1999 studio album by Candan Erçetin
 
			POPULARITY
Dünyadaki gelişmeleri birçok siyaset bilimciden daha sıkı bir şekilde takip eden bir genç, ‘'Dünya, etkin liderler çağını yaşıyor.'' demişti. Elbette devletlerin gücü önemlidir; fakat devletler ne kadar güçlü olursa olsun, “AB ülkeleri” örneğinde olduğu gibi, liderlik sorunu yaşayan ülkeler küresel siyasette gereken etkiyi ortaya koyamıyorlar. Siyasetin etkinliği liderlerin gücü ile eş anlamlı hale geldi.
Yeni bölümde bir derdimizi anlatıyoruz: mükemmeliyetçilik! Mükemmel insanlar olduğumuzdan değil elbette, neden böyleyiz, acaba derinlerde bir özgüvensizlikten mi kaynaklanır bu mükemmeliyetçilik, nasıl yıkıcı değil yapıcı hale getirilebilir? Birlikte düşünüyor, akıl yürütüyoruz. Elbette kitaplara ve filmlere de başvurarak.Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini @1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım.Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen vitruta'ya katkılarından ötürü çok teşekkür ederiz. vitruta.com'da ve vitruta mağazalarında yapacağınız alışverişlerde, 1kitap1film kodu ile indirimsiz ürünlerde %15 indirim avantajından faydalanabilirsiniz. vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde 1kitap1film özel avantaj kodunu, ürünü sepete ekledikten sonra çıkan sayfadaki “hediye kartı veya indirim kodu” alanına ödeme işlemi öncesinde tanımlayabilirsiniz.Kapak görseli: Grant Wood, The Perfectionist (1936)
Dünyanın ekolojik dengesinin altüst olduğu, bir çeşit kıyamete doğru sürüklendiği gerçeği, son yıllarda en çok konuştuğumuz konular arasında yer alıyor. ‘ben okurum'un da konuya duyarsız kalması beklenemezdi. Ekonomik antropolog Jason Hickel'in Çoğu Zarar Azı Karar, Dünyayı Küçülme Kurtaracak adlı çalışmasını odağına alan 120. bölümde Deniz Yüce Başarır, konuğu gıda mühendisi, aktivisit, yazar Bülent Şık'la, kitaptan yola çıkarak, bizi bekleyen tehlike üzerine derin bir sohbet yürütüyor. Bugüne nasıl geldik, ne yaparsak bizi bekleyen çöküşten kurtuluruz sorularına yanıt arayan sohbetin dünyamıza dair düşünmeye iteceği aşikar. Elbette, yine Başarır'ın sesiyle kitaptan çarpıcı bölümler eşliğinde.
Türkiye'nin enflasyonla mücadelesi sürüyor. Bu konuda çok ciddi bir sıkılaştırma, uzun süredir devam eden yüksek faiz ve TL ticari kredilerde büyüme sınırı da dahil olmak üzere birçok makroihtiyati tedbirle süreç yönetilmeye çalışılıyor. Elbette neredeyse üç haneli enflasyonun eşiğinden döndükten sonra enflasyonu indirmek çok kolay değil. Hatta yıllık tarafta bir noktada başlayan ataleti kırmak ise oldukça güç.
Yoğun ekonomi gündemi, kur seviyesi, yüksek faiz ve finansmana erişim gibi cari konular arasında gözden kaçan ya da daha doğru bir ifade ile hak ettiği kadar gündemde yer almayan bir konuyu bugün köşeme taşımak istiyorum. Elbette bu kadar çok faizin kendisinin ve seviyesinin konuşulduğu bir ortamda ister istemez gündemin de hep bu konu üzerinde şekillenmesini oldukça normal karşılıyorum. Ancak ben bugünkü yazımda faizsiz finansman konusunda kamu eliyle atılan son derece önemli bir adımı gündeme taşımak istiyorum.
Yuhanna İncil'i bu ifâde ile başlar. Elbette bunun teolojik yorumu çok katmanlıdır. Bahsi geçen boyutlar günlük konuşmalarda ihmâl edilir ve metinlerdeki incelikleri ıskalanarak kullanılır. “Önce söz vardı” ifâdesinin nasıl dünyevîleş-tirildiğine pek çok şâhit olmuşumdur. Günlük dilde bu ifâdeden anlaşılan, “Söylenen her neyse ona bak” kabilinden bir şeylerdir. Bunu veri alacak olursak, toplumsal hayatta, bilhassa siyâsette söylenen sözler çok defâ üzerinde düşünülmeden, siyâkı sibâkı ıskalanarak en düz ve doğrudan alındığını görürüz.. Bunun sayısız yanlışa sebebiyet verdiğini düşünüyorum.
Bitcoin'in programlanabilirliği hala tam olarak keşfedilmemiş bir potansiyel barındırıyor ve satoshi akışları konusunda geleneksel düşünce yapısına sıkışıp kalmış durumdayız. Peki ya ödemeler otomatik olarak, akıllıca ve programlanabilir kurallarla birden fazla alıcıya yönlendirilebilseydi?Bu bölümde, dijital değerin akışını dönüştürmeyi vadeden yenilikçi bir konsept olan Lightning Prizmaları fikrini inceliyoruz. Mr. Kukks tarafından ortaya atılan bu yapı, bir lightning adresi veya benzeri bir tanımlayıcı ile belirlenir ve gelen ödemeleri önceden tanımlanmış, programlanabilir bölmelerle bir veya daha fazla alıcıya dağıtır. İlginç bir şekilde, bir prizma bile bir başka prizmanın alıcısı olabilir, bu da karmaşık dağıtım ağları oluşturmaya olanak tanır.Lightning Prizmaları, Bitcoin veya Lightning ağında temel değişiklikler gerektirmeden, uygulama katmanında hayata geçirilebilir. Kullanım alanları oldukça çeşitli ve heyecan verici:•İçerik oluşturucular: Blog yazıları, kitap bölümleri gibi uzun formatlı içerikler için yazar, editör, illüstratör gibi katkıda bulunanlara otomatik ve anında değer bölüşümü. Podcast yayıncılığındaki mevcut değer bölme modelinin daha esnek bir evrimi olarak görülebilir.•Nostr kullanıcıları: Zapların akışını yönetmek; örneğin alıntı tweet'e gelen zapların otomatik olarak orijinal nota yönlendirilmesi veya bir gönderide etiketlenen herkese zapların eşit olarak bölünmesi.Bir prizma, ödemeleri yönlendirdiği için bir nevi vekil (proxy) görevi görür. Bu, temel cüzdan veya altyapınız değişse bile ödeme kimliğinizin sabit kalmasını sağlar, bu da özellikle organizasyonlar için faydalıdır. Ayrıca, ödeme bölme mekanizmasının kullanıcılar için şeffaf ve doğrulanabilir hale getirilmesi de hedeflenebilir.Elbette bu konseptin uygulanmasında dikkate alınması gereken ücretler ve lightning adreslerinin IP tabanlı olmasından kaynaklanan gizlilik gibi konular bulunmaktadır. Ancak, LNbits'in scrub & split ve satdress gibi mevcut araçları kullanılarak bugün bile bu fikirler denenebilir.Lightning Prizmaları gibi yenilikçi yapıların, zaps ve diğer Değer Karşılığı Değer (V4V) ödeme modellerinin yaygınlaşmasıyla birlikte daha fazla benimsenmesi bekleniyor. Bu fikir, dijital içeriğin değer akışını yeniden tasavvur etme ve satoshi akışının geleceğini şekillendirme potansiyeli taşıyor.Kaynak
Hiç derdi olmayan var mı bu dünyada? Elbette yoktur. Ve herkesin derdi de kendine biriciktir. Dertsiz sandıklarımızın da kim bilir ne yükleri vardır... Ben de "Allah sağlık versin, gerisi mühim değil" diyenlere hak verip "kendi gömleklerinizi mutlu olduğunuz zamanlarda ara ara biçin, hiç derdi olan asla olmadı yeryüzünde" diyebilirim... Masal mı? Nuh Nebiden kalmış, eskiciden alınmış bir masal kitabından. Kapak ve tanıtım bilgileri sayfası yırtılmış olduğu için kaynak bilgisi veremiyorum.
Aşağıdaki duâ, üç defa okunmalıdır: Bismi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm Ve sallâllâhu ‘alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihi ve sahbihî ve sellem. Allâhümme ente'l-ebediyyü'l-kadîmü'l-evvelü ve ‘alâ fazlike'l-'azîmi ve cûdike'l-'amîmi'l-mu'avveli ve hâzâ ‘âmun cedîdün kad akbele nes'elüke'l-'ısmete fîhi mine'ş-şeytâni ve evliyâihi ve cünûdihi ve'l-'avne ‘alâ hâzihi'n-nefsi'l-emmâreti bi's-sûi ve'l-iştiğâli bi-mâ yukarribunî ileyke zülfâ yâ zê'l-celâli ve'l-ikrâmi ve sallâ'llâhu ‘alâ Muhammedini'n-Nebiyyi'l-ümmiyyi ve ‘alâ Âlihî ve Ashâbihi't- tayyibîne't- tâhirîne ve'l-hamdü li'llâhi Rabbi'l-'âlemîn.365 defa Âyetü'l-Kürsî,1000 defa İhlâs-ı Şerîf,1 defa Zümer Sûresi okunmalıdır.Bütün bunların sonunda 1 defa: Allâhümme yâ muhavvile'l-havli ve'l-ahvâli havvil hâlenâ ilâ ahseni'l-hâl denilmelidir.MUHARREM AYININ İLK ON GÜNÜ HER GÜN OKUNACAK DUÂBi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm “El-hamdü li'llâhi Rabbi'l-'âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü ‘alâ seyyidinâ Muhammedin ve ‘alâ Âlihi ve Sahbihî ecma'îne. Allâhümme ente'l- ebediyyü'l- kadîmü'l-hayyü'l- kerîmü'l- hannânü'l- mennânü ve hâzihî senetün cedîdetün es'elüke fîhâ'l-'ısmete mine'ş-şeytâni'r-racîmi. Ve'l-'avne ‘alâ hâzihi'n-nefsi'l-emmâreti bi's-sûi ve'l-iştiğâli bimâ yukarribunî ileyke yâ zê'l-celâli ve'l-ikrâmi bi-rahmetike yâ erhame'r-râhimîne. Ve sallâ'llâhu ve selleme ‘alâ Seyyidinâ ve Nebîyyinâ Muhammedin ve ‘alâ Âlihi ve Sahbihî ve Ehl-i Beytihi ecma'îne.” Peygamberimiz (s.a.v.) Hazretleri'nden: “Her kim, ilk on günü sabahleyin bu duâyı üç kerre okursa, Allâhü Zü'l-Celâl Hazretlerinin o kimseyi tâ gelecek senenin Muharremine kadar bütün belâlardan emin ve muhâfaza buyuracağı” rivâyet olunmuştur. (Müslim) Şeyh Şihâbuddîn-i Sühreverdî (k.s.)'dan nakledilmiştir ki: “Her kim, bu duâyı, Aşûre günü üç kerre okursa, ölümden de emîn kılınır. Elbette o sene ölümü takdîr olunan kimseye bu duâyı bu vechile okumak nasîb olmaz.”(Ömer Muhammed Öztürk, İbâdet Takvimi ve Duâlar, s.19-21)
ABD'deki MAGA'cılarla Evanjelistler arasındaki iç mücâdele, en azından şimdilik neticelendi. Mücâdelede karşı tarafın bileğini büken, Evanjelist-Neoconlar oldu. Bu kanat diğerini bastırdı ve ABD uçakları İran'daki üç nükleer tesisi vurdu. Elbette yaşadığı tahribât sebebiyle kaybeden tarafın İran olduğu hemen ve tartışmasız olarak iddia edilebilir. Ama biraz daha derinden bakılırsa, bunu aynı zamanda Trump'ın mağlûbiyeti olarak değerlendirmek gerekiyor.
Men-E-Men Stüdyo tarafından hazırlanan iki yüz üçüncü bölüm sizlerle.Dinlemeye başlayacağınız bu bölüm, yaz aramızdan önce paylaştığımız son bölüm.Bize korku vermeye devam eden dünya hakkında konuşarak başladık. Barış, huzur sadece şarkılarda, hikayelerde adını andığımız kavramlar olurken; gerçek hayatta savaşları, silahları, bombaları gördüğümüzden bahsettik.Sonrasında haber trendleriyle ilgili ilginç paylaşımlarımız var. Bir rapordan yola çıktık ve ilginizi çekebilecek bazı istatistiklere değindik.Yaz günlerinin vazgeçilmezleri arasında klimalar var hiç kuşkusuz. Klima konusunda Time'da okuduğumuz bir yazıdan bahsettik.“Bi de Buna Bak” kısmında ise yeni bir YouTube kanalı var. Yeni sezonda, yeni bölümle tekrar buluşmak dileğiyle... “Bi de Buna Bak” Link'ihttps://youtube.com/@burcinacer?si=ELOjQEACU-sPv2ET90'lar podcast serisi : youtube @burcinacer
150. Bu mektûb, hâce Muhammed Kâsıma gönderilmişdir. Aranılmağa, gönlünü vermeğe lâyık olan ancak Vâcib-ül-vücûd teâlâ olduğu bildirilmekdedir: Hâce Muhammed Kâsım kardeşimizin okşayıcı mektûbu geldi. Bizleri sevindirdi. Dünyâ işlerinin bozuk gitmesinden ve hâlinizi toparlayamadığınızdan hiç sıkılmayınız! Çünki dünyâ işleri, üzülmeğe değmez. Bu dünyâda olan herşey geçecek, yok olacakdır. Allahü teâlânın râzı olduğu şeylerin arkasında koşmak lâzımdır. Güç olsa da, kolay olsa da, bunları yapmağa çalışmalıdır. Aranılacak, gönül verilecek (Vâcib-ül-vücûd)dan, ya'nî hep varlığı lâzım olandan başka hiçbir şey yokdur. Hele sizin gibi kıymetli ve akllı insanların, geçici, yok olucu şeylere gönül vermesi, pek yazık olur. Bununla berâber, bir hizmet ve bir iş için işâret buyurulursa, onu seve seve yaparız. Vesselâm.152. Bu mektûb, nakîb seyyid şeyh Ferîde yazılmış olup, Resûlullaha itâ'at, Allahü teâlâya itâ'at demek olduğu bildirilmekdedir: Cenâb-ı Hak, Nisâ sûresi, sekseninci âyetinde, Muhammed aleyhisselâma itâ'at etmenin kendisine itâ'at etmek olduğunu bildiriyor. O hâlde, Onun Resûlüne “sallallahü aleyhi ve sellem” itâ'at edilmedikçe Ona itâ'at edilmiş olmaz. Bunun pek kat'î ve kuvvetli olduğunu bildirmek için, âyet-i kerîmede, (Elbette, muhakkak böyledir) buyurdu ve ba'zı doğru düşünemiyenlerin, bu iki itâ'ati birbirinden ayrı görmelerine meydân bırakmadı. Allahü teâlâ, yine Nisâ sûresinin, (Kâfirler, Allahü teâlânın emrleri ile Peygamberlerin emrlerini birbirinden ayırmak istiyor. Yahûdîler diyor ki, biz Mûsâ aleyhisselâma inanırız. Îsâ ile Muhammed aleyhimesselâma inanmayız. Hıristiyanlar ise, yalnız Îsâ aleyhisselâma inanıp, ona hâşâ, Allah'ın oğlu diyor. Bu inanışları ve dinleri kıymetsizdir. Hepsi kâfirdir. Bunların hepsine Cehennem azâbını hâzırladık) meâlindeki yüzellinci âyetinde, bu iki itâ'ati ayrı görenlerden şikâyet buyurmakdadır. Meşâyıh-i kirâmdan birkaçı, aşk serhoşluğu ve kendinden geçdikleri zemânda, bu iki itâ'atin birbirinden ayrı olduğunu gösteren sözler söylemişlerdir. Birini ötekinden dahâ çok sevdiğini bildirmişlerdir. İşitdiğimize göre, sultân Mahmûd-i Gaznevî, bütün Asyâya hâkim olduğu zemânda, Harkan şehrine yakın gelmişdi. Adamlarından birkaçını, Harkana, Şeyh Ebül-Hasen-i Harkânî hazretlerinin huzûruna göndermişdi. Şeyh hazretlerini yanına çağırmışdı. “Şeyh efendi gelmek istemezse, (Allahü teâlâya ve Onun Resûlüne ve siz müslimânlardan olan âmirlere itâ'at ediniz!) meâlindeki âyet-i kerîmeyi kendisine okuyunuz” demişdi. Sultânın adamları, şeyh hazretlerinin gelmek istemediğini görerek, bu âyet-i kerîmeyi okudular. Şeyh hazretleri buna karşılık, (Allahü teâlânın itâ'atine o kadar çok dalmış bulunuyorum ki, Resûle itâ'at etmekden hayâ ediyorum. Âmire itâ'ate vakt nerede?) buyurdu. Şeyh hazretlerinin bu sözü, Allahü teâlânın itâ'atini, Resûlünün itâ'atinden ayrı bildiğini göstermekdedir. Bu söz, doğru yoldan ayrılmış olmanın alâmetidir. Hâlleri doğru olan büyükler, böyle sözler söylemezler. İslâmiyyetin ve tarîkatin ve hakîkatin bütün basamaklarında, Resûlullaha itâ'atin, Allahü teâlâya itâ'at olduğunu bilirler. Resûlullaha itâ'at ile olmayan Allaha itâ'atin, dalâlet, sapıklık olduğuna inanırlar. Yine işitiyoruz ki, Mehene şehrinin şeyhi, şeyh Ebû Sa'îd-i Ebül Hayr ile oturuyordu. Horasandaki seyyidlerin büyüklerinden olan Seyyid Ecel de yanlarında idi. Şü'ûru yerinde olmıyan bir meczûb içeri girdi. Şeyh hazretleri, bu meczûbu, şeyh Ecelin üst yanına oturtdu. Bu hâl, seyyide ağır geldi. Şeyh hazretleri, seyyide dönerek, (Size olan saygımız, Resûlullahı sevdiğimiz içindir. Bu meczûbu ise, Allahü teâlâyı sevdiğimiz için yüksek tutuyoruz) dedi. Allahü teâlânın sevgisi ile, Resûlullahın sevgisini ayırd eden, böyle sözleri de, doğru yolun büyükleri uygun görmezler. Allah sevgisinin, Resûlullaha olan sevgiden çok olmasının, tarîkat serhoşluğundan ileri geldiğini bilirler. Böyle sözlerin söylenmesine izn vermezler. Şu kadar var ki, vilâyet derecelerinde yükselmiş olanlarda, Allahü teâlânın sevgisi dahâ çokdur.
Ben Okurum, bu kez de bir psikoloji kitabıyla geliyor dinleyenlerin kulaklarına. Vücudunuz Hayır Diyorsa, Duygusal Stresin Bedelleri, yazarı Gabor Mate'nin beden-zihin birlikteliğinin göz ardı edildiği çağımızda hastalıklara bakış açımızı genişletmeyi, şifalandırmayı hedefleyen şefkatli yaklaşımıyla müthiş bir okuma zevki sunan bir çalışma. Başarır, bu zevki psikolog arkadaşı, Işığın Yolu kitabının yazarı Nilüfer Devecigil ile paylaşıyor ve sağlığımıza, çocukluğumuzu, travmalarımıza, stres kaynaklarımıza dair dolu dolu bir sohbet çıkıyor ortaya. Elbette kitaptan etkili satırlar da bu bölümde de yine Başarır'ın sesinden dinleyenlere ulaşıyor.
Bu hafta hayatı bizim için anlamlı kılan, üzerlerine hikayeler inşa etmeyi çok sevdiğimiz o şeyler, tesadüfleri konuşuyoruz. Biraz İslam felsefesine girip tevafuk fikrine uzanıyor, biraz Jung'un senkronisite kavramına dalıyor, biraz da kendimizin tesadüflerle ilişkisini didikliyoruz. Elbette kitapların ve filmlerin yardımıyla.Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini @1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım.Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen vitruta'ya katkılarından ötürü çok teşekkür ederiz. vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde, 1kitap1film kodu ile indirimsiz ürünlerde %20 indirim avantajından faydalanabilirsiniz. vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde geçerli olacak 1kitap1film özel avantaj kodunu, ürünü sepete ekledikten sonra çıkan sayfadaki “hediye kartı veya indirim kodu” alanına ödeme işlemi öncesinde tanımlayabilirsiniz.Kapak görseli: Kyong Lee, Perfect Coincidence 22 (2024)
Başkan Trump'ın Körfez seyahatinin öncesine veya sonrasına İsrail ziyareti eklememiş olması Amerika'nın İsrail'le ilişkilerinin ‘sarsılmaz' imajının altını oyar nitelikte. Elbette mesele sadece ziyaret değil, Trump'ın Netanyahu'yla muhatap olmak istemediği şeklinde basına yansıyan haberler meselenin arkasında daha geniş bir hoşnutsuzluğun varlığına işaret ediyor.
Hafta başı itibariyle Türkiye yeni bir sürece girdi. PKK'nın kendisini feshetmesinin sağlanması ile beraber terörsüz Türkiye yolunda çok ciddi bir aşama da geçilmiş oldu. Elbette bu bir süreç yönetimi gerektiren uzun ve meşakkatli bir iş. Henüz her şey tamamen bitmiş değil. Son derece titiz ve dikkatli yönetilmesi gereken bir dönemdeyiz. Ancak gelinen noktanın son derece kıymetli olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Deniz Yüce Başarır, edebiyatımızın son dönem en sevilen yazarlarından biri olan Melisa Kesmez ile birlikte Arnavutluk'a uzanıyor bu kez de. Siyaset teorisyeni, akademisyen Lea Ypi'nin komünist rejim hüküm sürerken doğduğu ülkesi Arnavutluk'un, çok partili sisteme geçerken ve sonrasında yaşadığı çalkantıları “özgürlük” kavramını merkeze alarak anlattığı Özgür, Her Şey Parçalanırken Büyümek, roman gibi de okunabilecek çok zihin açıcı bir anı kitabı. Kesmez ile Başarır, kitapta anlatılanların ışığında ülkemizdeki çalkantıların çocuklar üzerindeki etkisini de tartışıyorlar. Bu edebi, insani, siyasi sohbeti kaçırmayın deriz. Elbette, metinden çarpıcı bölümler de yine seslendiriliyor.
Barış bir ürkek güvercin. Kırılgan! Sayın Bahçeli'nin ve Sayın Erdoğan'ın uzattığı barış elinin cevap bulması Türkiye'nin ve bölge halklarının geleceği için büyük bir şans. İllâki her savaş biter, her terör biter. Geride büyük acılar, kin bırakarak. Elbette bunlar bir kalemde mümkün olmaz ancak imkânsız değildir. Savaştan beslenen bütün iç-dış mihraklar çatışmayı körüklese de biyofil olmayı; yaşatan fikirlerin, tavırların, eylemlerin yanında durmayı bir Müslüman ve kadın olarak en büyük vazife sayıyorum. Terörsüz Türkiye projesiyle yaşatan tarafta olmak için kadınlara çok vazife düştüğü inancındayım.
Bu bölümde 23 Nisan vesilesiyle çocukluktan yola çıkarak "ilkler"i konuşuyoruz - çünkü çocukluk biraz da bu demek: her şeyi ilk kez yapıyor olmanın eşsiz büyüsü. Elbette yetişkinliğe dair de konuşuyoruz, yetişkinler olarak ilkleri nasıl deneyimlediğimizi, ilk takıntısının tehlikelerini anlamaya çalışıyoruz. Tabii ki sevdiğimiz kitapların ve filmlerin rehberliğinde.Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini @1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım.Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen vitruta'ya katkılarından ötürü çok teşekkür ederiz. vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde, 1kitap1film kodu ile indirimsiz ürünlerde %20 indirim avantajından faydalanabilirsiniz. vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde geçerli olacak 1kitap1film özel avantaj kodunu, ürünü sepete ekledikten sonra çıkan sayfadaki “hediye kartı veya indirim kodu” alanına ödeme işlemi öncesinde tanımlayabilirsiniz.Kapak görseli: Joyce Norwood, Best Friends (2012)
Sandıktan çıkan bir iradeyi “cunta” diye ilan etmek, cehaletin eseri değil bilinçli bir düşmanlığın eseridir. Cumhurbaşkanı Erdoğan anayasamıza göre aynı zamanda devlet başkanıdır. Elbette devlet başkanları da eleştirilebilir. Cumhurbaşkanımızın aynı zamanda AK Parti'nin Genel Başkanı olması hasebiyle daha fazla siyasi eleştirilere muhatap olması kaçınılmazdır.
Umut Sûresi: Rabbin seni asla yalnız bırakmaz. Umudunu asla yitirme. Geleceğe umut ve azimle yürü “Kuşluk vaktine ve iyice kararıp sakinleştiğinde geceye yemin olsun ki; Rabbin seni terk etmedi ve sana darılmadı. Elbette işin sonu senin için öncesinden daha hayırlı olacaktır. Rabbin sana mutlaka lütuflarda bulunacak, sen de memnun olacaksın. Hani O, bir zamanlar seni yetim bulup barındırmamış mıydı? Seni şaşkın bir halde bulup sana yol göstermemiş miydi? Ve seni yoksul bulup zengin etmemiş miydi? O hâlde sakın yetimi ezme! Sana el açıp isteyeni de sakın boş çevirme! Rabbinin lütuflarını şükranla an” (Duhâ Sûresi).
Ortada kesinleşmiş bir mahkeme kararı yok. Elbette masumiyet karinesi her sanık için geçerli. İspat edilene kadar sadece iddialar üzerinden bakmak mecburi. Masumiyetin bir de müzesi var. Pek alakalı gibi görünmese de insan belirtmek ihtiyacı duyuyor. Kesin olan bir şey var ki ülkenin vakti ve enerjisi çalınıyor şu günlerde. Bunun için mahkeme kararı gerekmez. Açıkça görülüyor.
Fıtratın rubûbiyete tanıklığı: bezm-i elest “Hani Rabbin Âdemoğulları'nın bellerinden zürriyetlerini alıp bunları kendileri hakkındaki şu sözleşmeye şahit tutmuştu: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? “Elbette öyle! Buna şahitlik ederiz” dediler. Böyle yaptık ki kıyamet gününde, “Bizim bundan haberimiz yoktu” demeyesiniz. Yahut “Bizden önceki atalarımız Allah'a ortak koşmuştu. Biz de nihayet onların ardından gelen bir nesildik. Şimdi o bâtılı başlatanların yaptıkları yüzünden bizi helâk mi edeceksin!” demeye kalkışmayasınız.” (A'râf 7/172-173).
Bu yıl yazı hayatımın 57. senesi. Bir hikâyeci olarak günümüz toplumuna hitap ederken “nasıl yazılmalı” meselesini göz ardı etmedim. Başta dil olmak üzere açık sözlü, anlaşılır ve samimi ifadeyi benimsedim. Aynı şekilde “ne yazmalı” konusunda kendi derdim kadar halkın derdini göz önünde bulundurdum. Her toplumcu yazarın meşrebi uyarınca bu tavırda olacağına inanıyorum. Başlangıçtan beri üzerinde durduğum konu “toplumsal değişme”dir. Elbette ki ben bir bilim adamı, sosyolog, tarihçi vb. değilim. Ancak en az onlar kadar “yaşanan hayat” ile ilgilendim. Türkiye nereden nereye gidiyor?
Bu kadarını beklemediğimi itiraf etmeliyim. Trump'ın ikinci devrinde ABD içindeki dengeleri kavramış olarak iktidâra geleceğini, daha itidalli bir siyâset yürüteceğini tahmin etmiştim. Elbette kendisinden radikal bâzı dönüşümler bekliyordum. Ama bunları zamâna yayacağını düşünüyordum.
Konumuz kaygı - zira kendisi tarafından kuşatılmış durumdayız, değil mi? Bu bölümde hem kaygıyla kendi ilişkimizi kurcalıyor, hem de kaygı ve korku arasındaki farkı anlamaya çalışıyoruz, bu müphem şeyi nasıl yöneteceğimize dair akıl yürütüyoruz. Elbette kitaplar ve filmlerin rehberliğinde.Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini @1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım.Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen vitruta'ya katkılarından ötürü çok teşekkür ederiz. Şubat ayı boyunca vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde, 1kitap1film kodu ile indirimsiz ürünlerde %20 indirim avantajından faydalanabilirsiniz. vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde geçerli olacak 1kitap1film özel avantaj kodunu, ürünü sepete ekledikten sonra çıkan sayfadaki “hediye kartı veya indirim kodu” alanına ödeme işlemi öncesinde tanımlayabilirsiniz.Kapak görseli: Eva Charkiewicz, Ghost Whisperer (2017)
Kendisini bazen çok güçlü görse de nihayetinde aciz bir varlık insanoğlu. Dedikodu, haset ve iftira gibi ahlâkî afetlere; hastalık ve yaşlılık gibi bedenî afetlere; deprem ve sel gibi tabiî afetlere maruz kalan ya da kalma riskiyle karşı karşıya olan bir varlık nasıl aciz olmasın ki! Peki, bu acziyeti karşısında onu dayanıklı ve dirençli kılacak en güçlü şey ne olabilir? Elbette ki Tanrı inancı. Zira O varsa, her şey anlamlıdır. O yoksa hiçbir şey anlamlı değildir. O varsa, meydana gelen her afetin ve her musibetin, künhünü tam olarak bilemediğimiz bir hikmeti vardır. Çünkü merhameti sonsuz olan bir Tanrı'nın, bunları kullarına acı çektirmek ve zarar vermek amacıyla yaratmış olması düşünülemeyeceğine göre, bunlar şimdilik idrak edemeyeceğimiz bazı hikmetlere binaen meydana gelmiş olmalıdır. İşte evreni yaratan ve yöneten bir Allah'a olan iman, insanın çare bulunmaz acziyetine metafizik bir anlam katarak onu rahatlatmaktadır.
Trump'ın resmen vazifesine başladığı devir teslim töreninde rakipleri olan sâbık Başkan Biden ve yardımcısı Kamala Harris de vardı. Trump bu toplantının resmi ve anenevî kod ve sınırlarını zorlayan bir konuşma yaptı. Taraftarları ve ekibi kendisini ayağa kalkarak coşkulu bir şekilde alkışladı. Biden ve Harris, bir iki yerde Biden'ın yüz hatlarında ufak tefek oynamaları ihmâl edecek olursak, bu anlarda hiçbir tepki vermediler. Elbette beklenen de buydu. İstisnâsı, bu ikilinin Trump'ın katıksız İsrâil taraftarı vurgularında tepkisiz duruşlarını bırakıp, ayağa kalkarak harâretli bir şekilde yeni Başkanı alkışlamalarıydı. O lâhza vaziyetin Ortadoğu, bilhassa da Filistin halkı için ne kadar ciddî olduğunu anlamıştım.
"İman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini elbette örteceğiz. Onları işlediklerinin daha güzeliyle mükafatlandıracağız." (Ankebut 7) “Ayet, amellerin imandan maksûd olan, gaye edinilen şeye dâhil olduğunu gösterir. Çünkü günahların bağışlanması ve amellerin en güzeli ile mükâfaatlandırılması işi, Sâlih amellerin işlenmesi şartına bağlanmıştır. Çünkü ameller, imanın meyvesidir. Bunu şöyle bir misalle açıklayabiliriz: Bu, tıpkt meyve veren bir ağaca benzer. O ağacın damarlarının ve dallarının ağaçtan olduğunda şüphe yoktur. Fakat yerden çektiği su ve etrafını çevreleyen o toprak ağaca dahil değildir. Fakat meyvesi, ancak kendisine dahil olmayan bu su ve toprak sayesinde elde edilmiştir. İşte iman ile amel-i salih münasebeti de böyledir. Hem sonra o ağacın etrafını, işe yaramaz otlar, zararlı dikenler sararsa, meyve mutlaka az olur. Eğer bunlar büsbütün o ağaca hükümran olur, onu mağlub ederlerse, ağacın hiç meyvesi olmaz ve ağaç kurur. İşte günahlar da imana bu tesiri yapar. Amel-i sâlih, kendi kendine bakî kalamaz. Çünkü o bir arazdır, cevher değildir. O, âmili (yapanı) ile de kalamaz. Çünkü Cenâb-ı Hakk, onu yapanın (kulların) helak olacaklarını bildirmiştir ve "Allah´ın zâtı dışında herşey helak olacaktır" (k&mb, se) buyurmuştur. Binâenaleyh amel-i Salih´in bakî oluşunun, mutlaka bakî olan birseyden dolayı olması gerekir. Fakat bakî olan, sadece Allah´ın zâtıdır. Çünkü Cenâbn Hak, "Allah´ın zâtı dışında herşey helak olacakhr" buyurmuştur. Binâenaleyh o amelin bakî kalabilmesi ve sâlih olabilmesi için, Allah rızası uğrunda yapılmış olması gerekir. Allah rızası için olmayan şeyin ise, ne kendisi, ne yapanı ve ne de uğruna yapıldığı şey ile bakî kalamaz, dolayısıyla da sâlih amet olamaz, O halde amel-i sâlih, mükellefin, sırf Allah rızası için yaptığı şeylerdir. Sâlih ameller "yükseltilir". Çünkü Cenâb-ı Hak, "Amel-i sâlihi (hoş kelimeler) yükseltir" (Fâtır, 10) buyurmuştur. Fakat amel-i sâlih, kelime-i tayyibe (kelime-l tevhid, yani iman) ile yükselir. Mükelleflerin amelleri üç kısma ayrılır: Tefekkürü, inancı ve tasdiki demek olan, kalbinin amelleri; zikri ve şahadeti demek olan, dilinin amelleri; taatı ve ibadeti demek olan, uzuv ve bedenlerinin amelleri. Binâenaleyh bedenî ibadetler, kendi başlarına değil, ancak diğerleri sayesinde yükselebilirler. Doğru söz ise, ayette de beyan edildiği gibi, kendi kendine yükselebilir. Kalbin ameli demek olan tefekkür ise, ona İner. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah, en yakın semaya iner ve "Yok mu bir tevbe eden, tevbesini kabul edeyim" diye nida ecfer. "Tevbe eden", kalbi ile pişmanlık duyandır. Yine, Hz. Peygamber (s.a.s) "Allah Azze ve Celle, buyuruyor ki: "Ben, kalbi kırık ve mahzun olanların yanındayım” yani "Kendi aczini ve Benim kudretimi, kendi önemsizliğini ve Benim azametimi düşünenlerin yanındayım" demiştir. Bu, aklen de böyledir. Çünkü kim, Allah´ın nimetleri hususunda tefekkür ederse, Allah´ı bulur ve O´nu zihninde tutar. Burada bahsedilen "daha güzel mükâfaat", cennet dışında bir mükâfaattır Çünkü mü´min cennete imanı sayesinde girecektir. Çünkü cennet onun kötülüklerini örter. Kötülükleri örtülmüş olan kimse ise cennete girer. O halde "en güzel (daha güzel) mükâfaat" cennetten başka birşey olup, bu da hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir insanın aklına gelmeyen birşeydir. Bunun rü´yetullah (Allah´ı görme) olması, uzak bir ihtimal değildir.
Eşit Haklar İçin İzleme Derneği ve Hollanda Helsinki Komitesi tarafından yürütülen, Avrupa Birliği tarafından desteklenen "Ayrımcılığa Karşı Birlikte Projesi" kapsamında hazırlanan Gündem Eşitlik'in bu bölümünde Somalili Muhammed İsa konuğumuz oldu. Somalili Muhammed İsa dükkânının ismi yüzünden baskı gördü. Ankara Kızılay'da açtığı mekânının kapısından ayrılmayan kolluk kuvvetleri yüzünden kapattı. Türkiye'de tanıştığı Somalili eşini ve yine Türkiye'de doğan çocuklarını aldı Somali'ye kendi rızasıyla döndü. Elbette zorunda bırakılan bir gidişti, çünkü “başına bir şey gelmesinden” endişe etti. Muhammed Gündem Eşitlik'e Somali'den katıldı. Başına gelenleri akıcı Türkçesi'yle anlattı. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Tüm dünyada bir edebiyat fenomeni haline gelen İrlandalı yazar Sally Rooney'nin mucizesini çözmenin peşinden giden bir bölümle karşınızda bu kez “ben okurum”. Deniz Yüce Başarır, youtube kanalındaki kitap ve film yorumlarıyla çok sevilen, stand-up'ı ve kitabıyla da tanınan Melikşah Altuntaş ile yazarın son romanı İntermezzo hakkında bir sohbete imza atıyor. Elbette bu sohbet, söz konusu Rooney olduğu için, edebiyattan fenomen olmaya, hayranlık duygusundan linç kültürüne de kadar da uzanıyor. Ve romanın can alıcı bölümleri de yine Başarır tarafından seslendiriliyor.
Deniz Yüce Başarır, Ben Okurum'un bu bölümünde dinleyicilerini Berlin'e doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Sanat eleştirmeni Kirsty Bell'in genel okura hitap eden ilk kitabı olan ve onu aniden bir edebiyat yıldızı haline getiren Dip Akıntıları'nın izinden giden bu yolculukta Başarır'a, yıllardır Berlin'de yaşayan edebiyat ajanı ve yazar Barbaros Altuğ eşlik ediyor. Bell'in yeni taşındığı apartman dairesindeki su sızıntısından yola çıkarak kurduğu anlatı, şehrin tarihine, travmalarına, yaşadığı tüm şiddete ve politik çalkantılara uzanıyor. Bir yanıyla kişisel, diğer yanıyla da gerçek bir araştırma kitabı olan Dip Akıntıları hakkındaki bu sohbet sayesinde hem birçok yeni bilgiye ulaşacak hem de kendi şehrinize başka bir gözle bakmaya başlayacaksınız. Elbette her zaman olduğu gibi Başarır'ın seslendirdiği bölümler de kitabı okuma isteği uyandıracak.
Kim haklı, kim suçlu?Öyle binlerce sene geriye gitmeye gerek yok, Hamas iktidara geldiğinde Filistin meselesi yaklaşık 60 senelikti. Bugün dört dönüm noktasından bahsedeceğim: İngiliz mandası, İsrail'in kuruluşu, İsrail'in sınırlarını genişletişi ve gerçekleşmeyen bir barış süreci. Elbette bu dönüm noktalarını ben seçtim ve kendime göre yorumladım. Birkaç farklı bakışla tanışıp kendinize göre bir sentez yaparsınız, aşağıda listelediğim kitaplara da bakıverin sevgili fularsızlar.Konular:(00:15) Milletle tartışmaya girmeyin(03:40) 1917: Balfour Açıklaması(09:05) 1948: Mülteci Krizi(12:05) 1967: Yerleşkeler(14:25) 1993: Barışa gidemeyen yol(16:30) Patreon teşekkürleriKaynaklar:AnketlerKitap: Redrawing the Middle East (2018)Kitap: The Balfour Declaration: The Origins of the Arab Israeli Conflict (2010)Kitap: A Peace to end all Peace: The Fall of the Ottoman Empire (1989)Kitap: The Israel Lobby and U.S. Foreign Policy (2006)------- Podbee Sunar -------Bu Podcast Parolapara hakkında reklam içerir.Parolapara'nın toplamda 2.600 TL kazanabileceğiniz tüm nakit iade avantajlarından faydalanmak için uygulamayı şimdi indirin. Ayrıntılı bilgi ve ek koşullar için; Parolapara.com'u ziyaret edin.Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Podbee50 kodumuzla Hiwell'de ilk seansınızda geçerli %50 indirimi kullanmak için Hiwell'i şimdi indirin. 1400'ü aşkın uzman klinik psikolog arasından size en uygun olanlarla terapi yolculuğunuza kolaylıkla başlayın.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Başkalarının zihnini okuyabilmek pek çoğumuzun sahip olmak isteyeceği bir güç. Aslına bakarsanız bunu Zihin Kuramı sayesinde yapabiliyoruz. Elbette böyle bir güç kötüye de kullanılabiliyor. Peki başkalarının düşünce sistemini çözüp onları belirli bir fikre yönlendirmek ne zaman stratejik bir hamle, ne zaman etik dışı bir eylem oluyor? 111 Hz'in bu bölümünde bu sorunun cevaplarını arıyoruz. Akıl oyunlarından girip aldatmacadan çıkıyor, rekabetin dorukta olduğu bir masaya konuk oluyoruz. Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Gülşah DimSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu Podcast Parolapara hakkında reklam içerir.Parolapara'nın toplamda 2.600 TL kazanabileceğiniz tüm nakit iade avantajlarından faydalanmak için uygulamayı şimdi indirin. Ayrıntılı bilgi ve ek koşullar için; Parolapara.com'u ziyaret edin.Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Podbee50 kodumuzla Hiwell'de ilk seansınızda geçerli %50 indirimi kullanmak için Hiwell'i şimdi indirin. 1400'ü aşkın uzman klinik psikolog arasından size en uygun olanlarla terapi yolculuğunuza kolaylıkla başlayın.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Herhalde kişileri konuşmayan hiç kimse yoktur. Elbette konuşacağız hepimiz insanız. Burada önemli olan kişilerden ziyade konulara odaklanarak konuşmak. Keyifli dinlemeler... organikbeyinlerpodcast@gmail.com https://www.instagram.com/organikbeyinlerpodcast/
Ben Okurum beşinci sezonunun finalini psikoterapist Agâh Aydın konuk oluyor. Ve Deniz Yüce Başarır ile birlikte meslektaşı İngiliz psikanalist Adam Phillips'in Yasak Olmayan Hazlar adlı kitabından yola çıkarak yasaklara, kurallara, hazlara, kısaca hayata dair derinlikli bir sohbete imza atıyor. Phillips'in kendine has üslubunun da bol bol konu edildiği bölüm hayat hakkında düşünmeyi sevenleri mest edecek. Elbette, Yasak Olmayan Hazlar'dan en düşündürücü bölümler eşliğinde.
İngiliz Edebiyatı'nın en önemli eserlerinden biri olan Middlemarch var ben okurum'un bu bölümünde. Asıl adı Mary Ann Evans olan George Eliot'un başyapıtı olarak kabul edilen eseri Virginia Woolf, “İngiliz edebiyatında yetişkinler için yazılmış tek roman” olarak tanımlamış. Deniz Yüce Başarır, konuğu Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Başak Demirhan ile birlikte bu sıra dışı yazarı ve onun bir kasabadan yola çıkarak tüm İngiliz toplumunun portresini çizdiği derinlikli romanını tüm detaylarıyla masaya yatırıyorlar. Elbette her zamanki gibi Başarır'ın seslendirdiği satırlar da onlara eşlik ediyor.
Eylül Görmüş ve Tuğçe Arslan Üçer, yeni bölümde ancak zamanla beliriveren, aslında gelecekten seslenen bir şeyi; pişmanlığı anlamaya çalışıyor. Yaptıklarımız ve yapmadıklarımız için duyduğumuz pişmanlıkları tanımlamayı deniyor, pişmanlığın insanı sağaltan, büyüten yanını didikliyor, bir yandan da nasıl bir tuzağa dönüşebileceğini keşfediyoruz beraberce. Elbette ki kitaplar ve filmlerin düşündürdükleri eşliğinde. Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini @1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım. Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen Doku Clinic'e katkılarından ötürü sonsuz teşekkür ederiz. Podcast kapağı için seçtiğimiz Tigran Tsitoghdzyan eserinin de kendilerinin koleksiyonundan olduğunu belirtelim.
### Duha Suresi'nin Ayetleri ve Tercümeleri #### Ayet 1: وَالضُّحَىٰ Kuşluk vaktine andolsun, **Duha:** Günün kuşluk vakti, güneşin doğmasından sonra öğleye kadar olan süre. #### Ayet 2: وَاللَّيْلِ إِذَا سَجَىٰ Sükûna erdiği zaman geceye andolsun, **Leyl:** Gece. **Sajâ:** Sakinleşmek, sükûnet bulmak. #### Ayet 3: مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلَىٰ Rabbin seni terk etmedi ve darılmadı. **Vedde‘a:** Terk etmek, bırakmak. **Qelâ:** Darılmak, hoşlanmamak. #### Ayet 4: وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَىٰ Elbette senin için sonu önünden daha hayırlıdır. **Âhirah:** Ahiret, öteki dünya. **Hayr:** İyilik, hayır. #### Ayet 5: وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَىٰ Elbette Rabbin sana verecek de hoşnut olacaksın. **Yu'tî:** Vermek. **Rızâ:** Hoşnutluk, razı olmak. #### Ayet 6: أَلَمْ يَجِدْكَ يَتِيمًا فَآوَىٰ O, seni bir yetim bulup da barındırmadı mı? **Yetîm:** Yetim, anne veya babasından birini kaybetmiş çocuk. **Âwâ:** Barındırmak, korumak. #### Ayet 7: وَوَجَدَكَ ضَالًّا فَهَدَىٰ Seni yolunu kaybetmiş bulup da doğru yola iletmedi mi? **Dâll:** Yolunu kaybetmiş, şaşkın. **Hedâ:** Doğru yola iletmek. #### Ayet 8: وَوَجَدَكَ عَائِلًا فَأَغْنَىٰ Seni bir yoksul bulup da zengin etmedi mi? **Âil:** Yoksul, fakir. **Egnâ:** Zenginleştirmek, bolluk vermek. #### Ayet 9: فَأَمَّا الْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ Öyle ise, sakın yetime kahretme, **Qehr:** Kahretmek, ezmek, kötü davranmak. #### Ayet 10: وَأَمَّا السَّائِلَ فَلَا تَنْهَرْ El açıp isteyeni de azarlama, **Sâil:** Dilenci, yardım isteyen. **Nehr:** Azarlamak, sert davranmak. #### Ayet 11: وَأَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ Ve Rabbinin nimetini durmaksızın anlat. **Nimet:** İyilik, lütuf, Allah'ın verdiği her türlü hayır. **Haddeth:** Anlatmak, söylemek. ### Duha Suresi'nin Faziletleri Duha Suresi'nin faziletleri arasında, Peygamberimiz'in (s.a.v.) sıkıntılı zamanlarında indirilen bir sure olması nedeniyle, Allah'ın rahmetini ve sevgisini hatırlatan önemli bir sure olarak kabul edilir. Sureyi okumanın, kişinin iç huzurunu artıracağı ve Allah'ın yardımını celbedeceği belirtilir. İslam geleneğinde, bu sureyi düzenli olarak okumanın büyük sevap olduğu kabul edilir ve Peygamberimizin (s.a.v.) sünnetinde de bu sureye özel bir önem verilmiştir. Duha Suresi'nin, özellikle sabah vakti namazdan sonra okunmasının büyük faziletleri olduğu ve kişinin ruh halini olumlu etkilediği birçok İslami kaynakta belirtilmiştir. Bu sure, Allah'ın peygamberlere ve dolayısıyla tüm insanlara olan sürekli desteğini ve sevgisini hatırlatarak, müminlerin moralini yükseltir ve onları Allah'a daha yakın olmaya teşvik eder.
Tuğçe Arslan Üçer ve Eylül Görmüş, bu bölümde "eller" üzerine konuşuyor. Ne söylüyor ellerimiz? Ne kadarını duyuyoruz? Ellerimizle ilişkimizin kopmakta olduğunun farkında mıyız? Ellere övgü bu bölüm - ve elleri hatırlamaya bir çağrı. Elbette ki kitapların ve filmlerin rehberliğinde yapılmış bir çağrı. Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini @1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım. Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen Doku Clinic'e katkılarından ötürü sonsuz teşekkür ederiz. Podcast kapağı için seçtiğimiz Tigran Tsitoghdzyan eserinin de kendilerinin koleksiyonundan olduğunu belirtelim.
Bu çağda, etki ajanlarına karşı önlem almak ve ülke yararına çalışanların eline mücadele etmek adına imkan vermek gibi konularda aksi düşünülebilir mi? Bu gerekli, ülke güvenliği açısından yerinde bir hamle. En azında caydırıcılık çok önemli. Ajanlar ve etki ajanları öyle cirit atmasınlar... Gerekli önlemleri ve bu kapsamda belli yasal düzenleme imkanlarını yaratalım. Her türlü tehdit var. Onları caydıralım, caydırıcı nitelikte ülkenin somut eylemleri olsun. Türkiye'de istihbarat hizmetleri 2014'dan itibaren iyi bir seyirle gelişiyor. İlk olarak operasyon yapma imkanı oldu. Kötü mü? Operasyonel İstihbarat gayet başarılı. Teröristler ve bölgemizdeki hasım ülkeler bunu görüyorlar, dikkatleri çekildi. Şimdi de bu tür ilave yasalar olsun isterim. Doğru adım! Elbette ben bu konuyu istihbarat açısından ele alacağım, uzmanlığım bu yönde. Hukuk konusu ayrı.
Almanya'nın savaş sonrası edebiyatının en güçlü isimlerinden biri ve onun en güçlü eseri var bu kez ben okurum'da. Siegfried Lenz ve Almanca Dersi. Deniz Yüce Başarır, görev tutkusu, sanat ve iktidar ile baba-oğul ilişkisine odaklanan, Nazi Almanyası'nın dar bir grupla büyük bir portresini çizen bu romanı, çevirmeni yazar Ayşe Sarısayın ile konuşuyor. Sohbetin ardından çok ciddi sorular doluşacak kafanıza. Çünkü hem roman hem de ikilinin konuşmaları sizi çok düşündürecek. Elbette yine kitaptan Başarır'ın okuduğu alıntılar eşliğinde…
Tuğçe Arslan Üçer ve Eylül Görmüş, bu kez tespit etmesi, adını koyması zor, sinsi bir şey üzerine konuşuyor: "manipülasyon". İnsanı kolayca ve farkına varmadan bir esire dönüştürebilen o gizli iktidar mekanizmasının çalışma dinamiklerini anlamaya ve kendimizi ondan korumanın yollarını bulmaya çalışıyoruz. Elbette edebiyatta ve sinemada manipülasyonun nerelerde karşımıza çıktığına bakarak. Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini @1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım. Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen Doku Clinic'e katkılarından ötürü sonsuz teşekkür ederiz. Podcast kapağı için seçtiğimiz Levent Morgök eserinin de kendilerinin koleksiyonundan olduğunu belirtelim.
Elbette herkesin hayatında rakip gördüğü, o veya bu sebepten "düşman" olarak adlandırdığı kişiler vardır. Peki bu tip insanlara karşı nasıl davranmalıyız? Onları sevmek için uğraşmalı mıyız? Keyifli dinlemeler... organikbeyinlerpodcast@gmail.com https://www.instagram.com/organikbeyinlerpodcast/
Deniz Yüce Başarır, Ben Okurum'un bu bölümünde yazar arkadaşı Gaye Boralıoğlu ile birlikte son yıllarda ülkemizde çok ilgi gören Macar asıllı yazar Agota Kristof'un peşine düşüyor. Yazarın, Fransızca kaleme aldığı ilk romanı Büyük Defter ile başlayıp, ikinci kitap Kanıt ve üçüncü kitap Üçüncü Yalan ile süren bu seri ülkemizde tek kitap halinde basılıyor. Yazarın göç, yalnızlık, kötülük gibi temaların çevresinde sade bir dille kurduğu tekinsiz bir masal bu üçleme. Kristof, eserlerini ‘düşman dil' diye tanımladığı Fransızca'da yazıyor, sadeliği biraz da buradan geliyor. Ama savaşta ve savaş sonrası Macaristan'da yaşananların ve göçün travmasını anlatmak için en uygun dil bu belki de, sade ve mesafeli. Elbette, sohbete her zamanki gibi romanlardan Başarır'ın seslendirdiği satırlar da eşlik ediyor.
Philips'in katkılarıyla hazırlanan Teras Noir'ın 76. bölümünde Meriç Aral ve Efe Tunçer'in konuğu, oyuncu Erdem Şenocak. Programda tiyatro ve oyunculuğa dair kapsamlı bir sohbete yer verilirken Erdem Şenocak'ın mühendislik yıllarından tiyatro sahnelerine uzanan kariyeri de mercek altına alınıyor. Sohbet, tiyatro eleştirmenliği ve güncel tiyatro kültürüne dair anekdotlarla derinleşirken ilerleyen anlarda direksiyon sinema evrenine doğru kırılıyor. Elbette kaçınılmaz olarak Kuru Otlar Üstüne filmine özel bir parantez açılıyor. Erdem Şenocak, Cannes'da yaşananları yadederken Nuri Bilge Ceylan ile çalışma tecrübesi hakkında detayları da paylaşmayı ihmal etmiyor. Program, alışılmış olduğu üzere Düz Sorular bölümüyle sona eriyor.
Ben Okurum'un bu bölümünde Türkçe'nin büyük ustası Yaşar Kemal ve onun unutulmaz roman serisi İnce Memed var. Deniz Yüce Başarır ile konuğu Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı doçentlerinden, edebiyat araştırmacısı Erol Köroğlu usta yazarın eserleri arasında dolaşırken, onun hayat ve edebiyat görüşüne, doğayla ilişkisine, dilinin ve anlatımının zenginliğine, insan sevgisine vurgu yapıyorlar. Yaşar Kemal'in her biri birer destan olan romanlarını sevenler için kaçırılmaması gereken bir ben okurum bölümü bu. Elbette her zaman olduğu gibi Başarır'ın seslendirdiği bölümlerle bu edebiyat lezzeti de pekişiyor.
Elbette herkes gül bahçesine gitmek ister ama bazen yolumuzu şaşırıp çöplüğe gidiyoruz. Keyifli dinlemeler... organikbeyinlerpodcast@gmail.com https://www.instagram.com/organikbeyinlerpodcast/
Podcastin sosyal hali Poddy'yi hemen denemelisin www.poddy.net/indir. Modern zamanlarda da (tıpkı eskiden de olduğu gibi), insanlar birbirlerine açılmak konusunda sorunlar yaşayabiliyorlar. Dahası, birbirine açılıp da romantik bir ilişkiye başlayan kişiler, partner tercihlerinin doğru olup olmadığından emin olamıyorlar. Elbette herkesin insanları değerlendirmek konusunda… Seslendiren: Selçuk Kandemir
Beklenmeyen şeyler miydi? Elbette hayır ama bunların olacağını bilmelerine rağmen hala bu seçimi sıradan bir parti ya da lider tercihi gibi göstermeye çalışanların varlığı insanı gerçekten üzüyor... Jenerik müziği: Rahman Altın
