POPULARITY
Merhaba dinleyiciler. Bugün, üzerine düşündüğümüzde bizi derinden etkileyebilecek bir konuya, Bitcoin'in felsefi öğretilerine değiniyoruz. Kaynaklarımıza göre, Bitcoin sadece bir teknoloji değil, aynı zamanda dünya görüşümüzü değiştiren bir "oyun kılığına girmiş" bir "geçit" olarak tanımlanıyor.Bitcoin'in iki temel yönü var: merkeziyetsizlik ve değişmezlik. Bu kaynak, ilginç bir şekilde, sizin Bitcoin'i değiştiremeyeceğinizi, ancak Bitcoin'in sizi değiştireceğini öne sürüyor. Bitcoin'in yaratıcısı Satoshi Nakamoto, ilk sürüm yayımlandıktan sonra temel tasarımın "taşa kazındığını" biliyordu. Bu anlayış, zaman tercihimizi, ekonomik düşüncemizi ve hatta siyasi görüşlerimizi etkileyebilir.Teknolojinin her şeyi bollaştırdığı bir çağda, Bitcoin bize gerçek kıtlığın ne olduğunu öğretiyor. Arzı şişirilemeyen yeni bir varlık yaratıyor ve bu kıtlığı tuhaf bir şekilde kopyalama ve dağıtım yoluyla başarıyor.Bitcoin'in kusursuz başlangıç hikayesi, Satoshi Nakamoto'nun anonimliği ve ortadan kaybolması, merkeziyetsizliği için hayati önem taşıyor. Bu, kontrol edilebilecek merkezi bir otoritenin olmamasını sağlıyor ve anlatısı hayatta kalması için kritik.Bu paylaşımdaki fikirler, kimlik problemine de değiniyor; Bitcoin, Theseus'un Gemisi gibi, kod değişse veya ağ çatallansa bile hangi Bitcoin'in "gerçek" olduğu sorusunu gündeme getiriyor. Merkeziyetsizlik, tek bir otoritenin meşru zinciri belirlemesini imkansız kılıyor, bu da kararın piyasaya veya ağın konsensüsüne bırakıldığı anlamına geliyor.Bitcoin'inizin tam olarak "nerede" olduğu sorusu da karmaşık. Teknik olarak ayrı "bitcoinler" mevcut değil; bunlar dağıtılmış bir defterdeki harcanmamış işlem çıktısı (UTXO) girişleridir. Sahip olduğunuz şey, bu girişleri "hareket ettirmek" için kullandığınız özel anahtarlarınızdır. Bu, yerelliğin dijital dünyada ne kadar zorlayıcı bir kavram olduğunu gösteriyor.Bitcoin'in her yönü metindir ve bu nedenle konuşmaya eşdeğerdir. Bu, ifade özgürlüğünün olduğu bir toplumda, metin alışverişine dayanan bir fikrin durdurulamaz olduğu anlamına gelir.Son olarak, Bitcoin'i öğrenmek bilginin sınırlarını gösteriyor. Tam olarak anlamak sadece bilgisayar bilimi değil, politika, ekonomi, tarih, kriptografi gibi birçok farklı disiplini bir araya getirmeyi gerektirir. Bu, ne kadar az şey bildiğimizi fark etmemizi sağlayan "dipsiz bir tavşan deliğidir". Bitcoin, sadece teknolojik bir gelişme değil, geniş kapsamlı sonuçları olan, sınırları olmayan bir sistemdir.Kaynak
Denge… Hepimiz bu kelimeyi duyuyoruz, ancak gerçekten var mı? Hayatımızda sürekli değişen öncelikler, iş ve özel hayat arasındaki sınırlar, arkadaşlıklar ve kişisel zaman… Bu bölümde, dengede olmanın ne anlama geldiğini ve modern dünyada nasıl bir mücadeleye dönüştüğünü tartışıyoruz. Teknolojinin hızla gelişmesi, iş hayatının sürekli artan temposu ve toplumsal beklentilerle şekillenen hayatlarımızda, dengeyi bulmak her geçen gün daha zor hale geliyor.Bu podcast'te, dengeyi sağlamak için hepimizin karşılaştığı zorlukları ele alırken, kişisel deneyimlerimizden ve farklı bakış açılarından da faydalanacağız. Hayat, iş ve arkadaşlık arasındaki ince çizgide nasıl yol alabiliriz? Dengeye dair eskiden var olan anlayışlarımız ne kadar geçerli? Kendi önceliklerimizi nasıl belirliyoruz ve bu değişen dünyada nasıl bir denge yakalayabiliriz?Yapabilirsin Instagram: https://www.instagram.com/yapabilirsinpodcast/Asiye Bahar Instagram: https://www.instagram.com/asiiyebahar/Asiye Bahar Linkedin: https://www.linkedin.com/in/asiyetabanlı/Asiye Bahar Twitter: https://twitter.com/asiiyebaharAsiye Bahar Youtube: https://www.youtube.com/channel/UCcau5_Cw9ekd1OPVNf_geaQ✌
Teknolojinin hayatımızı kolaylaştırdığı kadar bizi nasıl dönüştürdüğünü, bireysel özgürlüklerimizi nasıl etkilediğini ve sosyal medya ile büyük verinin yarattığı yeni dünyayı tüm boyutlarıyla konuştuk.
Kendi içinde paradoksal bir ifade olarak; ‘kalabalık yalnızlık'…TDK tarafından düzenlenen ve yaklaşık 1 milyon kişinin katıldığı halk oylamasıyla 2024 yılı için seçilen kelime/kavram, “kalabalık yalnızlık” olmuş.Teknolojinin hayatımızda edindiği yer, her gün biraz daha artıp insanlarla iletişime geçmek bu kadar kolaylaşmışken nasıl oluyor da yalnızlıklarımız daha da derinleşiyor?Buna sebep; azalan merak mıdır, kapitalist sistemle artan bireyselleşme midir veya teknoloji midir? Belki de hepsi ve daha fazlası…Yapılan çalışmalar yalnızlığın duygusal, fiziksel, bilişsel etkilerinin ne denli ciddi boyutlara erişebileceğini gösteriyor. Nitekim, dünya çapında saygın tıbbi bir dergi olan The Lancet, yalnızlığı bir halk sağlığı problemi ve epidemisi olarak tanımlarken, Birleşik Krallık'ta ve Japonya'da kurulan Yalnızlık Bakanlıkları, yalnızlık konusunun etkilerinin ne derece ciddi olabileceğini açıkça gösteriyor.‘İnsanoğlu sosyal bir varlıktır' diye boşa demiyorlar. :)#tartankafalar #tartankafalarpodcast #podcast #yalnızlık #kalabalıkyalnızlık #tdk #tdksözlük #paradoks #thelancet #küreselleşme #dijitalleşme #teknoloji #teknolojiveyalnızlık #bilişsel #covid #karantina #anksiyete #depresyon #kaygı
Kitap Kulübü'müzün 49uncu buluşmasında Yuval Noah Harari'nin “Neksus:Taş Devri'nden Yapay Zeka'ya Bilgi Ağlarının Kısa Tarihi” adlı kitabını konuştuk.Önce şu temel soruyu sormama izin verin: Daha çok bilginin bizi önünde sonunda doğruya ve iyiye götüreceğine mi inanıyorsunuz, yoksa daha fazla bilginin güç olduğuna, bunun da önünde sonunda balyoz gibi kullanılacağına mı inanıyorsunuz?Kitabın arka kapağındaki 6 cümlelik tanıtım yazısı hem kitabın hem de medeniyet tarihimizin iyi bir özetini oluşturuyor: Hikayeler bizi birleştirdi. Kitaplar düşüncelerimizi ve mitolojilerimizi yaydı. İnternet bize sonsuz bilgiyi vaat etti. Algoritma sırlarımızı öğrendi. Sonra da bizi birbirimize düşman etti. Peki yapay zeka ne yapacak?Öncelikle sürprizi bozma pahasına söyleyelim, kitapta bunun net bir yanıtı yok. Daha doğrusu senaryolar var. Teknolojinin deterministik olmadığını, yani bize bir kader dayatmadığını, sonucu seçimlerimizin belirleyeceğini söylüyor.Harari'nin önceki kitaplarından, insanlığın büyük işbirliği ağları kurarak muazzam bir güç elde ettiği anlatısını biliyoruz. Ancak internet ve özellikle de sosyal medya sayesinde bu ağların bizi yanıltıcı bilgilere ve yanlış yönlendirmelere de açık hale getirdiğini, dolayısıyla da bunun yanlış bilgilere dayalı tehlikeli hareketlere de zemin hazırlayabileceğine dikkat çekiyor. Kitapta bir çok yerde demokratik ve totaliter yönetimlerin karşılaştırması ve tanımlaması yapılırken Türkiye'nin yeri ve halleri de gözünüzde canlanıyor. Kitap, yapay zekânın yükselişiyle birlikte, bilgi ağlarının doğasında temel bir değişimin meydana geldiğini savunuyor. Harari, yapay zekanın sadece verimliliği artırmakla kalmayıp, insan özerkliğini tehdit eden ve insan olmanın anlamını yeniden tanımlayabilecek riskler barındıran bir güç olduğunu belirtiyor. Yapay zekanın veya algoritmanın bir çok gündelik konuda bizim yerimize karar aldığını kondurmasak da artık biliyoruz. Bu gidişle çok daha hayati konularda karar almayı bırakmamız işten bile değil, son kararın bir insanda olduğu (ya da öyle göründüğü) durumlar dahil.Toplantıya katılan arkadaşlarda benzer ve farklılaşan izlenimler bırakmış kitap. Yeni bir şey söylemediğine dair hayal kırıklığı, bazılarımızı çok düşündürerek sayfalarca notlar aldırmış. Hemen herkesin hem fikir olduğu ise Harari'nin iyi bir hikaye anlatıcısı olduğu ve kitabın kolayca okunduğu, daha önce duymadığımız hikayelerle bezenmiş olduğu. Bence okunmaya değer bir kitap, çünkü medeniyetimiz için bir yol ayrımında olduğumuz noktada bir kroki niteliği taşıyor.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım:(03:11) Alim Küçükpehlivan, (07:30) Murat Yaman, (10:33) Uğur İyidoğan, (14:11) Gökberk Bilgin, (17:43) Suat Soy, (19:55) Hatice Ergüven Doydum, (23:17) Yasemin Karakaya, (27:20) Halime Özben Hacı, (29:14) Aydan İrem Sungur, (31:54) Erkil Bağlan, (36:33) Dilek Geçit, (37:27) Bahadir Balibaşa ve (42:32) Yavuz AbutSupport the show
242.Bölümde Gazeteci ve Yazar Şule Güner konuğum oldu. Bu bölümde, AI agent'lar, yapay zekâ etiği, sanal karakterler ve insansı robotlar gibi günümüzün en tartışmalı konularını ele alıyoruz. Klon AI ve fiziksel yapay zekânın gelecekte nasıl bir yer edineceğini konuşarak yapay zekânın sınırlarını keşfe çıkıyoruz. (00:00) - Açılış (01:06) - Teknolojinin hızına yetişmek... (02:37) - ChatGpt'den bu zamana hayatımızda neler değişti? (10:50) - Üretken yapay zekanın Dünyada ki yansımaları... (19:04) - Elon musk ve Yapay Zeka yarışı. (20:44) - Yapay genel zeka ne kadar gerçekçi? (27:18) - AI Agent nedir? (30:15) - Yapay zeka ve etik. Sorumlu yapay zeka üzerine son gelişmeler. Sanal karakterler Chatbotlar (41:20) - İnsansı robotlar hakkında. (Fiziksel Yapay Zeka) Klon AI Optimus Otonom Araçlar (46:10) - Yakın gelecekte neler olacak? (50:30) - Elon Musk - https://www.goodreads.com/book/show/25541028-elon-musk?from_search=true&from_srp=true&qid=fpox6c8fDY&rank=1 Seven Short Stroies - https://www.amazon.com/Seven-Short-Stories-Lambert-Hogenhout/dp/B0D3BQKNGT (53:51) - Kapanış Şule Güner - https://www.linkedin.com/in/sule-guner/ Sosyal Medya takibi yaptın mı? Twitter - https://twitter.com/dunyatrendleri Instagram - https://www.instagram.com/dunya.trendleri/ Linkedin - https://www.linkedin.com/company/dunyatrendleri/ Youtube - https://www.youtube.com/c/aykutbalcitv Goodreads - https://www.goodreads.com/user/show/28342227-aykut-balc aykut@dunyatrendleri.com Bize bağış yapıp destek olmak için Patreon hesabımız – https://www.patreon.com/dunyatrendleri Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Müslüman müslümanın derdiyle dertlenmeli onun sıkıntılarına ortak olmalıdır. Gazze, Doğu Türkistan, Arakan, Somali ve daha pek çok yerde müslümanlar zor durumdadır Teknolojinin getirdiği kolaylıklarla oralara yardım etmek daha kolay hale gelmiş durumda. Önceden aylarca süren yolculuklar şimdi birkaç saatte yapılabilmektedir. Arakan'a gidenler, gitmeden önce bildiklerinin, gittikten sonra öğrendikleri yanında bir hiç olduğunu anlatmaktadır. Zorunlu göç ve katliamlar yüzünden ne ev kalmış, ne de aileler… Bugün Arakan'da yapılanlar, dün de Avrupa'nın ortasında Srebrenica'da yüzbinlerce müslümana yapılmıştı. Yani dünyanın neresinde olursa olsun, zulme hep müslümanlar muhatap olmaktadır. İnsan hakları savunucuları için “insan”ın ne anlama geldiği meselesi kritik bir sorudur. Nedense müslümanlara yapılan katliamlara, zulümlere, haksızlıklara uluslararası insan hakları savunucularının sesi çıkmadığı bir gerçektir. Tabii bu yaşananlarda sorumluluğu olan bir grup insan daha var: Müslümanlar. Zulüm coğrafyalarındaki katliamlara İslâm toplumları kayıtsız kaldıkça bu insanlık ayıbının sonu gelmeyeceğe benzemektedir. 1912'de Balkan savaşları esnasında, dünyanın her tarafındaki Müslümanlar gibi, Arakanlı Müslümanlar da para toplayarak Osmanlı Ordusu'na yardım etmişlerdi. II. Abdülhamid Han döneminde Osmanlı'nın Asya'daki faaliyetleri neticesinde, padişah Hindistan, Çin ve Myanmar Müslümanları arasında popüler olmuştu. 1897'de Türk-Yunan Savaşı çıkınca, Myanmarlıların dahil olduğu Asya'daki Müslümanlar hemen yardım toplayarak Türkiye'ye gönderdiler. Arakanlı Müslümanlara borcumuzu ödeyelim. Geçmişte her zaman yanımızda yer alan ve fakir hâllerine bakmadan bize yardım eden Arakanlı Müslümanların imdadına koşmalı ve onlara olan borcumuzu ödemeliyiz. Binlerce masum Arakanlı Müslüman'ın, cunta yönetimi ve Budist putperestler tarafından alçakça şehit edilmesi ve açlıktan ölmesi karşısında seyirci kalamayız. (Hasan Celal Güzel, 12.08.2012 Tarihli Köşe Yazısı)
QNB Dijital Köprü katkılarıyla hazırladığımız 234. Bölümde Contextual Solutions Kurucusu, Yazar, LinkedIn Top Voice Şebnem Elif Kocaoğlu Ulbrich konuğum oldu. QNB Dijital Köprü katkılarıyla... Bu bölüm QNB Finansbank Dijital Köprü hakkında tanıtım içerir. https://www.qnbfinansbank.com/dijitalkopru?utm_source=spotify&utm_medium=podcast&utm_campaign=dunyatrendleri “Teknoloji danışmanı ve yazarı ve Türk LinkedIn Top Voice'tan 2025 pazarlama öngörüleri” Teknolojinin hızla dönüşmeye devam ettiği bir dünyada, 2025 yılı iş dünyası için hangi fırsatları ve zorlukları getirecek? Yapay zeka, sürdürülebilirlik, dijital platformlar ve yeni nesil iş modelleri bu değişimin neresinde? Bu bölümde, teknoloji ve iş dünyasının kesişim noktasını keşfediyor; geleceği şekillendiren yenilikler, stratejiler ve öne çıkan trendler üzerine derinlemesine bir sohbet gerçekleştiriyoruz. (00:00) – Açılış (00:51) – Şebnem Elif Kocaoğlu Ulbrich'i tanıyoruz. (08:07) - 2025'te bankalar ve fintechleri hangi trendler bekliyor? (17:28) - Regülasyonlar ve güvenlik, fintech dünyasında büyümeyi nasıl şekillendiriyor? https://www.linkedin.com/posts/sebnemelifkocaoglu_fintech-banking-revolut-activity-7247941754186780672-5snM?utm_source=share&utm_medium=member_desktop (19:50) – 2030'a kadar finansal ve dijital dünyada en büyük değişim hangi alanda olacak? (26:52) - 2025 hangi teknoloji trendleri öne çıkıyor? Girişimleri ne tarz zorluklar ve fırsatlar bekliyor? (33:40) - Blockchain ve gerçek zamanlı ödeme sistemleri, küresel ticarette ne tür fırsatlar sunuyor? (39:21) - Markalar, tüketicilere daha farklı deneyimler sunmak için hangi stratejileri uygulamalı? https://futurebranches.wbresearch.com/blog/umpqua-bank-advancing-bank-store-concept-with-yoga-classes-and-snacks (46:15) - Dubai çikolatası gibi örneklerde pazarlama stratejilerinin hangi unsurlar başarıyı belirliyor? Türk Mutfağını neden tanıtamıyoruz? Vedat Milor - https://www.youtube.com/watch?v=iZJ3neu3wM4 (56:00) - Kişisel marka nedir ve profesyonel dünyada önemi nedir? Kişisel marka oluşturmak isteyen profesyoneller, yapay zekâ araçlarını nasıl etkili bir şekilde kullanabilir? (60:53) – Son sözler ve kitap önerisi - Hepimiz Narsistiz - Şule Öncü - Çocuklukta İhmalin İzi: Boşluk Hissi - Dr. Jonice Webb - Pre-suasion - Robert Cialdini https://www.tiktok.com/@yuksekdeger/video/7431885984033197320 (62:53) - Kapanış Şebnem Elif Kocaoğlu Ulbrich - https://www.linkedin.com/in/sebnemelifkocaoglu/ Sosyal Medya takibi yaptın mı? Twitter - https://twitter.com/dunyatrendleri Instagram - https://www.instagram.com/dunya.trendleri/ Linkedin - https://www.linkedin.com/company/dunyatrendleri/ Youtube - https://www.youtube.com/c/aykutbalcitv Goodreads - https://www.goodreads.com/user/show/28342227-aykut-balc aykut@dunyatrendleri.com Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Teknolojinin çok hızlı ilerlediği günümüz dünyasında birçok icat bizler için vazgeçilmez hale geldi. Hayatımızda en önemli yere sahip icatları konuştuğumuz bu bölümümüzde Berkin, Feyza ve Onur bu icatların hangilerinden asla vazgeçemeyeceklerini ve hangilerinden vazgeçebileceklerini tartıştılar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Onur: [0:22] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Onur. Bugünkü bölümümüzde Feyza ve Berkin'le birlikteyiz. Nasılsınız öncelikle? Feyza ile başlayalım. Feyza: [0:35] İyiyim. Onur sen nasılsın? Emin diyecektim. Onur: [0:38] Ben de iyiyim. Alışkanlık olmuş. Genelde Emin açılış yapıyor. Burada olmadığı için ben yapıyorum. Ben iyiyim. Teşekkür ederim. Sen nasılsın Berkin? Berkin: [0:48] Ben de iyiyim Onur. Senin de iyi olduğunu duyduğuma sevindim Feyza. Dünyayı değiştiren önemli icatlar Onur: [0:53] Evet. Bugünkü bölümümüzde icatlar hakkında konuşacağız. Sizce en önemli icat hangisi? Vazgeçemeyeceğiniz, onsuz yapamayacağınız icatlar hangileri? Bu konu üzerinde konuşacağız. Öncelikle fikirlerinizi alalım. Sizce en önemli icat nedir günümüzde? Berkin: [1:10] Yani günümüzde mi yoksatarih boyu mu düşünelim bunu? Onur: [1:15] Önce tarih boyu diyelim sonra günümüzde diye düşünelim. Berkin: [1:20] Ya şimdisonuçta tüm teknolojik gelişimler bir noktadan başlamıştır ya... Hani sonuçtasıfırdan başlıyor ve dalga dalga dallanarak budaklanarak ilerliyor. Dolayısıyla burada tekerleğin icadı falan gibi... Feyza: [1:39] Yok... Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Ben onun makamında ve bulunduğu konumda olup da onun kadar mütevazi çok az insan gördüm. 2022 yılında sonsuzluğa uğurladığımız öykü ve deneme ustası Yeni Şafak yazarı Rasim Özdenören çok gezdiği ve gezdiği yerleri farklı bir bakış açısıyla anlattığı için ona zamanın seyyahı diyordu. Onun en önemli özelliğini de şu cümlelerle anlatıyor Rasim Özdenören; “Ersin Nazif Gürdoğan rahat, kıskanmasız, açık ve hep veren el olma sevdalısı.” Herkesin Ersin abi diye hitap ettiği bir insan olan işletme ekonomisi uzmanı Prof. Dr. Ersin Nazif Gürdoğan'ı İstanbul'dan Eskişehir'e ebedi yolculuğuna uğurladık. ** Ersin abiyle ilk gazetede tanıştık. Sonra ortak alanımız olan ekonomi çevrelerinde sık sık görüştük. Hatta bir ara birlikte ortak bir proje üzerinde fikir alışverişi yaptık ama devamı gelmedi. 2016 yılına kadar Yeni Şafak gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. İktisat profesörü ve yazarı olan Ersin Nazif Gürdoğan'ın Teknolojinin Ötesi. Kültür ve Sanayileşme. Görünmeyen Üniversite. Kirlenmenin Boyutları Hicaz'dan Endülüs'e. Zamanı Aşan Şehirler. Günler Akarken. İki Dünyanın Hesaplaşması, olmak üzere 15 ayrı eseri bulunuyor. ** Hakkında yazılan “Bir Güzel İnsan Ersin Nazif Gürdoğan” adlı kitapta kendisinden şöyle bahsediliyor; “Yazılarında, hiç kimseyi kırmayan, mütevazı, çok geniş bir okuma evrenine sahip, kendini güncellemeyi başarmış, dünyanın gidişatını okuyabilen ve geleceğe yönelik öngörülerde bulunabilen bir aydın kimlikle karşı karşıya kalınmaktadır.
Geçtiğimiz haftalarda, Türkiye'de Din ve Diyanet Algısı hakkında yapılan bir saha araştırması üzerine iki yazı yazdım. Her ne kadar ülkemizde dindarlık oranı, %70 gibi göreceli olarak hâlâ yüksek olsa da, dünyanın genel gidişatına paralel bir şekilde, dindarlığın hem niceliksel hem de niteliksel olarak zayıflama eğiliminde olduğu görülmektedir. Bunun temel nedenlerini düşünmek ve bu soruna imkân ölçüsünde çözümler üretmek her duyarlı Müslümanın vazifesidir. S. Simon, A. Comte ve J. Frazer gibi pozitivistler; dini, geçmiş çağlara ait kabul ediyor ve bilim çağında ona yer olamayacağını iddia ediyorlardı. Dinin, 20. asırda büyük oranda tarih olacağını hayal ediyorlardı. Bu pozitivist düşünürlerden etkilenen siyasetçiler de ülkelerini pozitivist-laik çizgide dizayn etmeye çalışıyorlardı. Zira insanlık “büyü ve din çağı”ndan çıkmış, “bilim ve teknoloji çağı”na girmişti. Hâlbuki, ünlü dinler tarihçisi M. Eliade'ın da belirttiği gibi “kutsal; insan bilincinin tarihinde bir aşama değil, bilincin yapısında mündemiç bir unsur”du. Nitekim tarihî tecrübe, onları haklı çıkarmadı. Din, yok olmak bir tarafa, bazı coğrafyalarda insanoğlu tarafından 20. asrın ortalarından itibaren adeta yeniden keşfedildi. Dine dayalı yeni devletler kuruldu. Yüzlerce yeni dinî akım ortaya çıktı. Felsefeciler tarafından sert eleştirilere maruz kalan Pozitivizm ise, zamanla felsefe pazarında ciddi satıcısı ve alıcısı olmayan bayağı bir metaya dönüştü. Bu, böyle olmak zorundaydı. Zira “kutsal”, tarihin belirli bir döneminde insan tarafından yaratılmış bir kavram değil, bizatihi insanın özünde yerleşik bir tözdü. Peki, inanma ihtiyacı insanın özünde yerleşik olduğu halde; ne oldu da, son otuz yılda belirgin bir şekilde dünyada dine ve kutsala karşı gittikçe derinleşen bir ilgisizlik baş gösterdi? Felsefelerin, düşüncelerin ve ideolojilerin toplumlar üzerindeki etkisi genellikle sınırlı olur. Ancak insanın nefsine hoş gelen ve günlük hayatının bir parçası haline gelen şeyler, onu çepeçevre kuşatır. İstese de istemese de, o kuşatılmışlığın içinde yaşar hayatı. Ondan etkilenir, ona tepki verir. Teknolojik ürünler de böyledir. Teknolojinin kendini yenileme hızı arttıkça ve buna paralel olarak sürekli yeni ürünler ortaya çıktıkça, insanın teknolojik ürünlere ve dolayısıyla dünyaya olan ilgisi de artmaktadır. Dünyaya meyletmek ise, dinden ve kutsaldan uzaklaşmayı doğurmaktadır. Böylece son yıllarda, önceki yüzyıllar boyunca ateist ve pozitivist felsefecilerin yapamadığını, yepyeni bir şey çok kısa bir zamanda yapmıştır: Dijital teknoloji. Son otuz yıl içerisinde, özellikle dijital teknoloji alanında inanılmaz bir hızla yeni ürünler ve içerikler icat edilmesine paralel olarak, insanoğlu sanal dünyanın cazibesine kapılıp hakikî olan her şeyden uzaklaşmaya başladı. Böylece en büyük hakikat olan Cenâb-ı Hak ile de, insanın aklı ve kalbi arasına gittikçe büyüyen engeller koydu sanal dünya. Yiyeceklerimizde organiklik kalmadığı gibi, düşüncelerimizde de otantiklik kalmadı. Gıdalarımız gibi, düşünme melekemizin de genetiğiyle oynandı. Aklı gitgide yapaylaşan, kalbi gitgide sanallaşan zavallı modern insanın, gerçeklikle ve hakikatle bağı zayıfladı; sanal âlemle uğraşmaktan, metafizik âlemle ilgilenmeye ne vakti ne takati kaldı.
Kavramlar ve tasnifler yaşanılan dönemin farklı yönlerini anlamamızı sağlayan analitik çerçevelerdir. Bu nedenle sosyal teorinin önemli isimleri yaşadıkları çağı tanımlama adına muhtelif kavramlar geliştirmişlerdir. 20. yüzyılın sonu ve 21. yüzyılın başı itibarıyla farklı bir evrede yaşadığımız gerçeğini bütün boyutları ile anlamlandırma arayışı içerisinde olan düşünürler, dönemlendirme ve analiz açısından önemli çerçeveler ihdas etmişlerdir. Her ne kadar bir kavram, dönemin bütün boyutlarını analiz etmede sınırlılıklar ihtiva etse de aynı dönemi anlamlandırma adına üretilen farklı kavramlar, gerçekliğin muhtelif boyutlarını görebilmemizi sağlarlar. Bu açıdan 1960'lar ve 70'ler boyunca tartışılan endüstri sonrası toplum teorileri, bilgi ve enformasyon çağı kavramsallaştırmalarını anlama adına önemli. Nitekim o dönem tartışılan ve ilgili dönemi geçiş toplumu olarak kategorize eden yaklaşımlar, hem sosyal hem ekonomik hem de politik açıdan nasıl bir değişim içerisinde olunduğunu göstermişlerdir. Örneğin mal üretiminden hizmet üretimine, mavi yakalı endüstriyel mesleklerden beyaz yakalı profesyonel ve teknik konumlara, işçi sınıfı ağırlıklı bir toplumdan orta sınıf topluma geçişin söz konusu olduğu bir transformasyon süreci söz konusu olmuştur. Politikacılar ve işadamlarından oluşan geleneksel güç yapısına meydan okuyabilecek yeni bir “bilgi sınıfı”nın ortaya çıkması ise bilginin merkezi konumu ve etkisine karşılık gelmektedir. Endüstri sonrası toplum tezlerini destekleyen en önemli saha ise teknoloji idi. Teknolojinin kontrolü ve teknolojik gelişmelerin merkezde olduğu bir gelecek yöneliminin söz konusu olacağı argümanı, Daniel Bell ve sonraki kuşak açısından dikkat çekilen bir husustu. Bütün yönleriyle değerlendirilmeye çalışılan 20. yüzyılın ardından 21. yüzyıl da bazı açılardan aşırılıklar çağının devamına işaret eden gelişmelere sahne oluyor. Aşırı sağ ve popülizmin ivme kazandığı, yabancı karşıtlığının birlikte yaşama açısından tehdit oluşturduğu ve modern teknolojilere entegre bir terör ve şiddet sarmalının hakim olduğu bir vasatta yaşıyoruz. Güvenlik ve Teknoloji
#251 Prof. Dr. Serhan Yarkan ve Ahmet Mücahit Yılmaz'ın yer aldığı TapirCast'in Teknolojinin Devinimi serisinin bu bölümünde, televizyon teknolojisini sosyal ve ekonomik etkilerini ele alarak değerlendiriyoruz . İlk olarak, televizyonun günümüzdeki sosyal durumunu ve çok kanallı televizyona geçiş sürecini ele alıyoruz. Daha sonra, özel televizyon kanallarının da hayatımıza girmesiyle birlikte reklamların televizyon yayınlarına dahil olma sürecini ve bu süreç içerisinde gelişen teknolojileri değerlendiriyoruz. Ardından, reyting kavramını ve televizyon içeriklerinin zenginleşmesini inceliyoruz. Sonrasında, televizyonun yayın haricinde kullanıldığı durumları ve video oyunlarının televizyon teknolojisinin gelişimine olan katkılarını değerlendiriyoruz. Ardından, dekoderleri ve şifreli yayınları ele alıyoruz. Ardından, taşınabilir televizyonları ve televizyonlarda mobilite kavramını değerlendiriyoruz. Son olarak, insanların dijital içeriklere erişiminin televizyon teknolojisinin gelişmesiyle olan bağlantısını ele alarak bölümümüzü sonlandırıyoruz. Keyifli dinlemeler!
Günlük hayatta çok sık duyduğumuz bir cümle var: Bir şey değişir, her şey değişir. “Bir şey değişir, her şey değişir” önermesi, teknolojik gelişmelerin toplumsal yapı üzerindeki etkileri için de geçerli bir önermedir. Mesela buhar makinesinin icadı üretim süreçlerini değiştirdiği için toplumsal hiyerarşileri geri dönülmez bir şekilde dönüştürdü; yeni davranış kodlarının ortaya çıkmasına sebep oldu. Aynı şekilde televizyonun icadı, internetin hayatımıza dahil olması, akıllı telefonun gündelik hayatın her safhasının en önemli taşıyıcısı haline gelmesi ve nihayet “yapay zeka”, “insanımsı robotlar” ile birlikte dünya “bildiğimiz yer” olmaktan çıkıyor. İlk değişiklikler toplumun belli kesimlerinde tepki ile karşılanmıştı. Kas gücü ile çalışanlar, hayata dahil olan makinelerin kendi konumlarını sarstığını düşünerek makinelere saldırmıştı. Günümüzdeyse “yeni” ve “yenilik” adeta aşk ile bekleniyor. Teknolojinin götürdüklerinden ziyade getirdiklerine odaklanmak, herkese iyi geliyor. Geçen gün bir arkadaşım sohbet esnasında “Şu robotlar bir an önce hayatımıza girse de yaşlılığımızda ne olacağımızı düşünmekten kurtulsak” dedi. “Hem bakımımızı üstlenirler hem de iki çift lâf konuşacak biri olur.” İletişim çağında iki çift lâf konuşmak için insansı robotların gelmesini bekleyen arkadaşımı şaşkınlıkla dinledim. Haklı mıydı? Esasında bu soru bile miadını doldurdu. Herkesin başka bir açıdan haklı olduğu zamanlara geldik. Pandemi sonrası en çok duyduğum şikâyet: Kimse kimseyi dinlemiyor. Ya da telefonda birisiyle doğal bir sohbetin içindeyken muhatabınızın şöyle dediğine tanık olabiliyorsunuz: “Hep sen anlattın, şimdi ben anlatacağım, sen dinleyeceksin!” “Ben seni çok dinledim, şimdi esas sen beni dinleyeceksin!” diyenler bir uçta; öbür uçta ise her daim “çevrimdışı” olanlar var. Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor. Bu sinyal gelmiyor her zaman, ama aradığımız kişiye ulaşamıyoruz sahiden. Bazen telefon açılıyor, bir sohbetin içinde olduğunuz vehmine bile kapılıyorsunuz hatta, ama birden sesinizin bir insan zihnine, kalbine değil, boşluğa düştüğünü ve boşluğa düşerken kelimelerin tenekeden olduğunu ve mermer zeminin üzerine tınlayarak çarptığını duyuyorsunuz.
İslâm coğrafyasını tanımak ve anlamak… Cümleyi bu şekilde yazınca kolay, ama aslında böyle bir hedefe odaklanmak, bütün bir ömrü kaplayacak uzun, devamlı ve yorucu bir çabaya katlanmaya razı olmak demek. Çünkü karşımızda çok katmanlı, çok boyutlu, çok bilinmezli ve çok renkli bir coğrafya var. Üstelik sınırları sürekli genişleyen, devamlı gündemde olduğu için de dünyanın her yerinden herkesin ilgilendiği, bu sayede hakkında yapılan çalışmaların her geçen gün çeşitlendiği bir coğrafya… Geçen yazıda, İslâm coğrafyasına dair güncel okumaları hiç bırakmamak gerektiğinin altını çizerken kastettiğim de buydu zaten. Şimdi, bu muazzam birikime dair aşinalığımızın artması adına birkaç noktaya daha değinmek istiyorum: Sosyal medyadaki tuzak Sosyal medyayı “yegâne bilgi kaynağı” görmek, günümüzde her yaştan insanın düştüğü en büyük tuzaklardan biri. Evet, oradaki bilgi akışı mühim, ama bilginin malumat olmaktan çıkıp marifete dönüşmesi ve tefekküre kapı açması için, okumanın bereketinden kopmamak gerekiyor. Sosyal medyada birkaç hesap takip ederek İslâm coğrafyası öğrenilmez ve anlaşılmaz. Temeli oturtmak için, ekranlardan satırlara dönmek şart. Üstelik ekranların dikkat dağınıklığı, odaklanma problemleri ve hafıza zayıflığını beraberinde getirdiği artık herkesin kabul ettiği dezavantajlar. Asılsız ve yanıltıcı içeriklerle manipülâsyonlar da cabası. Çizilmiş haritaları çizebiliyor muyuz? Genç arkadaşlarla sürdürdüğümüz İslâm dünyası çalışmalarında, sözü mutlaka haritalara getiririm, hatta zaman zaman harita çizme atölyeleri de yaparız. Harita çizmek ve coğrafyamızın hudutlarını zihinlerde canlandırabilmek, olmazsa olmazlarımızdandır zira. Ancak şunu esefle müşahede etmişimdir: Batılıların çizdiğinden -haklı biçimde- şikâyet ettiğimiz haritalarımızı, o haliyle bile kâğıda aktarmaktan aciziz. Çizilmiş haritayı bile çizemezken, yeni haritaları nasıl çizebileceğiz? Hafızalarımıza yerleştiremediğimiz bir coğrafyanın hudutlarına nasıl sahip çıkacağız? (Teknolojinin insan hafızasına ve düşünme potansiyeline verdiği hasarı, henüz yeterince konuşmaya başlamadık. Mesela, yönümüzü kaybetmemizde -bunu her anlamıyla söylüyorum-, sözde bize istikamet kazandırmak için icat edilen navigasyon cihazlarının rolü nedir? Eskiler bulundukları konumu güneşe, aya ve yıldızlara bakarak kusursuz biçimde tayin ederken, bizler mesela navigasyon veya kıble “aplikasyon”larımız bozulsa, yönümüzü / kıblemizi bulabilecek durumda mıyız? Tüm bunlar, üzerinde düşünmeye değer meseleler…) Genelden özele doğru Coğrafyayı bölgelere ayırmak, her bir bölgeyi belli bir zaman içinde yoğunlaşarak incelemek, ardından daha özele doğru inerek bakışları derinleştirmek gerekiyor. Bir tanıdığım, Kur'ân'ı okurken böyle bir disiplin tutturmuştu: “Bu yıl Bakara yılı, tamamen bu sureye yoğunlaşacağım” diyordu, sonrasında surenin detaylarını aylara bölüp çalışmasına devam ediyordu. İslâm dünyası için de böyle bir usul muvafık görülebilir. Genelden özele ilerlerken ülke okumalarına, biyografilere, hatıratlara, siyasî ve dinî hareketlerin tarihlerine vs. sıra gelir. Uzun soluklu, ama kalıcı bir bilgilenme serüveni ortaya çıkar.
Prof. Dr. Serhan Yarkan ve Ahmet Mücahit Yılmaz'ın yer aldığı TapirCast'in Teknolojinin Devinimi serisinin bu bölümünde, televizyon teknolojisinin günümüzde anladığımız anlamıyla doğduğu zamandaki gelişmeleri ele alarak devam ediyoruz. İlk olarak, televizyonu icat edenler arasında yer alan John Logie Baird, Philo Farnsworth ve Vladimir Zworykin isimlerini ele alıyoruz. Sonrasında, televizyonun icadında öne çıkan ve televizyonun doğuşunu sağlayan isim Vladimir Zworykin'in çalışmalarını daha detaylı inceliyoruz. Ardından, Zworykin'in elektronik televizyon olarak adlandırılan icadını ortaya koyma sürecinde yaşadığı problemleri nasıl aştığına ve bu süreçteki fonlama sistemlerinin önemine değiniyoruz. Son olarak, Zworykin'in çalışmalarından sonraki süreçte yaşanan gelişmeleri ele alıyor ve bölümümüzü sonlandırıyoruz. Keyifli dinlemeler!
Prof. Dr. Serhan Yarkan ve Ahmet Mücahit Yılmaz'ın yer aldığı TapirCast'in Teknolojinin Devinimi serisinin bu bölümünde, televizyon teknolojisinin gelişimi için önemli bir isim olan Paul Gottlieb Nipkow'u ele alıyoruz. İlk olarak, özellikle televizyon teknolojisi adı altında yapılan çalışmalara genel bir bakış sunuyoruz. Ardından, Nipkow'un bu çalışmalara olan katkılarını ve özellikle Nipkow Diski'nin önemini inceliyoruz. Daha sonra, Nipkow Diski'nin dönme hızının önemini değerlendiriyoruz. Son olarak, Nipkow'un televizyonun gelişimindeki yeri ve televizyonu icat eden isimler ile olan ilişkisini ele alarak bölümümüzü sonlandırıyoruz. Keyifli dinlemeler!
Sanal âlem (internet), meçhule attığımız kement. Onu avcumuzun içine alacağımızı sandığımız anda onun tarafından yutuluyoruz. Makine uygarlığında merhamet yoktur. Teknolojinin bize dayattığı hızlı olma zorunluluğu, bilişsel yeteneklerimizi zayıflatıyor. Kısa dönem hafızamız zedeleniyor. Eskiden ahenk içinde çalışan beyin parçalarımız arasında iletişim bozuklukları oluşuyor. Alman Fütürist Gerd Leonhar “Teknolojiye Karşı İnsanlık” isimli kitabında “Dijital Obezite” olarak isimlendirdiği bu bozuklukları şöyle açıklıyor: “İnternet üzerinden yaptığınız aramalar, bilgi sorgulamaları, sosyal medya platformlarında açtığınız hesaplar, sanal arkadaşlıklar, sohbetler, paylaşımlar, doğruluğundan emin olmadığınız dijital bilgiler hafızanızda depolanarak doğru ile yanlışın birbirine karıştığı devasa bilgi şişkinliği haline gelmektedir. Fazla yiyecek tüketmekten kilosu taşıyamayacağı ağırlığa ulaşan şişman bir insan nasıl sağlık sorunları yaşamaya başlarsa, dijital obeziteye maruz kalan bir teknoloji bağımlısı da sağlıklı düşünme (idrak), doğruyu hisseden saf akıl, vicdan ve ahlak gibi insanı insan yapan melekelerini kaybetmeye başlar, tüketim ekonomisi tarafından kolayca güdülen bir robot haline gelir.” Çocuklarımızın bilgisayar başında geçirdikleri süre arttıkça haklı olarak endişeleniyoruz. Oynadığı oyun şiddete özendirebilir, islamofobi aşılayabilir, izlediği çizgi film subliminal (bilinçaltı) mesajlar içerebilir, çevirim içi oyunlar kumara alıştırabilir, uygunsuz kişilerle ve pornografik görüntülerle karşılaşabilir, siber zorbalığa ve tehdide maruz kalabilir. Bütün bu ihtimaller bizi korkutuyor. Onlar için ne yapabiliriz? Kendimizi ve onları ekranların büyüsünden nasıl alıkoyabiliriz? Ekran üzerinden gelen yeni zorluklar ve tehlikeler nelerdir; onlarla nasıl baş edebiliriz? Elbette yasaklama çare ve çözüm değildir. Çözüm, başta bilgisayar ve internet olmak üzere teknolojiyi kontrollü, sınırlı ve doğru kullanmaktır. Bunun için ilk adım Güvenli İnternettir. Zararlı yabancı bilgisayar oyunları ve çizgi filmlerinin yerine çocuklarımızı oyun ve çizgi film ihtiyacını karşılayacak inancımızı ve kültürümüzü yansıtan eğitici ve eğlendirici yerli yapımlarımıza yönlendirmemiz gerekiyor. (Pedagog Ali Çankırılı, www.istiklal.com.tr)
Prof. Dr. Serhan Yarkan ve Ahmet Mücahit Yılmaz'ın yer aldığı TapirCast'in Teknolojinin Devinimi serisinin bu bölümünde, televizyon teknolojisinin gelişimini bilimsel bir bakış açısıyla incelemeye devam ediyoruz. İlk olarak, televizyonun elektriksel olarak nasıl geliştirildiğini ve Alexander Bain'in icat ettiği Elektrik Saati ile Senkronizasyon ve Clock kavramlarının nasıl daha hassas hale geldiğini ele alıyoruz. Daha sonra, televizyon teknolojisinin ve Clock kavramının ilişkisini değerlendiriyoruz. Ardından, Alexander Bain'in Amerika'ya olan seyahatini ve Kıta Avrupası'nda yaşanan gelişmeleri inceliyoruz. Son olarak, televizyon teknolojisinin temel bilimlerdeki elektromanyetizma ile nasıl ilişkili olduğunu ele alıyor ve bölümümüzü sonlandırıyoruz. Keyifli dinlemeler!
Prof. Dr. Serhan Yarkan ve Ahmet Mücahit Yılmaz'ın yer aldığı TapirCast'in Teknolojinin Devinimi serisinin bu bölümünde, televizyon teknolojisinin gelişimini bilimsel bir bakış açısıyla inceleyerek ilerliyoruz. İlk olarak, televizyonun içindeki teknolojik unsurları detaylı bir şekilde ele alıyoruz. Daha sonra, tarih boyunca görüntü iletimi için kullanılan yöntemlerin televizyonla nasıl bir ilişki içinde olduğuna dair derinlemesine bir inceleme yaparak, görüntünün hareketli hale gelmesinin video kavramının ortaya çıkışını nasıl etkilediğini değerlendiriyoruz. Ardından, "Clock" kavramının televizyon teknolojisindeki önemine odaklanıyor ve bu alandaki çalışmaların zamanı hassas ölçme adı altında neden bu kadar önemli olduğunu açıklıyoruz. Son olarak, Olasılık alanının televizyon teknolojisi ile olan ilişkisini inceliyor ve bölümümüzü sonlandırıyoruz. Keyifli dinlemeler!
Prof. Dr. Serhan Yarkan ve Ahmet Mücahit Yılmaz'ın yer aldığı TapirCast'in Teknolojinin Devinimi serisinin bu bölümünde, televizyon serimize televizyonun teknik altyapısını anlatarak devam ediyoruz. İlk olarak, Edison'un televizyon teknolojisiyle olan ilişkisini ele alıyoruz. Ardından, katot ışın tüpü olarak bilinen CRT teknolojisinin işleyişini detaylarıyla açıklıyoruz. Daha sonra, televizyonun gelişmesinde büyük rol oynayan stroboskop teknolojisine yakından bakıyoruz. Son olarak, televizyonda renkli görüntüyü sağlayan teknolojileri ve bununla birlikte gerçekleşen diğer gelişmeleri tartışarak bölümümüzü sonlandırıyoruz. Keyifli dinlemeler!
Prof. Dr. Serhan Yarkan ve Ahmet Mücahit Yılmaz'ın yer aldığı TapirCast'in Teknolojinin Devinimi serisinin bu bölümünde, televizyon serimize, televizyonun teknik altyapısını anlatarak devam ediyoruz. Öncelikle, televizyonun icadının ardındaki ilham kaynaklarını, öncelikli hedeflerini ve temel işleyiş amacını ele alıyoruz. Ardından, görüntünün ekranda hayat bulma sürecine yönelik altyapıya ve bu süreçte kullanılan teknolojilere derinlemesine bakıyoruz. Son olarak, televizyonun tarihinde sadece görüntü ile sınırlı olan ilk dönemine ve daha sonra televizyona entegre edilen ses ile yaşanılan senkronizasyon zorluklarına değinerek bölümümüzü sonlandırıyoruz. Keyifli dinlemeler!
Prof. Dr. Serhan Yarkan ve Ahmet Mücahit Yılmaz'ın yer aldığı TapirCast'in versiyon 3.2'ye geçtiği bu bölümümüzde, Teknolojinin Devninimi televizyon serimize, televizyonun tarihsel gelişimini anlatarak devam ediyoruz. Öncelikle, televizyon icadından çıkardığımız anlamları ve televizyonun olmazsa olmazı olan yayıncılık teknolojisini ele alıyoruz. Ardından, kronolojik olarak günümüzden geçmişe doğru ilerliyor ve televizyon teknolojisinin telegraf ve faks gibi öncülleriyle nasıl ilişkilenip 19. yüzyılda nasıl geliştiğini inceliyoruz. Daha da geriye giderek, 18., 17. ve 16. yüzyıllardaki ilerlemeleri televizyon teknolojisinin çerçevesinde değerlendiriyoruz. Bu esnada, İslam medeniyetlerindeki zirve yapmış bilimsel ve teknolojik gelişmeleri örneklerle ele alıyor ve bu gelişmelerin televizyon teknolojisiyle nasıl bağlantılı olduğunu tartışıyoruz. Son olarak, günümüz televizyon teknolojisinin kuantum fiziği tarafından değiştirilen paradigmasıyla nasıl devindiğini ve bu teknolojinin gelecekte nasıl şekillenebileceğini değerlendiriyoruz. Keyifli dinlemeler!
Ne işyerlerinde ne aile içinde ne de herhangi bir ortamda baskıya, emrivakiye, nasihatlere hiç gel-e-mezler. Makamından alçak, düşük profilli, özgüven sorunu olan yönetici tiplerin, çalışma arkadaşlarına yaptığı psikolojik baskı ve itibarsızlaştırmanın moda adı olan mobbingi hiç sevmezler. Eski nesil çalışanlar sabreder ya da boyun eğerlerdi şimdi nesil son kuşak anında arkalarına bile bakmadan bulundukları ortamı terk eder. Kimlerden bahsettiğimizi anladınız. 10 yıl sonra dünyayı yönetecek olanlardan. Ve Türkiye'nin sahip olduğu genç nüfus içerisinde büyük bir kesimi oluşturan Z kuşağından bahsediyoruz. Teknolojinin ve dijitalleşmenin doğrudan içerisinde doğan bu kuşak, çok değil kısa bir süre sonra iş dünyası da dahil olmak üzere toplumun her alanında söz sahibi olacak. 1997-2012 yılları arasında doğan bireylerin dahil olduğu ve önceki nesillerden çok farklı özelliklere sahip olan Z kuşağı, 30 yaş üstü kuşaklara göre daha bireysel hatta çok fazla bireysel. Teknolojiye hızla adapte olan yapıları onları eski kuşaklardan farklılaştırıyor. Günümüz teknolojisinin canlı örneği gibiler; Hızlı, aceleci, kısa vadeli, bilgili ve biraz soğuk. Birebir sohbetten çok, online ortamlarda daha fazla vakit geçirmeyi seviyorlar. Sosyal medyayı çok aktif şekilde kullanıyorlar. Her türlü bilgiye çok hızlı ulaşabiliyor ve bundan faydalanıyorlar. Ortamı beğenirlerse hareketli ve enerjikler, beğenmezlerse hiç çaktırmadan kabuğuna çekiliyor ve dış ortama kendilerini (ofline) kapatırken, cep telefonundan internette dolaşıma çıkıyorlar. Ağırlıklı olarak sıkılgan bir yapıda bulunmaları ile biliniyorlar ama bu durum dediğimiz gibi ortamı beğenip beğenmemelerine göre değişiyor. Bu yapıları ile iş dünyası içerisinde iş yapma şekilleri, anlayışları ve tarzları farklı. İş dünyasının geleceğini temsil ettikleri için özellikle sermaye sahiplerinin bu genç kuşakla iyi geçinmesi ve onları anlaması gerekiyor. Generali Sigorta, Z kuşağının iş hayatında nasıl yönetilmesi gerektiğine ve özellikle KOBİ'lerin dikkat etmesi gereken noktalara dikkat çekmiş; Bu öneriler aslında sadece son kuşağa ait değil, bugün iş dünyasında yer alan yöneten ve yönetilen bütün kuşaklara ait.
Sedanur Karabayram ve Ahmet Mücahit Yılmaz'ın yer aldığı TapirCast'in Teknolojinin Devinimi serisinin bu bölümünde, alt seri olarak planladığımız batarya teknolojisi bölümlerinde konuşacağımız içeriklere giriş yapıyoruz. Batarya teknolojisine genel bir bakış ile başladığımız bölümümüze, bataryanın tarihsel gelişimi ve bu gelişimde yer alan bilim insanlarının çalışmalarını ele alarak devam ediyoruz. Sonrasında, gerçekleşen teknik gelişmeler ile ortaya çıkan kavramları ele alıp, şarj edilebilir bataryalar ve Lityum-iyon piller üzerine konuşuyoruz. Ardından, bataryaların kullanımına projeler ve sağlık sektörü üzerinden örnekler veriyoruz. Son olarak, batarya teknolojisinin geleceğini konuşarak bölümümüzü sonlandırıyoruz. Keyifli dinlemeler!
Bu yazıyı yazmak için oturduğumda “Bana etkileyici bir hikâye lazım” dedim ve aklıma Almanların geçtiğimiz temmuz ayında yayınladığı kısa film geldi. Hayli sarsıcıydı. Sadece Almanya'da değil dünyada ses getirdi. Ülkemizde de haber oldu. Bizim GZT ekibi, Mark Zukerberg'in aile fotoğraflarını çocuklarının yüzlerini kapatarak paylaşma prensibiyle harmanlayıp dosya haber yaptılar bu reklam filmini. Düşünün Mark Zuckerberg bile çocuklarını ifşa etmekten kaçınıyor ve katı kural olarak uyguluyor. Neden acaba? Günümüzün en hayati sorusu bu olmalı; Facebook'un, Instagram'ın, WhatsApp'ın sahibi Zuckerberg, dünya içinde ayrı bir dünya olarak inşa ettiği Meta Verse evreninden çocuklarını niçin sakınıyor? Yanıtını ise Almanların sarsıcı reklam filmi veriyor. Hani şu sinemaya giden Alman anne-babanın, 9 yaşındaki kızları Ella'nın Deep Fake ile oluşturulan yetişkin halini izledikleri kısa film veriyor yanıtı. Deutsche Telekom'un hazırladığı reklam gerçekten de sarsıcıydı. Anne-babası yerlerine oturuyor ve bu esnada ekranda beliren Ella şunları söylüyor: “Selam anne, selam baba. Ben'im Ella. Benden biraz daha büyük, dijital bir versiyonum. Teknolojinin günümüzde nelere kadir olduğunu görmek şaşırtıyor değil mi? Tek ihtiyacı birkaç fotoğraf. Sosyal medyada sizin paylaştıklarınız gibi. Bu fotoğraflar herkes tarafından kullanılabiliyor. Biliyorum, bu fotoğraflar sizin anılarınız. Ama başkaları için birer veri. Benim içinse korkunç bir geleceğin başlangıcı olabilir. Kimliğimin çalındığı, hiç işlemediğim bir suçtan hapse girdiğim bir gelecek. Kredi notumun yok edildiğini düşün baba. Ya da sesimin kopyalanmasıyla size gönderilen bir mesajla dolandırıldığınızı düşün anne. Okulda herkesin güldüğü komik bir kare haline gelmek istemiyorum. Hele hele bunu hiç istemiyorum (porno görüntüsü). İnternet paylaşımları, dijital parmak izi aslında. Bunlar hayatımın kalanında peşimden gelebilir. Size bunları anlatıyorum çünkü beni sevdiğinizi ve bana zarar gelecek hiçbir şeye izin vermeyeceğinizi biliyorum. Anne, baba, lütfen benim sanal mahremiyetimi koruyun.” Reklam filmindeki Ella bir kurgu elbette. Lakin gerçekleri haykırıyor. Aklı başında hangi anne baba evladının böyle bir duruma düşmesini ister? “Hiçbir anne-baba istemez” demeyin sakın! Bilerek olmasa da istiyorlar. Dünyada ve ülkemizde bir paylaşımla, bilinçsizce çocuklarının geleceğini karartan milyonlarca anne-baba var. “Abartıyorsun” diyenler olacaktır. Çok kötü, hatta iğrenç bir örnek vereceğim. Umarım tedirgin olursunuz. Porno sitelerine üye olmak için gerekli olan gerçek bir insana ait profil fotoğrafları, çocuklar dahil sosyal medyadan toplanan fotoğraflardan oluşturuyorlar. Yani yapay zekayı ancak bu şekilde ikna edebiliyorlar. Çocuklarının her anını sosyal medyada paylaşan anne-babaları biraz daha tedirgin etmek istiyorum. Öyle programlar var ki, giyinik haldeki bir fotoğrafı tek bir hareketle çıplak hale getirilebiliyor. Instagram'da ‘Dijital Baba' olarak bilinen Orhan Toker aktarmıştı. Bir takipçisi, doğum gününde paylaştığı kızının fotoğrafına olağandan fazla beğeni geldiğini fark edince profilleri incelemiş. Birçoğunun bot yani sahte kullanıcılar olduğunu görmüş. Dikkatini çeken bir hesabı tıklamış ve profilinde giyinik kadının fotoğraflarını çıplak hale getiren programın linkini görmüş. Sonrasında neler yaşandı bilmiyorum ama bir ebeveyn için dehşet ötesi... Böylesi programlar ücretsiz olarak ve bir şekilde ‘uygulama marketler'e konuluyor. Sosyal medyada tanıtım yapma karşılığında ise kullanıma izin veriliyor.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde Onur ve Feyza ile beraber elektriğin olmadığı bir dünya hakkında konuştuk. Teknolojinin hayatımızdaki yerine ve önemine değindik. Elektriğe erişemediğimiz bir dünyada nasıl yaşayacağımız ve neler hissedeceğimiz hakkında beyin fırtınası yaptık. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Müzik Emin: [0:21] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Bu bölümümüzde artık Cihat'la beraber değiliz. Onur ve Feyza'yla beraberiz. Bundan sonraki Easy Turkish Podcast bölümlerinde konuklarımız sürekli olarak Easy Turkish üyeleri arasında değişiyor olacak. Bugünkü bölümümüzün konuğu da Onur ve Feyza. Hoş geldiniz öncelikle. Feyza: [0:44] Hoş bulduk. (Hoş bulduk.) Emin: [0:45] Evet, nasılsınız? Onur'la başlayalım. Onur: [0:47] İyiyim. Teşekkür ederim. Sen nasılsın Emin? Emin: [0:50] Ben de iyiyim, teşekkür ederim. Feyza sen nasılsın? Feyza: [0:52] Ben de iyiyim gayet. Bu benim üçüncü katılışım oldu galiba. Heyecanım azalarak devam edecek diye umuyorum. Emin: [1:00] Artık alışmış olmalısın ya. Feyza: [1:03] Evet, evet. Şu an daha rahatım. Emin: [1:04] Bence heyecanının olması... Bilmiyorum. Garip geliyor bana. Çünkü zaten kamera önünde yer alıyorsun videolarımızda. O yüzden podcasti çok daha rahat yapıyor olman lazım. Feyza: [1:13] Ya evet aslında. Ama burada bir sohbet... Bilmiyorum. Doğru söylüyorsun aslında. Neden heyecanlandım... Farklı bir konsept olduğu için belki de. Emin: [1:22] Olabilir, olabilir. Evet. Bugünkü bölümümüzün konusu Feyza'nın tavsiyesi üzerine "Elektrik olmadan yaşayabilir miydik?" ya da "Farklı olarak ne yapıyor olurduk?". Ben öncelikle söyleyeyim: Şu anki podcasti çekemiyor olurduk. Evet, Feyza. Seninle başlayalım. Fikir sene fikrindi. Sence elektrik olmadan yaşayabilir miydik? Ya da hayatımız şu anda nasıl olurdu? Aklına neler geliyor? Bizimle paylaşır mısın? Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Special Guests: Feyza and Onurhan.
Prof. Dr. Serhan Yarkan ve Sedanur Karabayram'ın yer aldığı TapirCast'in Teknolojinin Devinimi serisinin bu bölümünde, alt seri olan televizyon teknolojisinin barındırdığı teknolojiler ve temel kavramlar üzerine konuşarak televizyon sözlüğü oluşturuyoruz. Televizyon sözlüğünün kapsamını genel bir bakış açısıyla ele alarak başladığımız bölümümüze, günümüzdeki televizyon teknolojisinin karşılığını tartışarak devam ediyoruz. Sonrasında, sinema üzerine konuşup çözünürlük kavramıyla ortaya çıkan teknolojilerden bahsediyoruz. Ardından, televizyon ile ses yayını üzerinden "tele" sözcüğünün detaylarına iniyoruz. Daha sonra, kumanda teknolojisinden bahsedip, dijital içeriklerin televizyona etkisini ele alıyoruz. Son olarak, Turing Makinesi teknolojilerinin Televizyon ile bağlantısını ele alıp bölümümüzü sonlandırıyoruz. Keyifli dinlemeler!
Teknolojinin etkisi, duvarlarımızın ardındaki nedenler ve 21.yy'ın getirdiği zorluklar, bağ kurma yeteneğimizi nasıl etkiliyor? Bu bölümde samimi ilişkilerin önündeki zorlukları ve bu zorlukların üstesinden nasıl gelebileceğimize dair deneyimleri paylaşıyoruz. Bölümün videocast haline https://www.youtube.com/@BuMuYani linkiyle youtube'dan erişebilirsiniz. Ayrıca "katıl" butonundan bize destek olarak üyelere özel içeriklere de göz atabilirsiniz. Üç aylık paketlerde geçerli %30 indirim kazanmak için Kodumuz: 30yani Meet2Talk'u keşfetmek için: https://bit.ly/3Yatmyr Instagram: https://www.instagram.com/bumuyanipodcast/ Twitter: https://twitter.com/bumuyanipodcast İletişim: bumuyanipodcast@gmail.com Bu podcast justwork stüdyolarında kaydedilmiştir.
Prof. Dr. Serhan Yarkan ve Sedanur Karabayram'ın yer aldığı TapirCast'in Teknolojinin Devinimi serisinin bu bölümünde, alt seri olarak planladığımız televizyon teknolojisi bölümlerinde konuşacağımız içeriklere giriş yapıyoruz. Televizyon teknolojisine genel bir bakış ile başladığımız bölümümüze, televizyonun barındırdığı teknolojiler ve temel kavramları konuşacağımız sözlük bölümünün içeriği ile devam ediyoruz. Sonrasında, cam üfleme tekniği de dahil olmak üzere pek çok farklı tekniği konuşacağımız teknik detaylar bölümünü ele alıyoruz. Ardından, Gılgamış Destanı'na kadar ineceğimiz tarihsel süreçleri ve bu süreçlerde bulunan bilim insanlarını konuşacağımız tarihsel gelişim bölümünü konuşuyoruz. Son olarak, televizyonun sosyal, ekonomik ve bir çok farklı alandaki etkisini konuşacağımız bölümü de değerlendirerek bölümümüzü sonlandırıyoruz. Keyifli dinlemeler!
Hızla değişen dünyada bir ufuk turuna çıkıyoruz! Teknolojinin hızla evrildiği bu çağda, dijital dönüşümün insan yaşamına etkilerini keşfediyoruz. Geleceği Konuşalım podcast kanalında, araştırmacı yazar Prof. Dr. Selçuk Şirin ile ‘'Dijital Dönüşüm ve İnsan'' hakkında konuşuyoruz. Keyifli dinlemeler!
Prof. Dr. Serhan Yarkan ve Sedanur Karabayram'ın yer aldığı TapirCast'in Teknolojinin Devinimi serisinin bu bölümünde, içerisinde fiziksel süreçler barındıran fiziksel cihazların sistem özelliklerini ve sahip oldukları örüntüyü Fizik, Matematik ve Mühendislik örnekleriyle ele alıyoruz. Bölümümüze, fiziksel bir cihazın fiziksel bir süreç barındırması ve sürecin fizik kanunları çerçevesinde gerçekleşmesini tartışarak başlıyoruz. Sonrasında, fiziksel sistemlerin temelde neler yaptğını ve bu sistemlerdeki örüntüyü soyutlaştırıp insan gözünün çalışma prensipleri üzerinden örneklendiriyoruz. Ardından, fiziksel süreçlerin temelinde var olan fizik kanunlarındaki dört temel etkileşim olan elektromanyetik, kütleçekimsel, zayıf ve kuvvetli çekirdek etkileşimlerini ele alıp, sırasıyla kütleçekimsel etkileşim ve elektromanyetik etkileşim üzerinden örnekler veriyoruz. Daha sonra, fiziksel süreçlerin barındırdığı örüntüyü, Newton'ın hareket yasası, sarkaç ve günümüzde kullanılan yüksek teknolojiye sahip bir cihaz olan telefonun çalışma ilkesi üzerinden örnekler vererek açıklıyoruz. Sonrasında, fiziksel süreçlerin gerçeklendiği fiziksel sistemlerdeki Matematiksel arka planı ele alıyoruz. Son olarak, Fizik ve Matematiğin uygulanmasında temelde yer alan alanlardan biri olan mühendislik üzerinden örnek vermek adına FFT (Fast Fourier Transform) çipi üzerine konuşuyoruz. FFT çipinin tarihsel gelişimini ve bu gelişimde yer alan bilim insanlarını, oluşumunda katkısı bulunan teknolojileri ve gelişimine katkıda bulunduğu teknolojileri ele alarak bölümümüzü sonlandırıyoruz. Keyifli dinlemeler!
Canım Boncuğum gitti bugün . 86 yaşına kadar çok güzel yaşadı . Dünyanın en güzel yemeklerini hep o yaptı . Sevginin en saf halini gösterdi . Şefkatini tüm iliklerimize kadar hissettirdi . Bütün yakın arkadaşlarımın çocukları , onun ördüğü hırkalarla büyüdü. Hayata olan coşkusu herkesi kendisine hayran bıraktı . 86 yaşında hala kahve içip ,fincanı ters çevirecek kadar umudu vardı hayattan . 2 sene önce beraber bir podcast çekmişliğimiz var mesela :) Caramel latte'yi çok sevdi . Farklı bir yaşlı nasıl olunur ,onu gösterdi herkese. Teknolojinin tüm nimetlerini kullanacak kadar bilgeydi. Yıllar önce ,sana twitter hesabı mı açsak ? soruma ,”Tabi açalım ,reisicumhurun bile var,benim mi olmasın “diye cevap verdi. Bundan 6-7 sene öncesinde aradığımda ,napıyorsun bakalım sorumun cevabı arkadaşlarımla Bozcaada'da geziyorum gibi şeyler oluyordu . En büyük derdi yüzündeki kırışıklıklardı:) Böyle bir kadının torunu olduğum için sadece çok şükür doluyum. İyi ki sen be boncuğum❤️ Işıklarda ol hep. 3.Temmzuz.2023
Prof. Dr. Serhan Yarkan ve Bahadır Yalın'ın yer aldığı TapirCast'in Teknolojinin Devinimi serisinin bu bölümünde, adına bugün "kamera" dediğimiz teknolojinin tarihteki devinimini konuşuyoruz. Kamera sözcüğünün etimolojisine değindikten sonra, ışık ve kamera ilişkisinin temellerinin nasıl atıldığını ele alıyoruz. Sonrasında, fotoğraf, imge ve resim arasındaki farklardan yola çıkarak, imge için karanlığın neden gerekli olduğunu konuşuyoruz. Işık üzerine yapılan çalışmaların cam teknolojisinin gelişimiyle bir araya geldiğinde günümüz kameralarının ve teleskoplarının çalışma ilkelerinin nasıl ortaya çıktığından bahsediyor ve bu konu üzerinden örnekler veriyoruz. Sonrasında, insan algısının bu teknoloji üzerindeki etkisinden bahsederek, fiziksel gerçekliği tasvir etmenin bu anlamdaki değişimlerini konuşuyoruz. Son olarak, elektrik ve elektronik teknolojilerindeki gelişimle beraber kameranın devinimine de değindikten sonra, günümüz kamera teknolojisini kullanan sistemleri örnekleyerek bölümümüzü sonlandırıyoruz. Keyifli dinlemeler!
Prof. Dr. Serhan Yarkan ve Bahadır Yalın'ın yer aldığı TapirCast'in bu bölümünde, telefonun teknolojik deviniminden bahsediyoruz. Bölümümüze telefonun tarihsel değerlendirmesiyle başlayarak, bu teknolojinin hangi alt anlamlara ve uygulamalara karşılık geldiğinden bahsediyoruz. Sonrasında, mesajlaşma kavramının kronolojik olarak haberleşme kavramında karşılık geldiği yerlere değiniyoruz. İlkel haberleşme yöntemlerinin hangi motivasyonlarla geliştirildiği ve değiştirildiği üzerine tartışarak, günümüze kadar uzanan süreçte telefonun hangi koşullarda değiştiğini ve devindiğini ele alıyoruz. Son olarak, telefon teknolojisinin, elektrik gibi gelişen teknolojiler ile bir araya gelerek yaptığı paradigma değişiminden bahsederek bölümümüzü sonlandırıyoruz. Keyifli dinlemeler!
Gününü gün etmek, yarın endişesi taşımamak bu dünyadan ötesine inanmamak, bencillik ile vur patlasın-çal oynasın eğlenmek insanlığa takdim edilen birinci hedef oldu. Teknolojinin getirdiği konfor yanında âdemoğluna sağladığı “boş vakit” giderek fazlalaşıyor. İnsanlar boş vakitlerinde yiyip-içip-çiftleşip-def-i hacet edip bol bol eğleniyorlar. Bilim adamlarının kıyamete on kala dedikleri bir zamanda bu durum bana çok manidar geliyor. Tarihe ve dinler tarihine bakarsanız ibretli sahneler görebilirsiniz. Pek tabii olarak (sistem gereği) bu eğlencenin de bir bedeli var. Bu bedel hakim gücün, hakim ideolojinin, zengin devletlerin, keçeyi sudan çıkarmış olanların ötekilerden; yani zayıflardan, güçsüzlerden kan pahasına söke söke alınmış bir bedeldir. Eğlence artık dünyada hatırı sayılır bir endüstri olmuştur. Bu endüstrinin uzmanlarından Michael J. Wolf The Entertainment Economy adlı eserinin giriş bölümünde şöyle diyor: “Otomobil değil, demir-çelik değil, finansal hizmetler değil, eğlence hızla yeni dünya ekonomisinin itici gücü haline gelmektedir. En gelişmiş eğlence endüstrisine sahip olan ABD'de eğlence harcamaları (yüzde 5,4), hane harcamaları içinde giyim (yüzde 5,2) ve sağlık (yüzde 5,2) harcamalarının önünde gelmektedir. Eğlence endüstrisi yaklaşık 480 milyar dolarlık bir endüstridir. Bu durum sadece gelişmiş ülkeler ile ABD'ne has değil. Hindistan'dan Brezilya'ya kadar birçok gelişmekte olan ülkede eğlence sektörünün yıllık büyüme oranı ülke büyüme oranını katlıyor. (Daha geniş bilgi için bk. Korkmaz İlkorur. Radikal 10 Ağustos 2004. vd.). Sinema, müzik, tiyatro, spor vb. gibi etkinlikler sanatsal
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte "yapay zeka" kavramını çok sık duyar olduk. Fotoğraf, video ve ses kayıtlarında sıklıkla karşılaştığımız yapay zeka insanlar için bir tehdit mi, yoksa bir fırsat mı? Doç. Dr. Ali Murat Kırık, yapay zekanın gelişimiyle ilgili merak edilen soruları yanıtladı.
Prof. Dr. Serhan Yarkan ve Bahadır Yalın'ın yer aldığı TapirCast'in bu bölümünde, adına "Teknolojinin Devinimi" dediğimiz ve diğer serilerimizi daha kapsayıcı yapacağını planladığımız yeni serimize başlıyoruz. Bu serinin ilk bölümüne ise, icatların ortaya çıkış motivasyonlarına değinerek giriş yapıyoruz. Sonrasında, aynı icadın nasıl farklı amaçlar ve farklı motivasyonlarla kullanıldığı durumunu, tekerlek örneği üzerinden değerlendiriyoruz. Devinim kelimesinin icatların başlangıcı ve yıllar içindeki gelişimi üzerinden hesaba katarak, Fresnel lenslerinden bahsediyoruz. Sonrasında, serinin devamında izlemeyi planladığımız yol haritamızdan da bahsedip, bölümümüzü sonlandırıyoruz. Keyifli dinlemeler!
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı! Çocukluk anılarımızı konuşuyoruz. Teknolojinin büyüme çağında bizi nasıl etkilediğini inceliyor, hayatımızın ne kadar hızlı değiştiğine şaşırıyoruz. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Müzik Haftanın Konusu Emin: [0:22] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugün her zamanki gibi Cihat'la beraberiz. Nasılsın Cihat? Cihat: [0:31] İyiyim Emin. Teşekkür ederim. Sen nasılsın? Emin: [0:34] Ben de iyiyim. Bugün aslında 23 Nisan'a özel çocukluğumuzla ilgili konuşacağız ama siz bu bölümü dinlediğinizde 23 Nisan'ın üzerinden tabii ki bir hafta geçmiş olacak. O yüzden birazcık zamanlama konusunda hataya düştük. Evet Cihat... Çocukluğumuzla ilgili konuşmadan önce 23 Nisan'ın öneminden bahsedeyim biraz ben. 23 Nisan aslında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kurulduğu gün. 1920 yılında kuruldu meclis. 1921 yılından sonra da Atatürk, bu günün Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak tanınmasını yasalaştırıyor diyeyim. Aslında dünya çapında da benim bildiğim kadarıyla kutlanan tek çocuk bayramı bu. O açıdan da önemli bir bayram. Aslında çocuk bayramı deniyor hani sanki birazcık da böyle ciddiyetsiz bir bayrammış gibi bir hava oluşabilir ama aslında meclisin kurulması itibariyle çok önemli bir bayram. Milli bayramımız. Cihat: [1:30] Evet, kesinlikle. Hani çocuklara özgü bir bayram. Şöyle örnek vereyim hatta günün özelliğini anlatabilmek için: 23 Nisan'da genel olarak devlette ve bazı devlet kurumlarında çocuklar mesela bir günlüğüne başa geçer. Bu tabii ki bir mizansen. Yani aslında gerçekten başa geçmeseler de bir çocuk cumhurbaşkanı olur, bir çocuk belediye başkanı olur. Onların fikirlerini alırlar. Pratikte tabii ki uygulanmıyor çocukların fikirleri. Daha çok orada bu işi anlaması ve bu işle alakalı tatlı yorumlar yapması istenen şey. Hani biraz içerik üretiliyor orada. Çocukların böyle büyük bir önemi var. Atatürk'ün gözünde de böyle düşündüğü bir gün. Ve ulusal egemenlik bayramımız bizim, söylediğin gibi. Meclisin kurulduğu gün. Meclisin açıldığı gün. 23 Nisan'ın kutlanma şekli genel olarak, okuldayken biz özellikle, törenler bizim için önemli olurdu. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Çağrı Kandıralı, bu bölümde teknoloji konularına genel bir giriş yapıyor, tarihsel gelişimini basitçe anlatıyor ve sonraki bölümlerde daha detaylı olarak bahsedeceği konulara zemin hazırlıyor. https://radyu.yasar.edu.tr
Bahadır Yalın, Sedanur Karabayram ve Mehmet Ege Parlak'ın yer aldığı TapirCast'in bu bölümünde, 2022 yılında gerçekleşen bilimsel ve teknolojik gelişmeler üzerine konuşuyoruz. James Webb Uzay Teleskobu ile konuşmaya başladığımız astronomi alanında, NASA'nın DART ve Artemis Projeleri'nden ve Dünya'ya en yakın karadelik olduğu bildirilen, Gaia BH1 Karadeliği'nden bahsediyoruz. Sonrasında, açığa çıkan enerjinin harcanan enerjiden daha yüksek olduğu ilk deney olan, Nükleer Füzyon Deneyi'nden bahsedettikten sonra, Fizik, Kimya ve Biyoloji alanında Nobel Ödülü'ne hak kazanmış çalışmalara değiniyoruz. Teknolojinin, geçtiğimiz yıl içerisinde, Biyoloji'ye sağladığı yenilikleri OrganEx, Biyonik Göz Teknolojisi; 3 Boyutlu Tomografi ve 3 Boyutlu Doku Baskısı örnekleri ile mercek altına alıyoruz. Buna ek olarak, sağlık alanındaki gelişmelerden biri olan Yapay Zeka Destekli Protezler'e değinerek, geçtiğimiz yıl geliştirilen Yapay Zeka çalışmalarından bahsediyoruz. Bu sınıf altında internet kullanıcılarının en çok dikkatini çeken, Dall-E ve ChatGPT'yi kendi deneyimlerimiz doğrultusunda değerlendiriyoruz. Ardından, bu gibi teknolojilerin devreye alınmasına ışık tutan Matematik için, bu yıl Field Medal ile onurlandırılmış Bilim İnsanları'nı konuşuyoruz. Son olarak Oak Ridge Ulusal Laboratuvarı'nda çalışmalarına devam eden Turing Ödülü sahibi Jack Dongara'dan ve yine Oak Ridge Ulusal Laboratuvarı'nın 2022 yılına katmış olduğu Frontier Süper Bilgisayarı'ndan bahsediyoruz. IEEE Türkiye'nin geçtiğimiz yıl yapmış olduğu TUAC çalışmasına değinip, bölümümüzü bu etkinliğin yeni yıldaki planlamasından da bahsederek sonlandırıyoruz. Keyifli dinlemeler!
00:00 - Başlangıç02:30 - Doğuş Teknoloji15:00 - Geleceğin Teknolojileri32:00 - Teknoloji, İnsan ve Teknik Yöneticilik39:00 - Kapanış http://gelecegegiris.com/https://twitter.com/DogusTeknolojihttps://www.linkedin.com/company/dogus-teknoloji/
Dijital çağ ile birlikte insanın bilişsel ve fizyolojik yapısına etki eden birçok patoloji ortaya çıkmıştır. Teknolojinin yaygın kullanımı bireylerin akıllı telefon, tablet ve bilgisayar gibi dijital araçlar vesilesiyle sosyal ağ sitelerinde fazlaca zaman geçirmelerine neden olmaktadır. Bu bağlamda… Seslendiren: İbrahim Uzun
Kripto paralar sadece bir yatırım aracı değil bir karar alma, örgütlenme aracı olarak dünyayı nasıl değiştirebilir? Teknolojinin hayatımızı dönüştürme şekilleri.
Teknolojik gelişmelerin ve teknoloji trendlerinin nabzını tutan Netizen'de Atıf Ünaldı, konuğu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erkan Saka ile teknolojinin gelişmesinde ya da gelişememesinde politikanın etkisini konuştu. Programda Türkiye'nin internet tarihinin genel yapısını anlatan Doç. Dr. Saka, internet bağlantıları ve devlet politikaları ile otoriter ülkeler ve internet sansürleri hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
102. Bölümde uzun zamandır merak ettiğim konuşmak istediğim bir konuyu ''Teknolojinin Demokratikleştirilmesi'' işledim. Muhtemelen duyduğunuzu tahmin ediyorum... Bu kelimeleri duymuş ve bunun geleceğimiz için ne anlama gelebileceğini merak etmiş olabilirsiniz. Açıkçası ben de bunu uzun zamandır merak ediyordum ve bu bölümde sizin için hem de kendim için bunu araştırmaya karar verdim.. (00:00) - Açılış Sıfırdan Globale Konferans - https://sifirdanglobale.com/jotform-konferans-2021/ Patreon Destekleri için - https://www.patreon.com/dunyatrendleri (02:52) - ''Teknolojinin Demokratikleştirilmesi'' nedir? (04:34) - Tarihsel gelişim. https://www.gartner.com/smarterwithgartner/gartner-top-10-strategic-technology-trends-for-2020 https://www.webtekno.com/dunya-geneli-hic-internet-kullanmamis-insan-sayisi-h117937.html (08:03) - Artan vatandaş katılımı ve Devlet şeffaflığı. (08:25) - Patentlerin daha kolay geliştirilmesi ve inovasyonda daha hızlı büyüme. (10:24) - İşletmelerin büyümesi ve girişimcilik. (11:02) - Uzmanlığın demokratikleşmesi, öğrenmenin artması ve gelişme. (12:10) - Esnek çalışma ve daha küçük masraflar. (13:01) - Tam demokratikleşme nasıl sağlanır? (14:22) - Son sözler (14:56) - Kapanış Sosyal Medya Hesaplarımız; Twitter - https://twitter.com/dunyatrendleri Instagram - https://www.instagram.com/dunya.trendleri/ Linkedin - https://www.linkedin.com/company/dunyatrendleri/ Youtube - https://www.youtube.com/c/aykutbalcitv Goodreads - https://www.goodreads.com/user/show/28342227-aykut-balc aykut@dunyatrendleri.com Bize Bağış Yapmak İsterseniz Patreon hesabımız - https://www.patreon.com/dunyatrendleri
Otonom araç nedir? Nasıl çalışır? İlk otonom araçlar nerde ve nasıl ortaya çıktı? Otonom araç sektörü nasıl kuruldu? Teknolojinin ilerlemesinin önünde duran problemler neler ve şirketler bu problemlerle nasıl baş ediyorlar? Hangi şirketler otonom araç teknolojisi geliştiriyor?
39. Bölümde konuğum Kızılay Dijital İletişim Müdürü Kadir Emre Akci oldu. Kızılay (Türkiye'de STK'lar) faaliyetlerinde teknolojiyi ve dijital iletişim araçlarını ne ölçüde kullanıyor? Pandemi sonrası insani yardım kuruluşları nelere odaklanmalı? gibi konular üzerine güzel bir sohbet yaptık. (00:00) - Açılış International Podcast Day - https://internationalpodcastday.com/ Değer Yaratmanın Formülü | Podcast - https://tr.surveymonkey.com/r/8B3NKYP (02:47) - Kadir Emre Akci'yi tanıyoruz. Çıkış noktamız. (07:22) - STK'ların teknoloji ve dijital dönüşüme uyumu. (10:05) - Teknolojinin sivil toplum çalışmalarına pozitif ve negatif etkileri. (16:30) - Kızılay hakkında konuşuyoruz. Türkiye neden yardım ediyor? (20:54) - Yardımlar gerçekten yardım severlere ulaşabiliyor mu? Kızılay (Türkiye'de STK'lar) faaliyetlerinde teknolojiyi ve dijital iletişim araçlarını ne ölçüde kullanıyor? https://dijitaldusun.org/50-veri-ile-sivil-toplum-ve-dijital-iletisim-teknolojileri/ (31:20) - Kızılay Tiktok kampanyası. (36:19) - Teknolojik dönüşümlere uyum sağlama konusunda, Türkiye'de sivil toplumun kapasitesine ilişkin değerlendirme. (39:50) - Pandemi sonrası insani yardım kuruluşları nelere odaklanmalı? (43:00) - Kitap önerisi ve veda. https://www.goodreads.com/book/show/9394903-peter-schlemihl-in-garip-yk-s?ac=1&from_search=true&qid=JX9a9slCKP&rank=1 https://www.goodreads.com/book/show/15812978-k-rl-k?from_search=true&from_srp=true&qid=R0nkO8gDRQ&rank=1 https://www.goodreads.com/book/show/34497.The_Color_of_Magic (44:04) - Kapanış ----------------------------------------------------------- Kadir Emre Akci - https://www.linkedin.com/in/kadiremreakci/ kadiremreakci@gmail.com ---------------------------------------------------------- Dünya Trendlerini sosyal medyada takip edebilirsiniz Twitter - https://twitter.com/dunyatrendleri Instagram - https://www.instagram.com/dunya.trendleri/ aykut@dunyatrendleri.com - infodunyatrendleri@gmail.com http://www.dunyatrendleri.com/ Mete Yurtsever - Değer Yaratmanın Formülü | Podcast Araştırma - https://tr.surveymonkey.com/r/8B3NKYP International Podcast Day - www.internationalpodcastday.com/speakers/aykut-balci/ https://www.youtube.com/watch?v=TnsRBuPGkRg&feature=emb_title
Teknolojinin ve araştırma metotlarının gelişmesiyle beynin yapısını ve çalışmasını anlama istikametinde ilerlemeler kaydedilmiştir. Bu konudaki araştırmalar hâlen ciddi bir şekilde devam etmektedir. Beyin, iki yarım küre şeklindeki ana kısmı, beyincik ve beyin sapından oluşur. Beyin sapından sonra da omurilik gelir. Beyin ve beyincikte 86 milyar nöron (sinir hücresi) olduğu tahmin edilmektedir.1 Bu sinir hücreleri arasındaki bağlantılar, Samanyolu galaksisindeki yıldızların sayısından daha fazladır. Her bir sinir hücresi, diğer sinir hücreleriyle 40.000 civarında bağlantı (sinaps) kurar ve beyin içinde saatte 430 km hızla yol alır. Hastalıklar ve zararlı alışkanlıklardan dolayı beyin günde 85.000 beyin hücresi kaybeder.2 Yeni doğanda ortalama beyin ağırlığı 450 gr kadardır. Çocuklukta bu iki katına çıkar. Erişkin kadınlardaki ağırlığı 1,22 kg iken erkeklerde 1,36 kg kadardır. Beyin, bütün vücudun tükettiği kalorinin %20–30'unu, oksijenin %20'sini, vücutta dolaşan kanın da %25'ini kullanır. Beynin %85'i sudur. Beynin her bir bölümünün fonksiyonu hakkında, değişik hastalıklar da beynin hangi bölümünün ne gibi hasarları olduğundan hareketle ve farklı hayvan beyinleri üzerinde çalışmalar yaparak beyin atlası çıkarılmıştır. Mesela, beynin bir bölgesinde tümör olan hastanın ne gibi şikâyetleri oluyorsa, ameliyattan sonra bu şikâyetler ne kadar azalıyorsa, ona göre oradaki yapı ve fonksiyonla ilgili bilgiler edinilmiştir. Daha sonraki zaman dilimlerinde de hastanın şikâyetine göre, şu bölgede şu olabilir şeklinde öngörülerde bulunulabilmektedir. Scientific American dergisinin Temmuz 2019 sayısında, Max Bertolero ve Danielle S. Basset adlı iki araştırıcı tarafından beynin nasıl çalıştığı üzerinde ilgi çekici bir çalışma yayımlanmıştır.3 Bütün dünyadaki, kara, deniz, hava ulaşımındaki vasıtaların durakları, güzergâhları ile beyin içindeki sinir hücrelerinin birbirleri ile olan bağlantıları karşılaştırıldığında, beyin daha düzenli ve mukayese bile edilemez şekilde gözükmektedir.