POPULARITY
Categories
Yazın sonuna doğru Sakız Adası'na gittim.Orada Nea Moni Manastırı'nı gezerken Yunan halkının ve Sakız Adası sakinlerinin "Sakız Katliamı" dedikleri bir tarihsel olayla karşılaştım.Türklerin de içinde olduğu ve bu kadar kritik bir olayı hiç bilmememizi garipsedim ve "Tam da Yeni Haller'e yakışır bu hikaye" diyerek araştırdım.Yani başka hiçbir yerde bulamayacağınız bir hikayeyle karşınızdayım.Biraz adanın tarihinden bahsettim, biraz da Yunan milli kimliğinin oluşmasına -Osmanlı tam tersini arzu ederken- vesile olan bu olayı ve sonrasında yaşananları anlattım.İyi dinlemeler.Biliyorsunuz Yeni Haller sizlerin desteğiyle yayın hayatına devam eden bir podcast kanalı.Beni aşağıdaki link'lerden destekleyebilirsiniz:www.patreon.com/yenihallerYeni Haller'in bir de Buy Me A Coffee hesabı var artık. Buradan destek olmak çoook daha kolay. Patreon'da sorun yaşayanlar için açtım efendim. Buyurun:https://www.buymeacoffee.com/yenihallerBir de bu sezon spor basınımızda apayrı yeri olan, ben ustam olarak kabul ettiğim Yiğiter Uluğ'la T24'ün Youtube kanalında bir spor programına başladık. Korkmayın, sadece futbol konuşmuyoruz. Hele sahadaki skorları, maçları hiç konuşmuyoruz. Yeni Haller tadında spor sohbeti isteyenler için:Yiğiter Uluğ ve Eray Özer'le GazozunaBana ulaşmak için:https://www.instagram.com/eray_ozerhttps://twitter.com/ErayOzeryenihallerpodcast@gmail.com
Hayatta ne yapmak istediğinizi bulmanın düşüncesi bile strese sokuyorsa, bu bölüm sizin için.Bu bölümde o koca Büyük A Amaç masalını sorguluyoruz ve yerine çok daha yaşanabilir bir şey koyuyoruz: küçük-a amaçlar. Yani amacı aramak yerine, onu adım adım yaratmak.The Purpose Code kitabından yola çıkarak, “anlam” (geçmişin hikâyesi) ve “amaç” (bugünden yarına attığın adımlar) arasındaki farkı açıyorum.Daha derine inmek ve birlikte net bir yol haritası çıkarmak istersen koçluk için : emineyesilcimen.com/kocluk
Hayal kurmak, insanın bugün kendini akıntının dışında tutmasının neredeyse tek yolu... Yani yakın zamanlara kadar öyleydi. Bugünün insanını, hayallerin de hep somut bir faydaya yönelik olması gerektiğine inandırdılar. Başarılı bir kariyer, konforlu bir ev, lüks bir araba, mantıklı bir beraberlik, çok fonksiyonlu dijital oyuncaklar… İmkânına göre büyüyüp küçülen hedefler… Şimdilerde herkes kendi hayali sanarak ezber hedeflere yöneliyor.
HAYATIMIN EN ACI DERSİ İspanya'nın güneyinde Estepona isimli küçük bir kasabada büyüdüm. On altı yaşındayken bir sabah babam benden kendisini arabayla 30 kilometre uzaktaki bir köye götürmemi istedi. Ancak onu Mijas'a götürdükten sonra arabayı bakım için yakındaki bir tamirhaneye bırakmam gerekiyordu. Araba kullanmayı öğrenmiştim fakat pratik yapmak için pek de fırsatım olmamıştı. Onun için bu teklifi hemen kabul ettim. Babamı Mijas'a götürdüm. Onu öğleden sonra saat dörtte alacaktım. Sonra arabayı tamirhaneye bıraktım. Birkaç saat vaktim vardı. Ben de tamirhanenin yakınında bir sinemada film izlemeye karar verdim. Fakat sinemada çok vakit geçirdiğimin farkında değildim. Saat altı olmuştu. Dolayısıyla iki saat geç kalmıştım. Babam, sinemaya gittiğimi öğrenirse bana kızabilirdi. Bir daha arabayı kullanmama izin vermezdi. Ona tamirhanede arabanın işini uzun sürdüğünü söylemeye karar verdim. Buluşacağımız yere vardığımda babamın caddenin köşesinde umutla olduğunu gördüm. Geç kaldığım için özür diledikten sonra ona arabanın işinin uzadığını söyledim. Bunun üzerine babamın bana nasıl baktığını asla unutamam. Babam: – Bana yalan söylediğin için çok üzüldüm Jason, dedi. – Ne demek istiyorsun baba? Gerçeği söylüyorum, dedim. Babam, bana tekrar baktı. – Sen geç kalınca tamirhaneyi aradım ve bir problem olup olmadığını sordum. Bana senin henüz arabayı almaya gelmediğini söylediler. Yani araba ile ilgili bir problem olmadığını biliyorum. Birden ne kadar büyük bir suç işlediğimi anladım ve babama gerçeği itiraf ettim. Babam beni üzgün bir şekilde dinledi. – Kızgınım ama sana değil, kendime. Eğer sen bunca yıldan sonra bana yalan söyleyebiliyorsan demek ki ben iyi bir baba olamamışım. Kendi babasına bile yalan söyleyebilen bir çocuk yetiştirmişim. Eve yürüyerek döneceğim ve bu arada neyi yanlış yaptığımı düşüneceğim. – Ama baba... Eve 30 kilometre yol var ve hava da karardı. O kadar yolu yürüyemezsin, dedim. Babam, ne özür dilemelerime, ne itirazlarıma, ne de diğer söylediklerime kulak astı. Onu hayal kırıklığına uğratmıştım ve hayatımın en acı derslerinden birini almak üzereydim. Babam, tozlu yollarda yürümeye başladı. Ben de arkasından arab ile onu izliyordum. Ondan özür diliyor ve arabaya binmesini rica ediyordum. Maalesef beni duymazdan geliyor ve üzgün bir şekilde yürümeye devam ediyordu. 30 kilometre boyunca 10 kilometre süratle onu takip ettim. Babamın hem bedensel hem de duygusal olarak bu kadar sıkıntı çekmesine şahit olmak hayatımın en üzücü ve acı veren dersi olmuştur. Aldığım bu dersten sonra bir daha yalan söylemedim. Jason BOCARRO
Mobil uygulama pazarında rekabet her zamankinden daha yoğun.Günümüzde bir kullanıcı ortalama 80'den fazla uygulama indiriyor ama bunların yalnızca 9'unu düzenli olarak kullanıyor.Veriler gösteriyor ki, yeni indirilen uygulamaların %77'si ilk hafta içinde terk ediliyor ve 7. gün retention oranı %10'un altına düşüyor.Yani markalar milyonlarca liralık reklam bütçesiyle kazandıkları kullanıcıları sadece birkaç gün içinde kaybediyor.Peki neden?Neden kullanıcılar uygulamayı indiriyor, birkaç gün deneyimliyor ve sonra bir daha geri dönmüyor?Bu sorunun cevabı yalnızca reklam stratejilerinde değil, ürün deneyiminin kendisinde gizli.Bu bölümde, kullanıcı davranışlarını bilimsel bir gözle inceliyoruz.Kognitif psikoloji, davranışsal ekonomi ve UX araştırmalarının verilerini birleştirerek, retention'ı etkileyen görünmez unsurları konuşacağız.Kullanıcıların 7. günden sonra neden terk ettiğini anlamak, aslında onların ilk 7 saniyede yaşadığı deneyimi anlamaktan geçiyor.Kullanıcıyı tutmanın yolu, yalnızca daha fazla bildirim göndermekten ibaret değil.Onboarding akışında ne kadar adım var?Kullanıcı ilk başarı hissini kaçıncı saniyede alıyor?Arayüz, beynin bilişsel yükünü azaltacak kadar sade mi?İşte tüm bu sorular, retention'ın görünmeyen anatomisini oluşturuyor.Psikolojik olarak kullanıcı, bir uygulamayı ilk günlerde üç temel motivasyonla kullanır: merak, fayda ve ödül beklentisi.Eğer uygulama bu üç alanda da tatmin sağlamazsa, kullanıcı zihninde bir “bırakma kararı” oluşur.Bu karar çoğu zaman farkında olmadan alınır.Yani kullanıcı uygulamayı silmeye bile gerek duymaz; sadece bir daha açmaz.Bu noktada mikro etkileşimler devreye giriyor.Küçük animasyonlar, ilerleme barları, kişisel mesajlar ya da başarı rozetleri…Hepsi beyinde dopamin salınımını tetikleyen mikro ödüller yaratır.Ve bu, kullanıcıyı geri döndürmenin en güçlü yollarından biridir.Ama retention sadece nöropsikolojiyle açıklanamaz.Veriye dayalı segmentasyon, doğru zamanda doğru ileti gönderimi de en az tasarım kadar etkilidir.Örneğin, Day 3'te aktifliği azalan kullanıcıya kişisel bir push bildirimi gönderildiğinde dönüş oranı ortalama %34 artar.Ya da ilk satın alma deneyimini 48 saat içinde yaşamayan kullanıcılar için oluşturulan kişisel e-posta zincirleri churn oranını %27'ye kadar düşürebilir.Bu nedenle retention, bir pazarlama eklentisi değil, ürün stratejisinin kalbidir.İlk dokunuştan 30. güne kadar devam eden bir yolculuktur.Eğer markalar kullanıcıyı anlamadan “harcama artırma” refleksiyle hareket ederse, elde tutma yerine sürekli kaybetme döngüsüne girer.Bölüm boyunca şunlara değiniyoruz:Onboarding akışında yapılan en büyük 5 hataUX/UI tasarımının retention üzerindeki bilişsel etkisiMikro etkileşimlerin duygusal bağa dönüşmesiDay 7 düşüşünü önleyen bildirim stratejileriRetention ölçüm metrikleri: Day 1, Day 7, Day 30 ve LTV analiziKullanıcı sadakatini artıran davranışsal tetikleyicilerVe en önemlisi, tüm bu adımların nasıl entegre edilmesi gerektiğini örneklerle anlatıyorum.Retention'ı artırmak, yalnızca kullanıcıyı içeride tutmak değil, aynı zamanda markanın sürdürülebilir büyümesini sağlamak anlamına geliyor.Bir kullanıcıyı kazanmak, ortalama bir markaya 8 ila 10 dolar maliyet çıkarırken, o kullanıcıyı tutmak yalnızca 1 doların altında bir yatırım gerektiriyor.Yani retention sadece bir metrik değil, bütçesel bir stratejidir.Bu bölümde, kullanıcı davranışlarının ardındaki psikolojiyi çözüp, markaların uygulama içi deneyimlerinde neden kayıp yaşadığını verilerle analiz ediyoruz.Kullanıcı kazanımı bir başlangıçtır ama sadakat bir sonuçtur.Sadakat ise planlı, ölçümlenebilir ve insana dokunan bir deneyimin ürünüdür.Ben Faruk Toprak.Bu bölümde, retention stratejilerini bilimsel perspektifle ele alıyor ve markaların neden 7. gün sendromuna yakalandığını derinlemesine inceliyorum.Eğer sen de uygulamanın indirilip unutulmasını değil, her gün aktif kullanılmasını istiyorsan, bu bölümü sonuna kadar dinlemelisin.
Ülkemizin çok değerli sporcular yetiştirdiği aşikar, son yıllarda ise takım sporlarında en çok ses getirenlerden biri A Milli Kadın Voleybol Takımımız. Kazandıkları kupalar kadar, kendilerinden emin duruşlarıyla birlik hissini ve kadın olmanın gücünü yeniden tanımlıyorlar. Peki bu dönüşüm nasıl oldu? Yani nasıl oldu da voleybol, diğer takım sporlarından kendini sıyırıp hepimizin ortak kalp atışına dönüştü? 111 Hz'in bu bölümünde voleybolun geçmişini, tarihe damga vuran maçları ve voleybolu yaygınlaştıran faktörleri inceliyoruz. Sunan: Barış Özcan Hazırlayan: Aslı Candaş Ses Tasarım ve Kurgu: Metin Bozkurt Yapımcı: Podbee Media Tüm bölümler ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et! ----- Podbee Sunar ------- Bu podcast reklam içermektedir.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde Emin ve Ömer, site ve mahalle yaşamı arasındaki farklar ile bunların avantaj ve dezavantajlarını masaya yatırıyorlar. Konu konuyu açıyor ve erkeklerin berberlerine olan sadakatine ilişkin anılarını anlatıyorlar. Ayrıca geçtiğimiz hafta yaşanan trajikomik bir olay da gündeme geliyor: Bir müşterinin balıkla dövülmesi. Son olarak yeme ve içmeye ilişkin bir şeyler söylemezlerse olmaz! Markette satılan yumurta çeşitlerini değerlendiriyorlar. Bu dolu dolu ve eğlenceli bölüm sizleri bekliyor! Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Show Notes Bölümde bahsettiğimiz “çipurayla dövülen müşteri” haberi
The Book of War - An Avatar Legends Real Play The Story of four runaways seeking the Book of War in a world without the Avatar Chapter 65 - HalvesThe Runaways reuinte in Omashu, and discuss next steps while comforting Minh after his terrible ordeal. Nuro struggles with Peacebringer, Banji looses it over a plain piece of parchment, Kiyomi talks to Yani about bounty hunting and Minh is a little bit different nowStarring Georgie Hazel as "The Destined" NURO Ted Darling as "The Idealist" BANJI Tilia Quinn as "The Adamant" KIYOMI Jesse Thomas as "The Foundling" MINH FANG Ash Cooper as the GRAND MASTER OF THE WHITE LOTUS You can find Tilia on twitch at - https://www.twitch.tv/tiliaquinnn Theme song and outro "The Book of War Remains" is all by Matt Harrison. Additional music and Sound effects from Soundstripe.com Website // Facebook // Instagram // Twitter // Tik Tok//Patreon Use our affiliate code 'thebookofwar' at Arkenforge to receive $5 off!
Resûlullâh (s.a.v.)'e kadının en faziletli namazının nerede olduğu sorulduğunda: “Evinin en kuytu köşesinde kıldığı namazdır.” buyurmuştur. Yani kadının evinde kıldığı namaz, Kâbe'de kıldığı namazdan daha faziletli olmaktadır. Serahsî (r.âleyh)'in burada işaret ettiği Hadis-i Şeriflerden biri şöyledir: “Ümmü Humeyd (r.anhâ) isimli bir kadın Efendimiz (s.a.v.)'e gelerek: “Ya Rasûlallâh! Ben sizinle birlikte mescitte namaz kılmayı çok seviyorum.” demiş. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.): “Ben, benimle birlikte namaz kılmayı sevdiğini biliyorum; lakin evinin en kuytu köşesinde kıldığın namaz, senin için benim mescidimde kıldığın namazdan daha faziletlidir.” buyurmuştur. Bunun üzerine Ümmü Humeyd (r.anhâ) evinin kuytu köşesine mescid yer bina ettirip ölünceye kadar namazlarını burada kıldı.” İmamımız Ebû Hanîfe (r.a.) söz konusu rivayetlere atıfta bulunarak şöyle demiştir: “Kadınların bayram namazına çıkmalarına ruhsat verilmiştir; ancak bugün ben bunu mekruh görüyorum. Aynı şekilde kadınların cuma ve farz namazlarında cemaate katılmalarını da mekruh görüyorum.”Bugün özellikle Ramazan ve Kandil gecelerinde kadınlar camileri doldurmakta, hocalarımızın hususi sohbet programlarında “hanımlar da davetlidir” şeklinde ilanlar yapılmaktadır. Hatta camilerde gelinlikli düğün, nişan fotoğrafları çekilmekte, daha da ötesi mini etek ve şortla tarihi camilere giren kadın turistlere bile mani olan çıkmamaktadır. Hoca hanımlara yavaş yavaş camide seminerler verdirilir, ki zaman zaman verdiriliyor, sonra vaaz kürsüsünün yolu açılır, ardından minber ve mihrap zorlanır. Bu çıkışların altında hiç şüphesiz “cinsiyet eşitliği” denilen projeye direnen yegâne mekânlar olan camileri alet etme arzusu yatmaktadır.(Mesut Özbilir, 2023)
Her gün dünyada ortalama 250 milyon mobil uygulama indiriliyor.Ama araştırmalara göre bu uygulamaların %75'i ilk 3 gün içinde hiç açılmıyor.Yani insanlar indiriyor… ama kullanmıyor.Bu da markalar için hem ciddi bir bütçe kaybı hem de yanlış stratejinin açık göstergesi.Bu bölümde mobil uygulama reklamlarının perde arkasına iniyoruz.Google Ads, Meta ve TikTok gibi platformlarda uygulama indirme kampanyaları nasıl çalışır, neden bazı uygulamalar viral olurken diğerleri sessizce silinir, gerçekten işe yarayan stratejiler neler — hepsini detaylarıyla konuşuyoruz.Uygulama Reklamlarının Görünmeyen GerçekleriBirçok işletme uygulamasını tanıtmak için “App Install” kampanyaları açıyor ama asıl hatayı tam burada yapıyor.Çünkü mobil reklamcılıkta başarı sadece “indirme sayısı” değil, kullanıcının uygulamayı açma, kayıt olma ve işlem yapma oranıyla ölçülür.Eğer kullanıcı sadece indirip uygulamayı hiç açmıyorsa, o kampanya görünürde başarılı ama gerçekte zarar ettiriyor.Ben bu bölümde size kampanyaların nasıl daha akıllı çalışacağını, SDK'nin neden en kritik parça olduğunu, uygulama içi event'leri nasıl kurmanız gerektiğini ve algoritmanın gerçekten “kaliteli kullanıcı”yı nasıl öğrendiğini anlatıyorum.Ayrıca “kayıt olma”, “sepete ekleme” veya “satın alma” gibi davranış bazlı hedeflerin, indirme odaklı kampanyalardan nasıl çok daha yüksek ROI getirdiğini örneklerle açıklıyorum.App Store ve Play Store Optimizasyonu (ASO)Mobil reklamcılıkta çoğu kişi sadece reklam tarafına odaklanıyor, ancak işin %40'ı aslında mağaza sayfasında kazanılıyor.Bir kullanıcı reklamdan etkilenip uygulama sayfasına geldiğinde ilk 3 saniye içinde ikna olmalı.İşte o an, uygulamanın ekran görüntüleri, açıklama metni ve yorumları devreye giriyor.Bu bölümde App Store optimizasyonunun indirme oranlarına etkisini, doğru görsel seçiminin ve açıklama metinlerinin nasıl fark yarattığını konuşuyoruz.Küçük bir ipucu: farklı ikon ve görselleri A/B test etmek bazen maliyeti %20'ye kadar düşürebiliyor.Kampanya Stratejileri ve Hedefleme İpuçlarıEn hızlı indirme kampanyasını kurmak için önce doğru kampanya tipini seçmek gerekiyor.Google Ads tarafında “App Campaigns” üç farklı hedefleme tipi sunar: Install Volume, In-App Actions ve Value Optimization.Hangisini, ne zaman ve nasıl kullanmanız gerektiğini adım adım anlatıyorum.Ayrıca Meta Ads ve TikTok tarafında performansı artıran video formatlarını, CTA (Call to Action) tetikleyicilerini ve kullanıcı davranışına göre farklı mesaj kurgularını paylaşıyorum.Gerçek Kullanıcı Kazanmanın FormülüSadece indirme değil, kullanıcıyı elde tutmak da bir strateji işidir.Retention rate, LTV ve ROI gibi metrikler artık her kampanyanın omurgası.Bir uygulamanın başarısı ilk 7 gün değil, 30. gün aktif kullanıcı oranıyla ölçülür.Bu yüzden bu bölümde sadece indirmeyi değil, sadakat yaratmayı da konuşuyoruz.Uygulama reklamlarında yapılan en büyük 5 hatayı, doğru hedefleme stratejilerini ve veriye dayalı büyüme yaklaşımlarını örneklerle aktarıyorum.Veri, Ölçümleme ve MMP AraçlarıKampanyalarınızı yönetirken veriyi doğru analiz etmek her şeydir.Bu yüzden Firebase, AppsFlyer, Adjust veya Singular gibi ölçümleme araçlarının ne işe yaradığını ve neden zorunlu olduklarını detaylandırıyorum.Bu araçlar sayesinde hangi reklam kanalının gerçekten satış getirdiğini, hangi platformun kullanıcıyı elde tuttuğunu net biçimde görebilirsiniz.Yani “ucuz indirme” değil, değerli kullanıcı odaklı büyüme mümkün hale geliyor.Sonuç: Gerçek Başarı Ne İndirmede Ne Bütçede, DavranıştaBu bölüm, mobil uygulama sahipleri, reklam yöneticileri ve performans pazarlamacılar için tam anlamıyla bir rehber niteliğinde.Reklam bütçenizi boşa harcamadan nasıl daha fazla indirme elde edeceğinizi, kullanıcı davranışlarını analiz ederek nasıl sadakat yaratabileceğinizi öğrenmek istiyorsanız bu bölümü mutlaka dinleyin.
Hagen bu arayışı şöyle ifade eder: “Oyunculuk, hayatı yeniden keşfetme sanatıdır.” Yani oyuncu sahneye çıktığında kendi hayatından, kendi gözlemlerinden yolaçıkarak rolü yeniden yaşar. www.altkatsanat.comAltkat Sanat İnstagram
Emekçi kadınlara iş yok, iş varsa geçinebilecek ücret yok, kreş hiç yokAile yılı ilan edilen, ekonomi toparlanacak, istihdam artacak denilen 2025'in ilk dokuz ayı, emekçi kadınlar için hiç de öyle pembe tablolarda çizildiği gibi yaşanmadı. DİSK-AR'ın son verilerine göre Türkiye'de geniş tanımlı işsizlik %29,6, kadınlarda bu oran %39,4. Yani Türkiye'de her üç kişiden biri işsizken, kadınlarda bu oran neredeyse her iki kişiden biri düzeyinde. Kadın istihdam oranı ise sadece %32. İş bulabilenlerin yarısından fazlası ise güvencesiz, kayıt dışı ya da yarı zamanlı işlerde çalışıyor. Yine DİSK-AR'ın verileri gösteriyor; çalışma çağındaki 33,5 milyon kadından sadece 6,6 milyonu kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda.Türkiye bir asgari ücretliler ülkesi. Asgari ücret kapsamında yani asgari ücretin yüzde 10 fazlası ve altında çalışanların oranı %48,9 iken kadınlarda bu oran %58,4. Asgari ücret zaten çoktan açlık sınırının altına inmiş durumda. Türk-İş'in Eylül'de açıkladığı rakamlara göre açlık sınırı 27 bin 970 lira, yoksulluk sınırı ise 91 bin 109 lira. Yani bu ülkede dört kişilik bir ailenin her bir ferdi asgari ücretle çalışsa bile haneyi yoksulluk sınırından çıkarmaya yetmiyor. Kadınların çoğu açlık sınırının bile altında çalışıyor. Yaklaşık 2 milyon kadın asgari ücrete bile erişemiyor.Asgari ücret açlık sınırının bile altında çalışmakken, asgari ücret üzerindeki ücretlerde de kadınlar için daha iyi şartlar yok. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 2019'da kadın işçilerin erkeklerden daha düşük ücretlere mahkûm edilmelerine dikkat çekmek için 18 Eylül'ü Eşit Ücret Günü ilan etmişti. Bu yıl bu kapsamda açıklanan ILO rakamlarına göre dünya genelinde erkeklerin 9 ay çalışarak aldığı ücreti kadınlar ancak bir yıl çalışarak alabiliyor. Yani kadınların erkeklerle aynı ücrete ulaşması için üç ay daha fazla çalışmaları gerekiyor. Bu eşitsizlik Türkiye'de de her geçen yıl artmaya devam ediyor. TÜİK'in Gelir Dağılımı İstatistiklerine göre 2013 yılında erkeklerle kadınlar arasındaki gelir farkı %21 iken, 2023'te bu oran %27'ye çıkmış.Mahallelerde devlet kreşleri, bakım evleri elbette hem kapasite hem sayı hem de nitelik olarak artmalı. Ama sermayenin ölü taklidi yaparak yasal zorunlulukları bile yerine getirmeyip bu işten kendini sıyırmasına da izin vermeden. 150'den fazla kadın çalışanı olan işyerlerinde kreş açmak yasal zorunluluk. Ama patronlar bu zorunluluktan ya kadın işçi sayısını azaltarak kaçıyor ya da “kreş yardımı” adı altında bir günlük kreş parasına bile yetmeyecek tutarlar ödeyerek kurtulmaya çalışıyor. Yargıtay'ın kreş yardımının kreşin yerini tutmayacağı yönünde emsal kararları var. Ama patronlar kârını korumak için hukuk tanımıyor, devlet görmezden geliyor ve sonuçta faturayı yine kadınlar ödüyor.Her gün biraz daha kabaran faturayı ödemek de artan eşitsizliklerin altında ezilmek de kader değil. İşçi kadınlar, erkeklerin dokuz ayda kazandığını on iki ayda kazanmak zorunda kalıyorsa, o fark üç aylık ücret değil, yüzlerce yıllık eşitsizliğin sonucu. Erkek egemen kapitalist düzen bu eşitsizliği derinleştiriyorsa, tersine çevirmek için de yol belli: Bu sermaye düzenine ve erkek egemenliğine karşı mücadele! O fark kapanana kadar emekçi kadınlar sadece çalışmaya, üretmeye değil, mücadeleye de devam edecek! Çalışmak isteyen her kadına iş için! Her işyerine kreş için! Eşit işe eşit ücret için!
Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan bir araştırmaya göre, tuvaletteyken telefon kullanmak hemoroid riskini artırabilir. Yani, sürekli tuvalete giden biriyseniz, tuvalette geçirdiğiniz ekstra zaman size faydadan çok zarar verebilir.
Gizli Rekabetler: Imrenmenin Karanlık TarafıBazen sevdiğimiz insanların başarısına ve/veya mutluluğuna sevinirken içimizde küçük bir sızı belirebiliyor. O duyguyu tanımlamakta zorlanabiliyoruz..ne tamamen kıskançlık, ne de sadece imrenme.İçinde özlem, hayranlık, belki biraz da “ben de isterdim” ya da “neden bende yok” hali barındıran bu duyguyu, hisseden ya da size karşı hissedildiğini hisseden, ya da bunu hissettiğinizi bile fark etmeyen tarafta olabilirsiniz. İnsana dair sade, sessiz bir duygu bu. Bu bölümde, bu duyguyu yargılamadan anlamaya çalışıyoruz. Araştırmalar bu duygunun tanıdığımız insanlara karşı, yakın çevremize karşı, tanımadıklarımıza göre iki kat daha fazla hissettiğimizi vurguluyor. Dostluklar sadece benzerlikte değil, farklarımızla da olgunlaşıyor bana sorarsanız ve birbirimize ilham olduğumuz alanlarda da. Ve başkasının ışığı bazen bize kendi yönümüzü gösteriyor ama bizim gölgemizi büyütmüyor. Sadece o gölgeyi açığa çıkartabiliyor. Yani her şey, her zaman olduğu gibi, her konuda olduğu gibi bizimle ilişkili.Hadi gelin üzerine birlikte düşünelim.Benay Durmaz Günerwww.iyikipodcast.cominstagram.com/iyikipodcasthttps://www.linkedin.com/company/iyikipodcastDigiHead Mediaİyi Ki Podcast'in diğer bölümlerini de dinlemek için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz:https://open.spotify.com/playlist/5bHVefMy6JpOCm2sBbGZPP?si=203565b7bccd4d4d&nd=1&dlsi=583a0678adb146c1İyi Ki Podcast WhatsApp grubuna katılmak için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz:https://chat.whatsapp.com/BwOcT0MYeQM1m83fzaqEs1
Yapay Zeka İnsanlığı Silmeye mi Başladı SORA GerçeğiYapay zekanın hayatımıza getirdiği kolaylıkları konuşurken, aslında sessizce elimizden alınan bir şey var: kimliğimiz.Artık algoritmalar bizi bizden daha iyi tanıyor. Ne izlediğimizi, neyi sevdiğimizi, hangi duyguda olduğumuzu biliyor. Ama bu süreçte biz ne kadar “biz” kalabiliyoruz?Bu bölümde “Yapay Zeka İnsanlığı Silmeye mi Başladı SORA Gerçeği” sorusunun peşine düşüyorum.Çünkü bugün gördüğümüz dijital dönüşüm, sadece teknolojiyle ilgili değil, insan olma halimizin yeniden tanımlanmasıyla ilgili.Gerçek ile sanalın iç içe geçtiği bir dönemde, sosyal medyada gördüğümüz yüzlerin, seslerin, hatta karakterlerin gerçekten bir insana mı yoksa bir yapay zekaya mı ait olduğunu artık ayırt edemiyoruz.Yapay zekâ bizi birer “veri seti”ne dönüştürdü.Kişiliğimiz, zevklerimiz, tarzımız — hepsi ölçülebilir hale geldi.Artık “ben kimim” sorusu yerini “algoritma beni nasıl tanımlıyor” sorusuna bırakıyor.Kendimizi göstermek için içerik üretiyoruz ama o içerikler zamanla bizi şekillendiriyor.Profil fotoğrafımızdan ses tonumuza kadar her detay, dijital bir kimliğin yeniden kurgulanması anlamına geliyor.Bir de işin cinsiyetsizleşme boyutu var.AI tarafından üretilen karakterlerin çoğu artık nötr yüz hatlarına, belirsiz ses tonlarına sahip.Sanatta, modada, içerik üretiminde cinsiyet rolleri silikleşiyor.Bazıları bunu kapsayıcılık olarak görüyor, ama aslında insanın eşsizliğinin kaybolmasına neden oluyor.Yapay zekâ bizi farklı kılmıyor, birbirimize benzetiyor.Ve tam bu dönemde, OpenAI yepyeni bir platformla karşımıza çıktı: SORA.SORA, tamamen yapay zekalar tarafından yönetilen bir dijital evren.İnsan yerine yapay zekâ karakterlerin içerik ürettiği, konuştuğu ve etkileşim kurduğu bir sosyal medya dünyası.Yani burada artık “kullanıcı” değil, “yapay kimlikler” var.Kendine ait bir avatar, ses, hikâye oluşturuyorsun — ama hepsi algoritma tarafından besleniyor.OpenAI bunu “yaratıcılığın sınırlarını genişletmek” olarak tanımlıyor, ama aslında insan üretiminin sonuna doğru giden bir yol açıyor.Çünkü artık gerçeklik önemini yitiriyor.Bir videonun, bir sesin ya da bir paylaşımın arkasında bir insanın olup olmaması fark etmiyor.SORA, yapay zekânın sadece üretim aracı değil, kültürün yeni mimarı olduğunu gösteriyor.Gelecekte takip ettiğimiz hesapların arkasında kim olduğunu bile bilmeyeceğiz.Ama belki de artık bu kimseyi ilgilendirmeyecek.Çünkü algoritmalar için önemli olan “kimin konuştuğu” değil, “kimin etkileşim aldığı.”Peki insanlık bu denklemde nerede duruyor?Yapay zekâ bizi silmeye mi başladı, yoksa biz mi kendi kimliğimizi teslim ediyoruz?Gerçek soru bu.Ben Faruk Toprak.Bu bölümde yapay zekânın insan kimliğini nasıl dönüştürdüğünü, bizi nasıl kimliksizleştirdiğini ve OpenAI'ın SORA platformuyla başlayan yeni dijital kimlik çağını konuşuyoruz.Unutma, algoritmalar seni taklit edebilir ama kendin olma halini asla kopyalayamaz. Beni Instagram'dan takip etmek için tıklayın @frktprk.
Televizyonda ya da sosyal medyada gördüğümüz bir trajedi ilk başta kalbini sıkıştırıyor, gözlerini dolduruyor. Fakat kısa bir süre sonra elimizdeki telefonla biraz daha aşağı kaydırıyoruz akışı. Ve o trajediyi unutup hayatımıza devam ederken buluyoruz kendimizi. Dünyadaki trajedilere karşı kayıtsız kalabiliyoruz. Peki neden böyle olabilir? Yani insan neden yanlışlığından emin olduğu konulara kayıtsız kalır ve soyutlar kendini? 111 Hz'in bu bölümünde insanlığın, yaşanan acılara kayıtsız kalma sürecinin gerekçelerini inceliyoruz. İnsanın sınırlarını ve bu sınırların nelere mâl olabileceğini konuşuyoruz. Sunan: Barış Özcan Hazırlayan: Özgür Yılgür Ses Tasarım ve Kurgu: Metin Bozkurt Yapımcı: Podbee Media Tüm bölümleri dinlemek ve daha fazlası için podbeemedia.com'u ziyaret et! ------ Podbee Sunar ------- Bu podcast reklam içermektedir.
Dinin esaslarını öğrenmek iman, ibadet ve ahlâkın ana ilkelerini kavramak, abdest, namaz gibi dinî pratiklerin uygulamasını yapmak, kısaca farzları ve haramları tanımak zorunludur. Her müslüman bunları ergenlik çağına eriştiğinde öğrenmeli ve uygulayabilmelidir. Tekke eğitimi (tasavvufi eğitim) ise bu safhalardan sonra başlayan bir eğitim olup tabiri caizse zorunlu değil, seçmelidir. Ancak, belli bir yaşa geldiği halde, yukarıda sıralanan temel ilkeleri öğrenemeyen müridlere bu esaslar öğretilir, daha sonra tasavvufi derse geçilir. Dinin “olmazsa olmaz”ları bellidir. Bunlara dikkat ederek yürüyen bir müslüman hedeflediği noktaya ulaşabilir. Fakat söz konusu yolculuğu tasavvufî bir neşve ile yapmak isteyenlerin bir şey daha yapması gerekir: Bu yolda kendisine rehber olacak bir şahsı bulmak ve onunla yürümek. Yani tasavvufî yol, kendimizin icad ettiği usullerle veya kitaplar okuyarak, belgeseller seyrederek kat edilebilecek bir yol değildir.Tarikatte eve yakın olan tekkeye veya aile fertlerinin mensup olduğu şeyh efendiye bağlanmak diye bir esas yoktur. Aksine kişi kendisi araştıracak, tanışacak, görüşecek sonra karar verecektir. Çünkü bu eğitim bir gönül alışverişi olduğu için mizaç ve tabiatların uyumu da önemlidir. Mürşid müridlerle tek tek ilgilenir. Ruhî yapılarına ve kültürel düzeylerine göre, kendilerine “vazife” verir, onları takip eder. Umuma yönelik yapılan sohbette genel ilkeler anlatılır. Tek tek görüşmelerde ise müride daha çok eksik ve kusurları ile yanlış davranışları hatırlatılır, tashihi istenir. Müridlerin çok kalabalık olması, mürşidlerin istemediği bir şeydir. Bunun iki tehlikesi vardır: Birincisi tek tek ilgilenmenin zorlaşması, ikincisi ise şöhrettir. Yani müridi çok olan mürşidin meşhur olması. “Şöhret afettir” ifadesi tekke muhitlerinde çok yaygındır. Tekke eğitiminde “baş başa” esas olmakla beraber belli bir seviyeye gelen mürid bazen mektuplarla da eğitilebilir.(Prof. Mustafa Kara, Zuhur Dergisi)
Türkiye'de Ağustos 2025 verilerine göre âtıl işgücü oranı %29,7 seviyesine yükselmiş durumda. Yani her üç kişiden neredeyse biri, işgücü piyasasının geniş bozkırında koşacak bir sürü bulamamış bir “âtıl kurt” gibi dolaşıyor. Bu durum, yalnızca resmi işsizliği değil; zamana bağlı eksik istihdamı ve potansiyel işgücünü de kapsadığı için aslında derin bir yapısal açmazı gösteriyor. Gençlerin bir kısmı, işgücüne katılmak yerine sabah işe değil salona geçiş yapan, çalışma hayatına değil evin Wi-Fi ağına bağlı yaşayan bir kuşağa dönüşmüş ve bu yeni toplumsal statü artık ‘ev genci' olarak adlandırılıyor.
Dikkat dağınıklığıyla ilgili üç bölümlük serinin ikinci bölümünde bu konuda ortaya çıkan teorileri ve çözüm önerilerini konuşuyoruz.Dikkatimiz teknoloji devleri için en büyük metaya dönüşmüş durumda.Herkes dikkatimizi çekmenin peşinde.İşin kötü yanı onlar dikkatimizi çekmeye çalıştıkça, içeriklerini buna göre optimize etmeye başladıkça dikkatimizi verebildiğimiz süre kısalıyor. Süre kısaldıkça bu kez onlar giderek her şeyi daha kısa sunmaya başlıyorlar.Yani bir nevi yumurta-tavuk ilişkisi...Bir de üçüncü bölümümüz olacak. Orası süprizli!İyi dinlemeler.Biliyorsunuz Yeni Haller sizlerin desteğiyle yayın hayatına devam eden bir podcast kanalı.Beni aşağıdaki link'lerden destekleyebilirsiniz:www.patreon.com/yenihallerYeni Haller'in bir de Buy Me A Coffee hesabı var artık. Buradan destek olmak çoook daha kolay. Patreon'da sorun yaşayanlar için açtım efendim. Buyurun:https://www.buymeacoffee.com/yenihallerBölümde bahsi geçen Yeni Haller'in T24 Youtube kanalındaki özel içeriklerine şuradan ulaşabilirsiniz:T24 Youtube Yeni Haller ListesiBana ulaşmak için:https://www.instagram.com/eray_ozerhttps://twitter.com/ErayOzeryenihallerpodcast@gmail.com
Trump'ın 20 maddelik Gazze planı pazartesi günü açıklandı. Neymiş? Trump ve Netanyahu masaya oturmuş, soykırımın, katliamın, mezalimin her türlüsüyle ezmeye, yok etmeye çalıştıkları Gazze halkının geleceğine kendi aralarında karar vermişler… Yani bir soykırımcı ile bir azmettirici, ‘bu işin' tamamlanması gerektiğine kanaat getirmişler. Hamas kabul etmezse? O zaman azmettirici İsrail'in saldırılarına her türlü desteği vereceklermiş…
Bu bölümde büyük hayallere, ideal hayatlara giden yolun aslında günlük rutinimizden ve en küçük kararlarımızdan geçtiğini anlatıyorum. Yani "bence" öyle... :)Kitap kulübümüze katılmak istersen biletini almayı unutma:Kendine Ait Bir Oda 4 Ekim Londra:https://www.kendineaitbiroda.com/yaklasanetkinlikler/p/ezrjij6ibh9a77h7k1mbz0mhgr8jweKendine Ait Bir Oda 12 Ekim Online:https://www.kendineaitbiroda.com/yaklasanetkinlikler/p/online-kendine-ait-bir-oda-virginia-woolf-kitap-kulb-yaratc-atlyeSanatçının Yolu Atölyesi 8 Ekim Başlıyor: (uzun süre son grup)https://www.kendineaitbiroda.com/sanatcininyoluSubstack: (her hafta başında ücretsiz benden size astroloji temalı bir mail ve journaling soruları :))https://open.substack.com/pub/kendineaitbiroda/p/2025-tutulmalar-bitti-peki-ya-simdi?r=1ukya9&utm_campaign=post&utm_medium=web&showWelcomeOnShare=true#reklam
New York'ta bu yılki BM Genel Kurulu geçmiş yıllara nazaran oldukça renkli, hareketli ve bir o kadar da önemli olaylara sahne oldu. Genel Kurul Gündemine de, bu vesileyle orada bulunan devlet adamlarının etkinliklerine Filistin ve Gazze damgasını vurmuş oldu. Genel Kurul'da Gazze ile ilgili özel oturum bütün dünyaya bir İsrail meselesini enine boyuna bütün tarihiyle, günümüzle ve sorunun bütün kökenleriyle anlatmaya vesile oldu.
Kitap Kulübü'müzün 56.buluşmasında Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı kitabını konuştuk.Öncelikle Ahmet Hamdi Tanpınar'ı çok geç keşfettiğimi söylemeliyim. Türkçeyi çok güzel kullanan, çok zengin betimlemeler ruhsal çözümlemeler yapan bir yazar hatta düşünür.Ben haddim olmayarak, Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü büyülü gerçeklik türünde yazılması nedeniyle Gabriel Garcia Marquez'e onun Yüzyıllık Yalnızlık romanına benzettim. Gerçi Ahmet Hamdi Tanpınar daha büyük olduğu için tersi daha doğru olabilir. Mizahı ve ironiyi beklenmedik şekilde kullanıyor, zamansız ve evrensel bir yazar. Eserleri 58 dile çevirilmiş ama dünya edebiyatı seviyesinde bile hakettiiği yeri bulmadığını söyleyebiliriz.Saatleri Ayarlama Enstitüsü ülkemizin Batılılaşma serüvenine dair alaycı göndermeler yapıyor, zaman kavramı etrafında felsefi tartışmalar açıyor. Bir çokları edebiyatımızdaki en önemli eserlerden biri olarak kabul ediyor.Karakterler birbirinden ilginç, ben kendimde Hayri İrdal'la paralellikler görüp okurken çok eğlendim. Söyleşide de bu alıntıları paylaştım. Halit Ayarcı'da ise birçok yöneticimdeki yönleri gördüm. Yani iş dünyası ile bir çok paralellikler buldum. Ama toplumsal hayata dair de birçok eleştiri var. Gerçekten çok katmanlı ve bir kere okumakla vakıf olunamayacak bir kitap.Dili biraz ağır gelebilir ama bence gayrete değer, Türkçe yazılmış olmasından gurur duyacağınız bir eser. Söyleşimizde kitap hakkında bir çok farklı referansa da ulaşabileceksiniz.Kitabı okurken kapıldığım bir “değer yaratma enstitüsü” kurma fikrinden çıkmaya çalışıyorum hala.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım sırasıyla (02:08) Seda Diril Boyraz, (04:04) Yasemin Karakaya Arslan, (07:06) Aylin Dursun, (09:25) Feyza Demir, (12:51) Mete Yurtsever, (16:47) Ekin Akkol ve (22:38) Mete YurtseverSupport the show
Adı: Kur'an-ı Kerim. Lakabı: Mecid. Lisanı: Arapça. Nüzul zamanı: 27 Ramazan, Fil senesinin 40 yılı. Nüzul mekanı: Mekke, Medine, Hira Mağarası. Nazil eden: Allâhü Teâlâ. Vahimeleği: Hz.Cebrail. Vahyi alan: Hz.Peygamber Efendimiz (s.a.v.). Vahiy sayısı: 24.000 defa. Nazil olma müddeti: 23 yıl. İlk nazil olan ayet: “Yaratan Râbb'inin adı ile oku” (Alak s. 1) İlk nazil olan sure: Alak. Son nazil olan sure: Nasr. Son nazil olan ayet: “Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim” (Maide s. 3) Cüz sayısı: 30. Sure sayısı: 114. En azametli ayet: Ayet'el Kürsi. En uzun sure: Bakara 286. En kısa sure: Kevser 3. En uzun ayet: Bakara s. 282. En kısa ayet: Taha Suresi “Ta-ha” ayeti. Mekkî surelerin sayısı: 82. Medenî surelerin sayısı: 20. Mekkî ve Medenî sürelerin sayısı: 12. Kuran'ın yarısındaki sure: Kehf suresi. Kuran'ın anası: Fatiha suresi. Kuran'ın kalbi: Yâsin. Kuran'ın gelini: Rahman Suresi. İki besmele olan sure: Neml Süresi. Besmele olmayan sure: Tevbe Suresi. Hizb sayısı: 120 hizb.Tüm ayetinde Allâh ismi olan süre: Mücadele Süresi. Ayet sayısı: 6236. Ayet Kelime sayısı: 77439. Kelime Harf sayısı: 330733. Harf Nokta sayısı: 105684 nokta. Kuran üç bölümden ibarettir: 1. Allâh (c.c.)'un vahdaniyeti 2. Kıssalar 3. Ahkâm.Kuran'da erkek ve kadın eşit oranda,eşit kelimelerle zikrolunmuştur. Yani; Kuran'da, Erkek 24 defa, Kadın da 24 defa zikrolunmuştur. Bu nokta insanı hayrete düşüren ve insanın üzerinde tefekkür etmesi gereken bir noktadır. Bu nokta Kur'an'da her konunun eşit olarak beyan olunduğunu göstermektedir. Kur'an'da Dünya: 115 defa, Ahiret de: 115 defa, Melekler: 88 defa Şeytan da: 88 defa, Yaşamak: 145 defa ,Ölüm de: 145 defa, Fayda: 50 defa, Zarar da: 50 defa. Bütün bunlar insanı derin tefekküre sürüklemektedir.(www.mevlanatakvimi.com)
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Ömer uzun bir aradan sonra Easy Turkish Podcast ile geri dönüyor ve hem eski günleri hem de yeni maceralarını konuşuyoruz. İsviçre'nin masalsı manzaralarından Bern'in ayı geleneğine, parlamentonun önünde kurulan plaj voleybolu sahasından Lauterbrunnen'in Tolkien'e ilham veren doğasına kadar keyifli bir yolculuğa çıkıyoruz. Sohbet ilerledikçe konu vahşi yaşama uzanıyor; ayılar, timsahlar ve hayatta kalma hikâyeleriyle eğlenceli bir bölüm sizi bekliyor! Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:12] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde diğer bölümlerden farklı bir şekilde Ömer'le beraberiz. Ömer aslında Easy Turkish'in çok eski bir üyesi ama aynı zamanda da şu anda yeni üyesi tekrardan. Çok küçüklükten beri, eskiden beri aslında hayalimiz olan bir şey yapıyoruz Ömer'le. Çok eski de bir arkadaşız Ömer'le aynı zamanda. Emin: [0:39] Beraber podcast kaydedeceğiz bundan sonra. Evet Ömer, hoş geldin. Ömer geri döndü! Ömer: [0:44] Hoş bulduk. Buraya olan kalbî bağlılığımızda tekrar buradayız. Heyecanlıyım valla. Konuk olduk falan ama... Easy Turkish'lebu şekilde bir içerik üretmeyeli bayağı oldu. Mutlu ve heyecanlıyım. Emin: [0:56] Evet. Nasıl bir his tekrardan mikrofon karşısında konuşmak? Ömer: [0:59] Valla güzel. Özlemişiz bu heyecanı. Yani tabii şeyden farklı... Bundan önce hep kamera önündeydik. Şimdi bir kamera yok. Sadece mikrofonla baş başayız. O açıdan farklı. Ama o hissiyat, o heyecanı tekrar hissetmek güzel yani. Şey gibi... Dedim ya, böyle bir kalbî bağlılık var. İsmail Kartal - Fenerbahçe ilişkisi gibi yani. Emin: [1:22] Evet yani ne olursa olsun görev olduğunda asla hayır diyemeyen bir Ömer. Ömer: [1:27] Aynen aynen. Sen bana podcast dediğin anda ben zaten çoktan hazırdım. Hemen geldim yani. Çünkü o şeyi de özlemiştim gerçekten... Yani bu özlenecek bir şey gerçekten. Emin: [1:39] Easy Turkish bünyesinde olmasa bile seninle bir podcast çekelim fikrimiz vardı aslında. Ömer: [1:44] Kesinlikle. Emin: [1:45] Dedik Easy Turkish'ten neden olmasın? Bundan sonra Ömer'le beraber bölümlerimizdeyiz. Yine konuklar da alırız tabii ki. Üç kişi çektiğimiz, yeri gelir dört kişi çektiğimiz bölümler de olur. Ömer: [1:56] Evet. Emin: [1:57] Ama ana hostlar olarak, sunucular olarak diyeyim, ben ve Ömer devam edeceğiz bir süre. Evet Easy Turkish bünyesinde beş sene önceki Ömer'le şu anki Ömer arasında nasıl farklar var? Bize bahsetmek istediğin değişiklikler var mı hayatında? Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Avant même l'entrée en vigueur de la directive européenne sur la transparence salariale, quelques entreprises françaises ont franchi le pas. C'est le cas de Lucca, un éditeur de logiciels qui pratique la transparence totale des salaires depuis 2002 - soit plus de 20 avant l'obligation légale. Une démarche initiée dès l'origine par son dirigeant.Nous avons rencontré Maud Jardin, DRH de cette entreprise de 780 salariés, dans leurs bureaux parisiens du 13e arrondissement. Elle nous explique comment cette politique de transparence fonctionne au quotidien et quels en sont ses enjeux.Invités : Maud JARDIN, DRH chez Lucca, Yani manager IT et Marie, brand designerPréparés par : Anne BARIET journaliste Actuel-RH et Sophie ANDRE, rédaction sociale Lefebvre DallozRéalisés par : Sophie ANDRE et Angeline DOUDOUX, journalistes, Lefebvre DallozHébergé par Ausha. Visitez ausha.co/politique-de-confidentialite pour plus d'informations.
Haya; beğenilmemesi (veya nefret edilmesi) beklenen, yahut terk edilmesi işlenmesinden evlâ olan bir şeyi yaptığında (ya da yapacağı zaman) insan yüzünde beliren ince bir belirtidir. Peygamber (s.a.v.) bu kavrama sahip olmak yönünden de herkesten üstündü. Yani son derece haya sahibi idi. Avret ve ayıp olan şeylere karşı âdeta gözleri yumuktu. Ebu Said el-Hudri (r.a.)'ın: “Resûlullâh (s.a.v.), örtüsü içindeki bakire kızdan daha hayâlıydı. Bir şeyden hoşlanmadığı zaman,hemen (mübarek) yüzünden anlardık. Peygamber (s.a.v.) öylesine haya ve edeb sahibi idi ki, hiç kimseye, hoşlanmadığı şeyle (haya ve iyiliğinden ötürü) hitap etmezdi.” dediği rivayet edilmiştir.Âişe (r.anha), Peygamber (s.a.v.) hakkında şöyle buyuruyor: “Kendilerine, bir kimsenin,hoşlanmadığı bir şeyi yaptığı haber verilince:“Neden falan kimse böyle diyor, böyle yapıyor?” demezdi. Umumî mânâda şöyle buyururlardı: “Niçin böyle yapıyorlar veya diyorlar?” Bu şekilde o adamı yaptığı veya söylediği kötü işten alıkordu ve adını vermezdi.” Yine Âişe (r.anha) buyurdu ki: “Peygamber (s.a.v.) terbiyeye zıt düşen, bozan bir söz söylemezdi.Böyle bir söz söylemeye katiyen teşebbüs bile etmezdi. Çarşı ve pazarda yüksek sesle (âlemi rahatsız edecek şekilde) katiyen konuşmazdı.Kötülüğe, kötülükle mukâbele etmezdi. Bilâkis af ederdi ve müsamahakâr davranırdı.”Tevrat'ta da böyle vasf edildiğine dair, İbn Selâm ve Amr İbni'I-As (r.a.e)'den rivayet vardır. Yine ondan rivayet edildiğine göre; fazla hayasından dolayı mübarek gözü kimsenin yüzüne sabit bir halde bakamazdı. Hoşlanılmayacak bir sözü söylemeye zorunluk duyduğunda kinaye yollu anlatırdı.(Kadı İyaz, Şifâ-i Şerîf, s.115-117)
Sövmek çok çirkin bir günâhtır. Fakat abdesti bozmaz. Zira bir şeyin büyük günâh olması başka bir şey, abdesti bozucu olması daha başka bir şeydir.Şemsu'l-Eimme es-Serahsî (r.âleyh) el-Mebsut adlı eserinde, Hz. Aişe (r.anhâ) günlük konuşmalarında küfürlü sözler kullanan kişiler hakkında şöyle buyurmuştur:“Kuşkusuz bir takım halleriniz vardır ki abdestsizlikten daha da kötüdür. Bu yüzden abdestinizi tazeleyin.”Hz. Aişe (r.anhâ) validemizden; küfürlü söz kullananlar hakkında rivayet edilen bu söz, abdest üzerine abdest almaları günâhlarına kefaret olsun diyedir. Yani abdest almaları vacip değilse de müstehaptır.TÜKÜRÜĞÜNDE KAN GÖREN BİR KİMSENİN ABDESTİ BOZULUR MU?Bu meseledeki hüküm, tükürük veya kandan galip olana göredir. Yani eğer tükürük kana galip olursa abdest bozulmaz. Kan tükürüğe galip olursa abdest bozulur. Galip olana itibar edilmesinin gerekçesi ise şudur:Tükürük galip olduğu zaman kan, kendi kuvvetiyle çıkmamış belki onu tükürük çıkarmıştır. Kan galip geldiğinde ise kendi kuvvetiyle çıkmış olur. Eğer tükürükle kan eşit olursa kıyâsa göre abdestin bozulmadığına hükmedilecek olsa da, istihsân yolu tercih edilmiş ve abdestin bozulduğuna hükmedilmiştir. Abdullah b, Mes'ud (r.a.)'den şöyle rivayet edilmiştir: “Bir şeyde bir yönüyle helal ve diğer yönüyle haram bir araya gelirse,haram hükmü helâle galip gelir.”(Suâlli Cevaplı İslâm Fıkhı, c.1, s.217-221)
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Emin ve Emine bu bölümde, Emine'nin İstanbul'dan Sivas'a doğru çıktığı yolculukta uğradığı şehirler, gördüğü yerler ve karşılaştığı insanlar hakkında konuşuyor. Divriği Ulu Camii'nin dünyadaki diğer ünlü yapılarla kıyaslanabilecek öneminden, Safranbolu'nun UNESCO mirasındaki yerinden ve Türkiye'de turizmin tanıtım eksikliklerinden bahsediyorlar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Show Notes Divriği Ulu Camii: Kapıdaki ışık oyunları ve silüetler (fotoğrafları) (https://drive.google.com/drive/folders/1zKExjepMvZJfQpQTo3xB9CiLdN3CVWdp?usp=share_link) Transcript Intro 1- Emin: [0:13] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin, bugünkü bölümümüzde Emine ablamla beraberiz. Nasılsın Emine abla? Gerçi yorgunsundur herhâlde biraz. 2- Emine: [0:26] Evet, biraz yol yorgunuyum. Ama aynı zamanda mental olarak da dinlenmiş... Yani fiziksel yorgun, mental olarak dinlenmiş bir hâldeyim. 1- Emin: [0:35] Evet, o güzel bir his ya... Güzel bir tatilden dönmüşsün, eve gelmişsin... İnsan bir yandan tabii o evdeki düzenini, rutinini de özlüyor. Ona kavuşmanın da bir mutluluğu oluyor değil mi? 2- Emine: [0:47] Aynen, kesinlikle. Özellikle ben bu yolculukta biraz evdeki rutinimi çok özledim nedense. Uzun bir yoldu benim için. O yüzden olabilir. 1- Emin: [0:56] Bence güzel bir rutine sahip olmak dünyanın en büyük lükslerinden biri. 2- Emine: [1:01] Kesinlikle. Arada o rutinden çıkmak ve sonra o rutinin kıymetini bilmek, bence asıl lüks bu. Hep o rutinin içinde kalmak biraz sıkıcı kesinlikle... Ama arada o rutinden çıkıp özleyip tekrar o rutine dönebilmek gerçekten dediğin gibi en büyük lükslerden biri. 1- Emin: [1:18] Evet ben de gezmeyi çok seven biriyim ama evimi de çok seviyorum. Evimdeki hayatımı, yaşantımı da çok seviyorum. Şükretmek için çok fazla sebebimiz var ve bu da onlardan biri diye düşünüyorum. 2- Emine: [1:31] Katılıyorum sana. Sen nasılsın bu arada? 1- Emin: [1:34] Ben de iyiyim teşekkür ederim. Ben tatil haklarımı önceden kullandım. Avans olarak kullandım. 2- Emine: [1:40] Sen yaz başında hallettin tatil olaylarını. Ben yeni başlıyorum. 1- Emin: [1:45] Aynen. Bende genel olarak öyle oluyor. Daha sakin sezonları tercih ediyorum ben seyahat etmek için. 2- Emine: [1:51] Ben de aynı şekilde. 1- Emin: [1:53] Belli. 2- Emine: [1:54] Yok yok bu biraz istisna oldu ama ben genelde okullar açıldıktan sonra, eylül sonrasını seviyorum. Açıkçası gerçekten herkes hevesini almış, kenara çekilmiş gibi oluyor. Yaz başını tercih ettiğinde gene bir daha kalabalık oluyor sanki. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Once again, the NYTimes crossword has delivered the perfect blend of joy and education in one neat bundle. The joy comes from, primarily, the theme -- which we will say no more about here, but we have plenty to say about it in the podcast. The education comes from clues like 69A, Yani ___, youngest pro golfer to win five major championships, TSENG), and our absolute favorite, something that sounds like it came from the pen of Douglas Adams, 57A, Early PC game whose nonsense working title stuck, ZORK. We were also quite partial to 5A, Units equal to nine inches, SPANS.tldr; a terrific Simeon Seigel crossword, his streak of awesome Thursday crosswords remains unbroken!Show note imagery: The Argo, under full sailWe love feedback! Send us a text...Contact Info:We love listener mail! Drop us a line, crosswordpodcast@icloud.com.Also, we're on FaceBook, so feel free to drop by there and strike up a conversation!
Bir takipçimizin sorusu üzerinden Kıvılcım'la yapay zeka (AI) üzerine yaptığımız sohbetin ilk bölümü. * İnsanoğlu düşünmeye bu kadar mı gocunuyordu arkadaş falan diyorum.Kime kitap tavsiye etsem “abi bunu vereyim yapay zekaya özetini çıkartsın diyor.” Tamam olsun çıkartsın tabii de yani... Ben hani o yüzden tavsiye etmedim ki. Ben yapay zeka ile yaparım onun muhabbetini çok tatminkar olmaz ama ben senin o kitaba bakışın nasıl olacak ve bir miktar böyle konuşabilmek için de onu tavsiye ediyorum ve ben insanlardanaçtığım mevzulardan besleniyorum.* Pusulasızız bir şeyiz biz nasıl geldik buraya ya nereden niye geldik ki falandiyecek bir durumda kalıyoruz.* Söylenende bir anlam bulmaya, hani küçük bir çocuk bir şeylersöylediğinde bir iki cümle kurduğunda aa ne kadar akıllıca şeyler söylüyor falan demeye insanoğlunun bir eğilimi var. Yani ne kadar akıllı çocuk bilmem ne falan. Evet, hakikaten akıllı ama işte ne bileyim bir yetişkinin anında cevap vereceği bir soruyu sorduğunuzda “ık” diye kalıyor. Niye ık diye kalıyor? Çünkü hani o bilgi özümsenmiş ya da işte sindirilmiş bir bilgi ya da yaşanmışlığa dayanan bir bilgi değil.Keyifli dinlemeler.[Kayıt tarihi: 8 Temmuz 2025]Güncellemelerden haberdar olmak ve daha fazlası (bölüm notları, soru ve yorumlarınız) için: tersaci.substack.com Twitter: @trscbrs @kivilgymNot: Twitter Spaces üzerinden iki defa kopan bağlantının ikinci bölümünü de yakında yükleyeceğim. This is a public episode. If you'd like to discuss this with other subscribers or get access to bonus episodes, visit tersaci.substack.com/subscribe
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde birbirimizin genel kültürünü test ediyoruz! Farklı konulardan sorular soruyor, üç ipucu ile doğru cevabı tahmin etmeye çalışıyoruz. Siz de dinlerken ipuçlarını takip edin, cevaplarınızı bizimle karşılaştırın. Bakalım kaç soruyu bizden önce bulabileceksiniz?
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölüm kendini sürekli erteleyenler için içten bir davet! Bu bölümde “başlamak” neden bu kadar zor geliyor, gerçekten neyin korkusunu yaşıyoruz, bunu konuşuyoruz. Başarı mı korkutuyor bizi, yoksa yine o tanıdık mükemmeliyetçilik mi araya giriyor? Biraz dertleşiyoruz, biraz da cesaret toplamak isteyenlere yol arkadaşlığı yapıyoruz. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro 1- Emin: [0:22] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. 2- Emine: [0:28] Ben Emine. 1- Emin: [0:29] Nasılsın Emine abla? 2- Emine: [0:30] İyiyim. Biraz yorgunum Emin. Sen nasılsın? 1- Emin: [0:33] Ben de iyiyim. Neden yorgunsun? 2- Emine: [0:35] Biraz ağır bir spor yaptım bugün. Ondan yoruldum. Bir de çok sıcaktı bugün hava. 1- Emin: [0:40] Evet. 2- Emine: [0:41] Sen de hissetmişsindir. 1- Emin: [0:42] Bu ara İstanbullular olarak, genel aslında Türkiye olarak, anormal sıcaklarla mücadele ediyoruz. 2- Emine: [0:48] Maalesef. 1- Emin: [0:48] Gün içerisinde 40 dereceler, 45 derecelere kadar çıkıyor hava sıcaklığı. Siz de dikkat edin özellikle bol sıvı tüketmeye. Çünkü gerçekten çok riskli bir durum da var ortada. 2- Emine: [1:00] Öyle maalesef ya. Bir de sadece sıcakla boğuşmuyoruz. Aynı zamanda bir sürü orman yangını vesaire de çıkıyor. Onlar da biraz can sıkıcı haberler oluyor. İnşallah bir an önce şu sıcaklar biter diyelim. 1- Emin: [1:15] Evet, umarız orman yangınları da gerçekten bir an önce son bulur. 2- Emine: [1:19] İnşallah. Başlamak istek değil, cesaret meselesi 1- Emin: [1:20] Evet, o zaman biz konumuza girelim. Günümüzde, ben de dahil birçok insanın yaşadığı bir durumdan bahsedeceğiz bugün. Bir şeyler yapmak istiyoruz ama ya ilk adımı ya son adımı atma konusunda yeterli cesareti gösteremiyoruz. Bununla ilgili biraz konuşmak istiyoruz. Yani bir şeyleri istemeyen bu dünyada hiç kimse yok. Kimileri başarıyor, kimileri başaramıyor, kimileri hiç denemiyor bile. Burada işin kilit noktası cesaret bence. Bir şeyleri yapmaya cesaret gösterebilmek. Bunun üzerine konuşalım istiyorum. Sen kendini nasıl tanımlarsın? Kendini nereye koyarsın böyle bir konuda? Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde bol bol en sevdiklerimizden konuştuk! ❤️ En sevdiğimiz yemekler, tatlılar, şehirler, ülkeler, diziler, filmler, şarkılar ve daha fazlası… İki kardeş olarak (Emin ve Emine) bazen aynı şeyleri çok sevdiğimizi fark ettik, bazen de ne kadar farklı düşündüğümüzü! Peki ya siz? Bizimle aynı fikirde misiniz, yoksa tamamen zıt kutuplarda mısınız?
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bugünün temposu kimseye nefes aldırmıyor. Her şey hızla değişiyor, yetişmemiz gereken işler, mesajlar, hedefler bitmiyor. Ama bazıları bu hıza direnmeyi seçiyor. Yavaş yaşam gerçekten mümkün mü? Yavaşlamak bir lüks mü, yoksa ihtiyaç mı? Bu bölümde Emin ve Emine hızlı yaşam kültürünü, dijital dünyayı, kıyas baskısını ve sadeleşmenin yollarını konuşuyoruz. Belki de hayatın ritmini yeniden bulmanın zamanı gelmiştir. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro 1- Emin: [0:00] Sabah gözümüzü açar açmaz başlayan o koşuşturma. Mesajlar, toplantılar, sorumluluklar, yapılacaklar listeleri, hayaller... Üstüne üstlük her şeyin arasında durmak suç gibi hissettiriyor. Ne zaman gerçekten nefes aldık? Ne zaman hiçbir şey yapmadan sadece var olmanın tadını çıkardık? Bu bölümde yavaş yaşam kavramını konuşacağız. Bu hız çağında yavaşlamak mümkün mü? Yavaş yaşamak tembellik mi? Yoksa bilinçli bir tercih mi? Ve asıl soru, bu kadar koştururken nereye gidiyoruz? Eğer siz de zamanın nasıl geçtiğini anlamadan günleri tüketiyorsanız, belki bu bölüm size biraz durmak, düşünmek ve kendi ritminizi hatırlamak için bir fırsat sunabilir. Hazırsanız önce derin bir nefes alalım. Çünkü bu kez acelemiz yok. O zaman başlayalım. 1- Emin: [1:06] Nasılsın Emine abla? Nereye yetişmeye çalışıyoruz? 2- Emine: [1:07] İyiyim Emin. Konuşmanı dinledikten sonra daha iyi oldum. Sanki böyle bir meditasyona başlayacakmışız gibi hissettim. İyi geldi söylediklerin. Sen nasılsın? 1- Emin: [1:17] Ben de iyiyim. Bugün acelemiz yok. Sakin ve rahat bir bölüm çekeceğiz beraber. Biraz hayatın koşuşturmacasından uzaklaşıp kendimizi dinleyelim. Neden bu kadar hızlıyız? Ne yapıyoruz? Nereye gidiyoruz? Nereye yetişmeye çalışıyoruz? 2- Emine: [1:32] Evet İstanbul gibi bir şehirde yaşarken bu biraz gerçekten çok zor ama umarım başarabiliriz. 1- Emin: [1:38] Evet. Sen kendi hayatını değerlendirdiğinde sürekli bir şeylere yetişememe hâlinde mi hissediyorsun kendini? 2- Emine: [1:46] Ya ben kendimi aslında topluma kıyasla çok hızlı yaşıyor olarak görmüyorum. Genel olarak yapısal olarak daha sakin bir insanımdır ve yavaş hareket ederim bence. Çevreme ve aileme kıyasla diyeyim. Ama İstanbul'da yaşadığım için bu yavaşlık da gerçekten bana bir şeyleri kaçırıyormuşum hissiyatı veriyor. Yani hani herkes sürekli bir sürü bir şey yapıyor ama sen daha az şey yapıyorsun vesaire... Bu tarz şeyler biraz bana bir şeyleri kaçırıyormuşum hissiyatı veriyor. Sende durum nedir? Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Evet sevgili Yeni Haller dinleyicileri.Yaz tatiline girmiyor ama yaza özel minik bir format değişikliğine gidiyoruz. Sadece yaz boyunca.Peki, nasıl bir değişiklik bu?Şöyle efendim: Gündemi Yeni Haller gibi yorumluyoruz. Herkesin baktığı yerden bakmamaya çalışarak ve herkesin tercih ettiklerinin yanı sıra Yeni Haller'e yakışacak gündem başlıklarını bularak.Dolayısıyla geride kalan haftada olanlardan sadece haberdar olmayacak, olan biteni dinlerken her daim işinize yarayacak yeni bilgiler öğrenerek ayrılacaksınız bölümden.Yani, umarım... :)(He bu arada, beğenirseniz bana yazın. Sosyal medya olur, e-mail olur... Hepsi aşağıda var. Yazın zira eğer beğenirseniz Eylül'de bunu videolu çekip hem podcast hem de videocast olarak Youtube ve diğer mecralara yüklemeyi düşünüyorum.)Klasik Yeni Haller ise Eylül'den itibaren devam edecek tabii... (Haftada iki bölüm olacak yani!)Bu hafta neler anlattım peki?Türkiye'nin gündemi: Belediyeler ve yangınlarTrump-Musk kavgasında 2. perdeABD'nin enerji kriziMeta'nın OpenAI'dan eleman araklaması ve gelişenlerOpenAI'ın yeni YZ "gadget"ıAzerbaycan, Ermenistan ve bu ikilinin Rusya'yla ilişkileriFIFA Kulüpler Dünya Kupası'na aşırı uyuz olmam(Epey de doluymuş ya!)İyi dinlemeler.Biliyorsunuz Yeni Haller sizlerin desteğiyle yayın hayatına devam eden bir podcast kanalı.Beni aşağıdaki link'lerden destekleyebilirsiniz:www.patreon.com/yenihallerYeni Haller'in bir de Buy Me A Coffee hesabı var artık. Buradan destek olmak çoook daha kolay. Patreon'da sorun yaşayanlar için açtım efendim. Buyurun:https://www.buymeacoffee.com/yenihallerBölümde bahsi geçen Yeni Haller'in T24 Youtube kanalındaki özel içeriklerine şuradan ulaşabilirsiniz:T24 Youtube Yeni Haller ListesiBana ulaşmak için:https://www.instagram.com/eray_ozerhttps://twitter.com/ErayOzeryenihallerpodcast@gmail.com
This is a free preview of a paid episode. To hear more, visit tersaci.substack.comEvlilik ve değişen kadın erkek ilişkileri üzerine Eleni ve Salpi ile birlikte yaptığımız sohbet. [Sohbetin tamamına tersaci.substack.com üzerinden ulaşabilirsiniz.]SORU: Evlilik yaşının yükselmesi—sadece Türkiye'ye değil, bütün dünyada böyle— boşanma oranlarının artması buna bağlı olarak da çocuk sayıları azalıyor. Dolayısıyla yani daha geç evlenen, daha sık boşanan ve daha az evlenen toplumlarda çocuk yapma oranının düşmesi çok sürpriz değil. Ne oldu da evlilik oranları düşüyor, kadınlar beğenmez oluyor ve eligible/uygun erkek sayısı azalıyor?“Çekirdek aile—işte bir karı koca ve çocuk—resmi aslında biraz daha bir balondu ve söndü.”“Ben her şeyi var oturuşçu bir yerden sorguladığım için çok fazla tabii motivasyonu olabilir. Çocuk yapmaya dair insanların motivasyonları neler bunları sormak gerekir. Evliliğin devamı var, çevremde gözlenmediğim kadarıyla. Aslında o motivasyonlara girmemiz lazım.”“Tek eşlilik bizim oluşturduğumuz bir sosyal konstrakt (yapı). Sonradan oluşturulmuş bu yapı aslında dengeli bir yapı değil bir kartel anlaşmasına benzer. Yani toplumsal olarak veya sosyal olarak bu kodun bu anlaşmanın devam etmesini istiyorsun ama bireysel olarak da cheat etmek (aldatmak) istiyorsun. Bireysel olarak da ben bu anlaşmaya uymayayım ama toplum uysun. Yani ben aldatayım ama diğerleri aldatmasın.”“Kadınlar yani hani şimdi bu %99'un seçilip %1'in harem kurduğu mesele dün başlayan bir mesele değil. Yani bu evrimin başlangıçtan başlangıçtan itibaren var. Erkekler o dönemlerde nasıl hayatta kalıp seçilip bu zamana kadar geldilerse bu zamandan sonra da o şekilde devam edecek süreç. Yani bu yeni oluşan bir şey değil ama daha görünür oldu belki.”“Çerçeveye oturtulan ve hedef gösterilen ve insanların bunlar da cinsel özgürlüğe ulaşmış dövmeli kız prototipi yaratıp ona saldırması da yine çok yanlış anlaşılan bir şey.”Keyifli dinlemeler.[Kayıt tarihi: 26 Mayıs 2025]Güncellemelerden haberdar olmak ve daha fazlası (bölüm notları, soru ve yorumlarınız) için: tersaci.substack.com Twitter: @trscbrs
Bu bölümde konumuz hamamlar; konuğum Kılıç Ali Paşa Hamamı'nın sahibi Ergin İren.Anadan-babadan devrolmadıysa bir insan nasıl hamamcı olur? Bu anlamda Ergin enteresan bir örnek. Ailesinin 'yoğurt işinin' bir parçası olacağını düşünerek büyümüş, hatta eğitim almışken birden her şey değişiyor. Gerçekten ilginç bir hikâye…Dinlerken hem Ergin İren'in macerasına tanıklık edecek hem de "koptuğumuz" kendi kültürümüz hakkında çok şey öğrenecek ya da bildiklerinizi tazelerken sıkça düşüneceksiniz. Yani bence öyle. Bir hamam adı geçiyor ama reklam ilişkimiz zerre yok, notumu düşüp bazı konu başlıkları da bırakayım…* Bugünün dünyasında hamamda neler olur?* Külhanbeyinden natıra; bir minik hamam sözlüğü* Tarihten bu yana "su tutan" bazı kültürler; suyu tutanlar* Rusya'dan Finlandiya'ya, Kore'den Japonya'ya hamam/sauna/banyo kültürü* Hamamda yemek...* Bir zamanların/bugünün hamamları* Hamam mimarisi ve tabii ki Mimar Sinan* En iyi kese nerede üretilir?* Biri tarafından yıkanmak...* Hamamda bir hal var; bu bize neler söylüyor?* Soğukluk, ılıklık, sıcaklık; her biri ne ifade ediyor Gazeteci#Journalist ~ #Art- #Food- #Travel lover ~ #EnthusiastBooks:
“Ey Peygamber'in hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allah'a karşı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle konuşurken) sözü yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın. Güzel (ve doğru) söz söyleyin.” Ahzap 32Hak Teâlâ'nın, "Siz diğer kadınlardan biri gibi değilsiniz" ifadesi de aynen böyle olup, "Sizlerde, diğerkadınlarda bulunmayan özellikler var. Meselâ siz, bütün mü'minlerin annelerisiniz ve seyyam beri erin enhayırlısının hanımlarısınız" demektir.Bu ifade sonraki kısımla ilgili olup, "Eğer ittikâ ediyorsanız, siz yabancı erkeklere yumuşak konuşmayın. Çünkü Allah, çirkin bir iş olan zinadan menedince, götüren öncü şeylerden de menetmektedir. Bu da kadınların erkeklerle îması ve konuşma şeklinde fâsık erkeğe uymaktır" demektir.Sözü maruf şekilde söyleyin. Yani, "Allah'ı zikir veya lüzumu kadar konuşma kabilinden söz edin" demektir.“Evlerinizde oturun ve daha önce Câhiliye döneminde olduğu gibi açılıp saçılmayın, namazı güzelce kılın, zekâtı verin, Allah'a ve resulüne itaat edin. Ey peygamber ailesi! Allah sizi sadece günah kirlerinden arındırmak ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” 33Allah Teâlâ "Evvelki câhiliyyet yürüyüşü gibi yürümeyin" buyurmuştur. Bunun, "Kırıla döküle, kırıtarak yürümeyin" manasına olduğu söylenmiştir. Yine bundan muradın, "Süslerinizi ortaya koymayın, göstermeyin" manası olması da muhtemeldir.Kendini büyük gören zorbalara benzememe demek olan namazınızı kılın, kerîm ve rahîm olana benzemek demek olan zekâtınızı verin ve Allah'a itaat edin" buyurmuştur.Emirler Arındırmak İçindirDaha sonra Allah Teâlâ "Ey Ehl-i Beyt, Allah sizden ancak kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak diler" yani "Size verilen mükellefiyetlerden istifâde edecek olan Allah değildir. Allah yaptıklarınızdan faydalanmaz. Bunun faydası size aittir. Allah'ın bu şeyleri size emretmesi, sizin menfaatiniz içindir" buyurmuştur.Bu ifadede şöyle bir incelik vardır: Bazan kirin-pisliğin bizzat kendisi ortadan kalkar, giderilir, ama o yeri tam temizlenmiş olmaz. O halde "Allah sizden ancak kiri gidermek... diler" ifadesi, "Günahlarınızı silip, giderir" manasına; "Sizi tertemiz yapmak diler" ifadesi de, "Size keramet (şeref) elbiselerini giydirir" manasınadır.“Kadın her şeyiyle olduğu gibi sesiyle de çekici, büyüleyici ve tahrik edicidir ve aslında bu onun çirkin olduğunu değil, güzel olduğunu gösterir. Birer nimet demek olan çekici yönlerini, bu arada sesini fitneye sebep olmak ve tahrik etmek için kullanırsa, yani konuşmasını kırıla döküle ve kadınsı biçimde yaparsa, ya da nağmeli sözlerle normal konuşurken zaten tahrik edici olan sesini daha da etkileyici hale getirirse, sesi avret olduğundan değil de, fitneye sebep olacağından haram olur. Vakarlı ve karşısındakine ümit kestirici edayla konuşursa haram olmaz."İslam dinamik bir dindir. Hristiyanlık gibi miskinlik dini değildir. Hristiyanlıkta sana bir tokat attılar mı karşılık verme diğer yanağını çevir der. Bu, zalimin zulmünü arttırmasına destek vermekdir. İslam'da biri sana tokat attı mı devlete şikayet edersin. İslam devleti o adamı yakalar ve ellerini bağlayıp senin karşına getirir. Sana kaç tokat attıysa hakkındır, aynı şiddette sen de vur der.Emîrü'l-Mü'minîn Hazreti Ali şöyle dedi: "Amellerin en faziletlisi iyiliği emrederek kötülükten alıkoymaktır.Fasığa buğzetmek bir çeşit iyiliği emretmektir. Böylesi mü'mini desteklemiş, ona arka çıkmış olur. Buna karşılık kötülükten alıkoyan kimse de münafığın burnunu yere sürtmüş olur."“Dünyaya muhabbet eden kimse başkaları için toplar. Kişi, bilmediği şeyin düşmanıdır.İnsanı vaktinden evvel yıpratan bir şey varsa o da tembelliktir.” Hazreti Ali r.a.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Barış Manço 7'den 77'ye herkesin kalbinde taht kurmuş bir efsane. Zeynep Bastık ise çağımızın parlayan yıldızlarından. Eski şarkılar neden daha ‘samimi'? Bir şarkıcıyı 'efsane' yapan şeyler nedir? Farklı kuşakların müzik anlayışı nasıl değişti? Bu bölümde Emin ve Emine sadece iki ismi değil, iki dönemi karşılaştırıyor. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Show Notes
Fantezi formülü: $ a"Lacan kaygının eksiğin değil, eksiğin eksikliğinin duygulanımı olduğunu söylerken bunu kasteder. Kastrasyondan daha beter bir şey varsa o da kastrasyonun yokluğudur. Yani bir anlamda ilksel nesnenin, yani annenin fazlasıyla mevcut olması öznede kaygı uyandırır. Hatta Lacan annenin arzusunu bir timsahın ağzında olmak şeklinde düşünmemiz gerektiğini söyler, timsahın ağzını ne zaman kapatacağını bilmek mümkün değildir. Özne her an içeride kalma ve yok olma tehdidiyle karşı karşıyadır."Bu bölümde sözü geçen eserler şunlardır:Lacan, J. (1994). Le Séminaire, Livre IV: La relation d'objet (1956–1957) (J.-A. Miller, Ed.). Seuil.Lacan, J. (2014).The seminar of Jacques Lacan, Book X: Anxiety (A. R. Price, Trans.; J.-A. Miller, Ed.). Polity Press.Lacan, J. (2019). Desire and its interpretation: The Seminar of Jacques Lacan, Book VI (B. Fink, Trans.). Polity Press.Instagram: https://www.instagram.com/psikanalizsohbetleri/ Twitter: https://twitter.com/PsikanalizS https://www.oguzhannacak.com/
This is a free preview of a paid episode. To hear more, visit tersaci.substack.com[Sohbetin tamamına tersaci.substack.com üzerinden ulaşabilirsiniz.]“Burada geldin şeytanın avukatlığını yapıyorsun diye düşünenler olabilir de, bu solcu arkadaşları da anlama adına şunu da söylemek lazım: Türkiye'nin zenginleri gerçekten çok, hepsi değil ama, büyük bir kısmı çirkin insanlar. Yani davranış şekilleri bozuk.”“Şöyle bir düzeltme yapacağım sen devam et. Yani zengin insanlar çirkin değil de çirkinlerin zengin olmasına daha fazla olanak veren bir durum var Türkiye'de desek?”“Kapitalizmin oluşmasında gereken yedi önemli erdem vardır—ki bu erdemleri oluşturduğun zaman burjuva kültürü oluşuyor. Ama işte bu durumu mülkiyet üzerinden değil de yağma üzerinden yaptığınız zaman bu erdemleri de siliyorsunuz.”“Ekonomi konusunda guruluğa soyunan, sosyal medyada “borsada şuna yatırım buna yatırım” falan diyen bir hesaba denk gelmiştim adam başka bir toplumsal bir konuda öyle bir şey ortaya atmış, ekonomi bilmediği ortaya çıkıyor.”
It's no secret to our listeners that Yani of Power Plant Motorcycles is one of my favorite builders! I have always been a fan of his style of builds, from the choppers to the FXRs. In this podcast, we discuss some of his design cues and his Harley-Davidson Born Free 16 build. Power Plant Instagram https://www.instagram.com/powerplant/ The Fast Life Garage Youtube https://www.youtube.com/@TheFastLifeGarage Join our Patreon community to gain access to our Patreon-only podcast, Garage Talk, our chat room, and ad-free episodes! https://Www.patreon.com/fastlifegare Big thanks to our Show Sponsors ⚡️ @arlennessmotorcycles https://www.arlenness.comics offer code “FASTLIFE10” for 10% off ⚡️ @lexinmoto https://www.lexin-moto.com Offer code “fastlife” for 15% off ⚡️ @cowboyhdaustin https://www.cowboyharleyAustin.com ⚡️ @customdynamics Https://www.customdynamics.com ⚡️ @lawtigersdallastexas https://lawtigers.com 1-800-LAW-TIGERS
What's up we are back with Mission Impossible (1996) Join Shaun and Yani as they embark on the mission impossible journey and discovering how a movie made to be the remake of a 1960s television show evolve into a Tom Cruise stunt fest becoming a billion dollar franchise. Be sure to rate this 5 stars and let us know if you want to see more Mission Impossible!Watch the highlight version on our YouTube channe as well as other exclusive content. Also check out our twitter or X @bingekingspod
“Bu işler anca 100 yılda bir yapılıyor çünkü bir daha yapılabilmesi için geçen sefer ne olduğunu hatırlayan herkesin ölmesi gerekiyor”Geçen bölümün ölçeği biraz küçüktü: Bir yasal göçmenlik tartışması üstünden, yerel-küresel çekişmesini görmüştük. Bugün işi büyüteceğiz, aynı çekişmeyi dünya ticareti üstünden işleteceğiz. Bir yandan, serinin temasına uygun olarak, her şeyin ne kaddddar aptalca yönetildiğini konuşacağız. Bir yandan da, süreçten bağımsız olarak, varılmak istenen hedefi konuşacağız. Yani ortada bir büyük resim olduğunu varsayarak onu yorumlayacağız.Yeni Kitap: Fularsız Felsefe: Dört Önemli Mesele (bu seferki normal insan boyutunda, 200 sayfa).Konular:(00:05) 3 gün içinde Büyük Buhran(03:08) Gümrük vs Tarife(04:39) Gümrüğü kim öder(07:37) Ticaret Hileleri(09:46) Parayı baskılamak(12:37) Kurtulus Günü(17:08) Bakkalla aramdaki ticaret açığı(19:40) Belirsizlik ve pazarlık(24:15) Gelecek bölüm(25:22) Fularsız Felsefe.Kaynaklar:President-elect Trump is inheriting a historically strong economyÇin Büyükelçiliğinin tivitiBlog: Why the U.S. steel industry is dyingBlog: Think China is paying for tariffs?Blog: Yes, China Does Cheat In Trade------- Podbee Sunar -------Bu podcast, getirfinans hakkında reklam içerir.getirfinans iyi faizi vade beklemeden günlük kazandırır. Kredi faiz oranı düşüktür. Aidatsız kredi kartı sunar. Para transferinden ücret almaz. Sen de getirfinanslı ol.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.