fayan-kileci-6836623Support the show

    der ya Kitap Kulübü ile Üç Cisim Problemi

    Play Episode Listen Later Oct 7, 2024 24:53


    Send us a textKitap Kulübü'müzün 44. buluşmasında Liu Cixin'in “Üç Cisim Problemi” adlı eserini konuştuk. Bu roman bir üçlemenin ilk kitabı.Çin Kültür Devrimi sırasında yaşanan trajik olaylar sonucu insanlıktan soğuyan bir astrofizikçi olan Ye Wenjie, dünya dışı bir uygarlık ile iletişime geçer. Trisolaris adlı uzak bir gezegenden gelen bir mesajla, dünya'yı işgal etmek isteyen Trisolarisliler için gizlice çalışmaya başlar. Bu sırada, dünyanın çeşitli yerlerindeki bilim insanlarının gizemli ölümleri ve dünya hükümetlerinin ortak bir tehditle karşı karşıya gelmesi, bir uzaylı istilasının yaklaşmakta olduğu gerçeğini ortaya çıkarır. Roman, insanlığın varoluşsal bir tehdit karşısında birleşip mücadele etmesini ve bilimsel keşiflerin insanlık tarihindeki yerini sorgular.Açıkçası ben bilim kurgu tarafında çok fazla teknik bilgiyle okuyucuyu ikna etmeye çalışmasını anlamlı veya yararlı bulmadım. Özünde dünyayı biz mi yok edelim, bıraksınlar uzaylılar mı yok etsin gibi bir yere giden bu konu hakkında ben de Linkedin'de bir anket yapmıştım.Uzaylılar gelse de bizi kötü yöneticilerden kurtarsa mı diyorsunuz, bizi bıraksın gezegeni kurtarsınlar mı diyorsunuz, yoksa gelsinler de ne olacaksa olsun mu diyorsunuz, aman gelmesinler biz böyle iyiyiz mi diyorsunuz. Hemen hepsi yakın oylar almıştı gezegeni kurtarmak biraz önde olsa da.Ama neticede yanıt verenlerin 3/4'ü uzaylılar gelsinler görüşünde, bu da yeterince hareketli bir hayatımız yokmuş gibi biraz heyecan aramamızla mı alakalı, yoksa bizim de Ye Wenjie gibi insanlıktan ümidi kesmemizle mi alakalı bilmiyorum.Bol miktarda spoiler içeriyor yine bu bölüm. Hatta bir arkadaşımız üç kitabı da okumuş, Netflix ve orijinal Çin dizisini de izlemiş, o nedenle onun yorumlarına da bölümün sonunda bulabilirsiniz.Bu bölümde görüşlerine yer verdiğim arkadaşlarım (02:15) Aycan Acar Şahin, (04:28) Aydan İrem Sungur, (06:28) Halime Özben Hacı, (08:20) Aycan Acar Şahin, (09:38) Mete Yurtsever, (14:37) Dilek Geçit, (15:44) Mete Yurtsever, (16:40) Halime Özben HacıSupport the show

    der ya Sinema Kulübü ile Stajyer

    Play Episode Listen Later Sep 30, 2024 18:29


    Send us a textder ya Sinema Kulübü'nün onüçüncü buluşmasında başrollerinde Robert De Niro ve Anne Hathaway'in oynadıkları, Nancy Meyers'in yönettiği 2015 yapımı Stajyer adlı filmi konuştuk.70 yaşında emekli bir dul olan Ben (Robert De Niro tarafından canlandırılıyor), emekli hayattan sıkılır, bir çok şey dener ama bir gün bir stajyer ilanı görür. Bu ilan bir online moda perakendecisi tarafından verilmiştir. Şirketin kurucusu yorulmak bilmeyen, azimli ve talepkar bir işkolik olan Jules Ostin'dir (Anne Hathaway). Sosyal yardım programı kapsamında tecrübeli bir stajyer alma fikri hoşuna gitmiştir. Ben bu ilanı görüp başvurduğunda işe kabul edilir ve patronun stajyeri yapılır. Ancak Jules ona iş vermek niyetinde değildir, bunu sadece diğer çalışanlara örnek olmak için istemiştir. Ben ise ne kadar yararlı olabileceğini Jules'un beklentisini ve önyargılarını aşarak ispatlar.Yıllara dayalı tecrübenin ne kadar değerli olduğunu ve bundan faydalanmamayı büyük bir kayıp olarak gördüğümü hep dile getiriyorum. Fransızların “gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse” sözünü hep tekrarlıyorum. Evet 50 yaşının üstünde birinden bunu duymak çok şaşırtıcı olmayabilir.Sohbetimizde toplum olarak eski'ye ve tarihi olana mesafeli tavrımızı da konuştuk.Filme romantik komedi demek haksızlık olur çünkü yaşlılara, kadınlara dair iş hayatının kabullerini sorgulatan, özel yaşam-iş hayatı dengesi üzerine de çokça düşündüren eğlenceli bir film. Robert De Niro ve Anne Hathaway'i başarıyla canlandırdıkları karakterlerinde izlemek ayrı bir keyif.Bu bölümde sözlerine yer verebildiğim arkadaşlar(02:09) Meral Kuzu, (05:26) Mete Yurtsever, (06:35) Suat Soy, (08:25) Tülin Cevizci ve (12:09) Elif Burcu Yılmaz, (14:43) Mete YurtseverSupport the show

    der ya Kitap Kulübü ile Akıntıya Karşı: Bizi Aşağıya Çeken Psikolojik Güçler

    Play Episode Listen Later Sep 23, 2024 36:24


    Send us a textKitap Kulübü'müzün 43. buluşmasında Dan Heath'in “Akıntıya Karşı: Bizi Aşağıya Çeken Psikolojik Güçler” adlı kitabını konuştuk.Kitabın orijinal isminin alt başlığı: Sorunlar Ortaya Çıkmadan Önce Nasıl Çözülür? Nedenini anlamadığım şekilde “Bizi Aşağıya Çeken Psikolojik Güçler” olarak çevrilmiş. Şüphesiz, bu başlık kitapta anlatılan akıntıya karşı düşünmenin önündeki üç engele atıfta bulunuyor. Bunlar; problem körlüğü, sahiplenme eksikliği ve tünel açma davranışı. Ama neticede kitabın vurgulamak istediği mesaj ve rehberlik ettiği süreç bu olgularla savaşmanın ve alt etmenin yolları.Kitabın en temel çıkarımı bence proaktif olmak değil, yani bir şey olmadan önlem almak değil. Çocukların boğulmasına karşı sahilde bir cankutaran olması iyi olabilir, can yelekleri daha iyi bir koruma sağlayabilir ama yüzme öğretmek daha da iyi bir önlemdir. “Akıntıya karşı” metaforu daha geniş kapsamlı düşünmeye teşvik etmesi açısından değerli ve önemli.Problemleri yadsımamak, böyle gelmiş böyle gider dememek, problemin tarafı haline gelip sahiplenmek ve palyatif, yüzeysel ve geçici çözümlere yönelmeden, kahraman olmaya çalışmadan uzun vadedeki zararı önlemeyi bir yöntem olarak benimsemeliyiz. Kitap bize izlememizi önerdiği yolda 7 soruyla rehberlik ediyor.Kitap kulübünde okuduğumuz en aksiyona dönük ve en kafa açıcı kitaplardan biri olabilir.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlar (02:10) Aycan Acar Şahin, (06:18) Öngün Şumnulu, (08:45) Yavuz Abut, (13:27) Bengü İlhan, (15:37) Müge İrfanoğlu, (19:45) Elif Burcu Yılmaz, (23:46) Cem Çağatay Karaali, (27:58) Aydan İrem Sungur ve (31:57) Suat SoySupport the show

    der ya Sinema Kulübü ile Air

    Play Episode Listen Later Sep 16, 2024 19:31


    Send us a textder ya Sinema Kulübü'nün onikinci buluşmasında başrollerinde Matt Damon, Jason Bateman ve Ben Affleck'in oynadıkları, Ben Affleck'in yönettiği 2023 yapımı Air: Courting A Legend adlı filmi konuştuk.Film Nike için çalışan yetenek avcısı Sonny Vaccaro'nun o zamanlar bir çaylak olan ama sonrasında basketbol tarihinin en büyük sporcularından Michael Jordan ile zorlu anlaşmasının perde arkasında yaşananları anlatıyor.Nike satış anlamında 1984'te çok kötü bir dönem geçiriyor, yönetim kurulu beklenen performansı gösteremeyen basketbol ayakkabıları bölümünü kapatmayı düşünüyor. Zira Nike bir koşu ayakkabısı olarak biliniyor, bu da markayı siyahiler arasında oldukça sevimsiz yapıyor. Şöyle bir espiri de var filmde, “Hiçbir amaç olmadan siyahiler durduk yere koşmazlar. Zaten polis seni durdurur bir şey çaldığını zannedip” Öte yandan Adidas ve Converse ise basketbolu domine ediyorlar. Michael Jordan da bir Adidas hayranı, Converse açık ara ikinci tercihi. Nike'ın kapısından bile geçmek istemiyor.Film Nike Prensipleri adı verilen şirketin manifestosu niteliğindeki 10 maddelik metne atıflarda bulunarak hikayeyi işliyor. Bu metni 1977'de Pazarlama Direktörü Rob Strasser'in kaleme aldığı söyleniyor ama Nike'ın kurucusu ve CEO'su Phil Knight'a ithaf edenler de var. Film boyunca pazarlama ve iş yönetimi hakkında Hollywood prodüksiyonu bir vaka analizi izliyor gibisiniz. Hikaye iyi oyunculuklar ve derin diyaloglarla çok güzel işlenmiş.İnsanı düşündüren konulardan biri de pazarlamanın gücü. Air Jordan serisi Nike'a her yıl 4 milyar dolar kadar katkı yapıyor. Ama insan asıl Michael Jordan'ın olağanüstü kariyerinde Nike'ın etkisini merak ediyor. Gerek motivasyon gerekse kendi markasını oluşturmada sağladığı imkanlar olarak.Ben de çocukken bir Nike'cıydım. 80'lerde çocuk olanlar bunu anlar, bütün giyiminiz bir yana ayakkabınız bir yana, her bir ayakkabıyı alışınızın hikayesini hatırlarsınız. Her şeyin bu kadar kolay erişilebilir olması da hayatın büyüsünü fena bozdu diye düşünmeden edemiyor insan.Bu bölümde sözlerine yer verdiğim arkadaşlarım  (02:38) Engin Öztornacı, (04:43) Hale Acun Aydın, (05:21) Engin Öztornacı, (07:12) Aydan İrem Sungur, (13:02) Mete Yurtsever, (13:46) Aydan İrem Sungur ve (16:45) Suat Soy Support the show

    Eda Ocak ile Nöropazarlamayla Duygulara Fısılda

    Play Episode Listen Later Sep 9, 2024 46:35


    Send us a textder ya kitap kulübü'nün yazarlarla buluşmasında konuğumuz Eda Ocak ve kitabı “Nöropazarlamayla Duygulara Fısılda” idi.İçi renkli reklam görüntüleri, sıcaklık haritaları ve EEG eğrileri ile dolu bu kitapta Eda kararlarımızı nasıl duygularımızla aldığımızı, gerçekleştirdikleri araştırmalarla, kanıtlarıyla sunuyor. Bunu yaparken muzip kaleminden ve bir başka tutkusu olduğunu bildiğim müzikten faydalanıyor. Kitapta nasıl müzikten faydalandığı bu çağda yersiz bir soru ama merak edenler kitabı alıp bakabilirler.Eda ile bir ortak yanımız ikimizin de Araştırmacılar Derneği üyesi olması ama biz birbirimizi daha çok arkadaş grubumuzdan tanıyoruz. Bana da “Sevgili Mete Bey, okuma ve anlama merakında sizinle buluşmak ne güzel şey…” diye imzalamış kitabını. Anlaşılmak da güzel bir şey.Sohbetimizde araştırmalarını nasıl yürüttüklerini, katılımcıların anlık duygularının ve değer yargılarının teste etkisini nasıl yönettiklerini konuştuk. Üzerinde en çok spekülasyon yapılan konuyu da kendisine sorduk; nöropazarlama ile insan davranışlarının yönlendirilip, yönlendirilemeyeceğini de yapılan araştırmalarla bize anlattı.Gecenin sürprizi ise ortak arkadaşımız Cenk Caner'in de toplantımıza katılmasıydı. Sürpriz olmayan ise hemen orada konuşulan bir konu hakkında heybesinde 1950'lerden bir anekdotu olmasıydı. (02:00) Nöropazarlamaya nasıl ilgi duydu (03:19) Kitabını yazmak (09:53) Nöropazarlama araştırmasını nasıl yapıyorlar (14:24) Reklam etkisinin ölçümü (Yavuz Abut'un sorusu) (19:24) Değerlerimizin ölçümlere etkisi (23:27) Bir reklam testi hikayesi (Mete Yurtsever) (25:45) Cenk Caner'den bir anekdot (27:45) Biscolata örneği (29:31) Araştırma katılımcıları nasıl seçiliyor (Meral Kuzu'nun sorusu) (31:55) Kararlarımızda duyguların etkisi (38:20) Nöropazarlama manipülasyon yapabilir mi? (Sevtap Kılınç Solmazer sorusu) (43:40) Eda Ocak'ın değer yaratma formülü Support the show

    der ya Kitap Kulübü ile Ustalık

    Play Episode Listen Later Sep 2, 2024 43:44


    Send us a textKitap Kulübü'müzün 42. buluşmasında Robert Greene'in “Ustalık” adlı kitabını konuştuk.Kitap günümüzdeki hız ve bölünmüşlüğe karşı ustalaşmanın önemini bize hatırlatıyor. Her çağdaki ustaların özel insanlar olmadığını, aslında hepsinin ustalığın adımlarını izleyerek bu payeye ulaştıklarını söylüyor. Ustalaşmanın Greene'e göre 6 aşaması var.İlki ve en önemlisi hangi konuda ustalaşacağınızı bulmak. Ya da onun ifadesiyle “hayat göreviniz”i bulmak. Çoğumuzun bildiği ve psikologların dile getirdiği gibi bunun izlerini çocukluğumuzda aramamızı salık veriyor. Bunu daha genç yaşlarda yapmak daha kolay, zamanla içinizdeki o ses ve hatıralarınız silikleşiyor ama ben 40'lı yaşların ortalarında bunu yaptım, hala da ara ara sağlamasını yapmaya çalışıyorum.İkinci aşama çıraklık veya bir nevi 10bin saat konusu, ama bunu temellendirerek örneklerle açıklıyor. İhtiyacınız olan tabii sabır ve disiplin.Üçüncü aşama size hız kazandıracak ve veriminizi arttıracak bir mentor bulma.Dördüncü aşama sosyal zekanızı geliştirmek ve kullanmak. Zira işinizde ne kadar iyi olursanız olun başarı için insan ilişkilerinde ve kendi bakış açınızı yönetmekte de ustalaşmaya ihtiyacınız var.Beşinci aşama edindiğiniz bilgileri ve tecrübeyi yaratıcılıkla özgün ve eşsiz hale getirmek.Son aşamaya ise sürekli gelişimin bir akışa dönüştüğü, virtüözlük aşaması diyebiliriz, sanatta ve sporda söylendiği gibi. Her yolcu bu durağa varamıyor belki ama yolda kaldıkça yaklaştığını hissedebiliyor.Kitapta her aşama için size ilham verebilecek bir çok yaklaşım önermiş. Hatta çıkabilecek engelleri nasıl bertaraf edebileceğinize de değinmiş.Biz kulüp olarak kitabı beğendik, her yaştan okuyucuya tavsiye ediyoruz. Bence 30'lar en çok fayda göreceğiniz yaşlar. (02:34) Aycan Acar Şahin, (05:34) Mete Yurtsever ve Aycan Acar Şahin, (07:23) Alim Küçükpehlivan, (10:44) Bengü İlhan, (12:42) Selim Uysal, (15:08) Yavuz Abut, (20:46) Alim Küçükpehlivan ve Mete Yurtsever, (24:28) Fatih Yavuz, (28:17) Mustafa Pancarcı, (30:07) Öngün Şumnulu, (34:03) Aycan Acar Şahin, (36:21) Selim Uysal, (37:50) Fatih Yavuz ve (41:08) Alim Küçükpehlivan Support the Show.

    der ya Sinema Kulübü ile Ex Machina

    Play Episode Listen Later Aug 26, 2024 28:49


    Send us a Text Message.der ya Sinema Kulübü'nün onbirinci buluşmasında 2015 yılında gösterime giren yönetmenliğini Alex Garland'ın yaptığı, başrollerini Alicia Vikander, Domhnall Gleeson, Oscar Isaac paylaştıkları Ex Machina adlı filmi konuştuk.Caleb, dünyanın en büyük arama motoru şirketinde çalışan bir yazılımcıdır. Bir gün şirket içi bir yarışmayı kazanır ve ödül olarak şirketin kurucusu ve CEO'su Nathan'ın helikopterle üzerinde iki saat uçulan kendine ait ormanın içindeki evine bir hafta misafir olacaktır. Ancak Caleb'in bilmediği tüm bunların dünyayı değiştirecek bir buluşu test etmek için Nathan tarafından yapılan bir planın parçası olduğudur.Film bence yapay zeka konusunu güzel bir bilim kurgu, gerilim ve felsefe dengesinde işlemiş. Oyunculuklar çok iyi. Isaac Tanrı kompleksi olan bir teknoloji girişimcisini, Gleeson içe dönük ve zeki yazılımcıyı, Vikander ise cazibeli yapay zeka robotu Ava'yı çok iyi canlandırmışlar.Açıkçası ben yapay zekanın bir bilince ulaşacağını hala anlayamıyorum. Hissetmeyi taklit edebilir, cinsel yönelimi taklit edebilir ama insana has “anlam arayışı”na nasıl haiz olur, benim aklım ermiyor. Film başta “bilinç” konusu olmak üzere bilginin kullanımını, kişisel gizliliği, yapay zekanın haklarını işliyor. Sonuç olarak yapay zekanın muhakemesinin ve bilişsel gücünün bizi geçeceğine inanıyorum ama bilinç kazanması bana zor geliyor, ama böyle bir şey olursa insanı birkaç on bin yıllık gezegenin efendisi konumundan edeceğine eminim.Sohbetimiz bol miktarda spolier içeriyor, o yüzden dilerseniz önce filmi izleyin sonra bize kulak verin.Bu bölümde öz alan arkadaşlarım(02:24) Elif Burcu Yılmaz, (06:11) Fatih Yavuz, (09:30) Aydan İrem Sungur, (10:36) Meral Kuzu, (14:14) Mete Yurtsever, (17:33) Fatih Yavuz, (21:48) Meral Kuzu, (23:48) Burcu Alp ve (24:49) Mete YurtseverSupport the Show.

    Yalçın Arsan ile Kişisel Bilgi Yönetimi

    Play Episode Listen Later Jun 10, 2024 44:49


    Send us a Text Message.Bu bölümde konuğum Bugünkü konuğum yönetim danışmanı Yalçın ArsanKendisinin önce Kişisel Bilgi Yönetimi hakkında videoları ile karşılaştım ardından “köyde doğal ev yapma” yazı serisini keşfettim. İnsanların bir konuyu, süreci böyle derinlemesine ve tüm şeffaflığıyla anlatması her zaman beni etkilemiştir. Yabancılarda buna daha çok rastlarız ama bizde daha enderdir.İnsanımızda böyle bir tahammül yok diyor Yalçın, acele yaşıyoruz, hemen işin özetini, kısa cevabı istiyoruz. Oysa bir işin hakkını vermek için yavaşlamak lazım. Konunun detaylarından kendimizle bağlar yakalamamız lazım.Düşünceleri dağınık ve hafızası zayıf bir kişi olarak, hep çok not aldığını ancak bu notlara daha sonra ulaşamadığından yakındı. Son beş yıldır ise farklı yöntemler ve araçlar deneyerek kendi düzenini oluşturmuş. Söyleşimizde bu yolculuktan ve araçları ne şekilde kullandığından konuştuk.Bir bilgi işçisiyseniz, yaratıcı bir işle uğraşıyorsanız, öğrenciyseniz veya hayat boyu öğrencilerdenseniz daha verimli not tutmak için son yıllarda giderek gelişen araçlardan faydalanmanızı öneriyorum. Böylelikle bilgi selini daha iyi yönetip, yaratıcılığınızı beslemek ve stresinizi azaltmak mümkün olabilir.Yalçın Arsan'ın KBY hakkında bloguhttps://www.yalcinarsan.com/tag/kisisel-bilgi-yonetimi/Yalçın Arsan'ın KBY videolarıhttps://youtu.be/y_BkF5spWoY?si=CkLSrXq-8-iovvpSTwitter hesabıhttps://x.com/yalcinarsanSupport the Show.

    der ya Kitap Kulübü ile Yapay Zeka 2041

    Play Episode Listen Later Jun 3, 2024 37:45


    Send us a Text Message.Kitap Kulübü'müzün 41. buluşmasında Kai-Fu Lee ve Chen Qiufan'ın Yapay Zeka 2041 adlı kitabını konuştuk.Kitabın alışılmışın dışında bir yapısı var, yapay zeka sayesinde 2041 yılında gerçekleşebilecek 10 kurgu hikayeden ve her hikayenin ardından da günümüzde yapılan bu alandaki çalışmaların analiz edildiği bölümlerden oluşuyor. Kurgu hikayeleri zamanında Google ve Baidu'da çalışmış olan yazar Chen Qiufan yazmış. Teknik analizleri de bilgisayar mühendisi, teknoloji yatırımcısı ve iş insanı Kai-Fu Lee kaleme almış.Hikayeler sosyal ilişkiler, yapay zeka ile üretilen gerçek görünümlü videolar ve onun yaratacağı sorunlar, kişisel eğitim ve öğrenim, sağlık, oyun ve eğlence, otonom ulaşım, otonom silahlar, kariyer ve işgücü, mutluluk ve yine yapay zekanın yol açacağı düşünülen bolluk ve buna bağlı ekonomik düzen gibi oldukça kapsamlı ve farklı konular hakkında. Kitap ilk olarak 2021 sonunda yayınlanmış, geçen yıl Türkçe'ye kazandırılmış. Yapay zekada gelişmeler aylık hatta haftalık olarak değişim gösterebiliyor, ama kitabın sorduğu sorular bence halen geçerli. Hatta bana şöyle geliyor, gelişen sadece yapay zeka teknolojisi, biz sosyal, hukuki, politik olarak hemen hemen hiçbir telaş içinde gibi görünmüyoruz. Her büyük değişimde olduğu gibi sanırım burada da kayıplar yaşandığı zaman geriden gelip boşlukları doldurma yoluna gideceğiz. Kimse olacakları öngöremiyor, yaşayıp ona göre vaziyet alacağız.Açıkçası ben uzun vadede iyimserim, daha iyi bir planlamayla israfın azalması, doğayı korumada, enerji ve sağlık alanında temel bilimlerin daha iyi anlaşılarak bazı icatların yapılmasının mümkün olduğunu düşünüyorum. Ama kısa vadede özellikle iklim değişiklikleri ile de çakışacak insanı boşa çıkaracak yeniliklerin bir nevi “mükemmel kasırga” oluşturabileceğini ve insanlığın yine büyük bir sınav geçireceğine inanıyorum. İlginç zamanlarda yaşıyoruz, daha ilginç zamanlar önümüzde.Bu bölümde sözlerine yer verebildiğim arkadaşlarım(02:30) Yavuz Abut, (06:04) Müge İrfanoğlu, (09:18) Mustafa Pancarcı, (11:27) Müge İrfanoğlu, (12:26) Ömer Tural, (16:10) Olcay Çat, (18:55) Mete Yurtsever, (19:46) Suat Soy, (23:33) Yavuz Abut, (28:35) Halime Özben Hacı, (30:40) Mete Yurtsever, (31:43) Müge İrfanoğlu, (32:18) Suat Soy, (33:20) Mete Yurtsever ve (34:43) Özden KarakaşSupport the Show.

    Kurum Kültürü Markanın Toprağıdır

    Play Episode Listen Later May 27, 2024 14:06


    Send us a Text Message.Yakın zamanda bir marka sahibinin yani firma YK Başkanı ve CEO'sunun diyelim sosyal medyada müşterisinin üstüne yürümesine şahit olduk. Olay çok hızlı gelişti, CEO talihsiz mesajının üzerine önce kendisi kifayetsiz bir özür mesajı paylaştı, bunu kurumsal iletişim tarafından kaleme alınan özür mesajı ve kendisinin istifa beyanı izledi.Bu olayda en büyük zararı kaçınılmaz olarak marka gördü. İnsanlar markaya boykot çağrısında bulundular. Önde gelen perakende zincirleri markayı sitelerinden kaldırdı. Bazı insanlar bu tepkinin abartılı olduğunu, ortada yaratılmış bir değerin bir iletişim kazası yüzünden heba edilmemesi gerektiğine dair görüş bildirecek oldular. Ama eş zamanlı olarak CEO'nun önceki kabahatleri bir bir ortaya döküldü. O kadar rahatsız edici ve çok sayıda iddia var ki, detayına girmek istemiyorum, basit bir aramayla siz de erişebilirsiniz. Ama özetle çalışanlara kötü muameleden tutun, ürün kalitesine ve üretim şartlarına kadar uzanan birçok iddia.Podcastin başlığına geliyorum. Kurum kültürü markanın toprağıdır. Bir kurumdan doğan marka o kültürün izlerini taşır, kibirli bir kültürden şefkatli ve sevecen bir marka çıkmaz. İnsanları bir süre kandırabilirsiniz ama sonsuza kadar değil. Doğrusu bu kurum kültüründe veya sahipliğinde ikna edici bir değişiklik olmadan bu markanın toparlayabileceğine inanmıyorum.Bu olayın üstüne bu konuda yıllar önce yazdığım bir yazı aklıma geldi onu sesli olarak sizinle paylaşmak istedim. Bu yazının benim için şöyle bir değeri de var. Henüz kurumsal hayattayken Sevgili Murat Durak'ın pazarlama blogsfer'i Brand Talks'da yazmaya karar verdiğimde yayınlanan ilk yazımdı 7 Kasım 2016'da. Sanırım şu an beni takip eden büyük bir çoğunluk için yeni ama güncelliğini yitirmemiş bir metin.Hemen ardından da bu konuyla bağlantılı olduğunu düşündüğüm başka bir yazımı seslendirdim. Pazarlamacıların çocukları olarak gördükleri markaları nasıl yetiştirebileceklerine dair fikirlerimi paylaştığım yine 6 yıl önce Brand Talks'ta yayınladığım “pazarlamacı bir babadan marka öğütleri” adlı yazım.Support the Show.

    der ya Sinema Kulübü ile Her (Aşk)

    Play Episode Listen Later May 20, 2024 31:50


    Send us a Text Message.Kitap Kulübü'müzün 10uncu buluşmasında 2013 yılı yapımı Türkçe'ye “Aşk” adıyla çevrilen Spike Jonze'un yazıp yönettiği başrollerinde Joaquin Phoenix ve Scarlett Johansson'ın rol aldıkları bir bilim kurgu ve romantik dram olan “Her” adlı filmi konuştuk.Film yakın bir gelecekte, müşterileri için talep üzerine kişisel mektuplar yazan bir şirkette çalışan Theodore Twombly'nin hikayesini anlatıyor. Boşanmanın eşiğinde yalnız yaşayan Theodore gelişmiş bir yapay zeka işletim sistemi olan Samantha'yla onunla beklenmedik bir duygusal bağ kurar. Film bu ilişkinin evrimini ve sonuçlarını bize sunuyor.Bu buluşma tam da Open AI ve Google'ın yeni yapay zeka duyurularının üzerine geldi. Samantha'nın adı bile Open AI CEO'su “çağımızın Oppenheimer'ı” diye adlandırılan Sam Altman'ın adına benzerliği tuhaftı doğrusu. Yapay zekanın duygularımıza seslenip seslemeyeceğini, kendisinin bir duyguya sahip olup olamayacağını konuştuk.Tüm kişisel bilgilerimize öyle ya da böyle ulaşan daha doğrusu nerelere uzandığını kavrayamadan verdiğimiz izinlerin başımıza neler açabileceğini konuştuk. Şimdiden ne satın alacağımız, nereye tatile gideceğimiz, hangi filmi izleyeceğimiz hakkında bizi yönlendiren makinelerin bizi by pass ederek adımıza aksiyonlar alması durumunda ne hissedeceğimizi paylaştık.Gelecekte yapay zekaya teslim olacağız gibi görünüyor da bunun iyi sonuçlarının ağır basmasını umuyoruz. İnsan olmanın ve kalmanın yeniden tanımlanacağı bir zamandayız. Tarih bu günlere ayrı bir başlık açacak. Ben iyimser olmak istiyorum ama 30 yıl arayla iki dünya savaşı çıkarma başarısı gösteren, üçüncüsünün ihtimalini de bertaraf edememiş bir ırk hakkında çok da saf olmamak gerektiğini düşünmüyor değilim.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım(02:16) Banu Ersoy, (06:00) Özden Bekir Karakaş, (07:40) Suat Soy, (12:19) Aydan İrem Sungur, (16:40) Fatih Yavuz, (18:45) Belgin Elmas, (22:00) Meral Kuzu, (24:42) Aydan İrem Sungur ve (27:00) Olcay ÇatSupport the Show.

    Prompt Et: Doğru Soruyu Sor - 27.Araştırma Zirvesi'nden Notlarım

    Play Episode Listen Later May 13, 2024 17:30


    Send us a Text Message.Bu bölümde geçtiğimiz Pazartesi günü Türkiye Araştırmacılar Derneği'nin düzenlediği 27. Araştırma Zirvesi'nde aldığım notlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Zirvenin ana teması “Prompt Et: Doğru Soruyu Sor” idi. Bu konunun üzerine düşünmeyi ne kadar önemsediğimi biliyorsunuz. Doğru soruyu sormakla, sadece bilgi toplamakla kalmıyor, aynı zamanda yapay zekayı geliştiriyoruz ve bize nasıl hizmet edeceğini de şekillendiriyoruz. Bu bölümde, zirvede öne çıkan bazı konuşmacıların düşüncelerini ve deneyimlerini aktaracağım.Açılışta, IPSOS Türkiye CEO'su ve TÜAD'ın yeni başkanı Sidar Gedik konuşmasında Türkiye'deki sivil toplumun zayıf yapısına ve araştırma sektörünün kalkınma için önemine dikkat çekti.Prof. Dr. Emre Alkin ise ekonomik sorunlara değinerek, verinin korunmasının ve doğru analiz yapabilmenin önemini vurguladı. Smiley curve yaklaşımını hatırlattı, hep söyleyegeldiğimiz üretimi değil öncesi ve sonrasındaki katma değerin önemine dikkat çekti.Toplumsal ve kültürel konulara değinen Psikolog İdil Sevil, Türk kültürünün duygusal yapısı ve Batı kültürleriyle olan farklılıklar üzerine konuştu. İdil Hanım, Türkiye'de karşılıklı bağımlılık ve duygusal bağların baskın olduğunu, bu durumun toplumsal davranışlarımıza nasıl yansıdığını anlattı.Yasemin Yıldırım ise P&G'nin tüketici araştırmalarının 100 yıllık tarihinden ve günümüzde yapay zeka ile nasıl işbirliği yaptıklarından bahsetti.Sürdürülebilirlik konusuna değinen Aysun Şabanlı ve Yasemin Özen Gürelli, Ipsos'un çevresel ve sosyal sorunlara insanların ne kadar ilgili ve kaygılı olduklarına göre beş farklı segment belirlediğini anlattı. Bu yaklaşım, markalara hedef kitlelerine nasıl ulaşacakları konusunda önemli ipuçları veriyor.Son olarak, Medina Turgul DDB Kreatif Direktörü Ahmet Terzioğlu yönetimindeki panelde, reklamcılık ve yapay zekanın rolü ele alındı. Yapay zekanın yaratıcı süreçlerde nasıl bir yardımcı olabileceği ve gelecekte bu teknolojinin sektöre etkileri tartışıldı.Yapay Zekayı konuşmaya devam edeceğiz. Kitap Kulübü'müzde bu ay, "Yapay Zeka 2041: Geleceğimiz için 10 Vizyon" adlı kitabı okuyoruz, toplantımız 29 Mayıs Çarşamba akşamı.Support the Show.

    Güldem Berkman ile Hikayeyi Anlarsan Mümkün

    Play Episode Listen Later May 6, 2024 40:40


    Send us a Text Message.Kitap kulübümüzde yine bir yazarla buluşma etkinliğimizde konuğumuz Güldem Berkman'la “Hikayeyi Anlarsan Mümkün” adlı kitabını konuştuk.Güldem Hanım Boğaziçi Kimya Mühendisliği mezunu. 91 yılından bu yana Eczacıbaşı P&G, DanoneSa, Novartis gibi firmalarda çalışmış. Son yedi senedir ise Amgen Genel Müdürlüğünü üstleniyor.2008 yılından bu yana her yıl Capital dergisinde Türkiye'nin en güçlü 50 Kadın'ı arasında yer alıyor. Bir çok sivil toplum kuruluşu ve şirkette Danışma Kurulu üyeliği halen devam ediyor.Kitabında çocukluğundan itibaren gençlik yıllarından, ilk iş tecrübelerinden, kariyer gelişiminin kilometre taşlarından bahsederken okuyucuya kendini keşfetmesine dönük ipuçları veriyor.Buluşmamız çok eğlenceli ve samimi oldu. Kitapta üzerinde büyük etkisi olduğunu anlattığı ablası Çiğdem Hanım'ın ve eşi Zafer Bey'in katılması çok güzel bir renk ve değer kattı. Zafer Bey de yakın zamanda kitap kulübümüze katılmıştı ancak onunla tanışıklığımız 30 yıla yaklaşıyor. O L'Oreal Türkiye'nin pazarlamasının başındayken ben Nielsen araştırma şirketinde müşteri temsilcisiydim. Gururla hatırladığım bir iş teklifi almıştım kendisinden. Zira çok donanımlı ve etkileyici bulduğum bir yöneticiydi. O teklifi kabul etmedim ama sonra uzun yıllar aynı grupta çalıştık. Son üç yıldır ise onca yıllık kurumsal hayat tecrübesi ve Boğaziçi'nde işletme alanında yaptığı doktora sonrası yönetici ve kariyer koçu olarak kariyerini sürdürüyor.Söyleşimizde Güldem Hanım sorularımıza karşılık kariyer alanında birçok noktaya değindi. Kariyer değiştirme sıklığınız ne ve nasıl olmalı, başarı algınızı nasıl yönetmelisiniz gibi çok kritik konuların yanı sıra kendinize liderlik etmek, cesaret göstermek ve hikayenizi nasıl bulabileceğimize ilişkin çok değerli fikirler duyabilirsiniz. Bu arada kitabı okumanızı da tavsiye ediyorum.(02:15) Kırılganlık ve cesaret (04:34) Cesaret ve sınırlarını korumak (08:33) Zamanım yok diyenlere (09:22) Tutkunu korumak (10:53) Ekibini güncel tutmak (12:38) Ne sıklıkla ve nasıl kariyer değiştirmeli (17:29) Başarı algınızı nasıl yönetmelisiniz (21:47) Bir mühendisin duygusal zekasını geliştirmesi (25:39) Bir mühendisin tavsiyesi (Zafer Berkman) (27:35) Yaşam boyu öğrenme (28:01) Toplumsal cinsiyet eşitliği için ne yapmalı (30:35) “Hikayeyi anlarsan mümkün”den neyi kast etti (32:18) Güldem Berkman için değer yaratmanın formülü (33:00) Hikayemizi nasıl anlayacağız (Çiğdem Hanım'ın sorusu) 35:54 Zafer Bey için “hikayeyi anlamak”Support the Show.

    der ya Kitap Kulübü ile Koloni

    Play Episode Listen Later Apr 29, 2024 37:28


    Kitap Kulübü'müzün 40. buluşmasında Audrey Magee'nin Koloni adlı kitabını konuştuk.Kitap, bir İngiliz ressam ve bir Fransız dilbilimcinin isimsiz bir adaya gelmelerini ve onların kişisel arayışlarını anlatıyor. Aposto'nun incelemesinde “Koloni, politik ve sosyal yönleri zengin, zekice yazılmış ve okuyuculara düşündürücü bir deneyim sunan, akıcı bir kurgu bütününe sahip” diyor.Yazarın kaleminden adadaki hayatı izlerken paralelinde Kuzey İrlanda'da gerçekleşen terör eylemlerinin birer paragraf haberlerini okuyorsunuz. Bunlar 1969-1998 yılları arasında 30 yıl süren, Kuzey İrlanda ve çeşitli zamanlarda İrlanda Cumhuriyeti, İngiltere ve Ana kara Avrupa'ya yayılan etnik milliyetçi çatışmalar.Kitap Kuzey İrlanda sorununu işliyor gibi görünse de hemen dünyanın her yerinde yaşanan etnik sorunlar, sömürgecilik, göç gibi konular zihninizde canlanıyor. Dilin kültür üzerindeki etkisini sorguluyorsunuz. Bu coğrafyada çoğumuz bir yerlerden geldik, batıdan veya doğudan ama çoğumuzun ailesinde başka bir dil var, büyük annelerinde veya büyük büyük annelerinde. O durumda empati yapmak biraz daha kolaylaşıyor.Kitapta bir de adada kalmak adadan ayrılmak konusu işleniyor. Bunu bir metafor gibi de düşünebiliriz, her türlü kalış-terk ediş için. Sevgili Yasemin Kaya'nın toplantımız sonrasında paylaştığı Dalai Lama'nın sözlerini alıntılamak istiyorum bu noktada “Sevdiklerinize uçmaları için kanatlar, geri dönebilmeleri için kökler verin; ve de yanınızda kalmaları için nedenler.”Bu bölümde sözlerine yer verebildiğim arkadaşlarım sırayla(02:13) Mürsel Çavuş, (07:35) Aycan Acar Şahin, (09:48) Ersin Polat, (13:55) Halime Özben Hacı, (16:50) Müge İrfanoğlu, (20:12) Yasemin Kaya, (24:05) Meral Kuzu, (27:38) Aslınur Gürocak, (30:10) Ayşenur Sarıkaya ve (34:11) Dilek GeçitSupport the Show.

    der ya Sinema Kulübü ile Soul

    Play Episode Listen Later Apr 22, 2024 35:41


    Sinema Kulübümüzün dokuzuncu buluşmasında Ters Yüz, Yukarı Bak gibi filmlere imza atan Disney Pixar ekibinin 2020 yılında gösterime giren filmi “Soul”u konuştuk.Orta okul müzik öğretmeni Joe Gardner, bir jazz piyanisti olmanın hayalini kuruyor. Tam bunu başardığı gün neşe içinde New York sokaklarında yürürken, açık bir rögar kapağından içeri düşüyor. Ancak burası, yaşam ve ölüm arasında farklı bir dünyaya açılıyor.Film Pixar'ın yaptığı diğer animasyonlar gibi sanki çocuklardan çok büyükler için yapılmış, hatta yönetmen bunu söyleşilerinde ifade ediyor, filmi özellikle 40'lı yaşların başındaki kişilere ithaf ediyorlar. Çünkü daha çok onlar hayatlarının bu evresinde yaşamlarını sorguluyorlar. Hayat ve Yaşam kelimelerinin anlamı üzerinde düşünmemiştim, Damla Ömür Tantekin'in bu Pazarki paylaşımında aydınlandım. "Hayat" dediğimiz bir süreyi, "yaşam" dediğimiz ise o süreyi nasıl kullandığımızı ifade ediyormuş.Film hayatın anlamı üzerinde düşündürüyor. Hayatın bir anlamı var mı, varsa ne? Anlamını bulan kişiler nasıl yaşıyor, bulamayanlar nasıl yaşıyorlar?Biz de film üzerine sohbetimizde her zaman olduğu gibi çok ilginç konuları öne çıkardık. Hata yapmaktan korkmanın, mükemmeliyetçiliğin bizi sıkıştırdığı noktaları, çokça ihmal ettiğimiz anı yaşamanın önemini, öz şefkat eksikliğimizi ve daha nicelerini. Tabii önce filmi izlemenizi öneriyorum, spoiler'lardan kaçınmak ve aynı frekansta buluşmak için.Bu toplantıda söz alıp görüşlerine yer verebildiğim üyelerimiz sırasıyla (02:08) Elif Burcu Yılmaz, (05:24) Meral Kuzu, (07:15) Nebiye Yılmaz, (09:45) Yasemin Parlak Demir, (12:32) Pınar Musaoğlu, (14:25) Fatih Yavuz, (17:03) Elif Burcu Yılmaz, (19:37) Yasemin Parlak Demir, (24:23) Mete Yurtsever, (25:53) Belgin Elmas-Yasemin Parlak Demir, (29:24) Nebiye Yılmaz ve (30:47) Özden KarakaşSupport the show

    Kadir Ceran ile İnovasyonu Çoğaltmak

    Play Episode Listen Later Apr 15, 2024 47:15


    Bu bölümde konuğum İnovasyon Çoğaltıcısı Kadir Ceran.25 yılı aşkın çalışma hayatını GE, Ford, Bosch, Stelantis, Arçelik, Tofaş gibi Fortune 100 ve 500 şirketlerinde "uygulamalı" Ar-Ge, inovasyon, teknoloji ve dijitalleşme rolleri, strateji ve iş geliştirme görevleri üstlenen, son yıllarda ise ikiz dönüşüm konusuna eğilen Kadir Ceran'la samimi bir sohbet gerçekleştirdik. Kadir ile pandemi döneminde tanışmıştık ve o günlerden beri kendisini podcastimde ağırlamak istiyordum, kısmet bugüneymiş.Kadir günümüzde giderek daha fazla ağırlık kazanan teknoloji ve dijitalleşme alanında birçok proje yönetmiş, kendi patentli tasarımları olan bir uzman ama aynı zamanda akademide ders veren, şirketlere yol gösteren ve sektörü temsil eden organizasyonlarda yöneticilik yapmış biri. O nedenle bu konularda epey anlatacağı var. Doğrusu bunca deneyime rağmen kendisinin gösterdiği alçak gönüllüğü başkalarında görememekten de biraz şaşkın. Ben de onu yakalamışken konuyla ilgilenen kesimlerde var olduğuna inandığım kafa karıştıran soruları sormaya çalıştım. Ar-ge ve inovasyon arasındaki ilişkiden, patentlerin kullanımından, ar-ge merkezlerinden ve açık inovasyonun uygulamasından, kurumlarda inovasyonun nasıl hayata geçirilebileceğinden bahsettik.Bu konularla ilgileniyorsanız samimiyetimizin verdiği rahatlıkla yaptığımız bu sohbeti dinlemekten keyif alacağınıza inanıyorum.Kadir Ceran'ın Linkedin profilihttps://www.linkedin.com/in/kadirceran/Support the show

    der ya Kitap Kulübü ile Üçüncü Kapı

    Play Episode Listen Later Apr 8, 2024 53:38


    Kitap Kulübü'müzün 39uncu buluşmasında Alex Banayan'ın “Üçüncü Kapı” adlı kitabını konuştuk.Bu özel bir deneyim oldu zira biz bu kitapla Türkiye'de okuyucularıyla buluştuğu andan itibaren beraberiz diyebilirim. Lansman toplantısının organizasyonundan Sevgili Editör Mürsel Çavuş sayesinde haberdar oldum. 4 Ocak günü Minoa Pera'da yapılan lansman toplantısına 5 üyemiz ile birlikte Boyner Yayınları tarafından davet edildik. Hatta öncesinde yazar Alex Banayan ve Kaan Sekban ile kahvaltı eşliğinde güzel bir sohbet etme imkanımız oldu. Sonra ikilinin söyleşisini dinledik. Youtube'da yayınlanan bu söyleşinin linkini bölüm notlarında bulabilirsiniz.Çarşamba akşamki buluşmamıza Alex'i de davet etmiştik ama bir programıyla çakıştığı için katılamadı, fakat bir video çekip göndermiş onu da hemen girişte paylaşıyorum.Kitap klasik bir kişisel gelişim kitabı değil, bir otobiyografi gibi ama iş ve sanat alanında başarılı kişilerle yapılan söyleşilerle bir pratik rehber niteliğine bürünüyor. Biz kulüp olarak beğendik, bakış açımızı genişlettiğine inanıyoruz. Hızlı ve rahat okunan bir kitap, sizi madde madde tavsiyelere boğmuyor ama gelişim alanlarınız hakkında düşündürüyor.Bir sürpriz de Boyner Yayınları Direktörü Zeynep Erkurt Çelik'in de söyleşimize katılması oldu. Toplantının sonunda çok güzel yorumlar yaptı. Böylelikle lansmanından başlayarak yazarı ve yayıncısı ile sohbetiyle eşsiz bir deneyim yaşamış olduk.Bu bölümde görüşlerini paylaşan arkadaşlar(02:13) Alex Banayan, (03:00) Aycan Acar Şahin, (06:15) Ersin Polat, (10:34) Aslı Nur, (12:14) Elif Burcu Yılmaz, (15:38) Ayşenur Sarıkaya Masat, (20:27) Aydan İrem Sungur, (25:28) Suat Soy, (28:29) Yavuz Abut, (35:22) Ersin Polat, (38:13) Aycan Acar Şahin, (40:15) Aslı Nur, (42:50) Aydan İrem Sungur, (46:14) Suat Soy ve (47:32) Zeynep Erkurt ÇelikKaan Sekban ve Alex Banayan ile Üçüncü Kapı Felsefesi Söyleşisi (Youtube linki)https://www.youtube.com/watch?v=XryRUAINp5c&ab_channel=BoynerGrupSupport the show

    der ya Sinema Kulübü ile Para Avcısı

    Play Episode Listen Later Apr 1, 2024 24:26


    Sinema Kulübümüzün sekizinci buluşmasında “Para Avcısı” ya da orijinal adıyla “Wolf of Wall Street” adlı filmi konuştuk.2013 yılında gösterime giren Martin Scorsese'in yönetmenliğini yaptığı başrolünde Leonardo Di Caprio, Jonah Hill ve Margot Robbie (Barbie filminden tanıyacağınız) yer alıyorlar. Film Jordan Belfort'un gerçek hikayesine dayanıyor, rezilcesine çılgın bir hayat yaşayan zengin bir borsacıya yükselişinden suç, yolsuzluk ve FBI tarafından tutuklanmasına uzanan hikayesi.Filmin meşhur sahnelerinden birinde Di Caprio'ya öğle yemeğinde Matthew McConaughey Wall Street'ten ve brokerların nasıl para kazandığından bahsediyor. Bu yaptığımız “Fugazi” diyor İtalyancadan Amerikan İngilizcesine geçmiş bir tabir, gerçekte var olmayan, bir hile anlamında. “Biz bir şey üretmiyoruz, müşteriye de para kazandırmıyoruz, yani kağıt üstünde kazanıyor ama eline bir şey geçmiyor, çünkü kazandığı paralarla sürekli yeni hisseler aldırıyoruz ama kendimiz komisyonlardan nakit para kazanıyoruz” diyor.Bu hile ve dolandırıcılık konusundan biz de ponzi şemalarını insanların nasıl olup da kandıklarını konuştuk filmden ziyade. Sürü psikolojisinden, insanların nasıl manipüle edildiklerinden konuştuk. Bir de nasıl olup da ülkedeki bunca dolandırıcılığa rağmen bunun gündemi sarsmadığını, kimsenin pek de üstünde durmadığını, hatta neden filmlere konu olmadığını da sorguladık.En sonda ise toplumdaki görüş ayrılıklarını nasıl karşılamamız gerektiğini tartıştık. Özden Bekir Karakaş üstad hem felsefe hem sosyoloji perspektifinden bu sohbeti yönlendirdi, biz de Seda Diril Boyraz ve Fatih Yavuz'la küçük katkılarda bulunduk. (02:14) Dolandırıcılığın psikolojisi (08:19) Sürüden ayrılan kara koyun (13:48) Bizde dolandırıcılık ve topluma yansımaları (17:51) Saygı duyma ve hoşgörü meselesi Support the show

    der ya Kitap Kulübü ile Sen Bitti Dediğinde

    Play Episode Listen Later Mar 25, 2024 47:42


    der ya kitap kulübünün 38. buluşmasında Chris Voss'un Sen Bitti Dediğinde adlı kitabını konuştuk. Bu bölümde her zaman olduğu gibi katılımcılarımızın kitaba ilişkin görüşlerine yer veriyorum.Chris Voss uluslararası rehine davalarında çalışan eski bir FBI müzakerecisi. Kariyerindeki tecrübelerine dayanarak hayatınızın her alanında kullanabileceğiniz müzakere tekniklerini sunuyor.Kitap kulübünde beni en mutlu eden şeylerin başında üyelerin görüşlerini sakınmadan dile getirebildikleri bir güven ortamı bulmaları geliyor. Bu defa da kitabı beğenenler ve beğenmeyenler vardı. Hatta bir arkadaşımız beğenenlerin erkek, beğenmeyenlerin kadın arkadaşlarımız olduğu tespitini yaptı. Hatta kadınların iyi iletişimci oldukları için kitaba çok tezahürat yapmadıkları ama erkeklerin kitaptaki tavsiyeleri çok yararlı buldukları gibi espriler de yapıldı. Şaka bir yana kadın veya erkek beğenmeyenlerdeki rahatsızlığın iki nedeni olduğunu düşünüyorum. İlki kitaptaki teknikleri manipülatif bulmaları. Yani bir rehine arabuluculuğunda güvenlik güçlerinin korsanlarla görüşmesinde bu taktikler doğal karşılanır ama iş yerinde veya evde samimiyetsiz hatta etik dışı bulunabilir. Bir diğer konu da kültürel farklılıklar. Kitaptaki örneklerin bizim toplumumuza veya kültürümüze çok uygun olmadığı gibi görüşler de dile getirildi ki hak vermemek elde değil. Yine de kitapta farklı bakış açıları ve uygulanabilir tavsiyeler de bulduk. Her yönüyle pratik olmaya dönük bir kitap, bazı bilimsel araştırmalara atıfta bulunulsa da tamamen gerçek hayattan hikayeler ışığında uygulamaya dönük tavsiyeler var. İkna konularındaki kitaplarla ilgiliyseniz, okuma listesinde olmaya aday bir kitap bu. (02:29) Meltem Okyar Perdeci, (04:49) Aycan Acar Şahin, (07:14) Meltem Okyar Perdeci, (08:37) Fatih Yavuz, (10:34) Elif Ceylan, (13:43) Fatih Yavuz, (15:44) Ayşenur Sarıkaya Masat, (20:32) Hatice Ergüven Doydum, (22:18) Yavuz Abut, (26:57) Aydan İrem Sungur, (30:23) Suat Soy, (34:32) Yavuz Abut, (42:52) Aydan İrem Sungur, (44:58) Aycan Acar Şahin Support the show

    Dr.Aylin Löle ile Sadece Eşitlik

    Play Episode Listen Later Mar 18, 2024 33:58


    Bu bölümde konuğum Sosyal Fayda Projeleri Danışmanı Dr. Aylin Löle.Aylin Hocamla BÜYEM'deki görevi sayesinde tanışıyoruz. Yakın dönemde üçüncü dönemi tamamlanan Sağlığa Yön Verecek Kadın Liderler programında ve başka birçok projede birlikte çalışma imkanımız oldu. Kendisinin toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki gazetecilik döneminden hatta çocukluğundan bu yana biriktirdiği deneyim ve bilgileri çerçevesinde kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik.Konuşmamız, kurucusu olduğu Awen For Us inisiyatifinin doğuş hikayesiyle devam etti. Awen Keltçe'de uyanış anlamına geliyor. Sembolü de kadın ve erkek enerjisi arasındaki dengeyi temsil ediyor. Awen For Us da toplumsal cinsiyet eşitliği için uyanış ve hayatın her alanında, evde, dilde ve işte denge için yola çıkmış.Kadının hayatın her alanında eşit yer bulması tüm dünya için de bir mesele. O nedenle objektif bir değerlendirme için her yıl Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayınlanan Global Eşitsizlik Endeksi'ne bakabiliyoruz. Ancak orada da maalesef Türkiye'nin durumu içler acısı. Ülkemizin bu alanda karşılaştığı zorlukları ve gelişim alanlarını tartıştık.Eşitlik konusu sadece bir “adil olma” meselesi veya talebi değil; toplumun veya bir organizasyonun gücünü bölmekten, tam kapasitesini kullanamamaktan bahsediyoruz. Zaten bu dengesizlik ne kadar belirginse o toplumun veya organizasyonun başarı ve refahına olumsuz yönde yansıyor, bunu endeksten veya iş hayatı üzerindeki akademik çalışmalardan görmek de çok kolay.Kadına yönelik şiddeti konuşuyoruz ama önemli bir farkındalık da bu şiddetin farklı biçimleri. Aylin Hoca, özellikle iş yerlerinde ve sosyal ortamlarda (mansplaining, manderstanding, hepeating, manterrupting, bropropriating gibi) kadınlara karşı sergilenen belirli davranış kalıplarının üstünden geçti. Evde, dilde ve iş yerinde eşitliğe odaklanmanın önemini vurgulayarak, bu alanlarda gerçekleştirilmesi gereken değişimleri ele aldı.Yakın zamanda yaşadığımız Merkez Başkanı değişikliği hakkında görüşlerini sordum, o da cam uçurum kavramından bahsetti ki, aşağıda bu konuda referans verdiği bir makalenin linkini bulabilirsiniz.Son olarak, görünmez emeğin ve toplumsal cinsiyetle ilgili yaygın yargıların üzerine giderek, bu konularda farkındalık yaratmanın ve değişim sağlamanın yollarını tartıştık.Bu konuya ilgi duyan herkes, ama özellikle de hemcinslerim ve şirketler için değerli içgörüler ve çözüm önerileri sunan bu söyleşiyi dinlemenizi ve Awen For Us'ı daha yakından takip etmenizi tavsiye ediyorum. (01:16) Eşitsizlikle ilgisinin kaynağı (03:56) Awen For Us nasıl doğdu? (06:26) Global Eşitsizlik Endeksi'nde Türkiye'nin karnesi (11:20) Kadına şiddetin farklı şekilleri (15:56) Sivil toplum kuruluşlarının rolü (18:17) Cam uçurum (22:14) Evde, dilde ve işte eşitliğe odaklanmak (25:55) Görünmez emek ve toplumsal cinsiyet hakkındaki yargılarımız (29:15) Dr.Aylin Löle'nin değer yaratma formülü Awen For Us'in Instagram hesabı: https://www.instagram.com/awen_for_usAwen For Us'ın web sitesi:https://www.awenforus.com/“Cam uçurum” konusunda bahsi geçen Menekşe Tokyay'ın makalesi:https://www.perspektif.online/cam-tavan-ile-cam-ucurum-arasi-yorgun-hayatlar/Support the show

    Claim DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ

    In order to claim this podcast we'll send an email to with a verification link. Simply click the link and you will be able to edit tags, request a refresh, and other features to take control of your podcast page!

    Claim Cancel