Sesli Kitap (Canca Şeyler)

Follow Sesli Kitap (Canca Şeyler)
Share on
Copy link to clipboard

Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Instagram: @cancaseyler Youtube: Canca Şeyler

cancaseyler


    • Jul 26, 2021 LATEST EPISODE
    • weekdays NEW EPISODES
    • 15m AVG DURATION
    • 137 EPISODES


    Search for episodes from Sesli Kitap (Canca Şeyler) with a specific topic:

    Latest episodes from Sesli Kitap (Canca Şeyler)

    Cahit Sıtkı Tarancı - Desem ki

    Play Episode Listen Later Jul 26, 2021 2:18


    Cahit Sıtkı Tarancı - Desem ki Müzik: Fatih Çinioğlu - Hicaz Ud Taksimi Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya (@cancaseyler) "Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim Senden kopardım çiçeklerin en solmazını Toprakların en bereketlisini sende sürdüm Sende tattım yemişlerin cümlesini Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin; Nimettensin, nimettensin. Desem ki... İnan bana sevgilim inan Evimde şenliksin, bahçemde bahar; Ve soframda en eski şarap. Ben sende yaşıyorum, Sen bende hüküm sürmektesin. Bırak ben söyleyeyim güzelliğini, Rüzgarla nehirlerle, kuşlarla beraber. Günlerden sonra bir gün, Şayet sesimi fark edemezsen Rüzgarların nehirlerin kuşların sesinden, Bil ki ölmüşüm. Fakat yine üzülme müsterih ol Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini Ve neden sonra Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede Hatırla ki mahşer günüdür Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum"

    Cemal Süreya - Biliyorum Sana Giden

    Play Episode Listen Later Jul 26, 2021 2:48


    Cemal Süreya - Biliyorum Sana Giden Müzik: Gürsel Torun - Hicaz Taksim Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya (@cancaseyler) "Biliyorum sana giden yollar kapalı Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni Ne kadar yakından ve arada uçurum; İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi Uyandım uyandım, hep seni düşündüm Yalnız seni, yalnız senin gözlerini Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım Ben artık adam olmam bu derde düşeli Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda; Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu; Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım Bu böyle pek de kolay değil gerçi... Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya; Bunun verdiği mutluluk da az değil ki Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa, Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem, Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi: Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri."

    Sebahattin Abi - Senin Adın Kavuşmak Olsun

    Play Episode Listen Later Jul 26, 2021 5:18


    Sebahattin Abi - Senin Adın Kavuşmak Olsun Müzik: Hicaz Taksimi · Ruşen Yılmaz · Sedat Özkan · Anonim Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya (@cancaseyler) "Tarifsiz bir sevdada kimliksiz bir sessizliktin Haykırışlarla çağlarken yüreğim durgun limanımdın Sen benim adını koyamadığımdın Senin adın kavuşmak olsun Fırtınalarda yolunu kaybeden gemi misali Rotasız ve pusulasız kalmışken yüreğim Ve hoyratça savrulurken bir limandan bir limana Teslim olmuşken kaderine Apansız sana rastladım o limanda Sen benim adını koyamadığımdın Senin adın kavuşmak olsun.. Bakmaya kıyamazken gözlerine Tutmaya cesaret edemezken ellerini. Ve bütün cümlelerin sustuğu o yerde Sessiz bir haykırıştı yüreğim Eşsiz bir mutluluktu yaşadığım Sen benim adını koyamadığımdın Senin adın kavuşmak olsun. Sonbahar yaprakları dökülürken içimden Hazanı yasarken bahar kokulu sabahlar da Yüreğim üşürdü gözlerimden sel olup akan yağmurda Sırılsıklam ıslanırken ruhum Solmuştu bahçemde ki tüm güller Sen o bahçemdeki açan tek güldün Sen adını koyamadığımdın Senin adın kavuşmak olsun. Dağ çiçeğim yaban gülüm asi sevdam. Saçının bir teline bir ömür adadığım Gözündeki bir damla yaşına şehirleri yaktığım İsyanım feryadım kavuşulmazım Sen vazgeçemeyeceğim yasaklım Sen adını koyamadığım Senin adın kavuşmak olsun. Sen benim yanı başımdaki uzağım Sen benim uzağımdaki en yakınım Dokunmam yasak sevmem yasak Sensiz bu hayatta yaşamak tuzak Sen adını koyamadığım Senin adın kavuşmak olsun. Sisli bir gecede sel olup da gel Bir sonbahar gününde yağmur olup da gel Soğuk bir kış gününde rüzgar olup da gel Ilık bir yaz gecesinde düş olup da gel sen bana yasaklarından sıyrılıp da gel Sen adını koyamadığım Senin adın kavuşmak olsun. Bir gün gelirde tutarsam ellerini Bakarsam gözlerine sevgi dolu Doğarsa sende yeniden bu beden Ve o gün verirsem şayet son nefesimi Ölmeden haykırmak isterim son bir kez Sen adını koyamadığım Sen yaban gülüm sen dağ çiçeğim Sen ruhu revanım sen yaşama sevincim Yasaklım adı bende saklım Senin adın kavuşmak olsun Senin adın Senin adın seviyorum olsun Seviyorum olsun Seni seviyorum, seni seviyorum."

    Fazlı Gök - Bir Allah Misafiri

    Play Episode Listen Later Jul 26, 2021 17:55


    Fazlı Gök - Bir Allah Misafiri (İshak Edebiyat, 2021) Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş "Bahçe kapısının gürültüsünü duydum önce. Saat sabaha karşı dörttü. Kedi olabilirdi belki, köpekler bahçeye pek girmezdi. Şiddetli bir rüzgâr da sarsmış olabilirdi kapımı. Ama hayır, kapı önce açıldı, sonra gıcırdadı, sonra da kapandı."

    Ahmet Telli - Özletiyor Seni Bu Yağmurlar

    Play Episode Listen Later Jul 20, 2021 1:32


    Ahmet Telli - Özletiyor Seni Bu Yağmurlar Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya (@cancaseyler) "Burada yağmur yağıyor Aralıksız yağıyor günlerdir Ama sen yine de şemsiyeni Almadan gel ilk otobüsle Buğulanan camlara usulca Yüzünü çiziyorum ki yüzün Bir yağmur damlası olup Düşüyor yapraklarına gülün Güller de bozamıyor bu uzun Karanlık sessizliğini kentin Anılarını yitiriyor sokaklar Bezirgânlaşıyor bulvar ışıkları Tarih de kekemeleşiyor bazan Ki o zaman aşktır tek bilici Aşksa yürümek gibi bir şey Duyabilmek kuşların gelişini Anısı bizsek eğer bu kentin Unuttuğu türküler bizsek Acıyı rehin bırakıp bir güle Anımsatmalıyız bunları bir bir Sonra yürümeliyiz seninle Sokaklara caddelere çıkmalıyız Belki bir aşktır bu kentin Belleğini geri getirecek olan Burada yağmur yağıyor ama sen Şemsiyeni almadan gel yine de Özletiyor bu çılgın sağanak seni Sırılsıklam özletiyor biliyor musun"

    Arzu Anlar Saraç - Junghans Guguklusu

    Play Episode Listen Later Jul 18, 2021 18:49


    Sesli Öykü: Arzu Anlar Saraç - Junghans Guguklusu (İshak Edebiyat, 2021) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya (@cancaseyler) "Sanki bütün insanlar dik dik bana bakıyor. Sokağa çıkmayı belki de bu yüzden hiç istemediğimi düşünüyorum. İçimden hepsine merak etmeyin mecbur olmasam ben de çıkmazdım demek geçiyor. Eğer devasa bir kalabalığın önünde çırılçıplak kalmak gibi bir korkunuz varsa saklanmak konusunda zamanla hayli gelişmiş biri olursunuz. İşte tam da bu yüzden..."

    Yılmaz Erdoğan - Hüzünbaz Sevişmeler

    Play Episode Listen Later Jul 11, 2021 15:41


    Yılmaz Erdoğan - Hüzünbaz Sevişmeler (Kasım, 1997) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: Zeynel Demirtaş - Tutam Yar Elinden "Adam bankta oturmaktan sıkılmıştı, Kadın karşılara bakmaktan. Adam banktan kalktı, Kadın karşılara bakmaktan yorgun. İkisi de ayaktaydı şimdi. İkisi de ayakta oldukları halde, insanlar telaşlıydılar. Kadın Adam'a baktı, tıpkı karşılara bakar gibi. Adam Kadın'ı süzdü bir an, bankta oturur gibi... Sonra yürüdü Kadın, karşılara. Adam başka, Kadın karşılarda. Saatler zamanın herhangi bir yerinde sancı içinde. Yalnızlığın geniş zamanında Adam, Kadın ve saatler.."

    Mustafa Enes Ardıç - Duvarları Boyadım

    Play Episode Listen Later Jul 4, 2021 13:26


    Mustafa Enes Ardıç - Duvarları Boyadım Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş "Pazar akşamı aldığım yayın paketlerini terk edip ana akım medyanın keşmekeşine daldım. Memleket meselelerini konuşanlardan, labirent yarışına girmiş fareler gibi yarışanlardan, çarpık aile düzenimize en çirkin tarafından tutunan senaristlerin kaleme aldığı..."

    Havva Ekin Akay - Cam (Sesli Öykü)

    Play Episode Listen Later Jun 24, 2021 15:16


    Havva Ekin Akay - Cam (İshak Edebiyat, 2021) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Yaz başıydı. Bunaltıcı sıcaklar başlayacaktı yine. Dükkâna girdiğimde Hayri gazeteyle kapladığı güdük masanın başında sıcağı tüten ekmeği kokluyordu. Gerçi yazı seviyordu Hayri. Cam patlatana kadar top koşturan çocukları sokakta. Akşam ezanını tınmayan, analarını avazı çıktığı kadar bağırtan çocukları."

    Haruki Murakami - Yengeçler

    Play Episode Listen Later Jun 18, 2021 11:36


    Haruki Murakami - Yengeçler (İshak Edebiyat, 2021) Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş "O küçük restorana tesadüfen denk geldiler. Singapur'daki ilk akşamlarıydı ve deniz kenarında yürürken bir anda daldıkları arka sokakta önlerine çıkmıştı. Restoran tek katlı, bel hizasında tuğla duvarlarla çevrili..."

    Ahmet Telli - Anısı Biz Olalım Bu Sokakların

    Play Episode Listen Later Jun 12, 2021 1:55


    Ahmet Telli - Anısı Biz Olalım Bu Sokakların Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Anısı biz olalım bu sokakların öpüşmediğimiz tek saçak altı hiç bir otobüs durağı kalmasın Biz yürüyelim kent güzelleşsin gürültüsüz sözcükler bulalım yeni sevinçlere benzeyen Biz gelince bir yağmur başlar yüzün çizilir buğulanan camlara bir uzun karartma biter akasyalar köpürür birdenbire ve her avluda adınla anılan çiçekler sulanır akşamüstleri Bir arkadaş evine uğrarız yolüstü bir fincan kahve içeriz, ısıtır bizi başını sessizce omzuma koyarsın gülüreyhan olur soluğun Biz kalırız kuşlar dönüp gelir her balkonda bir menekşe sesi Belki yeniden güzelleştiririz adları değiştirilen parkları perdeleri hiç açılmayan evlerde ışıklar yanar çocuk sesleri duyulur tanıdık sevinçlerle dolar yeniden kendi sesini kemiren alanlar Anısı biz olalım bu sokakların ve hiç durmadan yağmur yağsın Biz gürültüsüz sözcükler bulalım sarmaşıklar fısıldaşsın yine Gidersek birlikte gideriz yeni sevinçler buluruz hüzne benzeyen"

    Korkut Kabapalamut - Çukur

    Play Episode Listen Later Jun 11, 2021 13:24


    Korkut Kabapalamut - Çukur (İshak Edebiyat, 2021) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Zira arkeolojik kazılarda gösterilmesi gereken titizlik, özen baştan bu yana hiç mi hiç gösterilmediği gibi, bildiğim, atalarımdan dedelerimden duyduğum, azıcık da olsa okuyabildiğim kadarıyla dünya kuruldu kurulalı buradaki ilk uygarlık- tabii bunun adına uygarlık denebilirse- biziz ve hükümdarın bu sözde kadim kentleri ortaya çıkarmak adına kendi ülkesinin neredeyse tamamını bir çukura çevirmekte, tebaasını da bu uğurda yorgunluktan, sıcaktan, kırbaç darbeleriyle telef etmekte herhangi bir çıkarı olamaz. Tabii eğer ortada kimilerince iddia edildiği üzere gerçekten de bir hükümdar varsa ve yaşanan her şey kocaman bir yanlış anlamadan, devasa boyutlarda bir işgüzarlıktan ibaret değilse. Kim olduğunu bilemediğimiz o uğursuz Baş Muhafız bize korkunç, ülke ve dünya tarihine geçecek çapta korkunç, ölümcül türden bir şaka yapmıyorsa. "

    Öznur Unat - Tamamlanamayan Fotoğraf

    Play Episode Listen Later Jun 9, 2021 20:18


    Öykü: Öznur Unat - Kediye Günlük Çizen: Yiğit Abdullah Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Salih'imin avukatlığı kazandığı gün uyumuştum ya hani onun omzunda, o gün o uykudan uyanmamış olmayı hayal ettim yıllarca. İnsan hiç ölüm uykusu hayal eder mi? Eğer her şeyin, hem de kıymet verilen her şeyin manasının kalmadığı bir yere uyanırsa bir gün, o zaman hayal eder işte. Uzun lafın kısası; fotoğrafı tamamlayamadım. İnsan tamamlayamadığı yerde kendini kaybediyor. Onunla birlikte kayboldum."

    Can Yücel - Her Şey Sende Gizli

    Play Episode Listen Later Jun 3, 2021 2:50


    Can Yücel - Her Şey Sende Gizli Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: Zeynel Demirtaş - Tutam Yar Elinden (@zeyneldemirtas ) "Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kâr sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin. Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın Bir gün yalan söyleyeceksen eğer Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. İşte budur hayat! İşte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir Kuşlar ötebildiği kadar sevimli Bebek ağladığı kadar bebektir Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, Sevdiğin kadar sevilirsin..."

    Can Yücel - Kim Özlerdi Avuç İçlerinin Kokusunu

    Play Episode Listen Later May 30, 2021 5:16


    Can Yücel - Kim Özlerdi Avuç İçlerinin Kokusunu Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: Yansımalar - Hasbihal (Ney: Aziz Şenol Filiz, Tanbur/Gitar: Birol Yayla, Gitar: Murat Usanmaz, Cello: Pınar Bayraktar, Kontrbas: Erdal Akyol, Perküsyon: Ediz Hafızoğlu) "O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer. Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer. Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer. O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer. Daha çabuk unutulurdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer. Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer. Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de, kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer. Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer. Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer. Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer. Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer. O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi, yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer. O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer. Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer. Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer. Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer. Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer. Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer. Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, kulağına okunacak biri olsaydı eğer. İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde "onca ayrılığın birinci dereceden failidir" denmeseydi eğer. Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer. Issızlığa teslim olmazdı sahiller, kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer. Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse... Evet Sevgili, Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!"

    Tarık Çelik - Örümcek

    Play Episode Listen Later May 29, 2021 6:34


    Tarık Çelik - Örümcek (İshak Edebiyat, 2021) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Sahilin kızgın kumları çıplak tenini pişirirken yanı başından geçmekte olan siyah bir örümcek fark etti. Küçük ama seri adımlarla..."

    Şükrü Erbaş - Odaya Kapatılan Gökyüzü

    Play Episode Listen Later May 27, 2021 5:34


    Şükrü Erbaş - Odaya Kapatılan Gökyüzü (İnsanın Acısını İnsan Alır, s.14) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya(@cancaseyler) Müzik: Açık Seçik Aşk Bandosu - Yüzündeki Ürkek Güzellik "Geceler bitti. Yolculuklar bitti. Yeni yerler, yeni sabahlar bitti. Her yerde bin yıllık bir aşınma, solgun zaman kokusu. Senden önceki haline döndü kalabalık. Gamzeli sular yürürdü dünyaya, kirpiğin kaşına her değdiğinde. Ben deniz derdim hazla, gökyüzü niyetine bakardı başkaları. Kimsenin sesinde bulut yok, kanat yok, rüzgâr yok; bir hızar sesiyle konuşuyor artık herkes. Kalbinle donattın önce gövdemi, sonra aşkın nasıl bir yoksulluğa dönüştüğünü gösterdin. Sevinçler bitti, kapı zilleri bitti. Ne bir yere giden var ne gelenlerin yüzünde bir iyilik. Senden başka anısı yok döndüğün yerlerin. Tükeniş kendini yokluğunla tanımlıyor. Açık yarada bir ayaz şimdi anılar. İncelikler bitti; o güzel telaşlar. Ne bir yağmur sesi çatılarda ne camlarda yüzünden bir balkıma; ki düş kurabilsin odalar. Sen oyunlarından çekildin, birbirine küstü çocuklar. Yaşlılar aynaya bakmayı unuttu. Ben durdum tüm bunların ortasında, boynumda ağır, dilsiz bir çan, ölüme dek seni susmaya yargılı. Özgürlük bitti. Övünme bitti. Her şey sürekli olsun, dediğin yerlerdesin şimdi. Yürek çarpıntısını gövdesine yük sayan, yüz yıl sonrası bugünden bilinenlerin paydasını seçtin. Vakti belirsiz sevinçler taşıdım eşiklerine, alışkanlıklarından kurtarmak için seni. Ayrılığı bile bir ayrıcalık diye sundum da, sen kapıların hep aynı saatlerde açılıp kapanmasını bekledin. Bir lambadan alıyor ışığını artık gövden. Gökyüzü bir odada kanat vurur mu? Nerden alır rüzgârını bulutlar? Bir akarsudan doğurmak istemiştim seni. Az az yaşayarak uzatmak ömrünü. Sen evcilliği kalıcı sandın. Bir adres istedin aşka. Komşular, bildik sokaklar, aynı saatlerde aynı konuşmalar, hiçbir şeyi gizlemeyen perdeler, başkalarıyla yağmalanmış düşler. Güvenlik duygusunu dünyaya yeğleyen… Senin yalnızlık dediğin yerde atıyor ayrıcalığın ve güzelliğin kalbi. Gözbebeklerindeki ağrıya inan ne olur. Ölümün eşiğindeki pişmanlığı söylüyorum sana. Dün akşam aldım seni yanıma; gücenikliğini aldım, vazgeçişini, ilk karşılaştığımız günkü sesini; benim dönüp dönüp gidişlerimi, senin gittikçe bir kuyuya benzeyen suskunluğunu… Yolların kentten koptuğu bir uzaklığa varıp durdum. Sonra bir ağacın yalnızlığına oturdum. Üşüyen yerlerini aldım kirpiklerimin arasına, sana dünyayı gösterdim uzaktan. Güneşin büyüsünü, taşların sesini; nasıl yer değiştirdiğini dağların. Onca çokluğuna karşı, yıldızların yalnızlığından söz ettim. Hiçbir şeyin bize uzak olmadığından. İnsan sustuğu yerde yenilmez her zaman dedim. Gözleri içine göllenen hapislerin ufkunu anlattım. Sanayi çıraklarını, hastaların yaşama gücünü. Gözyaşını küçümseyenin acısı da olmaz sevinci de dedim. Oğlundan kalan tek parmağı törenle gömen Dersimli annenin büyük suskunluğunu andım saygıyla. Azalan bir bütün olmaktansa parçalanarak çoğalmanın ne anlama geldiğinden söz ettim. Kâküllerine düşen çiy tanelerini topladım sabaha karşı. Doğan günden kırmızılar sürdüm yanağına. Saçının telinden tırnağının ucuna dek öptüm incelikle. Sonra alıp yalnızlığımı yanıma, biraz daha tutkun, biraz daha iyimser, döndüm yeniden bıraktığın boşluklara."

    Duygu Özsüphandağ Yayman - Sarp'ın Öyküsü

    Play Episode Listen Later May 23, 2021 15:02


    Duygu Özsüphandağ Yayman - Sarp' ın Öyküsü ( Sesli Öykü) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Sabahtı. Saat kaçtı? Bilmiyordu. Evden çıktı. Akşam bir otobüse binecekti. Kaçtaydı? Bilmiyordu. Tek bildiği, sonrasız bir “belki”ye yolculuk yapacağıydı. Düşüncelerden azade, hislere teslim, yolun uzunluğu boyunca ilerleyeceği bir belki…" Audionautix adlı sanatçıya ait Minor With Cricket, Creative Commons Atıf 4.0 kapsamında lisanslanmıştır. https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ Sanatçı: http://audionautix.com/

    Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar (Tüm Mektuplar 1-25)

    Play Episode Listen Later May 14, 2021 74:59


    " Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar (Tüm Mektuplar 1-25)" Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: @can_atilla_official - Hamamda İlk Gözyaşları (Akustik Cover) " Bu kitaba "Sahibini Arayan Mektuplar" adını verirken yanıldığımı ve sana haksızlık ettiğimi şimdi anlıyorum. Her satırı o kadar seninle dolu ki! Yıllar bile her kelimesine düşmüş olan gölgeni silemez artık. Vurduğun damganın ölmezliğini anlayasın diye bu mektupları sana armağan etmiyor ve adını onlara ad yapmıyorum. Fakat göreceksin; adım söylendikçe adın da söylenecek. Senden gelen, sana yazılan ve daima seninle anılacak olan Sahibini Arayan Mektupların her satırı için binlerce kez teşekkür sana." İstanbul, Haziran-Eylül 1962

    25. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar - SON MEKTUP

    Play Episode Listen Later May 14, 2021 5:03


    "25. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar" Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: @can_atilla_official - Hamamda İlk Gözyaşları (Akustik Cover) "Bu gün bendeki resimlerini ve mektuplarını yakıyorum. Küllerini sana göndereceğim. İşte! Hepsi önümde duruyor. Şu resim çekilirken karşında ben vardım, hatırladın mı? Üzerini "seni daima seveceğim" diyerek imzalamışsın. Bu seni en çok anlatan resimdi biliyorum, bana en yakın olduğun resimdi... Karşında ben vardım, gözlerin gözlerimdeydi... İçin benimle doluydu, bakışların gibi. Önce bu resmini yakacağım, bu en çok sen olan resmini. Sonra da diğerlerini yakacağım. Hepsi birer birer kıvrılıp kül olacak sonunda. Ya mektupların? Her birini çok çok öptüğüm mektupların... Satır satır içimde çakılı duran mektupların. Onlar da yanacak. Senden madde olan hiçbir şey kalmasın istiyorum bende. İçimde bıraktığın eziklik yeter artık. Artık seninle değil, verdiğin acılarla avunacağım. Seni bütün arzuların üzerine, bütün özlemlerin ötesinde seveceğim artık. Sensiz bir dünya yaratacağım senden. Dünya duracak, ama sen durmayacaksın. Zaman bitecek, ama sen bitmeyeceksin. Bir gün bütün çiçekleri solacak bahçelerin, yıldızlar ışık vermeyecek, güneş doğmayacak hiç. Ama sen solmayacaksın, sen eksilmeyeceksin. Seni maddenin dışına çıkarıyorum, ölümsüzlüğün kapılarını açıyorum sana. Anlamıyor musun? Daha düne kadar her yerini ayrı ayrı seviyordum. Ellerini tuttuğum zamanlar ürperirdim, başım dönerdi gözlerine bakınca. Dudakların her öpüşte yeniden dünyaya getirirdi beni. Al işte, hepsini sana bırakıyorum. Güzelliğin de senin olsun, dişiliğin de... Göreceksin, bir gün her yerin şu mektuplar, şu resimler gibi kül olup dağılacak. Bir tel bile kalmayacak saçlarından. Niceleri gibi sen de göçüp gideceksin bir gün. Önce gençliğin terk edecek seni. Ellerin buruşacak, belin bükülecek, ak pâk olacak saçların. Boş bir çuvala döneceksin. Sonra, aynaya bakınca bu gün çok güvendiğin güzelliklerinin de seni birer birer bıraktığını göreceksin. Gözlerinde o vahşi parıltı kalmayacak, bütün ateşi sönecek dudaklarının. Ama ben o halinde bile seni terk etmeyeceğim. Çünkü benim içimde hep bugünkü gibi kalacaksın. Taptaze, sımsıcak ve korkunç güzel! Yalnız benim gözlerimde bir mânâsı olacak bakışlarının. Ben yok olduğum zaman da satırlarımda yaşayacaksın. Hiç ihtiyarlamadan, hiç değişmeden, hiç tükenmeden... Adım anınla anılacak, adın adımla... Mektuplarınla resimlerini yakacak gücü kendimde bulamasam, o zaman da kendimi yakardım. Şu herkeste seni gören gözlerimi, şu her yerde sana koşan ayaklarımı ve şu her zaman sana yazan ellerimi yakardım. Tenimden yükselen alevler tâ Allaha kadar uzanır, ona çaresizliğimi anlatırdı. Seni güçsüz, zayıf bir insan tarafından sevilmenin hayâl kırıklığına uğratmamak için, şimdi benim yerime, senden kalanları yakacağım. Ben yaşadıkça, varlığım bütün çaresizliklere meydan okuyacak. Unutma; seni sevdiğim için ölebilirdim, seni sevdiğim için yaşayacağım. Biraz sonra mektuplarınla resimlerini tutuşturacak bir kibrit çöpü gibi çekiliyorum hayatından. Her şeyiyle onu sana bırakıyorum. Hayatın senin olsun, istersen hayatım da. Ama sen kendinin bile olamayacaksın artık... Ben yaşadıkça, adım söylendikçe... Seni bensizliğe ve kendimi sana mahkûm ediyorum... İstanbul, Haziran-Eylül 1962

    24. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar

    Play Episode Listen Later May 14, 2021 4:24


    "24. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar" Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: @can_atilla_official - Hamamda İlk Gözyaşları (Akustik Cover) Ne seni unutabiliyorum , ne senden kalanları... Başımın içinde bir kanser tümörü gibi büyüyor büyüyorsun. Seni unutamamanın verdiği acılara dayanamıyorum artık. Unutamamanın bu kadar kahredici, çıldırtıcı olduğunu bilmezdim. Her yerde, her zaman benimle birliktesin, işin kötüsü her şey seni hatırlatıyor. Kalabalıkta gelişigüzel söylenmiş bir söz bile yetiyor seni düşünmeme. Yalnızlığımda ise sesin kulaklarımda çınlıyor. Avuçlarının serinliğini hissediyorum alnımda. Yaşanmış zamanlar bir film şeridi gibi geçiyor hafızamdan... Anılarımızı en küçük noktasına kadar birer birer hatırlıyorum. İşte o zaman; bu seni unutamayan başı, duvarlara vura vura parçalamak geliyor içimden... Renklerin, kokuların, seslerin ve ışığın bile seni hatırlattığı bir dünyada yaşamak, harikulade bir şey olurdu belki. Ama sen de unutmasaydın. Beni unutmadığını sevdiğini bilsem her şeye katlanırdım. Unutamamanın biriktirdiği o dayanılmaz acılar, unutulmamanın vereceği eşsiz mutluluğun içinde erir, kaybolurdu. Sevmek bir bakıma unutamamağa mahkum olmaktır... Sevilmemişsek; bir de unutulmaya mahkum oluşumuz var en hazini. İnsan, unutabildiği kadar güçlüyse; unutamadığı ölçüde yıkık ve ezik kalıyor... Beni sev demeyeceğim, ama onu da sevmemeliydin. İkimiz de olduğun yerden çok uzağız. Güzelliğinin, büyüklüğünün yanında biz neyiz ki? Unutulmak; ikimize de kadehlerden tattıracağın bir içki olmalıydı. O içkinin sefil sarhoşluğu içinde seni düşünmeli, hep seni özlemeliydik. Unutamamak, sarhoşluğumuzu kamçılayan bir kırbaç olmalıydı. Gitgide işleyen, büyüyen bir yara olmalıydı tenimizde... Unuttuğunu her ikimizde bilmeli, fakat seni hiç unutmamalıydık. Oysa şimdi unutulan da benim, unutamayan da. Ancak, bir kurşun atımı uzaktasın benden, biliyorum ve ciğerlerime saplanmış bir kurşun gibisin hala. Seni çıkarıp atmak da elimde değil, sana gelmek de... Gelsen ne değişecekti ki? Beni hatırlayacak mıydın? Hatırlasan da sevinecek miydin gelişimden? Gözlerinin içi gülecek miydi? Hiç konuşmadan " Ben de seni özledim " diyebilecek miydi ellerin? Hayır, değil mi? Öyleyse hiç gelmeyeceğim sana. Böylesi daha iyi.. Gün oluyor; seni unutabilmek için bu şehirden çok uzaklara gitmek istiyorum. Sokaklar, evler, caddeler, vitrinler seni hatırlatmasın diye. Gün oluyor; anlıyorum senden ve bu şehirden kaçmanın faydasızlığını. Çünkü; biliyorum nereye gitsem benimle geleceksin, ya da gittiğim her yerde senden bir şey olacak... Sen unuttun fakat unutulmadın. Bense unutulduğumu biliyor, fakat unutamıyorum. İnan, unutabildiğim gün seni yeniden ve daha çok sevmeğe başlayacağım...

    23. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar

    Play Episode Listen Later May 14, 2021 3:26


    "23. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar" Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: @can_atilla_official - Hamamda İlk Gözyaşları (Akustik Cover) "Seni kıskanıyorum. İçimde gururdan eser yok artık. Kıskançlığımın başladığı yerde yüreğim tertemiz oldu, aydınlandı, pırıl pırıl şimdi... Gururum, zaman zaman benliğimi saran kendimi beğenmişliğim, güvenim ve inançlarım; hep seninle yaptığım savaşta yenildiler... Bir kıskançlık hissi kaldı içimde dipdiri ve her zamankinden daha güçlü. Kazandığın savaş onu da yenebildiğin anda bir zafer olacak, ancak o zaman "kazandım" diyeceksin. Fakat ben o duygunun, bende fethedemediği o son kalenin asla düşmeyeceğine inanıyorum... Bütün çabaların boşa gidecek, seni sevdikçe kıskanacağım. Bir gün beni sevmemen bile bu savaşa tesir etmeyecek. O zaman asıl büyük yenilgiye doğru sen gideceksin. Sevgimi karşılıksız bırakman bana attığın son kurşun olacak. Açacağın büyük yaraya rağmen yıkılmayacağım, ölmeyeceğim anlıyor musun? Yine seni sevmeye, yine seni kıskanmaya devam edeceğim... Beni tanımadan önce yaşadığın yıllar var ya; onları da kıskanıyorum. Düşün bensiz yaşayacağın bir dakikaya bile tahammülüm yok artık. Bir gün güzel bileğindeki küçük saati parçalayabilirim, bensiz bir zamanı sana bildirdiği için. Mümkün olsa bütün o dakikaları, o günleri sana yeniden yaşatmak isterdim... Sana kıskanılmış zamanlar, mesafeler ötesinden seslenmek ne acı bilemezsin. Seni gören, güzelliğini arzulu bakışlarla seyreden insanların da bu dünyada yaşadığını düşünmek ne korkunç bir şey anlayamazsın. Hele seni başkalarının da sevdiğini ve seveceğini bilmek ne türlü bir ölümdür düşünemezsin... Kıskançlığım bir hayvanın dişisini kıskanması değil. Mayamızda olan arzunun ötesinde bir şey bu. Ebediyen sahip olmak hissinin çok üzerinde bir ölümsüzlük çabası, bir sonsuzluk duygusu... Seni kıskanıyorum. Verdiğin huzursuzluğa rağmen bir kadını kıskanmanın büyük huzuru içindeyim. Oysa ben seni tanıyıncaya kadar kıskançlığı daima ilkel bir duygu olarak düşünür, reddederdim. Bu kadar değer bir insanı tanımamış olmanın verdiği eziklikten gelirdi. Şimdi o ezikliğin yerine bir kabına sığamamak var içimde, taşmak var. Sevginle tamamlandımsa verdiğin kıskançlıkla bütünlendim... Hep böyle kıskançlığımı besleyecek kadar güzel kal..."

    22. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar

    Play Episode Listen Later May 12, 2021 3:41


    22. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar" Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: @can_atilla_official - Hamamda İlk Gözyaşları (Akustik Cover) "Senin için zalim dediler, demek zulmün de bu kadar güzeli olurmuş diye düşündüm. Oysa bütün zalimlere karşı kinle doluydu içim. Ben hiçbir zulme baş eğmedim, zalimlerden yana olmadım. Seni en istediğim anda gelmemen, geldiğin zaman da bana acıların en büyüğünü tattırman belki zulümden başka bir şey değil. Fakat ne yapayım ki onu bile yakıştırabiliyorsun... Çoğu zaman nasıl olsa öldüreceği avına gururla bakan bir panterin vahşi bakışı var gözlerinde. İçinde, ta derinde zulmün kıvılcımları yanıp sönerken bile sana kızamıyorum, senden nefret edemiyorum. İnsanı büyülüyorsun. Baş döndüren güzelliğinin karşısında asıl büyük zalimin tanrı olduğunu düşünüyorum ister istemez... Senin için " Yalan söylüyor " dediler. Kimse farkında değil dudaklarında yalanın ne kadar güzelleştiğinin. Yalansız bir seni düşünmeye imkan var mı? Senden gelen bütün yalanlara razıyım. " Seni seviyorum " dediğin zaman, yalan söylemiş olsan bile, bu sözü bütün gerçeklere değişmeye hazırım. Hiç bir yalan bu kadar sevimli ve manalı olmamıştır dünya kurulduğundan beri... Yalan; senin dudaklarında aydınlık, pembe şafaklara benzer. Sen yalan söylerken gözlerin, gökyüzünün sonsuz karanlığında parlayan yıldızlar gibidir. Sen söylediğin yalanlarla varsan; ben bütün gerçekleri senin bir tek yalanına feda edebilirim. Sana " Yalan söylüyor " diyenler; eşsiz dudaklarında yalanın ne kadar güzel olduğunu bilmeyenlerdir... Sana " Kalpsiz " dediler. Üç milyar insanın yaşadığı bu dünyada çarpan bir tek kalp varsa o senin kalbindir. Bir tek kalp varsa; iyilik diyen, güzellik diyen... Aşk diyen o senin kalbindir... Bir tek kalp varsa yeryüzünde beni seven, yine senin kalbindir o. Bütün zulümlerine, bütün yalanlarına rağmen beni sevdiğini biliyorum. İkimizi çepçevre kuşatan çaresizlikler içinde kalbin hala çarpıyorsa beni sevdiğin içindir. Yoksa aslında bu yalan ve zalim dünyada yaşanmaya değer bir tek dakikanın bile var olduğuna inanmak gerçekten imkansız bir şey... Aşkın seni sevmek olduğunu benden başka bilen var mı söyle? Seni zulümlerinle, yalanlarınla kim bunca ilahlaştırabilir söyle? Söyle, sevdiğim benim, ömür boyunca seveceğim benim; zulümsüz, yalansız bir dünyada yaşanır mı söyle..?"

    21. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar

    Play Episode Listen Later May 8, 2021 3:49


    "21. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar" Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: @can_atilla_official - Hamamda İlk Gözyaşları (Akustik Cover) "Kalabalığın arasında bir Robenson gibiyim. Oysa çevrem her çeşit insanla dolu. Kimi gösterişli, alabildiğine mağrur, kimi ezik ve yılgın. Kimi de boş vermiş her şeye, gününü gün etmekten başka düşündüğü yok... Şu adamı geçen yıl tanıdım; söylediğine bakılırsa, beni hiç kimse ondan fazla sevemezmiş. Oysa ki istediği fiyat verilirse dostluğunu derhal satmaya hazır olduğunu biliyorum. Fakat bile bile aldanmak da güzel. En feci şey insanın artık aldanmayacağı yere gelmesi. İşte ilk ölümümüz orada başlıyor... Ya öteki adam? O da dediğine göre en sadık ve vefalı dostlarımdan birisidir. Yanındayken bana iltifatlar yağdırdığına falan bakmayın. Ben gider gitmez arkamdan atıp tuttuğunu biliyorum. Fakat derim ya bile bile aldanmak güzel... İşte bir başkası daha; her halinden, samimiyet fışkıran bir adam... Karşılaştığımız yerde en gürültülü bir şekilde sevgisini açığa vurmaktan hoşlanır. En büyük zevklerinden birisi de beni dostlarıyla tanıştırmaktır. Bundan aşırı bir gurur duyar. Fakat söylemediğim sözleri, yapmadığım şeyleri uydurup yaymakta da bir eşi yoktur bay Samimiyetin... Ve daha niceleri bay Canayakın, bay Hüsnüniyet, bayan Şiir Sevgisi, bayan Hayranlık, hepsi hepsi benim dostlarımdır. Bir dediğimi iki etmezler görünüşe bakılırsa. Oysa ki ben her zaman her yerde yalnızımdır. Bir çok şölenlerde benim yerime adım oturur sandalyeye. Bütün ilgi adıma karşıdır. Adım sevilir adım övülür, adım alkışlanır... Sen yalnızlığın bu türlüsünü bilmezsin. Çepçevre bir ilgi çemberi ile sarıldığı anda kişinin aslında nasıl bir yalnızlık kuyusuna düştüğünü göremezsin. Ün yapışık kardeş gibidir. Kurtulamazsın kaçamazsın ondan. Kendi hayatını yaşayamazsın... Sen bile beni yalnız ben olduğum için sevemezsin artık. Adımı benden ayıramazsın. Çevremdeki bütün insanlar aslında büyük yalnızlığımın şahitleri bence. Ya da oynadığım yalnızlık dramının seyircileri. Gözlerinden anlıyorum, biraz sonra hepsi sıkılmaya başlayacak, birer birer terk edecekler salonu. Perde indiği zaman birkaç meraklıdan başka kimse kalmayacak... Sen yalnızlığın bu türlüsünü bilmezsin işte. Ve asıl bilmediğin en büyük yalnızlık da senin verdiğin yalnızlıktan başka bir şey değil. Senin yokluğundan gelen o yalnızlık olmasa, öbür yalnızlıklar bana bu kadar koymazdı..."

    20. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar

    Play Episode Listen Later May 7, 2021 3:46


    "20. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar" Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: @can_atilla_official - Hamamda İlk Gözyaşları (Akustik Cover) "Neredesin? Günler var ki beni aramadın, yazmadın. Senden gelecek bir mektubu bekledim boşuna. Önceleri içim umutla dolu, postacının kapımı çalmasını bekledim. Satırlarınla aydınlanmasını bekledim bu karanlığın... Saatler saatleri, günler günleri kovaladı. Git gide büyüdü verdiğin yalnızlık, yüreğim kahırla doldu. Ümit etmenin mutlu heyecanları, yerini tarifsiz bir hüzne bıraktı. Kocaman, kalabalık bir şehirde yapayalnız kaldım işte... Neredesin? Beni unuttun diyemeyeceğim, unutmadığını biliyorum. Ama düşün ki, benden uzaklaştığın her kilometre, sana olan sevgimi bir kat daha arttırdı. Senden başka bir şey düşünemez oldum. Geri döndüğün zaman , eminim şaşıracaksın. Böylesine mesafelerle büyüyen, zamanla derinleşen bir aşkın karşısında olmak kim bilir ne kadar değiştirecek seni... Yüzünde pembelerin en güzeli, gözlerinde ışıkların en parlağı ile sevilmenin, çok çok sevilmenin hazzını yudum yudum içeceksin. Sevilen bir kadının mutluluğunu seyredeceğim sende. Sevdiğim kadının ölümsüzlüğünü yaşayacağım... Neredesin? Dün evinin önünden geçtim. Perdelerin kapalıydı, dolu doluydu gözleri pencerelerin. Kapın sanki bir daha hiç açılmayacak gibi kapanmıştı sokağın yüzüne. Kim bilir odalar, eşyalar ne haldeydi sensiz. Her dakika ayaklarının güzelliğiyle mest olan halılar ne yapıyordu şimdi? Ya kokuna ve sıcaklığına alışmış yatağın ne haldeydi? Baktım sen yoktun, duvarlar kararmıştı... Sokağından yaşayan bir ölü gibi geçtim ve bir hüzün anıtı halinde bıraktım evini... Neredesin? Meğer ne doldurulmaz bir derinlikmiş yokluğun. Kaderde bu sensizlik de varmış. Her insanın yüzünde sana benzeyen bir şey aramak da varmış. Sesini duymak varmış şarkılarda. Bütün kitaplarda seni okumak varmış. Meğer ne dayanılmaz bir şeymiş yokluğun. Kağıtlara seni yazmak varmış, renk renk düşünmek varmış seni, çiçek çiçek koklamak varmış. Artık hiç yazmasan da olur hiç gelmesen de... Meğer ne türlü bir ölümmüş yokluğun... Bir daha neredesin demeyeceğim. Bendesin artık. Dudaklarımın değdiği kadehlerdesin. Serin yağmurlar getiren bulutlardasın. Kâh denizlerdesin, kâh rüzgarlardasın. Uzaktasın ama yine bu şehirdesin... Gittiğine inanmıyorum. Gel demeyeceğim...

    19. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar

    Play Episode Listen Later May 4, 2021 3:12


    "19. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar" Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: @can_atilla_official - Hamamda İlk Gözyaşları (Akustik Cover) " Duyarlarsa " diyorsun. Duysunlar ne çıkar? Seven insanın bir suçlu gibi ezik olması neden? Sevmek ve sevilmek hakkımızı kullanıyorsak bundan kime ne? İnsan olarak aşktan başka övünecek neyimiz kaldı? Erdem yalan söylemek mi? Hırsızlık etmek mi? Katil olmak mı ? Yoksa esirleri fırınlarda yakmak mı erdem? Bir milletin gençliğini savaş meydanlarında yok etmek mi? Yalnız sofular mı erdemli bu dünyada? Çıkarını düşünenler mi namuslu? Aşka saygı duymayanlar utansın yaşadıklarına, sevenler değil... " Görürlerse " diyorsun. Oysa ki kimse görmeyecek seninle seviştiğimizi. Bu doyulmaz zevki kimseye tattırmayacağız. Seni benden başka hiç kimseyle paylaşmaya razı değilim. Zaten sen bir bütünsün; bölünemezsin, paylaşılamazsın ki..! Ben hep sevdim sana gelinceye kadar. Seni sevmeye hazırladım kendimi. İlk sevdiğim değilsin elbette, ama son sevdiğim olacaksın... Seni tanımadan önce yalnız sevmenin hazzıyla doluydu yüreğim, gururluydum, çünkü; seven bendim. Yalnız benim hakkımdı sevdiğimi yüceleştirmek, onu erişilmez yapmak, ölümsüz kılmak benim hakkımdı... Sevildiğimi, hele senin tarafından sevildiğimi anladığım anda gururum yok oldu. Aşkının büyüklüğü karşısında eridiğimi hissettim... " Anlarlarsa " diyorsun. Anlasınlar umurumda değil. Keşke anlayabilseler… Herkesin seni olduğun yerde görmesini, bilmesini isterdim. Ben sende yaşamanın kavramını buldum. İç aleminin sonsuz hazinelerini önüme serdiğin zaman anladım yaşadığımı. Güzelliğinin manyetik alanından dışarıya çıkamaz oldum... Hiç bir şeyden çekinme artık. Bak! Şimdi seninle vardığımız o yerde kimseler yok. Yıldızların erişilmezliğinde, duyguların sonsuzluğundayız. Zamanı aştık, en güzeli kendimizi aştık seninle... Onun için şimdi ilk defa beni sevmek hakkını sana tanıyorum. Anla, seni ne kadar sevdiğimi..."

    Gorki - Ana (6. Bölüm)

    Play Episode Listen Later May 4, 2021 14:33


    Gorki - Ana ( 6. Bölüm ) Seslendiren: Yusuf Can GÖKKAYA (@cancaseyler) "Gözyaşlarının biriktiğini hissediyordu. Oğlunun sükûn ve inançla sözünü ettiği o felâketi bekleyecekti artık. Bu bekleyiş, kolu kanadı kırık kör bir pervane gibi çırpınıyordu yüreğinde. Çıplak, karla kaplı bir ova geldi gözlerinin önüne. Soğuk bir rüzgâr küçük ıslıklarla esiyor, karları önüne katıp döne döne, hoyratça saldırıyor. Ovanın ortasında, tek başına sendeleye sendeleye küçük bir gölge ilerliyor. Rüzgâr, bacaklarına dolanıyor, eteğini şişiriyor, kar zerreciklerini yüzüne savuruyor. Genç kız yürümekte zorluk çekiyor, ayakları kalın kar tabakasına batıyor. Üşüyor, korkuyor, iki büklüm... Deli rüzgârın önüne, kattığı bir çöp gibi bulanık ovanın ortasında... Sağında bataklıkların üstünde orman yükseliyor karanlık bir duvar gibi. Cılız, çıplak kayın ağaçları ve çamlar inildiyor. İlerde, uzaklarda bir yerde, kentin donuk ışıkları... Ana korkudan titreyerek: "Yarabbim, sen acı bize!" diye mırıldandı...

    Metin Nart - Gül Ablanın Nasıl Gittiğine Dair

    Play Episode Listen Later Apr 25, 2021 29:47


    Metin Nart - Gül Ablanın Nasıl Gittiğine Dair Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya (@cancaseyler) “Öyküler vardır, ahraz öznesini cellat mezarlığına gömen. Özneler vardır, yarı yolda kalem kırıp öyküsünün kalbine saplayıp giden. Geride kalansa zamandan ari hüzünlü bir yarım kalmışlık. Öznesi de öyküsü de çoktan yitmiş.” Firdevs Gül Kevin MacLeod adlı sanatçıya ait Almost in F - Tranquillity, Creative Commons Atıf 4.0 kapsamında lisanslanmıştır. https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ Kaynak: http://incompetech.com/music/royalty-free/index.html?isrc=USUAN1100394 Sanatçı: http://incompetech.com/

    Canca Şeyler - Lacivert (Sesli Öykü)

    Play Episode Listen Later Apr 24, 2021 10:07


    Canca Şeyler - Lacivert Yazan-Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya (@cancaseyler) "Dalmayı yettiremezdi bu sefer kendine, kaçardı bizden, çayından, kendisinden… Yeni bir uzağı da yoktu, gideceği yakını da..."

    Dilek Bilge - Esma'nın Çerçevesi

    Play Episode Listen Later Apr 18, 2021 6:39


    Dilek Bilge - Esma'nın Çerçevesi (İshak Edebiyat, 2021) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Geçmiş; değiştiremeyeceğim, unutamayacağım ama bağışlayabileceğim bir şekilde yeniden karşımdaydı. Az önce girmek için emek verdiğim kapıdan bir an önce çıkıp soluklanmak istiyorum. "

    Aysu Arslantürk - Guruba Karşı Urla

    Play Episode Listen Later Apr 10, 2021 12:55


    Aysu Arslantürk - Guruba Karşı Urla (İshak Edebiyat, 2021) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Yola çıkıyoruz. Bu sefer tüm kahverengi tabelalara sapacağız. Her defasında geçip gittiğimiz yerleri bu defa göreceğiz. Ani bir sağanağa yakalanıp arabanın kaloriferiyle kuruyacağız. Daha uzun zamandır yediğimiz en iyi köfteyi tadıp, harika bir köyde mola vereceğiz. Yine tanışıp yine vedalaşacağız. Şiir, yazılmaya devam ediyor."

    Ebuzer Kalender - Bamya

    Play Episode Listen Later Mar 28, 2021 20:25


    Ebuzer Kalender - Bamya (İshak Edebiyat, 2021) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya (@cancaseyler) "Çenem titremeye başlıyor. Elimdeki kaşık kaseye düşerken gözlerimin nasıl da böyle hızla dolup taştığını merak ediyorum. Sarsıla sarsıla ağlarken yutamadığım lokma ağzımın kenarından kirli sakalıma süzülüyor. “Bamyayı çok severdin,” diye höykürüyorum burnum akarken. Ve ömrümün geri kalanında onu boğmadan önce bamya yedirmediğim için pişmanlık duyacağımı biliyorum, bir daha asla bamya yiyemeyeceğimi de."

    Gorki - Ana (5. Bölüm)

    Play Episode Listen Later Mar 26, 2021 13:03


    Gorki - Ana ( 5. Bölüm ) Seslendiren: Yusuf Can GÖKKAYA (@cancaseyler) "Pavel anasına doğru eğildi, bir çocuğu azarlıyormuş gibi sinirli sinirli: "Hepimiz korkudan geberiyoruz zaten!» dedi. "Bizi yönetenler de bu korkudan yararlanıp bizi daha fazla korkutuyorlar." Ana: "Kızma!" diye inledi. "Nasıl korkmam? ömrüm boyunca hep korku içinde yaşadım!.." Pavel yumuşadı, hafif bir sesle: "Bağışla beni," dedi. "Başka türlü yapamam." Ve çıkıp gitti."

    18. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar

    Play Episode Listen Later Mar 25, 2021 3:57


    "18. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar" Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: @can_atilla_official - Hamamda İlk Gözyaşları (Akustik Cover) "En güzel beraberlik seninle olmak diyorum, nasıl en korkunç yalnızlık sensiz olmaksa… Biraz önce buradaydın. Aradan geçen zaman henüz kokunu bile dağıtamadı. Oturduğun koltukta ağırlığının izi duruyor. Dokunduğun her yerde sıcaklığın var, baktığın her şey de aydınlığın... Gittin mi? Ben şimdi yalnız mıyım? Duvarlar üzerime yıkılıyor, yüzümde parçalanıyor aynalar, resim çerçeveleri... Tarifi mümkün olmayan bir boşluk içindeyim. Gözlerim kapıda, belki yine gelirsin diyorum. Uzaktan ayak sesleri geliyor. Sen değilsin gelen biliyorum, ama yine de bir ümit var içimde vazgeçemediğim... Bir sigara yakıyorum ve seni arıyorum dumanın havada çizdiği şekillerde. Sonra ne yapacağını bilemeyen ellerime bakıyorum bir zaman. Ellerim hala ayrılırken ellerine temas etmenin hazzı içinde şaşkın ve kararsız. Oysa , o ellerle şimdi şiirler yazabilirim senin için, sana yokluğunun dayanılmazlığını anlatabilirim... Zaman hayli ilerledi. Evine varmış olmalısın. Kulağım telefon sesinde. Beni aramanı bekliyorum. Telefonun her çalışında umutla uzanıyor ellerim ahizeye. Oysa hep bir başkası çıkıyor karşıma. Kahroluyorum. Senden başkasının varlığına değil, sesine bile tahammülüm yok artık. Ağır dayanılmaz saatler geçiyor. Nihayet senin sesin telefonda. Beni anlayan, o özlemli kısık sesin... " Nasılsın ? " derken bile yüreğimi heyecanla dolduran, kanımı tutuşturan sesini işitmenin sevinci sarıyor her yerimi. Hiç bitmesin istiyorum konuşmamız. Senden başka bir şey düşündüğüm yok, dünya umurumda değil. Konuşuyor konuşuyoruz ve " Allahaısmarladık. " diyorsun. Sana düşündüklerimi söyleyemiyorum. " Ne olur, yine gel ve hiç gitme artık... " diyemiyorum... Boğazıma bir şeyler düğümleniyor. Ellerimde soğuk, hissiz bir aletle yapayalnız kalıyorum... Sesin yerine çıldırtan bir uğultu kulaklarımda. Biraz önce sesini bana ileten telefon düşmanım şimdi. Hırsla ve kinle bakıyorum bir zaman... Sonra sevdiğin bir plağı çalmak geliyor aklıma. Birden seviniyorum. Her şeye rağmen yine seninleyim, ne iyi... Beşinci senfoniyi dinliyorum. Odayı orkestranın güçlü, tanrısal sesi dolduruyor. Hiç ayrılmadığımıza ve ayrılmayacağımıza inanıyorum. Yüzyılların ardından bir Beethoven sesleniyor, isyan ediyor zamana. Ve sonra bir başka plakta Schumann ağlıyor, ben ağlıyorum, uzaklarda sen ağlıyorsun... Aşkın ve sanatın ölümsüzlüğüne bir kere daha inanıyorum... Artık seni sevdiğime pişman değilim..."

    17. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar

    Play Episode Listen Later Mar 22, 2021 4:44


    "17. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar" Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: @can_atilla_official - Hamamda İlk Gözyaşları (Akustik Cover) Soruyorum, susuyorsun. Ben sükutun bu kadar anlamlı olduğunu bilmezdim. Bütün sorularımın cevabını bir bakışla veriyorsun, kah bir gülüşle. Zaman zaman gözlerinin içinde eriyip kaybolduğumu hissediyorum. Yanımda olmadığın günler, geleceğin güne hazırlıyor beni... Yokluğuna böyle dayanabiliyorum... Karanlıklar içinde her dakika gözlerinin aydınlık bakışlarıyla doluyor içim. Aradığım her şey orada. Cevapsız kalmış bütün soruları gün ışığına çıkarıyor gözlerin... Bekliyorum, geliyorsun. İşte diyorum yaşamak bu. Sevmek, seni sevmekten başka bir şey değil. Hiç kimseyi bu kadar özlemle beklemedim. Bu kadar inanmadım hiç kimsenin geleceğine. Onun için bir gün gelmeyeceğinin korkusu kahrediyor beni... Geleceğin mutlu ana yaklaşan her dakika yaşamaktan güzel, geçen her dakika ölümden acı... Fakat gelişin her şeyi unutturuyor. Sıkıntılı öğle sonları günün en yaşanmaya değer saatleri oluyor sen gelince. Kızgın bir güneş altında bana karlı dağ yamaçlarının serinliğini getiriyor ellerin... İstiyorum veriyorsun. Verdiklerin bir bakıma iflası oluyor saadet anlayışımın. Böylesine büyük hazların hayal bile edilemediği bir dünya üzerinde özlenecek başka saadetin kalmadığını düşünüyorum... O zaman her şey siliniyor gözlerimden. Sensiz bir yarının değersizliğini, çekilmezliğini daha iyi anlıyorum... Huzur seninle kayboluyor, bütün sevinçler seninle gidiyor, sensiz bir kanlı gömlek gibi giyiyorum üzerime yaşamayı... Çaresizlik hiç bir zaman sen yanımda olduğun anlardaki kadar kötü ve merhametsiz olmuyor. Yine de her öpüşümde bana ilahlara has bir güç, bir büyük huzur veriyor dudakların... Ağlıyorum. Gidiyorsun. Ama sen gözyaşlarımı görmüyorsun ki! Ayrıldığımız yerde başlıyor yıkıntım. Kalabalık bir caddede, vapur iskelesinde ya da bir kapı önünde; nerede olursa olsun ayrılığın bir tokat gibi iniyor yüzüme... Kocaman, sivri bıçaklar gibi delik deşik ediyor vücudumu. Her yer kan oluyor. Artık dayanamıyorum, artık dayanamıyorum... Ağlamak bile kar etmiyor... Ben bu acılara, ben bu sürekli ölümlere önceden razı oldum. Şikayete hakkım yok, biliyorum. İsyan etmem faydasız. Kendi kaderinin çizdiği yolda yürüyor ayakların... Yazıyorum, okuyorsun. Kimbilir ne dayanılmaz acılar içindesin sende... Nasıl her yerini, orada bir sigara söndürülmüşcesine yakan özlemler içindesin. " Mümkün olsa hep yanında kalırdım. " diyorsun. " Hiç senden ayrılmazdım, hep senin olurdum... " diyorsun. İşte onun için sana hiç kızamıyorum ya! Bütün isyanım çaresizliklere, bu kahpe imkansızlıklara... Bu mesafelere. Bu zamana ve bu bizi çepçevre kuşatan insanlara, onların pis kurallarına, beş para etmez inançlarına... O demir parmaklıklara, ağır kapılara, kalın zincirlere, o merhametsiz, çirkin gardiyanlara rağmen seni seviyorum. Anlatamıyorum...

    Gorki - Ana (4.Bölüm)

    Play Episode Listen Later Mar 21, 2021 11:58


    Gorki - Ana ( 4. Bölüm ) Seslendiren: Yusuf Can GÖKKAYA (@cancaseyler) "Tanrı seni korusun!" dedi. "Nasıl istersen öyle yap, sana engel olmam. Senden bir tek şey istiyorum: başkalarıyla konuşurken ihtiyatlı ol! İnsanlardan sakınmak gerek. İnsanlar birbirlerinden nefret ediyorlar! Açgözlüdürler, çekemezler. Kötülük etmekten mutluluk duyarlar. Sen onlara gerçek yüzlerini göstermeye, onları yargılamaya başlarsan sana kin bağlarlar, mahvederler seni!" Pavel kapının yanında ayakta duruyor, bu acı sözleri dinliyordu. Gülümsedi: "İnsanlar kötüdürler, evet. Ama ben dünyada doğru bir şey olduğunu öğrendim öğreneli, onlar daha iyi görünüyorlar!.."

    16. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar

    Play Episode Listen Later Mar 21, 2021 4:21


    "16. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar" Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: @can_atilla_official - Hamamda İlk Gözyaşları (Akustik Cover) "Artık aldanmak istemiyorum. Beni sevgilerinin ölümsüzlüğüne inandır, korkulardan, şüphelerden kurtar. Hiç aldanmamışların o engin iç rahatlığına hasretim. Ayıkla, arıt beni. Bütün insanlar aldanıyormuş, sürekli bir aldanmaymış yaşamak... Ne çıkar? Ben artık aldanmak istemiyorum ya! Sen ona bak... Onun için seni erişemeyeceğin bir yere çıkarmayacağım, olduğun gibi seviyorum seni. Olmanı istediğim gibi değil! Hiç olamayacağın gibi değil. Neredeysen orada dur. Nasılsan öyle kal. Bütün mevsimleri bir günde, bütün yılları bir mevsimde yaşamaya razıyım seninle. Yanımda olduğun zamanlar nasıl apaydınlık oluyorum, nasıl içim huzurla doluyor, görmüyor musun? Gözlerimin derinliğine bakma; başın dönmesin. Gelecek günleri düşünme, korkma büyük hazlar yaşamaktan. Erişemeyeceğin hiç bir mutluluk yok. "Yaşadım" diyemeyeceğin hiç bir günün olmayacak benimle. Hiç aldatma beni, hiç yalan söyleme. Bir gün aldatsan bile; aldandığımı senden öğrenmeliyim önce. O zaman ölsem de mutlu ölürüm, inan. Biraz da olsa inanmış ölürüm. Aldanmak... En büyük yıkıntısı iç dünyamızın. Aldanmak... Ses veren üç telimizden birinin kopması. Aldanmak o en son, fakat en kesin kabullendiğimiz gerçek. Sen hiç aldatma ne olur? Yıkılışım da sevgim kadar büyüktür benim. Bırak, kalbimden ses veren bütün teller ben yaşadıkça sana inanmayı söylesin. Sana kayıtsız, şartsız inanmak olsun; bütün kazancım yaşamaktan. O zaman her şeye katlanırım. Korkulardan, endişelerden uzakta her saniye yaşadığımı bilirim. Çaresizlikler beni korkutmaz. Şu aşağılık dünyanın hiç bir acısı seni sevmeyi unutturamaz bana artık. İnanmak; seni düşündükçe söylediğim bir şarkı olmalı dudaklarımda. İnanmak; gökyüzünün en karanlık zamanında bile görebileceğim bir yıldız olmalı. Dağlardan, denizlerden esen serin rüzgârlar gibi, senden gelen bir şey olmalı inanmak. Kimi gün kalem olmalı parmaklarımda, kimi gün kulağımda musiki, gözlerimde ışık olmalı. İçtiğim suda, yediğim ekmekte sana inanmanın tadını duymalıyım. Her sabah ilk ışık, sana inanarak yaşayacağım mutlu bir gün getirmeli bana. İşte o zaman yokluğuna bile dayanabilirim, özlemlerim daha derin bir anlam kazanır. Seni beklerken şüphelerin o kahredici zehriyle, geciktiğin her saniye bir defa ölmem. Artık aldanmak istemiyorum. Seni aldatmak zevkinden sonuna kadar mahrum edeceğim. Beni aldatmanın acısını da sevincini de hiç tattırmayacağım sana. Çünkü, aldattığın zaman; yemin ediyorum yeryüzünde olmayacağım. İnanmışlığım ölüme kadar sürsün, bırak. Zarımı son defa senin için atıyorum...

    Hakan Sarıpolat - Kelebekler

    Play Episode Listen Later Mar 16, 2021 13:39


    Sevgili Hakan Sarıpolat'ın "Cıs" isimli kitabında bulunan "Kelebekler" öyküsünü sizler için seslendirdim. Öyküleriyle bize farklı dünyaları sunan Hakan Sarıpolat'a ve bu öyküleri bizlere ulaştıran İthaki Yayınları'na teşekkürler... "Sabaha kadar uyumadım. Kısık nefesler alarak uyuyan babamı izledim. Yaşlı ağaçlara benziyordu. Gecenin karanlığında sessizce salınan, istese de ölemeyen ağaçlara. Bu kadar kısa sürede nasıl bu hale gelmişti? Yaşamak için bir sebebi kalmamıştı. Bedenini terk etmeye çalışıyor ama bunu başaramıyordu sanki. "

    bu gecenin kelebekler
    15. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar

    Play Episode Listen Later Mar 12, 2021 4:03


    "15. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar" Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: @can_atilla_official - Hamamda İlk Gözyaşları (Akustik Cover) "Gözlerine baktığım zaman susmanın bir sebebi olmalı. Bana kendini anlat. Korkularını, dileklerini söyle bana. Aşktan ne bekliyorsun? Dostluk mu? Al, istediğin kadar... Yüreğimi apaçık önüne seriyorum işte! Orada sevdiğin, istediğin ne varsa al, senin olsun. Sana arzularımın ötesinden sesleniyorum. Aydınlık! Sen en güzel aydınlık! Bizi bırakma. Kalplerimizde girmediğin köşe kalmasın. Çek, kurtar bizi insan yaratılışımızın korkunç karanlığından. içimizde, ta derinlerde kükreyen o vahşi hayvanı sustur. Düşüncemizi tırmalayan o kanlı pençelerden kurtar bizi. Unutulmuşların dünyasında biz unutmak istemiyoruz. Hadi sevdiğim sen de aç yüreğini. Dostluğun o ölümsüz ışığı dolsun içine. Saçlarımı okşadığın zaman, annemin eli sanmalıyım ellerini. Dudaklarından yalnız aşkın hazzını değil, dostluğun doyulmaz içkisini de içmeliyim. Bana önce insanlığımı öğret, bana unutmamayı öğret. Seni hiç unutmak istemiyorum. Bilinmeyen içkilerin en zevk dolu sarhoşluğunda yaşayalım seninle. Kurtulalım bu korkulardan, bu çaresizliklerden. Beni hiç unutmayacaksan sev, usanmayacaksan sev. Birlikte yaşayacağımız her dakika ömrümüzün bir yılına bedel olmalı. O dakikaları hatıraların sonsuz mezarlığına gömeceksek hiç yaşamayalım. Önce zamandan kurtulmalıyız öyleyse, önce zamandan kurtulmalıyız. Birbirini yenilemeli saatlerimiz. Yarın bu günü aratmamalı. Yerçekiminden kurtulurcasına aşmalıyız zamanı seninle. O dost zamanı, o dostça zamanları. Bana < gel > dediğin an; mesafeler de anlamını kaybetmeli. Yolları dakikalarla, günleri kilometrelerle ölçmemeliyiz. Beraberliğimiz, bütünlüğümüz hiç bitmemeli. O hiç sönmeyen dostluk ateşinin çevresinde hep böyle el ele, diz dize olalım. Ne yağmur söndürmeli o ateşi ne rüzgar. Yüreklerimiz hep böyle ışıl ışıl olmalı alevlerinde. Hadi sevdiğim, sen de aç yüreğini. Bana kendinden bahset. Hep ben ol, durmadan ben ol istiyorum. Dudaklarım kurudu bak! Bir yudum su ver güzelliğinin pınarından. Acıktım dersem iyiliğinle doyur beni. Üşüyorsam; yalnız dostluğunun ateşinde ısınsın ellerim. Benim olma demiyorum. Ama önce ben ol. inan, ben hep senin olacağım, baştanbaşa sen olduğum için. Aşkta kaybettiklerimizi dostlukta tamamlayalım. Gel aydınlık bizi bekliyor..." Ümit Yaşar Oğuzcan

    Berna Terziahmetoğlu - Ay Günü

    Play Episode Listen Later Mar 9, 2021 13:19


    Berna Terziahmetoğlu - Ay Günü (İshak Edebiyat, 2021) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Karada yaşamak için yaratılmamış gibiyim. Suyun hareketi, ayak parmakları perdeli birine şifa olabilir ama dünyadayım, insanım. Yüzünce yaşadığını anlayan, sgöl, deniz, nehir ne görse yaşama sevincini yakalayan biri kendisi gibi biriyle olmalı. Karada değil belki yer altında nefes alan, dünyanın ışığına uzak biriyle aynı dili konuşabilirim. Sevgilim de gitti, ayaklarımı gören gidiyor. Yine de bütün kayıplardan sonra komşumu düşünürken iyi oluyorum. Hayatın kuytusunda benim gibi beklemede olan biri olduğunu bilmek derin nefes aldırıyor. "

    14. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar

    Play Episode Listen Later Mar 7, 2021 3:28


    "14. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar" Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: @can_atilla_official - Hamamda İlk Gözyaşları (Akustik Cover) "İlk defa göz göze geldiğimiz anı hatırlıyor musun? Kaçamak bir buluşmasıydı bu gözlerimizin... Seni istiyordum, biliyordun... Bakışların duygulu, anlayışlıydı, özlemliydi zaman zaman... Bakışların bir şarkı söylüyordu hiç bilmediğim. Seni dinliyordum, bakışlarını dinliyordum... Dağbaşında apansız karşıma çıkan bir pınardı sanki gözlerin. Eğilip su içmek istiyordum kirpiklerinin arasından... İçimde yaktığın ateşi söndürmek istiyordum. Ama o ateş gitgide büyüdü işte! Şimdi biraz da sen yan artık, benim yanacak yerim kalmadı... İnanamıyorum, sen var mısın? İnanamıyorum bir türlü. Tuttuğum ellerin mi? Öptüğüm dudakların mı? Kim bilir? Belki de yoksun, ben bir rüyâ görüyorum, biraz sonra uyanacağım. Her şey ansızın silinecek... Ne saçların kalacak ortalıkta, ne gözlerin... Yine kahredici yalnızlığıma döneceğim. Biraz daha yıkılmış, biraz daha sensiz... O gün ilk defa seni gördüm. Düşün, sen dünyaya geleliberi kaç yıl geçmiş aradan... Düşün, ne kadar çok özlemiştim seni. Öyleyse hiç gitme, ne olur? Vereceğin her kedere razıyım. Acıların en büyüğünü sen tattır bana, zehirlerin en şiddetlisini senin elinden içeyim... Ama gitme ne olur... Dudaklarım kurumuştu, içim yanıyordu. Suya hasret, kurumuş bir ot gibiydim. Yağmur olup yağdın üstüme, yeşerdim, filizlendim. Sonra güneş oldun, hayat verdin bana, koku verdin, renk verdin... Şimdi bırakıp gidersen bir daha ve son defa yine kuruyacağım, dağılıp toz olacağım anlıyor musun? Çünkü senden sonra kimse gelmeyecek, biliyorum. Kimseler çalmayacak kapımı. Gidersen beni bana mahkûm edeceksin, keşke ölsem diyeceğim o zaman, keşke ölsem! Şimdi sendeyim, seninleyim, seni yaşıyorum. Beni bana bırakma! Senden bir parçayım artık, belki de baştanbaşa sen oldum farkında değilsin... Beni bana bırakma! Sen olduğun için mutluyum... Sen olduğum için de... İstersen ben olma. Hiç benim olma. Ama bırakma beni ne olur... Beni, bana bırakma!"

    Gökçe Atabek - LAL

    Play Episode Listen Later Mar 5, 2021 18:55


    "Gökçe Atabek - Lal" Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: Erkan Oğur&Djivan Gasparyan - Sevdiğimi Elimden Aldılar " O eve gidene kadar tüm hücreleri titredi Ebru'nun, sanki her zerresi acıyordu korkudan, kaçmak istiyor ama aynı anda ölümden de korkuyordu. Ne garipti insanın her şart ve koşulda ölümden korkması. Bir gün gideceğini bile bile, her acıya rağmen hayata sımsıkı tutunmaya devam ediyordu Ebru da herkes gibi. Ama diğerlerinden bir farkı vardı onun, elleri acıyordu tutunmaya çalıştığı boşluktan, sanki kızgın ve en harlı sobanın borusundan tutuyor gibi hissediyordu..."

    13. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar

    Play Episode Listen Later Mar 1, 2021 2:36


    "13. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar" Birinci bölüm 13. mektup ile sona eriyor(Ocak - Mart 1961). İkinci bölüm, 14. mektupla devam edecek... Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: @can_atilla_official - Hamamda İlk Gözyaşları (Akustik Cover) "Er geç beni affedeceksin. Bir şey beklemeden, bir şey istemeden affedeceksin. Sevgin seni oraya götürecek. Düşe kalka ilerleyeceğin yollarda, taşlar kanatacak ayaklarını. Issız, karanlık ormanlardan geçeceksin yapayalnız. Sonra bir bataklık başlayacak gözün alabildiğine... Omuzlarına kadar yapışkan çamurlara saplanacaksın. Durmadan yağmur yağacak üstüne, iliklerine kadar ıslanacaksın, üşüyeceksin... Ahtapot elleri gibi uzun, pis sarmaşıklar dolanacak ayak bileklerine. Dört yanında kara bataklık kuşları dönecek çığlık çığlığa. Geçmiş zamanı düşüneceksin. O bir daha yaşanılmaz günleri, geceleri düşüneceksin. Bataklığın son bulduğu yerde zift gibi koyu bir gece başlayacak geçmiş gecelere benzeyen... Yürüyeceksin, ağır ağır ilerleyeceksin zamanın ve gecenin ortasında. Keskin bir rüzgar çıkacak, merhametsiz kırbaçlar gibi parçalayacak yüzünü... Sonra bir dağ yamacına varacaksın, bitkin ve perişan... Uzaklarda cılız bir ışık göreceksin. Sen yaklaştıkça büyüyecek, sıcak kollarıyla saracak seni. Fakat, sen o ışığın olduğu yere hiç bir zaman varamayacaksın ve bu gerçeği anladığın anda yıkılacaksın, korku ve ümitsizlik saracak yüreğini, ağlayacaksın... İşte o zaman beni düşüneceksin, çektiklerimi, senin için katlandığım şeyleri düşüneceksin. Bulutlar dağılacak. Seni nasıl sevdiğimi, nasıl yüceleştirdiğimi, nasıl erişilmez ışık haline getirdiğimi birer birer anlayacaksın. Onun için beni affet demeyeceğim sana... Er geç anlayacak ve affedeceksin... Bunu biliyorum. Karşılaşmamız kaderdi belki. Ama çektiğimiz çiledir, bizi birbirimize yaklaştıran, o korkunç ümitsizlikler, büyük çaresizliklerdir... Acılarımızı yitirmeyelim..."

    Sahip Can - Beyaz Sıkıntı

    Play Episode Listen Later Feb 27, 2021 11:25


    Sahip Can - Beyaz Sıkıntı (İshak Edebiyat, 2021) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Zaman düz bir çizgi gibi akıyor. Geceler, gündüzler bir tortu gibi birikiyor arkada. Bahar boynu bükük bir çocuk gibi çekip gidiyor. Yaz ergen bir genç gibi asabi ayrılıyor. Sonbahar hiç olmadığı kadar kuru bir hüzün bırakıyor peşinden. Nihayet kış isteksiz, utangaç gelip sırasını devralıyor. Hissettirmiyor kendini. Güz gibi davranıyor bir vakit. Beyaz beyaz dökülüyor sonra pencerenin önüne. Dünya koskoca boş bir beyaz kâğıda dönüşüyor. "

    Öznur Unat - Kediye Günlük

    Play Episode Listen Later Feb 27, 2021 5:52


    Öykü: Öznur Unat - Kediye Günlük(@oznurunat ) Çizen: Yiğit Abdullah Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Sevgili kedi, o gün 77 model bir Anadol'un arka koltuğunda oturuyordum. Sağ yanımda annem vardı. Sol yanımda İlhan babam. Annem o gün evlenmişti. İstanbul'a gidiyorduk. Arabayı kim kullanıyordu, anneme hiçbir zaman sormadım. Bugün de bilmiyorum. O günü ve detaylarını sildim sanırım. Ama silsen de silinmeyen bazı şeyler var işte. O günden geriye bana kalan, peşimi hiç bırakmayan… Günlüğümde yazmayan… Bir güvercin hüznünde susan, geçmiş zamanlar."

    12. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar

    Play Episode Listen Later Feb 24, 2021 2:58


    "12. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar" Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: @can_atilla_official - Hamamda İlk Gözyaşları (Akustik Cover) "Ölmedim işte. Ölemedim. Demek ki yaşamam gerekliydi. Bir gizli kuvvet olmalı bizi yaşatan. Yaşamakla ölmek arasındaki maceramızı düzenleyen çaresizliğimizi her yerde yüzümüze tokat gibi indiren bir büyük kuvvet olmalı. Şimdi seni daha çok seviyorum. Meğer ölüm senin kadar güzel değilmiş. Şimdi güzelliğin daha yakıcı, daha alımlı. Bütün neden'ler senin için yaşamayı gerektiriyor şimdi. Nasıldım nasıldım o gece, o gün bilemezsin? Eski, taş binalar üstüme yıkılıyordu, başımda parçalanıyordu vitrinlerin camları. Her taşıt beni ezip geçiyordu yanımdan. İnsanlar alnımda yürüyordu çamurlu, pis ayaklarıyla. Rüzgâr gırtlağıma yapışmış bir el gibiydi. Kitaplar, dergiler, gazeteler gördüm boyalı dükkânlarda. Hepsi ölmek diyordu. Yalnız ölümdü gördüğüm kaldırımlarda. Artık her şey boştu, yalandı. Kirli bir çamaşırdı üzerimde yaşamak. Umutlarımı yitirmiştim. Arayıp bulacak gücüm kalmamıştı. Öylesine yorgundum, bitkindim. Ellerimi sevmiyordum, gözlerim utanç veriyordu gözlerime. Damarlarımdaki kan rahatsız ediyordu beni. Ölmek, gitgide bir umut haline geliyordu içimde. Büyüyor, büyüyordu. Boşlukta bir tel gerilmeye başladı... Gerildi, gerildi. Sonra kan rengi bir karanlığa düştüm. Duvarlar kırmızıydı, yerler, masalar, sokaklar, insanlar hep kırmızıydı. Ama karanlıktı yine, korkunç bir karanlıktı. Kırmızı sisler içindeydim. Dört yanım denizdi, kıpkızıl. Sonra rengi değişti çevremin. Bulutlar dağılmaya başladı. İlk gün ışığı merhaba dedi pencereden, yeşil yapraklar el salladı. Bir adam uzun uzun öksürdü. İlk ellerimi buldum vücudumda, derken ayaklarımı, gözlerimi, dudaklarımı, saçlarımı buldum. Ve seni düşündüm. İşte o zaman yaşadığımı anladım, utandım."

    Didem Madak - Ah'lar Ağacı

    Play Episode Listen Later Feb 23, 2021 13:53


    Didem Madak - Ah'lar Ağacı Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "1- Bir ilaç içsem bari diye düşündüm, Biraz kolonya sürünsem, Ferahlasam, pencereyi açsam. Şöyle bir şey yazdım sonra: Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde. Berbattı, Bir şiire böyle başlanmazdı. İç ses diye söylendim, Ardından Yıldırım Gürses... Aptal aptal güldüm bir de buna. Ayşecik vazoyu kırıyor Ve ‘tamir et bakalım' diyordu babasına. Yapıştırsam da parçalarını hayatımın Su sızdırıyordu çatlaklarından. Karnabahar kızartmıyordu asla Başrolde kadınlar. Güçlü bir el silkeledi beni sonra Sanırım Tanrı'nın eliydi. Sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan. Binlerce yeşil gözü olan bir zeytin ağacı gibi, Çok şey görmüşüm gibi, Ve çok şey geçmiş gibi başımdan, Ah...dedim sonra Ah! İç ses, diye söylendim Çocukken şöyle dua ederdim Tanrı'ya: Tanrım bana hiç erimeyen, Kırmızı bir bonbon şekeri yolla. Eski tül perdelerden gelinlik biçerdik Kardeşimle kendimize durmadan, Olmayan çayları, Olmayan fincanlardan içerdik. Olmayan kapıları açardık, Olmayan ziller çaldığında. Siyah papyonlu olurdu mutlaka Resim defterimizdeki damat. Yedi günde yarattığımız dünya Mutlu olurduk pastel koksa. Ve şimdi şöyle dua ediyorum Tanrı'ya: Olanlar oldu tanrım Bütün bu olanların ağırlığından beni kolla! Kaybolmak istemiştim bir zamanlar Kapının arkasında yokum demiştim Ve divanın altında da. Bulamazsınız ki artık beni, Hayatın ortasında. Kaybolmak istemiştim bir zamanlar Beni kimse bulamazdı Tanrı'nın arkasına saklansam. O Kocamandı, en kocamandı o. Bir kız çocuğunun hayalleri kadar. Bir zamanlar kendimi Bulunmaz Hint kumaşı sanmıştım. Kaç metredir benim yokluğum? Benden daha çok var sanmıştım. Benim yokluğumdan dünyaya Bir elbise çıkar sanmıştım. Dünyanın çıplaklığına bakmaya utanmadan Sonunda ben de alıştım. Ah...dedim sonra, Ah! ..."

    Ahmet Telli - Gidersen Yıkılır Bu Kent

    Play Episode Listen Later Feb 20, 2021 2:36


    Ahmet Telli - Gidersen Yıkılır Bu Kent Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya (@cancaseyler) "Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında Yanlış adresteydik, kimsesizdik belki Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar Biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı Üşür müydük nar çiçekleri ürperirken Gidersen kim sular fesleğenleri Kuşlar nereye sığınır akşam olunca Sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu Sustuğun yerde bir şeyler kırılıyor Bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun Adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına Öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor Bir de seni ekliyorum susuşlarıma Selamsız saygısız yürüyelim sokakları Belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar Geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar Adını bilmediğimiz dostlar kalır yalnız Yüreğimize alırız onları, ısıtırız Gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam Gidersen kar yağar avuçlarıma Bir ceylan sessizliği olur burada aşklar Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında Durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler Ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde Menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri Bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak Yangınları anımsatıyor genç ölülere artık Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman Sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere Bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun İsyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim Sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın Devriyeler basıyor karartılmış evleri yine Gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür Bir tufan olurum sustuğun her yerde"

    Öznur Unat - Bir Çay Bardağı Hayat

    Play Episode Listen Later Feb 19, 2021 18:45


    Öykü: Öznur Unat - Bir Çay Bardağı Hayat( @oznurunat ) Çizen: Yiğit Abdullah Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: Açık Seçik Aşk Bandosu - Yüzündeki Ürkek Güzellik “Korkak mı? Bu yaşamı seçmek acaba korkakların işi mi? Bu evde bu yalnızlığı yaşamak, onların seçtiği yaşamdan daha mı güvenli? Daha mı kolay?” Seçmek? Sen seçtin mi bu yaşamı? Kendine seçenekler sunup o seçeneklerin arasında ruhuna en iyi gelen buydu da bu yüzden mi seçtin? “Bilmiyorum bir seçim yaptım mı? Ama şundan eminim, benim yaşadığım bu hayat sayesinde onlar da kendi hayatlarını daha rahat yaşadılar. Valide ölene kadar benimleydi, Ayfer'in üniversite masrafları, abime evini yaptırırken gönderdiğim paralar. Şimdi bile ona emekli maaşımdan para gönderiyorum. Bunlar da mı kıymetsiz?” On ayakkabısı varken on birincisini senin gönderdiğin parayla almak abini mutlu ediyordur elbet.

    Stefan Zweig - Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri

    Play Episode Listen Later Feb 14, 2021 90:31


    Stefan Zweig - Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya “Artık özgür olmak istemiyorum. Özgür insan özgür değildir ve eylemsiz olan günahtan kaçamaz. Sadece hizmet edenler özgürdür, başkasına veren, tüm enerjisini bir işe veren ve sorgusuz sualsiz eylemde bulunan insan özgürdür. Sadece edimlerimizin ortası işimizdir; başlangıcı ve bitişi, nedeni ve sonucu tanrıların ellerindedir. Beni irademden azat edin, çünkü isteklilik karmaşıktır ve hizmet etmek bilgeliktir.”

    11. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar

    Play Episode Listen Later Feb 13, 2021 2:45


    "11. Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan - Sahibini Arayan Mektuplar" Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: @can_atilla_official - Hamamda İlk Gözyaşları (Akustik Cover) "Korkuyorum. Ölmekten mi? Hayır, yokluktan. Ölmek nihayet birkaç dakikalık mesele. Yürümek, uyumak gibi basit bir şey. Ama yokluk; ölüm. Evet, ölmek ve ölüm ayrı şeyler bence. Biri sonun başlangıcı biri de son ve yokluk. Ölmekte şiir var, duygu var, anlam var. Ölüm, sadece karanlık, boşluk, anlamsızlık. Doğmak başlangıcı yaşantımızın ve çilemizin. Ölmek sonu. Ölümse; öldükten sonraki zaman. O dizgin vuramadığımız at, o asla sahip olamadığımız kadın. Ölmek elimizde, ölüm Tanrının sırrı, bedeli var oluşumuzun. Ölümsüz olmalıydı ölmek dünyada. İnsan dilediği anda ölmeli, dilediği anda yaşamalıydı. Ölümün gelmesini bekleyenler, ölmeyi bilmeyenlerdir. Yaşamamız Tanrının bileceği bir şey, zamana hükmeden o, ölüme hükmeden de o. Yalnız ölmek bizim. Bu tek hakkımızı da suç saymış bizden önce gelenler. Suç işlemişler, günah demişler. Yaşatmışlar yaşamışız, öldürmüşler ölmüşüz. Nerde kaldı bizim üstünlüğümüz? İnsanlığımız, zekâmız nerede kaldı? Bitkiler, hayvanlar diledikleri zaman ölemiyorlarsa insan olmadıkları içindir. Ölmek asla şerefsizlik değil, hele korkaklık hiç değil. Yalnız yaşamaktan korkanlar, yılgınlar mı ölmek isterler sanıyorsun? Cesaret başkalarına kötülük etme pahasına da olsa yaşamak mı? Cesaret, sürekli bir aldanmaya boyun eğmek mi? Durmadan aldatmak mı cesaret? Kötü, korkunç bir dünya üzerinde yaşıyoruz. Bütün çabamız kendi kendimizi bitirmek ve son vermek insan nesline. Öyleyse bir adam eksilmiş olsa bu şuursuz kalabalıktan ne çıkar? Hatırlıyor musun? Bir şiirimde: "Bir yere kadar yaşamak güzel Ama bir yerde ölüm güzel oluyor" demiştim. İşte bu gün, ölümün o güzel olduğu yerdeyim...

    Claim Sesli Kitap (Canca Şeyler)

    In order to claim this podcast we'll send an email to with a verification link. Simply click the link and you will be able to edit tags, request a refresh, and other features to take control of your podcast page!

    Claim Cancel