POPULARITY
Rusya lideri Putin, Ukrayna'yı 15 Mayıs'ta "kalıcı ve güçlü barış için" İstanbul'da "doğrudan görüşme"ye davet etti. Papa 14. Leo ilk pazar duasında dünya liderlerine barış çağrısı yaptı. Bu bölüm Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları hakkında reklam içermektedir. Bu sene Sait Faik Abasıyanık anısına Türkiye İş Bankası, Darüşşafaka Cemiyeti ve Kültür Yayınları işbirliğiyle 71.si düzenlenen öykü yarışmasında Sait Faik Hikâye Armağanı'nın sahibi belli oldu. Ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
11 mayıs 2025 pazar #doğatakvimi
Konuğumuz Büşra Tan Ezik'le Sait Faik Abasıyanık edebiyatı ve çocuk kitabı uyarlamaları üzerine konuşuyoruz.
Bugün 2 Nisan 2025 #doğatakvimi
Hafızayı ve hatıraları beslemek gerekiyor. Lakin hatıraların muhafazasını sadece fotoğraflara, bizim için arşiv oluşturduğunu iddia eden dijital mecralara depolanan fotoğraflara devretmek ne kadar doğru? Zannedilenin aksine hafızayı ve hatırayı besleyen dijital kültür değil, sözlü ve yazılı kültürdür. Sözlü kültür nesiller boyu ailenin hikayesini, memleketin ahvalini bir kulaktan ötekine aktarır durur. Edebi metinler de adeta kokunun yerini tutar. Şaşırdınız mı? Şaşırmakta haklısınız. Ben dahi şaşırdım. Sait Faik Abasıyanık'ın Mahalle Kahvesi adlı öykü kitabında yer alan “Gramofon ve Yazı Makinesi” adlı öyküsünü okuyordum. Anlatıcı radyodan hazzetmediğini söylerken gramofon ve yazı makinesi için adeta methiye düzüyordu. Öykünün hafızamdan çekip getirdiği bir sahne ile bizim geçmişimizi taze tutan şeyin aynı zamanda “başkasının anlatısı” olduğunu fark ettim.
Türk hikâyeciliğinin ve çağdaş edebiyatımızın önde gelen yazarlarından Sait Faik Abasıyanık, 1954 yılında 47 yaşında hayatını kaybettiğinde, ardında yalnızca hikâyeler şiirler, romanlar bırakmadı. Bir de bu eserlerin gelirlerinin Darüşşafaka Cemiyeti'ne bağışlanması için vasiyeti vardı… 2011 yılından bu yana Abasıyanık'ın eserlerinin telifini elinde bulunduran İş Bankası Kültür Yayınları vasiyetin gereğini yapmış. 1 Ocak 2025 itibarıyla da yazarın ölümünün üzerinden 70 yıl geçtiği için kanun gereği eserlerin telif hakkı serbest kalmış durumda… Yani dileyen yayınevi Abasıyanık'ın eserlerini basabilir… Peki ya vasiyet?..
Bugün 6 Eylül 2023 Çarşamba #doğatakvimi
Bugün 7 Ocak 2023 #doğayıdinliyoruz Bugün haritada bir noktayı seçtik, Sait Faik Abasıyanık'ın öyküsünden dinleyin... #doğatakvimi ❄️
Semaver Turkish Stories for Turkish Learners Ali, nihayet uyandı. Anasını kucakladı. Her sabah yaptığı gibi, yorganı büsbütün kafasına çekti. Anası yorganın dışında kalan ayaklarını gıdıkladı. Yataktan bir hamlede fırlayan oğlu ile beraber tekrar yatağa düştükleri zaman, bir genç kız kahkahasıyla gülen kadın mutlu sayılabilirdi. Mutluları çok az olan bir mahallenin çocukları değil miydiler? Anasının çocuğundan, çocuğun anasından başka gelirleri var mıydı? Birlikte yemek odasına geçtiler. Odanın içini kızarmış bir ekmek kokusu doldurmuştu. 2. Semaver ne güzel kaynardı. Ali, semaveri, içerisinde ne yürek acısı, ne de kaza olan bir fabrikaya benzetirdi. Ondan yalnız koku, buğu ve sabahın mutluluğu üretilirdi... 3. Ali'nin annesine ölüm, bir misafir gelir gibi geldi. Kadın, sabahları oğlunun çayını, akşamları da iki kap yemeğini hazırlaya hazırlaya akşam ediyordu. Fakat yüreğinin kenarında bir sızı duyuyor, akşamüstleri merdivenleri hızlı hızlı çıktığı zaman, bir kesiklik, bir ter, bir yumuşaklık hissediyordu. 4. Bir sabah, daha Ali uyanmadan, semaverin başında, üzerine bir fenalık gelmiş; yakınındaki sandalyeye çöküvermişti. Çöküş, o çöküş. 5. Ali, annesinin kendisini bu sabah niçin uyandırmadığına şaşırmakla birlikte, uzun zaman vaktin geçtiğini anlayamamıştı. Fabrikanın düdüğü, camların içinden tizliğini, can koparıcılığını terk etmiş ve bir sünger içinden geçmiş gibi yumuşak kulaklarına geldi. Yatağından fırladı. Yemek odasının kapısında durdu. Elleri masaya dayalı, uyuklar gibi görünen ölüyü izledi. Onu uyuyor sanıyordu. Ağır ağır yürüdü. Omuzlarından tuttu. Dudaklarını, soğumaya başlamış yanaklarına sürdüğü zaman ürperdi... 6. Sarıldı. Onu kendi yatağına götürdü. Yorganı üstlerine çekti, soğumaya başlayan vücudunu ısıtmaya çalıştı. Vücudunu, yaşamını bu soğuk insana aşılamaya uğraştı. Bütün arzusuna karşın, o gün ağlayamadı. Gözleri yandı; bir damla yaş çıkaramadı. 7. Ali, birdenbire zayıflamak, birdenbire saçlarını ağarmış görmek, birdenbire belinde müthiş bir ağrı ile iki kat oluvermek, hemen yüz yaşına girmiş kadar ihtiyarlamak istiyordu. Sonra ölüye bir daha baktı. Hiç de korkunç değildi. Tersine, yüzü eskisi kadar sevecen, eskisi kadar yumuşaktı. Ölünün yarı kapalı gözlerini metin bir elle kapadı. Sokağa fırladı. Komşu ihtiyar hanıma haber verdi. Komşular koşa koşa eve geldiler. O, fabrikaya gitmek için yola çıktı. Yolda giderken, annesinin ölümüne alışmış gibiydi. 8. Yan yana, kucak kucağa, aynı yorganın içerisinde yatmışlardı. Ölüm, kanı sıcak anasına geldiği gibi, onun bütün duyarlılığını, sevecenliğini, yumuşaklığını almıştı. Yalnız biraz soğuktu. Ölüm, bildiğimiz kadar korkunç bir şey değildi. Yalnız biraz soğuktu, o kadar... 9. Ali, günlerce evin boş odalarında gezindi. Gece ışık yakmadan oturdu. Geceyi dinledi. Anasını düşündü; fakat ağlayamadı. 10. Bir sabah, yemek odasında karşı karşıya geldiler. O, yemek masasının örtüsü üzerinde sakin ve parlaktı. Güneş, sarı pirinç maddenin üzerinde donakalmıştı. Onu kulplarından tutarak, gözlerinin göremeyeceği bir yere koydu. Kendisi bir sandalyeye çöktü. Bol bol, sessiz yağmur gibi ağladı. Ve o evde semaver, bir daha kaynamadı. 11. Bundan sonra Ali'nin hayatına bir salep güğümü girer. 12. Kış, Haliç çevresinde, İstanbul'dakinden daha sert, daha sisli olur. Bozuk kaldırımların üzerinde buz tutmuş çamur parçalarını kırarak erkenden işe gidenler, okulların öğretmenleri ve kasaplar, fabrikanın önünde bir süre dinlenirler; kocaman bir duvara sırtını vererek üstüne zencefil ve tarçın serpilmiş salep içerlerdi. 13. Yün eldivenlerin içerisinde saklı saygın elleri salep fincanını kucaklayan, burunları nezleli, yüreklerinde acı, pirinç bir semaver gibi tüten sarışın işçiler, okulların öğretmenleri, kasaplar ve bazen yoksul öğrenciler, kocaman fabrika duvarına sırtını verirler; üstüne rüyalarının sonrası serpilmiş salepten yudum yudum içerlerdi. Sait Faik Abasıyanık Seçme Hikâyeler, 1972 (Kısaltılmıştır.)
Laat je meevoeren door twee intrigerende Verhalen uit Istanbul, geschreven door Sait Faik Abasıyanık. Het nagesprek is met Hanneke van der Heijden, vertaler Turkse literatuur. Het eerste verhaal wordt voorgelezen door de acteur Kees Hulst, het tweede bij uitzondering door de gastheer van de podcast, maar is wel in het theater opgenomen. Sait Faik Abasıyanık leefde van 1906 tot 1954. Velen beschouwen hem als de grootste Turkse schrijver van korte verhalen. De bundel Verhalen uit Istanbul verscheen in 2014 bij Uitgeverij Podium, vertaald door Hanneke van der Heijden. In deze aflevering hoor je zijn verhalen Huwelijksnacht en Psst!Kees Hulst is de laatste jaren landelijk beroemd geworden met zijn rol als Hendrik Groen in de gelijknamige tv-serie. Ook op het toneel en in de film heeft hij zijn sporen ruimschoots verdiend, zoals in het toneelstuk Tirza, waar hij in 2010 de belangrijkste toneelprijs in NL mee won, de Louis d'Or.Hanneke van der Heijden vertaalde veel klassiekers uit de moderne Turkse literatuur, zoals romans van Ahmet Hamdi Tanpınar, Oguz Atay en Orhan Pamuk. Voor haar werk ontving ze samen met Margreet Dorleijn in 2008 de Fonds voor de Letteren Vertaalprijs. In het nagesprek noemt ze een docent in Tilburg die haar overhaalde Turks te leren; zijn naam is Rik Boeschoten. Zonder hem was ze nooit in de Turkologie beland. Deze podcast kan gemaakt worden met steun van:Provincie OverijsselGemeente DeventerAan deze aflevering werkten mee:Sait Faik AbasıyanıkHanneke van der HeijdenKees HulstJoep van de Pavoordt - opname verhalen in theaterHuub Krom - opname van het gesprek in studio OorbitDirkjan van Ittersum - montage en de mastering van de audioAmir Swaab en Sietse van Gorkom - herkenningsmelodie Pieter van Scherpenberg - samenstelling, voordracht Psst! en presentatie
Deniz Yüce Başarır, bu kezkonuğu yazar Ayfer Tunç ile ülkemizde modern öykücülüğün kurucularından biri olarak kabul edilen Sait Faik Abasıyanık'ın dünyasına giriyor. Yazarın Havada Bulut adlı öykü kitabından hareketle tüm eserleri arasında dolaşan ikilinin sohbeti sizi 40lı 50li yılların İstanbul'una götürecek. Sait Faik ile beraber Beyoğlu sokaklarında dolaşacak, Burgazada'nın kahvehanelerde oturacak, balıkçılarla muhabbet edeceksiniz. Belki bir meyhanede iki tek de atarsınız, kim bilir! Sait Faik öykülerinin sıcaklığını, samimiyetini hissetmek, büyüsünde kaybolmak isteyenler için kaçırılmaz bir fırsat. Elbette öykülerden kısa bölümler de var programın içinde.
Burgazada sokaklarında bir sinek vızıltısıdır dolaşıyor, Burgazada'da bir Sinek; Sait Faik'in peşine takılıyor…
Burgazada sokaklarında bir sinek vızıltısıdır dolaşıyor, Burgazada'da bir Sinek; Sait Faik'in peşine takılıyor…
23 Kasım 2021 tarihli sabah kaydında, Sait Faik Abasıyanık'ın 1950 yılında yazdığı “Plajdaki Ayna” isimli öyküsünden bir bölüm paylaşılmıştır.
#SaitFaik 115 yaşında! Adnan Bostancıoğlu, Türk hikayeciliğinin önde gelen yazarlarından Sait Faik Abasıyanık'ı anlatıyor. #KöşedekiKitapçı
Merhaba, Sait Faik Abasıyanık'ın bilinen öykücülüğünün farklı bir tarzı olan Lüzumsuz Adam kitabını sizlerle tartıştım. Birçok makale ile Sait Faik'in dili, üslubu ve anlatımı üzerine konuştuğumuz bir bölüm oldu. Keyifli dinlemeler! Referanslar için tıklayınız. ••• Podcastlere Apple Podcast, Google Podcast, Spotify ve daha birçok platformdan "Psikolojiji Podcast" yazarak erişebilirsiniz. Görüş ve önerileriniz için instagram "psikolojijipodcast"e direkt mesaj ile ya da psikolojiji@gmail.com'a mail atarak bana ulaşabilirsiniz. --- This episode is sponsored by · Anchor: The easiest way to make a podcast. https://anchor.fm/app Support this podcast: https://anchor.fm/nidanur/support
11 MAYIS 2021 DÜNYA TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 330 - Konstantinopolis (İstanbul), Roma İmparatorluğunun resmi başkenti oldu. Daha önce Byzantion denen bu kente, törenle "Yeni Roma" adı verildi ama daha çok Konstantinopolis adı kullanılacaktır. 868 - Bilinen en eski kalıp baskı kitap Elmas Sutra Çin'de basıldı. 1811 - "Siyam ikizleri" diye anılacak olan Chang Bunker ve Eng Bunker kardeşler doğdu. Karınlarından yapışık olan ikizler, yüz binde bir görülen bu doğumun isim babası oldular. 63 yaşında öldüler ve 18 çocukları oldu. 1867 - Lüksemburg, Fransa'dan bağımsızlığını kazandı. 1949 - İsrail, Birleşmiş Milletler örgütüne katıldı. TÜRKİYE TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1946 - Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün CHP Tüzüğü'nde yer alan "Millî Şef" ve "Değişmez Genel Başkan" unvanları kaldırıldı. 2013 - Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde arka arkaya iki patlama oldu. Patlamada 52 kişi hayatını kaybederken, 150'nin üzerinde kişi de yaralandı. BUGÜN DOĞANLAR 1889 - Türk gazeteci ve yazar Burhan Felek, doğdu. 1904 - İspanyol sürrealist ressam Salvador Dali, dünyaya geldi. BUGÜN ÖLENLER 1954 - Türk öykü yazarı Sait Faik Abasıyanık, hayatını kaybetti. 1981 - Jamaikalı gitarist ve şarkıcı Bob Marley, vefat etti.
Kahramanları “küçük” insanlardı. İnsan olmanın türlü hallerini, sıradan insanların gündelik sevinç, tasa ve umutlarını anlattı hikayelerinde, şiirlerinde. Köşedeki Kitapçı’da bugün Sait Faik Abasıyanık’ın hikayesini dinleyin
Bugün Doğa Takvimi'nde Sait Faik Abasıyanık'ın "Bir İlkbahar Hikayesi"nden bir bölüm var. İyi dinlemeler.
Birahanedeki Adam Yazan: Sait Faik Abasıyanık Seslendiren: Yalçın Altın Türk Edebiyatının güçlü kalemi Sait Faik Abasıyanık'ın "Birahanedeki Adam" hikayesine can vermeye çalıştım. Bu hikaye İş Bankası Kültür Yayınlarından çıkan "Lüzümsuz Adam" isimli kitabından okundu. Değerli takipçilerim yorumlarınız benim için çok önemli. Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyiniz. Not: Yeni yayınlanan öykülerden haberdar olabilmeniz için uyarıcıyı aktif etmeyi unutmayın. #BirahanedekiAdam #SaitFaikAbasıyanık #İşBankasıKültürYayınları #DinleSaitFaikAbasıyanık #KitapDinle #LüzümsuzAdam #SeslendirenYalçınAltın #SesliÖykü #SesliKitap --- Send in a voice message: https://anchor.fm/yalcin/message
Eğer siz de bir edebiyatseverseniz, Tevfik Fikret'ten Ahmet Hamdi Tanpınar'a, Orhan Kemal'den Sait Faik Abasıyanık'a kadar, İstanbul'da yaşamış yazarlarımızın daha sonra müzeye dönüştürülmüş evlerini sizler için bir araya getirdik.
İbrahim Kalın ile Kendi Gökkubbemiz programı My Mecra'da devam ediyor. Nasılsınız? diye başladı program... İbrahim Kalın bir hadisi şerif ile cevap verdi; "İnanan kişi her hal ve şartta iyidir." buyruluyor diye söyledi. Ve ekledi İbrahim kalın; Bir filozofun bir sözü: "İyilerin başına hiç bir zaman kötü bir şey gelmez. Çünkü zıtlar bir araya gelmez." İnsan bu sözü kavrayabilirse etrafında var olan kötülere karşı tabi ki mücadele eder ama o kötülüğün iç dünyasını karartmasına müsaade etmez. Allah kötülüğü neden yarattı? kötülük neden var meselesi? Alem kötülüğü barındırıyorsa kudretinde mi bir sorun var meselesi (haşa!) bizim kelam ilminin hep mevzuu olmuştur. Bir insanın başka bir insana kötülük etmesi neden oluyor?... Bütün bu sorular kelamın tartışma konuları olagelmiştir. Bu sorulara katolik kilisesi anlamlı cevaplar üretemediği için o topraklarda din çoraklaşmıştır. Lizbon depreminde doksan bine yakın insan ölüyor bir rivayete göre. Bu kadar insanın ölmesi tabi bir çok soruyu da beraberinde getiriyor. Burada bir ilahi mesaj mı var? gibisinden.. Burada sorunun kendisinde sorun yok, burada cevap önemli. Voltaire bunun üzerine bir şiir yazıyor. Bir anlamda "eyy tanrı neredesin bu kadar insan ölürken, bunlar dindar insanlardı, bu kadar insanın ölmesine neden müsaade ettin" diye... "Allah neden kötülüğü yaratmış?" programın temel soru bu oldu... İbrahim Kalın: Alem yaratılış itibari ile Cenab-ı Hakktan daha nakıs bir şeydir, içinde hiç bir eksiğin olmadığı tek canlı Allah'tır. Bu noksanlıktan dolayı kötülük ontolojik bir zorunluluk haline gelir. Bu insanın kötülüğü meşrulaştırması anlamına gelmez, insanın kötülüğü ontolojik bir zorunluluk olarak kabul edip her bir kötülük ile mücadele etmesini hatırlatır insana. Neden kötülük var diye sorabilirsiniz ama bu kötülük var diye sizi isyan eder hale getirmemeli. Bunun bir imtihan olduğunu bilmelisiniz. Sait Faik Abasıyanık ile ilgili bir hikaye anlatılır, adamın birinin hikayelerini alıp alıp Sait Faik'e getirirler kızıştırmak için. Bir gün diyor ki Sait Faik, bana o adamın hikayelerini getirip duruyorlar ama o adamdan hikayeci olmaz diyor, neden diye soruyorlar... Geçen gün bir yerde gördüm balıkların isimlerini bilmiyorlar. Balıkların isimlerini bilmeyen adamdan hikayeci olmaz, diyor. Devlet için de önce büyük meseleler mi küçük meseleler mi sorusuna ise İbrahim Kalın... Bu bir bütün olarak gerçekleşir.. Büyük meseleleri küçük meseleler ortaya çıkmasın diye halledersiniz dedi. Küçük meseleler ile büyük meseleler dengesini çok iyi kurmak lazım. dedi.... Gelin, Beraber Yürüyelim...
"Ben onsuz edemem. Eli elimin içinde olmalı. Gözlerine bakmalıyım."
2 Aralık 2020 tarihli sabah kaydında, Türk edebiyatının iki değerli kalemi Orhan Veli kanık ve Sait Faik Abasıyanık arasında geçtiği rivayet edilen “bulmaca iddiası”nın öyküsü paylaşılmıştır.
Meserret Oteli - Sait Faik Abasıyanık Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Kadın duvardaki resmin yapılması için aynayı tutan kişinin kendisi olduğunu anlatır. Otelin sahibi portrenin hikâyesini kadına anlatmak ister fakat genç kadın ve arkadaşları odalarına çekilir. Çünkü kadın bütün hikâyeyi bilmektedir. Otelde kalmıştır ama artık her şey acı vermektedir çünkü otelin sahibinin ölen eşi genç kadının arkadaşıdır ve arkadaşının son isteğini yerine getirmek için Meserret Oteli'ne gelmiştir"
Kasım 1906, Adapazarı doğumlu. Türk hikâye ve roman yazarı, şair. Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından birisi olan Sait Faik, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılar nedeniyle Türk edebiyatının köşe taşlarından biri olarak kabul edilir.
Sait Faik Abasıyanık - Sarnıç "“Önümüzde hayat... Her gün bir başka uykuya yatıp bir başka rüya göreceğiz. Halbuki zaman, ağır ağır bizimle beraber akan nehir, bir göle varıyordu. Bu gölde artık biz akmıyor, dalgalanıyorduk.”
Yeni dönemde seslendirdiğimiz ilk öykü, her öyküsüyle hayatımıza yeni bir karakter sokmayı başarmış usta edebiyatçı Sait Faik Abasıyanık'ın lisede kaleme aldığı ilk öyküsü: İpekli Mendil. Naif bir hırsız, fabrikadan ne çalmaya girer? Peki bu hırsızın acemiliği, gözlerini ne kadar karartır; cesareti, başına ne dertler açar? İpekli Mendil ses olsun; öykünün saflığını da, hüznünü de, ustaca kurgusunu da sizlerle paylaşalım istedik. Keyifli dinlemeler :)
"Dünya'yı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey" demiş Sait Faik Abasıyanık. Son dönemde küçük ve büyük ölçekte yaşadıklarımızın kalbimizdeki ağırlığıyla, bireysel olarak, bütünün iyiliği için ne yapabiliriz? Bana nasıl bir yaklaşım iyi geliyor? Dalay Lama ve Desmond Tutu - Mutluluğun Kitabı Bana ulaşın instagram @gizemdemirel İnfo@gizemvatandost.com www.gizemvatandost.com
Sait Faik Abasıyanık'ın Dülger Balığının Ölümü adlı öyküsünü Nisan Kumru'nun seslendirmesi ile dinleyin.
İzler Ve Portreler - Sait Faik Abasıyanık - 16 Şubat 2020 by Teoman Aydoğan x marsnewmedia
Sizlerden gelen yorumlarla Sait Faik Abasıyanık’ın Kayıp Aranıyor eserini ele alıyoruz.
"Hişt, hişt!" Öykücülüğümüzün usta ismi Sait Faik’in en sevilen öykülerinden biri, şimdi Ses Olsun’da! Alemdağ'da Var Bir Yılan kitabında yer alan ve büyüsüyle daha ilk satırda okuyanı teslim alan öykü, bir “Hişt!” sesiyle, bize çalılıkların arkasındaki şeyleri gösteriyor. O çalılıkların arkasında hayvanlar, renkler, doğa ve aslında bir hayat var. Her zamanki büyüsüyle bize sesleniyor Sait Faik. Koca bir hayatı bize göstererek. Keyifli dinlemeler!
Sait Faik’in Türkçe edebiyattaki yerinin tarifi zor. Rus yazarlar için Gogol’un Palto’su ne ise, Türkçe edebiyat için de onun öyküleri öyle bir yere sahip, diyen de var; onu, Türkçe edebiyat ve özellikle öykü için tek başına bir kaynak olarak gören de. Her yönüyle kendine has, biricik bir yanı var onun. Nurullah Ataç’ın sözleriyle ”...bir doğru var onda: kendi doğrusu, kendi içinin doğrusu." Sait Faik’in 'Bir İlkbahar Hikayesi', Ses Olsun’da! Keyifli dinlemeler!
Dolapdere Yazan: Sait Faik Abasıyanık Seslendiren: Yalçın Altın --- Send in a voice message: https://anchor.fm/yalcin/message
Grenoble'da İtalyan Mahallesi Yazan: Sait Faik Abasıyanık Seslendiren: Yalçın Altın #SaitFaikAbasıyanık, #SaitFaikAbasıyanıksesliöyküleri, #YalçınAltın, --- Send in a voice message: https://anchor.fm/yalcin/message
Anlatsam roman olur'un bu tbt bölümünde Nida Dinçtürk, yönetmen Onur Barış'la yapılmış ilk Sait Faik Abasıyanık belgeseli "Benden Hikâyesi" üzerine konuşuyor."Beni en başta edebiyata, sonra sanata yönelten Sait Faik oldu.""Dünyaya Sait Faik gibi bakmaya başladıktan sonra insanlarla içimdekileri paylaşmanın mutluluğuna vardım.""Belgesel için bir metin yazmadım. Sait Faik, öyküleriyle kendini anlattı zaten.""Sait Faik bugünün İstanbulunu dünden görmüş!""İnsanın doğayla ve birbiriyle iletişimi anlamında kötüye gidiş her zaman var.""Doğayı katletme hâlimiz, insanlara karşı kötü düşüncelerimizin bir dışavurumu."
8 Mayıs Salı,14.00 de Açık Radyo konuğumuz, yazar, akademisyen Murat Gülsoy.11 Mayıs'da (SaitFaik111Yaşında)ölüm yıldönümünü anacağımız Sait Faik Abasıyanık'ı bir edebiyatçı gözünden konuşacağız
Bugün Açık Radyo konuğumuz Sevengül Sönmez'di. Adaların edebiyatçılarını konuştuk. Sait Faik Abasıyanık ile, Burgazada'sı haritadan bir nokta olmaktan çıkıp Sait Faik Abasıyanık Adası oldu bütün dünyada. Adaları, bir kültür-edebiyat mirası olarak bize emanet etti. Dünyanın en önemli en ilginç alanlarından biri adalar.
Bugün ünlü Türk yazar Sait Faik Abasıyanık’tan bir metin okuyoruz. Maalesef İstanbul’u bizim sevdiğimiz kadar sevmiyor gibi gözüküyor. (advanced)
Sait Faik'in Burgazada Çayır Sokak'taki 15 No'lu evi, yazarın 59. ölüm yıldönümünde, 11 Mayıs'ta nihayet müze olarak yeniden açılıyor. Müzenin restorasyon çalışmasını yapan Darüşşafaka Vakfı'ndan, yönetim kurulu başkanı Talha Çamaş Açık Dergi'de konuğumuzdu.
Sait Faik'in Burgazada Çayır Sokak'taki 15 No'lu evi, yazarın 59. ölüm yıldönümünde, 11 Mayıs'ta nihayet müze olarak yeniden açılıyor. Müzenin küratörü Sevengül Sönmez Açık Dergi'de konuğumuzdu.